Etiket: aşk

  • İyileşmeyen Aşk Acısı, Kişileri Yatak Arkadaşlığına Zorluyor!

    İyileşmeyen Aşk Acısı, Kişileri Yatak Arkadaşlığına Zorluyor!

    CİSED ONURSAL BAŞKANI DR. CEM KEÇE: “YATAK ARKADAŞLIĞI İNSANIN DOĞASINA AYKIRIDIR!”

    Yatak arkadaşlığı” tabiri yani, bir çiftin sadece seks amacıyla bir araya gelmesi durumu, ilk olarak Amerikan dizisi “Sex and City” ile insanların hayatına girdi. Nathalie Portman’ın başrolünü oynadığı 2011 yapımı “Yatak Arkadaşı” (Sex Friend) filmiyle de, tam anlamıyla gündeme oturdu. Film, her türlü duygusal bağlanmadan uzak, yani kişilerin hiç bir şekilde birbirine sevgi ve bağlılık hissetmeden, yalnızca seks yapmak için bir araya geldikleri bir ilişki tarzını konu almaktadır. Ülkemizde de, bu tarz ilişkilerde artış olmasına dikkat çeken Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği (CİSED) cinsel terapistleri, toplumumuzun geleneksel örf ve adetlerine aykırı bu ilişki tarzını son derece zararlı bulduklarını açıkladı.

    YATAK ARKADAŞLIĞI İNSANIN DOĞASINA AYKIRIDIR !

    İnsanın doğasında var olan aşk ve sevginin kutsal olduğunun altını çizen CİSED Onursal Başkanı Dr. Cem Keçe;“İçinde duygunun olmadığı bir cinsellik, insanı mutlu edemez. Tek başına seks, yalnızca mekanik bir eylemdir. Bu tarz bir ilişkide, hep bir şeyler eksik kalacaktır. Aslında, burada da bireyin aradığı temel unsur sevmek ve sevilmek; güven ve şefkattir.” dedi ve şöyle devam etti: “2000’li yıllardan itibaren yaygınlaşan kitle iletişim araçları, cinselliğe olan ilgiyi artırdı. Bu durum, bazı toplum bireylerinin farklı arayışlara yönlenmesine neden oldu. “Seks arkadaşlığı” tabiri özellikle Avrupa ve ABD’de tabu olmaktan çıktıktan sonra ülkemizde de yaygınlaşmaya başladı. Doyumsuzluk hissi yüksek olan ve haz beklentisi içine giren kişilerde, aşk arayışından çok seks arayışının ağır basmasıyla, aslında hep var olan, fakat çok fazla konuşulmadığı için bilinmeyen, ” seks arkadaşlığı” tabiri sonunda gündeme oturdu. Fakat, bu durum kişileri yalnızlığa ve mutsuzluğa itti. Seks arkadaşlığı ilişkisinde hiçbir kısıtlama olmadığı için geceyi beraber geçirme ya da ertesi gün telefon etme zorunluluğu da yoktur. Sahiplenme, kıskanma gibi duyguların tamamen yasak olduğu bu ilişki türünde, aşk ve seks birbirine karıştırılmamalıdır. Yorganın altında olanlar da sadece o iki kişiyi ilgilendirir. Ayrıca, bu iki kişi, kendi hayatından sorumlu olup, birbirinin hayatını bilmeleri gerekmemektedir. Ancak, her ne olursa olsun, duygunun dışlandığı yatak arkadaşlığı, insanın doğasına aykırıdır!

    AŞKSIZ SEKS OLUR MU?

    CİSED Genel Başkanı Psikiyatrist Doç. Dr. Cebrail KISA ; “Beklentilerin karşılıklı olması durumunda, sadece seks üzerine kurulu bir ilişkinin, uzun vadeli olması mümkün olabilir. Bu durum, özellikle orta yaş grubundaki, kariyerine önem veren bu nedenle de, düzenli bir ilişki için zaman ve enerji harcamak istemeyen, Amerikalı ve Avrupalı kadınlar arasında görülmekteydi” dedi. Dr. Kısa, Kanada’lı seksolog Sophie Brousseau’nın, bu konu üzerine yaptığı araştırmaları doğrulayarak, “Artık ülkemizde de, “Yatak Arkadaşı” tabiri; yalnız cinsel birleşme için bir araya gelen kişiler için kullanılmaya başlanmıştır. Bu tarz ilişki yaşamak isteyen bireyler özellikle, evli ve aşk beklentisi olmayan, sır tutabilen, kıskançlık, kısıtlama gibi duygusal dürtülerini kontrol edebilen, aile ve sosyal çevrelerinin dışında olan kişileri seçmektedir. İlk bakışta böyle bir ilişki şekli cazip gelse de, sonu genellikle hüsranla bitmektedir. Zamanla kullanan-kullanılan bir ilişkiye dönüşecek olan yatak arkadaşı ilişki biçimi, kullanılan kişinin kendini değersiz hissetmesine ve bunun sonucunda da ağır bir depresyona girmesine neden olabilecektir.” dedi. Dr. Kısa ayrıca, “Bazı bireylerde, yatak arkadaşlığı kontrolden çıkarak, kişiyi seks bağımlısı haline getirebilir. Bu, terapi gerektiren bir cinsel işlev bozukluğudur. Bunun dışında, sürekli değişik insanlarla birlikte olmak cinsel yoldan bulaşan hastalıklara da davetiye çıkartmaktadır.” dedi.

    İYİLEŞMEYEN AŞK ACISI KİŞİLERİ YATAK ARKADAŞLIĞINA ZORLUYOR

    CİSED Genel Sekreteri Psikolog Serap GÜNGÖR; “Yatak arkadaşlığını seçen kadın ya da erkek, geçmişinde genellikle iyileşmemiş bir aşk acısı yaşamış kişilerdir. Bu kişiler, tekrar acı çekmemek için yeni bir duygusal ilişkiye girmek istemez.” dedi ve Psk. Güngör şöyle devam etti, “Canının istediğiyle özgürce birlikte olmak, sorumluluktan uzak rahat bir cinsellik yaşamak, bu tip aşk yarası olan bireyler açısından bir onarım ilişkisi ve depresyonla baş etme şekli olarak görülmektedir. Fakat, bu tarz bir savunma mekanizması çözüm olmamakla birlikte, kişinin kendine olan özgüven ve saygısını kaybetmesine ve hatta daha ciddi ruhsal sorunlara da yol açabilmektedir.” Kişilerin aşk acısını genellikle tek başına aşmaya çalıştıklarını ancak, bazı kişilerin geçmişten gelen olumsuz çocukluk yaşantılarından dolayı bu süreci aşamayıp, yatak arkadaşı gibi yanlış yollara saptıklarının altını çizen Psk. Güngör; “Yoğun üzüntü, terk ve kayıp gibi duygular için gerektiğinde terapi yardımı almak yararlı olacaktır.” dedi.

