Etiket: bitki çayları

  • Bitki çayı hazırlamanın püf noktaları

    Bitki çayı hazırlamanın püf noktaları

    1.Her bitkinin çayı olmaz.

    2.Bitki çayları taze olarak tüketilmelidir, bekleme ile içerisindeki bileşenlerin bir kısmının çözünürlüğü değişeceğinden istenen etki sağlanamaz.

    3.Bitki çaylarının etkili olabilmesi için ne zaman içtiğiniz son derece önemlidir. Genel olarak bitki çayları hafif etkili olduğundan öğün aralarında, yani yemeklerden 1-2 saat sonra mide boşken içilmeli. Ancak sindirimi kolaylaştırmak için içilen çayın yemekten sonra; yemekte kan şekerinin ani yükselmesini önlemek için hazırlanan çayın ise yemeklerden 30 dakika önce içilmesi gerekir.

    4.Bitkinin her organının bileşimi farklıdır. Bu bakımdan yaprak, kök ve meyvesi farklı etkiler gösterir.

    5.Taze bitkinin çayı istenen etkiyi göstermeyebilir. Çünkü genellikle etkili bileşenler bitki hücrelerinin içerisinde bulunmaktadır. Ancak bitki kurutulduktan sonra hücre duvarı parçalanarak açığa çıkan etkili bileşenler, suyun içerisinde çözünür veya dağılabilir. Fakat nane gibi bazı kokulu bitkilerde uçucu bileşenler yaprak yüzeyinde tüyleri içerisinde bulunduğundan, sıcak su içerisinde kolaylıkla parçalanarak su içerisinde parçalanabilirler.

  • Ünlülerin popüler detoks diyetleri

    Ünlülerin popüler detoks diyetleri

    Dünyaca ünlü birkaç isim ve uyguladıkları detoks diyetlerindeki püf noktalar..

    Etkili bir zayıflama planınız varsa hızlı bir şekilde kilo kaybetmemeniz mümkün değil aslında, yeter ki uygulamasını önemseyin. Zayıflama planı ve detoks diyetleri ile ilgili ilham kaynağımız ister istemez sürekli göz önünde olan ünlüler oluyor. Herhangi bir proje, film ya da müzikal için kısa bir zaman içinde forma girebilen ünlülerin uyguladığı, çeşitli besleyici programlarla da desteklenen detoks diyetleri organizmamızdaki tüm zararlı ögelerden kurtulmamızı ve daha enerji dolu bir yaşama kavuşmamızı sağlıyor. İşte dünyaca ünlü birkaç isim ve uyguladıkları detoks diyetlerindeki püf noktalar…

    %100 Detoks Diyeti Deneyimlerimiz için tıklayın !

    Beyonce
    Limon detoks diyeti veya akçaağaç şurubu diyeti olarak da bilinen Master Cleanse diyetini duymuşsunuzdur. Beyonce, incelmek adına bu son derece etkili diyeti uygulamış. Dreamgirls müzikal filmindeki rolü için daha önce 11 kilo veren yıldız, hatırlarsınız yeni görüntüsüyle çoğumuzu şaşırtmıştı. Bu detoks diyetinin aşırı yorgunluk ve bitkinliğe neden olabilecek yan etkileri olabileceğini de önemsemenizde fayda var.

    Gwyneth Paltrow
    Birçok beslenme uzmanına danışan Hollywood yıldızı, 7 günlük bir detoks diyetinde karar kılmış. Paltrow’un sırrı ise beslenme planından işlenmiş gıdaları, kafeini ve süt ürünlerini tamamen çıkarmak. Ünlü yıldız, toksinlerden arınmak ve formda kalmak adına daha çok sebze ve meyvelere, bitki çaylarına, çorba ve kahverengi pirince yönelmiş.

    Megan Fox
    Transformers filminin ‘seksi’ yıldızı Megan Fox, detoks için en basit çözümü bulanlardan. Gün içerisindeki öğünlerinde elma sirkesini masadan eksik etmeyen Fox, bu sayede metabolizma hızını en üst seviyede tutabildiğini ve kendini çok daha enerjik hissettiğini söylüyor. Megan Fox’un bu ufak sırrı size de iyi gelebilir.

    Anne Hathaway
    Genç ve başarılı oyuncu Anne Hathaway, David Kirch tarafından yaratılan ve 48 saat diyeti olarak da bilinen detoks diyetini uygulayanlardan. Hathaway günde ortalama 4 defa taze sıkılmış limon suyu içiyormuş. Bu, aynı zamanda Hollywood’da bilinen ve en çok uygulanan detoks yöntemlerinden biri. İki gün boyunca uygulanan bu diyetin ardından kendinizi tazelenmiş hissedebilirsiniz.

    Demi Moore
    Son derece seksi bir yıldız olan Demi Moore güzelliği ve formunu çiğ gıdalara borçlu biraz da. Çiğ sebze ve meyve tüketimine dayalı bir detoks diyeti uygulayan Moore, en önemli enzimlerin yemekler pişirilirken kaybolduğunu düşünenlerden. Demi Moore, sağlıklı kalmak ve enerji dolu olmak için pişmiş gıdaların ve hayvansal ürünlerin tüketimini de minimum seviyede tutuyor.

  • Kadınlar nasıl beslenmeli ?

    Kadınlar nasıl beslenmeli ?

    Kendinize değer vermenin bir yolu da sağlığınıza özen göstermektir. Sağlığınıza özen göstermenin en temel adımları sağlıklı beslenme ile atılır. Kadınlar; çocukluk dönemlerinden genç kızlığa, gebelik dönemlerinden emzirme sürecine ve menopoz yolculuğunda beslenme tarzlarına özen göstererek daha sağlıklı ve mutlu bir yaşama merhaba diyebilir. Kadınlık yolculuğunda döneme özgü beslenme, kadına sağlık katar.

    ERGENLİK SÜRECİNDE;
    Vücut yağlanması ergenlik döneminde arttığından ötürü kızlar vücut yapılarının değişmesinden rahatsızlık duyabilir. Bu dönemde vücut algısının değişmesi ve zayıf olma isteğinin artması karşılaşabilecek riskler arasındadır. Anoreksia nervosa veya bulimia nervosa gibi yeme bozukluklarının ortaya çıkmaması için bedeni ile ilgili değişikliklerin sebepleri ergene açıkça anlatılmalıdır.

    Ergenlik döneminde kemik ve kas gelişimi halen sürmektedir. Bu nedenle proteinli yiyeceklerin düzenli ve yeterli tüketilmesi önemlidir. Kemik gelişimi için günde 2 su bardağı süt veya yoğurt, 1–2 dilim peynir tüketilmelidir. Kas gelişimi için her gün et, tavuk, balık grubundan bir besin beslenme programında yer almalıdır. Vejetaryen kızların veya et grubu besini sıklıkla alamayan kişilerin protein ihtiyaçlarını karşılamak için yumurta ve kuru baklagillere beslenmelerinde sıkça yer vermeleri gerekir.

    Yanlış beslenme alışkanlıkları bu dönemde değiştirilmelidir. Eğer ergenin kızartma-kavurma, fast-food tüketme alışkanlığı varsa, bu alışkanlıkları değiştirmek için kendisine destek olunmalıdır. Sağlıklı beslenmenin temel ilkelerini öğrenmesi için bu süreçte bir diyetisyenden yardım alınabilir.

    Bu dönemde zayıflama isteği ile karbonhidratlı besinlerin (ekmek, pirinç, makarna, patates gibi) tamamen beslenme düzeninden çıkartılması sık gözlenen bir durumdur. Fakat vücudun temel enerji kaynağı karbonhidratlardır. Bu nedenle her gün en az 3-4 porsiyon kadar karbonhidratlı besin tüketilmelidir. Beyaz ekmek ve rafine tahıl ürünleri yerine tam tahıl ekmeklerine ağırlık verilmelidir.

    GEBELİK DÖNEMİNDE;
    Gebelik sürecinde gereğinden fazla veya gereğinden az kilo almak bebeğin sağlığını tehlikeye atabilir. Bu nedenle yeterli ve aylara göre dengeli kilo kazanımı sağlanmalıdır.

