Etiket: beslenme

  • Diyet uygulayanların yaptığı hatalar…

    Diyet uygulayanların yaptığı hatalar…

    Diyet yaparken karşınıza çıkan kurallardan hangisine gerçekten uymanız gerektiği konusunda kafanız karışabilir. İşte en çok yapılan hatalar…

    Diyet yaparken karşınıza bir sürü kural çıkar. Bu kurallardan hangisine gerçekten uymanız gerektiği konusunda kafanız karışabilir. Sonuç elde etmek için biraz çok çalışmanız gerekebilir. Diyet yapanların en çok yaptığı 7 hata:

    1 – En sevilen yiyeceği yasaklamak
    En sevdiğiniz yiyecek kesinlikle yasaksa, diyete sadık kalmak da zordur. Aniden bütün yiyecekler çok baştan çıkartıcı hale gelir. Diyetinize ihanet edebilir ve kendinizi başarısız hissedebilirsiniz. Arada bir kendinizi ödüllendirerek sağlıklı bir denge yakalayabilirsiniz.

    2 – Belli bir yiyecek grubunu tamamen kesmek
    Karbonhidrat, yağ ve protein gibi gruplardan birini tamamen keserek yapılan bir diyet uzun vadede çok sakıncalıdır. Vücudunuzun hepsine ihtiyacı vardır. Bunlardan birini kesmenizi söyleyen bir diyet kesinlikle sağlığınıza zararlı olacaktır.

    3 – Kısa sürede sonuç elde etme isteği
    Pek çok uzman, sağlıklı ve kalıcı kilo vermek için sabırlı olmanız gerektiğini söylemektedir. Eğer bir anda erimek istiyorsanız ama bunu yapamıyorsanız hevesiniz kırılabilir. Yavaş ama emin adımlarla yarışı kazanmayı tercih edin.

    4 – Öğün atlamak
    Öğün atlamak, kalori açısından mantıklı gelebilir ancak bir sonraki öğünde daha fazla yemenize neden olur. Eğer öğle yemeği yemezseniz, akşam yemeğinde aşırıya kaçabilirsiniz çünkü ekstradan bir şeyleri hak ettiğinizi düşünürsünüz. İştahınızı ve porsiyonlarınızı kontrol altında tutmak için öğün atlamayın.

    5 – Çok az yemek
    Eğer hızlı kilo vermek istiyorsanız, düşük kalorili yiyecekler baştan çıkarıcıdır ama dikkat edin. Düşük kalorili diyetler dengeli bir beslenme planı sunmaz. Günlük kaloriniz en az 1200 olmalıdır. Düzgün bir planlama ile, dengeli bir diyet yapabilirsiniz.

    6 – Diyette var diye yemek
    Eğer iki üç saatte bir yemek yemeniz gerekiyorsa ama aç değilseniz, yemek zorunda değilsiniz. Sağlıklı bir kilo için açlığınızın sesini dinleyin ve ona göre davranın. Açsanız yiyin, değilseniz yemeyin.

    7 – Egzersiz size bonus kazandırır
    Egzersiz ve diyet, kilo vermede ayrılmaz ikilidir. Egzersizi arttırarak kalori alımınızı düşürmelisiniz. Bir egzersiz seansında ne kadar kalori yaktığınızı az çok tahmin edebilirsiniz ama kalori yaktınız diye çok fazla yemek yemeyin.

  • Dönüşüm diyeti

    Dönüşüm diyeti

    Bahar geldi, diyete başlamanın tam zamanı. Bu sefer farklı bir adım atmaya ne dersiniz? İşe günlük tutup yediklerinizi gözden geçirmekle başlayın, ardından besinleri tanıyıp öğünlerinizi dönüştürmeniz gerekiyor. İşte ipuçları…

    Sağlıklı beslenmek için önce bilinçlenmek gerektiğini artık hepimiz biliyoruz. Uzman Diyetisyen Simge Çıtak, besin gruplarını tanıyıp kendi yemek programını ayarlayan kişilerin ideal kilolarını rahatça koruyabileceğini söylüyor. Simge Çıtak savunduğu “Dönüşüm Diyeti”ni anlattı.

    Dönüşüm diyeti ne anlama geliyor?

    Vermeye çalıştığım ana mesaj şu şekilde: Duygularını bastırma, canının istediğini ye, sadece dönüştür. “Dönüştür”den kastettiğim; yediğiniz besinlerin ne anlama geldiğini anlamanız, besin gruplarını tanımanız, neyi ne kadar yemeniz gerektiğini öğrenmeniz ve öğrendiğiniz tüm bu bilgileri kullanarak kendi beslenme programınızı yapabilmeniz. Bir örnek verirsek; kişi bir İskender kebabının 2 kaşık yağ, 3 porsiyon et, 2 dilim ekmek hakkına eşit olduğunu bilmeli veya 1 kase hazır çorbanın 1 dilim ekmek demek olduğunun da farkında olmalı. Günün ortasına geldiğinde yediklerini hesaplayarak gün bitene kadar yemesi gerekenlerin planını yapabilmeli.

    Bu diyeti kimler, nasıl uygulayabilir? Diyeti sürdürülebilir kılmak için neler yapılabilir?

    Eğer beslenme alışkanlıklarınızı değiştirmez ve beslenmeyi öğrenmezseniz hayatınız boyunca vicdan azabıyla yemek yersiniz. Beslenmeyi öğrenmek için vakit ayırmanın zamanı geldi… Kendi beslenme programınızı yaratmayı öğrenin, bunu başardığınızda vicdan azabınız kalmayacak ve sağlığınız açısından gerçek anlamda kalıcı bir fayda elde edeceksiniz.