    YA SONRA…

    Zamanla “Başlarda, haftada bir kez, yalnızca cinsel ilişki için buluşuyorduk. Zamanla ona âşık olduğumu hissettim ama o, benim yalnızca bedenimle ilgileniyordu. Kendimi kullanılmış bir paçavra gibi hissetmeye ve kendimden nefret etmeye başladım.” şeklinde cümlelerin kurulduğu yatak arkadaşlığının olumsuz sonuçlarına dikkati çekenCİSED Yönetim Kurulu Üyesi Psikolog Kemal ÖZCAN; “İster istemez işin içine duygu karışma ihtimali nedeniyle, her iki tarafında, başlangıçta koyulan kurallara uyması pek de olanaklı olmayabilir. Bu durum, zamanla ilişkiyi içinden çıkılmaz bir sorun yumağına dönüştürebilir. Bu sorunlar, taraflardan birinin diğerine âşık olması ya da karşısındaki bireyden daha fazlasını istemesi gibi bir durumla sonuçlanacağı gibi ilişkinin tek taraflı sonlandırılması durumunda kişinin kendini kullanılmış ve terk edilmiş hissetmesi şeklinde de örneklendirilebilir. Bu nedenle, duygusal tatminsizlik yaşama, kendini kullanılmış hissetme, toplum tarafından hoş karşılanmama kaygısı ve zamanla yatak arkadaşına aşık olma riski üzerinde durulması gereken önemli sorunlardır.” dedi. Genellikle var olan bir arkadaşlığa sonradan cinsellik eklendiğinde, bu ilişkinin sonlandırılması halinde, eskiden kalma arkadaşlığında sonlandırılmış olacağının altını çizen Psk. Özcan; “Kişiler dostluk ve arkadaşlık ile cinsel dürtüler arasında bir seçim yapmalıdır.” dedi.

  • Aşık Erkek Bunları Yapar!

    Aşık Erkek Bunları Yapar!

    Sevgiliniz ya da eşinizin size hala aşık olup olmadığını öğrenmek mi istiyorsunuz? O zaman bu habere bir göz atın…

    Hayatınızdaki kişinin size gerçekten aşık olup olmadığını ya da ilk günkü heyecanını kaybedip kaybetmediğini nasıl anlayacaksınız? İşte size birkaç ufak ipucu!

    Eşyalarınızı taşıyorsa

    Eğer elinizde poşetleriniz varsa ya da çantanız ağırsa, daha siz söylemeden elinizden alıyor, yükünüzü hafifletmeye çalışıyorsa, hala sizi önemsiyor demektir.

    Her halinizde sizi beğeniyorsa

    Ayıcıklı pijamalarınızla evin içinde dolaşırken bile size iltifatlar ediyor, ne kadar seksi göründüğünüzden dem vuruyorsa, gözleri hala aşktan kör demektir.

    İhtiyaçlarınızı sizden çok düşünüyorsa

    Eğer size gelirken, siz bir şey istemeseniz bile eli kolu dolu geliyorsa, hayatınızı kolaylaştırmak için elinden geleni yapıyorsa, aşkından emin olabilirsiniz.

    Sizi gerçekten dinliyorsa

    İçinden çıkamadığınız bir derdiniz olduğunda ya da işte stresli geçen bir günün ardından onunla konuşurken sizi can kulağıyla dinliyor, dertlerinize ortak oluyor ve dahası çözümler üretmeye çalışıyorsa size gerçekten aşık olduğunu düşünebilirsiniz.

    Sevdiğiniz şeyleri siz ondan istemeden yapıyorsa

    Sinemaya gitmeyi sevdiğinizi biliyor ve akşam için iki sinema biletiyle karşınıza çıkıyorsa, sabah uyandığınızda kahvenin vazgeçilmeziniz olduğunu biliyor ve sabahları sizi bir fincan kahveye uyandırıyorsa bilin ki sevgiliniz size deli gibi aşık!

    Gideceğiniz yere sizi bırakıp alıyorsa

    Akşam için her ne planınız olursa olsun, toplu taşıma araçlarında sürünmeyin diye sizi gideceğiniz yere götürüp, çıkışta da almaya geliyorsa, hem sevgilinizin değerini bilmeli hem de duygularından emin olmalısınız.

    Sizin için yemek yapıyorsa

    Herhangi özel bir gün olmaksızın sizin için yemek yapıyorsa, özellikle sizin sevdiğiniz yemekleri size olan duygularından hiçbir şey kaybetmediğinden emin olabilirsiniz. çünkü erkekler genellikle aşık olmadıkları zaman bu tarz işlere kalkışmazlar.

  • İkinci Kadın Olmayın

    İkinci Kadın Olmayın

    Diğer kadın olmak, sonunda hayal kırıklığından başka bir şey olmayan bir yola çıkmak gibidir… Peki kadınlar neden bu yoldan dönemezler?

    Bir adamın başka bir kadına, eve, belki de çocuklara sahip olduğunu bilerek sevmeye devam eden kadının yaşamı, moloz yığınlarının üzerine döküldüğünü göre göre kenara çekilmemesi ile eşdeğerdir. Aslında sonraki kadın olmak, ateşin ortasına atlamak kadar cesaret gerektirir. Fazladan geçirilecek bir saat bile kıymetlidir onun için…

    Çoğu zaman erkekler tarafından eksik mutluluklarının tamamlayıcısı gibi seçilen ikinci kadınların da duyguları olduğu kimsenin aklına gelmez. Onlar, kısıtlı zamanlarda kırık aşkların tamircisi vazifesini görürler. Sürekli mutlu gözükmelerinin ötesinde tercih edildikleri için sevinmeleri mi, üzülmeleri mi gerektiğini bilemezler.

