Etiket: boşanma

  • Boşanma Sırasında Yaşananlar

    Boşanma Sırasında Yaşananlar

    Boşanma, tıpkı evlilik gibi bir “durum” olarak değerlendirilebilir…

    Boşanma, tıpkı evlilik gibi bir “durum” olarak değerlendirilebilir. Boşanmanın öncesi, sırası ve sonrasında yaşanabilecek olan bazı ortak özellikli duygulardan ve onlara eşlik eden davranışlardan söz etmek de mümkündür. Bu uzun sürecin herhangi bir diliminde bir uzmana başvurulması, bu durumun daha kolay şekilde atlatılmasına yardımcı olacaktır. Psikolog Murat Dokur anlatıyor…

    Boşanma öncesi dönem

    Boşanma öncesi dönem, düşünme dönemidir. Bu dönemde, tatsız olan gerçeğin fark edilmesi söz konusudur. Önce tatminsizlik, hoşnutsuzluk, eşe ve ilişkiye yabancılaşma görülebilirken; sonrasında yoğun korku, çok büyük acı/keder, şok, boşluk, kaos, yetersizlik ve düşük benlik değerinin deneyimlenmesi olasıdır.

    Bu duygularla baş ederken, ortaya bazı davranış özellikleri çıkabilir. Partnerle yüzleşmek, tartışmak/münakaşa etmek, terapi arayışına geçmek, inkar, fiziksel ve duygusal olarak içe kapanmak, her şey yolundaymış gibi yapmak ve sevecenliği geri kazanmaya çalışmak bu davranışlardan bazılarıdır. Bu dönemde çiftlerin bilmesi gereken en önemli şey; boşanabilmeleri için önce ilişkilerinin düzelmesi gerektiğidir. Çatışma devam ettiği sürece, boşanma zor ve sancılı olacaktır.

    Boşanma sırası dönem

    Boşanma sırası dönem, mahkeme dönemidir. Eşlerden biri ya da her ikisi depresyona girebilir; kızgınlık, ümitsizlik hissedebilirler, kendilerine acıyabilir, yoğun öfke, üzüntü ve yalnızlık hissedebilirler. Bu duyguların ardından bir yas tutma ve rahatlama sürecine geçilir. Bu dönemde çiftlerin pazarlık etmeleri, çatışmaya girmeleri, birbirlerini tehdit etmeleri, hatta bazen intihara teşebbüs etmeleri söz konusu olabilir.

    Eşler artık fiziksel olarak ayrılmaktadırlar ve boşanma işlemleri kanuni olarak başlatılmaktadır. Buna paralel olarak ekonomik düzenlemeler yapılır ve akraba ile arkadaşlara durum açıklanır. Bu dönemde özellikle ailelerle temasta, boşanma konusunun en az şekilde gündeme gelmesi ve eğer olmuyorsa, temasın azaltılması ve daha sessiz yaşanabilmesi kıymetli olacaktır.

    Boşanma sonrası dönem

    Boşanma sonrası dönemde dengenin yeniden kurulması söz konusudur. Bu dönemde kişilerin daha iyimser, kararlı, coşkulu, meraklı oldukları gözlenebilir. Bazen pişmanlıklar ortaya çıkabilir. Ancak sonra durumun kabullenilmesiyle birlikte kendine güven artar, benlik değeri yeniden yükselir, bütünlük hissine ulaşılır ve bağımsızlık duygusu deneyimlenir.

    Boşanmanın sona erdiği bu dönemde; yeni arkadaşlarla görüşülmeye başlanabilir, yeni bir yaşam biçiminin ve çocuklar için günlük bir rutinin oturtulması ile kimliğin yeniden sentezlenmesi söz konusu olur. Boşanmanın psikolojik açıdan da tamamlanmasıyla birlikte, yeni bir sevgi nesnesine yönelinir ve yeni yaşam biçiminde ve yeni arkadaşlarla rahat olmaya doğru geçilir. Yine bu dönemde, çocukların, boşanmayı kabul etmelerine yardımcı olmak söz konusudur. Boşandıktan sonra; eşlerin, mümkünse zorunlu olmadıkça aynı ortamda bulunmamaları ve aynı arkadaş gruplarında ve/veya sosyal ortamda bulunmamaları tercih olunur. Çocuklarla ilgili olarak da, bir uzmana başvurulması yararlı ve kolaylaştırıcı olacaktır.

