Etiket: ayrılık

  • Aşk Acısı mı Çekiyorsunuz?

    Aşk Acısı mı Çekiyorsunuz?

    Ayrılıklar hep acı verir ve zaman en iyi ilaçtır. Yaşamakta olduğunuz bu sürecin ‘geçici’ olduğunu bilmelisiniz.

    1. Gereksiz bütün iletişimi kesin
    Çok gerekmedikçe ayrıldığınız kişiyle konuşmayın. Ayrıldığınız kişiden çocuğunuz varsa veya aranızda henüz kapatmadığınız parasal ve maddi konularınız vs. o kişiyle (sadece bu konuları konuşmak amacıyla) temas kurabilirsiniz. Ama ortak arkadaş ve dostlarınızla sohbetlerinizde bile o kişiden bahsetmeyin. Ortak sosyal çevre nedeniyle aynı ortamlara girmeniz gerekiyorsa, nazikçe selamlaşmak dışında o kişiyle yalnız kalmayın ve konuşmayın.

    2. Sizin için duygusal anlamı veya anısı olan, o kişinin size verdiği eşyalardan derhal kurtulun
    Hediyeler, notlar, mektuplar vs. Bunları ayrıldığınız kişiye geri vermeyin. Maddi değeri olmayan eşyaları atın. Satılabilecek olanları (giysiler vs) satın veya hayır kurumlarına bağışlayın. Hiçbir koşulda bunların size geri gelmeyeceğinden emin olun.

    3. Arkadaşlarınızla daha sık vakit geçirin
    Zor zamanlarda arkadaş desteği önemlidir. Ama arkadaşlarınızı ağlama duvarına çevirmeyin. Onlarla birlikte yapacağınız başka etkinlikler sizi oyalayacaktır.

    4. Hemen başka bir ilişkiye atlamayın
    Çivi çiviyi söker diyerek hemen başkasıyla ilişkiye giren insanlar vardır. Ama bu yanlıştır! Başka insanlarla tanışmak tamam ama başka insanlarla duygusal ve cinsel ilişkiye başlamak için çok yanlış bir dönemdesiniz. Kalbinizde ayrılık acısı varken doğru kişiyi bulsanız bile doğru ilişkiyi yaşayamazsınız.

    5. Eğlenceli ve yaratıcı bir şeyler yapın
    Daha önce vakit ayıramadığınız için başka bir zamana ertelediğiniz bir şeyler yapın. Dans kursuna gidin, egzersize başlayın.

    6. Ayrıldığınız kişinin hiç hoşlanmadığınız negatif yanlarını düşünmeye çalışın
    İnsanlar ayrılmışsa bir sebebi vardır. Ayrılık acısı yaşarken insanlar hep ‘yaşanan mutlu günleri’ düşünür ama bu düşüncenin size bir yararı olmaz. Kendinize “Ayrılmamız iyi oldu, çünkü…” diye başlayan bir liste yapın. Ayrılık sürecini bir ‘arınma’ süreci olarak düşündüğünüzde psikolojik değişiminizi olumlu bir raya oturtabileceksiniz.

    7. Ayrıldığınız kişi hakkında duygularınızı ve düşüncelerinizi bir kağıda yazın
    Bu kağıdı asla o kişiye göndermeye kalkmayın! Bu kağıdı bir süre sakladıktan sonra yok edin gitsin. Ayrıldığınız kişiye artık duygularınızı açıklamanın anlamı yoktur. Çünkü o artık sizin duygularınızı önemsemediği için sizin hayatınızdan çıkıp gitti. Ona olan duygularınızı açıklamanız onu geri getirmez. Aksine sizi zayıf ve patetik gösterir.

    8. Yalnız kalmaktan korkmayın
    Dünyanın sonu değil bu. Bu sizin yaşadığınız acıları ve sıkıntıları yaşayan milyonlarca insan var yeryüzünde. Kendinizi tekrardan iyi hissedecek ve yeni birini nasıl olsa bulacaksınız.

    9. Ayrılık acısı çekerken alkole ve yemeye sardırmayın
    Ayrılırken “dost kalmak” nazik bir temennidir. Ama insanlar ayrıldıkları kişilerle çok nadiren dost kalabilirler. Duygusal dengenizi tekrar yoluna koyduktan sonra, ancak o zaman o kişiyle arkadaş olarak devam etmek isteyip istemediğinize karar verebileceksiniz. Daha önce değil.

    10. Duygusal meselenizi aklınızda ve kalbinizde tam olarak bitirmeden önce ayrıldığınız kişiyle arkadaş olmayı falan düşünmeyin
    Acınız unutmak için başkasıyla seks yapmaya da kalkmayın. Hiçbir faydası olmaz.

    Yaşadığınız bu acılı sürecin en iyi ilacı zamandır. Bu süreçte kendinize karşı sabırlı ve nazik olun. Ayrılıktan ötürü kendinizi suçlamayın. Bu deneyimden bir şeyler öğrenmeye çalışın. Yaşananların bir hata değil, ileriye giden yolda yaşadığınız bir öğrenme süreci olduğunu düşünün…

    Duygusal meselenizi aklınızda ve kalbinizde tam olarak bitirmeden önce ayrıldığınız kişiyle arkadaş olmayı falan düşünmeyin!Ayrılırken “dost kalmak” nazik bir temennidir. Ama insanlar ayrıldıkları kişilerle çok nadiren dost kalabilirler. Duygusal dengenizi tekrar yoluna koyduktan sonra, ancak o zaman o kişiyle arkadaş olarak devam etmek isteyip istemediğinize karar verebileceksiniz. Daha önce değil.

  • Boşanmak çözüm mü?

    Boşanmak çözüm mü?

    Etrafınızda birçok çiftin boşanma kararı alması ya da kendi ailenizde yaşadığınız deneyimler, sizi evlilik kurumundan soğutmuş olabilir. Oysa her insan mutlu bir evlilik yapmanın, hayat boyu bir yastıkta yaşamanın hayalini kuruyor. Kolay olduğunu söylemiyoruz ama imkansız da değil…

    Bundan 15-20 yıl öncesine kadar bir çiftin boşanması herkesi şoke eden bir haberdi. Annesi ve babası boşanan çocuk, kimsenin bu olayı duymamasını ister, sınıfta sadece kendi ebeveynleri ayrıldığı için büyük utanç duyabilirdi. Bugün ise bir sınıfın bazen yarısı boşanmış anne ve babaların çocuklarından oluşuyor. Boşanma haberleri artık yetişkinler için de şok haber kategorisinden çıkmış durumda… İçinde bulunduğumuz durumun iyi bir gelişme olduğunu söylemek doğru olmasa da ekonomik özgürlüğünü kazanmış ya da aileleri tarafından anlaşılan ve desteklenen kadınların ömür boyu mutsuzluk yerine yeni bir hayat kurmaya cesaret etmeleri de sevindirici… Davranış Bilimleri Enstitüsü’nden Uzman Psikolog Şirin Hacıömeroğlu Atçeken ile kimsenin yaşamak istemeyeceği ancak yaşanması gerektiğinde ise dünyanın sonu anlamına gelmeyen “boşanma”yı konuştuk.

    Eşi ve Eşinin Ailesi

    Son yıllarda boşanan çiftlerin sayısında artış olduğu biliniyor. Sizce neden boşanmalar artıyor?
    Birincisi, boşanmak artık hukuki olarak daha kolay. Ayrıca boşanma sayıları arttıkça özellikle yeni nesil açısından boşanmak tabu olmaktan çıkıp, daha kabul edilebilir bir olay haline geldi. Kadınların iş hayatında daha fazla yer alması, ekonomik özgürlüklerini kazanması özellikle büyük şehirlerde yaşayan kadınların boşanma kararını etkiliyor. Bu kadınlar mutsuz bir hayatı sürdürmek yerine yeni bir hayat kurmayı tercih ediyor. Bir diğer faktör de büyük şehirlerde hayatın çok hızlı akıyor olması. Bu hız, çiftlerin birbirlerinden aynı hızla uzaklaşmasına neden olabiliyor. Aradaki mesafe açıldıkça da kopuşlar daha fazla oluyor.

    Bu durum insanların evlenmekten kaçınmasına neden oluyor mu?
    Evlilik, bin yıldır süregelen ve hiçbir zaman ortadan kalkmayacak bir kurumdur. Ancak insanların çevresinde çok fazla boşanma hikayesi duyması demoralize olmalarına yol açabiliyor. Kendi ailesinde boşanma görmüş kişilerin de evliliğe korkarak bakması mümkün. Ancak yine de hala herkes evlenmek istiyor çünkü bir aile kurma isteği ve tek eşlilik, insanın doğasında var.