    Diğer kadın olmak hayal aleminde yaşamayı da gerektirir aslında… İkinci kadınlar sevdikleri adamın evli olduğunu unutmak isterler. Çünkü o adamı tek başınaymış gibi düşünmezlerse, yaşananların mantıklı bir açıklamasının olmadığı gerçeğiyle yüz yüze gelirler. Kendilerine neden böyle bir ilişkiyi kabul ettikleri sorulduğunda ise önüne geçemedikleri bir yasam zinciri okluğunu söylerler.

    Tabii ki ikinci kadınlara yasak olan birçok şey vardır, örneğin; sevdikleri adamı her zaman arayamazlar, istedikleri her an görüşemezler. Sokakta el ele yürümeleri ise imkansızdır. Hep bir yakalanma korkusu vardır içlerinde. Tüm bunlara katlanma sebepleri ise kaybetme korkusundandır. Bazıları “Aşk için” diye itiraf ederler yaşadıkları acıyı. Bazılarında ise rekabet duygusu ve kazanma hırsı olduğu bellidir.

    Neden İkinci Kadın Olunur?

    Aslında bu bir seçim değildir. Hiçbir kadın sevdiği adamı paylaşmak istemez elbette. Fakat aşk sarhoşuyken o adamın evli ya da nişanlı olduğu veya bir sevgilisinin olduğu çok da fark edilen bir şey değildir. Yani ilişki, bir bakıma kendi kurallarını kendi koyar, ikinci kadın, bu seçimi çoğu zaman istemeden yapar. Girilen bu İlişkiden yara almadan kurtulmak mümkün olmayacağından, sonunda amaç hasarı en aza indirmektir. Bunun için diğer kadın olmanın acısını taşımak yerine gerçek bir ilişkinin varlığını hissetmeye çalışmak gerekir…

    Öteki kadın ne ister?

    En çok istediği şeylerin başında, sevdiği adamla bir gece dahi olsa karanlıkta uyumak ve yeni bir güne beraber uyanmak vardır. Fakat bunun imkansız olduğunu bilir. Çünkü o adamın bir karısı ve yaşadığı bir evi vardır. Bir bardak su İçmek için bölünen uykuda sevdiği adamın karısının yanında uyuduğunu bilmek ne kadar zordur.

    İkinci kadının en umursamazı bile birlikte olduğu adamın yaşadığı ortamı görmek İster, örneğin; gömleklerini astığı gardırobu, her sabah tıraş olduğu yeri bilmek ister. Bazen bir çıkış yolunun belirmesini ister. Sevdiği adamın bir başkasına ait olduğunu bilse de yine de ölmeyen son bir umutla hayal kurar.

    İkinci kadın aslında sevdiği adamın yanında biraz daha kalmak ister. Fakat ilişkide gerçekten aşk varsa buna da boyun eğip acısını içinde yaşamayı tercih eder. Ve tabii ki öteki kadının İstediği son şey; asıl kadını görmek ya da onunla tanışmak zorunda kalmaktır. Böyle bir durumda kapıda bekleyen ağır bir depresyonun habercisi olabilir.

    Yasak ilişkiden kaçın!

    Öteki kadın olmayı kabul edenlerin çoğu ilişkinin başlarında birlikte oldukları adamın evli ya da başka bir ilişkisinin olduğunu bilmediklerini söylerler. Peki, bir adamın başka bir kadına bağlı olduğunu öğrenmenin yolları nelerdir? Öncelikle yaş çok önemlidir. Yaşı 35′i aşkın çoğu erkeğin evli olma ihtimali oldukça yüksektir. Bunun için ilk tanışmada medeni durumunu sormaktan çekinmeyin. Karşınızdaki adamın evli olduğu gerçeğini kendi ağzından duyuyorsanız bulunduğunuz yerden hemen uzaklaşmalısınız. Çünkü baslarda sizin için hiç de önemli değil gibi gözüken bu durum, İleriki dönemlerde başınıza büyük dertler açabilir.

    Eğer bir süredir çevrenizde size ilgi duyan bir erkeğin varlığından haberdarsanız fakat medeni hali hakkında hiç kimse bir sev bilmiyorsa; o adam evlidir! Çünkü genelde bekar ya da ciddi bir ilişkisi olmayan erkeklerin toplum İçerisindeki durumu açıktır. Bir erkeğin evli olup olmadığını anlamanın bir diğer yolu da akşam saatlerinde onu aramaktır. Genelde telefonunuza cevap vermiyor veya konuşsa da samimiyetten uzak duruyorsa: evlidir!

    Tabii ki bunlar ilk izlenimler. Yalnız yaşadığını söylediği halde sizi hala evine davet etmediyse ve özellikle ev telefonunu vermiyorsa ya evlidir ya da evlilik hazırlığındadır. Çünkü genelde erkekler evlenmeden önce yaşadıkları nişanlılık devresinde aldatmaya daha yatkın oluyorlar. Bunun için bir erkeğin nişanlı ya da ciddi bir beraberliğinin olup olmadığını öğrenmek sizin için daha zor olabilir.

    Sonuçta şüpheleriniz varsa bunların üzerini örtmek yerine araştırmalısınız. Eğer bulgularınız sizi haklı çıkarıyorsa rekabete girmek yerine bu durumdan olabildiğince çabuk uzaklaşmalısınız. Unutmayın her rekabet bir kayıptır! Hem de evli olan bir erkeği elde etmeye çalışmak kayıpların en büyüğüdür. Çünkü böylesi bir ilişkide baştan mağlupsunuz demektir.

    “Keşke” demeyin!

    Toplumda erkeklerin boşanmasına sebep olarak gösterilen ikinci kadınların aslında böyle bir gücü yoktur. Çünkü bütün erkekler düzen düşkünüdür. Ve hiçbir erkek çok büyük bir sorun olmadan düzenini bozmak istemez. Eğer ayrılma söz konusuysa da bu ikinci kadının yüzünden değildir. Genelde birinci eş aldatıldığını öğrenir ve ilişkiyi bitirir, ilk kadın ayrılmadıkça da üç kişilik aşkta sayı kolay kolay ikiye inmez.

