Etiket: besin

  • Laktoz intoleransı ile nasıl başa çıkılır?

    Laktoz intoleransı ile nasıl başa çıkılır?

    1. Laktoz intoleransı nedir?

    Laktoz intoleransı, sütte bulunan laktoz şekerinin sindirilememesini ifade ediyor. Özellikle ince bağırsakta salgılanan laktaz enziminin eksikliğine bağlı olarak oluşuyor. Bu enzim, süt şekeri olarak adlandırılan laktozu parçalayarak glikoz ve galaktoza ayırıyor, daha sonra bağırsaktan emilim gerçekleşiyor.

    İnek sütüne olan intolerans ile laktoz intoleransı, belirtilerinin aynı olması nedeniyle birbirine karıştırılabiliyor. Laktoz intoleransı sindirim sisteminde, inek sütü intoleransı ise bağışıklık sisteminde olan bir problemdir.

    2. Laktoz intoleransı neden ortaya çıkıyor?

    Laktaz adı verilen ve süt şekeri olan laktozun parçalanarak sindirilmesini sağlayan enzimin, ince bağırsakta üretilmemesi ile ortaya çıkıyor.

    3. Kimler daha fazla risk altında?

    Laktaz enzimi doğum sırasında en yüksek seviyede olmakla birlikte iki yaşından sonra bu enzimin aktivitesi düşmeye başlıyor ve laktoz intoleransının görülme riski artıyor. Laktoz intoleransı olanlar; doğuştan, bağırsak duvarı hasarına bağlı ya da ince bağırsağın bir kısmının alınmasına bağlı olarak bu hastalığa yakalanmış olabiliyor.

    4. Hangi belirtilerle kendini gösteriyor?

    Kullanılan süt ürününün miktarı ve çeşidi, laktoz intoleransının belirtisini ve klinik bulgusunu değiştiriyor. Burada laktaz enzim aktivitesinin durumu önem taşıyor. Eğer çok düşük olmayan laktaz enzimi var ise kişiler süt ürünlerini daha kolay hazmedebiliyor. Özellikle yoğurt, fermente süt ürünü olması nedeni ile bu kişilerin daha rahat tüketebileceği bir besin… Bireyde laktaz enzimi aktivitesi yoksa veya çok düşük seviyede ise tüketilen süt ürünü içerisindeki laktoz, sıvı-elektrolit dengesinin bozulmasına neden oluyor. Bu durumda kişide gaz, bulantı, şişkinlik, ishal ve kramp gibi durumlar görülüyor. Yakınmalar genellikle besin tüketildikten 30 dakika ile iki saat sonrasında başlıyor. Laktoz intoleransı sindirim sisteminde bulunan laktaz enzimi aktivitesinin yeterli düzeyde olmaması nedeni ile ortaya çıkan bir hastalık olmakla birlikte her yaşta görülebiliyor.

    5. Belirtiler dikkate alınmaz ise neler oluyor?

    Laktoz intoleransı dikkate alınmadığı durumlarda ciddi sağlık problemleri baş gösteriyor. Özellikle çocuklarda kolite neden olurken, yetişkinlerde Chron hastalığı baş gösterebiliyor.

    6. Hastalığın aşamaları var mı?

    Laktoz intoleransı üç aşamada inceleniyor.

    Primer laktoz intoleransı (Doğumsal): Yeni doğan bebeklerde anne sütünün alınmasını takiben, sulu dışkı, kusma ve vücuttan sıvı kaybının gerçekleşmesi anlamına geliyor. Genelde sulu ve köpüklü dışkı gözleniyor. Bu durumda doktora başvurulması, en kısa zamanda süt ve süt ürünlerinin diyetten çıkarılması gerekiyor.

    Geç başlangıçlı hipolaktazi: Genellikle kalıtsal olan ve sık görülen bu problem, üç-altı yaş arasında laktoz alımının ardından, sekiz saat içinde ishal, gaz, kramp şeklinde karın ağrıları ile kendini gösteriyor. Bu belirtilerin yüzde 30-80’inin laktoz intoleransından kaynaklanabileceği bildiriliyor. Hastalar laktozu fermente ürünlerle yani yoğurt, sert peynir olarak tüketebiliyor.

    Sekonder laktoz intoleransı: Özellikle iki yaş altı çocuklarda en sık görülen emilim bozukluğu… Genel olarak bağırsak ağrısı çeken bireyler, süt ve süt ürünlerini beslenme programından çıkarıyor. Kişiye özel hazırlanan bu diyette, kısıtlamalar ve esnetmeler yapılabiliyor.

    7. Tanı nasıl konuluyor?

    Sadece karın ağrısı, şişkinlik, ishal, kramp gibi belirtiler laktoz intoleransı tanısı konması için yeterli olmuyor çünkü birçok bağırsak probleminin belirtileri birbirine benziyor. Laktoz intoleransının olup olmadığını anlamak için ilk olarak inek sütü diyetten çıkarılıyor. Eğer problem ortadan kalkmışsa kişinin inek sütüne karşı intoleransı olduğu saptanıyor. Kişinin sıkıntısı hala devam ediyorsa bazı testler yapılıyor.

    ■ Laktoz tolerans testi: Kişiye laktoz içeren bir sıvı veriliyor ve iki saatte bir kan şekeri ölçülerek laktozun ne miktarda sindirildiği anlaşılıyor. Eğer kan şekeri yükselmemişse laktozun sindirilemediği anlaşılıyor. Bu test ilk altı aylık dönemdeki bebeklerde uygulanmıyor.

