Etiket: anne

  • Ebeveynlik Stresi: Başa Çıkmak ve Gelişmek için 14 Temel İpucu

    Ebeveynlik Stresi: Başa Çıkmak ve Gelişmek için 14 Temel İpucu

    Ebeveynlik stresi mi yaşıyorsun? Bu yazıda stresinizi yenmenize ve ailenizle keyifli zaman geçirmenize yardımcı olacak 14 ipucu bulacaksınız.

    Ebeveynlik, sevgi dolu anların yanı sıra bazen zorlayıcı ve stresli anları da beraberinde getirir. Çocuklarımız için en iyi ebeveyn olma arzusu, kendi sağlığımızı ihmal etme riskini taşır. Bu yazıda, ebeveynlik stresiyle başa çıkmanın ve gelişmenin önemli ipuçlarını bulacaksınız. Organizasyon, mükemmeliyet baskısından kurtulma, aileyle kaliteli zaman geçirme ve kişisel bakım gibi pratik önerilerle, ebeveyn olmanın keyfini çıkarırken kendi sağlığınıza da özen göstermenin yollarını keşfedeceksiniz.

    Her ebeveynlik yolculuğu benzersizdir, bu nedenle size en uygun olan stratejileri bulmak için bu ipuçlarını esnek bir şekilde uygulayın. Kendinize iyi bakmak, çocuklarınıza daha iyi bakmanıza katkıda bulunacaktır.

    Ebeveynlik Stresi: Başa Çıkmak ve Gelişmek için 14 Temel İpucu

    Ebeveyn olmak, birçok sevinçli ve tatmin edici anın yanı sıra, stresli ve zorlayıcı anları da beraberinde getirir. Çocuklarınızın hayatında pozitif bir etki yaratmak istemenin yanı sıra, kendi fiziksel ve duygusal sağlığınıza da dikkat etmek önemlidir. Bu makalede, ebeveynlik stresiyle başa çıkmanın ve gelişmenin 14 temel ipucunu bulacaksınız.

    1. Daha Organize Olun: Küçük Adımlarla Büyük Değişiklikler

    Stresinizi azaltmanın ilk adımlarından biri, günlük yaşantınızı mümkün olduğunca organize etmektir. Haftalık planlamalar, yapılacaklar listeleri ve aile düzenleme uygulamaları, kontrolünüzü artırmanıza ve stresi en aza indirmenize yardımcı olabilir.

    2. Mükemmel Olmaya Çalışmaktan Vazgeçin

    Kendinize mükemmel olma baskısı yapmak, gereksiz yere stres yaratır. Her ebeveynin farklı olduğunu ve hataların kaçınılmaz olduğunu unutmayın. Sosyal medyadaki mükemmel görünen hayatlara odaklanmak yerine, kendi benzersiz ebeveynlik yolculuğunuzun tadını çıkarın.

    3. Ailenizle Zaman Geçirin ve Eğlenin

    Ebeveynlik Stresi
    Ebeveynlik Stresi

    Çocuklarınızla kaliteli zaman geçirmek, hem sizin hem de onların stresini azaltabilir. Birlikte oyun oynamak, etkinliklere katılmak veya sadece güzel bir yürüyüşe çıkmak, ailenizle bağlantı kurmanın ve eğlenmenin harika yollarıdır.

    4. Öncelik Belirleyin ve Hayır Diyin

    Açık önceliklere sahip olmak, zamanınızı ve enerjinizi doğru şekilde yönlendirmenize yardımcı olabilir. Gereksiz sorumlulukları azaltın ve hayır demeyi öğrenin. Kendinize ve ailenize odaklanın.

    5. Stresinizi Görmezden Gelmemeyi Öğrenin

    Stresle başa çıkmanın ilk adımı, onu görmezden gelmemektir. Stresinizi kabul edin ve bununla başa çıkmanın yollarını bulun. Kendinize dikkat ederek, stresinizi daha iyi yönetebilirsiniz.

    6. Besleyici Yiyecekler Tercih Edin

    Sağlıklı ve dengeli beslenmek, enerjinizi artırmanın ve stresle başa çıkmanın önemli bir yoludur. Fast food yerine meyve, sebze ve sağlıklı karbonhidratları tercih edin. Kafein ve alkol tüketimini sınırlayarak vücudunuzu destekleyin.

    7. Günlük Egzersiz Yapın

    Her gün kısa bir egzersiz seansı, stresinizi azaltmanın etkili bir yoludur. Basit kardiyo hareketleri veya yürüyüşler, hem zihinsel hem de fiziksel sağlığınız için faydalı olabilir.

    8. Uykunuza Özen Gösterin

    Yeterli ve kaliteli uyku almak, stresle başa çıkmanın temelidir. Uyku eksikliği, stres seviyelerinizi artırabilir. Uyumaya yatmadan önce rahatlatıcı bir rutin oluşturun ve uyku düzeninize dikkat edin.

