Etiket: bilgisayar

  • Radyasyondan Korunma Yolları

    Radyasyondan Korunma Yolları

    Radyasyondan korunma yolları konusunda güncel bilimsel araştırmaları temel alarak, sağlık üzerindeki etkileri ve korunma yöntemlerini detaylı bir şekilde inceliyor.

    Hayatımız çerçevesinde artık her alanda yüksek gerilim ve radyasyon dalgaları bulunmakta. Buna en büyük etkenler ise her caddede ve hatta mahalleler içerisinde bile yer alan baz istasyonlar buna örnek olmakta. Tabi sadece bununla değil, birçok farklı materyalde radyasyon ve benzeri dalgaların var olmasına sebep olabilmektedir. İnsanlar teknolojiden fazlasıyla yararlandıklarını düşündüğü sıralarda aynı zaman’da sağlığı açısından zarara da uğradığının bilincini yitirmektedir. Bu kapsamda özelliklede hemen herkesin elinde olan akıllı telefonlar buna en büyük etken. Konumuzun devamında bu durumu en aza indirgeme ile alakalı olarak sizlere radyasyondan korunma yolları üzerine bilgiler sunacağız.

    Radyasyondan Korunma Yolları

    Radyasyon, çevremizde bulunan doğal veya yapay kaynaklardan yayılan enerjinin bir formudur. Günlük yaşamımızda radyasyonla karşılaşmamız kaçınılmazdır, çünkü güneş ışığı, tıbbi görüntüleme teknikleri, kablosuz iletişim cihazları ve nükleer enerji gibi birçok kaynak radyasyon üretir. Radyasyon, doğru ve kontrol altında kullanıldığında faydalı olabilir, ancak aşırı veya yanlış kullanıldığında veya doğal afetler ve nükleer kazalar gibi istisnai durumlarla birleştiğinde, sağlığımız üzerinde olumsuz etkilere neden olabilir. Bu nedenle, radyasyondan korunma yöntemlerini anlamak ve uygulamak büyük önem taşır. Bu makalede, güncel bilimsel araştırmaların ışığında radyasyondan korunma yöntemleri incelenecek ve bu yöntemlerin sağlık üzerindeki etkileri ele alınacaktır.

    ELEKTROMANYETİK CİHAZLARA DİKKAT EDİN

    Cep telefonlarınızı olabildiğince daha az kullanmanız radyasyon dalgalarının size daha az işlemesine neden olur. Bu nedenle tekniğe uygun ve az kullanmak daha sağlıklı olacaktır. Araç içerisinde kullanacağınız cep telefonları ile çok az bir miktarda görüşmelerinizi yapın, nedeni ise kafese giren bir cep telefonu içeri alana daha fazla radyasyon yayabilmektedir. Araç içerisinde yapacağınız telefon görüşmelerinde elektromanyetik dalgalar daha fazla yayılmakta ve vücudunuz bu elektronlara daha fazla maruz kalmaktadır. Birçok uzman aksini beyan ederek “Araç içerisinde cep telefonu kullanabilirsiniz, hiçbir zararı yok” deseler de, az evvelde bahsettiğimiz gibi araç içerisindeki elektromanyetik dalgalar olası bir hastalığı nüksedebilir.

    Radyasyondan Korunma Yolları
    Radyasyondan Korunma Yolları

    BAZ İSTASYONLARI EN BÜYÜK ETKEN

    Birçok kişi baz istasyonlarının şehir dışına çıkarılmasını söylemekte, bu durum teknik açıdan mümkün olmamaktadır. Bunun nedeni ise baz istasyonları şehir içinde bulunmadığı vakit sinyal güçlerinin olabildiğince düşük olmasını neden olmaktadır. Herhangi bir baz karşıtı bilgilendirme değil, tam tersine teknolojiden uzak olmamak, fakat teknolojinin vereceği zararlardan da uzak durmak adına sizlere bu bilgileri paylaşıyoruz. Telefon dışında bir diğer insanoğluna yakın materyal ise tasarruflu ampullerdir. Enerji tasarrufu sağlayan ampuller aslında o kadar masum değiller, özelliklede öğrenci masalarında bulunan çalışma lambalarındaki ampullerde birer radyasyon aracı olmakta. Eğer bu ampullere yakın duruyorsanız, aşırı derecede radyasyona maruz kalıyorsunuz demektir. Baş ile ampul arasında en az 1,5 metre uzaklık olması gerekiyor. Her haliyle yine de elektromanyetik ve radyasyon dalgalarına maruz kalabiliyorsunuz.

    Radyasyondan Korunma Yolları: Güncel Bilimsel İnceleme

    Radyasyon, çevremizde bulunan doğal veya yapay kaynaklardan yayılan enerjinin bir formudur. Günlük yaşamımızda radyasyonla karşılaşmamız kaçınılmazdır, çünkü güneş ışığı, tıbbi görüntüleme teknikleri, kablosuz iletişim cihazları ve nükleer enerji gibi birçok kaynak radyasyon üretir. Ancak, aşırı veya yanlış kullanıldığında veya doğal afetler ve nükleer kazalar gibi istisnai durumlarla birleştiğinde, radyasyon sağlık üzerinde olumsuz etkilere neden olabilir. Bu nedenle, radyasyondan korunma yollarını anlamak ve uygulamak büyük önem taşır. Bu makalede, güncel bilimsel araştırmaların ışığında radyasyondan korunma yöntemleri incelenecektir.

