Etiket: Botox

  • 2023 Yılında Tercih Edilen Estetik Trendleri

    2023 Yılında Tercih Edilen Estetik Trendleri

    2023 yılında, estetik dünyası birçok yenilik ve değişimle karşı karşıya kalıyor. Bu makalede, 2023 yılının son estetik trendlerini keşfedin.

    Estetik dünya her yıl birçok değişim ve yenilikle karşı karşıya kalır. 2023 yılında da estetik trendleri dünyasında yepyeni trendler ve değişiklikler bekleniyor. Bu trendler, hem kişisel bakım hem de güzellik endüstrisinde büyük bir etkiye sahip olacak. Bu makalede, 2023’te beklenen estetik trendlerini keşfedeceksiniz.

    Son yıllarda, estetik dünya ameliyatsız uygulamalara doğru kaymaya başladı. Bunun nedeni, ameliyatların riskli ve uzun bir iyileşme sürecine sahip olmasıdır. Ameliyatsız uygulamalar ise daha hızlı ve daha az risklidir. Bu nedenle, ameliyat dışı estetik uygulamaları popüler hale geldi. Bu uygulamalar, botox, dolgu, cilt gençleştirme, lazer tedavisi ve diğerleri gibi birçok çeşitlilik gösterir. Özellikle, botox ve dolgu gibi uygulamalar yüz hatlarını belirginleştirmek ve ciltteki kırışıklıkları gidermek için sıkça tercih edilir. Cilt gençleştirme ve lazer tedavisi ise ciltteki lekeleri, akne izlerini ve kızarıklıkları tedavi etmek için kullanılır. Ameliyat dışı uygulamaların popülerliği, riskleri ve yan etkileri daha az olduğu için giderek artmaktadır.

    2023 Yılında Tercih Edilen Estetik Trendleri

    Estetik dünyası her yıl yeniliklerle dolu oluyor ve 2023 yılı da bir istisna değil. Bu yıl, ameliyat dışı uygulamaların popülerliği artacak ve doğal güzellikler yine moda olacak. Ayrıca, yüz yogası gibi yenilikçi teknikler de popülerliğini koruyacak.

    İşte 2023 yılında estetikte son trendler;

    Estetik botulinum toksin uygulamaları

    Botulinum toksin, kırışıklı

    botulinum toksin
    botulinum toksin

    kları azaltmak ve yüz hatlarını belirginleştirmek için sıklıkla kullanılan bir estetik uygulamadır. Botulinum toksin, Clostridium botulinum bakterisinin neden olduğu bir toksindir. Bu toksin, kırışıklıkları ve çizgileri azaltmak için kasları geçici olarak felç eder.

    2023 botulinum toksin uygulaması, genellikle yüzdeki çizgilerin tedavisi için kullanılır. Bunlar arasında alın çizgileri, kaz ayakları ve kaşların arasındaki dikey çizgiler yer alır. Ayrıca, botulinum toksin aşırı terleme, migren ve diğer tıbbi koşulların tedavisinde de kullanılabilir.

    Botulinum toksin uygulaması, bir doktor veya lisanslı sağlık uzmanı tarafından yapılmalıdır. Uygulama, ince bir iğne aracılığıyla kaslara enjekte edilir. Enjeksiyonun yapılacağı bölge önceden temizlenir ve bir anestezik krem uygulanabilir. İşlem genellikle 10-15 dakika sürer ve hastalar hemen sonra normal aktivitelerine dönebilirler.

    Botulinum toksin uygulamasının avantajları arasında, hızlı sonuçlar, kolaylık ve güvenlik yer alır. Ancak, uygulamanın bazı dezavantajları da vardır. Botulinum toksin uygulamaları, geçici bir çözümdür ve tekrarlanması gerekebilir. Ayrıca, bazı hastalarda yan etkiler görülebilir, bu nedenle bu işlemi yaptırmadan önce bir doktorla görüşmek önemlidir.

    Badem Göz Estetiği

    Badem göz estetiği, son yıllarda popüler hale gelen bir estetik işlemdir. Bu işlem, gözlerin daha büyük ve daha genç görünmesini sağlamak için yapılan bir tür göz estetiği işlemidir. Badem göz estetiği, özellikle göz kapağındaki fazla yağ ve derinin azaltılması ile gözlerin daha dik ve canlı görünmesini sağlar.

    badem göz estetiği
    badem göz estetiği

    Badem göz estetiği işlemi genellikle lokal anestezi altında yapılır ve birkaç saat içinde tamamlanabilir. İşlem, göz kapağındaki fazla yağ dokusunun çıkarılması ve göz kapağı cildindeki fazla derinin alınması ile gerçekleştirilir. Bu işlem sayesinde, gözler daha açık ve daha genç görünür.

    2023 Badem göz estetiği işlemi, birçok avantaja sahiptir. İlk olarak, bu işlem, gözlerin daha genç ve daha dinamik görünmesini sağlar. Ayrıca, badem göz estetiği işlemi, göz kapağı sarkması veya çökmesi nedeniyle görme sorunları yaşayan kişiler için de bir çözüm olabilir. İşlem sonrası, hastalar genellikle kısa bir iyileşme süreci geçirirler ve işlemin sonuçları kalıcı olabilir.

    Ancak, badem göz estetiği işleminin dezavantajları da vardır. İşlem sonrası, hafif şişlik, morarma ve rahatsızlık hissi yaşanabilir. Ayrıca, işlem sonrası izler bir süre görülebilir. Bu nedenle, badem göz estetiği işlemi öncesinde bir doktorla konuşmak ve işlem hakkında detaylı bilgi almak önemlidir.

    Elmacık kemiği dolgusu

    2023 Yılında Tercih Edilen Estetik Trendleri | 1
    2023 estetik trendleri

    Elmacık kemiği dolgusu, son yıllarda popüler hale gelen bir estetik işlemidir. Bu işlem, elmacık kemiklerinin daha belirgin ve dolgun görünmesini sağlamak için yapılan bir tür dolgu işlemidir. Elmacık kemiği dolgusu, özellikle yaşlanma sürecinde yüzün hacim kaybı yaşaması sonucu meydana gelen yüz bölgesi deformasyonlarına yönelik olarak uygulanır.

    Elmacık kemiği dolgusu işlemi, lokal anestezi altında yapılır ve birkaç dakika içinde tamamlanabilir. İşlem, özel bir dolgu malzemesinin, özellikle hyaluronik asit veya kalsiyum hidroksiapatit gibi malzemelerin elmacık kemiği bölgesine enjekte edilmesi ile gerçekleştirilir. Bu işlem sayesinde, elmacık kemikleri daha belirgin ve dolgun görünür.

    Elmacık kemiği dolgusu işlemi, birçok avantaja sahiptir. İlk olarak, bu işlem, yüzün daha canlı ve genç görünmesini sağlar. Ayrıca, işlem sonrası, hasta hemen günlük yaşantısına geri dönebilir. İşlem sonrası iyileşme süreci de oldukça hızlıdır ve işlemin sonuçları kalıcı olabilir.

    Ancak, elmacık kemiği dolgusu işleminin dezavantajları da vardır. İşlem sonrası hafif şişlik ve kızarıklık yaşanabilir. Ayrıca, işlem sonrası sonuçların kalıcılığı, kullanılan dolgu malzemesine ve kişinin yaşına, cilt tipine ve genel sağlık durumuna bağlı olarak değişebilir.

    Ligament dolguları

    Ligament dolgu, son yıllarda popüler hale gelen bir estetik işlemidir. Bu işlem, yüz bölgesindeki sarkma ve çökmeleri gidermek için yapılan bir tür dolgu işlemidir. Ligament dolgusu işlemi, özellikle yaşlanma sürecinde yüz bölgesinde oluşan deformasyonları düzeltmek için tercih edilmektedir.

    2023 Yılında Tercih Edilen Estetik Trendleri | 2
    estetik trendleri 2023

    Ligament dolgu işlemi, lokal anestezi altında yapılmaktadır. İşlem, özel bir dolgu malzemesinin, özellikle kalsiyum hidroksiapatit gibi malzemelerin, yüz bölgesindeki ligament bölgelerine enjekte edilmesi ile gerçekleştirilir. Ligament dolgusu, yüzdeki ligamentlerin yeniden yapılanmasını sağlar ve yüzdeki sarkmaların giderilmesine yardımcı olur.

    Ligament dolgu işlemi, birçok avantaja sahiptir. İlk olarak, bu işlem, yüzdeki deformasyonları düzeltmek için hızlı bir çözüm sunar. Ayrıca, işlem sonrası, hasta hemen günlük yaşantısına geri dönebilir. İşlem sonrası iyileşme süreci de oldukça hızlıdır ve işlemin sonuçları kalıcı olabilir.

    Ancak, ligament dolgu işleminin dezavantajları da vardır. İşlem sonrası hafif şişlik, kızarıklık ve morarma yaşanabilir. Ayrıca, işlem sonrası sonuçların kalıcılığı, kullanılan dolgu malzemesine ve kişinin yaşına, cilt tipine ve genel sağlık durumuna bağlı olarak değişebilir.

    Ligament dolgu işlemi, yüz bölgesindeki sarkmaları gidermek isteyen birçok insan tarafından tercih edilir. Ancak, herhangi bir estetik işlem öncesinde, bir doktor veya sağlık uzmanıyla konuşmak önemlidir. Ayrıca, ligament dolgu işlemi, herhangi bir sağlık sorunu olan kişiler için uygun olmayabilir. Bu nedenle, bu işlemi yaptırmadan önce bir doktorla görüşmek önemlidir.

    Jawline dolgular

    Jawline dolguları son yıllarda popüler hale gelen bir estetik işlemdir. Bu işlem, çene hattını belirginleştirmek ve yüz hatlarını daha keskin hale getirmek için kullanılır. Jawline dolguları, özellikle erkeklerde daha belirgin çene hatları yaratmak için tercih edilir.

