Etiket: astım

  • Sezaryen Doğum Alerji ve Astım Riski Artıyor mu?

    Sezaryen Doğum Alerji ve Astım Riski Artıyor mu?

    Sezaryen doğum alerji ve astım riskini %80’e kadar artırabilir! Bu yazıda sezaryenin bağışıklık sistemini nasıl etkilediğini ve alerjik hastalık riskini nasıl yükselttiğini keşfedin.

    Son yıllarda alerji hastalıklarının artışı, modern tıbbın doğum yöntemleriyle ilişkilendirilmeye başladı. Özellikle sezaryen doğumların artmasıyla birlikte alerji ve astım gibi kronik hastalıklara yakalanma riskinin de arttığı gözlemleniyor. Bu makalede, sezaryen doğumun alerji ve astım ile olan bağlantısını ve bu durumun nasıl gerçekleştiğini derinlemesine inceleyeceğiz.

    Günümüzde alerji hastalıklarının artışı, modern tıbbın doğum yöntemleriyle ilişkilendirilmektedir. Özellikle sezaryen doğumların artmasıyla birlikte alerji ve astım gibi hastalıklara yakalanma riskinin de arttığı gözlemlenmektedir. Bu makalede, sezaryen doğumun alerji ve astım ile olan bağlantısını ve bu durumun nasıl gerçekleştiğini inceleyeceğiz.

    Bebeklerin Bağışıklık Sistemi ve Alerjiye Eğilimi

    Bebekler doğduktan sonra, bağışıklık sistemleri tam olarak gelişmemiş olduğundan alerjilere karşı daha hassastır. Vücudumuz, mikroplara karşı savaşan ve alerjik reaksiyonları tetikleyen iki farklı bağışıklık sistemine sahiptir:

    • Doğal Bağışıklık Sistemi: Anne karnındayken ve doğum sırasında anneden alınan mikroplarla temas, bu sistemin gelişmesine yardımcı olur. Bu sistem, mikroplara karşı direnç oluşturarak bağışıklık sistemini güçlendirir ve alerji riskini azaltır.
    • Kazanılmış Bağışıklık Sistemi: Doğumdan sonra çevreden gelen mikroplarla temas, bu sistemin gelişmesini sağlar. Bu sistem, alerjenlere karşı duyarlılık geliştirerek alerjik reaksiyonlara yol açabilir.

    Sezaryen Doğum Alerji Riski

    Sezaryen Doğum Alerji
    Sezaryen Doğum Alerji

    Sezaryen doğumlarda bebekler, anneden alınan mikroplarla temas edemezler. Bu durum, doğal bağışıklık sisteminin gelişmesini olumsuz etkileyerek alerjiye eğilimi artırır. Yapılan çalışmalar, sezaryen doğumun çocuklarda alerjik hastalık riskini %20-80 oranında artırdığını göstermektedir.

    Sezaryen Doğum ve Astım

    Astım, hava yollarının daraldığı ve nefes almayı zorlaştıran bir hastalıktır. Alerjik astım, alerjik reaksiyonlara bağlı olarak gelişen bir astım türüdür. Sezaryen doğum, alerji riskini artırdığı için astım riskini de artırır. Özellikle ailede alerjik geçmişi olan ve doğum sırasında mikroplarla teması az olan bebeklerde astım gelişme olasılığı daha yüksektir.

    Öneriler ve Sonuç

    Sezaryen doğumun alerji ve astım riskini artırdığı bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Bu nedenle, anne adaylarının mümkün olduğunca normal doğum yapmaya teşvik edilmesi önemlidir. Normal doğum, bebeklerin doğal bağışıklık sisteminin gelişmesine yardımcı olarak alerji ve astım gibi hastalıklara karşı korunmalarını sağlar.

    Ancak, tıbbi nedenlerden dolayı sezaryen doğum gerekliyse, anne adaylarının doğum sonrası bebeklerinin bağışıklık sistemini güçlendirmek için aşağıdakileri yapabileceklerini unutmamaları gerekir:

    • Bebeği anne sütü ile beslemek
    • Bebeğin cildiyle temas kurmak
    • Bebeği evcil hayvanlardan ve sigaradan uzak tutmak
    • Bebeği mikroplarla kontrollü bir şekilde tanıştırmak

    Alerji ve astım gibi kronik hastalıkların tedavisi ve yönetimi de oldukça önemlidir. Bu hastalıkları olan çocukların düzenli olarak doktor kontrolünden geçmesi ve gerekli tedavileri alması gerekir.

    ALEX Alerji Testi Nedir? 3 Adımda Nasıl Yapılır?

  • Balgam Nedir? 9 Balgam Rengi ve Anlamları

    Balgam Nedir? 9 Balgam Rengi ve Anlamları

    Balgam rengi ne diyor? Beyaz, sarı, yeşil, pembe… Anlamları ve ne zaman doktora başvurmalısınız?