    Gebelik döneminde, bebeğin büyüme ve gelişmesi için yeterli miktarda enerji almak gerekir. Gebeliğe normal başlayan kişiler için günlük 300 kalori, gebeliğe zayıf başlayan kişiler için günlük 500 kalori yüksek almak yeterlidir.

    Günlük protein alımının yeterli olması gerekir. Gebelerin beslenmesinde her gün et, tavuk, balık, yumurta, kuru baklagiller gibi protein içeren besinler yer almalıdır.

    Günlük alınan enerjinin %30’unun yağdan gelmesi gereklidir. Salatalara ve sebze yemeklerine katılan sıvı yağlar ve hayvansal içerikli gıdalarda yer alan doymuş ya asitleri yeterlidir. Kızartma ve kavurma tüketmek sağlık açısından zararlı olan trans yağların alınmasına neden olur.

    Günlük karbonhidrat tüketimi yeterli olmalıdır. Beyaz ekmek yerine tam tahıl ekmekleri tercih edilmelidir. Fakat demir yetersizliği durumu varsa, kepekli ekmek türlerinden kaçınılmalıdır.

    Günde 3 su bardağı kadar süt veya yoğurt tüketilmelidir.

    Çiğ et içeren yemeklerden (sushi, çiğ köfte gibi), içi çiğ kalmış etlerden uzak durulması gerekir. İyi pişmemiş veya çiğ olan etler, besin zehirlenmelerine ve zararlı bakterilerin bulaşmasına neden olabilir.

    Gebeliğin son dönemlerinde ödem sorunu oluşabilir. Ödemden korunmak için az tuzlu bir beslenme şekli benimsenmelidir. Yemeklerden ve ekmekten gelen tuz gebe için yeterlidir. Ekstra tuzluk kullanılmasına gerek yoktur. İyotlu tuz tercih edilmelidir. Tuz yemeklere ateşten alındıktan sonra ilave edilmeli ve karanlık ortamda saklanmalıdır.

    Günlük sıvı ihtiyacı karşılanmalıdır. Su, ayran, taze sıkılmış meyve suyu ve ıhlamur gibi içecekler tercih edilebilir.

    Bazı bitki çayları, rahim kasılmalarına neden olabileceği için doktora/diyetisyene sorulmadan kullanılmamalıdır.

    Asitli içeceklerden mümkün olduğunca kaçınılmalıdır. Bazı tatlandırıcı türleri plesentadan bebeğe geçebildiğinden ötürü tatlandırıcı içeren ürünler tercih edilmemelidir.

    Çay, kahve gibi kafeinli içecekler sınırlı tüketilmelidir. Gebelerde günlük güvenli kafein alma sınırı 300 mg’dır.

    Çay ve kahve gibi içecekler yemeklerden en az 45 dakika sonra fazla demli veya çok yoğun olmayacak şekilde tüketilebilir.

    Gebenin doktor kontrollerinin yanı sıra diyetisyenden de yardım alması sağlıklı bir gebelik ve bebeğin besinsel ihtiyaçlarının karşılanması açısından önemlidir.

    Gebe, kireç, toprak gibi besin olmayan cisimlere aşeriyor veya bunları tüketiyorsa en kısa zamanda doktora başvurulmalıdır.

    BEBEĞİNİZİ EMZİRİRKEN;
    Süt miktarını arttıran en önemli etmen günlük sıvı tüketimidir. Emziren bir annenin günde 3 litre kadar sıvı tüketmesi gerekir.

    Yanlış bilinenin aksine şekerli gıdaların süt üretimi arttırması söz konusu değildir. Beyaz şeker boş enerji kaynağı olduğu için mümkün olduğunca sınırlı tüketilmelidir.

    Kafein ve nikotin, süte geçerek bebeğinizin uyku sorunu yaşamasına neden olabilir. Bu nedenle kafeinli içecek tüketiminde aşırıya kaçılmaması ve sigara içilmemesi önemlidir.

    Yeterli ve dengeli beslenmek, süt kalitesini arttırır. Her gün süt ve süt ürünleri, et çeşitleri, sebze-meyveler ve tahıl ürünleri düzenli olarak ve karışım halinde tüketilmelidir.

    İlk altı ay kesinlikle zayıflama diyeti yapılmamalıdır. Altı ay sonrasında günlük enerji ihtiyacını karşılayan sağlıklı bir beslenme planı uygulanmaya başlayabilir.

    Anne Sütünü Arttıran Komposto tarifi için tıklayın !

    MENOPOZ DÖNEMİNDE;
    Kemiklerden kalsiyum çekilmeye başladığı için kalsiyumdan yeterli bir beslenme planı uygulanmalıdır. Günde 2 su bardağı kadar süt veya yoğurt tüketilmelidir.

    Bu dönemde kan kolesterolünün yükselme riski arttığından ötürü yarım yağlı veya yağsız süt ürünleri tercih edilmelidir.

    Katı yağ tüketimi mümkün olduğu kadar azaltılmalıdır. Etlerin yağlı kısımları, tavuk ve hindinin derisi, kaymak, mayonez gibi yağlı soslar, kızartma ve kavurma usulü pişirilmiş besinler tercih edilmemelidir.

    Östrojenin azalması nedeniyle bu süreçte kilo alma ve özellikle karın bölgesinde yağlanma sorunu ortaya çıkabilir. Bu nedenle sağlıklı beslenme alışkanlıklarının sürdürülmesi ve düzenli fiziksel aktivite yapılması gerekir.

    Kilo vermek amacıyla çok düşük kalorili diyetler yapılmamalıdır. Bir diyetisyenden yardım alınabilir.

    Tüm kadınların 8 Mart “Kadınlar Günü” kutlu olsun!
    Diyetisyen ve Yaşam Koçu Gizem ŞEBER

  • Hangi Bitki Çayı Zayıflatır?

    Hangi Bitki Çayı Zayıflatır?

    Zayıflamaya Yardımcı Bitkisel Çaylar

    Yeşil Çay: Yeşil çay içinde bulunan “kateşinler” metabolizmayı hızlandırarak gün boyu dinlenir halde yakılan kalori miktarının bir miktar arttırmanıza yardımcı olabilir. Yeşil çayın metabolizmayı hızlandırma etkisi ise şöyle gelişiyor; bir kateşin türü olan “epigallocatechin gallate” metabolizmayı çalıştıran enzimlerle etkileşime girerek vucudun sıcaklığını arttırıyor. Sıcaklığın yükselmesi içinse vücut daha fazla enerjiye ihtiyaç duyuyor ve kalori yakmaya başlıyor. Yeşil çayın bu özelliği ile ilgili olarak, “Clinical Nutrition American Journal”ın Ocak 2005 sayısında sonuçları yayınlanan araştırmada 12 haftalık bir çalışmada diyetle birlikte yeşil çay tüketmenin bel çevresindeki yağları azalttığı belirtiliyor.

    Yine 12 hafta süren ve “Physiology & Behavior” adlı bilimsel dergide sonuçları yayınlanan bir diğer araştırmada ise, kalori kısıtlamalı bir diyetle birlikte yeşil çay içen obez erkeklerin, yeşil çay içmeyenlere göre 7 kilo daha fazla verdikleri kaydedilmiş. Aynı makalede yer alan bir diğer sonuç ise; çalışmaya katılan erkeklere 4 haftada bir yapılan fizyolojik testlerde, yeşil çayın enerji tüketimini arttırdığı ve yağ oksidasyonunu arttırdığı belirlenmiş.

    Kafein içeren yeşil çayın fazla tüketiminin uykusuzluğa, mide bulantısı ve kusma gibi bazı yan etkilere yol açabileceğini unutmadan kontrollü olarak tüketin.

    Mate Çayı: Ülkemizde olduğu gibi pek çok ülkede de kilo vermek isteyenler arasında oldukça popüler bir bitki olan mate’nin (yerba mate ve Ilex paraguariensis olarak da bilinir) zayıflamaya yardımcı 3 etkisi bulunuyor; kabızlığa iyi gelmesi, metabolizmayı hızlandırması ve fazla suyun vücuttan atılmasına yardımcı olması. Ancak mate’nin kilo vermeye etkisi hakkında yapılan ve sonuçları “Archives of Biochemistry and Biophysics”de yayınlanan araştırmada mate çayı değil mate bitkisi özü kullanılmış ve bu araştırma hayvanlar üzerinde yapılmış. Mate çayının faydaları sayfasında çayın kullanımı, hazırlanışı ve yan etkileri hakkında daha detaylı bilgiler bulabilirsiniz.