    İkinci kadın, ilişkide hep “keşkeleri” olan taraftır. Çoğu zaman başına gelen bu “üç kişilik aşk” yüzünden kendini suçlar. Kurduğu hayaller keşke ile başlar ve aynı biçimde devam eder.

    “Keşke” demek istemiyorsanız üç kişilik aşk üçgeninin parçası olmamaya çalışın. Bu ilişkiye başlamışsanız, size ne kadar zor gelse de mantığınızı devreye sokarak bitirmeye çalışın.

    Yasak ilişkinin sonu…

    Üç kişilik aşta, erkek için hep “diğer” tarafta kalan kadının gerçek bir ilişkiye sahip olması çok kuvvetli bir ihtimal değildir. Hayallerin yerini keşkeler aldıktan sonra karşılaşılan şey; tarifsiz acı ve kıskançlık duygusudur. Zaten bu duygulara sahip olmakla birlikle İlişki ya sona doğru yaklaşır ya da ikinci kadın ile sevdiği adamı karşı karşıya getirir. Bu karşılaşmaya bazen asıl kadın da katılır. Çünkü hiçbir ilişki sonsuz hoşgörü ve sınırsız özgürlüğü bünyesinde barındıramaz.

    Kadınların hisleri her zaman kuvvetlidir; doğru iz sürüldüğünde üç kişinin karşılaşması çok da zor değildir, ikinci kadın, sona yaklaştıkça sevdiği adamla gerçek bir ilişkiye sahip olma İhtimalini daha sık düşünmeye baslar. Ardından büyük kıskançlıklar ilişkideki yerini alır. Evli adama boşanması için verilen süreler, her şeyin birinci kadına açıklanacağına dair yapılan tehditler ile ayrılık zamanı gelir.

    Gerçekte diğer kadının düşündüğü şey; asıl kadının vazgeçilmezliğinin karşısında kendisinin sevilmeyen taraf olduğudur. Tehlike çanlarının çaldığı bu durum sonrasında yapılması gereken, kişinin kendine ne kadar değerli olduğunu hatırlatmasıdır. Aile ve yakın arkadaşların desteğine ihtiyaç duyulan bu dönemde çevrenizdeki olumsuz eleştirilere kulaklarınızı tıkamalısınız.

    Yasak aşkın size kaybettirdiği zamanı geri almak kolay olmayacak ancak zararınızı fark etmeniz sizin için büyük şanstır, öncelikle kaderinize yenik düşmeyip mantığınızın sesini duyabildiyseniz böyle bir ilişkiyi sonlandırmanız için savaşmanız gerektiğini bilmelisiniz. Kendinize sürekli olarak sevilmeye layık olmadığınızı söylemekten vazgeçmelisiniz. Benliğinizi perişan, garip ve üzülmeye meyilli olarak görmemeli, kendinize acımaktan vazgeçmelisiniz.

    Kurtulmak elinizde…

    Her şeyden önce “ikinci kadın olmak”tan kurtulmayı istemelisiniz. Bu, bir tür bağımlılık; gerçekten kendinize hak ettiğiniz değeri vermek istiyorsanız çaba göstermelisiniz.

    Eğer evli sevgilinizle aynı iş yerinde çalışıyorsanız mutlaka o işten ayrılmalı veya onu görmeyeceğiniz bir bölüme geçmelisiniz. Sonra gerçek bir ilişkiye sahip olmanın ne demek olduğunu tekrar hatırlamanız gerekiyor. Çevrenizde bir örnek bulamıyorsanız ufak bir gezintiye çıkmanız yeterli olacaktır. Yasakları olmadan gezen çiftleri gördüğünüzde zaman harcadığınızı daha iyi anlayacaksınız. Çünkü bir düşünün; siz yakalanma korkusu olmadan tek bir anınızı bile rahatça yaşayamadınız.

    Bir yandan kendinizle vakit geçirirken diğer yandan da sizinle olmak isteyenlere fırsat tanıyın. Flört etmekten korkmayın. Yeni bir İlişkiye başlayacak durumda hissetmiyorsanız sadece arkadaş olarak vakit geçirmeye çalışın.

    Ama ne olursa olsun kendinizi dış dünyaya kapatmayın. Yeniliklerle ve bilmediğiniz yönlerinizi keşfederek daha mutlu olduğunuzu göreceksiniz. Ertelenmek yerine değer görmek, yasaklar verine özgürlük ve ümitsizlik yerine mutluluk size daha iyi gelecektir. Unutmayın; hiçbir acı kalıcı değildir…

  • Kadınlar ve erkekler neden aldatır?

    Kadınlar ve erkekler neden aldatır?

    Son yıllarda aldatma üzerine yapılan araştırmalar, ilgi çekici sonuçlar veriyor…

    Kadınlar ve erkekler neden aldatır?

    Araştırmalar kadınların aşk arayışı, erkeklerin ise daha çok cinsel doyumsuzluk nedeniyle eşlerini aldattığını ortaya koyuyor.

    Eşlerin aldatmasıyla ilgili son yıllarda yapılan birçok araştırmanın sonucunun erkek ve kadın için farklı bulgular ortaya koyduğunu belirten Psikolog Serkan Özgün, Türkiye’de gerçekleştirdikleri, aldatılmanın aldatılan eş üstündeki etkisine dair araştırmayla ilgili de şu bilgileri verdi:

    “Çalışmada eşi tarafından evlilik dışı ilişki ile incinmiş 189 evli kadın yer aldı. Çalışma, aldatmanın evlilik içinde bir kez gerçekleşmesiyle sınırlandı, aldatmanın sonlandırılmış olması ve evliliğin sürdürülmesi şartı arandı. Sonuçlara bakıldığında katılımcıların yüzde 34.4’ünün Travma Sonrası Stres Bozukluğu kriterlerinin tamamını karşıladığı tespit edildi. Bu beklenenden daha yüksek bir oran. Detaylı düzeyde bakıldığında katılımcıların yaklaşık yüzde 98’inin zorlayıcı hatırlamalar, yüzde 85’inin kaçınma/küntlük ve yüzde 91’inin aşırı uyarılmışlık semptomlarını gösterdiği görüldü. Bu semptomlar evlilik süresi daha uzun olan kişilerde daha yoğun düzeyde, yani uzun ilişkinin içindeki aldatma ile yaralanmanın daha ağır olduğu söylenebilir. Diğer yandan eşleri ilk tepki olarak aldatma eylemini kabul eden grup, inkar eden gruba göre daha iyi durumdaydı. Bir erkek miti olarak bilinen ?her durumda inkar’ın aldatılan eşin daha ağır semptomlar göstermesine sebep olduğu söylenebilir” dedi. Net bir istatistik olmamasına rağmen, yaz mevsiminin aldatmayı kolaylaştırdığının, bazen tetiklediğinin söylenebileceğini belirten Özgün, yazla birlikte çevrede cinsel uyarımın artmasının kaçınılmaz olduğunu söyledi. Uzayan günler ile birlikte daha çok sosyal aktivitede yeni kişilerle etkileşimin arttığını söyledi.

    ALDATMA KONUSUNDA VERİLER ‘ALDATICI ‘
    Konu aldatma olunca verilerin de aldatıcı olabildiğine vurgu yapan Özgün, ABD merkezli çalışmalarda aldatma oranları evli erkekler için yüzde 20-40, kadınlar için ise yüzde 20-25 arasında olduğunu söyledi. Ayrıca “Çift terapisine giden çiftlerin de yaklaşık yüzde 29’u ile 65’inin, ilişkilerinde aldatma ile bağlantılı zorluklar yaşadıkları belirtiliyor. Türkiye’de bu tür istatistikler neredeyse yok. Sadece boşanma gerekçelerinde bildirilme oranları var, o da yüzde 1 dolaylarında kalıyor. Ancak eşlerin birbirini aldatma oranlarının çok daha yoğun olduğunu gözlemliyoruz” dedi.

    KADININ ALDATMA NEDENİ AŞK
    Aldatma araştırmalarında önemli bir değişkenin de cinsiyet farkı olduğunu vurgulayan Özgün, kadınların aldatmayı cinsellikten çok duygusallığı içeren bir durum olarak tanımladıklarını, erkeklerin bu durumu tersi yönde gerekçelendirdiklerini belirtti. Benzer biçimde, kadınların aldatma olgusunun ilişki doyumsuzluğuyla daha yakından bağlantılı olduğu, erkeklerde ise aldatmanın daha çok cinsel doyumsuzlukla ilgili olarak ortaya çıktığını da söyledi.

    Özgün, aldatmanın sonuçlarıyla ilgili şunları söyledi:

    “Aldatmanın ardından oldukça küçük bir grup ilişkilerini tekrar geliştirebiliyor. Aldatılma deneyiminin ruh sağlığı üzerindeki etkisine ilişkin araştırmalar, aldatılan kadınların majör depresyon yaşamalarının daha olası olduğu ve aldatılan eşin yoğun kızgınlık, utanç, depresyon, takıntılı acı verici düşünceler, kaçınma, duygusal küntlük ve aşırı uyarılmışlık gibi belirtiler yaşadıklarını rapor ediyor. Erkekler için de benzer sonuçlar bildiren çalışmalar bulunuyor. Son yıllarda aldatma yine bu literatür içerisinde, kişiler arası travma olarak ele alınıyor ve bunun duygusal etkisi yoğun olarak araştırılıyor. Aldatılan eşler de bu deneyimi hayatlarının en zor ve travmatik olayı olarak tanımlıyorlar.”

  • İsme göre fal

    İsme göre fal

    Fal için sözkonusu isimdeki fiziksel, zihinsel,
    duygusal, ruhsal enerji sembollerinin açıklamalarına
    bakmak gerek. İsimdeki harflerin anlamlarını biraraya
    getirerek anlamlı sonuç çıkarıyorsunuz. Örnek-1 : Aranan ad “Elif” olsun, harf tablosundan
    E-L-İ-F harflerinin karşılığını bulup alt alta
    getiriyoruz ve isim falına bakılmış oluyor.

    “ Daimi bir ruhsal karışıklık içerisindesiniz. Belki de
    buna bağlı olarak sanatsal yönleriniz ağır basıyor.
    Kırılgan bir yapıya sahipsiniz.Aynı zamanda sükuneti seven,
    güvenilir ve uysal bir yapıya sahipsiniz.”

    HARFLER & ANLAMLARI
    A : Algılama gücü ve mantık yürütme kabiliyeti yüksek
    kişiliği temsil eder.

    B : Ön sezileri kuvvetli kişiliği temsil eder. En
    olumsuz olaylarda dahi umutlarını yitirmeyen kişiliktir,
    aynı zamanda.

    C : Güzel sanatlara yatkınlığı temsil eden duygusal
    kişiliği ifade eder.

    Ç : Zevk ve sefa düşkünü kişiliği ifade eder.

    D : Üstün gücü temsil eder, hırslı ve zorluklara direnen
    kişiliği ifade eder.

    E : Ruhsal karışıklığı temsil eder, yani üzüntü ve sevinci
    birarada yaşayan ve ruhsal gel-gitleri olan kişiliği
    ifade eder.

    F : Sakinliği temsil eder, uysal ve güvenilir kişiliğin
    işaretçisidir.

    G : İnatçı kişilik, gerginlik ve üstün güçlere sahip olma
    arzusunu ifade eder.

    H : Sakin ve durağan bir kişiliği ifade eder.

    I,İ : Hassas, duygusal ve kırılgan bir kişiliği temsil eder.

    J : Kaprisli ve kıskanç kişilik belirtisidir.

    K : Başarılı, ünvan sahibi ve daima yükselen bir kişiliği
    ifade eder.

    L : Sanatsal yönleri olan kabiliyetli kişilik ifadesidir.

    M : Ticarete yatkınlık ve yüksek zeka seviyeli kişiliği
    ifade eder.

    N : Üstün güçlere sahip, sağduyulu kişiliği ifade eder.

    O,Ö : Gizemli kişilik sahibidir. Gizliliği sever ve
    duygularını açığa vurmaktan kaçınan tiplerdir.

