Etiket: beslenme

  • Süper besin chia tohumu

    Süper besin chia tohumu

    Chia tohumları son bir iki yıldır günün süper gıdası olarak kabul edilmektedir.
    Tüm dünyada fonksiyonel besin olarak tüketilmeye başlanan birçok besin arasında chia da yer almaktadır. Tropikal iklimde yetişen bu tohumun en dikkat çekici özelliği içerdiği yüksek omega 3 yağ asitleri ,yüksek antioksidan , protein ,kalsiyum ve yüksek life sahip olmasıdır. Nötr bir tadı olmasından dolayı her besin grubuyla rahatlıkla tüketilebilir. Kalorisi düşük ,besin içeriği ile çok zengindir.

    Vücutta üretilemeyen dışardan besinlerle aldığımız esansiyel yağ asitlerinden olan alfa-linolenik asit (ALA) içeriği yüksektir. İçerisindeki esansiyel yağ asiti içeriği ile kolesterol düşürücüdür (LDL, total kolesterol, trigliserid). İçerisindeki omega 3 ‘denile kalp damar sağlığını korur.Somon balığından daha fazla omega 3 içermektedir. Antioksidan içeriği yüksektir. Kalsiyum, mangan, fosfor ve B grubu vitaminlerden zengindir. Kaliteli bitkisel protein içerdiğinden vücutta emilimi ve kullanımı yüksektir.

    Su ile birleştiğinde suyu emerek jelimsi bir yapı kazanarak puding kıvamı alır.Bu şekilde midede uzun süre kalarak tokluk yaratır, iştahı baskılar. Lif içeriği çok yüksek olduğu için sindirimi yavaştır. Bu yüzden diyabet ve insülin direnci bulunan bireylerde kaliteli karbonhidrat kaynağı olarak kullanılabilir. Besin alerjisi ve intoleransı olan kişilerde glüten içermediği için rahatlıkla kullanılabilir. 1 yemek kaşığı chia tohumu 50 kcal, ,1,5 gram protein, 4 gram karbonhidrat ve 4 gram lif bulunmaktadır.

     

    Dyt. Zülal YALÇIN

  • Detoks denilince akla gelen besinler nelerdir?

    Detoks denilince akla gelen besinler nelerdir?

    Detoks denilince akla gelen besinler nelerdir?

    KIRMIZI KAPYA BİBER

    İçerdiği C vitaminiyle turunçgilleri geride bırakan kırmızı kapya biber vücuttaki toksinlerin atılmasına da yardımcıdır. Detoks programlarında güvenle tercih edilebilir.

    CEVİZ
    Ceviz denilince akla gelen ilk şey omega-3 tür. Omega-3 yağ asitleri hücrelerin detoksla birlikte daha kolay yenilenmesini sağlar.

    FINDIK
    Yüksek selenyum ve E vitamini içerdiği için karaciğerin toksinleri giderme yeteneğini artırır. Aynı zamanda kan kolesterol seviyelerinin düşmesine yardımcıdır.

    ZERDEÇAL
    Arınmayı artırmak için karaciğer fonksiyonlarını teşvik eder ve idrarda biriken zararlı maddeleri temizler.

    SOĞAN-SARIMSAK
    Sülfür içeriği nedeniyle karaciğerin temizlenmesine yardımcı olur. Antibiyotik benzeri etkisiyle mikroplara karşı bağışıklık sistemini destekler.

    PANCAR
    Magnezyum, demir, çinko ve kalsiyum açısından zengin olan pancar vücuttan toksinlerin atılmasını kolaylaştırmaktadır. Kanserle mücadelede çok etkili olan betasiyanin açısından da oldukça zengindir.

    ANANAS
    Hazmı kolaylaştıran ve barsak temizliği sağlayan bromelain enzimi nedeniyle vücuttan zararlı maddelerin uzaklaştırılmasını sağlar.

    AVOKADO
    Suda eriyen ve suda erimeyen lifler içerdiğinden barsak temizliğine yardımcı olur, romatizmal hastalıklara karşı koruyucu ve iyileştirici etkisi vardır.

    SALATALIK

    Zararlı maddeleri vücuttan atarken vücudu alkalize eder.

    REZENE

    Yoğun lif içeriği sayesinde barsaklardan zararlı maddelerin atılımını hızlandırır sindirim sistemini rahatlatır.

    TARÇIN

    Demir, kalsiyum ve manganazdan zengindir. Yağ asitlerinin parçalanmasını kolaylaştırırken şeker metabolizmasını da düzenleyerek karaciğerin yükünü azaltır.

    MAYDANOZ
    Karaciğerin metabolizmasını hızlandırarak toksinlerin atılmasını kolaylaştırır. Böbreklerin çalışmasını arttırıcı etkisi vardır. A, C ve K vitaminlerinden çok zengindir.

    Dyt. Zülal YALÇIN

  • Doğurganlığı arttıran besinler

    Doğurganlığı arttıran besinler

    Toplumumuzda konuşulmaktan sıkça kaçınılan, utanç duyulan konuların başında gelen cinsellik yaşamımızın başından sonuna kadar her zaman bize eşlik eder. Bizleri leyleklerin getirdiğine inandırarak büyüten ebeveynlerimiz, doğduğumuz andan yaşlanıp bir köşeye çekildiğimiz ana kadar hayatımızın parçası olan bu konuya toplum olarak uzaktan baktığımızın bir göstergesidir. Hem değer yargılarımız hem de yetiştirilme tarzımız nedeniyle cinsellik saklanılması gereken bir durummuş gibi davranılır. Hâlbuki cinsellik kendini bilen her bireye öğretilmesi gereken ilklerden olmalıdır. İnsanoğlu bebeklik döneminde cinsel kimliğini öğrenmeye ve diğer cinsin nasıl olduğunu algılamaya çalışır. Bebeklikten ergenliğe, yaşlılığımıza kadar yaşamın her anında cinsellik mevcuttur. İşte bu nedenden dolayı cinsellik eğitimi daha küçük yaşlarda başlamalı ve utanılacak bir olgu olmadığı benimsetilmelidir.

    Cinselliğin özü, kadının kendi cinsel gücünü öğrenme ve geliştirme, fiziksel ve ruhsal olarak bilgilenmesine dayanmaktadır. Birçok etken cinselliği ve doğurganlığı etkileyebilir, bunlar içinde bizim yön verebildiğimiz en önemli faktörlerden biri de beslenme biçimidir. Bunun yanında egzersiz yapma alışkanlığı, sigara/alkol tüketimi, hormonal dengeler, stres de cinselliği etkileyen önemli unsurlardır.

    BESLENMENİN DOĞURGANLIK VE CİNSELLİKTEKİ ETKİSİ

    Beslenme bir sanattır ve bu sanatta başarılı sonuçlar olmak bizim elimizdedir. İyi bir sanat eserinin kocaman alkışları hak etmesi gibi, doğru bir beslenme alışkanlığı kazanan bireylerde vücutlarınca mükafat görürler, genel iyi olma hali beraberinde pek çok hastalığa karşı koruyuculuk getirebileceği gibi doğru ve mutlu bir cinsel yaşamı da tattırır. Başarılı bir beslenme programı, günlük ihtiyaçlarınızı karşılayacak kadar karbonhidrat, yağ, protein, vitamin ve mineralleri içermelidir. Çünkü sağlıklı bir cinsellik ve doğurganlık için dengeli beslenmek şarttır. Vitamin ve minerallerin cinsellikte etkisi çok büyüktür, ancak doğru miktarda ve doğru zamanda almakta çok önemlidir.