    Oolong Çayı: Japonya Ehime Üniversitesi araştırmacıları tarafından hayvanlar üzerinde yapılan bir diğer araştırmada ise oolong çayının obeziteyi önleyici özelliği olduğu belirtiliyor. “International Journal of Obesity and Related Metabolic Disorders”da 1999 yılında yayınlanan çalışma sonuçlarında oolong çayının lipoliz yani yağ yakımını arttırdığı kaydedilmiş.

    Diğer Çaylar

    Sindirimi kolaylaştıran ve tokluk hissini uzatan zencefil çayı diyetinize bağlı kalmanıza yardımcı olabilir. Zencefil çayı ile zayıflama yazısında bu konuda yapılmış araştırmalar ve çayın hazırlanışı ile ilgili bilgileri bulabilirsiniz. Maydanoz çayı son yıllarda diyet listelerinde sık sık yer alıyor ve kilo vermeyi hızlandırdığı söyleniyor ancak daha çok diyetin başlangıç aşamasında fazla suyun atılmasını hızlandırarak yağ yakmadan tartıda hafiflemenizi sağlıyor. Maydanoz çayının faydaları sayfasında kullanımı ve yan etkileri hakkında daha detaylı bilgiler yer alıyor.

    Sonuç olarak bitkisel çayları, diyet yaparken sizi zorlayan açlık hissini bastırmak, tartıda sizi umutsuzluğa sürükleyen fazla suyu atmak, metabolizmayı hızlandırarak gün boyu yaktığınız kaloriyi biraz da olsa arttırmak için kullanabilirsiniz.

    Bitki çaylarının tüm bu etkileri artı hanesine yazılırken, kafein içeren çayların uyku kaçırması, fazla içildiğinde mide bulantısına yol açması gibi yan etkilerine de dikkat etmek gerekiyor. Gebelik ve emzirme döneminde, herhangi bir bitkisel ürünü düzenli olarak kullanmaya başlamadan önce doktorunuza danışmanızı tavsiye ederim. Ayrıca düzenli olarak ilaç kullananlar, tükettikleri bitki çayının kullandıkları ilaçlarla etkileşime geçip geçmediğini doktorlarından öğrenebilirler.

    Piyasada pek çok farklı marka altında bulabileceğiniz, çeşitli bitki karışımlarıyla hazırlanan zayıflama çaylarının olası yan etkileri hakkında bilgileri zayıflama çaylarının zararları yazısında bulabilirsiniz.

  • Zayıflatan Bitki Çayı ile Ayda 5 Kilo

    Zayıflatan Bitki Çayı ile Ayda 5 Kilo

    Özel bitki çayı ile ayda 5 kilo vermeye ne dersiniz ?

    Fazla yağlar ve kilolar sorun olsun istemezler. Zayıflama hapları yada yanlış yapılan diyetler zayıflayalım derken sağlığımız kaybetmemize neden olur. Eğer büyük bir kilo sorunu varsa mutlaka bir diyetisyen yardımı ile zayıflamakta fayda vardır. Şimdi size tavsiye edeceğimiz bitki çayı uygun ve ölçülü kullanıldığında sağlığınıza hiçbir zararı olmayacak sağlıklı bir kilo verme yöntemidir.

    Zayıflatan Özel Bitki Çayı Tarifi:

    Malzemeler:

    * Yeşil çay,
    * Biberiye,
    * Kekik,
    * Mate,
    * Funda yaprağı

    Hazırlanışı:

    Tüm bitkilerimizden aynı ölçüde kullanılacaktır. 1 bardak bitki çayı hazırlamak için; 1 bardak kaynar suya her bitkiden birer tatlı kaşığı atalım ve yaklaşık 3-5 dakika kadar demlenmeye bırakalım. Sonrasında süzerek içelim. Bu bitkiler, insan metabolizmasını hızlandırarak vücutta oluşan ödemi atmaya yardımcı oluyor. Özellikle yeşil çay, bunlar arasında en etkili olanıdır. Bitki yapraklarından oluşan bu karışım doğal olması nedeni ile zararsızdır. Ancak aşırıya kaçmadan en fazla günde 3 fincan içmelisiniz. Birde hiçbir bitkiyi alışkanlık haline getirmeyiniz diyen uzmanlar, bu bitki çayınıda 1 aydan fazla içmemenizi tavsiye ediyor.

  • Dünyanın En Faydalı 12 Bitkisi

    Dünyanın En Faydalı 12 Bitkisi

    Çağlardan beri insanlar tedavi amacıyla bitkilere yöneliyor. Son yıllarda bunun daha popüler olmasının nedeni, sağlık sigortalarının ve ilaç fiyatlarının yüksek olması. İşte doğal tedavi amaçlı kullanılan faydalı bitkiler…

    1.Aloe Vera

    Toplum arasında en çok bilinen ve kullanımına en çok rastlanılan bitki olan aloe vera, güneş veya kazalar sonucu oluşan yanıkların tedavisinde tercih ediliyor. Bitkinin asıl yararlı kısmı aloe vera yaprağı. Aloe vera yetiştirmek için tek gerekli şey ise su. Yaprağın içinden çıkan su yanıkların neden olduğu acıyı azaltıyor ve iyileşme sürecini hızlandırıyor.

    2.Kızılcık Suyu

    Kızılcık suyunun en çok bilinen yararı boşaltım sistemi sorunlarını çözmekteki etkisidir. Bakteriyel enfeksiyonu tedavi ederek sorunların çözülmesini sağlar. Kızılcık suyu, yüksek kolesterol ve kalp yetmezliği gibi sıkıntıları olan hastaların kalp sağlığını olumlu yönde etkilemektedir. C vitamini yönünden de oldukça zengin olan kızılcık suyu, dişlerin çürümesini ve plak oluşumunu engeller. Kızılcığın içinde bulunan asitler bileşikler ise böbrek ve tümör oluşumunu önler.

    Bitki Sözlüğü
    3. Ekinezya

    Ekinezya Amerikan yerlilerinin yaraları iyileştirmekte kullandıkları ve bilinen hiçbir yan etkisi olan bir bitkidir. Ekinezyanın içinde bulunan maddeler grip ve nezle virüslerine karşı etkili olduğu için özellikle grip mevsimlerinde tercih edilmektedir. Ekinezya bağışıklık sistemini güçlendirerek daha hızlı bir iyileşme sağlar. Boğaz ağrıları, öksürük ve tıkanıklık ekinezya bitkisi sayesinde kolayca atlatılmaktadır.

    4. Siyah Yılan Kökü

    Siyah yılan kökü, menopoz için önerilen ve bu yönüyle bilinen bir bitkidir. Siyah yılan kökü sinirlerin gevşemesine ve dolayısıyla menopoz döneminin kolay atlatılmasına yardımcı olur. Siyah yılan kökü, menopoz döneminde oldukça sıkıntı veren ateş basması ataklarını önler. Üreme sistemi üzerinde oldukça etkili olan siyah yılan kökü hormonları dengeleyerek menopozun yanı sıra adet öncesi sendromu ve kaslarda meydana gelen kramplar gibi durumların tedavisinde de kullanılır.

    5. Günlük

    Anadolu Sığla ağacı olarak da bilinen günlük ağacının gövdesinden elde edilen sakız, özellikle eklem iltihabı ve bursitin tedavisinde kullanılır. Aynı zamanda ishal ve solunum yolları şikâyetleri gibi sorunların tedavisinde de oldukça etkilidir. Ayrıca yüksek kolesterol, damla hastalığı, bel ağrıları, kas yangısı, fibromiyalji, obezlik, dizanteri ve göğüs hastalıklarına da iyi geldiği bilinmektedir.

