Etiket: bebek

  • 5 Adımda Ana Kucağı Seçmek

    5 Adımda Ana Kucağı Seçmek

    Bebeklere güvenli ve konforlu bir alan yaratmayı amaçlayan ana kucağı, annelerin de içini rahat ettiriyor. Tabii koruma, konfor ve işlevsellik sağlaması gereken standartları en iyi şekilde karşılaması koşuluyla. Peki, bebeğiniz için güvenebileceğiniz bir ana kucağı seçerken nelere öncelik vermelisiniz? Sizin için belirlediğimiz maddelerle konforlu, güvenli ve keyifli bir ana kucağı bulabilirsiniz.

    1. Öncelik: Güvenlik

    Bebeğiniz için satın aldığınız oyuncakta da bakım gereçlerinde de önceliğinizi güvenli tasarımlardan yana kullanmalısınız. Bebeğinizi emanet edeceğiniz ana kucağının emniyet sağlayan bir kemeri mutlaka olmalı. Ayrıca seçeceğiniz ürünün kenarları ve köşeleri, sivri ya da sert olmamalı. Bunun yerine oval yapıda, yumuşak materyallere sahip ürünler tercih edilmelidir. Ürünün antibakteriyel kumaşla kaplı olması ve herhangi bir alerjen ya da kanserojen madde içermemesi de dikkat edilmesi gereken noktalar arasında.

    2. Bebeğin Konforuna Dikkat!

    Bebeğinizi içinde taşıyacağınız, yeri geldiğinde uyutup yeri geldiğinde yemek yedireceğiniz ana kucağının konforlu olması önemli bir ayrıntı. Bebek anatomisine uygun olarak tasarlanmış bir iskelet ve cilde nefes aldıran pamuklu kumaşla kaplı bir iç yastığı, bebeğiniz ana kucağında uzun süre kalsa da konfor sağlayacaktır. Ekstra boyun desteği ve yastıklar da rahatlığı arttıracak materyallerden. Unutmayın ki bebeğinizin konforlu olması, gittiğiniz yerlerde sizin de rahat etmenizi sağlayacaktır.

    3. Kullanım Amacınızı Belirleyin

    Ebeveynler için hayatı kolaylaştıran ana kucağı, bebeklerin taşınma ihtiyacını karşılamaktan öte oyun, uyku ve yemek saatlerinde de değerlendirilebilir. Eğer ana kucağını evde de kullanmayı düşünüyorsanız sallanma özelliği sayesinde gerektiğinde bebeği içinde uyutabileceğiniz ürünleri seçebilirsiniz. Bebeğiniz bu tarz bir ana kucağı içindeyken ona kolayca yemek yedirebilirsiniz. Ayrıca önüne koyacağınız oyuncaklarla keyifli vakit geçirmesini de sağlayabilirsiniz. Ancak daha çok dışarıda olduğunuzda bebeğinizi taşıyabileceğiniz bir ana kucağı arıyorsanız ürünün oto koltuğu olarak da kullanılabilir olması size büyük kolaylık sağlayacaktır.

    4. Ürünün Kullanışlılığı

    Tabii ki bebeğinizin ana kucağı içinde güvenli, mutlu ve keyifli hissetmesi önemlidir. Ama bunlar kadar önemli olan bir diğer etken ise sizin bu ana kucağını ne kadar işlevsel kullandığınız. Taşıma kolaylığı sağlayan hafif yapıda bir ana kucağı, sizin için de büyük kolaylık sağlayacaktır. Ayrıca bebeğinizin günden güne büyüdüğünü unutmamakta fayda var. Seçeceğiniz ana kucağının boyutlarının, bebeğin gelişimine göre ayarlanabilir olması sizi ekstra masraftan kurtaracak ve ekonomik bir tercih olacaktır.

    5. Bebeğiniz Ne İsterdi?

    Tabii ki oyun ve eğlence! Seçeceğiniz ana kucağında, bebeğinizin keyifli vakit geçirmesi için üzerinde sevimli oyuncaklar olan modelleri tercih etmenizi öneririz. Böylelikle bebeğiniz yalnız kaldığı zamanlarda bile eğlenecektir. Bu durum bebeğinizi huzurlu kılmakla beraber, sizin de kendinize daha fazla vakit ayırmanızı sağlayacaktır.

    Kaynak: blog.gittigidiyor.com/bebek-anne

  • Bebekler nasıl uyutulmalı?

