Etiket: beslenme alışkanlıkları

  • Mükemmel Karın İnceltme Operasyonu

    Mükemmel Karın İnceltme Operasyonu

    Tartının gösterdiği rakamın düşmesini istiyorsanız, yemeniz ve daha fazla olmak koşuluyla egzersiz yapmanız gerekiyor. Her gün kullandığınız kalorinin %10 ila 30′u, yediklerinizi sindirirken yakılır. Bu çok hoş! Çünkü yeme arzumuzu karşılarken, aslında kalorilerimizi yakıyoruz. Fakat tüm gıdalar, aynı şekilde yaratılmamıştır. Vücudunuz proteini sindirmek için (tüketilen 100 birimden yaklaşık 25′i yakılır) yağ ve karbonhidratları sindirmek için yaktığından (tüketilen 100 birimden yaklaşık 10-15′i yakılır) daha fazla kalori kullanır.

    Abs Diet bu yüzden zayıf, sağlıklı protein ilavesi üzerine yoğunlaşmaktadır. Her şeyden makul bir şekilde yemek yiyin; böylece daha fazla kalori yakarsınız. Protein, aynı zamanda kasları oluşturan besin maddesidir ve ne kadar çok kasınız olursa, metabolizmanız da o kadar güçlü olur ve gün boyunca o kadar çok kalori yakarsınız. Kilo alıp verirken, kaslarınızda mikroskobik yırtılmalar oluşur. Bu yırtıkları onarmak için vücudunuz, hasarı değerlendirmek ve kası onarmak amacıyla yeni proteinlere ihtiyaç duyar. Protein, yeni kas lifleri oluşturarak, orijinal hücre yapınızı güçlendirir.

    European Journal of Clinical Nutrition’da yayınlanan bir çalışmada denekler dört çeşit karışımdan (%60 protein, %60 karbonhidrat, %60 yağ veya her 3.’nden eşit miktarda içeren bir karışım) birini içtiler. Sonra kendilerine öğle yemeği sunuldu. En az yemek yiyen grup, yüksek proteinli veya karışık besin maddeli karışımı seçenler oldu. Her iki karışım da aynı miktarda kalori içeriyordu, fakat protein katılımcıların daha tok hissetmesini ve daha az yemesini sağladı.

    İyi haberler bununla da bitmiyor. Zayıf proteinler üzerine odaklanan bir yeme planının takip edilmesi, öncelikle vücudunuzun orta bölümündeki kilo kaybını hızlandıracaktır. Danimarka’da yapılan bir araştırmada uzmanlar, 65 deneği %12 protein diyeti, %25 protein diyeti veya diyet içermeyen bir programa tabi tuttular. İlk iki grupta yaklaşık %30 düzeyinde olan kalori yüzdesinin, yağdan kaynaklandığı görüldü. Düşük proteinli diyeti uygulayanlar ortalama 4 kilodan daha fazla kilo kaybederken; yüksek proteinli diyeti uygulayanlar ise ortalama 7 kilo kaybetti ve düşük protein grubundan daha az kalori aldı. Daha şaşırtıcı olan istatistik ise ne kadar kilo verdikleri değil, hangi bölgeden kilo verdikleriydi. Yüksek proteinli diyet yapanlar, karın bölgesinde iki kat daha fazla yağ yaktı.

    Muhtemelen bu diyete başlamak için sabırsızlanıyorsunuz. Plan basit: Arka sayfadaki 6 ilkeye bağlı kalın ve burada anlatılan Abs diyet egzersizini takip edin. iki haftada veya daha kısa sürede 4 kiloya kadar yağ –öncelikle göbek bölgesinden yağ yakabilirsiniz.

    1. Günlük öğünlerinizi 6′ya bölün

    Anahtar sözcük: Enerjiyi dengeleyin. Yani ne kadar kalori aldığınızla, ne kadar kalori yaktığınızı kıyaslayın. Georgia State Üniversitesi’nde yapılan araştırmalara göre; saatlik 300–500 kalori alımını ya da verimini dengelerseniz; kilo kaybetmeniz kolaylaşır ve kaslarınız daha fazla çalışır. Günde sadece 3 öğün yemek yerseniz, enerji dağılımını sağlıklı olarak dengelememiş olursunuz. Öğün aralarında kalori yakımı, kalori alımından daha fazla; öğün sırasında ise bu durum tam tersi haldedir. Bu nedenle öğünleri büyük tutmaktan ziyade; porsiyonlarınızı küçültün ve her 2–3 saatte, bir şeyler yiyin. Böylece hem kendinizi tatmin edebilir, hem de diyetinizi düzenli bir şekilde sürdürebilirsiniz.

    2. Aşağıdaki 12 güç kaynağını programınızda es geçmeyin

    Bu 12 güç kaynağı; proteinli ve lif özlü besinler ile yağ oluşumunu engelleyen gıdalar içermekle beraber; o kadar etkilidir ki düzenli olarak alındıklarında, daha sağlıklı ve formda bir vücuda sahip olmanızı destekler. Zorunda olmamakla birlikte, bütün öğün ve ara öğün yemeklerinizde bu 12 güç kaynağını esas tutarsanız, vücudunuzdaki değişim süreci hızlanacaktır.

    Şu basit ince noktalarına dikkat edin:

    • Ana öğünlerinizde bu yapı taşlarından 2 ya da 3 tanesinin ya da en azından 1 tanesinin her ara öğününüzde bulunmasına özen gösteriniz.

    • Protein, karbonhidrat ve yağ gibi yapı taşlarından yeterli miktarda edinmek için öğününüzü mineraller açısından çeşitlendiriniz.

    • Her ara öğününüzün özellikle protein destekli olmasına özen gösteriniz.

    Badem ve kabuklu yemişler

    Kas oluşumunu destekleyip, açlık hissini yatıştırır. Obezite, kalp hastalıkları, kas kaybı, kırışıklık oluşumunu, kanser ve yüksek kan basıncını engellemeye yardımcı olacaktır.

    Baklagiller

    Kas oluşumu ile yağ yakımını sağlamanın yanı sıra sindirim sistemini düzene sokar, obezite, bağırsak kanseri, kalp hastalıkları ve fazla kan basıncına karşı savaşır.

    Ispanak ve diğer yeşil sebzeler

    Yaşlanmayı geciktirecek molekülleri harekete geçirir. Kanser, kalp hastalıkları, obezite ve kemik erimesine karşı çok etkili bir silahtır.

    Süt ürünleri

    Güçlü kemik oluşumunu sağlar ve kilo kaybını hızlandırır. Kemik erimesi, obezite, kanser ve yüksek kan basıncı riskini düşürür.

    Yulaflı besinler

    Enerji verir, kolesterolü düşürür ve kan şekeri değerlerinin normal bir seviyede tutulmasını sağlar. Kalp hastalıkları, obezite, bağırsak kanseri ve şeker hastalıklarını engellemede etkilidir.

    Yumurta

    Kas oluşumunu sağlayıp, yağ oluşumunu engeller. Obeziteye karşı savaşır.

    Hindi ve diğer beyaz etler

    Kas miktarını artırır ve bağışıklık sistemini güçlendirir. Obezite ve çeşitli hastalıklara karşı savaşır.

    Fıstık ezmesi

    Testosteron ve kas miktarında ciddi bir artış sağlar. Yağ yakımını hızlandırır. Obezite, kas kaybı, kırışıklık oluşumu ve kardiyovasküler hastalıkların oluşumunu engellemeye yardımcı olacaktır.

    Zeytinyağı

    Kolesterolün düşük bir seviyede tutulmasını ve bağışıklık sisteminin güçlenmesini sağlar. Obezite, kanser, kalp hastalıkları ve yüksek kan basıncı riskini düşürür.

    Buğday ekmeği ve mısır gevreği

    Vücudun yağ depolamasını engeller. Kalp hastalıkları, kanser, obezite ve yüksek kan basıncı gibi problemlere karşı çok etkilidir.

    Ekstra-protein tozu

    Hızlı kas oluşumunu ile yağ yakımını sağlar. Aşırı şişmanlığı önler.

    Çilek ve böğürtlenler

    Kalbi korur, görme duyusunu geliştirir, vücut denge ve koordinasyonunu sağlar. Hafızayı güçlendirir ve açlık duygusunu geçiştirir. Kalp hastalıkları, kanser ve obeziteye karşıda etkilidir.