    P : Kendinden emin kişilik, girdikleri ortamda kendine güvenli
    tavırlarıyla dikkat çekerler.

    R : Tereddütlü kişilik demektir, karar vermede zorlanmalar
    yaşarlar.

    S,Ş : Hayalperestliği sembolize eder. Aşırı hayal kuran
    kişilik.

    T : Oldukça ketum tavırlı ve duygularını karşısındakine
    açmayı zor başarabilen kişiliği temsil eder.

    U,Ü : Durgun görünümlü, çok ağır hareket eden, işlerini
    ağırdan alan bir profil çizen kişilik.

    V : Kendi içine dönük, umursamaz bir kişiliği ifade eder,
    bana dokunmayan yılan bin yaşasın felsefesiyle hareket
    eden kişilik örneği.

    Y : Geçmişteki izleri, üzüntü ve diğer olayları sürekli
    yaşarlar,geçmişlerini asla unutmazlar ve güçlü bir kişilik
    yapısı gösterirler.

    Z : Bilimsel açıdan başarılı, okumayı seven, akademik anlamda
    başarılı kişilik ifadesidir.

  • 2015 Burçların Şanslı Günleri

    2015 Burçların Şanslı Günleri

    Burçlarla aranız nasıl? Burç yorumlarına bakmadan sokağa çıkmıyorsanız işte sizin için güzel bir araştırma… Hangi burç hangi günde daha şanslı. Önemli günlerinize şanslı günlere denk getirin…

    Koç:

    Burcunuzun uğurlu günü Salı günüdür. Bu gün harekete geçmek istediğiniz konularda daha atak ve cesur olabilir, gücünüzü başkalarına kabul ettirebilirsiniz.

    Boğa:

    Burcunuzun uğurlu günü Cuma. Bu gün kendinizi güvenceye almak istediğiniz konularda daha rahat hareket edebilir ve yatırımlarınız konusunda daha şanslı olabilirsiniz.

    İkizler:

    Burcunuz için uğurlu kabul edilen Çarşamba günü daha hızlı ve rahat iletişim kurabilir, öğrenmek istediğiniz konularla ilgili çok daha çabuk sonuç alabilirsiniz.

    Yengeç:

    Burcunuzun uğurlu günü olan Pazartesi, eviniz ve ailenizle ilgili meseleleri çok daha kolay halledebilir ve yaptığınız çalışmalarla kendinizi ve ailenizi güvencede hissedebilirsiniz.

    Aslan:

    Pazar günü Aslanlar için uğurludur. Pazar günleri yeteneklerinizi ortaya çıkartabileceğiniz çalışmalar içine girebilir ve alacağınız sonuçlarla herkesin övgü ve takdirini kazanabilirsiniz.

    Başak:

    Sizin için en olumlu gün kabul edilen Çarşamba günleri yapacağınız dikkat gerektiren detaylı araştırmalardan daha rahat sonuçlar alabilir ve mükemmel anlaşmalar yapabilirsiniz.

    Terazi:

    Burcunuz için en uğurlu gün Cuma kabul edilir. Cuma günleri bulunacağınız sosyal ortamlarda son derece başarılı ilişkiler kurabilir ve diplomasi gerektiren konularda becerilerinizle çok etkili olabilirsiniz.

    Akrep:

    Salı günü sizin için en olumlu gün kabul edilir> Salı günleri başkalarını etkilemek ve gücünüzü kanıtlamak istediğiniz tüm konularda başarılı çalışmalar yapabilirsiniz>

    Yay:

    Sizin uğurlu gününüz Perşembe. Kendinizi geliştirmek, inançlarınızı sağlamlaştırmak, araştırmalarınızı ve kaynaklarınızı büyütmek istediğiniz her türlü çalışmada Perşembe gününü tercih edebilirsiniz.

    Oğlak:

    Burcunuzun uğurlu günü olan Cumartesi günleri, sizi hedefinize taşıyacak çalışmalar yapabilir, güçlü bir irade sergileyerek başarılı sonuçlar alabilirsiniz.

    Kova:

    Cumartesi günü burcunuzun uğurlu günü olarak kabul edilir. Bu günlerde yapacağınız organizasyonlarda ve geleceğinizle ilgili çalışmalarda başarılı olabilirsiniz.

    Balık:

    Burcunuzun en şanslı günü Perşembe günüdür. Hayallerinize kavuşmak için Perşembe günleri harekete geçebilir ve yapacağınız çalışmalarda şansın sizden yana olduğunu kuvvetle hissedebilirsiniz.

  • Eski Sevgiliye Dönmemek İçin 9 Sebep

    Eski Sevgiliye Dönmemek İçin 9 Sebep

    Onu özlüyor musunuz? Bir daha deneseniz güzel olabilir mi? Eski rahat rutine geri dönmek ve bıraktığınız yerden devam etmek çok kolay olmaz mı? Ya olmazsa? İşte size eski sevgilinize geri dönmemeniz için geçerli sebepler!

    1) Tuhaflıkları artık sevimli değil!

    Rahatsız edici! Eskiden, zamanında randevunuza yetişememesi bir bakıma sevimli gelirdi, şimdi ise sinirlerinizin zıplamasına neden oluyor. Spagettisini yerken çıkardığı sesler, çizgi romanlara olan ilgisi çocukça ve tatlıydı ama şimdi olgun olmadığının bir göstergesi. Bu tür şeyler zamanla asla daha sevimli gözükmez…

    2) Kavgalar aynı!

    Sizin hala dırdır ettiğinizi düşünüyor. Sorumsuzca sarhoş olmasına katlanamıyorsunuz. O sizin en ufak şeylere bile büyük reaksiyonlar verdiğinizi düşünürken, siz de onun tartışma esnasında soğuk davranarak kabalık ettiğini düşünüyorsunuz. Yeniden bir araya gelmeyi gözden geçiren çiftler, genellikle sadece iyi zamanlarına odaklanırlar; peki ama ya birbirinizi öldürmek istediğiniz zamanlar?

    3) Artık fiziksel çekim yok!