  • Boşanma Davası Nasıl Açılıyor ?

    Boşanma Davası Nasıl Açılıyor ?

    İşte boşanma davası hakkında bilmek istediğiniz, size gerekli olan bütün bilgiler. Hiç birimiz boşanmak için evlenmiyoruz ama maalesef hayat bu…

    Hiç birimiz eşimizden boşanmak istemeyiz. Ama hayat bu işte. Boşanmak zorunda kalabiliriz. Boşanma kararını verme sürecini atlatıp, boşanmaya karar verdiğimizde bizi diğer zor yol bekler. Boşanma yolu zor bir yol. Boşanmada sizi neler bekliyor ?

    Eşlerden biri kabul etmese de boşanma gerçekleşebilir mi?

    Türk hukukunda iki tip boşanma şekli vardır: Anlaşmalı boşanma ve çekişmeli boşanma.

    Anlaşmalı boşanmada her iki taraf da boşanmayı arzular. Mali konular, çocukların velayeti, mal paylaşımı konularında bir anlaşma metni vardır. Hakimin buna müdahale etme şansı olsa da, her iki taraf da müdahale edilen hususları benimser ve onaylarsa anlaşmalı boşanma gerçekleşir.

    Çekişmeli boşanmada ise taraflardan biri boşanmayı ister, diğeri istemez. Bu durumda davayı açan davacı taraf artık evlilik birliğinin çekilmez bir hale geldiğini ispat etmekle mükelleftir. Mahkemenin de buna kanaat getirmesi şarttır.

    Taraflardan birinin boşanmayı istemediği hallerde delillerin toplanma ve davanın ispatlanma süreci Türkiye’deki hukuk sisteminin ve adliyelerin yoğunluğundan dolayı uzar. Bunun en önemli sebebi, özellikle büyük şehirlerde duruşmanın kısa ararlıklarla değil, iki-üç ay gibi uzun aralıklarla verilmesidir.

    Zina nedeniyle boşanma davası nasıl açılır?
    Evlilik birliği içinde kanunun ve toplumun taraflara yüklediği en önemli yükümlülüklerden biri eşlerin birbirine sadakatidir. Kadın ya da erkeğin üçüncü bir kişiyle kuracağı ilişki hukuken zina anlamına gelir. Taraflardan birinin zinası halinde, diğer tarafın bu sebebe dayanarak boşanma davası açma hakkı vardır.

    Zinaya dayalı boşanma davaları, bu durumu öğrenme tarihinden itibaren altı ay ve her halükarda beş yıllık bir zamanaşımı süresine tabidir. Yani aldatıldığını öğrenen eşin, öğrenme tarihinden itibaren en geç altı ay içinde mahkemeye dava açması halinde zamanaşımını süresi kesilmiş olur.

    Zina nasıl ispatlanır?
    Zina için çeşitli ispat yolları vardır. Teknolojik imkanlardan faydalanarak, msn kayıtları, sosyal siteler, fotoğraflar, bilgisayar kayıtları, tanık gibi delillerle zina ispatlanabilir. En önemlisi, mahkemenin zinanın gerçekliğine kanaat getirmesidir.

    Zina için suçüstü hali yapılamaz. Çünkü zina TCK’da suç olmaktan çıkarılmıştır. Ama zinanın ispatı için birkaç tanıkla birlikte zinanın gerçekleştiği yere gidilmesi, bunun gerekirse kolluk kuvvetleriyle de desteklenmesi halinde zina ispatlanabilir.

    Ancak kolluk kuvvetleri, sadece zinadan dolayı oraya gelmeyeceklerdir. Bu itibarla gerçekleşen başka bir fiili durumda eğer kolluk kuvvetleri de duruma şahit olursa tanık olarak dinlenebilirler.

    Boşanma sebebi mahkemede nasıl ispatlanır?
    Açılan davanın niteliği ve sebebine göre çeşitli delilerle ispatlanabilir. Önemli olan, boşanma davasında dayanılan sebebin varlığıdır. Örneğin, zina sebebiyle açılan bir boşanma davasında fotoğraf, tanık ve bilgisayar kanıtları gibi çeşitli delillerle bu davalar ispatlanabilir.

    Mahkeme hakiminin delillerin gerçekliğine kanaat getirmesi gerekir. Bu nedenle delillerin inandırıcı olması zaruridir.

