Etiket: beslenme

  • Gebelik reflüsü

    Gebelik reflüsü

    Gebelik sırasında yaşanan reflü semptomlarının zamanında ve doğru tedavisi yapılmazsa yaşam konforu bozulabilir, süreç keyifsiz bir deneyim haline gelebilir.

    Gebelik döneminde en çok şikayet edilen yakınmalardan biri de reflü. Peki yaşanan bu şikayetin kaynağı ne, kalıcı mı ve nasıl tedavi edilir? Bu soruların yanıtlarını Anadolu sağlık Merkezi’nden iç hastalıkları ve gastroenteroloji uzmanı Prof. Dr. Melih Özel verdi.

    Gebelik reflüsünün belirti ve bulguları neler?
    yemek borusunda, göğüs kemiğinin hemen arkasında mideden boğaza kadar uzanan bölümde yanma, ağıza acı-ekşi tatta bir sıvının gelmesi tipik belirtileri. Bunların dışında inatçı öksürük ve nefes alıp verirken hışırtılı solunumun varlığı gibi tipik olmayan bulgular da gözlenebilir. Gebelerin yüzde 50-80’inde yeni başlayan reflü semptomları veya var olan reflü belirtilerinin şiddetlendiği görülür.

    Hangi anne adayları risk altında ?
    Çok sayıda gebelik öyküsü olan kadınlarda ve ileri yaşta gebeliklerde daha sık ortaya çıkar. Reflünün oluşma mekanizması; özofagus adalesinin hareket fonksiyonları, yemek borusu alt ucunda bulunan ve kapak görevi gören adalenin kasılma gücü ve midenin boşalma işlevleriyle yakından ilişkili. Genişleyen rahim hacminin yarattığı karın içi basınç artışı ve mideye yarattığı baskı da unutulmamalı.

    Tanı için özel bir tetkike ihtiyaç var mı?
    Hastalığın tanısında kullanılan endoskopik tetkik, son derece nadir durumlarda gerekir. Reflü tanısında kullanılan diğer bir yöntem de yemekborusu içinden yapılan pH takibi. yemek borusunun ilaçlı filminin çekilmesi radyasyon etkisi nedeniyle kullanılmaz. Dolayısyla gebe bir kadında reflünün değerlendirilmesi hekimin klinik deneyimlerine dayanır.

    Reflü belirtileri ortaya çıktığında gebe ne yapmalı?
    Hafif reflü belirtileri ve bulguları hastanın diyetini, yaşam tarzını gözden geçirmesiyle kontrol altına alınabilir. Bulantıyı ve kusmayı tetikleyebilecek, kötü kokulu, rahatsız edici gıdalardan uzak kalmak, acı, baharatlı, ekşi gıdaları sınırlamak; soğan- sarımsak ve baharatlı sebzelerden kaçınmak, çay ve kahve tüketimini azaltmak, gazlı ve karbonatlı içeceklerden, meyve sularından uzak durmak, alınabilecek diyetönlemleri.

    Anne adaylarına neler tavsiye edersiniz?
    Akıldan hiç çıkarılmaması gereken önemli unsurlardan biri, hastalar arasında çok önemli farklılıklar olabileceği. Bir gebe kadına çok dokunan yiyecek bir başkasını rahatsız etmeyebilir. Dolayısıyla reflü semptomları olanların kendilerine dokunan yiyecek ve içeceklerle ilgili gözlemde bulunması, not tutması, saptadıkları gıdaları doktoruyla paylaşarak tavsiye istemesinde büyük yarar var.

    Gece yatarken ayakların 20 cm. kadar kaldırılması, sıkı ve karın içi basıncını artırabilecek giysiler giyilmemesi, yemek yedikten hemen sonra yatılmaması gibi önlemler de önem taşır. Hastalığının diyet ve yaşam tarzı düzenlemeleriyle kontrol edilememesi durumunda hekiminiz tarafından gebelikte güvenle kullanılabilecek ilaç tavsiyesi alabilirsiniz.

  • Yaşlı diyeti

    Yaşlı diyeti

    Uzman Diyetisyen Işın Sayın, yaşlıların bazı beslenme kurallarına uyarak kronik hastalıklardan korunup var olan hastalıkları daha kolay yönetebileceğini belirterek, “Gözle görünen yağı azaltın. Yemeklere daha az yağ koyun. Etlerinizi yağsız ve derisiz yiyin. Sofradan tuzu kaldırın” dedi.

    Güzel yaşlanmak ve yaşlılığın tadını çıkarmak için beslenmeye dikkat edilmesi gerektiğine dikkat çeken Sayın, “İnsanın yaşı ilerledikçe ruhu, zihni, becerileri gelişirken, bedenleri ve iç organları da bir o kadar yıpranır. Yaşlı insanların vücut ağırlığı azalır. Hem kaslar eriyip hem de kemikler ve eklemler gücünü kaybettiği için düşme ve kırık riski artar. Hareketler kısıtlandığı için artan yağ oranıyla başa çıkmaları zorlaşır.

    Vücutta su yüzdesi yüzde 60’dan yüzde 50’ye düşer. Tat ve koku hissi azalır, tükürük azalır, ağız ve diş sorunları şiddetlenir, yutma güçleşir, mide, barsak, karaciğer ve safra görevlerini aksatır, bağışıklık sistemi zayıflar, sinir sistemi fonksiyonları azalır, metabolizma hızı yavaşlar” diye konuştu.

    Sayın, yaşlıların bazı beslenme kurallarına uyarak daha sağlıklı ve mutlu olacağını, kronik hastalıklardan korunup var olan hastalıkları daha kolay yönetebileceğini söyledi.

    Diyet kuralları için tıklayın !

    Sayın, yaşlılara şu beslenme uyarılarında bulundu:
    “Gözle görünen yağı azaltın. Yemeklere daha az yağ koyun. 1 kg sebzeye veya 4 porsiyon yemeğe 2 yemek kaşığı zeytinyağı kullanın. Etlerinizi yağsız ve derisiz yiyin. Haftada 2-3 kez düzenli olarak balık yemeye çalışın. Sofradan tuzu kaldırın, yalnızca pişirme esnasında az miktarda tuz kullanın. Margarin, tereyağı, kuyruk yağı, içyağı ve bunlarla yapılan besinleri, hazır gıdaları, bir de sakatatları hayatınızdan çıkarmanız yararınıza olacaktır. Yeşil yapraklı bitkiler, kırmızı ve turuncu renkli meyveleri kanseri önleme yolunda asla ihmal etmeyin. Kuru baklagilleri haftada 3 porsiyon tükettiğinize emin olun.

    Ara öğünlerde ayran, süt, 8-10 adet çerez, çok tatlı olmayan meyveler tüketin. Böylece kanda yükselmesi istenmeyen yağları ve damarlarda plak birikimini azaltarak kalp ve damar sağlığını korumuş olursunuz. Kanın pıhtılaşmasını önler, eklemlerdeki iltihaplanmaları engeller, bağışıklık sistemini güçlendirirsiniz. Yaşlılık döneminde günde en az 1500 ml su tüketilmenizde fayda vardır.

    Azalan vücut suyunu yerine koymaya hücrelerinizin doku ve organların canlılığına yardımcı olacaktır. Mutlaka üç ana öğün yiyin. Eğer mümkün değilse iki ana, üç ara öğünü mutlaka tamamlamaya çalışın. Posalı gıdalar tüketin. Böylece barsak hareketleri düzenli olur ve sizi yaşlılıkta artan kabızlık, diyabet, kalp-damar hastalıkları, şişmanlık, sindirim sistemi kanserlerinden korur.

