Etiket: Çene Eklemi

  • Çenenizden gelen sese kulak verin!

    Çenenizden gelen sese kulak verin!

    Çene eklemini oluşturan parçaların uyumsuz hareket etmesiyle ortaya çıkan çene eklemi rahatsızlığı bazı ağrılarında belirtisi olabiliyor.

    Çene ekleminin bir kapı menteşesi gibi düşünülebileceğini belirten Diş Hekimi Dt. Sinem Karakaş , bu menteşenin parçaları ile onların arasındaki sürtünmeyi ve travmayı önleyecek yastık işlevi gören parçanın çeşitli nedenlerle birbirleriyle uyumsuz hareket etmeleri sonucunda, çene eklemi rahatsızlığının ortaya çıktığını vurguluyor.

    Çene eklemi rahatsızlıklarının çene ekleminde ve baş boyun kaslarında şiddetli ağrıya, yemek yeme ve konuşma güçlüğüne neden olabileceğini anlatan Dt. Sinem Karakaş, “Eklemden fonksiyon sırasında ses çıkması kişinin sosyal hayatını olumsuz etkileyebilir. Toplum içinde yemek yemek bile mahcup edici bir durum olmaya başlayabilir. Bunun yanında tedavi edilmeyen ve şiddeti gittikçe artan eklem hastalıkları eklem yapılarında şiddetli dejenerasyona yol açarak basit yöntemlerle çözülebilecek bir sorunun cerrahi uygulamalarla giderilebilecek şiddetli bir soruna dönüşmesine neden olabilir” uyarısında bulunuyor.

    Hastanın yapısal, nörolojik, vasküler, hormonal ve metabolik özelliklerinin, eklem hastalıklarına olan yatkınlığını etkileyebileceğine işaret eden Karakaş, diğer nedenleri şöyle sıralıyor: “Arka dişlerin kaybı, çene yüklemesini artırarak, çene ekleminde rahatsızlığa sebep olabilecek bir faktördür. Sedef hastalığı (Psöriazis), hastada çene eklemini de içeren değişikliklere sebep olabilir. Hipotiroidizm hastada kas ağrısına sebep olabilir ve kas ağrısı eklem fonksiyonlarını etkileyebilir. Bu faktörler eklem rahatsızlığına neden olan predispozan faktörler olarak da bilinir. Ayrıca eklem hastalıklarını tetikleyen dış kaynaklı ve iç kaynaklı faktörler de bulunmaktadır.”

    Stres krampa neden olabilir, çene eklemi hastalıkları bunun devamıdır

    Stresle, çene eklemi hastalığı arasındaki ilişkiyi anlatırken, “Strese bağlı olarak kişinin kendini kasması ve dişlerini sıkması, yüz ve baş boyun bölgesindeki kaslarda kramp görülmesine neden olabilir. Çene eklemi hastalıkları bunun devamında oluşur” diyen Dt. Sinem Karakaş, hastalığın türüne göre hazırlanan eklem splintleri ile, cerrahi müdahaleye gerek kalmaksızın hastalık ilerlemeden tedavinin mümkün olduğunu belirtiyor.

    “Eklem splintleri, doktorun önerisi doğrultusunda kullanılmalı, tarif edilen egzersizler yapılmalı ve düzenli kontrollere uyum sağlanmalıdır” diyen Dt. Sinem Karakaş, eklem splintinin takılmasından 24 saat sonra telefon görüşmesiyle veya yüz yüze ilk değerlendirmenin yapılması gerektiğini, bir hafta sonra yapılması gereken ilk kontrolün ardından, iki hafta sonra ikinci kontrolün yapılabileceğini, sonraki kontrollerin ise genellikle ayda bir yapıldığını söylüyor.

    Karakaş, “Çene hareketlerinizde bir kısıtlılık olmadığında, ekleminizde ağrı olmadığında ve ekleminizden ses gelmediğinde, ayrıca ağız açılırken alt çeneniz sağa ya da sola kaymadan düzgün bir biçimde açıldığında iyileştiğinizi anlarsınız” diyor.