    ■ Hidrojen nefes testi: Kişiye bu testte de laktoz yüklü bir sıvı içiriliyor. Nefeste hidrojen testi yapılıyor. Eğer kişinin nefesindeki hidrojen miktarı artıyorsa bu, laktoz intoleransının göstergesi olarak kabul ediliyor. Bu test ilk altı aylık dönemdeki bebeklerde uygulanmıyor.

    ■ Gaita asidite testi: Bebek ve çocukların dışkısındaki asit miktarını ölçmek için kullanılıyor. İnce bağırsakta sindirilmesi gereken laktoz, sindirilmediğinde dışkıda glikoz örneği saptanıyor.

    8. Bu kişiler hangi gıdaları tüketemez?

    ➤ Sütlü domates çorbası, hazır çorbalar

    ➤ Bisküvi, kraker, çikolata, gofret vb

    ➤ Margarin, tereyağı, kaymak, krema

    ➤ Süt ve türevlerinin girdiği kek, kurabiye, pasta vb

    ➤ Sütlü tatlılar (muhallebi, sütlaç, sütlü puding vb)

    ➤ Yağ içeriği yüksek besinler

    ➤ Yağda kızartma ve kavurmalar

    ➤ Sütlü sos ve püreler

    ➤ Laktoz içeren diş macunları

    ➤ İçeriği bilinmeyen her türlü besin

    9. Laktoz intoleransı ile nasıl başa çıkılır?

    Laktoz intoleransı geçici bir rahatsızlık olmaması nedeni ile bireylerin yaşamları boyunca besinleri dikkatli tüketmesi gerekiyor. Uygun beslenme tarzını yaşam biçimi haline getirmeleri önem taşıyor. Yetişkinlerde bunu sağlamak daha kolayken, çocuklarda çok daha zor oluyor. Özellikle çocuklara bu konuda daha ciddi eğitimler vermek ve hastalığın ciddiyetini anlatmak gerekiyor…

    10. Bu kişiler tüketemeyecekleri gıdaların yerini nasıl doldurabilir?

    Gıda sanayisinin gelişmesi ile birlikte bazı rahatsızlığı olan bireylere çok fazla alternatif sunulabiliyor. Laktoz intoleransı olan bireyler, laktozsuz sütleri içebiliyor. Bu kişiler ayrıca yoğurdu daha rahat sindirebiliyor çünkü yoğurt yapılırken sütün içerisinde bulunan laktozun yüzde 70’i parçalanıyor. Diğer bir alternatif ise 90 gün beklemiş peynir tüketmek. 90 gün bekleyen peynirin içerisindeki laktoz, laktik aside dönüşüyor ve daha rahat sindiriliyor. Özellikle kalsiyum içeriği yüksek olan süt ve süt ürünlerinin diyetten kısmi veya tamamen çıkarılması nedeni ile bireylerde kalsiyum eksikliği gözlenebiliyor. Bu durumda kemik ve dişler başta olmak üzere sinir sistemi ve bağışıklık sisteminde ciddi problemler yaşanabiliyor.

    İnek sütü intoleransı

    İnek sütüne olan alerjik reaksiyon özellikle süt içerisinde bulunan alerjik nitelikteki proteinler nedeniyle gerçekleşiyor. Bu alerjik reaksiyona neden olan proteinler; kazein, sığır gamma globülin, beta laktoglobulin, sığır albümin ve alfa laktoglobulin olarak sıralanıyor. Özellikle bebeklerde ve çocuklarda gözlenen inek sütü proteinlerine bağlı alerjik reaksiyonlar yaşamın ilk haftalarında, ortalama üçüncü ayda başlıyor ve bağırsağın fonksiyonel yapısının gelişmesi sonucu iki-üç yaşlarında ortadan kalkıyor.

    Besinleri iyi analiz edin

    Uzman Diyetisyen Serkan Tutar, süt ürünlerini tükettikten sonra sıkıntı yaşayanlara şunları söylüyor: “Laktoz intoleransı dünyada en fazla görülen intolerans çeşidi. Dünyadaki toplam nüfusun yüzde 50’sinde bulunduğu belirtilmekle birlikte bazı insanlarda laktoz intoleransı olmasına karşın etkilerinin gözlenmediği biliniyor. Bağırsakta sürekli sindirim şikayeti yaşayan bireylerin tükettikleri besinleri iyi analiz etmeleri şart… Eğer süt ve süt ürünleri tüketildiğinde sürekli olarak problem yaşıyorlarsa, en kısa zamanda doktor ve diyetisyen ekibi ile birlikte çalışmaları gerekiyor.”

    Formsante Dergisi

  • Şeker hastaları için süper besinler

    Şeker hastaları için süper besinler

    Diyetisyen&Yaşam Koçu Gizem Şeber’in önerileri ile şeker hastalarına öneriler…

    Yumurta

    Anne sütünden sonra en kıymetli protein kaynağı olan yumurta, içerdiği doymamış yağ asitleri sebebi ile sanıldığının aksine kolesterolü yükseltmez. Bu nedenle kahvaltılarda, çorbalarda, salatalarda yer verilebilir. Günde 1 yumurta tüketmenin sağlığa olumsuz bir etkisi yoktur.

    Balık

    Şeker hastaları aynı zamanda kalp hastası olma adayıdır. Balık içerdiği omega-3 yağ asitleri ile kalp damar sağlığını korumaya yardımcıdır. Ayrıca A vitamininden zengin olan balık görme fonksiyonları açısından da önem taşır.

    Tarçın

    Yapılan bilimsel çalışmalar tarçının kan şekerini dengeleyici etkisi olduğunu göstermiştir. Yine bilimsel çalışma sonuçlarına göre günde 3 silme tatlı kaşığı toz tarçından daha fazlasının tüketilmesi kolesterol seviyelerini olumsuz etkileyebilir. Şeker hastalarının beslenme planında yer alabilir fakat sınırsız kullanılmamalıdır.