    Hangi besinleri tüketmeliyiz?

    Önemli olan ne yediğiniz ile birlikte ne kadar yediğiniz; hiçbir besin kilo aldırıcı ya da verdirici değildir. Düzenli ve sağlıklı bir beslenme ile keyif aldığınız yiyeceklerle ömür boyu istenen kiloda mutlu bir şekilde yaşayabilirsiniz. Ben insanlara yasak koymayı sevmiyorum, hayat ne kadar sınırlandırılırsa yapılmaması gereken şeyler hep cezbedici oluyor. Kişinin kendisini tanıyıp sevdiği besinleri nasıl yiyeceğini öğrenmesidir asıl olan. Böreği seviyorsa böreği nasıl yiyeceğini öğrenebilir, örneğin öncesinde bir çorba içilebilir. Yemek ya da yememek bir ceza veya ödül değildir, dolayısıyla beslenme psikolojimizde böyle bir duyguya yer vermememiz gerekiyor. Sorun kişiye ait, çözüm ise kişinin kendidir. Unutulmaması gereken, sağlıklı kilo verebilmek için besin çeşitliliği şart. Bu besinleri tüketirken mutlaka zevk almalısınız. Nasıl zevk alacağınızı bulacak olan da sizsiniz, hayal gücünüzü kullanın. Sağlıklı beslenmenin temel koşulu besin çeşitliliğidir. Beş ana besin grubu bulunuyor (süt, et, ekmek, sebze/meyve ve yağ grubu). Bu beş gruptan da yemelisiniz.

    Dönüşümün püf noktaları neler?

    * Kendinize inanmak olmazsa olmaz şart!

    Öncelikle bedeninize karşı dürüst olun. Kimsenin elinde sihirli bir değnek yok, kendi sihrinizi kendiniz yaratacaksınız.

    * Dört aşamalı sürece uyun

    Kendinizle yüzleşin, beslenmeyi öğrenin, kendi beslenme programınızı yaratın ve bilinçli yiyin!

    * Kendinizle yüzleşin!

    Bir beslenme günlüğü oluşturun. Böylece yediklerinizin farkına varacaksınız ama sakın kendinize kızmayın, ruhunuza ve bedeninize iyi davranın.

    * Beslenmeyi öğrenin!

    Temel beslenme bilgisi edinin, yemekten keyif alın ancak sağlıklı ve dengeli beslenin. Yemekten tat ve keyif almak da insanı insan yapan özelliklerin baflında geliyor. Ancak sağlıklı bir yaşam için yeterli ve dengeli beslenmek önemli koşul. Dengeli beslenmeye inanıp tüm besin türlerine beslenmemizde yer vermek gerekiyor, buna yağlar ve karbonhidratlar da dahil. Ancak hiçbirinin tüketiminde aşırıya kaçmayın.

    * Kendi beslenme programınızı yaratın!

    Listelerle yaflamak zordur. Beslenme programınızı iş ve sosyal hayatınızın içine uygun şekilde yerleştirmelisiniz. Bir süredir tuttuğunuz günlüğünüz size yeme alışkanlığınızı gösterecektir. Sabah kahvaltısını mı, öğle yemeğini mi daha fazla seviyorsunuz, öğlen az yiyip akşam mı daha fazla yiyorsunuz; alışkanlıklarınız bu deftere aldığınız notların yardımıyla ortaya çıkacaktır. Daha sonra da kendi programınızı oluşturmaya çalışın.

    * Bilinçli yiyin!

    Neyi ne kadar yemeniz gerektiği konusunda kendinizi bilinçlendirin.

    İşinizi kolaylaştıracak ipuçları

    1. Kaloriyi ve porsiyonları azaltın.

    2. Her gün mevsiminde bol sebze ve meyve tüketin. Bir dilim ekmek yerine bir kase çorba içerseniz arkasından daha az yiyerek doyarsınız.

    3. Sarımsak ve soğan tüketiminizi artırın. Bu sebzelerin yapısında bulunan kükürtlü bileşikler kötü kokmasına rağmen kansere karşı koruyucu ve bağışıklık sistemini güçlendirici etkilere sahip. Hastalıklara karşı harika savaşçılardır.

    4. Haftada iki-üç kez balık tüketin. İçeriğindeki Omega 3 yağ asitleri ve deniz ürünlerinde bulunan selenyum minerali yapılan pek çok araştırmada kalp damar sağlığına dost ve bağışıklık sistemini güçlendiren maddeler olarak bulundu.

    5. Günde en az iki kez süt ve süt ürünleri tüketin. Süt ve süt ürünlerinde bulunan kalsiyum, fosfor ve D vitamini kemik sağlığımız için son derece önemli.

    6. Vücudunuza su verin. Metabolik faaliyetlerimizin düzenli ve sağlıklı olabilmesi için su tüketimine dikkat edin. Ortalama günde iki litre su için.

    7. Hareketi artırın. Unutmayın, sebzeler, meyveler, tam tahıllar, kuru baklagiller, yağlı tohumlar sindirim sistemini çalıştıracak olumlu etkiye sahip.

  • Saç dökülmesi nasıl önlenir?

    Saç dökülmesi nasıl önlenir?