    Balgam, solunum yollarımızı koruyan ve toz gibi zararlı maddeleri temizleyen bir sıvıdır. Rengi ve kıvamı, sağlığınız hakkında önemli ipuçları verebilir. Bu yazıda, balgam renklerinin ne anlama geldiğini ve ne zaman doktora başvurmanız gerektiğini öğreneceksiniz.

    Balgam, genellikle üst solunum yollarında bulunan ve solunum sisteminin koruyucu bir özelliği olan yapışkan bir sıvıdır. Bu maddenin rengi ve kıvamı, solunum sağlığınız hakkında önemli ipuçları sağlayabilir. Peki, balgamın rengi ne anlama geliyor ve vücudumuzda neler olup bitiyor? İşte detaylar:

    Balgamın Nedir?

    Balgam, üst solunum yollarında bulunan mukusun bir türüdür. Mukus, vücudun bakteri gibi zararlı maddelere karşı korunmasına yardımcı olan bir sıvıdır. Balgamın üretimi normal bir süreç olup, genellikle vücut aşırı miktarda balgam ürettiğinde veya öksürme sırasında fark edilir.

    Balgamın Nedenleri

    Balgam üretiminin birçok nedeni olabilir. Bunlar arasında üst solunum yolu enfeksiyonları, bronşit, akciğer iltihaplanması, sinüs enfeksiyonu ve çevresel tahriş edici maddeler bulunur. Ayrıca, alerjiler, sinüzit, KOAH ve astım gibi kronik durumlar da balgam üretimine yol açabilir.

    Balgam Rengi ve Anlamları

    Balgam Rengi ve Anlamları
    Balgam Rengi ve Anlamları

    Balgamın rengi, solunum sağlığınız hakkında önemli bilgiler sağlar. İşte farklı balgam renklerinin anlamları:

    1. Beyaz veya berrak balgam: Normaldir.
    2. Sarımsı renkte beyaz balgam: Normal olabilir veya enfeksiyon veya iltihaplanmanın belirtisi olabilir.
    3. Sarı veya koyu sarı balgam: Viral veya bakteriyel enfeksiyon veya kronik inflamasyon işareti olabilir.
    4. Yeşil balgam: Genellikle enfeksiyon veya inflamasyonun belirtisi olabilir.
    5. Pembe balgam: Kalp yetmezliği belirtisi olabilir.
    6. Kırmızı balgam: Kanlı balgam genellikle tahriş, enfeksiyon veya kanser belirtisi olabilir.
    7. Koyu kahverengi balgam: Bakteriyel enfeksiyon işareti olabilir.
    8. Gri balgam: Genellikle normaldir ve beyaz balgamın bir çeşididir.
    9. Siyah balgam: Nadir görülür, eski kanın bir belirtisi olabilir.

    Balgamın Tutarlılığı ve Anlamları

    Balgamın dokusu ve kıvamı da önemlidir. Yapışkan ve sert parçalar içeren balgam, kontrol edilemeyen astım veya KOAH’ın belirtisi olabilir. Kabarcıklı berrak balgam veya neredeyse sıvı olan balgam ise genellikle normaldir.

    Balgamdan Kurtulma Yöntemleri

    Balgamdan kurtulmanın en iyi yolu, balgamın kaynağını tedavi etmektir. Örneğin, astım veya enfeksiyon gibi durumlar için uygun tedaviler uygulanabilir. Ayrıca yaşam tarzı değişiklikleri, özellikle kuru havalarda sıvı alımı veya nemlendirici kullanımı, balgamın azaltılmasına yardımcı olabilir.

    Balgam Kusma ve Ne Zaman Doktora Başvurulmalı?

    Balgam kusmanın genellikle normal bir öksürük olduğunu belirtmek önemlidir. Ancak, balgamın rengi veya kıvamında belirgin bir değişiklik fark ederseniz veya balgamda kan görürseniz, derhal bir doktora başvurmalısınız.

    Balgamın rengi ve dokusu, solunum sağlığınız hakkında önemli ipuçları sağlar. Herhangi bir endişe durumunda, bir sağlık uzmanına danışmak her zaman en iyi seçenektir.

    Oku: Akciğerlerdeki Balgamdan Kurtulun!


    Bu içerik, balgamın önemini ve renginin sağlık durumunuzu yansıtma şeklini açıklar. Sağlık durumunuzu izlemenin önemli bir yolu olarak balgamın gözlemlenmesi, olası sağlık sorunlarını belirlemede yardımcı olabilir.

    Öksürüğe Ne İyi Gelir? Öksürüğe Doğal Çözümler

  • Sezaryan Doğum Alerji ve Astım İlişkisi

    Sezaryan Doğum Alerji ve Astım İlişkisi

    Sezaryan doğum alerji ve astım riskini artırabilir. Mikroplardan yoksun doğum, bağışıklığı etkileyerek alerjiye yatkınlığı artırabilir.

