Etiket: bitkinlik

  • Aşırı Yorgunluğun 6 Nedeni!

    Aşırı Yorgunluğun 6 Nedeni!

    Çoğu zaman kendinizi aşırı yorgun ve halsiz mi hissediyorsunuz? Nedeni psikiyatrik olabilir.
    Eğer günlük aktivitelerinizin yarısını yapamıyor durumdaysanız ve kendinizi kuvvetsiz hissediyorsanız vücudunuz acil durum sinyalleri veriyor demektir.
    Yaptığınızın en basit hareket bile size büyük efor kaybı hissettiriyorsa ciddi sorunlarınız var ve uzmana görünmeniz gerekiyor.

    Tired woman in front of laptop computer

    İşte aşırı yorgunluk yapabilen Endokrinolojik hastalıklar:

    Hifofiz bez yetersizliği: Hifofiz bez yetersizliği kişide aşırı yorgunluğa neden olur ve kişi hiç iş yapmasa da kendini tükenmiş hisseder. Hastalığın tanısı basit ölçümler sonucunda belirleniyor.
    Böbreküstü bezinin aşırı salgılanması: Bir diğer yorgunluk nedeni de böbrek üstü bezinin aşırı derece hormon salgı salgılamasıdır. Kandaki kortizolun aşırı arttığı bir hastalıktır ve kişiyi sürekli, yorgun bırakır. Hastalığın ilerleyen seviyelerinde kaslarda erime bile meydana gelebilir.
    Böbreküstü bez yetersizliği: Bu hastalığın en bariz belirtisi kişide aşırı yorgunluk hissidir. Bu yorgunluk hissiyle beraber şeker düşmeleri meydana gelebilir. Hastalığın tanısı kan kortizol değerleri ve hormon uyarı testleriyle öğrenilebilir.
    Hipotiroidi: Bu hastalarda yorgunluktan dolayı aşırı uyuma isteği baş gösterir. Eğer normalden fazla yorgunluk hissi varsa mutlaka tiroid testi yaptırın.
    Hipertiroidi: Bu hastalığı yoğun şekilde yaşayanlarda alırı yorgunlukla birlikte zayıflama ve kas ağrıları etkilidir. Hatta kas erimeleri de ortaya çıkar. Tedaviye başlandığında hasta eski sağlığına kavuşabilir.
    Diyabetes Mellitus: Tip 1 diyabet hastalarında bu rahatsızlık görülür ve kişide aşırı yorgunluğa neden oldur. Diyabet ölçümleri sırasında bile bu hissedilebilir.

  • Hamileliğin 10 Erken Belirtisi

    Hamileliğin 10 Erken Belirtisi

    Hamileliğin erken dönemde belirti vermesi son derece doğal ve güzeldir.
    Hamileliğin 10 erken belirtisi yazımızda erken gebelik haftalarında bayanlarda görülen bazı değişiklikleri kaleme aldık.
    Hamilelik belirtileri kadından kadına değişebilir, fakat çoğu hamile kadının, gebe olduğu bu belirtilerden anlaşılabilir.
    Hamileliğin 10 erken belirtisi sizde görülüyorsa çok yüksek ihtimal hamilesinizdir, hayırılı olsun:)

    Hamileliğin 10 erken belirtisi
    Adet Gecikmesi
    Muayyen haliniz normal zamanlarda düzenliyse fakat son aylarda gecikme varsa,bu hamilelğin ilk işaretlerinden biridir. Çoğu kadında hamile kalmanın ilk belirtisi budur,
    daha sonra diğer belirtiler görünmeye başlar. Ancak muayyen halinizdeki her gecikme, hamile kaldığınız anlamına gelmiyor. Gebelik olmamasına rağmen, adet döneminizde gecikme var ve bu durum birkaç aydır devam ediyorsa, bir jinekoloğa görünmeniz en sağlıklısıdır.

