Etiket: ameliyat

  • Yüz Sarkmasına Ne İyi Gelir? En Etkili 10 Yöntem

    Yüz Sarkmasına Ne İyi Gelir? En Etkili 10 Yöntem

    Yüz sarkmasına ne iyi gelir etkili yöntemler bu yazıda. Yüz sarkmasını azaltmanın en etkili 10 yöntemini keşfedin. Cilt bakımı, beslenme, egzersiz ve profesyonel tedavilerle genç ve gergin bir cilde adım atın!

    Heyooo! Yüz sarkması meselesi, hepimizin zaman zaman kafa yorduğu bir konu değil mi? O yaşlanma işte, hele bir de ciltle dans ederken… Neyse ki, endişelenmeye gerek yok! Bu yazıda, yüz sarkmasının dostu düşmanı, en etkili tüyoları konuşacağız. İster günlük rutinlerle, ister biraz daha yoğun tedavilerle, cildinizi pırıl pırıl yapmak elinizde. Hazır mısınız? Hadi o zaman yüzümüze neşe saçmak için neler yapabileceğimize göz atalım!

    Yüz Sarkmasına Ne İyi Gelir? En Etkili 10 Yöntem

    Başlıca güzellik endişelerinden biri olan yüz sarkması, yaşlanma sürecinin doğal bir sonucudur. Ancak, doğru bakım ve tedbirlerle bu süreci yavaşlatabilir, hatta tersine çevirebilirsiniz.

    Yüz Sarkmasına Ne İyi Gelir? En Etkili 10 Yöntem
    Yüz Sarkmasına Ne İyi Gelir İşte Etkili Yöntemler

    İşte yüz sarkmasına ne iyi gelir ve en etkili yöntemler hakkında bilmeniz gerekenler:

    1. Cilt Bakımı

    Yüz sarkması için etkili bir başlangıç, doğru cilt bakımı rutinini oluşturmaktır. Temizleme, tonlama, nemlendirme ve güneş koruması gibi adımlar, cildinizi genç ve gergin tutmanın temelidir.

    2. Beslenme Alışkanlıkları

    Cilt sağlığı doğrudan beslenme alışkanlıklarıyla ilişkilidir. Antioksidanlar, cildin serbest radikallerle savaşmasına yardımcı olur. Bu nedenle, bol miktarda meyve, sebze, balık ve sağlıklı yağlar içeren bir diyet benimsemek önemlidir.

    3. Egzersiz

    Düzenli egzersiz, kan dolaşımını artırarak cilt sağlığını destekler. Yüz kasları da egzersizle güçlenir, bu da sarkmayı azaltabilir.

    4. Hyaluronik Asit

    Hyaluronik asit, ciltteki nem kaybını önler ve dolgunluğu artırarak sarkmaları azaltabilir. Cilt bakım ürünlerinde bulunur, ayrıca enjeksiyon yoluyla da uygulanabilir.

    5. Retinoller

    Retinoller, cildin hücresel yenilenmesini teşvik eder ve kolajen üretimini artırır. Bu da sarkma belirtilerini azaltabilir. Ancak, retinollerin kullanımı öncesinde bir doktora danışmak önemlidir.

    6. Peptidler

    Peptidler, cildinizi sıkılaştırmak ve güçlendirmek için etkili bileşenlerdir. Cildin doğal kollajen üretimini teşvik ederek sarkmaları azaltabilirler.

    7. Profesyonel Tedaviler

    Lazer terapileri, mikro iğneli tedaviler ve dermal dolgu uygulamaları gibi profesyonel tedaviler, yüz sarkmasının belirgin şekilde azaltılmasına yardımcı olabilir.

    8. Botoks ve Dolgu Uygulamaları

    Botoks ve dolgu uygulamaları, yüzdeki kırışıklıkları ve sarkmaları geçici olarak düzeltebilir. Uygulamaların etkileri uzun süreli olmayabilir, bu nedenle periyodik olarak yenilenmeleri gerekebilir.

    9. Yüz Egzersizleri

    Yüzdeki kasları güçlendirmek için belirli egzersizler yapmak, sarkma belirtilerini azaltabilir. Göz, dudak ve boyun bölgelerindeki egzersizler bu konuda etkili olabilir.

    10. Ameliyat

    Ciddi vakalarda, yüz germe ameliyatı bir seçenek olabilir. Bu işlemde fazla cilt ve dokular çıkarılarak yüzün daha genç ve gergin bir görünüm kazanması sağlanır.

    Unutmayın ki her bireyin cilt yapısı farklıdır, bu nedenle en uygun yöntemi belirlemek için bir dermatolog veya estetik uzmana danışmak önemlidir.

    Sonuç olarak, yüz sarkmasıyla başa çıkmak için pek çok seçenek bulunmaktadır. Doğru cilt bakımı, beslenme alışkanlıkları ve gerekirse profesyonel tedavilerle, cildinizi genç ve gergin tutabilirsiniz.

    Yüz Sarkması neden olur?

    Yüz sarkması, genellikle yaşlanma sürecinin doğal bir sonucudur. Bu süreçte cildin elastikiyeti azalır, cilt altındaki yağ dokusu ve kas yapısı zayıflar. Bununla birlikte, yüz sarkmasının ana nedenleri şunlar olabilir:

    1. Kollajen ve Elastin Kaybı: Yaş ilerledikçe, ciltte bulunan kollajen ve elastin üretimi azalır. Bu, cildin sıkılığını ve elastikiyetini kaybetmesine yol açar.
    2. Genetik Faktörler: Ailede yüz sarkması öyküsü varsa, genetik faktörlerin de etkisi olabilir.
    3. UV Işınları: Güneşe maruz kalmak, ciltteki kollajenin hızla kaybolmasına neden olabilir. Uzun süreli güneşe maruz kalma cilt yaşlanmasını hızlandırabilir.
    4. Sigara İçmek: Sigara içmek, ciltteki kan akışını azaltarak cilt sağlığını olumsuz etkiler. Bu da cilt sarkmasının hızlanmasına neden olabilir.
    5. Stres: Kronik stres, ciltteki yaşlanma sürecini hızlandırabilir. Stres, vücuttaki serbest radikallerin artmasına yol açar.
    6. Hormonal Değişiklikler: Hormonal değişiklikler, özellikle menopoz döneminde, cilt elastikiyetini etkileyebilir.
    7. Kötü Beslenme Alışkanlıkları: Dengesiz beslenme ve yetersiz su tüketimi, cilt sağlığını olumsuz etkiler.
    8. Aşırı Kilo Kaybı: Hızlı ve aşırı kilo kaybı, cildin sıkılığını kaybetmesine neden olabilir.
    9. Yüz Mimikleri: Sürekli tekrarlanan yüz ifadeleri, zamanla cildin sarkmasına neden olabilir.

    Yüz sarkmasının nedenleri kişiden kişiye değişebilir ve çoğu zaman birden fazla faktörün bir araya gelmesiyle ortaya çıkar. Cilt sağlığını korumak ve sarkmayı önlemek için düzenli cilt bakımı ve sağlıklı yaşam alışkanlıkları benimsemek önemlidir.

    Sıkça Sorulan Sorular (SSS)

    Yüzdeki sarkmalar nasıl gider?

    Yüzdeki sarkmaları azaltmak için doğru cilt bakımı, egzersiz ve gerekirse profesyonel tedavilerle cildinizi destekleyebilirsiniz.

    Forum: yüz sarkmasına karşı ne yapabilirim?

    Sarkık yanaklar nasıl düzelir?

    Sarkık yanakların düzeltilmesi için yüz egzersizleri yapmak, uygun cilt bakım ürünleri kullanmak ve gerektiğinde profesyonel tedaviler düşünülebilir.

    Oku: Sarkık Yanakları Kaldırmak için 4 Öneri

    Cildim sarktı, ne yapmalıyım?

    Sarkmış bir cilt için nemlendirici ürünler, hyaluronik asit içeren serumlar ve cilt sıkılaştırıcı maskeler gibi ürünlerle bakım yapabilirsiniz. Profesyonel öneriler almak da faydalı olabilir.

    Cilt sarkmalarını önlemek için ne yapmalı?

    Cilt sarkmalarını önlemek için düzenli cilt bakımı, dengeli beslenme, egzersiz yapma ve güneş koruması sağlamak önemlidir. Ayrıca, sigara ve aşırı alkol tüketiminden kaçınılmalıdır.

  • Ameliyat ve yara izlerinden kurtulmak mümkün mü?

    Ameliyat ve yara izlerinden kurtulmak mümkün mü?

