Etiket: ağrı

  • Omuz ağrısı nasıl tedavi edilir?

    Omuz ağrısı nasıl tedavi edilir?

    Omuz ağrıları, bel, boyun ve diz ağrılarından sonra vücutta en sık rastlanan eklem ağrısıdır. Peki omuz ağrısı nasıl tedavi edilir? Ağrıdan korunmak için nelere dikkat edilmelidir?

    Orta yaşlı olan her 5 kişiden mutlaka birinde omuz ağrısı vardır. Yaşın ilerlemesi ve yıpranmanın artması omuz ağrısı sıklığını arttırmaktadır. Hafif ağrıdan günlük yaşamı altüst edecek kadar şiddette omuz ağrıları olabilir. Anadolu Sağlık Merkezi’nden Ortopedi ve Travmatoloji Uzman Hekimi , omuz ağrıları ile ilgili soruları yanıtladı.

    Omuz ağrısına yol açan çok sayıda neden söz konusudur. Bunların bir kısmı omuz eklemine ait bir sorundan kaynaklanır. Bazıları ise bir başka bölgeden yansır veya başka bir hastalığın belirtileri arasında bulunur.

    Omuz ağrıları içerisinde % 60 oranla en fazla rastlanan neden döndürücü kılıfla ilgili hastalıklardır. Gerek omuzun kendi sorunlarından, gerekse omuz dışı nedenlerle oluşan omuz ağrıları sonucu hasta omzunu uzun süre hareketsiz bırakırsa “donmuş omuz” dediğimiz omuz hareketlerinin tamama yakın kısıtlandığı ağır tablo çıkabilir.

    Omuz ağrıları için tedavi yöntemleri

    İlaç tedavisi: Ağrı kesiciler, enflamasyon giderici romatizmal ilaçlar, adele gevşeticiler ağızdan, fitil olarak, kalçadan enjeksiyonla veya pomad tarzında dışarıdan sürülerek kullanılır.

    Omuz için yapılan enjeksiyonlar: Lokal enjeksiyon olarak kortizon ve kıkırdak yenileyiciler ve lokal anestezikler kullanılır. Bu enjeksiyonlar eklem içine, tendon veya kesecikler içine yapılabilir.

    Fizik tedavi: Fizik tedavi yöntemlerinden hangisinin tercih edileceği hastalığın evrelerine göre değişiklik gösterebilir. Akut evrede ağrı kesici akımlar ve soğuk uygulamalar tercih edilirken sonraki dönemlerde derin bölgelere etki edebilen “derin ısıtıcı” olarak isimlendirilen uygulamalar ön plandadır. Ayrıca omuz eklemini hareketlendirmek amacıyla bazı rehabilitasyon araçları da kullanılabilir. Bunlar omuz çarkı, tırmanma merdiveni, makaralı kaldıraç gibi rehabilitasyon araçlarıdır. Derin ısıtıcılar ise kısa dalga diyatermi veya radar, ultrason gibi uygulamaları içerir.

    Omuz ağrısı çekenlerde ameliyatsız tedavi seçenekleri tükendiğinde omuz için cerrahi girişimler gündeme gelir. Ameliyat yöntemine karar verilirken hastanın durumu, yaşı, hastalığın evresi gibi faktörlere bakılır

    Omuz ağrılarından korunmak için şunlara dikkat!
    Ağır paket ve yükler taşıyarak omuzunuzu zorlamayın,
    Araç kullanırken pencereyi açmayın
    Uzun süre kollarınızı yukarıda tutmamıza yol açan çamaşır asma, perde asma, yüksek raflardan cisimler indirme gibi hareketlerden mümkün olduğunca kaçının,
    Çocuklarınızın okul sıralarında doğru oturmasına dikkat edin ve ağır okul çantaları taşımasına izin vermeyin,
    Düzenli omuz egzersizleri yapın, (Yoga ve yüzme faydalı sporlardır)
    Omuz ağrısı kolayca müzminleşebileceği için erkenden doktora başvurun.