    Bulantı-Kusma
    Sabah bulantıları, kusma gibi belirtiler görülür.
    Bu belirtiler, hamilelikten üç hafta sonra görülmeye başlayabilir ve buna österojen ve progesteron hormanlarının artan seviyeleri neden olur.
    Sabah bulantıları, hamilelik sırasında koku hissinin artması sonucu gerçekleşir, herhangi bir koku duyan kadında, midesi bulanması, istifra etme hissi uyanır.

    Göğüslerde Değişiklikler
    Hamileliğin ilk belirtilerinden en önemlilierinden biri, göğüslerde şişme ve büyümedir.
    Bu belirti hormonlardaki artış kaynaklı olarak, ilk iki, üç haftada görülebilir.
    Bazı kadınlarda meme başında koyulaşma da, hamileliğin ilk belirtilerinden sayılabilir.

    Sık İdrara Çıkma
    Tuvalete sık gitmeye başladıysanız, veya gece yarısı uykudan tuvalete kalkma ihtiyacı hissediyorsanız, muhtemelen bu durum hamilelik müjdesidir.
    Hormonlardaki değişme, böbreklerin çalışmasını artırır, ve bu durum sık idrara çıkmanızla sonuçlanır.

    Yorgunluk, Bitkinlik Hissi
    Hamileliğin en yaygın belirtilerinden biri, kendini uykulu, halsiz ve yorgun hissetmedir.
    Bu çoğu hamile kadında, ilk belirtilerden olan bir durumdur.
    Ve hormonal kaynaklıdır.

    Baş Ağrıları
    Çoğu kadın hamileliğin ilk dönemlerinde, hormonları ani artışı kaynaklı baş ağrıları görür.
    Hamilelikten sonra hormonların normal düzeye geri gelmesiyle, bu ağrılar kendiliğinden geçer.

    Kabızlık Ve Şişkinlik
    Hamileliğin erken döneminde, progesteron oranındaki artış, sindirim sistemini yavaşlatır ve alışkın olmadığınız kabızlık, şişkinlik gibi biyolojik olaylarla karşılaşabilirsiniz.

    Lekelenme
    Alt iç çamaşırınızda hafif lekelenme, implantasyon kanaması, ani kramplar gibi durumlarla, döllenmeden 10-14 gün sonra karşılaşabilirsiniz.

    Baş Dönmesi
    Erken gebelikte bir kadının kan damaları genişler ve kan basıncı düşer bunun sonucu baş dönmesi ve sersemlik hissi oluşur.
    Hamileliğin diğer erken belirtisi, kan şekeri düşmesiyle, bayılmalar meydana gelebilmesidir.

    Vücut Isısının Artışı
    Dölenmeden 18 gün sonra, yani hamileliğin ilk döneminde vücut ısısında artış gözlemlenebilir.
    Fakat bu genel bir belirti değildir, herkeste gerçekleşmez.

    Emin Olmak İçin
    Bu belirtilerin bir kısmı veya çoğuyla karşılatıysanız yüksek ihtimal hamilesinizdir.
    Bu durumda yapmanız gereken şey, bir test alıp durumu kesinleştirmek ve hamilelikte neler yapılmalı, neler yapılmamalı bu durumlara riayet ederek, kendinizin ve bebeğinizin sağlığına dikkat ederek, hamileliğinizi güzel geçirmektir.

  • Rahim alınması ve cinsellik

    Rahim alınması ve cinsellik

    Her yıl milyonlarca kadının karşı karşıya kaldığı jinekolojik kanserler hastaların sağlıklarını olduğu kadar psikolojilerini de ciddi ölçüde etkilemektedir. Kadınların pek çoğu kanser tedavisinin ardından cinsel yaşamlarının sona erdiğini düşünmektedir. Jinekolojik kanserler üretkenlik, cinsellik ve ilişki açısından kadınlar açısından önemli etkilere sahiptir. Peki geçirilen jinekolojik kanserin ardından cinsel yaşam nasıl olmalıdır? Nelere dikkat edilmelidir?