    6. Papatya

    Genellikle çayı yapılarak içilen papatya, bağırsaklarda oluşan sorunları rahatlatmasıyla bilinir. Ayrıca mide bulantısı ve gastroentirit tedavisinde de kullanılır. Papatyanın rahatlatıcı özelliği hem çocuklar hem de yetişkinler üzerinde etkilidir. Uyumakta zorluk çeken çocuklarda güvenle kullanılabileceği gibi stres altında hissedildiği zamanlarda da yetişkinler tarafından tercih edilebilir.

    7. Hayıt Ağacı

    Hayıt ağacı menstural dönemi düzenler ve kadınlarda progesteron hormonunun salgılanmasını sağlar. Hayıt ağacı meyveleri yavaş etki eden ve ancak uzun süreli kullanımda etkilerini gösteren bir bitkidir. Hamile kalma sorunu yaşayan bayanlarda 1–2 yıl süreli kullanılır ve hamilelik başladığında kullanımına son verilir. Ayrıca adet öncesi dönemle ilişkilendirilen kramplar ve göğüs bölgesinde hassaslığa neden olan prolaktin hormonu üretim seviyesini de düşürür.

    8. Kahve

    İçerdiği kafein nedeniyle çoğu beslenme önerisinde yer almayan kahve, bazı durumlarda olumlu etkilere de sahiptir. Acının algılanmasını bloke ederek ağrıların azaltılmasında, bronşları açarak grip, soğuk algınlığı ve astım gibi rahatsızların tedavisinde kullanılabilir. Koreli bilim adamlarının yaptığı araştırmalara göre kahvenin içinde bulunan kafein, fiziksel dayanıklılığı da artırıyor.

    9. Çuha Çiçeği Yağı

    Çuha çiçeği yağı, genellikle romatoid artiridin etkilerini azaltmada ve kolesterolü düşürmede kullanılır. Çuha çiçeği obezlik, sindirim sorunları ve solunum yolları şikâyetleri için de tercih edilen bir bitkidir. Ayrıca adet öncesi sendromunu şikâyeti olan bayanlar tarafından da kullanılır. Ancak hamilelik söz konusu olduğunda kullanılmaması gerekmektedir.

    10. Gümüş Düğme

    Dayanılmaz ağrıya neden olan migrenin tam nedeni bilinmiyor. Bazı uzmanlar bu sorunun nedenini baştaki kan damarlarının genişleyerek sinirlere baskı yapmasından kaynaklandığını savunuyor. Gümüş düğme beyinde bulunan kan damarlarını rahatlatarak duyulan acıyı azaltıyor. Gümüş düğme bitkisinin diğer yararları ise doku ve eklemlerde meydana gelen iltihaplar azaltması. Ayrıca yüksek ateşin düşürülmesinde de oldukça etkili olan gümüş düğme, vücutta aspirin gibi işlev görürken yan etkileri olmadığı için daha çok tercih edilebilecek bir bitki.

    11. Keten Tohumu

    Susam tanelerinden biraz daha büyük olan keten tohumu, Omega–9 ve Omega–3 asitleri, lif, protein, manganez, magnezyum, çinko ve diğer bir dizi mineral açısından oldukça zengindir. Keten tohumu birçok soruna çözüm getirmesi nedeniyle geniş bir kitle tarafından tercih edilir.

    12. Sarımsak

    Sarımsak pek beğenilmeyen bir kokuya sahip olmasına rağmen sağlık açısından oldukça yararlı bir bitkidir. Mikroplara ve virüslere karşı vücuda direnç kazandırdığı bilinmektedir. Sarımsak kolesterol ve yüksek tansiyonun düşürülmesinde, kan şekerini dengelemede, kanserle mücadelede, bronşitin belirtilerini azaltmada ve bağışıklık sistemini güçlendirmede oldukça etkilidir. Ayrıca soğuk algınlığına da iyi gelmektedir.

    Adet söktürücü şifalı bitkiler

  • Zayıflatan bitkiler

    Zayıflatan bitkiler

    Mevsimlerin insan vücuduna yaptığı etkileri hafifletmede ve vücuttan su atılımını hızlandırmada bitkiler hızlı sonuç veriyor.

    Biberiye, funda yaprağı, kiraz sapı, ısırgan yaprağı, yeşil çay, mate yaprağı ve kekik gibi içinde barındırdığı özelliklerle vücutta tam bir detoks etkisi yapıyor.

    Biberiye

    Biberiye yaprakları, bağırsaklardan yağın emilmesini azaltıyor ve dolayısıyla kilo almayı ve karaciğer yağlanmasını önleyebiliyor. Ayrıca safra salgısını artırarak özellikle yağlı besinlerin sindirimini kolaylaştırıyor. Biberiye yaprakların diğer taraftan, idrar söktürücü özelliği ile vücuttan ödemin sökülmesine de yardımcı oluyor.

    Funda yaprağı ve kiraz sapı

    Funda yapraklarının da idrar artırıcı etkisinin yanı sıra sindirimi kolaylaştırıcı özelliği var. Kiraz sapı da zengin potasyum içeriği nedeniyle vücutta idrar ile atılan potasyum dengesinin bozulmasını önlüyor.

    Isırgan, yeşil çay ve mate

    Isırgan yapraklarının da potasyum bakımından zengin bir idrar söktürücü olmasının yanı sıra vücuttaki ödemin atılmasına yardımcı var. Yeşil çay ve mate yaprağının da içinde bulunan kafein maddesi nedeniyle fiziksel halsizliği giderici ve enerji verici içecekler olduğunu belirtmemiz gerekir.

    Kekik yağı

    Kekiğin uçucu yağında safra artırıcı etki bulunur. Dolayısıyla sindirimi kolaylaştırır.

    İlgili Konular ;
    Kararlıyım yaza zayıf gircem
    Zayıflamanın Tüyoları
    Kilo Vermenin 50 Sırrı
    Yaza Zayıf ve Sağlıklı Girmenin Yolları

  • Tutarlı Diyet, Türkiye’nin ve dünyanın yemek haritasını çıkarttı.

    Tutarlı Diyet, Türkiye’nin ve dünyanın yemek haritasını çıkarttı. | 1– Güneydoğu ve Doğu Anadolu yemekleri padişah sofralarına layık…
    – Karadeniz Bölgesinde obezite en düşük seviyede.
    – Akdeniz ve Ege, beslenme alışkanlıklarıyla Türkiye’ye örnek olmalı!
    – Dünya mutfaklarında hangi ülke ne yiyor, nerede hata yapıyor?..

    Beslenme uzmanı, diyetisyen ve yaşam koçu Gizem Tutar, sahibi olduğu Tutarlı Diyet’le birlikte Türkiye’nin beslenme haritasını çıkardı. Hangi bölgede ne gibi beslenme yanlışlarının yapıldığını saptayan Tutar, dünya mutfaklarını da mercek altına aldı…

    Sağlıklı beslenmeyle ilgili temel kurallara uymaya çalışan ancak yaşadıkları bölge ya da kültürün beslenme alışkanlıklarına ayak uydurmak zorunda kalanlar, bir türlü arzu ettikleri kiloya inemiyorlar. Bu konuda kapsamlı bir araştırma hazırlayan Gizem Tutar ve Tutarlı Diyet ekibi, hangi bölgede ne gibi beslenme yanlışları yapıldığını da belirledi. İşte bölge bölge, şehir şehir Türkiye’nin beslenme haritası ve bu bölgelere yönelik kilo yönetimi tüyoları…

    GÜNEYDOĞU ANADOLU, EN ŞİŞMAN BÖLGE!

    Yapılan araştırmanın sonuçlarına göre; obezite oranının en yüksek olduğu bölge %61’le Güneydoğu Anadolu Bölgesi. İç Anadolu Bolgesi %55’le ikinci sırada. İş hayatının hızlı ve yaşam temposunun yüksek olduğu Marmara Bölgesi’nde ise bu oran %50. Deniz kenarında yaşayanlar kilosuna daha çok dikkat ediyor. Ege, Akdeniz ve Karadeniz Bölgeleri’ndeki şişmanlık oranının sadece %15 olması da bu durumun kanıtı…

    Beslenme Tarzı ve İklim, Şişmanlık Oranını Etkiliyor

    İklimi soğuk olan bölgelerde hem hava sıcaklıklığı ortalamaları hem de bölgede yetişen ürünlerin miktarı ve niteliği şişmanlık oranını etkiliyor. Çünkü bölgelerin yerleşmiş beslenme alışkanlıkları ve beslenme kültürleri; iklim, yetiştirilen tarım ürünlerinin çeşitliliği ve yapılan hayvancılıktan direkt etkileniyor. Bunun dışında şehir temposu, endüstri ürünleri ve iş hayatı koşullarından da etkilendiği için Marmara Bölgesi şişmanlık oranı açısından daha farklı bir profil çiziyor.