    Tarafların ikrarı ya da yemin teklifi mahkeme açısından bağlayıcı değildir. Yemin, sadece hukuk davalarında bir delil olarak kabul edilir, boşanma davalarında yemin deliline başvurulamaz.

    İkrar (bildirme) da başlı başına yeterli değildir. Boşanma davaları aile kavramının kutsallığına dayandığı için, hakime direkt müdahale imkanı tanınan davalardandır. Hakimin, evliliğin taraflar için bir faydası kalmadığına kanaat getirmesi gerekir. Yeterli delille ispatlanamazsa, hakim sadece tarafların beyanları üzerine boşanmaya karar veremez.

    Terk eden eşe nasıl boşanma davası açılır?
    Türk Medeni Kanununa göre terk, boşanma sebeplerinden biridir. Terk eden taraf altı ay içinde ortak ikametgaha dönmediyse, diğer tarafın dava açma hakkı vardır. Bu, niteliği itibarıyla bir dava değildir. İhtar davası olarak geçse de önemli olan diğer tarafa yapılacak terk ihtarıdır. Bu ihtarın yapılacağı herhangi bir adres bulunmaması durumunda, ilanen de olsa mutlaka bu ihtarın karşı tarafa ulaştırılması gerekir.

    İki aylık süre içinde müşterek ikametgaha dönülmesi, anahtarın nerede bulunduğu, yol gideri yatırıldıysa nereden temin edileceği gibi hususların ihtarda mutlaka bulunması gerekir. Terk eden eş ihtara rağmen dönmezse, diğer tarafa terk sebebiyle haklı bir dava açma sonucu doğar.

    Önemli olan kişinin terke zorlanmış olup olmadığı ve dönmemesi için herhangi bir sebebin bulunup bulunmadığıdır. Herhangi bir sebebe dayanmayan ve bu itibarla ihtara cevap vermeyerek ortak ikametgaha dönmeyen kişi kusurlu sayılır ve dava sonucu boşanma gerçekleşir.

    Boşanma davalarında kimler şahit olarak dinlenebilir?
    Ailenin yakınları, komşular, arkadaşlar ya da hiç tanımadıkları ama birebir olaylara şahit olan kişiler tanıklık yapabilirler. Önemli olan tanığın doğru beyan vermesidir.

    Boşanma davasında çocukların şahitliği kabul edilir mi?
    Çocuklar da şahit olarak dinlenebilir. Ancak çocuğun idrak çağı denilen yaşa ulaşmış olması gerekir. Yasa koyucu bunun için herhangi bir yaş sınırı belirtmemiştir. Ancak uygulamada 12 ve üzeri çocukların dinlendiğini görüyoruz.

    Mahkeme çocuklara boşanma davasına sebep olan olaylarla ilgili bilgi ve tanıklıklarını soracaktır. Örneğin, zinaya dair boşama davası açılıyorsa ve çocukların şahit olduğu bir olay varsa, telefon konuşmalarına tanıklık etmişse, çocuklar tanık olarak ifade verebilir.

    10 yaşından küçük çocukların tanık olarak dinlendiklerine pek rastlanmaz. Bunun nedeni hem ebeveyn baskısına daha kolay maruz kalmaları hem hayal dünyalarının daha gelişmiş olması nedeniyle olayları çarpıtabilme ihtimalleri hem de kendilerini ifade etmede zorlanmalarıdır.

    Boşanma kararı çocuğa nasıl açıklanır? Fikir almak için yazımıza tıklayın.

    Evlilik birliğinin temelinden sarsılması ne demektir?
    Kanunda sayılan zina, akıl hastalığı, hayata kast, terk, kötü muamele gibi hallerin dışında eşler arasında yaşanan diğer tüm problemler taraflar açısından evlilik birliğini çekilmez hale getiriyorsa, buna “evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle boşanma” diyebiliriz.

    Her iki tarafın yetişme ortamları, sosyal çevreleri, aile hayatları gibi ya da ayyaşlık, züppelik, cinsel uyumsuzluk, zührevi hastalıklar gibi kişiye özel durumlarını bu çerçevede değerlendirebiliriz.

    Bu temel sebeplerden birinin varlığı halinde, evlilik birliği çekilmez bir haldeyse ya da toplum ve bireyler için herhangi bir fayda kalmadıysa hakim boşanmaya hükmedebilir.