    2023 Yılında Tercih Edilen Estetik Trendleri | 3
    estetik trendleri 2023

    Jawline dolguları, hijalüronik asit gibi dolgu maddelerinin çene bölgesine enjekte edilmesi ile gerçekleştirilir. Bu işlem, genellikle lokal anestezi altında yapılır ve yaklaşık 30 dakika sürer. İşlem sırasında, dolgu maddesi, özel bir iğne veya kanül kullanılarak cildin altına enjekte edilir. Bu, çene hattının daha keskin ve belirgin hale gelmesini sağlar.

    Jawline dolguları, birçok avantaja sahiptir. İlk olarak, bu işlem, yüz hatlarını belirginleştirmek için hızlı ve etkili bir çözüm sunar. Ayrıca, işlem sonrası iyileşme süreci oldukça hızlıdır ve hasta hemen günlük yaşantısına geri dönebilir. Jawline dolguları, kişinin yüz hatlarını tamamen değiştirmez ancak daha belirgin hale getirir.

    Ancak, jawline dolguları işleminin dezavantajları da vardır. İşlem sonrası hafif ağrı, şişlik ve morarma yaşanabilir. Ayrıca, işlem sonrası sonuçlar kalıcı değildir ve genellikle 6-12 ay içinde etkisini kaybeder.

    Jawline dolguları, özellikle çene hattını belirginleştirmek isteyen kişiler tarafından tercih edilir. Ancak, herhangi bir estetik işlem öncesinde, bir doktor veya sağlık uzmanıyla konuşmak önemlidir

    French Kiss Dudak Dolgusu

    2023 Yılında Tercih Edilen Estetik Trendleri | 4
    dudak estetiği 2023

    French-kiss dudak dolgu estetiği son yıllarda popüler hale gelen bir estetik işlemdir. Bu işlem, dudakları daha dolgun ve çekici hale getirmek için kullanılır. French-kiss dudak dolgusu, diğer dolgu işlemlerinden farklı olarak dudakların tamamına uygulanır ve dudakların orantısını koruyarak daha doğal bir görünüm sağlar.

    French kiss dudak dolgusu, hyaluronik asit gibi dolgu maddelerinin dudaklara enjekte edilmesiyle gerçekleştirilir. İşlem genellikle lokal anestezi altında yapılır ve yaklaşık 30 dakika sürer. İşlem sırasında, dolgu maddesi, özel bir iğne veya kanül kullanılarak dudakların tamamına eşit bir şekilde enjekte edilir.

    French kiss dudak dolgusu, dudakların hacmini ve şeklini belirginleştirir. Dudakların doğal orantısını korurken, daha dolgun ve çekici bir görünüm sağlar. İşlem sonrası iyileşme süreci oldukça hızlıdır ve hasta hemen günlük yaşantısına geri dönebilir. Ancak, işlem sonrası hafif ağrı, şişlik ve morarma yaşanabilir.

    French-kiss dudak dolgusu, özellikle ince dudaklara sahip olan kişiler tarafından tercih edilir. Ancak, herhangi bir estetik işlem öncesinde, bir doktor veya sağlık uzmanıyla konuşmak önemlidir. Ayrıca, bu işlemi yaptırmadan önce, kişinin genel sağlık durumuna ve dolgu işlemine uygun olup olmadığına bakılmalıdır.

    Mezoterapi

    Mezoterapi, son yıllarda giderek popüler hale gelen bir cilt bakımı uygulamasıdır. Bu uygulama, cilt problemlerini tedavi etmek ve cildin genel görünümünü iyileştirmek için kullanılır. Mezoterapi, özel bir enjektör kullanılarak, cilt altına özel bir karışım enjekte edilmesiyle gerçekleştirilir.

    2023 Yılında Tercih Edilen Estetik Trendleri | 5
    estetik modası

    Mezoterapinin en yaygın kullanım alanı, ciltteki yaşlanma belirtilerini tedavi etmektir. Mezoterapi uygulaması, cildin elastikiyetini artırır, cilt tonunu düzeltir ve ince çizgi ve kırışıklıkların görünümünü azaltır. Ayrıca, ciltteki lekeleri ve akne izlerini tedavi etmek için de kullanılabilir.

    Mezoterapi uygulaması, özellikle yüz, boyun ve dekolte bölgesi gibi ince ciltli bölgelerde etkilidir. İşlem sırasında kullanılan karışım, genellikle hyaluronik asit, amino asitler, vitaminler ve mineraller gibi besleyici maddeler içerir. Bu maddeler, cildin ihtiyaç duyduğu besinleri sağlar ve cildin genel görünümünü iyileştirir.

    Mezoterapi uygulaması, birkaç seans halinde gerçekleştirilir. İlk seanstan sonra bile ciltteki fark belirgindir ve genellikle her seans sonrası cilt daha da iyileşir. Mezoterapi işlemi, lokal anestezi ile yapıldığından, genellikle ağrısızdır ve işlem sonrası hafif bir kızarıklık, şişlik veya hassasiyet oluşabilir.

    Mezoterapi uygulaması, cilt bakımı rutininize ekleyebileceğiniz etkili bir seçenektir. Ancak, bu uygulama öncesinde, bir uzman ile konuşarak, uygulamanın sizin için uygun olup olmadığını ve hangi karışımın kullanılması gerektiğini belirlemek önemlidir.

    Mezoterapi, cilt problemlerini tedavi etmek ve cildin genel görünümünü iyileştirmek için etkili bir seçenektir. Mezoterapi uygulaması, doğru şekilde yapıldığında, ciltteki yaşlanma belirtilerini azaltabilir ve cildin daha genç ve sağlıklı görünmesini sağlayabilir.

    Soğuk Radyofrekans

    Soğuk radyofrekans, cildin gençleştirilmesi ve sıkılaştırılması için son yıllarda popüler hale gelen bir estetik yöntemdir. Diğer radyofrekans yöntemlerine göre farklı bir uygulama şekli olan soğuk radyofrekans, işlem sırasında cildin yüzeyini soğutarak ağrısız bir şekilde etki gösterir.

    estetik trendleri
    estetik trendleri

    Soğuk radyofrekans, cildin alt tabakalarında derinlemesine ısıtma işlemi yaparak, cildin daha sıkı ve genç görünmesini sağlar. Bu işlem sırasında cildin yüzeyi soğutulduğu için ağrı hissi minimum seviyededir. Ayrıca, soğuk radyofrekans işlemi sırasında cildin üst tabakasına zarar vermeden cildin alt katmanlarını etkiler.

    Soğuk radyofrekans uygulaması, özellikle yüz, boyun ve dekolte bölgesindeki kırışıklıkları azaltmak, cilt sarkmasını önlemek ve cildin daha sıkı görünmesini sağlamak için tercih edilir. İşlem sonrası kişi, hemen günlük hayatına geri dönebilir ve herhangi bir iyileşme sürecine ihtiyaç duymaz.

    Soğuk radyofrekans işlemi, genellikle 30 ila 60 dakika sürer ve seans sayısı kişinin cilt durumuna bağlı olarak değişebilir. Ortalama olarak 4 ila 6 seans önerilmektedir ve etkisi kalıcıdır. İşlem sonrası kişi, daha genç, daha sıkı ve daha canlı bir cilde sahip olur.

    İğneli radyofrekans

    İğneli radyofrekans, son yıllarda popüler hale gelen bir cilt gençleştirme ve sıkılaştırma yöntemidir. İğneli radyofrekans, radyofrekans enerjisi kullanarak cilt altındaki kolajen ve elastin üretimini artırmayı hedefler. Bu işlem, özellikle yüz ve boyun bölgelerindeki sarkmaları azaltmak için kullanılır.

    İğneli radyofrekans
    İğneli radyofrekans

    İğneli radyofrekans, birçok farklı adı olan bir işlemdir. Bunlar arasında mikro iğnelleme radyofrekans, radyofrekans mikro iğneleme ve radyofrekanslu mikro iğneli terapi yer alır. Her ne adlandırılırsa adlandırılsın, temelde aynı işlemi yapar: Cilt altındaki ısıyı artırır ve kolajen üretimini uyarır.

    İşlem, steril iğnelerin kullanıldığı bir cilt prosedürüdür. İşlem öncesi cilt temizlenir ve uyuşturucu bir krem ​​kullanılır. Daha sonra, cilt altına ince bir iğne kullanarak radyofrekans enerjisi gönderilir. Bu enerji, cilt altındaki dokuları ısıtarak kolajen üretimini tetikler. İşlem sırasında, cilt yüzeyi soğutulur ve bu, acıyı azaltmaya ve iyileşmeyi hızlandırmaya yardımcı olur.

    İğneli radyofrekansın diğer bir avantajı da işlemin hedeflenmiş olmasıdır. İğneler, cildin belirli bir bölgesine doğru yönlendirilir ve bu da işlemin etkisinin artmasına ve yan etkilerin en aza indirilmesine yardımcı olur.

    İşlem sonrası, ciltte hafif bir kızarıklık ve şişlik oluşabilir. Ancak bu belirtiler genellikle birkaç saat içinde kaybolur. İşlem sonrası birkaç gün boyunca güneş ışığından korunmak önerilir ve cilt bakımı yönergelerine uyulması gerekmektedir.

    İğneli radyofrekans, kolajen üretimini artırarak cildin daha genç ve sıkı görünmesini sağlar. İşlem, diğer cilt gençleştirme yöntemlerine kıyasla daha az invazivdir ve kısa sürede sonuçlar görülebilir. Ancak, herhangi bir işlem öncesinde olduğu gibi, iğneli radyofrekans da belirli riskler taşır. Bu nedenle, işlem öncesi her zaman bir uzmanla danışılması önerilir.