    9. Kendinize Zaman Ayırın: Anne Babalık Dışında Bir “Siz”

    Ebeveynlik Stresi
    Ebeveynlik Stresi

    Haftada birkaç saat olsa bile kendinize zaman ayırmak, bireysel ihtiyaçlarınıza odaklanmanıza ve stresi azaltmanıza yardımcı olabilir. Eşinizden veya bir aile üyesinden destek isteyin ve bu zamanı kendinize ayırın.

    10. Duygusal Destek Arayın

    Bazen bir arkadaşla konuşmak veya bir uzmana danışmak, duygusal yükü hafifletmenin etkili bir yoludur. Duygusal destek, ebeveynlik stresiyle başa çıkmanıza yardımcı olabilir.

    11. Esnek Olmayı Öğrenin

    Hayatın planlandığı gibi gitmediği zamanlarda esnek olmak, stresle başa çıkmanın anahtarıdır. Beklenmedik durumları karşılamak için esnek bir zihniyet geliştirin ve her şeyin mükemmel olması gerektiği beklentisinden vazgeçin.

    12. Komikliklere ve Mizaha Yer Açın

    Gülme, stresle başa çıkmanın doğal bir yolu olan endorfin salgılar. Komik filmler izleyin, espri yapın ve hayatta mizahı bulun. Bu, hem sizin hem de ailenizin ruh halini iyileştirebilir.

    13. Meditasyon ve Derin Solunum Teknikleri Uygulayın

    Meditasyon ve derin solunum, zihinsel rahatlama sağlayabilir. Gün içinde kısa meditasyon seansları veya derin nefes alıp verme teknikleri uygulayarak stresle başa çıkabilirsiniz.

    14. Profesyonel Yardım Almaktan Çekinmeyin

    Eğer ebeveynlik stresi sizi aşırı derecede etkiliyorsa, profesyonel yardım almayı düşünün. Bir psikolog veya danışmanla görüşmek, duygusal sağlığınızı güçlendirmenize ve stresle daha etkili bir şekilde başa çıkmanıza yardımcı olabilir.

    Bu ipuçları, ebeveynlik stresiyle başa çıkmanıza yardımcı olabilir. Ancak herkes farklıdır, bu nedenle size en uygun olan stratejileri bulmak önemlidir. Unutmayın ki kendinize iyi bakmak, çocuklarınıza daha iyi bakmanıza yardımcı olacaktır.

    Forum: Ergen Çocuğu Olan Ebeveynlere Öneriler Tıklayın!

  • Gebelik ve emzirme döneminde oruç

    Gebelik ve emzirme döneminde oruç

    Gebelikte oruç tutmak, islamiyette muafiyet gerektiren özel durumlardan birisidir. Ancak bazı annelerin, gebelikte oruç tuttuklarını görmekteyiz. Oruç tutmanın hem anne hem de gelişmekte olan bebek için sakıncaları vardır.

    Gebelikte annenin düzenli ve sağlıklı beslenmesi gerekir. Düzenli ve sağlıklı beslenildiğinde, hem anne daha sağlıklı olacaktır, hem de bebeğin gelişimi daha sağlıklı olacaktır. Bu yüzden oruç tutmanın gebeler için sağlıklı bir seçim olmadığı söylenebilir.

    Uluslar arası bir çalışmada oruç tutan gebelerin, %50’sinini oruç tutarken zorlandıkları, 1/3’ü ise aç kalmanın yan etkileri yaşadıkları belirtilmiştir.

    Gebelikte beslenme günde 3 öğün eşit aralıklarla alınması prensibine bağlıdır. Halbuki oruç tutulması durumunda bu prensibe uyulamayacak ve uzun süreli açlık yaşanacaktır. Aç kalınan dönemin de gündüz saatleri, fiziksel aktivitenin çok olduğu dönemde olması, anneyi rahatsız edecektir. Normalde açlığa uzun süre dayanılabilirken gebelikte bu süre üçte bir oranında daha kısadır.

    Beslenmenin zayıf olması kanda düşük şeker seviyelerine, düşük şeker seviyesi de yağ hücrelerinin yıkımına, bu da kanda keton cisimciklerinin artmasına neden olacaktır. Ayrıca normal gebelikte ensüline bir direnç söz konusudur. Yani şeker düşürücü hormona hücre cevabı azalmıştır. Bu durum da yağ hücrelerinin yıkımına ve ketonemi dediğimiz durumun artmasına neden olur.

    Keton cisimciklerinin kanda artmasının ve bebeğe geçmesinin nörolojik ve psikolojik yan etkileri çok iyi bilinmemekte, uzun vadede bazı olası yan etkilerden söz edilmektedir.

    Ramazanda uzun süren açlık saatleri anne adayını olumsuz etkileyebilir. Öncelikle kan şekerinde düşmeye bağlı halsizlik, sinirlilik, baş dönmesi ve baş ağrısı gibi sorunlarla karşılaşabilirler.

