Etiket: aldatma

  • Neden acı çektirene bağlanıyoruz

    Neden acı çektirene bağlanıyoruz

    Birini acı çeke çeke, sürüne sürüne, kendinizi hasta edercesine sevdiniz mi? Buna sevgi demek ne kadar doğru, sormadan edemiyoruz… Psikoloji bize tabii ki bu durumu da açıklıyor ve adına şöyle diyor: Travmatik bağlanma. Detaylar için, gelin hemen yazımıza geçelim.

    Damla DURAK

    Travmatik bağlanma (Traumatic Bonding), bir psikoloji terimi ve aslında hemen her gün çevremizde gördüğümüz, çok üzüldüğümüz durumları ifade ediyor. İflah olmaz, saplantılı, yıkıcı bir aşk durumundan bahsedebiliriz. Kişiyi azar azar tüketen, zehirli bir bağlılık türü… Üstelik kadın-erkek fark etmiyor, herkesi etkileyebiliyor. “Kocam her gün beni sebepsiz yere dövüyor ama onu seviyorum, bırakamam”, “Beni defalarca aldattı, her fırsatta aldatıyor da, ama onu bırakamıyorum, çok seviyorum”, “Beni hep aşağılayıp kovuyor, kaç kez sabaha karşı üçte tekmeleyerek sokağa attı, 15 kez terk ettim, ama her seferinde dayanamayıp geri döndüm. Onsuz yapamam.” Bu cümleleri okurkenokurken dahi tüyleriniz diken diken olabilir ancak ne yazık ki travmatik bağlanma yaşayan kişilerin hayatları bu seyirde ilerliyor. Uzm. Klinik Psikolog ve Hipnoz Uzmanı Mehmet Başkak bu durumu şöyle açıklıyor: “Sürekli şiddete, psikolojik baskıya, her türlü istismara maruz kaldığı halde halen bunlara ‘onu seviyorum’ diyerek katlanan her kadın travmatik bağlanma yaşıyor demektir. Aşk ilişkisi bağlamında ele aldığımızda bir taraf aşırı güçlü ve diğer taraf aşırı zayıf durumda kalıyor. İlla ki fiziksel şiddet yaşamak gerekmiyor, zaman zaman sıklaşan bir baskı altında olmak bile yeterli olabilir; ailesiyle görüşülmesinin yasaklanması, arkadaşlarıyla ilişkinin kısıtlanması gibi baskıcı tavırlar… Psikolojik şiddet, aşağılama, cinselliği reddetme, aldatma durumları da travmatik bağlanmanın travma yaratan ucunu oluşturabilir.” 33 yaşındaki okuyucumuz Dilara, eski sevgilisine saplantılı bir aşkla bağlıymış ve şimdi atlatmaya çalışıyor. Hiç kolay olmayan bu süreci, kendisinden dinledik.

    “BÖYLE AŞK OLMAZ OLSUN”
    “Aslında klasik bir hikaye; Alican’la altı sene önce bir arkadaşımızın doğum gününde tanıştık ve görür görmez birbirimizden etkilendik. Birkaç görüşme sonrası ilişkimiz başlamıştı. Alican aslında öyle herkesin görünce etkileneceği bir tip değildi ama onda beni daha ilk saniyeden çeken, tanımlayamadığım bir şeyler vardı. Hatta hayat görüşü olarak birbirimize zıt olduğumuz bile söylenebilirdi… Ama yanımda olmasından mutluydum işte! İlk 2-3 sene, ilişkimiz gayet sakin ve keyifliydi. Alican yapısı gereği biraz agresif bir adam; ben son derece uyumlu olduğum için alttan almalarımla ilişkiyi sürdürmeyi başardık. Sonuçta ortada gerçek bir sevgi söz konusu. Ancak sonrasında, bir anda, enteresan şekilde sorunlar yaşamaya ve kavga etmeye başlamıştık. Sebebi ise onun beni çılgına çeviren sosyal medya kullanımıydı. Durmadan, bıkmadan, usanmadan tanımadığından emin olduğum kadınları takip ediyor, onların fotoğraflarını beğeniyor, yorumlar yazıyordu. Onunla bunu en az 50 kere konuştum. Bu durumun beni rahatsız ettiğinden, mutsuz olduğumdan bahsettim. Ancak o kadar umurunda olmuyordu ki! Bana bağırıyor, reddediyor, karışamayacağımı, yaptığında yanlış bir şey olmadığını söylüyordu. Normal şartlarda siz olsanız ne yaparsınız, o adamı terk edersiniz, değil mi? Bense tam tersi o bana kötü davrandıkça, başka kadınlarla ilgilendikçe daha büyük bir hırs ve tutkuyla bağlanıyordum. Bana defalarca kez ‘mutlu değilsen ayrılalım’ dedi, yapamadım. Ondan vazgeçemiyordum.”

    “İŞİN İÇİNE ŞİDDET KARIŞTI”
    “Sormadan edemiyorum: Bir erkek, sevdiği kadın bu denli mutsuz oluyorken bile bile aynı alışkanlıklarına neden devam eder? Bunun cevabını halen bulamadım ne yazık ki. İlişkimiz, artık neredeyse her gün kavga ettiğimiz bir noktaya ulaşmıştı. Huzur yoktu, bence sevgi de kalmamıştı. Ama neden halen onun yanındaydım, neden dönüp arkamı gidemiyordum. Benim bu zayıf duruşum onu zaman içinde bir canavara dönüştürdü. Bana çok gaddar davranıyor, evden kovuyor, bulduğu her fırsatta aşağılıyordu. Tabii ben onu bırakmamaya devam ediyordum. Çok korkunç biliyorum ama işin içine şiddet karışmasına rağmen… Beni itip kakmaya da başlamıştı son zamanlarda. Durumun yanlışlığının farkındaydım, artık bir şeyler yapmalıydım ve bunun altından tek başıma kalkamayacağım çok açıktı. Derhal bir uzmana baş vurdum ve gerçekle ancak bu şekilde yüzleşebildim. Üst üste aldığım 13 seans terapi sonrası özgürlüğüme kavuştum ve şimdi yalnız ama çok daha mutlu bir kadınım.”

    Evet, Dilara’nın hikayesi bizi de fazlasıyla etkiledi. Sevginin olduğu yerde acı çekmek söz konusu olmamalı; durum böyleyse bir yanlışlık var demektir. Siz de benzer şeyler yaşıyorsanız, uzmanımızın yönlendirmelerine kulak verin.

    SORUNUN ÇÖZÜMÜ MÜMKÜN MÜ?
    Uzm. Klinik Psikolog ve Hipnoz Uzmanı Mehmet Başkak, söz konusu travmatik bağlanma olduğunda neler yapmamız gerektiğini bize şu şekilde açıklıyor: “Elbetteki psikoloji biliminin günümüzde ulaştığı kazanımlar ve birçok psikoterapi yöntemi ile travmatik ilişki yaşayan bir insanın, yaşadığı bu saplantılı yıkıcı ilişkiye karşı güç kazanması, bir dengeye oturtması mümkün. Bu kişiler, genellikle içerisinde dönüp durdukları şiddet-ilgi döngüsünün farkında değillerdir, kendi duygularını analiz edemezler. Bunun bir ilişki değil, tamamen ötekine endeksli yıkıcı bir bağımlılık olduğunun, birçok psikolojik terapi yöntemiyle fark edilmesi sağlanabiliyor. Öz yaşamı içerisinde, duygularını, sebepleriyle analiz edebilmesini ve tamir edebilmesini sağlayan terapötik süreçle kişi dengeli bir ilişkinin tarafı haline gelebilir. Travmatik bağlanmanın söz konusu olduğu aşk, hastalıklı bir aşktır. Kişi bilinçaltındaki şiddetli bir psikolojik ihtiyacı karşılamak dürtüsüyle yaşadığı sahte emniyet ve ilgi durumunu aşk zanneder… Aşk zannedilen bu işkenceyle örülü bir başkasına mahkum olma halinden kişiler elbette ki hipnoterapi ile de kurtulabilir. Kaygılar, güvensizlik ve yetersizlik, yalnız kalma korkuları hastalıklı bir sevgi ile kamufle olmuştur. Ve neticede bunlar birer duygudur; ne kadar güçlü olursa olsun olumsuz duyguları temizlemek iyi bir hipnoz ustasının ana hedefidir. Hipnoterapinin olağanüstü teknikleriyle kişilerin bilinçaltı düzeyde yaşadığı bu bağımlılığın sebepleri bulunabilir. Ve aşama aşama bebeklikten beri birikmiş zayıflık oluşturan duygular temizlenerek kişinin kendini adeta yeniden doğması ve bilinçaltı düzeyde sahip olduğu şahsiyetli ilişki potansiyeli hipnoterapi ile de açığa çıkartılabilir. Özetle kafanızdan da kalbinizden de atabilirsiniz. ”

