Etiket: aşk ilişkileri

  • Aşkın anatomisi

    Aşkın anatomisi

    Midede uçuşan kelebekler. Ayakların yerden kesilmesi. Göğsün üstünde duyulan o ince sızı. Aşkın, hayatımızı ve duygularımızı tepetaklak eden hezeyanlı ve coşkulu etkilerini tarif eden bu cümleler ilk bakışta klişe gibi görünseler de her biri aslında bir fizyolojik gerçeği yansıtıyor.

    Bilim dünyası aşkın tıbbi gizemini çözdü bile: Bol miktarda adrenalin, feniletilamin, seratonin ve biraz da oksitosin.

    İster biyolojik bir ihtiyaç olsun, ister olmasın, aşkla ilgili bütün klişeler aslında doğru. Peki aşık olduğumuzda bedenimizde gerçekten neler olup bitiyor? İşte bütün klişe hislere fizyolojik açıklamalar:

    Midemde kelebekler uçuşuyor

    Semptomlar: Aynı anda hem tuhaf bir sevinç ve coşku, hem de garip bir gerginlik yaşıyorsunuz. Kalbiniz deli gibi çarpıyor.

    Nedeni: Bizim için özel olan o kişiyi kalabalıklar içinde ilk kez gördüğümüzde beynimiz feniletilamin adı verilen doğal bir amfetaminin salgılanması emri veriyor. (Amfetamin spor yaparken ve yemek yerken salgılanan bir hormon.) İkinci aşamada, diyelim ki ilk özel buluşmada, böbrek üstü bezleri vücudumuza adrenalin ve noradrenalin pompalıyor. Bu hormonlar vücudun stresle baş etmek için kullandığı temel silahları olarak biliniyor. Ancak tabii ki söz konusu olan aşk gibi pozitif bir stresse hissettiğimiz “midemde uçuşan kelebekler” oluyor.

    Onu bir an bile aklımdan çıkaramıyorum

    Semptomlar: Aklınızı yitirmiş gibisiniz. Duygularınız karmakarışık. Sadece tutku objenize odaklanmış durumdasınız ve ondan başka hiçbir şeyi düşünemiyorsunuz.

    Nedeni: Yapılan araştırmalar aşık olma durumunda beynin obsesif kompülsif bozuklukla aynı semptomları yaşadığını gösteriyor. Obsesif kompülsif bozukluk yaşayan hastalar ile yeni aşık olmuş bir grup insan üzerinde yapılan deneyler, her iki grubun da beynindeki seratonin miktarının yüzde 40 düştüğünü kanıtlıyor. Seratonin düşmesi ise anksiyite ve depresyon yaratıyor. Bu da insanların kimi zaman aşkı mutluluk değil, acı verici bir şey olarak yorumlamalarına neden oluyor. Fakat aşık olanlarda yaşanan bu seratonin gerilemesi aslında geçici bir durum. İlişki bir seneyi geçtikten sonra yapılan testler söz konusu kişilerde seratonin seviyesinin normale döndüğünü gösteriyor.

    O da beni sevecek sadece şu an bunu göremiyor

    Semptomlar: Ona sahip olmak için her davranış biçimini, hatta bütün kurnazlıkları deniyorsunuz. Aşkınıza karşılık vermiyor gibi görünse de aslında sizi çok sevdiğine, bir gün bunu kendisinin de fark edeceğine inanıyorsunuz.

    Nedeni: Psikologlar, aşık olduğumuzda duygularımıza karşılık almak için şiddetli bir özlem duyduğumuzu ve karşımızdaki insanın her türlü davranışına aşırı duyarlı olup, ilgisiz şeyleri bile olumlu yorumlayabilme potansiyeline sahip olduğumuzu dile getiriyorlar. Aşk acısı çeken 500 kişi üzerinde yapılan bir araştırma, duyguları karşılıksız olan bu insanların, aşık oldukları kişilerin kayıtsız davranışlarına geçerli açıklamalar getirmek gibi sıra dışı bir çaba sergilediklerini gözler önüne seriyor. Bu açıklamaların birçoğu ise maalesef ki hayal ürünü olmaktan öteye gidemiyor.

    O dünyadaki en mükemmel insan

    Semptomlar: Çevreniz sizi uyarsa bile, onun hatalarını ve sorunlarını göremiyorsunuz.,

    Nedeni: Aşkın gözleri kör etmesi klişesi aslında bir yanıyla doğru. Uzmanlar karşımızdaki insanın duygularını, yüzünden yansıyanları ve dürüstlüğünü değerlendirirken beynimizin üç farklı bölümünün çalıştığını söylüyorlar. Aşık olduğumuzda ise bu bölümlerin geçici olarak çalışmadığını dile getiriyorlar. Yani karşımızdaki insanım hatalarını, problemlerini aşık olduğumuzda göremememizin fizyolojik bir açıklaması bulunuyor.