    Hamilelikte vücutta gebelik hormonları ve karında büyüyen rahmin oluşturduğu baskı nedeniyle, mide – bağırsak sistemi ( Gastroentestinal sistem ) ile ilgili problemler yaşanır. Gebeliğin ilk aylarında artan gebelik hormonu etkisiyle bulantı ve kusma şikayetleri sıktır. Kusma sık olursa elektrolit kaybına yol açarak halsizliğe neden olur. Bu nedenle hamileliğin ilk aylarında sık aralarla kuru gıda alımı önerilir. Kraker, peynirli tost, leblebi mideyi rahatlatabilir. Kusma nedeniyle potasyum kaybı olur. Bu nedenle muz, üzüm, kuru kayısı ile bu potasyum kaybı önlenmeye çalışılır. Bu dönemde nadiren hastanede serum ile tedaviye ihtiyaç duyan anne adayları da olmaktadır. Oruç, özellikle ilk aylarda yaşanan bu durumu daha da artırabilir. Mide boş kaldığı için bulantı ve kusmalarda artma görülür.

    Hamilelikte Oruç Tutmak Riskli Ayrıntılar için Tıklayın!

    Gebelikte vücutta tutulan sıvı miktarı artmaktadır. Bu dengeyi sağlamak için sıvı alımı da artırılmalıdır. Sıvı alımındaki önemli ölçüdeki bir azalma veya sıvı kaybının artması ( terleme,ishal…) az da olsa bebeğin amniyon sıvısını, annenin böbrek fonksiyonlarını ve kan basıncını etkileyebilir. Özellikle yaz aylarına rastlayan ramazan da, sıvı ve tuz kaybı çok fazla olacaktır.

    Oruçta, gerek gebe olmayanlarda, gerekse gebelerde bazı vitaminlerin ve eser maddelerin alımı az olmaktadır. Gebeliğin ilk aylarındaki bulantı ve aşerme dönemlerinde orucun yaratacağı yan etkiler daha derin olabilir.

    Daha ileri dönemlerde ise bebek hareketlerinde ve bazı fonksiyonlarda ( kalp, solunum, hareket…) geçici yavaşlamalar, azalmaların görüldüğü bildirilmiştir.

    Oruç tutan annelerde stres hormonu (kortizol) daha yüksek bulunmuştur. Bebeğin büyüme ve hızlı büyüme dönemlerinde oruç tutmuş olan annelerin bebeklerinin biraz daha düşük ağırlıklı bebekler doğdukları, ancak bunun istatistiksel anlamlılığının olmadığı bilinmektedir. Normalde bu tür bebekler yüzde 4 oranında görülürken, oruç tutan annelerin bebeklerinde bu oran yüzde 8’dir. Sadece tek bir çalışmada gebeliğin son 3 ayında tutulan orucun sezaryen oranını ve şeker hastalığını arttırdığı, yenidoğan bakım ihtiyacının arttığı ( kuvöz gereksinimi ) ifade edilmiş, diğer çalışmalarda bu yönde bir yan etki veya komplikasyon bildirilmemiştir.

    Anne adayında şeker, gebelik şekeri veya yüksek tansiyon gibi sorunları varsa kesinlikle uzun süre aç kalmamalıdır. Bu gebelerin oruç tutması doğru değildir. Ayrıca mide ülseri olanlar, karaciğer hastaları ve ishal şikayeti olanlar kesinlikle oruç tutmamalıdır.

    Oruçla ilgili yapılan bir çalışmada; oruç tutan gebelerde çocuğun içinde bulunduğu amniotik sıvının azaldığı, diğer bir araştırmada ise çocuk hareketlerinde azalma olduğu yayınlanmıştır. Yaklaşık 10 yıl önce yapılan bir başka çalışmada da; oruç tutan annelerden doğan bebeklerin kilolarında bir düşüklük saptanmamıştır.

    Gebelikte kabızlık sıkça karşılaşılan bir sorundur. Oruç döneminde bu problemle karşılaşma olasılığı artar. Özellikle bağırsakları çalıştırmak için dengeli ve kabızlığı önleyici posalı gıdaları beslenmek önerilmektedir. Oruç tutarak uzun süre aç kalan hamileler, iftarda yağlı ve posasız besinler alınca kabızlık şikayeti daha sık ortaya çıkabilir. Hamilelere sık sık ve bol su içmeleri önerilir. Ramazanda oruç tutan hamilelerin düzenli suyu da alamamaları tansiyonda düşmeye ve bayılmaya neden olabilir. Az sıvı alımı ayrıca idrar yolu enfeksiyonlarının gelişimine de neden olabilir. Dehidrasyon (vücudun susuz kalması) durumunda salgılanan bazı hormonlar, rahim kasılmalarına sebep olarak, erken doğum riski oluşturabilmektedir.

