Etiket: boza

  • Kilo almak istiyorsanız boza için

    Kilo almak istiyorsanız boza için

    Boza; zengin karbonhidrat, protein ve B vitamini içeriği nedeniyle büyüme çağındaki çocuklar, gebeler, emziren kadınlar ve kilo almak isteyenler için iyi bir enerji kaynağı oluşturur.

    IMG_3891

    Özellikle kış aylarında çok severek içilen boza, bilinen en eski Türk içeceklerinden biri. Darı irmiği, su ve şekerden üretilen mayalı bir kış içeceği olan bozanın yapıldığı tahıl türlerine göre birçok çeşidi var. Kimlerin tüketmesi gerektiğini, besin değeri ve saklama yöntemlerini anlatan Uzman Diyetisyen İpek Ağaca, özellikle sindirim sistemi üzerinde olumlu etkileri bulunduğunu belirtti.

    Unutulmayan lezzet

    Türkiye’de genellikle darıdan yapılan boza, başka ülkelerde yapıldığı yerin başlıca ürününe göre mısır, arpa, çavdar, yulaf, buğday, kara buğday, arnavutdarısı, gernik gibi tahılların unu, bazen da pirinç ve ekmek, nadir olarak da kenevir unu ve karamuk mayalandırılarak yapılıyor. Bozanın mevsimi eylül – mayıs ayları arası olarak biliniyor. Eli güğümlü, belinde bardaklık olan bozacılar sokaklarda dolaşmasalar da boza halen eski alışkanlıklarımızın ve geleneklerimizin bir parçası.

    Bilinmeyen özellikleri

    – Boza, enerji içeriği oldukça yüksek bir içecektir

    – 200 ml (1 su bardağı ) boza ortalama 350 kalori enerji verir.

    – Besleyici değeri yüksek olan bozanın; içeriğinde fosfor, çinko gibi mineraller, B1 ve B2 vitamini gibi vitaminler bulunur.

    – Sindirim sistemi üzerinde olumlu etki gösterir.

    – Aktif mayalar sayesinde sindirim sistemi üzerinde olumlu etkileri bulunur; yani bozanın probiyotik etkisi vardır. Mayalanması sırasında oluşan laktik asit de sindirim sistemi için oldukça önemlidir.

    Kilo Almak İsteyenler ! Tıklasın!

    Kimler rahatlıkla tüketebilir

    Bozayı; zengin karbonhidrat, protein ve B vitamini içeriği nedeniyle büyüme çağındaki gençler, gebeler, emziren bayanlar, sporcular, ve kilo almak isteyenler için iyi bir enerji kaynağı oluşturur. Fazla kilosu olan kişilerin boza tüketirken 1 çay bardağını geçmemeleri ve ara öğün yerine tüketmelerini tavsiye eden İpek Ağaca, bozanın serin bir ortamda 3-5 gün saklanabildiğini söyledi.3-5 günden fazla beklemiş olan bozanın tüketimi sonucunda besin zehirlenmeleri oluşabileceğinden tüketimde dikkat edilmeli.

  • H3N2 virüsünü bitki çayları ile yenin…

    H3N2 virüsünü bitki çayları ile yenin…

    “H3N2 virüsü olarak belirlenen grip hastalığını yenmek için bitki çaylarından faydalanın”

    Çok sayıda insanı yataklara düşürüp ateş ve halsizliğe neden olan H3N2 virüsü mevsimsel grip hastalığı olarak biliniyor. Virüs, girdiği vücudu mikroplara karşı savunmasız halde bırakıyor. Yeditepe Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Farmakognozi ve Fitoterapi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Erdem Yeşilada, antibiyotik kullanmadan H3N2 virüsünü yenmek için adaçayı, ıhlamur, zencefil, karabiber ve karanfil çaylarının tüketilmesinin yararlı olacağını belirtiyor.

    Hastanelerin dolup taşmasına neden olan H3N2 virüsüne karşı bitkilerin gücünden faydalanılması gerektiğini belirten Prof. Dr. Erdem Yeşilada, “Doğal 5 savaşçı yardımıyla H3N2 virüsünü yenebilirsiniz. ” diyor.