    1. Radyasyonun Çeşitleri ve Etkileri: Radyasyonun çeşitli tipleri vardır, bunlar arasında alfa, beta, gama ve x ışınları bulunur. Her bir radyasyon türünün farklı penetrasyon gücü ve etkileri vardır. Radyasyonun biyolojik etkileri, hücre hasarı, kanser, genetik mutasyonlar ve akut radyasyon sendromu gibi sağlık sorunlarını içerebilir.
    2. Dozimetri ve İzleme: Radyasyon dozunun doğru bir şekilde ölçülmesi ve izlenmesi önemlidir. Kişisel dozimetreler, çalışanların radyasyon maruziyetini takip etmek için kullanılır. Ayrıca, radyasyonun yayılma yolu ve etkilerini izlemek için çevresel dozimetreler kullanılır.
    3. Radyasyondan Korunma Yöntemleri:
      a. Zaman:
      Radyasyonun maruziyet süresini sınırlamak önemlidir. Mümkün olduğunca az zaman geçirilen radyasyon kaynaklarına maruz kalmak, kişinin radyasyona olan riskini azaltır.
      b. Mesafe: Radyasyon kaynaklarından uzak durmak, maruz kalma düzeyini azaltır. Kaynağa olan mesafe arttıkça, radyasyonun etkisi azalır.
      c. Kalkanlama: Radyasyon kalkanları kullanarak maruziyeti azaltmak mümkündür. Kurşun, beton veya diğer yüksek yoğunluklu malzemeler gibi kalkanlar, radyasyonun yayılmasını engelleyebilir.
      d. Radyasyondan Koruyucu Giysiler: Özellikle nükleer endüstride çalışanlar için radyasyondan koruyucu giysiler kullanılmalıdır. Bu giysiler, cildin maruz kalma riskini azaltır.
    4. Beslenme: Sağlıklı bir beslenme, vücudun radyasyona karşı daha dirençli olmasına yardımcı olabilir. Antioksidanlar açısından zengin gıdalar, hücrelere zarar veren serbest radikalleri nötralize edebilir ve radyasyonun etkilerini azaltabilir.
    5. Radyasyonun İşyerinde Kontrolü: İşyerlerinde radyasyondan korunma, çalışanların sağlığını ve güvenliğini sağlamak için önemlidir. Radyasyon kaynaklarının düzgün bir şekilde kapatılması, koruyucu kalkanlar ve kişisel koruyucu ekipmanın kullanılması gibi önlemler alınmalıdır.

    Sonuç: Radyasyondan korunma, radyasyon kaynaklarına maruz kalan bireylerin sağlığını korumak için kritik öneme sahiptir. Zaman, mesafe, kalkanlama, kişisel koruyucu ekipman ve sağlıklı beslenme gibi önlemler, radyasyondan kaynaklanan riskleri azaltmada etkili olabilir. Ancak, her durumda radyasyonun türü, dozu ve yayılımı dikkate alınmalı ve profesyonel tavsiyelere başvurulmalıdır. Gelecekteki araştırmalar, radyasyondan korunma stratejilerini geliştirmek ve insan sağlığı üzerindeki etkilerini daha iyi anlamak için önemlidir.

    Kaynaklar:

    1. International Atomic Energy Agency. (2018). Radiation Protection and Safety of Radiation Sources: International Basic Safety Standards. Vienna.
    2. National Council on Radiation Protection and Measurements. (2019). Ionizing Radiation Exposure of the Population of the United States. NCRP Report No. 180. Bethesda, MD.
    3. World Health Organization. (2011). Radiation: Effects. Retrieved from 
    4. United States Environmental Protection Agency. (2017). Radiation Sources and Doses. Retrieved from
    5. Health Physics Society. (2020). Radiation Safety Fact Sheets. Retrieved from

    Radyasyondan Korunma: Haydi, Radikal Önlemlere Geçelim!

    Sevgili okurlar, bugün sizlerle radyasyondan korunma konusunda şaka dolu bir makale paylaşacağım. Evet, evet, yanlış okumadınız! Radyasyon ciddi bir konu olabilir, ancak biraz espritüel yaklaşarak bu konuyu ele almak da oldukça eğlenceli olabilir. Öyleyse kemerlerinizi bağlayın ve radyasyondan korunma yollarına birlikte göz atalım!

    1. Kurşun Giysiler: Eğer radyasyondan korunmanın garantili bir yolu arıyorsanız, neden kurşun giysiler giymiyorsunuz? Evet, doğru duydunuz! Kurşun giysiler, size biraz ağır gelebilir, ama emin olun, radyasyona karşı sizi en iyi şekilde koruyacaktır. Yalnızca arkadaşlarınız sizi ‘Radyasyon Adam’ olarak çağırabilir, ama hiç önemli değil, değil mi?
    2. Plutonyum Kaplamalar: Eğer kendinizi gerçekten cesur hissediyorsanız, plutonyum kaplamalar tam size göre! Düşünsenize, plutonyumun eşsiz parlaklığıyla dolaşırken, radyasyon sizi görmeye bile cesaret edemez! Ama unutmayın, plutonyum tehlikeli bir madde olduğu için kullanmadan önce mutlaka bir uzmana danışın. Aksi halde, süper güçler kazanmak yerine başınızı belaya sokabilirsiniz.
    3. Radyasyon Şemsiyesi: Güneşin zararlı ışınlarından korunmak için güneş şemsiyeleri kullanırız, peki neden radyasyon için de aynı mantığı kullanmayalım? Evet, radyasyon şemsiyesi adı altında bir şey yapmamız mümkün olmayabilir, ancak kafamıza kalın bir alüminyum folyo takarak benzer bir etki yaratabiliriz. Hem radyasyon koruması sağlar hem de tarzınızı tamamlar!
    4. Uzayda Yaşamak: Radyasyondan tamamen uzak durmanın en garanti yolu uzayda yaşamaktır. Evet, yanlış okumadınız, Mars’ta yeni bir ev inşa edebilir veya bir uzay gemisiyle uzay yolculuğuna çıkabilirsiniz. Güzel yanı, radyasyon dışında sizi rahatsız edecek başka hiçbir şey olmamasıdır. Tek sorun, yer çekimi olmayışıyla baş etmektir, ama olsun, bu kadarını göze alabilirsiniz değil mi?
    5. Mutasyon Süper Kahramanı Olmak: Radyasyonu yenemiyorsanız, onunla birleşmeyi deneyin! Siz de radyasyonun etkisiyle süper güçlere sahip olabilirsiniz. Hulk gibi güçlü olabilir, Spider-Man gibi duvarlarda tırmanabilir veya hatta İnanılmaz Aile gibi esnek bir vücuda sahip olabilirsiniz. Ancak unutmayın, süper güçlerinizin yanı sıra, çok fazla yeşil erik yemek veya örümcek ısırığı almak da gerekebilir.