    Bebekler nasıl uyutulmalı?

    Yeni doğan bir bebeğin sırtüstü yatırılarak uyutulması gerektiğini söyleyen Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Esra Göker, konuyla ilgili açıklamalarda bulundu.

    Bebekler nasıl uyutulmalı?

    Pek çok ebeveyn kulaktan dolma bilgilerle bebeklerinin uyku pozisyonunu belirliyor. Bebeğin sağlığı ve yaşam kalitesi açısından önem teşkil eden uyku pozisyonu doğru sağlanmadığı takdirde, nefes yollarının kapanması nedeniyle boğulma ve Ani Bebek Ölüm Sendromu (ABÖS) yaşanabiliyor. Yeni doğan bir bebeğin sırtüstü yatırılarak uyutulması gerektiğini söyleyen Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Esra Göker, konuyla ilgili açıklamalarda bulundu.

    UYKU SAATLERİNDE BEBEK SIRTÜSTÜ YATIRILMALI

    Son yıllarda yapılan çalışmalarda, bebeğin yüzüstü, yan ve çok yumuşak bir yatakta yatırılması ve ebeveynle birlikte uyuması hayatına mal olan en yüksek risk faktörleri olarak tanımlanıyor. Yan yatırmada tehlikeyi, bebeğin kolayca yüzüstü pozisyona geçmesi oluşturuyor. Bu sebeple en az risk taşıyan sırtüstü pozisyonun tercih edilmesi gerekiyor. Bazı ebeveynlerin bebeğin kusmuğu ile boğulması korkusu sebebiyle bebeklerini sırtüstü yatırmaktan kaçındığını söyleyen Dr. Göker, “Sırtüstü yatış ile bebeğin kusarak boğulma riskinin, yüzüstü yatış ile gerçekleşen ABÖS riskine göre çok daha az olduğunun bilinmesi gerekiyor. Özellikle uyku saatlerinde pozisyon olarak sırtüstü öneriliyor” dedi.

    BEBEKLER DİRENSE DE EBEVEYNLER ÇOCUĞU DOĞRU POZİSYONA ÇEVİRMELİ

    Bazı bebekler zaman içerisinde kendilerine has uyku pozisyonu alabildiğine dikkat çeken Göker, “Kimisi sırtüstü kimisi yan yatmaktan hoşlanıyor. Eğer sırtüstü pozisyona alıştıysa, yan yatırıldığı zaman huzursuz olabiliyor. Zamanla daha çok hareketlenmeye ve dönmeye başlayan bebekler kendilerini en rahat hissettikleri uyku pozisyonu için direnebiliyor. Hangi pozisyona yönelirse yönelsin, ebeveynlerin bebekleri için en güvenilir yöntem olan sırtüstü pozisyonda yatırmaya dikkat etmesi gerekiyor” diye konuştu.

    Kaynak: CHA – haberturk.com/saglik

  • Yenidoğan bebek için yaz mevsimini rahat geçirmek

    Yenidoğan bebek için yaz mevsimini rahat geçirmek

    Hayata “merhaba” demiş bebeklerin bünyesi yetişkinlere göre daha hassastır. Çevre ısısından, gürültüden ve ışıktan çok çabuk etkilenen yenidoğanı sıcak bir yaz bekliyorsa, onların konforu için annelere bazı görevler düşer. Bebeğinizin yaz sıcaklarından etkilenmemesi için dikkat etmenizde yarar olan bu noktalara şöyle bir göz atarak ilk yazını mutlu bir şekilde geçirmesini sağlayabilirsiniz.

    Yeterli Sıvı Aldığından Emin Olun

    Yenidoğan bebeğin sıvı ihtiyacı, çocuklardan ve erişkinlerden daha fazladır. Buna rağmen bir yenidoğan bebeğe su verilmez. Çünkü suyun içindeki mineraller ve diğer maddeler, bebeğin vücudu için oldukça yabancıdır. Bu yüzden bebekler anne sütü ile sıvı ihtiyaçlarını karşılarlar. Yaz sıcaklarında yenidoğan bebeğinizin sıvıya olan ihtiyacına karşı ekstra duyarlı olmanızda yarar var. Bebeğinizi sık aralıklarla emzirmeniz, onun sıvı ihtiyacını karşılamaya yardımcı olacaktır. Eğer aldığı sıvının yeterliliği noktasında şüphe duyuyorsanız idrar miktarı bu konuda size bilgi verebilir. Sık sık bez değiştirme ihtiyacı duyuyorsanız bebeğinizin sıvı tüketim miktarında bir sorun olmadığını da kabul edebilirsiniz.