    EMZİRME DÖNEMİNDE ORUÇ :

    Sadece gebelik değil emzirme döneminde de annelerin, özellikle bebeğin tek besininin anne sütü olduğu ilk aylarda beslenmelerine dikkat etmeleri ve özellikle bol sıvı almaları önemlidir. Bu dönemde annelere vitamin takviyesi de önerilmektedir. Oruç tutulması sıvı alımının az olmasına bağlı olarak sütün azalmasına neden olacaktır. Sütün azalması ve besin değerlerinin azalması belki de bebekler için ek mama takviyesine neden olacaktır.

    Op. Dr. Cüneyt UYGUR

  • Annelere Büyük Sürpriz: Anne Servisi

    Annelere Büyük Sürpriz: Anne Servisi

    Annelere Büyük Sürpriz: Anne Servisi
    Annelere Büyük Sürpriz: Anne Servisi | 1

  • baby&me Bebek Bezi: “Bana Ne Beni Al!”

    baby&me Bebek Bezi: “Bana Ne Beni Al!”

    Anne babalar için güzel bir haberimiz var! Hem bebeğinizi hem de cebinizi düşünen yepyeni bir bebek beziyle tanıştırmak istiyoruz: baby&me Bebek Bezi!

    Anne ve babaların bebeğini büyütürken en çok ihtiyacı olan ürünlerin başında bebek bezi geliyor. Bu ihtiyaca karar verirken, hem bebeğin hassas cildi hem de ebeveynlerin ekonomisi oldukça önemli. Tam da bu nedenle, anne ve babalara çare olacak yepyeni bir bebek bezi var: baby&me Bebek Bezi!

    Bebekli ailelerin ihtiyaçlarını yakından bilen, 16 yıllık deneyimiyle ailelerin yanında olmaktan gurur duyan ebebek’in 2012 yılında hayata geçirdiği baby&me markası kaliteli, sağlıklı ve ekonomik ürünleriyle kısa sürede takdir kazanmıştı. baby&me, tüm bu ürünlere ek olarak, 5.360 anne ile görüştü ve onların endişelerini göz önünde bulundurarak, tam da onların istediği gibi bir bebek bezi üretti.

    Bebek bezini üretirken, annelerin bebeklerini büyütürken yaşadıkları en büyük endişelerden biri olan pişik korkusunu hayatlarından çıkarmalarına destek olmak istedi.  Bu nedenle, yeni doğana ve diğer tüm bedenlere sahip olan bebek bezini birbirinden önemli özellikler ile donattı!

    baby&me Bebek Bezi: “Bana Ne Beni Al!” | 2

    İşte Bu Özellikler:

    -Islaklık göstergesi

    -Sızdırmayı önleyen yapı

    -Nefes alan dış yüzey

    -Kremli iç yüzey

    -Esnek yan bantlar

    -12 saate kadar kuruluk

    -Yumuşacık doku

    baby&me Bebek Bezi, birim fiyat hesaplarken hangi bezin daha hesaplı olduğunu bilemeyen anne ve babalara çözüm olması adına, 100’lük ve 50’lik paketlerde hazırlandı. Bu sayede akıllı seçim yapmak isteyen ebeveynler, ideal bebek bezini buldu!

    Bebek bezi alışverişinde anne ve babaların yaşadığı bir diğer zorluk, eğer kargo ile gelmeyecekse, fazla adetli paketleri taşımaktı. Bu sorunun farkında olan ebebek, 100’lük paketlerine özel bir kulp ekledi ve böylece kolayca taşınmasına destek oldu.

    Tüm bu özelliklerin yanında, tüm annelerin hijyene verdiği önemin farkına vararak, bebek bezlerine çöp poşeti hediyeleri ekledi. Bu sayede anneler nerede olursa olsun, yanlarında baby&me Bebek Bezi’ne özel çöp poşetleri olacak ve hijyeni kolayca sağlayacak.

    Bebeğiniz pişik olmasın!

    İşte baby&me Bebek Bezi’nden 4 Püf Noktası:

    1. Islaklık göstergesi sayesinde bebeğinizin bezini vaktinde değiştirebilirsiniz.
    2. Alt değiştirme rutinine farklı bir bebek bezi ile başlasanız da baby&me Bebek Bezi ile devam edip, ilk birkaç gün bezi sık aralıklarla değiştirmeniz bebeğinizin cildini korumaya yardımcı olur.
    3. Bebeklerde baby&me Temizleme Pamuğu ve saf su kullanarak pişiği önleyebilirsiniz.
    4. Bebeğinizin altını değiştirirken cildini kurulayıp, bez değişimlerinde bezi kısa süreliğine açık bırakarak cildin hava almasını sağlayabilirsiniz.

    baby&me Bebek Bezi’ni sadece ebebek.com ve ebebek mağazalarını ziyaret ederek keşfedebilirsiniz.

    https://youtube.com/watch?v=cxI4TDZeFB0

    baby&me Bebek Bezi: “Bana Ne Beni Al!” | 3

  • Dünyada Az Ağlayan Bebekler O Ülkelerde

    Dünyada Az Ağlayan Bebekler O Ülkelerde

    Anneler için en ideal bebek az ağlayan bebekler bakın hangi ülkelerde? Nedeni ise..

