Etiket: antibiyotik kullanımı

  • 10 Doğal Antibiyotik

    10 Doğal Antibiyotik

    Nar : Özellikle kış aylarında artan gribal enfeksiyonlara karşı koruyan nar kalp ve damar dostu bir meyve. 1 nar günlük almamız gereken C vitamini ihtiyacımızın yarısını karşılamaktadır. İçerdiği polifenoller ve antosiyaninler sayesinde damar tıkanıklığını azaltıcı ve tansiyon düşürücü özellik göstermektedir. Kansere karşı koruyucu etkisi olan nar, fiziksel aktivite sonrası vücudun yorulmasını da geciktiriyor. Ancak bir avuç nar bir porsiyon meyveye denk geldiği için nar suyu tüketmek tansiyonu fazlaca düşürebilir ve gereksiz şeker alımına neden olabilir. O nedenle günde bir porsiyonu geçmeyecek ölçüde tüketilmesi gerekiyor.

    Doğal Antibiyotikler : Nar

    Pırasa: Sağlığa faydaları çok yüksek olan pırasa tam bir kalp dostu besin. İçerdiği flavonoid ve kamferol sayesinde kan damarlarında meydana gelen hasarları gidermeye yardımcı oluyor. Sülfürlü bileşikler sayesinde de özellikle kolon kanseri başta olmak üzere birçok kanser türüne karşı koruyucu etkisi bulunuyor. Ancak çok yüksek miktarda tüketildiğinde kalsiyumun vücutta kullanılmasını olumsuz etkileyebilir. Gaz yapan bir sebze olduğu için sindirim sistemi sorunları yaşayanların çok iyi pişirerek ve az miktarda tüketmesinde fayda var. Pırasayı sevmeyenler patates ile birlikte pişirerek püre haline getirilip çorbalarda tüketebilecekleri gibi, salatalara da soğan yerine doğrayabilir. Omlet ve menemene ilave ederek de kahvaltılarınızı daha sağlıklı hale getirebilirsiniz.

    Kivi: Antioksidan özelliği sayesinde bağışıklığı güçlendiren kivi tam bir C vitamini deposu. Öyle ki portakaldan daha fazla C vitamini içeren bir adet kivide günlük alınması gereken C vitamini ihtiyacından daha fazlası var. İçindeki pektin sayesinde vücudu toksinlerden arındırırken DNA’yı koruyor. Kan şekeri kontrolü için yararlı olan kivi, içeriğindeki lif sayesinde sindirimi kolaylaştırıyor, kolesterolü dengeliyor. İngiltere’de yapılan araştırmalar küçük çocuklarda öksürme, hapşırma, nefes darlığı gibi bazı hastalıklarda kivinin olumlu etki yaptığını ortaya koyuyor.

    Doğal Antibiyotik : Kivi

    Kırmızıbiber: Kırmızıbiber C vitamini ve potasyumdan zengin bir besin. İçerisinde bolca bulunan C vitamini bağışıklık sistemini güçlendirirken potasyum kalp krizi riskini azaltıyor. Ağrı kesici ve iltihap çözücü etkisinin yanında kolesterolü düşürüyor, mide asidini düzenliyor ve mikrop öldürücü özelliğiyle kış aylarında şifa kaynağı olarak öne çıkıyor. Gerek taze gerekse kurutulmuş kırmızıbibere sofralarınızda yer vererek hem lezzet hem sağlık açısından faydalanabilirsiniz.

    Doğal Antibiyotik : Kırmızı Biber

    Zencefil: Doğanın mucizevi besinlerinden zencefil aşırıya kaçmamak koşuluyla üst solunum yolu enfeksiyonları ve gripten kansere dek birçok fayda sağlıyor. Sindirimi ve hazmı kolaylaştırmasının yanında mide bulantısına iyi gelen, kolesterolü düşüren ve kanın pıhtılaşmasını engelleyen zencefilin ağrı kesici özelliği de bulunuyor. ABD’de Michigan Üniversitesi’nde yapılan bir dizi araştırma, zencefilin yakın gelecekte kanser tedavisinde de kullanılabileceğini ortaya koydu. Mikropların kol gezdiği bu kış aylarında taze zencefili rendeleyip içine limon ve bal koyarak elde ettiğiniz karışımdan sabahları bir tatlı kaşığı yiyerek bağışıklığınızı güçlendirebilirsiniz.

    Brokoli: Brokoli, içerdiği sulforan maddesi sayesinde antioksidan aktivite göstererek bağışıklığı destekler. C vitamini ve E vitaminini bir arada içerdiği için bağışıklık sistemini uyarır. ABD’de yapılan araştırmada, çoğunlukla sigaranın sebep olduğu ve her yıl tüm dünyada 100 binlerce insanın ölümüne yol açan Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı’nın (KOAH) hasarının engellenmesinde, brokolide bulunan bu “sülforapan” maddesinin etkili olduğu ortaya çıktı.