    Doğu İllerinin Mutfağı, sanki saray mutfağı…

    Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin beslenme alışkanlıkları içerisinde et ve süt ürünleri geniş yer kaplarken, sebze ve meyveler oldukça sınırlı oranda sofralarda yer buluyor. Geçmiş zamanlarda sebze bulmanın sıkıntısı yemek kültürünü kurutulmuş sebzeler ve salça kullanmaya doğru kaydırmış ve tahıllar da yemek kültüründeki yerlerini almış. Etli çorbalar, ekmek-pide ve unlu diğer mamuller ile bulgur, en çok tüketilen besinler arasında yer alıyor.

    Bunun sonucunda, Güneydoğu Anadolu’da yaşayan kişilerin karbonhidrat, protein ve yağ açısından zengin beslendikleri, vitamin, mineral ve lifler açısından yetersizlik riski ile karşı karşıya oldukları söylenebilir.

    Doğu ve Güneydoğu illerinin yemek çeşitleri kadar, pişirme yöntemleriyle de yağlı ve kalorili beslenmeye yatkın bir mutfak kültürü var. Kavurma ve kızartma sıkça tercih ediliyor ve etlerin yağlı kısımları seviliyor. Aynı şekilde kırmızı et de yoğun olarak tüketildiği için, iç yağı ve kuyruk yağının yemeklerde kullanımı da beslenme düzenini olumsuz etkiliyor. Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde obezite ve karaciğer yağlanması oranı bu yüzden çok yüksek.

    Güneydoğu Anadolu ve Doğu Anadolu Bölgesi için Tutarlı Beslenme Önerileri

    Et ve kıyma çeşitlerinin daha az yağlı olanlarını tercih etmeleri bir ilk adım olabilir. Et ile pişirilen yemeklerin bir kısmında tavuk etini tercih ederlerse; günlük kolesterol ve doymuş yağ tüketimini bir nebze de olsa azaltabilirler.

    Bölgede süt ve süt ürünlerinin, kaymak gibi yağlı kısımları özellikle tatlılar üzerinde kullanılıyor. Bu tercihi hiç değilse biraz sınırlamak bile sağlıklı bir adım olacaktır. İç yağı ve kuyruk yağı, bu bölgelerimize ait beslenme kültürünün ayrılmaz parçası ancak tüketim miktarı ve sıklığını mutlaka azaltmaları gerekiyor. Etlerdeki yağların, pişirme sürecinde yemeğe kattığı lezzetle yetinmeleri, sağlıkları açısından daha faydalı olacaktır. Ekstra yağ kullanmaktan da kaçınmaları gerekir.

    İçli köfte gibi yemeklerin kızartarak değil, haşlayarak veya fırında pişirerek yemeyi deneyebilirler. Böylece yiyeceklerin kalori ve yanmış yağ içerikleri azalacaktır. Kuru patlıcan dolması gibi etli pişen sebze yemeklerinde kullanılan yağ miktarını da azaltmaları yerinde bir tercih olacaktır. Yine çorbaların üzerine ekstra yağ kızdırıp dökmek, günlük kalori ve yağ alımını gereksiz bir biçimde yükseltiyor. Ayrıca Doğu ve Güneydoğu mutfağında porsiyonlar gerçekten büyük. Dahası her öğünde çok çeşitte yemekle sofraya oturuluyor, bunlar da bize göre değiştirilmesi gereken beslenme alışkanlıklarından. Porsiyonları küçültmenin dışında bir de yemek çeşitlerinin öğlen ve akşama eşit dağıtılmasında fayda var.

    Tatlıya ve acıya dikkat!

    Doğu ve Güneydoğu mutfakları, tatlılarıyla da ünlü. Ancak bu tatlıların her biri kalori bombası gibi. Örneğin bir tek Gaziantep baklavası yaklaşık 2 dilim ekmeğe eşdeğer kalori içerdiği için, günlük ekmek tüketimi azaltılarak kilo yönetiminde başarı sağlanabilir. Aynı şekilde ağırlıklı olarak Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde Arap kültüründen etkilenen yemek kültürü acı baharatların bolca kullanılmasını gerektiriyor. Acı kırmızı pul biber sofraların ayrılmaz bir parçası. Gerçi içerdiği kapsaisin adlı maddeyle metabolik hızın yükselmesine yardımcı oluyor ancak mide ve tansiyon problemi olanlar tarafından da tüketildiği için sağlık sorunlarına yol açıyor. Öte yandan acı pul biberin saklama koşullarına da dikkat etmek gerekiyor çünkü nem nedeniyle pul biberin içinde aflatoksin oluşabiliyor ve bu da karaciğer kanseri oluşumuna zemin hazırlıyor.

    KARADENİZ HALKI, HASTALIK RİSKLERİNE GÖRE BESLENMELİ!

    Karadeniz mutfağı denince ilk akla gelenler hamsi, çay, mısır ve çok çeşitli yapraklı bitkiler oluyor. Aslında sağlıklı bir mutfak olarak değerlendirebileceğimiz Karadeniz yemek kültüründe, Karadeniz’de yoğun olarak gözlenen bazı hastalıklara önlem alma adına bir takım değişiklikler yapılması gerekiyor.

    Kırmızı et ve tavuk yerine, daha çok balık tüketilmesi, çok çeşitli otları sofralarında sürekli kullanmaları, yoğurt veya ayranın neredeyse her öğünde yer alması Karadeniz insanını beslenme açısından pozitif etkiliyor.

    Karadeniz’de obezite oranının düşük olmasına tek nedeni sadece beslenme alışkanlıkları değil. Karadeniz’de ulaşım zor ve kırsal hayat sürenler arasında fiziksel aktivite adeta mecburi! Köyler arası upuzun yollar, dağlar, yaylalar; hatta ekilen ürünlerle bunların hasadı bile ciddi bir fiziksel efor gerektiriyor. Yaşam tarzı zaten hareketli olan Karadenizli, her gün bağ bahçe işleriyle uğraştığı için de fazladan kalori yakıyor.

    Kızartma ve kavurmanın fazla tüketilmesi, yemeklere ilave edilen tuz oranının fazla olması ve turşu tüketiminin yaygınlığı, karalâhana tüketiminin aşırı miktarda olması ve balıkların genelde kızartma yöntemi ile pişirilmesi ise Karadeniz mutfağının eksi yönleri.

    Karadeniz Bölgesi için Tutarlı Beslenme Önerileri

    Kahvaltıda yaygın olarak kullanılan tereyağı ve kaymak, yoğurt ile yer değiştirebilir. Bu ufak değişiklik bile, günlük kalori ve kolesterol alımını düşürür. Ot ve sebzelerin kavrularak tüketilmesi çok yaygın. Kavurma yerine tencerede sulu yemek gibi pişirme veya fırında pişirme yönteminin tercih edilmesi daha sağlıklı olur. Karadeniz halkı beslenme alışkanlıklarını sürdürmekte ısrarlı olduğu için, en azından kavurma yaparken fazla miktarda yağ kullanmamaları ve yağı mümkün olduğunca yakmadan kavurma yapmaları kalp sağlığı açısından önemli. Turşu, salamura ve tuz kullanımının oldukça yaygın olduğu Karadeniz Bölgesi’nde fasulye gibi bazı sebzeler önce turşu yapılıp sonra kavrulduğu için yeniden tuz eklenmesine gerek yok.

