Etiket: bağışıklık

  • Sezaryan Doğum Alerji ve Astım İlişkisi

    Sezaryan Doğum Alerji ve Astım İlişkisi

    Sezaryan doğum alerji ve astım riskini artırabilir. Mikroplardan yoksun doğum, bağışıklığı etkileyerek alerjiye yatkınlığı artırabilir.

    Alerji ve astım, günümüzde giderek artan sağlık sorunları arasında önemli bir yer tutmaktadır. Özellikle çocuklarda görülen bu rahatsızlıkların ortaya çıkma riskini etkileyen faktörler arasında, doğum yöntemi de önemli bir rol oynamaktadır. Son yıllarda yaygınlaşan sezaryan doğumların, çocuklarda alerji ve astım riskini artırıcı bir etkisi olabileceği üzerine yapılan araştırmalar, bu konuda dikkat çekici sonuçlar ortaya koymaktadır. Bu yazıda, sezaryan doğumun alerji ve astım üzerindeki potansiyel etkilerini anlamaya ve bu konuda bilinçlenmeye odaklanacağız. İnsan sağlığını etkileyen bu önemli konuyu keşfetmek için, alerji ve astımın doğum yöntemi ile olan ilişkisini detaylı bir şekilde ele alacağız.

    Günümüzde alerjik hastalıkların artışıyla birlikte, sezaryan doğumun bu artış üzerindeki etkileri merak konusu olmaktadır. Sezaryan doğumlarının sayısı geçmiş yıllara kıyasla belirgin bir şekilde artmıştır. Bu durum, alerjik hastalıkların ortaya çıkma riskini artırabilir.

    Sezaryan Doğum Alerji ve Astım İlişkisi

    Doğum sonrasında her bebek, belirli bir ölçüde alerjiye eğilimlidir. İnsan vücudu, mikroplara karşı bağışıklık sistemine ek olarak alerjiye eğilim artıran bir sistemle de donatılmıştır. Yeni doğan bir bebeğin bağışıklık sistemi, hafif düzeyde alerji eğilimlidir ve mikroplarla karşılaştıkça bu sistem güçlenir, dolayısıyla alerjiye eğilim azalır. Ancak mikroplarla karşılaşma azalırsa, alerjiye olan eğilim artabilir ve bu da alerjik hastalıkların ortaya çıkmasına yol açabilir.

    Sezaryan Doğum Alerji ve Astım İlişkisi
    Sezaryan Doğum Alerji ve Astım İlişkisi

    Normal doğumda, bebek vajinal flora ile doğar, yani annenin vajinasındaki doğal mikroplarla temas eder. Bu durum, bebeğin bağışıklık sistemini güçlendirir ve alerjik hastalıkların riskini azaltır. Ancak, sezaryan doğumda bebek steril bir ortamda doğar ve mikroplarla temas olmaz. Bu durumda, alerjiye eğilim artabilir. Özellikle genetik faktörlerle alerji riski daha yüksekse ve mikroplarla temas miktarı düşükse, alerjik hastalıkların ortaya çıkma olasılığı artar.

    Yapılan araştırmalar, sezaryan doğumunun çocuklarda alerjik hastalık riskini artırdığını göstermektedir.

    Astım, hava yollarının daraldığı ve nefes almayı zorlaştıran, öksürük, hırıltılı solunum ve nefes darlığı gibi belirtilerle karakterize edilen bir durumdur. Astım tedavi edilemez, ancak semptomları kontrol altına alınabilir. Alerjiler ve astım sıklıkla bir arada görülür. Astım belirtileri, astımı olan kişinin solunum yollarındaki daralmadan kaynaklanır.

    Astımın belirtileri arasında nefes darlığı, hırıltı, öksürük ve göğüste sıkışma bulunmaktadır. Bu belirtiler, astımın şiddeti ve sıklığına bağlı olarak değişebilir. Astım, özellikle çocuklarda sık görülen bir kronik hastalıktır. Tedavi edilmez veya yetersiz tedavi edilirse, astım potansiyel akciğer fonksiyonu kaybına, egzersiz kısıtlamalarına, uyku zorluklarına ve yaşam kalitesinde önemli düşüşlere neden olabilir.

