Etiket: aşk

  • İlk Gece İçin 8 Öneri

    İlk Gece İçin 8 Öneri

    Size bildireceğimiz ilk gece için 8 öneriye uyarak bu gecenizi daha rahat atlatacak, toplum tarafından özellikle genç kızlara anlatılan korkutucu hikayelerden kaynaklanan ruh halinizden sıyrılacaksınız

    İlk gecenin detayları hakkında konuşmak genelde dünyada tüm toplumlarca yadırganır, ayıp karşılanır.
    Bu özel gece ilk defa eşinizle başbaşa yaşayacağınız anlardan çok daha özel şeyler ifade eder… yeni bir hayat, beraber çıkılan bir yolculuk, ve ebediyete uzanan bir bağ…

    Bu kadar özel olan bir geceye iyi hazırlanıp, yeni hayatınıza en güzel şekilde başlamanız için size bildireceğimiz ilk gece için 8 öneriye uyarak bu gecenizi daha rahat atlatacak, toplum tarafından özellikle genç kızlara anlatılan korkutucu hikayelerden kaynaklanan ruh halinizden sıyrılacaksınız…

    İlk Gece İçin 8 Öneri

    Masaj Yaptırın
    İlk gece bedeninizin rahat, dinlenmiş ve kaslarınızın gevşemiş olması çok önemlidir.
    Size önerimiz özel gecenizden önce gidin masajla kendinizi şımartın ve aromatik kokularla yapılan bu masajın tadını çıkarın.

    İlk Gece İçin 8 Öneri
    İlk Gece İçin 8 Öneri

    Ağda Yaptırın
    Temiz bir görüntü, güzel kokan bir beden ilk gece için olmazsa olmazlardandır.
    Vücudunuzdaki istenmeyen tüylerden kurtulun, pırıl pırıl bir tenle eşinize kendinizi sunun.

    Eşinizle Konuşun!
    İki kişinin konuşarak anlaşması, istediklerini, taleplerini açık yüreklilikle söylemesi gecenizde süpriz yaşamanızı önleyecek, sorunsuz bir şekilde o günü atlatmanızı sağlayacaktır.
    Konuşmadığımız sürece karşımızdaki kişi bizim arzularımızı, nelerden hoşlandığımızı, nelerden iğreti olduğumuzu bilemez, bu nedenle hiç çekinmeden ayrıntılar hakkında konuşun.
    Özellikle korunma yöntemlerini sakın es geçmeyin.

    İlk Gece İçin 8 Öneri
    İlk Gece İçin 8 Öneri

    Hafif Şeyler Yiyin
    İlk gecenizde ağır yemekler yemekten kaçının, bu yemekler midede hazımsızlığa, şişkinliğe ve istenmeyen durumlara yol açabilir.
    En güzeli düğün yemeğinizi fazla kaçırmadan, az ve küçük bir porsiyonla geçiştirin.
    Çok yemek üzerine rehavet çöktürüp, hareket alanınızı kısıtlar.

    İlk Gece İçin 8 Öneri
    İlk Gece İçin 8 Öneri

    Hoşgörülü Olun
    Karşılıklı iki bedenin birbirine alışması zaman alır, ilk geceyi ölçü olarak görmeyin!
    Özellikle erkeklerde olabilecek olan erken gelme sorununu hoş görün, bu iş, evlilik hayatında zamanla kazanılan tecrübelerle gelişir.
    İlk safhada mükemmellik beklenmez.
    Günler geçtikçe tenleriniz birbirine uyum sağlayacaktır, sakın acele etmeyin, birbirinizi keşfetmeye yeni başladınız…

    ilk gece
    ilk gece

    Konforlu Bir Ortam Mühim
    Bu özel gecenizi en güzel şekilde geçirmek için bulunacağınız oda, odanın aydınlatması,
    ortamı hepsi mühim şeylerdir.
    Rahat koşullar, güzel bir yatak, geceyi keyifli geçirmenizi sağlar.

    Gülün!
    Karşılıklı şakalarla, neşeyle, güler yüzle birbirinize yaklaşın.
    Hiç bir erkek ve kadın nemrut, devamlı mutsuz, sorunlu bir kişilikten hoşlanmaz!
    Özellikle bu özel gecenizde bu gibi davranışlar daha büyük anlam ifade eder.

    ilk gece
    ilk gece

    Eşinize Övgüler Yağdırın!
    Kompliman her zaman işe yarar:) karşılıklı olarak birbirinizin görüntüsünü ne kadar beğendiğinizi dillendirin, gönül okşayıcı sözler söyleyin…
    İşte size geçmişte yaşanmış bir tecrübe, bir kadın, on senedir kocasıyla garip bir şekilde yaşıyor ancak ayda bir defa temasta bulunuyor ve bu temas esnasında da kadın tamamen soğuk davranıyormuş.
    Gerdek gecesi, kocası bu kadının kalbini kırmış. (Ne zayıfmışsın, hem de çirkinmişsin) demiş.
    Kadın bunu unutamamış.
    Bu örnekten yola çıkarak size önerimiz, karşılıklı olarak incitici sözlerden muhakkak kaçının, zaten beğenmediyseniz o erkekle veya kadınla neden evleneceksiniz ki!
    Tatlı sözler düğün gecenizi daha tatlı kılar…

    YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan yorum yazıları veya haberlerin tüm hakları Kadınlar Kulübü’ne aittir. Kaynak gösterilse dahi hiçbiri özel izin alınmadan kullanılamaz. Bu haber veya yazılar sadece Kadınlar Kulübü tarafından sağlanan RSS verileri kullanılarak alıntılanabilir.