    Kimimiz yaramaz bir çocuktuk, düştük yaralandık, kimimiz kaza geçirdik, kimimiz ise ameliyat olduk. Nedeni ne olursa olsun çoğumuzda küçük veya büyük bir iz bedenimizde bize eşlik ediyor. Görünmeyen yerlerdekiler bizi çok üzmese de daha görünen yerlerde bulunan izlerimizden kurtulmayı pek çoğumuz ister.

    Ameliyat izi ile Yara veya kaza izi arasında fark var mı?

    Yaralanmalar veya kazalarda sıklıkla düzensiz parçalı bir hasar meydana gelir. Bu tip yaralanmalar kontrolsüz meydana geldiği için geride bıraktığı izlerde daha fazladır. Ameliyat kesileri ise çok keskin özel steril ameliyat bıçakları ile gerçekleştirildiği için daha düzenli bir yapıya sahiptir. Ameliyat kesileri bu nedenle genel olarak kaza ve yaralanma bölgelerine göre daha kaliteli iyileşir ve daha az iz bırakırlar.

    Herkes aynı kalitede iyileşir mi?

    Herhangi bir yaralanma veya ameliyat sonrasında vücudun iyileşme mekanizmaları çalışmaya başlar. Ameliyat izi önceleri daha kırmızı ve kabarık gözükür, bu dönem yara iyileşmesinin erken dönemidir ve 3 aya kadar devam eder. Ardından izin rengi yavaş yavaş solmaya, kabarıklığı azalmaya ve yumuşamaya başlar. Yaklaşık bir ile iki yıl arasında süren bu geç dönem iyileşme sürecinde pek çok hücre tipi ve büyüme faktörleri görev alır. Her kişinin genetik kodunda işlenmiş olan iyileşme özelliklerine ek olarak, hormonal faktörler, eşlik eden hastalıklar, kullanılan ilaçlar, beslenme ve sigara alışkanlıkları, çevresel faktörler iyileşmenin şekli ve hızı üzerine etki eder. İşte bu nedenle aynı şekilde ameliyat olmuş iki ayrı kişi farklı iyileşip farklı izlere sahip olabilirler.

    Keloid miyim?

    Her kötü iz keloid değildir. Keloid aslında toplumda nadir görülen bir iyileşme bozukluğudur. Ameliyat kesisini belirgin olarak kabararak kapatan abartılı iyileşme şekline keloid denilir. Keloid de ailesel bir yatkınlık vardır. İzinizin biraz daha belirgin veya büyük olması sadece kötü iyileşmeyi gösterir.

    Ameliyat öncesinde izim daha az kalsın diye yapabileceğim bir şey var mı?

    Gelecek ay bir ameliyat olmanız gerekiyor ve kalacak izden tedirgin oluyorsanız işte size en değerli sır: Sigarayı bırakın. Evet, yara iyileşmesi açısından sigara en zararlı faktörlerden biri. Sigara kullanıyorsanız ameliyatınızdan en az 2 hafta önce kullanmayı bırakın ve ameliyattan da 2 hafta sonrasına kadar içmeyin. Şeker hastalığınız varsa, ilaçlarınız düzgün kullanıp diyetinize dikkat ederek kan şeker düzeyinizi normal seviyelerinde tutmanız da ameliyat sonrası iyi bir iyileşme için gerekli. Vitamin ve protein eksiği olmayan bir beslenme, kan değerlerinin normal
    olması iyileşmede önemli.

    Ameliyattan sonra neler yapılabilir?

    Ameliyat sonrasında yara yerinin temiz tutulması enfeksiyonlar açısından çok önemlidir. Enfekte yaralar her zaman daha fazla iz bırakırlar. Doktorunuzun izin verdiği andan itibaren banyo yapılması iyi bir iyileşmede faydalı.  Ameliyatınızın özelliklerine göre ortalama 10-14 gün sonra cerrahınızın onayı ile yara izini azaltıcı kremler kullanılabilir. Silikon veya doğal bitkisel içerikli kremler ameliyat sonrası en çok tercih edilen iz azaltıcı tedavilerdir. Her ne kadar faydaları sınırlı da olsa, 6 aya kadar kullanımları özellikle kötü iyileşen kişilerde önerilir.

    Peki ya lazerler?

    Ameliyat izleri, yaralanma ve kaza izleri ve dövmeler için en etkin yöntemi lazerler oluşturur. Farklı dalga boylarındaki lazerlerin seanslar halinde uygulanması ile yara ve ameliyat izlerinin azaltılması mümkündür. Lazer ile iz iyileştirme tedavileri yeni izlere yapılabileceği gibi, yaralanma veya ameliyattan yıllar sonra dahi uygulanabilir. En çok karbondioksit ve erbium tercih edilen lazerdir. Uygulama ile izli alanda derin dokuda sıkılaşma ve yüzey alanda soyulma meydana gelir. Aşamalı olarak yapılan bu tedavi ile izleri soldurmak ve azaltmak mümkündür. İster ameliyat izi olsun isterse eski bir kazanın izi plastik cerrahi teknolojinin yardımı ile izleri azaltabilir.

    (PROF. DR. REHA YAVUZER / AKŞAM)

  • Zayıflamak için ameliyat olsak mı?

    Zayıflamak için ameliyat olsak mı?

    Son dönemin en çok konuşulan konusu ve bana en çok sorulan sorusu şu: Zayıflamak için ameliyat olsak mı? Yıllardır kilo yönetimi üzerine çalışan bir diyetisyen olarak, kilo kaybı için tüm sebepleri araştırmadan yola çıkmadım hiçbir zaman. Endokrin uzmanı hekim görmeden, beslenme öyküsünü ayrıntılı taramadan, psikolojik değerlendirmeyi atlarsan olmaz. Bazı insanlar daha kolay çözebilirler bu sorunları. Bazen de fark eder, tedavi başlar ama bir türlü başaramaz. Hayatındaki sorunlar, stresle baş etme yöntemleri, travmalar, kronikleşmeye varan depresyonlar zayıflama sürecini etkiler.

    Habertürk’den Güneş Aksüs’ün yazısı…
    Peki, ameliyat ne zaman akla gelir? Yıllarca diyet yapmış ama başarılı olamamış birini düşünün. Spor yapmıyor veya artık yapamayacak kadar kilolu. Metabolik olarak da bu tablodan çok olumlu bir sonuç çıkmaz genelde. Eskiden özellikle BKİ (beden kütle indeksi) 40 ve üzeri olanlara ameliyat öneriliyordu. Şu an bu biraz daha aşağıya çekildi. Sonuç alamayan ve zayıflama sürecini yönetemeyen kişilerin aklına artık “Mide ameliyatı mı olsam?” sorusu geliyor. “Acaba böyle daha mı kolay? Zaten ameliyattan sonra istesen de yiyemiyormuşsun” diyorlar.
    Obezite cerrahisi bir seçenek ama kolay bir yöntem değil. İlk seçeneklerden biri de değil. En az 1 yıl diyet, spor ve ilaç tedavisiyle takip edildiniz ve olmadıysa, iyice değerlendirildiyseniz, psikolojik olarak taramalardan geçtiyseniz ve geriye sadece bu yöntem kaldıysa siz bilirsiniz. Kendi bedeniniz ve sizin kararınız. Ben kalıcı çözümlerden yanayım. Ameliyatın kolay verilebilecek bir karar olduğunu düşünmüyorum. Kafanızda böyle bir düşünce varsa bu konuda iyi olan bir hekim bulun, çok ameliyat yapmış mı araştırın, ekibiyle tanışın ve tüm kontrollerde aklınıza takılan her şeyi sorun.

    ‘Çocuğum Ne Yesin?’ tüm kitapçılarda!

    Yaklaşık 2 yıldır üzerine çalıştığım, satır satır bilgi ve en önemlisi tecrübe aktardığım notlar kitaba dönüştü! Çok mutluyum! Hayatta en sevdiğim şey yazmak ve insanlarla duygularımı, bildiklerimi paylaşmak. Okuduğum, karıştırdığım çok kitap oldu. Şunu çok rahat söyleyebilirim ki annelerle ve babalarla dertleşecek, halden anlayacak ve size pozitif çözümler sunacak bir kitap oldu.
    Çocuk beslenmesi çok önemli bir konu. Yarını kurtarmak, obeziteye çözüm bulmak, o çok korktuğumuz hastalıklardan korunmak istiyorsak çocuklarımıza ne yiyeceklerini, nasıl yiyeceklerini, neden yiyeceklerini, sağlıklı beslenme adına bilinmesi gerekenleri öğretmeliyiz. Kitabı okurken çocuğunuz başucunuzda olacak. Onunla bu konuları tatlı bir oyun şeklinde konuşmaya başlayacaksınız. Belki mutfağınız değişecek, sorunlara farklı çözümler keşfedeceksiniz.
    Sevgili eşim Seren Aksüs’ten zor zahmet kopardığım ‘Yeni Babadan Yeni Babaya Mektup’ da var kitapta. Tüm babalara bu kısım okutulmalı. Hamile olduğunuzu öğrendiğiniz an, bu sayfayı açıp koyun eşinizin önüne! Ne demek istediğimi okuyunca anlayacaksınız. İçinde harika tarifler var. Hepsi bizim evde oğlum Sanat için pişen hatta beraber pişirdiğimiz tarifler. Şimdiden hepinize keyifli okumalar diliyorum.