    Bölge kadınları arasında demir yetersizliği anemisi yaygın. Bunun nedenlerinden biri de aşırı çay tüketimi. Çaydaki tanen, vücutta demir mineralinin kullanılmasını engelliyor. Çayın açık ve limonlu tüketilmesi önemli ancak yemeklerden en az 45 dakika sonra çay içilmesi demir yetersizliğini engellemekte yararlı olacaktır. Karalahananın aşırı tüketimi, guatra zemin hazırlar. Bu yüzden iyot tüketimini özendirmek, en basitinden yemeklerde iyotlu tuz kullanmak ve tuzu da karanlık ve serin bir ortamda, ışık geçirmeyen kaplarda saklamak gerekir. Balıkların kızartılarak pişirilmesi, hem kalori içeriğini yükseltiyor, hem de kalp sağlığı açısından önemli olan omega-3 yağ asitlerinin yapısını bozuyor. Hamsi tava yerine hamsi buğulama yemek sağlık açısından iyi bir çözüm olacaktır.

    İÇ ANADOLU HALKININ GÖBEK BÖLGESİ YAĞLI

    İç Anadolu’nun karakteristik beslenme alışkanlığı; tahıl ürünleri ağırlıklıdır. Hamur işlerinin sevildiği bu bölgede, gelişmiş hayvancılık sayesinde et ve et ürünleri tüketimi de yaygın. Genel olarak karbonhidrat ve protein ağırlıklı beslenen İç Anadolu, kış mevsiminde sebze ve meyve tüketimini düşürüyor, yaz mevsiminde ise artırıyor. Turşu ve salamura besin tüketimi yaygın. Tencere yemeklerinin yanı sıra, kızartma ve kavurma yöntemleri de revaçta.

    Bölge halkının temel besin kaynaklarından biri olan beyaz un ve beyaz şeker, kan şekerini hızla yükseltip hızla düşürdüğü için karın bölgesindeki yağlanma da sıklıkla rastlanan bir sağlık sorunu. Bunu önlemek için Bölge halkının “elma tipi vücut” denen şekilde şişmanlama riski yüksek.

    İç Anadolu Bölgesi için Tutarlı Beslenme Önerileri

    Et ve et ürünlerinin yağlı kısımlarını yemeklere ilave etmedikleri taktirde günlük kalori ve kolesterol alımını düşüreceklerdir. 2 yemek kaşığı helvanın yaklaşık 1 dilim ekmek ve 1 tatlı kaşığı yağ kadar kalori içerdiği göz önüne alınırsa, helva gibi şekerli besinleri azaltmaları yerinde bir adım olacaktır. Kızartma tavalarını bir kenara bırakıp daha çok ızgara, fırında pişirme veya haşlama yöntemlerini tercih edebilirler. Özellikle kış aylarında sadece salamurayla turşuya bunca ağırlık vermez, bol bol taze sebze ve meyve tüketirlerse günlük lif alımları da artar ve tuz tüketimleri de azalır.

    AKDENİZ VE EGE BÖLGESİ, TÜRKİYE’YE ÖRNEK OLMALI!

    İç Anadolu ve Doğu Anadolu’ya geçiş noktalarında zenginleşen mutfak kültürüne sahip olan bu bölgelerin deniz kenarına yakın kısımlarda oldukça sağlıklı beslenme alışkanlıkları gözlemleniyor. Sebzelerin, meyvelerin ve çeşitli otların sofralardan eksik olmadığı bu bölgelerde, katı yağ yerine zeytinyağı yaygın. Hamur işleri, tatlılar ve etli yemekler daha az tercih ediliyor ve bu da bölgelerdeki halkın kalp sağlığı açısından daha az risk altında bulunmasına yol açıyor.

    Akdeniz ve Ege Bölgesi için Tutarlı Beslenme Önerileri

    Akdeniz ve Ege Bölgesi’nde yaşayanların beslenme konusunda en çok dikkat etmesi gereken nokta, zeytinyağının da diğer yağlar kadar kalori verdiği gerçeği. Bir tatlı kaşığı zeytinyağı yaklaşık 50 kalori içeriyor ve bu nedenle sağlıklı olduğu bilimsel olarak kanıtlanmış dahi olsa yemeklere eklenen zeytinyağı miktarı kilo yönetimi açısından önem taşıyor.

    MARMARA BÖLGESİ, TÜRKİYE’NİN AYNASI GİBİ…

    Marmara, ülkemizin en çok göç alan bölgesi olduğu, ayrıca gelişen sanayi ve İstanbul gibi kozmopolit bir şehir bu bölgede yer aldığı için mutfak kültürü açısından da oldukça zengin. Her bölgeden izler taşıyan Marmara mutfağı, özellikle Dünya Mutfakları açısından da rahatlıkla tercih yapacak durumda. Besine ulaşmanın kolaylığı ve besin çeşitliliğinin fazlalığı Marmara’da yaşayanların obezite tehdidine karşı tetikte olmasını gerektiriyor. Bunun dışında bölgede yaşayan insanların çoğu masa başı işlerde çalıştığı için, fiziksel aktivite düzeyleri de düşük ve bu da kilo sorunlarına yol açıyor.

    Marmara Bölgesi için Tutarlı Beslenme Önerileri

    Hazır beslenme yani fast-food besinler oldukça yaygın olduğundan, kişilerin günlük kolesterol ve doymuş yağ asidi alımı da yüksek. Bunun azaltılması için süt ve süt ürünleriyle et çeşitlerinin az yağlı / yağsız olanlardan seçilmesi uygun olacaktır. Kızartma ve kavurma besinler yerine ızgara, haşlama ve buharda pişirme yöntemlerinin benimsenmesi daha sağlıklı sonuçlar doğuracaktır. Yoğun şehir yaşantısı öğünlerde aksaklıklar yaratıyorsa mutlaka kuru meyve, taze meyve, kuru yemiş ve kepekli bisküvi gibi sağlıklı gıdaların tüketildiği ara öğünler beslenme düzenine entegre edilmelidir.

    DÜNYA MUTFAKLARINDAN TUTARLI BESLENME ÖNERİLERİ

    HİNT MUTFAĞI:

    Sıcak ve baharatlı, sebzeli seçeneklerin, lezzetli ekmeklerin ve karbonhidrat türlerinin bolca yer aldığı Hint mutfağında da sağlıklı ve tutarlı seçenekler var. Bu mutfaktan seçim yaparken birçok yemeğinde bol miktarda pirinç ve krema yer aldığını unutmamak gerekiyor. Ayrıca tatlılar da tereyağında kızartma usulü pişirildiği için pek sağlıklı oldukları söylenemez. Çeşit çokluğu ve porsiyonların büyük olması nedeniyle ilk dikkat edilmesi gereken nokta porsiyon kontrolü. Tabağınızın büyük bir kısmını sebzeli seçeneklerle doldurmak en maltıklı yol. Pirinç tüketecekseniz normal porsiyonun yarısını veya ¾’ünü tüketmek daha sağlıklı. Tandori usulü pişmiş tavuk fırında hazırlandığı için tercih sebebi… Saag seçenekli menülerde genelde koyu yeşil yapraklı sebzeler ve çoğunlukla da ıspanak kullanıldığı için endişelenmenize gerek yok. Tikka yazan seçenekler, baharatla marine edilmiş ve fırında pişirilmiş ürünleri ifade ediyor ve bu da sağlıklı oldukları anlamına geliyor. En sağlıklı seçeneklerden biri olarak kabul edilen Raita salatalık, yoğurt ve otlardan oluşuyor.

    İSPANYOL MUTFAĞI

    İspanyol mutfağı, doğru seçimler yapılmadığında kalori bombası olabilecek nitelikte. Örneğin en meşhur yemekleri olan paella’nın bir porsiyonu 1000 kalorinin üzerinde. Ayrıca içki ile birlikte servis edilen iştah açıcıların tamamı kızartma ürünlerinden oluştuğu için her zaman sipariş etmemek gerekiyor. Genellikle yemek servisinden önce içilen sangria isimli içecek; kırmızı şarap, portakal suyu ve şeker içerdiğinden, bir ölçüsü yaklaşık 400 kalori… Dolayısıyla salata çeşitlerinden tercih yapmak en sağlıklı seçim olacaktır. Genelde mönüde “asado” olarak geçen sote sebzeler ve rosto etler de diğer sağlıklı seçimler arasında. Başlangıç için, gazpacho isimli domates ve sebzeden hazırlanan çorbayı tercih edebilirsiniz. Izgara ile pişirilmiş sebzeler ise mönüde “a la plancha” olarak geçer ve sağlıklıdırlar. Derin yağda kızartılmış yiyeceklerden ise uzak durun. Mönüde “frito” olarak yer alan her yiyeceği görmezden gelin.