    Kolajen takviyeleri

    Kolajen, vücudumuzun en önemli yapı taşlarından biridir ve cildimizin, kemiklerimizin, kıkırdaklarımızın ve tendonlarımızın sağlıklı kalması için gereklidir. Ancak, yaşlandıkça vücudumuz kolajen üretimind

    2023 Yılında Tercih Edilen Estetik Trendleri | 6
    kolajen takviyeleri 2023

    e azalma yaşar ve bu da ciltte sarkmaya, kırışıklıklara ve hatta kemik yoğunluğunun azalmasına neden olabilir. Bu nedenle, son yıllarda kolajen takviyeleri estetik dünyasında popüler hale gelmiştir.

    Kolajen takviyeleri, genellikle toz veya kapsül formunda satılır ve günlük olarak alınabilir. İçerdikleri amino asitler, cilt, saç, tırnaklar, kemikler ve eklemler için faydalıdır. Bazı kolajen takviyeleri, cildin sıkılığını ve esnekliğini artırmak için özel olarak formüle edilmiştir. İçerdikleri kolajen proteinleri, vücuttaki doğal kolajen üretimini artırarak ciltteki kırışıklıkları azaltabilir ve cildin genel görünümünü iyileştirebilir.

    Ancak, kolajen takviyelerinin etkileri konusunda yapılan çalışmaların sonuçları farklılık göstermektedir. Bazı araştırmalar, kolajen takviyelerinin cilt sağlığı ve görünümü üzerinde olumlu etkileri olduğunu göstermektedir. Ancak, diğer çalışmalar bu etkilerin daha az belirgin olduğunu veya hiç olmadığını göstermektedir. Ayrıca, kolajen takviyelerinin yan etkileri hakkında da yeterli bilgi bulunmamaktadır.

    Kolajen takviyeleri estetik uygulamalarla birlikte kullanıldığında ise daha belirgin sonuçlar elde edilebilir. Örneğin, dolgu ve botoks gibi işlemler ciltteki kırışıklıkları azaltırken, kolajen takviyeleri de cildin esnekliğini artırarak etkinin daha uzun süreli olmasını sağlayabilir.

  • Cilt gençleştirme nedir?

    Cilt gençleştirme nedir?

    Gençleşmenin en hızlı yolu olan botox uygulamasından sonra, birkaç günde değişiklik başlar ve aniden 3-5 yaş gençleşme sağlanır. Kırışıkları bu kadar hızlı düzelten veya yok eden diğer yöntem de dolgudur. Birlikte olduklarında mükemmel sonuç ortaya çıkar.

    Çok ileri yaşları beklenmeden botox yaptırılmaya başlanırsa kırışıklar tamamen düzelebilir. Etkinliği 3-6 ay kadar sürebilen bu uygulamada önemli detay hastanın ihtiyacı kadar uygulama yapmaktan geçer.Her uygulamada olduğu gibi hastanın beklentisi doğru tespit edilirse hasta memnuniyeti oldukça yüksektir.

    Hiç zararı olmadığı gibi bazı hastalıklarda tedavi amacı ile kullanılabilmektedir.

    DOLGU VE IŞIK DOLGUSU

    Yıllar içinde dolguların çok çeşitleri ve herbirinin değişik kullanım alanları ortaya çıkmıştır. Çok genç bir kişide bile kuruluğun giderilmesinde, cildin canlanmasında ve ışıldamasında kullanılabileceği gibi yaşı ilerlemiş, kırışmış birinde düzeltme amaçlı kullanılabilir.

    Bir heykeltraş özeni ile yüz istenilen şekle getirilebilir. Uygun hastada uygun ürün ile mükemmel sonuçlar alınabilir ve hasta memnuniyeti oldukça yüksek bir uygulamadır.

    PRP

    PRP yöntemi ileKandaki ayrışma sonrasında trombosit sayısından zenginleşen kısımda normal kana göre 3-7 kat fazla trombosit konsantrasyonu elde edilmektedir. Bu bölüm daha sonra hastanın istenilen dokularına tekrar enjekte edilmekte, roller ile yada maske şeklinde uygulanmaktadır. Bu hücreler deriye uygulandığında dokularda aktif hale geçerek hücre büyüme faktörleri salgılamakta ve dokuda yenilenme meydana gelmektedir. Bu yöntemin en önemli avantajı hastanın kendi kanından elde edilmiş olması ve alerji riski taşımamasıdır.

    PRP yöntemi , kırışıklık, cilt yenileme ve gençleştirme, deri volümünü arttırma, yara iyileşmesi, sivilce izleri, saç dökülmeleri, deri çatlakları, lekelerde(TGF-β1 içeriği ile), saç ekimi sonrası (VEGF8 saçlı deride yeni kan damarları yapmakta buda saçlı deride ve ekilen saçlarda kan dolaşımını desteklemektedir.) ve lazer uygulamaları sonrasında kullanılmaktadır. Tek başına kullanıldığı gibi botox, lazer ve estetik cerrahi uygulamaları ile birlikte kullanılabilmektedir.

    LAZER UYGULAMALARI

    Lazerle cilt yenileme diğer cilt yenileme yöntemlerine göre daha etkindir. Belirgin izleri, yanık izini, derin çizgileri bile bu yöntemle düzeltmek mümkündür.

    Lazer uygulamalarında sonrasında kızarıklık olması, iyileşme süresinin uzunluğu, güneşten iyi korunma gerektirmesi ve leke riski taşıması açısından çok dikkat gerektirir.

    Kullanılan lazere ve uygulanan dozlara göre değişik sonuçlar elde edilebilmektedir. Hastanın ihtiyacı ve beklentisi doğrultusunda gereken cihaz ve doz seçimi yapılabilir. Hastanın sosyal hayatına beklentilerine göre şekillenebilme şansı tanıyan bu uygulama kış aylarında yapılmalı ve güneşten iyi korunmalıdır.

     

    Uzm. Dr. Sibel ÜNLÜ

  • Belli Olmayan Estetik

    Belli Olmayan Estetik

    Estetik Plastik Cerrahi Derneği (EPCD) Başkanı ve Plastik ve Estetik Uzmanı Prof. Dr. Akın Yücel, estetikte geçmiş senelerdeki abartılı isteklerin yerini  doğal ve sağlıklı görünüm talebinin bıraktığını belirtti. Yücel, artık estetiğin belli olmayanının makbul sayıldığını ifade etti.

    Anlaşılmayan estetiğin artık “iyi estetik” olarak değerlendirildiğini aktaran Yücel, şöyle devam etti:

    “Estetik ameliyatlarda doğallık, sağlık, güzellik ve çabuk iyileşme en önemli unsurlar arasında yer alıyor. Artık eskiden olduğu gibi abartılı değişiklikler yapılmıyor. Daha önceki yıllarda örnek vermek gerekirse sadece şekil düzeltilmeye çalışılıyordu, fonksiyon gözardı ediliyordu. Özellikle burun estetiği olanların rahat nefes almaları beklenen bir durum değildi. Şimdi ise fonksiyona en az görünüm kadar önem veriyoruz. Eğer burun estetiğinden sonra hastalar eskisinden daha iyi nefes alamıyorlarsa bu başarılı bir ameliyat olarak kabul edilmiyor.”

    Yücel, günümüzde estetik cerrahi talep eden hastaların büyük bölümünün çalışan, sosyal hayatın içerisinde yer alan insanlar olduğunu, bu nedenle ameliyat sonrasında şişlik ve morlukların çabuk düzelmesi, hastanın kısa sürede normal görünümünü kazanarak işine ve sosyal hayatına geri dönebilmesinin büyük önem taşıdığını vurguladı.

    Yücel, yeni tekniklerin cerrahi operasyon sonrasında daha hızlı iyileşmeyi sağlamaya yönelik olduğunu dile getirdi.

    “Kişilik özellikleri ve etnik yapı”

    Yücel, geçmişte yapılan burun estetiği ameliyatlarında burnun kaldırıldığını ve ucunun inceltildiğini, bunun da hastaların büyük bölümünün nefes almasını zorlaştırdığını söyledi.

    Daha önce burun ameliyatı sonrasında şişlik ve morlukların çok uzun sürdüğünü belirten Yücel, şöyle konuştu:

    “Şimdi ise buruna şekil verilirken hastanın yüz yapısı, kişilik özellikleri ve etnik yapısı göz önünde tutuluyor. Özellikle kadın ve erkeklerdeki yaklaşım tamamen farklı olmalı. Erkeklere kadınsı bir burun yapmamaya özen gösteriyoruz. Herkese aynı burunu yapmamaya çalışıyoruz. Ameliyat öncesinde bilgisayar simülasyonları yaparak burunun son halini belirliyoruz. Amaç hastanın ameliyatlı olduğunun anlaşılmaması.”

    Yücel, göz kapaklarını yüzden bağımsız düşünme döneminin de sona erdiğini, üst kapağa yönelik bir işlem yaparken sıklıkla kaş ve alına da bir müdahale yaptıklarını dile getirdi.

    Göz altıyla ilgili bir işlem yaparken orta yüz ve yanak bölgesinde de bir gençleşme hedeflediklerini ifade eden Yücel, şöyle devam etti:

    “Eskiden amaç fazla ciltte torbalara yol açan yağları çıkartmaktı. Bu da içeri çökük gözlere neden oluyordu. Şimdi ise göz çevresine çok katmanlı yaklaşım yapıyoruz. Bu da sağlık açısından önemlidir. Cerrahi öncesinde göz küresinin etrafı, kemik çatı, şakaklar, kaş altları, orta yüz ve yanak bölgesini yağ enjeksiyonlarıyla güçlendiriyoruz.”

    “Kişi yedikleri ve içtiklerine dikkat etmeli”

    Yücel, hastaların vücudunun birçok yerine estetik yaptırdığını ifade ederek, “Karnındaki yağlanmadan rahatsız olanlar gerdirme işlemi yaptırabiliyor. Çok acı çekileceğine dair kötü bir efsaneye sahip. Gayet sağlıklı bir yöntemle karındaki fazla olan yağlanmayı da ortadan kaldırabiliyoruz. Ayrıca estetik yöntemle vücuttan çıkarılan yağ tekrar vücudun başka bir yerinde yapılacak estetik operasyonda kullanılabiliyor” diye konuştu.