    Sebze ve meyve tüketiminin artırılması, kurubaklagil ve kepekli tahıllar, yulaf, bulgur, çavdar, esmer yani beyaz olmayan ekmekler ile bu ihtiyaç karşılanır. Güvenli bir beden ağırlığına inin. Buna tüm vitamin ve mineral değerleri hesaplanmış kişiye özel bir sağlıklı beslenme programıyla ulaşılmak çok önemlidir.

    Turşu, salamura, şalgam suyu, soda, maden suyu, hazır çorbalar ve et suyu, tavuk suyu tabletleri evden atın gitsin. Kas ve güç durumunuza uygun açma, germe ve denge amaçlı düzenli egzersizler uygulayın, böylece kemik ve eklemlerinizi darbelere karşı en iyi şekilde tamponlayın.

    Zayıflatan çorbalar için tıklayın !

    Kemiklerinizi D vitamini ile güçlendirmek üzere yaz aylarının güvenli saatleri güneşlenin. Sigara, zaten yeterince alamadığınız vitamin ve minerallere olan ihtiyacınızı arttırır. Sigarayı bırakmak için hiçbir zaman geç değildir.”

    İHA

  • Zayıflatan diyet kuralları

    Zayıflatan diyet kuralları

    Kilo vermek her zaman kolay olmuyor. Kilo vermek için 50 farklı değişiklikle formda vücuda bir adım daha yaklaşabilir, sağlıklı ve zayıf olmanın tadına varabilirsiniz. İşte uygulaması kolay ipuçları…

    Tamamen unutun
    Sık yediğiniz, yağ oranı yüksek bir yiyeceği seçin ve onu 40 gün için tamamen unutun. Bu süre sonunda o yiyeceğin tadı ağzınızdan silinecektir.

    Her zaman düşük kalorilisini seçin
    Örnek: Portakal suyu (l fincan 110 kalori) yerine domates suyu (l fincan 45 kalori) için. Yarım bardak vişne suyunu yarım bardak soda ile karıştırdığınızda kalorisi yüzde 50 düşer.

    Su için
    Daha fazla su içmeye başlamalısınız. Günde en az 8 bardak su içerek işe başlayabilirsiniz. Eğer böyle bir alışkanlığınız yoksa yanınızdan küçük bir su şişesini ayırmayın, bu şişeyi her gördüğünüzde içmek aklınıza gelecektir.

    Sosları unutun
    Salatanıza bir miktar lezzet katmak için döktüğünüz soslar kilo almanıza neden olur. Bu nedenle salata sosu yerine biraz baharat ve bir tatlı kaşığı zeytinyağını salatanıza ekleyebilirsiniz.

    Yemeğin ardından yatağa girmeyin
    Kilo almamak için özellikle akşam yemeğinden hemen sonra yatma alışkanlığından kurtulun, mümkünse akşam altıdan sonra meyve dışında bir şey yemeyin. Gece atıştırmalarından da kurtulun.

    Sık yiyin
    Kilo vermek isteyenlerin düştüğü yanılgılardan biri de çok sık yemek yemenin kilo verdirmeyeceği inancıdır fakat bu yanlıştır. Çünkü beş altı saatte bir mideyi boş bırakmamak metabolizmanızın hızlı çalışmasına neden olur. Bu nedenle az az ve sık sık yemelisiniz.

    Süt için
    Günde üç ya da dört defa süt ve yoğurt ya da peynir gibi süt ürünlerini tüketen kadınlar, tüketmeyenlere oranla yüzde 70 daha fazla yağ yakarlar. Çünkü kalsiyum metabolizmayı hızlandırırken vücuda daha fazla yağ yakması için komut vermiş olur. Bu ürünlerin light olanları ile zayıflama hızınızı arttırabilirsiniz.

    İyi bir uyku
    Yapılan araştırmalara göre geceleri dört saatten az uyuyan kişiler daha çok uyuyanlara oranla kilo alırlar. Çünkü yorgun bir vücut, normal günde yakılan enerjiyi yakamaz ve metabolizması yavaşlar. Bunun için her gün uykunuzu düzenli almaya dikkat etmelisiniz.

    Stresi yenin
    Stresli bir yaşam kilo almanın nedenlerindendir çünkü stresli olduğunuz dönemlerde vücudunuz stres hormonları salgılar ve bu hormanlar karın bölgesindeki yağ depolanmasını sağlayan hücrelerin büyümesine neden olur. Stresi yenmek için sosyal aktivitelerde bulunmalı, kendinizi rahatlatmalısınız.

    Hazır yemekleri unutun
    Hızlı ve çabuk yemek yapmak için aldığınız dondurulmuş gıdalar ya da hazır yemekler içerdikleri katkı maddeleri nedeniyle kilo aldırır. Bu nedenle taze sebzeleri pişirmeyi tercih etmelisiniz.

    Lifli yiyecekleri tüketin
    Çok lifli besinler doyduğunuz hissini verir ve çabuk acıkmanıza engel olur. Beyaz ekmek yerine kepeklisini, beyaz pirinç yerine esmerini tüketin. Lif oranı yüksek mercimek, kuru fasulye, nohut gibi gıdalara öncelik verin. Elbette sebzeleri unutmayın.

    Atıştırmayı bırakın
    Arabanın içinde atıştırıyor musunuz? Telefonla konuşurken bir şeyler yiyor musunuz? Vazgeçin.

    Buzdolabınıza baskın yapın
    Bu baskın her zamanki gibi, bir şeyler atıştırmak için olmasın. Buzdolabının kıyısında kösesinde kalmış bol kalorili yiyecekleri atın. Mutfak dolabınızdaki yağlı cipsleri, mısır gevreklerini ve kuru yemişleri atın. Mutfağınızda sizin için kötü olan bütün yiyecekleri, önümüzdeki 30 gün için, belki de ebediyen yasaklayın.

    Daha çok su ve soda
    Alkolün yerine su ve soda içmeye özen gösterin. Vücudunuzdaki yağ parçacıklarının kaybolduğunu göreceksiniz.

    Çikolata yeme isteğinizi bastırın
    Eğer adet öncesi dönemdeyseniz, çikolata yeme isteğinizi kesinlikle engelleyemiyorsanız, küçük mini barlardan alın veya şekersiz, sıcak kakao, yağsız puding kullanın.

    İşkolik olun
    Gelecek ay şirketin yemekhanesine girmeme kararı alın. Kahve ve çay içmek için ya da kendi getirdiğiniz sandviçi yemenin dışında. Şirketteki doğumgünü ve partilerde şerefe kaldırdığınız kadehin içinde soda olsun.

    Kremayı kesin
    Bir sinema yıldızı, içinde krema kelimesi olan hiçbir şeyi yemediğini söylüyor. Kremalı pasta, kremalı çorba gibi. Çünkü o, krema demenin yağ demek olduğunu biliyor. Bunun tek istisnası, yağsız krem peynir demektir.

    Hangi çorbalar zayıflatır konusu için tıklayın !

    Kalorileri azaltın
    Kalorileri azaltmayı bir oyun haline getirin. Bugün yediklerinizin kalori miktarını hesaplayın, yarın bundan 50 kalori düşün. Öbür gün bir 50 kalori daha düşün. Günde 1200 kalorinin altına düşmemeye dikkat edin.