    Doğal Antibiyotik : Brokoli
    Doğal Antibiyotik : Brokoli

    Turp: “Turp gibi olmak” deyiminin boşuna söylenmediği aşikar. Zira içerisindeki zengin C vitamini, folik asit, fosfor ve yüksek diyet lifi sayesinde tam bir sağlık kaynağı. Çok güçlü bir antioksidan olan turp, soğuk algınlığı gibi hastalıkların tedavisinde birebir. Yüksek lifi sayesinde sindirim ve boşaltım sistemini destekliyor, öksürüğe iyi geliyor. Örneğin kış aylarında tezgahlarda rahatça bulacağınız kara turpu güzelce yıkayıp üst kısmından kesip içerisini oyun. (İçinden çıkan parçaları atmayıp salatada kullanın. Oyduğunuz kısmına bal koyun) Bir su bardağının üzerine oturtun. Turpa alttan çok minik bir çizik atın ki, içerisine koyduğunuz bal turp suyu ile özdeşleşip bardağa akabilsin. Bir gece bekletip sabah- akşam içerek 2 yaş üzeri çocuklarda ve yetişkinlerde fayda sağlayabilirsiniz. Turpun en az kendisi kadar faydalı olan yapraklarını da salatalarınızda değerlendirebilirsiniz.

    Doğal Antibiyotik : Turp

    Ispanak: Bağışıklık sisteminin süper besinlerinden biri olan ıspanakta A,B,C ve E vitaminleri ile kalsiyum, magnezyum, quarcetin hepsi bir arada bulunuyor. Enfeksiyonları önleyip, bağışıklığı güçlendiren ıspanağın içinde bol miktarda bulunan C vitamini ve folik asit sadece vücudu korumakla kalmıyor, aynı zamanda enfeksiyonlarla savaşıyor. Kalp dostu olan ıspanak beyin yaşlanmasını geciktirici etkiye de sahip. Sağlık vadeden ve tam da mevsimi olan doğanın bu mucizevi besinini bol bol tüketin.

    Kefir: Kefir, hele de mikropların kol gezdiği bugünlerde vücut direncini artırmada birebir. Son yıllarda yapılan tüm çalışmalar, düzenli tüketildiğinde kefirin üst solunum yolu enfeksiyonlarına karşı koruyucu olduğunu ortaya koyuyor. Kefir, gribal enfeksiyonlara karşı korurken, bağırsakta kanser oluşturan etkenleri engelliyor, probiyotik özelliği sayesinde sindirim sistemine yararlı oluyor. Ayrıca sinirsel rahatsızlıklara, iştahsızlık ve uykusuzluğa karşı da fayda sağlıyor. Ülser yüksek tansiyon , bronşit ve astım hastalarının tedavisinde de kullanılan kefir hem çocukların hem yetişkinlerin mutlaka tüketmesi gereken bir besin.

    Doğal Antibiyotik : Kefir

    Sarımsak / Soğan: Binlerce yıldır birçok tıbbi amaçla kullanılagelen mucizevi besin sarımsağın bakteri, mantar ve virüsleri yok etme kapasitesi 19. Yüzyılda Louis Pasteur’ün araştırmalarıyla da doğrulanmış. Özellikle çiğ tüketildiğinde içeriğindeki sülfürlü bileşikler sayesinde bağışıklık sistemini güçlendiren, kansere karşı koruyan sarımsak hücre onarımını kolaylaştırıyor ayrıca helikobakter pilori gibi bazı bakterilerin çoğalmasını önlüyor. Ancak aşırı tüketimi vücutta kanamalara yol açabiliyor. Kokusundan dolayı pek çok kişinin tüketiminden kaçındığı sarımsağa her gün iki diş sofrada yer vermek çok faydalı. Aynı aileden olan soğan da hücre hasarına karşı koruyan ve bağışıklığı kuvvetlendiren çok güçlü bir antioksidan.

    Doğal Antibiyotik : Sarımsak Soğan

  • Boğaz Ağrısı Tedavisi

    Boğaz Ağrısı Tedavisi

    Kadınlar kulübü editörleri olarak araştırdık boğaz ağrısı tedavisi resimli makalemizi, bu ağrıdan muzdarip kişilere deva olmak için hazırladık.
    Boğaz ağrısına bitkisel ve doğal yollardan çözüm bulabilirsiniz.
    Boğaz ağrısı insanı hayattan bezdiren, yaşam kalitesini düşüren bir sağlık sorunudur.
    Boğazda ağrı ile beraber yanma, kaşıntı, kurulukta görülebilir.
    Bu ağrının en büyük nedenlerinden biri boğaz iltihaplanmasıdır.

    Boğaz ağrısı için bitkisel tedavi yöntemleri yazımızı okumak için tıklayınız

    Boğaz ağrısı soğuk algınlığı, alerji, sinüzit, faranjit, boğaz enfeksiyonu, boğaz tahrişi hatta boğaz kanseri gibi ciddi boyutta sorunlardan kaynaklanabilir ve öksürük, yüksek ateşle birlikte seyredebilir.Hastalığa göre uygulanacak tedavi yöntemleri çeşitlilik gösterir.Bakteriyel kökenli olup, ilerlemiş boğaz ağrıları, antibiyotikle tedavi edilebilir. Size bildireceğimiz boğaz ağrısı doğal tedavi yöntemleri ile bu sorununuzdan kurtulabilirsiniz.

    YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan yorum yazıları veya haberlerin tüm hakları Kadınlar Kulübü’ne aittir. Kaynak gösterilse dahi hiçbiri özel izin alınmadan kullanılamaz. Bu haber veya yazılar sadece Kadınlar Kulübü tarafından sağlanan RSS verileri kullanılarak alıntılanabilir.