    UZM. KLİNİK PSİKOLOG MEHMET BAŞKAK

    NEDEN ACI ÇEKTİRENE BAĞLANIYORUZ?
    “Bir düzeye kadar ‘kaçan kovalanır’ durumu makuldür ve ilişkiye adrenalin pompalayan, ilişkinin cilveli bir halidir. Özgüven duygusu yerinde olan, yaşam içerisinde sahip olduğu değeri hissedebilen, özsaygı sahibi insanlar şahsiyetlerine saldırı niteliği taşıyan ilişkiyi bir saniyede bitirir. Sürekli bizi üzüp, bizi sarsan bir insana gösterilen bağlılık ise ciddi bir zayıflığa sahip olduğumuzun işaretidir. Birinin sevme duygusunu, “ben sevilmeyi hak eden biriyim” şeklinde olgunlukla kabullenmekten çok; birinin bizi sevmesini bize yapılmış bir lütuf gibi hissediyorsak, bilinçaltı kişilik örgütlenmesinde böylesine bir yetersizlik alanı, boşluk söz konuysa sorunlu bir hastalıklı ilişki anlamındaki ‘kaçan kovalanır’ durumu ortaya çıkar. Yani partnerimizin bizi sevmesini sadece sevgiyle değil de yüksek bir minnet duygusuyla yaşıyorsak, ortaya bir bağlılıktan çok bağımlılık durumu çıkar ve o kaçtıkça biz kovalarız.”

    Kaynak: cosmopolitanturkiye.com/iliskiler

  • Testosteron aldatmaya bahane olabilir mi?

    Testosteron aldatmaya bahane olabilir mi?

    Erkeklerin aldatmasına sebep olarak hormonları gösterilir. Ancak testosteron aldatmada ne kadar sorumludur? Aile Sağlığı Araştırma Derneği Başkanı Prof. Dr. Halim Hattat hormonların etkisini açıkladı.

    Aldatmada hormonlar ne kadar sorumludur? 

    Aile Sağlığı Araştırma Derneği Başkanı Prof. Dr. Halim Hattat bu soruya şöyle cevap veriyor: “Cinsel arzuyu kontrol eden hormonların yanında aldatma duygusu kişinin sosyo-kültürel durumu, duygusal ve düşüncesel yapısı, karakterine de bağlı. Ancak son dönemde evlilik dışı yaşama olasılığı ve hormonların ilişkisini araştıran yeni bir çalışmaya göre aldatmayla hormon seviyelerinin ilgisi olduğu gösterildi.  Bu çalışmaya göre testis hacmi, total testosteron seviyeleri, penise giden kan akımı arttıkça erkeklerde aldatma olasılığı da artıyor.  Diğer faktörlere bakarsak eşiyle ilişki problemleri yaşayan,  ailede sorunları olan, eşi cinsel problem yaşayanlarda da bu olasılık sıklaşıyor.  İşinde stres yaşayan, genel olarak kendini mutsuz hissedenlerde de durum aynı.  Görüldüğü gibi aldatma hissini hormonlar kadar kişisel, ilişkiye ait diğer faktörler de etkiliyor.  Aile Sağlığı Araştırma Derneği olarak yaptığımız araştırmalarda cinsel sorunlar konusunda konuşmamanın da aldatma seviyelerini etkileyebileceğini görüyoruz.  Evliliklerinde cinsel sorun yaşayan çiftler cinsel sorunları hakkında birbirleriyle konuşmak yerine çözümü dışarıda, yeni ilişkilerde arayabiliyor.”

    “Uzun süreli ilişkilerde cinsel beraberlik sıklığının azalması normaldir.”

    Prof. Dr. Halim Hattat evliliğin cinsel isteği azaltmasının da bir kural olarak algılanmaması gerektiğini belirtiyor: “Uzun ilişkilerde spontan hislerde bir azalma görülebilir ancak her çift bunu yaşayacak diye bir sonuç yok. Burada önemli olan, cinsel isteğin duygusal, karşılıklı hisler, düşünceler kadar hormonlar, altta yatan organik nedenler, hastalıklar, kullanılan ilaçlar ve yaşam tarzı faktörlerinden de etkilendiğinin bilinmesi. Örneğin 40’lı yaşlardaki bir erkek doğal olarak oluşan testosteron düşüklüğüne bağlı cinsel istek azalması yaşayabiliyor; ya da bir kadın menopoz sürecindeki hormonal değişimlerle cinsel isteğini kaybedebiliyor. Bu sorunlara başka cinsel sorunlar da eklenebiliyor. Bu durumda spontanlık azalabiliyor.

    Günlük yaşam koşuşturması da önemli bir faktör. Birçok kişiye işe gitmek, trafikte kalmak, çocuklarıyla ve eviyle ilgilenmek için bir gün bile az geliyor. Bu durumda çiftler duygusal, entelektüel ve cinsel anlamda birbirinden uzaklaşabiliyor. Çiftler sorunlarını konuşmayınca spontan hisleri daha da azalıyor. Burada hem biyolojik faktörleri, hem de psikolojik ve sosyal faktörleri göz önünde bulundurmak gerekiyor.  Ancak kendiliğinden gelişen cinsellik ve cinsel ilişki sıklığı azalıyor ve bu size rahatsızlık veriyorsa, mutlaka eşinizle konuşmalısınız. Bu konuda uzmanların da tavsiyelerle size yardımcı olabileceğini unutmayın.  Uzun süreli ilişkilerde cinsel beraberlik sıklığının azalması normaldir. Genç çiftlerde bile cinsel ilişki sıklığı zamanla düşebiliyor.  Ancak tatminkar, doyurucu, kaliteli ve sevgi dolu bir beraberlik durumda cinsel ilişki sıklığı azalsa da cinsel ilişkiden alınan doyum değişiklik göstermez.  Önemli olan sizin tatminkar ve zevk dolu bir cinsellik yaşayıp yaşamadığınızdır. Eğer bu noktalarda bir problem yaşıyorsanız, bir uzmana başvurabilirsiniz.
    Kaynak: Milliyet.com.tr

  • Aldatmayla ilgili şaşırtan açıklama

    Aldatmayla ilgili şaşırtan açıklama

    Bilim adamları aldatmanın genetik olduğunu açıkladı. Aldatan babanın oğlu da aldatmaya meyilli oluyor. Aynı durum kadınlarda da geçerli .

    Avustralya Quennsland Üniversitesi’nden bilim adamlarının yaptığı araştırmaya göre kadınlar ne yaparsa yapsın genlerinde aldatma varsa bir şekilde partnerlerine sadakatsizlik ediyor. Bilim adamları kadınların %40’ının aldatmaya meyilli olduğunu ve bunun sorumlusunun genleri olduğunu açıkladı. Aldatmak, AVPRIA isimli bir gen değişiminden kaynaklanıyor.
    Araştırmanın sonuçlarına göre genetik yapı kadınların eşlerini ne sıklıkla aldatacağını gösteriyor. psikolog Brandon Zitsch, kadınlarda buna neden olan genin ilk kanıtlarını ortaya çıkardı.