    Vücut Isısına Dikkat!

    Yenidoğan bebek, mevsim normalleri düzeyinde olmayan hava sıcaklıklarına hemen tepki gösterebilir. Çünkü vücut ısıları genelde yüksektir. Bu yüzden yenidoğanın bulunduğu oda sıcaklığı ve kıyafet seçimine dikkat edilmelidir. Bebeğinizin bulunduğu yer, oda sıcaklığı düzeyinde olmalıdır. Bunun için rüzgâra maruz kalmasına engel olacak şekilde pencerelerinizi aralık bırakabilir, odanın havalanmasını sağlayabilirsiniz. Yenidoğanın giysi kalınlığı da bu noktada önem kazanıyor. Yaz aylarında, cam açılarak havalandırılan bir odada, yenidoğan ayağında kısa çorap, elinde eldiven olmak kaydı ile kısa kollu ve paçalı tek kat giysi ile kalabilir. Üzerine örteceğiniz tek kat ince bir çarşaf onu rüzgârdan koruyacaktır.

    Hijyen Şartlarına Uymayı Unutmayın

    Yaz aylarında artan bağırsak enfeksiyonlarından yenidoğanı korumak için genel temizlik kuralları konusunda hassas davranmanız gerekebilir. El temizliğinden emin olmadığınız kişilerin yenidoğana teması konusunda hassas davranarak sık sık banyo yaptırmaya özen gösterebilirsiniz. Bez bölgesinin bakımını mümkün olduğunca ılık su ile yapmanız hem daha hijyenik hem de bebeğinizin cildi açısından daha sağlıklı olacaktır.

    D Vitamini İhtiyaçları İçin Güneş Işınları

    Anne sütü, D vitamini için yeterli olmayabilir. Bu durumda yenidoğan bebeğinizin yeterli D vitamini alması için güneş ışınlarına ihtiyacı olacaktır. Yenidoğanın D vitamini ihtiyacını karşılayabilmesi için açık havadan yararlanması, onun yararınadır. Baş, kol ve bacakları örtülmeden yarım saat güneş ışınlarından beslenmesi, D vitamini ihtiyacının karşılanması için yeterlidir. Fakat bebeğinizin bu dönemde cildi çok hassastır ve bu işlem için güneş ışınlarının dik geldiği saatler (11.00-16.00 saatleri arası) tercih edilmemelidir. Bebeğiniz için gölgelik alanlar da oluşturabilirsiniz.

    Sineklerden Korunmanın En Güvenilir Yolu Cibinlik

    Yaz aylarında sık sık sivrisinekler ile karşılaşırız. Bu karşılaşmanın bebeğiniz açısından can sıkıcı olmaması için cibinlik kullanabilirsiniz. Yenidoğanın bünyesi ve cildi kremlere ya da sinek ilaçlarına hazır değildir. Bu yüzden pencerelere ve yatağın etrafına yerleştirilecek cibinlik, bebekleri sivrisinek ve haşerelerden korumak için en güvenilir yöntemdir.

    kaynak: blog.gittigidiyor.com

  • Bebeğinizin Dış Dünyayla Tanışmasını Sağlayacak 5 Oyun

    Bebeğinizin Dış Dünyayla Tanışmasını Sağlayacak 5 Oyun

    Bebekler yavaş yavaş dış dünyayı algılamaya başladığında onların bu sürecine destek olmak için ebeveynlere de büyük görevler düşer. Okul öncesi dönemde bebekleri dış dünyaya hazırlamak için ne gibi oyunlar oynayabileceğiniz konusunda önerilerimizden ilham alabilir, kendiniz de yeni oyunlar geliştirebilirsiniz.

    1. Doğayı Keşfe Çıkın

    Çocuğunuzla doğayı keşfe çıkmak ve onların bu sırada ilgilerini kaybetmemesini sağlamak için hazine avcılığına soyunabilirsiniz. Yapmanız gereken tek şey, yanınıza bir sepet almak ve doğada ilgi çeken her şeyi sepete doldurup çocuğunuzla beraber bir hazine oluşturmak. Yapraklar, kozalaklar, taşlar, çiçekler, deniz kabukları, dallar… Çocuklar bu benzersiz hazine ile doğadaki objeleri tanırken aynı zamanda çok keyifli vakit geçirecek.