    Sonuç olarak, doğum yönteminin, özellikle sezaryan doğumunun, alerji ve astım riskini etkileyebileceği görülmektedir. Bu nedenle, gebelik sürecinde ve doğum anında alınacak önlemler, çocuk sağlığı açısından önem taşımaktadır.

  • Detoks için en iyi 10 gıda

    Detoks için en iyi 10 gıda

    Yaşam kalitenizi azaltan, sizi halsiz hissettiren hatta depresyona neden olan sorunlardan çoğunun nedeni; bedeninizdeki toksin birikimidir. Günümüz hayat koşulları, çevre kirliliği, hormonlu gıdalar, stres gibi pek çok etken hücre, doku ve organlarınızı paslandırıp, hastalıklara yol açıyor. Bütün bunlar temizlenmeye, arınmaya, hafiflemeye kısacası detokslanmaya ihtiyacınız olduğu anlamına geliyor. Doğal detoks etkisi yapan, yani sizi içten dışa temizleyip, canlandıran yaşam enerjisi veren yiyeceklerin listesini diyetisyenler şu şekilde sıralıyor. Vücudumuz toksinleri dört yoldan atar,bu yollar karaciğerden safra kesesi yoluyla bağırsaklar, idrar yolu ile, balgamla ve derimizden yoluyla.Vücudumuzun toksinleri temizlemekte kullandığı en önemli yollardan biri karaciğerdir.Karaciğer yoluyla atılan toksik maddeler safra aracılığıyla atılır.Detoks yapan maddeler kullanırken zehirli maddeler safra aracılığıyla bağırsaklara bol miktarda dökülür ,ve vücudumuz temizlenir.
    Bu bildireceğimiz, yiyecekleri diyet listenize ekleyin ve 1, 2 hafta boyunca mümkün mertebe, bu listedeki yiyecekleri yemeğe devam edin. 5 gün içinde karaciğerinizde, iç organlarınızda temizlenme başlayacak, sağlıklı bir bedene kavuşacaksınız.

    Detoks için en iyi 10 gıda

    Detoks için en iyi 10 gıda
    Detoks için en iyi 10 gıda

    Elma
    Elma detoks etkisi yapan muhteşem bir gıdadır.Lif dolu yapısıyla, peklik çekmenizi önleyerek, bağırsaklarınızı toksinlerden temizler.
    Elma, içeriğinde taşıdığı bikarbonat iyonları sayesinde, sindirimi kolaylaştıran tek meyvedir.Yemekten önce yenen bir elma, bağırsakta bakterilerin çoğalıp azalmasını ayarlama da rol oynar ve bu sayede kabızlığı önler.
    Bağışıklık için elmadaki C vitamini vücudun savunma sistemini kuvvetlendirir. Bunun sonucu olarak soğuk algınlığı virüsleri vücuda giremezler.

     

    Detoks için en iyi 10 gıda
    Detoks için en iyi 10 gıda

     

    Zerdeçal
    Yapılan son araştırmalarda, geleneksel Hint ve Çin yemek kültüründe de özel bir yeri olan hintsafranı yani zerdeçalın, içinde barındığı bol miktarda ansioksidan yardımıyla
    vücutttan toksinlerin atılması, karaciğerin sağlıklı çalışması, sindirim sisteminin düzenli işleyişi gibi sağlık konusunda büyük görevler üstlendiği tespit edilmiştir.
    Antioksidanlar yaşla birlikte hasar gören hücrelerin tamiratıyla görevlidirler. Bir detoks programının amacı bedenimizi antioksidan içeren gıdalarla besleyip, vücudumuz için
    zararlı olan serbest radikallerle mücadele etmektir.Her gün 1 tatlı kaşığı toz zerdeçal almalıdır, zerdeçal karaciğerin kendini daha iyi detoks etmesini sağlar.