    Elma

    Kalorisi düşük, lif içeriği yüksek bu meyve tok hissettirmekle kalmıyor aynı zamanda içerdiği çözünür liflerle de kötü huylu kolesterolün düşmesine yardımcı oluyor. Amerika Tarım Örgütü’ne göre antioksidan içeriği en yüksek 10 meyveden biri olan elmayı kabuğu ile tüketmek daha sağlıklı. Rendeleyip tavada hafif ısıtarak üzerine tarçın döktüğünüzde ise son derece hafif ve sağlıklı bir tatlıya dönüşüyor.

    Avokado

    Sindirim hızını yavaşlatarak kan şekerinin daha yavaş yükselip daha yavaş düşmesine yardımcı. İçerdiği sağlıklı yağlar ise insülin direncini azaltmak konusunda destek oluyor. Salatalara doğrayabilir, rendeleyip sandviçlerinizin arasına sürebilirsiniz.

    Arpa

    Sofralarımızda çok alışkın olmadığımız bir tahıl olan arpa, pirince göre kan şekerini %70 daha yavaş yükseltiyor. İçerdiği lifler ve zengin B vitamini içeriği de cabası. Çorbalara eklenebilir veya salatalara katılabilir.

    Fasulye

    Bitkisel lif ve protein içeriği ile haftada en az iki kere sofrada yer almalıdır. Kuru fasulye yerine nohut ve yeşil mercimekte tercih edilebilir. Konserve olanlara tuz içeriği açısından dikkat edilmelidir. Gaz yapıcı öğelerin ayrılması için bir gece önceden suda bekletilmeli ve bu su dökülmelidir. Pişirme suyu ise B vitamini açısından zengin olduğundan dökülmemelidir.

    Yağsız kırmızı et

    Yüksek kaliteli proteini metabolizmayı hızlandırmaya yardımcıdır. Bu nedenle en az haftada iki kez öğünlerde yer almalıdır. B12 vitamini kaynağıdır. Öğünlerde az miktarda tüketilmesi kan şekerinin daha dengeli yükselmesine yardımcı olur. Izgara, haşlama veya fırında tüketilmelidir.

    Kırmızı meyveler

    Böğürtlen, yaban mersini, kiraz gibi koyu kızıl-mavi renklere sahip olan meyvelerin antioksidan içeriği çok yüksektir. Vücutta yaşlanmayı geciktirmeye yardımcı olurlar. Bazı bilim adamları bu tür meyvelerin kan şekerini dengelemekte de yardımcı olduğunu düşünmektedir.

    Brokoli

    C vitamini ve antioksidanlardan zengin bu sebze aynı zamanda kan şekerini ayarlayan hormon olan insülinin etkinliğini arttıran krom mineralinden de zengindir. Tadını sevmeyenlerin çorbalara ilave etmesi mümkün. Fakat en sağlıklı hali buharda pişirilmiş şeklidir.

     

  • Zayıflamanızı kolaylaştıracak ek besinler…

    Zayıflamanızı kolaylaştıracak ek besinler…

    Ek besinler ne durumlarda alınmalı?

    Kişi kilosuna göre protein almalı. Örneğin 55 kiloysanız vücudunuzun günde 55gr. proteine ihtiyacı var. Gel gelelim, spor yaptığınızda vücudunuzun protein ihtiyacı artıyor. Bu ihtiyacınızı normal besinlerle gidermekse oldukça güç bir hal alıyor. Aynı zamanda normal besinlerle karşılamaya çalışmanın; yağlanma ve kolesterol riski var.
    Bu sebeple kalorisi daha aza indirilmiş, sıkıştırılmış besin dediğimiz bu tip ürünleri tercih etmeniz daha yararlı.

    Bu ürünlerin herhangi bir zararı var mı?
    Bazı doping ürünleri iç organları zedeleyip, aşırı kıllanma yapabiliyor. Ama bu tip ek besinlerde sıkıntı gözlemlenmiyor. Gel gelelim, insanların vücut ve bünyeleri farklı olduğu için farklı tepki gösterebilir. Yine de doktora danışmakta fayda var. Örneğin herhangi bir rahatsızlığı olup, özel hassasiyeti olanlar tarafından kullanılmamalı.
    Genelde karşılaştığımız sağlık problemleri, eczanelerde satılan yağ yakıcılar tarafından oluşuyor. Reçete ile satılan ürünler kulaktan kulağa kullanılmamalı. Sırf komşunuz kullanıp zayıfladı diye size de aynı etkiyi göstermesini beklemeniz saçma olacağı gibi sağlığınızı da olumsuz etkileyebilir.

    L-Carnitine nedir?
    L-Carnitine bir yağ asididir. Vücudun kendi üretemediği şeyleri bir şekilde dışardan almamız lazım, bu ihtiyacımızı bu tarz ürünlerle karşılayabiliyoruz. Aynı zamanda vücutta yağların parçalanmasına neden oluyor. Spordan önce kullanılan L-Carnitine, spor yapmadan kullanmak pek doğru olmayacağı gibi spor yapmadan kullanıldığı takdirde bir etki sağlamıyor.
    CLA500 nedir?
    Bu ürün günde 3 sefer yemeklerden önce kullanılıyor ve özellikle karın bölgesindeki yağlanmayı azaltıyor. CLA, kullanırken 3 öğün yemek yemek zorunda olduğunuz için, öğünlerinizi de düzenlemiş oluyor aynı zamanda. “Aç kalarak kilo verme” yanlışına düşmenizi önlüyor. Zayıflamak için öğünü 1’e düşürdüğümüzde metabolizma da yavaşlıyor haliyle, bu sayede CLA metabolizmanızın hızlanması için de ideal. Ayrıca performansı da arttırıyor.