    Boşanmaktan korktuğu için evlenmekten kaçınan kadınlara rastlıyor musunuz?
    Rastlıyorum tabii… Çocukluk döneminde ebeveynleri ile güvenli bir bağ kuramamış bebekler, ileride bağlanmaktan kaçınabiliyor. Bebekken annesine güvenle bağlanabilen kişilerin ise daha sağlıklı ilişkiler kurduğu biliniyor. Annebabası boşanan ve bu süreçte bir sürü çatışmaya maruz kalan kişiler de evlenmekten kaçınabiliyor. Genellikle her insanın ilk kadın modeli annesi, ilk erkek modeli ise babası oluyor. Onların arasındaki ilişkide sevgisizlik, aldatma, ihanet varsa çocuk daha küçücükken “İlişkiler mutsuzdur, bitmeye mahkumdur” şeklinde öğreniyor. Bu çıkarımlar ileride farkında olmadan kendi ilişkilerini de etkiliyor. Önceki ilişkilerden yaşanan aldatma, şiddet gibi travmalar da kadınların yeni bir ilişki kurmaktan kaçınmasına neden olabiliyor.

    Doğru boşanma nasıl olmalı?
    İki taraf da ayrılmaya karar vermiş olsa dahi boşanmak tatsız bir durum. Hele ki ortak çocuklar varsa… Boşanma kararı vermiş çiftlerin yaptığı bazı hatalar, çocukların tüm hayatına olumsuz şekilde yansıyabiliyor. Hatta bazı çiftler, boşanma sürecini doğru yönetmek için çift terapistlerinden destek isteyebiliyor. Uzman Psikolog Şirin Hacıömeroğlu Atçeken, boşanma sürecinde ve sonrasında kesinlikle yapılmaması gerekenleri şöyle sıralıyor:
    ➤ Anne-babanın birbirlerini çocuklarına kötülemesi, çocukların yanında bu konuların konuşulması
    ■ Çünkü çocuk kaç yaşında olursa olsun konuşulanları duyuyor ve anlıyor; ihtiyacı olan anne ve baba imajı yıkılabiliyor.
    ➤ Ebeveynlerin kendi meseleleri için çocukları kullanması
    ■ “Babanı ara da şu işi halletsin” demek gibi.
    ➤ Taraf tutmak zorunda bırakmak
    ■ Örneğin çocuğu mahkemeye çıkarıp şahitlik yapmasını istemek çocuğun hayat boyu suçluluk duymasına neden olabiliyor.
    ➤ Çocuğun iki tarafı yeteri kadar görmemesi
    ■ Tarafların birbirlerine kızgın olmaları nedeniyle çocuğu anne veya babayla görüştürmemesinden zararlı çıkan tek kişi çocuk oluyor.
    ➤ Anlaşmazlığın detaylarını çocuğa anlatmak
    ■ Çocuğun anne-babanın neden boşanmayı tercih ettiğini bilmesi gerekmiyor. Çocuğun bu sırları bilmeye ihtiyacı bulunmuyor.
    ➤ Çocuğa ayrılığın nedeninin o olmadığını vurgulamamak
    ■ Özellikle okul öncesi ve ilkokul çağındaki çocuklar anne-babalarının boşanmasının kendi hataları olduğunu düşünebiliyor. Çocuğa “Biz seni seviyoruz, seninle ilgisi yok, anlaşamadığımız için ayrılıyoruz” demek gerekiyor.
    ➤ Üzülmesin diye yanlış vaatlerde bulunmak
    ■ Çocuğa ayrılık konusunda net konuşmak, “Ayrıldık ama ileride ne olacağı belli olmaz” gibi ifadeler kullanmamak gerekiyor. Aksi takdirde çocuk anne-babasının tekrar birleşeceği fantezisi ile yaşıyor.
    Tüm bunlar yapıldığında çocuğun boşanmayı minimum hasarla atlatması mümkün oluyor. Aksi takdirde okul ve davranış problemleri ile kendini gösteren zorlu bir süreç başlıyor ve çocuğu tüm hayatı boyunca etkiliyor.

    Sağlam bir evlilik kurabilmek için püf noktalar
    ● Gerçekçi olun.
    ● Karşınızdaki kişiyi iyi tanımaya çalışın ve bunun için birbirinize zaman verin.
    ● Birlikte zaman geçirin, mümkünse tatile çıkın.
    ● Onun ailesi hakkında bilgi edinin.
    ● Sizi rahatsız eden durumların evlendikten sonra değişeceğini umut etmeyin.
    ● Evlenmeden önce ciddi kavgalar, şiddete varan tartışmalar varsa bunların azalmayacağını, aksine artacağını unutmayın.
    ● Karşı tarafı olduğu gibi kabul edebileceğinizden emin olun.
    ● Evlilikten ne beklediğiniz konusunda kendinize karşı net olun.

    Boşanmanın artık daha kabul edilebilir bir olay olması, çiftlerin boşanmaya daha çabuk karar vermesine neden oluyor mu?
    Bazen insanların evliliklerine ve ilişkilerine yeteri kadar emek vermediğini düşünüyorum. Çiftler bazen terapiye öyle bir noktada geliyor ki, ilişki artık pamuk ipliğine bağlı bir halde oluyor. Yılların birikimi ile erozyona uğramış halde gelen çiftlerin hayatında bir şeyleri değiştirmek imkansız değil ama daha zor oluyor. Bu durumda terapiye gelen çiftler bazen boşanma kararı verebiliyor ve bu hayırlı bir karar olabiliyor. Ancak ben ilişkilerin bir sanat olduğunu düşünüyorum. İlişkinin çok ince ayrıntıları var. Nasıl ki yeni bir konu öğrenirken bir sürü kaynaktan bilgi edinip kendimizi geliştiriyorsak ilişkide de böyle yapmak gerekiyor. Oysa insanlar bir kere evlendikten sonra oldu, bitti, her şey garanti altında diye düşünüyor. Bu bakış açısını kazanmak önem taşıyor. Ayrıca insanların artık daha bireyselleşmiş olmaları, kendi isteklerinin, arzularının daha çok farkında olmaları, daha çabuk ayrılma eğiliminde olmalarına neden oluyor.

    Bir ilişkiye doğru bakımları yapmak nasıl öğrenilebilir?
    Konuyla ilgili kitaplar okuyarak, seminerlere katılarak veya terapiye giderek olabilir. Terapi, genellikle bir sorun olduğunda tercih ediliyor. Ancak evlilik öncesi danışmanlık da çok işe yarıyor. ABD’de kaldığım üç yıl boyunca çevremde evlenmek üzere olan arkadaşlarımın bu tür terapilere gittiğini gördüm. Nasıl bazı çiftler çocuk sahibi olmadan önce doğuma hazırlık kurslarına gidiyorsa, evlilik öncesinde de evliliğe hazırlık yapılabilir.

    Evlilik öncesi danışmanlık neleri kapsıyor?
    İlişki değerlendirme envanterimiz var. Çiftler burada bulunan soruları ayrı ayrı yanıtlıyor. Bunun sonucunda ilişkinin hangi noktaları güçlü, hangi noktalarının geliştirilmesi gerekiyor, gelecekte hangi konularda sıkıntı yaşanabilir gibi bilgilerden oluşan bir yol haritası elde ediyoruz. Örneğin bir ilişkide sık sık kavgalar baş gösteriyorsa bir şeylerin birikmesine izin vermeden önlem almak gerekiyor. Hele de çift sağlıklı tartışamıyorsa, düzgün çatışmayı beceremiyorsa mutlaka çift terapisine gitmelerini, danışmanlık almalarını öneriyorum. Bazen yeni evli çiftler, “Birbirimizi çok seviyoruz ama bazı şeyler yolunda gitmiyor” diye geliyor. İşte bu noktada, problemler henüz düğüm haline gelmeden çözümleniyor. Çiftlere nasıl sağlıklı iletişim kurulur, nasıl sağlıklı tartışılır gibi temel becerileri öğretiyoruz. Çift bunları öğrendikten sonra hayat boyu her konuda tartışabiliyor ve bu bir sorun yaratmıyor.

    Boşanmak keyifli bir durum olmasa da dünyanın sonu da olmuyor, değil mi?
    Boşanmak tabii ki dünyanın sonu değil. Ama iki sevgilinin birbirinden ayrılmasından farklı… Hele ortak çocuklar varsa işler çok değişiyor. Birçok insan sadece çocuğu olduğu için istediği halde boşanmıyor. Ancak bazen de mutsuz bir hayat geçirmektense yol yakınken ayrılmak daha iyi oluyor. Bazen o küçük çocuklar o kadar büyük çatışmaların içinde büyüyor ki, ebeveynleri boşansa daha az zarar görürler demek mümkün oluyor.

    Evlenmeden önce beraber yaşamak sağlam bir evliliğin çözümü olabilir mi?
    Böyle bir genelleme yapamayız. ABD’de bir araştırma birlikte yaşayıp evlenen çiftlerde boşanma oranlarının daha fazla olduğunu göstermişti. Tabii ki birbirini aynı evin içinde tanımak önemli ancak evlenmek çok farklı bir olay çünkü işin içine aileler de giriyor. Çocuk sahibi olmak ihtimali de artıyor. Birlikte yaşarken her şey yolunda giderken işin içine farklı sorumluluklar girince işler değişebiliyor.