    2. Renklerle Kaynaşın

    Çocuklarınıza renkleri tanıtmak için birçok yol var ama bunun en keyifli yolu, çocuğun her bir renkle tek tek haşır neşir olmasını sağlamak. Özellikle 1.5-2 yaşlarındaki çocuklar için çok keyifli olan parmak boyaları bunun için mükemmel bir yol. Boyaları ve kâğıtları, çocuğunuz için belirlediğiniz oyun alanına serin ve çocuğunuz bir rengi seçtiğinde siz de rengin ismini söyleyin. Ancak bu aktivite için kirlenmesinin sorun olmayacağı kıyafet ve örtüleri tercih edip mümkünse bir de boya önlüğü ile çocuğunuz için konforlu bir alan yaratmanız önerilir.

    3. Yaşam Alanını Tanıyın

    Çocuğunuzun odasındaki ve evin diğer bölümlerindeki objeleri tanımak için en keyifli aktivitelerden biri, eğitici kitaplardan da destek alarak tek tek objelerin yerlerini bulmak. Çocuklar, ilgi çekici renkler ve kahramanlarla dolu kitaplardaki objeleri evde de görünce bilgileri daha çok pekiştirecektir. Örneğin kitapta bir yatak resmi gördüğünüzde bunun yatak olduğunu çocuğunuza söyleyip ardından evde yatakların nerelerde olduğuna beraber bakabilirsiniz. Tercih edeceğiniz eğitici kitapları bir de sesli kitaplardan seçerseniz, oyunu daha etkili hale getirebilirsiniz.

    4. Kavramları Keşfedin

    Çocukların karşıt kavramları keşfetmeleri için kitaplar ve oyuncaklardan yararlanabileceğiniz gibi evdeki objelerle de çok keyifli aktiviteler yaratabilirsiniz. İrili ufaklı blok oyuncaklarla büyük-küçük farkını öğretebilir, tahta kaşıklarla tencerelere vurup alçak ve yüksek sesi ayırt etmesini sağlayabilirsiniz. Hareketli oyuncaklarsa hızlı-yavaş, yukarı-aşağı gibi kavramları öğretmek için ideal!

    5. Bol Bol Eğlenin

    Çocuğunuza yeni şeyler öğretirken unutmamanız gereken şey, oyundan uzaklaşmamanız gerektiğidir. Ancak bu şekilde yeni keşifleri daha keyifli kılabilirsiniz. Ayrıca çocuğunuzla beraber eğlenip onun yeni şeyler öğrenmesine destek olurken beraber geçirdiğiniz zamanlar da size kâr kalacak.

    Kaynak: blog.gittigidiyor.com

  • Diş Çıkaran Bebek Nasıl Rahatlatılır?

    Diş Çıkaran Bebek Nasıl Rahatlatılır?

    Diş Çıkaran Bebek Nasıl Rahatlatılır? Bebek gelişiminin en önemli süreçlerinden biri olan diş çıkarma dönemi, farklılıklar göstermekle beraber genelde 6. ya da 7. aylarda başlar. Ancak bu yeni dönem bebekler için biraz sancılı olabilir. Bu dönemin farkına varmak ve en rahat şekilde atlatmak için önerilerimize bir göz gezdirebilirsiniz.

    Diş Çıkarma Zamanı

    Bebeklerde ilk dişin görülmesi genelde 6 ay civarlarında olsa da bu bazı bebeklerde çok daha erken ya da geç olabilir. Burada diş yapısı, aile geçmişi gibi etkenler söz konusudur. Bu yüzden ilk dişin 3 ay gibi erken bir zamanda çıkması ya da 12 aya kadar gecikmesi durumunda endişelenmenize gerek yok. Bu konuda anne veya babanın ilk dişini ne zaman çıkardığına dikkat edilebilir.

    dis_cikaran_bebek

    Diş Çıkarırken Yaşananlar

    Yeni çıkan dişin diş etlerine baskı uygulaması, ağız içinde ağrılara neden olur ve bu da bebeğinizin biraz huysuzlaşabileceği anlamına gelir. Ayrıca salyanın artışı da diş çıkarmanın en önemli belirtilerindendir. Diş çıkarırken diş etleri kaşınan bebekler, bu kaşıntıyı gidermek için buldukları her şeyi ağızlarına götürmeye çalışıp ısırma alışkanlığı edinebilirler. Bu da bebeğin diş çıkarmaya başladığına dair önemli bir işarettir. Ayrıca bebek bu dönemde katı gıdayı reddedebilir. Bu durumda bir süreliğine sıvı gıdayla devam etmekte bir sakınca yoktur.