    Bu şakalar bir yana, radyasyondan korunma önemli bir konudur ve ciddiye alınmalıdır. Doğru önlemleri almak, radyasyon kaynaklarından uzak durmak ve uzmanlardan tavsiye almak her zaman en iyisidir. Unutmayın, radyasyonla şakalaşmaya gerek yok!

    İlgili Konular;

    Evde Radyasyondan korunmanın yolları için Tıklayın !

    Cihazın Yanındaki Kaktüs Radyasyondan Korumuyor Tıklayın !

    Bilgisayardayken Radyasyondan korunmak için… Tıklayın !

  • Tabletler Göz Sağlığını Tehdit Ediyor!

    Tabletler Göz Sağlığını Tehdit Ediyor!

    Kullandığınız bilgisayarlarınızın tabletlerinizin göz sağlığınızı bozduğunu biliyor muydunuz?

    Sürekli bilgisayar başında çalışan kişiler göz sağlığı konusunda risk altında. Teknolojinin gelişmesiyle birlikte bilgisayar ve tablet kullanımı sınır tanımayan boyuta ulaştı. Bunun sonucunda ise gözler bozulmaya başladı. Devamlı bilgisayar başında olan kişilerin gözleri yoruluyor ve zamanla gözleri bozuluyor. Bazen telafisi olmayan sonuçlar doğabiliyor.

    Bu nedenle göz sağlığınız için sık sık göz muayenesine gidin. Eğer gözlerinizde oluşabilecek rahatsızlıklara karşı gözlük kullanımı faydalı olacaktır. Gözlerinizi yorulduğunda dinlendirecek ve bilgisayarın zararlı ışınlarına kaşı sizi koruyacaktır. Sürekli bilgisayar kullanan biri için bilgisayar ışığından koruyan gözlükler son derece önemlidir.

    goz-sagligi

    Bilgisayar gözlere nasıl etkiler yapıyor?

    Hızlanan bilgisayar kullanımı ve bilgisayarların çoğunun monitör ekran olması nedeniyle kullanan kişilerin gözleri zaman bozulmaktadır. Bozulmaya başlayan gözlerde:  Göz ve göz çevrelerinde ağrı, hissedilen göz yorgunluğu, gözlerde yanma ve batma hissi, kaşıntı ve kızarıklık, bulanık görme ve odaklanmada zorluk çekme, gözleri sürekli kısma eğilimi ve ışığa karşı aşırı duyarlılık.

    Bunların yanında göz kapaklarında oluşan iltihap, baş ağrısı ve kepeklenme gibi nedenler gözlerinizin bozulduğunun habercisi. Gözlerinizin bozulduğunun bir diğer belirtisi ise göz kırpma sayınız.  Normal bir insanın göz kırpma sayısı dakikada 25’tir.

    Ancak göz kırpma seviyeniz 10’un altına düştüğünde hatta 5-6 arası değiştiğinde gözleriniz kırmızı alarm veriyor demektir. Göz kırpma eğilimi göz kapaklarınızı dinlendirir ve gözü korur. Bu işlem sağlıklı yapılmadığında gözlerde hasar oluşur.

    Bilgisayarın zararlı etkisi azaltılabilir mi?

    Yoğun olarak kullanılan bilgisayarlardan gözler nasıl korunur? Çoğumuzun en büyük problemi bu olsa gerek. Sizlere faydalı olabilmek adına birkaç öneri sıralıyoruz:

    Eğer bilgisayarla sık temastaysanız gözlerinizi sık olarak kırmaya çalışın. Hatta göz damlaları kullanın. Monitör tercihiniz gözlerinizi bozmayandan yana olsun.  Kullandığınız bilgisayar malzemelerinin sık sık tozunu alın.

    Bilgisayarlar yapıları gereği çok toz biriktirirler bu da gün içinde gözünüze yapışır ve göz sağlığını bozar. Bilgisayar kullanırken küçük puntolarla çalışmaktan kaçının. Gözleriniz zorlamayan karakterlerle çalışmak. Gözlerinizi en az saatte bir 5-10 dakika dinlendirerek göz sağlığınızı koruyun.

    Göz sağlığı için sizin önerileriniz nedir?