    Saç dökülmesiyle karşılaşan kişiler genellikle kendisini fiziksel ve ruhsal olarak zayıf görmeye başlıyor ve bu durumdan kurtulabilmek için değişik yöntemlere başvuruyor. Her saçın kendisine ait bir yaşam döngüsü olduğunu anlatan Dermatoloji Uzmanı Dr.Mehmet Coşkun Acay, bu evrelerin büyüme, geçiş ve dinlenme olduğunu söyledi.

    Dinlenme döneminin sonunda saçların döküldüğünü ve yeni bir büyüme dönemi başladığını söyleyen Dr. Acay, “Günlük ortalama 50-100 tel saç dökülür. Bundan daha fazla olan miktarlarda aşırı saç dökülmesidir’’ dedi.

    Dr. Acay, hastanın elini saçına her götürdüğünde elinde saçların kalmasının ve sabahları yastığında saç bulmasının saç dökülmesi hastalığının belirtisi olduğunu ifade etti.

    ERKEK TİPİ DÖKÜLME KADINLARDA DA SORUN YARATIYOR

    Saç dökülmesinin nedenlerini uygun olmayan saç kozmetiği kullanmak, mantar hastalıkları, egzema, radyasyon tedavisi, frengi ve saçın gergin topuz yapılması olarak sıralayan Dr. Acay ayrıca dökülmenin çeşitli nedenlerle de olabileceğini söyledi.

    Günümüzde en sık karşılaşılan saç dökülmesinin yüksek ateş, çocuk doğurmak, enfeksiyon hastalıkları,stres, büyük ameliyatlar, tiroid hastalıkları, protein yetersizliği, çeşitli ilaçlar, demir-çinko eksikliği ve mevsimsel nedenlerle oluşan tolejen saç dökülmesi olduğunu ifade eden Dr. Acay, tolejen saç dökülmesinin 6-8 ay sürebileceğini belirtti. Saçın yuvarlak alanlar halinde bölgesel olarak dökülmesinin, sık görülen ve saç kıran (Alopesi Areata) olarak adlandırıldığını anlatan Dr. Acay “Tedaviye dirençli bu dökülme tipinin uzun yıllar tekrarlayabilme olasılığı vardır” dedi.

    Erkeklik hormonlarının neden olduğu erkek tipi saç dökülmesinin kadınlarda da sıklıkla görüldüğünü anlatan Dr. Acay, bu tip dökülmenin erkeklerde 20 yaşından sonra kadınlarda ise daha erken yaşlarda başlayabileceğini belirtti. Dr.Acay, bu tip saç dökülmesi şikayeti olan kadınlarda hormonal durumun mutlaka sorgulanması ve araştırılması gerektiğini belirtti.

    DOĞRU TEŞHİS TEDAVİYİ KOLAYLAŞTIRIYOR

    Saç dökülmesinin asıl nedeni anlaşılmadan doğru bir tedavi uygulanamayacağını belirten Dr. Acay, saç dökülmesi şikayeti olan hastanın beslenme alışkanlıkları, kullandığı ilaçlar, ailesel saç dökülme hikayesi, geçirdiği hastalıklar, saç bakım alışkanlıkları ve hormonal durumu hakkında bilgi edinilmesi gerektiğini ifade etti.

    Doğru tanı konmasının birçok hastada tedaviyi kolaylaştırdığını söyleyen Dr. Acay “Gerçek nedenin belirlenmesi için, saçlı derinin ve saçın muayenesinin yapılması, saçların mikroskopik incelenmesi, çeşitli kan analizleri ve saçlı deri biyopsileri gerekebilir” dedi.

    Dr. Acay, Saçın tekrar geri çıkma olasılığının olmadığı ve saç köklerinin tamamen hasar gördüğü durumlarda hastalığın tedavisi olmadığını , bazı hastalıklarda durumun korunabileceğini söyledi.

    KOZMETİK ÜRÜNLER DÖKÜLMEYİ DURDURMUYOR

    Özellikle erkek tipi saç dökülmesinde kullanılan ilaçların 6 ay – 1 yıl arası kullanıldığında saç dökülmesini durdurduğunu ve ince saçları kalınlaştırabildiğini anlatan Dr. Acay, dışarıdan uygulanan kozmetik ürünlerin saçı parlaklaştırdığını ancak yeni saç çıkışını desteklemediğini ifade etti .

    Biotin, çinko, sistein, E vitamini, bitkisel kombinasyonlar ve su bazlı organik biyolojik silikon gibi saç hücrelerini uyarıcı destek ürünlerinin de saç dökülmesi tedavisine yardımcı olarak kullanılabileceğini belirten Dr. Acay “Lokal ya da sistemik tedavilerin yetersiz kaldığı şartlarda saç nakli gibi cerrahi işlemler günümüzde son teknoloji ile başarılı bir şekilde yapılmaktadır” dedi.

  • Yoğurt yiyenler daha çabuk zayıflıyor

    Yoğurt yiyenler daha çabuk zayıflıyor

    Beslenme ve diyet uzmanlarına göre yoğurt yiyenler daha çabuk zayıflıyor ve kilolarının çoğunu karın bölgesinden veriyor!

    International Journal of Obesity isimli dergide yayınlanan çalışmaya göre; düşük kalorili diyet yapanlar arasında, her öğüne birer porsiyon yağsız yoğurt ekleyenler, eklemeyenlere göre yüzde 22 daha fazla kilo veriyor.

    Yoğurt yiyenler, daha fazla kilo vermekle birlikte, kaslarını korumayı başarıyorlar. Vücutlarındaki fazla yağları erittikleri için zayıflıyorlar. Hatta yağların çoğu, en zor inceldiği düşünülen karın bölgesinden gidiyor.