    Burgerseverler buluştu!

    Artık her hafta bir festival var. Coffee Fest, Makarna Festivali, BurgerFest derken her gün yenileri ekleniyor. Biz de 5 yıldır Diyet Şenliği yapan bir ekip olarak seviniyoruz. Her konunun kendine özel etkinliklerinin olması hoşumuza gidiyor. Demek insanlar da beğeniyor, istiyor ki böyle etkinlikler artıyor.
    Geçtiğimiz hafta sonu Zorlu’da düzenlenen BurgerFest’e gittik. Ortam gayet iyiydi. Merak ettiğiniz, denemek istediğiniz lezzetleri, farklı burgerleri tadabiliyorsunuz. Ben her tadımda minik ısırıklarla günü kurtardım. Her birinden tam porsiyon yiyen kişileri düşünemiyorum! Neyse, afiyet olsun… Sonuçta herkes tatmak için oradaydı ve mutluydu.
    Bu arada ben burgerle ilgili yazınca, “Ama diyette olur mu ki?” diye sorular geliyor. Olur olmasına da dikkat etmeniz gereken bazı noktalar var. İşte o noktalar:
    1. Burgerinizi kaliteli, düzgün bir restoran- burgercide yemelisiniz.
    2. Hangi markaları kullanıyorlar, kullandıkları etler nereden geliyor öğrenmelisin.
    3. Diyet yapıyorsan burgerin en sossuz, klasik olanını seçmelisin.
    4. Yanında patates yok! İsterseniz yeşillikle birlikte tüketebilirsiniz.
    5. İçecek olarak yanında ayran çok iyi olur. Festivalde yoktu, bence kesinlikle olmalı. “Burgerin yanına illa gazlı içecek yakışır” diyorsanız şekersiz olanlarını tercih edebilirsiniz.

    Annelerin içi rahatlayacak

    BEBEKLERİMİZİ emzirirken her şey güzel ama 6. aydan sonra ek besinlere başladığımızda işler değişiyor. Yemeğini hazırla, yanında taşı, gittiğin restoranda mama sandalyesi iste ve gerçekleri gör! Ülkemizdeki restoran ve kafelerde çocuklara göre hiçbir şey yok. Varsa da sorunlu! Bugüne kadar tertemiz bir mama sandalyesi görmedim. Ya çok pis, ya üzerinde yemek kalıntıları kalmış, ya kırık ya da yırtık..
    Geçen hafta bir lansmana katıldım. Fidan Duman patentini aldığı bir ürün geliştirmiş adına da ‘mamaped’ demiş. Mama sandalyesi bulduğunuzda hemen üzerine kılıfı geçiriyor ve bebeğinizi gönül rahatlığıyla oturtuyorsunuz. Bebekler de aileler de mutlu mutlu yemeklerini yesin, stres olmasın

  • Laparoskopi nedir? Nasıl Uygulanır?

    Laparoskopi nedir? Nasıl Uygulanır?

    1 ) Laparoskopi Nedir?

    Kadınlarda endoskopik uygulamalar laparoskopi ve histeroskopi olmak üzere 2 gruba ayrılır. Laparoskopi, karın içinin bir video kamera yardımı ile gözlenmesi olarak ifade edilir. Laparoskopi, eskiden yalnızca tanısal bir araç olarak kullanılır iken, bugün hemen hemen jinekolojik operasyonların tamamı laparoskopi ile yapılmaktadır. Histeroskopi ise, rahim iç boşluğunun endoskopik olarak incelenmesi olarak ifade edilmektedir.

    2 ) Laparoskopi Kimler için uygundur?

    Genel durumu operasyona için uygun olan bütün insanlara endoskopi yapılabilir. Ağır solunum veya kalp sorunu bulunan kişilere, işlem esnasında baş aşağı posizyon kullanıldığı için, endoskopi tercih edilmeyebilir. Çok büyük ve çok sayıda miyomu bulunan kadınlar, yumurtalık kanseri olan kadınlarda açık ameliyatın yapılması önerilmektedir. Rahim ağzı ve endometrium kanseri olan kadınlarda ise, kanser endoskopisi yapan deneyimli bir cerrah olmadığı müddetçe, açık ameliyat tercih edilmelidir.

    3 ) Laparoskopi işlemi ne kadar sürer?
    Laparoskopi, tanısal amaçlı olarak yapılacak ise, oldukça kısa bir süre içerisinde, ortalama 20 ile 25 dakikada civarında sonuçlanır. Ancak hastanın operasyon için hazırlanması, uyutulup, uyandırılması da işin içine girerse, yaklaşık 30 ile 35 dakikalık bir süreyi bulur. Tedavi edici bir işlemin uygulanması halinde ise, tedavinin şekline göre, saatlerce süren laparoskopiler de bulunmaktadır.
    Örneğin laparoskopi ile miyom çıkarılması operasyonu ortalama 45 dakika civarında sürmesine karşın, rahim alınması operasyonu, ameliyatı gerçekleştiren doktorun tecrübesine bağlı olarak yaklaşık 1 saat ile 2,5 saat civarında sürebilir.

     

    Tüp Bebek Tedavisi sorularınız için tıklayınız!

    4 ) Avantajları nedir?

    Laparoskopi ile artık karın açılarak yapılan ameliyatların büyük bir kısmı yapılabilmektedir. Endoskopinin avantajları cilt üzerinde yer alan kesik izlerinin çok daha küçük olmasından kaynaklanır. İçeride gerçekleştirilen ameliyatın boyutu, açık cerrahi ile aynıdır. Operasyonu geçiren hasta daha az ağrı hisseder, hastanede daha az kalır ve günlük yaşantısına daha erken sürede döner.

    5 ) Laparoskopinin Üstünlükleri Nelerdir?

    * Laparoskopi ile yapılan ameliyatlar dokulara ve organlara çok az zarar verir. Yani koruyucu bir cerrahi yöntemidir.
    * Karın açılmadığı için iltihaplanma riski ve ameliyat sonu yapışıklık ihtimali daha azdır.
    * Karın içi organları büyütülerek gözlemlendiği için cerrahi hakimiyeti daha iyidir.
    * Karın duvarı kesilmediği için ameliyat sonrası ağrı çok azdır.
    * Ameliyat sonu hastanede kalış süresi çok kısadır. Hasta aynı gün veya bir gün sonra taburcu olur.
    * Hasta çok kısa sürede normal yaşamına döner. Ortalama işe dönüş 1 ile 2 hafta arasındadır. Bu sayede yaşanan iş kaybı çok azdır.
    * Karın duvarı kesilmediği için ameliyat izi kalmaz, karın fıtıkları olmaz ve estetik korunur.

    6 ) Laparoskopi Komplikasyonları Nedir?

    Laparoskopi ameliyatı için teleskopun ve trokarların karın içine sokulması esnasında, büyük damar ve daha önce karın bölgesinden ameliyat geçirmiş olan kadınların bağırsaklarında yaralanmalar ile karşılaşılabilir. Bu tarz yaşanan komplikasyonların tedavisi sırasında, bazen karını açarak müdahale etmek gerekebilir. Laparoskopi de görülen komplikasyonların bir başkası ise, planlanan ameliyatın teknik olanaksızlıklar sebebinden dolayı gerçekleştirilememesi ve açık ameliyata dönülmesidir.

    Kaynak: Laparoskopi

  • Ultrasonik Rinoplasti : Burun estetiğinde ultrasonik kemik şekillendirme

    Ultrasonik Rinoplasti : Burun estetiğinde ultrasonik kemik şekillendirme

    Op. Dr. Emre İlhan Burun estetiği ameliyatlarında biz cerrahları en çok zorlayan aşamalardan biri kemiklerin şekillendirilmesidir. Bu aşamada kontolün sağlanması klasik kemik kesme yöntemleri ile çok zordur ve başarılı bir burun estetiğinin olmazsa olmazıdır.Osteotomi denilen kemiklerin kesilmesi işlemi için günümüzde pek çok farklı yöntem kullanılmaktadır.Sıklıkla kullanılan yöntemler burun kemiklerinin çekiç ve keski ile kesilmesi,motor sistemleri ile kesilmesidir.Günümüzde bu işlem için hala klasik yöntemler olan osteotom (keski) ve çekiç kullanılması ile burun kemiklerinin kırılması çokca tercih edilmen bir yöntemdir. Osteotomi için artık çok daha zarif ve ince yeni bir yöntem var.Bu yöntemin ismi ultrasonik kemik kesme ve şekillendirme yöntemi.Yani:Ultrasonik Rinoplasti.