    Detoks için
    Detoks için

    Kuşkonmaz
    Bu sebzeyi vitamin ve mineral dolu, serbest radikallerle savaşan, karaciğeri koruyan vitamin haplarının doğal şekli olarak düşünebiliriz.
    Vücutta birikmiş ödemi sökerek, onu içten temizler.Yarım bardak kuşkonmaz pişirip yemek sağlığınız için birebirdir.

    detoks_icin_en_iyi_10_gida (4)
    Yaban Mersini
    Elajik asit, antosiyadin, resveratrol gibi çok önemli üç antioksidanı da içeren yaban mersini detoks programında tercih edilecek besinlerin başında gelir. İçeriğindeki elajik asit sayesinde kanseri önler. İçecek listenize bu gıdayı eklemek hem zayıflamanıza yardımcı olur, hem de sizi kanserden korur.

    Detoks için
    Detoks için

    Brokoli
    Turpgillerden olan brokoli beslenme uzmanları tarafında, tüketilmesi gereken en sağlıklı bitkiler arasında gösterilir.
    Brokoli karaciğeri çalıştırarak detoks etkisi yapar, cildin kendini yenileme sürecini hızlandırır.Kabızlığı önler, kolon kanseri riskini azaltır.

    Detoks için besinler
    Detoks için besinler

    Kişniş Otu
    Toğum otu olarakta bilinen kişniş otu bitkisinin tohumu sindirim sistemine, kolestrolün normal seviyede seyretmesini sağlarken, taze yaprakları ise vücudumuzda biriken civa, kurşun gibi ağır metallerden arınmaya yardımcı olur.Bu gıdayı salatalara, mezelere garnitür olarak ekleyebiliriz, hücre içi cıvayı birçok detoks yapan madde temizlemekte zorlanıyor ancak “kişniş” hücre içinde mitokondrilere,tübüllere,lipozomlara,hücre çekirdeğine vb. tutunmuş cıvayı detoks edebiliyor.

    Detoks için
    Detoks için

     

    Keten Tohumu
    Bedeninizi içeriden temizleyecek pekçok besin maddesi vardır, bol miktarda lif içeren bu gıda pekçok hastalıktan kurtulmak ve hastalıkları önlemek için muhteşem bir gıdadır.
    Keten tohumu bağırsakların sağlıklı birşekilde çalışmasını kolon kolestrol emilimini engeller. Sabahları, yediğiniz yoğurta veya yulaf ezmesine bir tatlı kaşığı keten tohumu
    ekleyerek vücudunuza detoks etkisi yapımını hemd de hastalıklarınızdan şifa bulmayı sağlayabilirsiniz.

    Detoks için
    Detoks için

    LİMON
    Diyetisyenler limonun sağlıklı bir sindirim sistemi ve vücuttan toksinlerin atılması konusunda oynadığı rol hususunda hemfikirler.Yine diyetisyenler, limonun safrayı artırma
    ve sindirim sisteminin düzenli çalışmasına etki etmesinin nedenini limonun ekşimsi tadı olduğunu vurguluyorlar. Uzmanlar, Limon ve ıhlamur ikilisini, detoks etkisinde big bang
    yani en büyük en yararlı besin olarak tanımlıyorlar. Bu etkili detoks küründen yararlanmanın en kolay, içtiğimiz suya azda olsa limon sıkarak içmek. Öncelikle tadı garip
    gelebilir:),fakat sonra alışırsınız, fakat alışamam diyorsanız, size önerimiz limon suyunu, günlük salatanıza ekleyin

     

    Detoks için en iyi
    Detoks için en iyi

    Turp
    Turp, safra akışını artırarak, sağlıklı bir safra kesesine sahip olmanıza, karaciğerinizi korumaya, sindirim sisteminizin düzenli çalışmasına sebep olur.Ayrıca, turp, tok tutan bir sebzedir, midenizi doldurur ve size yüksek kalori vermeden açlığınızı giderir. İçerdiği yüksek lif ve su miktarından dolayı kilo vermek isteyenler için vazgeçilmez bir besindir. Turbu nasıl yiyebileceğinizi düşünüyorsanız, rendeleyip salatanıza eklemek fikri size yardımcı olucaktır.