    Yaşları 18-49 arasında değişen 7300 uzun süreli ilişki yaşayan ikiz incelendi. Özel testlerle kimlerin aldattığı kaydedildi. Sonuçlara göre kadınların %6.4 ve erkeklerin %9.8’i birlikte oldukları kişileri en az 1 kere aldatmış. Bazılarının ise birden çok sevgilisi olmuş.
    Bilim adamları konuyla ilgili daha fazla çalışma yapılması gerektiğini çünkü insan davranışlarının binlerce geni etkileyebileceğini belirtti. Daha önce de yapılan bazı araştırmalar aldatan anne-babaların çocuklarının aldatmaya daha meyilli olduğunu ortaya çıkarmıştı.

    Milliyet.com.tr

  • Erkeklerin aldattığını gösteren 12 işaret

    Erkeklerin aldattığını gösteren 12 işaret

    Eşinizle uzun bir süredir mutlu bir ilişki yaşıyordunuz ama son zamanlarda ilişkinizde yolunda gitmeyen bir şeylerin olduğunu düşünüyorsunuz.

    Belki de hayatta inanmak isteyeceğiniz son şey ama eşinizin sizi aldattığından şüpheleniyorsunuz. Peki, eşinizi yalan makinesine bağlamadan ya da özel bir dedektif tutmadan onun sizi aldatıp aldatmadığından nasıl emin olabilirsiniz?

    Uzman Klinik Psikolog ve Hipnoz Uzmanı Mehmet Başkak, bir erkeğin karısını aldattığını gösteren bariz işaretler olduğunu söylüyor. Psikolog Başkak, birçok kadının göz ardı ettiği 12 aldatılma işaretini yazdı.

    1. Gömleğinin yakasında ve giysilerinde ruj lekeleri, vücudunda cinsel birliktelik esnasında oluştuğunu düşündüğünüz bazı izler, saçında ya da giysilerinde başka bir kadının kokusu… Sabah başka iç çamaşırıyla gidip akşam başka iç çamaşırıyla dönenler. Özellikle de bütün bunlar bir kereden fazla oluyorsa…

    2. Dış görünüşüne kafayı takmış durumda mı? Belki daha iyi giyiniyor, belki birdenbire traş sonrası aşırı miktarda kolonya kullanıyor, belki aniden spor salonu aşkı depreşiyor ve ağırlık kaldırmaya başlıyor, aniden kullandığı parfüm değişiyor, kıyafet tarzı başkalaşıyorsa… Hiç adeti olmadığı zamanlarda eve gelip duş almaya başlaması ya da yatağa girmeden önce duş alması da başka bir ipucu. Bunu suçluluk duygusuyla yapıyor olabileceği gibi durum fark edilmesin, diğer kadının kokusu üstünden gitsin diye de yapıyor olabilir. Ayrıca diğer kadına ait herhangi bir izin kalmaması için de arabasını daha sık temizliyor olabilir.

    erkeklerin_aldatmasi

    3. Birdenbire eşinizin çalıştığı saatler artıyor, hatta bazen iş gereği seyahat etmek durumunda kalıyor ve bazen birkaç gün bazen de daha uzun süre geceleri sizden ayrı mı geçiriyor? Özellikle bu durum diğer durumlarla beraber meydana geldiğinde, eşinizin geceleri bir başkasıyla geçirdiğinin açık delilleri oluyor bunlar. Ayrıca eşinizin sizin bilginiz dışında günlük masraflarında ciddi bir artış oluyorsa (yeme içme, otel masrafları gibi)…

    4. İş yerindeki bir arkadaşına karşı birdenbire ilgisi artıyor, bu bekar bir kadın arkadaşı olabileceği gibi sizin kendi arkadaşlarınızdan biri bile olabilir. Önceden hiç olmadığı şekilde sürekli ondan bahsediyor ve ona hep yardımcı olmak istiyor. Hatta bu kadına çok fazla yardımcı oluyor. Bu durumda siz kendinizi adeta ezilmiş hissediyorsunuz.

    5. Yanınızda ama sizinle değil. Her ne kadar fiziki olarak yanınızda olsa da, eşiniz kendi dünyasında yaşıyor ve aslında gerçekten sizinle beraber değilse…

    6. Sizi artık gözü görmüyor. Belki kafanızın üzerine şapka niyetine bir çanta geçirseniz dahi eşiniz bunu bile fark etmeyecek durumdaysa… Gerçek manada sizin yanınızda olmak için ciddi çaba harcasa da, sizi gerçekten fark edemiyorsa…

    Erkeklerin aldattığını gösteren 12 işaret | 1

    7. Eşiniz sizi kıskanç ya da deli, paranoyak, aşırı kuşkucu vs olmakla suçluyor. Karşı saldırıya geçmek partnerlerine ihanet edenlerin en sık kullandığı silahtır. Sizi kendinizden şüphelenmeye sevk edecek belli bazı taktikleri vardır. Gerçekten genel olarak kıskanç biri değilseniz, o zaman iç sesinize güvenin.

    8. Eşiniz size sms mesajlarını ve mail hesaplarını gösteriyor. Aldatma konusunda uzmanlaşmış bir erkek mutlaka diğer kadın ya da kadınlarla görüşmek için sizin hiç görmediğiniz ayrı bir cep telefonu kullanacaktır. Bu durum e-mail hesapları için de geçerli. Sosyal medya mesajlarına gelince de, ahmak değilse ya da özellikle sizin durumu fark etmeniz için uğraşmıyorsa, eşiniz tabi ki sosyal medya hesaplarında sizi aldattığını ele verecek herhangi bir ipucu ya da kanıt paylaşmayacaktır.

    9. Birdenbire ortaya çıkan aşırı kibarlık. TV’de ne isterseniz onu seyretmenize izin veriyor, size hediyeler alıyor ve en çok beğendiğiniz restauranta yemeğe götürmek istiyor. Daha once sorun çıkardığı halde, sizi kendinize göre programlar yapmaya teşvik edip, arkadaşlarınızla buluşmalarınızı gezmenizi desteklemeye başlamışsa… Bu durum iki sebepten olabilir. Eşlerini aldatan erkeklerden bazıları diğer ilişkilerinden dolayı genel olarak hayatlarında daha mutlu olmaya başlarlar, bazıları da aldattığı için suçluluk duyar ve bu tür jestlerle bir nevi yaptığını telafi etmek ister.

    10. Belki de durum tam tersi ve eşiniz sürekli sizde kusur buluyor veya onu aldattığınızı düşünüyor. Bir ilişki cazibesini kaybettiği zaman, eşlerin birbirine çabuk sinirlenmesi çok kolaydır. Aldatan taraf bazen aldattığıyla kalmaz ve şöyle düşünür; “ben onu fark ettirmeden aldatabiliyorsam, o da belki aynı şekilde beni aldatıyordur.”

    erkekler_aldatir

    11. İş arkadaşlarından, arkadaşlardan ve aile üyelerinden gelen uyarılar ve imalar da önemli… Muhtemelen bu insanlar sizin iyiliğinizi istiyor ve sizin bilmediğiniz bir şeyleri biliyorlar.

    12. İç sesiniz eşinizin sizi aldattığını adeta haykırıyor. Belki iç sesinizin söylediğini temellendirecek bir delil bulamıyorsunuz ama bu iç sesinizin söylediği şeyin her zaman gerçek olmadığı anlamına gelmez. Yaptığı sadece belki de bin tane küçük ipucundan yola çıkarak size gerçeği söylemek.
    Bütün bu maddelerden sadece bir ya da ikisi tek başına bir şey ifade etmeyebilir elbette. Fakat maddelerden en az yarısını gözlemliyorsanız aldatmanın ciddi işaretlerini de elde etmişsiniz demektir.

    Kaynak: cosmopolitanturkiye.com

  • Duygusal Ve Cinsel Aldatma Nedir ?

    Duygusal Ve Cinsel Aldatma Nedir ?

    Aldatma denilince genellikle ilk olarak aklımıza ilişki dışında olan üçüncü bir şahıs ile yaşanan cinsel birliktelik aklımıza gelir.

    Peki sadece cinsel bir birliktelik yaşayıncamı aldatmış oluyoruz?