    İTALYAN MUTFAĞI

    İtalyan mutfağından seçeceğiniz yiyecekler, genelde deniz ürünleri ağırlıklı olduğu için sağlıklı kabul edilebilir ancak tek şartla: Yağ içinde yüzenleri sipariş etmeyin. İştah açıcılardan kalamar kızartmanın porsiyonu 600 kalori civarında. Patlıcan ve parmesan peynirinden hazırlanan Melanzane alla Parmigiana ise porsiyonu 1600 kalori civarında olan katıksız bir kalori bombası. Makarna seçimlerinde de büyük boy porsiyonlardan kaçınmayı unutmayın. En iyisi ızgara pişmiş et, tavuk ve balık seçeneklerinden birini tercih etmek ve tabağınızı da sote sebzelerle doldurmak. Pizza siparişi verirken, tek başınıza bir porsiyonu bitirmeye kalkışmayın. Bir sebze çorbası olan Minestrone’yi başlangıç olarak tercih edebilirsiniz. Lazanya tüketecekseniz, küçük bir porsiyona sadık kalın. Menüde genellikle “frito” ifadesiyle yer alan kızartmalardan da kaçının. Calzone yoğun miktarda yağlı peynir içerdiği için tüketmeden önce bir daha düşünün.

    JAPON MUTFAĞI

    Japon mutfağının en iyi bilinen yemeği sushi. Deniz ürünleri ve sebzeler de bu mutfağın demirbaşlarından ancak sağlıklı görünen mönüler, bu mutfağın gizli kalori kaynakları olabiliyor. Örneğin 110 gram sushi, içerdiği pirinç yüzünden yaklaşık 350 kalori ediyor. 3-4 adet tüketilmesinde bir sorun yok ancak sushiyi soya sosuna batırırsanız, fazladan sodyum alacağınız için tehlikeli… Listeria Monositogenez isimli bakteri geçişi tehlikesi barındırdığı için, hamile kadınların çiğ balıktan yapılan sushi tüketmesi sakıncalı. Sake, kışkırtıcı ve lezzetli bir içecek. 1-2 servis ölçüsü tüketmekte bir sakınca yok fakat küçük şişelerde servis edilenin tamamını tüketirseniz, artı 500 kalori aldınız demektir. Tofu ve sebzelerle hazırlanan sushileri tercih etseniz daha iyi. Sashimi de uygun porsiyonlarda tüketilirse sağlıklı bir gıda. Fermente edilmiş soya fasulyesinden hazırlanan miso çorbası da başlangıç için seçilebilir.

    Soya sosu, şeker ve pirinç şarabı ile marine edilen et veya deniz ürünlerinden hazırlanan Teriyaki’nin tüketim miktarına da dikkat edin. Sebzelerin tereyağı ile kaplanıp kızartılarak hazırlandığı Tempura’yı da tadımlık miktarlarda tüketin.

    MEKSİKA MUTFAĞI

    Kızartmanın bol bol yer aldığı Meksika mutfağından yapacağınız yanlış seçimler, günlük almanız gereken kalorinin ve doymuş yağın yarısından daha fazlasını tek öğünde almanıza sebep olabilir, dikkat edin. Bu mutfakta alkollü içeceklerin çoğu tekila kullanılarak hazırlanır. Örneğin margaritanın bir servis ölçüsü yaklaşık 350 kaloridir. Yanında Tortilla cipsi sipariş ettiyseniz, tam bir beslenme faciasına çanak tutmuşsunuz demektir. Et veya tavuk fajitas sizin için en sağlıklı seçim olacaktır. Sipariş verirken “az yağlı pişirilsin” demeyi sakın unutmayın.

    Quasadilla’lar peynir, et veya tavuktan hazırlandığı için orta seviyede kalori barındıran yiyeceklerdir. Kızartılmış fasulye, tortilla cipsi ve salsa sosu ile margarita, bu mutfağın riskli yiyecekleridir ve bunların tüketim miktarı sağlığınız açısından son derece önemlidir.

    Tutarlı Diyet – Gizem Tutar Hakkında :
    2007 yılında Hacettepe Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik bölümünden mezun oldu. Beslenme üzerine bir iş yapmak üzere üniversite sınavına giren Tutar ilk tercihi olan Hacettepe Beslenme ve Diyetetik Bölümü’nü kazanarak okulu 4.’lükle bitirdi. Üniversitenin son senesinde Avrupa Birliği’nden burs kazanan Gizem Tutar, okulun bir dönemini Oxford Brookes’da okudu. Üniversiteden mezun olduktan sonra Alman Hastanesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü Koordinatörü olarak iş hayatına başlayan Tutar, 2010 Ağustos ayında Tutarlı Diyet Merkezi’ni hizmete açtı. Alman Hastanesi’nde özellikle gebelikte beslenme, gebelik şekeri ve bulimia üzerinde çalışan Tutar, şu anda kendi merkezinde 120’den fazla hastaya hizmet veriyor. Deneyimlerini ve birikimlerini Tutar’lı Diyet Beslenme Danışmanlık &Yaşam Koçluğu Hizmetleri bünyesinde Tutar , “Beslenme Stratejiniz, Tutarlı olsun” sloganı ile bireysel ve kurumsal alanda çok farklı uygulamalar ile devam ediyor. Kurumsal danışmanlık verdikleri kuruluşlar arasında Ülker, Türkiye Futbol Federasyonu, Mavi- Yeşil, GenX Kongre Hizmetleri, Fresenius Kabi, AÇEV, Splenda, Sütiş Emirgan, Aygaz, Leziz Sofra ve Yemek Kültürü Dergisi ve Yemek Zevki Dergisi de yer alıyor.

  • Tutarlı Diyet’ten Önemli Bir Öneri

    Tutarlı Diyet'ten Önemli Bir Öneri | 2AŞKINIZ TARTIDA AĞIRLIK YAPMASIN…

    Aşık olan bir kadın, yemeden içmeden kesilirken, sevgilisinden ayrılmış bir kadın ise soluğu buzdolabının önünde alıyor. Her iki durumda beslenmemizi ciddi anlamda etkileyen iki önemli durum. Tutarlı Diyet Gizem Tutar hem önemli bir diyetisyen hem de yaşam koçu olarak kadınlara önemli açıklamalar yapıyor, aşkınızı ve kilolarınızı dengede tutmanız için birkaç tiyo veriyor. Aşıkken tek çeşit beslenmekten kaçının, bitki çaylarının gücünden faydalanın, tam tahılları ve kuru baklagilleri sofradan eksik etmeyin ve somonun mutluluk gücü ile kendinize gelin. Sevgilimden ayrıldım diye buzdolabının önüne kamp kurmak yerine; egzersiz yapın, arkadaşlarınızı arayın, 100 kaloriyi geçmeyen tam tahıl barlarını tüketin, tarçın tatlı isteğini giderir içeceklerinize ekleyin ve buzdolabı ile vedalaşmak için 3-4 saatten uzun aç kalmayın.

    Kadınların erkeklere göre daha duygusal oldukları bilinen bir gerçek. Duygusal olmaları sebebi ile yaşamları ve yaşamlarının önemli bir parçası olan beslenme düzenleri de duygularından bir o kadar etkileniyor. Örneğin âşık olan bir kadın, yemeden içmeden kesilirken, sevgilisinden ayrılmış bir kadın soluğu buzdolabının önünde alıyor. Hatta bazı kadınlar 3 dilim çikolatalı kekten veya 1 paket çikolatadan sonra kendilerine geliyorlar. Aslında bu durum bize duygularımızın beslenmemizi ciddi anlamda etkileyebileceğini de göstermiş oluyor.