  • Sizinkisi Aşk mı Yoksa Şehvet mi?

    Sizinkisi Aşk mı Yoksa Şehvet mi?

    Sizinkisi Aşk mı Yoksa Şehvet mi? bunu anlamak için uzmanların bu konudaki tespitlerine bir bakalım!
    İlişkide aşk ve şehvet arasındaki farkı anlamak için bu iki kelimenin anlamını bilmelisiniz.
    Uzmanlara göre aşk, birbirlerini seven iki insan arasında paylaşılan bir duygudur. Tek taraflı değildir.
    Aşk tamamen güvene ve karşılıklı anlayışa dayanır. Aşk, sevgi kutsaldır. Şehvet ise iki karşı cinsi birbirine çeken doğanın oyunudur.
    Yalnız aşkla, saplantıyı karıştırmamalıdır. Günümüzde çoğu kişi saplantılarının ismini aşk koyup, kendini karşı tarafı sevdiğine inandırıyor.

    Sizinkisi Aşk mı Yoksa Şehvet mi?

    sehvet_mi_ask_mi_4

    Gözünüz Başkasını Görmüyorsa!
    Aşık insanın en belirgin özelliği gözünün diğer tüm insanlara kör olması, yalnızca sevdiğini arzulamasıdır, hem birini sevdiğini düşünüyor, hem de başkalarıyla da olmak istiyorsanız, sizinkisi aşk değil şehvettir, ve bu durum aşık olmadığınızın, geçici bir hevese kapıldığınızın en belirgin özelliğidir.
    Hele durum tek taraflıysa size diyebileceğimiz şey geçmiş olsundur.
    Yine de üzülmeyin bu saplantıdan kurtuluş yolunuz var! karşılıklı seveceğiniz birini bularak,  çıkmaz sokak diye düşündüğünüz bu durumdan kolayca kurtulabilirsiniz.

    Karakter Ne ki!
    İlişkiniz görüntü üzerine kuruluysa, birbirinizin karakterini es geçiyorsanız, bu saf şehvetin en büyük belirtisidir.
    Seven kişi için karşı tarafın huyları da önemlidir, salt görüntü olarak yaklaşmaz partnerine.

    Duygularınızdan Emin Değilseniz!
    O kişiye karşı hisleriniz dalgalıysa, bir an bile olsa başkasıyla da bir hayat ihtimalini düşünüyorsanız.
    Kararsızlıklar, gitgeller varsa bunlar da sevgi değil duyduğunuz hissin heves olduğunu ve kurtulunabilecek bir şey olduğunun göstergeleridir.

    Sohbet Yoksa
    Aranızda hiç bir şekilde bir konuşma, sohbet geçmiyorsa, paylaşımlarınız yalnız bedenselse siz onu sevmiyorsunuz arzuluyorsunuzdur.

    Gerçek Duygular
    İki kişi duygularını, gelecekle ilgili hayallerini paylaşmıyorsa, birbirlerinin gelecek planlarını önemsemiyorlarsa bu şehvettir aşk değildir!

    sehvet_mi_ask_mi_1Birlikte Keyifli Zaman
    Birlikte olmanız dışında onla vakit geçirmek hoşunuza gidiyorsa, onla olmak
    size huzur veriyorsa, onun yanında kendinizi güvende ve mutlu hissediyorsanız,
    sevinin çünkü bu kalbinizin ona meylettiğinin, onu sevdiğinizin göstergesidir.

    Zaman Duruyorsa…
    Birlikte geçirdiğiniz zamanlarda, saatler su gibi akıp geçiyorsa, onun yanında hayat duruyor ondan ayrılmak istemiyorsanız, bunlarda sevgi belirtisidir.

    sehvet_mi_ask_mi_2Mutluluğunu İstiyorsanız
    Birbirinizi içtenlikle dinliyor ve karşılıklı mutlu olmanızı istiyorsanız, bu belirtide sevdiğinizin belirtisidir, çünkü insan sevdiği kişiyi mutlu görmek ister.

    Karşılıklı Yardım
    Partneriniz sizin daha iyi biri olmanıza çalışıyor ve bu konuda sizi destekliyorsa bu sinyal şehvet değil aşkı gösterir.

    YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan yorum yazıları veya haberlerin tüm hakları Kadınlar Kulübü’ne aittir. Kaynak gösterilse dahi hiçbiri özel izin alınmadan kullanılamaz. Bu haber veya yazılar sadece Kadınlar Kulübü tarafından sağlanan RSS verileri kullanılarak alıntılanabilir.