    Bir de mutsuz olduğu halde boşanmayanlar var…
    O kadının neden boşanmak istemediğini iyi anlamak gerekiyor. Her zaman inat edip de boşanmıyor değil. Ekonomik kaygıları olabiliyor. Hele de çocuğu varsa, hele de hep ev kadını idiyse, eşinden ayrılınca hayatı idame ettirememekten korkabiliyor. Boşandığı eşin sonrasında onu destekleyecek maddi imkanı yoksa ya da ailesi kadını desteklemiyorsa kadın boşanmak istemeyebiliyor. Toplumsal açıdan zorluk yaşamaktan çekinenler de olabiliyor. Babasının evine döndüğünde ergenlikteki kurallara geri dönüş söz konusu olabiliyor. “Dışarı çıkma, geç gelme, laf olmasın, boşandın, komşular ne der?” gibi baskılara maruz kalmak istemeyen kadınlar boşanmamayı tercih ediyor.

    Bu durumda kadının 40 katır ile 40 satır arasında bir seçim yapması gerekiyor yani…
    Bu durumda bize başvuran danışanlarımızla nasıl güçlenip kendi hayatlarını yeniden kurabilecekleri üzerine çalışıyoruz. Bazı kadınlar okula dönebiliyor, bazıları kariyerlerine yeniden başlıyor. Ya da ailesinin evine dönen ancak kendi kurallarını getiren kadınlar olabiliyor. Güçlenen, kendi değerinin farkına varan kadınlar daha kolay boşanabiliyor ve sonucunda mutsuz olmuyor.

    Kendi meselelerinizi kendiniz çözün
    Uzman Psikolog Şirin Hacıömeroğlu Atçeken, çiftleri boşanmaya götüren bazı sorunların ilişkiden değil, kişilerin kendi geçmişlerinden getirdikleri meselelerle ilgili olduğunu ve bunun farkına varınca daha güzel evlilikler yaşamanın mümkün olduğunu söylüyor. Atçeken, sözlerini şöyle sürdürüyor; “Bir aile kurduğumuzda, yanımızdaki bavulun içinde kendi geçmişimizle, ailemizle ilgili meseleleri de yeni evimize getiriyoruz. Kişi bunların farkındaysa eşine sorun olarak yansıtmıyor. Ancak farkında değilse ilişki bu durumdan çok zarar görüyor. Örneğin babası alkolik olan bir kadının evlendikten sonra, eşinin sadece bir-iki kadeh içki içmesine dahi tepki göstermesi gibi… Eşi alkolik olmasa da kocasının elindeki içki kadehi kadının travmalarını tetikliyor. Kocasına içki içmemesi için baskı yapmaya başlıyor. Eşi kadının travmalarını bilmediği için tepki gösteriyor ve ilişki yıpranıyor. Bu nedenle tarafların kendi meseleleri ile ilişkinin meselelerini ayrı tutabilmesi gerekiyor.”

    Formsanté Dergisi

  • Boşanma Kararı Çocuğa Nasıl Açıklanmalı?

    Boşanma Kararı Çocuğa Nasıl Açıklanmalı?

    Çocuğunuzun boşanma kararınızından en az şekilde etkilenmesini istiyorsanız, bunlara dikkat edin…

    Günümüzde birçok anne ve baba boşanmaya karar verdikten sonra bu durumu çocuğuna nasıl açıklayacağını bilemediğinden yanlış sonuçlara yol açabiliyor. İNDA Çözüm Odaklı Danışmanlık ve Eğitim Merkezi’nden Uzman Klinik Psikolog Özden Sevil, boşanmaya karar veren ebeveynlerin bu süreçte çocuklarıyla ilgili nelere dikkat etmeleri gerektiği konusunda öneriler verdi.

    Boşanmaya karar veren çiftler, bu kararlarını çocuklarına nasıl açıklamalı? Bu süreçte nasıl hareket etmeli, hangi davranışlarına dikkat etmeliler? İNDA Çözüm Odaklı Danışmanlık ve Eğitim Merkezi’nden Uzman Klinik Psikolog Özden Sevil, anne ve babalara bu konuda tavsiyelerde bulundu.

    Ortak bir dil ve dürüstlük

    Çiftlerin boşanmaya karar verdikten sonra bunu çocuğa birlikte anlatmaları gerektiğini söyleyen İNDA Çözüm Odaklı Danışmanlık ve Eğitim Merkezi’nden Uzman Klinik Psikolog Özden Sevil; “Eğer ayrı ayrı konuşarak açıklamaları gerekiyorsa da ortak bir dil kullanmalı ve en önemlisi dürüst olmalılar. Dürüst olmak için boşanmanın bütün detaylarını çocuğa anlatmak gerekmez. Özellikle küçük yaşlardaki çocuklara boşanmayı anlatırken, onların anlamlandırabileceğinden daha detaylı bilgiler vermek kafalarının karışmasına sebep olur. Anne ve baba birlikte “Artık eskisi kadar iyi anlaşamıyoruz” şeklinde bir açıklama yapabilir.” dedi.

    “Anne ve babalar boşanma kararlarını açıkladıklarında, çocuk bu durumun onun hayatında nasıl bir değişikliğe yol açacağını bilmek ister.” diyen Sevil; “Belirsizlik, çocuklarda kaygı, korku ve endişe uyandırır. Anne babalar, onun hayatında nelerin aynı kalacağını, nelerde nasıl bir değişiklik olacağını somut örneklerle çocuğa açıklamalıdır.” diye konuştu.

    Çocuğu mesaj iletmek için kullanmayın!

    Özden Sevil, anne ve babaların çocuklarına yapacakları açıklamayla ilgili olarak şu önerileri ekledi: “Birbirlerini suçlamadan açıklama yapmalı ve çocuğu taraf tutmak durumunda bırakmamalıdırlar. Anne ya da baba karşı tarafı suçladığında ya da “annen/baban beni artık sevmiyor”, “annen/baban ayrılmak istedi” gibi açıklamalar yaptıklarında çocuklar ister istemez bir tarafı tutmak zorunda kalırlar ve her çocuk için bu ağır bir yüktür. Ayrılık sonrası görüşmelerde anne ve baba çocuğu arada laf taşıyan bir konuma düşürmemeli, çocuk aracılığı ile diğer ebeveyne mesaj iletmemelidirler.”

    Çocuğun her detaydan haberi olmamalı

    Boşanmanın çocuk açısından en önemli sonuçlarından biri de kuşkusuz velayet konusu. Velayetle ilgili karar sürecinde çocuğa, kimde kalmak istediği gibi bir soru sorulmaması gerektiğini söyleyen İNDA Çözüm Odaklı Danışmanlık ve Eğitim Merkezi’nden Uzman Klinik Psikolog Özden Sevil; “Bu kararın sorumluluğu anne ve baba olarak yetişkinlere aittir. Hiçbir çocuk anne ya da babası arasında bir tercih yapmaya zorlanmamalıdır. Okul öncesi ya da ilkokul dönemindeki çocuklara onların anlamlandırabileceği şekilde açıklama yapılmalıdır. Örneğin; “Okula gittiğin günlerde annenin/babanın yanında kalacaksın. Okulun tatil olduğu günlerde benim yanımda kalacaksın” gibi. Ergenlik dönemindeki çocuklar, velayetin ne demek olduğunu merak edebilir ve sorular sorabilirler. Anne-babalar bunun yasal öncelikle ilgili olduğunu, anne ve babalık olarak bir değişiklik anlamına gelmediğini ve yetişkin olarak, bu konuyla ilgilendiklerini söyleyebilirler.” dedi.

    Özden Sevil velayet konusu ile ilgili olarak şu bilgileri verdi: “Velayetin anne ya da babada olması halinde, diğer ebeveynle çocuğun görüşmesi düzenli aralıklarla ilerlemelidir. Eğer belirlenen günde çocuğu görmeye gelemeyecekse anne/baba bunu önceden haber vermelidir. Anne ya da baba şehir dışındaysa ya da uzakta yaşıyorsa internetten görüntülü konuşma, telefon gibi araçlarla iletişim devam ettirilmelidir. Eğer anne ya da babanın yeni bir ilişkisi söz konusuysa, çocuğa anne/babanın birlikte olduğu partneri ile ilgili sorular sorulmamalı, çocuk arada bırakılmamalıdır.”

    Anneyi ve babayı sıklıkla görmeli

    Çocuğun sağlıklı gelişimi için hem annesi hem de babası ile olan ilişkisini sürdürmesinin önemli olduğunu söyleyen Sevil; “Çocuğun, ebeveynlerden biri tarafından ihmali, istismarı gibi bir durum yoksa, ikisi ile düzenli görüşmeye devam etmelidir. Çocuğun her iki evde de rutin bir düzeni olmalıdır. Eğer çocuk babası ile sadece hafta sonları görüşüyorsa, iki gün sadece eğlenceli aktivitelere ayrılmamalı, hafta içi uygulanan düzenin devamı şeklinde olmalıdır. Aksi durumlarda, anne çocuğun ödevlerine yardımcı olmak, okulla işbirliği kurmak, fiziksel bakımını sağlamak gibi sorumlulukları üstlenirken, baba sadece hafta sonu eğlencelerini, tatilleri üstlenmiş olabiliyor. Anne-babalar, çocukla ilgili konularda bir araya gelip ortak kararlar alabildiklerinde, çocuk boşanma sonrası sürece daha kolay uyum sağlayabilir.” dedi.