    Eşimiz veya partnerimiz dışında karşı cinse hoşlanma,sevgi,arzu gibi duygular beslenilirse aldatmış olunur mu???

    Peki,çiftler için duygusal aldatma mı yoksa cinsel aldatma mı daha yaralayıcı?

    Araştırmalara göre, aldatmaların 2/3’ü hem duygusal hem de cinsel aldatmadan oluştuğunu belirtmektedirler.

    Bireyin devam eden bir ilişkisi varken bir başkasıyla duygusal bir yakınlık yaşaması, bir başkasına âşık olması, bir başkasıyla özel bir paylaşımda bulunması duygusal aldatma; yine romantik bir ilişki yaşarken bir başkasıyla cinsel ilişkiye girmesi ise cinsel aldatma olarak tanımlanmaktadır. Daha önce yapılan araştırmalarda, erkeklerde cinsellik odaklı aldatma daha fazla olmakla birlikte, kadınlarda duygusal ve cinsellik odaklı aldatma daha fazla olduğunu ifade etmektedirler.

    Birçok çalışmalar, toplumsal cinsiyetin bireylerin evlilik dışı ilişkiler için yaptıkları nedensel yüklemelerdeki etkisini incelemiştir. Bu çalışmalara göre, erkekler ilişkilerini daha çok cinsel, kadınlar ise duygusal olarak betimlemektedir. Aynı zamanda, erkekler arasında cinsel birlikteliğin daha fazla olduğu bulunmuştur ve daha fazla erkek evlilik dışı cinsel birliktelik yaşadığını belirtmiştir. Kadınlarda ise duygusal birliktelik daha yüksek bulunmuştur. Evlilik dışı ilişki yaşamış katılımcılar arasında erkekler kadınlara göre daha az bağlanma yaşadıklarını ya da hiç duygusal bağlanma yaşamadıklarını belirtmişlerdir.
    Toplumuzda kadınlar evlilik dışı ilişkilere sunulabilecek cinsel birliktelik ile değil, aşkla ilgili olmasını daha kabul edilebilir gördüklerini belirtirler. Genellikle erkekler aşkı ve cinsel birlikteliği birbirinden ayırırlar, fakat kadınlar çoğu zaman aşkın ve cinselliğin birlikte yürüdüğüne inandıkları gözlemlenebiliyor. Eşinin cinsel bir ilişki içinde olduğunu anlayan bir kadın, otomatik olarak eşinin artık kendisine değil de başka birine âşık olduğu düşüncesine kapılmaktadır. Çünkü aşk, evlilik dışı bir ilişki yaşamak için kendilerinin kullanacağı bir gerekçedir. Erkekler ise, eşinin başka biriyle duygusal yakınlık içinde olduğunu anladığında, bu ilişkinin cinsel bir yanı olmadığına inanmakta zorlanmaktadır. Bu, kadınlardaki aşk atfı gibi, erkeklerdeki cinsellik atfı da kendi eğilimlerinden kaynaklanmaktadır.

    2004 yılında yapılmış “yakın ilişkilerde kıskançlık” adlı araştırmada kadınların duygusal, erkeklerin ise cinsel aldatılma karşısında daha çok kıskançlık duyduğu sonucuna varılmıştır. Erkekler, kadınların cinselliğe duygusal yakınlık yüklediklerinin fark ettiklerinde, cinsel aldatılma durumunda daha çok kıskançlık duyabilmekte, kadınlar da erkeklerin cinselliği genelde heyecan ve fiziksel rahatlamayla ilişkilendirdikleri için cinsel aldatılmadan çok duygusal aldatılma durumunda kıskançlık duymaktadırlar.

    Erkeklerin eşlerinin kendilerini cinsel olarak aldattıklarından şüphelenmeleri ya da evlilik dışı ilişkinin varlığından haberdar olmaları bile, malesef bazen aile içi şiddet ve cinsel zorlamaya neden olmaktadır.

    Heteroseksüel üniversite öğrencileri arasında yapılan çeşitli çalışmalarla da, erkeklerin cinsel aldatmaya, kadınların ise duygusal aldatmaya daha sert tepki verecekleri hipotezi kanıtlanmıştır.

    Günümüzde cinsel aldatma, birçok toplum için toplumsal bir sorun haline gelmiştir. Bu sorun önceki tarih dönemlerinin hiç birinde modern dünyadaki kadar yaygın olmamıştır.

    Özetle,kadınların duygusal yoksunluktan dolayı sadakatsizlik yaşarken, erkeklerin cinsel istek sebebiyle aldattıkalrını genel olarak söyleyebiliriz.

    Kaynak: Kantarcı ,2009; Polat, 2006; Goetz ve Shackelford, 2009; Yeniçeri ve Kökdemir, 2004; Çavuşoğlu, 2011).

    Uzm. Psk. Damla KANKAYA tarafından yazılmıştır.

  • Aldatıldığınızı Anlamanın 20 Yolu

    Aldatıldığınızı Anlamanın 20 Yolu

    Birlikte olduğunuz sevgiliniz ya da bir hayatı paylaştığınızı sandığınız eşiniz sizi aldatıyor mu? İşte aldatıldığınızı anlamanın 20 yolu.

    Birlikte olduğunuz sevgiliniz ya da bir hayatı paylaştığınızı sandığınız eşiniz sizi aldatıyor mu? Peki, bunu nasıl anlayacaksınız?

    Aldatıldığınızı Anlamanın 20 Yolu
    Aldatıldığınızı Anlamanın 20 Yolu

    İşte aldatıldığınızı anlamanın 20 yolu

    1. Gündelik hayatındaki alışkanlıklarını değiştirir ya da yeni hobiler edinir.

    2. Alışkanlığı olmadığı halde sık sık hediyeler alır.

    3. Olur olmaz nedenlerden kavga çıkarabilir.

    4. Bahaneler yaratarak sizinle daha az konuşmaya ve daha az vakit geçirmeye başlar.

    5. Sık sık kabuslar geçirir ve tanımadığınız kişilerin ismini sayıklar.

    6. Sinema ve müzik gibi alanlarda zevkleri değişebilir.

    7. Kendisine daha çok vakit ayırır ve daha fazla bakımlı olmaya başlar.

    8. Sizi başkalarıyla kıyaslar.

    9. Sizin artık kendisiyle ilgili sorular sormanıza tahammülü kalmaz. “neredesin?” sorusu onu bir anda sinirlendirmeye yeterli olur.

    10. Kendisiyle ilgili hiçbir eleştiriyi kabul etmez.

    11. Bilgisayarına ve telefonuna şifre koymaya başlar.

    Aldatıldığınızı Anlamanın 20 Yolu

    12. ”Seni seviyorum” demeyi bırakır.

    13. Yaptığınız sürprizler karşısında mutlu olmaz. Bu içindeki suçluluk duygusundan kaynaklanır.

    14. Eve geç gelmeye başlar. Evdeki sorumluluklarını eskisi gibi yerine getirmemeye başlar.

    15. Nasıl göründüğünüzle artık daha az ilgilenir. Saçınız ya da kıyafetlerinizle ilgili yorum yapmaz.

    16. Telefonunda arama listesi ve mesaj kutusunu sürekli boş tutmak gibi önlemler alabilir.

    17. Arkadaşlarıyla her zamankinden daha fazla vakit geçirmeye başlar.

    18. Sabah uyandığında kimin yanında olduğunu anlamak için bir süre etrafına bakar.

    19. Evlilik, ev alma gibi gelecek hakkındaki planları konuşmamaya başlar.

    20. Aranıza yatak odanızda da mesafe koyar ve bunun için bahaneler sıralar.

    Bir derdim var Forum sayfamıza bekleriz!

  • Aldatılmamak için ne yapmalı?

    Aldatılmamak için ne yapmalı?

    Aldatılmamak için ne yapmalı? Üç kişilik bir ilişki olarak bilinen aldatma veya aldatılma korkusu, şüphesiz yakın ilişkilerde tarafların en büyük kabusu olmaya devam ediyor. Bu kadar çok kaygı veren bir durum da ister istemez bu olgu hakkında kulaktan kulağa yayılan mitlere ve efsanelere neden oluyor.