    Peki, sürekli tek tip besin tüketmek doğru mu?
    Her sporun kendine has bir beslenme tarzı olmalı. Kilo vermek isteyenler protein almalı ama daha kalorisi düşük proteinleri tercih etmeli. Kişisinin sportif amacıyla ilgili bir durum bu. Kilo vermek isteyenler özellikle süt ürünleri, beyaz et, sebze ve meyve tarzı besinleri tercih etmeli.
    Beyaz et, kırmızı ete nazaran kalorisi daha az ve daha çabuk sindirildiği için daha çok tercih ediliyor. Ama yine de tek tip beslenmek insan yapısına uygun değildir. İnsan vücudunun her çeşit yiyeceğe ve vitamine ihtiyacı var.

    Kaynak : womenist

  • Zayıflatan baharatlar

    Zayıflatan baharatlar

    Mutfak dolabınızda bulundurmanız gereken otları ve baharatları öğrenin, onları hayatınıza ekleyin.

    Hardal tohumu

    Yak yakımını hızlandırır ve metabolizmayı tetikler. Kilo kaybetmede büyük yardımcınızdır.

    Karabiber

    Sihirli biber de denebilir. Karabiberin vücuda 20 dakikalık yürüyüş etkisi yarattığı araştırmalarla belli olmuştur. Yağ yakımını hızlandırır.

    Kırmızıbiber

    Konu kilo kaybıysa, kırmızıbiber baharatların kraliçesidir. Metabolizmayı %25 hızlandırdığı araştırmalarla ispatlanmıştır.

    Nane

    Sindirim sisteminin işleyişini uyarır ve doğal açlık bastırıcı olarak görev yapar. İştahınızı azaltır ve tokluk hissi yaratır.

    Rezene

    İştahınızı bastırır, açlık hissini azaltır ve idrar söktürücüdür. Vücuttaki toksinlerin sıvı yolla atılmasını sağlar. Bu lezzetli bitki aynı zamanda çok iyi bir sindirime yardımcı ve etkili bir metabolizma uyarıcıdır. Bu sayede doğal olarak kilo kaybı teşvik eden, son derece etkili bir bitkidir.

    Maydanoz

    Doğal bir idrar söktürücüdür. Aynı zamanda karaciğer ve böbrekleri temizler. Sindirime yardımcıdır. Kilo kaybında destek verir.

    Kimyon

    Sindirime yardımcı olur. Metabolik fonksiyonları iyileştirir. Bağışıklık sistemini güçlendirir ve kan akışını arttırır.

    Kakule

    Sağlıklı sindirimi sağlar ve metabolizmayı hızlandırır. Antispazmodik özelliğiyle iyi bir temojeniktir.

    Zencefil

    Sindirime yardımcı olan çok iyi bir idrar söktürücüdür. Şişkinliği azaltır ve kolesterol emilimini engeller. Termojenik özelliği sayesinde kilo kaybetmeyi kolaylaştırır. Vücut ısısını yükseltir.

    Zerdeçal

    Sindirime yardımcı olur, metabolik fonksiyonları iyileştirir ve vücutta yağ yakımını hızlandırır. Ayrıca antioksidan özelliklere sahiptir.

    Tarçın

    Kan dolaşımını arttırır ve fazla kilo ve obezite sağlığı üzerinde olumlu etkiye sahiptir. Karın yağlarıyla mücadele etmenizi kolaylaştırır. Kötü kolesterol seviyesini düşürür. İnsülin direncini düzenler.

  • Cinsel Gücü Artıran Besinler Bitkiler Baharatlar

    Cinsel Gücü Artıran Besinler Bitkiler Baharatlar

    Yapılan yeni çalışmalar ve güncel haberlere göre cinsel gücü arttıran yiyecekler kadınlar ve erkeklerde değişiklik gösterebiliyor.

    Doğada serbest halde bulunan besinler ya da hazırlanan yiyecekler ile cinsel isteği arttırdığı söylenen ilaçlardan daha fazla randıman almak mümkün hale geliyor.

    Bu konuda yapılan çalışmalar dahilinde erkeklerde cinsel gücü arttıran yiyecekler, içecekler ve besinler; C vitamini hepimizin bildiği üzere önemli vitaminler arasında yer alıyor.

    Soğuk algınlığını iyileştirici etkisi yanında cinsel gücü de arttırıyor ve içinde C vitamini barındıran yiyeceklerden maydanoz ise hem insanı genç tutuyor hem de özellikle erkekler tükettiğinde cinsel iktidarı arttırıyor.

    Bunlar dışında nane, kekik, tarçın, sivri biber muz, ceviz, bal, greyfurt, yumurta, badem, enginar, kereviz erkekler için cinsel gücü arttırıcı yiyecekler arasında yer alıyor.

    Şalgam, Antep fıstığı ve fındık içerdikleri doymamış yağ asitleri ve E vitamininden dolayı afrodizyak olarak kullanılıyor.

    Kadınlarda cinsel güç artırıcı yiyecekler içecekler ve besinler: yapısında bulunan serotonin sayesinde mutluluk da veren çikolata hem şeker hem de kalori miktarının fazla olmasından dolayı cinsel gücü arttıran gıdalar arasında yer alıyor.

    Ayrıca yapılan bir başka çalışmaya göre ekşi ve baharatlı yiyeceklerinde kadınlarda cinsel gücü artırdığı savunuluyor. Bunlar dışında:

    Rezene: Sindirim problemlerine olan faydasının yanında en eski afrodizyaklar arasında yer aldığı için vücudun enerjisini arttırıp cinsel yaşamı da etkiliyor.