    Olumsuz iletişimden uzak tutun

    “Çiftler ayrılmaya karar verdikten sonraki süreç anne, baba ve çocuklardan daha fazlasını kapsayabiliyor. Özellikle bizim kültürümüzde çiftlerin kendi aileleri de sürece dahil olabiliyorlar. Çocuklar anne babalarından olmasa da diğer akrabalardan anne ya da babayı suçlayıcı açıklamalar duyabiliyorlar.” diyen Özden Sevil; bu nedenle çiftlerin diğer aile üyelerinin çocukla iletişimini yakından gözlemlemesi ve gerektiğinde müdahale etmesi gerektiğini söyledi. Ya da süreci yönetebilecek, “onlar senin annen ve baban ve hep öyle olacaklar ve seni hep çok sevecekler” dilini koruyabilecek akrabalardan da destek isteyebileceklerini belirtti.

    Olumlu iletişim kuran kişilerle konuşmalı

    Boşanma sürecinin çiftler için de zorlayıcı bir süreç olduğunu ve anne ve/veya baba için bu süreci yönetmenin kolay olmayabileceğini söyleyen İNDA Çözüm Odaklı Danışmanlık ve Eğitim Merkezi’nden Uzman Klinik Psikolog Özden Sevil; “Bu durumda kendileri bir uzmandan destek alabilirler. Okulla işbirliği yapmak, çocuğun arkadaşlarıyla vakit geçirmesini sağlamak, çocukla olumlu iletişimi olan aile üyelerini devreye sokmak da önemli koruyucu faktörlerdir.” dedi.

  • Çiftler ne zaman boşanıyor?

    Çiftler ne zaman boşanıyor?

    Boşanan çiftlerin yüzde 40’ı evliliklerinin ilk beş senesinde, yüzde 24’ü ise 16. senenin ardından eşleriyle yollarını ayırdı

    Hukuk ve Hayat Derneği, geçen yıl yurt genelindeki boşanmaların nedenlerini, boşanan çiftlerin özelliklerini TÜİK’in boşanma verilerine göre değerlendirdi. Buna göre, 2011’de 592 bin 775 çift evlenirken, 120 bin 117 boşanma gerçekleşti.

    Boşanma davalarının yüzde 29,1’i iki aydan az sürdü. Yüzde 24,9’u 2-4 ay, yüzde 17,1’i 5-8 ay sürerken yüzde 5’i 25-35 ay, yüzde 3’ü ise 36 aydan fazla zaman aldı.

    Çiftlerin yüzde 40’ı ilk 5 sene içinde boşandı. Bir yıldan az süre evli kalanlar, boşananlar arasında yüzde 3,6’yı oluştururken çiftlerin yüzde 9,1’i ilk yılda, yüzde 7,7’si ikinci yılda, yüzde 7,3’ü üçüncü yılda, yüzde 6,7’si dördüncü yılda, yüzde 5,9’u ise beşinci yılda evliliklerini sonlandırdı. Evliliklerinin 6-10’uncu yılı arasında boşananlar yüzde 20,6 olurken yüzde 24,1’i evliliklerinin 16. yılından sonra eşlerinden ayrıldı.

    NEDEN GEÇİMSİZLİK

    Çiftlerin boşanma nedenlerinin büyük bölümünü “geçimsizlik” oluşturdu. Çiftlerin yüzde 96,7’si bu nedenle evliliklerini sonlandırırken bunu yüzde 2 ile ‘bilinmeyen’ nedenler izledi. 116 bin 153 çiftin boşanma nedenini geçimsizlik oluştururken 85 çift zina, 35 çift cana kast, 288 çift ise terk edilmeleri gerekçesiyle ayrıldı.
    Boşanan çiftlerdeki erkeklerin yüzde 22,1’i 30-34 yaş arasında. 26 bin 499 erkek bu yaşlarda eşlerinden ayrılırken 35-39 yaş arasında boşanan erkeklerin oranı 18,6 oldu. 25-29 yaş arasında boşananların oranı yüzde 15,5, 40-44 yaşlarında boşananların oranı yüzde 14 oldu.

    54 yaşın üzerindeki 10 bin 505 erkek, boşanan hemcinslerinin yüzde 8,7’sini oluşturdu. Kadınların yüzde 20,7’si 30-34 yaşlarında eşlerinden ayrıldı. 25-29 yaşlarında ayrılanların oranı yüzde 20.6, 35-39 yaşlarında boşananların oranı ise yüzde 15,5 olduğu belirtildi.

    BOŞANAN KADINLAR 54 YAŞ ÜSTÜ
    Geçen yıl boşanan kadınların 4 bin 852’sinin yani yüzde 4’ünün 54 yaşının üzerinde olduğu tespit edildi. Boşanan erkeklerin yüzde 27’si, kadınların yüzde 26,2’si lise mezunu çıktı. Boşananlar arasındaki üniversite mezunlarının oranı kadınlarda yüzde 16,3, erkeklerde ise yüzde 15,4 oldu.
    Boşanan kadınların yüzde 2’si okuma yazma bilmeyen, yüzde 3,3’ü ise ilkokul eğitimini terk eden kadınlardan oluştu. Erkeklerde ise boşananların binde 7’si okuma yazmaya bilmeyen, yüzde 1,7’si ise ilkokul eğitimini terk edenlerden oldu.

    Hukuk ve Hayat Derneği Başkanı Mehmet Kasap rakamların üzerindeki çalışmaların ardından boşanmaların nedenlerini ve çiftlerin özelliklerini daha net görme şansı yakaladıklarını belirtti. Boşanan çift sayısının üzüntü verici boyutlara ulaştığını söyleyen Kasap, “Boşanma davalarının beşte birinin ilk iki ayda sonuçlanması anlaşmalı boşanmaların daha sık yaşandığını gösteriyor” dedi.

    ÇÖZÜM GETİRİLECEK
    Ayrılan eşlerin büyük çoğunluğunun evliliklerinin ilk beş yılı içinde olduğuna dikkati çeken Kasap, şunları kaydetti: “Ayrıca açılan davaların kaçının yargılanma safhasına geçilmeden takipsiz bırakılmak suretiyle düşürüldüğüne dair istatistiklere ulaşmaya çalışıyoruz. Yine mahkeme tarafından hükmedilen nafakaların tahsil edilme oranlarına ulaşmak istiyoruz. Bu rakamlara ulaştığımızda çalışmamız daha da anlam kazanacak. Dernek olarak bu çalışmamızın paralelinde boşanma davalarında görülen sıkıntılarla ilgili anket çalışması da yürütüyoruz. Özellikle çocukların şahit olarak mahkeme salonlarında dinlenmesi ve nafaka konularında ciddi sıkıntılar olduğunu düşünüyoruz. Bu sıkıntılarla ilgili çözüm önerilerimiz de olacak.”

     

    Boşanmayı önleyen bilimsel formül

     

  • Anlaşmalı Boşanma için Dilekçe Örneği

    Anlaşmalı Boşanma için Dilekçe Örneği

    Anlaşmalı Boşanma için Dilekçe örneği
    Anlaşmalı Boşanma Dilekçesi

    AİLE MAHKEMESİ BAŞKANLIĞINA
    ÜSKÜDAR

    DAVACI_______:…………. Adres

    DAVALI_______ :…………Adres

    DAVA KONUSU_:Şiddetli geçimsizlik nedeni ile Anlaşmalı boşanma talep ve davası.

    DAVA TARİHİ:../…/…

    İZAHI :
    1-Davacı (İsim) ile davalı eşi(İsim) ../../….tarihinden beri evli bulunmaktadır.
    2-Ancak eşler evlendikleri günden bu güne kadar birbirine uyum sağlayamamışmüşterek hayat çekilmez hale gelmiştir. Bu nedenle bir arada yaşayarak evlilik birliğini devam ettirmeleri mümkün görünmemektedir.
    3- Davalı eş#8217;de boşanmayı kabül etmektedir.Eşler arasında ../../….tarihli bir protokol yapılarak mali sonuçları hakkında anlaşmaya varılmıştır.
    Bu protokol dilekçemize ekli bulunmaktadır.Bu itibar ile Medeni Kanunumuzun ilgili maddesi uyarınca tarafların anlaşmalı boşanmalarını talep etmek zaruretimiz hasıl olmuştur.