    Boğaz Ağrısı Bitkisel Tedavisi

    Tuzlu su ile gargara:
    1 bardak suya 1 tatlı kaşığı su koyun ve bununla günde dört beş kez bu su ile gargara yapın.
    Bu uygulama sizi epey rahatlatacaktır.
    Tuzlu su boğaz ağrısını geçiren en etkili yollardandır.

    boğaz ağrısı tedavisi
    boğaz ağrısı tedavisi

    Bitkisel Çözümler
    Meyan kökü boğaz ağrısına bitkisel çözümlerdendir.
    Su ile karıştırıp gargara yapın.
    Aynı şekilde biraz bal katılmış, papatya çayı, ekinezya boğaz ağrısını gideren doğal yollardandır.

    boğaz ağrısı tedavisi
    boğaz ağrısı tedavisi

    Sıvı Tüketimi
    Doktor önerisi, hastayken bol sıvı alımı yapmaktır.
    Bol miktarda su içmek boğazın kurumasını önleyip, bakterilerin vücuttan kolay atılımını sağlar.

    boğaz ağrısı doğal çözüm
    boğaz ağrısı doğal çözüm

    Sarımsak
    Sarımsak doğal antiseptik ve antibakteriyeldir.
    Yani bitkisel yoldan mikrop kırıcıdır.
    Boğaz ağrısına son vermek için sarımsak çiğneyin.

    boğaz ağrısı doğal çözüm
    boğaz ağrısı doğal çözüm

    Buhar Makinesi
    Odada buhar makinesi bulundurmak, nemli havayı solumak, havayı nemlendirdiğinden
    boğazınızdaki kurumayı ve tahrişatı da gidericektir. Şayet buhar makineniz yoksa
    kaynattığını suyu kaba koyup odanızda bulundurabilirsiniz.

    Boğazı Sarmak
    Boğazı atkı, tülbent gibi bir şeyle sarmak, boğaz ağrısından kısa sürede kurtulmanıza sebep olacaktır.
    Boğaz kısmını sıcak tutmak mikropları kıracaktır.

    Sıcak sıvılar İçmek
    Çorba, bitki çayları hastalandığınızda ve boğaz ağrısı çektiğinizde imdadınıza yetişecek çözümlerdendir.
    Bu gıdalar boğazı nemli tutarak, boğaz ağrınızı hafifletecektir.

  • Çocuğunuz için antibiyotiksiz grip tedavisi

    Çocuğunuz için antibiyotiksiz grip tedavisi

    Soğuk algınlığına yakalanan çocukları iyileştirmenin hızlı bir tedavisi olmasa da yapabileceğiniz birçok şey var.

    Soğuk algınlığı ve grip sezonunun tam ortasındayız. Boğaz ağrısı, burun tıkanıklığı ve öksürük de sık görülmekte. Bu rahatsızlıklar virüs kaynaklı olduğundan yalnızca antibiyotik tedavisi yeterli değildir.

    Soğuk algınlığı veya gribe yakalanan çocukları iyileştirmenin hızlı bir tedavisi yok ama rahat bir uyku uyuması için yapabileceğiniz birçok şey var elbette.

    Tam da bu soğuk algınlığı ve grip sezonunda ihtiyacınız olanları sizin için derledik:

    Soğuk buharlı oda nemlendiricileri: Sonbahar ve kış mevsiminde iç mekanların kuruyan havasını nemlendirmek için harika bir cihaz bu. Boğazı yatıştırmaya, burun tıkanıklıklarına ve hatta gıcık şeklindeki öksürük anöbetlerine bile iyi geliyor.

    Deniz suyu damlaları: Küçük çocuklar burunlarını iyice silmeyi beceremezler. Bu yüzden burun tıkanıklığı uzun süre devam eder ve yemek yerken, nefes alırken ve uyurken güçlüğe sebep olur. Bu da onlar için oldukça can sıkıcı ve sinir bozucu olabilir. Böyle durumlar için vakumlu aparatları olan burun damlalarını tercih edin. Bu damlaları yemekten veya uykudan önce kullanın ki küçük meleğiniz kendini daha iyi hissetsin, mışıl mışıl uyusun.

    Bol sıvı tüketin: Çocuğunuzun hastalığı süresince sıvı tüketimi son derece önemlidir. Gün boyunca yudum yudum içmesi için elinin altında bir şişe su bulundurun. Sıvı tüketimi, öksürük ve ateş sebebiyle kaybedilen vücut sıvısını yenilemeye ve balgamdan kurtulmaya yardımcı olur.

    Bal tüketin: Bal 1 yaşından itibaren çocuklarda gece öksürüğünü önlemede etkilidir. Uykudan 30 dakika önce yarım veya 1 tatlı kaşığı bal yedirin. Ancak, 1 yaşın altındaki çocuklarda bal, gıda zehirlenmesine sebep olabilir; unutmayın.

    Çocukların en büyük ihtiyacı, yakın ilgi: Fazladan birkaç kucaklaşma ve biraz ilgi çocuğunuzun kendini daha iyi hissetmesini sağlar. Hastayken daha mızmız olması, olduğundan farklı davranması tamamen normal, hiç endişelenmeyin. Üzerine sevgiyle gidin ve sabırla iyileşmesini bekleyin.