    Bulutların üzerinde gibiyim

    Semptomlar: Tuhaf bir kaldırma kuvvetiyle ayaklarınız yerden kesilmiş durumda. Aşkınıza karşılık aldığınızdan beri sanki boşlukta yürür gibi hafiflemiş hissediyorsunuz.

    Nedeni: Romantik aşkın beyinde yarattığı nöroloji değişimler, insanın öfke, korku, saldırganlık gibi negatif duygular hissetme yeteneğini –geçici olarak- yok ediyor. Karşılıklı aşkın etkisiyle tıpkı mutluluk verici bir ilaç ya da uyuşturucu almış gibi bir deneyim yaşayan beyin, negatif duyguları bastırıp, mutluluk verici duyguları keşfediyor. Böylece görünmeyen bir asansör ayaklarınızı yerden kesip, sizi bulutların üzerindeki aşk cennetine çıkarıveriyor.

  • Cinselliğinizin rengi !

    Cinselliğinizin rengi !

    Giydiğiniz kıyafetler, evinizdeki eşyalar ve kullandığınız araba cinsel kişiliğiniz hakkında ipuçları verir. Anahtar ise bu eşyalar için seçtiğiniz renklerdir. Etrafınıza baktığınızda özellikle giyiminizde ve ev dekorasyonunuz da belli renklere yoğunlaştığınızı göreceksiniz.En fazla görünen renk sizin baskın renginizdir;
    Peki buna göre siz hangi renktensiniz?

    Kırmızı:

    Kırmızı herkesin bildiği gibi tutkunun rengidir. Bu rengi seven kişiler ise çok şehvetlidir. Kırmızıyı seven insanları çuvaldaki kaplana benzetmek yanlış olmaz. Kolayca tahrik olur, hayal edilebilecek her yolda cinselliğin tadını çıkarırlar. Cinsel kıvılcım bir kez çaktığında onu söndürmek saatler alır. Aşk yaşamlarında fantezilerin yeri büyüktür.

    Sarı:

    Favori rengi sarı olan kişilerin cinsel eğilimleri bir hayli karmaşıktır. Çoğunlukla sarı seven kişiler daha güçlü olan partnerlerinin isteklerine pasif davranışlarla uyum gösterirler. Asla cinselliğin tadını tamamen çıkaramazlar ancak hoşlarına giden kimseyi de geri çevirmezler. Bu anlamda sarı cinsel tutkudan uzak bir renktir. Onlar için ilk adımı karşı taraf atmalıdır. Bu yüzden karşı taraf bir hamle yapana kadar yalnızca beklerler.

    Pembe:

    Pembeyi seven insanlar cinsel konularda gelişmeye gönülsüz olurlar. Bu kadınlar partnerlerine çoğu kez eziyet eder, vereceklerinden fazlası için söz verirler. Bazı durumlarda dişilikleriyle gösteriş yaparlar çünkü gizliden gizliye erkeklerden nefret ederler. Pembeyi seven erkeklere gelince… Bu tip erkekler kadınların peşinden koşar ve kur yaparlar. Hatta aynı gecede üç ayrı randevu verebilen fakat hiçbirisiyle buluşmayıp barın birinde yeni biriyle tanışabilen kişilerdir. Kocası pembe seven kadınlar ihtiyatı elden bırakmamalıdır.

    Mor:

    Bu rengi sevenler aşkta da, iş yaşamında da kolay elde edilmezler. Bu rengi seven kişilerin etrafındakiler, onlara fazlaca bilgiç bulabilir. Mor rengi seven kadınların kişilikleri son derece güçlüdür. Onlar karşılarındakine gerçekten inanırsa ilişkiye girer ve oyunu kurallarına göre oynarlar. Erkekler ise aşk ilişkilerine iş ilişkisi tadında yaklaşırlar. Her iki cinsiyette de moru sevenler karşılarındakinin hoşnutluğundan çok kendilerininkini düşünürler.

    Siyah:

    Siyah renk gücü ve tutkuyu temsil eder. Cinsellik konusunda sekste tıpkı kırmızı gibi şehvetlidirler. Genellikle doğalarında sadizim ya da mazohizm vardır. Bu sebeple seks sırasında da hiçbir sınır tanımadan sevişirler. Biraz içe kapanık gibi görünseler de aslında sevişme anında diğer renklerden daha cesurdurlar. Fakat onlar saman altından su yürütenler gibi şehvetlerini yalnızca yatak odalarında partnerlerini şaşırtmak için gösterirler.