    Bitki Çayları: Vücuttaki sıvıların akışını hızlandırdığı için, kan dolaşımını da hızlandırır ve bu durum tutku ve heyecanda da artışa neden oluyor. Bu nedenle bitki çaylarının tüketilmesi cinsel gücü ve cinsel birlikteliğin kalitesini arttırır.

    Ginseng: Binlerce yıldan beri Çin’de ilaç yapımında kullanılan ginseng çayı ve kökü; Hormonal sistemi uyarır, erken yaşlanma sürecini yavaşlatır ve göz ardı edilemeyecek güçler verir. Tüketilmesi ile cinsel gücün arttığı ıspatlanmıştır.

    Limon: C vitamini kaynağı olan limon kadınların tüketmekten zevk aldıkları bir gıdadır. Yemeklerde kullanılan limon tuzu ve limon suyu, cinsel gücün artmasında olumlu etki sağlamaktadır.

    Havyar: Yapısında bulunan çinkodan dolayı erkeklik hormonlarının artmasına olanak sağlar.

    Pekmez: Demir kaynağı olan pekmez tahinle de tüketilmesi ile cinsel gücün artmasında çok faydalı olmaktadır.

  • Tatilde diyet

    Tatilde diyet

    Tatil demek son yıllarda sık sık yapılan otele git, bütün gün yemek ye değildir. Böyle olunca tatilde kilo alıyorum diyenler hemen bu artışa bir bahane arıyorlar.

    Aslında tatil demek, kafanızın rahatladığı, daha çok hareket ettiğiniz, daha çok dinlendiğiniz, çok fazla iş düşünmediğiniz, ailenizle veya arkadaşlarınızla birlikte olabildiğiniz, canınızın istediğini (her gördüğünüzü değil) yediğiniz, içtiğiniz, eğlendiğiniz, okuduğunuz, gezdiğiniz bir dönemdir. Şimdi bir daha düşünün, bu saydıklarım içinde tatilde yemek yeme kısmı aslında o kadar da fazla değil. Bu yüzden sağlıklı tatili tercih edin. Her şey dahil bir otele gidip hareketsiz ve aralıksız yemek ile tatilinizi mahvetmeyin. Gittiğiniz otelde mutlaka havuz ve spor salonu olmalı. Salon olmasa bile çok daha iyisi dışarıda yürüyüş yapılacak bir alan hatta deniz kenarında bir otele gidiyorsanız bu yürüyüşleri sahilde yapmanız size çok iyi gelecektir.

    Deniz kenarında
    Aslında en sevdiğim dinlenme seçeneklerinden biri yazlık evde aile ziyareti. Uzakta ailesi olanlar tatilin bir kısmını onların yanına giderek geçirirler. Bu bazen çocukluğunuzun geçtiği yer, bazen de yazlık bir ev olabilir. İki türlü de evde yemek yemek bence her şeyden önemli ve güzeldir. Belki o yemekleri pişiren kişi benimle aynı şeyi düşünmüyor olabilir ama en sağlıklı tatil yemekleri genelde evde yediğiniz, arada bir de dışarıya yemeğe çıktığınız tatildir. Evdeyseniz; güzel bir yaz kahvaltısı ile güne başlayın. Yani bol zeytinyağı ile domates, kesik zeytin, maydanoz, biber, taze nane, fırından alınmış tam buğday ekmeği, haşlanmış yumurta üzerine baharatlar eklenmiş hali ile… Aralarda azar azar taze meyve… Kiraz, şeftali, kayısı… Öğlene (tabii ki) zeytinyağlı bir sebze ve yanında cacık veya yoğurt biraz ekmek ile… Akşama balık ve salata, et ve salata gibi seçenekler ile devam edin. Bu mangal keyfi de olabilir. Akşamüzerine çayın yanına tam buğday unu ile yapılmış bir kurabiye, çörek hazırlanabilir. En önemli kısmı; sabah kahvaltıdan sonra veya öğle yemeğinden sonra bir denize uğrayın derim. Deniz dönüşü, hatta sahilde kek, kurabiye atıştırabilir veya kepekli ekmeğe tost, sandviç yiyebilirsiniz. Yanında ayran içerseniz hem lezzetli hem de sıcakta sizi toparlar. Çok terliyorsanız mutlaka 1 veya 2 maden suyu için.

    Gezelim, tozalım
    Bir de gittiğiniz yerde gezilecek görülecek yerler var ise; yakınlardaki tüm görülmesi gereken yerleri mutlaka gitmeden bulun, öğrenin, not alın. Nereye gidilir, orada ne yenir, nerede fotoğraf çekilir… Tatil anılarından en kıymetli olanlar fotoğraf makinesine verilen pozlardır. Gittiğiniz yerlerde fotoğraf çekmeyi unutmayın. Hatta diyet yapanlar, yediğiniz yemeklerin de fotoğrafını çekerek tatil dönüşü diyetisyeninize gösterebilirsiniz. Bu ne işe yarar? Döndüğünde bu konuları konuşacağını bilmek, aklının bir köşesinde tutmak her zaman dozunda disiplin getirir. Gezilecek yerlere nasıl gidileceğini öğrenin ama mümkün olduğu kadar her yere yürüyerek gidin. Yürüyüş için kendinize bahaneler bulun. Arabayla çok yakına gitmeyin, biraz uzağa park edin. Yürüyüş uzun sürerse yanınızda taşıyabileceğiniz kuru meyveler, kuruyemişler, kepekli galeta ve hemen oradaki bakkaldan alabileceğiniz bir ayran hem ara öğün yerine geçer hem de yorgunluğunuzu önler.