    Diş çıkarma belirtilerinden bir diğeri olan ateş, her bebekte görülmeyebilir. Ancak tek başına ateş, bebeğin diş çıkarmasına işaret eden bir durum değildir. Diğer belirtilerle birlikte ateş de görülüyorsa diş çıkarma olarak yorumlanabilir. Ateş gibi bir diğer belirti de ishaldir. Her bebekte görülmez ve yalnız başına ishal, bebeğin diş çıkardığı anlamına gelmez. Bebekte ateş artışı ya da ishal varsa diğer ihtimaller de göz önünden bulundurulmalı, olası hastalık ya da mikrobik durumlara karşı doktor kontrolü atlanmamalıdır. Diş etindeki ağrıya bağlı olarak gözlemlenen bir diğer davranış ise uykusuzluktur. Uykusuzluğa karşı emzirmek bebeği rahatlatacak ve uyutma konusunda yardımcı olacaktır.

    Diş Çıkaran Bebek Nasıl Rahatlatılır?

    Diş etleri kaşınan ve ağrıyan bebekleri rahatlatmak için diş kaşıyıcı oyuncaklardan yararlanılabilir. Hatta bu tarz oyuncakları buzdolabında bekletip vermek, bebekler için daha da rahatlatıcı olacaktır. Ayrıca bebeklerin yutamayacağı büyüklükte elma, armut gibi bütün meyveler de verilebilir. Aynı şekilde soğuk meyvelerle hazırlanmış püreler de bebekler için ideal bir besin olacaktır. Bebeğinizin diş çıkarma döneminde ishal de yaşanıyorsa kaybettiği suyu geri kazanması için sulu gıdaların tüketimi de arttırılabilir.

    Kaynak: blog.gittigidiyor.com

  • Bebeğin Anne Karnında Ters Durması

    Bebeğin Anne Karnında Ters Durması

    Bebeğin Anne Karnında Ters Durması… Özellikle hamileliğin son evrelerinde ve doğumun yaklaştığı zamanlarda her şey tahmin ettiğiniz gibi gitmeyebilir. Çünkü gelişmekte olan bebek anne karnında sürekli aktif bir hareket hali alabilir. Doğum öncesinde ya da nişan gelmesi olduktan sonra ultrason yardımıyla bebeğin pozisyonu tespit edilebilir. Böylece ters durup durmadığı ve bunun doğum sırasında getireceği etkenler doktorunuz tarafından tespit edebilir. Özellikle anne adayını psikolojik ve ruhsal açıdan dengesizleştirecek bu durum mutlaka takip edilmesi gereken önemli bir süreç olarak karşımıza çıkmaktadır.

    Bebeğin son şeklinin ters olma ihtimali nedir?

    Gebeliğin son zamanlarında artık doğum pozisyonunu alan bebekler herhangi bir sorun çıkarmazlar. Bu pozisyon baş tarafı rahim ağzında ayakları yukarıda olacak şekildedir. Ve genelde bebeklerin böyle doğma oranı % 95 civarlarındadır. Ancak bazen bunun tam tersi de olabilir. Çok seyrek bir şekilde gözükse de baş kısmının yukarıda, ayaklarının rahim ağzında olduğu da görülebilmektedir. Bu doğum esnasında daha fazla acı ve ağrı demektir. Aynı zamanda bebeğin dünyaya gelmesi için pek de istenilen bir pozisyon değildir. Bu tip ters durma pozisyonlarına da tıbbi anlamda makat geliş pozisyonu adının verildiğini de belirtmek isteriz.

    Peki, bebeğin ters dönme durumu neden kaynaklanır?

    Özellikle hamileliğin kalan 3 aylık döneminde fiziksel olarak tahminlerin çok ötesinde bir bebek gelişimi görülür. Bulunduğu sıvı içerisinde daha rahat bir pozisyonu bulmak adına bebeklerin sürekli hareket ettiği ve bunun neticesinde bazen baş kısmının karın bölgesinde ayaklarının da rahme doğru yönelmesi söz konusu olabilir. Genellikle makat geliş özelliğine sahip doğumlarda sebep olarak bebeklerin ikiz olması ya da prematüre şekilde doğdukları saptanmıştır. Ancak çok düşük ihtimal de olsa normal bebekler içinde bu ters durma pozisyonu ile karşılaşabilmek mümkündür. Bunun için doğru duruş almalarını sağlamak adına yapılabilecek herhangi bir çalışma da söz konusu değildir. Yani bu tamamen bebeğin rahat pozisyon alma içgüdüsü ile kendine bulduğu yer olarak da nitelendirilebilir.