    Yeterli ve dengeli beslenme, çok çeşitli bitki karmaları ve sağlıklı yaşam tarzı ile cinselliğiniz sağlıklı bir hale gelecektir. Genel beslenme kuralların başında sayılan; ideal kiloda olmak bunun için az az sık sık beslenmek, karbonhidrat ve proteini dengeli almak, yağdan uzak durmak ve bol bol su içmek doğurganlık ve cinselliği de etkileyen unsurlardır. Unutulmaması gereken ilklerden bir tanesi de bitki çayları ve mutluluk verici besinlerdir. Mutluluk verici besin diyince akla ilk olarak çikolata, tatlı, dondurma, şekerli yiyecekler gelir. Hâlbuki posa miktarı yüksek besinler, yeşil yapraklı sebzeler, magnezyum içeriği yüksek besinler ve meyveler de mutluluk getiren besinlerdir. İllaki tatlı bir besin sizi mutlu ediyor ise bu besin sütlü bir tatlı olmalıdır. Yağ içeriği ve şeker oranı yüksek besinler kısa süreli keyif getirse de uzun sürede sağlığınızı olumsuz etkileyeceği için sakıncalıdır. Eğer doğru beslenme alışkınlıkları sizin yaşam tarzınızı oluşturuyor ise doğurganlığınız ve cinsel yaşamınız açısından sağlıklısınızdır.

    dogurganlik

    DOĞURGANLIK VE CİNSELLİK ÜZERİNE YARDIMCI UNSURLAR

    ÇİNKO

    Erkekler için çok önemli olduğu bilinen çinko kadınlar için de çok önemlidir. Erkeklerde sperm üretiminde etkili olan çinko, kadınlarda da hem cinsel organların gelişmesinde hem de cinsel gücün ve doğurganlığın artmasında etkilidir. Bunun için de mutlaka yeterli miktarda çinko almalıyız. Vücutta bir asker gibi görev yapan çinko birçok hastalığa karşı da koruyucudur. Özellikle kış aylarında daha zinde ve sağlıklı olmanızı sağlayacak çinko cinsel sağlığınızı da destekleyecektir. Adet ağrılarının hafiflemesinde ve kısırlığın önlenmesinde de oldukça etkilidir. En iyi kaynakları istiridye, kırmızı et, kümes hayvanları, kabuklu deniz ürünleri, fasulye, fındık, hububatlar, zenginleştirilmiş kahvaltılık tahıl ürünleri ve süt ürünleridir. Çinkonun hayvansal kaynaklardan emilimi daha kolaydır.

    SERATONİN

    Giderek globalleşen bir dünyada iş hayatımızda ki yoğunluk, aileye karşı olan sorumluluk, günlük performansımızın devam ettirilmesi, fizyolojik ve ruhsal sağlınızın devamı için seratonin şart. Vücudumuzu birçok hormon yönetmektedir. En önemlilerinden biride mutluluk hormonu yani seratonindir. Artık kendinizi güzel ve iyi bulmuyorsanız, cinsel yaşamınızla ilgili sıkıntılar yaşıyorsanız bunun nedeni seratonin olabilir. Seratonin vücutta oluşan ve besinlerle alamadığımız sinir taşıyıcısıdır. Sinir sisteminde etkili olduğu için cinsel yaşam içinde çok önemlidir. Balık, tavuk ve kırmızı et, süt, kepek ekmeği, kuruyemişler, meyve tüketimi ile vücudunuzda seratanin salgılanacak ve bu besinleri yeterli miktarda aldığınızda bir problem kalmayacaktır.

    KALSİYUM

    Kadın sağlığında vazgeçilmez bir mineral olan kalsiyum cinsellik ve doğurganlık içinde vazgeçilmezdir. Yapılan araştırmalar kalsiyumun orgazmdan sorumlu olduğunu ve toplumumuzda da cinsel problemlerin bazılarının buna bağlı olduğunu göstermiştir. Bu nedenle özellikle kadınlar kalsiyum alımlarına dikkat etmeli ve kalsiyumdan zengin beslenmelidir. Menopoz dönemi içinde elzem olan kalsiyum kadınlar için önemli bir mineraldir. Süt ürünleri (özellikle yoğurt ve az yağlı peynir), koyu yeşil yapraklı sebzeler, soya fasulyesi, baklagiller, fındık, pekmez… Kalsiyumdan zengindir.

    MAGNEZYUM

    Az miktarda ki yetersizliği bile hemen biyokimyasal bozukluğa neden olan magnezyum, kalsiyumdan ayrı düşünülemez. Hatta kalsiyum, fosfor ve magnezyum sıkı 3 dost gibi davranırlar. Vücutta magnezyum yetersizliği olduğunda adet dönemi problemleri ve sıkça tatlı krizleri görülür. Gebelikte de adale kramplarına neden olur. Ve maksimum düzeyde stresin etkinliğini azaltır. Mutlaka magnezyum alımımız yeterli olmalıdır. Zengin kaynakları ise kuru baklagiller, yeşil yapraklı sebzeler, badem, fıstık, muz, kakao ve taze meyveler.

    FOSFOR

    Fosfor diyince dişler akla gelir ve sağlıksız dişlerde güvensiz bir kadını işaret eder. Güzel bir kadının simgesi olan dişler için yeterli fosfor alınmalıdır. Vücutta bol miktarda fosfor bulunmaktadır. Ve protein alımınız yeterli olduğu sürece fosfor düzeyinizde yeterli olacaktır. Süt, peynir, yoğurt gibi süt ürünleri, karaciğer, fındık-fıstık, baklagiller ve kolalı içecekler fosfordan zengin kaynaklardır.

    B VİTAMİNİ

    B grubu vitaminlerin vücutta birçok etkinliği vardır. Bu vitaminler enerji üretimi, büyüme ve cinsiyet hormonları için gereklidir. B vitaminindeki Tiamin ( B1 vitamini) vücuttaki hücrelerin ürettiği enerji miktarını arttırır. Enerji miktarınız yetersiz olduğu takdirde cinsel sağlığınızda sorunlar çıkacaktır. En zengin kaynakları bitkilerin tohumları özellikle de endosperm kısımlarıdır. B vitaminleri içinde önemli bir diğer unsur da niasindir. Niasin kanı sulandırır ve kan akışını hızlandırır, kalp sağlığı için önemlidir. Besinlerle yeterli miktarda B vitamini almamız mümkündür. En zengin niasin kaynakları hayvansal kaynaklı yiyecekler (tavuk, balık, et gibi), bulgur ve kuru baklagillerdir. Ancak alkol alımı niasin seviyesini düşürdüğü için alkol alımına dikkat etmek gerekir.

    dogurganlik_arttiran

    E VİTAMİNİ

    Kalp hastalığı riskini azaltan E vitamini adet kramplarıyla PMS sancılarını azaltır. Eski dönemlerde E vitamini çiftlik hayvanlarında doğurganlığı arttırmak için kullanılırdı. Çinko ve A vitamini, E vitamini ile bir araya gelince üreme bezlerinin işlevini arttırır. E vitamini eksikliğinde cinsel organlarda gelişme geriliği görülür. Aynı zamanda E vitamini vajina kuruluğunu önlemede etkilidir. Erkekler de ise prostat kanserini önlemede önemli etkisi vardır. Güzel ve genç görünmenizi sağlar. Bu kadar önemli etkileri olan E vitamini besinlerin işlenmesi sırasında bir miktar kaybolur. Bitkisel yağlar, yumurta, kuruyemişler, marul, soya fasulyesi, deniz ürünleri ve sakatatlar iyi kaynaklarıdır. Yeterli alım için zeytinyağını sofranızdan eksik etmeyin. Günde 2-3 tane fındık, ceviz yiyin. Kuru baklagil yemeyi unutmayın. Sebze ve meyvesiz bir gününüz olmasın.