    Alerji ve astım, günümüzde giderek artan sağlık sorunları arasında önemli bir yer tutmaktadır. Özellikle çocuklarda görülen bu rahatsızlıkların ortaya çıkma riskini etkileyen faktörler arasında, doğum yöntemi de önemli bir rol oynamaktadır. Son yıllarda yaygınlaşan sezaryan doğumların, çocuklarda alerji ve astım riskini artırıcı bir etkisi olabileceği üzerine yapılan araştırmalar, bu konuda dikkat çekici sonuçlar ortaya koymaktadır. Bu yazıda, sezaryan doğumun alerji ve astım üzerindeki potansiyel etkilerini anlamaya ve bu konuda bilinçlenmeye odaklanacağız. İnsan sağlığını etkileyen bu önemli konuyu keşfetmek için, alerji ve astımın doğum yöntemi ile olan ilişkisini detaylı bir şekilde ele alacağız.

    Günümüzde alerjik hastalıkların artışıyla birlikte, sezaryan doğumun bu artış üzerindeki etkileri merak konusu olmaktadır. Sezaryan doğumlarının sayısı geçmiş yıllara kıyasla belirgin bir şekilde artmıştır. Bu durum, alerjik hastalıkların ortaya çıkma riskini artırabilir.

    Sezaryan Doğum Alerji ve Astım İlişkisi

    Doğum sonrasında her bebek, belirli bir ölçüde alerjiye eğilimlidir. İnsan vücudu, mikroplara karşı bağışıklık sistemine ek olarak alerjiye eğilim artıran bir sistemle de donatılmıştır. Yeni doğan bir bebeğin bağışıklık sistemi, hafif düzeyde alerji eğilimlidir ve mikroplarla karşılaştıkça bu sistem güçlenir, dolayısıyla alerjiye eğilim azalır. Ancak mikroplarla karşılaşma azalırsa, alerjiye olan eğilim artabilir ve bu da alerjik hastalıkların ortaya çıkmasına yol açabilir.

    Sezaryan Doğum Alerji ve Astım İlişkisi
    Sezaryan Doğum Alerji ve Astım İlişkisi

    Normal doğumda, bebek vajinal flora ile doğar, yani annenin vajinasındaki doğal mikroplarla temas eder. Bu durum, bebeğin bağışıklık sistemini güçlendirir ve alerjik hastalıkların riskini azaltır. Ancak, sezaryan doğumda bebek steril bir ortamda doğar ve mikroplarla temas olmaz. Bu durumda, alerjiye eğilim artabilir. Özellikle genetik faktörlerle alerji riski daha yüksekse ve mikroplarla temas miktarı düşükse, alerjik hastalıkların ortaya çıkma olasılığı artar.

    Yapılan araştırmalar, sezaryan doğumunun çocuklarda alerjik hastalık riskini artırdığını göstermektedir.

    Astım, hava yollarının daraldığı ve nefes almayı zorlaştıran, öksürük, hırıltılı solunum ve nefes darlığı gibi belirtilerle karakterize edilen bir durumdur. Astım tedavi edilemez, ancak semptomları kontrol altına alınabilir. Alerjiler ve astım sıklıkla bir arada görülür. Astım belirtileri, astımı olan kişinin solunum yollarındaki daralmadan kaynaklanır.

    Astımın belirtileri arasında nefes darlığı, hırıltı, öksürük ve göğüste sıkışma bulunmaktadır. Bu belirtiler, astımın şiddeti ve sıklığına bağlı olarak değişebilir. Astım, özellikle çocuklarda sık görülen bir kronik hastalıktır. Tedavi edilmez veya yetersiz tedavi edilirse, astım potansiyel akciğer fonksiyonu kaybına, egzersiz kısıtlamalarına, uyku zorluklarına ve yaşam kalitesinde önemli düşüşlere neden olabilir.

    Sonuç olarak, doğum yönteminin, özellikle sezaryan doğumunun, alerji ve astım riskini etkileyebileceği görülmektedir. Bu nedenle, gebelik sürecinde ve doğum anında alınacak önlemler, çocuk sağlığı açısından önem taşımaktadır.

  • Astımın Bitkisel Tedavisi, Doğal Çözümü

    Astımın Bitkisel Tedavisi, Doğal Çözümü

    Astımın bitkisel tedavisinde kullanılmak üzere, her gün düzenli olarak tüketilmesi gereken bitki çayları şunlardır:

    • Ada Çayı: Ada çayı demlenerek, tok karna tüketilir.
    • Nane Çayı: Kuru veya yaş naneler ile demleme usulü yapılır.
    • Limon ve Bal: Karıştırılıp tüketilir.
    • Kekik ve Papatya: Karıştırılıp, çay olarak demlenir.
    • Isırgan otu çayı: Kaynar suda 5 dakika boyunca demlenir ve tok karna tüketilir.