    Yücel, estetik ameliyatların ardından kişinin yediklerine ve içtiklerine dikkat etmesi gerektiğini kaydetti.  (AA)

  • Güzelleşmenin doğal yöntemi; YAĞ TRANSFERİ

    Güzelleşmenin doğal yöntemi; YAĞ TRANSFERİ

    Yağ dolgusu operasyonları vücudun hemen hemen her bölgesinde kullanılıyor. Yapılan yağ enjeksiyonlarıyla popo, meme, baldır büyütmek, ayak bileği kalınlaştırmak, bacaklardaki şekil bozukluklarını gidermek de mümkün. İmep Estetik’ten Estetik ve Plastik Cerrahi Uzmanı Op. Dr. İlker Manavbaşı, yağ dolgusu işlemiyle ilgili merak edilenleri açıklıyor.

    Yağ Dolgusu Yağ Transferi ile Yeni Bir Görünüm Kazanın

    Her kadının şikayetçi olduğu yağların, bir gün güzelleşmek için kullanılan sihirli bir çözüm olacağı kimsenin aklına gelmezdi. Günümüzde vücudun herhangi bir bölgesinden alınan yağlar, gözaltı, elmacık kemikleri alın başta gelmek üzere; el sırtı, popo, göğüs, ayak bileği, basenlerde istenen görünümü elde etmek amaçlı uygulanıyor.

    Yağ transferi işlemiyle ilgili bilinmesi gerekenleri açıklayan Opr. Dr. İlker Manavbaşı, “Yağ transferi, kişinin herhangi bir yerinden alınan yağın vücudun başka bir yerine enjekte edilmesi işlemidir. Pek çok kadında bölgesel yağ fazlalığı olduğu gibi, bir kısmında da bölgesel yağ eksikliğine bağlı kontür bozukluğu görülür. Bu sorunların düzeltilmesi, vücut yağlarının fazla olduğu bölgelerden az olduğu bölgelere transfer edilmesi ile gerçekleşir. Bu yönteme, yağ şekillendirme anlamına gelen liposculpturing, liposhaping gibi isimler verilir.” diyor.

    Vücuttan alınan yağlar kısa sürede tekrar vücuda verilmeli

    Yağ fazlalığı olan bölgelerden liposuction yöntemi ile alınan yağlar, yine benzer kanüllerle, yağ eksikliği olan bölgelere verilir. Bu bölgeler, genelde; basen-bel arası, poponun üst kısmı, uyluk iç-orta kısmı ve baldırlar olur. Verilen miktar, liposuction ile alınan yağ dokusuna bağlı olarak toplamda 1 litreye yaklaşabilir. Verilen yağ miktarının yaklaşık yüzde 40’ı birkaç ay içinde vücut tarafından emilse de kalan miktar hastayı memnun eder. Hastaya sadece yağ enjeksiyonu yapılacak ise çoğu zaman sedasyon ve lokal anestezi yapılır. Ancak bu işlem başka bir ameliyat ile beraber yapılacaksa genel anestezi tercih edilir.

    Yağ Dolgusu

    Opr. Dr. İlker Manavbaşı, yağ transferi işlemi sırasında dikkat edilmesi gerekenleri ise şu şekilde açıklıyor: “Alınan yağlar o anda herhangi bir işleme tabi tutulmadan transfer edilebilir. Çünkü yağları saklamak canlı yağ hücresi sayısını ciddi miktarda azaltır. Yağ dokusu çok hassas bir dokudur, sıcaklık, kuruma ve fiziksel stresler ile hemen canlılığını kaybeder. Yaklaşık bir saat süren bir zaman zarfında bu işlemler tamamlanmalıdır. Eğer daha uzun sürecek ise alınan yağın soğutulması gerekmektedir. Ancak alınan yağların saklanarak başka bir seansta tekrar enjekte edilmesi önerilen bir yaklaşım değildir. Bu tip uygulamalarla canlı yağ dokusu son derece azalmaktadır. Alınan yağ miktarı, enjekte edilecek bölgenin durumuna göre değişir. Örneğin yüze ve ellere genelde 15-45 cc yağ enjekte etmek yeterli olurken, popoya ve göğüse 600-700 cc enjekte edilebilir.

    Yağ Transferi hem doğal, hem risksiz

    Yağ transferi ile hem bölgesel incelme sağlandığını, hem de istenilen bölgede arzu edilen şekle kavuşulduğunu belirten İlker Manavbaşı, “deyim yerindeyse bir taşla iki kuş vurulur” diyor: “İşlemde amaç fazlalıkları almaktan öte, transfere yetecek kadar yağ almaktır. Yağ dokusu çok ince liposuction kanülleri ile alındığı için birkaç milimetrelik kesi ile bu işlemler yapılabilmektedir. Bu küçük operasyonda yağ çekilen yerler kendiliğinden iyileşir, yara izi kalmaz. Hatta hastalar işlem yapılan yeri bile fark etmezler. Operasyondan birkaç gün sonra hasta işine, normal hayatına rahatlıkla dönebilir. Her hastaya kendi yağı kullanıldığı için hastalık kapma riski de yoktur.

    Opr. Dr. İlker Manavbaşı, yağ transferinin aynı zamanda yanık izleri veya travmaya bağlı yumuşak doku eksikliği durumlarında da çözüm sunduğunu belirtiyor ve ekliyor: “Enjekte edilen yağ kişinin kendi dokusu olduğu için vücudun bunu kabul etmemesi gibi bir durum söz konusu olamaz. Ayrıca enjekte edilen yağ dokusunun içindeki kök hücreler sayesinde enjekte edildiği bölgede hücre yenilenmesine katkı sağlar. Hasta açısından değerlendirdiğimizde ve piyasadan temin edilen geçici dolgularla karşılaştırıldığında steril şartlar ve ek cerrahi aletler gerektirir. Fakat bu sayede hasta kalıcı bir sonuç elde edilmiş olur.

    Vücut güzelleştirmede en kalıcı çözüm;Yağ dolgusu

    Yağ enjeksiyonu, etki süresi olarak kalıcı dolgu kategorisindedir. Enjekte edilen yağlar uygulanan tekniğe göre yüzde 40-70 oranında kalıcıdır. Yağ enjeksiyonu temelde iki bölgeye yani; yağ içeren ve içermeyen bölgelere uygulanır. Bu iki farklı bölgede enjekte edilen yağlar farklı davranış sergilerler. Dudak, el sırtı, alın gibi normalde sadece çok ince cilt altı yağ dokusu içeren bölgelerde bu yağların hiçbir zaman erimeyeceği kabul edilmektedir. Elmacık kemikler, şakak bölgesi gibi bölgelerde ise enjekte edilen yağların o bölgelerdeki yağların fizyolojik değişimine uğrayacağı ve çok uzun yıllar varlığını devam ettireceği tespit edilmiştir. Bu sürenin de uzunluğu göz önüne alındığında tüm bölgelere enjekte edilen yağ dokusunun kalıcı olduğu kabul edilmektedir. İlker Manavbaşı, burada belirleyici unsurun, vücut dokuları ile dolgu amacıyla uygulanan maddelerin uyumlu olması, vücuda zarar vermemesi olduğunu ve bu bağlamda, en uygun materyalin kişinin kendi yağı olduğunu belirtiyor.

    Yağ enjeksiyonu ortakları: Botoks ve PRP

    Botoks uygulaması, bir tür bakterinin ürettiği toksinin çok düşük dozlarda belli kasların içine verilmesi sayesinde o kaslarda geçici hareket kaybı elde edilmesini sağlar. Estetik cerrahide kullanımı ise; yüzde mimik oluşturan bazı kasların geçici fonksiyon kaybına uğratılarak zamanla oluşmuş kırışıklıkların düzeltilmesini içerir. Bunlar çoğunlukla, kazayağı, alındaki çizgiler ve boyun altı bantlarıdır. Botoks ile yağ enjeksiyonunun etkilerinin birbirlerinden çok farklı olduğunu belirten Opr. Dr. İlker Manavbaşı, birbirlerinin yerine değil birbirlerini tamamlayacak şekilde kullanılmalıdır açıklamasını yapıyor:

    Yağ Dolgusu

    “PRP, kişiden alınan kandan hazırlanan ve kan hücreleri tarafından üretilen bir takım hormonların daha konsantre hale getirilerek o kişinin arzu edilen bölgesine enjekte edilmesidir. Dolgu yapmak amacıyla kullanılmaz. Bu hormonların etkisi ile enjekte edilen bölgede, fibroblastlar, saç derisine uygulandıysa, saç kökü hücreleri uyarılarak, cildin daha gergin, tonunun daha artmış olması, lekelerin azalması ve saç köklerinin daha canlı hale gelmesi sağlanır. On beşer gün ara ile 4 seans uygulanması ve 6 ay sonra tekrarlanması önerilir. Yağ enjeksiyonu ile beraber kullanılması o bölgedeki gençleştirici etkiyi artırır.”

    Yüz ve El sırtı uygulamaları

    Yaşlanma sebebiyle yüzde yumuşak doku erimesi ve zayıflama aynı anda görülür. Kırışıklar da bu tabloya eşlik eder. Yaşlanmanın erken dönemlerinde yüzde zayıflık ve boşalmanın daha yoğun olduğu hastalarda uygulanması gereken ilk çözüm yağ enjeksiyonudur. Cilt altı dolduğunda mevcut kırışıklıklar da bir miktar açılacaktır. Yaşlanmanın etkisi sadece yüzde değil, el sırtında ve dekolte bölgesinde de gözlenir. Cilt altı dokularda incelme ve ciltte leke oluşumu en belirgin göstergedir.

    Bu sorunlara yönelik yapılan işlemlerin yine PRP ve yağ enjeksiyonu olduğunu vurgulayan İlker Manavbaşı, PRP ile cildin daha gergin, parlak ve canlı olurken yağ enjeksiyonu ile daha dolgun ve genç bir yapıya kavuştuğunu, kombine müdahalelerde başarının bir basamak yukarı taşınarak, çok doğal ve mutlu edici sonuçlar alınmaya başlandığını söylüyor.