    3. Düzenli aralıklarla smoothie için

    Smoothie’nin süt, yağsız yoğurt, protein tozu, buz ve diğer güç kaynağı besinlerin karışımı- iyi bir öğün destekleyicisi ve etkili bir ara öğün olarak işlevi vardır. Hazırlaması çok kısa bir zaman almakla birlikte; içerdiği küçük ve sulu meyveler, tatlandırılmış whey protein (peynir suyu tozu) veya fıstık ezmesi şeker ihtiyacınızı giderirken, hafif gıdalar olmaları sebebiyle midenizde fazla yer kaplamazlar. İlk iş olarak elinize bir mikser alın ve 250 gramlık meyve parçacıklarını karıştırın. Kahvaltıda veya egzersiz öncesi ya da sonrasında smoothie içebilirsiniz.

    4. Kalori hesaplamayı bırakın

    12 güç kaynağı ve bunlara eş değerdeki besinleri tüketerek, aldığınız kaloriler bir anlamda kendiliğinden sayılacaktır. Bu besinler, sağlıklı ve tatmin edici oldukları gibi aynı zamanda enerji vericilerdir ki bu en fazla geceleri dışarıdayken işinize yarar. Ayrıca, ekmek ya da fıstık ezmesi gibi kalorisi fazla olan yiyecekler üzerinde biraz limitli davranmak, akıllıca olacaktır. Diğer bir püf nokta ise kendinizi her yemek grubundan 1–2 porsiyon alarak sınırlandırmanız ve 1 öğün boyutunuzu toplamda 1 tabak çapı olarak belirlemenizdir.

    5. Ne içip içmemeniz gerektiğini öğrenin

    Alkolün sizi tehlikeye sokabileceği tonlarca yol mevcut. Alkol, sizi tok hissettirmeyeceği gibi açlık hissinizi de gidermez. Vücutta yağ yakımını sağlayan ve kas oluşumunu tetikleyen hormonların üretimini engelleyen alkol tüketimi, %36 oranında daha az kalori yakmanıza neden olarak, aldığınız besinlerdeki yağların vücudunuzda daha fazla depolanmasına yol açar. Eğer alkolden vazgeçemem diye düşünüyorsanız, kendinizi haftalık 2–3 içkiyle sınırlandırın. Su, her ne kadar Miller kadar heyecan verici olmasa da günde en az 8 bardak su içmenin birçok yararı vardır. Mesela su, tatmin olmanızı sağlar çünkü çoğu zaman açlık diye nitelendirdiğimiz hisler, aslında susuzluğumuzdan kaynaklanır. Su ayrıca vücudumuzdaki dışkılardan kurtulmamıza yardımcı olurken; yararlı mineralleri kaslara ulaştırarak, metabolizmanızın işler bir şekilde çalışmasını sağlar. Çok su içme taraftarı değilseniz; yağsız süt, yeşil çay ya da soda da işe yarar.

    6. Haftanın sadece 1 öğünü için bu 5 püf noktayı unutun

    Eşinizi aldatmanızı ya da vergi kaçırmanızı asla savunmuyoruz, fakat bu sefer haftalık rejim programınızın sadece 1 öğününü ekmenizi destekliyoruz. Bütün kalori hesaplarını bir yana bırakın ve kendinize yarım bir pizza ısmarlayın ya da bir Kit kat veya canınızın çektiği bir şeyin tadını çıkararak yiyin; tekrar programınıza dönmek üzere, bir süre oburluğun tadını çıkarın.

  • ‘Diyete hazır mısın’ testi

    ‘Diyete hazır mısın’ testi

    Diyet testi … Diyet testi nasıl yapılır ? Diyete başlamadan önce hazır olup olmadığınızı, sizin için doğru zaman olup olmadığını bu testle bulun… Gerçekten Kilo Vermeye Hazır mısınız?

    Güzel bir görünüm, istediğimiz her şeyi giyebilme, başkaları tarafından beğenilme ve kendinizi aynada görünce beğenmeme… Kilo vermek için sanıyorum birçok neden sıralayabilirsiniz kendiniz için. Ancak her defasında pazartesi olur diyete başlanır ve hafta ortasına gelmeden vazgeçilir.

    Ya da hikayeyi farklı bir açıdan değerlendirirsek daha gerçekçi olabilir. Kilolarınızdan sıkılıyor, ne yapacağınızı bilemiyorsunuz. Çevrenizdeki herkes kilo vermenizin gerektiğini devamlı size belli ediyor ve siz bu durumu bilerek tepkisel davranış olarak daha fazla yemeyle kendinize ceza veriyorsunuz. İşte tam o sırada yakın arkadaşınızı uzun aradan sonra gördüğünüzde gözlerinize inanamıyorsunuz. İncelmiş, fazla kilolarından eser yok. Hemen ne yaptığını, nasıl bir yöntemle kilo verdiğini öğreniyorsunuz…

    Kiloyu kontrol edebilmek önemli

    Vücudunuzda birkaç kilo fazla taşımak, sürekli kilo alıp vermekten daha az zararlı olabilir. Kilo kontrol etmek gibi uzun süreci kapsayan durumlarda sürekli kilo alıp verme döngüsü işinizi daha da zorlaştıracaktır. Sürekli kilo alıp verme bazal metabolizma hızının yavaşlamasına, yeme bozukluklarına ve daha az özgüvene neden olabilir. Biliyoruz ki sürekli kilo alıp verme döngüsü kalp hastalığı gibi sağlık problemleri olan kişilerde olumsuz sonuçlar yaratmaktadır.

    Bunun dışında kaybedilen kiloların yeniden alınması her şeyden önce moral bozukluğuna, başarısızlık duygusuna zemin hazırlamaktadır. Unutmayın kaybedilen kiloların yeniden alınması hızlı kilo verdiren diyetlere, uygulanması zor aletlere, inanılması güç olan yöntemlere meyil oluşturur. Fiziksel aktivite olmadan her diyetle birkaç kilo kaybedebilirsiniz, yağlarınız ile birlikte kaslarınızı da kaybedersiniz. Kısa sürede kilo vermeyi amaçlayanlar her zaman daha fazla kilo alarak yaşamlarını sürdürmüşlerdir.

    Durun bir dakika ilk önce kilo vermeye hazır mısınız? Önce onu değerlendirmenizde fayda var. Davranışlarınız başarıya ulaşmada etkili olabilir. Diyete başlamadan önce bu testi uygulayarak davranışlarınızda herhangi bir değişikliğe gereksiniminiz olup olmadığını öğrenebilir, ya da şu an için diyeti gerçekten yapıp yapamayacağınız hakkında bir fikir sahibi olabilirsiniz.

    Her soruya ‘doğru’ veya ‘yanlış’ olarak cevaplayın. Yanıtlarınızın nasıl olması gerektiği değil, sizin ne düşündüğünüzü yansıtması testten galip çıkmamızı sağlar.

    ‘Diyete hazır mısın’ testi

    1. Yeme alışkanlığım ve fiziksel aktivite durumum hakkında çok düşündüm. Neleri değiştirebileceğimi çok iyi biliyorum.

    2. Yeme ve fiziksel aktivite durumumda geçici değil, kalıcı değişiklikler yapmam gerektiğini biliyorum.

    3. Çok fazla kilo verirsem kendimi ancak başarılı hissedebilirim.

    4. Yavaş ve uzun vadede kilo verirsem daha iyi olacağını biliyorum.

    5. Gerçekten kendim istediğim için kilo vermeyi istiyorum. Başkası için değil.

    6. Kilo vermek yaşantımdaki diğer sorunları da giderebilecek.

    7. Normal fiziksel aktivitemi arttırmayı çok istiyorum.

    8. ‘Hata’ yapmaz isem başarılı bir şekilde kilo verebilirim.

    9. Beslenme ve fiziksel aktivite planımı organize etmek için her hafta çaba göstermek, zamana uymak için verdiğim sözü tutmak istiyorum.

    10. Kilo vermeye başladıktan sonra kilom uzun süre sabit kalırsa ya da veremezsem, hedefime ulaşmada yardımcı olan motivasyonumu kaybediyorum.

    11. Şu anda yaşamım stresli olsa bile bir kilo verme programına başlamak istiyorum.