    Ihlamur
    Grip denilince ilk olarak aklımıza gelen bitkilerden biri de “ıhlamur” dur. Yapılan çalışmalarda ıhlamur içerisindeki bileşenlerden bazılarının (flavonoit) iltihap giderici ve ağrı kesici etki gösterirken, bazı bileşenlerin (müsilaj) de boğazı yumuşatması neticesi boğazda tahrişi önlediği ve bu suretle soğuk algınlığı şikayetlerinin hafifletilmesinde tedaviye yardımcı olduğu görülmüştür.
    Adaçayı
    Ağız ve boğaz iltihaplarında etkili olduğu bilinen bir başka bitki ise “adaçayı”dır. Özellikle bitkinin içerdiği uçucu bileşenlerin ağız ve boğaz iltihaplarında (farenjit, jinjivit gibi) yararlı olduğu bilinmektedir. Dolayısıyla çay şeklinde (kesinlikle kaynatılmadan) adaçayı ile hazırlanan gargaranın bu amaçla kullanılması önerilmektedir.
    Zencefil
    Soğuk algınlığı ve gribin önlenmesi ve tedavisinde yararlı olacak bu iki bitkinin yanı sıra zencefil rizomlarının yararları, beklenen etkinin desteklenmesi bakımından önemlidir. Bilimsel çalışmalar zencefil içerisindeki bazı bileşenlerin (gingerol, şogaol) kuvvetli iltihap giderici etkisi bulunduğunu ortaya koymaktadır.
    Karanfil
    İçerisinde bulunan uçucu özellikteki öjenol, ağız ve boğaz mukozası yangılarında yangı giderici; bakteri, mikromantar veya virüslerin yol açtığı ağız ve boğaz enfeksiyonlarında antiseptik olarak ve ağrı hissini hafifletici etkisi söz konusudur. Bu nedenle, özellikle öjenol taşıyan Seylan tarçını kabuğu ile birlikte mikroorganizmalar üzerinde etkisi nedeniyle soğuk algınlığında çay olarak içilmesi ya da yoğun derişimli çayının (%5-10) gargara olarak uygulanması yararlıdır. Yapılan bilimsel çalışmalarda uçucu yağının antibiyotiklerin etkinliğini artırdığı gösterilmiştir.
    Karabiber
    Top ve toz formlarındaki karabiber meyveleri ile hazırlanan çayın gargara şeklinde boğaz enfeksiyonlarında yararlı olduğu bilinmektedir. Bilhassa boğazda soğuk algınlığı belirtilerinin ilk hissedildiği süreçte uygulanması durumunda daha etkili olabilmektedir. Ayrıca yürütülen çalışmalarda bağışıklık sistemini düzenleyici, yangıyı ve spazmları giderici, kanserleşmeyi önleyici etkileri bildirilmektedir. Karabiber meyvesinin bileşenlerinden biri olan piperinin biyolojik etkileri son yıllarda dikkat çekmektedir.

    Turşu kurun, boza ve kelle-paça çorbası için’

    H3N2 virüsü Türkiye’de son 1 ayda nüfusun %2’sini enfekte etti. Hastalık ağır seyrediyor, uzun sürüyor ve yakaladığını adeta ‘paçavraya’ çeviriyor. Peki gripten korunmak, yakalandığında bir an önce iyileşmek için neler yapılmalı? Fitoterapist Dr. Ümit Aktaş, “Kilit nokta vücut direncini güçlendirmek” diyor.

    Son günlerde, halk arasında ‘paçavra’ hastalığı olarak da bilinen grip nedeniyle hastanelerin yolunu tutanların sayısında ciddi artış var. Enfeksiyon Hastalıkları Derneği Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, bir ayda toplumun %2’sini etkileyen H3N2 virüsünün yeni bir virüs olmadığını, bu nedenle de bir salgın beklenmediğini açıkladı ancak herkes hastalıktan korunmanın yollarını arıyor.

    Aşırı derecede halsizlik, yorgunluk ve kırgınlık yapan hastalık; ateş, öksürük, burun tıkanıklığı gibi belirtilerle seyrediyor ve uzun sürüyor. Sadece gripte değil, tüm hastalıklarda tedavilerin daha pahalı ve zahmetli olduğu göz önünde bulundurulduğunda koruyucu yöntemlerin önemi kendiliğinden ortaya çıkıyor. Fitoterapist Dr. Ümit Aktaş da bu noktaya parmak basıyor. Buradaki en önemli kuralın güçlü bağışıklık sistemi olduğunu vurgulayan Dr. Aktaş’ın söyledikleri: “Bağışıklık sistemi vücudumuzu hastalıklara karşı koruyan ve savunan ordumuz gibidir. Üstelik sanıldığı gibi sadece mikroplara karşı korumuyor, iç ve dış tüm sağlık bozucu ajanlara karşı koruyor. Her gün karşılaştığımız ve vücudumuzda meydana gelen onca hastalık etkenine rağmen hastalanmadan sağlıklı yaşamamızı bağışıklık sistemimize borçluyuz, bağışıklık sistemimiz olmasaydı, yaşamamız mümkün olmazdı.”