     

    Detoks için en iyi besinler
    Detoks için en iyi besinler

    Lahana Turşusu
    Bu mayalanmış lahana, probiyotik denilen yüksek miktarda faydalı bakteri içeriyor. Probiyotikler sağlıklı bir sindirim sistemi için çok önemlidir. Bağırsaklarımızda, sindirim
    sistemimizin düzenli işlemesi ve bağışıklığımızın desteklemesi için trilyonlarca bakteri vardır. Bu yararlı bakteriler azaldığında, şişkinlik, kabızlık gibi sindirim sistemi
    sorunlarıyla karşılaşırız. Kabızlık ise toksinlerin bağırsaklarda birikmesine neden olarak kanser riskini artırır. Günlük diyet listemize yalnızca yarım bardak ölçüsünde
    lahana turşusu eklemek, bağırsaklardaki probiyotik oranını artırarak, düzenli bir sindirim sistemine kavuşmamızı sağlar

  • Seksin faydası

    Seksin faydası

    Seks, pek çok kişinin düşündüğü gibi sadece hormonlarınızın ya da arzularınızın artması değildir.

    Özellikle kadınlar, cinsel arzularının dönem dönem artmasının ya da cinsel hayata düşkünlüğün utanılacak bir durum olduğunu düşünse de, seksin sağlık açısından pek çok faydası var.

    İşte seksin 5 faydası:

    Bağışıklık ve kalp sağlığını güçlendirir
    Yapılan araştırmalara göre düzenli seks, bağışıklık sistemini güçlendiriyor ve düzenli cinsel hayatı olan insanların genellikle soğuk algınlığı ve ateşlenme sorunuyla daha az karşılaştığı söyleniyor. Ayrıca, kalp sağlığını güçlendiriyor, kalp krizi ve diğer kalp sorunları riskini azaltıyor.

    İlişkiyi kuvvetlendirir
    Düzenli seks ile kendinizi ve partnerinizi şımartmak, sizi daha mutlu ve ilişkinizden daha memnun bir hale getirecektir. Seks, birbirinizi daha iyi anlamanıza yardımcı olur, arasınızdaki bağın ve samimiyetin oluşmasını sağlayarak ilişkinizi kuvvetlendirir. Düzenli seks sayesinde partnerinizle aranızdaki yanlış anlamaları ve gereksiz tartışmaları rafa kaldırmanız mümkün.

    Ağrıyı azaltır
    Eğer baş ağrısından şikayet ediyorsanız ağrı kesicileri bir kenara bırakın. Çünkü seks, baş ağrısını azaltıyor, kendinizi daha enerjik hissetmenizi sağlıyor ve bir ağrı kesici görevi üstleniyor.

    Stresi azaltır
    Sağlıklı bir cinsel yaşamın en önemli yararı, stresle başa çıkmanıza yardımcı olmasıdır. Yapılan araştırmalara göre düzenli seks hayatı olanların kendine olan güveni ve saygısı daha yüksek. Aynı zamanda nadiren seks yapanlara göre fiziksel ve duygusal anlamda kendilerini daha iyi hissediyorlar ve stresle başa çıkmasını iyi biliyorlar.

    Kasları güçlendirir
    İster inanın ister inanmayın, seks hem etkili hem de en eğlenceli egzersiz. Seks, dayanıklılığınızın artmasına yardımcı olur ve kaslarınızı güçlendirir. Düzenli cinsel yaşamınızın olması, geceleri daha iyi uyumanıza yardımcı olur. Ayrıca, yüz ve vücudunuzdaki kapalı gözenekleri açar ve cildinizdeki kiri temizler. Yani düzenli seks, aynı zamanda cildinizi temizlemek için de harika bir yoldur.

  • Detoks Diyeti Nedir?

    Detoks Diyeti Nedir?