    Ters durma durumu gebe için tehlike arz eder mi?

    Hamileliğinizin henüz orta dönemlerindeyseniz sıvı içerisinde şekil alma dolayından ötürü bebeğiniz ters durabilir ve bunda herhangi bir sıkıntı yoktur. Çünkü gelişimi sürdükçe pozisyon bilgisini ve duruşunu değiştirecek. Özellikle doğum esnasında rahim kanalına olması gerektiği gibi gelecektir. Bu ters durma olasılığı gebeliğinizin 36. Ya da 37. Haftalarına kadar sürebilir. Bu tip ultrason çekimlerinizde bebeğinizin ters durma ihtimali siz de asla bir panik havası yaratmamalı, sakinliğinizi korumalısınız. Çünkü yüksek ihtimal başı rahim kanalında ayakları karnınızda olacak şekilde pozisyona geçecektir. Eğer normal bir doğum yapacaksanız ve artık zamanınız geldiyse, buna rağmen bebeğiniz ters duruyorsa bir takım sıkıntılar ve tehlikeler arz edebilir. Bunun için daha güvenilir doğum yöntemi olan sezaryen desteği almanızın da sizler için en doğru seçim olacağı güvencesini vermek isteriz. 

    Sezaryen doğum ters duran her bebek için geçerli midir? 

    Eğer doğum yapmak için son 1 hafta 10 güne kadar geldiyseniz ve hala bebeğiniz ters duruyorsa kesinlikle sorun yaşamamak, hem kendi sağlığınızın hem de bebeğinizin yaşamı için sezaryen doğum ile bu olumsuzluktan kurtulabilirsiniz. Sizin için kesinlikle faydası olacak ilk yöntemin bu olması gerektiğini de belirtmeliyiz.

  • Bebeğiniz doğmadan yaşlanmasın!

    Bebeğiniz doğmadan yaşlanmasın!

    Cambridge Üniversitesi bilim insanlarından Dr. Beth Allison, özellikle hamilelikte antioksidan ile desteklenmeyen, obez ve sigara içen annelerin bebeklerinin daha doğmadan yaşlanmaya başladıklarını iddia ediyor.

    Kromozomlarda telomer ismini verdiğimiz bölge (heterokromatin yapılar) yaşlandıkça kısalmaktadır.

    Bu bilgiden yola çıkarak deney hayvanlarında yapılan araştırmalarda hamileliklerinde sigara dumanı soluyan, obez ve besini belli antioksidanlarla desteklenmeyen annelerin bebeklerinin telomerez yapılarının sağlıklı annelerin bebeklerine göre çok daha farklı olduğu gözlenmiş.

    Neredeyse daha doğmadan yaşlanan bu bebeklerin biraz büyüdüklerinde kalp rahatsızlıkları geliştirdikleri de gözlemler arasında.

    Detayları FASEB Journal adlı bilimsel dergide yayımlanan bu araştırma, annelere hamilelik öncesi kendilerine, yaşam tarzlarına ve yeme alışkanlıklarına bir göz atmaları gerektiğini hatırlatarak “Aksi takdirde bebeğiniz karnınızda yeterince oksijen alamadığından doğduğunda sağlıklı görünseler bile ileri yaşlarda kalp ve diğer kronik hastalıklarla yüz yüze kalacaklardır” diyor.

    ÖMRÜNÜZÜN UZUNLUĞU GÜNLÜK OTURMA SÜRESİNE BAĞLI

    Sao Paulo Üniversitesi Tıp Fakültesi hekimleri, 54 değişik ülkeden veriler toplayarak istatistiki bir araştırma gerçekleştirmiş. Günlük uzun oturma süresinin ömrü kısalttığı her ne kadar önceden bilinse de bu araştırmayla tıp dünyasında ilk defa ömrü uzatmak için ne yapılması gerektiği rakamlarla verilmiş.