    Bir yere kadar zaten hepimiz eski sevgililerimizi sevmez miyiz? Ama bu hala başımızı döndürdükleri anlamına gelmez. Arzu ve tutku ilişki sürecinde yoğunluğunu kaybeder. Bir de ilk kez dokunduğunuz bir tenin sebep olduğu heyecanı aklınıza getirin.

    4) Diğer seçenekler ilginizi çekmişti.

    Hala eski sevgilinizle ilgilendiğinize emin misiniz? Ama başkaları ile flört etmediniz mi? Hatta çıktınız ya da çıkmak istemediniz mi? Peki şimdi neden yeniden onu istediğinizi düşünüyorsunuz, çok da fazla seçeneğiniz kalmadığı için mi?

    Bir kere daha denemek mantıklı mı geliyor, yazının devamını okumadan o kadar acele etmeyin!

    5) En genel meselelerden birisi üstesinden gelememek.

    İlişkinin hatırı için bireylerin kendilerine dair değiştirmeyi kabul edeceği şeyler olabilir. İki tarafın da hoşnut olacağı fedakarlıklar… Ama bazı şeylerin konuşularak ya da inkar edilerek üstesinden gelinemez. Örneğin siz çocuk istiyorsunuzdur ama o istemiyordur. Entelektüel olarak sizi tatmin edecek birisine ihtiyacınız vardır, o ise bu konuda kendini yeterince yetiştirememiştir vb.

    6) Birlikte geçirdiğiniz zamanın bir kısmı sizi gerçekten mutsuz etmişti.

    Eğer “Çok mutluyduk, yani genelde” diye konuşur ya da düşünürken bulursanız kendinizi, yüzde yüz havlu atmalısınız!

    7) Onu zaten çoktan unutmuştunuz.

    Duygusal olarak yolunuza devam ettiniz. Yeniden birlikte olmanız, zaten gördüğünüz bir filmi tekrar seyretmeye benzeyecektir ve elbette sonunu biliyorsunuz.

    8) Arkadaşlarınız ve aileniz ondan nefret ediyor!

    Ayrıldıktan sonra onun hakkında etrafınıza anlattığınız kötü şeyleri unutmayın. Ve sonuç olarak, ona geri dönmenizi de kimsenin saygı ile karşılamasını beklemeyin. Siz affedebilir ya da unutabilirsiniz ama sizi seven insanlar bunu yapamayacaktır.

    9) Ex’ten next olmaz!

    Çünkü yeniden bir araya gelmek her zaman kötü bir fikirdir. Yüzde 99 oranda kötüdür, bu gerçek bir istatistik!

  • İlk Günkü Gibi Aşk Yaşamak

    İlk Günkü Gibi Aşk Yaşamak

    Sevgilinizi şaşırtmak için ne yapıyorsunuz? “Hiçbir şey” yanlış cevap!

    Nicole Kidman, kocası Keith Urban’la aşkını taze tutmak için iç çamaşırlarının arasına, ‘Seni seviyorum’ yazılı notlar iliştirdiğini söyledi. Peki, siz sevgilinizi şaşırtmak için ne yapıyorsunuz? “Hiçbir şey” yanlış cevap!

    Aşık olduğumuzda her şey çok güzeldir. Mutluyuzdur ve sorunları görmezden gelebiliriz. Ama biraz zaman geçince gerçek hayata döneriz, sevgilimiz dokunulmazlığını kaybeder ve gözümüzde normal birine dönüşür! Ufak tartışmalar, büyük kavgalara dönüştüğündeyse, o artık bizim için sinir bozucunun tekidir! Yine de onca emek harcadığınız ilişkinizden kolayca vazgeçmek doğru değil. önemli olan ilişkinizi çıkmaza sokmadan, aşkınızı diri tutabilmek. Nasıl mı? İşte size öneriler…

    İlişkinize öncelik verin: İlişki ilerledikçe, sevgilimize gösterdiğimiz yakın ilgiyi zamanla kaybetmeye başlarız. Zamanla önceliklerimiz yer değiştirir ve sevgilimiz alt sıralara düşer! Onun listedeki yerini işimiz, çocuklarımız ya da arkadaşlarımız alır. Oysa özel ilişkimizde bir şey ters gitmeye görsün, hemen bütün hayatımıza yansır. Diğer bir değişle, ilişkiniz ne kadar yolunda giderse, kalan bütün her şey, o kadar kolay olur. Ünlü çift Heidi Klum ve Seal de, People dergisine verdikleri röportajda, bunun altını çizmiş. Seal “Benim için Heidi, çocuklarımdan bile önce geliyor” derken, Heidi Klum ise şöyle söylemiş: “Çocuklarımız büyüyecek ve kendi ailelerini kuracaklar ve o zaman yanımda sadece Seal olacak.”

    Sözcüklerin gücünü kullanın: Ne kadar birlikte olduğunuz fark etmez, önemli olan söylemeniz. Hepimiz sevildiğimizi ve önemli olduğumuzu hissetmek isteriz. O yüzden sevginizi göstermekten kaçınmayın. Bu ona da ilişkinize de çok iyi gelecek. Mümkünse işten geldiği ve yorgun olduğu bir gün, sevgilinize onu ne kadar çok sevdiğinizi ve onu çok özlediğinizi söyleyin. Kötü bir günün etkilerinden nasıl da çabucak sıyrıldığını göreceksiniz. Bunu ona sıkıca sarılarak ve dokunarak yapmayı ihmal etmeyin.

    Küçük hediyeler alın: Hep karşı taraftan beklemeyin. Erkekler de sürprizleri severler. Bunun için özel bir günü de beklemenize gerek yok. Ona alacağınız küçük bir hediye birlikte olmadığınızda onu ne kadar düşündüğünüzü gösterir. Aslında kendinize alacağınız yeni bir iç çamaşırı, ona alacağınız hediyeden daha çekici gelebilir!

    Televizyonu kapatın: Her gün dizi izlemekten vazgeçin. Bütün akşam televizyonun karşısındaki kanepede uyuklamak yerine, televizyonu kapatın. Sevgiliniz eve geldiğinde bir şişe şarap açın ya da favori yemeğinizi paylaşın. Birçok çift, birlikte geçirilen kaliteli zamandan önemle bahseder ama gerçekten ne ifade ettiğini bilmezler.