    Şiddet gördüğü için boşanmak isteyenler nasıl dava açmalı?
    Hukuk sistemimizde eşlerin birbirine karşı insanca davranması gerekliliği üzerine kurulmuş bir boşanma sebebi mevcuttur. Taraflardan birinin diğer tarafın hayatına kast etmesi, özel olarak düzenlenmiş bir boşanma sebebidir.

    Hayata kast etmede anlaşılması gereken, eşlerden birinin diğerini öldürmeye teşebbüs aşamasında kalan bir eyleminin olmasıdır. Bunun ispatı için tek yol, yapılmış olan bir savcılık şikayeti ya da akabinde açılmış bir ceza davasıdır.

    Taraflardan biri diğerinin canına kast etmese de kötü davranışı neticesinde şiddet uygulaması da boşanma sebebidir. Kötü muamele boşanma sebebidir, ancak cana kast sayılmaz. Kötü muamele; savcılık şikayeti, alınacak doktor raporu ve tanık ifadeleri ile ispat edilebilir.

    Akıl hastalığı boşanma sebebi sayılabilir mi?
    Akıl hastalığının boşanma sebebi sayılabilmesi için birden fazla şartın bir araya gelmesi gerekir. En önemlisi akıl hastalığı olan eşin, diğer eş için evlilik birliğini çekilmez hale getirmiş olması, hastalığın iyileşemeyecek mahiyette olması ve bunun ispatlanabilir olması gerekir.

    Akıl hastalığı olduğu iddia edilen kişinin doktordan ya da adli tıptan rapor alması şarttır. Bunun için fiili ehliyeti yoksa, bir vasi tayin edilmesi gerekir. Davanın açılacağı yer, eşlerin son altı ay içinde birlikte ikamet ettikleri yerin aile mahkemesidir.

    Evlenmeden önce hastalığın olduğu hallerde, evliliğin butlan (haksızlık) sebebiyle iptali denilen bir dava vardır. Aklı hastalığına dayalı boşlanma davası açılabilmesi için hastalığın evlilik birliği içinde ortaya çıkmış olması ve hastalığın iyileşemeyecek nitelikte olması gerekir. İyileşebilecek türdeyse ve eş tedaviye yanaşmıyor ya da gerekenleri yapmıyorsa diğer tarafın şiddetli geçimsizliğe dayanarak boşanma davası açması mümkündür.

  • Evlenmeden önce sormanız gereken 41 soru :)

    Evlenmeden önce sormanız gereken 41 soru :)

    1. Sence mutlu bir evlilik nasıl olmalıdır?
    2. Evlilikle ilgili en büyük korkun ne?
    3. Anne-babanda olan hangi özelliklerin eşinde de olmasını istersin?
    4. Sen evlendikten sonra ailen ilişkinde nasıl bir yerde olacak?
    5. Stres ve hayal kırıklıkları ile nasıl başa çıkıyorsun? Sende en çok ne stres oluşturur? Hayattaki en büyük hayal kırıklığın neydi? Bu hayal kırıklığı ile ilgili bugün duyguların ne?
    6. Özel günleri kutlama alışkanlığın var mıdır? Özel günlerde hediye almak, kutlama yapmak senin ve ailen için önemli midir?
    7. Benimle ilgili ne tür endişelerin var? Kafanı neler meşgul ediyor?
    8. Bu cümleleri nasıl tamamlarsın?

    *Bir evlilikte, kadın ….. olmalı/yapmalı.

    *Bir evlilikte , erkek ……olmalı/yapmalı.

    Unutmayın, ilişkinizin geleceği ancak bugününü doğru tanımlamanızla mümkündür.

    Alacağınız tüm cevapların sizi mutlu etmesi dileğiyle;

    Dr.phil. R. Meltem KAVCAR SIRMALI

    Konu hakkında detaylı bilgiö kalan soruları öğrenmek için meltemkavcarsirmali.com adresini tıklayın.

  • Boşanmaların en popüler sebebi Facebook

    Boşanmaların en popüler sebebi Facebook

    Teknolojik gelişmelerle birlikte son yıllarda artan bilgisayar ve internet kullanımının bazı kişilerde zamanla bağımlılığa dönüştüğü, bu durumun gençlerde asosyalliğe, evli çiftlerde ise boşanmaya neden olabildiği bildirildi.

    Yeşilay Rize temsilcisi Bayram Ali Kavalcı, Yeşilay olarak madde bağımlılığı ve sigaranın yanı sıra televizyon ve internet bağımlılığı ile de mücadelelerini sürdürdüklerini belirtti.

