Etiket: beslenme

  • Kış sezonu aslında diyet sezonudur…

    Kış sezonu aslında diyet sezonudur…

    İstenilen ölçülere sahip olmak için de ideal bir mevsim olduğunu ifade ederek, “Kış sezonu aslında diyet sezonudur” dedi.

    Beslenme ve Diyet Uzmanı Fatma Merve Kalelioğlu, kış mevsiminin insanların kendine vakit ayırmak için oldukça uygun bir zamanken, istenilen ölçülere sahip olmak için de ideal bir mevsim olduğunu ifade ederek, “Kış sezonu aslında diyet sezonudur” dedi. Beslenme tarzının, gelecekteki sağlık ve hastalıklardan korunma ile günlük yaşantıyı etkilediğini ifade eden Medical Park Tokat Özel Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Fatma Merve Kalelioğlu, her gün farklı aromalar, yeni lezzetler ile karşımıza çıkan gıda sektörünün kimi zaman sağlıklı yiyecekleri önümüze sunarken kimi zamanda sağlığı çok da önemsenmeyebildiğini söyledi.

    Halk arasında genelde “iyi ve kötü besinler” diye bir görüş olduğunu ifade eden Kalelioğlu, “Aslında iyi veya kötü olması değildir olay, kime göre iyi, kime göre kötü? Yeni başlangıçlar yapmak, zayıflamak, sağlıklı olmak, kilo almak hiçbiri için geç kalınmaz, ne zaman isterseniz o zaman yeni başlangıçlar yapılabilirsiniz. Hedefleriniz olmalı asla vazgeçmemeli ve vazgeçilse de tekrar başlanmalı. Kış mevsimi, kendinize vakit ayırmak için oldukça uygun bir zamanken, istediğiniz ölçülere sahip olmak için de idealidir. Kış sezonu aslında diyet sezonudur, yeni yıla yaklaştığımız günlerde sizlerde sağlığınız için formunuz için bir diyetisyene danışınız” diye konuştu.

    Medical Park Tokat Özel Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Fatma Merve Kalelioğlu, önemli olanın geç kalmadan tedavi sürecinin başlaması olduğunun altını çizerek, “En son ne zaman kendiniz için bir şey yaptınız? Uzun zamandır hissettiğiniz ağrılarınız için, halsizliğiniz için ne zaman bir uzmana danıştınız? Peki, ağırlığınıza bakmak için son tartıldığınız günü hatırlıyor musunuz? Araçlarınızı düşünün, belirli aralıklarla periyodik bakıma götürür, yağ kontrollerini, lastik kontrolleri vs bakımlarını yaptırırsınız. Evinizde kullandığınız elektronik cihazları sık sık kontrol ettirirsiniz ki bozulursa geri dönüşü olmayan arızalar vermesin diye. Peki kendiniz için ne yaparsınız? Hiç acaba vücut yağ oranım ne kadar, BKI’iniz (beden kütle indeks) hangi aralıkta, ’acaba ağırlığım boyuma göre normal mi, yoksa 1-2 kg mı fazlam var ya da obez miyim’ diye düşündünüz mü? Bizler genellikle sağlık ile ilgili sıkıntılar ortaya çıkana kadar dikkatsizce yaşamaya devam eder, sonra sıkıntılar başladığı zaman da çözüm bulmak için aranır dururuz. Aslında yapılacak iş çok basit sağlıklı beslenmek, ideal kiloda olmak” şeklinde konuştu.

  • 2014 Yılını fit olarak geçirmek için…

    2014 Yılını fit olarak geçirmek için…

    “Yeni yıl hedeflerinizin arasında “fit olmak” mutlaka olmalı” diyen Diyetisyen&Yaşam Koçu Gizem Şeber, 2014 için altın beslenme kurallarını sıraladı.

    • İşe mutfağınızdan başlayın. Mutfak sağlıklı beslenmenin başladığı yerdir. Alışverişinizden, pişirme araçlarınıza kadar sağlıklı olanları tercih etmeye başlayın. Örneğin bu sene kızartma tencerenizi çöpe atın ve kendinize bir buharda pişirme cihazı alın. Yine dumansız gril ve ızgara mutfağınızın bir parçası olmalı. Alışverişe tok çıkmak, abur cubur satın almanızı önler. Yeni yılın ilk alışkanlığı bu olsun.

    • Daha fazla balık tüketin. Balık sevsek bile ihmal ettiğimiz besinlerden biri. Ya evde pişirmekten kaçıyoruz, ya düzenli tüketmemek için başka bahaneler yaratıyoruz. Fakat omega-3 yağ asitlerinin düzenli alınmasının vücut ağırlığını koruma da ve zayıflama da etkili olduğu biliniyor. Haftada 2-3 kez ızgara balık tüketmek zayıflamanıza ve fit olmanıza yardımcı. Yalnız deniz kirliliğinden ötürü ağır metal alma riskini engellemek adına balıkların siyah etli kısımlarının tüketilmemesi ve yüzey balıklarının tercih edilmesi önemli ve gerekli.