  • Romantizmin Ömrü 937,5 Gün

    Romantizmin Ömrü 937,5 Gün

    Kadın ve erkek beyninin aşkı farklı yaşadığına işaret eden uzmanlar, romantizme de ömür biçti: 937,5 gün.

    Uzmanlar, aşk ve nefret duygularının beyin hareketliliği açısından çok benzediğini, muhakeme ve aklıselimin merkezi olan korteksin nefretten farklı olarak aşk esnasında devre dışı kaldığını kaydetti. Ayrıca kadın ve erkek beyninin aşkı farklı yaşadığına işaret eden uzmanlar, romantizme de ömür biçti: 937,5 gün.

    Medicana International Ankara Hastanesi Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. M. Zülküf Önal, “Aşk da, nefret de yoğun hissedilen duygular. Bu duygular, beyin hareketliliği ve dışavurum açısından benzer özellikler gösteriyor. Aşk ve nefret arasındaki en büyük fark ise muhakeme ve aklıselimin merkezi olan beyin korteksinin büyük bir bölümünün aşk esnasında etkisiz hale gelmesi. Nefret eden kişinin korteksi çalışıyorken, aşık olan kişilerde kortekste ışık gözlenmiyor.” dedi.

    Önal, bu görüşlerine kaynak olarak, Prof. Dr. Semir Zeki liderliğinde İngiltere’de yürütülen ve Manyetik Rezonans (MR) görüntüleme tekniğinden yararlanılarak gerçekleştirilen çalışmanın sonuçlarına işaret etti. Önal, şöyle konuştu:

    “AŞKTA BEYİN KENDİNİ KAPATIYOR, NEFRETTE İSE…”

    “Aşkta beyin kendini kapatıyor. Nefret durumunda beyin korteksinin sadece küçük bir bölümü devre dışı kalıyor, çünkü kişinin nefret ettiği kişiden öç alma, ona zarar verme gibi hamleleri hesaplayabilmesi için kortekse ‘şiddetle’ ihtiyacı var. Buna göre, nefret sinir ağı olarak belirlenen bölgeyi oluşturan beynin alt korteksindeki putamen ve insula adı verilen noktaların, tıpkı aşk sırasında olduğu gibi aktif hale geçtiği ortaya çıktı.”

    ROMANTİZM SÜRESİ 937,5 GÜN

    Önal, romantizmin süresinin de yapılan araştırmalarda 937,5 gün olarak saptandığını belirtti. Önal, “Söz konusu araştırmaya katılan çiftlerin yüzde 83’ü, evliliklerinin ilk aylarında el ele tutuştuğunu açıklarken, 937,5 gün sonra bu oran yüzde 38’e düşüyor. Evliliğin üçüncü yılında, çiftlerin yüzde 83’ü yıl dönümlerini kutlamak için çaba sarf etmemeye başlıyor. Araştırmaya göre, bu oranlar dışarıda sürpriz bir akşam yemeği ve televizyon kumandasının paylaşılması için de aynı” diye ifade etti.

    İLK GÖRÜŞTE AŞK VE TEK GECELİK İLİŞKİNİN NEDENLERİ

    Önal ayrıca, erkek beyninin nörolojik aşk devrelerinin kadınlarınkinden farklı olduğunu, bu durumun “ilk görüşte aşk” ve “tek gecelik ilişki”nin nedenlerini de açıkladığını şöyle anlattı:

    “Aşık kadınlarda beyin taramalarıyla yapılan çalışmalar, kadınların beyninde birçok alanın hareketlendiğini gösteriyor, özellikle içgüdülerle ilgili alanların, dikkat ve hafıza devrelerinin. Erkeklerdeyse görselliğin işlendiği alanlarda hareketlenme yaşanıyor. Görsel verilerin işlendiği bölgelerdeki hareketlilikteki bu artış, aynı zamanda erkeklerin neden kadınlardan daha kolay ‘ilk görüşte aşık’ olduklarının da açıklaması olabilir. Kadın ise tecrübelerine önem veriyor. Bu nedenle tek gecelik ilişkiyi daha çok erkek yaşıyor.”

  • İlişkiniz ne kadar sürecek?

    İlişkiniz ne kadar sürecek?

    İlişkinizin ne kadar süreceği, sonunun ne olacağı konusunda endişeli misiniz?

    Aslında hiç kimse bir gün sonra nelerle karşılaşacağını bilemez ama ilişkiler konusunda bazı işaretler kişilere fikir verebilir. Falcıya medyuma ihtiyacınız yok. Her şey, aşağıdaki sorulara vereceğiniz cevaplara bağlı:

    Tartışmalarınızda birbirinize nasıl davranırsınız?

    – Genellikle yanıldığımı kabul ederim.

    – Gerginliği azaltmak için esprili sözlerden yararlanırız.

    – Tartışma kızışırsa birimiz ara vermeyi öneririz.

    – İkimiz de tartışmayı bitirmek için sabırsızlanırız.