    Vakit geçirin: Birlikteyken ne çok ne yapmaktan hoşlanıyorsunuz? DVD keyfi yapmak, futbol maçı izlemek ya da fotoğraf çekmek… Mutlaka buna benzer ortak bir zevkiniz vardır; birlikte yapın… Hiçbir şey için vakit yok mu? Uyumadan önce 5-10 dakika sadece sohbet edin.
    Evden çıkın: Sadece yürüyüşe çıkın. Ama yanınıza sevgilinizi de alarak… Evinizin duvarları ilişkinizi de sınırlandırır, sadece kendinize değil ilişkinize de biraz nefes aldırın.

    Rutininizi kırın: Arada bir yaşam alışkanlıklarınızı değiştirin. Kadınlar neden sürekli alışveriş yapıyor sanıyorsunuz? Aksi takdirde çok sıkılırız. Mesela yatak odanızı değiştirin. Bu değişiklik bile aşk hayatınıza renk katabilir.

    Onu dinleyin: Bir kadın konuşmadan ne kadar sessiz kalabilir ki? Ama aşk zoru başarmak değil midir? Öyleyse siz susun, biraz da o konuşsun. Sizinle bir şey konuşmaya başladığında odadan çıkmayın veya onunla tartışmayın. Sadece dinleyin!

    Birey olun: Paylaşmak güzeldir ama birey olun. Birbirinizin farklılıklarına saygı duyun. O yamaç paraşütünü seviyorsa, bırakın yalnız başına keyfini çıkarsın. Siz de kız arkadaşlarınızla akşam gezmelerinden hoşlanıyorsanız, o da buna saygı göstermeli!

    Profesyonel yardım alın: Çoğu çift ayrılmak üzereyken, son dakikada yardım almaya karar verir. Ama her şey için çok geç olabilir. Eğer ilişkinizde yolunda gitmeyen şeyler olduğunu düşünüyorsanız, vakit kaybetmeden bir ilişki ya da evlilik terapistinden yardım alın.

  • Sevgilinizi Elinizde Tutma İpuçları

    Sevgilinizi Elinizde Tutma İpuçları

    Psikolog Paul Coleman “Erkekler her zaman kadınları yanlarında tutmak isterler” diyor. Bu düşüncenin kaynağında erkeklerin kendilerini güvende ve iyi hissetmek istemeleri yatıyor. Erkekler bu ihtiyaçlarının kadınlar tarafından bilinmesinden asla korkmuyorlar.

    Onun zayıf noktalarını bilirseniz, elinizde tutabilirsiniz. İşte bunun için yapmanız gerekenler…

    Şımartma planı

    Erkekler, onlar için yaşamınızı birdenbire değiştirmeniz gerektiğini düşünmezler. Bunun yerine, onlara ayırdığınız zamanı en iyi şekilde geçirmek isterler. Sevgilinizle yediğiniz acele bir öğle yemeği sonucunda ona gereken değeri vermediğinizi hissedebilir. Görüşmeyi dört gözle beklerken, sizin ona istediği ilgiyi göstermemeniz onu üzebilir.

    Suçluluk hissettirmek

    Kendi sorumluluklarınızı yerine getirdiğinizde erkekler onlarla ilgilenmediğiniz için size bir şey söylemezler ama daha sonra bundan rahatsız olduklarını gösteren hareketlerde bulunabilirler. Gece bir yerlerde birlikte vakit geçirdiğinizde yüzünüze gülerler ama eve döndüğünüzde, aslında sıkıldıklarını söylerler, televizyonda hiçbir şey olmadığından şikayet ederler ya da sırtlarının ağrıdığından yakınırlar.

    Şımartma planı

    Ona şunları söyleyin: “Belki bu gece normalden daha fazla süre dışarıda kaldık, bu yüzden kendini kötü hissediyorsun.” Onu gerçekten duymaya çalışın sadece dinlemeyin. Bu, erkeklerin ihtiyaç duyduğu şeydir.

    Huysuzluk yapmak

    Sevgiliniz dikkati kendi üzerine çekmeye çalıştığında, size ya da herhangi şeye karşı saldırgan davranabilir. Aslında kızdığı, siz olabilirsiniz. Sevgilinizin oynadığı bu oyuna alet olmak yerine, ona ilişkim yanlış giden şeylerin neler olduğunu sormalısınız. Bazı erkekler diğerlerine oranla daha fazla şımartılmak isteyebilir. Onun isteği çok doğru olmasa da, daha özverili olmanız gerekebilir. Çünkü sevgiliniz sizden daha çok ilgi bekliyordur. İyi bir ilişki için hem sizin hem de sevgilinizin emek harcaması ve birbirinizle ilgilenmeniz gerekir. Sevgilinizin beklentilerine cevap verirseniz, her şeyin iyi olmaması için hiçbir neden yok.

    Şımartma sınırı

    Onu çok seviyor olabilirsiniz, ama hiçbir zaman bunları yapmak zorunda değilsiniz:

    – Televizyonda maç izlemek.

    – Mide bulandırıcı şeylerden bahsetmek.

    – Annesine, onun adına doğum günü kartı yazmak.

  • Kadınla Tartışan Erkeğin Beyin Faaliyetleri Azalıyor!

    Kadınla Tartışan Erkeğin Beyin Faaliyetleri Azalıyor!

    Kadınlarda ise bunun tam tersi oluyor!

    İngiltere’de yapılan bir araştırmaya göre, kadınla tartışan erkeğin “akordu” bozuluyor. Erkekle kadın tartışırken erkeğin beyin faaliyetlerinde azalma olurken, kadınlarda tam tersi durumun meydana geldiği saptandı.

    Araştırmayı yöneten Prof. Mara Mather, şunları söyledi: “Stresli bir ortamda karşısında öfkeli bir surat gören erkeğin beyin faaliyetleri azalıyor. Kadında ise tam tersi, beynin aynı bölgesindeki faaliyette artış meydana geliyor. Bunlar, stresin farklı cinsiyetler üzerindeki farklı etkisini ortaya koyması açısından elde edilen ilk bulgular. Stres altında sosyal açıdan erkek geri çekilirken, kadın duygusal destek arıyor.”