    Memorial Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü’nden Op. Dr. Banu Göker Özdemir, jinekolojik kanserler ve sonrasında yaşanan cinsel sorunlarla ilgili bilgi verdi.

    Psikolojik Travmalar

    Kanser bu hastalığı yaşayanlarda olduğu kadar yakınları ve ailesinde de çok büyük psikolojik travmalara neden olan oldukça ciddi bir durumdur. Bu durumda kişinin ailesi ve yakınları hastaya destek olmalıdır.

    Kanser tanısı konulduktan sonra her dönemde hastanın psikososyal ihtiyaçları olabilmektedir. Kanser hastalarında hastanın yaşam süresini artırmak olduğu kadar yaşam kalitesini de artırmak önemlidir.

    Son yıllarda kanser tanısında ve tedavisinde çok büyük ilerlemeler kaydedilmiştir. Yapılan çalışmalar hastanın sadece yaşam süresini uzatmaya yönelik değil aynı zamanda hayat kalitesini de arttırmaya yönelik olmuştur. Hayat kalitesinin arttırılması ile anlatılmak istenen kişinin duygusal, fiziksel ve psikososyal iyilik halinin sağlanmaya çalışılmasıdır. Bugün tüm dünyada giderek artan sayıda kanserden iyileşmiş hastanın bulunması bu konunun önemini arttırmaktadır. Türkiye’deki rakamları tam olarak söyleyemiyoruz ama Amerika Birleşik Devletleri’nde bugün 6 milyona yakın kanser tedavisi görmüş ve iyileşmiş insan bulunduğunu biliyoruz. Ayrıca kanserden kurtulan kadınların oranı erkeklerin 3 katı olduğu bilinmektedir.

    Kanserli bir hastanın fiziksel rahatsızlıkları beraberinde pek çok psikolojik rahatsızlığı da beraberinde getirmektedir. Kanser tanısı konmuş tüm hastalar umutsuzluk ve ölüm korkusu yaşamakta, depresyon, posttravmatik stres, anksiyete bozuklukları gibi psikiyatrik sorunlara karşı karşıya gelmektedir.

    Cinsel Hayat Göz Ardı Ediliyor

    Kanserli hastalarda seksüel hayat göz ardı edilmekte, konuşulmamakta ve konuşulmaya dahi değer bulunmamaktadır.

    Jinekolojik kanserler doğrudan olarak hastanın jenital ve üreme organlarını etkileyen bir durumdur, bu durumunda hastanın seksüel yaşamını doğrudan etkileyeceğini söylemek mümkündür. Bu nedenle tüm kanserlerde görülmekle beraber özellikle jinekolojik kanserlerde cinsel yaklaşım ve davranış çok dramatik bir şekilde etkilenir. Kadın hayatı boyunca cinsel yaklaşım gelişir ve meydana gelen herhangi bir majör değişiklikte kendisi, görünümü ve ilişkileri hakkındaki fikirleri değişir.

    Jinekolojik kanserler üretkenlik, cinsellik ile ilişkili olması açısından kadınlar yönünden çok önemli etkilere sahiptir. Bazı kadınlarda yaşanan duygusal ve fiziksel zorluklar o kadar fazladır ki bu kadınların eşleri veya partnerleri ile olan tüm cinsel aktiviteleri sona erer.

    Kanser hastalığının kendisi ve yapılan kanser tedavileri sonucu hastaların  ile 90’ı cinsel problem yaşadığı bildirilmektedir. Jinekolojik kanserli olgularda ise bu rakamın ile 100 arasında değiştiği bildirilmektedir.