  • Hangi bölgede hangi estetik operasyonlar yapılıyor?

    Hangi bölgede hangi estetik operasyonlar yapılıyor?

    Türkiye’nin estetik haritasını çıkaran Op. Dr. Serkan Dinar, Karadeniz bölgesinde burun estetiğinin, İç Anadolu, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da karın germe, yağ alma ve meme küçültme ameliyatlarının yaygın olduğunu belirtiyor. Ege’de göğüs büyütme ve liposuction, Akdeniz’de ise güneşin yoğun etkileri nedeni ile cilt lekelerinin tedavisine yönelik hücre spreyi tedavisine yoğun talep görülüyor. Marmara Bölgesi’nde ise tüm estetik operasyonlar yoğun olarak ilgi görüyor. Ayrıca Marmara Bölgesi’nde kadınlar kadar erkekler de estetik operasyon, özellikle saç ekimi yaptırıyor.

    Op. Dr. Serkan Dinar, Karadeniz Bölgesi’ndeki burun estetiği yoğunluğunu genetik geçişe bağlarken, Anadolu’da görülen karın germe, yağ aldırma ve meme küçültme operasyonu yaygınlığının hayvansal gıdadan zengin beslenmeye, fazla çocuk doğurmaya ve emzirmeye bağlı olduğunu aktarıyor.

    Türkiye’nin batısında ise estetik operasyonları daha çok dış görünüşe bağlı olarak tercih ediliyor. Ege Bölgesi’ndeki deniz ve güneşle iç içe geçen yaşam tarzı Egelileri meme büyütme ve estetik amaçlı liposuction ameliyatlarına yönlendiriyor.

    Akdeniz Bölgesi’nde güneşin tahrip edici etkisi nedeniyle ciltte lekelenme, Hatay Tarsus Adana bölgesinde vitiligo gibi cilt hastalıklarında yaygınlık nedeniyle hücre spreyi ameliyatları lazer tedavileri ve yine deniz kıyı şeridi olması nedeniyle meme dikleştirme ve meme büyütme ameliyatları yaygın olarak talep görüyor.

    Marmara Bölgesi Türkiye’nin estetik merkezi
    Marmara Bölgesi’nde en sık yapılan ameliyatlar burun estetiği, meme büyütme, meme dikleştirme, liposuction olarak dağılım gösteriyor. Ayrıca kadınların ekonomik bağımsızlığının daha yüksek olduğu bu bölge de yüz estetiği ile ilgili yüz germe, botox, dudak dolgusu gibi işlemler yaygın olarak uygulanıyor. Marmara Bölgesi’ni diğer bölgelerden ayıran bir başka unsur ise erkelerin de estetik operasyonlara sıcak baktığı bir bölge olması. Özellikle saç ekiminin yaygın olarak yapıldığı Marmara Bölgesi’nde erkeklerin kadınlar kadar talep gösterdiği bir diğer uygulama ise liposuction.

  • Her Botoks yaptıran şeytan kaşlı mı olur?

    Her Botoks yaptıran şeytan kaşlı mı olur?

    Her Botoks yaptıran şeytan kaşlı mı olur?

    Hayır. Botoks çok çok eski bir tedavi değil. Alına Botoks uygulamasında broşürlerde, yayınlarda, göz bebeğinden bir dikey çizgi çekin ve bunum dışına Botoks yapmayın yazıyordu. İşte bu şekilde yapılan Botox şeytan kaş yapar. Yapanların suçu yoktu aslında, ürün kullanımı böyle öğretildi. Bu uygulama, Botoks imajını bozdu aslında. Ben, alın yanlarına iki ek küçük doz ekliyorum. Böylece alındaki çizgiler azalıyor, kaşlar yana çekik oluyor. Ben havaya kalkık kaşı değil, yana çekik kaşı daha estetik buluyorum.

    Etkisi ne kadar sürer?

    4-6 ay sürer. 4-6 ay sonra sadece eski haline gelir.

    Botoksun etkisi geçince daha  kötü oluyormuş?

    Alakası yok. İnsan güzele çabuk alışıp eski halini unutuyor. Etkisi tamamen geçicidir. Mesela, alına yapılan botoksda,  6 ay boyunca, alnın yaşlanması durur.

    6 ay kısa, kalıcı yöntem yok mu?

    Kuaföre haftada 1 defa gittiğinizi düşünürseniz 6 ay çok uzun bir süre. Etkisi geçici olmasa bu kadar yaygınlaşmazdı aslında. %20 hasta botoksu beğenmiyor. Kalıcı yöntem olması çok riskli aslında

    Botox yaptırdım, hala çizgilerim var?

    Botox deriye dolaylı etki eder, direk etkisi yoktur. Botox kaslara etkilidir. Yıllar içinde oluşan derideki çizgi, Botoksla 1 haftada geçmez.

    Beton yüz, mimiksiz yüz yapay duruyor?

    Hiç çizgi kalmasın diye, botoksu abartıp mimik kaslarını çalışmaz hale getirirseniz, yüzünüz robota döner. Doğal Botox uygulaması, duygularınızı doğru şekilde gösterecek mimiklere, izin vermelidir. Bu, kişiye özgü noktalar ve doz ile bu mümkün.

    Ben botoksluları hemen anlarım.

    Mimiksiz, anlamsız yüzler anlaşılır. Doğal botoks uygulaması , yüze doğal bir tazelik verir.

    Göz kenarlarındaki çizgilerden kurtulabilir miyim?

    En zor bölge burası. Botoksla, tüm göz kenarı çizgilerini silmek mümkün ama o zaman da gülmeniz imkansız hale gelir. Doğru doz ile hem gülebilir hem de çizgileriniz azalır. Deri çok kırışmış ve incelemişse yağ enjeksiyonu daha mantıklı bir çözüm. Gülünce çok az çizgi oluyorsa ben hiç botoks yapmıyorum.

    Doğru doz ve doğru noktalara ile botoksla olan önyargılarınız ortadan kalkacaktır. Ben kendime 5 yıldır yılda 1 defa Botoks yapıyorum. Gülme miniklerime çok az Botoks yapıyorum. Botoksla, gülerken kaşlarımın aşağıya düşmesini engelliyorum ve alın çizgilerimi dengeliyorum. Böylece, botoksunuz yakışmış demiyorlar, sizi iyi gördüm diyorlar. Botoksu, salt çizgi silme aracı olarak görmeyin. Botoksu, taze bir görünümü devam ettirmek için yapıyoruz.

    Sevgiler…

    Op.Dr. Barış Çakır
    Estetik Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı
    bariscakir.com

    Dr. Barış Çakır Facebook 
    Dr. Barış Çakır Twitter

    İlgili Konuları ;
    – Burun estetiğinde doğal görünüm için Poligon Rinoplasti
    – Burun estetiğinde içten bantlama tekniği
    – Burun nefes problemleri
    – Burun estetiğinde kapalı teknik mi ? açık teknik mi ?
    – Gülerken diş etlerinizin çok görünmesi (Gummy Smile)
    Poligon Rinoplasti

  • Ter kokusu nasıl önlenir ?

    Ter kokusu nasıl önlenir ?

    Terleme nedir?

    Terleme, vücut sıcaklığını düzenleyen, vücudu toksinlerden arındıran ve tuz dengesini koruyan bir vücut olayıdır. Sağlıklı bir vücut terleyerek günde yaklaşık yarım veya bir litre suyu dışarı atar.

    Terleme tümüyle istemimiz dışında gelişen, metabolizmamızın doğal bir fonksiyonudur. Üstelik vücudumuz için iki önemli işlevi vardır; cildi nemlendirip, vücut ısısını sabitler ve vücudun boşaltım sistemine katkıda bulunur.

    Ter aslında salgılandığında renksiz ve kokusuzdur. Fakat, bakteriler koltukaltı gibi sıcak ve nemli ortamlarda hızla çoğalarak bu salgının kötü kokmasına neden olur.

    NEDEN TERLİYORUZ?

    – Kişilerin terlemesine neden olan faktörler şunlardır:
    – Egzersiz, özellikle zorlu olursa
    – Sıcak hava
    – Sinirlilik, endişe hali veya stres
    – Bazı hastalıklar
    – Duygusal nedenlerin tetiklediği terleme çoğunlukla yüzde, koltuk altlarında, el ayalarında ve ayak tabanlarında olur.

    Genellikle ortam sıcaklığının yükseldiği, dans, spor gibi fiziksel aktiviteler sırasında terleriz. Bu şekilde vücut ısımızı sabit tutmuş oluruz. Zatenin bunun için vücuda yayılmış en az 2 milyon ter bezi görev yapmaktadır. Fiziksel aktiviteler dışında da heyecan, korku, utanma ve sıkılma gibi pek çok olay, fizyolojik bir neden olmadığı halde bizi terletir.

    Vücut ısısı dış sıcaklıklar veya gerilim yüzünden artış gösterdiğinde kan dolaşımı hızlanır. Böylece, ter bezlerinin aktif hale geldiği vücudun üst kısmına doğru bir sıcaklık akımı başlar. Deri üzerinde oluşan ter bu durumda hemen buharlaşıp, deriyi soğutur. Bu sayede insan bir gün içinde kendini fazla yormadan iki litreye kadar su kaybeder. Terlemenin ikinci önemli fonksiyonu ise vücuttaki zehirli maddelerin dışarı atılmasıdır. Bu nedenle saunalara sık sık gidilmesi önerilir.

    Aynı koşullarda terleme oranı kişiden kişiye göre de değişebilir. Ortalama olarak bir insan günde 0.5 ile 1 litre arası terler.

    Aşağıda yazılı yöntemleri kullanarak deodorant ve antiperspirant (terleme önleyici) kullanmadan doğal yollardan ter kokusunu nasıl azaltacağınız hakkında fikir sahibi olabilirsiniz.