    Ve sıra geldi ilaçlara…
    Çocuğunuz hastalanır hastalanmaz basit bir öksürük şurubu veya burun damlası için doktora gitmek isteyebilirsiniz ancak 4 yaş altı çocuklarda öksürük için bile reçetesiz ilaç kullanılmaması gerektiğini unutmayın. Bu ilaçların 4 yaş altı çocuklar için etkili ve güvenli olduğu henüz kanıtlanmadı. Ayrıca 4-6 yaş grubu için de genelde önerilmez. Dolayısıyla bu ilaçları yalnızca çocuk doktorunun tavsiyesiyle kullanın.

    Ateşe gelince…
    Evet, ateş genellikle soğuk algınlığı veya griple birlikte seyreder. Endişelenmeyin çünkü ateş, çocuğunuzun vücudu yapması gereken işi yapıyor; mikroplarla savaşıyor demektir. Bu yüzden acele etmeyin ve ateşten bir an önce kurtulmaya çalışmayın. Bizden size tavsiye; amacınız termometrenin derecesini düşürmek değil çocuğunuzu iyileştirmek olsun. Çoğunlukla ateş 39 derece ve üstüne çıkmadığı müddetçe tehlikesizdir. Ateşin çok tehlikeli olmadığı zamanlarda, hafif bir ateş düşürücü çocuğunuza kendini daha iyi hissettirir ve ateşini düşürür.
    Artık siz de antibiyotik kullanmadan küçük meleğinizi soğuk algınlığı ve gripten nasıl kurtaracağınızı biliyorsunuz.

  • Boğazı ağrıyanlar nelere dikkat etmelidir?

    Boğazı ağrıyanlar nelere dikkat etmelidir?

    Boğazınız ağrıyorsa nelere dikkat etmelisiniz? Boğaz ağrısı için evde alabileceğiniz önlemler neler? Boğaz ağrısı hangi hastalıkların habercisi olabilir?

    Boğaz ağrısı neden olur?

    Boğaz ağrısının en önemli sebebi enfeksiyonlardır. Enfeksiyondan kastettiğimiz mikrobik hastalıklardır. Bunların içinde “akut faranjitler” denilen hastalıklar vardır.

    En önemli mikrop grupları, virüsler ve bakterilerdir. İkisinin tedavi yöntemleri birbirinden farklıdır. Özelliksiz virüsler, kendi kendilerine bir hafta içinde tamamen iyileşen hastalıklar iken, bakterilerde antibiyotik kullanımını gerektiren farklı bir tedavi süreci vardır.

    Enfeksiyonlar haricinde birçok hastalık boğaz ağrısına sebep olabilir. Örneğin, boğazın kendi enfeksiyonu olmamasına rağmen burunlardan, sinüslerden akan ya da akciğerden kaynaklanan akıntılar boğazda tahrişe yol açarak boğaz ağrısına sebep olabilir.

    Boğaz ağrısı hangi hastalıkların belirtisi olabilir?

    Boğaz ağrısının en önemli sebebi kronik faranjittir. Yani mikrobik enfeksiyona bağlı olmayan hastalıklar haricinde, boğazın tahrişi sebebiyle ortaya çıkan, boğazdaki mukozanın iltihabıdır.

    Bunun altında yatan sebep çok önemlidir. Çünkü hem tedavi sürecini hem de tedavinin nasıl sonuçlanacağını belirler. Kronik faranjite yol açan üç çok önemli faktör şunlardır:

    Sigara içmek. (Sigarayı bırakmadığınız sürece tedaviden tam bir netice almak mümkün değildir.)

    Mide özsuyunun boğaza gelerek orada kimyasal süreçte irritasyona sebep olması ve mukozada yan etkilerin ortaya çıkması. Başka yerdeki enfeksiyonun; yani burun, sinüs ya da akciğer kaynaklı enfeksiyonun boğazdan geçerken öksürük veya balgam gibi şeylerle, irritasyona sebep olması kronik faranjite yol açar.

    Kansızlık, tiroit ve guatr gibi sistemik hastalıklar. (Bu problemler sonucu boğaz ağrısı oluşabileceği gibi boyun bölgesine yerleşen bazı irritasyonlar da boğaz ağrısına sebep olabilir.)

    Boğaz ağrısı nasıl tedavi edilir?

    Özellikli bir durum yoksa, boğaz ağrısına sebep olan virüs için antiviral bir ilaç vermiyoruz. Boğaz bölgesini rahatlatacak gargara, pastil gibi lokal tedaviler uyguluyoruz. Hastanın, yiyeceğine içeceğine dikkat etmesini, su alımını yüksek tutmasını tavsiye ediyoruz.

    Viral bir enkfeksiyon olduğu için, bağışıklık sistemini desteklemek açısından vitamin ve benzeri ilaçlar kullanılabilir. Çok özel durumlarda, ileride bakteriyel bir enfeksiyona dönüşmesini engellemek amacıyla koruyucu, düşük dozda geniş spektrumlu bir antibiyotik kullanıyoruz.

    Bakterilerin sebep olduğu boğaz ağrısı hastalıklarında, o bakterinin tam olarak ne tür bir bakteri olduğunu tespit edersek ona yönelik bir ilaç kullanıyoruz. Genel uygulamamızda, çoğunlukla o bölgede boğaz ağrısı yapabilecek bakteriler bilindiği için, geniş spektrumlu antibiyotiklerle daha yüksek dozda uzun süreli tedavi uyguluyoruz.