    Romanlara, filmlere, dizilere konu olan aldatma, kadın-erkek ilişkisinin başlangıcı kadar eski bir kavram… Aldatmayı işleyen filmlerin, kitapların büyük ilgi görmesi, bu konunun hayatın ne kadar içinde olduğunun da göstergesi…

    İçerik olarak oldukça kapsamlı olan aldatma, çiftlere ve bireylere göre farklı şekillerde değerlendirilebiliyor. Aldatma, Kişinin var olan bir ilişki durumunda başka biriyle cinsel ilişkiye girmesi cinsel aldatma, başkasıyla duygusal yakınlık kurmaya başlaması ya da başkasına aşık olması ise duygusal aldatma olarak tanımlanıyor. Araştırmalar erkeklerin cinsel aldatmayı, kadınların ise duygusal aldatmayı seçtiğini gösteriyor.

    ALDATMA BİR TRAFİK KAZASINA BENZİYOR…

    Aldatma bir trafik kazasına benziyor. Bu kazanın oluşmasının altında yatan bir hikâye mutlaka var… Bu hikâyede aldatan kadar aldatılanın da payı var… Önemli olan bu kaza yapıldıktan sonra aldatanın da, aldatılanın da bu kazayla ilgili kişisel sorumluluklarını gözden geçirmesi ve “Neden aldattım?” veya “Neden aldatıldım?” sorularını kendilerine sorması… Her iki taraf da bu kazada kendine düşen payın muhasebesini yapmalı, daha çok bu konuya odaklanmalı… Aldatma ilişkilerde çok sık görülen bir olgu… Çünkü ilişkilerin doğasında her zaman yasak ve kışkırtıcı olgular var ve bunlar bazen çiftlere çok çekici gelebiliyor. Hatırlayın, insanların cennetten kovulması yasak elma yüzünden oldu… Tanrı insanlara her şeyi vermiş ama “Elmayı yeme” demiş. İnsanoğlu da cenneti elinin tersiyle itmiş ve bir elma için cennetten kovulmayı göze almış. İnsanın doğası ve ruhu böyle… Aldatma da böyle bir olgu…

    Aldatılmamak için
    Aldatılmamak için

    GEÇMİŞİN TEKRARLANMA ZORLANTISI

    Aldatma ve aldatılma, çoğu zaman kişilerin ailelerinden gelen bir aktarım olgusunu taşıyor. Eğer kişinin babası aldattıysa, annesi aldattıysa o kişi de aldatabiliyor. Eğer ailede dayıda, teyzede veya yakın akrabalardan birinde bir aldatma hikâyesi varsa o kişinin hayatında da aldatma olabiliyor, buna nesiller arası aktarım adı veriliyor. Aldatanların ve aldatılanların ailelerinde böyle bir hikâye çoğu zaman karşımıza çıkıyor. Bu duruma “Geçmişin tekrarlanma zorlantısı” adı veriliyor. Yani aldatanın da, aldatılanın da içinde büyüdüğü aile ilişkilerinde veya geçmişinde “tema olarak” aldatma olgusunun olduğu bilinen bir gerçek…

    ALDATMA BAKICIDAN BAŞLIYOR…

    Bakıcıların varlığı, çocukların aklına diğer kadın kavramını sokuyor. Annenin dışında ikinci bir kadın fikriyle yetişen kişiler, sosyal ve cinsel ihtiyaçlarını karşılayabilmek için aldatmaya meyilli olabiliyor. Ayrıca annenin yokluğunu ileriki yaşlarda, uyuşturucu, seks, alkol ve para bağımlılığı şeklinde karşımıza çıkabiliyor.

    BORDERLİNE VE NARSİSİSTİK KİŞİLERİN ALDATMA OLASILIĞI ÇOK DAHA YÜKSEK

    Bilinenin aksine, evlilik terapistleri, aldatmaya doğru veya yanlış, ahlaklı veya ahlaksız diye bakmıyor.Bu olguya üzerinde düşünülmesi gereken ve ders alınması zorunlu bir hikâye olarak bakıyor. Çünkü karı-koca arasında yaşanan ilişki aldatmayı meydana getirebiliyor. Kadın anne olduktan sonra kocasını ihmal edebiliyor. Erkek, eşinin doğumundan sonra onu “kutsal anne” gibi görüp cinselliği başka biriyle yaşamayı tercih edebiliyor. Çocuklukta yaşanan ihmal edilme veya aşırı derecede işgal edilme, çok fazla miktarda iddete maruz kalma, karı-koca ilişkilerinde aldatmayı meydana getirebiliyor. Özellikle borderline ve narsisistik kişiliklerin aldatma olasılığı çok daha yüksek olabiliyor. Çünkü yakınlaşma ve ayrışma problemi olan bu kişiler, bilinçdışı olarak, aldatarak diğer kişiyle aralarında güvenli, duygusal bir mesafe yaratmaya ihtiyaç duyabiliyorlar. Aldatmak, yakınlaşma korkusunu ya da yutulma, boğulma veya terk edilme korkularını kişinin kontrol altına almasının bir yolu olabiliyor. Kişi aldatarak bir seviyede partneri ile arasındaki mesafeyi ayarlamaya çalışabiliyor. Buna bir nevi balans ayarı da deniyor.

    ALDATILMA SONRASI ZOR BİR SÜREÇ…

    Aldatılan kişi ilişkisini veya evliliğini bitireceği gibi devam da ettirebiliyor. Her aldatma boşanmayla bitmiyor. Unutmayın ki aldatılma ve sonrasında yaşanan sorunlar çözülebilen durumlar olarak biliniyor. Aldatmalar travma etkisi yaratsa da, bazen aldatma olayından sonra evliliklerin daha sağlıklı yürümeye başladığı, bağlılık duygusunun arttığı, sorunların bu tip bir travmadan sonra netleşip çözüm için ortak hareket edildiği yeni bir süreç başlayabiliyor. Bu dönemde aldatılan kişi, bazen utanç, bazen öfke, bazen de intikam ve aşağılanma duygusuna kapılabiliyor ve zamanla kimliğini kaybedebiliyor. Özel bir insan olduğuna dair inancı azalabiliyor ve kendine olan saygısını da yitirebiliyor. Ayrıca dünyanın güvenilmez bir yer olduğunu düşünmeye başlayabiliyor. Tehlikeli olan da bu… Çünkü sevdikleri ve hayatı paylaştıkları partner aldatırsa, bu dünyada kime ve nasıl güvenebileceklerini şaşırmaları da doğal…

    ALDATILMAMAK İÇİN NE YAPMALI?

    Çift ilişkisinde suçlama, yoğun eleştiri, hataların sürekli vurgulanması kişinin kendisini ilişkide dışlanmış hissetmesine neden olabiliyor. Bu da aldatma için riskli bir ortamı hazırlıyor. Ancak ilişki içerisinde koşulsuzca sevgisini verebilen ve alabilen, ihtiyaçları karşılanan, bakımlı olan, bedensel temizliğe önem veren, birbirine zaman ayıran, ilişkide güven duygusunu yaşatan ve yaşayan, açık iletişim içerisinde olan, farklılıklara saygı gösteren bir çift olunduğunda aldatılma ihtimali azalıyor. İlişkide bazı özelliklerin olması aldatılma ihtimalinizi düşürüyor, ancak hiçbir formül bu ihtimali sıfırlayamıyor. Çünkü aldatmanın yalnızca üçte birlik kısmı çift ilişkisinin dinamiklerinden kaynaklanıyor. Geri kalan faktörler ise daha çok bireysel ve nesiller arası nedenlerle yaşanıyor.

    ALDATILMAK YOLUN SONU DEĞİL!