    Eğer dört örnekten üçüne ‘doğru’ diyorsanız, ilişkinizin geleceği için fazla endişelenmenize gerek yok. Her ilişkide zaman zaman anlaşmazlıkların yaşanacağını unutmayın. Önemli olan bu tür anlaşmazlıkları uzatmamaktır.

    Onun ailesiyle tanışmak ister misiniz?

    – Evet isterim.

    – Aileleri bu işe karıştırmak hiç doğru değil.

    – Onun ailesi beni hiç ilgilendirmiyor.

    – Eninde sonunda aileyle tanışmayı umut ediyorum.

    Eğer bu açıklamalardan hiç değilse ikisi onun düşünceleriyle örtüşüyorsa, ilişkiyi önemsediği ve devam ettirmek için elinden geleni yapmaya hazır olduğu anlaşılıyor.

    Ama aileleri işe karıştırmaktan kaçınan birinin niyetinin ciddi olduğunu söyleyemeyiz.

    Buluşma gün ve saatini sık sık değiştiriyor musunuz?

    Flört eden çiftlerin buluşma gününü ve saatini sık sık değiştirmeleri iyi bir işaret sayılmaz. Randevuyu iptal eden ya da erteleyen tarafın duygularından kuşku duymak yanlış olmaz.

    Eğer bu kişi sizinle görüşmek için bahane yaratmak yerine, görüşmeyi erteleme yolunu seçiyorsa, size yeterince ilgi duymadığı anlaşılır.

    Para konusundaki düşünceleriniz birbirine uyuyor mu?

    Aşk ilişkilerine para meselelerini karıştırmak doğru olmaz. Ancak para ile ilgili meselelerde, karşınızdaki kişiyle aynı düşünceleri paylaşmanız çok önemlidir.

    Siz elinize geçeni harcamaya meraklı iseniz, buna karşılık flört ettiğiniz kişi tutumlu olmayı yeğliyorsa, eninde sonunda para bir huzursuzluk kaynağı olacaktır. Düşünce, görüş ve anlayış birliği olmayınca, ilişkinin ömrü kısalır.

  • Sağlam bir ilişki için öneriler

    Sağlam bir ilişki için öneriler

    Konuşurken gözlerine bakmanız, onun yanındayken başka şeylerle uğraşmamanız ona değer verdiğinizi gösterir.

    İşte 7 önemli ilişki tüyosu…

    1- İletişim içinde olduğunuz erkeğin gözlerinin içine bakın böylece daha samimi ve daha dürüst bir sohbet sağlayacaksınız. Ayrıca bir kişinin bakışları size her şeyi anlatır. Örneğin; eğer sol üst tarafa bakıyorsa bir şeyler hatırlamaya çalışıyor, sağ alt köşe ise geçmişi düşündüğünü yansıtır. Eğer sizinle konuşurken gözlerini açarak yada kaçırarak konuşuyorsa bu karşımızdaki kişinin yalan söylediği anlamını taşır. Gözlerini sürekli etrafta gezdiriyorsa sıkılmış ve artık sizi dinlemiyor demektir.

    2- Size soru sorduğunda cevap verin ve siz de ona bir soru yöneltin. Sizin sorduğunuz soruya düşünmeden yanıt veriyorsa karşınızdaki insan dürüst. Lakin düşünüyorsa sakladığı bir şeyler olduğunu bilin. Tabi bu sorduğunuz soruya görede değişir eğer geçmiş zamandan veya ikilemde kalabileceği bir soru sorduysanız düşünmesi gayet normal. Önemli olan cevap verirken gözlerinize direkt bakabilmesi ve tereddüt etmemesidir.

    3- Hoşlandığınız kişi yanınızdayken başka şeylerle ya da başka insanlarla ilgilenmeyin. Eğer ona uzak davranıp başkalarıyla ilgilenirseniz, ondan hoşlanmadığınız izlenimine kapılabilir. Aynı durum sizin içinde geçerli, kalabalık bir ortamda size olan tavırları size karşı hislerinin bir belirtisidir.

    4- Kendinizi çok öne çıkartmak istemiyor olabilirsiniz ancak sürekli ilk mesajı veya arayı ondan beklememelisiniz. Çünkü aynı şekilde o da kendisini ortaya atmak istemiyor olabilir. Önemli olan ortayı bulmak olacaktır. Ne sürekli siz iletişime geçmeye çalışın ne de ondan bekleyin…

    5- Onu dışarıya sinemaya, yemeğe ya da bir cafeye davet edin. Hesap geldiğinde ise ona ”yardımcı olabilir miyim” diye sorun. Bu şekilde sizinde bir birey olduğunuzu çok daha iyi fark ederek size daha fazla saygı duyacaktır.

    6- En baştan fazla samimi olmaktan kaçının, o yanınızdayken argo kelimelerden ve aşırı rahat davranışlardan kaçının ve onunda yapmasına izin vermeyin. Böylelikle ilişkiye başladığınızda hala birbiriniz hakkında bilmediğiniz ve sizi heyecanlandıracak durumlara yer ayırmış olacaksınız.