    SONUÇ VE İSTEK :
    Davalı eş#8217;de boşanmayı kabül ettiğinden ../../….tarihli prokol de göz önünde tutularak tarafların boşanmalarına
    Duruşma gününün tarafımıza bildirilmesine dair iş bu dilekçemin kabulünü arz ve talep ederiz. …/…./2006

    DAVALI DAVACI

    2. dilekçe……………………………………. …………………………………

    AİLE MAHKEMESİ BAŞKANLIĞINA ÜMRANİYE
    BOŞANMA PROTOKOLÜ

    TARİH :

    DAVACI: İsim ve adres
    DAVALI: isim ve adres
    HÜKÜMLER :
    1- BOŞANMA HUSUSU : Her iki taraf da karşılıklı olarak boşanmayı kabul etmişlerdir. Evlilik birliğinin sona erdirilmesi konusunda her iki taraf da mutabıktırlar.
    2- NAFAKA VE TAZMİNAT HUSUSU: Tarafların karşılıklı olarak Nafaka ve tazminat talebi yoktur. Bu husustaki taleplerden bu dosya için ve ileriye yönelik olarak açılacak olan davalardan vazgeçmişlerdir.
    3- EŞYALAR HUSUSU: Taraflar tüm ev eşyaları ve zihnet (altıntakılar) konusunda da anlaşmışlardır ve paylaşmışlardır.Karşılıklı birbirlerinden eşyalar ve takılar konusunda hiçbir talepleri yoktur. 4- MAHKEME MASRAFLARI KONUSU : Taraflar karşılıklı olarak birbirlerinden mahkeme masrafları ve ücretler ile ilgili ücret talep etmeyeceklerdir. Tüm masraflar ortak pay edilecektir.

    SONUÇ : Yukarıda açıklanan tüm hususlar üzerinde taraflar mutabakata varmış olup işbu protokol mahkeme dosyasına sunulmak üzere karşılıklı teati sonucu tanzim ve imza olunmuştur.

    DAVACI DAVALI

     

    Şiddetli Geçimsizlik Boşanma Dilekçesi Örneği

  • Boşanmaların Faturasını Çocuklar Ödüyor!

    Boşanmaların Faturasını Çocuklar Ödüyor!

    Anne baba ayrılığının çocuğun gelişimine en az şekilde yansıması için neler yapmalı, nelere dikkat etmeli?

    ABD’de yapılan bir araştırmada, boşanmış anne ve babanın çocuklarının, matematik derslerinde ve sosyal becerilerde sınıf arkadaşlarının gerisinde kaldığı tespit edildi. Bu da gösteriyor ki boşanmalar çocuk başarısını doğrudan etkiliyor.

    Boşanmaların yükünü en fazla çocuklar çekiyor. Çünkü çocuk genellikle boşanmadan dolayı kendisini suçlu hissediyor. Hal böyle olunca çocuk daha o yaşta yaşayabileceği en büyük travmaya maruz kalıyor.

    Suçluluk hissi yaşıyorlar

    Uzmanlar, boşanma sürecinde çocuğun suçluluk hissi yaşamaması, dolayısıyla herhangi bir travmaya maruz kalmaması için, “Her şey yetişkin biriyle konuşuluyor gibi çocuğa anlatılmalı” uyarısında bulundu.

    İlgiyi eksik etmeyin!

    Çocukların fiziksel ve psikolojik gelişimini en iyi ailesinin içinde tamamladığına dikkat çeken Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan, çocukların hem anne hem de babanın ilgisine, sevgisine, şefkatine muhtaç birer varlık olduklarını söyledi. Çocuğun ruhsal ve zihinsel açıdan sağlıklı olmasının en başta gelen şartlarından birinin, kişiliğinin ideal bir aile tarafından yoğrulması olduğuna vurgu yapan Tarhan, günümüzde birçok çocuk ailesi yıkıldığı için gelişimini tamamlayamadığuna dikkat çekti.

    Boşanmanın yükü çocukların omzunda

    Boşanmanın, çocuğun hiç istemediği fakat kaçınılmaz olarak sonuçlarına katlanmak zorunda kaldığı bir durum olduğunu ifade eden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, boşanan eşlerin yeterince sorumlu davranmadıkları takdirde çocukta uyum ve davranış sorunlarına neden olabileceğini dile getirdi. Tarhan, boşanmanın yükünü en fazla çocukların çektiğini de sözlerine ekledi.

    Sorunları çocuğa yansıtmayın!

    Boşanmaya çocuğun penceresinden bakan Rektör Tarhan, çocukların boşanmadan genellikle kendilerini suçlu hissettiğini belirtti. Çocukların, anne ve babasının kendisi yüzünden anlaşamadığını, onun yüzünden boşandıklarını zannettiğini vurgulayan Tarhan, anne ve babanın aralarındaki sorunları çocuğa yansıtmaktan özenle kaçınmaları gerektiğini de dile getirdi. Tarhan boşanmanın çocuğun travma yaşamasına neden olabileceğini vurguluyor.

    “Anne babası boşanan bir çocuk zaten o yaşta yaşayabileceği en büyük travmalardan birini yaşamaktadır. Boşanma öncesinde devamlı didişen anne baba, çocuğu depresyona iten bir sebeptir. Aileler boşanma öncesinde ve sonrasında aralarındaki sorunları çocuklarına asla yansıtmamalıdır.”

    Anne ve baba olduğunuzu bir an bile unutmayın

    Boşanan ailelerde çocukluk depresyonlarına çok sık rastlandığına dikkat çeken Prof. Dr. Nevzat Tarhan, çocukların küçük yaşta olsalar bile sorunları hissettiklerini söyledi.

    “Çocuk çok küçük bile olsa çevresinde olan biteni takip etmekte, sorunları hissetmektedir. Sorunları hisseden çocuk sıkıntısını söz diliyle anlatamadığı için bunu farklı şekillerde dışarıya yansıtır. Bu durum tırnak yeme, altını ıslatma şeklinde ortaya çıkabilir. Çocukta psikosomatik hastalıklar gözlenebilir; sık sık hasta olur, kusar, bağırsakları bozulur. Evden, okuldan kaçma, kendisine ait olmayan şeyleri alma, uyuşturucuya yönelme gibi durumlar yaşanabilir. Yıkılan ailelerde çocukluk depresyonlarına da çok sık rastlıyoruz. Aileler ne yapıp edip çocuğun kendisini boşanmanın sorumlusu olarak görmesini engellemeli ve çocuğun psikolojik ihtiyaçlarını karşılamaya özen göstermelidir. Anne baba ayrılsa da annelikten ve babalıktan istifa etmemelidir.”

    Boşanma çocuğa nasıl anlatılmalı?

    Boşanmanın çocuktan saklanılacak bir durum olmadığını vurgulayan Tarhan, durumun çocuğa anlatılması gerektiğini kaydetti. Tarhan;

    “Ebeveyn çocuk ilişkisinde temel bir ilkemiz vardır: Çocuğu büyük insan yerine koyup ona olan biteni anlayabileceği bir dille anlatmak, fakat karşılığında büyük bir insan gibi tepki vermeyebileceğini kabul edip sabırlı ve anlayışlı olmak. Bu ilke çocuk için aşılması zor bir engel olan anne baba ayrılığında da uygulanmalıdır. Anne babalar ne yapıp edip çocuğu kendi aralarındaki sorunlardan uzak tutmalı, kaldıramayacağı sorunları çocuğa yansıtmamalıdır. Boşanma çocuktan saklanılamayacak bir durumdur. Sorunları çocuğa yansıtmamak için olan biteni ondan saklamak çözüm değildir. Çocuk zaten ailesinde yaşananları takip edecek, anne baba onu bu konudan haberdar etmezse olayları zihninin elverdiği ölçüde yorumlayacaktır.

    Çocuğun yaşananları doğru algılaması için olayı ona bizim anlatmamız faydalı olacaktır. Aksi halde çocuk zihin kapasitesinin üstünde olan bu durumu yanlış anlar ve büyük bir ihtimalle suçu kendisinde arar.”

    Verdiğiniz mesajlar çok önemli

    Tarhan bu süreçte seçilecek dilin de önemin vurgu yaptı. “Anne ve baba boşanma durumunu çocuğa anlatırken çok açık ve net bir dil kullanmalıdırlar. Ebeveynler çocuğa yaklaşırken şöyle bir tutum sergileyebilirler: ‘Biz senin üzüleceğini, bir müddet mutsuz olacağını biliyoruz. Bir süre bu duruma katlanman gerekiyor ama senin bu durumla ilgili hiçbir suçun ve sorumluluğun yok. Bu tamamen bizden kaynaklanan bir olay.’ Anne baba çocuğa bu mesajı verebilirse çocuk bu durumdan en az zararla çıkmış olur.”