    Osteotomi (kemik kesme ve kırma) hastanın ameliyat sonrasında yüzünde oluşan şişlik ve morlukların en büyük sebebidir. Şişlik ve morlukların oluşma sebebi burun kemikleri kesilirken bu bölgedeki damarlarda zedelenme olması ve doku içine bu damarlardan olan kanamalardır. Ultrasonik Rinoplasti sayesinde ameliyat sırasında kemikler görerek ve milimetrik olarak ölçülerek çok zarif ve çok kontrollü bir şekilde kesilebiliyor.Bu yöntem burun kemiklerinin yüzle birleştiği bölgedeki damar yapılarına hiç zarar vermediği için bu yöntemi uyguladığımız hastalarda morarmanın neredeyse hiç olmadığını ve göz çevresinde sadece hafif bir sararma olduğunu gözlemliyoruz. Bu güne kadar binlerce ameliyat yapmış bir burun uzmanı olarak şunu söyleyebilirim ki hastalarımızın burun estetiği ameliyatları ile ilgili en çok korktukları şey şişlik ve morluklardır. Yüzdeki bu morluklar hastanın iyileşme sürecini uzatarak sosyal yaşama erken dönmesini engeller. Ultrasonik rinoplastide ise bu aşama kullandığımız ultrasonic aletler sayesinde hasta için son derece konforlu geçmektedir. Bu teknikle ameliyat ettiğimiz hastalarda morarmanın hiç olmadığını,renk değişiminin ve şişliklerin en aza indiğini gördük.

    Ultrasonik rinoplasti dünyada burun estetiği ameliyatlarında çok az kişi tarafından bilinen ve yeni kullanılan bir teknik. Bu yönetm Amerika’da FDA onayı almış ve son derece güvenle kullanılmaktadır. Ben bu yöntemi New York’da en son katıldığım uluslarası kongrede Dr.Greywoode isimli bir burun cerrahının konferansında dinledim ve yine Fransa ve Almanya da çok az sayıda neredeyse tüm dünyada bir elin parmaklarını geçmeyecek sayıda seçkin rinoplasti cerrahı taraından kullanıldığını öğrendim.Yöntem asıl olarak beyin ameliyatlarında kemiklerin kesilmesi sırasında beyin dokularına zarar vermeyecek bir yöntem olarak geliştirilmiş ve daha sonra çene cerrahisine adapte edilmiş.Çok sayıda rinoplasti yapan bir cerrah olarak ,bugüne kadar hep bu ameliyattaki eksik parçanın kemiklerin şekillendirilmesinin daha zarif yapacak ve çevre dokulara zarar vermeyecek kontrollü bir alet olduğuna inandım.Ayrıca hastaları en çok korkutan ve zorlayan morluk ve şişliği çözecek bir yöntem arayışında oldum.Bu yönetmi öğrendiğim anda bunun rinoplasti ameliyatının geleceği olduğuna inandım ve Türkiye’ye geldiğimde bu yönetemle çalışan bir sistem edindim rinoplasti ameliyatı için bıçak uçlarını hastarımda kullanmaya başladım.Bu yönetmin getirdiği hasta konforu ve sonuçlara yansıyan kontrol ve zarafeti hastalarım yararına kullanmaya başladım.Şu ana kadar gördüklerimiz bizleri çok etkiledi ve yöntemle ilgili Ar-Ge çalışmalarına da başladık.

    Ultrasonik rinoplastinin en büyük avantajı kullanılan ultrasonic bıçağın çevrede ki yumuşak dokulara zarar vermemesi. Kemik üzerindeki cilt,damar yapıları ve kemiğe bitişik kıkırdak dokular ultrasonic bıçak kullanılırken kesinlikle zarar görmemektedir. Bu durum hastaların şişliklerinin ve morluklarının daha az olmasını kesin olarak açıklıyor.

    Ultrasonik keskiler ve törpüler günümüzde beyin cerrahisi başta olmak üzere tıbbın pekçok alanında kullanılmaktadır.Yapılan beyin ameliyatlarında kafatası kemiklerinin kesilmesi için kullanılan bu yöntem beyin dokusuna kesinlikle zarar vermemektedir. Diş hekimleri de artık implant başta olmak üzere çene kemiği ile ilgili ameliyatlarda ultrasonic aletleri kullanmaktadırlar.

    Klasik osteotomi yöntemlerinde kullanılan keski ve çekiçlerle kontrollü kırık hattı oluşturmak mümkün değildir. Ultrasonik rinoplastide ise kemikleri düz hatlarda istediğimiz açılarda kesebiliyoruz. Bu da estetik açıdan yaptığımız işe yansıdığı için artık burun yanlarındaki kemikleri daha iyi inceltebiliyoruz. Kemiklerin kontrollü kesilmesi ile ultrasonic olarak ameliyat ettiğimiz hastaların burunları daha zarif ,ince ve doğal hatlara sahip oluyor. Burun sırtının daha ince görünmesi ve tabiri caizse kalemle çizilmiş gibi zarif sonuçların elde edilebilmesi biz cerrahların ameliyat sonuçları ile ilgili daha fazla kontrollü olmamızı sağlıyor. Tıbbın her bölümünde olduğu gibi burun ameliyatlarında da her geçen gün yeni gelişmeler görülüyor Benim tüm amacım dünyada kullanılan yeni teknolojilerin gerisinde kalmadan kişisel tecrübe ve becerilerim doğrultusunda hastalarım için en iyisini yapabilmek. Binlerce burun estetiği yapmış bir cerrah olarak şunu gönül rahatlığı ile söyleyebilirim ki ultrasonic rinoplasti hem hasta konforu hemde estetik açıdan diğer yöntemlerden daha üstün.

    Özetle Ultrasonik Kemik Şekillendirlmesi Avantajları:

    • Yumuşak doku travmasını sıfıra indiriyor.Böylece morluk şişlik neredeyse hiç olmuyor.
    • Çok kontrollü kesiler sayesinde kalemle çizilmişçesine hatlar oluşuyor.
    • Daha zarif burun sırtı burun ucu geçişi sağlıyor.
    • Keski ve çekiç yöntemi veya mikromotor sistemleri ile oluşabilen kontrol dışı kemik kırıklarını tamamen önlüyor.Böylece burun kemiği ile yüz kemikleri arasında oluşan basamak şeklindeki kötü görünüm yaratan bozuklukları önlüyor.
    • Yumuşak dokulara çevredeki kan damarları ve kıkırdaklarda zedelenmeye neden olmadığı için ameliyat sonrası dönemde iyileşme daha hızlı oluyor ve bu sayede hastalar günlük hayatlarına çok daha hızlı dönebiliyor.
    • Milimetrik olarak ölçülebilen kemik şekillendirilmesi ile daha öngörülü sonuçlar elde edilebiliyor.Ve bu da sonuçların daha tatminkar olmasını sağlıyor.Hasta tatminini arttırıyor.
    • Rinoplasti sonrası görülen komplikasyon ve istemeyen durumları azaltıyor.

    ULTRASONİK RİNOPLASTİ İLE KALEMLE ÇİZİLMİŞ GİBİ ZARİF,İNCE,DOĞAL HATLAR……..