    7- Bir ilişkiye başlamadan önceki konuşma dönemi düzgün bir ilişki için oldukça önemli bir dönemdir. Sağlam bir temel atmaya bu dönemde başlarsınız. Ciddi konuları ve rahatsızlıklarınızı dile getirmekten çekinmeyin. Ancak bu sürekli şikayet etmek anlamına gelmiyor. İlişkiye başlamadan önce bitmesini istemiyorsanız, gereksiz tartışmalardan ve şikayet etmelerden uzak durun.

  • Eski Sevgiliyi Unutmanın 8 yolu

    Eski Sevgiliyi Unutmanın 8 yolu

    Romantik ilişkiler, bazen çıkmaza giriyor ve bitmek zorunda kalıyor.Eski aşkımızı unutmak hiçte kolay olmuyor, içimizden dikenli telin çıkması gibi, her tarafımızı kanata
    kanata bu muharebeden yaralı olarak ayrılıyoruz.Eski sevgiliyi unutmanın 8 yolu yazımızda bu durumu çabuk ve hasarsız atlatmanız için size önerilerde
    bulunacağız.

    İlişki bitiyor, ve bu durumun en üzücü yanı, biten ilişkide en az bir taraf kalbi kırık olarak bu durumu kabullenmek zorunda kalıyor,hatta bazen her iki tarafta bu ilişkiden
    yenik, mutsuz ve pes etmiş durumda ayrılıyor. Gerçekten bazen yürümeyince yürümüyor bazı şeyler…Kırık kalbin tamir olması zaman alıyor..kolay olmuyor…zaman ve sabır
    istiyor.
    Kırık kalbinizi iyileştirecek çok şey var, kurtulmanız sizin çabanıza bağlı!
    Eski sevgiliyi unutmanın 8 yolundaki  tavsiyelere uyduğunuzda, bu acının tarih olduğuna şahitlik edeceksiniz!

    Eski sevgiliyi unutma yolları
    Ağlayın!
    Evet garip bir tavsiye gibi görünebilir fakat çok işe yarar, ağlamak içimizdeki zehrin dışarı akması,
    hafifleme, yeniden doğuşa bir başlangıç demektir. Üzgün olduğumuzda beynimiz bu duruma tepki verir. Vücudumuz çeşitli kimyasal madde ve hormon üretmeye başlar, ağladığımızda
    beyin rahatlar, ve acı veren hormonların salgılanması bitip, huzur dönemi başlar. Ağladığınız zaman, içinizdeki öfkenin nefretin parçalanıp akıp gittiğine, kurtulma
    emarelerinin başladığına şahit olacaksınız.
    Hatta bir odaya geçin ve ağlayarak acınızı doya doya yaşayın!ve bu savaştan yeni bir başlangıç yaparak galip çıkın! Hedef, acıları sal gitsin!

    Kendinize Meşgale Bulun!
    Bir şeyi aklınızdan çıkarmanın yolu, aklınıza başka birşeyler sokmaktır, diğer
    bir ifadeyle kendinize meşgale bulun! bu meşgalenin meşru olduğu sürece, ne olduğu pek önemli değil,
    sinemaya gidin, seyahate çıkın, veya kendinize bir hobi edinip onla uğraşın.
    Beyniniz birşeyle meşgul olduğunda, başka şeyi veya kişiyi düşünme fırsatı olmaz.

    Arkadaşlarınızla vakit geçirin!
    Arkadaşlar bu durumdan kurtulmamıza vesile olacak büyük sığınaklarımızdır.
    Arkadaşlarınızla, vakit geçirdiğinizde keyif aldığınızdan endorfin hormonu salgılanır ve içinde bulunduğunuz depresif ruh halinden kısa sürede kurtulursunuz.
    Yalnızca şu uyarıyı unutmayın, aranızda konuştuğunuzda, unutmak istediğiniz kişinin adı sanı hiç geçmesin. Her onun ismi geçtiğinizde size acı vereceğinden, bu durumu açık yüreklilikle arkadaşlarınıza bildirin!

    O Kişiyle mümkün mertebe karşılaşmamaya çalışın!
    Onun gittiği mekanlara, onla karşılaşabileceğiniz yerlere gitmekten kaçının!
    Birini unutmaya çalıştığınızda, onla gözgöze gelmek acınızı katmerliyecek, unutulmaz
    kılacaktır. Arkadaşlarınızla bir kafeye gittiniz ve ona rastladınız, arkadaşlarınıza nazik bir
    şekilde durumu izah edip, hemen ordan uzaklaşın!

    Dışarı çıkın !
    Evde boş boş oturmak, onun aklına gelmesini kaçınılmaz kılar.
    Bu nedenle dışarı çıkın ve hayatın herşeye rağmen aktığını, dünyada tek sevilebilecek insanın olmadığını görün! alışveriş yapın, yüzün, spor yapın, gülün, eğlenin!
    Sokakta iken eski sevgilinizden daha güzeller olduğunu ve her an daha mutlu olabileceğiniz bir insanın karşınıza çıkabileceği kadar çok insanın olduğunu düşünüp
    şükredin!

