Etiket: ayrılık acısı

  • Aşk acısını yenmek için 6 ay yeter

    Aşk acısını yenmek için 6 ay yeter

    Onsuz yaşayamayacağınızı düşündüğünüz kişi gitti ve siz nefes almakta zorlanıyorsunuz. Bu durumu yaşayan ne ilk kişisiniz ne de son… Kendinize zaman tanıyın, acınızla yüzleşin ve yavaş yavaş silinip gitmesine yardım edin.

    Tek bir tanımı yok… Herkes onu farklı yaşıyor, farklı anlatıyor. Kimi onsuz yaşayamıyor, kimi bulamamaktan yakınıyor. Ama bir bulundu mu hayatı alt üst ediyor. Aşktan söz ediyoruz. Geldi mi ayakları yerden kesen, vücudun hormon dengesini alt üst eden aşk, gittiği zaman ise geride derin yaralar bırakıyor. Ne diyordu Demet Sağıroğlu “Arnavut Kaldırımı” şarkısında… “Giden aşklarımın ardından, ağlayamam ben böyle yas tutamam…” Bu sözler, aslında acı çeken bir aşığın telkinlerini yansıtıyor. Terk edilen her aşık yas tutuyor. Öte yandan hayat devam ediyor ve aşk acısının bedenden yavaş yavaş çıkmasına izin vermek gerekiyor. Peki ama nasıl? Avusturya Sen Jorj Hastanesi’nden Uzman Klinik Psikolog Sinem Gül Şahin anlatıyor…
    Aşık olunca bize neler oluyor?
    Aşık olunca vücudumuz bazı hormonlar salgılıyor. Örneğin serotonin hormonu, obsesif kompulsif kişilik bozukluğu olan hastalardaki düzeylere yaklaşıyor. Bu da aşık olduğumuz kişiye sürekli takıntılı hale gelmemize sebep oluyor. Dopamin hormonu salınımı artıyor, uyku ve iştah dengemiz bozuluyor. Bu süreçte, aşkın gözü kördür sözünü doğrularcasına aşık olduğumuz kişideki kusurları görmüyor, o insanı kendimizden bir parça olarak görüyoruz. İlk aşklar genellikle ergenlik döneminde başlıyor ve genellikle ilk aşık olduğumuz insanla evlenmiyoruz. Yani hiç bitmeyecek sanılan aşklar bitiyor, onsuz yaşayamayacağımızı düşündüğümüz insanlardan ayrılabiliyoruz. Bazen de aşk sadece tek taraflı oluyor, karşı tarafın ona duyulan aşktan haberi dahi olmuyor.

    AŞK ACISINI YENMEK İÇİN…
    ● Acele etmeyin; ayrılığın getirdiği acıyı bir süre yaşayacağınızı baştan kabullenin, onu yenmek için kendinize biraz zaman tanıyın.
    ● Acınızın üstünü örtmeye çalışmayın. Bunu yaptıkça yas sürecini ertelediğinizi ve tekrar sağlıklı ilişkilere geçiş aşamasını geciktirdiğinizi unutmayın.
    ● Size onu hatırlatacak uyaranlardan uzak durun. Beraber gittiğiniz mekanlara gitmekten, fotoğraflara bakmaktan, özel şarkılarınızı dinlemekten kaçının.
    ● Size onu hatırlatacak konuşmalardan, programlardan kaçınmaları ve aranızda laf taşımamaları için arkadaşlarınızı da uyarın.
    ● Kendinizi iyi hissetmenizi sağlayacak yeni ilgi alanları bulun.
    ● Yeni ilişkiler kurarak bu acıdan kurtulmaya çalışmayın. Böyle yaparsanız hem kendinizi kandıracağınızı hem de kıyaslama yaparak eskiye daha fazla özlem duyacağınızı bilin.
    ● Konuşmak rahatlatır; ailenizle, arkadaşlarınızla dertleşin ama sizi dinleyenleri bunaltacak kadar abartmayın. Gereğinden fazla onun hakkında konuşmanın hatıraları canlı tutacağını da unutmayın.

     

    BİR DARGIN BİR BARIŞIK
    Ayrılan ve bunun getirdiği acıya dayanamayıp tekrar bir araya gelen, üstelik bunu çok sık yapan çiftler de var. Böyle durumlarda ilişkinin bir kısır döngüye girdiğini belirten Psikolog Şahin, “Böyle bir durumdaki çiftin, çift terapisi alması gerekiyor. Bu ilişkinin ya bitmesi gerekiyordur ancak taraflar bitiremiyordur ya da devam edebilecek bir ilişkidir ancak çözülmesi gereken bir iletişim problemi vardır. Çift terapisi sayesinde sorunlarını çözüp daha mutlu bir ilişki sürdürebilirler ya da sağlıklı bir şekilde ayrılmaya karar verebilirler” diyor.