    Fakat bağışıklık sistemi her zaman başarılı olamıyor ve insanlar hastalanıyor. Bu hastalıklardan biri de özellikle kış aylarında artış gösteren ve salgın korkusu yaratan grip. Sadece grip salgını dönemlerinde korunmaya çalışmanın yanlış olduğunu söyleyen ve “Hayatın her döneminde bağışıklık sistemini güçlü ve dengeli tutmak gerek. Bunun için öncelikle genel tedbirleri almak önemli” diyen Dr. Aktaş, güçlü bir savunma sistemine sahip olmak için önerilerini şöyle sıralıyor:

    GÜÇLÜ BAĞIŞIKLIĞIN ALTIN KURALLARI
    1. Sigara içmeyin.
    2. Alkol kullanmayın.
    3. Günde 40 dakika egzersiz yapın. Ağır egzersiz değil, yürüyün.
    4. İşlenmiş gıdaları hayatınızdan çıkarın, doğal gıdalarla beslenin.
    5. Şekeri hayatınızdan çıkarın, bağışıklık sisteminizi zehirliyor.
    6. Hazır mayalardan uzak durun, vücudunuz hazır mayaları sindiremiyor, ekşi mayaya dönüş yapın.
    7. Probiyotiklerinizi takviye edin. Bunun için fermente gıdalarla beslenin, ev yoğurdu yapın, turşu kurun, boza için.
    8. Bunlarla birlikte bağışıklık sisteminizi güçlendiren bitki çayları içebilirsiniz.

    BAĞIŞIKLIK SİSTEMİNİ DESTEKLEYEN BİTKİ ÇAYI
    • 1 tatlı kaşığı yeşil çay,
    • 1 tatlı kaşığı ekinezya,
    • 1 tatlı kaşığı ıhlamur,
    • 250 cc. kaynar su.
    Bunları kapaklı bir porselen fincanda yaklaşık 30 dakika demleyip için.

    Grip olduktan sonra kısa sürede iyileşmek için yapılması gerekenler neler? Dr. Ümit Aktaş’ın doktorun önereceği tıbbi tedaviye ek olarak iyileşmeyi hızlandıracak ve bir an önce normal hayata dönmeyi kolaylaştıracak önerileri ise şunlar:

    “GRİPSENİZ BOL BOL KELLE-PAÇA VE İŞKEMBE ÇORBASI İÇİN”

    • Mutlaka istirahat edin.
    • Bol miktarda sıvı tüketin.
    • Bulunduğunuz mekânı sık sık havalandırın.
    • İçeceğiniz çorbalar iyileşmenizde son derece etkili olacaktır: Bol bol kelle paça, işkembe ve tarhana çorbası için. Bunlar, bağışıklığınızı destekleyen fermente gıda içeren çorbalardır.
    • Kapari turşusunu bolca tüketin. Kapari antiviraldir, virüsleri öldürür.
    Aşağıdaki çayı taze olarak hazırlayıp her gün en az 5 fincan için. Sizi rahatlattığını göreceksiniz.

    ŞİKAYETLERİ AZALTAN GRİP ÇAYI
    • Limon kabuğu,
    • 1 tatlı kaşığı adaçayı,
    • 1 tatlı kaşığı zencefil,
    • 250 cc. kaynar su,
    Dr. Ümit Aktaş, grip çayının da bitkilerin etken maddelerinden daha fazla yararlanmak için kapaklı ve porselen fincanda demlenerek içilmesini tavsiye ediyor.

  • Bebeğin bağışıklık sisteminin ilk bariyerinin cildi olduğunu biliyor muydunuz ?

    Bebeğin bağışıklık sisteminin ilk bariyerinin cildi olduğunu biliyor muydunuz ?

    Bebeğin bağışıklık sisteminin ilk bariyerinin cildi olduğunu biliyor muydunuz ? | 1 Bebek cildinin hayati rolü

    Cilt bariyerinin temel rollerinden biri, vücudu zehirli-zararlı, tahriş edici, alerjen maddeler gibi çevresel tehditlerden korumaya yardımcı olmaktır.

    Sağlıklı bir cilt, bebeğin bu çevresel tehditlere karşı ilk savunma hattıdır. Cildin en üst tabakası, vücudu korumaya yardımcı olur1,2; su, kimyasallar, mikroplar, aşırı sıcaklıklar, elektrik dalgaları ve ultraviyole ışınlar (UV) gibi çevresel tehditlere karşı kalkan görevi görür. Bu sayede sağlıklı bir cilt, vücudu ciltten girebilecek enfeksiyonlardan korumaya destek olur.