    Romantik olan herşeyden kaçının!
    Birini unutmaya çalışırken, romantik filmlerden, müziklerden vb uzak durmak en sağlıklısı.
    Sizi güldüren keyifli vakit geçireceğiniz şeylere odaklanın!

    Kendinize iyi bakın!
    Özellikle kadınlar acı çektiklerinde, kendilerine zarar verme eğiliminde olurlar.
    Birnevi kendilerini cezalandırırlar, siz bu duruma düşmeyin!
    Spor salonuna gidin, cilt bakımı yaptırın, daha da güzelleşin ve özgüveniniz yükselsin.
    kimse için üzülmeye değmediğini anlayın!

    Başkasını Bulun!
    Hayat akıp gidiyor,ömür çok kısa, onu düşünmekle zaman geçirmekle yapılabilecek en büyük hatadır!
    Eski sevgilisinin yasını senelerdir tutanların çıkmaza girme nedeni ona saplanıp kalmalarıdır, o kendi hayatını kurmuş keyfine bakarken, bu kadar aciz olmayın!!!
    Size verebileceğimiz en bomba tavsiye evlenecek başkasını bulun!
    Unutmayın çivi çiviyi söker, her zaman güzelin güzeli, iyinin iyisi bulunur.
    Yeni biri hayatınıza girdiğinde, bu durum hayata yeniden bağlanmanızı, içinizde umut filizlerinin yeniden yeşillenmesini sağlayacaktır!

    YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan yorum yazıları veya haberlerin tüm hakları Kadınlar Kulübü’ne aittir. Kaynak gösterilse dahi hiçbiri özel izin alınmadan kullanılamaz. Bu haber veya yazılar sadece Kadınlar Kulübü tarafından sağlanan RSS verileri kullanılarak alıntılanabilir.

  • Aşk kadere mi bağlı?

    Aşk kadere mi bağlı?

    Çok kaderci olmayı, yaşamın umutsuzluğu olarak görüyorum. Ancak bazı durumlar vardır ki; önüne geçmek mümkün değildir sanırım. Aslında bana göre hayat, bir duraktan yola çıkıp, başka bir noktaya ulaşma halidir. Bu yolculuğu hangi yolu seçerek yapacağınız tamamen size ve tercihlerinize bağlıdır. Ancak bu seyahat sırasında mutlaka uğramanız gereken belirli duraklar vardır. O duraklara uğramadan devam etmeniz mümkün değildir.

    İşte, orada durmak ve mola vermek zorunda kaldığınız noktaların kadersel yazgılar olduğunu ancak oraya giderken seçtiğiniz yolda yaşadıklarınızın, sizin tercihlerinizin sonucu olduğuna inanıyorum. Yani hayat, biraz kader ve biraz seçimden oluşan, keyifli ve sürpriz dolu bir karışımdır.

    Bu bakış açısından değerlendirdiğimde, hayatımızda derin izler bırakan aşkların, o kadersel şemanın içinde durduğuna ve mutlaka uğranması gereken duraklardan biri olduğuna inanıyorum. Bazı olaylar inisiyatifimizin dışında gelişiyor.

    Peki, kaderi değiştirmek mümkün mü?

    Belki çok farkında olduğunuzda ertelemek mümkün olabilir ama tümüyle yönünü değiştirmek pek mümkün değil öyle değil mi? Kaderle ilgili ne zaman bir sohbetin ortasına düşsem, aklıma Kızkulesi’nin efsanesi gelir. Hikaye şöyledir: Kızkulesi Adası, Kubadabad Saltanat Kentinin haremliğiymiş. Adada çevresi sularla çevrili bir kale ile, birbirinden güzel köşklerin ortasında yüksek bir kule varmış. Bu kulede cariyeleri ile birlikte Selçuklu Sultanının güzeller güzeli biricik kızı yaşarmış. Sultan, düşünde (başka bir rivayete göre falında) sevgili kızının yılan sokması sonucu öleceğini görmüş. Yaptırdığı kaleye ve içindeki kuleye kızını kapatmış. Kuleye yılan girmesin diye beton borularla Anasmaslar’dan adaya su ve süt akıtılmış. Böylece yıllar geçmiş ve günlerden bir gün Sultan ateşlere düşüp hastalanmış. Ülkenin en ünlü hekimleri bir araya gelerek, zar zor hastalığa çare bulmuşlar. Sevgili Sultan yeniden sağlığına, mutluluğuna kavuşmuş. İyileşmesini kutlamak için kuleye armağanlar gelmeye başlamış. Yaşlı bir köylü kadın da, bir sepet üzüm getirmiş. Ancak üzümlerin içinde bir küçük yılan varmış. Yılan o gece uykuya dalan güzel Prensesi sokup öldürmüş.

    Bu efsane, kaderin önüne geçilemeyeceğini anlatır. Ne yaparsanız yapın, başınıza gelecek olan, gelecektir. Aşkın da insanın kadersel yazgısında yer aldığına inanırsak, yaşamımıza imza atan, iz bırakan ve bize dersler veren aşkların, önüne geçilemez olduğunu varsaymak çok da yanlış olmayacaktır diye düşünüyorum.