    Kalsiyum kaynağı olan süt ürünleri yağ yakıcı besinlerin başında geliyor. Az yağlı süt, yoğurt ve ayran yağ yakımını yükseltiyor

    Süt ya da yoğurt tüketirseniz; hem kilo veriyorsunuz, hem kemikleriniz sağlam oluyor, hem de yüksek tansiyon riskiniz azalıyor!

    Peki yoğurt nasıl zayıflatıyor?

    Sporcular ve zayıflamak isteyenler için yararlı ve yoğurda has bir yağ asidi olan KLA ve Spingolipidler Meme’in, bağırsak kanserine karşı koruyucu özelliği bulunuyor. Bu yağ asidi aynı zamanda yağ dokusun azaltıp, kas dokusunu artırıyor.

    Yoğurt ve sütün kalsiyum ve fosfor içeriğiyle kemikleri korumasının yanı sıra içeriklerinde yoğun olarak bulunan KLA (Konjuge Linoleik Asit) vesilesi ile karın yağlarını eriterek zayıflamaya yardımcı oluyor. Ayrıca kanser ve kalp hastalıklarının da önlenmesine fayda sağlıyor.

    Yoğurt diyeti için tıklayın!

  • Sivilce yapan yiyecekler

    Sivilce yapan yiyecekler

    Sivilce tedavi için zor bir cilt hastalığıdır. Sivilce tedavisi için doktor kontrolü altında çeşitli kremler ve ilaçlar kullanılmaktadır. Buna rağmen yeni sivilce oluşumunun engellenmesi için kişi her zaman tetikte olmalı ve cildine gereken özeni göstermelidir. Sivilce tedavisinde başarıya ulaşılsa da sivilcelerin nüksetmesinin nedeni, sivilce tedavisinin aslında çok uzun bir süre boyunca yapılması gerekliliğidir. Sivilce yapan yiyecekler herkes için değişiklik gösterebilir ancak genel geçer kurallar dahilinde size sivilce yapan yiyecekleri sıralıyoruz.

    İşte sivilce yapan yiyecekler listesi…

    Acılı yiyecekler

    Acı, kırmızıbiber ve domates ürünleri gibi baharatlı yiyecekleri sınırlayın. Bu besinler sivilceyedirekt olarak neden olmaz, ancak sivilce kızarıklıklarını artırabilir. Çünkü yüzdeki kan akışını ve dolaşımını arttırırlar.

    Gıda Mitleri

    Ebeveynlerin yağlı yiyecekler ve çikolata tüketmeme konusunda çocuklarını sıkça uyardığını biliyoruz. Genel kanı bu tür yiyeceklerin sivilce yapan yiyecekler arasında yer aldığına dairdir. Ancak bu iddiaları destekleyecek hiçbir bilimsel veri bugüne kadar elde edilmemiştir. Bu tarz yiyecekler genellikle sağlıklı beslenme sisteminde yer almamasından dolayı az miktarda tüketilmelidir ancak direkt olarak sivilceyle ilgileri bulunmamaktadır.

    Süt Ürünleri

    Süt ürünleri birçok kişide sivilceleri kötüleştirebilir. Eğer süt ürünleri tüketmek veya süt içmek gerekiyorsa, sertifikalı organik ürünleri satın almanız gerekir. Sütün doğal hormonlar içermesi önemlidir. İneklere verilen çeşitli hormonlar, sütlerin de bu hormonlardan etkilenmesini sağlamaktadır. Süt ve süt ürünlerindeki kötü hormon faktörünün yanında, genel olarak süt ve süt ürünlerinin sivilceyi kötüleştirdiği aşikârdır ancak bunun tam nedeni bilinmemektedir.

    Şeker

    Abur cubur yiyecekler ve diğer tatlı yiyeceklerden uzak durun. Şeker doğrudan sivilce nedeni değildir ancak şeker bağışıklık sistemini olumsuz etkiler. Bağışıklık sistemi güçsüzleştikçe, sivilce oluşumu da artacaktır. Ayrıca işlenmiş şekerler vücudun kan şekeri seviyesini değiştirmektedir. Bu da gözenekleri etkiler ve sivilce oluşumunu tetikler.

    Şekerli içecekler

    Şekerli içeceklerden kaçının. Şekerin bağışıklık sistemini güçsüzleştiren etkisine ek olarak çeşitli şekerli içecekleri içtiğimizde, daha az su tüketir hale geliyoruz. Yeterli su içmek berrak, sağlıklı bircilt bakımı için gereklidir.

    İşlenmiş Gıdalar

    Beyaz ekmek ve şekerli atıştırmalıklar gibi işlenmiş yiyecekler genel olarak kandaki insülin düzeyini yükseltirler. Bu sadece sivilce sorununu tetiklemez aynı zamanda farklı cilt sorunlarına da neden olur.

    Sivilceleri önleme

    Sivilce yapan yiyeceklerden kaçınmak sivilcelerinizi tamamen yok etmese de sağlıklı beslenme düzenine geçiş yapmak için aslında bu besinlerden kaçınmak doğru bir davranış olacaktır. Tek başına, beslenme düzeni sivilceleri önlemez ve geçirmez ancak yardımcı tedavi olarak uygulanabilir.