    Uzun süreden kasıt, 7 ila 10 gün. Bundan daha kısa sürede kesilen antibiyotiklerde, oradaki hastalık kesilmiş olsa bile, kullanılan antibiyotiğe karşı kişide direnç gelişimi başlıyor. Bu, daha sonra gelişecek enfeksiyonların tedavisinde çok önemli bir zorluk olarak karşımıza çıkıyor.

    Boğaz ağrısı tedavi edilmezse ne olur?

    Boğaz ağrısı akut bir enfeksiyona bağlı ise ve tedavi edilmezse daha ciddi, kronikleşebilecek başka enfeksiyonlara yol açar. Basit bir virüs enfeksiyonuyla başlayıp kronikleşmiş sinüzit ya da kronikleşmiş akciğer enfeksiyonlarıyla uzun yıllar mücadele edilebilir.
    Altta yatan diğer sebepler açısından değerlendirirsek, boğaz ağrısı sistemik bir hastalığın ilk belirtisi ise çok ciddi yaşam kurtarıcı etkisi vardır. Kişi, o hastalığın diğer şikayetleri ortaya çıkana kadar zamanı kaybetmemelidir.
    Kronikleşmiş faranjit tedavi edilmezse, hastalığın kendisi ilerlemez ama hastada bıkkınlık yaratabilir ve psikolojik sorunlar oluşabilir.

    Boğazı ağrıyan kişi evde ne yapabilir?

    Sıvı tüketimini artırmak gerekir.
    Sigara, kirli hava gibi boğazı tahriş edici nedenlerden uzak durulmalı.
    Tozlu ev ortamı hem alerji yönünden hem de hastalığı direkt etkileme yönünden zararlıdır.
    Kullanılacak kumaş ve malzemelerin çok az tutulması ve onlara uygun deterjanlarla makinede yıkanması alerjiye karşı yararlı olur.
    Boğazın irritasyonunda, evde kullanılacak gargara, sprey ve pastiller faydalıdır. Bunları mutlaka doktor gözetiminde kullanmak gerekir.
    Tüketilen içeceğin çok sıcak ya da çok soğuk olması zararlıdır, ılık içilmelidir. Yutulması kolay olan yiyecekler; püre, pilav, makarna, lapa gibi besinler yenilmelidir.
    Gece uyunulan ortamın çok kuru bir havaya sahip olmaması gerekir. Kalorifer peteğinin üzerine havlu konularak ya da sobanın üzerinde bir çaydanlık kaynatılarak odayı nemlendirmek mümkündür.

    Boğazı tahriş olmuş biri nelere dikkat etmeli?

    Bütün kimyasal irritanlardan, yani sigara, kirli hava gibi şeylerden olabildiğince uzak durması gerekir.
    Su yönünden zengin bir diyet yapmalı. İçeriğinde çay ve kafein bulunan içeceklerden uzak durmalı. Siyah çayın içinde bulunan tanik asit kimyasal olarak boğaz bölgesinde tahrişe sebep olur. Adaçayı ya da ıhlamuru tercih etmek gerekir.
    Yattığı odanın çok kuru, çok soğuk ya da çok sıcak olmaması gerekir. Çok sıcak oda, enfeksiyon geçiren birinde terleme ve dolayısıyla su kaybı yaratacağı için, hastalıkla mücadelede vücudun susuz kalması istenen bir şey değildir. Boğaz enfeksiyonu burnu da etkiler ve kişilerin burunları tıkanır. Dolayısıyla ağızları açık uyurlar. Ağza giren hava bademcikleri, dili, ses tellerini, gırtlağı tahriş edebildiğinden buna bağlı olarak ikincil enfeksiyonlar oluşabilir. O nedenle özellikle gece uyunan ortamın çok soğuk olmamasına dikkat etmek gerekir.

    Boğaz ağrısı hangi şikayetlerle bir arada görülür?

    Boğaz bölgesindeki enfeksiyon, ateş, akıntı, balgam, öksürükle balgam çıkarılması gibi etkilerle devam eder. Muayene bulgularında kızarıklık çıkabilir.

    Bademcik iltihabında o bölgede mukozadaki değişikliklikler beyazlık şeklinde görülebilir.

    Tükürük salgısında artış, ileriki aşamalarda yutma zorluğu görülebilir. Bu yutma zorluğu ve boğazdaki ağrı başka yerlere de vurabilir.

    Kulağa ve boyuna yansıyan ağrılar, boyun kaslarında tutulmalar olabilir. Kansızlık, tiroit, guatr gibi sistemik hastalıkların genel şikayetine benzer şikayetler ve klinik bulgular ortaya çıkar.

    Bunların enflamasyonları olarak boğaz ağrıları görülebilir. Aynı zamanda çok uyuma, az uyuma, çarpıntı, terleme, soğuğa-sıcağa gelememe, kilo kaybı-alımı olabilir.

    Boğazı ağrıyan kişi ne zaman doktora gitmeli?

    Boğazı ağrıyan çocuk, çok küçük yaşlardaysa, şikayet edemeyip sadece ağlayabilir. Aynı zamanda ateşi yükselebilir, kulaklarını tutup kaşıyabilir ya da ellerini ağzına sokmaya çalışabilir, tükürük salgısında artış olabilir, geceleri huzursuz uyuyabilir. Tüm bunlar boğaz ağrısı belirtileri olarak düşünülüp çocuk hemen doktora götürülmelidir.