    Sosyal medya hesapları
    Facebook
    Twitter
    Youtube
    Blog

  • Her kanser hastasının ameliyatla tedavi şansı var

    Her kanser hastasının ameliyatla tedavi şansı var

    Memorial Sağlık Grubu Antalya Genel Cerrahi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Alihan Gürkan, kanser hastalıklarına ilişkin açıklamalarda bulundu.
    Memorial Sağlık Grubu Antalya Genel Cerrahi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Alihan Gürkan, kanser hastalıklarına ilişkin, “Umutsuz hasta yok diyebiliyoruz. Kanser tedavisinde çok önemli bir yere sahip olan cerrahinin etkinliğinin artmasının yanı sıra; medikal onkoloji, radyasyon onkolojisi, girişimsel radyoloji ve nükleer tıp alanlarında uygulanan başarılı tedaviler de doktorları kanser karşısında çok güçlendirdi” dedi.
    Geliştirdiği etkili tedavi silahları ile artık kansere meydan okuyan tıp dünyası, kanserle sonuna kadar uğraşıyor. Hastalık hangi evrede olursa olsun, herkes için bir umut var ve bu umut, hastalara yeni ve kaliteli bir yaşamın kapılarını açıyor.
    Kanser türleri arasında en korkutucu ve hastalara neredeyse yaşam şansı bırakmayan, adı bile hastaları ürperten pankreas kanserinin tedavi edilemez özelliği de şehir efsanesinden öteye geçmiyor. Çünkü ameliyat şansı bulunmadığı düşünülen bazı pankreas kanseri hastaları hastalıktan bile tamamen kurtulabiliyor.
    Kanser cerrahisinin tedavinin temelini oluşturan çok önemli bir aşama olduğunun altını çizen Memorial Sağlık Grubu Antalya Genel Cerrahi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Alihan Gürkan, “Her hasta için yapılabilecek bir şey var. Kanser birden fazla organa sıçradığında hastaların ameliyat şansının bittiği düşüncesine sahip değiliz. Bu noktada bile asla mücadeleden vazgeçmiyoruz. Kanserle artık daha fazla inatlaşıyoruz ve o direndikçe biz de elimizdeki en etkin tedavi yöntemlerini kullanıyoruz. Aslında ondan bir adım öndeyiz” dedi.

    “UMUTSUZ HASTA KAVRAMI ORTADAN KALKTI”
    Kanser tedavisinin ekiplerin organize ettiği son derece etkin yöntemlerin bir araya getirilmesi ile planlandığını ifade eden Prof. Dr. Gürkan, “Umutsuz hasta yok diyebiliyoruz. Kanser tedavisinde çok önemli bir yere sahip olan cerrahinin etkinliğinin artmasının yanı sıra; medikal onkoloji, radyasyon onkolojisi, girişimsel radyoloji ve nükleer tıp alanlarında uygulanan başarılı tedaviler de doktorları kanser karşısında çok güçlendirdi. Aynı zamanda teknolojik gelişmelerin de tedavide yeri çok önemli bir hale gelmeye başladı. Robotların artık kanser cerrahisinin içerisine girmesi, laparoskopik yöntemlerin kanser ameliyatlarında da kullanılıyor olması bu konudaki gelişmenin önemli bir işareti. Bu noktada kanser tedavisinin bir ekip işi olduğunu da mutlaka vurgulamak istiyorum. Bu sistemde her bölüm hasta için çok önemli ve tüm bölümlerin bir arada olması, tedavinin etkinliği için en önemlisi” diye konuştu.

    “KANSER CERRAHİSİNDE KOZMETİK DE ÖNEM KAZANDI“
    Geçmişte kanser ameliyatları sonrası hastanın kemoterapi ya da radyoterapi süreci geçen uzun bekleme sürelerinin, tedavi başarısını olumsuz etkilediğini vurgulayan Prof. Dr. Gürkan, kanser cerrahisinde değişen cerrahi anlayışı hakkında şu bilgileri verdi: “Geçmişte açık ameliyatlar nedeniyle hastaların iyileşme süreleri uzuyor ve uygulanması gereken yardımcı tedaviler için belirli bir zaman gerekiyordu. Hastanın kendini toparlayarak yeni bir tedaviye kendini hazırlaması sıkıntılı bir süreçti. Günümüzdeki kanser ameliyatları artık farklı bir anlayışla yapılıyor. Öncelikle biyopsi yöntemlerinin değişmesi ve hastanın biyopsi için ameliyat masasına yatmasına gerek kalmaması ile başlayan bu durum, kapalı cerrahiler hatta robot cerrahisinin kanser hastaları için kullanılır hale gelmesi ile gelinen noktayı göstermektedir. Hastalar artık ameliyat kesisi olmadan cerrahi sonrası kısa bir süre sonra ek tedaviler almaya başlayabilmektedir. Tedavi başarısını artıran bu yöntemler, hastalar için kozmetik açıdan da ayrıcalıktır.”

    AMELİYATLARDA “AÇILIP KAPATILMA” DÖNEMİ BİTTİ
    Çoklu organ tümörlerinde bile hastalık hangi aşamada olursa olsun hastaların ameliyat şanslarının bulunduğunu ve ameliyatın bu hastalar üzerinde yardımcı tedavilerinden görecekleri yararı maksimum derecede artırdığını dile getiren Prof. Dr. Gürkan, “Bundan 10 yıl önce bazı hastalara ameliyat, düşünülmeyen ve hemen elenen önemli bir seçenekti. Bunlar, kanserin birden çok organa yayıldığı hasta gruplarıydı. Yani birden fazla tümör görüldüğünde hasta klasik tabir ile açılıp kapatılıyordu. Artık bu terim kesinlikte kanser tedavileri içinde yer almıyor. Artık hastaların opere olup olamayacaklarına, büyük ölçüde operasyon öncesi karar verilebiliyor. Özellikle görüntüleme yöntemlerindeki gelişme, bu noktada doğru tanıyı \%100’lere yaklaştırmaktadır. Öte yandan çok yaygın olduğu düşünülen tümörlerin bazıları artık operasyon adayı. Bunun en çarpıcı örneği kalın bağırsak tümörlerinde görülüyor. Eskiden kalın bağırsak tümörleri karaciğere atladığı zaman, olayın çok yaygın ve hatta ameliyat edilemez durumda olduğu düşünülürdü. Ancak günümüzde bu tümörlerin kemoterapi ile küçültülmesi ya da kalın bağırsak, karaciğer ve çevredeki organlara sirayet etmiş tümörlerin aynı anda çıkarılması gibi organize ve güçlü tedavi yöntemlerine sahibiz. Dolayısıyla tümörün bir, iki ya da üç organa sıçraması bizim açımızdan ameliyata engel oluşturmuyor. Bu hastalardaki yaşam beklentimiz de geçmiş yıllara göre epey artırmaktadır.”

    “PANKREAS KANSERİNİN TEDAVİSİ MÜMKÜN“
    Hastalar için en korkutucu ve belki de en ölümcül kanser türlerinden biri olan, belirtileri ortaya çıktığında çoğu zaman hasta için ümit kalmadığı düşünülen pankreas kanseri de yeni tedavi yöntemlerine yenildi. Müjdeyi Prof. Dr. Gürkan verdi: “En ümitsiz kanser türlerinden bir tanesi olarak nitelendirilen pankreas kanserine bugün artık ilaç tedavisi ile ulaşabiliyoruz. Tümörün çevredeki damarlara sıçramasının da bizim için artık bir önemi yok. Bu damarları çıkararak, yerine koyduğumuz yapay damarlar ile bu hastalara tedavi olanağı sunabiliyoruz. Pankreas kanseri ümitsiz bir kanser türü değil artık. Yeter ki kişi doğru merkez ve doğru kişilerce tedavi edilsin.”

    “TÜMÖRLER DOĞAL AÇIKLIKTAN ÇIKARILABİLİYOR”
    NOTES yani doğal açıklık cerrahisi hakkında da bilgi veren Prof. Dr. Alihan Gürkan, bu tedavi şeklinin özellikle kadın hastaların vücudunda herhangi bir ameliyat izi oluşturmadan, tümörün vajenden çıkarıldığını söyledi. Prof. Dr. Gürkan, “Dünyada yapılan bu uygulama hastalar için önemli ayrıcalıklar sunuyor. Her şey, ameliyat sonrası dönemde hastanın çabuk iyileşmesi adına yapılıyor. Çabuk iyileşme, hasta için sadece kozmetik anlamda değil, diğer yandaş tedavileri de alabilecek düzeye gelmesi için önemli. Bu bakımdan, hastaya verilecek en az zarar, ne şekildeyse ise o cerrahiyi yapıyoruz. Doğal açıklıklardan tümör cerrahisi de bugün gelişmiş tıbbın gündeminde ve çok yarar sağlayacak, ilerde çok yer bulacak bir cerrahi şeklidir” ifadelerini kullandı. (iha)

  • Varisten Kurtulmanın 15 Yöntemi

    Varisten Kurtulmanın 15 Yöntemi

    Kadınlarkulübü editörleri olarak araştırdık, uzman önerilerinden oluşan varisten kurtulmanın 15 yöntemi yazımızı siz varisten muzdarip kişiler için hazırladık.