    Aldatılanda öfke, yas süreci, üzüntü, sıkıntı, uykusuzluk, onur ve gurur yaralanması, tedirginlik, özgüven sarsılması ve depresyon dönemi başlıyor. Bu nedenle bu dönemde bir evlilik terapistine başvurulması gerekiyor. Çünkü kurulu bir düzeni yıkmak zor ve aldatılan kişinin partneriyle bir araya gelerek sadece karşı taraftan değil kendisinden kaynaklanan sorunları çözmek için de adım atması önem taşıyor. Eşin sadakatsizliğinde evliliği hemen bitirmek yerine, Eşim beni sevmediği için mi yoksa insani bir zaaftan dolayı mı aldattı? sorusuna bir evlilik terapistinin nezaretinde yanıt aramak ve kar-zarar analizi yapmak doğru bir yol gibi görünüyor. Çünkü sevgiyi, güveni ve saygıyı artırıcı çözümler bulmak o kadar da zor değil… Evlilik terapisi sürecini yaşayan çiftler evliliklerini yeniden yapılandırabiliyor ve tekrar eski mutlu günlerine dönebiliyor.

    Uzm. Psk. Dan. Cem KEÇE

  • Aldatıldıysanız suçu kendinizde aramayın

    Aldatıldıysanız suçu kendinizde aramayın

    Ömrünüzü adadığınız, bir yastığa baş koyup, birlikte yaşlanma hayalleri kurduğunuz partnerinizin sizi aldattığını hissetseniz ya da bir adım ileri gidip, öğrendiğinizi düşünsenize! İnsan psikolojisinde büyük bir yıkıma yol açan bu duruma, günümüzde çok sık rastlanıyor. Neden aldatıyoruz? Suç kimde? Ailelerin bunda etkisi var mı? Sosyal medya aldatmaya zemin hazırlıyor mu? Tarihi, evliliklerin geçmişi kadar eski olan aldatma konusunda sorularımızı Psikoloji Elika Danışmanlık Merkezi’nden Çift ve Aile Terapisti Meryem Gül Eren yanıtladı.

    BİR KİŞİ EŞİNİ/PARTNERİNİ NEDEN ALDATIR?
    Aldatmayı tek bir nedene bağlamak mümkün değil. Genelde insanlar aldatmayı ilişkideki partnerin yetersizliğine bağlama eğilimindedir. Buna çok inanılıyor. Aldatılan kişi “Benim neyim eksik, bende neyi bulamadı, ben neyi karşılayamadım” gibi düşüncelere kapılıyor. Oysa aldatmanın ne eksiklik, ne yetersizlik, ne değersizlik, ne de güzel ya da çirkin olmakla doğrudan bir ilişkisi yok. Bu konuda çok fazla değişken var. Örneğin aldatan tarafın kişilik özellikleri önemli bir etken. İlişkide her şey yerli yerindeyken, kaliteli bir ilişki varken ve ihtiyaçlar karşılanırken de kişinin içsel dinamiklerle baş etme tarzı gereği aldatma eylemi gerçekleşebiliyor.
    Diğer bir etken de ilişkideki bakılma, sevilme, korunma, önemli hissetme, duygusal, fiziksel ve düşünsel ihtiyaçlar ile birtakım özlemlerin ön plana çıkması. Özlemler, ihtiyaçlar karşılanmadığında, eksiklik olduğunda da aldatma eylemi ortaya çıkıyor. Söz gelimi eşler arasında kaliteli bir iletişim yoksa birbirlerini anlayıp, ihtiyaçlarını karşılayamıyorlarsa bu durumda bir kopma ortaya çıkıyor. İnternetin ve sosyal medyanın sık kullanımı da bu boşluğu doldurmaya hizmet ediyor. Arkadaşlık siteleri, facebook, twitter gibi mecralar anında bir talep yaratıyor ve kişiler bunu tatmine yönelebiliyor.
    ALDATAN KİŞİ, ALDATILAN EŞE GERİ DÖNÜYOR
    Yapılan araştırmalar, aldatma vakalarında aldatılan kişiyle sonradan evlenme oranlarının çok düşük olduğunu gösteriyor. Var olan ilişkide bir düzen, sosyal statü oluyor. Özellikle de erkeğin ihtiyaçları karşılanıyor. Erkek aldatma olayı ortaya çıktığında bunları kaybetmeyle karşı karşıya kalıyor. Onu heyecanlandıran, kaygılandıran da bu duygu. Basit bir gönül macerası için tüm bunları kaybetmeye değmeyeceğini düşünüyor.
    Aldatma genç yaşlarda yaşanılırsa bununla baş etmek kolayken, ileri yaşlarda daha zor oluyor. Çünkü yeni bir ilişki kurmak, kendine partner yaratmak için zaman azalıyor.

    EN ÇOK ERKEKLER ALDATIYOR DEMEK DOĞRU MU? YOKSA BU DA TOPLUMSAL BİR ÖNYARGI MI?
    Hayır, burada geleneksel rollerimiz çok önemli. Toplumsal cinsiyet rolü erkeğe aldatma rolünü, hakkını veriyor. Hatta erkekler arasında “Sen hiç aldatmadın mı? Bir çiçekle yaz-kış geçer mi?” şeklinde konuşmalar da geçiyor. Erkek aldatmaları yaygın. Özellikle muhafazakar, geleneksel yapıdaki, otoriter, hiyerarşinin hakim olduğu ailelerde bu durum yadırganmıyor da. Kadınlar tarafından da kabul ediliyor. Kuma, imam nikahlı eş ya da başka bir ev açma şeklindeki ilişkilere göz yumulabiliyor.
    KADINLAR/ERKEKLER NEDEN ALDATIYOR? BUNUN TEMELİNDE NE YATIYOR?
    Kadın aldatmasına toplumsal hoşgörü yok. Bu tür durumlarda evliliğin yeniden toparlanması, iyileştirilmesi çok da mümkün olmuyor. O noktada hem yasalar hem de Türkiye’de erkek egemen toplumun baskın olmasından kaynaklı olarak ek baskılar devreye giriyor. Kadın aldatmalarında psikoterapistlerin şöyle bir görüşü var, kadınların yüzde 25’i aldatıyor ama onlar bunu çok daha gizli yapıyor. Çünkü kadın bu durumu en yakın arkadaşıyla paylaştığında dahi dışlanıyor, reddediliyor, toplumsal önyargılara maruz kalıyor. Kadının eşini aldatması arkadaşları, yakın çevresi açısından da bir tehdit oluşturuyor. Dolayısıyla kadınlar elbirliği ile aldatan kadını dışlama eğilimine giriyor. Ancak aldatma denilince yalnızca cinsellik düşünülmemeli. Bunun içinde fiziksel, cinsel, duygusal, düşünsel boyut da var. Erkeklere gelirsek, yaklaşık yüzde 50’si aldatıyor diyebiliriz. Duygusal, düşünsel yakınlıkları da katarsanız bu oran yüzde 70’e kadar çıkabiliyor. Erkek aldatmalarının tek bir sebebi yok. Evlilikte her şey yolunda giderken bazen macera, heyecan arayabiliyorlar. Ya da antisosyal, narsistik, borderline kişilik özelliklerine sahip olup, dürtüsel kontrolü sağlayamamak, arayış içinde olmak ve bunu ilişkide tatmin edememek, bir maceraya sürüklenmek, kendilik değerini yükseltmek isteyebiliyorlar. O noktada “erkek olma” (erkek adam yapar) olgusu, arkadaşlarının aldatıyor olması ve “Senin neyin eksik?” şeklindeki zorlamalar da birer faktör olabiliyor.

    GEÇMİŞ DENEYİMLER BUNDA ETKİLİ Mİ?
    Eğer erkeğin/kadının yetiştiği köken ailede aldatma olgusu varsa, ki genelde bizim gördüğümüz kuşakları takip eden bir aldatma olgusu var, örneğin baba anneyi aldatmışsa aynı şey çocuklarda da görülebiliyor. Sonraki kuşakta da bu devam edebiliyor. Tabii sadece bununla sınırlamamak gerekiyor. Bildiğiniz gibi hem kadınların hem de erkeklerin yaşam döngüsünde önemli bazı değişimler yaşadıkları süreçler var. Kadınlar menopoza, erkekler de andropoza girdiği dönemde yeni bir ilişki arayışına girilebiliyor. Bu daha çok erkeklerde görülüyor. Çünkü o dönemde yaşlanmaya bağlı bedensel, hormonal ve cinsel güçteki değişiklikler erkeği kaygılandırabiliyor. Gücünü kaybetme kaygısıyla yeniden bir ilişkiye yönelebiliyor. Özellikle uzun süreli evliliklerde bir de bakıyorsunuz ki erkek kendine çok genç bir partner bulmuş.

