Etiket: aile içi şiddet

  • Tepki Sizsiniz ! Kadına Yönelik Şiddet !

    Tepki Sizsiniz ! Kadına Yönelik Şiddet !

    Şiddet

    -Türkiye’de son 7 yılda öldürülen kadın sayısı yüzde 1400 arttı.
    -2002 yılında kayıtlara geçen ölüm sayısı 66 iken bu sayı 2007 yılında 1077 oldu.
    -Çalışan kadınların %40.7’si, çalışmayanların %46.9’u eşinden fiziksel şiddet görüyor.
    -kadınların %67.4’ü eşi tarafından sözlü şiddete maruz kalıyor.
    -Sadece 2012 Ağustos ayında 16 kadın öldürüldü, 18’i tecavüze uğradı, 11’i cinsel istismara uğradı.
    -İçişleri Bakanlığının verilerine göre 2011’de yaşanan 95 bin 743 vakada 98 kadın öldü.
    -Her 10 kadından 1’i gebeliğinde sürekli dayak yiyor.
    -Her dört kadından biri fiziksel şiddet görüyor.

    Adı kağıtlara geçmeyen, geçtiği halde sokaklarda kendisini deliler gibi seven(!) adam tarafından öldürülen, şikayetçi olamayan kadınları unutmamak gerek.

    Cinsel Saldırı/ Taciz

    -Tecavüz ve tacizde son beş yılda %30 artış var.
    -2006 yılında 582, 2007’de 473, 2008’de 557, 2009’da 624 cinsel taciz kayıtlara geçmiştir.
    -2005-2010 yılları arasında 100 binin üstünde kadın cinsel saldırıya uğramıştır. Bu kadınların %40’ı hiç şikayetçi olmamıştır.
    -Yapılan araştırmalara göre son bir yılda cinsel istismara uğrayan çocuk sayısı 7000’in üzerinde. %85’i kız, %15’i erkek. 8-11 yaşındaki çocuklar daha fazla tacize uğruyor. Şimdi kanınızı donduracak rakamlar geliyor. Tacizcilerin %57’si ne yazık ki çocukların babaları, %4’ü ağabey, %13’ü yakın akraba, %26’sı ikinci dereceden akraba.
    – 24 bin cinsel saldırının %70’i çocuklara yönelik.
    2009’da 13 bin 812
    1010’da 17 bin 241
    2011’de 18 bin 334 olay kayıtlara geçmiştir.
    – 7 bin 610 sanık 15 yaşın altındaki çocuğa tecavüz, 4 bin 903 sanık çocuğa cinsel istismar, 1759 sanık reşit olmayanla cinsel ilişki suçundan yargılanıyor.
    -Geçen yıl 18 bini aşkın cinsel saldırı davası açıldı. Aileler genellikle olayı örtmek istiyor.
    -Son on yılda cinsel istismara uğrayan çocuk sayısı 250 bin.

    Z.K, B.Ç, N.Ç, Ö,C… bu kısaltmaların açılımı; yıkılan hayaller, acıyan bedenler, utanan aileler, bedenlerden büyük bedeller…

    Kadın bu ülkede tecavüzün hem suçlusu hem mağdurudur.
    “O saatte orada işi neymiş?”
    “O eve neden gitmiş?”
    “O eteği giymeseymiş.”
    “Sesli gülmeseymiş.”
    “Topuklu ayakkabı giyilir mi hiç?”
    “Kesin kaşınmıştır, zaten hafif bir kadın.”
    “Başına geleceği bilmeliydi.”
    .
    .
    .
    .
    Bunları sizi bunaltacak kadar çoğaltabilirim. Unutmayalım ki tecavüz ve taciz için tahrik unsuruna ihtiyaç yoktur. Daha dün bir ördeğe tecavüz edildi bu ülkede. “O da yürürken poposunu sallamasaymış.” mı diyelim? Ördekler, köpekler, bebekler, çocuklar, kadınlar… Sapıklığa kılıf bulanların, tecavüzü adi suç olarak görenlerin, onlara kucak açıp yüreklendirenlerin önümüze sürdüğü bahaneler asla kabul edilemez.

    Kadına Yönelik Şiddete Hayır’ konulu ‘Sheddeath’ başlıklı sergiye 50’ye yakın ünlü kadın destek verdi.

     

    Tepki Sizsiniz!