    Kahvaltı edin
    Hiçbir zaman kahvaltıları atlamayın. Yağsız yoğurdun içine muzu dilimleyin. Pişmiş yulafın içine kuru üzüm koyup yemeyi deneyin.

    Dans edin
    Evde müzik dinleyin. Hareketli müzik tercih edin ve eşliğinde dans etmeyi ihmal etmeyin.

    Asansöre binmeyin
    Önünüze gelen her merdiveni egzersiz yapacağınız bir fırsat olarak düşünün, istediğiniz kiloya gelinceye kadar asansöre binmeyi aklınıza bile getirmeyin.

    Diyet içeceklerden uzak durun
    Diyet içeceklerden uzak durmalısınız. Bu tür içeceklerin içlerinde yapay tatlandırıcı bulunur. Onlar yerine portakal, elma gibi sağlıklı meyve sularından içmelisiniz. Hem sağlığınız açısından hem de kilo açısından birçok uzman diyet içeceklerin içilmemesini tavsiye ediyor.

    Yavaş yemek yiyin
    Fazla kilolular, hızlı yemek yiyenlerdir. Arkadaşlarınızla veya ailenizle ne zaman yemek yerseniz yiyin, yemeği en son bitiren kişi siz olun.

    Sıkı gelen giysilerinizi deneyin
    Her sabah kalktığınızda ilk işiniz üzerinize dar gelen pantolon veya şortları denemek olsun. Bu yiyeceğinize dikkat etmekte, sizi gün boyu motive edecektir.

    Hayallerinizi kutulayın
    İstediğiniz kiloya indiğinizde yapmayı planladığınız her şeyi hatırlatacak bütün fotoğrafları, reklamları, yazıları kesip bir kutunun içine koyun. Bir şeyler atıştırmak istediğinizde ya da jimnastik yapmaya hevesli olmadığınızda kutuyu açıp bakın.

    Yatak odasını yiyeceğe kapatın
    Eğer sizde pek çoğunuz gibi yatak odası dahil, evin her tarafında atıştırıyorsanız, bunu bir kere daha düşünün. Ne kadar çok yerde yemek yemek için kendinize izin veriyorsanız, o kadar çok yemek yiyorsunuz demektir. Bir süre için yemek saatlerinde, yemek odası dışında diğer yerlerde yemek yemeyi kendinize yasaklayın.

    Kendinizi ödüllendirin
    En çok sahip olmak istediğiniz 5 eşyanın listesini yapın. Her l kilo verdiğinizde ve bunu bir hafta koruduğunuzda, kendinize listedeki bir şeyi satın alın.

    Tasarruf yapın
    Gerçekten ihtiyacınız olmayan bir şeyi ne zaman yemek isterseniz, ona vereceğiniz parayı bir kavanozun içine atın. Birkaç hafta sonra paraların çokluğu size ne kadar çok şey yemediğinizi hatırlatacak ve bu para ile kendinize bir hediye alabileceksiniz.

    Aşka dair duygularınızı canlı tutun
    Tutku, kiloları eritir. İkiniz korkmadan restoranlara gitmeye başlayabilirsiniz. Çünkü, aşıkken kim yiyecekleri düşünebilir ki?

    Abur cubur yemeyin
    Verilecek 2-3 kilo bir yanda, kilolarınıza kilo katacak abur cuburlar diğer yanda ve siz bugüne kadar hiç aç kalmasanız da bunlardan bir türlü uzak kalamadınız. Bütün gün yapacaklarınızı planlayın. Sinemaya gidin, yürüyün, kendinizi bir romanın içine gömün ve şekerleme yapın. Ne yaparsanız yapın, yeter ki buzdolabından uzak durun.

    Mayonuzu giyin
    Yılın hangi mevsimi olursa olsun, özellikle yaz aylarında her hafta birkaç kez mayonuzu giyerek boy aynasının karşısına geçin. Bu daha fazla egzersiz yapmanız ve hedefe kilitlenmeniz için size ivme kazandırır.

    Egzersiz yapın
    Egzersiz yapmaya vakit ayırmak size zor gelse de kilo vermek için mutlaka hareket etmeniz gerektiğini unutmamalısınız. Hiçbir şey yapamıyorsanız evdeki duvarlardan yardım alabilirsiniz. 5-10 dakika boyunca kalçanızla duvara çok sert olmadan vurun. Bu kolay ve basit bir egzersiz yöntemidir. Egzersiz yaptığınız sırada televizyon ya da CD’den evde spor yapmanıza yardımcı olacak programlarını izleyebilirsiniz. Böylece neyi, nasıl yapacağınızı bilirsin.

    Ev işleriye meşgul olun
    Ev işleriyle ne kadar meşgul olursanız o kadar çabuk kilo verirsiniz. Çamaşır, bulaşık, yemek, çocuklarla elinizden geldiğince çok uğraşmaya bakın. Böylece sürekli hareket halinde olursunuz.

    Porsiyonlarınızı küçültün
    Tabağınıza konulan yemeğin hepsini bitirmek kötü bir alışkanlığınızsa bundan kurtulmak için küçük tabaklarda yemek yiyerek işe başlamalısınız. Bu göz kandırmacasıyla büyük tabaklarda yediğinizden daha az yemek yer ve tabağınızdakilerin arkanızdan ağlamamasına da olanak tanırsınız. Ayrıca tabağınıza ne kadar az yemek koyarsanız o kadar az yersiniz.

    Kahvaltıyı atlamayın
    Kahvaltı günün en önemli öğünüdür çünkü uyuduğunuz zaman yavaşlayan metabolizmanız tekrar bir şeyler yiyene kadar eski haline dönemez. Güne kahvaltı ile başlayanlar kahvaltı yapmayanlara oranla çok daha fazla kalori yakarlar. Çünkü kahvaltı kasları çalıştırır ve çalışan kaslar kalori yakılmasını sağlar.

    Meyve yiyin
    Yemek yedikten bir ya da iki saat sonra tekrar acıkıyorsanız atıştırmak için meyve yiyebilirsiniz. Meyve bir sonraki öğüne kadar sizin tok hissetmenizi sağlayacaktır.

    Etiketleri okuyun
    Etiketleri okuma alışkanlığı kazanmalısınız. Hangi ürünün içinde hangi yararlı ve hangi kilo aldırıcı madde var, bunların bilgilerini okursanız daha sağlıklı beslenirsiniz.

    Kola ve soda tüketmekten vazgeçin
    Kola ve soda gibi asitli içecekleri tüketmekten vazgeçin Bunun yerine taze sıkılmış meyve sularını içmeye gayret edin.

    Kırmızı et tüketmeyin
    Çok fazla kırmızı et tüketmek kilo vermenizi engeller bu nedenle tavuk, balık, hindi gibi beyaz et tüketmeye dikkat edin.

    Kızartma yerine haşlama tercih edin
    Kızartarak yapılan yemekler yerine haşlanmış, ızgara yapılmış ya da fırında pişmiş yemekleri yemelisiniz.

    Fast food yemeyin
    Modern çağın yiyeceği olarak kabul edilen hamburger, patates kızartması gibi fast food tarzı yiyecekleri yememelisiniz. Bunlardan uzak kalırsanız daha kolay kilo verirsiniz.

    Vücudunuzu tanıyın
    Hangi yiyeceklerin metabolizmanıza zarar verdiğini hangilerinin hızlandırdığını bilirseniz daha kolay kilo verebilirsiniz.