    Abartmadan kaçamak yapın
    Çünkü tatil kalori sayacağınız bir yer olmamalıdır. Bu sizi rahatlatıyor mu? Strese mi sokuyor? Sizi yoracak, mutsuz edecek, strese sokacak işlerden uzak durun. Ama kilo almak istemiyorum diyenler! Burada önemli olan abartmadan kaçamak yapmanız. Size 2 örnek liste yazıyorum. Biri keyifli bir tatil programı, diğer liste ile kilo almamanız mümkün değil zaten!

    Keyifli tatil programı

    1-2 dilim peynir ve zeytin
    Haşlanmış yumurta
    Domates, salatalık, biber, maydanoz, taze nane…
    Tam buğday ekmeği

    Aralarda
    Meyve
    Ayran, süt, şekersiz meyveli oğurt
    Dondurma

    Öğle
    Sebze+yoğurt+ekmek

    Akşam üzeri
    Tam buğday unundan apılmış kek, kurabiye
    Peynir+ekmek

    Akşam
    Balık+salata
    Kırmızı et+salata

    Genelde tatil programı kilo aldırabilir!

    Kahvaltıda
    Peynir (kaşar, tulum gibi yağlı peynirler ün aşırı olabilir.)
    Yağda sucuklu yumurta (haftada 1-2’den fazla olmamalı.)
    Beyaz ekmek, börek, poğaça (haftada 1 kez olabilir.)
    Reçel, bal, terayağ (tadımlık olabilir.)

    Aralarda
    Gofret, çikolata, tatlı, cips… abur cubur, bazen hiçbir şey.

    Öğle
    Et+pilav-makarna+ekmek+gazlı içecekler. öğle yemeğini atlamak da kilo aldırabilir.

    Akşam
    Et , balık, tavuk (soslu ve yağlı)+pilav-makarna+ ekmek+ mezeler (azar azar sorun yok.)

    Alkol
    (1 kadehi geçmeyin derim.)
    Dürüm, döner, iskender… Yağlı, kalorisi yüksek yemekler (haftada 1’den fazla olmamalı.)
    Midye, kokoreç, kızartma yemekler (çok canınız çekerse -2 kez olabilir, üst üste değil!)

    Yemekten sonra
    Tatlı, pasta, börek… (Bu seçenekleri gün içinde tüketin, akşama bırakmayın.) Bir de bunun üzerine hareketsiz bir tatil geçiriyorsanız, kilo alıp dönebilirsiniz. İstediğiniz ne varsa yiyin, ama azar azar, hepsini aynı güne denk getirmeden ve yürüyüş yaptığınız gün. Bu 3 konuya dikkat ederseniz istediğinizi yiyebilecek ve kilo almayacaksınız!

  • Reflü ile başa çıkmanın yolları

    Reflü ile başa çıkmanın yolları

    Çağımızın hastalığı reflü ile başa çıkmanın ilk adımı doğru beslenmeden geçiyor…

    Beslenme alışkanlıklarında reflünün tedavisinde önemli rol oynadığını belirten Beslenme ve Diyet Uzmanı Gizem Keservuran, şu bilgileri verdi:

    Düşük şekerli diyet reflüyü azaltıyor

    “Endüstriyel, rafine gıdalarla beslenenlerin en az yüzde 20 sinde reflü şikayetlerine rastlanmakta, hatta bu rakamın yüzde 50`leri geçtiği söylenmektedir. Ülkemizde yapılan bir çalışmada toplumun yüzde 20 sinde reflü hastalığı saptanmıştır. Olguların çoğunluğunu yaşlılar, şişmanlar, hamileler oluşturmaktadır. Düşük karbonhidrat içerikli besinlerle beslenen, sofra şekerini az tüketen kişilerin çok büyük bir bölümünde reflü şikayetleri nispeten azalabilmektedir. Un ve şekerden zengin gıdalar ile beslenen bireylerde insulin direnci ve buna bağlı reaktif hipoglisemiler (tepkisel kan şekeri düşüklüğü) olmaktadır. Hipoglisemiyi düzeltmek için vücutta sempatik sistem uyarılmaktadır. Yemek borusunun alt ucunun daralması parasempatik sinir sisteminin kontrolündedir. Hipoglisemi sonucu sempatik sinir sistemi aşırı uyarılınca yemek borusunun alt ucu yutma olmamasına rağmen genişler ve mide içindekiler geriye kaçar.
    Ne yapmalıyız?
    Yağ oranı yüksek yiyecekler mide boşalmasını geciktirir. Özellikle fast food türü yiyeceklerde yağ miktarı yüksektir. Yağlı yiyeceklerin midede kalma süresi de uzundur, bu nedenle yağlı yiyeceklerin sindirilmesi için daha fazla sindirim enzimi salgılanmaktadır.
    Protein ağırlıklı diyetler yapılarak, yağ ve yağlı besinler, koyu çay, kahve, çikolata nane soğan gibi besinlerin tüketimi azaltılmalıdır.
    Mide asidinin uyarılmasını önlemek için; acı baharatlar, karbonatlı içecekler (kola, soda, gazoz vb.) domates, turunçgiller, kahve , alkol, çok sıcak ve çok soğuk besinler tüketilmemelidir.
    Öğünler sık aralıklı olmalı (en az 2 saat) bir öğünde fazla yemek yenilmemeli, fazla yemek mide basıncını arttırır ve reflü olasılığı artar.
    Yemek yerken sıvı alımı azaltılmalı, sıvılar öğün aralarında içilmelidir.
    Alkollü İçeceklerden kaçınılmalıdır.
    Kabızlık ıkınma sonucu karın içi basıncında artmaya ve dolayısıyla reflüde artışa yol açar.
    Her lokmadan sonra çatalı bırakmak ve her lokmayı en az 10 kez çiğnemek.
    Sakız çiğnemekten sakının. Çünkü yutulan hava miktarı artar, bu da gaz ve reflüye yol açar.
    Yemek yerken ve yemeklerden sonraki 45 dakika dik pozisyonda durulmalı.
    Uykudan birkaç saat önce yemek yemekten kaçının. ( 3-4 saat ).
    Akşam porsiyon miktarlarını kısıtlayın.
    Özellikle öğünlerden sonra sıkı dar giysiler giymeyin, kemer, korse vb. kullanmayın.
    Hangi gıdalardan kaçınmalıyız?