    Rahat ve hava alan kıyafetler giyin. Özellikle pamuklu kıyafetleri tercih edin.

    Vücut temizliğine özen gösterin. Özellikle koltuk altında oluşan istenmeyen tüyleri alarak kötü kokuyu büyük ölçüde önleyebilirsiniz.

    Kahve, alkol ve yakıcı gıdalardan uzak durun.

    Bol su için. Bu vücudunuzun içerisini serin tutar ve metabolizma hızınızı yavaşlatır, dolayısıyla terleme oranınız da düşer.

    Çay ve kahve gibi kafeinli içecekleri tüketmemeye çalışın. Bunlargüçlü kokular üreten ter bezlerinin aktivitesini artırarak vücut kokusunun artmasına neden olur.

    Maydonoz, ıspanak, pazı ve lahana gibi koyu yeşil yapraklı sebzeleri daha fazla tüketin. Bu sebzeler klorofil yönünden zengindir ve vücudun koku giderici etkisini artırır.

    Acı baharatlar, soğan, sarmısak ve turşu türü yiyecekler ter kokusunu artırır.

    Limon, portakal ve karpuz gibi meyveler vücudunuzu serin tutmanızı sağlar.

    Geniş ve rahat, pamuklu ve doğal elyaf giysiler giyin. Dar ve sıkı kıyafetlerden kaçının.

    Ayağınızda oluşan ter, çorap ve ayakkabının içinde kapalı kalarak kokuya neden olur. Ayaklarınızı kuru tutmak için pamuklu çorap ve ayağınızın hava almasını sağlayan ayakkabılar giyin. Talk pudrası, mısır nişastası veya sandalağacı tozu ile ayaklarınızı pudralayın. Ilık suyun içine beyaz sirke veya magnezyum sülfat (ingiliz tuzu) ekleyin ve günlük olarak ayağınızı bu suyla yıkayın.

    Banyo veya duş sonrası talk pudrası terlemeyi azaltır. Karbonat ve suyu karıştırarak bir macun yapın. Vücut kokusu olan yere bu karışımı uygulayın. 10 dakika orada bıraktıktan sonra yıkayın. Koltuk altınızı alkol veya beyaz sirke ile ovalayarak yıkayın.

    Duş alırken antiseptik sabun kullanırsanız zararlı bakterilerden kurtulmuş olursunuz. Duşu bitirirken bir kaç damla sandalağacı veya lavanta yağını durulamada kullanın. Bu temiz kokmanızı sağlar.

    Magnezyum ve çinko eksikliği ter kokusuna meydan verebilir. Magnezyum ve çinko tabletleri almayı deneyebilirsiniz.

    TER KOKUSUNU AZALTMAK İÇİN NE KULLANMALIYIZ?
    Ter kokusunu azaltmanın iki yolu var; Deodorant ve antiperspirantlarla gün boyu hoş kokmak çok zor değil. Ancak deodorant ve antiperspirant birbirinden ayrı şeylerdir. Bu iki ürün en çok terlemeye karşı verdikleri savaş konusunda birbirlerinden ayrılırlar;

    DEODORANTLAR
    Deodorantlar antibakteriyel bazı maddeler ve alkol içerirler. Bu sayede de bakteri üremesini denetim altına alarak, ter kokusunun oluşmasını önlerler. Terin ayrışması için bakteriler belirli enzimlere gerek duyar. Bu nedenle bazı deodorantlar bahsedilen bu tür enzimlerden içerir. Diğer yandan ise daha çok parfüm yağları içerdiklerinden dolayı da güzel koku yayarlar. Örneğin Fa dedodorantları hijyenik tazelik sunarlar ve bu sayede de bakteri artışını durdururlar. Bu sayede deri hem korunmuş hem de bakım görmüş olur.

    Deodorant kullanırken dikkkat etmeniz gereken en önemli nokta deodorantı temiz ve kuru koltuk altına uygulamanızdır. Terli bir koltuk altına deodorantı sıkmak, oluşmuş ter kokusu ile deodorantın karışımından oluşan daha ağır ve kötü bir kokuya neden olur. Ayrıca giysinin üzerine sıkmak da kokuyu engellemez. Bu arada sprey deodorantları, koltuk altına 15 cm’lik mesafeden kutuyu dik tutarak püskürtmeniz gerektiğini de sakın unutmayın.

    ANTİ-PERSPİRANTLAR
    Antiperspirantlar, terlemeyi deodorantlara oranla daha fazla önlerler. Ter oranını ayarlayıp, çok fazla ter üretilmesine engel olurlar. Ter üretimini aliminyum tuzları sayesinde engelleyip, ter bezlerini sıkıştırırlar. İçerdikleri alüminyum kloride ve benzeri aktif maddeler ile vücuttaki terlemeyi engeller, nemi azaltır ve kokuları sayesinde de tazelik verirler. İçindeki maddelere göre etki süresi ve gücü değişim gösterir.

    Ancak antiperspirant ürünler daha çok pudralı formül içerdikleri için, genellikle koltuk altına uygulanmalıdır. Kıyafet üzerine sıkılan antiperspirant ürünlerin hiçbir etkisi yoktur. Koltuk altına sürülen antiperspirant ürün, ter bakterilerinin pudra tabakası dışına çıkmasını engeller ve böylece bakteriler kuruyup gider. Alkol içermediklerinden dolayı vücut için son derece hafiftirler. Ayrıca ferahlatıcı bir etki sağlarlar

    DİĞER ÇÖZÜMLER
    Terlemeyi ve ter kokusunu engellemek için birçok yöntem mevcut. Fakat işin aslı sizin temiz olmanıza dayanıyor. Temiz olduktan sonra bahsedeceğimiz yöntemler sayesinde rahatsızlık veren bu sorunun üstesinden gelebilirsiniz. İlk olarak pamuklu ve hava alabilen kumaşlardan üretilmiş olan giysileri tercih etmekle işe başlayın. Koltuk altında oluşan tüyler de koku sorunu yaratan etkenler arasında yer alıyor. Özellikle yaz aylarında tüylerinizi sık sık almaya özen gösterin. Kahve ve alkolden ise uzak durmaya çalışın. Ter kokusunu engellemek için bir çorba kaşığı dolusu zeytin yaprağını bir çay bardağı suda demleyip içmeyi de deneyebilirsiniz. Tüm bunların dışında koltuk altlarını banyo sonrasında gülsuyu ya da mersin suyuyla silmeyi de ihmal etmeyin.

    Ter kokusunu önlemenin yolları
    Ter kokusunu önlemenin en iyi yolu önlem almaktır. Aynı şekilde ayak kokusu da bazı önlemlerle azaltılabilir. Aşağıdaki önlemler terlemeyi önlemeye, ter ve ayak kokusunu gidermeye yardımcı olacaktır:

    1) Her gün duş alın. Düzenli banyo cildinizdeki bakterilerin sayısını kontrol altında tutacaktır.

    2) Banyo aldıktan sonra ayaklarınızı iyice kurulayın. Mikroorganizmalar ayak parmaklarının arası gibi nemli yerleri severler. Ayak pudraları veya ayak bakımı için kullanılan kremler nemin emilmesine yardımcı olur.

    3) Koltuk altı ve genital bölge kıllarının düzenli olarak tıraş edilmesi terlemeyi ve kokuyu azaltacaktır.

    4) Doğal deriden yapılanlar gibi ayağınızın hava almasını sağlayan ayakkabılar seçin. Yaz aylarında sandalet tipi ayakkabılar giyebilirsiniz.

    5) Ayakkabılarınızı dönüşümlü olarak kullanın. Ayakkabılar bir gece içinde yeterince kurumayabilir. Onun için aynı ayakkabıyı iki gün arayla giyecek şekilde dönüşümlü olarak kullanın. Giymediğiniz zamanlarda ayakkabıları havadar ve kuru bir yerde tutun.

    6) Çoraplarınızı her gün değiştirin. Merserize çorap giyin çünkü bunlar nemi emerek ayağınızı kuru tutar.

    7) Ayaklarınızı havalandırın. Zemin elverişli ise çıplak ayakla dolaşın veya ara sıra ayakkabılarınızı çıkarın.

    8) Doğal kumaşlardan üretilen giysileri tercih edin. Keten, yün, ipek cildinizin hava almasına izin veren malzemelerdir.

    9) Egzersiz yaparken derinizdeki nemi hemen uzaklaştıran yüksek teknoloji ürünü giysileri tercih edin.

    10) Her gün iç çamaşırı değiştirin.

    11) Gevşeme tekniklerini öğrenin. Yoga, meditasyon veya biofeedback terlemeyi tetikleyen stresi denetlemenize yardımcı olacaktır.

    12) Diyetinizde değişiklik yapın. Yiyecekler de ter kokusuna yol açabilir Soğan, sarımsak, pastırma, balık, bazı yeşil bitkiler gibi gıdalar koku yapabilir. Bunlar faydalı da olsa, uygun zamanlarda tüketin.

    13) Deodoran ve ayak kokusu önleyen pudra veya spreyler kullanın. Cildiniz hassas ise bunların özel hassas cilt için üretilmişlerini deneyin.

    14) İnsan çoğunlukla kendi ter kokusunu fark etmez, bu nedenle kendisini sık sık kontrol etmelidir.

  • Daha genç bir cilt için karbon peeling

    Daha genç bir cilt için karbon peeling

    Aknesiz, lekesiz, parlak ve canlı bir cilde mi sahip olmak istiyorsunuz? Yeni yöntem kısa sürede kalıcı çözüm sunuyor.

    Tıp dünyasında hızla kendine önemli bir yer edinen son teknoloji “karbon peeling” kısa sürede kalıcı çözüm imkanı sunuyor. Yaş, cinsiyet gözetmeksizin ailesinde cilt kanseri hikayesi bulunmayan herkes için uygulanabilen yöntem, ortalama yarım saat sürüyor ve hemen günlük yaşama dönmenizi olanaklı kılıyor.