    Bebeğiniz ağlamasın, uyanmasın diye elinizden gelin yapıyorsunuz ama bebeğiniz sürekli ağlıyor mu? Bebeğiniz ağlıyorsa bir sorunu olabilir ya da nedensiz de ağlıyor olabilir. Sonuç olarak sürekli ağlayan bebeklerin aksine dünyada bebeklerin az ağladığı yerlerde var. Bakalım nereler..

    Dünyada Az Ağlayan Bebekler O Ülkelerde | 4

    Dünyada Az Ağlayan Bebekler O Ülkelerde

    Dünyanın en az ağlayan bebekleri Danimarka ile birlikte Alman ve Japon bebekleri. Araştırma sonuçlarına göre en çok ağlayan bebekler ise İngiliz, Kanada ve İtalyan bebekleri.

    Uzmanlar bu durumu doğumdan uzun bir süre izne ayrılan anne adaylarının daha az stres yaşadıklarını belirtiyor. Ayrıca bol vakitleri olduklarından dolayı sosyalleşme ve sağlık rutinleri açısından daha etkin olduklarına bağlıyor.

  • Yeni Doğan Bebeklerin Beslenmesi İçin Öneriler

    Yeni Doğan Bebeklerin Beslenmesi İçin Öneriler

    Bebeğinizi kucağınıza aldınız, oldukça heyecanlı olmalısınız? Peki ya yeni doğan bebeğinizi nasıl beslemeniz gerektiğini biliyor musunuz? Panik yapmayın hanımlar açıklıyoruz..

    Biliyoruz ki bebek en değerli parçanız. Dünyaya getirdiğiniz andan itibaren tüm sorumluluğu size ait. Anne olarak bebeğiniz için en iyisini yapmak istersiniz. İşte bu noktada bebeğinizi daha iyi besleyebilin diye yeni anneler için birkaç öneri paylaşmak istiyoruz.

    Yeni Doğan Bebeklerin Beslenmesi İçin Öneriler

    Okan Üniversitesi Hastanesi Neonatoloji – Yeni Doğan Yoğun Bakım Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Şenol Bozdağ, yeni doğan bebeklerin beslenmesi için önemli önerilerde bulundu.

    Yeni Doğan Bebeklerin Beslenmesi İçin Öneriler | 5

    İlk Yarım Saatte Emzirme

    Yeni doğan bebek bakımı kabul edelim ki kolay değil. Ancak anneler bu konuda sabırlı ve bilinçli olursa sorunsuz bir şekilde bu süreç atlatılır. Yeni doğan bebeğinizi ilk yarım saatte emzirmeniz gerekiyor. Çünkü biliyorsunuz ki bebeğiniz sürekli uyuma modunda olduğu için uykuya dalmak isteyecek. Yeni doğan bebeği uyandırmak ta kolay değil haberiniz olsun!

    Yeni doğan bebekler ilk zamanlarda 2-3 saatte bir emzirilmesi gerekiyor. Eğer bebeğinizin uyuma saati 3-4 saati geçerse mutlaka uyandırıp emzirin. Yeni doğan bebeğiniz 2-3 haftalık olduğunda artık kendi kendine acıkmaya başlayacak.

    Yeni Doğan Bebeklerin Beslenmesi İçin Öneriler | 6

    Gaz Sorunları Olabilir

    Çoğu annenin şikayet ettiği noktalardan biri sütüm bebeğime yetmiyor düşüncesi. Uzmanımıza göre bebeğe doğru pozisyon verilirse sütün az, yetmemesi gibi bir durum söz konusu değil. Anne adaylarının bu süreçte dikkat etmesi gereken nokta bol miktarda sıvı alması.

    Yeni doğan bebeğiniz zamansız ağlıyorsa nedeni gaz sancısı olabilir. 4-6 hafta arasında bu sorunu daha da artabilir. Peki ya ne zaman gaz sancısı geçiyor diyorsanız hemen açıklayalım; 3-4 aylık olduğunda bu sorunun azaldığını göreceksiniz. Anne olarak siz de gaz yapan yiyeceklerden uzak durmanız gerekiyor.

    Yeni Doğan Bebeklerin Beslenmesi İçin Öneriler | 7

    Yeni doğan bebeklerin beslenmesi hakkında sizin sormak istedikleriniz neler?

     

     

  • “Of anne!” demeden önce bir daha düşünün!

    “Of anne!” demeden önce bir daha düşünün!