  • 3 Günlük Detoks Diyeti

    3 Günlük Detoks Diyeti

    3 gün süren bu harika detoks sayesinde diyete ilk adımı atacaksınız.
    1.GÜN:
    Sabahtan öğlene kadar ılık yeşil elma kompostosu
    Hazırlanışı:
    Dilimlenmiş 3 adet kabuklu yeşil elma
    3-4 adet kabuk tarçın
    5-6 adet karanfil
    10-15 adet kuru üzüm
    Bütün malzeme kaynatılıp ılıtılacak.Blender dan geçirilebilir.Mutlaka ılık olarak tüketilecek.
    Öğleden gece yatana kadar lahana çorbası

    Hazırlanışı:
    Küçük bir bütün beyaz lahana
    1 baş soğan
    3–4 diş sarımsak
    1 demet maydanoz
    Birkaç adet sivribiber
    1 çay kaşığı kimyon
    1 çay kaşığı zerdeçal
    1 tatlı kaşığı zencefil
    2–3 tatlı kaşığı zeytinyağı
    Bütün malzeme kaynatılıp ılıtılacak.Blender dan geçirilebilir.Mutlaka ılık olarak tüketilecek.
    *Ayrıca gün boyunca bol bol ılık sıvılar alınacak. Rezene çayı, yeşil çay tercih edilirse daha iyi olur.

    2.GÜN:
    Gün boyunca sadece çiğ gıdalar tüketilecek
    Sabah: 2 adet yeşil elma ve 2 adet salatalık
    Öğlen: Bol yeşil salata (içinde kesinlikle domates olmayacak!Roka ve tere tercih edilirse iyi olur)
    6-7 kaşık yağsız yoğurt ve iki saatte bir yeşil elma ve salatalık yenecek
    Akşam: Yarım kilo kadar hafif haşlanmış kabak ve 2-3 kaşık yağsız yoğurt
    Yatmadan önce: yeşil elma

    3.GÜN:
    Sabah: 1 Büyük bardak yarım yağlı süt
    2–3 adet ceviz içi
    Ara: Yeşil elma
    Öğlen: Az zeytinyağı ile haşlanmış yarım kilo kadar kabak ve 6–7 kaşık yağsız yoğurt
    Ara: 2–3 avuç Taze lor peyniri ya da yağsız başka bir çeşit peynir
    Akşam: Soğan-sarımsakla pişirilmiş taze fasulye, brokoli ya da ıspanak gibi yeşil bir sebze
    Yatmadan önce: 2-3 adet kivi
    Not: günlük diyet sürecinde bol ılık sıvı ( yeşil çay, rezene çayı gibi ) almayı unutmayın!

  • Sağlıklı Ve Fit Yaşamın Formülü

    Sağlıklı Ve Fit Yaşamın Formülü

    Yüzyıllardır insanoğlunun en büyük emeli ölümsüzlüğü bulmak oldu. Her ne kadar bu konuda bir başarı elde edilemese de son yüzyıl içinde ortalama yaşama süresi uzatılabildi. Kuşkusuz bu konuda birçok hastalığı tedavi edecek ilaç ve cerrahi yöntemlerdeki gelişmeler çok büyük rol oynadı. Ancak yaşam tarzının düzenlenmesi de en az ilaçlar ya da cerrahi yöntemler kadar değerli görüldü.

    Yıllar geçtikçe teknolojideki ilerlemeler, besinlere çok kolay ulaşabilme ve hareketsizlik, şişmanlık gibi bir salgın hastalığın da ortaya çıkmasına ve her geçen gün bir çığ gibi büyümesine neden oldu. Ortalama yaşam süresi üzerine de bunca ilerlemeye rağmen negatif bir faktör olarak şişmanlık hala etkisini gösteriyor. Bugün dünyanın en uzun yaşayan insanlarının hep daha zayıf olanlar olduklarının farkına varabiliyoruz.

    O zaman zayıf kalmayı başarmak, aynı zamanda bir uzun ömür garantisi olabilir mi?

    Başa gelebilecek herhangi bir kazayı saymazsak, evet zayıf kalmak ömrü uzatmanın bir yolu sayılabilir. Zayıf kalabilmek için çeşitli moda diyetler her zaman gündemde olsa da artık diyet yaparak kalıcı zayıflamanın başarılamadığını biliyoruz. Kalıcı zayıflama için en önemli yaklaşım kuşkusuz yaşam tarzını değiştirmek olacaktır.

    İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Ayça Kaya yaşam tarzını değiştirmek için uygulanabilir bir yöntem olarak akşam yemeğinin atlanmasını önerirken, akşam yemeği atlandığında vücutta bu değişiklikler oluyor:

    – Vücutta hücre onarımında ve gençleşmede en önemli iki hormon akşam açlığında daha çok salgılanıyor. Bu iki hormon uykuda vücudu onarıyor ve hücresel bakımı sağlıyor. Gençleşmek için kullanılan yüksek maliyetli büyüme hormonunu bu şekilde davranarak vücudunuza maliyetsiz kendiniz salgılattırabilirsiniz.

    – Günlük kalori tüketiminin %14’ten azını akşam yemeği öncesinde almak ciddi metabolik kontrol sağlıyor. Kan şekerinin daha düzenli olmasını sağlıyor.

    – Akşam yemeğini atlamak, aynı zamanda kalori kısıtlaması için çok iyi bir alternatif. Kilo vermek için atılacak en önemli adımlardan biri.

    – Akşam yemeğinden sonra tam bir şeker bombası olan meyve yemek ise vücuda fazladan insülin salgılatıyor ve fazla insülin hızlı yaşlanmaya neden oluyor.

    – Akşam yemeği atlandığında uykular daha düzenli oluyor. Sindirim için harcayacağı çabayı vücut kendini onarım için harcadığından kişi sabah daha dinlenmiş ve daha enerjik güne başlarken bulabiliyor.