    • Kahvaltınızda en az 10 gram protein alın. Proteinin metabolizma hızlandırdığı bir gerçek. Aynı zamanda kas yapımı, vücudun onarılması için de son derece önemli. Kahvaltı da protein ihtiyacınızın bir kısmını düzenli almak, gün içerisinde kendinizi daha enerjik hissetmenize yardımcı olacak. Bu nedenle kahvaltınızda peynir, yumurta, yoğurt, süt gibi kaliteli protein kaynaklarından en az biri yer almalı.

    • Pratik pişen sağlıklı yemek tarifleri öğrenin. Yemek pişirmek ve yemek için fazla vaktinizin olmadığı veya eve geç döneceğiniz günler için pratik pişirebileceğiniz birkaç sağlıklı yemek tarifi öğrenin. Bu eve sipariş yüksek kalorili fast-foodlara karşı en büyük önlem olacaktır.

    • Baharatlara hayatınızda yer açın. Acı kırmızı pul biber, karabiber gibi baharatların metabolizmayı hızlandırmaya, tarçının kan şekerini dengelemeye yardımcı olduğu biliniyor. Mutfağınızda gözünüzün önünde duracak bir baharatlık, daha fit bir yıl geçirmenize yardımcı olacaktır.

    • Öğün atlamamayı alışkanlık haline getirin. Keyifle yenecek bir yemek için her zaman vaktiniz olmalı. Bu kendinize verdiğiniz değeri de hissetmenizi sağlayacak. Aynı zamanda düzenli beslenme; kan şekerinizin daha dengeli olmasını sağlayarak ani acıkmaları ve tatlı krizlerini önler.

    2014’ün 5 yaşam tarzı kuralı

    Sizi nelerin motive ettiğini bulun. Sağlıklı beslenmeyi alışkanlık haline getirmek uzun soluklu bir yolculuk olabilir. Bu yolculukta mola vermemek için kendinizi motive etmenin yollarını bulun. Bazı kişiler iç bazı kişiler dış motivasyonludur. Dışardan etkiler mi sizi daha çok motive ediyor? O zaman arkadaşlarınızdan destek isteyin. Siz mi kendinizi daha iyi motive ediyorsunuz? Başarılı her hafta için kendinize bir ödül verin.

    Hedeflerinizi basamaklandırın. Toplam ne kadar kilo vermeniz gerektiğine takılmayın. Bu motivasyonunuzu bozabilir. Bunun yerine kendinize haftalık ve aylık hedefler belirleyin. Unutmayın, hiç bir hedefe tek basamakta ulaşılmaz.

    Kendiniz için yapın. Sağlıklı beslenmek kendinize verdiğiniz değerin de bir göstergesi aslında. Abur cubur yediğinizde kendinizi ağır ve hantal hissediyorsunuz, o zaman bunu kendinize yapmaktan vazgeçme vakti geldi.

    Yorulduğunuzda mola verin. Yol çok uzun ve ızdıraplı gelmeye başladı ise enerjinizi bir haftalığına başka bir yöne çekin. Bu yeniden motive olmanın bir yoludur.

    30 dakikayı vücudunuza çok görmeyin. Her gün Tv karşısında, sosyal medyada veya bunun gibi yerlerde boşa geçirdiğiniz zamanları artık kendinize ayırma vakti geldi. Günde 30 dakikanızı imkân varsa yürüyüşe yok ise esneme ve germe hareketlerine ayırın.

    2014’ÜN EN HİT BEŞ BESİNİ

    Ananas: Ananas, zengin lif ve C vitamini içeriği dışında içerdiği bromalin pigmenti ile düzenli tüketimde selülitlerinizi azaltmaya yardımcı olacak. Kabızlık ve ödem gibi problemler üzerinde de etkili. Meyve salatalarınıza ilave etmekle başlayabilirsiniz.

    Avokado: Yağ yerine geçen tek meyve olan avokado, birlikte tüketildiği besinlerin içerisinde bulunan vitamin ve minerallerin vücutta daha iyi kullanılmasına imkan tanıyor. Aynı zamanda kabızlık sorununun çarelerinden biri. Salatalara ilave edebilir, rendeleyip baharatlarla karıştırarak kahvaltılık olarak kullanabilirsiniz.

    Yumurta: Anne sütünden sonra en kıymetli besin. Beyazı %100 kaliteli protein, sarısında saç ve tırnak sağlığı üzerinde etkileri olan biyotin yer alıyor. Günde bir adet yumurta herkes için uygun. Kahvaltıda tüketemediyseniz eve geç döndüğünüz günlerde omlet veya menemen olarak tüketebilirsiniz.

    Yoğurt: Süt ve yoğurdun metabolizma hızlandırmaya yardımcı etkisi var. Bu etkisi içerdiği proteinlerden ve kalsiyum mineralinden ötürü. Günde 2 su bardağı süt veya yoğurt tüketmek, karın yağlarınızı azaltmaya yardımcı. Yemeğin yanında veya meyveli olarak tatlı yerine. Yoğurt her şekli ile sağlıklı ve tüketmesi kolay bir besin.