    Bebek cildi neden özel ilgiye ihtiyaç duyar ?

    Bebek cildi yetişkin cildinden farklıdır ve yaşamının ilk yılı boyunca gelişmeye/değişmeye devam eder.3 Bebek cildi yetişkin cildine göre daha ince, daha geçirgen ve daha hassastır.3,4 Bu nedenle çevresel tehditlere karşı daha korunmasızdır. Genetik özelliklerin yanı sıra, bebek cilt bakımında uygun ürünlerin kullanılmaması ve gerekli cilt bakım uygulamalarının yapılmaması cildin bariyer bütünlüğünün bozulmasına/hasar görmesine neden olabilir.

    Hasar görmüş cilt bariyeri alerjenlerin cildin alt tabakalarına geçmesine izin verir, böylece alerjik olmayan bir bebeği alerjiye yatkın hale getirebilir. Bu da bebeklerde atopik dermatit oluşumuna kadar ilerleyebilir.

    Bebeğin bağışıklık sisteminin ilk bariyeri olan hassas cilt bariyerini korumak için özel ürünler kullanmak gerekir

    Bebek cildine doğru şekilde bakım yapılması cilt bariyerinin hasara uğramasını engeller. Bu da ancak doğru bebek şampuanı ve bebek bakım ürünlerinin kullanımıyla gerçekleştirilebilir.

    Uzmanlar bebek şampuanı ve cilt bakım ürünlerinin sağlıklı cilt bariyerinin bütünlüğünü koruması konusunda hemfikirdirler. Doğumdan itibaren bebek cildine uygun ürünlerin doğru şekilde kullanılması bebeğin cilt bariyerini koruyarak atopik dermatit gelişme riskini azaltır.

    Benzil alkol, SLS, sabun, alkol ve alerjen içerikli ürünlerin bebek saç ve cilt bakımında kullanımından kaçınmak ve cildi düzenli olarak nemlendirmek bu uygulamaların arasında sayılabilir. Bebek cildi için özel olarak formüle edilmiş şampuan ve diğer ürünlerin güvenliği ve etkinliği klinik olarak kanıtlanmış olmalıdır.

    Pediatrik Dermatoloji Derneği Johnson’s® baby ürünlerini tavsiye eder.

    Johnson’s® baby ürünleri, bağışıklık sisteminin ilk bariyeri olan cildine özen gösterecek ve cilt bariyerini koruyacak şekilde formüle edilmiştir. Pediatrik Dermatoloji Derneği bebek saç ve cilt bakımında Johnson’s® baby ürünlerinin* kullanılmasını tavsiye ediyor.

    *Johnson’s® baby Şampuan, Yenidoğan Saç ve Vücut Şampuanı, Yağ, Parfümsüz Islak Mendil

    Referanslar:
    1.Hoath S, et al. Neonatal Skin Structure and Function. 2003
    2.Chiou Y, Blume-Peytavi U. Skin Pharmacology and Physiology. 2004
    3.Nikolovski J, et al. Journal of Investigative Dermatology. 2008
    4.Stamatas G, et al. Pediatric Dermatology. 2009
    5.Stamatas G, et al. Cosmetics & Toiletries. 2009

    Johnson’s Baby şampuan:

    Gerçek Göz Yakmayan® formülü gözler için saf su yumuşaklığındadır. Johnson’s baby şampuan yeni ve yumuşak formülü sayesinde saçın doğal nem dengesini korur ve saçta hiçbir kalıntı bırakmaz. Saçların ipeksi yumuşaklığını korur ve mis gibi kokmalarını sağlar. Bebeğinizin saçını temizlemek ve nemlendirmek için idealdir.

    Çocuklarda Cilt Problemleri
    – Çocuklarda egzama hangi nedenlerle ortaya çıkabilir?
    – Çocuklarda hangi cilt problemlerine daha sık rastlanır?
    – Çocuklarda mantar hangi nedenlerle olur?
    – Çocuğumda sürekli kaşıntı var, neden olabilir?
    – Çocuğumun cildi sürekli kızarıyor, sebep ne olabilir?
    – Çocuğumun cildinde döküntü var, neden olabilir?
    – Atopik egzama nedenleri nelerdir?
    – Çocuğumun cilt probleminin hangi hastalığa bağlı olduğunu nasıl anlarım?
    – Çocuklardaki hangi deri hastalıkları bulaşıcıdır?