Etiket: alkol

  • Evlilik Kalbe İyi Geliyor!

    Evlilik Kalbe İyi Geliyor!

    Bir taraf evliliğin hayata olumsuz etkilerinden bahsetse de araştırmalar aslında evliliğin hayat kurtardığını ortaya koyuyor. Evliliğin hem kalp sağlığı yönünden, hem de kalp krizine bağlı ölümleri azaltması açısından kalbe iyi geldiği söyleyen Liv Hospital Kalp Sağlığı Kliniği’nden Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Alp Burak Çatakoğlu, 14 Şubat Sevgililer Günü öncesi evliliğin yararlarından bahsetti.

    Evlilik hem kadında hem de erkeklerde kalp krizi riskini azaltıyor. Daha önce yayınlanmış bazı çalışmalarda, evliliğin kalp hastalıkları yönünden riski azaltıcı etkisi gösterilmişti ama bunlar daha çok erkek hastalar üzerine yoğunlaşmıştı. ‘Europan Journal of Preventive Cardiology’ de yayınlanan yeni araştırmaya göre hem kadın hem de erkeğin akut koroner olaya bağlı bir kalp krizi ve ölüm olasılığının belirli oranda azaldığı ortaya çıktı.

    Bekarlık sultanlık değilmiş

    Finlandiya’da yapılan bu araştırmaya göre her iki cinsiyette ve tüm yaş gruplarında, evli olanlarda akut koroner olaya bağlı bir kalp krizi ve ölüm olasılığının belirgin olarak azaldığı vurgulanıyor. Özellikle orta yaşlı evli ve birlikte yaşayan çiftlerde akut olaydan sonraki süreç çok daha olumlu seyrediyor. Araştırmada 1993 ile 2002 arasında kalp krizi geçirmiş 15.300 hasta incelendi. Bu hastalardan 7.700’ü ilk 28 gün içinde hayatını kaybetti. Bekar olan erkeklerde kalp krizi gelişme ihtimali evli olanlara göre yüzde 58-66 daha yüksek bulundu. Kadınlarda da bu oran yüzde 60-65 daha yüksek saptandı. Kalp krizine bağlı ölüm oranlarının ise bekar olanlarda çok daha yüksek olduğu gözlendi. Bekar erkeklerde kalbe bağlı ölüm oranı evli erkeklere göre yüzde 60-68 daha yüksek saptanırken bekar kadınlarda bu oran yüzde 71 daha fazlaydı. Bekarlığın sultanlık olmadığını bu çalışmayı referans göstererek vurgulamak yanlış olmaz. Sağlıklı bir kalp için önce kalbi sevgi ve aşkla dolduracak bir eş bulmak önemli.

    İşte nedenler

    Yalnız yaşayan insanın yemek alışkanlıkları ve hayat düzeni sağlıklı olmaz. Ayrıca günün getirdiği zorlukları da paylaşacağı bir eşi olmaması nedeniyle hayatın yükünü tek başına omuzlar.

    Birlikte yaşayan çiftler birbirlerine özen gösteriyorlarsa, hem yemek alışkanlıkları daha sağlıklı olur, hem de bir hastalık ile karşı karşıya kaldıklarında daha titiz bir bakım sağlanır.

    Çiftler el ele yürüyüşlere de çıkıyor, günlük egzersizlerini yapabiliyorlarsa sonuçlar kalp sağlığı yönünden daha da başarılı olur. Sağlıklı bir kalp için mutlu ve sevgi dolu bir evlilik artık reçetelerimize yazılabilir.

    Bekar insanların sosyo-ekonomik düzeyi daha düşük olabilir.

    Evli insanların ekonomik düzeyi daha iyi, daha sağlıklı yaşıyorlar, sosyal çevreleri var ve destek alma ihtimalleri daha yüksek.

    Evli çiftlerin ambulans çağırmaları daha kolay oluyor. Evli insanların hem hastane hem de eve çıktıktan sonraki süreçlerinde bakım ve tedavileri daha başarılı oluyor. Bekar veya yalnız yaşayanların sağlıkları ile takipleri yetersiz kalabiliyor. Günlük ilaç takibi, kolesterol düşürücü veya tansiyon ilaçların düzenli alımı aksayabiliyor.

  • Cinsel yaşam

    Cinsel yaşam

    Cinsellik insan doğasının bir parçası. Kadın, erkek hepimizin kendine özgü bir cinsel yaşamı var. Her ne kadar doğamızın bir parçası olsa da cinsellikle ilgili tabular günümüzde de var. Maalesef cinsel sorunlar konuşulmuyor. Konuşulmayan cinsel sorunlar birbiri üzerine ekleniyor. 4 günlük dizimizde cinsel sorunlar, genel olarak kadın ve erkeğin cinselliğe bakış açısı, cinsel hastalıklar, cinsel yolla bulaşan hastalıklar ve çocuklarda cinselliğin gelişimi gibi konulara yer vereceğiz.

    Çözümü eşinizle birlikte arayın
    Araştırmaların sonucuna göre evli olan çiftlerin yüzde 75′inden fazlası cinsel sorunlarını eşleriyle konuşmaktan kaçınıyor ve doktora başvurmak için yıllarca bekliyorlar

    Cinsellik hepimizin yaşamının önemli bir parçası. Her birimiz cinsellik sonucu dünyaya gelmiş olsak da cinsellikle ilgili pek çok konu hala tabu. Bu nedenle ilk bilgilerimizi kulaktan dolma ediniyoruz. Herhangi bir sorun yaşadığımızda da doktora gitmek en son aklımıza gelen şey.

    Yapılan araştırmalar bireylerin cinselikle ilgili sorunlarını eşleri ile paylaşmadıklarını ortaya koyuyor.
    Kadınlarda en sık görülen sorun vaginusmus iken, erkekler daha çok sertleşme problemi yaşıyor.
    Araştırmaların sonucuna göre evli olan çiftlerin yüzde 75′inden fazlası cinsel sorunları eşleriyle konuşmaktan kaçınıyor ve doktora başvurmak için yıllarca bekliyorlar. Cinsel sorunlar, evliliklerin ve birlikteliklerin sağlıklı bir biçimde sürdürülmesini engelleyen en önemli etkenlerden biri.