    Yapılan son bir araştırmaya göre “Her şeye karışan” annelerin kızları diğerlerine göre daha çok başarılı oluyor!

    Anne olmanın güzellikleri kadar zorlukları da var. Ne kadar çok karışmak istemese de anneler mutlaka “uyaracak” “azarlayacak” ya da “söylenecek” bir şeyler buluyorlar. ?

    Eğer siz de sürekli söylenen bir anne ile büyüdüyseniz ve çocukluğunuzda bundan sürekli şikayetçi olduysanız annenizden bugüne kadar söylediğiniz şeyler yüzünden özür dileseniz iyi olur. Çünkü ödevlerinizi yapmanız konusunda sizi uyarırken ya da eve erken gelmenizi tembihlerken aslında size BÜYÜK bir iyilik yapıyorlarmış.

    2004-2010 yılları arasında Britanya’da gerçekleştirilen araştırmada 13-14 yaşlarındaki 15 bin 500 kız ile görüşüldü.

    Essex Üniversitesi tarafından gerçekleştirilen bu araştırmada, akademik hayatı boyunca kendisini destekleyen birine sahip olan kız çocuğu destekçisi olmayan kız çocuklarına daha fazla başarı gösteriyor.

    Araştırmacı Ericka Rascon-Ramirez, “Genelde ailemizin bizden yapmamızı istediği şeyleri göz ardı edip kendi istediğimiz şeyleri yaptığımızda daha başarılı oluruz. Ancak her ne kadar ailemizin tavsiyelerini dinlemesek de durup düşündüğümüzde onların söyledikleri şeylerden etkilenmiş olduğumuzu görüyoruz. Kendi kendimize verdiğimizi düşündüğümüz kararların arkasında bile ebeveynlerimizin etkileri görülür” diyor.

    Kendisini tamamen kız çocuğuna adayan bir ebeveynin onun üzerindeki etkileri rahatlıkla görülebilir. Bu kişi genelde anne olur.

    Yani kızınız sizin tavsiyelerinizi dinlemiyorsa ve kapıyı çarpıp evden çıkıyorsa, bu tavsiyelerinizden etkilenmediği anlamına gelmiyor.

    Bu birçok ebeveyn için iyi bir haber. Kısacası ‘dırdır etmek’ onlar için faydalı. Kızınız, verdiğiniz tavsiyelerin sonucunda sizin kötü bir ebeveyn olduğunuzu düşünse de ilerde size hak verecektir. Yazıyı kız çocuğu olan bütün annelerle paylaşmayı unutmayın. ‘Dırdır’ etmeye devam edebilirsiniz!

  • Folik Asit Anneleri

    Folik Asit Anneleri

    Son 10 yılın çocukları için özet olabilecek yorum; “Folik asit çocukları” bence… Bizim nesilden farklılar sanki, daha sorgulayan, daha itiraz eden, daha fikrine sahip çocuklar.

    Folik Asit Anneleri

    Bu durum, hamileliklerimizde kullandığımız, folik asit içeren vitaminlerden midir, biz mi fazla bilinçlenip daha özgür ve fikrini beyan edebilen çocuklar yetiştiriyoruz bilmem ama şu bir gerçek ki, çocuklar ile birlikte “Annelik” ve “Anne olmak” kavramı da evrildi, şekil değiştirdi.

    Biz de “Folik Asit Anneleri” olduk böylece…

    Şimdi bizden önceki nesle, annelerimize sorsak; “Bizim zamanımızda böyle miydi?” diye başlayan cümleler silsilesi başlar ve saatler sürer. Anneannelerimizin, annelerimizin zamanında, çocuk büyütürken, çalışan anneler hariç, pek çoğu “anne” olduktan sonra hayat ile pek bir yol almış, ununu elemiş, eleğini duvara asmış sayılıyordu. İşte tam bu noktada bizim nesil doğru bilinen, kabul görmüş, “anne dediğin sadece çocuğuyla ilgilenir, kendi hayatını ve öncelik sıralamasında kendini, ikinci ve hatta üçüncü sıraya konumlandırır” felsefesi tamamen egale edildi.

    Bizim nesil yani şu an 30‘larını yaşayan anneler, zaten çalışan, üreten, kariyer sahibi kadınlarken, evlenip çocuk sahibi olduktan sonra da iş hayatından kopmanın yersiz olduğunu kanıtlayan nesil oldu.

    Hamilelikte çalışan, doğum sonrası izinleri ucu ucuna toplayan ve sonrasında sütünü iş yerinde sağıp akşam bebeğine ulaştıran, çocuğu ek gıdaya geçtiğinde akşam ertesi gün için yemeğini hazırlayan, sabah toplantısına, öğlen arkadaşları ile sohbetine, eşine, kendine zaman ayıran yeni nesil anneler, kendilerini “Öz Saygı” adına hep zinde hep sağlıklı ve bakımlı tutmanın lüks değil gereklilik olduğunu benimsemiş durumda.