    Aşk acısı çekmenin kaç yolu var?
    Kişinin yaşı, daha önceki deneyimleri, ayrılış türleri, kişinin baş etme mekanizmasının ne kadar güçlü olduğu gibi faktörler aşk acısı çekmenin şeklini etkiliyor. Örneğin yaşın ilerlemesi acı çekmeye engel olmuyor ama zihin bu acıya aşina olduğu için, “Şu an acı çekiyorum ama biliyorum ki geçecek” diye düşünüyor ve böylece acının üstesinden gelmek kolaylaşıyor. Daha önce böyle bir acıyı deneyimlememiş kişi ise yüreğinde çok daha ağır bir acı hissedebiliyor ve bu hissin hiç geçmeyeceğini düşünebiliyor.
    Takıntılı kişilik özellikleri ağır basan insanlarda ise ayrılıklar çok sorunlu oluyor. Bir de bağımlı ilişki kurmaya daha yatkın olan, partneri olmadan var olamayacağını, ona muhtaç olduğunu düşünen kişilerde ayrılıktan sonraki süreç zorlu geçiyor. Bu kişilik özellikleri bazı insanlarda genetik ve çevresel faktörlere bağlı olarak ortaya çıkarken çoğunlukla da ailenin yetiştirme tarzıyla ilgili oluyor.

    Ayrılıktan sonraki doğal süreç nasıl olmalı?
    Ölüm de dahil olmak üzere tüm ilişki kayıplarında yaşanan bir yas süreci oluyor. Bu sürenin yaklaşık altısekiz ay sürmesini bekliyoruz. Bu dönemde kadın ve erkek davranışları farklılık gösterebiliyor. Yas sürecinde kişinin içinde büyük bir acı, öfke oluşabiliyor. Biraz zaman geçince “Ben zaten istemiyordum, böylesi daha iyi oldu” gibi inkar duyguları öne çıkıyor. Sonrasında ise artık durumun kabullenildiği, hayattan yeniden zevk alınmaya başlandığı, yeni insanlarla tanışmaktan mutlu olunduğu dönem başlıyor. Yas süreci dokuzuncu aya doğru uzamaya başladıysa bunun normal bir durum olmadığı ve kişinin desteğe ihtiyacı olduğu düşünülüyor.

    ACIYI BAZEN BİR UZMAN DİNDİREBİLİR
    Uzman Klinik Psikolog Sinem Gül Şahin, baş etme mekanizmaları yeterince güçlü olmayan kişilerde aşk acısı ile baş etmenin de güç olduğunu belirtiyor ve ekliyor: “Altı ayın sonunda acınız hala taze, günlük yaşantınızdaki işlerinizi yapmanıza engel oluşturuyor, konsantrasyon bozukluğuna sebep oluyor, uyku haliniz artıyor ya da tam tersi uyuyamıyor iseniz kesinlikle bir uzmandan yardım almalısınız” diyor. Aşk acısı bedene de yansıyabiliyor. Mide kasılmaları, sürekli baş ağrıları, uyku düzeninde bozulmalar ve iştah kesilmesi görülebiliyor.

     

    KADIN AĞLIYOR ERKEK ÇAKTIRMIYOR
    Genel tabloya bakıldığında kadınlar yas sürecini ağlayarak geçiriyor. Bu dönemde arkadaşları ve aileleri ile duygularını paylaşmayı tercih eden kadınlar aslında acıyla yüzleşmekte de daha cesur oluyor. Erkekler ise çoğunlukla vurdumduymaz görünmeye çalışıyor, acıyı başka ilişkiler yaşayarak bastırmaya uğraşıyor. Erkeklerin baş ediş tarzları farklı olsa da aslında acıyı onlar da en az kadınlar kadar hissediyor.

    Ah şu oksitosin!
    Eşler arasındaki bağlanmaya etkisi olduğu için aşk hormonu olarak da adlandırılan oksitosin, aşık olunduğunda salgılanıyor ve karşı tarafa bağlılık geliştirilmesine neden oluyor. Ayrılıktan sonra size onu hatırlatacak uyaranlar da bu hormonun salınmasını tetikliyor. Bu nedenle ayrılık sonrası onu hatırlatacak yerlere gitmek, şarkılar dinlemek, sosyal ağlar üzerinden takibe devam etmek aşk acısına hiç iyi gelmiyor.