    Korklu rüya
    Hem özel yaşamı, hem de sosyal yaşamı olumsuz etkileyen sorunları yaşayan kişiler toplumsal tabular nedeniyle hekime başvurmakta zorlanıyorlar.
    Araştırma sonuçlarına göre, erkeklerde en sık görülen sorunlar sertleşme bozukluğu ve erken boşalma. Erkeklerin yüzde 48′inde sertleşme bozukluğu ve yüzde 40′ında da erken boşalma sorunu gözleniyır.
    Kadınlardaki cinsel sorunlarda ise ilk sırada yüzde 65 ile vajinusmus yer alıyor. Vaginusmusu yüzde 19 ile “cinsel istek azlığı” , yüzde 9 ile “orgazm bozuklukları” izliyor. Araştırma sonucuna göre, cinsel sorunu olanların yüzde 75′i evlilerden oluşuyor. Başvuran kişilerin ortalama evlilik süresi ise yedi yılı buluyor.

    Araştırmaların en çarpıcı sonuçlarından birisi uzmana başvuran kişilerin eğitim düzeyinin Türkiye ortalamasının üzerinde olması.
    Uzmana geç başvurmanın altında da cinsel sorunların kabul edilmemesi yatıyor. Çiftler yaşadıkları işlev bozukluğunu zorlu yaşam koşulları, iş stresi, yetişme koşulları ya da eşlerinin hataları ya da anlayışsızlığı gibi kendilerinin dışındaki etkenlere bağlamaya çalışıyorlar.

    Ortada bir cinsel sorun olduğu kabullenildikten sonra da uzun süre sorunun eşler arasında bile konuşulamadığı, tedavi ya da çözüm arayışına girilememiş olduğu gözleniyor.
    Uzun süre tedavisiz kalan ve yıllar boyu sürüp giden sorunların çiftin yaşamında yeni sorunlara yol açacağı bir gerçek. Bunların başında kişinin kendisinde ya da eşinde başka cinsel işlev bozukluklarının da tabloya eklenmesi geliyor. Bu da sorunun ağırlaşması anlamına geliyor. Çiftin ilişkisinin ve iletişiminin bozulması ve çeşitli evlilik sorunlarının ortaya çıkması, giderek kişide ya da eşinde depresyon gibi çeşitli psikiyatrik hastalıkların belirmesi de yine sık görülen ek sorunlar arasında yer alıyor.

    Vakit kaybetmeyin
    Uzmanlar cinsel işlev bozukluklarının çeşitli bedensel hastalıklar, ilaç, sigara ve alkol kullanımı ile depresyon gibi çeşitli psikiyatrik hastalıklardan kaynaklanabileceğini belirtiyor. Çoğu zaman cinsel sorunlarda, birçok zaman birden fazla bedensel ve psikolojik etkenin bir arada bulunduğunu belirten uzmanlar, “Cinsel sorun yaşayan kişi ya da çiftlerin zaman yitirmeksizin hekime ya da tıbbi merkezlere başvurmaları ve çok yönlü, multidisipliner bir muayene, tetkik ve değerlendirmeden geçmeleri gerekiyor” diyor.

    Sorun yaşla birlikte artar
    Erkekte cinsel ilişki için gerekli ve yeterli sertleşmeyi sağlayamama ve/veya sürdürememe sorunu görülebilir. Yaşla bu sorun artar ancak yaşlanmanın mutlak sonucu değildir. Sosyal, psikolojik ve bedensel yaşama ciddi olumsuz etkileri olabilir. Türkiye de 40 yaş üzeri erkeklerin yüzde 69′u bu sorunu kısmen ya da tamamen yaşıyor. Genel nüfusta bu oran yüzde 10-20 civarında. Risk faktörlerinin en önemli ve sık olanları:Yaşlanma, damar sertliği, şeker hastalığı kalp, böbrek, karaciğer hastalıkları, bazı ameliyatlar Omurilik yaralanmaları, uyuşturucu, alkol, sigara ve bazı tıbbi ilaçlar ayrıca aşırı stres, depresyon, kötü bir çocukluk dönemi, cinsel bilgisizlik, geçmişte yaşanmış cinsel taciz, genelev ya da benzeri deneyimdeki başarısızlık, eş ile yaşanan uyumsuzluk olarak sıralanabilir.

    Evlilik yaşamını tehdit ediyor
    Kadınlarda en çok rastlanan sorunların başında ise vaginusmus geliyor. Toplumumuzda aslında kadınlarda cinsel istek azlığı, orgazm güçlükleri ya da cinsel doyumsuzluk gibi yakınmalar vajinismusa oranla daha sık görülüyor. Ancak vajinismusun en sık başvuru nedeni olmasının kaynağında çiftin çocuk sahibi olma arzusu yatıyor. Kadınlarda vajina girişindeki kasların psikolojik nedenlerle kasılması sonucu cinsel birleşmenin gerçekleşememesi ile karakterize “vajinismus’ evlilik yaşamını ciddi biçimde tehdit ediyor ve bu nedenle de hekime başvuruyu çabuklaştırıyor.

    Psikolojik ya da fiziksel
    Cinsel istek genellikle cinsel yanıt döngüsünün ilk evresi olarak değerlendirilir. İstek sadece psikolojik bir durum gibi görünse de sıklıkla hormonal dengesizlik ya da tedavi gibi fiziksel durumlardan etkilenmektedir.
    Cinsel isteği azaltan fiziksel faktörler yaşlanma, bazı ilaçlar, ağrı, alkolizm, böbrek yetmezliği, kronik hastalıklar, nörolojik durumlar ve hormonal dengesizliklerdir.