    Kendine zaman ayıran, serviste işten eve dönerken de olsa kitabını okuyan, kişisel bakımını aksatmayan, spor yapan, sağlıklı ve zinde olmak ile ilgili tüm gelişmeleri yakından takip eden, sosyal hayattan kopmama gayretindeki yeni nesil “folik asit “ anneleri olarak bir nesil veya iki nesil öncesinden farkımız kendimizi daha çok sevmemiz ve öz saygımızın daha çok gelişmiş olması mı, yoksa gelişen çağa ayak uyduruyor olmamız mı tartışılır ama ben yeni nesil “folik asit anneler” durumunu fazlasıyla seviyorum.

    Çalışan, evden üreten, girişimci, kendine, sosyal hayatına, zaman ayırabilen, daha doğrusu o zamanı başka zevklerinden kısarak da olsa yaratabilen her kadın, aslında bu davranış ile hem kendine olan saygısını yükseltiyor hem de çocuğu için doğru model oluyor.

    Belkide en çok bu bilince varmamıza sebep olan, geçmiş nesillere teşekkür etmeliyiz çünkü gelişen dünyada yerimizde saymak yerine ilerlememiz, önce kadın olarak pek çok iş dalında, hayatın tam ortasında aktif rol almamızı sağlayan aslında yine onlar.

    Bizim de, çocuklarımızın bugün bizim olduğumuz noktadan birkaç basamak üstünde olmalarını sağlamak için yapmamız gereken, onları daha çok okumaya, öğrenmeye açık olmaya, farklı düşünce ve inanışlara saygılı olmaya, “bir doğru olsa da pek çok farklı yol ile doğruya ulaşılabildiğini çocuklarımıza göstermeye”, vizyon sahibi gelecek nesillere ihtiyacımız var.

    O halde, sevgili “Folik Asit Anneleri” durmak yok, yarınımız bugünümüzden daha güzel olsun istiyorsak; kendimizi sevmeye ve geliştirmeye devam.

  • Anneliğin zorlukları nelerdir?

    Anneliğin zorlukları nelerdir?

    Anne olanlar daha iyi bilir. Hiçbir sevgi evlat sevgisi kadar değerli değildir.  Yanağınızın yanağına dokunduğu o hissi hiçbir şey veremez.  Hele bir de eşinizle ona bakarken göz göze geldiğiniz o anlar kadar hissettiğiniz ortaklık duygusunun yerini alamaz.

    Bebeğiniz ağladığında sizin canınız iki katına acır, acaba bir şey olur mu korkusu hiçbir şeyde yoktur. İşte anlatmaya çalıştığım gibi annelik duygusu pek çok duygunun bir anda yaşandığı eşsiz bir şeydir.

    Bunların dışında anneliğin bir de çok farklı zorlukları vardır onları da bilmeyen yoktur.

    Bu içeriği okuduğunuzda “aynı bende bunları yaşıyorum” diyeceksiniz

    İşte anneliğin nasıl bir şey olduğunu merak edenlerin merakını giderecek çok güzel bir yazı..

    annelik-zor-mudur-9

    ANNELİK ZOR MESLEK

    Çalışan anneler hep işlerinin yoğunluğundan şikayet eder. İş stresi alır başını gider ve evdeki yoğunluğu bazen görmezden gelir. Halbuki iş yerinde tek bir iş varken evde bir bebekle ilgilenmek daha yorucu bir meslektir.

    annelik-zor-mudur-2

    ÇAT KAPI MİSAFİRLER KABUSTUR

    Evde çocuk bakan birine “ayy oralardan geçiyorum sana da uğrayım müsaitsen” sorusu kabus gibi gelir. Hiç sorulur mu bu soru kalbine indireceksiniz annenin. Anne olmayanlar bilmez bu duyguyu.

    Siz siz olun bebeği olan birine misafirliğe gitmeden önce bir kez daha düşünün

    annelik-zor-mudur-3

    HER ŞEY GÖRÜNDÜĞÜ GİBİ OLMAYABİLİR

    İlk kez annelik duygusunu yaşıyorsunuz acemisiniz bazı şeyleri yanlış anlayabilir elinizi yüzünüze bulaştırabilirsiniz. Ama sakin olun ki bunlar doğal şeyler üzülmeyin. Zamanla öğreneceksiniz bunları ustası olacaksınız güzel anneler.

    annelik-zor-mudur-4

    UYKU ULAŞILMAZ OLUR

    Annelerin en çok ihtiyaç duyduğu şey uyku ve dinlenmektir. Bebeği olan anneler bunun özlemini hep çekerler. Anneliğin zor bir meslek olduğunun kanıtı bu olsa gerek. Hep bir zaman kovalamacası vardır uyutayım da şu işlerimi yapayım derken bir bakmışsınız derin derin uykuya dalmışsınız.