    Yemeğe salata ile başlayın
    Yemeğe çorba ya da salata ile başlamanız açlığınızın bastırılmasını sağlar. Böylece ana yemekten daha az yersiniz. Özellikle sebze çorbaları (domates, brokoli vs.) tok hissetmenizi sağlar.

    Yemekten sonra tatlı yemeyin
    Yemekten sonra tatlı yeme alışkanlığınızın önüne meyve yiyerek geçebilirsiniz. Böylece tatlı yeme isteğinizi de azaltmış olursunuz

    Göz zevkine önem verin
    Salata yemeyi sevmiyorsanız kendinize şık bir salata tabağı alın ve salatalarınızı bu tabakta yiyin. Hem göz zevkiniz hem de kilolarınız için daha yararlı olacaktır.

    Şekeri unutun
    Şekerli besinler kan sekerinin kısa sürede artmasına ya da düşmesine neden olur. Bu nedenle tatlı yedikten sonra tekrar tatlı yeme ihtiyacı duyarız. Şekerin fazlası vücutta yağ olarak depolandığı için mümkün olduğunca az tüketilmelidir.

    Tuzu kesin
    Tuz, vücutta su tutulmasına neden olur ve şişkinlik hissi yaratır. Ayrıca tuzun iştah açıcı bir özelliği olduğundan, sofrada tuz kullanmamak ve pişmiş yemeklere fazladan tuz eklememek gerekir.

    Dışarıda yemeyin
    Restoranlarda ya da ev dışında yenilen yemekler kilo aldırıcı olabilir. Bu nedenle dışarıda yemek zorunda kaldığınız zamanlarda salata ya da ızgara yemekleri yiyin.

    Alışverişte kendinizi kaybetmeyin
    Market alışverişine çıktığınızda aç olmamaya dikkat edin çünkü aç olduğunuzda canınız her şeyi almak ister ve eve geldiğinizde dolabınızın zararlı yiyeceklerle dolduğunu görürsünüz. Böyle bir dolaba karşı koymak ise zordur. Bu nedenle tok bir şekilde sağlıklı yiyecekler almaya ve bir liste yapıp o listeden dışarı çıkmamaya dikkat edin.

    Sofraya oturun
    Yemek vaktinde mutlaka sofraya oturun çünkü ayakta ya da televizyon karşısında yemek yediğinizde doyduğunuzu anlamaz ve daha çok yersiniz.

  • Türkiye’de kadınlar kalbinden dertli

    Türkiye’de kadınlar kalbinden dertli

    Avrupa’da kalp ve damar hastalıkları ile koroner kalp hastalıklarından kaynaklanan ölüm oranlarında Türk kadınları ilk sırada yer alıyor

    Kocaeli Üniversitesi (KOÜ) Kardiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Dilek Ural, Türk kadınlarında kalp ve damar hastalıklarından ölüm oranının gelişmiş ülkelere göre çok daha yüksek olduğuna dikkati çekerek “Avrupa’da kalp ve damar hastalıkları ile koroner kalp hastalıklarından kaynaklanan ölüm oranlarında Türk kadınları ilk sırada yer alıyor. Ayrıca bu, yaşıtların ve hemcinslerinden ortalama 8-10 yıl daha erken gerçekleşiyor” dedi.

    Ural, bunun en önemli nedeninin, kalp ve damar hastalıklarına yol açan risk faktörlerinden hipertansiyon, kolesterol yüksekliği ve sigaradan ziyade özellikle kilo fazlalığı ve diyabet riskinin fazlalığına bağlı olduğunu anlattı.

    Türkiye’de diyabet sıklığının yüzde 14’leri bulduğunu, bunun da çok ciddi bir oran olduğunu vurgulayan Ural, “Özellikle Kocaeli ve bölgesinde yapılan çalışmalarda, erişkinlerin yüzde 50’sinde, ’şişmanlık’ dediğimiz derecede kilo fazlalığının olduğunu görüyoruz. Sadece yüzde 18 civarında az bir grup gerçekten normal kilolu” diye konuştu.

    Ural, buradaki en büyük sıkıntının, kadınların evlilikle beraber daha hareketsiz bir hayata girmeleri ve hamilelikte aldıkları kiloları doğumdan sonra verememelerinden kaynaklandığına dikkati çekerek, “Yine en önemli sorunlardan bir tanesi, yanlış beslenme ve egzersiz eksikliği. Bunlar arasında en zor mücadele edileni egzersiz eksikliği” ifadelerini kullandı.

    ‘EGZERSİZ YAŞAM TARZI OLMALI’

    Prof. Dr. Ural, Türk toplumunda kalp ve damar hastalıklarını önlemenin en önemli yönteminin, egzersiz ve doğru beslenme alışkanları edinmek olduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti:

    “Erkeklerimizden farklı olarak, kadınlarımız arasında sigara alışkanlığı çok yüksek değil. Özellikle Sağlık Bakanlığı’nın sigara ile mücadelede yürüttüğü başarılı kampanyalar sonrasında gerçekten önemli ölçüde kalp ve damar hastalığı risk faktörünü çok ciddi oranda azaltmayı başarabildik. Şu anda bakanlığın da üzerinde en çok durduğu konu, obezite ve kilo fazlalığı. Bu son derece doğru bir hedef. Çünkü şu anda sağlığımızı en fazla tehdit eden durum bu.”

    AA

  • Sigara diyeti ve kilo

    Sigara diyeti ve kilo

    Sigaraya bağlı olarak gelişen ve günden güne sigara tiryakileri için olduğu kadar, pasif içicileri de tehdit eden hastalıklar, sağlıklı yaşamın önünde ciddi birer engel olarak karşımıza çıkıyor. Memorial Antalya Hastanesi Beslenme ve Diyet Bölümü’nden Dyt. Berna Ertuğ, sigaranın sağlığa zararlarını en aza indirmek için beslenme düzeninde dikkat edilmesi gereken noktalar hakkında bilgi verdi.

    Nikotin sindirimi yavaşlatıyor
    Türkiye’de her iki erkekten birinin sigara içtiğini, kadınlarda ise bu oranın daha az olduğunu ifade eden Dyt. Ertuğ, “Kalp ve dolaşım sistemi hastalıklarının, akciğer ve solunum yolları hastalıklarının oluşumunda en temel etken tütün kullanımı ya da sigara dumanına maruz kalmaktır. Sigaranın içinde bulunan nikotin sindirimi yavaşlatırken, kalp atışlarını hızlandırır. Kan basıncının artması, pıhtılaşma riskini de artırırken; organlara yeterli kan dolaşımı da engellenmiş olur. Sigara içen kişinin kanında oksijen taşıma kapasitesinin de azalmasıyla hücreler düzenli olarak çalışamaz hale gelir. Yetersiz sindirilen besinler etkin şekilde kullanılamadığında ise beslenme olumsuz etkilenmektedir” dedi.