    Varislerden kurtulmak için bir çok yöntem vardır. Fakat bunun tek kesin kurtuluş yolu ameliyattır. Şayet ameliyat olmak istemiyorsanız, bu çirkin görüntülerden ve varis ağrılarından kurtulmanın evde uygulayabileceğiniz basit çareleri vardır.Varisleriniz hafif miktarda ve ağrısızsa, evde tedavi yöntemleriyle, hayat tarzınıza uygulayacağınız bir kaç iyileştirme ile bu sorundan kurtulabilirsiniz.
    Tedavi seçenekleri hakkında daha fazla bilgi almak için yazımızı okumanızı öneririz. Kadınlarkulübü editörleri olarak araştırdık, uzman önerilerinden oluşan varisten kurtulmanın 15 yöntemi yazımızı siz varisten muzdarip kişiler için hazırladık.

    Varisten Kurtulmanın 15 Yöntemi

    Varisten Kurtulmanın 15 Yöntemi
    Varisten Kurtulmanın 15 Yöntemi

    Varisten Kurtulmanın 15 Yöntemi

    Duruş Pozisyonu Önemli
    Uzun süre ayakta durmaktan veya oturmaktan kaçının. Ayaklarınızı devamlı aynı pozisyonda tutumak sirkülasyonu azaltır.
    Buna karşı pozisyonunu değiştirerek, ayaklarınızı uzatarak iyi bir kan dolaşımı sağlayıp, varisten korunmanızı sağlayacaktır.
    Pozisyonunuzu 30 dakikada bir değiştirin. Ofiste kalkın bir yürüyüş yapın, bu mümkün değilse, ayağa kalkın ve oturmadan önce hafifçe bir gerinip kendinize gelin.

    Varisten Kurtulmanın 15 Yöntemi
    Varisten Kurtulmanın 15 Yöntemi

    Varisten Kurtulmanın 15 Yöntemi
    Bacaklar Yukarı!
    Bacaklarınızı kaldırın ve kırmadan dikleyin
    Otururken ayaklarınız yukarıda pozisyonda oturmak, kan damarları üzerindeki baskıyı azaltacaktır.
    Bunun gibi ayaklarınızı bükmeden oturmak damalarlar üzerindeki olası basıncı önleyecektir.
    Ayaklarınızı bükmekten kaçındığınız gibi, kollarınızda varis varsa dirseklerinizi de bükülü tutmaktan uzak durmalısınız.
    Mümkünse ayaklarınızı bir tabure veya sandalyeye uzatın ve öyle oturun bu durum kan dolaşımını artıracaktır. Zaman zaman ayaklarınızı kalp seviyenize kaldırmakta varisi önlemekte etkili bir yöntemdir.
    Uyurkende ayaklarınızın altına üç dört yastık koyup yüksekte tutun. Yatarken ayaklarınızı uzatmak, otururken bükmeyip uzatmak gibi önemlidir.

    Varisten Kurtulmanın 15 Yöntemi
    Varisten Kurtulmanın 15 Yöntemi

    Varisten Kurtulmanın 15 Yöntemi
    Giysilerinize Dikkat!
    Yüksek topuklu ve dar giysiler giymekten uzak durun. Bu giyim öğeleri kanın damarlar üzerindeki dolaşımını güçleştirir. Varislerden korunmak için bu tavsiyelere uymak şarttır.
    Özellikle bel çevresi, bacaklar, ve kasıklardaki dolaşımı engelleyen dar giysilerden sakının.
    Az topuklu ayakkabı giymek baldır kaslarınızın daha iyi çalışmasına böylece iyi bir sirkulasyona neden olmaktadır.

    Varisten Kurtulmanın 15 Yöntemi
    Egzersiz Yapın
    Günlük hayatınızda egzersize yer vermeniz hem iyi bir dolaşım hem de kas oranında artma demektir.
    30 dakikalık yürüyüş bile vücuttaki kan dolaşımında özellikle bacaklardaki dolaşım üzerinde pozitif etki sağlamaktadır.
    Kardiyovasküler egzersizlere yönelmek, vücudun daha fazla kan pompalamasını sağlayarak, kol ve bacaklardaki kas oranını artıracak ve sizi varisten uzak tutacaktır.

    Varisten Kurtulmanın 15 Yöntemi
    Varisten Kurtulmanın 15 Yöntemi

    Varisten Kurtulmanın 15 Yöntemi
    Fazla kilonuz varsa kilo verin!
    Şayet şişmansanız, bu ayaklarınızın üzerine ekstra yük binmesi demektir, bu da varise açık bir davetiyedir
    Yediklerinize dikkat ederek ve biraz sporla kısa sürede istediğiniz kiloya kavuşabilirsiniz.
    İdeal kilonuza inmeyi kendiniz başaramadıysanız, bir diyetisyenden yardım almanızı öneririz.

    Varisten Kurtulmanın 15 Yöntemi
    Varisten Kurtulmanın 15 Yöntemi

    Varisten Kurtulmanın 15 Yöntemi
    Dengeli Beslenin
    İçinde bol taze sebze ve meyvenin bulunduğu bir diyet, bedeninizdeki tuz oranını dengeleyecek, lifli gıda alımını artıracak
    ve böylece kan basıncı stabilize ederek, damarların üzerindeki yükü hafifletecektir.
    Bu yolu izlemek sizi varisten koruyacaktır.
    Düşük tuz oranlı bir  beslenme programı bacaklarınızıdaki ödemi azaltacaktır.
    Bu faydalı yiyeceklerdeki antioksidanlar da güçlü ve sağlıklı damarların oluşmasını sağlayacaktır.

    Varisten Kurtulmanın 15 Yöntemi
    Varisten Kurtulmanın 15 Yöntemi

    Varisten Kurtulmanın 15 Yöntemi
    Sigarayı Bırakın Ve Alkolden Uzak Durun!
    Sigara ve alkol kan basıncınızı olumsuz yönde etkileyen durumlardandır.
    Bunları hayatınızdan çıkarmak, vücudun sağlığa kavuşmasını sağlamaktır, sağlıklı
    vücut sağlıklı organlar, damarlar, ve iyi bir dolaşım demektir.
    Alkol kan damarlarınızı genişleterek varise yol açar.
    Sigara ise tansiyon üzerinde direk etkilidir, sigarayı bırakmak varisten kurtulmakta atılacak en önemli adımlardandır.

    Varisten Kurtulmanın 15 Yöntemi
    Varis Çorabı Giyin
    Ayaklarınıza kompres uygulayan bu çoraplar, varis üzerine terapötik baskı uygulayarak geçici de olsa varis ağrılarının hafiflemesine ve bu problemle başetmenize yardımcı olacaktır.
    Bu çorapları eczanelerden veya mağazalardan temin edebilirsiniz.
    Çoraplar sayesinde tüm ayaklarınız belli basınç altında tutulacaktır.
    Çoraptan başka, medikal malzeme satan yerlerden varis için yeni teknolojik ürünlerde temin edebilirsiniz, fakat doktorunuza danışmadan bunları kullanmayın.

    Varisten Kurtulmanın 15 Yöntemi
    Varisten Kurtulmanın 15 Yöntemi

    Varisten Kurtulmanın 15 Yöntemi
    Krem Çözüm Olabilir
    Bazı tıbbi ve güzellik kremleri daha iyi bir dolaşım sağlayarak, varis görüntüsünü önlemekte iddialıdır.
    Böyle kremler E Vitamini ve kalendula özü gibi anti enflamatuar etkenler içerir.
    Yalnız bu kremler yüzeydeki varisin görünümünü çok hafifletse de varis tedavi edilmeyince derinin altında kalmaya devam eder.
    Bu çözüm olsa olsa varisin görünümünden kurtulmak olup, bu hastalığı tedavi etmek anlamı taşımıyor.

    Varisten Kurtulmanın 15 Yöntemi
    Varisten Kurtulmanın 15 Yöntemi

    Varisten Kurtulmanın 15 Yöntemi
    At kestanesi Variste Etkili!
    Atkestanesi varis ağrılarından kurtulmakta ve varisi azaltmakta etkisi bilinen bir bitki özüdür.
    Bazı çalışmalar at kestanesinin varis çorabı gibi etkili bir çözüm olduğunu gösteriyor.
    Atkestanesi bitkisi damarları desteklemek dendiğinde etkileyici referanslara sahip.
    Bitkinin tohumları, kestanenin kendisi, aescin olarak adlandırılan saponin içeren özel bir bileşen içerir ki bu bileşen damarların şişmesini engelleyebilir.
    Aescin aynı zamanda anti-inflamatuvar bir ajan olmasının yanı sıra damarın sertliğini kaybetmesini engelleyerek kan damarlarını kuvvetlendirir.
    At kestanesi kullanımı ile ağrı, yorgunluk, gerginlik hissi ve bacaklarda şişme, kaşıntı dahil olmak üzere tüm semptomlarda belirgin azalma veya tamamen iyileşme gözlemlenmiş.