    annelik-zor-mudur-5

    BAZEN DUYGULARINI ANLAYAMAZSINIZ

    O kadar yoğunluktan sonra bazen bebeğinizin duygu ve alışkanlıklarını anlamayabilirsiniz. Sizi güldüğünü zannedersiniz ama o sadece altını pisleme keyfidir.

    annelik-zor-mudur-6

    HER ZAMAN YARDIMA İHTİYACINIZ VARDIR

    Bazen o kadar yorulursunuz ki eşinize adeta yalvarırsınız. Biraz olsun o ilgilensin istersiniz kendinizi aşırı yıpranmış hissedebilirsiniz. Biri gelse bugün ben bakarım dese dünyalar sizin olacaktır neredeyse.

    annelik-zor-mudur-7

    İSTEKLERİ KARŞISINDA YETİŞEMEZSİNİZ

    Çocukluk işte istekler hiç bitmez. Anne hep rahatsız edilir ve dikkati dağıtılır. “Anne bunu istiyorum “”anne şunu yapsana” gibi cümleler annelerin kafasını şişirmeye yeter. Kısacası anneye karşı istekler hiç bitmez.

    annelik-zor-mudur-8

    BAZI DURUMLAR ÇOK VAHİMDİR

    Ne zaman, nerede, ne oynamak istediklerini kestiremeyebilirsiniz.

    annelerin-hazirligi

    SİNİRLERİNİZ ZIPLAYABİLİR

    Dışarıya çıkmak için hazırlanmanız çok daha uzun sürecektir. Bunu anlamadıkları zaman da sinirleriniz bozulabilir. Baba bazı şeylerin ne kadar yorucu olduğunun farkında olmadığından rahat takılırken sizse deyim yerindeyse şuurunuzu kaybedersiniz.

    BİRAZCIK UYMAK İSTERKEN..

    anneler-ve-cocuklar

     

  • Çocuk Yetiştirirken Yapılan Hatalar

    Çocuk Yetiştirirken Yapılan Hatalar

    Anne-babalar dikkat! Doğru çocuk yetiştireyim derken aman bu hatalara düşmeyin..

    Ebeveyn olarak en doğru şekilde çocuk yetiştirip en mutlu çocuk sizinki olsun istiyorsunuz ama bu hatalar çocuğun gelişimine darbe vuruyor.

    Siz ebeveynlere yardımcı olabilmek adına Bayındır Sağlık Grubu’nun hazırladığı ve Kadınlar Kulübü’nün düzenlediği mutlu çocuk yetiştirme yollarını ve çocuk yetiştirmede en sık yapılan hataları bir araya getirdik.

    Türkiye İş Bankası iştiraki Bayındır Söğütözü Hastanesi Çocuk Gelişimi Uzmanı Birgül Bayoğlu, çocuk yetiştirirken en sık yapılan hataları anlattı:

    -Mükemmel bir anne-baba olmaya çalışmak. Hataları kabul etmemek. Bu tutum çocuğu başarısızlığa iten durumlar olup ileride çocuğun hayatında sıkıntı yaratabilir.

    -Onları korumak adına sürekli “hayır” kelimesini söylemek. Her istenmeyen davranışında “hayır” dediğinizde çocuğunuzla sağlıklı iletişim kuramamanıza neden olur. İlk 2 yaş bu kelime için önemli.

    -Çocuğu koruyacağım diye çocuğun eli, kulağı, gözü olmak. Bu tutum özgüvenli birey yetiştirmeyi olumsuz etkiliyor.

    -Tablet ve telefon yerine onunla birebir ilgilenin. 3 yaşından önce çocuğa oyalanması için verilen tablet ya da telefon çocuğun dil gelişimini ve diğer zihinsel gelişimlerini etkiliyor.

    -Çocuğunuzla oyun oynamak için vakit ayırın ancak oyun sırasında onu sakın yönlendirmeyin. Oyun çocukların hayal penceresi olduğundan onlara oyunda müdahale etmeyin.
    Çocuk Yetiştirirken Yapılan Hatalar | 8

    -Çocuğun anneyle ve babayla olan iletişimde farklılıklar olur bunu tek yöne çekmeye çalışmayın.Çoğu ebeveyn çocuğunun babasıyla olan iletişimine çoğu zaman müdahalede bulunur kendisi gibi yaklaşmasını ister.

    -Çocuğun sorusunu doğru anlayarak cevap verin. Çocuğunuzdan gelen soruları ayrıntılı dinleyin ve öyle cevap verin.

    Sağlıklı ve doğru çocuk yetiştirmek istiyorsanız öncelikle çocuk gelişimi hakkında bilgi sahibi olmanız gerekir. Çocuğunuzun gelişimini takip ederek uzmanlardan destek alabilirsiniz.

    Çocuğunuzu doğru yetiştirmeye çalışmadan önce ona mutlu bir aile ortamı oluşturun. Gerisi kendiliğinden gelir.