    Değerlendirme

    1, 2, 4, 5, 7 ve 9. sorulara verdiğiniz yanıtlara bakın. Eğer doğru yanıtını vermiş iseniz ‘1’ puan, yanlış yanıtı vermiş iseniz ‘0’ puan verin. 3, 6, 8, 10 ve 11. sorularda doğru yanıtına ‘0’ puan, yanlış yanıtına ‘1’ puan vererek değerlendirin. Sonra puanlarınızı toplayın.

    Tabi ki sadece puan vererek değerlendireceğiniz bu test sizin kilo vermeye hazır olup olmadığınızı belirleyemez. Fakat toplam puanınız ne kadar çok yüksekse başarınızda o kadar yüksek olacaktır.

    8 veya üzerinde puan: Şu an muhtemelen kilo vermek için çok önemli sebepleriniz var. Ve başarmanız için gerekli adımları çok iyi biliyorsunuz. Hemen kilolarınızdan kurtulmak için doğru yolları aramaya başlayabilirsiniz.

    5 ile 7 puan: Kilo verme sebeplerinizi ve takip edeceğiniz yöntemleri tekrar gözden geçirmekte fayda var. Sorulara tam puan verinceye kadar kendinizi hazırlayın.

    4 puan ve altı: Şu an kilo vermek için uygun vakit olmayabilir. Başlangıçta başarılı olabilir, ancak hedeflerinize ulaşmada gerekli ilerlemeyi sürdüremeyebilirsiniz. Nedenlerinizi ve davranışlarınızı yeniden gözden geçirin. Uygun zamanı bulduğunuzda yeniden sorulara yanıtlarınıza göre harekete geçiniz.

    Diyet ve sağlıklı beslenme için tıklayın !

    Diyetisyen Selahattin Dönmez’ in makalesinden derlenmiştir.

  • Kişiye Özel Diyetler

    Kişiye Özel Diyetler

    Kilomuz biraz artıp da eski kıyafetlerimize giremediğimizi fark ettiğimizde çoğumuz için ‘diyet’ yapma zamanı gelmiş demektir. Diyete başlamaya karar vermemizle, etrafımızda bir çok alternatif liste belirir. İnternet sitelerinde, gazetelerde, dergilerde, komşularda mevcut olan bu listeler saymakla bitmez…

    • İsveç diyeti
    • Mutluluk diyeti
    • Mucize diyet
    • Su diyeti
    • Şeker diyeti
    • 3 günde 5 kilo diyeti
    • Lahana diyeti
    • Patates diyeti
    • Kalorilik diyetler
    • Kan grubu diyeti
    • Öğrenci diyeti
    • Karpuz diyeti
    • Şok diyetler… vb

    Bu diyetlerin bir çoğu düşük kalorili veya tek tip (sadece birkaç besini içeren) diyetler olup, sağlık açısından tehlikelidir. Bu tip diyet programlarının neredeyse tümü hızlı kilo kaybını vaadeder.  Nitekim uygulayanlar da kısa süre içinde tartıda azalma görürler. Ancak verilen bu kilolar tekrar geri alınır, çünkü kaybedilen yağ dokusu değil kas dokusu ve sudur. Dahası bu diyetleri uzun süreli uygulayanlarda kalp kası kaybına bağlı ölüm bile görülebilir.  Kilo verme programlarında amaç yağ dokusunu azaltmak olmalıdır, KAS DOKUSUNU DEĞİL. Bu nedenle hızlı kilo kaybı sağlayan programlardan uzak durun.

    Bazı istisnai haller dışında (ameliyata girecek morbid obez kişiler gibi) kilo kaybı haftada 0.5 kg- 1 kg arasında olmalıdır.

    Unutmayın ki, hızlı verilen kilolar hızla geri alınır.

    Yavaş kilo kaybıyla birlikte ideal bir diyet, kişiye özel olmaldır. Diyetisyen diyeti de olsa kimse başka bir birey için hazırlanmış diyeti uygulamamalıdır. Konu komşudan, eşten dostan alınan veya gazetelerden kesilen diyet listeleriyle diyet yapılmamalıdır. ‘Benim kız diyetisyene gitti 10 kilo verdi al sen de uygula’ yaklaşımı ile sağlıklı sonuçlar almak mümkün değildir.

    Diyet, yaşa, boya , kiloya, kişininin fiziksel aktivitesine, yaşam tarzına, beslenme alışkanlıklarına, sağlık durumuna göre kişiye özel olarak hazırlanmalıdır.

    Bir kişiye kilo verdiren diyet diğer bireye kilo aldırabilir. Biri için yeterli olan kalori diğer kişi için yetersiz olabilir. Aynı yaş ve boyda olsalar bile kişilerin enerji ihtiyacı birbirinden farklı olabilir. Sağlık durumu farklı olan bireylerin diyet listeleri de elbette farklı olacaktır. Bu nedenle diyet yapacak birey önce dahiliye veya endokrin uzmanının kontrolünden geçmeli, sağlık durumu değerlendirildikten sonra bir diyetisyen tarafından hazırlanacak KİŞİYE ÖZEL BESLENME PROGRAMI ile kilo kaybını sağlamalıdır. Kişinin sevdiği besinler ve beslenme alışkanlıkları da göz önünde bulundurulan bu diyetlerle kilo vermek hem daha sağlıklı, hem de daha zevkli olacaktır. Pazartesi başlayıp salı günü biten diyetlerde temel hata diyetlerin bireye özel dolayısıyla sürdürülebilir olmamasıdır. Diyet kişinin yaşam tarzıyla örtüştüğü oranda başarılı olur.

    Sağlıklı ve kalıcı kilo kaybı için bir uzman tarafından sizin için özel olarak hazırlanmış diyetleri tercih etmek gerekir.

    Ezgi BELLİKCİ
    Diyetisyen

  • Çürütülen diyet efsanelerinden bazıları

    Çürütülen diyet efsanelerinden bazıları

    Kilo almak, kilo vermek ve başarılı bir şekilde diyet yapmak konularında oluşan birçok kanının ve bilginin aslında aslının astarının olmadığını biliyor musunuz? İşte çürütülen diyet efsanelerinden bazıları…

    Su içersem zayıflarım, öğün atlarsam kilo veririm, sigarayı bırakırsam kilo alırım, kepekli ürünler şişmanlatmaz… Şişmanlığı içinden çıkılmaz hale getiren diyet efsaneleri yapılan araştırmayla çürütüldü. İşte diyet yapmaya niyetlenenlerin kafalarını karıştıran 20 diyet efsanesi…

    Fazla kilolarla mücadele edenlerin ulaştığı sonuçlar pek iç açıcı değil. Kilo verdikten sonra bunu koruyanların sayısı ise gün geçtikçe azalıyor. Bu gidişatın birçok nedeni var, en önemlisi ise kilo verme sürecinde kargaşaya ve bilgi kirliliğine neden olan diyet efsaneleri. Çünkü bu bilgiler, hatalı diyetlere, hatalı diyetler de kilo verme başarısının düşmesine neden oluyor.

    1500 kişi üzerinde yapılan araştırma, toplumda diyet efsanelerine inancın son derece yüksek, kilo verme ve sağlıklı beslenme ile ilgili hatalı bilgilerin de yaygın olduğunu ortaya koydu. Çalışmanın çarpıcı sonuçlarından biri de şişmanlık düzeyinin artmasıyla efsanelere olan inanç ve uygulamaların da artması.

    Araştırmayı, Fark Etmeden Diyet Beslenme ve Eğitim Danışmanlığı’ndan Uzman Diyetisyen Selahattin Dönmez gerçekleştirdi. Aştırmanın bilimsel değerlendirmesini ise Başkent Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü Başkanı Doç. Dr. Murat Baş yaptı.

    Dünya Sağlık Örgütü, önlem alınmazsa 2010 yılında yetişkin popülasyonda 150 milyon, çocuk ve ergenlerde ise 15 milyon kişinin şişman olacağını tahmin ediyor ve şişmanlığı salgın bir hastalık olarak tanımlıyor. Türkiye’nin şişmanlık ile ilgili projeksiyonu da farklı değil, öyle ki her iki kadından biri ve üç erkekten biri şişman.

    Yaşam boyu kilo yönetimi

    Amerikan Diyetisyenler Derneği Denizaşırı Ülkeler Türkiye Temsilcisi de olan Selahattin Dönmez, danışanlarının diyet inanışları ve hataları üzerine yaptığı çalışmanın amacını şöyle özetledi.