    Yulaf ezmesi: Yoğun lif kaynağı olmasının yanı sıra, en sağlıklı tahıllardan biri. Kan şekerini diğer tahıllara göre daha iyi dengelediğinden ötürü, diğer tahıllara göre zayıflama konusunda daha ön sırada. Bu sene mutfağınızda bir değişiklik yapıp, yulaf ezmesini sadece kahvaltılarda tüketmeyip, çorbalarınıza ve haşlayarak salatalarınıza ilave etmeye başlayabilirsiniz.

  • Çiğ mi, pişmiş beslenme mi?

    Çiğ mi, pişmiş beslenme mi?

    Çiğ beslenme, son dönemde sıkça gündeme geliyor. Bu beslenme türü özellikle sebzelerin besin değerlerinin kaybolmadan tüketilmesine olanak sağladığı için önem taşıyor. Ancak bazı kişilerde sindirim sistemi rahatsızlıklarına da yol açabiliyor. Bu kadar farklı etken varken, sağlığımız için beslenmemizin ne kadarını çiğ, ne kadarını pişmiş sebzelerle karşılamamız gerekiyor? Cevabı, Beslenme ve diyet Uzmanı Gizem Şeber’den öğrendik.

    Çiğ mi?
    Günlük beslenme düzeninde ortalama üç-beş porsiyon sebze tüketilmesi gerekiyor. Bunun yüzde 50-75’lik kısmının ise çiğ sebzelerden karşılanması öneriliyor. Çiğ tüketilen sebzelerin çözünmez lif içerikleri, pişen sebzelere oranla daha yüksek oluyor. Bu sayede başta kabızlık gibi birçok sindirim sistemi rahatsızlığına karşı koruyucu etki gösteriyor. Öte yandan sebzeler çiğ tüketildiğinde antioksidan içerikleri daha da artıyor. Böylece vücudu zararlı maddelerden arındıran ve yaşlanmayı geciktiren fitobesinlerden daha çok yararlanılıyor.

    Çiğ beslenme kişide bağırsak gazı oluşturarak, kimi zaman şişkinlik sorunlarına da yol açabiliyor. Bu nedenle özellikle karnabahar, brokoli, pırasa gibi sebzelerin çiğ tüketilmemesi önem taşıyor. Lif içeriği daha yüksek olduğu için diyabet ve kolesterol hastalarına çoğunlukla çiğ sebze tüketmesi öneriliyor. Soğan ve sarımsak gibi sebzeler pişirildiklerinde kükürtlü yapılarında kayıp oluştuğu için faydalarını kaybediyor. Bu nedenle gastrit, ülser, reflü gibi sindirim sistemi sorunları olmayan kişilerin sebzeleri çiğ tüketmesi gerekiyor. Patates ise kabuğa yakın kısımlarında oluşabilecek küflerin karsinojenik etki gösterebilmesi nedeniyle çiğ tüketilmemesi gereken sebzelerin içinde yer alıyor.

    Pişmiş mi?
    Günlük sebze tüketiminin en az yüzde 25’inin pişmiş sebzelerden karşılanması gerekiyor. Bu da ortalama bir tabak sebze yemeğine denk geliyor. Sebzeleri pişirirken haşlama, ızgara, tencere yemeği, buharda pişirme gibi yöntemler tercih edilebiliyor. Fakat kızartma yapılırsa hem sebzeler yüksek miktarda yağ çekip, kalori değerleri yükseliyor hem de içerdikleri besin değerleri büyük oranda kayboluyor. Haşlama yöntemi ile pişirilen sebzelerde de bazı vitamin ve mineral kayıpları olabiliyor. Bu nedenle pişirme sırasında uzun süre haşlanmaması, mümkün olduğu kadar diri bırakılması gerekiyor. Eğer tencere yemeği yapılıyorsa sebzelerin çiğden konması ve kavrulmaması önem taşıyor. Öte yandan yemeklerin kısık ateşte pişirilmesi öneriliyor. Buharda pişirme yöntemi ise en sağlıklı pişirme yöntemlerinden biri olarak kabul ediliyor. Bu yöntemde vitamin, mineral ve antioksidan kaybı en az seviyede görülüyor.

    Pişmiş sebzeler, çiğ sebzelere göre daha kolay sindiriliyor. Bu nedenle hazımsızlık, şişkinlik, gastrit ve ülser şikayeti olan kişilerin sebzeleri pişmiş tüketmesi tavsiye ediliyor. Domates, havuç gibi bazı sebzelerde bulunan ve özellikle prostat kanserine karşı koruyuculuk sağlayan likopenin yararları pişirildiğinde daha da artıyor. Mümkün olan en yüksek faydanın sağlanması için bu tür besinlerin sadece salatada değil, yemeklerde de kullanılması gerekiyor.