    Asıl önemli olan, yaşadığımız o yürek savrulmasından, ne öğrenmemiz gerektiğini bulmak. Sadece bir aşk diyerek geçilen, hiçbir tecrübe edinilmeden atlanılan aşk acıları, aslında kalbimizi ve ruhumuzu biraz rendelemek, eğitmek için yaşatılmıştı. Üstünde durulması gereken ve daha önemli ders ise şudur:

    Deneyimlerinizden doğru dersler çıkararak yola devam etmeyi beceremezsek, bir sonraki daha ağır ve güçlü gelecektir, ta ki öğrenene kadar…

    Candan Ünal

  • İyi başlayan ilişkiler neden kötüye gidiyor?

    İyi başlayan ilişkiler neden kötüye gidiyor?

    En başta her şey çok güzeldi. İyi ama ne oldu böyle? Güzel başlayan ilişkiler, zamanla kötüye gidebiliyor. Buna sebep olan birkaç faktör var.

    En başta her şey çok güzeldi. İyi ama ne oldu böyle? Güzel başlayan ilişkiler, zamanla kötüye gidebiliyor. Buna sebep olan birkaç faktör var.

    Geçmişten gelen duygusal yükleriniz, zamanla ilişkinize zarar vermeye başlıyor. Çözemediğiniz duygusal problemleriniz, belki küçükken ailenizde yaşadıklarınız ya da eski sevgilinizle ilgili soru işaretleriniz, sanki her ilişkinizde aynı şeyler yaşanacakmış gibi hissetmenize ve davranmanıza yol açıyor. Bunları mutlaka çözmelisiniz.

    Sevilmek ya da durumdan kurtulmak için yalan söylemek, bir ilişkinin devam edebilmesi için en gerekli şey olan güven duygusunu ortadan kaldırır ve karşınızdaki sizin akıl ve ruh sağlığınızdan şüphe etmeye başlar ki bu da hiç iyi bir durum değil.

    İlişkinin en başlarında her şey çok güzeldi, çünkü partneriniz sizi etkilemeye çalışıyordu. Şimdi geriye ne hazırlanan o romantik yemekler kaldı ne de eğlenceli geceler için planlar. Sorumluluğun paylaşılmadığı, tek tarafın ilişkinin devam edebilmesi için çaba harcadığı ilişkiler ne yazık ki bitmeye mahkumdur.

    Birbirinizi olur olmaz her konuda, zaman, mekan ya da etrafınızda insan olup olmadığı fark etmeden, acımasızca eleştirmeye başlamanız, ilişkiyi bitirmek için tek başına yeterli bir sebep.

    Hayattan beklentileri, hayalleri, umutları ve hedefleri farklı olan insanlar, ilişkiye çok güzel başlamış bile olsalar ilişkinin yürümesi çok zor. Nasıl ayla güneş bir araya gelemezlerse, bu iki insanın da ilişkiyi yürütme olasılığı o kadardır.

  • Eğer Kadın Severse…

    Eğer Kadın Severse…

    Bir erkeğin bir kadını sevdiği nasıl anlaşılır? O muhteşem iki sözcük size söylendiğinde buna inanmalı mısınız yoksa gözlerine baktığınızda anlayabilir misiniz? Acaba gerçekten seviyor mu? Ne hissediyor? bu soruları bi kenara bırakıp kadının nasıl erkeğini nası sevdiğini anlatmak istiyorum.

    Kadın var olduğundan beri aşk masalının ana kahramanıdır. Yani her aşk masalında ana kahraman kadındır. Çünkü kadınlar genellikle erkeklerden daha duygusallardır. Zaten bu doğrudur da. Kadınlar çok daha fazla duygusaldır ama bir okadar da cesaretlidirler.

    Örneğin Anna Karenina… Ne çok sevmiştir Vronski’yi! Onu okadar çok sevmiştir ki onun uğruna her şeyi feda etmiştir. Sahip olduğu tüm hayatını silip, yeni sıfırdan bir hayata başlamaya hazırdır. Bütün dedikodulara, çıkan söylentilere göğüs gerer, saygıdeğer mükemmel hayatını bir anda bitirebilecek kadar yürekli ve gözü karadır. Ama Vronski, (hiç edebi bir metin yazma kaygım yok şu an, affet beni Tolstoy) yan çizer!

    Koskoca kont, bi’ adam olup Anna’nın elinden tutmaz. Anna, trenin altında öldükten sonra aklı başına gelir. Ama iş kadın severse işten geçmiştir malesef ve giden geri gelmez gibi bir çok atasözlerinden ve deyimlerden yararlanıp bu durumu açıklayabiliriz.
    İşte kadınlar böyle bir varlıktır cesaretlidirler. Sevdikleri için her şeyi yaparlar. Ama erkekler kadınların kendisini bu kadar çok sevmesinden korkarlar.