    Her ne kadar günlük yaşantımızda akşam yemeği aynı zamanda bir sosyalleşme ve tüm aile fertlerinin bir araya geldiği bir paylaşım gibi görülse de daha fazla zaman kaybetmeden bu alışkanlığımızdan vazgeçmemiz gerekiyor. Akşam yemeğinizi mümkünse saat beşten önce yiyin ve akşam yemeğinizi yedikten sonra hiçbir şey yemeyin.
    Bitki çaylarından yardım alın

    Açlık duygusu yaşadığınızda bu durumu şekersiz bitki çayları içerek gidermeye çalışabilirsiniz. Saat başı içilecek bu sıcak çaylar hem sindirimi rahatlatır hem bağırsakları yumuşatır hem de tokluk duygusu verir. İlk günlerde çok acıkırsanız 1 tatlı kaşığı balla tatlandırılmış süt içebilirsiniz. Süt hem laktik asit seviyesini yükseltir vücudu gevşetir hem de açlıkta temel gereksinim olan şekeri vücuda verir.

    Akşam yemeğini atlamayı mümkünse her gün yapın. Bu durumda çok iyi kilo kontrolü sağlarsınız. Haftada en az iki gün yapabildiğinizde ise ortalama kilo kontrolü ile iyi bir metabolik iyileşme elde edersiniz. O halde “akşam yemeğini atlamak” kalıcı kilo kaybının ve gençleşmenin en önemli anahtarı olabilir.

  • Kilonuzu Kahvaltı İle Koruyun

    Kilonuzu Kahvaltı İle Koruyun

    Uyandığınızda tok olsanız bile bir şey atıştırmak, metabolizmayı harekete geçirerek vücudu çalıştırır.

    Kahvaltı, günün en önemli öğünü. Özellikle çocuklar ve kilo vermek isteyenler için güne başlamanın ilk şartı olmalı. Ancak gece geç saatte yemek yediğimizde ve sabah uyandığımızda biraz da fazla yemiş olmanın pişmanlık duygusuyla kahvaltı atlanıyor. Öğle yemeği de geçiştirilirse akşamüstü ve gece yeme döngüsü tekrar etmeye başlıyor. Başka bir deyişle gece yemelerinizin sebebi aslında, kah-valtıyı atlıyor olmanız diyebiliriz. Çoğu zaman anneler de aynı hataya düşüyor. Gece yatarken çocuğa ballı süt içiriyor veya yemek yediriyor. Bu da çocukluk çağında reflüyü tetikleyebiliyor.

    Mazeretler bitmiyor

    Birçok araştırma, güne kahvaltıyla başlamanın önemini gösteriyor. Bu öğünde sağlıklı seçimler yaparak beden kitle indeksinizi azaltmanız ve kilo vermeniz mümkün. Kahvaltıyı atlamak, erkeklere oranla kadınlarda daha güçlü etkiler gösteriyor. Zamansızlık, geç uyanma, iştahsızlık, yorgunluk, aç hissetmemek kah-valtı yapmayan bireylerin genel mazeretleri. Ama unutmayın ki bunlar, mazeret. Düzeltmek sizin elinizde, hemen şimdi değişim için karar verebilirsiniz.

    Öğün atlamak zayıflatmıyor

    Araştırmalara göre, kahvaltıyı atlayan veya geçiştirenler, öğle saatlerinde sağlıksız yemek seçme eğiliminde oluyor ve gün içinde daha fazla yemek yiyor. Kahvaltı etmeyen bireylerin bazılarıysa daha eksik kalori aldığı için kendini avantajlı zannediyor. Oysa diğer öğünlerde bu açığı fazlasıyla kapatmış oluyor. Kahvaltı etmek veya atlamak, vücutta iştah metabolizmasını etkiliyor ve gün boyu artıp azalarak kan şekeri değerini belirliyor. Güne harika bir şekilde başlamanın en iyi yolu, dengeli kan şekeri seviyesi sağlamak ve daha az kalori almak. Kahvaltıda protein, yağ ve karbonhidrat dengesinin sağlanması da önemli. Bu şekilde uygun besinlerden oluşan bir kahvaltı tüketildiğinde vücudumuzda sürekli bir enerji üretimi söz konusu. Üstelik kahvaltı, bağırsak hareketlerinin düzeni ve posa ihtiyacı için de önem taşıyor.

    Kahvaltı kalorileri: Peynir, ekmek, zeytinden oluşan klasik kahvaltılardan sıkılanlar için yumurta, yoğurt veya yulaf tercih etmek daha az kalori almayı ve kilo kaybetmeyi sağlıyor.

    Tam tahıllara yönelin: Kahvaltılık gevrekler ve rafine edilmiş ekmekle tam tahıllı ekmek arasında yapılan bir araştırmaya göre, tam tahıllar içeren bir kahvaltı, sizi daha uzun tok tutması açısından avantajlı. Tam tahıllı ürün tüketen bireyler, diğer gruba göre kahvaltıyı takip eden sekiz saat boyunca kendilerini daha az aç hissediyor. Ekmek olarak tam buğday, çavdar, kepek de seçilebilir.

    Yumurta yiyin: Yumurta, anne sütünden sonra en kaliteli protein. Aynı zamanda uzun süre tok tutucu etkiye sahip. Kilo vermeye çalışan ve yaşları 25-60 arasında değişen bireyler üzerinde yapılan bir çalışmaya göre, kahvaltıda iki yumurta tüketenler, poğaça tüketenlere oranla yüzde 65 daha fazla kilo kaybetti ve gün içinde daha enerjik olduklarını belirtti.