    Vücuttaki toksinlerin ve zararlı maddeleri atmak için uygulanan bir diyettir. Yemek yeme alışkanlıklarınızda önemli ölçüde değiştirmeniz gerekmektedir…

    Detoks diyeti vücuttaki fazla yağın yakılmasını sağlayarak kilo vermeye yardımcı olur. Detoks diyeti çeşitli meyve, sebze, bitki ve çorbaları içerir. Detoks diyeti uygulamadan önce mutlaka bir doktora danışılmalıdır…

    1- Detoks İçecekler: Detoks içecekleri taze meyve sularından oluşur. Meyve suları vücuttaki toksinlerin atılmasına yardımcı olur. Limon suyu, portakal suyu ve salatalık suyu en önemli detoks içecekleri arasında yer alır.

    2- Detoks çorbaları: Detoks meyve suları kadar etkili olan detoks çorbaları yeşil sebzelerden oluşur.

    3- Meyve Diyeti: Meyve tüketmek meyve suyu içmekten daha yararlıdır.Havuç, salatalık, üzüm ve muzdan yapılan yeşil salata besin değeri açısında yüksek iyi bir detoks besinidir.

    Detoks Diyeti Yapılırken Dikkat Edilmesi Gerekenler

    1- Dektoks diyeti doktor kontrolü altında yapılmalıdır.

    2- Dektoks diyeti yaparken bol bol su için.

    3- Diyabet ve tiroit problemi bulunanlar detoks diyeti yapmamalıdır.

    4- Çocuklara ve bebeklere detoks diyeti yaptırılmamalıdır.

    5- Hamilelik ve emzirme dönemindeki kadınlar detoks diyeti yapmamalıdır.

    Detoks Diyetinin Faydaları

    1- Detoks diyeti sindirim sisteminizi geliştirir ve bağırsakları temizler.

    2- Cildinizin güzelleşmesini sağlar ve akne ile deri kızarıklıklarının önlenmesinde yardımcı olur.

    3- Metabolizmayı çalıştıran detoks diyeti bağışıklık sistemini geliştirir.

    4- Konsantrasyonu arttırır.

    5- Vücuttaki toksinleri atamaya yardımcı olur.

    6- Selüloit ve kilo alımına karşı fayda sağlar.

    7- Kabızlığı önler ve birçok hastalıkla baş etmede yardımcı olur.

  • Vulva’da (Rahimde) Kaşıntı

    Vulva’da (Rahimde) Kaşıntı

    Vulvada (rahimde) kaşıntı sorununu her kadın hayatı boyunca en az bir kez yaşamaktadır. Bu nedenle, rahimde kaşıntı kadın hastalıklarında rastlanan problemlerin en başında gelmektedir. Peki nedir bu rahimde kaşıntı? Nasıl oluşmaktadır, tedavi süresince neler yapılması gerekir, hastalığın ciddiyet boyutu ne kadardır? Günümüz kadınları tarafından merak edilen tüm bu sorunlara makalemizde cevap vererek açıklığa kavuşturmuş olacağız.

    Rahimde kaşıntı genital hastalıklar içerisinde en yaygın olarak görülenler arasındandır. Rahimde kaşınma bulgusunda en sık görülen vaka vajinal mantar enfeksiyonudur. Vajinal mantar enfeksiyonun birtakım ayırt edici belirtileri vardır. Özellikle de yaz aylarında sıcağında etkisiyle aşırı derecede rahatsızlık veren bu kaşıntı, ve beraberinde vajinanın aşırı derecede kötü kokması (ekşimsi ya da bayat balık kokusu), yoğun alarak gelen peynirimsi kıvamda beyaz akıntılar vajinal mantar varlığına işaret eder. Ayrıca, idrar yaparken yanma ve kızarıklık, cinsel ilişki esnasında acı hissetme ve kaçınma da vajinal mantar enfeksiyonun belirtilerindendir.