  • Şiddet gören kadınların yapması gerekenler

    Şiddet gören kadınların yapması gerekenler

    Evde şiddet gören kadın, eğer şiddet gördüğünü ispat etmek zorunda kalacaksa nüfus kağıdını, kendisi ile ilgili bilgileri, bir kap çamaşırı ve çocukların nüfus cüzdanını dışarıda kocasının bilmediği bir yerde saklaması iyi olur. Ayrıca evin içerisinde kesici delici aletlerin bulunduğu yerde bulunmamalı ve kendisine şiddet uygulandığında susup oturmalı, utanmamalı, çünkü şiddet uygulayanın utanması gereken bir durum bu. Avaz avaz bağırıp kendisine şiddet uygulandığını herkese haberdar etmelidir ki gerekirse tanıklık yapabilsinler onun için. Ayrıca evde şiddete maruz kalan bir kadın, şiddeti hiçbir şekilde maruz görmemeli. Yani “bir tokattan bir şey olmaz” şeklinde düşünmemeli. O bir tokan ondan sonraki dönemlerde artabilir.

    Eşinden şiddet gören bayanlar polise başvurmalıdır. Poliste şiddet gördüğünü anlatıp, tutanak tutturup tutturduğu tutanağın bir kopyasını mutlaka almalıdır. Veya savcılığa başvurabilir. Savcılık şiddeti uygulayan kişinin ifadesine başvuracaktır. Kanunen bunları yapabilir veya bir kadın kuruluşuna giderek kadın kuruluşu ona yol gösterir. Herhangi bir hükümet tabibinden rapor alınmalıdır ve o aldığı raporu mutlaka saklanmalıdır. Mahkemede kanıt istenebilir. Kanıt olarak onu sunması çok doğru olur. Kişinin şiddet gördüğüne şahit olan bireyler var ise bunlarda mahkemede oldukça önemli rol oynar.

    İlgili Konular ;

    – Evde şiddet gören kadın ne gibi önlemler alabilir?
    – Evde şiddet gördüğümü nasıl kanıtlayabilirim?
    – Eşimden şiddet görüyorum, nereye başvurabilirim?
    – Kocam beni dövüyor, ne yapabilirim?
    – Komşum şiddet görüyor, ben şikayetçi olabilir miyim?

  • Projenin Adı : Kadınlık Sanatı, Trabzon Şehir Tiyatrosu

    Projenin Adı :KADINLIK SANATI

    Projenin Amacı: Bu proje eğitim düzeyleri düşük, sosyal yaşamdan uzak, dezavantajlı ya da fırsat eşitsizliği nedeniyle tiyatroyla hiç karşılaşmamış ve karşılaşma ihtimali olmayan ailelere tiyatro aracılığı ile ulaşmayı, kadına yüklenen toplumsal rollere, cinsiyet eşitsizliğinin sadece kadınların değil, toplumun yaşam koşullarını zorlaştırdığı konusunda farkındalık yaratmayı amaçlamaktadır.

    trabzon_sehir_tiyatrosu

    DIŞ SES

    Oyunda biri ev kadını diğeri iş kadını iki kadın onlara çocukluklarından beri “öğretilenlerin içinde” yaşarken, bir gün uyandıklarında yaşadıkları yerin bir kabin olduğunu fark ederler. Dışardan gelen ses onları yargılar ve sonsuza kadar buraya hapseder. Çıkış yolları arayan kadınlar, önce yalnız olmadıklarını, sonra da aslında kendilerini, kabini ve yargılayan sesi sorgularlar.

    Erkek egemen toplumunun kurguları ve kalıplarından kurtulmanın, ezberleri bozmanın, kabinden çıkmanın bir yolu var mıdır?

    trabzon_sehir_tiyatrosu_2

    Trabzon Şehir Tiyatrosunun Birleşmiş Milletler ortak programı kapsamında Sabancı Vakfı Hibe Programı tarafından desteklenen Tek Sanatsal Projesi olan “Kadınlık Sanatı” adlı projemiz tüm hızıyla devam ediyor. “Dış Ses” adlı oyunun sergilenmesi, Film gösterimi ve kadınlarla atölye çalışmalarını kapsayan proje şimdiye kadar Çayırbağı, Dernekpazarı, Yenicuma, Yeşiltepe ve Akoluk pilot bölgelerinde gerçekleştirilmiş ve olumlu geri dönüşler alınmıştır.

    kadinlik_sanati_tstYazar : Zeynep KAÇAR
    Yöneten ve proje danışmanı : Dilek GÜVEN

    Oyuncular ve proje ekibi :
    Nuray Yeşilaraz, Serap Berber, Özkan Yıldırım, Adnan Akyüz, Ali Kemal Durmuş

    Avukat : Işıl Demir Güner

    Sosyal Hizmet Uzmanı : Asuman Çebi

    Aldığımız seyirci tepkileri bizi hem şaşırtıyor hem de bu projeye olan inancımızı perçinliyor. Böyle projeler daha çok olmalı, çünkü toplumumuz okuma, düşünme ve irdeleme tembeli.
    Nuray YEŞİLARAZ