    Çene eklem rahatsızlığının belirtileri nelerdir?

    Çene fonksiyonu sırasında eklemden ses gelebilir.

    Ağız açılırken alt çene sağa veya sola kayabilir.

    Ağız açıklığında kısıtlılık olabilir.

    Ağız kapalı ya da açık şekilde kilitli kalabilir.

    Yüz ve/veya baş boyun kaslarında ağrı olabilir.

    Kulak çınlaması olabilir.

    Yemek yeme sırasında eklemde şiddetli ağrı olabilir.

    Alt çene hareketlerinde koordinasyon bozukluğu olabilir.

    Nelere dikkat edilmeli?

    Ağzın çok fazla açılmasını gerektirecek hareketlerden kaçınılmalı.

    Ön dişlerle büyük lokmalar ısırılmamalı, çatal bıçak kullanılarak arka dişlerle yemek yenmeli.

    Sakız çiğnemekten kaçınılmalı.

    Sadece tek bir eklemden ağrı geliyorsa özellikle ağrı olan taraftaki dişlerle yemek yenmeli.

    Uyku pozisyonu yan veya yüzüstü değil, sırt üstü olmalı.

    Problemin şiddetine göre bölgenin sıcak tutulması gerekebilir.

    Fındık, ceviz gibi kabuklu yemişler dişlerle kırılmamalı.

    Çiğnemeye dirençli sert besinlerden kaçınılmalı.

  • Çenenizden yemek yerken tıklama sesi geliyorsa…

    Çenenizden yemek yerken tıklama sesi geliyorsa…

    Çene ekleminde oluşan sesin sebebi nedir ?

    Genel olarak travmadan söz edilebilir. Bu düşme, trafik kazası, spor yaralanması gibi yüze gelebilecek ani şiddetli (akut) bir darbe olabileceği gibi diş sıkma-gıcırdatma gibi uzun zaman içinde çene eklemlerinin karşılayabileceğinden fazla yüke maruz kalmasına neden olan (kronik) bir travma olabilir. Aynı zamanda sistemik olarak yani diğer tüm eklem bağlarının da zayıf ve uzamaya meyilli olması durumu da (laksatif eklem) çene ekleminin düzenin bozulmasına bir yatkınlık yaratabilir. Bu etkenlerin biri veya birkaçı bir araya gelerek rahatsızlığı başlatabilir. Esas olarak sistemin kaldırabileceğinden fazla bir yüke maruz kalması çene ekleminde rahatsızlıklara neden olabilir.

    Kulağımın önünde bir yerlerden tıklama, tıkırtı gibi sesler geliyor, neden ?

    Bu bölge çene ekleminin olduğu bölgedir. Daha çok alt çenenin hareketi sırasında (ağzı açmak- kapamak, esnemek, konuşmak, yemek yemek, sakız çiğnemek, çeneyi sağa ,sola, öne hareket ettirmek) tıklama gibi sesler hissediliyorsa çene ekleminin düzeninin bozulduğu düşünülebilir.

    Eğer çene eklemi akut veya kronik bir veya birden fazla etkenle karşılaşırsa bu durum diski tutan bağların uzamasına neden olabilir. Bunun sonucunda disk yerinden oynar – çoğu zaman öne doğru düşer- ve çene hareketleri sırasında disk ve kemik yapı doğru pozisyona gelmeye çalışırken “tıklama” hissedilir.

    Çenem açılmıyor, açmak istediğimde ağrı da oluyor. Bu durum düzelir mi, ağzımı açmam mümkün olacak mı ?