    KAFEİN

    Kafein birçok bitkinin yaprağında, tohumunda ve meyvesinde doğal olarak bulunur. Çay, kahve, çikolata ve kolalı içecekler en iyi bilinen kaynaklarıdır. Kafein vücutta birikmez idrarla atılır. Bir yetişkin için alınması gereken günlük miktar 300 miligramdır. İçilen bir fincan kahve cinsel gücü olumlu yönde etkileyebilir ancak bu kişisel farklılıklar gösterebilir. Ancak kahve ve diğer kafeinli ürünlerin tüketiminde aşırıya kaçılmamalıdır.

    C VİTAMİNİ

    Vitaminler içinde adını en çok duyduğumuz vitamin C vitaminidir belki de. C vitamini deri ve cilt sağlığı için çok önemli bir vitamindir. Antioksidan olan C vitamini serbest radikal dediğimiz zararlı maddelerden vücudu korur. Cinsel aktivite üzerinde ve doğurganlıkta yardımcıdır, cinsel sağlığı korur. Yanlış saklama ve pişirme koşullarında etkinliğinin bir miktarını kaybeden C vitamini her öğünde besinlerle alınmalıdır bunun için sebze tüketimi her yemeğe eşli etmeli, taze limon suları kullanılmalıdır. Ülser, enfeksiyon, soğuk algınlığı, depresyon gibi daha bir çok durumda olumlu etkisi olan C vitamini böbreküstü bezlerden salgılanan çoğu hormon içinde gereklidir. En iyi kaynakları turunçgiller, yeşil yapraklı sebzeler, domates, çilek, böğürtlengiller ve kividir.

    SİGARA

    Sigara sağlığımıza zararlı olduğu gibi cinsel yaşantımız için de büyük tehdittir. Eğer sigara içme alışkanlığınız varsa bırakmanızı tavsiye ediyoruz. Eğer bırakamıyorsanız da mutlaka miktarını azaltın. Sigara sağlıksız ve kalitesiz bir yaşam biçiminin yanında doğurganlığınızı da azaltacaktır. Her geçen gün sağlığınızı tehdit eden sigara gebelikte düşük ve ölü doğumlara neden olabileceği gibi bebeğinizin de sağlığını olumsuz etkileyecektir. Genellikle gebelikte bırakılan sigara alışkanlığı doğumun ardından tekrar başlamaktadır. Hâlbuki planlı bir gebelik yapılmalı ve gebelikten daha önce terk edilmeli bu kötü alışkanlık. Gebelik süresince sigara içilmemeli ve bu kötü alışkanlıktan ömür boyu uzak durulmalıdır. Toplumumuz da sigara alışkanlığı artık çok erken yaşta başlamakta ve bu da cinsel gelişimi olumsuz etkilemektedir. Özellikle gelişme döneminde sigara asla içilmemelidir.

    ALKOL

    Alkol vücutta faydalı öğelerin yıkılmasında, kalp hastalıklarında ve daha birçok kronik hastalığın oluşmasında etkilidir. Üreme ile ilgili problemlere neden olabilir. Bu nedenle içilen içkilerden, alkol oranı düşük olan kırmızı şarap ve beyaz şarap tüketmenizi öneriyoruz. Az miktarda tüketilen şarabın cinsel sağlığınızda olumlu etkileri olacaktır.

    Günümüzde birçok hastalıktan sorumlu olan alkol kısa sürede bağımlılık yaratmakta ve sinsi bir düşman gibi sağlığınızı elinizden almaktadır. Eğer kronik bir hastalığınız varsa alkol tüketmemelisiniz. Alkole azı karar çoğu zarar mantığı ile bile yaklaşmak aslında sakıncalıdır.

    EGZERSİZ

    Yaşam kalitenizi arttırmak için egzersiz şarttır. Olmazsa olmaz bir öğe olan egzersiz hem cinsel sağlığınız hem de doğurganlığınızı olumlu yönde etkileyecektir. Egzersizli bir yaşamla daha zinde olup mutluluğu yakalayacaksınız. Genellikle ev hanımları sürekli evdeyim zaten her an hareketteyim, çalışan kadınlar ise iş güç hep bir koşuşturma var, ayrıca bir egzersize ne gerek var der. Hâlbuki vücudumuzun egzersizi algılama biçimi farklıdır. Egzersizin düzenli olması ve süreklilik kazanması gerekir. Haftada 3 gün 30 dakikalık yürüyüşler, dans, plates, fitness ya da yoga gibi aktiviteler size mutlaka eşlik etmeli. Böylece hem daha sağlıklı olacak hem de cinselliğiniz ve doğurganlığınız olumlu etkilenecektir.

    BİTKİ ÇAYLARI

    Rahatlatıcı ve sakinleştirici etkisi olan bitkiler ve bunların çayları beden sağlığınızı koruduğu gibi cinsel yaşamınızda da faydalı olacaktır. Vücuttaki sıvıların akışını hızlandıran bu çaylar aynı zamanda kan dolaşımını da hızlandırır. Bitki çaylarının diğer bir özelliği de enerji seviyenizi arttırmasıdır. Bunun içinde kahvaltınızda ve ara öğünlerinizde mutlaka bir tane bitki çayı tüketin.

    Önerilen bazı bitki çayları şöyledir;
    GİNSENG: hormon sisteminizi uyarırken cinsellikte çok önemli olan yaşlanmayı geciktirir.
    PAPATYA ÇAYI: sindirime de yardımcı olan papatya çayı sakinleştirici etkisinden dolayı cinsel sağlığınıza yardımcı olacaktır.
    MEYAN KÖKÜ: cinsel aktivitenize yardımcı olacaktır.
    KEKİK: özellikle erkeklerde etkili olan kekik kadınlar içinde vazgeçilmezdir.
    REZENE: rezene çayı cinsel sağlığınız için mükemmel bir içecektir.
    YASEMİN: etkili bir uyarıcıdır.
    YAHOMBİN: Afrika da ki bir ağacın kabuklarından elde edilmektedir. Kanın cinsel organlara toplanmasını hızlandıran etkisi vardır.
    SÜSEN: her iki cins içinde cinsel aktiviteyi arttırıcı etkisi vardır.
    MAYDANOZ SUYU: yemeklerin vazgeçilmezi olan maydanoz ve maydanoz suyu cinsel sağlığınız içinde etkilidir.