    Yeşil:

    Doğanın rengi olan yeşil güven veren bir renktir. Bu yüzden partneriniz yeşili seviyorsa doğru kişiyle birliktesiniz demektir. Bu rengi sevenler cinsel yaklaşımlarında masum ve tazedir. Yeşili seven kadınlar partnerlerine her zaman sadıktırlar. Tutkuları olsa bile bunu partnerlerine çok fazla göstermezler. Yeşili seven erkekler anlaşılmaz tavırlarıyla karşılarındakini etkilemeyi iyi bilirler. Kısacası partneriniz yeşili seviyorsa asla ihanetten şüphelenmemelisiniz.

    Turuncu:

    Turuncu rengi sevenlerin cinsel fantezilere eğilimi vardır. Cinsel etkinliği kendilerinin baş rolü oynadığı tek sahnelik bir oyun olarak görürler. Ön sevişme cinsel birleşme kadar önemlidir. Tatlı şeyler, anlamsız diyaloglar fısıldarlar. Turuncu insanlar orgazm olamasalar bile çok iyi rol yaparlar. Seks sırasında şehvetten dolayı partnerlerine biraz zarar verebilirler. Turuncu erkekleri eşlerinin saçını çekmeye,kadınları da eşlerinin sırtında çizikler bırakmaya eğilimlidirler.

    Kahverengi:

    Bu rengi seviyorsanız, eşiniz için bir hazinesiniz demektir. Kahverengi sevenler sıcak ve eşinin isteklerine karşı duyarlıdır. Bunun yanı sıra da kadın ya da erkek her iki cins de son derece romantiktir. Cinsellik onlar için 24 saatlik bir şeydir. Ateşin kenarında sarılıp uyumak, yağmurda yürümek kahverengi sevenler için tahrik edicidir.Ancak şiirsel duyguları öyle bir yapıya sahiptir ki bir tek kötü söz her şeyi mahvedebilir.

    Gri:

    Bu renk kararsız kişiler tarafından sevilir. Hiçbir konuda heyecanlanmadıkları gibi renk konusunda da son derece heyecansızdırlar. O yüzden de yorumsuz gölge rengini seçerler. Gri tercih eden erkekler cinselliği sakinleşme aracı olarak görürler. Ne fazlası nede azı. Kadınlar sevişmez, cinsel ilişkiye girerler. Sadece iki sebepten biri için: Eşlerini memnun etmek ya da hamile kalmak. Sevişme bitene kadar duvar kağıtlarındaki desenleri sayarlar.

    Mavi:

    Mavi sevenler harika cinsel partnerlerdir. Sevgi doludurlar, eşlerinin ihtiyaçlarına duyarlıdırlar. Sevişmeyi bir sanat olarak görür ve ilişkilerine zarifçe yaklaşırlar. Mavi seven erkekler piyanistlere benzerler, piyano çalarmış gibi zarifçe sevişirler. Mavi kadınları cinselliklerinin tadını sonuna dek çıkartırlar. Hem kadınlar hem de erkekler ön sevişmeden ve ardından gelen birleşmeden hoşlanır. Evlilikte mavi kişi mükemmel bir eştir, dışarıda gözü yoktur.

    Beyaz:

    Beyaza tutulmuş insanlar için sevdikleriyle birlikte yatmak sevişmekten daha fazla tercih edilir. Cinsellikten pek fazla hoşlanmazlar. Bu insanların doğasında biraz tutuculuk vardır. Onlar için, Fransız öpücüğü müstehcen bir şeydir ve gün ışığında sevişmek duyulmamış bir olaydır. Beyazı seven kadınlar gizlilik içerisinde soyunur.Erkekler cinsel ilişkiden önce ve sonra mutlaka yıkanır

  • Kadınlar ve erkekler neden aldatır?

    Kadınlar ve erkekler neden aldatır?

    Son yıllarda aldatma üzerine yapılan araştırmalar, ilgi çekici sonuçlar veriyor…

    Kadınlar ve erkekler neden aldatır?

    Araştırmalar kadınların aşk arayışı, erkeklerin ise daha çok cinsel doyumsuzluk nedeniyle eşlerini aldattığını ortaya koyuyor.