    Turunçgiller; portakal, mandalina, greyfurt, limon
    Üzüm, karpuz, kavun
    Yaban mersini, çilek, kızılcık, çekirdekli kara üzüm antioksidan açısından oldukça zengin olmalarına rağmen reflü de dikkatli tüketilmeli
    Kuru fasulye, nohut, mısır gibi gaz yapıcı gıdalar
    Patates, püresi, kızarmış
    Margarin, tereyağı, kuyrukyağı
    Sosis salam sucuk
    Yağda yumurta, kaşar peyniri, tulum peyniri
    Çok sıcak çok soğuk yiyecekler.
    Sakatatlar (karaciğer, beyin, böbrek, vb.)
    Kahve, koyu çay
    Yağda kızartılmış her türlü yiyecek
    Soğan, sarımsak, salçalar ve baharatlı yiyecekler
    Yağlı şekerler, helvalar, lokumlar, hamur tatlıları, kuruyemişler
    Mayonez, ağır soslar, sirke, turşu ve konserveler
    Katı yiyecekler cips, krik-krak, kabuklu yiyecekler midenin perforasyonuna ( delinmesine ) sebep olabilir. bu besinlerin ara öğünlerinizden kaldırıp yerine; meyveli yoğurt, 1 dilim peynir + 1 dilim ekmek ya da kuru / taze meyve tüketin.
    Nelere dikkat etmeliyiz?

    Mutfağınızda kullanacağınız yağınızı doğru tercih edin,
    Koyu çay kahve yerine bitki ve meyve çaylarına yer verin,
    Mutfağınızda ızgara-haslama-fırın pişirme şekillerini tercih edin,
    Ara öğünlerinizde ; meyveli yoğurt, 1 dilim peynir + 1 dilim ekmek ya da kuru / taze meyve tüketin,
    Etiket dedektifi olun
    Kendinizi dinleyin, vücudunuzun sesine kulak verin.

  • Organik gıda boyası nasıl yapılır ?

    Organik gıda boyası nasıl yapılır ?

    Evde gıda boyası nasıl yapılır ? Evde besinlerle gıda boyası. Organik gıda boyası… Evde organik gıda boyası…

    Pembe ve Kırmızı Organik Boyayı nasıl elde ederiz ?

    Bu organik renkleri elde etmek için pancar en iyi seçenektir. Konserve pancarı veya doğal pancarı kaynatarak elde eceğiniz kırmızı renk doğal ve organik bir kırmızı renk olacaktır. Pancar suyu bir çok yemeğe farklı bir aroma katmaktadır.

    Alternatif olarak, aynı zamanda ahududu, nar veya herhangi bir kırmızı meyve kullanabilirsiniz. Kullandığınız bu kırmızı organik ürünlerde sadece tat değişimi olacaktır. Bu sebeple hazırlayacağınız yemeğe veya tatlıya yakışan tadı yakalamak sizin damak zevkinize bağlıdır.

    Bu rengi elde etmek için bir mutfak robotu veya blender ile ezerek sonrasında elek veya tülbent kullanarak renkli sıvı dışarı süzerek en yalın halde elde edebilirsiniz.

    Elde ettiğiniz kırmızı organik boyaya yapacağınız ürüne göre süt veya benzer bir renk açıcı kullanarak rengini de açmanız yani pembe bir renk elde etmeniz mümkündür.

    Turuncu

    Havuç bu konuda şeftali ile mikserden çekilerek turuncu tonunu elde edebileceğiniz ve tatlılarda kullanabileceğiniz en iyi alternatifdir. Tadı ve rengi konusunda hiç şüpheniz olmasın.

    Sarı

    Sarı için baharat kullanmak en pratik yöntem. Safran çiçeği ve zerdeçal tozu hem farklı bir aroma hemde çok güzel bir renk oluşturur. Fakat bu baharatların yoğun olması sebebi ile biraz zahmetli bir çalışmadır. Safranı dondurulmuş krema ile mixerden geçirip elde edeceğiniz renge inanamayacaksınız. Yoğunluğa ve renge göre karışım tamamen sizin insiyatifinizde olmalıdır.

    Tumeric(zerdeçal) hafif bir hint baharatıdır ve bilimsel olarak inflamasyon ve kansere karşı koruyucu, mide ülseri iyileştirici ve iltihap olan hastalarda oksidatif özelliği aynı zamanda çayınında rahatlatıcı bir özelliği vardır.


    Yeşil

    Sürekli çocuklara yeşil sebze takviyesi verme yollarını arıyoruz. Bu hazırlayacağınız karışım gene yukarıda paylaştığımız gibi dondurulmuş krema ve taze ıspanağı mixer yardımı ile karıştırıp muhteşem yeşil bir organik yeşil elde edebilirsiniz.

    Mavi ve Mor

    Ve son olarak, bu zor ikili. Mavi ve mor biraz zor olabilir ama kesinlikle mümkündür. Pembe ve kırmızı başlığı altında tarif edildiği gibi, yaban mersini ve böğürtlen, aynı işlemde kullanılabilir.