    ÇİKOLATA

    Magnezyum, fosfor, kafein içeren çikolata cinsel mutluluğunuzda da etkilidir. Cinsel yaşamda sıkça adından bahsettiren çikolata zannedildiği gibi cinsel sağlığınız için faydalı değildir. Çünkü aşırı çikolata tüketimi sağlığınızı olumsuz etkileyecek ve dolayısıyla cinsel sağlığınızda bozulacaktır. Çikolata isteği tamamen magnezyum düzeylerinizle ilişkilidir. Eğer sürekli çikolata yemek istiyorsanız mutlaka magnezyum düzeylerinize baktırın ve bu isteği brokoli gibi magnezyumdan zengin diğer besinlerden karşılayın. Daha sağlıklı bir cinsel yaşam ve doğurganlık istiyorsanız bol miktarda yeşil yapraklı sebze yiyebilirsiniz.

    KEREVİZ

    Erken dönemde ki cinsel isteksizliği önler. İç salgı bezlerini etkiler ve cinsel sağlığınızı kuvvetlendirir. Özellikle ılıman iklimlerde yetişen kereviz kalsiyum, demir, potasyum, B vitamini, A vitamini ve C vitaminini içerir. Yunanlılar ve Romalılar tarafından çok önemsenen kereviz birçok kronik hastalığı önleyici etkisinin yanı sıra cinsel gücünüzü ve isteğinizi arttırır. Diyetlerde sürekli yer alması gereken kereviz idrar söktürücü, karaciğer temizleyici gücüyle beraber kan ve süt yapımında da etkilidir. Aynı zamanda cinsel gelişiminizi de etkiler.

    ENDORFİN

    Biz kadınlar endorfin bulunan yiyecekleri tükettiğimizde mutlu oluyoruz. Peki, bu şart mı? Yani mutluluk besinler demi gizli? Tabiî ki maksimum düzeyde dengeli ve sağlıklı beslenirsek mutlu oluruz. Her şeyden önemlisi sağlıklı oluruz. Mutluluk aslında saklanmıştır. İnsanoğlunun en son aklına gelecek yerde saklanmıştır. Yani içimizde. Bu nedenle mutlu olmayı bilmez, hep daha fazlasını isteriz. İçimizdeki ışığı yakaladığımızda ise onu asla bırakmayız. Mutlu olmak sadece iş, aile, aşk hayatını düzene sokmaz. Cinsel sağlığınızı ve doğurganlığınızı da olumlu yönde etkiler. Güzel görünmenizi ve kendinizi daima iyi hissetmenizi sağlar. Ancak bilimsel bakımdan endorfin içeren besinlerde mutluluk sağlamaktadır. Peki bu besinler nelerdir:

     

    Dondurma: süt ve A,D,E vitaminlerinden zengindir. Ancak tüketirken dikkatli olmanızı ve light dondurmalar tüketmenizi öneririz.

    Çikolata: Stresin en iyi ilacıdır bazılarına göre. Aman dikkat diyeceğimiz yiyeceklerden, sakın aşırıya kaçmayın.

    Çilek: Güçlü bir C vitamini deposu. Cinselliği arttırıcı etkisi de unutulmamalıdır. Yaşlanmayı geciktirir.

    Makarna: Enerji verici ve mutluluk sağlayıcı bir besindir. Salata ile ve kepekli olanları tüketmenizi öneririz.

    Muz: Bir magnezyum deposu olan muz strese birebirdir, endorfin deposudur.

    SU

    Hayatımızda her şeyden vazgeçeriz ama sudan asla. Çünkü biyolojimiz sudan oluşmuştur. Su ile temizleniriz, su ile arınırız, yüzümüzü yıkayarak güne su ile başlar ve su ile duş alıp günü tamamlarız. Sabah ilk olarak su içer akşam uyumadan bir yudum daha içeriz. Soframızın daimi elemanıdır. Beslenmemizde de çok önemli etkileri olan suyun metabolizmayı arttırıcı etkisi de vardır. Cinsel sağlığımızda da, doğurganlığımızda da vazgeçilmez olan suyu bol bol tüketmeliyiz.

    SAĞLIKLI BİR CİNSELLİK VE DOĞURGANLIK İÇİN;
    • Sağlıklı beslenin.
    • Günlük enerji, karbonhidrat, protein ve yağ alımınıza dikkat edin.
    • Su içmeyi asla unutmayın ve 10–12 bardak su için.
    • İşlenmiş ve katkı maddeleri içeren besinleri tüketirken dikkatli olun.
    • Yeşil yapraklı sebzeleri sofranızdan eksik etmeyin.
    • Bolca meyve tüketin ve kabuklu yenilebileceklerin kabuklarını soymayın.
    • Zeytin yağ ve kuruyemişleri mutlaka tüketin ama miktarını iyi ayarlayın.
    • Sigara ve alkolden elinizden geldiği kadar uzak durun.
    • Egzersiz yaparak yaşam kalitenizi arttırın.
    • Mutluluğun içinizde olduğunu unutmayın ve strese karşı savaş açın.
    • Günde 2–3 fincan mutlaka bitki çayı için.
    • Güne kafeinli bir içecekle (kahve gibi) başlayabilirsiniz ama güne kafeinle son vermeyin.
    • Kahvaltıyı mutlaka yapın ve akşam öğünlerinizi hafif geçirin.

    Kaynak: Bebeğim ve Biz

  • Vücutta detoks etkisi yaratan 15 besin

    Vücutta detoks etkisi yaratan 15 besin

    Detoks Nedir?

    Modern yaşam içerisinde farkında olarak ya da olmayarak bedenimize aşırı yükleniriz, soluduğumuz hava, içtiğimiz su, yediğimiz işlenmiş gıdalar, yaşadığımız stres vücudumuzda kolay atamayacağımız toksik birikim oluşturur. Hastalıklardan korunmak, gençlik enerjimizi ve görünümümüzü uzun yıllar devam ettirebilmek için bedenimizdeki bu toksik birikimi dışarı atmamız gerekir. Bu toksik maddelerin atımına yardımcı besinler;

    1-Turp Yaprağı

    Antioksidan ve sülfür içermektedir. Bu maddeler de detoksifiye enzimleri harekete geçirir ve düzenler.

    2-Kırmızı Biber;

    Portakaldan 3 kat daha fazla C vitamini içerir, C vitamini, toksinleri sindirilebilir materyallere çevirir.

    3-Turunçgiller;

    Yüksek C vitamini içerikleri vardır.

    4-Soya Fasulyesi;

    Bu kolay sindirilebilir fasulye, bağırsak duvarlarındaki toksin kalıntılarının emilimini sağlar.

    5-Ceviz;

    Detoksa yardımcı olmak amacıyla, omega-3 yağ asitlerinin vücuda nüfuz etmesini sağlar.

    6-Ay çekirdeği;

    Yüksek selenyum ve E vitamini içeriği, karaciğerin detoksifiye olma kapasitesini artırır.Aynı zamanda kolesterol gelişimini önler.

    7-Su Teresi;

    Serbest radikalleri hücrelerden uzak tutar, karaciğerdeki arındırıcı enzimleri harekete geçirir ve doğal bir diüretiktir.

    8-Zerdeçal;

    Arınmayı artırmak için karaciğer fonksiyonlarını teşvik eder.

    9-Tam Tahıllar;

    Çözünemeyen lif bakımından oldukça fazladırlar ve vücudu düzene sokarlar, bu da detoksun en önemli unsurudur.

    10-Enginar;

    Sinarin maddesi ile doludur, bu da safra üretimi ve sindirimin düzgün yapılmasını sağlar.