    Bol portakal ve kivi tüketin

    Dyt. Ertuğ, sigara kullanımının beslenme alışkanlığı ve fiziksel aktivite üzerinde de olumsuz etkilerinin olduğunu söyledi ve ekledi “İştahın azalması, öğünlerin atlanması, sigara eşliğinde kafeinli ürünlerin tüketiminin artması sigara içenlerin sağlığını etkileyen ortak unsurlardır. Sigaranın gösterdiği zararlı etkilere karşı; portakal, kivi, limon, mandalina, domates, kuşburnu, havuç, kayısı ve yeşil yapraklı sebze ve meyve tüketerek önlem alınabilir”

    Sigarayı bırakınca iştahınızın açılmasından korkmayın
    Sigarayı bırakma isteğine karşın, kilo alma endişesinin kimi zaman ağır bastığına değinen Dyt. Ertuğ, “Sigara kullanımında tütünün tat alma duyusunu azaltması, kişideki iştahı da etkiler. Sigarayı bırakmakla daha iyi hissedilen tatlar, kişiyi yemeğe yöneltir. Özellikle yüksek kalorili besinlerin tüketildiği bu geçiş döneminde, nikotin eksikliğinden dolayı metabolik hızın da düşmesiyle kilo alımı başlar. Hayatı tehdit eden hastalıkların temelinde yer alan sigarayı bırakmak için kişinin iradesi ve çevrenin desteği çok önemlidir. Uzman hekim ve diyetisyenlerin kontrolünde, eksilen nikotinin yerine alınabilecek ilaçlar ve besinlerle de bu süreç daha rahat bir şekilde başarıyla sonuçlanabilir. Sağlıklı kiloyu korumak adına alınacak önlemler konusunda mutlaka bir beslenme ve diyet uzmanına başvurulmalı, sigarayı bırakma dönemi ve sonrası takip edilecek bir beslenme programı için destek alınmalıdır” dedi.

    Sigarayı bırakınca kilo almamak için ne yapmalı?

    Sigarayı bırakında iştah açılır, metabolizma yavaşlar mı? Sigarayı bırakan ve kilo almak istemeyen biri nasıl beslenmeli? Dilara Koçak anlatıyor.

    Sigarayı bırakmak isteyen ama birçok nedenle bırakamayan daha doğrusu bırakamayacağına inananların sayısı çok fazla. Ancak, sigara içmeye devam eden bu kişilerin önemli bir kısmı da, sigarayı iştah kesici, metabolizma hızlandırıcı olarak görüyor. Özellikle de hanımlar. Peki, bunlar doğru mu?

    Ağustos ayında yapılan yeni bir çalışmaya göre sigara içen ve kilo vermeye çalışan insanlar, kilo alırım endişesiyle sigarayı bırakmaya çekiniyor. Özellikle kilo sorunu olan kadınların bu duygusu erkeklere göre daha dikkat çekici seviyede bulunuyor. Birçok insan kilo kontrol mekanizması olarak sigara içiyor ve kilo alma korkusundan dolayı sigarayı bırakmaya karşı. Kilo sorunu olan ve sigara içen kadınlar, kilo sorunu yaşamayan kadınlara oranla sigarayı bırakmayı pek düşünmüyor. Bir yıl süren bu araştırmaya göre sigarayı bırakmak için bir kadının motivasyonu, sigarayı bıraktıktan sonra kilosunu kontrol edebilme güvencesiyle doğru orantılıdır. Yani sigarayı bıraktıktan sonra kilo almayacağını garantiliyor ise bu konuda kendine güveniyor ve sigara bırakma programına daha kolay katılıp daha çabuk uyum sağlıyor.

    Beslenme eğitimi alan kendine güveniyor
    Sigara bırakmadan önce beslenme eğitimi alan kişi sigarayı bırakmaya daha istekli oluyor. Bu istek başarıyı getiriyor.
    Kadınlar sigara ile kilo kontrolü yapabileceğini düşünüyor.

    Bu araştırmaya katılan kadın içicilerin yaklaşık yüzde 50’si ve erkeklerin yüzde 25’i sigara içmenin kendi vücut ağırlıklarını kontrol etmede yardımcı olduğunu düşünüyor. Kilo alma konusunda sıkıntılar, sigarayı bırakmaya engel olabiliyor, bu düşünce biçimini değiştirmek için beslenme davranışı ve egzersiz yönlendirmesi öncelikli olmalı.

    NEDEN KİLO ALINIR?

    Sigarayı bırakanların kilo almalarının tek nedeni, metabolizmanın yavaşlaması değildir. Bazı davranışlar kilo almanın daha önemli sebepleridir.
    Sigara birçoğu için ‘yemek bitiş sinyali’dir. Özellikle kalabalık masalarda kişiler farkında olmadan ihtiyaçlarından fazla yemek yiyebilir. Kişi karnı doyduğu anda bir sigara yakar ve yemekten uzaklaşır. Sigarayı bırakınca bu alışkanlık ve beyne komut verme, bir süre sonra fazla yemekle sonuçlanır.
    Sigara bırakılınca nikotinin vücuttan atılması sürecinde bazı kan şekeri düzensizlikleri oluşabilir. Bu da sürekli yeme ihtiyacı doğurur.
    Boşluk hissi, genelde yemekle doldurulmaya çalışılır. En büyük tehlike, avuç avuç kuruyemiş, çekirdek gibi yağlı gıdalar yemektir. Oysa salatalık, kereviz sapı, domates ve meyve, yağ içermediği ve düşük kalorili olduğu için, daha sağlıklı atıştırmalıklardır.

    SİZİN DİYET LİSTENİZ HANGİSİ?
    Bundan böyle her pazar günü örnek bir diyet listesini sizinle paylaşacağım. Bunun için bana hikayenizi gönderebilirsiniz. Bu hafta sigarayı yeni bırakan ve kilo almak istemeyen 40 yaşında, haftada üç gün yürüyüş yapan ve kolesterolü yüksek olan Esra Hanım’ın örnek mönüsünü sizinle paylaşacağım. Haftaya pazar, hipolglisemi diyeti var.

    sigara_diyet

     

    sigara_diyet_kilo

    diyet_sigara

    Dilara Koçak, Milliyet Cadde

  • Evlilik Kalbe İyi Geliyor!

    Evlilik Kalbe İyi Geliyor!

    Bir taraf evliliğin hayata olumsuz etkilerinden bahsetse de araştırmalar aslında evliliğin hayat kurtardığını ortaya koyuyor. Evliliğin hem kalp sağlığı yönünden, hem de kalp krizine bağlı ölümleri azaltması açısından kalbe iyi geldiği söyleyen Liv Hospital Kalp Sağlığı Kliniği’nden Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Alp Burak Çatakoğlu, 14 Şubat Sevgililer Günü öncesi evliliğin yararlarından bahsetti.

    Evlilik hem kadında hem de erkeklerde kalp krizi riskini azaltıyor. Daha önce yayınlanmış bazı çalışmalarda, evliliğin kalp hastalıkları yönünden riski azaltıcı etkisi gösterilmişti ama bunlar daha çok erkek hastalar üzerine yoğunlaşmıştı. ‘Europan Journal of Preventive Cardiology’ de yayınlanan yeni araştırmaya göre hem kadın hem de erkeğin akut koroner olaya bağlı bir kalp krizi ve ölüm olasılığının belirli oranda azaldığı ortaya çıktı.