    Sonuç
    Birçok sebzenin besin değerlerinden mümkün olan en yüksek faydayı sağlamak için çiğ olarak tüketilmesi gerekiyor. Ancak brokoli, karnabahar gibi sebzeler çiğ yenildiğinde kişide şişkinlik ve bağırsak gazı görülebiliyor. Domates, havuç gibi sebzeler ise pişirildiğinde besin değerleri artıyor. Öte yandan günlük beslenme düzeninde alınacak üç-beş porsiyon sebzenin en az birinin pişmiş, diğerlerinin de çiğ olarak tüketilmesi öneriliyor. Bu şekilde çiğ ve pişmiş sebzelerin dengeli biçimde alınması sağlanıyor.

  • Diyet yapanlar için vazgeçilmez ara öğün

    Diyet yapanlar için vazgeçilmez ara öğün

    Uzman Diyetisyen Pınar Kural Enç, “Özellikle kış aylarında tüketilen kuru meyveler, diyet yapanlar için vazgeçilmez bir ara öğün alternatifidir” dedi.

    Uzman Diyetisyen Pınar Kural Enç, kuru meyvelerin faydaları hakkında bilgi verdi.

    Uzman Diyetisyen Pınar Kural Enç, “Özellikle kış aylarında tüketilen kuru meyveler, diyet yapanlar için vazgeçilmez bir ara öğün alternatifidir” dedi.

    Uzman Diyetisyen Pınar Kural Enç, kuru meyvelerin faydaları hakkında bilgi verdi. Özellikle kış aylarında tüketilen kuru meyvelerin çok faydalı olduğunu belirten Enç, “Lif açısından zengin olan kuru meyveler sindirim sisteminin de dostudur. Özellikle diyet yapanlar için vazgeçilmez bir ara öğün alternatifidir” diye konuştu.

    “KRİZ RİSKİNİ AZALTIYOR”

    Enç, sözlerini şöyle sürdürdü: “Armut kurusu Vitamin bakımından çok zengindir. Böbreklerin düzenli çalışmasını sağlar, idrarı bollaştırır. Böbrek kum ve taşlarının dökülmesine yardım eder. Yüksek tansiyonu düşürür. Kanı temizler, bütün salgı bezlerinin normal çalışmasını sağlar, sinirleri yatıştırır. Erik kurusunda bol miktarda kalsiyum ve D vitamini bulunur. Tansiyon, karaciğer, kalp, böbrekler için faydası vardır. Güçlü antioksidanları ile kalp hastalıklarına yakalanma ve kriz riskini azaltıcı etkisi bulunmaktadır. Kivi kurusu, besleyici değeri de çok yüksektir. Yüksek lif içeriği bağırsak çalışmasında olumlu etki yaratarak sindirimi kolaylaştırır. Bu durumda kabızlığı önler, kan basıncını dengeler, tansiyon ve kolesterolü düşürür. Bağışıklık sistemini güçlendirir, nezle ve soğuk algınlığına, kansızlık ve mide rahatsızlıklarına da iyi gelir. Ayrıca cildi güzelleştirir.”

    HASTALIKLARA İYİ GELİYOR

    Kuru meyvelerin faydalarını sıralayan Enç, şöyle konuştu: “Kuru dut, kalsiyum, demir, B1, B2 ve C vitamini yönünden zengin olan dutun birçok hastalığa iyi geldiği bilinmektedir. Beyaz dut ateş düşürücü ve idrar söktürücü etkiye sahiptir. Karaduttan elde edilen şurubun ise ağız ve boğaz hastalıklarında olumlu etkiye sahip olduğu bilinmektedir. Mango kurusu, A, C ve E vitamini içeriği yüksek olan mangonun da sinirler, cilt güzelliği ve saçlar için çok faydalı olduğu ve aynı zamanda kanı temizlediği, sindirimi hızlandırdığı kuvvetli antioksidan olan besinlerden bir tanesidir. Kayısı kurusu, besleyicidir ve potasyum açısından çok zengindir. Sindirim sorunlarına iyi gelir, stresi, kansızlığı önler. Şeker hastalığının gelişimine düşmandır, bağışıklık sistemini korur. Çilek kurusu vücuda kuvvet verir, kolesterolü düşürür ve damar tıkanıklığını önler. Bunun yanı sıra çok iyi bir antioksidan olan çilek, bağışıklık sistemini güçlendirir, kansere karşı koruyucudur.”

  • Alzheimer’a karşı Akdeniz diyeti

    Alzheimer’a karşı Akdeniz diyeti

    İngiltere , alzheimer ile savaşta taktik değiştirmeyi tartışıyor. Ülkenin saygın bilim kurumlarından Genel Pratisyenler Kraliyet Koleji ve Ulusal Obezite Forumu’nun iki lideri, Dr. Clare Gerada ve Dr. Davis Haslam İngiltere Sağlık Bakanlığı’na açık mektup yazdı. İkili, Alzheimer ile mücadelenin birincil yöntemi olan ilaçla tedavinin yerine, hastalara Akdeniz diyetinin teşvik edilmesini öneriyor.