    11-Mercimek;

    Mercimekler, toksinlerin kolayca elimine olmasını sağlar, kolesterolü düşürür ve kan şekerini düzenler.

    12-Sarımsak;

    En iyi dektoks etkisi için, karaciğerin temizlemesine yardımcı olur.

    13-Brokoli;

    Vücudu toksinlerden arındırıp temizlerken, aynı zamanda bir çok vitamini de beraberinde getirir.

    14-Greyfurt;

    Kolesterolü düşürür, böbrek taşı riskini önler ve sindirim sistemini onarır.

    15-Salatalık;

    % 95’i su içerdiği için, toksinleri vücuttan atar ve vücudu alkalize eder.

    Dyt. Eliza GÖZÜYILMAZ

  • Çok su içen çok kilo verir…!

    Çok su içen çok kilo verir…!

    Kilo vermek istiyorsunuz, deniyorsunuz ancak her seferinde açlık krizleri yaşıyor ve açlığınıza yeniliyorsanız dikkat!…

    Akşam’dan Nil Şahin Gürhan’ın yazısı…

    Kilo vermek istiyorsunuz, deniyorsunuz ancak her seferinde açlık krizleri yaşıyor ve açlığınıza yeniliyorsanız önerilerimi okumanızı tavsiye ederim.

    SAĞLIKLI ATIŞTIRMALIK YİYİN

    Sabah uyandıktan sonra bir saat içinde ya kahvaltı yapın ya da küçük bir parça sağlıklı atıştırmalık alın. Yani yarım ya da bir su bardağı süt veya yoğurdun yanında bir avuç ceviz ya da badem gibi yağlı kuruyemişleri tercih edebilirsiniz.

    Ya da bir dilim peynirle bir dilim ekmek tüketebilirsiniz. Böylece akşamdan itibaren enerji almayan metabolizmanıza enerji vererek hem aşırı açlık oluşmasını önlemiş hem de metabolizmanızı bir an önce çalıştırmaya başlamış oluruz.

    ARA ÖĞÜNLERİ UNUTMAYIN!

    Yemekler arasındaki öğünleri de atlamamaya dikkat edin. Ana öğünle ara öğünleriniz arası 2–3 saat olsun. Maksimum 4 saat enerji almadan kalmalısınız. Yemek yedikten sonra 4. saatte sindirim tamamlanır ve vücudumuzda metabolik havuz dediğimiz enerji havuzuna enerji akışı durur. Ancak metabolik havuzdan enerji kullanımı devam eder, enerji ihtiyacı buradan sağlanır. Sağlıklı, dengeli, yeterli ve düzenli beslenirseniz metabolik havuzunuza enerji akışını sürekli ve kaliteli sağlamış olursunuz. Böylece metabolizmanız maksimum düzeyde çalışabilir. İşte sürekli bir şeyler yiyip zayıf kalanların sırrı bunda gizlidir.

    ÇOK SU İÇEN ÇOK KİLO VERİR

    Gün içinde sürekli su için çünkü su, midemizi doldurarak kısa süreli tokluk oluşturmakta etkilidir. Ayrıca yeterli su alımı, kan ve lenf dolaşımını sağladığı için daha dinç ve enerjik olmanızı sağlar. Ne kadar çok ve sürekli su içerseniz kilo vermeniz o kadar kolay, fazladan kilo almanız da o kadar zor olur.

    Taze sebze mutlaka olmalı

    Sabah, öğlen ve akşam ana öğünlerinizde taze sebze veya taze meyve mutlaka olsun. Böylece ana öğünlerde metabolizmanızı güçlendirici enzim ve taze vitamin almış olursunuz. Mevsiminde tüketilen taze sebze ve meyveler vücudumuzun iklime uyumunu sağlar. Aynı zamanda enerjimizi yükseltir.

    Her şeyden önemlisi yemeğinizi yavaş yiyin ve iyi çiğneyin, amacınız lezzete odaklanmak olsun.

    (NİL ŞAHİN GÜRHAN / AKŞAM)

  • Neden sürekli acıkıyorum?

    Neden sürekli acıkıyorum?

    Açlık hissinin en belirgin nedeni bir sonraki öğün saatine yaklaşıyor olmanız olsa bile, bu hissin nedenleri birkaç değişik durum yüzünden de oluşabilir. Düzenli bir şekilde yemek yiyor ve hala açlık hissinizin kaybolmadığını veya sık sık acıktığınızı hissediyor iseniz, vücudunuz ihtiyaç dışında daha fazla yiyebilmek için size sinyaller yolluyor olabilir.

    Eğer diyetiniz organik yiyecekler, tam tahıllar, yada tüm renkleri kapsayacak meyve ve sebzeleri içermiyorsa, elbette açlığınızın nedeni bu olabilir. Çünkü vücudunuz tok hissetmek için vitamin, mineral, protein ve sağlıklı yağlara ihtiyaç duyar.

    DUYGUSAL AÇLIK

    Birçok kişi için yemek yemek duygusal bir faaliyet kabul edilir. Bazıları bunu stres, üzüntü, öfke ve sinirlilik durumlarına cevaben yapar. Yemek yemek başlangıçta bu duyguları yatıştırıyor gibi görünebilirken, en derinde çözümün bu olmadığını hepimiz çok iyi bilmekteyizdir.

    Eğer duygusal açlığa sahip olduğunu düşünen biriyseniz, yeme dürtüsü oluştuğunda ne hissettiğinizin bir günlüğünü oluşturarak, duygularınız ve yeme arasındaki bağlantının derinlerine inmenize yardımcı olabilirsiniz. Eğer kendi davranış biçimlerinizin farkına varırsanız, duygusal açlık atakları geldiğinde abur cuburlara saldırmak yerine stresi hafifletmek için meditasyon dersleri almak gibi asıl meselenin çözümüne yönelik adımlar atabilirsiniz.

    Uyku Eksikliği

    Açlık ataklarının bir diğer nedeni ise yeterli uyku almamaktır. Yeterli miktarda uyku elde etmediğiniz zaman, vücut açlığı tetikleyen bir hormon olan ghrelin’i yüksek seviyelerde üretmeye başlar. Uyku eksikliği aynı zamanda şekerli ve tuzlu atıştırmalıklara yönelmek gibi yeme isteklerini harekete geçirmekle bağlantılıdır.

    Su Kaybı

    Bazı kişiler açlık hissini susuzluk hissiyle karıştırarak hata yapar. Her gün 8 ile 10 bardak su içtiğinizden emin olmalısınız. Çünkü su kaybı yaşamanız, açlık hissinizin artmasına neden olabilir. Su dışındaki içeceklerin su kaybını artırma eğilimi olmasından dolayı, eğer gün içinde kahve, çay ve meyve suyu gibi içecekleri fazlaca tüketiyorsanız, daha fazla su içerek bunu telefi etmelisiniz

    Asitli İçecekler

    Asitli içecekleri sürekli tüketiyorsanız, en iyi yol onlardan vazgeçmektir. Asitli içecekler daha fazla yeme isteği oluşturmayı sağlayacak şekilde vücudun tokluk mekanizmasını etkileyecek çeşitli maddeleri içerir, mesela yüksek fruktoz miktarına sahip mısır şurubu gibi. Tüm bunların yanında aynı zamanda yüksek su kaybı yaşatacak etkiye sahiptir. Asitli içeceklerin diyet olanları hiçbir şekilde daha iyi bir çözüm değildir çünkü yapay tatlandırıcılar da aynı şekilde aç hissetmenizi sağlar.