    Elde edilen en çarpıcı sonuç, “Ne kadar spor yapılırsa yapılsın, oturma süresi yine de ömrü kısaltmada etkili oluyor”. Yani “Oturuyorum ama sıkı da spor yapıyorum” yaklaşımı işe yaramıyor.

    American Journal of Preventive Medicine adlı bilimsel dergide detayları açıklanan bu araştırmaya göre, günde 3 saatten fazla süreyle oturuyorsanız ömrünüzü % 3.8 kadar kısaltıyorsunuz.

    Bu süreyi 3 saatin altına düşürürseniz de 0.2 yıl kadar ömrünüzü uzatıyorsunuz. “İş gereği (modern hayat gereği) oturmak zorundayız” diyorsanız da o zaman sık sık ayağa kalkıp biraz yürüyüp tekrar masanızın başına dönmeniz öneriliyor.

    Neva Çiftçioğlu BANES/ GAZETE HABERTÜRK

  • Bebek ergenliği

    Bebek ergenliği

    Bebek ergenliği bebeklerin özgürleşmeye başladığı 1,5 ile 3 yaş arasındaki ağlama, bağırma gibi davranışların ergenlik dönemine benzediğini belirten Prof. Metin Kılınç, ailelerin bu dönemde sabırlı ve kararlı olması gerektiğini söyledi.

    Çocuk Doktoru Prof. Metin Kılınç, bebeklerin 1,5 yaşından itibaren yürüme, konuşma, kendi başlarına yemek yeme gibi bazı alışkanlıklar kazanmasıyla özgürleşerek kendilerini ispatlamaya çalıştıklarını anlattı.

    Bebeklerin 3 yaşına kadar süren ve tıpta “negatif olma” dönemi diye nitelendirilen süreçte, bağırma, ağlama ve istekleri yerine getirilmediğinde elindekini fırlatma gibi bazı olumsuz davranışlar sergilediğini anlatan Kılınç, “Özellikle ilk çocuğu olan ailelerde de bu durum şikayet edilen ve aileleri huzursuz eden bir dönem olarak dikkati çekiyor. Aslında bebeklerin bu dönemi, gençlerin ergenliğiyle de benzeşiyor” dedi.

    Bebek ergenliği
    Bebek ergenliği

    ‘GÖZLERİNİN İÇİNE BAKIP ANLATIN’

    Ebeveynlere çocuklarıyla konuşma tavsiyede bulunan Kılınç, sözlerini şöyle tamamladı:
    “Avrupa’da hemen her fırsatta dile getiren ‘iletişim kurarken gözlerinin içine bakın’ söylemi, bu dönemdeki çocuklar için daha etkili oluyor. Çünkü çocuklar gözlerinin içine bakıldığında, sevginizi, şefkatinizi, kızgınlığınızı daha iyi hissediyor. O yüzden bebekler dilinizden çıkanları kavrayamasa bile gözlerinizden hissediyor. Her zaman ailelerin çocuklarının gözlerinin içine bakarak, olayları anlatması gerekiyor. Bu konuda çocuklar sabırsız olabilir, dediklerinizi tekrarlatabilir. Fakat ailelerin sabırlı ve kararlı şekilde anlatmak istediğini gözlerine bakarak dile getirmesinde yarar var.”

  • 2 Aylık Bebeği Merhem 1 Saatte Öldürdü!

    2 Aylık Bebeği Merhem 1 Saatte Öldürdü!

    İngiltere’de bir anne 2 aylık bebeğinin burnunun tıkalı olduğunu ve nefes almakta güçlük çektiğini farketti. Uyuyamayan bebeğini rahatlatmak için büyük oğluna kullandığı Vicks VapoRub kremini bebeğin göğsüne ve sırtına sürdü; üzerine sıcak havlu örterek beşiğine yatırdı.

    Kendisi de uykuya dalan anne 1 saat sonra uyandığında bebeğinin nefes alamadığını farketti. Hızlı bir şekilde bebeğini hastaneye kaldıran anne maalesef tüm uğraşlara rağmen bebeğini kaybetti.

    Vicks VapoRub’ın içerisinde bulunan kafur’un etkili bir mentol içerdiğini belirten doktorlar; bebeklerin ilk 6 ay boyunca sadece burnundan nefes aldığını, burnu tıkalı olan bebeğin bu tür merhemlerle burnu açılmaya çalışıldığında ise boğazını da tıkayarak ölümlere neden olabileceğini belirtti.