    Mektupta, taze meyve ve sebzenin yanında, zeytinyağı ve balıkla beslenenlerin, bu şekilde beslenmeyenlere oranla ‘bunama’ rahatsızlığından daha nadiren mustarip olduğu ifade ediliyor. Konu hakkında onlarca araştırma yapıldığını, ne var ki devletin bunları görmezden geldiğini belirten araştırmacılar, Londra ’da gerçekleşecek G8 Demans Zirvesi’nden ilaç firmalarının menfaatine kararların çıkacağını söylüyor. İlaçla tedavi yerine tüm jenerasyonun, özellikle çocukların, diyet ve sağlıklı beslenme konusunda eğitildikleri takdirde, uzun vadede alzheimer ve demans gibi hastalıkların önünün alınabileceği belirtiliyor.

    Akdeniz diyeti nedir?
    Kalp-damar hastalıklarının Akdeniz Bölgesi insanlarında daha az görülmesi, bilim insanlarının Akdenizlilerin beslenme şekline eğilmesine yol açtı. ‘Akdeniz Diyeti’ adı verilen bu beslenme şeklinde, taze meyve, sebze, balık ve zeytinyağı ağırlıklı olarak tüketiliyor.

    Akdeniz Diyeti için tıklayın !

  • 2014 Yılbaşı için sağlıklı menüler

    2014 Yılbaşı için sağlıklı menüler

    Yeni yıl dileğiniz daha sağlıklı ve fit bir vücuda sahip olmak ise işe yılbaşı gecesi mönünüzü dikkatli bir şekilde hazırlayarak başlayabilirsiniz.

    İnanması zor gelse de yeni yıl sofranız hem iştah açıcı hem de sağlıklı olabilir. İşte diyetisyen Müge Arslan’dan yılbaşı menünüzü hazırlarken işinize yarayacak tüyolar…

    Yılbaşı sofralarında şarküteri ürünlerini mümkün oldukça az tüketiniz. Bu besinlerin içeriğindeki doymuş yağ asitleri özellikle kalp damar sağlığını olumsuz etkiler.

    Şarküteri ürünleri illa tüketmek istiyorsanız da beraberinde C vitamininden zengin yiyecekleri de bulundurun. Şarküteri ürünlerinin içeriğindeki nitrit ve nitratın etkilerini minimuma indirmek için domates, limon, yeşil biber ve maydanozdan oluşan salata en uygun seçenek olacaktır.

    – Kırmızı et yerine balık, tavuk ve hindiyi tercih ediniz. Ancak yediğiniz miktarlarına ve pişirme şekline dikkat ediniz.

    – Yağ tüketimini azaltınız. Katı yağlar yerine sıvı yağları, özellikle zeytinyağını kullanınız.

    – Yemeğinizi yavaş yavaş tüketiniz. Hızlı yerken daha fazla insülin salgılanır, bu da hem yağın vücutta depolanmasına, hem de karaciğerde kolesterol yapımının artmasına neden olur.

    – Kuruyemişler özellikle kalp hastalıklarının önlenmesinde önemli yere sahip besin maddeleridir. Kuruyemişlerde bulunan tekli doymamış yağ asitleri ile bitkisel kolesterolü düşürür. Ama aşırı tüketilmemelidir.

    – Antioksidan etkisi bulunan meyve ve sebzelere ağırlık verilmelidir.

    – Çorba, sebze yemeği ya da cacığınızda 2-3 diş sarımsak tüketiniz. Sarımsak bol miktarda potasyum, fosfor, selenyum, A ve C vitaminleri ile 75 farklı kükürtlü madde içerir. Kan damarlarını genişletir, kanın pıhtılaşma oranını azaltıp damar tıkanmasını önler.

    – İki, üç yemek kaşığı kadar barbunya pilakisi, kuru fasulye ve nohut tüketiniz. Kuru fasulye, nohut, mercimek, börülce ve barbunya hem çok besleyicidir, hem de kalp hastalıklarını ve kanserden koruyucu madde içerir. Bu koruyucu maddelerden biri de diyet lifidir. Diyet lifi, yüksek tansiyonu ve kötü kolesterolü düşürür; kan şekerinin yükselmesini, kabızlığı ve kalın bağırsak kanserini önler.