    Ağız açmada kısıtlılık olmasının çeşitli nedenleri vardır. Öncelikle muayene ederek ağız açmada kısıtlılık yaratan etken teşhis edilmelidir. Çene eklemi düzensizliğinin ilerlemiş durumunda veya çiğneme kası spazmlarında ağız açma sırasında ağrı ve güçlük hissedilebilir. Eğer neden çene eklemi düzensizliği ve/veya çiğneme kaslarındaki spazm ise herhangi bir cerrahi müdehale (ameliyat) gerekmeden tedavisi mümkündür. Bu tedavide dişlerin üzerine yerleştirilen bir kılıf (splint), gerekirse egzersiz ve ilaçlardan yararlanılır böylece tekrar ağız açıklığı normale gelir ve ağrı geçirilir. Ancak ağız açmada kısıtlılık olduğunda vakit geçirilmeden bu konuda uzmanlaşmış hekimlere başvurulmasının önemi büyüktür. Kısa zaman içinde yapılan müdehaleler ile hemen aynı gün ağzın açılması da sağlanabilir.

    Esnerken devamlı çenem çıkıyor. Ne yapmalıyım ?

    Çene çıkması ile kilitlenme farklı şeylerdir. Çene ekleminin ağız çok açıldığında olması gereken yeri geçmesi çene çıkması olarak adlandırılır. Hasta kesinlikle ağzını kapatamaz, çene açık kalır. Bu durumda en kısa sürede diş hekimine başvurulmalıdır. Çene çıkığı diş hekimi tarafından manipülasyonla yerine oturtulur, ve diş hekimi gerekli görürse ilaç reçete edebilir. Çok sık çene çıkığı olan hastalar esnerken dikkat etmeli ve çeneyi aşırı açmaktan kaçınmalıdır. Bu tip hastalarda çene çıkmasını önlemek amacıyla cerrahi müdahale yapılması gerekebilir.

    Baş ağrısı çene eklemi rahatsızlığına bağlı olabilir mi ?

    Baş ağrısının çeşitli nedeni vardır. Nöroloji, fizik tedavi uzmanı, çene eklemi hastalıkları alanında uzmanlaşmış diş hekimleri gibi pek çok tıp alanını ilgilendiren bir konudur. Baş ağrılarının sıklığı, süresi, şiddeti ve lokalizasyonu tanının konmasında önemlidir. Çene eklemi rahatsızlıklarında da baş ağrısı görülebilmektedir.

    Tedavi alternatifleri nelerdir ?

    Çene eklemi rahatsızlıklarının tedavisi tanıya bağlı olarak ortopedik ve romatizmal hastalıklarda olduğu gibidir. Tedavinin esas amacı, çene eklemi içindeki basıncın düzenlenmesi ve gerekli çene fonksiyonlarının normal yapılabilmesinin sağlanmasıdır. Tedavi konservatif tedavi olarak vasıflandırılan ortopedik apereylerin (splint), fizik tedavi metodlarının kullanılması ve alışkanlıkların belirlenmesinden sonra, rahatsızlığın kontrol edilmesi amacıyla yol göstermenin hastalara öğretilmesinin çoğunlukla yeterli olduğu araştırmalarla kanıtlanmıştır. Bilimsel yayınlar, tanının doğru konulduğu durumlarda, çene eklem rahatsızlıklarının %85’ten fazlasının konservatif tedavi ile kontrol altına alınabildiğini göstermektedir. Çoğu zaman hastalar korkudan gelmek istemiyorlar çünkü ameliyat olacaklarını sanıyorlar. Bizim için yüzde üç ya da beş civarında bir cerrahi müdahale gerekiyor ki o çok ileri vakalarda uygulanır. Hastalarda bu yüzden çekinip korkmasınlar.

    Teşhisin konulması ve muayene

    Çene eklemi rahatsızlıkları, baş,boyun yüz ağrıları ve çene rahatsızlıkları alanında uzmanlaşmış diş hekimlerinin müdahale etmesi gereken bir durumdur. Ancak hastalar diş hekimlerine böyle bir rahatsızlıkları olduğunu söylemesi gerektiğini bile bilmiyorlar çünkü bu rahatsızlık baş,boyun bölgesinde, kulakta, gözün arkasında hissedilen ağrılar da yaratabiliyor.