    “14 yıldır beslenme danışmanlığımıza başvuran bireylerin, “Kötü besin yoktur, kötü beslenme vardır” ilkesinden uzaklaştıklarını, hızlı kilo verdiren yöntem arayışına girdiklerini tespit etmiştim. Kilo verme sürecindeki olumsuzluklarda örneğin, o hafta çok küçük aksaklıklara bağlı kilo verilemediği zaman, bireyin bir suç unsuru aradığını ve bazı inanışların açığa çıktığını gördüm.

    Verilen kilonun geri alınmasıyla oluşan hayal kırıklığını önlemek, hatalı bilgileri bulmak, kaliteli kilo verme önerilerini belirlemek, bilgi karmaşasını ortadan kaldırmak ve çevresel faktörlere göre yaşam boyu ve kişiye özel önerileri ön plana çıkarmak için bu araştırmayı planladık. Binlerce literatür taranarak ulaşılan bilimsel detaylar diyet efsaneleriyle ilgili bu sonuçları ortaya çıkardı.”

    İşte kafa karıştıran 20 diyet efsanesi

    Araştırma, yaş ortalaması 35, kilolu-şişman olan, hayatlarında en az bir kere diyet tecrübesi yaşamış, lise ve üzeri eğitim seviyesindeki kadın-erkek 1500 kişi üzerinde bire bir görüşme yapılarak tamamlandı.

    Türkiye’de ilk kez yapılan, bilimsel olarak değerlendirilen araştırmaya konu olan 20 diyet efsanesi ve bunlara inananların yüzde olarak oranları ise şöyle:

    1. Su içersem zayıflarım yüzde 63,
    2. Ana öğünlerden birini atlarsam kolay kilo veririm yüzde 96,
    3. Ne kadar az uyursam, o kadar hızlı kilo veririm yüzde 40,
    4. Sigarayı bırakırsam hızlı kilo alırım yüzde 57,
    5. Saat 19:00’dan sonra bir şey yersem şişmanlarım yüzde 37,
    6. Düşük kalorili kepekli ürünlerle daha kolay kilo veririm yüzde 58,
    7. Meyve, yemekten 2 saat sonra yenilmeli yüzde 70,
    8. Açken fiziksel aktivite yaparsam daha çok yağ yakarım yüzde 74,
    9. Sabah aç karnına limon veya greyfurt suyu içersem yağ yakarım yüzde 76.
    10. Zayıflamak ve toksinlerden arınmak için detoks diyeti yapmak zorundayım yüzde 40,
    11. Medyada yer alan beslenme bilgilerinin son derece güvenli olduğuna inanıyorum yüzde 96,
    12. Kilo yönetimi programlarında 3 beyaza yer yoktur yüzde 72,
    13. Light ürünlerin kalorisi yok, istenildiği kadar tüketilebilir yüzde 95,
    14. Sağlıklı beslenmede kırmızı ete yer yoktur yüzde 95,
    15. Maydanoz suyu zayıflamak için idealdir yüzde 83,
    16. Hangi yöntemle olursa olsun verilen kilo geri alınır yüzde 83,
    17. Lahana metabolizmayı hızlandırarak zayıflatır yüzde 66
    18. Protein diyetleri ile zayıflamak daha kolaydır yüzde 79,
    19. Zayıflama ilaçları ile hızlı kilo veririm yüzde 95,
    20. Elma sirkesi içersem yağlarımı eritirim yüzde 88.

    Diyet – Sağlıklı Beslenme için tıklayın…

  • İdeal kilo ile hamile kalın

    İdeal kilo ile hamile kalın

    Hamile kalmaya karar vermeden önce, anne adaylarının ideal kilolarına ulaşmaları çok önemli…

    Her kadın “Hamile kaldığımda çok kilo alacak mıyım, daha sonra bu kiloları verebilecek miyim?” sorusuna odaklanır. Ancak hamile kaldıklarında ideal kilolarında olup olmadıklarını pek önemsemezler. Aslında anne adayının da doğacak bebeğin de sağlığı açısından önemli unsurlardan biridir, anne adayının ideal kilosunda olmasıdır.

    Memorial Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü’nden Op. Dr. Asena Ayar hamileliğe kilolu ya da normal kilosunun altında başlayan anne adayları ve hamilelik döneminde normalin üzerinde kilo alan annelere bazı önerilerde bulunuyor.

    Fazla Kilo, Çocuk Sahibi Olmayı Olumsuz Etkiliyor
    Fazla kilo ile yumurtlama problemleri, kıllanma ve insülin resistansı arasında yakın bir ilişki olduğu ve bunların çocuk sahibi olmayı olumsuz etkilediği ispatlanmıştır. Öyle ki, kadında adet düzensizliği ya da yumurtlama problemleri var ise, sadece kilo vererek ve egzersiz yaparak, adetler düzenlenebilir, kiloya bağlı kan metabolizması değişiklikleri geriye döndürülebilir.

    Hamilelik Öncesi Fazla Kilolarınızdan Kurtulun 
    Fazla kilolu olarak hamile kalırsanız;
    – Hamileliğiniz sırasında kronik hipertansiyona yakalanma oranınız yükselir.
    – Preeklampsiye (hamilelik zehirlenmesi) yakalanabilirsiniz.
    – Hamilelik şekeri riskiniz artabilir.
    – Kilolu bebek doğurabilirsiniz.
    – Ölü doğum gerçekleştirebilirsiniz.
    – Yüksek olasılıkla sezaryenle doğum yapmanız gerekir.
    – Doğum sonrası kanamalarınız, alt karın, idrar yolu, yara yeri enfeksiyonlarınızın olma olasılığı fazladır.
    – Bebeğinizde beyin-omur-omurilik bozuklukları, karın duvarı, kalp anormallikleri ve birçok başka anormalliklerin görülme olasılıkları artabilir.

    Bu sebeple fazla kilolu anne adaylarına, hamilelik öncesinde anne adaylarının yağdan fakir, liftten zengin diyet uygulayarak ve egzersiz yaparak kilo vermesi önerilir. Bu diyeti yaparken anne adayının doktorundan ya da bir beslenme-diyet uzmanından bilgi alması çok önemlidir. Çünkü bilinçsizce yapılan diyetler gebe kalma şansınızı azaltabilir.

    Çok Zayıf Anne Adayları da Dikkatli Olmalı
    Hamilelik döneminde kilo artışına dikkat edilmesi gerektiği gibi, hamilelikten önce de anne adayının ideal kilosunda olması oldukça önemli. Ancak sadece fazla kilolu anne adayları değil, normalin altında kiloda olan anne adayları da dikkatli olmalı. “Aşırı zayıflık da hamilelik şansını tehlikeye atıyor” bunu unutmayın! Ayrıca zayıf kadınlarda, yetersiz beslenmeye bağlı olarak vitamin ve mineral eksiklikleri sıklıkla görülür. Bu sebeple, hamile kalmaya karar vermeden 3 ay ile 1 yıl önce uygun bir beslenme programı ile ideal kilonuza ulaşın. Anne adaylarına önerimiz vücut kitle indeksleri 18,5-24,9 kg/m2 arası, yani normal kilolu olarak hamileliğe başlamalarıdır.

    Hamilelik Döneminde İki Kişilik Yemek YEME!
    Hamilelik öncesinde anne adayının ideal kilosunda olması kadar hamilelik sırasında da kontrollü yemek yemesi ve beslenmesine dikkat etmesi de çok önemlidir. Hamilelik sırasında çok ve tek taraflı beslenmekten uzak durup temel besin gruplarından gün içerisinde yeterli ve dengeli almak gerekiyor. Üstelik sanılanın aksine ‘iki kişilik’ yemek de gerekmiyor. Hamilelik sürecinde fazla kilo almayı engellemek için yapılması gereken ilk şey; hangi besinlerden ne kadar tüketeceğinizi öğrenmek.

    Hamilelik döneminde önerilen; tüm temel besin maddelerinden yeterli ve düzenli olarak alarak ideal beslenme şeklini oluşturmaktır… Proteinler, yağlar, karbonhidratlar, vitaminler ve mineraller olarak tanımlanan temel gıdalardan dengeli bir şekilde almak hamilelik sürecinden önemlidir. Besin değeri düşük gıdaları fazlaca tüketmek, gereksiz kilo almaktan başka bir işe yaramaz. Uygun beslenme planı için doktorunuzun ya da bu konuda uzman bir diyetisyenin önerilerinden yararlanmanızda fayda var.