    Yılbaşı için sağlıklı mönü önerileri

    Yılbaşı Günün Menüsü

    Sabah
    – Çay (şekersiz)
    – 1 kibrit kutusu beyaz peynir
    – Domates, salatalık
    – 5–6 adet zeytin
    – 1 ince dilim çavdar ekmek

    Ara
    – 1 porsiyon meyve
    – 1 kase yoğurt

    Öğle
    – 1 kase çorba
    – 6 yemek kaşığı sebze yemeği
    – Salata (yağsız)
    – 1 ince dilim çavdar ekmek

    Ara
    – 1 porsiyon meyve
    – 1 kase yoğurt

    Akşam
    – 1 kase çorba
    – Salata (yağsız)
    – Hindi dolması
    – 1 ince dilim çavdar ekmek

    Ara
    – 1 porsiyon meyve

    Yılbaşı Mönüsü

    Başlangıç tabağı
    – Somon füme
    – Lakerda
    – Dana jambon
    – Yaprak sarma
    – Beyaz peynir
    – Kaşar peynir
    – Patlıcan salata
    – Haydari
    – Domates-salata söğüş

    Ara Sıcak
    – Karides güveç
    – Sıcak pilaki
    – Salata
    – Özel doğa salatası

    Ana Yemek
    – Palamut ızgara veya kestane iç pilavlı kuzu tandır
    – Meyve/Dondurma
    – Çorba

    Yılbaşı Menüsü
    – Yaprak sarma
    – Beyaz peynir
    – Kaşar peynir
    – Patlıcan salatası
    – Domates, salatalık
    – Sigara böreği
    – Çorba, patates sufle veya su böreği veya peynirli sufle veya tavuk pate
    – Hindi dolması
    – Salata
    – Meyve

  • Neden su içmeliyiz

    Neden su içmeliyiz

    Sıcak havaların aksine soğuk havalarda su içmek bile bize eziyet gibi geliyor değil mi ?

    Aslında haklıyız, havalar soğuk olunca su içme isteğimizde çok azalıyor. Ayrıca susama hissettiğimizde de sodalı, gazlı veya şekerli içeceklerle susuzluğumuzu gideriyoruz. Bu güne kadar bu hep böyle sürüp gitti ve biz öyle yada böyle yaşamaya devam ettik.!

    Peki bazen diğer kişilere göre çok daha çabuk sinirlendiğimizi düşündünüz mü ? Sinirlerinize hakim olamadığınız oldu mu ? Yada kendinizi sürekli yorgun hissettiğiniz dönemler oluyor mu ? Gece güzel bir uyku çektiğiniz halde sabahları uyandığınızda kendinizi güçsüz ve halsiz hissettiniz mi ? Doktorların sebebini bulamadığı ağrılarınız mı var ? Ve bir türlü peşimizi bırakmayan baş ağrılarınız?

    Peki biraz düşünelim;

    Beynimizin %75’i sudan oluşuyor

    Kanımızın %83’ü su

    Kemiklerimizin % 22 si su.

    Vücudumuzun herbir köşesine besin ve oksijeni taşıyan su.

    Kaslarımızın % 75’i su.

    Vücut ısımızı dengeleyen su.

    Aldığımız gıdaların emilmesini destekleyen de su.

    Araştırmalara göre ortalama bir insan vücudunun %75’i su iken, bu oran obezitelerde %55’lere kadar düşüyor.

    Su içmemiz için bu kadar sebep yeterli değil mi ?

    Su dışında aldığımız hiç bir sıvı vücudumuz için gerekli olan suyun yerini tutamaz.

  • Diyet yapanlar için dost ve düşman içecekler

    Diyet yapanlar için dost ve düşman içecekler

    Eğer sizde diyet yapıyor fakat sonuca ulaşamıyor iseniz, içecek listemizi gözden geçirmenizde fayda var diyor, Diyetisyen & Yaşam Koçu Gizem Şeber.

    Diyet yapanların aklına takılan sorulardan biri içecek tüketimidir. Genelde içecekler çok masum görünür ve bazen diyeti bozmamıza neden olur. Eğer sizde diyet yapıyor fakat sonuca ulaşamıyor iseniz, içecek listemizi gözden geçirmenizde fayda var diyor, Diyetisyen&Yaşam Koçu Gizem Şeber.

    SU: Diyetin vazgeçilmezi. Daha uzun süre tok hissetmemizin yanı sıra metabolizmamızı hızlandırmaya yardımcı. Çünkü vücutta yetersiz sıvı olması veya sıvı kaybının aşırı olduğu durumlarda vücut alarm veriyor ve metabolizmayı yavaşlatıyor. Kabızlık sorununun en önemli önleyicilerinden olan su, vücudumuzun ödem tutmamasını, kan dolaşımının düzgün sağlanmasını da sağlıyor. Tüm bu olumlu etkilerinin yanı sıra zayıflama esnasında vücutta yıkılan ve zararlı etkisi olabilecek öğelerin vücuttan uzaklaştırılmasını da sağlıyor.
    Diyetteyseniz günde en az 1.5 litre su içmeyi ihmal etmeyin.

    Minerallerden zenginleştirilmiş sular: İçerisine potasyum ve magnezyum eklenmiş sular özellikle diyetin yanı sıra egzersiz yapanlar için önemli. Terle atılan potasyumun karşılanmasını kolaylaştırdıklarından ötürü, olası kas kramplarını önlüyorlar. Magnezyum, kabızlıktan koruyan minerallerden biri olduğundan ötürü diyette yaşanan en büyük problemlerden biri olan kabızlığın da önüne geçmeye yardımcı.