  • Şiddetli Geçimsizlik Boşanma Dilekçesi Örneği

    Şiddetli Geçimsizlik Boşanma Dilekçesi Örneği

    ŞİDDETLİ GEÇİMSİZLİK NEDENİYLE BOŞANMA DAVASI

    GENEL BİLGİLER

    • Dava eşlerden birinin yerleşim yeri veya davadan önce son defa altı aydan beri birlikte oturdukları yer aile mahkemesinde açılır.
    • Evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerden her biri boşanma davası açabilir.
    • Evlilik en az bir yıl sürmüş ise, eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi halinde, evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır. Bu halde boşanma kararı verilebilmesi için, hakimin tarafları bizzat dinleyerek iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi ve boşanmanın mali sonuçları ile çocukların durumu hususunda taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulması şarttır. Hakim, tarafların ve çocukların menfaatlerini göz önünde tutarak bu anlaşmada gerekli gördüğü değişiklikleri yapabilir. Bu değişikliklerin taraflarca da kabulü halinde boşanmaya hükmolunur. Bu halde tarafların ikrarlarının hakimi bağlamayacağı hükmü uygulanmaz.
    • Boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten başlayarak üç yıl geçmesi halinde, her ne sebeple olursa olsun ortak hayat yeniden kurulamamışsa evlilik birliği temelden sarsılmış sayılır ve eşlerden birinin istemi üzerine boşanmaya karar verilir.
    • Boşanma davası açmaya hakkı olan eş, dilerse boşanma, dilerse ayrılık isteyebilir.
    • Boşanmaya hükmedilebilmesi için geçimsizlik veya anlaşmazlığın evlilik birliğini temelinden sarsacak derecede ciddi ve şiddetli olması gerekir.
    • Ortak hayatın eşlerden sadece biri için çekilmez hale gelmiş olması yeterlidir.
    • Davacı eşin evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında davalı eşe nazaran daha fazla kusurlu olduğu kanıtlanırsa dava reddedilir. Hakim kusur konusunda takdir yetkisini kullanarak karar verir.
    • Boşanmayı isteyebilmek için tamamen kusursuz ya da az kusurlu olmaya gerek olmayıp daha fazla kusurlu bulunan tarafın dahi dava hakkı bulunmakla beraber, boşanmaya karar verilebilmesi için davalının az da olsa kusurunun varlığı ve bunun belirlenmesi kaçınılmazdır.
    • Boşanmada yargılama, aşağıdaki kurallar saklı kalmak üzere Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununa tabidir:

    1. Hakim, boşanma veya ayrılık davasının dayandığı olguların varlığına vicdanen kanaat getirmedikçe, bunları ispatlanmış sayamaz.
    2. Hakim, bu olgular hakkında gerek resen, gerek istem üzerine taraflara yemin öneremez.
    3. Tarafların bu konudaki her türlü ikrarları hakimi bağlamaz.
    4. Hakim, kanıtları serbestçe takdir eder.
    5. Boşanma veya ayrılığın fer’i sonuçlarına ilişkin anlaşmalar, hakim tarafından onaylanmadıkça geçerli olmaz.
    6. Hakim, taraflardan birinin istemi üzerine duruşmanın gizli yapılmasına karar verebilir.

     

    Şiddetli Geçimsizlik Boşanma Dilekçesi Örneği

    ……..AİLE MAHKEMESİ SAYIN HAKİMLİĞİNE
    …………….

    DAVACI :
    VEKİLİ :

    DAVALI :

    DAVA KONUSU :

    1) Şiddetli Geçimsizlik Nedeniyle Tarafların Boşanmalarına;

    2) Müşterek çocuğun velayetinin Müvekkile verilmesine;

    3)Müvekkilin yanında olan müşterek çocuğu için 500,00 TL TEDBİR NAFAKASI olarak, kararın kesinleşme sonrası için ise her ay iştirak nafakası olarak davalıdan tahsiline;

    4) Müvekkile için, davalı aleyhine 40.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesi istemidir.

    AÇIKLAMALAR :

    1. Taraflar, …./…./……… tarihinde evlilik yapmışlardır. Bu birlikteliklerinden …….. isimli çocukları olmuştur.

    2. Müvekkil, bir eş olarak üzerine düşen tüm sorumlulukları yerine getirmesine rağmen, evlilik sonrası davalının müvekkile karşı olumsuz kişiliği ortaya çıkmıştır. Kültür farklılığı, mizaç uyumsuzluğu baş göstermiştir. Davalı asabi ve geçimsiz bir kişiliği vardır. En küçük sorunları bile büyütmüş, kavga ve tartışma ortamı yaratmaya başlamıştır. Müvekkile karlı hiçbir saygı göstermemiş, müvekkilin kişiliğine ve saygınlığına karşı ağza alınmayacak küfür ve hakaretlerde bulunmuştur. Bu tür küfür ve hakaretlere toplum içerisinde de sürdürmüştür. Davalının müvekkile hakaret ettiğini bir çok kişi duymuştur.

    3. Davalı bu hareketlerini yalnızca müvekkile karşı değil, müvekkilin dost ve akrabalarına karşı da sürdürmüş, onlara karşı tavır takınmıştır, müvekkili toplum içinde rencide ve küçük düşürmüştür.

    4. Müvekkili zor durumda bırakması, çocuğa ve kendisine karşı ilgisizliği hatta çocuğun kirli hazır bezlerini bazen çöpe atmaktan bile imtina ederek yatak odasında bir köşeye atması… İşi olmadığı halde bazen eve geç saatlerde gelmesi, birkaç kez eve uğramaması ve nerede olduğu konusunda bilgi dahi vermemesi, yatakta dahi cinsel anlamda müvekkile olumlu yanıtlar vermemeye başlaması, bu ve benzeri nedenlere rağmen evlilik birliğini çevrenin telkiniyle ve ileride düzelir umuduyla devam ettirme sabrını müvekkil göstermeye çalışmıştır.

    5. Davalı, en son olarak kişisel eşyalarını da alarak müşterek konutu terk etmiş ve anne– babasının evine gitmiştir. Araya giren dost ve akrabaların teşebbüslerine rağmen müşterek konuta dönmemiştir.

    6. Davalı evliliği süresince müşterek çocukla ilgilenmemiştir. Evi terk ederken de müşterek çocuğu komşuya bırakmıştır. Çocuğun velayetinin müvekkile verilmesi, çocuğun yararına olacaktır.

    7. Küçüğün bakım, iaşe, giyim ve her tür gideri için davalının da katkı sunması gerektiği yasa gereğidir. Müvekkilin yanında olan müşterek çocukları ……. için 350,00 YTL TEDBİR NAFAKASI olarak, kararın kesinleşme sonrası için ise her ay iştirak nafakası olarak davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ediyoruz.

    8. Müvekkil davalı ile evlenirken büyük bir mutluluk duyarak evlenmiş, eşine büyük bir değer vermiş ve evliliğinin bir ömür boyu mutlu ve huzurlu bir biçimde süreceği inancı ve hayalini beslemiştir. Ancak davalının yapmış olduğu olumsuz hareketler, müvekkilin hakaretlere maruz kalması ve toplum içersinde küçük düşürülmesi, müvekkilin tüm gayretlerine karşın davalının habersiz ve sebepsiz olarak evi terki, müvekkilde büyük bir hayal kırıklığına neden olmuş, müvekkil üzüntü içinde psikolojik çöküntüye girmiştir. Davalı tarafından oluşturulan ve müvekkilde oluşan manevi keder, üzüntü, moral bozukluğunu kısmen de hafifletmesi amacıyla tamamen kusurlu olan davalıdan 20.000,00 YTL manevi tazminat talep etme zorunluluğu hasıl olmuştur.

    HUKUKİ NEDENLER : İlgili mevzuat hükümleri
    DELİLLER : Nüfus kayıtları, Tarafların sosyal ve ekonomik durumlarının araştırılması, Tanık beyanları ve her tür kanıt.

    SONUÇ : Açıklanan nedenler, göz önüne alınacak ve oluşacak durumlar ışığında ;

    1) Müvekkilin evlilik birliğini devam ettirme durum ve ihtimali kalmadığından Şiddetli Geçimsizlik Nedeniyle Tarafların BOŞANMALARINA;

    2) Müşterek çocuk ………………….’ın velayetinin Müvekkile verilmesine;

    3) Müvekkilin yanında olan müşterek çocukları ……………… için her ay 500,00 TL TEDBİR NAFAKASI olarak, kararın kesinleşme sonrası için ise her ay iştirak nafakası olarak davalıdan tahsiline;

    4) Müvekkil için, davalı aleyhine 40.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesine;

    5) Yargılama giderleriyle, Avukatlık ücretinin dahi davalıya yükletilmesine karar verilmesini davacı vekili olarak talep eder, saygılar sunarım. …/…./……

    Davacı Vekili
    Av………………………..