    Hamilelik döneminde kişiden kişiye değişse de normal kilo alımı oranı 10 – 12 kilo arasında değişir.Ancak bu, anne adayının hamilelik öncesi kilosu ve boyu, yaşı, daha önce sahip olunan bebek sayısı, iştahı, metabolik bir hastalığının (diyabet vs.) olup olmadığı, sosyo-ekonomik ve kültürel özellikleri, günlük fiziksel aktivitesine göre değişebilir.

    “Zayıf Hamilelik” Modasını da Takip Etmemeli
    Hamilelik döneminde bilinçsizce besin değeri düşük gıdaları, aşırı şekilde tüketerek fazla kilo almak kadar, formunu kaybetmemek için az beslenmek de zararlıdır. Son yıllarda giderek yayılan zayıflama trendi, anne adaylarını da etkisi altına almaya başladı. Hamilelik sürecinde fazla kilolardan korkan anne adayları, formlarını kaybetmemek için bilinçsiz diyetler yaparak zaman zaman bebeklerinin hayatlarını tehlikeye sokabiliyor. Bebeğin büyümesi, sağlıklı olması, ruhsal, fiziksel yönden iyi gelişmesinin anne adayını sağlığı ve beslenmesiyle doğru orantılı olduğu unutulmamalıdır.

    Ender Saraç’ın Hamilelik diyeti yazısı için tıklayın…
    Hamile Diyet 2013 Listesi için tıklayın…
    Emziren Anne Diyeti için tıklayın…

  • Stres Azaltan Yiyecekler

    Stres Azaltan Yiyecekler

    Stresli olduğunuz anlarda tüketeceğiniz bazı sağlıklı yiyeceklerle sakinleşmeniz mümkün. Peki nedir bu yiyecekler?

    Yaban mersini, badem ve yoğurt

    Stres bazı insanların canının tuzlu ve sert atıştırmalıklar, bazı insanların ise şekerli ve kremsi yiyecekler çekmesine neden olur. Biz de bunu düşünerek, her talebe karşılık verecek bir mönü sunuyoruz: bir kase yaban mersini, kavrulmuş kıtır kıtır badem ve bir tabak yoğurt… Yaban mersini çok iyi bir antioksidan kaynağıdır. Özellikle içeriğinde bulunan C vitamini stresin azalmasına yardımcı olur. Badem ise B ve E vitaminleri, çinko açısından zengindir; aynı şekilde gerginliği azaltır. Yoğurt hakkında yapılan araştırmalar da düzenli probiyotik yoğurt yemenin uzun dönemde stresin negatif etkilerini ortadan kaldırdığını gösteriyor.

    Tam tahıllı ekmek ile ton balıklı sandviç

    Sıkıntıdan bulandığınızda aklınıza en son gelecek yiyeceklerden biri ton balığı olabilir. Fakat siz siz olun, ton balığını bu tip anlarınızda yanınızdan eksik etmeyin. Çünkü bu protein dolu balık, kan şekerinizin seviyesini dengede tuttuğu gibi inişli çıkışlı değişken ruh halini de dengeliyor. Ton balığını az yağlı bir mayonez, sevdiğiniz sebze ve otlarla karıştırarak tam tahıllı bir ekmek ile lezzetli bir mönü yaratabilirsiniz. Tam tahıllı ekmek de kalp sağlığı için önemli Omega 3, stres önleyici B vitamini ve sindirim dostu lif içerdiği için oldukça iyi gelecektir.

    Kızarmış tost ekmekleri ve acılı sos

    Biliyoruz, bu konuda sizi ikna etmemiz çok zor! Stresinizi atmak için en çok tercih edeceğiniz yiyeceklerden birinin patates cipsi olduğunu biliyoruz. Gerek tadı, gerekse sert oluşu (sert yiyecekleri çiğnerken de stresin azaldığı da araştırmalar tarafından kanıtlanmış) hepimizi gergin anlarımızda cezp ediyor elbet. Ama biz sizi cips yerine daha sağlıklı olan incecik dilimlenmiş ve iyice kızartılmış tam tahıllı tost ekmeklerine ikna etmeye çalışıyoruz… Yanına hazırlayacağınız, C vitamini ve liften zengin bir acı biberli salsa sosu; hem lezzeti artıracak (ikna olmanızı kolaylaştıracak), hem de kendimizi iyi hissetmemizi sağlayan endorfin salgılamamızı sağlayacak.

    Tahıl gevreği ve az yağlı süt

    Sert, çıtırtılı, ama rahatlatıcı yiyecekler için bir diğer önerimiz de tahıl gevreği. Özellikle sabah kahvaltısı olarak yiyebileceğiniz az yağlı sütle karıştırılmış tahıl gevreği mönünüze, aynı zamanda bir avuç fındık ve çilek, kiraz gibi meyveler atarak daha sağlıklı hale getirebilirsiniz. Süt konusunda seçim yaparken az yağlı sütleri ve tahıl gevreği seçerken B vitamini ve lif açısından zengin olanlarını tercih etmenizi de hatırlatalım!

    Bitter çikolata ve ahududu

    Çikolatanın adını duyar duymaz yüzünüz güldü sanırım! Çikolata vücudumuzdaki dopamin (herhangi bir şeyi yapabilmemiz için bize motivasyon sağlayan madde) salınımını arttırır. Aynı zamanda sağlam bir endorfin desteği sağlayan çikolata kan basıncını da düşürür. Bu arada Nestle’nin Çikolatam sitesini biliyor muydunuz? Bilmiyorsanız, bu eğlenceli çikolata dünyasına buradan mutlaka bir göz atın! Çikolatanın yanına hem çok iyi gidecek, hem sağlıklı, hem lezzetli, hem de yine stres giderici bir önerimiz var: ahududu. Bir avuç ahududu C ve B vitaminleri ve lif açısından ekstra rahatlama sağlayacaktır.

    Meyveli yoğurt

    Yoğun ve zengin bir karışım; yoğurt ve meyve… Bu karışımdaki C ve B vitaminleri, mineral, probiyotik, lif ve protein zenginliği; midedeki sıkıntıları azalttığı gibi, gergin sinirleri de besleme özelliğine sahip. Burada önem vermemiz gereken yüksek antioksidan özellikli meyveleri tercih etmemizdir. Örneğin yaban mersini, çilek, mango gibi… Aynı zamanda düşük yağlı bir yoğurt kullanmanızı da öneririz. Dilerseniz biraz daha sağlık katmak adına, bu karışıma biraz fındık da serpebilirsiniz. Hem sağlık dolu, hem doyurucu bu karışımın sizi nasıl sakinleştirdiğine inanamayacaksınız!

    Zeytinyağla hazırlanmış sebze çorbası

    İçerdiği vitamin ve mineraller sayesinde aşırı besleyici özelliğe sahip sebzeler, sinirleri yatıştırma konusunda da oldukça etkilidirler. Karışık sebzelerle hazırlayacağınız bir çorba hem ruh, hem de beden sağlığınıza oldukça iyi ve rahatlatıcı gelecektir. Soğan, havuç, sarımsak, havuç, kereviz, kabak, soya fasülyesi ve zeytinyağı ile hazırlayacağınız sebze çorbanız için şimdiden afiyet olsun!

  • Kilo Aldıran Sağlıklı Yiyecekler

    Kilo Aldıran Sağlıklı Yiyecekler

    Sağlıklı sandığınız bazı yiyecekler kilo yapıcı abur cuburların kılık değiştirmiş hali olabilir! Onları hayatınızdan çıkararak incelme yolunda adım atabilirsiniz.

    Diyet hatası
    Yapay tatlandırıcılar şekere kıyasla tam 600 kat daha tatlıdır. Bunlar, sizin ‘ultra-şekerli’ besinlere alışmanıza ve sonucunda sık sık tatlı krizlerine girmenize yol açabilir.