    Vajinal mantar enfeksiyonu oluşmasına yol açan birtakım yanlış uygulamalar vardır. Örneğin, genital bölgede epilasyon işleminin doğru bir şekilde ve düzenli olarak yapılmaması, günlük olarak iç çamaşırının değiştirilmemesi, adet dönemlerinde uzun süre aynı pedin kullanılması, genital bölgenin ph dengesinin bozacak duş jelleri ve sabunla temizlenmesi, çok dar ve saten iç çamaşırları giyme, yanlış bir şekilde taharetlenme ve hamilelik kadınlarda vajinal mantar oluşmasına yola açabilen faktörlerden yalnızca birkaçıdır.

    Vajinada Kaşıntı ve Tedavisi için tıklayınız!

    Kadın hastalıkları uzmanları tarafından ultrason ya da enfeksiyon bölgesinden doku parçacıklarının alınması yoluyla bulunmaktadır. Tedavi süresince doktorun önerdiği mantar karşıtı kremlerin düzenli olarak kullanılması büyük önem taşır. Ayrıca, kadının partneri varsa, onun da mantar karşıtı kremlerden kullanması gerekir. Yani çiftler beraber bu tedaviyi uygulamalıdırlar. Vajina mantar enfeksiyonu hem cinsel yaşamı hem de kadının sağlığını olumsuz yönde etkilediği için mutlaka doktora gitmekte fayda vardır. Tedavi edilmediği sürece başka hastalıklara yol açabilmekte ve bebek sahibi olunmasına bir engel teşkil etmektedir.

    Vajinal mantardan korunma için kadınlar neler yapabilir? Öncelikle iç çamaşırların pamuklu olmasına özen gösterilmeli ve mümkün olduğunca her gün değiştirilmelidir. İç çamaşırlarının ütülenmesi de gerekir. Genital bölgenin ph dengesini bozacak parfüm, kokulu sabun ya da duş jelleri kullanılmamalıdır. Çünkü zaten vajina kendi temizliğini kendisi yapabilmektedir. Hijyenik kurallar çerçevesinde genital bölgenin temizlenmesi önden arkaya doğru olmalıdır. Genital bölgeye düzenli olarak epilasyon ihmal edilmemelidir. Genital bölgenin ıslak ve nemli kalmamasına dikkat etmek ve cinsel ilişki sonrası vajinal bölgenin suyla yıkanması önemlidir. Çünkü arta kalan menilerin de mantar enfeksiyonuna yol açabilme olasılığı vardır. Ayrıca, karbonhidratlı yiyecekler ve aşırı şekerli gıdalardan uzak durulursa, mantar enfeksiyonu riski aza indirgenmiş olur.

    İlgili Konular ;
    Jinekoloji
    Vajinal Mantardan kurtulamıyorum
    Ud Yeri Kaşıntısı
    Vajinal Mantar Enfeksiyonu

  • Aids Korunma Yolları

    Aids Korunma Yolları

    İngilizce “Acquired Immune Deficiency Syndrome” baş harflerinin kullanımı ile kısaltılan ve dilimize “Kazanılmış (Edinilmiş) Bağışıklık Eksikliği Sendromu (EBES)” olarak çevrilebilen viral (virüs kökenli) kökenli bir hastalık tablosudur.

    Vücudun bağışıklık sistemini çökerten HIV virüsünün yol açtığı AIDS hastalığı dünyada her gün ortalama 16 bin kişiyi pençesine düşürmektedir. Hastalık kişilerde; bağışıklık sistemini çökerterek vücudu her türlü mikroba karşı dirençsiz bırakmaktadır.

    HIV virüsü taşıyıcılarda uzun yıllar sessiz kalıp hiç bir belirti vermeyebilir, diğer hastalıkların oluşumunu sağlayarak güçsüz kalan organizmayı sinsi bir şekilde yok eder.

    AIDS 25 – 44 yaşlar arasındaki erkeklerde birinci, kadınlarda ise üçüncü sıradaki ölüm nedenidir.