    Astıma İyi Gelen Bitkiler Nelerdir?

    Astım tedavisinde doğal çözüm olarak kullanılabilecek bitkilerden bazıları şunlardır:

    • Havuç
    • Semizotu
    • Maydanoz
    • Sarımsak
    • Çam fıstığı
    • Nane
    • Soğan
    • Çörek otu
    • Limon
    • Lahana
    • Kereviz yaprağı
    • Nar

    Astımın Bitkisel Tedavisi, Doğal Çözümü | 1

    Astıma Neden Olan Faktörler Nelerdir?

    Astım iki sebepten ortaya çıkabilmektedir. Bunlardan birisi çevresel faktörler, diğeri ise kalıtsal faktörlerdir. Kişinin ailesinde astım hastası olması durumunda, özellikle de anne ve babasının astım hastası olması durumunda; kişinin astım olma riski artar. Astıma neden olan çevresel faktörlerden bazıları şunlardır:

    • Sigara kullanmak
    • Çiçek tozuna, kedi tüyüne alerjisi olan birinin, bunların bulunduğu ortamda yaşaması
    • Nem seviyesi yüksek olan ortamda devamlı olarak bulunmak
    • Kömür
    • Tebeşir tozu
    • Kirli hava
    • Parfüm

    Astıma İyi Gelen Şifalı Bitkiler Nelerdir?  Tıklayın !

    Astım ataklarından korunmanın yolları Tıklayın !

    Astım Diyeti Nasıl Yapılır? Tıklayın !

    Alerjik Astıma Safranla Çözüm Tıklayın !

    Astım hakkında bilgiler, öneriler…Paylaşalım Tıklayın !

  • Astım Diyeti Nasıl Yapılır?

    Astım Diyeti Nasıl Yapılır?

    Astım hastasıysanız, astım diyeti nasıl yapılır? makalemizde diyet listesini uygulayıp, astım semptomlarında bir nebze de olsa rahatlama sağlayabilirsiniz. Birçok kişi alerji, toz ve polenin astım ataklarının temel nedeni olduğunu düşünür. Son yapılan bilimsel çalışmalar yiyeceklerle astım hastalığı arasında da bağ olduğunu gösteriyor.
    Astımın genel belirtileri ise şunlardır; özellikle gece görülen öksürük, hırıltı, nefes darlığı, göğüste sıkışma hissi, ağrı veya basınç.

    Pazartesi
    Kahvaltı: Yağsız süt. Zeytinyağı ve doğal domatesle yapılmış salata, ekmek. 1 kivi.
    Kuşluk: Bal ve taze bir peynir
    Öğle yemeği: Dana fileto. Çilek. Marul salatası
    Akşam yemeği: . Fırında pişmiş balık ve tavuk. Doğal yoğurt.

    Salı
    Kahvaltı: Yağsız süt. Reçelli kurabiye. 1 bardak portakal suyu .
    Kuşluk: 1 yumurta ile omlet.
    Öğle yemeği: Rendelenmiş brokoli ve 1 dilim dana jambon . Ton balığı, domates, yumurta. Bal ile 1 kase yoğurt.
    Akşam yemeği: Patates püresi ile ızgara somon. 1 mandalina.

    Çarşamba
    Kahvaltı: Doğal yoğurt. Kahvaltılık tahıllar. 1 bardak meyve suyu.
    Kuşluk: dana jambon ile tost ekmeği
    Öğle yemeği: Patlıcan lazanya. Tropikal salata. 1 kase yoğurt.
    Akşam yemeği: Bezelye. Salata ile Fırında balık. 1 kivi.

    Perşembe
    Kahvaltı: Yağsız süt. Tereyağı ve reçelli ekmek. 1 bardak portakal suyu.
    Kuşluk: reçel ve ekşimik.
    Öğle yemeği: Sebze çorbası. Fırında balık. Karışık salata. 1 elma.
    Akşam yemeği: . Hamsi. 1 kase yoğurt

    Cuma
    Kahvaltı: Yağsız süt. Zeytinyağı ve doğal domatesle yapılmış salata, ekmek. 1 bardak portakal suyu.
    Kuşluk: süt ile çilek.
    Öğle yemeği: Mercimek. Elma ile tavuk. 1 karışık meyve salatası.
    Akşam yemeği: Sebze çorbası. Domates salatası ve ton balığı. 1 kivi.

    Cumartesi
    Kahvaltı: Yağsız süt. Kahvaltılık tahıllar. 1 bardak meyve suyu.
    Kuşluk: Dana jambonlu sandviç.
    Öğle yemeği: Havuç ile patates püresi. Balık. Ananas.
    Akşam yemeği: Somon salatası. Izgara tavuk. 1 kase yoğurt .