    Psikolojik nedenler arasındaki stres, kişilerarası ilişkilerdeki sorunlar, beden imgesiyle ilgili kaygılar, anksiyete ve depresyon isteği azaltabilir. İlişki ile ilgili sorunlar (güç çekişmesi, çatışma, düşmanlık), cinsel travma (tecavüz), önemli yaşam olayları (ailede birinin ölümü, çocuk doğumu, taşınma gibi) ve cinsel ilişki ile bazı olumsuz anıların eşleşmesi gibi durumlar da önemlidir.
    Bazen cinsel istek azalması bir ilişkideki bozulmanın işareti olabilir. Öfkeli, korkulu ya da zihni dağınık kişiler genellikle cinsel yakınlık için istek duymazlar. Cinsellikten uzun süre uzak kalmak da cinsel dürtüyü bastırabilir. Cinsel isteğin az olması kadınlarda cinsellikle ilgili en yaygın şikayetlerdendir.

    Kadınların yaklaşık yüzde 33′ünün hayatlarının bir döneminde cinsel ilgi ya da istek azalmasıyla karşı karşıya kalacağı tahmin edilmektedir. Yaş gruplarına göre sıklık değişmektedir. 18-24 yaşları arasındaki kadınların yüzde 32′si cinsel istek azlığından etkilenirken bu oran 30-34 yaş grubunda yüzde 29.5 ve 35-39 yaş grubunda %37.6′dır.

  • Yeni Yıla Güvenli Seks İle Girilmeli

    Yeni Yıla Güvenli Seks İle Girilmeli

    CİSED ONURSAL BAŞKANI DR. CEM KEÇE: “2013 KÂBUSUNUZ OLMASIN!”

    Yeni yılda neler yapacaksınız? Büyük olasılıkla alkol alıp, eğlenecek ve belki de gecenin ilerleyen saatlerinde seks yapacaksınız… Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği (CİSED) cinsel terapistlerinin yaptığı araştırmalar sonucu aralık ve ocak ayının ve özellikle yılbaşı tatilinin cinsel aktivitelerin tavan yaptığı bir dönem olduğu ortaya çıktı… Birçok kişiye güzel ve eğlenceli bir yılbaşı tatilde en mantıklı aktiviteler eğlenmek ve seks gibi geliyor. Çoğu kişi 2-3 günlük yılbaşı tatilinde iş, okul ya da üniversite dışında olacağı için yeni yıla partnerleriyle girmek istiyor. Günlük işler, iş yoğunluğu ve stresi olmadan yaşanacak 2-3 günde yıl boyu biriken stresi atmak veya negatif enerjiyi boşaltmak için seksle meşgul olunması çoğu kişiye çok normal gelebiliyor. Ancak, enerjilerinin büyük bir kısmını seks yaparak, alkol ve uyuşturucu kullanarak atmak isteyen kişilerde “korunmasız seks” yaşamak, “istenmeyen gebelikler” ve “cinsel yolla bulaşan hastalıklara yakalanmak” gibi bazı beklenmedik sonuçlara yol açabiliyor. İşte çarpıcı başlıklar:

    YILBAŞI GECESİ KORUNMASIZ SEKS YAPMA ORANI ARTIYOR…

    CİSED ‘in yaptığı araştırmalara göre yılbaşı gecesinden sonra istenmeyen gebeliklerin ve cinsel yolla bulaşan hastalıkların artış gösterdiğini söyleyen CİSED Onursal Başkanı Dr. Cem Keçe; “Aralık ve ocak ayında meydana gelen istenmeyen gebeliklerin normalden daha yüksek sayılara ulaşması, yaptığımız araştırmaların ortaya koyduğu bir kanıt olarak karşımıza çıkıyor. Her yılın ilk çeyreğinde görülen gebelik oranlarının yılbaşından sonra zirveye çıkması ve aynı şekilde, her yılın üçüncü çeyreğinde evlenmemiş kadınların hamile kalma oranlarının artması diğer bir kanıttır. İstenmeyen gebeliklerin haricinde, CİSEDolarak her yılın ilk çeyreğinde frengi, bel soğukluğu, herpes, klamidya ve trichomoniasis gibi birçok cinsel yolla bulaşan hastalığın tavan yaptığını da görüyoruz. Bunun yanı sıra, cinsel sağlık klinikleri ve hastanelerde yılın ilk çeyreğinde AİDS testlerinin yapılma oranının arttığını da görmekteyiz. Bu bulgular, aralık ve ocak aylarında diğer aylara göre daha az önlem alındığını göstermektedir.” dedi.

    YENİ YILA GİRMENİN HEYECANI HALKIMIZI YANLIŞ İŞLER YAPAMAYA TEŞVİK EDEBİLİYOR…

    Yeni yıla girmenin heyecanıyla çiftlerin vurdumduymaz bir ruh haline girebildiklerine dikkat çeken Dr. Keçe; “Kış tatilinde meydana gelen korunmasız seks neden bu zamanlarda zirveye çıkıyor? Çünkü belki de, insanlar yılbaşı tatili içinde çok daha neşeli ve stressiz oluyorlar. Belki de bu zaman zarfı insanların çok daha fazla hoşgörülü ve tutkulu olduğu bir zamandır. Ofis partileri, okul kutlamaları, festivaller, insanların daha çok birlikte olması, mevcut ilişkiler, eski sevgililerin bir araya gelmesi ya da yeni tanışmalar, kontrolsüz alkol ve uyuşturucu kullanımı gibi pek çok bahane ön plana çıkabiliyor. Aslında bu bulguların tek bir açıklaması olabilir; yüksek alkol ve uyuşturucu tüketimi, korunmasız ve riskli cinsel davranışlar. Aynı zamanda, sadece yılbaşı haftası içinde insanlara çok özel hazırlanmış cinsel aktivite içeren eğlenceler beklenmedik ve istenmeyen gebeliklere fırsat sunabiliyor. Eğer halkımız 2012 yılını sorunsuz ve şanslı olarak kapatmak istiyor ve yeni yıla sağlıklı ve mutlu bir şekilde girmek istiyorsa, kendilerine ve partnerlerine bir iyilik yapmalı, korunarak seks yapmalı, kontrolsüz alkol ve uyuşturucu kullanımından uzak durmalıdır. Aksi takdirde yeni yıl kâbusa dönüşebilir.” dedi.