    Çok şekerli seçeneklerden uzak durun: Sabah kahvaltı olarak gofret, kek, kurabiye, çikolata ve şeker ilaveli kahvaltılık gevrek yiyenler, kan şekerinde oynamalar yaşayacağı için 1-2 saat içinde tekrar acıkacak ve enerji düşüklüğü yaşayacak.

    Farklı seçenekler

    Herkes yataktan aç kalkmak durumunda değil ve bazı bireyler erken vakitte bir şey yiyemedikleri için de kahvaltıyı atlayabiliyor. Uyandığınızda aç değilseniz bile iki saat içinde kahvaltı yapmanızı öneririm ki, vücudunuz güne başladığı komutunu alsın ve metabolizmayı çalıştırmaya başlasın. Aşağıdaki seçenekleri deneyebilirsiniz:

    * Tam tahıllı, şekersiz kahvaltılık gevreklerle süt,
    * Grisiniyle fıstık ezmesi,
    * Yoğurtla yulaf,
    * Meyveyle ceviz,
    * Bir tam yumurta ve iki beyazla peynirli omlet,
    * Kefirle light kepekli kraker,
    * Tam buğday unundan yapılmış kreple bal.

    Dilara Koçak

  • İlaçla birlikte alınan besinlere dikkat

    İlaçla birlikte alınan besinlere dikkat

    İlaçla birlikte alınan besinlerin, ilaçların etkisini azaltıcı veya artırıcı etkileri bulunabiliyor. İlaçtan fayda beklerken hatalı beslenme sonucu ciddi yan etkilerle karşı karşıya kalınabiliyor.

    Çok dikkat edilmesi gereken bu durum, ilaç kullanımı kesildikten sonra birkaç hatta bile sürebiliyor. Başlıca dikkat edilmesi gereken durumlar şu şekilde sıralanıyor:

    C Vitamini
    C vitamini demir emilimini kolaylaştırıyor. Ancak C vitamini ile kalsiyumca zengin süt ve süt ürünlerinin alınması, C vitamini emilimini bozucu etkisi yapıyor.

    Potasyum tutucu bazı tansiyon ilaçları ile idrar sökücü ilaç kullanan hastaların; patates, muz, kayısı, portakal suyu gibi potasyumdan zengin gıdaların hatalı kullanması ölümcül kalp aritmilerinin görülmesine neden olabiliyor.

    Greyfurt suyu
    Günde 1 litre ve üzerinde greyfurt suyunun tüketilmesi, özellikle ‘statin’ grubu bazı kolesterol ilaçlarının bağırsakta parçalanmasını geciktirerek kan seviyelerini yavaşlamaya da yol açabiliyor.

    Kafein
    Kahve, çay, kola ve enerji içecekleri; bazı soğuk algınlığı ilaçlarıyla beraber alındığında sinirlilik, uykusuzluk, çarpıntı, kalp ritim bozukluğu, tansiyon yüksekliği, kabızlık ve idrar miktarında artışın görülmesine neden olabiliyor.

    Süt ve süt ürünleri
    ‘Florokinolon ve tetrasiklin’ grubu veya ‘sefuroksim’ içeren antibiyotükler, ‘bifosfonat’ grubundaki kemik erimesi ilaçları ve ‘metotreksat’lı romatizma ilaçlarının; kalsiyum içeren gıdaların 2 saat önce veya 6 saat sonra alınması gerekiyor.

  • Mutsuz kadının beslenmesi…

    Mutsuz kadının beslenmesi…

    İş veya özel hayatlarında mutsuz olan birçok kadın kilo almaya çok eğilimli hale geliyor.

    Kısa veya uzun süreli anksiyete veya depresyon kadınların kendilerini buzdolabının önünde bulmasına sebep olabiliyor. Kadınların mutsuzlukla başa çıkma yöntemlerinden biri, aşırı miktarda karbonhidratlı ve şekerli besinler tüketmek. Tabi bu durum, kilo almaya ve göbeklenmeye yol açıyor. Kadın, kilo aldıkça daha çok mutsuz oluyor. Bu nedenle aynı kısır döngünün içerisinde kalıyor. Yani kadın mutsuz oldukça yemek yiyor, yedikçe daha da mutsuz oluyor diyor, Diyetisyen& Yaşam Koçu Gizem Şeber.

    Kadınlarda sadece psikolojik mutsuzluk yeme sebebi değil. Bazen gözden kaçırılan bir beslenme yetersizliği de kadının mutsuz hissetmesine neden olabiliyor.

    Oysa hem sağlıklı beslenmek hem de mutlu olmak mümkün. Besinlerin modumuz üzerinde ciddi etkileri olduğu uzun zamandır bilinen bir gerçek. Eğer doğru besinleri doğru zamanlarda tüketirsek, kilo almadan da mutlu olabiliriz.

    SADECE PROTEİN YEMEK SİNİRLİ YAPAR!

    Modumuzu ve iyi hissetmemizi ciddi anlamda etkileyen sebeplerden biri; günlük aldığımız kalorinin proteinden karşılanan kısmıdır. Eğer sadece proteinli besinler tüketiyor ve gün içerisinde hiç karbonhidrat almıyorsak daha mutsuz ve sinirli hissetmemiz mümkün. Bu durumda akşam bir anda soluğu buzdolabının önünde almakla veya eve tatlı siparişi vermekle sonuçlanabilir. Yapılan bilimsel çalışmalar, sadece proteinle beslenen kişilerin daha mutsuz ve sinirli olduklarını ortaya koymuştur.