    Suşi
    Sadece yosun ve sebzelerle hazırlanmış olanların düşük kalorili olduğu doğru ama ne yazık ki bu tipteki suşiler pek sevilmiyor. Aksine suşi deyince akla ilk kızarmış deniz mahsülleri çeşitli soslarla ağırlaştırılmış olanlar geliyor. Bunun sonucunda bazen tek bir suşinin bile kalori değeri 500-600’ü bulabiliyor. Ayrıca, suşiyle beraber bol bol soya sosu tüketildiğini de hepimiz biliyoruz. Sodyum içeren soya sosu sizi şişmanlatmasa bile vücudunuzun su tutmasına ve en sevdiğiniz jean pantolonunuzun içine sığamamanıza yol açabiliyor, hatırlatalım.

    Şişelenmiş soğuk çaylar
    Pek çok marka soğuk çayları, bol bol şeker ya da bal ekleyerek hazırlıyor ve onları birer ‘kalori bomba’sına dönüştürüyor. Böylece, yaklaşık iki barak ölçüsünde çay içeren bir şişenin kalori değeri kolaylıkla 200’e çıkabiliyor.

    Dürümler
    İncecik hamurla ve düşük kaloril yiyeceklerle hazırlanmış bir dürüm size son derece masum görünebilir. Peki, bunun iki dilim ekmekten çok daha fazla kalori değerine sahip olduğunu ve içine bir sandviçe kıyasla çok daha fazla malzeme ve sos alabildiğini düşündünüz mü? Yapılan araştırmalar, “hafif” diye nitelendirilen bir dürümün bile ortalama 300 kalori değeri içerdiğini ortaya koymuş.

    Kepekli muffin
    Elma, muz gibi malzemelerle yapılmış ve içine şekerle, tereyağı eklenmiş bir muffin, bol lif içerip sizi uzun süre tok tutsa bile koca bir dilim kekle hemen hemen aynı kalori değerine sahip. Sadece bir adet kepekli muffin’de yaklaşık 20 gr yağ, 34 gr şeker ve 420 kalori bulunuyor.

    Mikrodalgada ısıtılan diyet yemekler
    Bu tür besinlerin büyük bir bölümü önemli miktarda sodyum içerir. Bunun nedeni, bu yiyeceklere lezzet vermek için yağ kullanamayan üreticilerin, bunun yerine tuzdan yararlanmaya çalışması. Ve sonuç olarak, bunları sık sık tüketmek vücudunuzun su tutmasına, özellikle de kol ve bacaklarınızın fark edilir şekilde şişmesine yol açar.

    Salatalar
    İncecik bir bele sahip olmanın en önemli sırrı bol bol çiğ sebze tüketmek olsa bile, salataların üzerine eklenen rendelenmiş peynirler, yağlı soslar, krutonlar, cevizler, hatta kulağa çok masum gelen sirke bile, onları çoğu zaman büyük bir tabak makarnanın kalorisiyle eşdeğer hale getiriyor. Bu nedenle özellikle dışarıda salata tercih ettiğiniz zaman salatayla beraber servis edilen sosların neler olduğunu, salatayla kızartılmış gıdalar eklenip eklenmediğini sorun.

    Tofu
    Bir restorana gidip, bir porsiyon tofu ısmarlamak, çoğu zaman, sodyum, doymuş yağ hatta şeker dolu bir tabağa sahip olmak anlamına gelir. Gerçekten de, kendi başına masum kabul edilebilecek bir besin olan tofu, daha fazla lezzet kazanması için, soslar eklenerek ve kızartılarak gerçek bir diyet sabotajcısı haline gelebilir.

    Granola
    Yulaf, fındık, fıstık, ceviz gibi çeşitli besleyici ve gerçekten sağlıklı olan besinlerle dolu müslilerin, lezzer düşkünleri için yağ ve şekerle kavrulmuş haline bildiğiniz gibi “granola” adı veriliyor. Ve ne yazık ki, bir kase granoladaki kalori miktarı 500’e kadar çıkıyor. Oysa aynı malzemelerle hazırlanmış bir müsli bunun sadece yarısı kadar bir kalori değerine sahip.

    Kuru meyve
    sağlıklı olmaları nedeniyle bolca tüketilen kuru meyvelerin, tazelerinden tam sekiz kat daha fazla kalori içerdiğini biliyor muydunuz? Bunun sebebi ise kuru olanların tazelerine kıyasla daha yoğun olması. İşte bir örnek: Bir fincan dolusu üzüm sadece 60 kaloriyken, aynı miktar kuru üzüm tam 460 kalori ediyor. Pek çok üreticinin bunları daha lezzetli hale getirmek amacıyla içlerine şeker eklemeleri bu değeri daha da artıran bir faktör.

    Meyve suları
    Geçen yıl aldığınız siyah küçük elbiseye bu yıl girememenizin nedeni, günlük meyve ihtiyacınızı yapay meyve sularıyla karşılamanız olabilir. Büyük boy bir şişe portakal ya da elma suyu tam 55 gr karbonhidrat içerir ki bu tam beş dilim ekmek anlamına gelir! Üstelik kimi zaman bu tip içeceklerin bir litrelik şişesinde yaklaşık 12 kaşık şeker bulunabiliyor.

    Sebze-burgerler
    Yağlı bir biftek ya da bir tabak mantı yerine bunu tercih etmeniz size ciddi bir miktarda kalori tasarrufu yaptıracağı kesinlikle doğru. Ama yine de; boyutu ve üzerine eklediğiniz soslara bağlı olarak sadece bir sebze-burger yiyerek, masadan tam bin kalori alarak kalkmanız mümkün.

    Yarım yağlı süt
    Kahvenize birazcık yarım yağlı süt eklemenin kalsiyum almanın en güzel ve keyifli yolu olduğunu düşünüyor olabilirsiniz, çünkü her gün iki ya da üç fincan kahve içen biri için bu, tam 200 kalori demek. Bu değerin neredeyse bir parça tereyağına eşit olduğunu sakın unutmayın.

    Pirinç patlağı krakerleri
    Bu son derece hafif atıştırmalıklar oldukça düşük kalori değerine sahipler ve yağ içermezler. Ancak içermedikleri diğer besin maddelerinin arasında lif ve proteinler de var. İşte bu nedenle de, açlığı yatıştırma konusunda pek de başarılı kabul edilmezler. Bunları yerken pek fazla kalori almasanız da sonrasında canınız mutlaka daha doyurucu ve tabii kalorili bir şeyler tüketmek isteyecektir. Üstelik çeşitli aromalarla tatlandırılmış olanların, fazla miktarda sodyum ya da şeker içerme ihtimali de var.

    Kilo Almak İsteyenler ! tıklayın.

  • Detoks Diyeti Nedir?

    Detoks Diyeti Nedir?

    Vücuttaki toksinlerin ve zararlı maddeleri atmak için uygulanan bir diyettir. Yemek yeme alışkanlıklarınızda önemli ölçüde değiştirmeniz gerekmektedir…

    Detoks diyeti vücuttaki fazla yağın yakılmasını sağlayarak kilo vermeye yardımcı olur. Detoks diyeti çeşitli meyve, sebze, bitki ve çorbaları içerir. Detoks diyeti uygulamadan önce mutlaka bir doktora danışılmalıdır…

    1- Detoks İçecekler: Detoks içecekleri taze meyve sularından oluşur. Meyve suları vücuttaki toksinlerin atılmasına yardımcı olur. Limon suyu, portakal suyu ve salatalık suyu en önemli detoks içecekleri arasında yer alır.

    2- Detoks çorbaları: Detoks meyve suları kadar etkili olan detoks çorbaları yeşil sebzelerden oluşur.

    3- Meyve Diyeti: Meyve tüketmek meyve suyu içmekten daha yararlıdır.Havuç, salatalık, üzüm ve muzdan yapılan yeşil salata besin değeri açısında yüksek iyi bir detoks besinidir.

    Detoks Diyeti Yapılırken Dikkat Edilmesi Gerekenler

    1- Dektoks diyeti doktor kontrolü altında yapılmalıdır.

    2- Dektoks diyeti yaparken bol bol su için.

    3- Diyabet ve tiroit problemi bulunanlar detoks diyeti yapmamalıdır.

    4- Çocuklara ve bebeklere detoks diyeti yaptırılmamalıdır.

    5- Hamilelik ve emzirme dönemindeki kadınlar detoks diyeti yapmamalıdır.

    Detoks Diyetinin Faydaları

    1- Detoks diyeti sindirim sisteminizi geliştirir ve bağırsakları temizler.

    2- Cildinizin güzelleşmesini sağlar ve akne ile deri kızarıklıklarının önlenmesinde yardımcı olur.