  • Yüksek topuk beli zorluyor

    Yüksek topuk beli zorluyor

    Yüksek topuklar bele binen yükü artırarak omurgada şekil bozukluklarına yol açabiliyor.

    Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ayhan Bilgici, yüksek topukların üzerinde durmak için gövdenin geriye doğru atıldığını, bu durumun bele binen yükü artırarak bel ağrılarına ve omurgada şekil bozukluklarına yol açabildiğini söyledi.

    Bilgici, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ayakların, vücudun ağırlığını taşıyan organlar olması nedeniyle ayakkabı seçiminin önemli olduğunu belirtti.

    Vücut ve ayak yapınıza uygun ayakkabıyı alın

    İnsanların pahalı ve iyi marka ayakkabı giydiğinde sıkıntı yaşamayacağı yanılgısına düştüklerini anlatan Bilgici, “En pahalı, en iyi marka ayakkabıyı almak en iyisini aldığımız anlamına gelmiyor, vücut ve ayak yapımıza uygun ayakkabıyı almak gerekiyor. ‘En pahalı spor ayakkabısını aldım ama ağrılarım arttı’ gibi şikayetlerle sıkça karşılaşıyoruz. Burada önemli olan en pahalı ayakkabıyı değil sizin ayak yapınıza en uygun ayakkabıyı giymenizdir” dedi.

    Yüksek topuklu ayakkabıların kullananları zorladığını ifade eden Bilgici, “Yüksek topukların üzerinde durmak için ister istemez gövdenizi geriye doğru atıyorsunuz. Bu durum, bele binen yükü artırarak bel ağrılarına ve omurgada şekil bozukluklarına yol açabiliyor” diye konuştu.

    Ayakkabının ön kısmı biraz yuvarlak ve geniş olmalı

    Yürürken, merdiven çıkıp inerken ayağa binen yükün vücut ağırlığının beş-on katına kadar çıkabildiğine dikkati çeken Bilgici, şunları kaydetti:

    “Bütün bu yükü ayak taşımak zorundadır. Bu nedenle destek noktaları ve ayak konforu önemlidir. Yeri normal kavrayabilmemiz ve dengeli yürüyebilmemiz için var olan ayak eğriliklerimizi ayakkabımızın desteklemesini istiyoruz. Ayakkabınız iç kısımdaki çukurluğu desteklemeli, parmaklara aşırı yük bindirmemeli. Ucu gittikçe daralan ayakkabılar olması, ayağın doğal yapısına ve ergonomisine aykırı bir durumdur. Ayakkabının ön kısmı biraz yuvarlak ve geniş olmalıdır.”

    Prof. Dr. Bilgici, ayağın eğriliklerini ve çukurlarını destekleyen ayakkabılar giyilmesi gerektiğini vurgulayarak, “İyi bir ayakkabı, yere bastığınızda vücut ağırlığınızı ikiyle üçle çarpıp geri çevirmeyen ayakkabıdır. İyi ayakkabı vücut ağırlığını emerek yere geçirecektir.Topuğunda hava yastıkları olan, ayağın iç eğriliklerini, parmakları destekleyen ayakkabılar istiyoruz” ifadelerini kullandı.

  • Meme silikonuyla ilgili yazılmış en samimi yazı

    Meme silikonuyla ilgili yazılmış en samimi yazı

    Meme büyütme,  burun estetiği nden sonra en çok talep gören estetik ameliyatların başında geliyor.

     Kimlere yapılır.

    Adı üstünde meme protezi, olmayan bir organın yerine koyulur. Memesi gerçekten küçük olanlara yapılır. Biraz daha büyük olsun, dekoltem daha güzel olsun diyenler bence bu işi biraz basite alıyorlar. %1-2 komplikasyon ihtimalini alacak kadar ciddi estetik sıkıntınız olmalı.

    Ağrır mı?

    Kas altı teknikte 2-3 gün kendi yemeğinizi kendiniz yiyemeyebilirsiniz. Kollarınızı kaldırdığınızda ağrıdan ağlayabilirsiniz. Subfasyal ve kas üstü tekniklerde, ağrı daha az olur ama 4-5 gün sanki üstümde birisi oturuyor şeklinde bir basınç hissedersiniz. 