    Ağrı ve sızıya yol açmayan, enjeksiyonsuz yapılan yöntemin uygulama sayısı, ciltteki soruna göre en az bir en fazla 10 seans şeklinde oluyor.

    Mayasante Polikliniği hekimlerinden Dr. Serkan Öztürk, karbon peeling yönteminin klasik cilt soyma ve alttan taze yeni cilt getirme, kolejen tabakasını canlandırma işlemleriyle benzerlik gösterdiğini, ancak çok daha kolay, ağrısız ve kalıcı sonuçlar sağladığını söyledi.

    Uygulamanın, güneşin bıraktığı lekeler, ciltteki akneler, sivilce izleri, eskiyen kolejen tabakası, çevresel ve genetik pek çok faktörün olumsuz etkisini çok kısa sürede ortadan kaldırabildiğini ve tek uygulama sonrasında dahi cilde parlaklık kazandırdığını belirten Öztürk, karbon peelingin her yaşta ve her cilt tipine yapılabileceğini ifade etti.

    Öztürk, yoğun sorunu olmayan ciltlerde tedavi sonrasında hemen pürüzsüzlük, parlaklık, birçok lekenin anında açılması, porların hemen sıkılaştığının göze çarptığını ifade ederek, “Leke probleminin çok olduğu kişilerde ise sonuçlar biraz zaman alabiliyor. Zamanla lekeler açılıyor ve cilt sıkılaşıyor. Çok koyu tenli kişilerde dozajlama ayarlanıyor” dedi.

    Ailesinde ya da kendisinde cilt kanseri öyküsü bulunmayan herkese uygulamanın yapılabildiğini vurgulayan Öztürk, karbon peelingin benlerin üzerine doğrudan uygulanmadığına dikkati çekti.

    Uygulama nasıl yapılıyor?

    Dr. Öztürk’ün verdiği bilgiye göre karbon peeling uygulamasında ilk adım, hastanın cildi iyice temizlendikten sonra ince bir tabaka karbon kremi sürülmesiyle başlıyor. İşlem sonrasında 10 dakika bekleniyor. Ardından, tıbbın bu alandaki üstün teknolojik cihazı olan “Q Switch Nd Yag. Lazer” cihazı sayesinde karbon partüküller, ccilttekigözeneklerin içine atışlar yapılarak gönderiliyor. Gözeneklerin içine yerleştirilen karbon partükülleri, lazer cihazının ikinci modu çalıştırılarak patlatılıyor.

    Hasta uygulama esnasın sadece hafif bir sıcaklık artışı oluyor. Tüm cilt yüzeyi tamamlanıncaya kadar işleme devam ediliyor. Uygulama toplam yarım saat sürüyor. Hasta, uygulama sonrasında hemen günlük yaşanıma dönebiliyor. Uygulama sonrasında kişinin özel bir bakım uygulaması gerekmiyor, ancak güneş korumasına özen gösterilmesi isteniyor ve ciltte, yanık, kızarıklık ya da kabuklanma görülmüyor.

    Cilde uygulanan karbon peelingde, ısı artışı dolayısıyla derideki kolejen yapılar uyarılıyor ve kolejen yapılar uyarıldığında da ciltte toparlanma oluyor. Ciltteki sarkmalar, toparlanıyor.

    Ani patlama sırasında gözenekler içerisinde refleks olarak kapanma oluşuyor. Uygulama sonrasında hastanın cildindeki geniş gözenekler kapanıyor. Bunların dışında cildin üst kısmındaki tabaka da bir miktar soyuluyor. Kimyasal peelinglere benzer bir etki oluşturulduğu için cilt yenileniyor. Uygulama ile özellikle akne ve benzeri problemi olan ciltlerde yağ dengesini oturtularak, akne sorunu ortadan kaldırılıyor.

    1.5 yıl uygulamaya gerek duyulmuyor

    Yöntemin uygulama sayısı, hastanın cildindeki soruna göre değişiklik gösteriyor. İlk uygulama sonrasında dahi ciltte belirgin sıkılaşma ve gözeneklerin kaybolduğu belli olurken, uygulama en fazla 10’ar gün arayla 10 seans yapılabiliyor. Bu kürden sonra, ortalama 1-1.5 yıl bir kez daha bir uygulamaya ihtiyaç duyulmuyor.

    Uygulamanın, ciltte yağ dengesinin oturtulması, aknelerin ortadan kaldırılabilmesi için 10’ar gün arayla 5 seans, melazma denilen lekelerin giderilebilmesi için 10 gün arayla 10 seans ve cilt canlandırılması için peelin olarak ise tek seans yapılması yeterli oluyor.

    Uygulamanın hiçbir aşamasında enjeksiyon olmamasından dolayı hasta, ne uygulama öncesi ne uygulama sonrasında kesinlikle ağrı ya da sızı hissetmiyor. Uygulama, toplamda yarım saat sürüyor. Bu yöntem sadece akne sorunun ortadan kaldırılmasında ve cilt yenilenmesinde kullanılmıyor. Bunun dışında kalıcı dövmelerinden kurtulmak isteyenler için de bir seçenek olarak karşımıza çıkıyor.

    Q Switch Nd Yag. Lazer cihazı, dövmede kullanılan tüm 7 rengi de görebiliyor ve kalıcı bir sonuç elde edilmesini sağlıyor. Uygulama başarısında dövmenin yapılış tarzı önem taşıyor. Profesyonel dövmelerin giderilmesinde uygulama seans sayısı artıyor. Daha amatör yapılmış dövmelerde tek seansta bile sonuç alınabiliyor.

  • Ultrasonik Yüz Gençleştirme

    Ultrasonik Yüz Gençleştirme

    Ultherapy ile Tek seansta Yüz ve Boyun Germe (Gençleştirme)

    Ultherapy teknolojisi cildin alt katmanlarındaki taşıyıcı dokularda odaklanmış ses dalgaları kullanılarak kollajen üretiminin tetiklenmesi yolu ile ciltte sıkılaşma ve gerginlik sağlayan bir tedavi yöntemidir.

    Ultherapy ile Tek seansta Yüz ve Boyun Germe

    – Daha fazla kollajen üretimi
    – Güçlenmiş bağ dokusu
    – Daha sıkı bir cilt
    – Kırışıklarda gözle görülür azalma

    Ultherapy teknolojisi cildin alt katmanlarındaki taşıyıcı dokularda odaklanmış ses dalgaları kullanılarak kollajen üretiminin tetiklenmesi yolu ile ciltte sıkılaşma ve gerginlik sağlayan bir tedavi yöntemidir.

    Ulthera Ultherapy ile cildin sıkılığını yitirmesi sebebi ile ile sarkma yaşanan kaş, alın, yanak, ağız kenarı, yüz kontürü, çene hattı ve gıdı bölgesi ile torbalanan ve kırışan göz çevresinde ameliyatsız toparlannma ve gençleşme sağlanmaktadır.

    Ulthera cihazı ile yapılan bu tedavide, ısı enerjisi veren ses dalgaları monitör ile kontrol edilerek istenen doku derinliğine odaklanmakta ve cildin üst tabakasına zarar vermeden deri altındaki bağ dokusunda kollajen üretimini artıran küçük ısı hasarları oluşturulmaktadır.

    Ameliyatsız bir cilt sıkılaştırma yöntemi olan Ultherapy ile zamanın ve yerçekiminin ciltte yarattığı gevşeme ve sarkmalar 30-60 dakikalık tek bir seans ardından elde edilen cilt altı bağ dokusu yenilenmesi ve güçlenmesi ile tedavi edilmektedir.

    Ultherapy nasıl uygulanıyor ?

    Ultrasonik yüz ve boyun gençleştirme sırasında ultrason dalgalarını taşıyan uygulama başlığı cilde temas ettirilerek cilt ve cildin alt katmanları monitörde görüntülenir. Belirlenen uygulama alanlarında, cildin 3 mm ve 4,5 mm altına odaklanmış ses dalgaları ile bu bölgelerde kollajen üretimini uyaran ısı hasarları oluşturulur. Bu işlem sırasında cilt yüzeyi uygulamadan etkilenmez.

    Cilt altında taşıyıcı bağ dokusunun bulunduğu derinliğe ulaşan enerji sayesinde dokuda yeni kollajen yapımı uyarılarak güçlü bir sıkılaşma etkisi meydana gelir ve zaman içinde cerrahi olmadan yüz germe etkisi elde edilir.

    Ultherapy işlemi ne kadar sürüyor ?

    Ultherapy süresi uygulama yapılan bölgeye göre 30-60 dakika arasında değişmekte olup tüm yüz ve boyuna yapılan uygulama 1 saat kadar sürmektedir. Ultherapy ile istenen sonuca ulaşmak için tek seans yeterlidir.

    Ulthera uygulama bölgeleriUltherapy Hangi Bölgelerde Etkili Oluyor ?

    Ulthera ile ameliyatsız yüz gençleştirme, yüz cildi ve “jaw line” diye tabir edilen çene çizgisinde sarkmaları olan hastalarda yanaklara, gıdı bölgesindeki sarkmayı düzeltmek amacıyla boyuna, kaş kaldırmak amacıyla kaş-alın bölgesine, üst göz kapağındaki deri fazlalıklarını azaltmak ve toparlamak amacıyla göz kapaklarına, göz dış ve alt kısmındaki kırışıklıkları azaltmak amacı ile göz çevresine, dekolte bölgesindeki kırışıklıkları düzeltmek amacıyla dekolteye uygulanmaktadır.

    Uygulama sırasında ne hissedeceğim ?

    Uygulama sırasında hissedilenler kişiden kişiye farklılık gösterse de, hastalar hissettikleri acıyı anlık “iğne batması” ya da “elektriklenme” olarak tanımlamaktalar. Hastaların tercihine bağlı olarak bölgesel anestezi veya sedasyon uygulaması ile ağrı hissini tamamen engellemek mümkündür olabilmektedir.

    Uygulama sonrasında neler beklemeliyim ?