    Pazar
    Kahvaltı: Yağsız süt. Ev yapımı kek. 1 bardak portakal suyu.
    Kuşluk: ton balığı ile 1 tost ekmeği
    Öğle yemeği: Pilav, balık karışık salata. 1 kivi.
    Akşam yemeği: Patatesli omlet. Mayonezli uşkonmaz. 1 karamel krem.

    İlgili Konular

    Alerjik Astım Hastaları İçin Bitkisel Kür Tıklayınız

  • Akciğer Hastalıkları İçin Doğal Kür

    Akciğer Hastalıkları İçin Doğal Kür

    Yaygın akciğer hastalıkları olan astım, öksürük, bronşitten günümüzde pek çok kişi muzdariptir. Akciğer hastalıkları için doğal kür tarifimiz bu konuda size deva olacaktır.

    Malzemeler
    2 bardak akçaağaç şurubu veya Yarım kilo esmer şeker
    Yarım kilo kırmızı-mor soğan
    6 bardak su
    2 orta boy limon
    ham bal 7 yemek kaşığı

    Yapılışı:
    Bir tencereye saf akçaağaç şurubunu koyun ve orta ateşte ısıtın.
    Şayet akçaağaç şurubu değil esmer şeker kullanacaksanız geniş bir tavada orta ısıda altın rengi haline gelene kadar sürekli karıştırın.
    Daha sonra dilimlenmiş soğanları ekleyip, birkaç dakika pişirin ve suyu ekleyin.
    Su üçte birden daha fazla azalana kadar karışımı ateşte kaynatın.
    Bir süre soğumasını bekleyin. Bu arada limonları sıkın ve suyunu bir kenara alın.
    Limon suyunun içine bal ekleyip güzelce karıştırın.
    Ardından tenceredeki soğanlı karışıma limon suyunu katın.
    Her yemekten önce 1 yemek kaşığı tüketin.Çocuklar için ölçü 1 tatlı kaşığıdır.
    İyileşene kadar bunu tüketmeye devam edin.

    YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan yorum yazıları veya haberlerin tüm hakları Kadınlar Kulübü’ne aittir. Kaynak gösterilse dahi hiçbiri özel izin alınmadan kullanılamaz. Bu haber veya yazılar sadece Kadınlar Kulübü tarafından sağlanan RSS verileri kullanılarak alıntılanabilir.

  • Ev Tozu Akarları İle Mücadele Yöntemleri

    Ev Tozu Akarları İle Mücadele Yöntemleri

    Ev akarları yeterli hijyenin bulunmadığı ortamlarda alerji, astım, solunum yetmezliği gibi çeşitli sağlık sorunlarına yol açarlar. Ev tozu akarları ile mücadele yöntemler, mite temizliği , minik toz böcekleri nasıl yok edilir makalemiz size bu konuda yardımcı olmak için hazırlanmıştır. Bir evden toz akarlarını tamamen yok edemezsiniz fakat uygulayalacağınız yöntemlerle onların zararından kurtulabilirsiniz.

    Evinizdeki tüm yastıkları, yorganları nevresimleri çıkarın. Bu yerler toz akarlarının yoğun olarak bulunduğu bölgelerdendir.

    Bu çıkardığınız ev eşyalarını kaynar suda güzelce yıkayın. Yatak pedleri, yastık kılıfları, yorganlar, perdeler buna dahildir.

    Toz akarına karşı alerjiniz varsa, size önerimiz odanızın bir bölgesini çamaşırhane olarak kullanın ve her hafta evdeki bildirdiğimiz tüm eşyaları yıkayın.

    Çamaşır kurutma makinesinde bu eşyaları kurutun. Sıcak, toz akarlarının ölmesini sağlayacaktır.

    Bütçenize göre 6 ayda bir veya 2 yılda bir yastıklarınızı, nevresimlerinizi, yataklarınızı değiştirin. Bu eşyaların uzun süre kullanımı toz akarlarının birikmesine neden olur.

    Tüm yastıklarınızı, ev eşyalarınızı antibakteriyel toz tutmaz olarak satın almaya gayret edin. Piyasada antibakteriyel halılar, nevresimler, yataklar mevcut.

    Hepa filtreli bir süpürge alın. Bu süpürgeler toz akarlarını ve yumurtalarını yok etmekte oldukça etkilidirler. Yalnız size önerimiz her sene bu süpürgeyi yenisiyle değiştirmeniz.

    Hepa filtreli süpürge ile evinizin tüm alanlarını vakumlayın.
    Haftada bir kaç kez halıları, yatak odası vakumlamak, toz akarlarını epey azaltacaktır.