  • Kadınların ”diyet yalanları”

    Kadınların ”diyet yalanları”

    Daily Telegraph’ta yayımlanan araştırmaya göre, kadınların söyledikleri ”diyet yalanları” çoğunlukla çikolata, peynir ve alkolle ilgili.

    Timex tarafından yaklaşık 3000 kadın arasında yapılan araştırma, kadınların yeme alışkınlıklarına dair en sıklıkla kullandıkları cümlenin ”Sadece küçük bir parça yedim” olduğunu ortaya koyuyor.

    ”Öğle yemeğinde çok yiyeceğim ki, sonraki öğünlerde az yiyeyim”, ”Kendime çok nadir yemekle ilgili ödül veriyorum”, ”Çocukların tabaklarında kalanlar ziyan olmasın” ve ”Sadece yemeğin tadına baktım” en fazla söylenen ”diyet yalanlarından” bazıları.

    Kadınların çok sık dile getirdikleri bahaneler arasında hiç fast-food yemedikleri, yalnızca özel kutlamalarda bir kadeh içtikleri, kırmızı şarabın sağlığa çok faydalı olduğu ve günde 5 öğün meyve-sebze yeme kararı aldıkları da yer alıyor.

    Kadınları en çok yoldan çıkaran besinlerin ise çikolata, cips, pasta, peynir ve ekmek olduğu belirtiliyor.

    Çoğu kadının yeme alışkanlıkları konusunda çevresine ve kendisine dürüst davranmadığını ifade eden uzmanlar, diyet yapan kadınların tüm gün yedikleri besinleri yazdıkları bir günlük tutmalarının kilo kaybını önemli ölçüde arttıracağını vurguluyor.

  • Kalp krizi riskinizi test edin

    Kalp krizi riskinizi test edin

    İşte kalp sağlığınıza 2 farklı açıdan yaklaşan ve bireysel durumunuzu değerlendirmenize imkan tanıyan detaylı bir test…

    Türkiye’de yılda 200 bin kişi, kalp krizi nedeniyle yaşamını yitiriyor. Yalnızca ileri yaş hastalığı olmaktan çıkan kalp sorunları, genç yaşlarda da hızla artıyor.

    Trafik kazalarını 30’a katlayan kalp krizinin en temel nedeni, sağlıksız beslenme ve hareketsiz yaşam. Kalp hastalıklarında genetik faktörlerin de etkisi büyük.
    Bunun için ailesinde ani ölüm hikayesi bulunanların daha dikkatli bir yaşam sürmesini öneriliyor. İşte kalp sağlığınıza 2 farklı başlıkla yaklaşan ve bireysel durumunuzu değerlendirmenize imkan tanıyan detaylı bir test…
    KALP KRİZİ RİSKİ TESTİ 
    Testin bu bölümü Memorial Şişli Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Bingür Sönmez tarafından hazırlanmıştır.
    1) Sigara içiyor musunuz?
    A- Evet
    B- Hayır
    C- Yeni bıraktım
    D- Çok önce bıraktım
    E- Ara sıra içiyorum
    Sigara içiyorsanız, ciddi bir kalp damar hastası adayısınız.

    2) Menopozda mısınız?
    A- Evet
    B- Hayır
    C- Genç yaşta girdim
    D- Hormon tedavisi kullanıyorum
    Yanıtınız evet ise ve erken yaşta menopoza girdiyseniz; kalp hastalıkları bakımından riskli bir dönemdesiniz.

    3) Doğum kontrol hapı kullanıyor musunuz?
    A- Evet
    B- Hayır
    Yanıtınız evet ise; kalp damarlarınızda pıhtılaşma meylinin artacağını unutmayın.

    4) Spor yapıyor musunuz?
    A- Evet
    B- Hayır
    C- Ayda bir
    D- Haftada bir
    E- Her gün
    Kandaki kötü kolesterolünüzün yakılması için 5 kilometreyi 45 dakikada tempolu şekilde yürüyün.

    5) Günde kaç saat çalışıyorsunuz?
    A- 15 saatten fazla
    B- 15 saat
    C- 12 saat
    D- 8 saat
    İş ve meslek konusunda hiçbir zaman beceri ve olanaklarınızı zorlamayın. Özellikle aile şirketlerinde yaşanan kalp krizi sorunları genç yaşta ölümlere neden olabileceğini unutmayın ve sınırlarınızı aşmayın.

    6) Kaç saat uyuyorsunuz?
    A-10
    B- 8
    C- 6
    D- 4
    Kalp ve damar sağlığınız için günde 6 – 8 saat uyuyun.

    7) Ailenizde kalp hastalığından erken yaşta ölüm var mı? (40 yaş altı)
    A- Evet
    B- Hayır
    Aile hikayenizde erken kalp hastalığı varsa, diyabet ve yüksek tansiyon hastası iseniz 30, değilseniz 40 yaşından sonra düzenli kontrole gidin.

    8) İyi huylu kolesterolünüz ne düzeyde? ( HDL)
    A- 40’ın altında
    B- 40-60 arası
    C- 60 üstü
    HDL yükseldikçe kalp hastalıklarına yakalanma ve kalp krizi riskiniz azalır.

    9) Kötü Huylu kolesterolünüz ne düzeyde? ( LDL)
    A- 100’ün altında
    B- 100-150 arası
    C- 150’nin üzerinde
    Eğer risk faktörleriniz varsa, LDL kolesterolünüzün 100 mg/dl’nin altında tutulması şarttır.

    11) Diyabetiniz var mı?
    A- Evet
    B- Hayır
    Kalp krizi nedeniyle ani ölüm şeker hastalarında 6 kat daha sık görülür.

    12) Tansiyon değerleriniz yüksek mi? (12/8)
    A- Evet
    B- Hayır
    Tansiyon değerleriniz 12/8’in üzerindeyse, kalbin çalışma yükü arttığı için kalp duvar kalınlıklarında meydana gelen artış kişiyi kalp yetmezliğine götürür.