    Terk eden dik durmalı
    Çok güzel başlayan ilişkiler hiç beklenmedik biçimlerde bitebiliyor. Doğru olan ise karşı tarafın canını acıtmadan ayrılmak… Ayrılıktan sonraki dönemde terk eden kişinin o net duruşunu sergilemeye devam edebilmesi, karşı tarafa umut verecek davranışlardan kaçınması gerekiyor. Sadece arkadaşça yaklaşımlar bile acı çeken için bir umut olabiliyor. Terk edenin, “Hayatımın bir yerinde dursun, pişman olursam geri dönerim” düşüncesi ile acı çekene umut verecek davranışlarda bulunması yas sürecinin uzamasına neden oluyor.

    Arkadaş kalmak mümkün ama…
    Aşkın ilk altı ayında hormon salınımları, duyguları ve beyin fonksiyonları çok farklı ve yoğun oluyor. Bu dönemde yaşanan ayrılıkların ardından arkadaş kalmak zorlaşıyor. İlişkinin ilerleyen yıllarında, o ilk coşkunun geçtiği dönemlerde yaşanan ayrılıklardan sonra arkadaş kalmak ise daha kolay… Taraflardan biri hala aşıksa arkadaş kalmak zorlaşıyor çünkü arkadaşlık sürdükçe “bir gün geri dönecek” umudu hiç bitmiyor.

    DEĞERSİZLİK DUYGUSU YIKICI OLUYOR
    Ayrılıklardan sonra yaşanan en önemli sorunlardan biri de kendini değersiz hissetmek oluyor. Başka birinin verdiği değer ölçüsünde kendini değerli gören kişilerde bu duygu yıkıcı etkiler yaratıyor. Psikolog Sinem Gül Şahin, aile içinde kendine değer verildiğini hisseden kişilerin bu konuda daha şanslı olduğunu belirterek, “Bu nedenle ailede çocuğa ‘Sen sadece sen olduğun için değerlisin, seni sevmemiz için bir şey yapmana gerek yok’ duygusunun aşılanması gerekiyor. Bu mantıkla büyüyen çocuk, ergenlikte de yetişkinlikte de aşk acılarını daha çabuk atlatıyor” diyor.

    Formsanté Dergisi

  • İlişkinizi Nasıl Bitirebilirsiniz?

    İlişkinizi Nasıl Bitirebilirsiniz?

    Ne zaman, nerede ve nasıl yapacağınızı önceden planlayarak ayrılma sürecini daha az acılı atlatabilirsiniz…

    Bazen bir evliliği veya ilişkiyi bitirmek istesek de bunu gerçekleştirmek kolay olmaz. Belki duygularımızdan emin olamıyoruz, belki nihai kararı vermekte güçlük çekiyoruz ve genellikle de nasıl söyleyeceğimizi bilemiyoruz.

    Oysa bu işi ne zaman, nerede ve nasıl yapacağımızı önceden planlayarak ayrılma sürecini daha az acılı atlatabiliriz. İlişkiyi bitirmek için adım adım takip edilecek yollar…

    Karar verin

    İlişinizi bitirmeden önce bunu gerçekten isteyip istemediğinizden emin olun. Neden bitirmek istiyorsunuz? İlişkinizin sizin için artı’larını ve eksi’lerini tartın. Ona karşı olan duygularınız değişmiş olabilir, bunu netleştirin. Kendinize şu soruyu sorun: Onu gerçekten artık sevmiyor muyum? Bu sorunun cevabına göre bazı insanlar ilişkilerine sadece ara verme kararı alırken bazıları da sevgililerine ya da eşlerine geri dönmek isteyebiliyorlar. Ama unutmayın ilişkide bir şeyler o zamana dek kırılmışsa, eskiye dönmek öyle sandığımız kadar kolay olmuyor.

    Yeri ve zamanı seçin

    Ayrılık kararınızı açıklamak için seçeceğiniz yer çok önemli. Kalabalık bir alışveriş merkezi ya da bir kafede olmak belki sizin için sorun olmaz, ama bir de karşınızdaki açısından düşünün. Onun da kendini rahat hissedeceği bir yer seçmelisiniz.