    Gluten İntoleransı

    Normal bir şekilde besleniyor olmanıza rağmen yine de ani açlık sancılarıyla baş ediyorsanız bunun nedeni gluten hassasiyeti, hatta tanısı konmamış çölyak hastalığına sahip olmanız olabilir. Gluten bazı bireylerde, besinlerin emilimini engelleyerek vücut fonksiyonlarının çalışması için ihtiyacı olanı alamamasına neden olur. Açlık ataklarının gluten hassasiyeti semptomlarıyla bağlantılı olabileceği belgelenmiştir.

    Parazitler veya Hormonal Dengesizlikler

    Eğer besleyici özellikte bir diyet uyguluyor, yukarıdaki faktörlerin dışında kalıyor ve hala açlık atakları yaşıyorsanız, doyumsuz açlık belirtilerine neden olabilecek parazitler ve hormonal dengesizliklere sahip olup olmadığınızı anlamak ve bu durumu ekarte etmek için bir sağlık profesyoneline görünmelisiniz. Mideniz size bir şeyler anlatmaya çalışıyor olabilir.

    Dyt. Eliza GÖZÜYILMAZ tarafından yazılmıştır.

  • Düğünden sonra beslenme önerileri

    Düğünden sonra beslenme önerileri

    Evet düğün bitti. Artık evlisiniz ve yeni bir hayatınız var. Yeni bir sosyal hayat, yeni bir çevre, yeni bir düzen. Düğünden önce her gelin gibi formunuza ve fiziğinize çok önem verdiniz, vücut ve cilt bakımlarının yanı sıra diyetler yaptınız. Her şey o büyük önemli gün içindi???… Peki ya şimdi!!!…

    Genellikle yeni evlenen çiftler evliliğin ilk aylarında hızla kilo almaya başlarlar. Evlenmeden önce çiftleri kendi beslenme alışkanlıkları, düzeni olduğu için birdenbire bu düzen değişir. Özellikle akşam yemeklerinden sonra otururken tüketilen abur cubur miktarı artar. Evliliğin ilk aylarında dışarıda yemeğe çıkma daha fazla olur. Eğer ikisi de çalışıyorsa daha pratik , lezzetli ve kalorili besin tüketimi artar. Önemli olan birlikte güzel vakit geçirerek, güzel lezzetler tatmaktır. Davetler evliliğin ilk aylarında çok fazladır. Aslında her bir davet genellikle bir ziyafet olarak karşımıza çıkar. Kadın özellikle eşine daha şirin gözükebilmek, onun beğenisini daha fazla kazanabilmek için sürekli olarak lezzetli yemek pişirmek telaşı içine girer. İşin içine çiftlerin aileleri faktörü de girince olay biraz daha karmaşıklaşır.

    İşte bu yüzden formunuzu korumanın ne kadar önemli olduğunu çok geç olmadan anlamak için aşağıdaki önerilerimize bir göz atmalısınız.

    Özellikle evliliğin ilk aylarında eşinizi daha fazla tanımak, mutlu etmek, yemek yeme zevkine, alışkanlıklarına hitap etmek, ortak noktalarınızı artırmak isterken ne olduğunu anlamadan düğün fotoğraflarınızdaki kızla aranızda uçurumlar oluşabilir.

    dugunden_sonra_beslenme

    Öncelikle eşinizin beslenme kültürü, alışkanlıkları ve yeme zevkini mutlaka araştırıp inceleyin. Böylece ona hoş sürprizler yaparak değişik bir gizem yaratabilirsiniz. Bu gizemi yaratırken eşinizin çok sevdiği yemeği daha sağlıklı ve düşük kalorili nasıl tüketebileceğinizi araştırın.

    Sizin yeme kültürünüz ve alışkanlıklarınızla arasındaki farkı en kısa zamanda anlamaya çalışın. Bu sizin yeni hayatınıza uyum sağlamanızı kolaylaştıracaktır.

    Kendi alışkanlıklarımız ve yeme zevkinizi eşinizinki ile birleştirerek yeni yemek tarifleri geliştirip, sadece ikinize ait sağlıklı bir yemek zevki oluşturabilirsiniz.

    Market alışverişi yaparken özellikle abur cubur ürünler almamaya dikkat edin. Akşam otururken bu abur cuburlar çok işe yarıyor ama daha sonra bir de bakıyorsunuz kilo almışsınız.

    Akşam yemeği hazırlarken masada sadece almanız gereken miktarda yemek bulundurun. Çok fazla çeşitte ve miktarda yemeği masaya koyarsanız yemek zorunda kalacaksınız. Çükü evde iki kişi olduğunuz için sizden başka yiyecek kimse olmayacak. Ziyan olması yiyelim bari diye diye kilolar artacak.

    Yemekleri iki kişilik pişirin!!!!!!!. Gereğinden fazla yemek hazırlamayın

    Yemek tabaklarınızı küçük salata tabağınızı büyük seçin.

    Porsiyon ölçülerinize dikkat edin. Tabağınızın hep yarısına kadar doldurun.

    Eşinizin ailesinin sizi ısrardan hoşlanmayan biri olarak tanımalarını sağlayın. En baştan ısrarlara boyun eğerseniz ileride itiraz ettiğinizde daha fazla sorun olur.

    Düğünden sonra fiziksel aktivitenize dikkat edin. Hiç yapmıyorsanız bile günde yarım saat yürüyüş yapmaya çalışın. Unutmayın aktivite arttıkça kilolar azalır.

    Eşinizle hafta sonlarında doğa yürüyüşlerine çıkabilirsiniz. Bu konuda eşinizi teşvik edebilirsiniz.

    Hemen olmasa bile birkaç yıl içinde bir bebek sahibi olacaksınız. Hamileliğinize kadar ideal kilonuzu korursanız hem hamileliğiniz çok daha rahat geçecek hem de doğumdan sonra çok fazla kilo problemi yaşamayacaksınız. Bunun için evliliğinizin başında önlemlerinizi almalısınız.

    Evlenince ister istemez vaktinizin büyük bir kısmını eşiniz alacak. Evlilik süresi ilerledikçe de sorumluluklarınız arttığı için kendinize ayıracağınız vakit giderek kısalacak. Belli bir süre sonra bu sizi, eşinizi ve evliliğinizi olumsuz yönde etkileyebilir. Bu nedenle evliliğinizin başında eşinizle konuşarak kendinize ait zaman ve bütçe ayırın. Bununda büyük bir kısmını formunuzu korumak için kullanın.

    Çalışan bir bayansanız evlenince kendinize düzenli ve iyi bir program çıkartmanız gerekiyor. Bunu yapmazsanız, fast-food yemekler, haftanın beş günü lokanta yemekleri, sağlıksız beslenme hayatı ve beraberinde getirdikleri!!! Sizi bekliyor demektir.

    Beslenme konusunda bilinçlenmeniz; ilerisi için sizin, eşinizin, çocuğunuzun sağlığı için çok önemli. Bu konuda bir diyetisyenden profesyonel yardım alabilirsiniz.

    Unutmayın; sağlıklı ve dengeli beslenmeyi öğrenmek her yönden sağlığınızı çok olumlu etkileyeceği için, stres, yaşam koşulları ile zamanla evlilik üzerine düşebilecek olan monotonluğu azaltabilirsiniz.