  • Manipülasyon tedavisi ile fıtıklardan kurtulun

    Manipülasyon tedavisi ile fıtıklardan kurtulun

    Grafik tasarımcısı olarak sürekli masabaşında iş gören Fatih Ceylan, boynu ve belinde oluşan fıtıklardan manipülasyon tedavisi sayesinde kurtuldu.

    Uzun süre fizik tedavi görmesine rağmen boynunda ve belinde oluşan fıtıklarından kurtulamayan Fatih Ceylan, manipülasyonla hayatın tadına vardı. Baş dönmesi ile başladığı ağrılarının giderek arttığını ifade eden Ceylan, “Baş dönmesinden sonra yürümemde ve tansiyonumda dengesizlikler başladı. Gitmediğim doktor hastane kalmadı. Fizik tedavi ve elektrot uygulamaları yapıldı. Ama hiç bir faydasını görmedim. Son olarak ameliyat dediler.

    Ameliyattan korktuğum için araştırmalarım sonucun da Ali Şahabettinoğlu’nu buldum. Şuanda 10 sean uygulandı. Hayatımdaki değişikliği fark ettim. İstediğim gibi hareket ediyorum. Nefes aldığımı fark ettim. Çok büyük sıkıntılar yaşadıktan sonra bu şekilde hayatımı sürdürmek aklımın ucunda dahi geçmiyordu. Buraya geldiğim için mutluyum. Teknoloji ile iç içe yaşıyoruz. Bilgisayar ve cep telefonlarına bakarken boynumuz hep aşağı doğru kalıyor. Bu yüzden herkesin bu hastalığa yakalanma durumu var. Ameliyat olacak olanlara ameliyat öncesinde manuel terapiyi tavsiye ediyorum” dedi.

    Ceylan’ın boyun ve bel ağrılarından dolayı hareket etmekte güçlük çektiğini ifade eden Uzman Doktor Şahabettinoğlu, “Çeşitli tedavilere rağmen bu şikayetlerden bir türlü kurtulmamıştı. Yaptığımız muayene ve MR tetiklerinden sonra boynunda düzleşme ve fıtık olduğunu tespit ettik. Haftada iki seansla toplamda on seans uyguladığımız manipülasyon tedavisi sonucunda ağrılarından tümüyle kurtuldu. Tedavi sonucunda hastamızın boyun ve bel şikayetlerinin hepsi geçmiş durumda” diye konuştu.

    KÜÇÜK EGZERSİZLERLE FITIKTAN KURTULUN
    Boyun düzleşmesinin özellikle bilgisayar keşfedildikten sonra ortaya çıktığını belirten Şahabettinoğlu, “Daha önceleri sadece uzun süreli aşağı bakılan mesleklerde, yani seramik sanatçılarında, müzik aletlerini uzun süre çalanlarda ve uzun müddet yazı yazanlarda oluyordu. Ama artık boyun düzleşmesi uzun süre bilgisayara bakan veya telefonu ile uzun süre meşgul olan kişilerde de ortaya çıkmaya başladı. Bundan kurtulmanın küçük ama etkili yolları var. Uzun süre masabaşında iş yapanların 30 dakikada bir arkaya yaslanarak 5 dakika dinlenmesi gerekiyor. Ayrıca kültür fizik hareketlerinden aşağı yukarı sağa sola boyunlarını hareket ettirerek fıtık olmanın önüne geçilebilir” dedi.

    BAŞARI ORANI YÜZDE 98
    Manipülasyonun etkili bir tedavi yöntemi olduğunu kaydeden Uzman Doktor Şahabettinoğlu, belden bacağa yayılan ağrının bel fıtığına, boyundan kola, ele vuran ağrının ise boyun fıtığına sebebiyet verebileceğini belirtti. Gülener gibi 12 fıtığı olan birine ilk defa rastladığını ifade eden Şahabettinoğlu,

    “İyi bir muayene ve MR tetkikleri neticesinde tedaviyi uygulamaya başladık. 6 seans sonunda ise bütün fıtıklarından kurtuldu. Manipülasyon tedavisi ellerle rahatsızlığın olduğu bölgeye birtakım germe ve bastırma tedavisi uygulanarak yapılıyor. Türkiye’de az sayıda uzman doktor bu tedaviyi uyguluyor. Bunlar hastanın ve hastalığın durumuna göre seanslara bölünüyor. Bel ve boyun fıtığında tedavinin başarı oranı yüzde 98’dir. Bu tedavide ilaç kullanılmadığı için hiçbir yan etkisi de yoktur” diye konuştu.

  • Teknoloji Çağında Çocuk Yetiştirmek

    Teknoloji Çağında Çocuk Yetiştirmek

    İçinde bulunduğumuz çağ, teknoloji çağıdır. Yıllar öncesinde hayalini bile edemeyeceğimiz imkanlara kolaylıkla ve rahatlıkla ulaştığımız bir çağdır. Peki bu iyi bir şey midir, kötü bir şey midir; orası tartışılır.

    Teknolojinin günlük yaşamı inanılmaz kolaylaştırdığı ve hayat standardını yükselttiği yadsınamaz bir gerçektir. Fakat bunun için onun bilinçli kullanılması gerekir. Bilinçliden kasıt, amaca uygun ve sınırlı kullanılmasıdır. Aksi halde, teknolojinin yararından çok zararı ile karşılaşırız; hayat bizim ve sevdiklerimiz için zor bir hal almaya başlayabilir.