    Değer mi?

    Gerçekten küçük göğüsleriniz varsa, kadınların ne kadar özgüvenlerinin eksik oluyor. Ameliyattan sonraki ilk gün, herkes pişman olur. Sonra iyi ki oldum dersiniz. Biraz daha büyük olsun diye ameliyat isteyenlere ben ŞIMARIK muamelesi yapıyorum, 5 dakika sonra sandalyemden kalkıp, sizin zaten harika göğüsleriniz var iltifatlarıyla misafirimizi yolcu ediyorum…

    Damla mı yuvarlak mı?

    Normal bir kadın memesi, ayakta damla, yatınca yuvarlak olur. Hatta yatınca yanlara yayılır. Memenin, bu değişken şeklini tam olarak yapan silikon yok ne yazık ki. Hastalarımın genelde ayakta nasıl görüneceğini, kıyafetlerden dekoltenin nasıl olacağını daha çok önemsiyorlar. Sizin ihtiyacınız önemli

    Damla döner diyorlar?

    Çok zor. Altında dokuya yapışan çıkıntıları var. Nadiren döner. Kas altı yapılacaksa silikonun şekli yuvarlak da olsa damla görünüyor.

    Kas altımı, kas üstümü iyi?

    Birisi diğerinden daha iyi değil. Kas altı silikonu daha iyi örtüyor kenarları belli olmuyor, dekolte daha iyi oluyor. Ama çok ağrılı ve kol hareketleri ile meme hareket edebiliyor. Kas üstünde ise silikon daha belli olabiliyor, ağrısı daha az, kol hareketleri ile meme oynamaz. Cevabı siz verin hangisi iyi ? Ama bir kaç önemli nokta. Profesyonel sporcu iseniz kas altı yapılmaz. Doku kalınlığınız çok iyiyse kas altına gerek yok. Çok zayıfsanız, kaburgalarınız bile sayılıyorsa, kas altı tek seçeneğiniz olabilir.

    Meme Silikonu doğal olur mu?

    Kesinlikle doğal olmaz. Bir kadın,18 yaşında değilse, göğüsler yatınca tüm formunu kaybeder. Silikonlar yatınca da dik duruyor. Bu iyimi kötümü yine siz karar verin. Silikonlu meme, normal bir memeden beklenmeyecek kadar formunu korur.

    Meme başı, meme altı, ? Hangi kesi daha iyi?

    Yine en iyisi şudur diye cevap yok. Silikon protez için bir yerden 4-5 cm bir kesik yapılıyor. Koltuk altı sizin için daha dekolte olabilir. Meme başı memenin en az görünen yeri ama uyuşukluk daha çok olur. Süt bezlerinden silikonun enfekte olma ihtimali daha fazladır. Meme altından ameliyat daha kolay, subfasyal teknik buradan mümkün, ayaktayken en az görünen iz bu iken yatınca en çok bu iz görünür. Cevabı siz verin…

    Op.Dr. Barış Çakır
    Estetik Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı
    bariscakir.com

    Dr. Barış Çakır Facebook 
    Dr. Barış Çakır Twitter

    İlgili Konuları ;
    – Burun estetiğinde doğal görünüm için Poligon Rinoplasti
    – Burun estetiğinde içten bantlama tekniği
    – Burun nefes problemleri
    – Burun estetiğinde kapalı teknik mi ? açık teknik mi ?

  • Kadınlar ağrılara daha dirençli

    Kadınlar ağrılara daha dirençli

    Ergenlikle başlayan adet ağrıları, sonrasında gebelik ve doğum… Hemen her kadın, yaşamı boyunca şiddetli ağrılara maruz kalıyor.

    Sanılanın aksine kadınlar ağrıya daha dayanıksız değil, onlar sadece sosyolojik rolleri gereği erkeklerden farklı olarak ağrılarını gizlemiyor… Adet sancısı, gebelik ve doğum ağrısı başta olmak üzere her kadın yaşamı boyunca şiddetli ağrılarla karşı karşıya kalıyor.