    Odanıza nem giderici cihaz alıp, bunu evinizde kullanın.
    Hedefiniz odadaki nem oranının %50’den az olmasıdır. Bu durum toz akarlarıyla mücadelede çok etkilidir.

    Açık havada iken her gün evcil hayvanınızı fırçalayın. Toz akarlarının eve dökülmesini engellemiş olursunuz.

    Evcil hayvanınız dışarıdan geldiğinde onu nemli bezle silin.
    Böylece eve toz akarı bulaşmayacaktır.Evcil hayvanınızın bakımını güzel yapın, kendi eşyalarınızı tozdan arındırdığınız gibi onun kaldığı yere de vakum uygulayın.

    Şayet kendiniz toz akarlarıyla baş edemiyorsanız, internetten toz akarlarını yok eden şirketlerle görüşüp, evinizi temizletin.

    YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan yorum yazıları veya haberlerin tüm hakları Kadınlar Kulübü’ne aittir. Kaynak gösterilse dahi hiçbiri özel izin alınmadan kullanılamaz. Bu haber veya yazılar sadece Kadınlar Kulübü tarafından sağlanan RSS verileri kullanılarak alıntılanabilir.

    ev tozu akarı ile mücadele
    ev tozu akarı ile mücadele
    ev akarları ile mücadele
    ev akarları ile mücadele
    ev akarları ile mücadele
    ev akarları ile mücadele
    ev mitleri
    ev mitleri
    ev mitleri
    ev mitleri
    ev mitleri
    ev mitleri

    ev_tozu_akari_ile_mucadele (7) ev_tozu_akari_ile_mucadele (8) ev_tozu_akari_ile_mucadele (9) ev_tozu_akari_ile_mucadele (10) ev_tozu_akari_ile_mucadele (11) ev_tozu_akari_ile_mucadele (12) ev_tozu_akari_ile_mucadele (13) ev_tozu_akari_ile_mucadele (14)

     

  • Astım ataklarından korunmanın yolları

    Astım ataklarından korunmanın yolları

    Ülkemizde 3,5 milyon kişinin sorunu olan astım, tedavi edilmezse yaşam kalitesini düşürüyor, hatta hastanın hayatını bile tehdit edebiliyor. Aslında astım basit önlemlerle kontrol altına alınabiliyor!

    Astım havayollarının duyarlılığının artması ve daralması ile karakterize, ataklar halinde seyreden kronik bir hastalık. Dünyada yaklaşık 300 milyon, ülkemizde de yaklaşık 3.5 milyon astım hastası yaşıyor. Son yıllarda astım görülme sıklığında belirgin artış mevcut. Öyle ki Batı Avrupa’da son 10 yılda 2 katına çıkarken, bu oran Amerika birleşik devletlerinde yüzde 60’larda seyrediyor. Astımın görülme sıklığındaki artışın nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte; sanayileşme ve egzoz gibi nedenlerle dış ortam hava kirliliğinin artması, hamilelikte sigara içilmesi, ev içi alerjen yoğunluğunun artması, obezite, anne sütü verilmemesi, katkı maddeleri, boyalı ve hazır gıda tüketimindeki artış gibi faktörlerin etkili olduğu düşünülüyor. Tedavi edilmediğinde kişinin yaşam kalitesini düşüren, hatta hayatını bile tehdit edebilen astım aslında basit önlemlerle kontrol altına alınabiliyor. Acıbadem Kozyatağı Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Ceyda Kırışoğlu, astım ataklarını kontrol altına almanın yollarını anlattı.

    Astımın oluşum nedenleri neler?
    Astımlı kişi hastalığı tetikleyen alerjenler, soğuk veya kirli hava, stres veya enfeksiyon gibi etkenlerle temasa geçtiğinde hava yolları daralıyor. Bu darlık sonucu da çeşitli yakınmalar ortaya çıkıyor. Bazı hastalarda astımın belirtilerinden hepsi ortaya çıkabileceği gibi, bazılarında ise sadece birkaçı, hatta sadece biri görülebiliyor.

    Kimler risk altında? Astımda en önemli risk faktörü nedir?
    Astımda en önemli risk faktörü genetik yapı. Ebeveynlerden birinde astım olması durumunda çocukta gelişme riski yüzde 20- 30 iken, bu risk her iki ebeveynde olması durumunda yüzde 60- 70’lere yükseliyor.
    Genetik olarak alerjik yapısı olanlarda, yani atopik bireylerde astım riski 10-20 kat daha fazla oluyor. Alerjik nezlesi olanlarda da astım gelişme riski 9- 14 kat artıyor.
    Son yıllarda obezite astım gelişimi için risk faktörleri arasında sayılıyor.
    Bir diğer risk faktörü ise cinsiyet. Astım çocukluk çağında erkeklerde, erişkinlerde ise kadınlarda daha sık görülüyor.
    İzosiyanatlar gibi 300’ den fazla madde mesleksel astıma neden oluyor.
    Hamilelikte sigara içen annelerin bebeklerinde, sigara içmeyen annelere göre daha sık görülüyor.
    Evde, hatta balkonda sigara içilen evlerde büyüyen bebeklerde astım gelişme riski hiç sigara içilmeyen evlere göre 3 kat artıyor.