    Teknoloji çağında çocuk yetiştirmenin kolaylıklarının yanısıra zorlukları da vardır. Çünkü bu çocuklar doğdukları andan itibaren teknoloji ile iç içe büyümektedirler. Bu nedenle onları teknolojinin zararlarından uzak tutmak ve teknolojiyi kullanmaları için bilinçlenene kadar beklemelerini sağlamak kolay değildir. Bu çocukların oyuncaklarını çıngıraklar, kuklalar, bebekler, otomobiller değil; cep telefonları, tabletler, televizyonlar, dizüstü bilgisayarlar oluşturmaktadırlar. Oyun alanları mahalle parkları, piknik yerleri değil, kapalı AVM’ler ya da internet kafelerdir. Bu çocuklar bisiklete binmemekte, internette araba yarışı yapmaktadır; arkadaşları ile oynamamakta, evde annesinin cep telefonu ile vakit geçirmekte ya da sanal ortamda sanal kişlerle dövüş etmektedir.
    Ebeveynler çocuklarının teknolojiyi kullanmaları konusunda gerekli önlemleri almadıkları takdirde çocukları ileride bazı sıkıntılar beklemektedir.

    Şimdi kısaca bunlara değinelim:

    1. Öğrenme becerileri sınırlanır:
    Erken yaşta teknoloji ile tanışan ve teknolojiyi kullanmasına sınır konulmayan çocuklar zamanlarının çoğunu TV, PC ya da cep telefonu ekranında oyun oynayarak geçirmektedirler. Henüz küçük yaşlarda böyle oyunlarla tanışan çocukların çıtası yükselmektedir ve diğer oyunlar ve çevredeki uyaranlar onlara cazip gelmemektedir.
    Kesme, çizme, boyama, legolarla oynama gibi etkinlikler ilgilerini çekmemektedir. Hoplama, zıplama, kovalama gibi hareket içeren oyunlardansa oturdukları yerden ekrana bakmayı yeğlemektedirler. Halbuki bahsi geçen oyun ve aktiviteler çocukların motor gelişimine (ince ve kaba kas gelişimi) katkı sağlamaktır.
    Çocuklar daha konuşmayı öğrenmeden cep telefonunda oyun oynamayı öğreniyorlar. Bu çocuklar sonrasında konuşmayı öğrenseler bile kendini ifade etme, karşısındakini anlama gibi iletişim becerilerinden yoksun olabiliyorlar. Ya da iletişim becerileri zamanla körelebilir. Çünkü herhangi bir ekran karşısında oyun oynamak için bu gibi becerilere ihtiyaç yoktur, karşılarındaki cansız bir nesnedir.
    Okul çağındaki çocuklar ise zamanlarını ders çalışmak yerine ekran başında geçirdikleri için hem yorgun olurlar, hem de ders çalışacak vakit bulamazlar. Üstelik okulda iken bile, aklı eve gidince oynayacağı oyunda olur. Bütün bunlar ise okul başarılarının düşmesine neden olur.
    2. Tatmin olmaları zor olur:
    TV de sürekli çizgi film yayını yapan kanalların olması, internetten istediği çizgi filmi defalarca ve saatlerce izleyebilme imkanı, başlangıçta iyi bir şeymiş gibi görünse de uzun vadedeki sonuçları sanıldığı gibi değildir.
    Çocuklar izledikçe bıkacakları yerde, izledikçe daha çok izlemek istemekte bu ise zamanla bağımlılığa yol açmaktadır. Ayrıca çok kolay ulaşabilmeleri de tatminsizliğe neden olmaktadır, çünkü kolay ulaştıkları için yeterince keyif alamama ihtimalleri vardır. Şu an bu yazıyı okuyan bir çok annenin, cumartesi günlerini iple çekip tatil günü olmasına rağmen sabahın 7’sinde kalkıp heyecanla izlediği çizgi filmler, eminim hala akıllarındadır.
    3. Mutlulukları kısa sürer:
    Teknoloji, insanı tüketmeye teşvik etmektedir. Sürekli yeni yeni ürünler ortaya çıkmaktır. Çıkan her yeni ürün aynı kategorideki diğer ürünü gölgede bırakmaktadır. Okul öncesi çocuklar için bir ürünün modeli ya da yeniliği çok önemli olmayabilir belki ama okul çağı çocukları ve özellikle de ergenlik dönemindekiler için bu önemli bir ayrıntıdır. Yalvar yakar babasına son model cep telefonu aldıran bir lise öğrencisinin mutluluğu 3-4 ay sonra, aldırdığı telefonun bir üst modelinin çıkmasıyla sona ermektedir.
    4. Ahlaki değerleri yozlaşır:
    Gerek TV’de dizi ve filmler, hatta çizgi filmlerde ve internetteki oyunlarda, reklamlarda pek çok saldırganlık ve cinsellik içeren öğelere yer verilmektedir. Bunlar bazen doğrudan, bazense bilinçaltı mesajlar yoluyla yapılmaktadır. Çocuklarda saldırganlık pekiştirilmektedir. Cinsellik ise erken uyarılmaktadır. Bir çok olumsuz durum ve davranış meşru hale getirilmektedir.
    Ayrıca teknoloji tüketimi teşvik ettiği için maddiyat önplana çıkmaktadır. Gençler kişilik özellikleri (yardımsever, fedakar, iyi niyetli…) ile arkadaş edinmektense, sahip oldukları cep telefonları ya da tabletleri ile arkadaş edinmeye çalışmaktadırlar. Çünkü kendileri arkadaş seçerken bu kriterlere dikkat etmektedirler.
    5. Sosyal ilişkiler zayıflar:
    Özellikle online oyunlar ve chat (sohbet) programları çocukları gerçek ilişkilerdense sanal ilişkiler kurmaya yönlendiriyor. Sanal alem çekicidir çünkü, burada kuralları çocuk kendisi koyar, her şey istediği gibi olur. Karışanı edeni yoktur. Fakat çocuk, sanal aleme bağlandığı oranda gerçek dünya ile ilişkisini koparır, asosyal bir hale gelir. Ayrıca burada tanımadıkları kişilerle diyalogda bulunması tehlikeli olabilir, çünkü karşısındakinin ruh sağlığının iyi olup olmadığının garantisi yoktur.
    6. Psikolojik sorunlar ortaya çıkar:
    Sosyal ilişkilerin zayıflaması ruh sağlığının tehlikeye girme sinyallerindendir. Çocuk zamanla o sanal alemin kalabalığında yalnızlaşır. Sanal alem anlık tatmin sağlar, uzun vadede sonucu hayal kırıklığıdır. Çünkü oradaki hiç bir şey gerçek değildir. O yüzden çocuk henüz büyümeden ve vakit varken sağlıklı ilişkiler kurması için ona yardımcı olunmalıdır.
    Teknoloji, çocuklarımızın hayatının bir parçasıdır. Çocuklarımızı teknolojiden bağımsız yetiştiremeyiz. Ancak teknolojiyi bilinçli ve doğru kullanmalarını sağlayarak onların teknolojiden olumsuz etkilenmelerini engelleyebiliriz. Dahası, teknolojiden yararlanmalarını sağlayabiliriz.