    Vicks_VapoRub_bebek_merhem

    LÜTFEN Bilgilendirmek için bir kere Paylaşınız Teşekkür ederim…

  • Sezaryen kaçıncı haftada yapılır?

    Sezaryen kaçıncı haftada yapılır?

    Planlı olarak uygulanan sezaryen doğum genellikle gebeliğin 39. Haftasında yapılmaktadır. Gebelik döneminde  son adet tarihine ve ultrason güncellemelerine göre 39 hafta 0 gün olduğunda ve daha sonrasında sezaryen doğum yapmak mümkün olmaktadır. Sezaryenin daha erken yapılması ise bebek ile alakalı çeşitli risklerin artmasına yol açabilir.

    Acil sezaryen:

    Daha önceden planlanmamış acil sezaryen operasyonları anne ya da bebek ile alakalı hayatlarını riske edebilecek durumlarda uygulandığından gebeliğin herhangi bir haftasında uygulanabilmektedir. Çoğunlukla gebeliğin 34. Haftasından sonra uygulanan sezaryen doğumlarında bebek ile ilgili bir sorun meydana gelmezken 34. haftadan önce uygulanan operasyonlarda bebeğin akciğer gelişiminin tam olmaması sebebiyle solunum sorunları ve farklı sorunlar meydana gelebilmektedir.

    Gebelik haftasından önce karın katmanları ve rahmin tıpkı sezaryen doğumda olduğu gibi kesilmesi ve bebeğin alınmasına histerotomi (hysterotomy) adı verilir. Bu operasyona sezaryen isminin verilmesinin sebebi bebeğe dair hiçbir herhangi bir yaşam beklentisinin bulunmamasıdır. Histerotomi hamileliğin iptali adına uygulanan bir cerrahi müdahaledir. Bunu küretaja benzetebiliriz.

    Sezaryen  ne kadar sürede tamamlanır?

    Sezaryen operasyonları çoğunlukla 30-60 dakika arasında tamamlanmaktadır. Daha önceki doğumlarını sezaryen yapan kişilerin ameliyatı hiç sezaryen yapılmamış kişilere kıyaslar daha uzun sürmesi muhtemeldir..

    Sezaryen olan hasta kaç günde iyileşir?

    Hasta çoğunlukla bir hafta içerisinde evde günlük işlerini yapabilir.  Evinde rahat rahat oturup kalkabilir. Dikiş atılan bölgenin iyileşmesi de yaklaşık olarak 1 haftayı bulur.

    Bebek için niçin doğumun gerçekleşmesi adına  39.haftayı beklemek bu kadar önemlidir?

    Genellikle tıbbi açıdan zorunluluk teşkil etmeyen nedenler sebebiyle başvurulan sezaryen doğumlarda ciddi bir artış olmuştur. Uzmanlar sezaryenin genel olarak hamileliğin 39. Haftasında yapılmasını salık verirler. Bundan önce yapılan sezaryenlerde anne ve bebek için çeşitli sorunlarla karşılaşma riski artar.  Şayet herhangi bir problem mevcut değilse doğumun kendi kendine başlaması en sağlıklısıdır. Fakat unutulmaması gereken bazı durumlar vardır. Bebeğin gelişimi için gebeliğin her haftası ayrı önem taşımaktadır. Gebeliğin son haftaları da bebeğin gelişimi için büyük bir önem teşkil eder. Gebeliğin son haftalarında bebeğinizin beyin-akciğer gelişimi hala sürmektedir. Yani bebeğinizin ne zaman dünyaya geleceğine karar verme şansı yoktur. Tıbbi zorunluluk durumları dışında böyle bir karar şansı mümkün değildir.  Fakat  hamileliğin son haftalarında istenmeyen bir problem ile karşılaşılırsa doğumu erken  yapmak gerekebilir. Bu da sezaryen ile olur. Şayet doğumu illa ki anne adayı planlayacaksa, doğum 39. Haftadan önce yapılmamalıdır.

    Anne karnındaki bebek için son haftalar neden önemlidir?

     

    Genellikle zamanında ve doğal miyadında dünyaya gelen bebekler, gebelik haftaları tamamlanmadan dünyaya gelen bebeklere göre daha sağlıklı olmaktadır. Doğum sırasında da erken doğan bebekler için daha fazla risk faktörü olduğu da bilinmelidir.

    kaynak: http://jinekoloji.com/sezaryen-dogum-kacinci-haftada-yapilir