    Bekarlık sultanlık değilmiş

    Finlandiya’da yapılan bu araştırmaya göre her iki cinsiyette ve tüm yaş gruplarında, evli olanlarda akut koroner olaya bağlı bir kalp krizi ve ölüm olasılığının belirgin olarak azaldığı vurgulanıyor. Özellikle orta yaşlı evli ve birlikte yaşayan çiftlerde akut olaydan sonraki süreç çok daha olumlu seyrediyor. Araştırmada 1993 ile 2002 arasında kalp krizi geçirmiş 15.300 hasta incelendi. Bu hastalardan 7.700’ü ilk 28 gün içinde hayatını kaybetti. Bekar olan erkeklerde kalp krizi gelişme ihtimali evli olanlara göre yüzde 58-66 daha yüksek bulundu. Kadınlarda da bu oran yüzde 60-65 daha yüksek saptandı. Kalp krizine bağlı ölüm oranlarının ise bekar olanlarda çok daha yüksek olduğu gözlendi. Bekar erkeklerde kalbe bağlı ölüm oranı evli erkeklere göre yüzde 60-68 daha yüksek saptanırken bekar kadınlarda bu oran yüzde 71 daha fazlaydı. Bekarlığın sultanlık olmadığını bu çalışmayı referans göstererek vurgulamak yanlış olmaz. Sağlıklı bir kalp için önce kalbi sevgi ve aşkla dolduracak bir eş bulmak önemli.

    İşte nedenler

    Yalnız yaşayan insanın yemek alışkanlıkları ve hayat düzeni sağlıklı olmaz. Ayrıca günün getirdiği zorlukları da paylaşacağı bir eşi olmaması nedeniyle hayatın yükünü tek başına omuzlar.

    Birlikte yaşayan çiftler birbirlerine özen gösteriyorlarsa, hem yemek alışkanlıkları daha sağlıklı olur, hem de bir hastalık ile karşı karşıya kaldıklarında daha titiz bir bakım sağlanır.

    Çiftler el ele yürüyüşlere de çıkıyor, günlük egzersizlerini yapabiliyorlarsa sonuçlar kalp sağlığı yönünden daha da başarılı olur. Sağlıklı bir kalp için mutlu ve sevgi dolu bir evlilik artık reçetelerimize yazılabilir.

    Bekar insanların sosyo-ekonomik düzeyi daha düşük olabilir.

    Evli insanların ekonomik düzeyi daha iyi, daha sağlıklı yaşıyorlar, sosyal çevreleri var ve destek alma ihtimalleri daha yüksek.

    Evli çiftlerin ambulans çağırmaları daha kolay oluyor. Evli insanların hem hastane hem de eve çıktıktan sonraki süreçlerinde bakım ve tedavileri daha başarılı oluyor. Bekar veya yalnız yaşayanların sağlıkları ile takipleri yetersiz kalabiliyor. Günlük ilaç takibi, kolesterol düşürücü veya tansiyon ilaçların düzenli alımı aksayabiliyor.

  • Kadınlar nasıl beslenmeli ?

    Kadınlar nasıl beslenmeli ?

    Kendinize değer vermenin bir yolu da sağlığınıza özen göstermektir. Sağlığınıza özen göstermenin en temel adımları sağlıklı beslenme ile atılır. Kadınlar; çocukluk dönemlerinden genç kızlığa, gebelik dönemlerinden emzirme sürecine ve menopoz yolculuğunda beslenme tarzlarına özen göstererek daha sağlıklı ve mutlu bir yaşama merhaba diyebilir. Kadınlık yolculuğunda döneme özgü beslenme, kadına sağlık katar.

    ERGENLİK SÜRECİNDE;
    Vücut yağlanması ergenlik döneminde arttığından ötürü kızlar vücut yapılarının değişmesinden rahatsızlık duyabilir. Bu dönemde vücut algısının değişmesi ve zayıf olma isteğinin artması karşılaşabilecek riskler arasındadır. Anoreksia nervosa veya bulimia nervosa gibi yeme bozukluklarının ortaya çıkmaması için bedeni ile ilgili değişikliklerin sebepleri ergene açıkça anlatılmalıdır.

    Ergenlik döneminde kemik ve kas gelişimi halen sürmektedir. Bu nedenle proteinli yiyeceklerin düzenli ve yeterli tüketilmesi önemlidir. Kemik gelişimi için günde 2 su bardağı süt veya yoğurt, 1–2 dilim peynir tüketilmelidir. Kas gelişimi için her gün et, tavuk, balık grubundan bir besin beslenme programında yer almalıdır. Vejetaryen kızların veya et grubu besini sıklıkla alamayan kişilerin protein ihtiyaçlarını karşılamak için yumurta ve kuru baklagillere beslenmelerinde sıkça yer vermeleri gerekir.

    Yanlış beslenme alışkanlıkları bu dönemde değiştirilmelidir. Eğer ergenin kızartma-kavurma, fast-food tüketme alışkanlığı varsa, bu alışkanlıkları değiştirmek için kendisine destek olunmalıdır. Sağlıklı beslenmenin temel ilkelerini öğrenmesi için bu süreçte bir diyetisyenden yardım alınabilir.

    Bu dönemde zayıflama isteği ile karbonhidratlı besinlerin (ekmek, pirinç, makarna, patates gibi) tamamen beslenme düzeninden çıkartılması sık gözlenen bir durumdur. Fakat vücudun temel enerji kaynağı karbonhidratlardır. Bu nedenle her gün en az 3-4 porsiyon kadar karbonhidratlı besin tüketilmelidir. Beyaz ekmek ve rafine tahıl ürünleri yerine tam tahıl ekmeklerine ağırlık verilmelidir.

    GEBELİK DÖNEMİNDE;
    Gebelik sürecinde gereğinden fazla veya gereğinden az kilo almak bebeğin sağlığını tehlikeye atabilir. Bu nedenle yeterli ve aylara göre dengeli kilo kazanımı sağlanmalıdır.

    Gebelik döneminde, bebeğin büyüme ve gelişmesi için yeterli miktarda enerji almak gerekir. Gebeliğe normal başlayan kişiler için günlük 300 kalori, gebeliğe zayıf başlayan kişiler için günlük 500 kalori yüksek almak yeterlidir.

    Günlük protein alımının yeterli olması gerekir. Gebelerin beslenmesinde her gün et, tavuk, balık, yumurta, kuru baklagiller gibi protein içeren besinler yer almalıdır.

    Günlük alınan enerjinin %30’unun yağdan gelmesi gereklidir. Salatalara ve sebze yemeklerine katılan sıvı yağlar ve hayvansal içerikli gıdalarda yer alan doymuş ya asitleri yeterlidir. Kızartma ve kavurma tüketmek sağlık açısından zararlı olan trans yağların alınmasına neden olur.

    Günlük karbonhidrat tüketimi yeterli olmalıdır. Beyaz ekmek yerine tam tahıl ekmekleri tercih edilmelidir. Fakat demir yetersizliği durumu varsa, kepekli ekmek türlerinden kaçınılmalıdır.

    Günde 3 su bardağı kadar süt veya yoğurt tüketilmelidir.

    Çiğ et içeren yemeklerden (sushi, çiğ köfte gibi), içi çiğ kalmış etlerden uzak durulması gerekir. İyi pişmemiş veya çiğ olan etler, besin zehirlenmelerine ve zararlı bakterilerin bulaşmasına neden olabilir.

    Gebeliğin son dönemlerinde ödem sorunu oluşabilir. Ödemden korunmak için az tuzlu bir beslenme şekli benimsenmelidir. Yemeklerden ve ekmekten gelen tuz gebe için yeterlidir. Ekstra tuzluk kullanılmasına gerek yoktur. İyotlu tuz tercih edilmelidir. Tuz yemeklere ateşten alındıktan sonra ilave edilmeli ve karanlık ortamda saklanmalıdır.