    Ekler:
    1)Vekaletname
    2) Nüfus kayıtları

     

    Anlaşmalı Boşanma için Dilekçe Örneği

  • Boşanma Sırasında Yaşananlar

    Boşanma Sırasında Yaşananlar

    Boşanma, tıpkı evlilik gibi bir “durum” olarak değerlendirilebilir…

    Boşanma, tıpkı evlilik gibi bir “durum” olarak değerlendirilebilir. Boşanmanın öncesi, sırası ve sonrasında yaşanabilecek olan bazı ortak özellikli duygulardan ve onlara eşlik eden davranışlardan söz etmek de mümkündür. Bu uzun sürecin herhangi bir diliminde bir uzmana başvurulması, bu durumun daha kolay şekilde atlatılmasına yardımcı olacaktır. Psikolog Murat Dokur anlatıyor…

    Boşanma öncesi dönem

    Boşanma öncesi dönem, düşünme dönemidir. Bu dönemde, tatsız olan gerçeğin fark edilmesi söz konusudur. Önce tatminsizlik, hoşnutsuzluk, eşe ve ilişkiye yabancılaşma görülebilirken; sonrasında yoğun korku, çok büyük acı/keder, şok, boşluk, kaos, yetersizlik ve düşük benlik değerinin deneyimlenmesi olasıdır.

    Bu duygularla baş ederken, ortaya bazı davranış özellikleri çıkabilir. Partnerle yüzleşmek, tartışmak/münakaşa etmek, terapi arayışına geçmek, inkar, fiziksel ve duygusal olarak içe kapanmak, her şey yolundaymış gibi yapmak ve sevecenliği geri kazanmaya çalışmak bu davranışlardan bazılarıdır. Bu dönemde çiftlerin bilmesi gereken en önemli şey; boşanabilmeleri için önce ilişkilerinin düzelmesi gerektiğidir. Çatışma devam ettiği sürece, boşanma zor ve sancılı olacaktır.

    Boşanma sırası dönem

    Boşanma sırası dönem, mahkeme dönemidir. Eşlerden biri ya da her ikisi depresyona girebilir; kızgınlık, ümitsizlik hissedebilirler, kendilerine acıyabilir, yoğun öfke, üzüntü ve yalnızlık hissedebilirler. Bu duyguların ardından bir yas tutma ve rahatlama sürecine geçilir. Bu dönemde çiftlerin pazarlık etmeleri, çatışmaya girmeleri, birbirlerini tehdit etmeleri, hatta bazen intihara teşebbüs etmeleri söz konusu olabilir.

    Eşler artık fiziksel olarak ayrılmaktadırlar ve boşanma işlemleri kanuni olarak başlatılmaktadır. Buna paralel olarak ekonomik düzenlemeler yapılır ve akraba ile arkadaşlara durum açıklanır. Bu dönemde özellikle ailelerle temasta, boşanma konusunun en az şekilde gündeme gelmesi ve eğer olmuyorsa, temasın azaltılması ve daha sessiz yaşanabilmesi kıymetli olacaktır.

    Boşanma sonrası dönem

    Boşanma sonrası dönemde dengenin yeniden kurulması söz konusudur. Bu dönemde kişilerin daha iyimser, kararlı, coşkulu, meraklı oldukları gözlenebilir. Bazen pişmanlıklar ortaya çıkabilir. Ancak sonra durumun kabullenilmesiyle birlikte kendine güven artar, benlik değeri yeniden yükselir, bütünlük hissine ulaşılır ve bağımsızlık duygusu deneyimlenir.

    Boşanmanın sona erdiği bu dönemde; yeni arkadaşlarla görüşülmeye başlanabilir, yeni bir yaşam biçiminin ve çocuklar için günlük bir rutinin oturtulması ile kimliğin yeniden sentezlenmesi söz konusu olur. Boşanmanın psikolojik açıdan da tamamlanmasıyla birlikte, yeni bir sevgi nesnesine yönelinir ve yeni yaşam biçiminde ve yeni arkadaşlarla rahat olmaya doğru geçilir. Yine bu dönemde, çocukların, boşanmayı kabul etmelerine yardımcı olmak söz konusudur. Boşandıktan sonra; eşlerin, mümkünse zorunlu olmadıkça aynı ortamda bulunmamaları ve aynı arkadaş gruplarında ve/veya sosyal ortamda bulunmamaları tercih olunur. Çocuklarla ilgili olarak da, bir uzmana başvurulması yararlı ve kolaylaştırıcı olacaktır.

  • Boşanma Davası Nasıl Açılıyor ?

    Boşanma Davası Nasıl Açılıyor ?

    İşte boşanma davası hakkında bilmek istediğiniz, size gerekli olan bütün bilgiler. Hiç birimiz boşanmak için evlenmiyoruz ama maalesef hayat bu…

    Hiç birimiz eşimizden boşanmak istemeyiz. Ama hayat bu işte. Boşanmak zorunda kalabiliriz. Boşanma kararını verme sürecini atlatıp, boşanmaya karar verdiğimizde bizi diğer zor yol bekler. Boşanma yolu zor bir yol. Boşanmada sizi neler bekliyor ?

    Eşlerden biri kabul etmese de boşanma gerçekleşebilir mi?

    Türk hukukunda iki tip boşanma şekli vardır: Anlaşmalı boşanma ve çekişmeli boşanma.

    Anlaşmalı boşanmada her iki taraf da boşanmayı arzular. Mali konular, çocukların velayeti, mal paylaşımı konularında bir anlaşma metni vardır. Hakimin buna müdahale etme şansı olsa da, her iki taraf da müdahale edilen hususları benimser ve onaylarsa anlaşmalı boşanma gerçekleşir.

    Çekişmeli boşanmada ise taraflardan biri boşanmayı ister, diğeri istemez. Bu durumda davayı açan davacı taraf artık evlilik birliğinin çekilmez bir hale geldiğini ispat etmekle mükelleftir. Mahkemenin de buna kanaat getirmesi şarttır.

    Taraflardan birinin boşanmayı istemediği hallerde delillerin toplanma ve davanın ispatlanma süreci Türkiye’deki hukuk sisteminin ve adliyelerin yoğunluğundan dolayı uzar. Bunun en önemli sebebi, özellikle büyük şehirlerde duruşmanın kısa ararlıklarla değil, iki-üç ay gibi uzun aralıklarla verilmesidir.

    Zina nedeniyle boşanma davası nasıl açılır?
    Evlilik birliği içinde kanunun ve toplumun taraflara yüklediği en önemli yükümlülüklerden biri eşlerin birbirine sadakatidir. Kadın ya da erkeğin üçüncü bir kişiyle kuracağı ilişki hukuken zina anlamına gelir. Taraflardan birinin zinası halinde, diğer tarafın bu sebebe dayanarak boşanma davası açma hakkı vardır.

    Zinaya dayalı boşanma davaları, bu durumu öğrenme tarihinden itibaren altı ay ve her halükarda beş yıllık bir zamanaşımı süresine tabidir. Yani aldatıldığını öğrenen eşin, öğrenme tarihinden itibaren en geç altı ay içinde mahkemeye dava açması halinde zamanaşımını süresi kesilmiş olur.

    Zina nasıl ispatlanır?
    Zina için çeşitli ispat yolları vardır. Teknolojik imkanlardan faydalanarak, msn kayıtları, sosyal siteler, fotoğraflar, bilgisayar kayıtları, tanık gibi delillerle zina ispatlanabilir. En önemlisi, mahkemenin zinanın gerçekliğine kanaat getirmesidir.

    Zina için suçüstü hali yapılamaz. Çünkü zina TCK’da suç olmaktan çıkarılmıştır. Ama zinanın ispatı için birkaç tanıkla birlikte zinanın gerçekleştiği yere gidilmesi, bunun gerekirse kolluk kuvvetleriyle de desteklenmesi halinde zina ispatlanabilir.

    Ancak kolluk kuvvetleri, sadece zinadan dolayı oraya gelmeyeceklerdir. Bu itibarla gerçekleşen başka bir fiili durumda eğer kolluk kuvvetleri de duruma şahit olursa tanık olarak dinlenebilirler.

    Boşanma sebebi mahkemede nasıl ispatlanır?
    Açılan davanın niteliği ve sebebine göre çeşitli delilerle ispatlanabilir. Önemli olan, boşanma davasında dayanılan sebebin varlığıdır. Örneğin, zina sebebiyle açılan bir boşanma davasında fotoğraf, tanık ve bilgisayar kanıtları gibi çeşitli delillerle bu davalar ispatlanabilir.

    Mahkeme hakiminin delillerin gerçekliğine kanaat getirmesi gerekir. Bu nedenle delillerin inandırıcı olması zaruridir.

    Tarafların ikrarı ya da yemin teklifi mahkeme açısından bağlayıcı değildir. Yemin, sadece hukuk davalarında bir delil olarak kabul edilir, boşanma davalarında yemin deliline başvurulamaz.

    İkrar (bildirme) da başlı başına yeterli değildir. Boşanma davaları aile kavramının kutsallığına dayandığı için, hakime direkt müdahale imkanı tanınan davalardandır. Hakimin, evliliğin taraflar için bir faydası kalmadığına kanaat getirmesi gerekir. Yeterli delille ispatlanamazsa, hakim sadece tarafların beyanları üzerine boşanmaya karar veremez.