    Zamanlamayı da iyi yapmalısınız. Dar zamanlara sığdırılacak bir mesele değil bu. Bir öğle arası tatili ya da hemen aceleyle bir yere yetişmeniz gereken bir günde değil, hem sizin hem de sevgilinizin bu konuşmaya yeterli zaman ayıracağı bir günü seçmelisiniz.

    Konuşun

    Her şeyi kafanızda yaşıyor, diyalogları kendi içinizden tekrarlıyorsanız sizin için hayat çok zor demektir. Uzun sessizlikler yaşamak, asla işinizi kolaylaştırmaz. Aklınızdakileri söyleyin, karşınızdaki kişi de bulmacayı çözmek zorunda kalmasın.

    Aklınızdan geçenleri, ona karşı olan hislerinizi, ilişkinizdeki terslikleri onu kırmadan ifade edin. Elbette onun konuşmasına da fırsat verin. Diyaloğun kavgaya dönüşmesine izin vermeyin.

    Net olun

    Lafı dolandırmak, emin değilmişsiniz gibi konuşmak, geri dönme ihtimaliniz olacağı izlenimi yaratacağından net olmak önemlidir. Ne de olsa bir şeye karar verdiniz ve artık uygulama aşamasındasınız. Sizin için bu ilişkinin bundan böyle süremeyeceğine ikna olduğunuza göre karşınızdakini de buna ikna etmelisiniz. “Sanırım”la başlayan cümleler kurmaktan kaçının.

    Dürüst olun

    Dürüstlük her zaman en iyi politikadır. İlişkinizi sonlandırma nedenlerinizi açıkça ifade edin. Hiçbir şeyi saklamayın. Ancak, dürüst olacağım derken kinci bir ifadeye de bürünmeyin.

    Partnerinizin elbette pek çok sorusu olacaktır. Onları yanıtlarken kızgın bir tavır takınmayın. Onu suçlayıp kendinizi temize çıkarmak yerine, dürüstçe ayrılığın sebebinin kendiniz olduğunu söyleyebilirsiniz. Bu sizi vicdan azabından da kurtaracaktır.

    Ayrılığın nedenini açıklayın

    Hiçbir ayrılık nedensiz olmaz. “Ayrılıyoruz, çünkü ben öyle istiyorum” mantıklı bir neden değildir. Böyle bir açıklamaya siz nasıl ikna olmazsanız karşınızdakinin de sadece bu açıklamayla yetinemeyeceğini anlamalısınız. Siz hiçbir neden açıklamadan, sürekli geçiştirirseniz, o da sorgulamaya ve bu süreci daha sancılı hale getirmeye devam edecektir.

    “İlişkiyi bitirmek istiyorum, çünkü…” cümlesini sizden ya da karşınızdaki kişiden kaynaklanan sorunları gerekçe göstererek sürdürürseniz, her şey netleşecek ve size karşı ısrarcı olmayacaktır.

    Ayrılık sonrasına hazırlıklı olun

    İlişkiyi bitirip bağlarınızı tamamen kopardığınızda aslında tam olarak her şey bitmiş sayılmıyor. Erkekler ikinci şans aramaktan kendilerini alıkoyamayabilirler. Yeniden görüşme isteğine kapalı olduğunuzu kesin bir ifadeyle belirtin.

    Elbette yeni hayatınız sizin için de çok kolay olmayacak. Ne de olsa ağlamadan ayrılık olmaz! Üzüleceğiniz, belki eski alışkanlıklarınızı arayacağınız, onu özleyeceğiniz zamanlar olacak. Ama güçlü olun ve bunların geçici olduğunu aklınızda çıkarmayın.

    Belki eski sevgiliniz onu bıraktığınız için size misilleme yapmak isteyecektir, ama siz bunları görmezden gelin. Arkadaşlarınızla daha çok zaman geçirip yeni hayatınıza adapte olmaya çalışın.

  • Ayrılık Acısı

    Ayrılık Acısı

    Ayrılık acısı hayatınızı mı kararttı? Üzülmeyin, yalnız değilsiniz. Başlangıcı olan her şeyin bir sonu vardır.

    Ayrılıklar hep acı verir ve zaman en iyi ilaçtır. Yaşamakta olduğunuz bu sürecin ‘geçici’ bir süreç olduğunu bilmelisiniz.

    1. Gereksiz bütün iletişimi kesin.

    Çok gerekmedikçe ayrıldığınız kişiyle konuşmayın. Ayrıldığınız kişiden çocuğunuz varsa veya aranızda henüz kapatmadığınız parasal ve maddi konularınız vs. o kişiyle (sadece bu konuları konuşmak amacıyla) temas kurabilirsiniz.