    Uygulamanın ardından kişi günlük aktivitelerine hemen dönebilir. Dikkat edilmesi gereken herhangi bir durum bulunmamaktadır. Ultherapy sonrasında ciltte yanık, leke, herhangi bir yan etki oluşmaz. Bazı kişilerde hafif kızarıklıklar oluşsa da bu durum birkaç saat sonra normale dönmektedir.

    Ultrasonik dalgaların cilt altındaki etki bölgeleri

    Ultrasonik yüz gençleştirmenin diğer ameliyatsız yüz gençleştirme işlemlerinden farkı nedir ?

    Ultherapy, odaklanmış ultrason teknolojisini kullanan ve cerrahi müdahale olmadan derin dokular üzerinde etki sağlayan tek yöntemdir. Ultherapy ile ciltte sadece tek bir uygulama ile etkili ve memnuniyet verici sonuçlara ulaşmak mümkün olmaktadır.

    Cildin toparlanması cilt yüzeyine uygulanacak işlemler ile sağlanamaz. Alt katmanlara ulaşabilmek ve odaklı uygulama yapabilmek için işlem sırasında ısı etkisi oluşturulacak cilt kattmanını ve bölgeyi görüntülemek çok önemlidir. Bu hassas uygulamayı benzer amaçlı diğer teknolojilerle elde etmek mümkün değildir. Uygulamanın hedefi, yüz germe ameliyatları sırasında kesilerek çıkartılan tabakayı ameliyatsız bir şekilde küçültmek ve yeni kollajen üretimi tetikleyerek cildin gerginleşmesini sağlamaktır.

     

    Ultherapy güvenli bir yöntem midir ?

    Ultrason enerjisi tıpta 50 yıldan uzun süredir kullanılmaktadır ve klinik denemelerle herhangi bir yan etkisi olmadığını ispatlamıştır. Ulthera Amerika F.D.A onaylı bir cihazdır.

    Ultherapy’nin sonuçlarını ne zaman görebilirim ?

    Tek bir uygulama ardından rejenerasyon süreci hemen başlar, ilk anda bile hafif bir gerilme etkisi görülmektedir. Cilt uygulama sonrası her geçen gün daha iyi görünmeye başlar, 1 hafta sonrasında cildinizi daha iyi hissedersiniz, 1 ay sonra etkiler görünür hale gelir, 3 ayın sonunda istenen sonuç gözlenmeye başlar. Tam sonuç alınması ise 6 ay sürmektedir. Ultherapy ciltte kollajen üretimini uyardığı için elde edilen sonuç uzun süreli kalıcı olmaktadır.

    Ultherapy için uygun bir aday mıyım ?

    Yüz ve boyun cildinde gevşeme veya sarkma olan tüm kişiler Ultherapy için uygun adaylardır. Özellikle 40-65 yaş arasında ciltte kollajen kaybı ve gevşeme giderek artan oranda izlendiği için bu yaş grubunda daha belirgin sonuçlar alınmaktadır.

    Doç. Dr. Teoman Dal

    İlgili Konular ;
    Burun ve yüz estetiğinde 3D görüntüleme
    Revizyon Burun Estetik Ameliyatı

  • İşte aşırı terlemenin çözümü!

    İşte aşırı terlemenin çözümü!

    Terlemenin vücudun bir savunma mekanizması olduğunu ve bu şekilde vücut sıcaklığının ayarlandığıdır. Aşırı terlemenin (hiperhidrozis) ise özellikle eller, koltuk altı, ayaklar, alın, yüzde ve vücudun geri kalan bölgesinde normal fizyolojik ve duygusal durumların ötesinde terleme olması durumu olduğunu , “Bu durum normal ter bezlerinin uyaranlara abartılı cevap vermesinden kaynaklanmaktadır. Ellerde terlemenin fazla olması, koltuk altlarının sık sık ıslanması kişilerin yaşam kalitesini etkiler. Genellikle bu kişiler çekingen, sıkılgan ve utangaçtırlar. İş ilişkileri ve sosyal hayatları etkilenir. Kişi yaşam şeklini bilinçli veya bilinçsiz şekilde değiştirir, sosyal ortamlardan uzak durur. El ve koltuk altında aşırı terleme olması tedavi gerektiren bir durumdur ve kesin tedavisi endoskopik torakal sempatikotomidir. Hasta ertesi gün taburcu edilir ve bir hafta içinde çalışma hayatına dönebilir. El terlemesi için başarı yüzde 99, koltuk altı için bu oran yüzde 90′dır. Ameliyatın hemen sonrası eller, koltuk altı ve çoğu zaman da ayaklar kurumuş olur” dedi.

    TEDAVİ YÖNTEMLERİ

    Tedavi yöntemleri, “Alüminyum klorit ve etil alkol karışımlı kremler, sistemik antikolinerjik ilaçlar, beta blokör ilaçlar, iontoforez (el ve ayaklara elektrik akımı uygulamasıdır), botox uygulaması, liposakşın (yağ aldırma). Bu yöntemlerin çoğu günümüzde uygulanmaktadır ancak hiç biri kesin çözüm değildir. Bazılarının tedaviye bağlı yan etkileri fazla iken bazıları kısa süreli ve pahallı tedavi yöntemleridir” diye konuştu.

    Ameliyatın özellikle el, koltuk altı ve yüz terlemelerinde kesin ve mükemmel sonuç verdiğini , “Genel anestezi altında, kamera yardımıyla kapalı olarak yapılan ameliyat ile sempatik sinir fonksiyonu bölgesel olarak ortadan kaldırılır (klips, sinirin kesilmesi veya yakılması, kesilip çıkarılması). Açık yöntemle yapılan ameliyatlar günümüzde bu hastalarda artık terk edilmiştir” şeklinde konuştu.

    AMELİYAT YÖNTEMLERİ

    Kamera yardımı ile yapılan kapalı ameliyatlar: “Endoskopik torakal sempatektomi: Göğüs boşluğu içinde ilerleyen ve el, koltuk altı ve yüzü etkileyen sempatik sinirin kısmi olarak çıkarılmasıdır. Bu ameliyat yöntemi yan etkileri nedeniyle günümüzde artık uygulanmamaktadır.

    Endoskopik torakal sempatikotomi: Göğüs boşluğu içindeki sempatik sinirin makas veya koter (kesici ve yakıcı özelikte elektirikli cihaz) ile sadece bir bölgeden kesilmesidir. Günümüzde en sık uygulanan yöntemdir.

    Klips ile sempatik blokaj: Göğüs boşluğu içindeki sempatik sinire titanyum veya polimer klipslerle blokaj uygulanmasıdır. Yan etkileri daha az olmasından dolayı tercih edilmekte ve uygulanmaktadır.

    Hastanın klips ile ameliyat sonrası kompensatuvar (dengeleyici) terlemeden veya diğer yan etkilerden rahatsız olması durumunda klipsin çıkartılarak hastanın tekrar eski durumuna döneceği bildirilmektedir ancak bu bilimsel olarak kanıtlanmamıştır. Klipsin sinire yaptığı baskı sonucu sinir dokusunda hasar meydana gelmektedir. Hastaya klips çıkarıldıktan sonra 1-3 ay içinde sinir kendini yenileyip eski fonksiyonlarını kazanabilir ancak bu düşük bir ihtimal olup kesin değildir. Klipsin çıkarılması sonrası şikayetlerin geriye döneceği garanti edilmemelidir.”

    AMELİYAT RİSKLERİ VE YAN ETKİLERİ

    Ameliyatın genel anestezi altında yapıldığını ve herhangi bir ameliyatta ortaya çıkabilecek problemlerin endoskopik torakal sempatikotomi için de geçerli olduğunu , “Bu ameliyattan sonra hastaların yüzde 1-5′inde bazı komplikasyonlar ortaya çıkabilir. Bunlar pnömotoraks (göğüs boşluğunda hava kalması), interkostal nöralji (ameliyat bölgesinde ağrı), horner sendromu (göz kapağında hafif aşağı inme), kanama gibi durumlardır. Yan etki olarak kompenzatuvar terleme (yüzde 10-70) görülebilir.

    En çok sırt, karın, kalça, bacaklar gibi bölgelerde görülür. Bu durum ameliyat sonrasında en sık rastlanan problemdir ancak hastalar genellikle günlük hayatlarını fazla etkilemeyen bu durumdan şikayetçi olmazlar. Endoskopik torakal sempatikotomi tecrübeli bir cerrah tarafından uygulanırsa son derece güvenli bir yöntemdir. Bu ameliyat yaklaşık 3 yıldır Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Cerrahi Anabilim Dalı’nda uygulanmaktadır. Ameliyat video yardımıyla kapalı olarak yapılmakta ve hastalar ertesi gün taburcu edilmektedir. Kliniğimizde aksiler ve palmar hiperhidrozis nedeniyle ameliyat edilen hastalarda başarı oranı yüzde 95′in üzerinde, hasta memnuniyeti yüzde 90′ın üzerindedir.”

    Aşırı Terleme Sorununuza Bitkisel Çözümler

    Aşırı terleme normalde sağlığa zarar vermez. Terlemeyi önleyici pomad ve losyonlar mevcuttur. Terlemeye bitkisel tedavi olarak şu kürleri önerebiliriz.

    – 1 bardak kaynar suya 2-10 gr Adaçayı konur ve 10 dk. bekletilir. Günde 2-3 bardak içilir.
    – Nane suyundan günde 20 gr içilir.
    – Meşe mazısı toz haline getirilir 5 gr. kitre ile içilir.
    – 1 bardak suya 6-10 gr. meşe kabuğı ufalanarak konur. 5 dk. kaynatılır bu su ilayaklar yıkanır.
    – Günde 3-4 damla elma yağı 1 fincan su il içilir
    – 1 bardak kaynar suya 2-10 gr. at kuytuğu konur 10 dk. bekletilir günde 2-3- bardak içilir.
    – Erik hoşafı yapılıp içilir.