    Bilimde bu duruma duygusal yeme bozukluğu adı verilir. Aynı zamanda bu durum tıkanırcasına yeme sendromu adı verilen, adeta tıka basa çok kısa sürede aşırı miktarda besin tüketimi durumu ile birlikte de kendini gösterebilir. Duygusal yeme bozukluğu, baş edilemeyen stres, aşk, üzüntü ve keder gibi duygularla birlikte seyredebilir. Burada yaşanan açlık değil, üstesinden gelinemeyen duygulardır.

    Aşk, birçok kadında başlangıçta kısa süreli bir iştahsızlık yaparken, sonrasında eğer problemli bir ilişkinin içindeyse kadın duygusal yeme atakları geçirmeye başlayabilir. Duygusal yeme ataklarında, genelde kişinin arzu ettiği besinler yüksek karbonhidrat içeren şekerli ve unlu, çikolata, pasta, kek gibi yiyecekler olur. Genelde duygusal yeme atağı sonlandığında kişinin hissettiği duygu vicdan azabı olmaktadır.

    Eğer âşıksanız, kendinizi heyecanlı ve içi içine sığmaz hissediyor ve iştahınız kesiliyor ise; sağlığınızın olumsuz etkilenmemesi ve daha dingin ve huzurlu hissedebilmek için;

    – İştahsızsanız… En azından dört ana besin grubu olan süt ve süt ürünleri, et çeşitleri ve sebze-meyve ve tahıl grubu besinlerden azar azar ve sık aralıklarla tüketmelisiniz. Tek çeşit beslenmekten kaçınmalısınız.

    – Bitki çaylarının gücünden yararlanın… Melisa çayı, Sarı Kantaron ve papatya çayı gibi sakinleşmenize yardımcı olacak bitkisel çayları tüketerek kendinizi daha dingin hissedebilirsiniz.

    – Tam tahılları ve kuru baklagilleri sofranızdan eksik etmeyin… Tam tahıllı ekmeklerde ve bezelye, barbunya, nohut gibi kuru baklagillerde yüksek oranda bulunan B vitaminlerinin sinir sisteminiz açısından önemli olduğunu unutmayın. B vitamini yetersizliği olan kişilerde, depresyona daha sık rastlandığı bilimsel bir gerçektir.

    – Somon tüketin… Somon balığının içerisinde yer alan omega-3 yağ asitleri, daha mutlu hissetmenize yardımcı olacaktır.

    Eğer üzüntü, stres veya keder sebebi ile iştahınızın açıldığını hissediyor, tokken bile atıştırıyor, sebepsiz bir şekilde kendinizi buzdolabının önünde buluyorsanız;

    – Farkına varın… Yeme ihtiyacınızın aslında açlıkla ilgili olmadığının farkına varmalı ve hangi duygunuzun sizi buzdolabının önüne çektiğini kendinize itiraf etmelisiniz.

    – Nefes egzersizi yapın… Sessiz bir alanda nefes egzersizi yapıp, aslında yedikten sonra kendinizi daha mutsuz hissedeceğinizi kendinize söyleyerek kişisel telkin yapın.

    – En sevdiğiniz arkadaşınızı arayın… Kafanızdaki yeme güdüsünü dağıtmak adına yakın bir arkadaşınızı arayarak başka konulardan sohbet edin.

    – Kısa bir yürüyüşe çıkın… Evden çıkmak düşüncelerinizi dağıtmaya yardımcı olacaktır.

    – Tatlı isteğinizi masum seçenekler ile durdurun… Bir kupa sıcak çikolata veya sahlep içmek ya da bir adedi 100 kaloriyi geçmeyen tam tahıl barlarını tüketerek kendinizi durdurun.

    – Tarçın kullanın… Bilimsel çalışmalar, tarçının tatlı isteğini azaltmaya yardımcı olabileceğini göstermiştir. Bitki çaylarınızı içerken içinde kabuk tarçın bekleterek ya da sütünüze veya yoğurdunuza 1 silme çay kaşığı toz tarçın ilave ederek sizde tarçının bu olumlu etkisinden faydalanabilirsiniz.

    – Gün içerisinde öğün atlamayın… Gün içerisinde 3 saatten uzun aç kalmanız, kan şekeri dengenizi bozacağından ötürü kendinizi buzdolabının önünde bulma ihtimaliniz artar. Bu nedenle az ve sık beslenmeye ve günde 3-4 saatten uzun aç kalmamaya özen göstermelisiniz.

    Tutar’lı Diyet Beslenme Danışmanlık&Yaşam Koçluğu

    Tutarlı Diyet– Gizem Tutar Hakkında:

    2007 yılında Hacettepe Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik bölümünden mezun oldu. Beslenme üzerine bir iş yapmak üzere üniversite sınavına giren Tutar ilk tercihi olan Hacettepe Beslenme ve Diyetetik Bölümü’nü kazanarak okulu 4.’lükle bitirdi. Üniversitenin son senesinde Avrupa Birliği’nden burs kazanan Gizem Tutar, okulun bir dönemini Oxford Brookes’da okudu. Üniversiteden mezun olduktan sonra Alman Hastanesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü Koordinatörü olarak iş hayatına başlayan Tutar, 2010 Ağustos ayında Tutarlı Diyet Merkezi’ni hizmete açtı. Alman Hastanesi’nde özellikle gebelikte beslenme, gebelik şekeri ve bulimia üzerinde çalışan Tutar, şu anda kendi merkezinde 120’den fazla hastaya hizmet veriyor.

  • Dalin – Bebek Bakım Uzmanı : Bebeklerde Alt değiştirme


    Günde belki de on kereden fazla yapacağınız bu harekete hazır mısınız ?

    Merak etmeyin, o kadar da zor değil : )

    Öncelikle mekanınızı, bebek bezini değiştireceğiniz yere bütün malzemeleri hazır etmelisiniz. Hatta sürekli orada, ulaşılması kolay bir yerde bulunsunlar. Bebeğiniz kaka yaptığı anda altını temizlemeli ve onu kirli bırakmamalısınız. Kaka yapmadığı takdirde sadece idrar için bezi daha uzun süre tutabilirsiniz. Zaten bezin durumundan ve şişkinliğinden temizleme zamanı geldiğini anlayabileceksiniz.

    Bebeğinizi yerleştirdiniz. Önce kıyafetinin alt kısmını açın. Çıtçıtlı kıyafetler bu açıdan çok pratik olur. Daha sonra bezi açın ve bebeğinizin Dalin Islak Mendil ile altını temizlemeye başlayın. Mümkün olduğunca sildiğiniz alanı değiştirirken mendili de değiştirin. Yanınızda da devamlı ıslak mendil taşımanız gerekecektir. Islak mendil her türlü temizlik için çok kullanışlı olacaktır.

    Alt temizliği için Dalin Silindir Kutu Mendiller, havlu mendilleri öneririz. Kız bebeklerin altını temzilerken sadece önden geriye el hareketi ile temizlemek önemlidir ki cinsel bölgeye ve idrar yolu ağzına dışkı bulaşmasın.


    Daha sonra Dalin Pişik Önleyici Kremi sürün. Pek çok kişi pişik kremini pişik olunca sürer. Böyle düşünmeyin ! Eğer sık ve düzenli olarak pişik önleyici krem kullanırsanız pişik oluşumunu ciddi biçimde önlersiniz.

    Dalin Islak Temizleme Mendilleri


    Dalin Islak Mendiller, su bazlı özel solüsyonu ve hoş kokusu ile bebek temizliğinde güvenle kullanabileceğiniz bakım ürünleridir. Cildin pH dengesi ile uyumludur. Alkol ve boya maddesi içermez. 4 değişik ambalaj ve avantajıyla tüm aile ve bebekler için kullanabilirsiniz.

    Silindir Kutu Temizleme Mendili

    Bebek ve tüm aile için çabuk ve etkili bir temizlik sağlar.

    Refil Temizleme Mendili

    Kalın yumuşak dokusu ile bebeğin cildini tahriş etmeden temizler.

    Pratik Kapaklı Temizleme Mendili

    Kolay açılıp kapanabilen kapağı sayesinde tek elle bile rahatça kullanılır.

    Dikkat ! Kız bebeklerin altını temizlerken sadece önden geriye el hareketi ile temizleyin.