    Varisten Kurtulmanın 15 Yöntemi
    Varisten Kurtulmanın 15 Yöntemi

    Varisten Kurtulmanın 15 Yöntemi
    Varislere Elma Sirkesi!

    Bu kötü ağrılı görüntülere elma sirkesi sürmenin tıbbi olarak kanıtlanmış bir yararı yok, fakat halk arasında yaygın bir kullanımdır.
    Elma sirkesini bir pamuğa sürün ve varisli bölgeye sürerek, ardından bir kumaşla bölgeyi kapatın.
    Kumaş bölgede, etkisini göstermek için, yarım saat kalsın.

    Varisten Kurtulmanın 15 Yöntemi
    Varisten Kurtulmanın 15 Yöntemi

    Varisten Kurtulmanın 15 Yöntemi
    Varisli Bölgeye Lazer
    Lazer tedavisi genellikle küçük damarlar üzerinde kullanılır.
    Güçlü bir lazer ışığı küçük öbekler halinde varisli bölgeye uygulanır ve bu görüntülerin yok edilmesi amaçlanır.
    Bu tedavi 15-20 dakika sürer ve 3mm’den geniş varislerde uygulanmaz.
    Varisiniz yaygın değilse, 2-5 seansla bu iletin görünümünden kurtulabilirsiniz.

    varis tedavisi
    varis tedavisi

    Varisten Kurtulmanın 15 Yöntemi
    Skleroterapi Tedavisi Uygulatın
    Bu varisten kurtulamanıza yardımcı olan bir enjeksiyon türüdür.
    Tedavide doktor varisli bölgeye enjeksiyon uygulayarak kan akışını tamamen durdurur ve varis yara halini alıp gözden kaybolur.
    Anestezi gerektiren bir yöntem değildir.
    6-8 hafta boyunca uygulanır.
    Microsclerotherapy denilen bu tedavinin diğer bir şeklide mevcuttur.

    varis tedavisi
    varis tedavisi

    Varisten Kurtulmanın 15 Yöntemi
    Endovenöz termal ablasyon Yöntemi
    Bu tedavi için, lazer ya da radyo dalgaları güçlü ısı ile varis damar görüntülerini yok etme yöntemidir.
    Derin varisleri tedavide bu yol uygulanır.
    Doktorunuza danışarak bu tedavinin sizin için uygun olup olmadığını öğrenebilirsiniz.

    varis tedavisi
    varis tedavisi

    Varisten Kurtulmanın 15 Yöntemi
    Flebektomi Yöntemi
    Yaklaşık 1cmlik kesilerle çok kalın varislere uygulanan bir yöntemdir.
    Belden uyuşturma veya genel anastezi ihtiyacı olan bu yöntemde özel cihazlar yardımı ile kesiden girilerek varisler çıkartılır.
    Küçükte olsa kesik izleri kalır. İşlem sonrası kendiliğinden, 2-3 haftada geçen morluklar olabilir.

    YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan yorum yazıları veya haberlerin tüm hakları Kadınlar Kulübü’ne aittir. Kaynak gösterilse dahi hiçbiri özel izin alınmadan kullanılamaz. Bu haber veya yazılar sadece Kadınlar Kulübü tarafından sağlanan RSS verileri kullanılarak alıntılanabilir.

  • Göz altı Torbalarından ve Morluklarından Kurtulmanın 9 yolu

    Göz altı Torbalarından ve Morluklarından Kurtulmanın 9 yolu

    Göz altı torbalarınızdan ve göz altı halkalarından muzdarip misiniz?Kadınlar kulubü editörleri olarak sizler için araştırdık uzman tavsiyelerinden oluşan Göz altı Torbalarından ve Morluklarından Kurtulmanın 9 yolunu sizler için biraraya getirdik.Burda bildirilen tavsiyelere uyarak en kısa zamanda göz altı torbalarından kurtulacaksınız.

    Göz altı torbalarında yaşlanmanın etkisi var, fakat ayrıca yetersiz uyku, alerji, ödem gibi sebeplerden olabiliyor.
    Bu torbalar estetik olarak insanı kusurlu, yorgun ve bezgin bir görünüşte gösteriyor.
    Göz altı torbalarından kurtulma yazımızda bunlardan kurtulmanız için çeşitli çözümler sunacağız.

    Göz altı Torbalarından ve Morluklarından Kurtulmanın 9 yolu

    goz_alti_torbalarindan_ve_morluklarindan_kurtulmanin_9_yolu_1

    Bol Su İçin
    Göz altı torbalarının nedeni genellikle bu bölgede yüksek tuz konsantrasyonundan dolayı su tutmasından kaynaklanır.
    Tuzlu yemek yedikten sonra, gözyaşı tuzlu olduğundan ağladıktan sonra yani tuzla herhangi birşekilde temasa geçtikten sonra bu torbalar daha da belirginleşir.
    Bol sıvı alımı yaparak vücuttan tuz alımı atılır. Göz altı torbalarınız varsa çok tuzlu yemekten kaçının.
    Vücudunuzun su kaybetmesine neden olan kahve, alkol gibi içeceklerden de uzak durun.

    goz_alti_torbalarindan_ve_morluklarindan_kurtulmanin_9_yolu_2

    Göz kapaklarınıza dilimlenmiş salatalık koyun!
    Göz kapaklarınıza salatalık koymanın göz altı torbalarına iyi geldiğini duymuşsunuzdur,
    Bu salatalıkları soğuk olarak koymak yani buzdolabından çıkaracağız, salatayı dilimleyip koymak daha etkilidir.
    Evde o an salatalığınız yoksa, sallama çaylardan iki tanesini ıslatın ve dondurucuya ya da buzdolabına koyun, biraz soğusun göz kapaklarınıza bu soğuk çayı uygulayın.
    Nane veya papatya çayını öneririz, böylece bu çayların aromaterapik yönlerinden de yararlanmış olursunuz.

     

    goz_alti_torbalarindan_ve_morluklarindan_kurtulmanin_9_yolu_4

    Alerjinizi Tedavi Ettirin
    Göz altı torbalarının en sık rastlanılan nedenlerinden biri, alerji kaynaklı yüzün iltihablanması ve bunun sonucu göz altı torbası oluşmasıdır.
    Göz altlarınızdaki cildiniz diğer bölgelerinzden daha hassas olduğundan, buraları su toplamaya daha müsaittir ve şiş gözükürler.
    Saman nezlesi, mevsimsel alerji gibi her çeşit alerji göz altı torbasına neden olur.
    Çiçek, toz, hayvanlar gibi neye alerjiniz varsa onlardan uzak durun. Evinizi sık havalandırın, çarşaflarınız hep temiz olsun. Doktora gidin ve alerjiniz neyse tedavi ettirin.

    goz_alti_torbalarindan_ve_morluklarindan_kurtulmanin_9_yolu_5

    Uyku Pozisyonunuzu Değiştirin
    Yüzükoyun yatanların uyandıklarınızda göz altı torbalarıyla karşılaşmaları normaldir, çünkü
    bu yatış pozisyonu gece boyunca göz altlarınızdan su toplanmasına neden olan bir pozisyondur. Sağ avucunuz sağ yanağınız altında olacak şekilde, sağ yanınız üzerinize
    yatmanız en sağlıklı seçimdir. Başta uyku pozisyonunu değiştirmek zordur, fakat bir süre sonra alışırsınız.
    2 yastıkla uyumakta göz altı torbalarından kurtulmak için çözüm olabilir, böylece gece boyunca göz altlarınızda sıvı birikimi olmaz.

    goz_alti_torbalarindan_ve_morluklarindan_kurtulmanin_9_yolu_6

    Yüzünüze İyi Davranın!
    Yüz cildiniz özellikle göz altlarındaki cilt hassas ve ince yapılıdır, çabuk zarar görebilir,
    ve zarar görmüş göz altı morluklar, çizgiler, torbalanmalar demektir.
    Yapmanız gerekenler: kesinlikle makyajla uyumayın, makyajda bulunan kimyasalar göz çevresi cildine zarar verir, makyajı çıkarıp yüzünüze yıkadıktan sonra yumuşak bir havlu
    kullanın.
    Her gün yaz kış güneş kremi kullanın. Güneş ışınları göz altı derisini daha hassas hale getirir, bu nedenle güneş kreminiz hep yanınızda olsun.

    goz_alti_torbalarindan_ve_morluklarindan_kurtulmanin_9_yolu_7

    Beslenme Alışkanlıklarınızı Değiştirin
    Çok tuzlu yemekten vazgeçin, tuzlu yiyecekler ve özellikle alkol tüketimi göz altı halka ve torbalarına davet çıkaran en bilinen iki gıdadır.
    Bu iki besinden uzak durmak bile göz altlarınızdan kurtulmanızda çok etkili olacaktır.

    goz_alti_torbalarindan_ve_morluklarindan_kurtulmanin_9_yolu_9

    Ameliyat olun
    İnsanlar yaşlandıkça, göz altlarınızda yağ torbaları oluşur. Blefaroplasti ve bu bölgede
    lazer tedavisi, göz altı torbalarının alınması gibi kalıcı çözümler alternatif olabilir.
    İyileşme süreci bir kaç haftada gerçekleşir.

    YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan yorum yazıları veya haberlerin tüm hakları Kadınlar Kulübü’ne aittir. Kaynak gösterilse dahi hiçbiri özel izin alınmadan kullanılamaz. Bu haber veya yazılar sadece Kadınlar Kulübü tarafından sağlanan RSS verileri kullanılarak alıntılanabilir.

  • Venüs gamze estetiği

    Venüs gamze estetiği

    Dr. Y. İlker Manavbaşı, kadınların en çok tercih ettikleri “Venüs Gamzesi”nin bilinmeyenlerini anlattı.

    Estetik ve çekici bir gamze hem kadın hem de erkeklerin ilgisini çeker. Özellikle bel bölgesindeki “Venüs Gamzesi” olarak adlandırılan gamze; kişiyi olduğundan cazibeli, alımlı ve ilgi çekici kılabilir. Son yıllarda daha kıvrımlı bir görünüme kavuşarak güzel görünmek ve kendini iyi hissetmek isteyen kadınlar, bu estetiğe küçük bir operasyon ile sahip olabiliyor. İmep Estetik’ten Estetik ve Plastik Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Y. İlker Manavbaşı, bel bölgesinin daha güzel ve cazibeli olmasını isteyen kadınlar için “Venüs Gamzesi” estetiği ile ilgili bilinmeyenleri anlatıyor.

    Bel bölgesinde gamze oluşturma yani “Venüs Gamzesi” ameliyatı, son yılların en trend estetik operasyonları arasında yer alıyor. Cazibeli bir vücuda sahip olmanın adeta simgesi olan gamzeler, kişiyi olduğundan daha alımlı ve çekici kılabiliyor. Siz de gamze estetiği ile bel bölgenize venüs gamzesi yaptırabilir, daha çekici bir görüntüye sahip olabilirsiniz.

    Venüs gamzeleri ile artan cazibe
    Venüs gamzeleri, poponun üst kısmı ile belin birleştiği bölgede bulunur. Venüs gamzeleri hastanın vücut yapısına göre değişebilir. Bel bölgesi arkası veya kalça arkasında doğal bir kıvrım arzu edenler için, kalçadaki orta hattın iki yanından hastanın istediği yere işaretlenerek yapılır. Daha sonra o bölgede 2 mm bir kesik açılarak, içindeki yağ alınır. Yağ, derinin altından alındıktan sonra o bölgede çukurluk oluşur. Hastanın talebine göre çift taraflı ve simetrik çukurlar oluşturulabilir. Venüs gamzesi ameliyatı, lokal anestezi altında yapılır ve yaklaşık 15-20 dakika sürer. Hasta operasyon sonrası evine veya işine hemen geri dönebilir.

    Kadınlar daha çekici
    Daha çekici bir vücuda sahip olarak, kalçasını şekillendirmek isteyenlerin yeni gözdesi olan venüs gamzeleri, sağlık sorunu olmayan her kişiye uygulanabiliyor. Özellikle 18-30 yaş grubundaki kadınlar tarafından oldukça rağbet görüyor.

  • Saç dökülmesi nasıl önlenir?

    Saç dökülmesi nasıl önlenir?

    Saç dökülmesiyle karşılaşan kişiler genellikle kendisini fiziksel ve ruhsal olarak zayıf görmeye başlıyor ve bu durumdan kurtulabilmek için değişik yöntemlere başvuruyor. Her saçın kendisine ait bir yaşam döngüsü olduğunu anlatan Dermatoloji Uzmanı Dr.Mehmet Coşkun Acay, bu evrelerin büyüme, geçiş ve dinlenme olduğunu söyledi.

    Dinlenme döneminin sonunda saçların döküldüğünü ve yeni bir büyüme dönemi başladığını söyleyen Dr. Acay, “Günlük ortalama 50-100 tel saç dökülür. Bundan daha fazla olan miktarlarda aşırı saç dökülmesidir’’ dedi.

    Dr. Acay, hastanın elini saçına her götürdüğünde elinde saçların kalmasının ve sabahları yastığında saç bulmasının saç dökülmesi hastalığının belirtisi olduğunu ifade etti.

    ERKEK TİPİ DÖKÜLME KADINLARDA DA SORUN YARATIYOR

    Saç dökülmesinin nedenlerini uygun olmayan saç kozmetiği kullanmak, mantar hastalıkları, egzema, radyasyon tedavisi, frengi ve saçın gergin topuz yapılması olarak sıralayan Dr. Acay ayrıca dökülmenin çeşitli nedenlerle de olabileceğini söyledi.

    Günümüzde en sık karşılaşılan saç dökülmesinin yüksek ateş, çocuk doğurmak, enfeksiyon hastalıkları,stres, büyük ameliyatlar, tiroid hastalıkları, protein yetersizliği, çeşitli ilaçlar, demir-çinko eksikliği ve mevsimsel nedenlerle oluşan tolejen saç dökülmesi olduğunu ifade eden Dr. Acay, tolejen saç dökülmesinin 6-8 ay sürebileceğini belirtti. Saçın yuvarlak alanlar halinde bölgesel olarak dökülmesinin, sık görülen ve saç kıran (Alopesi Areata) olarak adlandırıldığını anlatan Dr. Acay “Tedaviye dirençli bu dökülme tipinin uzun yıllar tekrarlayabilme olasılığı vardır” dedi.

    Erkeklik hormonlarının neden olduğu erkek tipi saç dökülmesinin kadınlarda da sıklıkla görüldüğünü anlatan Dr. Acay, bu tip dökülmenin erkeklerde 20 yaşından sonra kadınlarda ise daha erken yaşlarda başlayabileceğini belirtti. Dr.Acay, bu tip saç dökülmesi şikayeti olan kadınlarda hormonal durumun mutlaka sorgulanması ve araştırılması gerektiğini belirtti.

    DOĞRU TEŞHİS TEDAVİYİ KOLAYLAŞTIRIYOR

    Saç dökülmesinin asıl nedeni anlaşılmadan doğru bir tedavi uygulanamayacağını belirten Dr. Acay, saç dökülmesi şikayeti olan hastanın beslenme alışkanlıkları, kullandığı ilaçlar, ailesel saç dökülme hikayesi, geçirdiği hastalıklar, saç bakım alışkanlıkları ve hormonal durumu hakkında bilgi edinilmesi gerektiğini ifade etti.

    Doğru tanı konmasının birçok hastada tedaviyi kolaylaştırdığını söyleyen Dr. Acay “Gerçek nedenin belirlenmesi için, saçlı derinin ve saçın muayenesinin yapılması, saçların mikroskopik incelenmesi, çeşitli kan analizleri ve saçlı deri biyopsileri gerekebilir” dedi.

    Dr. Acay, Saçın tekrar geri çıkma olasılığının olmadığı ve saç köklerinin tamamen hasar gördüğü durumlarda hastalığın tedavisi olmadığını , bazı hastalıklarda durumun korunabileceğini söyledi.

    KOZMETİK ÜRÜNLER DÖKÜLMEYİ DURDURMUYOR

    Özellikle erkek tipi saç dökülmesinde kullanılan ilaçların 6 ay – 1 yıl arası kullanıldığında saç dökülmesini durdurduğunu ve ince saçları kalınlaştırabildiğini anlatan Dr. Acay, dışarıdan uygulanan kozmetik ürünlerin saçı parlaklaştırdığını ancak yeni saç çıkışını desteklemediğini ifade etti .

    Biotin, çinko, sistein, E vitamini, bitkisel kombinasyonlar ve su bazlı organik biyolojik silikon gibi saç hücrelerini uyarıcı destek ürünlerinin de saç dökülmesi tedavisine yardımcı olarak kullanılabileceğini belirten Dr. Acay “Lokal ya da sistemik tedavilerin yetersiz kaldığı şartlarda saç nakli gibi cerrahi işlemler günümüzde son teknoloji ile başarılı bir şekilde yapılmaktadır” dedi.