    İnternet bağımlılığının diğer madde bağımlılık türleri kadar tehlikeli olduğunu, zararlarının kişinin kendisinden başlayıp çevresine yayıldığını vurgulayan Kavalcı, “Bu durum gençlerde asosyalliğe, evli çiftlerde ise boşanmaya neden olabiliyor. İnternet bağımlılığı, özellikle genç ve orta yaş evlilerde boşanma sebebi olabiliyor” dedi.

    Bilim insanlarınca en tehlikeli rahatsızlıklardan kabul edilen teknoloji bağımlılığının son yıllarda daha çok internet aracılığı ile paylaşım sitelerini kullananlar arasında “sanal” bağımlılık olarak ortaya çıktığını dile getiren Kavalcı, “Son yıllarda ’sanal’ bağımlılık nedeniyle boşanma olaylarında önemli artışlar yaşanıyor.

    ABD’de 2009 yılı sonlarında hazırlanan her 6 boşanma dilekçesinden birinde ’facebook’ adının geçtiği belirlenmiş. Yeni arkadaşlar, yeni çevre ve eski arkadaşları buluşturan bu tür siteler, evlilikleri tehlikeye sokuyor. Bu siteler, evliliklerdeki sorunların daha da büyümesine neden olabiliyor. Uzmanlar, teknoloji bağımlılığı nedeniyle eşlerin birbirlerine olan sorumluluklarını yerine getirmemeye başladıklarını da belirtiyor” diye konuştu.

    “Sanal bağımlılık, madde bağımlılığı kadar tehlikeli”

    Türk aile yapısı açısından üzücü ve düşündürücü bir gerçek olan internet bağımlılığının, diğer madde bağımlılık türleri kadar tehlikeli olduğuna dikkat çeken Kavalcı, “Masum bir şekilde başlayan internet kullanımında kötü niyetli, maddi ve haz tatmini taşıyan binlerce tuzağın bulunduğu, bu tuzaklara karşı dikkatli olunması gerektiği unutulmamalıdır. Aksi takdirde sonu hüsran ve pişmanlık ile biten olaylar yaşanması muhtemel olmaktadır” diye konuştu.

    Bayram Ali Kavalcı, internet bağımlılığı nedeniyle aynı evi paylaşan bireylerin birbiriyle konuşmaya, hatta yan yana gelmeye dahi fırsat bulamayabileceğine işaret ederek, şöyle dedi: “Öyle ki zamanın nasıl geçtiğini fark edemeyen bağımlılar, ekran karşısında sabahlamakta, ailesine ayırması gereken vakti bu şekilde harcayabilmektedir. Bağımlılar, gündelik iş ve sorumluluklarını bile yerine getiremeyerek hem maddi hem manevi dünyasından ve performansından önemli değerler kaybedebiliyor. Ailevi sorunlar, iş ve başarı veriminin düşmesi, ilerleyen zamanlarda ise gerçek ve sanal dünyanın ayırt edilemeyecek boyutlara varması gibi sebeplerle kişi, kendisini psikolojik sorunların içerisinde bulabiliyor. Bu büyük tehlikenin farkına varmak ve bir tür hastalık olduğunu çok iyi kavramak gerekiyor.”

    Eş ya da uzman desteği şart

    Hızla yayılan internet bağımlılığının kötü etkilerinden kurtulmak için en önemli görevin yine eşlere düştüğünü dile getiren Kavalcı, “Bu bağımlılık türünün de diğer hastalıklar gibi bir hastalık olduğunu bilmeleri, buna göre karşılıklı saygı ve hoşgörü ortamında aradaki bağı kuvvetlendirmeleri gerekiyor” diye konuştu.

    Büyüdüğü ve müdahale edilmediği taktirde tehlikeli ve kalıcı sorunlara sebep olabilecek internet bağımlılığını önemsemek gerektiğini vurgulayan Kavalcı,”Atılması gereken ilk adım bir psikiyatri uzmanına başvurmaktır. Psikiyatri uzmanı, kişide internet bağımlılığına etken olan sebepleri ortaya koyup sorunun çözümünde yardımcı olabilir. İleri derecede bir ruhsal sorun varsa ilaç tedavisi de gerekebilir” ifadelerini kullandı.

    İlgili Konular ;
    Hayatın İçinden
    Kendi ailesiyle ilgili sorun yaşayanlar