    Psikolog Canan Cantürk

  • İnternet bağımlısı mısınız ?

    İnternet bağımlısı mısınız ?

    İnternet yokken nasıl yaşıyorduk, artık hatırlamıyoruz bile… Hayatımızın her alanında o var. Alışveriş yapmak, fatura ödemek ve hatta aşkı bulmak için bile bilgisayar ekranının karşısına geçiyoruz. Çağa ayak uydurmak istiyorsak bu kadarı normal. Ancak internetin girdabına kapılıp çıkamayanlar da var. Bu testi çözerek internet detoksuna ihtiyacınız olup olmadığını öğrenebilirsiniz.

    1. En büyük korkunuz;
    ■ Kişisel verilerinizin internet üzerinden çalınması
    ▲ Bilgisayarınıza virüs girmesi
    ● İnternet bağlantınızın kesilmesi
    ★ Bilgisayarınızın çökmesi

    2. Başarısızlık veya hayal kırıklığı ile karşılaştığınızda nasıl tepki verirsiniz?
    ● Kendinizi başka şeylerle oyalarsınız
    ★ İnsanlarla bu konu hakkında konuşursunuz
    ▲ Aynı şeyi tekrar yaşamamak için çözümler ararsınız
    ■ Oturup kara kara düşünürsünüz

    3. Facebook, Twitter, Skype kullanıyor musunuz?
    ▲ Arkadaşlarınız sizinle en çok burada karşılaşır
    ■ Gündemi takip etmek için buralardasınız. Havadisleri kaçırmaktan korkuyorsunuz
    ● Zor durumdaki bir arkadaşınıza destek olmak için üye oldunuz
    ★ Buralarda kaybedecek vaktiniz yok

    4. Size en kolay nasıl ulaşılır?
    ■ E-posta atarak
    ● Kısa mesaj atarak
    ▲ Sabit telefon, cep telefonu, olmadı e-posta yoluyla
    ★ Kimse size kolayca ulaşabileceğinden emin olamaz

    5. En son ne okudunuz?
    ▲ İnternet üzerinden gazete
    ■ İnternet üzerinden kitap
    ★ Bir dergi
    ● İnternette görüp aldığım yeni bir roman

    6. Arkadaşlarınızın sizi nasıl tanımlamasını istersiniz?
    ● Sevgi dolu, dinlemeyi bilen ve her zaman paylaşımcı
    ▲ Daima kibar ve işini bilen, enerjik bir lider
    ■ İşte ve özel hayatında arkadaşlarına nasıl davranacağını bilen, parlak bir zeka
    ★ Her zaman iyi tavsiyelerde bulunan dengeli bir insan

    7. Son yıllarda hayatınızı aşağıdakilerden hangisi en çok etkiledi?
    ■ Kariyerinizdeki ilerleme
    ● Cep telefonunuz
    ★ Ekonomik kriz
    ▲ İnternet ve sosyal ağlar

    8. Pazartesi işe gelince, tasarruf tedbirleri nedeniyle işten çıkarıldığınızı öğrendiniz. Hemen;
    ▲ Özgeçmişinizi kariyer sitelerine gönderirsiniz
    ★ Bir arkadaşınızı ararsınız
    ● Eve gidip hıçkıra hıçkıra ağlarsınız
    ■ Bu konu hakkında bir tweet atarsınız

    9. İnternet üzerinden randevulaşmak konusunda fikriniz;
    ■ İstatistiksel olarak işe yarayabilir. Orada birini bulma ihtimaliniz, yakın çevrenizde bulmaktan çok daha yüksek
    ★ İnsanların neden bu şekilde randevulaştığını anlayamıyorsunuz
    ▲ İnsanların birini aradıklarını rahatça belirtmeleri açısından pratik bir yöntem
    ● İlginç bir fikir olsa da, şans eseri tanışmaktaki büyünün yerini asla tutamaz