    Maden suyu: Maden suyu olarak bildiğimiz doğal mineralli sular, içerdikleri mineraller ile sağlığımızı korumaya ve geliştirmeye yardımcı. Aynı zamanda yemeği hızlı tükettiğimiz veya fazla yediğimiz zamanlar için de kurtarıcı. Hipertansiyon hastalarının uzak durması gereken içeceklerden biri.

    Sebze Suları: Kalorisi düşük ve tokluk hissetmeye yardımcı sebze suları diyet yapanlar için ideal olabilir. Sebze suları birçok vitamin ve mineralden aynı zamanda antioksidanlardan zengindir. Fakat bazı çeşitlerinin sodyum içeriğinin yüksek olduğu unutulmamalı. Hipertansiyon hastalarının dikkat etmesi gereken içeceklerden biri.

    Yarım yağlı süt: İçerdiği protein ile tokluk hissi sağlar ve metabolizmanın hızlanmasına yardımcı olur. Kalsiyum mineralinin düzenli alınmasının özellikle göbek çevresinde yağlanmanın düşmanı olduğu bilinmektedir. Tam yağlı sütlere göre daha az kalori, doymuş yağ ve kolesterol içerir. Günde 2 bardak süt tüketimi kemik sağlığını korumak için gerekli ve aynı zamanda zayıflamaya yardımcıdır.

    Filtre kahve: Günde 3-4 kupa kahve tüketmenin kafein sebebi ile konsantrasyonu güçlendirdiği ve metabolizmayı hızlandırdığı biliniyor. Yapılan son bilimsel çalışmalar kahvenin şeker ve kanser hastalıklarına karşı koruma sağlayabileceği sonucuna ulaştı. Hipertansiyon hastaları ve yüksek kolesterol hastalarının günde 1 kupanın üzerine çıkmaması gerekiyor.
    Yeşil çay: İçerdiği kateşin ile metabolizma hızlandırmaya yardımcı ve yaşlanmayı geciktirici etkileri var. Antioksidan içeriği ile kansere karşı koruma sağladığı düşünülüyor. Günde 2 kupa tüketilmesi sağlıklı. Reflüsü olan veya hipotansiyonu olanların tüketmemesi gerekli.

    Meyve çayları: İştahı azaltıcı etkisi olduğu düşünülüyor. Kalori maliyeti olmayan bir içecek çeşidi. Diyette yer almasında sorun yok. Su içemeyenler için su yerine geçecek sağlıklı bir alternatif olarak kabul edilebilir.
    Şekerli asitli içecekler: Yüksek şeker içerdiklerinden ötürü yüksek kalorili olan bu tür içecekler gizli kalori alımına yol açarak kilo verememenize sebep olabilir.

    Kremalı kahveler: İçerdiği krema oranına ve kahvenin boyutuna göre bir hamburger kadar kalori içerebilecek içeceklerdir. Gizli kalori bombası olan bu tür içecekler tüketilecek ise, küçük boy seçilmeli ve ara öğün yerine tüketilmelidir.

    Enerji içecekleri: Kalori ve şeker içerikleri yüksek diğer bir içecek grubudur. Yüksek kafein içerikleri ile genelde tüketilmeleri önerilmemektedir.

    Alkollü içecekler: İçerdikleri alkol oranına göre kalorileri yükselen içeceklerdir. Bir gram alkol 7 kalori içerir. Bunun dışında vücutta yağ yakımını güçleştirir ve ödem tutmaya sebep olabilir.

  • Demet Akalın Hamilelik Diyeti

    Demet Akalın Hamilelik Diyeti

    Demet Akalın, hamilelik diyetine başladı. Vitamin-minarel tüketimi milimi milimine hesaplanan programın ana öğününde otlu omlet var. Akalın’ın cebinden 22 bin 500 lira çıkacak.

    ÖZEL BİR PROGRAM UYGULANACAK

    Akşam gazetesinin haberine göre; 6 aylık hamile olan Demet Akalın, doğum sonrası formunu korumak için erken adım attı. Dünyaca ünlü isimlerin uyguladığı hamilelik diyetine başlayan Akalın; jinekologu Fevzi Şen ve yaşam koçu Şeyda Coşkun’un gözetiminde, doğuma 3 ay kala özel bir programa giriyor. Yemekleri besin değerlerine göre hesaplanıp, hazırlanacak.

    22 BİN 500 LİRA ÖDEYECEK

    Kendisinin ve bebeğinin alacağı tüm besinler gerektiği kadar tüketilecek. Arasında ‘otlu omlet’in de bulunduğu yemekler, Demet Akalın neredeyse, oraya götürülecek. Akalın, bu program için 22 bin 500 lira ödeyecek.

    BREZİLYALI MODEL DE UYGULAMIŞTI

    İki çocuk annesi Brezilyalı topmodel Gisele Bundchen de bu diyeti uygulamış; rahat ve sağlıklı bir doğum gerçekleştirmiş ve formunu da korumuştu.