    Bir araştırmaya göre kadın âşık olur, sever. Erkekse o esnada ne olduğunu anlamaya çalışır, düşünür, sorgular. Kadın, tam gitmeye karar verdiğinde bu sevdadan ümidini kestiğinde ise erkek âşık olur. Ama artık iş işten geçmiştir… Kadın gitmeye karar vermiştir.
    Nedir şimdi bu ? Erkek anlayacakta kadına oda aşık olacak oda sevecekte ohooooo… Kadın o arada düşünece bu adam beni sevecek mi aşık olacak mı diye düşünürken erkek çıkıp karşısına ben aşık oldum diyecek. Eee nerde kaldı bu ilişkinin güzelliği nolacak şimdi?

    Kısacası erkekler aşkta çok fazla mantık aramayın çok fazla sorgulamayın kafanızdan çok fazla bilinmeyen denklemleri bırakın bir kenara sadece aşkınızı gösterin sevdiğiniz kadına. Bu kadar yeter bence şimdi herkez sevdiğine sahip çıksın

  • “Kıskanıyorsa sevmiyordur”

    “Kıskanıyorsa sevmiyordur”

    Prof. Dr. Oğuz Erkan Berksun’un açıklamaları yıllardır söylenen “Seven insan kıskanır” sözünü yalanladı. Berksun yaptığı açıklamada seven insanın kıskanmayacağını, kıskanan insanın güvenilmez insan olduğunu anlattı

    Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Oğuz Erkan Berksun, öz güveni olan bireylerin başkalarını sevebileceğini belirterek, “Seven insan sever, kıskanmaz. Güvensiz insan kıskanır, o da aslında gerçekten sevemez” dedi. Berksun yaptığı açıklamada, kıskançlığın insanlık tarihi kadar eski olduğunu belirterek, birçok insanın ilişkilerini derinde etkileyerek ciddi sorunlara yol açtığını söyledi. Eşlere karşı yöneltilen bu duygunun aşırı olanına “patolojik kıskançlık” veya “othello sendromu” adı verildiğini aktaran Berksun, “Birçok kadın ve erkek, kıskanmanın içgüdüsel davranış olduğundan yola çıkarak sevginin göstergesi kabul eder. Bu, yanlış bir kabuldür. Sevgimizi ve sevdiğimizi esirgemediğimizi göstermenin çok daha sağlıklı yolları vardır” ifadesini kullandı.

    Kıskançlığı öz güven eksikliğiyle açıklayan bazı kuramlara dikkat çeken Berksun, şöyle konuştu: “Kendine güvenen insanların karşıdaki insanlara daha rahat güven duygusu geliştirdiklerini biliyoruz ancak kıskançlık sadece sevdiğimiz insanı kaybetme tehdidiyle ortaya çıkan kendine güven eksikliğiyle açıklanamaz.Kıskançlıkta eğitim, yetiştirilme biçimi, genel geçer kabul ve özellikle kadınlara yöneldiği için kadınla ilgili önyargılar önemli rol oynamaktadır. Sevginin göstergesi olduğuna ilişkin yanlış inançlar da kıskançlığı hem makul heh de meşru gösterebilmektedir. Özellikle birçok kadın, erkeğinin kendisini kıskanmasını istemektedir. Bu, kadınlar tarafından bir çeşit güvence şeklinde algılanmaktadır.”
    “GÜVENSİZ İNSAN KISKANIR”
    Kıskanılmayı beklemenin sağlıksızlığın ifadesi olduğunu savunan Berksun, şöyle devam etti: “Seven insan sever, kıskanmaz. Güvensiz insan kıskanır, o da aslında gerçekten sevemez. Her durumda insanların bireysel gelişimini sağlıklı tamamlamadıklarını gösterir. Öte yandan, gerçekte kendine güvensizlik sevgi zannedilen, hiç içinden çıkışı olmayan çukurdur. Bu durumda şu soru sorulmalıdır. Kıskanıyorsun çünkü güvenmiyorsun, o zaman güvenmediğin insanı nasıl yanında istersin? Bu, ne senin ne de karşındaki insanın onuruyla bağdaşmaz. Bu soruyu sorduğum birçok erkek veya kadın yan çizer ve şöyle der. ’Ben sevgilime, kız, erkek arkadaşıma ve eşime güvenmiyor değilim, ona güveniyorum ama diğer erkeklere, kadınlara güvenmiyorum.”
    “KISKANÇLIK SEVGİ İFADESİ DEĞİL”
    “Kıskanç erkeklerin sadakatsizlik olasılığı her zaman için daha yüksektir” diyen Berksun, sözlerini şöyle tamamladı: “Romantik sahiplenme duygusunu aşan kıskançlıklar her zaman için ilişkileri bozucu etkiye sahiptir. Başlarda hoş gibi algılansa da ilişkinin ilerleyen dönemlerinde eşleri sadakatsiz ve ahlaksız yerine koymaktan başka işe yaramaz. Bir insanın başkasına güvenebilmesi için önce kendine güvenmesi gerekir. Güvenmediğiniz insanı nasıl seversiniz ki? O sizin ananız babanız, çocuğunuz değil ki. En katlanılabiliri romantik olandır. Kıskanç insanlar kendi kıskançlıklarının sevgi ifadesi olduğunu düşünür.”