    Bulaşma şekilleri :

    – Enfekte kan ürünlerinin nakli veya enjektörlerin kullanımı

    – Prezervatif kullanmaksızın cinsel temas (vajinal veya anal sex)

    – Derideki bir çatlak veya açık yara ile temas eden enfekte vücut sıvısı

    – İyi sterilize edilmemiş aletlerle kulak delme, dövme (tatoo), piercing, diş çektirme, sünnet

    – Hamilelik, doğum, emzirme yollarıyla

    AIDS; sarılma, aynı bardaktan su içme veya yemek yeme durumlarıyla geçmez. Hastalıklı kişilerin sivrisineklerle teması da hastalığı yaymaz.

    HIV virüsü tükürükte de tespit edilmiştir ancak öpüşmeyle bulaşma riskinin pek olmadığı düşünülmektedir.

    Unutulmamalıdır ki, bir insanın sağlıklı görünmesi onun HIV taşımadığı anlamına gelmez.

    AIDS’in belirtileri zayıflamış bağışıklık sistemine özgü belirtilerdir. Bu yüzden bu belirtiler AIDS’in spesifik belirtileri değillerdir.

    Bunlar:

    – Günler veya aylar süren ateş
    – Gece terlemesi
    – İştah azalması
    – Uzun süreli yorgunluk hissi
    – % 10 dan fazla kilo kaybı
    – Eklem yerlerinde ve kaslarda ağrı
    – Nedeni belirsiz , uzun süreli boğaz ağrısı
    – Nedeni belirsiz lenfadenopati (lenf bezlerinin şişmesi)
    – Uzun süreli ishal (diare)
    – Tekrarlayan enfeksiyonlar
    – Vücudun belli yerlerinde çıkan ve iyileşmeyen yaralar

    Tüm bu belirtiler daha bir çok viral hastalıklarda da görülebileceğinden ötürü kesin hastalığı kesin olarak ayırt etmez.

    Korunma Yolları

    Gerçektende aşağıdaki kurallara uyulursa bu hastalıklardan korunmak mümkündür .

    Tanımadığınız bir kişiyle cinsel ilişkide bulunmamak korunmanın en güvenli yoludur.

    Her türlü cinsel ilişkide prezervatif kullanılmalıdır.

    Tek eşlilik (monogami) diye adlandırdığımız ” tek bir cinsel partnerin bulunması ” önemlidir.

    Cinsel partnerinizin geçmişinde böyle bir hastalık olmasa da korunma yollarını tercih edilmelidir. Bazen partneriniz size doğru söylemiyor olabilir .

    Cinsel ilişkiden önce partnerinizde olabilecek olası bulguları dikkatlice inceleyin, eğer ondan şüpheleniyorsanız veya partneriniz çok partnerli ise ilişkide bulunmayın.

    Eğer sizde bir CTBH varsa bunu partnerinize bildirin ve cinsel ilişkiden uzak durun.

    Hamilelikten korunmak için prezervatif dışı yöntemler uygulayan bayanlar bu yöntemleri her ne olursa olsun partnerine prezervatif kullandırmalıdır .

    Başkasıyla herhangi bir nedenle aynı enjektörü kullanmaktan kaçının.

    Kan ve kan ürünlerinin kullanımında dikkatli olunmalıdır.
    Temizlik şarttır. Başkasının özel aletlerini kullanmayınız, kendi özel aletlerinizi de kullandırtmayınız. Eğer bu aletleri kullanmak veya kullandırmak zorunda kalırsanız bir daha kendiniz kullanmadan önce kolonya veya alkolle dezenfekte ediniz.

    Şüphelendiğiniz durumlarda bir acilen doktora başvurunuz.

    Günümüzde AIDS’in tedavisi ile ilgili oldukça geniş boyutta ve maliyette çalışmalar devam etmektedir. Şu ana kadar bulunmuş ilaçlar, hastalığa yakalanmış kişilerde ancak yaşam sürelerini arttırabilmiştir.

    Henüz kesin bir tedavi şekli veya aşısı yoktur. O yüzden hastalığa yakalanmadan korunmak son derecede önemlidir.