    Hangi belirtiler ile ortaya çıkıyor?
    Nöbetler halinde gelen öksürük, nefes darlığı, hışıltılı solunum ve göğüste baskı veya tıkanma hissi astımın tipik belirtilerini oluşturuyor.
    Sabaha karşı semptomların artış gösterip uykuyu bölmesi astımı destekliyor.
    Sıklıkla eforla, özellikle merdiven çıkarken veya yokuş yukarı yürürken nefes darlığında artış görülüyor.
    Astımda genellikle kuru özellikli öksürük görülüyor. Bazen öksürük astımın tek belirtisi olabiliyor. Bu tablo ‘öksürükle seyreden astım’ olarak değerlendiriliyor. Astımlı hastalarda bronş hassasiyetine bağlı olarak üst solunum yolu enfeksiyonları sonrası uzun süren öksürük görülebiliyor. Bu durum astım tedavisinin yetersiz kaldığını veya yapılmadığını gösteriyor. Dolayısıyla enfeksiyon sonrası uzayan öksürüklerde mutlaka hekime danışmak gerekiyor.
    Sıklıkla kuru öksürük görülmekle birlikte arada balgam tıkaçları da çıkarılabiliyor. Bu tıkaçlar çıktıktan sonra belirgin rahatlama sağlanıyor

    Astım nasıl tedavi ediliyor?
    Astımda hedef hastalığın kontrol altında olması. Yani gün içinde nefes darlığı, hışıltılı solunum, öksürük gibi semptomlar yaşamamak, gece nefes darlığı ile uyanmamak ve kurtarıcı nefes açıcı ilaç kullanma gereksiniminin olmaması amaçlanıyor. Astım kontrol altında olduğu sürece kişinin hayatını etkilemiyor. Astım hastası olimpiyat şampiyonu yüzücüler ve profesyonel futbolcular bunun en iyi örneğini oluşturuyor. Semptomlar ve solunum fonksiyon testi değerlerine göre hastalığın şiddeti belirlendikten sonra tedavi planlanıyor. İlaçlar kontrol ediciler ve semptom gidericiler olarak iki grupta toplanır. Günümüzde en etkin olan astım ilaçları nefes yoluyla alınan kortizonlu ilaçlar. Çok düşük dozlarda uygulanan bu ilaçlar standart tedaviler sırasında kana geçmiyor, kilo alımına neden olmuyor. Yine hastaya göre alerjiye yönelik farklı ek tedaviler de kullanılıyor. Astım kontrol altındaysa ilaç dozları azaltılabiliyor, kontrolsüz olduğunda ise ilaç çeşidinde veya dozunda artış yapılıyor.

    Atakları kontrol altına almanın 6 yolu
    1- Nefes yoluyla aldığınız ilaçlarınızı erken kesmeyin. İlaçlarınız mutlaka hekiminizin gözetiminde ve önerileri doğrultusunda kullanın.

    2- İlaç tedavisine yanıtı ve hastalığın kontrol altına alınmasını güçleştirdiği için sigara dumanına maruz kalmaktan kaçının.

    3- Alerjenlere maruz kalmamak için gerekli önlemleri alın. Ev içindeki nem oranını yüzde 50’nin altında tutmak, mümkün olduğunca az halı kullanmak, eşyaları kapalı dolapların içine yerleştirmek, ağır kadife perde ve yatak örtüsü kullanımından kaçınmak, polen mevsiminde evi sabah erken saatlerde havalandırmak alabileceğiniz basit önlemlerden bazılarını oluşturuyor.

    4- Obezite astımı tetikleyen bir faktör olup, hastalığın kontrol altına alınmasını güçleştiriyor. Bunda leptin hormonunun rol oynadığı biliniyor. Astım kontrolünü kolaylaştırdığı için fazla kilolarınızdan kurtulun.

    5- Enfeksiyonlar en sık tetikleyen faktörlerden biri olduğu için korunma amaçlı olarak grip ve pnömokok aşıları yaptırabilirsiniz.

    6- Beslenmede mümkün olduğunca doğal olanları tercih edin. Hazır gıdalar, boyalı maddeler, katkı maddeleri, MSG gibi maddelerden sakının.

  • Nezle mi oldunuz alerji mi?

    Nezle mi oldunuz alerji mi?