    ÖĞRENİLMİŞ İŞTAHIMIZ, MUTLULUK DÜZEYİNİ ETKİLEYEBİLİR!

    Sevdiğimiz besinlerin bizi daha fazla mutlu ettiğini bilmek için bilimsel bir araştırmaya gerek yok. Ancak, sadece sevdiğimiz besinleri yemek değil, koklamakta mutlu hissetmeye yetiyor. Örneğin kahve veya çikolata bu konu için en belirgin örnekler. Yemek yemenin psikolojik etkileri yadsınamaz. Kişilerin mutsuz hissettiklerinde, daha önceden yediklerinde mutlu hissettikleri besinlere yöneldiği araştırmalarca belirlenmiş durumda. Bu nedenle insanın bu konuda kendisini tanıması ve izlemesi de önem kazanıyor.

    VİTAMİN VE MİNERAL DÜZEYLERİ MUTSUZ HİSSETMENİN NEDENİ OLABİLİR!

    Kötü bir olay karşısında mutsuzluk süremizi ve depresyon düzeyimizi belirleyen faktörlerin başında beslenme geliyor. Yetersiz beslenme sonucu ortaya çıkabilecek vitamin ve mineral yetersizlikleri; olaylar karşısındaki tolerasyonumuzu etkileyebiliyor ve buna bağlı olarak daha mutsuz hissedebiliyoruz. Ayrıca birçok vitamin ve mineral yetersizliği tatlı ihtiyacını ciddi anlamda arttırabiliyor.

    Türk kadınları için bunların başında demir minerali geliyor. Ülkemizde demir yetersizliği kadınlar arasında çok sık gözlenen bir durum. Demir yetersizliği kişinin sürekli tatlıya ihtiyaç duymasına yol açıyor. Aynı zamanda daha mutsuz, halsiz ve depresif hissetmemize yol açıyor. Bu nedenle uzun süren depresyonlarda demir ile ilgili kan tahlillerinin yaptırılması ve gerekliyse doktor kontrolünde demir yetersizliği tedavisi yapılması gerekiyor. Demir mineralinin en zengin kaynakları; kırmızı et, tavuk, balık, sakatatlar. Bazı sebzeler ve kurubaklagiller de demir minerali içerse de, bu besinlerin içinde bulunan demirin vücutta kullanılma oranları daha düşük.

    Yine B grubu vitaminlerinden biri olan tiaminin yetersizliği de, kişiyi depresif hissettiriyor. 1999 yılında yapılan bir araştırmada, tiamin yetersizliği olanlarda kendine güven probleminin daha yaygın olduğu gözlenmiş. Tiamin vitamininden zengin besin kaynakları; tahıllar. Patates, maya ve yumurta da tiamin içeriyor.

    OMEGA-3 MUTLU HİSSETMENİZE YARDIMCI!

    Omega-3 yağ asitleri sadece kalp sağlığımızı korumuyor. Aynı zamanda kendimizi daha iyi hissetmemizi sağlıyor. Yapılan bilimsel çalışmalarda, omega-3’ün yetersiz tüketiminin; depresyona ve anksiyeteye neden olduğu saptanmıştır.

    Yaşam tarzımızın değişmesi ile günlük aldığımız yağ oranının büyük bir kısmı omega-6’dan gelmektedir. Ancak sağlığımız için önemli olan omega-3 ve omega-6 yağ asitlerinin dengeli alınmasıdır.

    Eğer haftada en az 2 gün balık tüketmiyor; beslenmenizde fındık, badem gibi kuruyemişlere ve semizotuna yer vermiyorsanız, daha mutsuz hissetmeniz olası.

    MUTSUZ KADINI MUTLU HİSSETTİRECEK 5 SAĞLIK ÖNERİSİ

    Karbonhidratsız gününüz geçmesin…

    Günlük beslenme düzeninizde karbonhidrat kaynakları olan; tam tahıllı ekmekler, makarna, bulgur, meyve, kuru meyve gibi besinler mutlaka yer almalı. Eğer 3 saatte bir azar azar karbonhidrat tüketirseniz, mutluluk hormonu olan seratonini daha rahat salgılayacaksınız.

    Bir tabak ıspanak veya yeşil sebze tüketin…

    Folik asitin yetersiz tüketiminin depresyona yol açabileceği bilinmektedir. Koyu yeşil yapraklı sebzeler iyi folik asit kaynağıdır. Düzenli tüketmeye özen gösterin.

    Selenyuma yer açın…

    Selenyum yetersizliğinin de mutsuzluk ve depresyonla ilişkili olduğu biliniyor. Selenyumun en zengin besin kaynakları; et, tavuk, balıklar, mantar, soğan, sarımsak ve tam tahıllardır.

    Seratonini sadece çikolata salgılatmaz…

    Egzersiz yapmakta, seratonin salgısını başlatır. Hem egzersiz mutsuz döneminizde almış olduğunuz kiloları vermenize de destek olacak.
    Düzenli uyuyun… Günde 5 saatten az uyuyanların iştahlarının daha fazla açık olduğu ve 8 saat uyuyanlara göre ortalama günde 300 kalori fazla aldıkları biliniyor. Düzenli uyku, sadece kendinizi daha iyi hissetmenizi sağlamaz, aynı zamanda iştahınızı kontrol etmenizi kolaylaştırır.

    Diyetisyen ve Yaşam Koçu
    Gizem ŞEBER