    En önemlisi bütün bunarlı eşinizle konuşup, uzlaşarak birlikte uyumlu bir aile içi beslenme sağlık programı çıkarabilirsiniz.

    SONSUZ MUTLULUKLAR

    Dyt. Nesrin ERİŞ tarafından yazılmıştır.

  • Çocuklarınıza çikolata yerine balık alın!

    Çocuklarınıza çikolata yerine balık alın!

    İzmir Deniz Ürünleri Avcı ve Üreticileri Birliği Genel Sekreteri Semih Salnur, zengin besin kaynağı omega 3’ün anne sütünde ve balıkta olduğunu hatırlatarak “Çocuklarınıza çikolata yerine daha ucuz ve faydalı olan balık alın” diye konuştu.

    Yeni Asır’dan Metin Burmalı’nın haberine göre İzmir Deniz Ürünleri Avcı ve Üreticileri Birliği Genel Sekreteri Su Ürünleri Yüksek Mühendisi Semih Salnur, ülkemizin üç tarafının denizlerle çevrili olduğunu ancak protein kaynağı olan balık tüketiminin istenilen seviyelerde olmadığını söyledi.

    Zengin besin kaynağı Omega-3’ün anne sütünde ve balıkta olduğuna dikkat çeken Salnur, “Balık tüketirken sadece Omega-3 değil, diğer vitaminleri de alma şansımız var. Çocuklarınıza çikolata almayın, çikolatadan daha ucuz ve faydalı olan balık alın. Ege’nin sardalyası dünya üçüncüsü. Bugün bir sardalya hem fiyatı yönünden, hem ulaşılabilirliği yönünden et fiyatına göre inanılmaz ucuz. Bu yüzden bol bol balık tüketin” dedi. TRT Kent Radyo İzmir’de yayınlanan “İzmir’in Renkleri” programının konuğu olan Salnur, av yasağının 1 Eylül itibari ile sona erdiğini hatırlatarak, halkın bu yıl rahatlıkla uygun fiyata, kaliteli, besinsel protein kaynağı çok yüksek olan balığı doya doya yiyebileceklerini söyledi.

    Haftada en az iki öğün

    Kadınlar için en büyük sorunun balığın pişmesi esnasında evde oluşan koku olduğunu vurgulayan Salnur, “Burada özellikle hanımlarımıza büyük görevler düşüyor. Kokuyu birazcık göze alıp çocuklarına ve bizlere balık yedirecekler. Bizlere balık yedirecekler ki, balık giren eve doktor girmeyecek” diye konuştu.

    Haftada en az iki kere balık tüketmek gerektiğini belirten Salnur, “Ekmek kafalı nesiller yetiştirmeyeceğiz. Bu muhteşem protein kaynağını alacağız ve gelecek nesiller daha sağlıklı, daha iyi düşünebilen, daha iyi sentezleyebilen bir beyin yapısına sahip olacaklar. Balıkçılar zorlu koşullarda balığa çıkıp bizim için besin değeri bu kadar yüksek olan gıdayı masamıza kadar getiriyorlar. Bize sadece tüketmesi kalıyor ve oldukça da uygun fiyata. Et fiyatıyla karşılaştırdığımızda inanılmaz ucuz” dedi.

  • Hamileler yazın nasıl beslenmeli?

    Hamileler yazın nasıl beslenmeli?

    Yaz sıcaklarında sağlıklı bir hamilelik için neler yenmelidir nelerden uzak durulmalıdır? İşte yaz hamilelerinin yemesi ve yememesi gerekenler…

    Sabah’ta yer alan habere göre yazın hamile olmanın hem olumlu hem de olumsuz tarafları var. Sıcak havalarda ağır yemekler, kızartmalar veya hamurlu yiyecekler daha az tüketilir, buna karşın sebze-meyve-yeşillik gibi daha hafif besinlerin tüketimi artar.

    Beslenme ve Diyet Uzmanı Serap Güzel yaz gebelerine önerilerde bulundu. Uzm. Dyt. Serap Güzel “Sıcak havadan dolayı vücut daha çok ödem yapabilir. Hangi dönem olursa olsun hamilelerin alacağı kilo sınırlıdır ve bunu aşmamak gerekir. Yaz dönemi de yine sağlıklı beslenmeye dikkat edilmeli 10-12 kg’dan fazla alınmamalıdır” diyor.

    TUZ TÜKETİMİNE DİKKAT: Tuz vücutta su tutacağı için ödemi daha da artırır. Bu nedenle pişmiş yemeklere ve salatalara tuz eklenmemelidir.

    BOL SEBZE TÜKETİN: Yeşil sebzeler bizim için vücuttan fazla suyu atar, yaz sebzelerinden semizotu, taze fasulye, bakla, bamya gibi sebzeleri sofranızdan eksik etmeyin. Domates, salatalık, taze biber yine yazın kahvaltıda ve yemeklerde bol tüketildiğinde hem C vitamini ihtiyacını karşılar hem de tansiyon problemi olanlar için de olumlu etki gösterir.

    KARPUZA DİKKAT: Gebelik boyunca bol meyve tüketimini öneriyoruz ama porsiyona dikkat etmek gerekiyor. Özellikle yazın vazgeçilmez meyvesi karpuz sağlıklı olduğu kadar şeker de içerir. Fazla karpuz tüketimi kilo artışına, gestasyonel diyabeti olan anneler için de yine kan şekerinde yükselmelere neden olabilir.

    BOL SU İÇİN!

    Aslında sadece gebelerin değil herkesin yaz aylarında su tüketimini arttırması gerekir. Sıcakla birlikte vücut daha çok su kaybeder, bu yüzden susamayı beklemeden su içme alışkanlığı edinmek gerekir. Sıvı ihtiyacımız için sadece su yeterlidir, her gün en az 2.5-3 litre su içilmelidir. Çay ve kahve su yerine geçmez, hamilelikte bitki çayları da riskli olduğu için su en iyi içecektir.

    SADE VE MEYVELİ DONDURMAYI TERCİH EDİN: Yazın vazgeçilmezi dondurma dikkat edilerek tüketilmelidir. Külahsız ve çikolata kaplı hazır dondurmalar yerine pastane dondurması dediğimiz kremasız ve yağı daha az olan sade, meyveli dondurmalar veya sorbe tercih edilebilir.

    SOĞUK ŞEKERLİ İÇECEKLER SADECE BOŞ KALORİ İÇERİR: Yaz ayları serinlemek için soğuk içecek tüketimi artar. Bunların içinde kolalı, gazlı içecekleri veya şekerli soğuk çay ve kahveleri önermiyoruz. Çünkü bunlar su gibi değildir, vitamin-mineral içermez, besin değeri yoktur ve gereksiz kalori almamıza neden olur. Bunlar yerine süt, ayran, kefir tüketmek kalsiyum, vitamin-mineral almamızı sağlar. Suya limon, tarçın, karanfil veya taze nane, fesleğen, reyhan gibi yeşilliklerle aroma katabilirsiniz. Veya meyve-süt-buz karışımı ile kendi doğal soğuk içeceğinizi yapabilirsiniz.

    İYİ PROTEİN YUMURTA: Gebelik boyunca protein tüketimi çok önemlidir, bebeğin gelişimi için her gün protein tüketilmelidir. Yaz dönemi her gün kırmızı et veya tavuk tüketmek yerine, bazı günler yumurta tüketmek de iyi kalitede proteini sağlar.