    Belki iğne ile kuyu kazıyoruz. Ama köylerde ya da ücra mahallelerde kadınların (ya da tüm izleyenlerin) tepkilerini görünce tiyatro ve sanatın empati kurma ve etkileme gücünün bir kez daha farkına varıyoruz.
    Özkan YILDIRIM

    Yine kadınların içinden doğacak bir aydınlanma serüveni için dere tepe gidiyoruz. Vardığımız yerlerde kah ineğini sağmadan gelen teyzeler, kah odun taşımadan gelen kız çocukları, kah tarlasından bahçesinden çıkan kadınlar, hepsi ile oyunun sonunda bir araya geliyoruz, sahnede izledikleri kadınları kendilerine o kadar benzetiyorlar o kadar yakın buluyorlar ki her oyunun sonunda sarılıp, öpüşüyoruz. Belki de yıllardır içlerine hapsedilen kendi seslerini, kendi hikayelerini dile getirmemizin sevinciyle bakıyorlar gözlerimize, bunu duyumsamak her şeye değiyor doğrusu . . .
    Serap BERBER

    Dış sesi Zeynep Kaçar niye yazdı, bu oyunu neden emek verip sahneye taşıdık.

    Sahneden söylenen her söz, anlatımın, gösterinin çeşidi ne olursa olsun, ister komedi, dram, trajedi vs. havaya üflenen bir nefes değildir, o söz yaşadığı toplumdan, dünyadan, konjünktürden bağımsız olamaz, hem ona dairdir, hem de tartışmaya, konuşmaya açılır. Derdi olanın derdi konuşulur tabi, tartışılır, ortada dert yoksa söz de sadece çalar oynatır. Benim derdim var, Zeynep Kaçar’ın derdi var, bu oyunu seçen Trabzon Şehir Tiyatrosunun derdi var.

    Birleşmiş Milletler tarafından yapılan bir araştırmaya göre,dünyadaki işlerin % 66’sı kadınlar tarafından görülüyor. Buna karşın kadınlar dünyadaki toplam gelirin ancak %10’una sahipler. Dünyadaki mal varlığının ise %1’ine sahipler. Başka bir deyişle dünyadaki işlerin %34’ü erkekler tarafından görülüyor ama erkekler dünyada ve toplam mal varlığının %99’una sahipler.

    Dünyadaki kadınların %47’si ilk cinsel ilişkilerini zor kullanılarak yaşıyor. Halen en az 54 ülkede kadınlara yönelik ayrımcı yasalar bulunuyor. Dünyadaki her üç kadından biri dayak yiyor, zorla seks yapmaya zorlanıyor.

    Türkiye’den rakamlar ve istatistiklerse şöyle, (Başbakanlık Kadının Statüsü ve Sorunları Genel Müdürlüğü İstatistikleri) Aile içi şiddetin %87’si kadınlara karşı isleniyor. Bu oran gecekondu semtlerinde %97’ye çıkıyor. Kadınların %20’si okur yazar değil, %40’ı evlenecekleri kişiye kendileri karar veremiyor, eğitim gören 100 kadından sadece 2 tanesi yüksek öğretim görüyor, kadınların iş gücüne katılım oranı %27. 850 kaymakamlığın 17 tanesi kadın, 550 milletvekilinin 24 ü, belediye başkanlarının ise binde 5i. Rakamlar insanı acıtıyor.

    Kadının toplum içindeki yeri, toplumun düzenini belirleyen ekonomik-üretim ilişkileri, kültürel-inançsal yapılanmalarından bağımsız değildir. Bütün etmenleri bir bütün içinde tek tek ele alıp düşününce ve erkek veya kadın sunulan öğretileri-dayatmaları sorgulayınca başlar aslında yolculuk. Dış ses’ de biri ev kadını, diğeri iş kadını iki kadın, onlara çocukluklarından beri yüklenen “öğretilerin” içinde, günlük rutinlerini yaşarlarken, bir gün farklı bir boyutta uyanırlar. İkisi de kabinlerin içindedir. Dışardan gelen bir ses onları yargılar ve sonsuza kadar buraya hapseder. Şaşkınlık ve panik halinde çıkış yolları arayan kadınlar, önce yalnız olmadıklarını, sonra da aslında kendilerini, kabini ve yargılayan sesi sorgularlar. Aslında zaten hep kabinlerin, kutuların içinde yaşadıklarının farkına varırlar. Bize dayatılan kurgular ve kalıplardan kurtulmanın, ezberleri bozmanın, kabinden çıkmanın bir yolu var mıdır? Oyunun sonunda kadınlar birbirine sorarlar çıkış var mıdır, “becerebilir miyiz” diye. Hep beraber becermek, bize sunulan kutuları, kabinleri itelemek, sorgulamak, aslında çok da basit olan çıkış yolunu birlikte bulmak umuduyla…

    DİLEK GÜVEN
    YÖNETMEN