    BU TÜR İLİŞKİLERE DAİR GENELLEMELER VAR MI?
    Elbette, örneğin iş ortamı! Ancak unutulmaması gerekiyor ki kişiler “ben eşimi aldatayım, onu sevmiyorum, bir başkası olsun” diyerek başlamıyor ilişkilerine. Düşünün çalışma arkadaşlarınızla yaklaşık sekiz saat aynı ortamı paylaşıyorsunuz. İş arkadaşlarınızı eşinizden daha çok görüyor, daha çok şey paylaşıyor, birtakım sıkıntılara aynı anda maruz kalıyor, sevinçleri paylaşıyor, adeta dert ortağı oluyorsunuz. O kişi her an yanı başınızda, yemekte de, çay-kahve içerken de birliktesiniz… Bu ilişki orada bir duygudaşlık, arkadaşlık, dostluk olarak başlıyor. İlk zamanlar değil ama bir süre sonra iki taraf da duygusal bağ geliştirdiklerini fark ediyor. Kadın danışanlarımın çoğu iş yerindeki arkadaşına ilgi duyduğunu, bunu bir tehlike olarak gördüğünü söyleyerek geliyor. Kadınlar çoğu zaman fiziki aldatma boyutuna gelmeden, bu fikri, isteği fark ettiğinde dahi bize başvurabiliyor. Çünkü bir de bakıyorlar ki iş yerindeki adamı ya da kadını daha çok özlüyor, pazartesileri işe hevesle gidiyorlar. Eğer mevcut ilişkide duygusal, cinsel, iletişimsel eksiklikler de varsa iş yerindeki bu yakınlaşmalar çabucak üçüncü kişi ilişkisine yani aldatmaya dönüyor.

    ALDATMA ANLAŞILABİLİR Mİ?
    İlişkiler iki kişiliktir ve adanmışlık vardır, bu nedenle üçüncü kişiyi kabul etmez. Bu bağlılığa bir başkası girdiğinde, otomatik olarak duygusal, zihinsel bir uzaklaşma ortaya çıkıyor. Aslında bu noktada bir kişi değil, sır devreye giriyor. Çünkü eşten gizli, saklı bir şeyler oluyor. Bu, erkeklerde çoğu zaman suçluluk duygusunu ortaya çıkarıyor. Kimi zaman, bu duyguyla kendilerine eziyet edip, pişmanlık yaşıyorlar ama diğer kadından da vazgeçemiyorlar. Bunu telafi etmek için de eşleriyle olan ilişkilerine daha çok özen göstermeye başlıyorlar. Ama öte yandan bunu hakkı olarak görenler de var. Özellikle ataerkil ve hiyerarşik ailelere mensup erkekler eşlerini suçluyor. Eve geç gelme, maddi katkıyı azaltma, agresiflik, suçlama gibi davranışlar ortaya çıkıyor.

    Erkekler aldatmaya dair daha çok ipucu verebiliyor. Bunlar her zamankinden farklı kaygı, pişmanlık, agresiflik, sinirlilik, çabuk heyecanlanma benzeri davranışlar olabiliyor. Öz bakımına, kilosuna dikkat ediyor, sigarayı bırakmaya çalışıyor, farklı kıyafetler alıyor, banyoda ya da ayna karşısında geçirdiği zaman artıyor. Genelde çok tipik olsa da çift telefon kullanımı başlıyor çünkü hayatlar ikiye bölünüyor. Kadınlar bunu daha rahat gizleyebiliyor. Erkekler duygularını kamufle etme konusunda başarısız kalıyor. Özel dedektifler de bunu söylüyor. Çünkü kadınlar daha seçici oluyor. Önce duygusal yakınlaşma, sonrasında cinsellik devreye giriyor. Dolayısıyla duygusal bağlanma evresinde, dedektifler aldatmayı ispatlamakta zorlanabiliyor.

    ALDATAN EŞ NASIL HATALAR YAPIYOR?
    Erkek aldatması telefon parolası, bilgisayar şifresi, sınırlara yönelik hassasiyet, bireyselliğe verilen önemin artması gibi işaretlerle kendini gösterebiliyor. En önemlisi de duygusal bir mesafe ortaya çıkıyor, cinsellikte azalma oluyor. Diğer kişiyle yaşanan cinsellik, eşle olanı etkiliyor. Eşi tatile, şehir dışına gönderip evden uzaklaştırma artıyor. Kadınlar bunu fark ediyor. Ama kadın aldatmasında bunun anlaşılması daha zor. Çünkü eşini aldattığının ortaya çıkması halinde kadının hayatına yönelik bir tehdit de var. Böyle durumlarda erkeğin cinayete dair argümanı “sadakatsizlik” oluyor. Bu durum mahkemede ispatlamasına dahi gerek duyulmadan hafifletici hüküm sayılıyor. Kadın boşanmak isterse ilk sorulan soru “Başka biri mi var?” oluyor. Çünkü erkek bunun asla kendinden ya da ilişkideki bir eksiklikten kaynaklanabileceğini düşünmüyor, gönül bağının kopmuş olabileceğini kabul etmek istemiyor.

    Günümüzde insanlar aldatmaların internet ve sosyal medyanın varlığı, kadınların geniş hak ve özgürlüklere sahip olması nedeniyle daha çok görüldüğünü düşünüyor. Oysa aldatma insanlık tarihinden bu yana var. Evlilik kurumunun başlamasıyla birlikte aldatma da başladı. Sadece günümüzde daha yaygın, açıktan ve görülebiliyor. Oysa Osmanlı’da da, Selçuklular’da da vardı…

    ALDATMANIN ÖĞRENİLMESİ İLİŞKİYİ NASIL ETKİLİYOR?
    Kaos yaratıyor. Çünkü ilişki güven, inanç, samimiyet, içtenlik üzerine kuruluyor. Aldatmanın ortaya çıkmasıyla birlikte ilk anda şok yaşanıyor. Kişinin iç dünyası sarsılıyor, referans kaynakları kayboluyor. Neye, kime inanacağını bilemiyor. Yaşadığı güven kaybı öyle bir savrulmaya neden oluyor ki hem kendisine, hem insanlara hem de hayata dair güveni sarsılıyor. Güven kaybı ölüm acısını andırıyor. Bu travma ruhsal dünyada ciddi bir kırılma yaratıyor. Neye güveneceğini bilememek! Güvendiğiniz, aldatmayacağını düşündüğünüz adam ya da kadın size yalan söyleyip, ihanet ediyor. Yani o adanmışlığa, bağlılığa karşı geliyor. Boşluk duygusu! Ölümler de geride bir boşluk duygusu yaratıyor.

    SONRASINDA GÜVEN İLİŞKİSİ YENİDEN SAĞLANABİLİYOR MU?
    Elbette! Genelde insanlar aldatmaların evliliği bitireceğini düşünüyor ama aslında bu buzdağının görünen yüzü. Biz terapide o görünen yüze bakmıyoruz. Çifti birbirine bağlayan dinamiklere, ilişkinin güçlü ve zayıf yanlarına, çiftin ilişkiyi onarabilme gücü ve arzusuna yoğunlaşıyoruz. Başlangıçta güvenmek zor olsa da, çiftler bebek adımlarıyla yeniden ve bu kez daha sağlam biçimde birbirlerine yeniden güvenmeyi öğrenebiliyor. Bu süreç bir çift terapisti eşliğinde, her şeyin konuşulabildiği bir ortamda yaşanarak aşılabiliyor.