  • Kışı sağlıklı nasıl geçirebiliriz ?

    Kışı sağlıklı nasıl geçirebiliriz ?

    Hastalanmamak için su almalı ve bunun yanı sıra sağlıklı diğer içecekleri tüketmelisiniz.

    Çorbalar ve bitki çayları en sağlıklı seçimlerdir. Ihlamur, adaçayı, yeşil çay, ekinezya gibi pek çok bitki çayını kış boyunca tüketin. Sağlıklı sıvılar toksinleri atmanıza yardımcı olur.

    Sinüzit

    Saçlarınız ıslakken dışarı çıkmayın. Banyodan sonra saçlarınızı iyi kurutun. Eğer böyle bir hata yaparsanız, sinüzit ile tanışmaya hazırlanın. Islak saçla dışarı çıkmak daha büyük hastalıklara da sebep oluyor, unutmayın.

    Aşı

    Özellikle kalabalık ortamlarda çalışan kişiler için, grip aşısının koruyucu bir etkisi vardır. Sağlığınız için kışa girerken aşınızı olun ve griple boğuşmak zorunda kalmayın. Ancak unutmayın ki; aşı tek başına yeterli değildir, sağlık bir bütünün içinde yaşanır

    Uyku

    Kışın uyku oldukça önemlidir. Her gün uykunuzu aldığınızdan emin olun. İyi bir uyku vücutta çeşitli hücreleri tamir eder ve sizi kuvvetlendirir.

    Yeterli ve sağlıklı uyku uyumak, bağışıklık sisteminizi güçlendirir ve sizin kışın hastalıklarla mücadele etmenizi kolaylaştırır.

    Şekere dikkat

    Kışın daha fazla tatlı ve şeker tüketmek isteyeceğinizi biliyor musunuz? Soğuk havalarda evin içinde kapalı kalmak, daha fazla karbonhidratlı besinler tüketmenize neden olur. Şekerli besinler ise obezite ve şeker hastalığının risklerini arttıracaktır. Daha doğal ürünlerle, sağlıklı tatlıları tüketmeye özen gösterin.

    Her zaman egzersiz

    Hangi mevsimde olursa olsun egzersiz yapmanız çok önemlidir. Havanın soğuk oluşunu kendinize bahane etmeyin. Özellikle kış ayları kinin egzersizden cayması için uygun zemin hazırlar.

    Haftada en az üç gün ortalama bir saat spor yapın. Hiçbir şey yapmıyorsanız, çıkıp yürüyün… Spor bağışıklık sisteminizi güçlendirir.

    Sağlıklı beslenme

    Doğru beslenme vücudunuzun en önemli savunma alanını oluşturur. Sağlıklı beslenirseniz, vücudunuzun dışarıdan gelebilecek her türlü kötü kuşatmaya karşı direnci oluşur.

    Sarımsak yiyin

    Kokusundan hoşlanmıyor olabilirsiniz ancak vücudunuza dışarıdan alacağınız antibiyotiklerden daha önemli bir etki yaratan sarımsağı, evinizde mutlaka bulundurun.

    Sarımsak soğuk algınlığı ve grip gibi hastalıklarla baş etmenizde en büyük yardımcılardan biri olacaktır. Bağışıklık sisteminizi güçlendirir. Kokusundan çekiniyorsanız, birkaç karanfilin çözemeyeceği bir şey değil…

    Bedeninizi dışarıdan da besleyin

    Bedeninize sadece içeriden yaptığınız bakımlar yetmez. Cildinizi dışarıdan da beslemeniz önem taşır. Nemlendirmek hem içeriden, hem dışarıdan desteklenmelidir.

    Kış alerjisi

    Aslında sadece bahar zamanı polenlerden oluşan alerjilere maruz kaldığımızı düşünüyor olabilirsiniz. Ancak kışın da alerjik reaksiyonlara sebep olabilecek çok fazla durum var. Kapalı ortamlarda tozla birlikte yaşamak zorunda kalmak, klima veya ısıtıcıların havayı kurutmasından kaynaklanan sorunlar, vücudunuzdaki alerjik durumları tetikleyebilir.

    Kışın hava soğukluğuyla birlikte şu alerji türleri yaygınlaşır: Toz ve toz akarları, parfüm ve evcil hayvan alerjisi, kış aylarında en yüksek alerjilerdir.

    Başınızı koruyun

    Dışarı çıktığınızda kulaklarınızı da içine alacak biçimde başınızı koruyun. Üst solunum yolları sıkıntısı yaşamamak için boğazınızı ve kulaklarınızı, boynunuzu soğuktan koruyacak biçimde giyinin.

    Boğaz ağrısı

    Boğazdaki enfeksiyonlardan uzak kalmanın yolu son derece kolay ve bir o kadar da pratik! Bir bardak suya biraz tuz, limon veya sirke ekleyin. Bu suyla ağız ve boğaz bölgesini gargara yapın. Oradaki mikropları öldürmenizi sağlar.