    Boğaz ağrısı; kulak iltihabı, bademcik iltihabı, tükürük bezlerinin iltihabı, akut faranjit gibi çocuklarda ciddi sorunlara yol açabilecek hastalık göstergesi olabilir. Yetişkinlerde ise her boğaz ağrısı için hemen doktora koşmak gerekmez. Doktora gidilmesi gereken durumlar şunlardır:
    Bir haftadan uzun süren ağrı
    Ateş yükselmesi
    Halsizlik, kollarda ve bacaklarda yorgunluk
    Sarı-yeşil renkte balgam
    Öksürük

    Bunlara antibiyotik tedavileri ile bakterilere yönelik tedaviler uygulanması gerekir.

    Boğazı ağrıyanlar nelere dikkat etmelidir?

    Sıvı tüketiminin en üst seviyede tutulması gerekir. Yani günde 1,5-2 litre su içilmelidir. .Soğuk yiyecek ve içecek tüketilmemelidir.
    Soğuk havalara uygun giyinmek ve terlememeye dikkat etmek gerekir.
    Özellikle virüs enfeksiyonlarında vitamin yönünden zengin beslenmek, taze sebze ve meyve tüketmek gerekir.
    Çok sıcak ve çok acı yiyip içmemelidir.
    Sigara dumanından uzak durulmalıdır.
    Çay ve kahve, içeriğinde bulunan kafein ve tanik asit sayesinde boğazın kurumasına yol açar. Bu da boğaz ağrısı tedavisinde istenmeyen bir şeydir.

    Her hastalıkta olduğu gibi, boğaz ağrısı da kişiye özel belirtiler gösterir ve kişiye özel tedavi gerektirir. Bu nedenle, şikayetleriniz hakkında bir uzman doktora danışınız.

  • Hamilelikte İlaç Kullanımı

    Hamilelikte İlaç Kullanımı

    Hamilelikte doktorlara danışmadan ilaç kullanımı çok sakıncalı olabilir.

    1) Hamilelikte ilaç kullanımı sakıncalı mıdır?

    Bazı ilaçlar bebeklerde doğuşsal anormalliklere yol açabilir, bazıları erken doğuma sebebiyet verebilir.

    Bunun için gebeliği planlayan kadınlar dahi yumurtladıktan sonra adet oluncaya kadar geçen iki haftaya kadarki sürede muhtemelen gebe olduklarını düşünerek doktorlarına danışmadan ilaç kullanmamalıdırlar. Gebelikte ise kadın-doğum uzmanını her ilaç kullanımında aramalıdırlar. İlaç kullanımı sadece gebeliğin ilk üç ayında değil daha önceki haftalar ve aylarda da bebeklere zarar verebilir ve erken doğuma da yol açabilir.

    2) Hamilelikte ilaç kullanımı nasıl olmalıdır?

    Hamile, doktoruna danıştığı sürece gebelik boyunca pek çok ilacı kullanabilir. Gebeliğin her gününde, her ayında ve hemen her hastalıkta kullanılacak ilaç mevcuttur. Gebelikte ilaç kullanılamaz ön yargısı yanlıştır. 9 aylık bir süre insan hayatında uzun bir dönemdir ve bu dönemde gebeler elbette ki değişik hastalıklara yakalanacaklar, grip olacaklar, dengelerini kaybedip düşecekler, kollarını bacaklarını zedeleyecekler, değişik iltihaplar kapacaklar, mideleri bozulacak, idrar iltihabı geçirebilecekler, kabız olabilecekler ve ishal olabileceklerdir. Dolayısıyla bir gebenin 9 ay boyunca ilaçsız yaşaması olası değildir. Yeter ki hekimlere danışarak en doğru ilacı kullansınlar.

    3) Hamilelik sırasında kullanılan ilaçların doğacak bebeğe geçişi söz konusu mudur?

    Gebelikte kullanılan ilaçların önemli bir kısmı bebeğe geçer. Ancak çok büyük molekülü olan ilaçlar plasentadan geçmez ve dolayısıyla bebeğe de etkisi olmaz ama ilaçların çoğunluğu plansetayı geçecek, bebeğe de gidecektir. Bu demek değildir ki plasentayı geçip, bebeğe gidebilen hiçbir ilaç kullanılmamalıdır. Çünkü bu durumda daha önce de belirttiğimiz gibi pek çok hastalığın gebelikte tedavisinin yapılmaması gibi bir durum doğurucaktır ki, bu da hem anneye hem de bebeğe daha çok zarar verir.

    4) Bebeğin anne karnında ilaçların yan etkilerine en hassas olduğu dönem sadece hamileliğin ilk üç ayı mıdır?

    Gebeliğin ilk üç ayında bebeğin organları gelişmekte olduğu için verilen bazı ilaçlar bu gelişimi durdurur ve bebeklerde bazı anormalliklere yol açabilir. Ama bebek devamlı gelişen bir organizma olduğu için üçüncü aydan sonra hiçbir zararı yoktur denemez, çünkü gelişim devam etmektedir ve bazı ilaçlar belirli gebelik haftalarında bebeğe yine zarar verebilirler, örneğin bazı hormon ilaçları ve kortizon gibi ama belli dozlarda kalındığı, doktor tarafından verildiği sürece gebeliğin hemen her haftasında ilaç kullanılabilir.