    13) Kan yağlarınızı  ne sıklıkla ölçtürüyorsunuz?
    A- Yılda bir
    B- 5 Yılda bir
    C- Hiç ölçtürmüyorum
    Aile geçmişinizde kalp hastası  varsa, şişmansanız, diyabet veya yüksek tansiyon hastasıysanız, sigara kullanıyorsanız 30, değilseniz 40 yaşından sonra şu testleri yaptırın: Total kolesterol, HDL (iyi huylu kolesterol), LDL (kötü huylu kolesterol), tigliserid ve kan şekeri. Kan yağları dışında düzenli olarak yüksek tansiyonunuzu ölçtürün. Koroner kalp hastalığından korunmak için hekim tavsiyesiyle birinci guruptakiler 30, ikinci guruptakiler 40 yaşından sonra günde 100 mg aspirin almalıdır.
    BESLENME TESTİ 
    Testin bu bölümü Memorial Şişli Hastanesi Kilo Kontrolü Merkezi’nden Diyetisyen Yasemin Sancak tarafından hazırlanmıştır.
    1) Aşırı kilolu veya obez misiniz?
    A- EVET
    B- HAYIR
    Obezite kalp damar hastalıkları riskini iki kat artırmakta, diyabet hastalarında ölüm oranlarını % 80’e çıkarmaktadır.
    2) Bel çevreniz kadınsanız 80 ve erkekseniz 94 cm’nin üzerinde mi?
    A- EVET
    B- HAYIR
    Bel çevresinin bu değerleri geçmesi, obezitenin neden olduğu hastalıklara yakalanmak için yüksek risk oluşturur.
    3) Günde kaç çay kaşığı tuz tüketiyorsunuz?
    A- 0-1
    B- 0-2
    C- 2’nin üzeri
    Günlük tuz tüketiminiz 2 çay kaşığını aşıyorsa, kalp ve damar hastalıkları açısından risk grubundasınız demektir.
    4) Sıklıkla sakatat ve şarküteri ürünleri tüketiyor musunuz?
    A- Haftada birden fazla
    B- Haftada bir
    C- Ayda bir
    D- Daha az
    Sakatat ve şarküteri ürünleri; içerdikleri kolesterol miktarı bakımından damar tıkanıklıklarına neden olduğu için hiç tüketilmemelidir.
    5) Haftada kaç yumurta yiyorsunuz?
    A- 4’den fazla
    B- 2-3
    C- Bir ya da hiç
    Anne sütünden sonra ikinci örnek protein olan yumurta haftada 2-3 kez tüketilmelidir. Hiç tüketilmemesi, vücudun kolesterol dengesini olumsuz etkiler.
    6) Haftada ne kadar kırmızı et tüketiyorsunuz?
    A- 3’den fazla
    B- 1-3
    C- Hiç
    Kırmızı et, kolesterol hastaları için haftada 2, sağlıklı kişiler için haftada 2-3 kez tüketilmesi gereken bir besindir. Etteki yararlı kolesterol, kalp hastalıkları riskini azaltır.
    7) Şeker, pirinç ve beyaz ekmeği sıklıkla tüketiyor musunuz?
    A- EVET
    B- HAYIR
    Obezite artışına neden olan bu besinlerin tüketimi sınırlandırılmalı; tam tahıllı ekmek, kahvaltılık gevrek, esmer pirinç ve kepekli makarna tüketilmelidir.
    8) Haftada ne kadar alkol tüketiyorsunuz?
    A- 6-7 Kadehten fazla
    B- 4-5 Kadeh
    C- 2-3 Kadeh
    Haftada 7 kadehten fazla alkol tüketimi, kilo alımına neden olduğu için dolaylı olarak kalp ve damar hastalıkları üzerinde olumsuz etki yapar.
    9) Günlük meyve ve sebze tüketiminiz ne kadar?
    A- 5 Porsiyondan az
    B- 5 -7 Porsiyon
    C- 7 – 9 Porsiyon
    D- Daha fazlası
    Günde 5 porsiyonun altında sebze ve meyve tüketimi, kalp ve damar sağlığı açısından risklidir.
    10) Meyve sebzelerin kabuklarını soyarak mı yiyorsunuz?
    A- Evet
    B- Hayır
    Yanıtınız hayır ise; kalbe giden damarların sağlığı için yeterli posa alımının çok önemli olduğunu unutmamalısınız. Sebze ve mevyeleri mümkün olduğunca kabuklu tüketmelisiniz.
    11) Besinleri pişirirken kızartma ve kavurma yöntemlerini kullanıyor musunuz?
    A- Evet
    B- Hayır
    Yanıtınız evet ise; kalp hastalıkları açısından risk grubundasınız.
    12) Tereyağı ve margarin kullanıyor musunuz?
    A- Kahvaltıda
    B- Yemeklerde
    C- Hamur işlerinde
    D- Az miktarda kullanıyorum
    Hayvansal yağları az miktarda kullanmak sizi riskten kurtarmaz. Hayvansal yağ tüketiminiz haftada bir tatlı kaşığı tereyağını geçmemelidir.
    13) Günde kaç adım attığınızı biliyor musunuz?
    A- 10 bin ve fazlası
    B- 5 bin 10 bin arası
    C- 5 binden az
    D- Bilmiyorum
    Yanıtınız D ise; sağlıklı yaşam için günde 10 bin adım atılması gerektiğini önemsemelisiniz.
    14) Sürekli oturarak mı çalışıyorsunuz?
    A- 12 saaten fazla
    B- 8 saat
    C- Daha az
    Yanıtınız A ise; uzun ve hareketsiz oturmanın kan şekeri dengesi ve kalp damar sağlığı açısından risk oluşturduğunu bilmelisiniz.
    15) Kilo vermek için şok diyet yapıyor ya da mucize ilaç kullanıyor musunuz?
    A- EVET
    B- HAYIR
    Haftada 0.5-1.0 kilodan fazla ağırlık kaybetmeyi hedefleyen diyetler; kas, sıvı ve elektrolit kaybına neden olarak, bir kas olan kalbi ölümcül şekilde etkileyebilir.
    16) Ayda ne kadar kurubaklagil tüketiyorsunuz?
    A- 2’den az
    B- 2 – 4
    C- 4’den fazla
    Yanıtınız A ise kalp sağlığınız için çok önemli fitokimyasallardan uzak kalıyorsunuz demektir. Kurubaklagilleri haftada 1-2 kez tüketmeye çalışın.
    17) Günlük kuruyemiş tüketiminiz ne kadar?
    A- Bir kase
    B- Bir avuç
    C- 2 Ceviz veya fındık ya da 10 badem
    D- Hiç tüketmiyorum
    Hiç tüketmiyorsanız bunun yanlış olduğunu bilmeli ve yağlı tohumların günlük beslenmedeki önemini hatırlamalısınız.
    18) Ayda kaç kez fast food ve kızartma tüketiyorsunuz?
    A- 4’ten fazla
    B- 2-3
    C- 1 veya daha az
    Eğer yanıtınız A ise kalp hastalıkları açısından risk altındasınız demektir.
    19) Haftada ne kadar balık tüketiyorsunuz?
    A- Hiç tüketmiyorum
    B- 1-2 C. 2 ve üstü
    Eğer yanıtınız A ise; balık tüketiminin azlığının omega-3 yetersizliğine neden olduğunu bunun da kalp sağlığı için tehlike oluşturduğunu aklınızdan çıkarmayın.
    20) Hergün soğan sarımsak tüketiyor musunuz?
    A- Evet
    B- Hayır
    Yanıtınız hayır ise soğan ve sarımsak tüketiminin kalp sağlığı açısından önemini dikkate alarak, bu besinleri her gün tüketmeye özen gösterin.
    21) Günlük çay tüketiminiz ne kadar?
    A- Hiç
    B- 3 – 5
    C- 3’ten az
    D- 5’ ten fazla
    Günde 3-5 bardak açık çay içmek; içindeki kateşinler antioksidan özellik gösterdiği için kalp sağlığına olumlu etki yapar.  