    Bu alanda uzmanlaşmış diş hekimlerinin yaklaşık 30-40 dk süren muayeneleri sonunda rahatsızlıklarının boyutu hakkında bilgi verilmektedir. Tanı muayene ile olmaktadır. Çene Eklemi Rahatsızlığı bulunan hastaların muayenesinde sağlık sorunlarının ve ağız hastalıklarıyla ilgili bilgiler alındıktan sonra ağız içi, çene eklemi ve baş, boyun ve yüz bölgesindeki tüm kasları içeren ayrıntılı muayene sonucu tanıya varılmaya çalışılır. Çoğu hastada yalnız iyi bir muayene ile tanı konabilir. Bazı durumlarda ise MRI, tomografi gibi görüntüleme yöntemlerinden yararlanmak gerekebilir.

    Doç. Dr. Arzu Aykor

    İlgili konular ;
    Çene Estetiği

  • Lingual Tedavi : Görünmeyen diş telleri hayatı özgürleştiriyor

    Lingual Tedavi : Görünmeyen diş telleri hayatı özgürleştiriyor

    Diş sağlığı ve estetiği konusundaki uygulamalar gün geçtikçe gelişiyor. Artık hastalar tedaviye değil, tedaviler hastaya ayak uyduruyor. Çapraşık diş tedavisindeki “görünmeyen diş telleri tedavisi / Lingual Tedavi” kişilerin tedavi sırasında özgürce yaşamına devam etmesini sağlıyor.

    Bugüne kadar diş telleriyle yapılan tedavinin önemli bir handikapı vardı. O da bu tellerin görünmesi ve görünen bu tellerle uzunca bir dönem birlikte yaşanması.
    Özellikle iş dünyasında sürekli toplantılarda ya da göz önünde olan kişiler bu nedenden dolayı tedaviye yanaşmıyor ya da erteliyordu. Görünmeyen diş telleri ve braketler dişin ön kısmına değil arka kısmına uygulanıyor. Böylece estetik açıdan hiç bir sorun yaşanmıyor.

    Kelime anlamı olarak “Lingual” dişlerin dil tarafı anlamına gelmektedir. Lingual ortodontide adından da anlaşılacağı üzere, dişlere kuvvet uygulayan tellerin bağlandığı braketlerin dişlerin dudak tarafındaki ön yüzeyleri yerine, dil tarafındaki arka yüzeylerine yerleştirildiği tekniktir. Bu yaklaşım özellikle ortodontik tedavi görürken braketlerin görünmesini istemeyen estetik kaygılara sahip hastalar için idealdir. Hastalar düzgün dişler ve mükemmel bir gülüşe sahip olabilmek için ortodontistlere başvurmakta ancak çoğu zaman bu sonuca ulaşmalarını sağlayacak olan ortodontik aygıtları estetik kaygılarından dolayı taktırmak istememektedirler.

    Lingual

    1980’li yıllardan itibaren dişlerin dış yüzeylerinde metal braketler yerine diş rengine yakın seramik braketlerin kullanılması yetişkin hastalar arasında ortodontik tedaviye olan ilgiyi bir miktar arttırsa da, kullanılan tellerinin metalik görüntüsü ve braketlerin zaman içerisinde renk değişikliğine uğraması yetişkinler için diş telleri ile ilgili estetik kaygıları tam olarak ortadan kaldıramamıştır.

    Son 10 yıl içerisinde estetik ortodonti alanında meydana gelen teknolojik gelişmeler ortodontistlere hastalarına başkaları tarafından fark edilmeyecek ve konuşma zorluğu oluşturmayacak şekilde tasarlanmış tedavi yöntemleri sunma olanağı sağlamıştır. Artık günümüzde estetik sabit ortodontik tedavi denilince akla braket ve tellerinin dişlerin arka yüzeylerine yerleştirildiği görünmez diş telleri olarak bilinen lingual ortodontik tedavi gelmektedir.

    Başkaları tarafından fark edilmesi imkansız olan bu teknik sayesinde estetik kaygıları yüksek hasta grupları dış görünüşlerinden ödün vermeden dişlerindeki düzelmeyi daha tedavi başından itibaren adım adım izleyebilmekte, bir yandan düzgün dişlere sahip olurken diğer taraftan da tedavi sırasında özgürce gülümseyebilmekte ve hayatlarına devam edebilmektedir.