    3- Metabolizmayı çalıştıran detoks diyeti bağışıklık sistemini geliştirir.

    4- Konsantrasyonu arttırır.

    5- Vücuttaki toksinleri atamaya yardımcı olur.

    6- Selüloit ve kilo alımına karşı fayda sağlar.

    7- Kabızlığı önler ve birçok hastalıkla baş etmede yardımcı olur.

  • Meme Kanserinden Koruyan Diyet

    Meme Kanserinden Koruyan Diyet

    Kanserin nedenleri arasında beslenmenin ilk sırada yer aldığının yapılan araştırmalarla ortaya çıkması, beslenme alışkanlıklarında yapılacak değişikliklerle bu hastalığın önüne geçilip geçilemeyeceği sorusunu da akla getiriyor…

    Yanlış beslenme alışkanlığı birçok kanser türünü % 30-40 etkilemektedir fakat tek başına elbette tedavisinde veya önlemek için yeterli değil.

    Amerikan kanser topluluğunun yaptığı bir çalışmaya göre kanser nedenleri arasında beslenme ilk sırada yer almaktadır. Bu hastaların beslenme alışkanlıklarına bakıldığında sebze ve meyve tüketimlerinin yetersiz olduğu da belirtilmektedir.

    Doymuş yağlardan ve kızartmadan uzak durun

    Yemekleri margarin veya tereyağı ile pişirmek, sebze veya etleri kızartmak, yüksek miktarda hayvansal yağ almak meme kanserini etkilemektedir. Beraberinde lif tüketimleri de az ise kanser riski artmaktadır.

    Selenyumdan zengin beslenin

    Selenyum kanserden koruyan güçlü bir mineraldir, doğal yollarla da alımı mümkün. Bunun için yemeklerinizi bol soğan ve sarımsaklı yapmanız, balık, karides, dana karaciğeri, hindi ve dana eti, mercimek, mantar, susam, ceviz, ay çekirdeği ile tam tahıllı ürünler tüketmeniz yeterli.

    Haftada 3 kez balık tüketin

    Omega-3 meme kanserini önlemede etkili bir yağ asididir, enflamasyonu giderici, bağışıklık sistemini güçlendiricidir, östrojen seviyesini dengeler. Balık tüketemeyen kişiler ise takviye almalıdırlar.

    Beyaz un ve pirinçten uzak durun

    Beyaz unlu mamuller ve pirinç yerine tam tahıllı ürünler, bulgur, esmer pirinç tüketen kişilerin kansere yakalanma riski daha düşüktür. Bu ürünler kan şekerini hızlı yükseltmez ve liften zengindir.

    Haftada 3 kez kurubaklagil yemeye çalışın

    Kurubaklagiller sindirimi zorladığı için çoğu kişi tarafından tüketilmez ama uygun pişirme teknikleriyle de bunu önlemek mümkün. Kurubaklagiller bitkisel ostrojen içerir ve liften zengin önemli besin grubudur. Et yemeyen kişilerin hergün tüketmesinde fayda var.

    Hergün 15 adet badem, ceviz, fındık, antep fıstığı tüketin

    Tekli doymamış yağ asitleri meme kanserini önleyebilmektedir, kuruyemişlerde tekli doymamış yağ asitlerinden zengindir yine içeriğindeki lif ve omega-3 sayesinde bu etkisi artmakta.

    Her öğün sebze tüketin

    Lif tüketimi kanser oluşumunu, özellikle meme kanserini önlemesi nedeniyle çok önemli. İçeriğindeki yararlı flavonoidler sayesinde bağışıklık sistemini güçlendirir, vücudu toksik maddelerden temizler, sindirim sistemini çalıştırıp metabolik ürünlerin atımını sağlar, diyetle alınan fazla yağın atımında rol alır.

    Günde 1 yemek kaşığı keten tohumu tüketin

    Keten tohumu güçlü antioksidandır, özellikle meme kanserine karşı koruyucur ama meme kanseri teşhisi konmuş kişilerin tüketmemesinde fayda var.

    Yemeklerinizi baharatlandırın

    Birçok baharat fitokimyasallar içerir ve bunlar yemeğe lezzet vermelerinin yanı sıra güçlü kanser savaşçılarıdır.

    Günde 4 fincan yeşil çay için

    Soğuk veya sıcak ama illaki limonlu yeşil çay içeriğindeki egcg maddesi nedeniyle kansere karşı koruyucu güçlü bir bitkidir.

    Sigara ve alkol sakıncalı

    Birçok çalışma tütün kullanımının kanser türlerini tetiklediği yönünde, ayrıca günde 1 kadeh alkol alımı dahi bu riski artırıyor.

    Diyetisyen Özlem Sert Aydın
  • Doğum Sonrası Forma Girme Rehberi

    Doğum Sonrası Forma Girme Rehberi

    Hamilelik dönemi boyunca 8 ile 12 kilo arası kilo alımının normal bir durum olduğunu belirten uzmanlar, doğum sonrası kilo vermek, spora başlamak ve sağlıklı beslenmek için yapılması gerekenler hakkında ayrıntılı bilgiler verdi. İşte doğum sonrası forma girme rehberi…

    Memorial Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Bölümü’nden Uz. Dr. Gökçe Günbey, Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Remzi Aydın ve Memorial Ataşehir Tıp Merkezi Beslenme ve Diyet Bölümü’nden Dyt. Şefika Aydın, “Doğum Sonrası Kilo Verme” hakkında merak edilen soruları yanıtladı.

    Hamilelik döneminde kilo alma oranı ne olmalıdır?

    Op. Dr. Remzi Aydın: Klasik olarak “hamilelik dönemi boyunca 8 ile 12 kilo alımı normaldir” dense de, Her kadının hamilelik öncesi kilosu, metabolizması ve risk faktörleri farklı olduğundan standart bir limit koymak doğru değildir. Her kadın için bireysel olarak hesaplanmalıdır. Örneğin gebelik öncesi 90 kg olan ve şeker hastalığı riski taşıyan bir gebe için bu 6 – 9 kg olabileceği gibi, çok zayıf hamile kalan için 15 – 17 kilo bile sorun olmayabilir.

    Doğum sonrasında hastaların kilolarıyla ilgili saplantıları oluyor mu?

    Op. Dr. Remzi Aydın: Kadınların tabii ki fiziksel görünümleri ve kiloları ile ilgili kaygıları her zaman vardır ve olmalıdır da! Bu kendi vücudunu beğenme duygusunu beraberinde getirir. Bununla beraber gebelik döneminin çok özel ve geçici bir dönem olduğu akıldan çıkarılmamalıdır ve bu dönemde klasik güzellik ölçütlerinin geçerli olamayacağı bilinmelidir. Unutulmamalıdır ki bu dönem geçicidir ve bu dönemin sonunda çifti büyük bir ödül beklemektedir!

    Doğumun hemen sonrasında zayıflamaya başlamak kadını nasıl etkiler?

    Op. Dr. Remzi Aydın: Doğumla beraber 4-6 kg arasında kilo kaybedildikten sonra, eğer doğru bir beslenme rejimi uygulanırsa düzenli bir şekilde ayda 1- 2 kg arasında verilebilir. Unutulmamalıdır ki çok az kalori almak hem loğusa sağlığı için zararlı olabilir, hem de sütün azalmasına yol açabilir.

    Annenin doğumun hemen sonrası düşük kalorili diyetler yapması doğru mudur?

    Uz. Dr. Gökçe Günbey: Yeterli ve dengeli beslenme ile anne hem kendi fizyolojik gereksinimlerini karşılamakta, hem de bebeğinin fizyolojik ve psikolojik açıdan gereksinimi olan anne sütünün yeterli miktarda üretilmesini sağlamaktadır. Bu dönemde annenin hem kendi sağlığı, hem de bebeğinin sağlığı açısından daha çok enerji, protein, vitamin ve mineral alması gerekmektedir.

    Emziren annelerin, emzirme dönemi boyunca günlük enerji gereksinimlerine en az 500 kalori ilave edilmesi gerekmektedir. Gebelik döneminde normalden fazla kilo alan ve gebelik öncesinde de fazla kilolu olan annelerin emzirme döneminde vitamin ve mineral alımına dikkat ederek ayda 2 kilo kadar zayıflamasında bir sakınca olmadığı ve bunun süt üretimini olumsuz etkilemediği bildirilmektedir.