    Günlük sıvı ihtiyacı karşılanmalıdır. Su, ayran, taze sıkılmış meyve suyu ve ıhlamur gibi içecekler tercih edilebilir.

    Bazı bitki çayları, rahim kasılmalarına neden olabileceği için doktora/diyetisyene sorulmadan kullanılmamalıdır.

    Asitli içeceklerden mümkün olduğunca kaçınılmalıdır. Bazı tatlandırıcı türleri plesentadan bebeğe geçebildiğinden ötürü tatlandırıcı içeren ürünler tercih edilmemelidir.

    Çay, kahve gibi kafeinli içecekler sınırlı tüketilmelidir. Gebelerde günlük güvenli kafein alma sınırı 300 mg’dır.

    Çay ve kahve gibi içecekler yemeklerden en az 45 dakika sonra fazla demli veya çok yoğun olmayacak şekilde tüketilebilir.

    Gebenin doktor kontrollerinin yanı sıra diyetisyenden de yardım alması sağlıklı bir gebelik ve bebeğin besinsel ihtiyaçlarının karşılanması açısından önemlidir.

    Gebe, kireç, toprak gibi besin olmayan cisimlere aşeriyor veya bunları tüketiyorsa en kısa zamanda doktora başvurulmalıdır.

    BEBEĞİNİZİ EMZİRİRKEN;
    Süt miktarını arttıran en önemli etmen günlük sıvı tüketimidir. Emziren bir annenin günde 3 litre kadar sıvı tüketmesi gerekir.

    Yanlış bilinenin aksine şekerli gıdaların süt üretimi arttırması söz konusu değildir. Beyaz şeker boş enerji kaynağı olduğu için mümkün olduğunca sınırlı tüketilmelidir.

    Kafein ve nikotin, süte geçerek bebeğinizin uyku sorunu yaşamasına neden olabilir. Bu nedenle kafeinli içecek tüketiminde aşırıya kaçılmaması ve sigara içilmemesi önemlidir.

    Yeterli ve dengeli beslenmek, süt kalitesini arttırır. Her gün süt ve süt ürünleri, et çeşitleri, sebze-meyveler ve tahıl ürünleri düzenli olarak ve karışım halinde tüketilmelidir.

    İlk altı ay kesinlikle zayıflama diyeti yapılmamalıdır. Altı ay sonrasında günlük enerji ihtiyacını karşılayan sağlıklı bir beslenme planı uygulanmaya başlayabilir.

    Anne Sütünü Arttıran Komposto tarifi için tıklayın !

    MENOPOZ DÖNEMİNDE;
    Kemiklerden kalsiyum çekilmeye başladığı için kalsiyumdan yeterli bir beslenme planı uygulanmalıdır. Günde 2 su bardağı kadar süt veya yoğurt tüketilmelidir.

    Bu dönemde kan kolesterolünün yükselme riski arttığından ötürü yarım yağlı veya yağsız süt ürünleri tercih edilmelidir.

    Katı yağ tüketimi mümkün olduğu kadar azaltılmalıdır. Etlerin yağlı kısımları, tavuk ve hindinin derisi, kaymak, mayonez gibi yağlı soslar, kızartma ve kavurma usulü pişirilmiş besinler tercih edilmemelidir.

    Östrojenin azalması nedeniyle bu süreçte kilo alma ve özellikle karın bölgesinde yağlanma sorunu ortaya çıkabilir. Bu nedenle sağlıklı beslenme alışkanlıklarının sürdürülmesi ve düzenli fiziksel aktivite yapılması gerekir.

    Kilo vermek amacıyla çok düşük kalorili diyetler yapılmamalıdır. Bir diyetisyenden yardım alınabilir.

    Tüm kadınların 8 Mart “Kadınlar Günü” kutlu olsun!
    Diyetisyen ve Yaşam Koçu Gizem ŞEBER

  • Tok kalmak için öneriler

    Tok kalmak için öneriler

    Aç kalamıyoruz diye yarıda kestiğimiz diyetlere son! İşte, Uzman Diyetisyen Selahattin Dönmez’den tok kalmak için öneriler…

    Çoğumuz-diyet yapmanın aç kalmakla aynı anlama geldiği yanılgısına düşüyoruz. Oysa fazla yemeye gerek kalmadan tok kalmanın yollarını bulabiliriz. Uzman Diyetisyen Selahattin Dönmez, “Fark Etmeden Diyet” adlı kitabında, tok kalmak için öneriler veriyor.

    Dönmez, glisemik indeksi “Yenilen herhangi bir besinin kan şekerini yükseltme yeteneği” olarak tanımlıyor. “Tükettiğiniz besin, kan şekerini ne kadar uzun zamanda ve az miktarda yükseltiyorsa besinin glisemik indeksi düşük denir” diyor.

    Buna göre glisemik indeksi düşük besinler daha uzun süre tok kalmayı sağlıyor. Ancak besinin glisemik indeks değerini etkileyen birçok etken var. Besinin içindeki nişasta miktarı, posa türü, pişirme ve hazırlama şekli, protein ve yağ miktarı gibi… İşte, Selahattin Dönmez’den tok kalma önerileri…

    Pişirme şekli 
    Örneğin karbonhidrat içeriği yüksek olan patatesi haşlarken oluşan glisemik yanıt, fırınlanmış patatese göre daha yüksektir. Bu nedenle besinleri fırınlayarak tüketin.

    Nişasta içeriği
    Kurubaklagiller, tam taneli tahıllar (pirinç, buğday, mısır vb.) makarna, kuskus, muz, ekmek yüksek oranda nişasta içerirler ve glisemik indeksleri düşüktür. Saflaştırılmış ve basit şeker içeren besinlerden kaçının.

    Protein-yağ içeriği 
    Besindeki protein ve yağ miktarı besinin mideden boşalımını geciktirir ve glisemik yanıta cevabı da düşük olur. Örneğin yağlı sütler light süte oranla daha düşük glisemik yanıt verirler.

    Lif içeriği 
    Besinin posa içeriği arttıkça sindirimi gecikir ve glisemik yanıtı da düşük olur. Kepekli besinlerin saflaştırılmış besinlere oranla glisemik indeksleri düşüktür.

    Örneğin kepekli ekmek, çavdar ekmeği, kepekli pirinç, kuru fasulye, mercimek, nohut, soya fasulyesi, iç bakla, elma, greyfurt, portakal, şeftali. Besinin lifinden yararlanmak istiyorsanız kabuklarını soymadan tüketiniz.

    Hazırlama şekli 
    Yine besinleri parçacıklar halinde, püre yaparak, suları çıkartılarak tüketmek glisemik yanıtı artırır. Meyveleri, suyu yerine bütün olarak tüketmek, patatesi püre yerine fırınlayarak bütün tüketmek, makarnaları küçük parça yerine (boru, kelebek, spiral) spagetti olarak tüketmek glisemik indeksi düşürür ve daha kolay kilo vermenize yardımcı olur.

    Dikkat!
    Besinleri bütün halde tüketin, parçalara ayırmayın. Besinleri pişirirken mümkün olduğunca kendi suyu veya çok az su ile düdüklü tencere ya da buharda pişirin.