    Bu aralar çok sık nezle olmaya başladıysanız, ateşiniz olmadığı halde boğazınız ağrıyorsa, özellikle sabahları yorgun kalkıyor, burnunuz sürekli kaşınıyor ve üst üste hapşırıyorsanız bahar alerjiniz başlamış olabilir

    İlkbaharla birlikte sıklıkla görülmeye başlayan bahar alerjilerini Baş ve Boyun Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Seyhan Alkan anlattı.
    lkbaharda en sık görülen hastalıklardan birinin bahar alerjisi olduğunu dile getiren Doç. Dr. Seyhan Alkan “Dünya nüfusunun yaklaşık %30-40’ını etkileyen alerjik hastalıkların zirve yaptığı dönemlerden biri ilkbahardır. Bitki örtüsünün polen yoluyla yenilendiği bu dönemde soluduğumuz havadaki alerjen miktarı çok artar. Mart ayı ile başlayan ağaç polenleri, Haziran ayıyla birlikte çimen polenleri dönemi ile devam eder.

    Sıklıkla düzelmeyen soğuk algınlığı, nezle, grip benzeri şikayetler oluşturur. Alerjik üst solunum yolu hastalıklarının teşhisinde önce kişinin şüphelenerek hekime başvurması çok önemlidir. Ateş olmadan boğaz ağrısı, burun tıkanıklığı, kuru öksürük, geniz akıntısı, halsizlik, yorgunluk, özellikle sabahları üst üste hapşırma, ses kalitesinde değişiklikler gibi üst solunum yoluna ait bulgular ortaya çıkıyorsa ve bu durum birkaç hafta aynı seyirde devam ediyorsa mutlaka alerjik hastalıkları akla getirmek ve bir hekime başvurmak gerekir.

    Allerji ve Bağışıklık Hastalıkları için tıklayın !

    Şikayetlerinizi net olarak ifade etmezseniz boğaz enfeksiyonu (farenjit), sinüzit, kulak enfeksiyonu, gırtlak enfeksiyonu (larenjit) şeklinde yanlış tedaviler alabilir; dolayısıyla hastalıklarınızın süresi uzayabilir. Kulak burun boğaz endoskopik (kameralı) muayenesi ile teşhis son derece kolaydır, ayrıca alerji testleri kandan ve deriden yapılabilir. Alerjik hastalıkları teşhis edilen hastalar antigribal, antibiyotik, ağrı kesici, öksürük şurubu gibi gereksiz ilaç kullanımından kurtulmuş olur. Teşhis ve tedavisi geciken hastalar ise orta kulak, sinüsler, boğaz ve gırtlak bölgesinin kronikleşen hastalıkları ile mücadele etmek zorunda kalabilirler. Üst solunum yolu alerjisi tedavi edilmeyen hastalarda alerjik astım hastalığı riski de belirgin olarak artar” açıklamasında bulundu.

  • Stres astıma neden olabiliyor

    Stres astıma neden olabiliyor

    Araştırmalara göre; erkeklerde astım oranı yüzde 5 iken bu oran kadınlarda yüzde 10’lara kadar çıkıyor. Prof. Dr. Yonca Tabak, kadınlarda astım oranının erkeklere göre daha yüksek olma sebebinin stres olduğunu söylüyor.

    KADINLAR ÇÖZÜMÜ ÇİKALOTADA BULUYOR

    Kadınların stresle mücadelede, endorfin hormonu salgılatması nedeniyle çikolataya yöneldiklerini söyleyen Prof. Dr. Yonca Tabak, stres ve psikolojik sorunların psikosomatik denilen, diğer bir deyişle, beynin istemeden vücuda zarar verdiği hastalıklardan kabul edilen reflüye yol açtığını belirterek, “Astımlı kadınlarda yüzde 80 var olan reflü kakaonun içeriğindeki kafein ile artıyor. Astım reflüyü, reflü ise astımı kötüleştiriyor.

    Çikolatanın stresle mücadele de kişinin kendini mutlu etme yöntemi olarak kullanılmasının, astımı daha da içinden çıkılmaz bir hale getireceği bilgisi hastalara mutlaka verilmelidir. Benzer şekilde kahve, kola ve alkolün reflüyü arttırıcı etkisi olduğu, özellikle iş yeri gibi stresli alanlarda bu gıdalardan uzak durulması gerektiği de bilinmesi gereken önemli noktalar arasındadır” diyor.

    BU YİYECEKLERDEN UZAK DURUN

    Prof. Dr. Yonca Tabak, kadınların özellikle kahve, alkol ve kola gibi reflüyü arttırdığı bilinen gıdalardan uzak durması gerektiğini ifade ediyor. Tabak, kilo aldırmadığı ve daha az zararı dokunacağı düşünülen bitter çikolataların ise daha fazla kakao içermesi nedeniyle öncelikli vazgeçilmesi gereken gıdalardan olduğuna dikkat çekiyor. Bunlar yerine taze meyve ve sebzeye yönelmenin sağlık için doğru bir davranış olacağını belirtiyor.

    DHA