    22) Bitter çikolata tüketiyor musunuz?
    A- Evet
    B- Hayır
  • Sonbahar Detoks Programı

    Sonbahar Detoks Programı

    Sağlıklı beslenme ve beslenme sistemimizde yapacağımız ufak değişikliklerden oluşan sonbahar detoksu yorgunluğu yenmenizde baş aktör olacaktır.

    İşte sonbahar Beslenme ve Diyet Uzmanı Nil Şahin Gürhan’ın önerileriyle yorgunluğunuzu atacak sonbahar detoksu!

    1- Su İçme alışkanlığı kazanın
    Hala su içme alışkanlığı kazanmadıysanız artık yeter, ekim detoksunu fırsat bilip, susamasanız da su için. Günde 8–15 su bardağı su kendinizi daha iyi hissetmenizi sağlayacak ve mevsim değişikliklerine bağlı oluşabilecek sindirim sistemi problemlerini çözecektir.

    2- C vitaminini yeterli ve düzenli tüketmeyi ihmal etmeyin
    Bahar mevsiminde tüketimine en çok dikkat etmemiz gereken vitamin C vitaminidir. Yemeklerinizde C vitamininden zengin olan yeşilbiber, kuşburnu, maydanoz gibi besinleri ve C vitamininin kaynağı olan taze sebze ve meyveleri her zaman tüketin.

    3- Alkol tüketimi minimum düzeyde olsun
    Alkol tüketimi, bahar yorgunluğunu kamçılar. Özellikle sonbaharda alkol tüketimi daha kontrollü olmalıdır. Alkol oranı düşük içecekleri tercih etmeli ve 1–2 kadehten daha fazlasını tüketmemelisiniz. Vücudunuzu alkolden daha çabuk temizlemek için alkollü içecekler ile birlikte ve sonrasında bol miktarda su içmelisiniz.

    4- Kafein tüketiminde çok serbest olmayın
    Sonbaharda, havaların soğuması, günlerin kısalması, gecelerin uzaması ile birlikte soğuk içecekler yerini sıcak içeceklere bırakır. Sabah uyanabilmek veya alkolün etkisinden kurtulmak veya gün içerisinde yorgunluğu yenmek gibi bir çok değişik nedenle sebep yaratarak, öğleden sonra beş çayında ve uzun akşam sofralarında da bol bol tükettiğimiz çay ve kahve tüketimini kontrol altında tutmalıyız. Bahar yorgunluğu ile savaşmak için aşırı kafein tüketmek yanlış bir uygulamadır. Çünkü kafein aşırı alındığında kalp çarpıntısına ve vücuttan su kaybına neden olabilir. Az miktarda kafeinin uyarıcı etkisi olduğu doğrudur fakat abarttığınız zaman faydadan çok zarar getirir.

    5- Yeterli, dengeli ve kendi içinde düzenli beslenmeyi ekim detoksu ile pekiştirin
    Az az ve sık sık beslenin. Düzensiz beslenme ve uzun süreli açlıklar kan şekerinin dengesiz yükselmesi ve düşmesine neden olur, bahar yorgunluğunu hat safalara getirir. Günde 6 öğün beslenmeye ve gün içerisinde 4 saatten uzun aç kalmamaya özen gösterin.

    6- Doğal, yöresel ve mevsiminde olan yiyecekleri tüketin
    Yiyecekleri mevsiminde, bulunduğunuz ortamda yetişen yöresel ve katkı maddesi içermeyen doğal olanları tercih edin. Yiyeceklerin içinde bulunan katkı maddelerinin miktarı ve yoğunluğu ölçüsünde sindiriminiz zor olmaktadır.

    7- Doğal baharatları sofranızdan eksik etmeyin
    Mide probleminiz yoksa yemeklerde kırmızıbiber ve karabiber kullanmanız metabolizma hızınızı arttırmanın yanında tuz tüketimini azaltmanıza yardımcı olur ve ödem problemi yaşamanızı engeller.