    Mor organik gıda boyası için en ideal sebze lahanadır. Kırmızı lahana, mor ve mavi hem de gıda boyası yapmak için kullanılabilir. Lahanayı kesmeden uzun süre kaynatırsanız ortaya çıkacak mor renge inanamazsınız.

    Bir alternatif kaynatma ise yavaş yavaş kabartma tozu ile karıştırarak kaynatma şeklidir.

    Yukarıda saydığım organik renklere ulaşma yöntemlerinde elde edeceğiniz organik gıda boyalarını hem tatlı hem de tuzlu hazırlayacağınız gıdalarda kullanabilirsiniz.

  • Karbonhidratsız diyet

    Karbonhidratsız diyet

    Karbonhidratlı gıdaların, hangi öğünde, ne kadar, ne ile birlikte tüketilebileceği bilmek onları yasaklar listesinden kaldırmaya yetiyor. Hiç karbonhidrat bulunmayan bir diyet yapılması ise, sağlık açısından doğru bulunmuyor

    Beslenme ve Diyet Uzmanı Diyetisyen Hümeyra Taşçıoğlu, kahvaltı sofralarımızın ’tacı’ konumundaki ekmek grubundan besinler alındığını, ekmek, simit, açma, börek, çörek, pilav ve makarnanın karbonhidrat grubu besinler arasında olduğunu söyledi

    Taşçıoğlu “Karbonhidrat grubu besinlerden gelen enerji, günlük almamız gereken enerjinin yüzde 55-60’ını oluşturmaktadırlar. Bu besinler, içeriğindeki besin öğeleri açısından da sağlığımız açısından büyük önem teşkil ederler. Topraktan gelen besinler ağırlıklı olarak hep karbonhidrat kaynağıdır; sebze, meyve, buğday, arpa, darı ve bunlardan yapılan tüm ürünler, ekmek, makarna, bisküvi gibi. Bu ürünlerin rafine edilmeden, tam tane halinde tüketimi sağlık açısından en değerli olan seçimdir. Günümüzde karbonhidratları biraz abartarak tüketmekteyiz. Börek, çörek, simit, açma, boyoz, mantı, kek, yaş pasta, kurabiyeler gibi örneklendirebileceğimiz hamur işleri özellikle de diyet yapan insanlar için çoğunlukla yasaklar listesinde yer alan gıdalar olmaktadır. Çoğu insan bu tür besinlerden uzak kalmamak adına kilolu kalmayı tercih edebilmektedirler. Halbuki bu tür gıdaları, hangi öğünde, ne kadar, ne ile birlikte tüketilebileceğimizi bilirsek yasaklar listesinden kaldırabiliriz. Hiç karbonhidrat bulunmayan bir diyet yapılması, sağlık açısından kesinlikle doğru değildir.”

    ‘100-125 GRAM ALINMALI’
    Taşçıoğlu, bu konudaki uyarı ve önerilerde bulunurken, günlük alınması gereken enerjinin yüzde 55-60’ının karbonhidratlardan gelmesi gerektiğini, enerjinin kalan yüzde 15-20’si proteinlerden, yüzde 25-30’u yağlardan geldiğini anlattı.

    Taşçıoğlu, şöyle konuştu: “Bu dengeyi kurabilirsek karbonhidratları gönül rahatlığı ile tüketebiliriz. Hiç karbonhidrat bulunmayan bir diyet yapılması, sağlık açısından kesinlikle doğru değildir. 1 gram karbonhidrat, yaklaşık 4 kalorilik enerji verir. Fakat insan daha az karbonhidrat alarak da yaşamını sürdürebilir. Kişisel ayrıcalıklar da düşünülürse, en azından günlük diyette 100- 125 gram karbonhidrat bulunmalıdır. Bu da yaklaşık 400- 500 kalorilik enerji verir. Hamur işlerini tercih ettiğimiz zaman yanında çiğ sebzelerden oluşan bir salata tüketirsek kan şekerimizin hızlı yükselmesine engel olur ve tokluk hissimizin uzun sürmesine yardımcı olmuş oluruz.”

    DHA

  • Karın şişliği

    Karın şişliği

    Karın şişliği hemen hemen herkeste bir takım nedenlerden dolayı zaman zaman yaşanabilir. Peki Bunun İçin Ne Yapmak Gerekir?

    Tatil sezonu yaklaşırken bilinçsizce yapılan kısa süreli katı diyetler ve alınan yanlış besinler karında şişliğe veya midede gaz birikmesine neden olabilir. Diğer önemli etmenler ise kanser, anatomik bozukluklar, enzim eksikliği, Hormonal düzensizlikler ve iltihaplanma olabilir. Bu gibi etmenler için doktorunuza başvurmanız gerekir ancak herhangi bir sağlık problemi yoksa doğru gıdalarla karındaki şişliğe son verebilir, kendinizi daha rahat ve mutlu hissedebilirsiniz.

    LİFLİ GIDA
    Günlük öğünlerinize lif açısından zengin keten tohumu, barbunya, çilek, brokoli gibi besinler eklerseniz bağırsaklarınıza iyi gelir.
    BİTKİ DESTEĞİ
    Hindiba, zencefil, nane çayı şişkinliği hafifletir.
    KAHVERENGİ PİRİNÇ
    Kahverengi pirinç bağırsak fonksiyonlarına iyi gelir ve yararlı bakterileri harekete geçiren lifler içerir.
    KEREVİZ
    Kereviz içeriğindeki sodyum ve potasyum sayesinde vücuttaki su dengesini düzenler.
    SU
    Yemekten önce oda sıcaklığında bir bardak su içmek şişliğe iyi gelir.
    MUZ
    Muzun içeriğindeki potasyum vücudunuzdaki sodyum seviyesini düzenler ve şişliğe iyi gelir.