    5) İlaç prospektüslerinin hemen hepsinde hamilelikte kullanılması uygun değildir, ibareleri mevcuttur, gerçekten birçoğu hamilelikte kullanılmaz mı?

    Bütün ilaçların prospektüslerinde bu tür ibarelerin yazılması gebeleri uyarmak içindir. Pek çok ilacın prospektüsünde kullanılmaz yazmaktadır. Bu, gebelikte kontrolsüz ilaç kullanımını önlemek için yapılan bir uyarıdır.

    6) Doz alımı gebelik sürecine göre değişir mi?

    Evet. Özellikle gebeliğin ilk üç ayında ve doğuma çok yakın zamanlarda bazı ilaçları kullanmamak veya dozu azaltmak gereklidir. Bebeğin doğuma çok yakın bir zamanda uzun etkili olan ve vücuttan atılamayan bazı ilaçlar bebeğe geçtiklerinden doğumdan sonra bebek üzerinde etkilerini gösterir ki, bu tarz bazı ilaçlar bebekte nefes alamama, dolaşımı bozma gibi şikâyetlere yol açar. Dolayısıyla bu ilaçları doğumdan bir süre önce kesmek gereklidir.

    7) Hamilelikte antibiyotik kullanımı bebek için sakıncalı mıdır?

    Bazı antibiyotikler gebelikte kullanılmaz. Çünkü bunlar bazen bebeğin kemik gelişimini olumsuz etkiler veya dişlerini sarı yapar vs. Ama pek çok antibiyotik de gebelikte emniyetle kullanılabilir ve kullanılmaktadır.

    8) Doktor gözetimi almadan ilaç kullanımı bebekte ne gibi sağlık sorunlarına yol açar?

    Özellikle bebeğin organ gelişimi süresinde yani ilk üç ayda alınan bazı ilaçlarda bebekte kemik gelişiminin olmadığı, bazı kalp anomalileri olduğu, cinsel organlarının gelişiminde bir takım duraklamalar ve bozukluklar olduğu gözlemlenmiştir. Yine alınan bazı ilaçlar bebekte işitme kaybına, böbrek anomalilerine, hatta kol ve bacak eksikliklerine neden olabilir. Bazı ilaçlar ise bebekte zekâ gelişimine engel olabilir, bebeğin kilo almasını engeller ve rahim içi gelişme geriliği dediğimiz sorunları yaratırlar.

    Bazı ilaçlar bebekte kanamalara yol açabilir ve gerek rahim içinde gerekse doğumdan hemen sonra beyinde kanamalara yol açarak, bebeğin ölümüne neden olabilir.

    9) Bitkisel ilaç kullanmak zararlı mıdır?

    Doktor denetiminde olmak, ilacın temiz koşullarda hazırlandığından emin olmak ve içindeki maddeleri iyi bilmek şartıyla bazı bitkisel ilaçlar gebelikte kullanılabilir. Örneğin kabızlık ilaçları gibi.

    10) Aspirin gebelik sürecinde kullanılmaması gereken bir ilaç mıdır?

    Aspirinin normal 500 mg.lık tabletlerini gebelikte kullanılmasını önermiyoruz. Bu tabletler hem bebekte bazı damar hastalıkları anomalilerine yol açabilmekte hem de her gün kullanıldığı takdirde kanamalara sebebiyet vermektedir.

    Ama düşük doz aspirin gebelikte yaygın olarak kullanılmaktadır. Kılcal damarlardaki pıhtılaşmayı engelleyerek bazı düşük vakalarında, gelişme geriliği olan bebeklerde gelişmeyi hızlandırmak için kullanılmasını önerenler vardır. Özellikle tüp bebek hastalarında bebek aspirini kullanmak yaygın bir gelenektir.

    11) Aşı hamile bir bayana uygulanabilir mi? Aşı çeşitlerine göre farklılık gösterir mi?

    Gebelikte bazı aşılar uygulanabilir. Ancak canlı aşı dediğimiz canlı virüsün vücuda verilerek bağışıklık yaratıldığı aşılarda virüs bebeğe de geçerek onda da hastalıklara yol açabildiği için kullanılmaz.

    Gebelikte sadece ölü aşılar veya mikrobun ancak protein kısmına karşı geliştirilen aşılar rahatlıkla kullanılabilir. Örneğin gebelikte grip aşısı kullanılabilir, ama kızamıkçık aşısı kullanılmaz çünkü bebeğe kızamık geçebilir ve çok ağır anomalilere yol açabilir.

    Yine gebelikte tetanos aşısı ölü aşısı ölü aşı olduğu için kullanılabilir. Biz bütün gebelerin gribe karşı daha hassas olduğunu düşünerek grip aşısının gebelik sırasında vurulmasını özellikle öneriyoruz. Yine son yıllarda çıkan ve salgın halini alan HPV (insan siğil virüsü) gebelikte de bulaşabilir ve rahim ağzı kanserine yol açabilir. Bu yüzden HPV aşısı gebelik öncesi yapılmalı ve bitirilmelidir. Bu aşının gebelik sırasında kullanılmasının şu ana kadar sakıncası olmadığı düşünülse de tavsiye edilmemektedir.

    Gebelik hakkında merak ettikleriniz için tıklayın !

     

  • Bebeğin bağışıklık sisteminin ilk bariyerinin cildi olduğunu biliyor muydunuz ?