    8- Kıpırdayın
    Açık havada en az yarım saatlik orta tempoda yürüyüşler yapın ve oksijen kapasitenizi yükseltin. Gün içinde de olabilecek en yüksek seviyede hareketli olmaya çalışın.

    9- Düzenli ve yeterli uyuyun
    Düzenli ve yeterli uyumak günü düzenli yaşamanızı kolaylaştırır.

    1 haftalık sonbahar detoksu
    Kahvaltıdan önce
    – 1 su bardı ılık su
    – 1 su bardağı daha soğuk su

    Sabah
    – 1 adet haşlanmış yumurta
    – 1 dilim peynir
    – 2 dilim ekmek
    – Bol yeşilbiber, maydanoz, nane

    Kuşluk
    – 1 adet taze incir
    – 3 adet tam ceviz ( taze ceviz olursa daha iyi olur)

    Öğlen yemeği
    – Kırmızı mercimek çorbası
    – Sebzeli et sote
    – Bol salata ( az zeytinyağı ilaveli)

    İkindi – 1
    – 30 adet taze fındık
    – 15 adet çekirdekli iri siyah üzüm

    İkindi – 2
    – 1 su bardağı süt

    Akşam
    – 1 adet orta boy balık ızgara
    – 1 dilim ekmek
    – Bol salata (az zeytinyağı ilaveli)

    Gece öğünü
    – 2 adet taze mürdüm eriği

  • Karaciğer Yetmezliği

    Karaciğer Yetmezliği

    Karaciğerin yerine getirmesi gereken işlevlerinden bazılarını veya bütününü yapamaz hale geldiği durumlar sıklıkla karşılaşılan durumlardır. Aynı zamanda karaciğerin çok fonksiyonlu bir organ olduğu düşünüldüğünde, bu fonksiyonlarından bir ya da birkaçının zaman zaman fonksiyonlarında aksamalar meydana gelme olasılığının oldukça yüksek olması da doğaldır.

    Karaciğer fonksiyonlarının büyük bir çoğunluğunun aksamadığı yani belli ufak bir kısmının aksadığı durumlara küçük karaciğer yetmezliği de denebilir.

    Bu tanının dayandığı bazı bulguları ise mide bulantısı, bağırsaklarda biriken gazın karna verdiği şişkinlik, hem ruhsal açıdan hem cinsel açıdan güç kaybı, sürekli uyuma isteği, ani giren baş ağrıları, egzama gibi şikâyetlere dayandırabiliriz.

    Tanı esnasında dikkat edilmesi gereken bazı hususlar vardır. Örneğin, pankreas ve bağırsak sistemindeki bozuklukların sonucunda görülen sindirim emilim sorunları karaciğer hastalığı ile birlikte ortaya çıkabilir. Bu yanılgıya düşmemek gerekir. Karaciğerin temel fonksiyonlarını yerine getiremeyen bir kesin kanıtlar yoksa ortada küçük karaciğer yetmezliği tanısı konması mümkün değildir.

    Karaciğer yetmezliği genel itibariyle, 3 ayrı kolda incelenir:

    Hafif derece seyreden karaciğer yetmezliği
    Gittikçe ağırlaşan karaciğer yetmezliği
    Ağır durumdaki karaciğer yetmezliği
    Şüphesiz ki bu karaciğer yetmezliği kolları birbirinden kesin çizgiler ile ayrılmıyor.

    Hafif Karaciğer Yetmezliği

    Ağrının olmadığı tüm karaciğer hastalıklarına eşlik eden hafif karaciğer yetmezliğinin sebebi farklı enfeksiyonlar, besin veya ilaçlara dayanan zehirli maddeler olabilmektedir. Bunun yanında sağ karıncık sorunu sonucunda toplardamarlar içinde az derece kan göllenmesi ve henüz başlangıç aşamasında olan safra tıkanıklıkları hafifi derece karaciğer yetmezliklerine nende olur.

    Hafif karaciğer yetmezliklerinde hasta sürekli kendini halsiz hisseder. Sık sık depresyona girer. İştah kaybı ile az derece kilo vermeye başlar. Sindirim sistemi yavaşlamaya başlar ve midesinin üst kısmında sürekli bir ağırlık, sertlik hisseder.

    Hafif karaciğer yetmezliği sırasında dikkat çekici bir gaz fazlalılığı görülür. Karaciğerin hacmi ve sertliği artmıştır. El ile karaciğerin olduğu bölgeye baskı yapıldığında hasta acı duyar. Bu ağrı hafif derecede karaciğer yetmezliği tanısı için son derece önemlidir. Zira karaciğere bastırıldığında karaciğerin ele gelmesi karaciğer yetmezliği için tanı koymaya yeterli kanıt değildir. Çünkü Karaciğerin ele gelmesi, karaciğer sarkmasından da kaynaklanıyor olabilir.

    Bunun yanında bazı deri belirtileri çok önemli ipuçları verebilir. Örneğin deri kaşıntıları çoğu zaman safra tuzlarının atılması sırasında yaşanan aksaklıklara bağlıdır.

    Gittikçe Ağırlaşan Karaciğer Yetmezliği

    Kronik ve akut karaciğer hastalıklarında ortaya çıkabilen gittikçe ağırlaşan karaciğer yetmezliği, siroz, karaciğer iltihabı ve inatçı safra tıkanmalarında hızla ilerleyebilir.

    Gittikçe ağırlaşan karaciğer yetmezliği hastalığının belirtileri hafif karaciğer yetmezliğine benzemektedir. Aradaki fark belirtiler daha ağır seyreder. Kişideki halsizlik, yorgunluk, uyku hali daha belirgindir.

    Cilt üzerinde görülen ve hızla artan yıldız biçimindeki damar genişlemeleri belirginleşir.

    Safra tıkanıklığına bağlı olmayan gittikçe ağırlaşan karaciğer yetmezliğinde sarılık ve ya hafif derecede sarılık meydana gelebilir. Tansiyonda belirgin düşüşler, cinsel performans da düşüklükler, erkeklerde meme büyümeleri, kadında düzensizleşen adet görmeler hastalığın diğer belirtileridir.