    Eşlerin aldatmasıyla ilgili son yıllarda yapılan birçok araştırmanın sonucunun erkek ve kadın için farklı bulgular ortaya koyduğunu belirten Psikolog Serkan Özgün, Türkiye’de gerçekleştirdikleri, aldatılmanın aldatılan eş üstündeki etkisine dair araştırmayla ilgili de şu bilgileri verdi:

    “Çalışmada eşi tarafından evlilik dışı ilişki ile incinmiş 189 evli kadın yer aldı. Çalışma, aldatmanın evlilik içinde bir kez gerçekleşmesiyle sınırlandı, aldatmanın sonlandırılmış olması ve evliliğin sürdürülmesi şartı arandı. Sonuçlara bakıldığında katılımcıların yüzde 34.4’ünün Travma Sonrası Stres Bozukluğu kriterlerinin tamamını karşıladığı tespit edildi. Bu beklenenden daha yüksek bir oran. Detaylı düzeyde bakıldığında katılımcıların yaklaşık yüzde 98’inin zorlayıcı hatırlamalar, yüzde 85’inin kaçınma/küntlük ve yüzde 91’inin aşırı uyarılmışlık semptomlarını gösterdiği görüldü. Bu semptomlar evlilik süresi daha uzun olan kişilerde daha yoğun düzeyde, yani uzun ilişkinin içindeki aldatma ile yaralanmanın daha ağır olduğu söylenebilir. Diğer yandan eşleri ilk tepki olarak aldatma eylemini kabul eden grup, inkar eden gruba göre daha iyi durumdaydı. Bir erkek miti olarak bilinen ?her durumda inkar’ın aldatılan eşin daha ağır semptomlar göstermesine sebep olduğu söylenebilir” dedi. Net bir istatistik olmamasına rağmen, yaz mevsiminin aldatmayı kolaylaştırdığının, bazen tetiklediğinin söylenebileceğini belirten Özgün, yazla birlikte çevrede cinsel uyarımın artmasının kaçınılmaz olduğunu söyledi. Uzayan günler ile birlikte daha çok sosyal aktivitede yeni kişilerle etkileşimin arttığını söyledi.

    ALDATMA KONUSUNDA VERİLER ‘ALDATICI ‘
    Konu aldatma olunca verilerin de aldatıcı olabildiğine vurgu yapan Özgün, ABD merkezli çalışmalarda aldatma oranları evli erkekler için yüzde 20-40, kadınlar için ise yüzde 20-25 arasında olduğunu söyledi. Ayrıca “Çift terapisine giden çiftlerin de yaklaşık yüzde 29’u ile 65’inin, ilişkilerinde aldatma ile bağlantılı zorluklar yaşadıkları belirtiliyor. Türkiye’de bu tür istatistikler neredeyse yok. Sadece boşanma gerekçelerinde bildirilme oranları var, o da yüzde 1 dolaylarında kalıyor. Ancak eşlerin birbirini aldatma oranlarının çok daha yoğun olduğunu gözlemliyoruz” dedi.

    KADININ ALDATMA NEDENİ AŞK
    Aldatma araştırmalarında önemli bir değişkenin de cinsiyet farkı olduğunu vurgulayan Özgün, kadınların aldatmayı cinsellikten çok duygusallığı içeren bir durum olarak tanımladıklarını, erkeklerin bu durumu tersi yönde gerekçelendirdiklerini belirtti. Benzer biçimde, kadınların aldatma olgusunun ilişki doyumsuzluğuyla daha yakından bağlantılı olduğu, erkeklerde ise aldatmanın daha çok cinsel doyumsuzlukla ilgili olarak ortaya çıktığını da söyledi.

    Özgün, aldatmanın sonuçlarıyla ilgili şunları söyledi:

    “Aldatmanın ardından oldukça küçük bir grup ilişkilerini tekrar geliştirebiliyor. Aldatılma deneyiminin ruh sağlığı üzerindeki etkisine ilişkin araştırmalar, aldatılan kadınların majör depresyon yaşamalarının daha olası olduğu ve aldatılan eşin yoğun kızgınlık, utanç, depresyon, takıntılı acı verici düşünceler, kaçınma, duygusal küntlük ve aşırı uyarılmışlık gibi belirtiler yaşadıklarını rapor ediyor. Erkekler için de benzer sonuçlar bildiren çalışmalar bulunuyor. Son yıllarda aldatma yine bu literatür içerisinde, kişiler arası travma olarak ele alınıyor ve bunun duygusal etkisi yoğun olarak araştırılıyor. Aldatılan eşler de bu deneyimi hayatlarının en zor ve travmatik olayı olarak tanımlıyorlar.”