    Ama ortak arkadaş ve dostlarınızla sohbetlerinizde bile o kişiden bahsetmeyin. Ortak sosyal çevre nedeniyle aynı ortamlara girmeniz gerekiyorsa nazikçe selamlaşmak dışında o kişiyle yalnız kalmayın ve konuşmayın.

    2. Sizin için duygusal anlamı veya anısı olan, o kişinin size verdiği objelerden derhal kurtulun.

    Hediyeler, notlar, mektuplar vs. Bunları ayrıldığınız kişiye geri vermeyin. Maddi değeri olmayan eşyaları atın.

    Satılabilecek olanları (giysiler vs.) satın veya hayır kurumlarına bağışlayın. Hiçbir koşulda bunların size geri gelmeyeceğinden emin olun.

    3. Arkadaşlarınızla daha sık vakit geçirin.

    Zor zamanlarda arkadaş desteği önemlidir. Ama arkadaşlarınızı ağlama duvarına çevirmeyin. Onlarla birlikte yapacağınız başka etkinlikler sizi oyalayacaktır.

    4. Hemen başka bir ilişkiye atlamayın!

    Çivi çiviyi söker diyerek hemen başkasıyla ilişkiye giren insanlar vardır. Ama bu yanlıştır!

    Başka insanlarla tanışmak tamam ama başka insanlarla duygusal ve cinsel ilişkiye başlamak için çok yanlış bir dönemdesiniz. Kalbinizde ayrılık acısı varken doğru kişiyi bulsanız bile doğru ilişkiyi yaşayamazsınız.

    5. Eğlenceli ve yaratıcı bir şeyler yapın.

    Daha önce vakit ayıramadığınız için başka bir zamana ertelediğiniz bir şeyler yapın. Dans kursuna gidin, egzersize başlayın

    6. Ayrıldığınız kişinin hiç hoşlanmadığınız negatif yanlarını düşünmeye çalışın.

    İnsanlar ayrılmışsa bir sebebi vardır. Ayrılık acısı yaşarken insanlar hep ‘yaşanan mutlu günleri’ düşünür ama bu düşüncenin size bir yararı olmaz.

    Kendinize “Ayrılmamız iyi oldu, çünkü…” diye başlayan bir liste yapın. Ayrılık sürecini bir ‘arınma’ süreci olarak düşündüğünüzde psikolojik değişiminizi olumlu bir raya oturtabileceksiniz.

    7. Ayrıldığınız kişi hakkında duygularınızı ve düşüncelerinizi bir kağıda yazın.

    Bu kağıdı asla o kişiye göndermeye kalkmayın! Bu kağıdı bir süre sakladıktan sonra yok edin gitsin.

    Ayrıldığınız kişiye artık duygularınızı açıklamanın anlamı yoktur. Çünkü o artık sizin duygularınızı önemsemediği için sizin hayatınızdan çıkıp gitti.

    Ona olan duygularınızı açıklamanız onu geri getirmez. Aksine sizi zayıf ve patetik gösterir.

    8. Yalnız kalmaktan korkmayın.

    Dünyanın sonu değil bu. Bu sizin yaşadığınız acıları ve sıkıntıları yaşayan milyonlarca insan var yeryüzünde.

    Kendinizi tekrardan iyi hissedecek ve yeni birini nasıl olsa bulacaksınız.

    9. Duygusal meselenizi aklınızda ve kalbinizde tam olarak bitirmeden önce ayrıldığınız kişiyle arkadaş olmayı falan düşünmeyin.

    Ayrılırken “dost kalmak” nazik bir temennidir. Ama insanlar ayrıldıkları kişilerle çok nadiren dost kalabilirler.

    Duygusal dengenizi tekrar yoluna koyduktan sonra, ancak o zaman o kişiyle arkadaş olarak devam etmek isteyip istemediğinize karar verebileceksiniz. Daha önce değil.

    10. Ayrılık acısı çekerken alkole ve yemek yemeye sardırmayın!

    Acınız unutmak için başkasıyla seks yapmaya da kalkmayın. Hiçbir faydası olmaz!

    Yaşadığınız bu acılı sürecin en iyi ilacı zamandır. Bu süreçte kendinize karşı sabırlı ve nazik olun.

    Ayrılıktan ötürü kendinizi suçlamayın. Bu deneyimden bir şeyler öğrenmeye çalışın. Yaşananların bir hata değil, ileriye giden yolda yaşadığınız bir öğrenme süreci olduğunu düşünün.