    Ağır Karaciğer Yetmezliği

    Hastalığın ilerleyişi son derece hızlıdır. Mide ve yemek borusunda kanamalar, bağırsaklarda mayalanmalar görülür.

  • Kalp Krizi Geçirene Ne Yapılmalı

    Kalp Krizi Geçirene Ne Yapılmalı

    Kalp krizi geçirene ne yapılmalı, Kalk krizi durumunda yapılması gerekenler nelerdir. Yaz mevsiminin gelmesiyle birlikte kalp krizi vakarları artış gösterdi. Bu yazı dizimizde insanları bilinçlendirmek adına kalp krizi vakalarında neler yapılması gerektiğine dair bilgileri sizlerle paylaşacağız. Hayati önem arz eden bu bilgileri dikkate almanızda fayda var. Her an yakınlarınızda olan biri kalp krizi geçirebilir. Gelin kalp krizi geçirene neler yapılmalıymış bir göz atalım.

    Kalp Krizi Durumunda Yapılması Gerekenler

    – Oturmalı ya da uzanmalı.
    – Giysilerini gevşetmeli.
    – Paniğe kapılmaktan kaçınmalı.
    – Hemen bir sağlık kuruluşuna (tercihen 112 aracılığı ile) ulaşmalı.

    Kalp Krizi Geçiren Hastaya Şunları Yapmayın

    – Kriz geçiren hastaya sıvı vermeyin.
    – Hastayı telaşlandırmaktan kaçının.
    – Bilinci tamamen kapalı ve Aspirin alerjisi var ise Aspirin çiğnetmeyin.
    – Hareket ettirmeyin.
    – İlkyardım eğitimi almamışsanız, kalp masajı gibi müdahalelerden kaçının.
    – Tansiyonu düşük, göz kararması ve bayılma hissi olan hastalara dilaltı hapı vermeyin.

  • Aşkta Asla Affedilmeyecek Hatalar

    Aşkta Asla Affedilmeyecek Hatalar

    1- Şiddet: Size bir fiske bile vuranı asla ama asla affetmeyin. Affederseniz emin olun aynı şeyi hem de bu kez daha şiddetlisini yapacaktır.

    2 – Aldatmak: İşte affedilmeyecek bir hata daha. Aldatmışsa, size aşkı eskisi kadar güçlü değil demektir. Affetsenizbile emin olun bir kez daha aldatılacaksınız. Aldatana kesinlikle bir şans daha vermeyin.

    3- Büyük yalanlar: Hayatınızı etkileyebilecek yalanlardan söz ediyorum. Örneği evli olduğu halde “Evli değilim” demesi gibi. Bu tür bir yalan yakaladığınızda onu hemen postalayın.

    4- Umursamazlık: Yanınızda yokmuşsunuz gibi davranıyorsa, sizinle ilgili hiçbir şeyle ilgilenmiyorsa ondan uzak durun.

    5- Cimrilik: İşte kötü bir özellik daha. Paraya cimri olan aşkına da cimridir. Sizinle ilk tanıştığında para saçan sevgiliniz artık öyle değilse güle güle demenizin zamanı geldi.

    6- Aşağılamak: Sizi herkesin önünde küçük düşürüyorsa, onurunuzu kıracak hakaretlerde bulunuyorsa sakın affetmeyin. Affederseniz, söylediği her şeyi kabullenmiş olursunuz.

    7- Saygısızlık: Bir ilişkide sevgi kadar saygı da önemlidir. Kişiliğinize saygı göstermeyen insanla sakın ama sakın birlikte olmayın.

    8- Değiştirmeye çalışmak: Sizi ya olduğunuz gibi kabul etmeli ya da bu işe hiç başlamamalı. Başladıktan sonra değiştirmeye çalışıyorsa affedilmeyecek bir hata yapmış demektir.

    9- Kabalık: Hiç kimsenin bir başkasına kaba davranma hakkı yok. Kabalığı alışkanlık haline getirmiş kişiyi düzeltemezsiniz. Hemen ayrılın.

    10- Alkol ve uyuşturucu: İlişki başladıktan sonra sevgilinizin alkol ya da uyuşturucu bağımlısı olduğunu fark etmişseniz bir an önce onu terk edin.

  • Alkol cinselliği olumsuz yönde mi etkiliyor ?

    Alkol cinselliği olumsuz yönde mi etkiliyor ?

    Alkolün cinsellik üzerindeki etkileri zararları..

    Vücut üzerinde yarattığı tahribatlar ile birçok etkene neden olduğunu bildiğimiz alkol, cinsel sağlığıda direkt olarak etkileyerek, bu konuda sıkıntılı zamanlar geçirebilme anlamında zorluklar yaşatıyor.

    Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim Görevlisi Dr. Elçin Balcı, sigaranın nefes darlığı, kanser, kısırlık ve iktidarsızlığa neden olduğunu söyledi. Sigarayı bırakan kişilerde kalp krizi geçirme riskinin yüzde 50 azaldığına işaret eden Balcı, alkolün ise gırtlak, mide ve pankreas kanserine davetiye çıkardığını, sindirim sistemini olumsuz etkilediğini, erkeklerde cinsel organın sertleşmesini engellediğini ve kadınlarda adet düzensizliklerine neden olduğunu kaydetti.

    Uyuşturucunun tek dozda bile bağımlılık yapabileceğini belirten Dr. Balcı, “Merak ve arkadaş çevresi, uyuşturucu kullanımında etkili olmaktadır. Oysa ki akıl sağlığının en büyük düşmanı uyuşturucudur. Bunlara alışmamak ya da alışkanlıklardan kurtulmak için sportif faaliyetler ile bağlama, halkoyunları gibi sosyal faaliyetlere yönelmelisiniz. Bu konuda idareciler de çalışanlarına, öğrencilerine örnek olmalıdır” diye konuştu.

    Bir önceki yazımız olan Cinsel sorunlara yol açan etkenler başlıklı makalemizde cinsel sorunlar hakkında bilgiler verilmektedir.