    Ancak emzirmenin herhangi bir döneminde günde 1500 kaloriden daha düşük diyetler asla uygulanmamalıdır. Bu seviyenin altındaki enerji alımlarının süt üretimini bozmasının yanı sıra diğer besin ögelerinde de yetersizliğe yol açabileceği bilinmektedir.

    Annenin beslenmesi sütün kalitesini etkiler mi?

    Uz. Dr. Gökçe Günbey: Anne sütünün kalitesi annenin yediği gıdalardan direkt olarak etkilenmemekle birlikte, sütün miktarı annenin aldığı sıvı gıdalarla ilişki gösterebilmektedir. Anne sütünün % 80’den fazlası sudan oluşmaktadır. Bu nedenle süt miktarının yeterli olabilmesi için annenin günde en az 3 litre sıvı gıda alması gerekmektedir.

    Vejetaryen diyet ile beslenen annelerde protein ve bazı vitamin eksiklikleri görülebilmekte, bu eksiklikler takviye edilmediğinde bebekte de eksikliklere yol açabilmektedir. Ayrıca annenin diyetinin kalsiyumdan fakir olması durumunda, kalsiyum anne kemiğinden alınıp süt üretimine katılmaktadır. Bu durum hem anneyi, hem de bebeğin gelişimini olumsuz olarak etkilemektedir. Emzirme döneminde annenin iyot gereksinimi de normale göre artış göstermektedir. Özellikle guatr vakalarının fazla görüldüğü bölgelerde, bebekte ve annede eksiklik olmaması için iyot gereksinimi mutlaka karşılanmalıdır. Sonuç olarak diyebiliriz ki; vitamin, mineral, protein, yağ ve karbonhidratlardan oluşan yeterli ve dengeli beslenme hem anne, hem de bebek sağlığı açısından vazgeçilmezdir.

    Doğum yapan anneler fazla kilolarını ne zaman vermeye başlayabilir?

    Dyt. Şefika Aydın: Anne sütü alan çocuk ilk 3-4 ayda normal bir gelişim göstermektedir. Dört aydan sonra büyüme hızı yavaşlamaya başlamaktadır. 6. aydan sonra da ek besin verilmeye başlanmaktadır. Ülkemizde annelerin çoğunlukla çocuklarını 1,5- 2 yaşına kadar emzirdikleri bilinmektedir. Gebeliğinde fazla kilo alan anneler hamileliğin ilk 4 ayını atlattıktan sonra toparlanma dönemi sonrası diyet yapmaya başlayabilirler.

    Kiloları ne kadar sürede vermeliler?

    Dyt. Şefika Aydın: Yapılan çalışmalarda hamilelik sonrasında haftalık 0.5kg kilo kaybı annenin gereksinimlerini azaltmamakta ve süte her hangi bir etkide bulunmamaktadır. Annenin aylık vermesi uygun görülen kilo 2’dir. Toplam süreç annenin fazla kilosuna bağlıdır. Gebeliğinde 15 kilonun üzerinde alan anne ile gebelik döneminde 9-12 kg alan annenin kalan kilosunu verme süresi kişiden kişiye değişmektedir. Fakat fazla kilolarda süreci daha uzuna yaymak kiloyu korumanın en önemli adımıdır. Hızlı verilen kilo annede kas kaybına sebep olur.

    Yorgunluk, baş ağrısı, kan şekerinin düşmesi, stres, ağız kokusu kemik minerilizasyonunda azalma gibi birçok sağlık problemleri oluşturmaktadır.

    “Emzirmek” forma girmek için etkili midir?

    Op. Dr. Remzi Aydın: Emzirmek eylemi anne için yoğun bir metabolizma artışı demektir. Bu hem bebeğe verilecek sütün içindeki maddelerin kalorisi, hem de emzirme eylemi için harcanan kalori demektir. Bu kalori harcamaları tabii ki annenin forma girişini hızlandırabilir. Sadece dikkat edilecek nokta anne sütünü çoğaltabilmek için bilinçsizce kalori alışında artışa yol açmamaktır. Yoksa süt verildiği sürece forma girmek bir yana daha da fazla kilo alımına yol açılabilir.

    Doğumdan ne kadar sonra spora başlanabilir?

    Op. Dr. Remzi Aydın: Normal doğum sonrası eğer dikiş yoksa 1. hafta sonrası spora başlanabilir.Ama annenin yoğun bir süt üretim ve yeniden yapılanma döneminden geçtiği ve çok yorgun olabileceği düşünüldüğünde ilk haftalar, günde sadece 15 dk..kadar kısa tutulabilir ve sadece karın ve kaça eklemleri ile ilgili egzersizlerle sınırlı tutulmalıdır. Çok güncel olan “Pilates” türü egzersizlerin hafif ve zorlamasız türleri özellikle faydalı olabilir. Buradaki asıl amaç bel ve kalça etrafındaki kasların forma sokulmasıdır. Sezaryen sonrası ise egzersizlere 3. haftanın sonrası başlanılmalı,6.haftanın sonrası aerobik, kalori harcamasını hızlandıracak egzersizlerle desteklenmelidir.

    Emziren annelere beslenme açısından önerileriniz nelerdir?

    Dyt: Sefika Aydın: Emziren anneler aşağıdaki önerilerimizi dikkate almalıdırlar.

    – Doğumdan sonra bebek emzirilirken gebelik öncesi döneme göre daha fazla sıvı besin alınmalıdır. Emziklilikte su metabolizmasında artış vardır. Alınan su süt salgılanmasıyla, metabolik su ise artan yiyecek alımıyla artmaktadır. Süt miktarının değişmemesi için annenin sıvı alımını arttırmak gerekir. Günlük alınan toplam sıvı miktarı yaklaşık 3000 ml olmalıdır. Bu miktar pratik ölçüler ile 12 su bardağı su, süt, ayran, hoşaf, komposto, limonata, şerbet, meyve suları şeklinde önerilmelidir. Çay, kahve gibi içeceklerin süt verimini azalttığı bilinmektedir

    – Kalsiyum yönünden zengin olan süt, yoğurt ve peynir belirtilen miktarlarda düzenli olarak tüketilmelidir.

    – Her gün 1 adet yumurta ve 1 porsiyon etli sebze yemeği veya kuru baklagil yenilmelidir.

    – Kuru fasulye, nohut, mercimek ve bulgur karışımı yemekleri, portakal, mandalina, domates, maydanoz, yeşil biber, taze soğan gibi C vitamini yönünden zengin sebze ve meyvelerle birlikte tüketilmelidir. Bireysel özelliklere göre gaz yapıcı besinler çıkartılabilir.

    – Vitaminlerden zengin sebze ve meyveler diyette her öğün olmalıdır.

    – Salam, sosis, sucuk gibi katkı maddesi içeren diğer hazır besinler mümkün olduğu kadar tüketilmemelidir.

    – D vitamini besinlerde bulunmaz. Ancak güneş ışınlarının doğrudan cilde yansıması ile sağlanır. Bu nedenle emzikli anne güneşlenmeye özen göstermelidir.

    – Yemeklerde mutlaka iyotlu tuz kullanılmalıdır. Doğal besinlerde yeterince alınmayan iyot, ancak iyotlu tuzun kullanılması ile anne sütünden bebeğe geçer.

    – Kuru meyveler ve kuru yemişler yoğun enerjileri yanında, demir ve kalsiyum gibi minerallerden de zengindir. Ağırlık kontrolü de yapılarak bu besinler tüketilebilir.

    – Kansızlığa neden olduğundan yemeklerle birlikte çay içilmemelidir. Çayı kuşluk, ikindi gibi öğün aralarında, yani yemek yendikten 1-2 saat sonra açık olarak içilmeli, çaylara limon suyu eklenmelidir. İçecek olarak ıhlamur, nane, papatya, kuşburnu gibi bitki çayları tercih edilmelidir.

    – Hazır meyve suları, gazoz ve kolalı içecekler yerine taze sıkılmış meyve suları, ayran, limonata tercih edilmelidir.

    – Pekmez kan yapıcıdır, şeker boş enerji kaynağıdır. Şeker yerine tatlı olarak pekmez yenmesi kansızlığa karşı alınacak önlemlerden birisidir.

    Emzirmenin Yararları Nelerdir ?