    HER GÜN 15 DAKİKA GÜNEŞ: D vitamininin asıl kaynağı güneştir. Süt, yoğurt, ekmek ve zenginleştirilmiş kahvaltılık tahıllar D vitamini kaynağıdır ama besinlerden alınan miktar yine de düşüktür. D vitamininin aktif formuna dönmesi için de güneş ışınlarına maruziyet gerekir, her gün el ve yüz bölgesinin 15 dakika güneşlenmesi gerekir.

  • Ramazan Ayında Beslenme ve Diyet

    Ramazan Ayında Beslenme ve Diyet

    Ramazan ayı, vücudumuzun uzun süre susuz ve aç kaldığı bir zaman dilimi olduğu için, beslenmeye dikkat edilmesi gereken zamanların başında gelir. Hem dini gereklerimizi yerine getirmek hem de vücudumuzu sağlıklı tutabilmek için ünlü diyetisyen Gözde Şahin ile Ramazan ayında beslenme ve diyet üzerine bir sohbet gerçekleştirdik:

    İmsak ve iftar saatleri arasındaki süre uzadıkça oruç tutanlar için açlık süresi de uzamakta bu da oruç tutan kişileri zorlayabilmektedir. Özellikle son yıllarda ramazan ayının yaz aylarına denk gelmesi ve oruç süresinin 16 saatlere çıkması beslenmenin ne kadar önemli olduğunu bir kere daha hatırlatmaktadır. Bu kadar uzun süren bir açlıkta maalesef metabolizma yavaşlıyor, vücut susuz kalıyor, kan şekeri düşüyor. Kişilerde zaman zaman zihin bulanıklığı, tansiyon düşmeleri, sinirlilik hali gibi değişimler de görülebiliyor. Tüm bu sorunlara karşılık oruç tutmak diğer taraftan vücudu temizliyor, arındırıyor ve manevi huzur yaşatabiliyor. Bahsettiğimiz tüm olumsuz durumları olumluya çevirebilmek bir nevi aslında kişinin kendi elinde.

    Sahur, ramazanda olmazsa olmaz bir öğündür. Kahvaltı nasıl günün altın öğünü ise sahur da ramazanın altın öğünüdür. Sağlıklı ve dengeli bir sahur ile oruca başlamak kişinin gün içerisinde aç kaldığı saatleri azaltır. Vücut dengesini kurmaya yardımcı olur. Sahurda kişinin beslenme alışkanlıkları ve ailesel gelenekleri tabi ki çok önemlidir. Sahuru kahvaltılıklar ile yapmak, vücudun alışkın olmadığı bir saatte hafif besinler tüketmesini sağlar ve bu da metabolizmayı daha çok rahatlatır.

    ramazan_diyet

    Sağlıklı bir sahur için en ideal kahvaltı menüsünde az yağlı az tuzlu bir dilim peynir, 4-5 adet suda bekletilmiş az tuzlu sele zeytin,1-2 dilim tam buğday ekmeği tercih edilebilir. Sahura yenilecek 2-3 adet ceviz gün içerisinde zindelik verir zihin bulanıklığını önler. İçilen 1 su bardağı yarım yağlı süt hem sıvı alımını arttırır hem de tok tutar. Kolesterol problemi olmayan kişiler haftada 4-5 gün yumurta yiyebilir. Yumurtayı sadece haşlama olarak değil de az yağlı peynirinizle hazırlanmış bir omlet veya bol domates ve biberli bir menemen olarak tüketmek de sahurunuza renk katabilir. Meyve yemeyi sevenler sahurda 1 porsiyon taze meyve veya kuru meyve de yiyebilir. Böylece menünün posa içeriği de arttırılmış olur.

    Geleneksel alışkanlıklarında sahurda yemek yeme alışkanlığı olan kişiler mümkün olduğunca az yağlı ve az tuzlu yemekler yemeye gayret göstermelidir. 1 kase çorba veya susuz az yağlı zeytinyağlı sebze yemeği yoğurt ve 1-2 dilim tam buğday ekmeği ile birlikte tüketilebilir.

    Tüm gün aç kalmak ve su tüketiminin azalması ister istemez beraberinde kabızlık problemlerini getirebilir. Kabızlığa karşı ekmekleri tam buğday veya kepekli tercih etmek; zeytin, ceviz, kuru meyve gibi posa içeriği yüksek besinleri sahura eklemek kabızlık için önlem veya tedavi olabilir. Ayrıca meyveli veya sade probiyotik yoğurtlar da sahur veya ara öğün olarak tercih edilebilir.

    İftar genellikle tüm ailenin bir arada yapmaya özen gösterdiği, mükellef sofraların hazırlandığı, davetlerin verildiği bir yemek şöleni oluyor. Tüm gün aç kalmaya bağlı oluşan kan şekeri düşüklüğü (hipoglisemi) iftarda kontrollü yemek yemeyi engelleyebiliyor. İftarı 2 parçaya bölmek kontrolü tekrar ele almak adına en iyi yöntem olabilir. Hurma ramazanın geleneksel kuru meyvesidir. 16 saat açlık sonrasında ilk tüketilen besin olarak hurma posa ve meyve şekeri ile sağlıklı bir görüntüye sahiptir ve düşen kan şekerini tekrar regüle etmeye yardımcı olur. Gün boyu susuzluktan sonra suyu tek seferde çok miktarda içmek midede fazlasıyla şişlik yaparak rahatsız edebilir. Bu nedenle 1-2 adet hurma ve en fazla 2 bardak su ile orucu açmak en doğrusudur. Çorba hem sıvı hem de hafif bir yiyecek olduğu için tercih edilebilir. Çorba, salata ve 1-2 boğum pide ile ilk açlığı bastırdıktan sonra 10 – 15 dakikalık bir mola vermekte fayda var. Beyinde doyma merkezi ilk besini tüketmeye başladıktan 20 dakika sonra uyarılır. Bu nedenle yemekleri 20 dakikadan daha kısa sürede yemek doyma merkezi uyarılmadığı için çok fazla yemek tüketmenize rağmen tokluk hissi oluşturmaz. İftarda 10 -15 dakikalık bir mola vermek 20 dakikalık sürenin geçmesine yardımcı olur. Böylece çok yemek yemeyi engeller. Molanın ardından sebze ve et grubunun bir arada bulunduğu öğünler yapılabilir. Ayran ve cacık gün boyu bozulan elektrolit dengesini tekrar düzenlemeye de yardımcı olacaktır.

    İftar saatinin geç olması uykuyla yemek saati arasında geçen sürenin az olması ara öğün yapmamak anlamına gelmez. Yatmadan en geç 1 saat önce, iftardan 1 saat sonra gibi ara öğünler yapabilirsiniz. Ara öğün olarak meyve, fındık , ceviz , badem gibi yağlı tohumlar veya süt,  yoğurt, ayran tercih edilebilir. Ramazanla özdeşleşen tatlılardan güllaç, haftada 1-2 gün iftardan 1-2 saat sonra ara öğün olarak tercih edilebilir. Yaz mevsimi olması sebebiyle 2-3 top sade veya meyveli dondurma da iyi bir ara öğün tercihi olarak haftada 1-2 gün yenebilir.

    Diyetisyen Gözde Şahin

    Kaynak: Sözcü