    10. E-posta konusunda sizi en çok rahatsız eden nedir?
    ● Anlamsız bir mesajın içinde onlarca insanın e-posta adresinin görünmesi
    ▲ İnsanların mesajlarınıza yanıt vermemesi
    ■ İstek dışı gelen tanıtım mesajları
    ★ İnsanların dil bilgisi ve yazım kurallarına uymaması

    DEĞERLENDİRME

    KARELER ÇOĞUNLUKTAYSA:
    Dikkat! Bağımlısınız
    Bazen dijital teknolojiyi beyninizin bir parçasıymış gibi hissediyorsunuz. Yardıma ihtiyacınız olduğunda ona sarılıyorsunuz ve kendinizi iyi hissetmenizi sağlıyor. Ancak oynadığınız bilgisayar oyununda en üst seviyeye geçseniz de, iş yerinde yaptığınız sunum takdir edilse de size yetmiyor. Performansınızdan tatmin olmuyorsunuz. Başkalarının değerlendirmelerini ise dikkate almıyorsunuz. Kendinizi geliştirmek size özgüven kazandırır ve sizi bir amaç sahibi yapar. Dürüst olun; kendi kişisel yansımanızdan gözünüzü ayırmadıkça ne kadar başarılı olabilirsiniz?
    ÖNERİMİZ: Ekranın önünde tek başınıza oturacağınıza, neden sanal dünyadaki deneyimlerinizi web üzerinden başkaları ile paylaşarak bağımlılığınızı faydaya dönüştür müyorsunuz?

    ÜÇGENLER ÇOĞUNLUKTAYSA:
    Neredeyse bağımlısınız
    Sosyal ağlar hayatınızın bir parçası olmuş. Kendinizi teknoloji ile oyalıyorsunuz. Bilginiz ve deneyimlerinizi online olarak paylaşmaktan ve kendi reklamınızı yapmaktan hoşlanıyorsunuz. Dijital teknolojinin hayatınızı elinizden aldığını düşünmüyorsunuz ama sizin için artık sadece bir eğlence olduğunu söylemek de zor.
    ÖNERİMİZ: Teknolojik uzmanlığınızı ispatlamak yerine, neden insanlarla biraz da yüz yüze görüşmüyorsunuz? Bir arkadaşınıza evini taşırken yardım etmeye ya da birkaç arkadaşınızla toplanıp makarna partisi vermeye ne dersiniz?

    DAİRELER ÇOĞUNLUKTAYSA:
    Henüz bağımlı değilsiniz
    Hayatınızı teknolojik aletlere bağlı yürütmüyorsunuz. Son model bir cep telefonu ile görülmek gibi bir kaygınız da yok. Ancak son yıllarda telefon etmek yerine kısa mesaj atmayı ya da bir arkadaşınızın ofisine geçerken uğramak yerine e-posta ile haberleşmeyi tercih ettiğiniz de bir gerçek. Uzun toplantılara katılmaktansa, uzun e-posta zincirleri size daha kolay geliyor. Ancak, bunların sonucunda arkadaşlarınızla yüz yüze iletişiminiz azaldı. Son anda yapılması gereken bir iş duyurulduğunda ya da bir arkadaşınız e-posta ile yardım istediğinde hep oradasınız. Bu da sizin fark etmeden ekran önünde fazla zaman geçirdiğinizin kanıtı…
    ÖNERİMİZ: Teknoloji ile kurduğunuz dengeli ilişkiyi aynen koruyun. Sizi teknolojiyi kullanmaya zorlayan avantajlara ve sosyal ağlardaki arkadaşlarınıza direnecek gücünüz var. İş saatlerinde ekran başında uzun saatler geçiriyorsanız, uzaklaşmanızı sağlayacak molalar verin.

    YILDIZLAR ÇOĞUNLUKTAYSA:
    Bağımlılık uzak ihtimal
    Teknolojiyi iş hayatınızda kullanmaya mecbursunuz ancak eğer arkadaşlarınız sizinle gerçekten konuşmak istiyorlarsa, yüz yüze gelmek zorundalar. Size göre fiziksel iletişimin yerini hiçbir şey tutamaz. Sizin için bundan daha iyi bir iletişim yolu yok. Dijital teknolojilere bağlanmaktan hep kaçtınız. Hatta insanların internet ya da cep telefonu mesajlarındaki kabalıkları veya aşırı samimiyetleri sizi hep rahatsız etti. Teknoloji alanındaki gelişmelerin gerisinde kaldığınızı hissediyor olabilirsiniz.
    ÖNERİMİZ: Bağımlı olmamak iyi bir şey ama yine de unutmayın; insanlarla iletişim kurmak için yüz yüze gelmek bazen imkansız olabilir. Günümüz koşullarında internet üzerinden iletişim kurmak da kaçınılmaz. Kendinizi ifade etmek için karşınızda mutlaka birisinin oturması gerekmediği gibi, iletişim kuracağınız her insandan da hoşlanmak zorunda değilsiniz. Özellikle iş hayatında, işinizi kolaylaştıracağı zamanlarda teknolojiden kaçmayın, faydalanın.

  • Ameliyatsız Kıl Dönmesi Tedavisi

    Ameliyatsız Kıl Dönmesi Tedavisi

    Konya Eğitim ve Araştırma Hastanesi Genel Cerrahi Kliniği Şefi Prof. Dr. Osman Doğru, kıl dönmesi hastalığının tedavisi için kendi geliştirmiş olduğu Kristalize Fenol ile tedavi yöntemi hakkında ayrıntılı açıklamalarda bulundu…

    Prof. Dr. Osman Doğru kıl dönmesi hastalığının kronik, günlük aktiviteyi zaman zaman engelleyen bir hastalık olduğunu vücutta en çok bu hastalığa rastlanılan yerin ise kuyruk sokumu bölgesi olduğunu belirtti. Ayrıca bu hastalığa daha nadir olmak üzere göbekte, parmak aralarında, parmak uçlarında, koltuk altında ve hatta iki meme arasında da görülebileceğini ifade etti. Doğru, bu hastalığın vücutta gelişim mekanizması, tedavisi ve korunma yolları hakkında da aşağıdaki bilgileri verdi.