    Bebeğin bağışıklık sisteminin ilk bariyerinin cildi olduğunu biliyor muydunuz ?

    Bebeğin bağışıklık sisteminin ilk bariyerinin cildi olduğunu biliyor muydunuz ? | 1 Bebek cildinin hayati rolü

    Cilt bariyerinin temel rollerinden biri, vücudu zehirli-zararlı, tahriş edici, alerjen maddeler gibi çevresel tehditlerden korumaya yardımcı olmaktır.

    Sağlıklı bir cilt, bebeğin bu çevresel tehditlere karşı ilk savunma hattıdır. Cildin en üst tabakası, vücudu korumaya yardımcı olur1,2; su, kimyasallar, mikroplar, aşırı sıcaklıklar, elektrik dalgaları ve ultraviyole ışınlar (UV) gibi çevresel tehditlere karşı kalkan görevi görür. Bu sayede sağlıklı bir cilt, vücudu ciltten girebilecek enfeksiyonlardan korumaya destek olur.

    Bebek cildi neden özel ilgiye ihtiyaç duyar ?

    Bebek cildi yetişkin cildinden farklıdır ve yaşamının ilk yılı boyunca gelişmeye/değişmeye devam eder.3 Bebek cildi yetişkin cildine göre daha ince, daha geçirgen ve daha hassastır.3,4 Bu nedenle çevresel tehditlere karşı daha korunmasızdır. Genetik özelliklerin yanı sıra, bebek cilt bakımında uygun ürünlerin kullanılmaması ve gerekli cilt bakım uygulamalarının yapılmaması cildin bariyer bütünlüğünün bozulmasına/hasar görmesine neden olabilir.

    Hasar görmüş cilt bariyeri alerjenlerin cildin alt tabakalarına geçmesine izin verir, böylece alerjik olmayan bir bebeği alerjiye yatkın hale getirebilir. Bu da bebeklerde atopik dermatit oluşumuna kadar ilerleyebilir.

    Bebeğin bağışıklık sisteminin ilk bariyeri olan hassas cilt bariyerini korumak için özel ürünler kullanmak gerekir

    Bebek cildine doğru şekilde bakım yapılması cilt bariyerinin hasara uğramasını engeller. Bu da ancak doğru bebek şampuanı ve bebek bakım ürünlerinin kullanımıyla gerçekleştirilebilir.

    Uzmanlar bebek şampuanı ve cilt bakım ürünlerinin sağlıklı cilt bariyerinin bütünlüğünü koruması konusunda hemfikirdirler. Doğumdan itibaren bebek cildine uygun ürünlerin doğru şekilde kullanılması bebeğin cilt bariyerini koruyarak atopik dermatit gelişme riskini azaltır.

    Benzil alkol, SLS, sabun, alkol ve alerjen içerikli ürünlerin bebek saç ve cilt bakımında kullanımından kaçınmak ve cildi düzenli olarak nemlendirmek bu uygulamaların arasında sayılabilir. Bebek cildi için özel olarak formüle edilmiş şampuan ve diğer ürünlerin güvenliği ve etkinliği klinik olarak kanıtlanmış olmalıdır.

    Pediatrik Dermatoloji Derneği Johnson’s® baby ürünlerini tavsiye eder.

    Johnson’s® baby ürünleri, bağışıklık sisteminin ilk bariyeri olan cildine özen gösterecek ve cilt bariyerini koruyacak şekilde formüle edilmiştir. Pediatrik Dermatoloji Derneği bebek saç ve cilt bakımında Johnson’s® baby ürünlerinin* kullanılmasını tavsiye ediyor.

    *Johnson’s® baby Şampuan, Yenidoğan Saç ve Vücut Şampuanı, Yağ, Parfümsüz Islak Mendil

    Referanslar:
    1.Hoath S, et al. Neonatal Skin Structure and Function. 2003
    2.Chiou Y, Blume-Peytavi U. Skin Pharmacology and Physiology. 2004
    3.Nikolovski J, et al. Journal of Investigative Dermatology. 2008
    4.Stamatas G, et al. Pediatric Dermatology. 2009
    5.Stamatas G, et al. Cosmetics & Toiletries. 2009

    Johnson’s Baby şampuan:

    Gerçek Göz Yakmayan® formülü gözler için saf su yumuşaklığındadır. Johnson’s baby şampuan yeni ve yumuşak formülü sayesinde saçın doğal nem dengesini korur ve saçta hiçbir kalıntı bırakmaz. Saçların ipeksi yumuşaklığını korur ve mis gibi kokmalarını sağlar. Bebeğinizin saçını temizlemek ve nemlendirmek için idealdir.

    Çocuklarda Cilt Problemleri
    – Çocuklarda egzama hangi nedenlerle ortaya çıkabilir?
    – Çocuklarda hangi cilt problemlerine daha sık rastlanır?
    – Çocuklarda mantar hangi nedenlerle olur?
    – Çocuğumda sürekli kaşıntı var, neden olabilir?
    – Çocuğumun cildi sürekli kızarıyor, sebep ne olabilir?
    – Çocuğumun cildinde döküntü var, neden olabilir?
    – Atopik egzama nedenleri nelerdir?
    – Çocuğumun cilt probleminin hangi hastalığa bağlı olduğunu nasıl anlarım?
    – Çocuklardaki hangi deri hastalıkları bulaşıcıdır?