  • Zayıflamak için tüyolar

    Zayıflamak için tüyolar

    En zayıf haliniz

    Aynı fikir, ancak bu sefer ters çevrilmiş   şekilde. Bu çekici bir poz, alımlı görünmenizi sağlayan bir fotoğraf. Neden mi? Çünkü, bazı   insanlar bununla daha çok motive olabiliyor.   Siz hangisinden etkileniyorsanız, o fotoğrafı kullanabilirsiniz.

    Mutfakta dar jean’ler

    Dar jean’lerinizi mutfağa ya da kilere asın. Böylece buzdolabında nelerin olduğunu görmek üzere mutfağa giderken onları fark edersiniz.10 saniyelik tat alma hazzınızın aslında asıl amacınızın ters yönünde hareket ettiğini görürsünüz. Günün sonunda, hiçbir şey zayıf olmaktan aldığınız hazzın yerini tutmayacaktır.

    Böylece kilo verme isteği her an gözünüzün önünde olur…

    Egzersiz yapmak zorunda olduğunuz halde mazeretler yaratıp spora gitmeyi erteliyor musunuz? Kocaman tabaklarla yemeniz gerekenden çok daha fazlasını kontrolsüzce tüketip ertesi gün pişmanlıkla mı uyanıyorsunuz? Bu kısır döngü ve hissettikleriniz   konusunda yalnız değilsiniz. Çözüm adına neler yapabileceğinize bir bakalım.

    Test jean’leri

    Eğer fazla yeme eşiğindeyseniz ya da ihtiyaç duyduğunuzu bildiğiniz halde egzersiz yapmıyorsanız, test jean’lerinizi deneyin. Bazıları için kaç kilo olduğu değil, ne kadar iri ya da küçük hissettiği daha önemli olabiliyor. Test jean’ler biraz sıkı gelmeye başlıyorsa, hiç tereddüt   etmeden, bir kurabiye azaltabilirsiniz ya da hemen spor ayakkabılarınızı alıp koşmaya  gidebilirsiniz.

    Asılı notlar

    Bazı zamanlar kendinizi buzdolabının kapağını açarken ve dolaptaki her şeyi gözden geçirirken mi buluyorsunuz? Ya da akşam yemeğinizi yemenize rağmen, derin dondurucudaki sevdiğiniz tatlar    aklınızı çeliyor. O zaman buzdolabının üzerine ya da kilere notlar asmak işinize yarayacaktır. “Bu kurabiyeyi yememeliyim”, “Bu kurabiyeyi  yemenin  sonucu: KİLO ALMAK” şeklinde ifadeler yazabilirsiniz.

    En kilolu olduğunuz fotoğraf

    Böyle bir fotoğrafınız varsa onu her zaman görebileceğiniz bir yere koyun. Bu sayede her gördüğünüzde ‘fit olma’ isteğinizi hatırlarsınız. Eğer yemekler sizin için meseleyse, bu fotoğrafı mutfağa koyun. Buzdolabının, derin dondurucunun, mutfak tezgahının üzerine olabilir.  Burada önemli olan, yemek öncesi görebileceğiniz bir yerde olması. Ve gördükten sonra ne kadar yemek yiyeceğiniz konusunda etki yaratabilmesi. Bu fotoğrafı çalar saatinizin yanına da koyabilirsiniz. Sabah erken bir saatte çalmaya başladığında ve siz de onu her ertelediğinizde, uyanmanızı, yataktan kalkmanızı, egzersiz yapmak için  hazırlanmanızı sağlayacak bir şekilde konumlandırabilirsiniz.

    Dilara Koçak

    Diyet – sağlıklı beslenme için tıklayın !

  • “Hamile kaldım dişlerim gitti” demeyin!

    “Hamile kaldım dişlerim gitti” demeyin!

    Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Zeynep Yeşil Duymuş, halk arasında yaygın olan ‘gebe kaldım, dişlerim gitti, bir çocuk, bir diş’ söyleminin kesinlikle doğru olmadığını belirterek, ”Hamile kalmak isteyen kadınlar, hamilelik öncesi ağız ve diş sağlığı yönünden kontrollerini yaptırmalı” dedi.

    Duymuş, Türkiye’de koruyucu hekimliğin henüz istenilen seviyede olmadığını, insanların bıçak kemiğe dayanmadan, dişi ağrımadan doktora gelmediğini, bunun da diş kayıplarına neden olduğunu anlattı.

    Belli aralıklarla yapılacak kontrollerin dişlerde ağrı aşamasına geçilmeden tedavi olanağı sağladığını ve çok daha başarılı sonuçların elde edildiğini vurgulayan Duymuş, ”Ağızdaki bir bozukluk, iltihap, bütün vücudu, mideyi, hatta kalbi etkileyecek kadar etkin olabiliyor. Bu yönü ile ihmal etmeden kesinlikle tedavi edilmesi gerekiyor. Tedavi kesinlikle antibiyotik, ağrı kesici olarak değerlendirilemez. Uzman hekimler aracılığıyla sebepler ortadan kaldırılmalı. Koruyucu tedbirler en başta uygulamaya konulmalı” ifadelerini kullandı.

    Hamilelik öncesi kadınlara önerilerde bulunan Duymuş, ”Hamile kalmak isteyen kadınlar, hamilelik öncesi ağız ve diş sağlığı yönünden kontrollerini yaptırmalı. Hanımların ağızlarındaki bütün problemleri giderdikten sonra hamile kalmaları gerek. Hamilelik süreçlerinde de kesinlikle ağız sağlığını ihmal etmemeleri, dişlerine bakmaları, fırçalama ve ağız sağlığına çok dikkat etmeleri gerek” diye konuştu.

    Hamile kaldıktan sonra müdahalenin zor olduğunu ifade eden Duymuş, ”Halk arasında yaygın olan ‘gebe kaldım, dişlerim gitti, bir çocuk, bir diş’ söylemi kesinlikle doğru değil. Problem annenin ağız sağlığını ihmal etmesi. Hamilelikle ilgilenirken ağız sağlığı ihmal edilince bu sorunlar ortaya çıkıyor. Hamilelik sürecinde müdahale biraz daha güç olduğu için bu süreçte diş kayıpları yaşanabiliyor. Bunun önüne geçmenin en kolay yolu hamilelik öncesi alınacak tedbirler ve hamilelik sürecindeki bakım” dedi.

    ”SÜT VERDİKTEN SONRA BEBEĞİN AĞZI BOL SUYLA TEMİZLENMELİ”

    Duymuş, bebeklerde de doğumdan itibaren ağız sağlığının önemli olduğunu belirterek, şunları söyledi:
    ”Süt verdikten sonra bebeğin ağzı bol suyla temizlenmeli. Bebekler besledikten sonra bol su içmeli. Ağızdaki kalıntılar temizlenmeli. Çocukların dişleri temizlenmediği zaman diş çürükleri oluşuyor. Erken yaşta diş çürüğü olduğu zaman tedavisi çok zor. Çocuk tedaviyi kabullenemiyor. Bu nedenle süt içen çocukların bol su ile ağız temizliği yapılırken, belli bir yaşa gelmeden dış fırçalama alışkanlığının geliştirilmesi gerekiyor. Aileler bu yönde en etkin rolü oynuyor. Çocukların ağız sağlığı için koruyucu tedbirleri aileler almalı.”

    Prof. Dr. Duymuş, dil fırçalamanın da ağız kokusu için önemli olduğunu ifade ederek, sadece dış fırçalayıp dili temizlememenin ağızda koku oluşturacağını, dolaylı olarak diş çürüklerine de yol açabileceğini kaydetti.

    AA