    Vücuttaki Değişiklikler Cinsel Hayatı Bitiriyor

    Jinekolojik kanser tedavisinde yapılan işlemlerin tümü kadının cinsel hayatını gerek fiziksel gerek de psikolojik olarak olumsuz etkileyebilmektedir. Burada en kötü etki oluşturan faktör, kadının vücut imajının değişmesi, utanma duygusunun gelişmesi ve kendine olan güvenin azalmasıdır. Tedavilere bağlı aşırı kilo verme, karında bulunan torba, saçların dökülmesi, aşırı yorgunluk, bitkinlik kansızlık gibi durumlar etkilidir.

    Rahmin Alınması Cinselliğin Bitişi Gibi Algılanıyor

    İyi veya kötü huylu nedenlerden dolayı olsun genellikle her yaştan ve her sosyokültürel seviyeden kadınların büyük bir çoğunluğu rahmin alınmasını‘kadınlık’ özelliğinin yitirilmesi ile özdeşleştirmektedirler. Kadın doğurganlığını kaybetmesinden sonra cinsel olarak aktif olamayacağı yanılgısına düşmektedirler. Bununla birlikte hemen hemen yapılan tüm çalışmalar rahmin alınması sonrası seksüel bozukluk gelişmediğini göstermektedir. Kadın fiziksel olarak halen cinsel olarak aktif olabilir, çünkü tahmin edildiğini aksine rahmin ve rahim ağzının kadının cinsel ilişkiye girmesinde veya cinsel tatmine ulaşmasında hiçbir rolü yoktur. Rahmin kadın hayatındaki bu anlamda tek rolü çocuk doğurmak için gerekli olan bir organ olmasıdır.

    Eşlere Büyük Görev Düşüyor

    Kanserli hastalarda cinsellik konusunda iletişim bozukluğu çok önemli bir sorundur. Tedavi esnasında ve sonrasındaki dönemlerde meydana gelen fiziksel kısıtlamaların anlatıldığı üzere aşılamayacak sorunlar olmadığı bilincine varmak sorunu çözmek için ilk aşamayı oluşturmaktadır. Günümüzde yapılan çalışmalar sonucu artık birçok kanser türünün iyileşebilir olduğunun görmekteyiz. Burada en önemli görev eşlere düşmektedir. Genellikle hayatını tehdit eden bir hastalıkla karşı karşıya gelmiş bir hasta bu konuyu konuşmaya değer bulmamakta veya kendisinin ayıplanacağı düşünerek konuşmamayı tercih etmektedir. Her çift kendi durumları göz önünde bulundurularak hastalığının tedavisini yapan doktorlarından danışma almalıdır. Gerektiği durumlarda çiftlerin bu konuyla ilgili uzmandan danışma almaya yönlendirilmelidir.

    Cinsel Yaşamı Etkileyen Hastalıklar Sonrası Tedavi Yöntemleri

    Yumurtalıkların alındığı durumlarda ise henüz üreme çağında olan bir kadın cerrahi olarak menopoza girmektedir. Bu da beraberinde vücutta ösrojenin üretiminin durmasına neden olmaktadır. Ayrıca yumurtalıkların alınmadığı fakat kemoterapi veya radyoterapi uygulanan olgularda bu tedavilerin yan etkisi olarak erken menopoz gelişebilir. Burada östrojen eksikliğine bağlı olarak tıpkı sağlıklı menopoza girmiş kadınlarda da olabileceği gibi vajinal kuruluk, isteksizlik ve ilişkiye girmekte zorluk yaşanabilir. Bu sorunlar uygun olduğu takdirde östrojenli kremler, mümkünse hormon tedavisi veya ilişki esnasında uygulanan kayganlaştırıcı jeller kullanılabilir. Ayrıca karına veya vajinal bölgeye uygulanan radyoterapi sonrasında vajinal daralma meydana gelebilir. Bu gibi durumlarda ise vajinayı genişletecek aletlerle bu sorun giderilebilir.

    Kanserle ilgilenen her branştan hekimlerin amacı sadece hastanın hayatını kurtarmak değil, tedavi süreci ve tüm hayatı boyunca hayatını sağlıklı bir insan gibi sürdürmesine destek olmaktır.