    TEK GECELİK YA DA UZUN SÜRELİ İLİŞKİLER ARASINDA FARK VAR MI?
    Yok ama dünya çapında da kabul gören bir kanıya göre aldatmaların en zararsız olanı özellikle hayat kadınlarıyla yaşanan tek gecelik ilişkiler. Bunun istisnası eşcinsel ilişkiler. Bu durum çok yaralayıcı oluyor. Evliliği yıkan boyuta gidebiliyor ve onarılması çok zor. Örneğin bir erkeğin başka bir erkekle birlikte olması eş için kabul edilemiyor. Tek gecelik ilişkiler ise genelde affediliyor. Kadınların özelinde konuşmak gerekirse onların affedemediği duygusal bağlanmanın olduğu, uzun süreli ilişkiler. Bu durum eşler için çok yıkıcı. Gelecekte birlikte yaşlanma fikrinin kaybolmasına yol açıyor. Kadın yalnızlık, dışlanmışlık, terk edilmişlik duygularını hissediyor. Uzun soluklu olmayan, kaçamak biçimindeki aldatmalar sonucu çiftler terapiye geldiğinde gözlemlediğim ise aldatmadan iyileşmeye daha kolay geçilebildiği. Hatta aldatma öncesi ilişkiden daha tatminkar, sağlam ve keyifli bir ilişki kurulabiliyor. Sağladığımız güvenlik ortamında aldatma sorunundan onları uzaklaştırıyor ve “Sizi bu noktaya ne getirdi?” sorusunun cevabını arıyoruz. Bu durumda ilişkiler daha iyiye gidebiliyor.
    SÜREKLİ TETİKTE OLMAK İLİŞKİDEKİ SAMİMİYETİ ETKİLEMIYOR MU?
    Bu ilk zamanlarda görülüyor. Eğer birlikte devam etmeye karar verilirse ilk günlerde ilişkiyi yeniden inşa etmek için iki tarafın da ciddi olarak zaman harcaması, birbirine vakit tanıması gerekiyor. O süreçte birbirilerine karşı anlayış, sabır, açıklık, samimiyet ve hoşgörüye çok fazla ihtiyaç duyuluyor. Güven ve inancı yeniden inşa edebilmek için her iki tarafın da emek harcaması gerekiyor. İlişkiyi onarmak için doğru, açık ve dürüst davranmayı, doğru iletişimi öğrenmek zorunda kalıyorlar. Sonrasında ilişki yeniden oturmaya başlıyor. Terapistin uygun müdahaleleri ve yaratılan güvenli ortamla çiftler kendilerini gözden geçirip, ilişkileri için sorumluluk almaya başlıyor. Terapi odasında yaşananlar bir yandan da değişim ve dönüşüm için çifte fırsat sunabiliyor. Bu süreçteki yeni yaşantılar ve deneyimler sonucu, yeniden başlama ve devam etme arzusu harekete geçebiliyor.

    BİR KEZ ALDATAN BUNU TEKRARLAR MI?
    Geleneksel, dini öğelerin ağır bastığı ailelerde ya da kadının çalışmadığı durumlarda erkek aldatması örtbas ediliyor. Yaşanılan sadakatsizlik geniş aileye açıklanıyor, onlar devreye giriyor, erkek uyarılıyor ve olayın üstü kapatılıyor. Aldatmaya neden olan sebep ele alınmadığı için de bu davranış tekrarlanabiliyor. Benim ve meslektaşlarımın ortak kanısı bu yönde oluyor. Çünkü orada soruna yönelik bir çalışma yapılmıyor.

  • Aldatan Erkeğin En Önemli 4 Belirtisi

    Aldatan Erkeğin En Önemli 4 Belirtisi

    Aldatılmak özellikle kadınlar için çok rencide edici bir durumdur. Kadın kendi kendini sorgulamaya başlar, iyi bir eş iyi bir anne olmaya bu kadar gayret gösterirken bende ne eksik gördü ki başkalarına gidiyor...Aldatan erkek için 4 belirti makalemizde eşini aldatan erkekte görülen değişimlere yer verdik.

    Aldatma belirtilerinin en önemlisi artık sizle fiziksel beraberlik yaşamak istememesidir,
    başka kadın veya kadınlarda tatmin olmuş, enerjisini onlara harcamış olduğundan sizinle olmak istemeyecektir.

    erkeklerin_aldatma_belirtileri (1)Erkekler ilişkilerin ilk evresinde giyimlerine kuşamlarına, görünüşlerine çok dikkat ederler. Eşiniz yeni saç stilleri deniyorsa, aynada uzun saatler geçiriyorsa, sıktığı parfümün kokusu öbür odadan duyuluyorsa, bunlar iyi sinyaller değil!

     

    erkeklerin_aldatma_belirtileri (4)Bilgisayarında ve telefonunda geçmişe ait bir şey bırakmıyorsa, çalan telefonunu sizin açmanızdan tedirginse, adamda sürekli bir gizem hali mevcutsa kadınlar dikkat! eşiniz bir haltlar çeviriyor olabilir!

     

    erkeklerin_aldatma_belirtileri (3)Eve geç gelmeler, hatta bazı günler hiç gelmemeler başladıysa, sebebini sorduğunuzda verdiği cevaplar hep kaçamaksa, hem fiziken hem ruhen sizden uzaklaştığını hissediyorsanız maalesef bunlar kötü belirtiler!

    YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan yorum yazıları veya haberlerin tüm hakları Kadınlar Kulübü’ne aittir. Kaynak gösterilse dahi hiçbiri özel izin alınmadan kullanılamaz. Bu haber veya yazılar sadece Kadınlar Kulübü tarafından sağlanan RSS verileri kullanılarak alıntılanabilir.

  • Aldatan Kadın Nasıl Anlaşılır?

    Aldatan Kadın Nasıl Anlaşılır?

    Aldatmak ve aldatılmak maalesef günümüzde sıklıkla karşılaştığımız gayri ahlaki davranışlardandır. Bugünkü makalemizde aldatan kadın nasıl anlaşılır? konumuza yer verdik.

    Aldatan Kadın Nasıl Anlaşılır?
    Aldatan Kadın Nasıl Anlaşılır?

    Görüntüsünde, imajında inanılmaz derece değişimler görünür.
    Pantalonu üzerinden çıkarmayan, bakımsız, kendini salmış kadın gider yerine görüntüsüne özen gösteren, elinde daim aynayla dolaşmaya başlayan biri gelir.

    Kocasının veya sevdiği kişinin aramalarına, telefonlarına cevap vermemeler başlar,
    uzun süre ona ulaşamazsınız. Sık sık telefonu evde unutmaya başlar.

    Artık her hareketinizin, her sözünüzün onu rahatsız etmeye başlaması,
    varlığınıza dahi tahammül edemediğini davranışlarınıza yansıtması.

    kadının aldattığını anlamanın yolları
    kadının aldattığını anlamanın yolları

    Size artık boş gözlerle bakmaya başlar, seven ve hayran dolu gözlerin
    yerini ilgisiz dolu bakışlar alır

    Sizinle daha az vakit geçirmeye başlar bunun nedeni hem artık
    sizi görmenin içinden gelmemesi hem de daha az vakit geçirerek daha az açık vereceğini düşünmesi

    İlişkiden kaçması, sizinle yatmamak için sürekli bir bahane bulması,

    Diyete girmesi, estetik operasyonlara heves etmesi.

    aldatan_kadin_nasil_anlasilir (3)

    Yaşadığı duygusal gel gitlerden sinirlerinin bozulması
    Her an herşeye parlayabilen bir kadına dönüşmesi

    Suçluluk, vicdan azabı duygusuyla size çok iyi davranmaya başlaması,
    o agresif, kaprisli kadının gidip melek gibi bir kadının gelmesi

    İlişkinizin geleceği hakkında mesela çocuk sahibi olma, ev sahibi olma gibi
    konuları hiç açmaz, açılmasını da istemez, çünkü artık gelecek planlarında siz yoksunuzdur.

    YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan yorum yazıları veya haberlerin tüm hakları Kadınlar Kulübü’ne aittir. Kaynak gösterilse dahi hiçbiri özel izin alınmadan kullanılamaz. Bu haber veya yazılar sadece Kadınlar Kulübü tarafından sağlanan RSS verileri kullanılarak alıntılanabilir.