    Terk eden eşe nasıl boşanma davası açılır?
    Türk Medeni Kanununa göre terk, boşanma sebeplerinden biridir. Terk eden taraf altı ay içinde ortak ikametgaha dönmediyse, diğer tarafın dava açma hakkı vardır. Bu, niteliği itibarıyla bir dava değildir. İhtar davası olarak geçse de önemli olan diğer tarafa yapılacak terk ihtarıdır. Bu ihtarın yapılacağı herhangi bir adres bulunmaması durumunda, ilanen de olsa mutlaka bu ihtarın karşı tarafa ulaştırılması gerekir.

    İki aylık süre içinde müşterek ikametgaha dönülmesi, anahtarın nerede bulunduğu, yol gideri yatırıldıysa nereden temin edileceği gibi hususların ihtarda mutlaka bulunması gerekir. Terk eden eş ihtara rağmen dönmezse, diğer tarafa terk sebebiyle haklı bir dava açma sonucu doğar.

    Önemli olan kişinin terke zorlanmış olup olmadığı ve dönmemesi için herhangi bir sebebin bulunup bulunmadığıdır. Herhangi bir sebebe dayanmayan ve bu itibarla ihtara cevap vermeyerek ortak ikametgaha dönmeyen kişi kusurlu sayılır ve dava sonucu boşanma gerçekleşir.

    Boşanma davalarında kimler şahit olarak dinlenebilir?
    Ailenin yakınları, komşular, arkadaşlar ya da hiç tanımadıkları ama birebir olaylara şahit olan kişiler tanıklık yapabilirler. Önemli olan tanığın doğru beyan vermesidir.

    Boşanma davasında çocukların şahitliği kabul edilir mi?
    Çocuklar da şahit olarak dinlenebilir. Ancak çocuğun idrak çağı denilen yaşa ulaşmış olması gerekir. Yasa koyucu bunun için herhangi bir yaş sınırı belirtmemiştir. Ancak uygulamada 12 ve üzeri çocukların dinlendiğini görüyoruz.

    Mahkeme çocuklara boşanma davasına sebep olan olaylarla ilgili bilgi ve tanıklıklarını soracaktır. Örneğin, zinaya dair boşama davası açılıyorsa ve çocukların şahit olduğu bir olay varsa, telefon konuşmalarına tanıklık etmişse, çocuklar tanık olarak ifade verebilir.

    10 yaşından küçük çocukların tanık olarak dinlendiklerine pek rastlanmaz. Bunun nedeni hem ebeveyn baskısına daha kolay maruz kalmaları hem hayal dünyalarının daha gelişmiş olması nedeniyle olayları çarpıtabilme ihtimalleri hem de kendilerini ifade etmede zorlanmalarıdır.

    Boşanma kararı çocuğa nasıl açıklanır? Fikir almak için yazımıza tıklayın.

    Evlilik birliğinin temelinden sarsılması ne demektir?
    Kanunda sayılan zina, akıl hastalığı, hayata kast, terk, kötü muamele gibi hallerin dışında eşler arasında yaşanan diğer tüm problemler taraflar açısından evlilik birliğini çekilmez hale getiriyorsa, buna “evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle boşanma” diyebiliriz.

    Her iki tarafın yetişme ortamları, sosyal çevreleri, aile hayatları gibi ya da ayyaşlık, züppelik, cinsel uyumsuzluk, zührevi hastalıklar gibi kişiye özel durumlarını bu çerçevede değerlendirebiliriz.

    Bu temel sebeplerden birinin varlığı halinde, evlilik birliği çekilmez bir haldeyse ya da toplum ve bireyler için herhangi bir fayda kalmadıysa hakim boşanmaya hükmedebilir.

    Şiddet gördüğü için boşanmak isteyenler nasıl dava açmalı?
    Hukuk sistemimizde eşlerin birbirine karşı insanca davranması gerekliliği üzerine kurulmuş bir boşanma sebebi mevcuttur. Taraflardan birinin diğer tarafın hayatına kast etmesi, özel olarak düzenlenmiş bir boşanma sebebidir.

    Hayata kast etmede anlaşılması gereken, eşlerden birinin diğerini öldürmeye teşebbüs aşamasında kalan bir eyleminin olmasıdır. Bunun ispatı için tek yol, yapılmış olan bir savcılık şikayeti ya da akabinde açılmış bir ceza davasıdır.

    Taraflardan biri diğerinin canına kast etmese de kötü davranışı neticesinde şiddet uygulaması da boşanma sebebidir. Kötü muamele boşanma sebebidir, ancak cana kast sayılmaz. Kötü muamele; savcılık şikayeti, alınacak doktor raporu ve tanık ifadeleri ile ispat edilebilir.

    Akıl hastalığı boşanma sebebi sayılabilir mi?
    Akıl hastalığının boşanma sebebi sayılabilmesi için birden fazla şartın bir araya gelmesi gerekir. En önemlisi akıl hastalığı olan eşin, diğer eş için evlilik birliğini çekilmez hale getirmiş olması, hastalığın iyileşemeyecek mahiyette olması ve bunun ispatlanabilir olması gerekir.

    Akıl hastalığı olduğu iddia edilen kişinin doktordan ya da adli tıptan rapor alması şarttır. Bunun için fiili ehliyeti yoksa, bir vasi tayin edilmesi gerekir. Davanın açılacağı yer, eşlerin son altı ay içinde birlikte ikamet ettikleri yerin aile mahkemesidir.

    Evlenmeden önce hastalığın olduğu hallerde, evliliğin butlan (haksızlık) sebebiyle iptali denilen bir dava vardır. Aklı hastalığına dayalı boşlanma davası açılabilmesi için hastalığın evlilik birliği içinde ortaya çıkmış olması ve hastalığın iyileşemeyecek nitelikte olması gerekir. İyileşebilecek türdeyse ve eş tedaviye yanaşmıyor ya da gerekenleri yapmıyorsa diğer tarafın şiddetli geçimsizliğe dayanarak boşanma davası açması mümkündür.

  • Ayrılık Sonrası Yapılması Gerekenler

    Ayrılık Sonrası Yapılması Gerekenler

    Kötü biten ilişkilerin sonunda strese girilmemesi için ne yapılması gerek?

    ASLA ARAMAYIN

    Ne olursa olsun, her zaman başınız dik olmalı. Ayrılıktan sonra bir anlık özlemle sesini duymak için aramak yada özlediğinizi belirtmek için asla aramayın. Bir süre zarfında sessiz kalmayı tercih edin. Siz ne kadar kendinize güvenirseniz o kadar çekici olursunuz. Çaresiz bir kadın asla çekici değildir.

    SERT ARKADAŞLARINIZLA GÖRÜŞÜN

    Eski sevgilinizi çok özlediğiniz bir anda sizin üzüldüğünüzü gören bir arkadaşınızın bir anlık, sizi onu aramanıza yönelik telkinlerine karşı dikkatli olun. Sizin o an üzüldüğünüzü gören arkadaşınızın size bir an iyilik yapmak için verdiği tavsiye, sizi daha çok üzebilir. Ayrılık döneminde daha sert arkadaşlarınızla görüşmeniz, sizin yararınıza olacaktır.

    ESKİNİN ESKİSİNİ DE ARAMAYIN

    Yenisinden ayrıldıktan sonra eskisine dönmek zaten saçmadır. Unutmayın onlardan da ayrılırken aynı üzüntüyü yaşadınız. Bir anlık boşluğunuzu sizi daha da üzebilir.

    DİNLEDİĞİNİZ ŞARKILARA DİKKAT

    Duygusal şarkı dinlemek için asla bu dönemi seçmeyin. Daha haraketli müziklerle eğlenmeye çalışın. Unutmayın romantik şarkılar her zaman, eskileri hatırlatır ve sizi bunalıma iter.

    TAKİP ETMEYİ BIRAKIN

    Facebook, Twitter gibi sosyal paylaşım sitelerinde, eski sevgilinizin her paylaşımından pay çıkarmayın. Unutmayın; onu her zaman ne yaptı diye kontrol etmek; acınızı daha da artırır. Eğer ben kendime hakim olamıyorum diyenlerden iseniz, yapabileceğiniz en iyi şey hesabınızı kapatmak ya da onu arkadaş listesinden silmek olacaktır.

    AŞK ACISI SONSUZA KADAR SÜRMEZ

    Unutmayın her acı birgün diner. Çoğu zaman insanlar bu acının sonsuza dek kalacağına inanır ama hiç bir aşk acısı sonsuza kadar sürmez. Bunu yapmakla, belki gerçek aşkı elinizden kaçıracaksınız.

    KARŞINIZA İLK ÇIKANLA UNUTMAYA ÇALIŞMAYIN

    Elbette birgün başkasıyla tanışacaksınız ama hemen değil. Tanıştığınız insan belki size uygun olabilir. Ama ayrılık evresinde yeni bir ilişkiye doğru atılan her adım, ayrılık acısını unutmak adına atılmış ise size zarar verecektir. Hiç acelesi yok; kusursuz bir zamanda daha iyi ilişkiler kurabilirsiniz.