    Kıl dönmesi yanlış biliniyor

    İnsanlarda kıl dönmesi hastalığının gelişebilmesi için kıla ve bu kılın batacağı cilde ihtiyaç vardır. Halk arasındaki yanlış inancın aksine, kıllar cilt altıda ters dönerek büyüyüp orada bu hastalığı oluşturmazlar. Vücuttan dökülen kıllar özellikle kuyruk sokumu bölgesinde toplanır ve buradan orta hatta batarak cilt altında birikmeye başlar. Bazen de ilk deliği kuyruk sokumu bölgesinde bir kıl kökünün gevşeyerek batması oluşturur ve bu oluşan yoldan diğer kıllar girerek hastalığı başlatır. Cilt altına giren kıllarla beraber mikroplar da girer ve gerek kılın kendisi gerekse de mikroplar burada iltihap oluşmasına sebep olur.

    Çok oturanlarda görülüyor

    Çoğu kere hastalar burada iltihap sonucu gelişen apse ile hastalığın farkına varırlar. Hastalığın aktif döneminde hastalar oturmakta güçlük çeker. Şiddetli ağrıya ateşte eklenir ve eğer apse açılmış ise irinli kanlı bir akıntıda başlar. Hastalar ped kullanmak zorunda kalabilirler. Akıntılardan sonra hastalık yatışır gibi görünse de tedavi yapılmadığı sürece bu ataklar belli dönemlerde tekrar eder ve insanları canından bezdirir. Bu hastalık mesleği gereği çok oturan kişilerde görülür.

    Yaygın tedavi şekli ameliyat

    Hastalığın tedavisinde günümüzde en çok uygulanan tedavi şekli ameliyattır. Özellikle doku kaydırma yöntemleri ile yapılan ameliyatlar ile tedavi başarısı daha yüksektir. Ancak en iyi şartlarda bile yapılan ameliyatlarda başarı oranları %85–95 arasındadır. Yani ameliyata rağmen bu hastalık nüksedebilir.

    Ameliyattan sonra gelişen her nüks ondan sonra gelişecek nüks şansını artırır. Yani ameliyattan sonra bu hastalığın tekrar etmesi insanların bu hastalık sebebiyle defalarca ameliyat olmasını gerektirebilir. Çevrenizde bu hastalık sebebiyle 3, 4 hatta 5 defa ameliyat olmuş ama hala tedavi olamamış hastalarla karşılaşabilirsiniz.

    Ameliyatsız tedavide yüzde 95 başarı

    Benim kendi geliştirdiğim ve 15 yıldan beri yaklaşık 300 hastada uyguladığım kristalize fenol tedavisi ise ameliyatsız bir tedavi yöntemidir. Uygulanış biçimi ve tedavi şekli ile dünyada ki ilklerdendir.

    Tedavinin esasını hastalıklı alandaki kılların temizlenmesi ve bu alana kristalize fenolün uygulaması oluşturur. Hastalar hastalıklarının durumuna göre 2 veya 3 haftada bir gelerek bu tedaviyi olurlar. Bu tedavi ayaktan yapılan bir tedavidir ve hastaların iş ve gücüne mani olmaz. Yaklaşık işlem 10–15 dakika sürer ve hastalar bundan sonra günlük işlerine hemen geri dönebilirler.

    Tedavi olurken işine devam et

    Yani tedaviden sonra hastaların yatıp dinlenmesine ihtiyaç yoktur. Ortalama iyileşme süresi 42 gündür. Ancak yukarda da söylediğim gibi hastalar iş ve güçlerine devam ederek ayakta iyileşirler. Bu tedavi için vakit ayırmalarına işlerini bırakmalarına gerek yoktur. Tedavinin başarı oranı % 95’tir ki bu en iyi şartlarda yapılan ameliyatların başarı oranına denktir. Kristalize fenol uygulaması şeklinde yaptığım bu tedavi özellikle birkaç defa ameliyat olmuş ve hala hastalığı devam eden hastalar içinde başarılı bir tedavi metodudur. Defalarca ameliyat olmuş ve iyi olma ümidini kaybetmiş hastalar içinde bir çıkış kapısı, hastalıktan kurtulma şansı olduğunu söyleyebiliriz.

    Kıl temizliği şart

    Bu hastalıktan ve nükslerinden korunmak için kıl temizliği yapmak gerekir. Bunun için hastalar bellerinin ortasından makata kadar olan bölgedeki kılları kıl dökücü merhemler, ağda ya da lazer epilasyon şeklinde temizlemelidirler. Bu hastalığın gelişiminde yukarda da ifade ettiğim gibi kıl en önemli faktördür. Kıl varsa bu hastalık var kıl yoksa bu hastalık yoktur. Bu sebeple kıl temizliği tedavinin olmazsa olmaz, ayrılmaz bir parçasıdır. Hastalar buna oldukça özen göstermelidir. Ayrıca banyo esnasında kuyruk sokumu bölgesinin bir lif kullanarak mekanik olarak da dökülmüş ve burada toplanmış kıllardan temizlenmesi önemlidir.