    Kadına özel bu ağrıların dışında, karın, baş ve eklem ağrılarını da kadınlar erkeklerden daha fazla yaşıyor. Ağrı kişisel bir kavram. Her birey bu sözcüğün anlamını yaşamı boyunca edindiği deneyimlerle kavrıyor. Ancak her iki cinsiyette de farklı biyolojik, psikolojik ve sosyolojik faktörler değişik ağrı deneyimlerine neden oluyor.

    Acıbadem Ağrı Tedavi Merkezi’nden Prof. Dr. Süleyman Özyalçın “Ağrı vücudun belirli bir bölgesinden kaynaklanan, bir doku hasarına bağlı olan veya olmayan, insanın geçmişteki deneyimleri ile ilgili hoş olmayan, duyusal bir histir” diye ağrıyı tanımlayarak şunları söyledi:

    “Tekrarlayıcı ağrı yakınmaları bakımından kadın ve erkek cinsleri arasındaki farklılıklar ergenlik çağı döneminde başlar ve erken yetişkinlik döneminde sürer. Çocukluk çağında da cinsiyet farklılıklarına bağlı ağrı şikayetleri olabilir. Genellikle kız çocukları, ailenin ilk çocukları ve alt sosyo-ekonomik sınıfların çocuklarında ağrı yakınmaları daha fazladır ve bu psikolojik bir olaydır. Erkek çocuklar ise ağrı yakınmalarını daha iyi kontrol altına alırlar.”

  • Evlilik Kalbe İyi Geliyor!

    Evlilik Kalbe İyi Geliyor!

    Bir taraf evliliğin hayata olumsuz etkilerinden bahsetse de araştırmalar aslında evliliğin hayat kurtardığını ortaya koyuyor. Evliliğin hem kalp sağlığı yönünden, hem de kalp krizine bağlı ölümleri azaltması açısından kalbe iyi geldiği söyleyen Liv Hospital Kalp Sağlığı Kliniği’nden Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Alp Burak Çatakoğlu, 14 Şubat Sevgililer Günü öncesi evliliğin yararlarından bahsetti.

    Evlilik hem kadında hem de erkeklerde kalp krizi riskini azaltıyor. Daha önce yayınlanmış bazı çalışmalarda, evliliğin kalp hastalıkları yönünden riski azaltıcı etkisi gösterilmişti ama bunlar daha çok erkek hastalar üzerine yoğunlaşmıştı. ‘Europan Journal of Preventive Cardiology’ de yayınlanan yeni araştırmaya göre hem kadın hem de erkeğin akut koroner olaya bağlı bir kalp krizi ve ölüm olasılığının belirli oranda azaldığı ortaya çıktı.

    Bekarlık sultanlık değilmiş

    Finlandiya’da yapılan bu araştırmaya göre her iki cinsiyette ve tüm yaş gruplarında, evli olanlarda akut koroner olaya bağlı bir kalp krizi ve ölüm olasılığının belirgin olarak azaldığı vurgulanıyor. Özellikle orta yaşlı evli ve birlikte yaşayan çiftlerde akut olaydan sonraki süreç çok daha olumlu seyrediyor. Araştırmada 1993 ile 2002 arasında kalp krizi geçirmiş 15.300 hasta incelendi. Bu hastalardan 7.700’ü ilk 28 gün içinde hayatını kaybetti. Bekar olan erkeklerde kalp krizi gelişme ihtimali evli olanlara göre yüzde 58-66 daha yüksek bulundu. Kadınlarda da bu oran yüzde 60-65 daha yüksek saptandı. Kalp krizine bağlı ölüm oranlarının ise bekar olanlarda çok daha yüksek olduğu gözlendi. Bekar erkeklerde kalbe bağlı ölüm oranı evli erkeklere göre yüzde 60-68 daha yüksek saptanırken bekar kadınlarda bu oran yüzde 71 daha fazlaydı. Bekarlığın sultanlık olmadığını bu çalışmayı referans göstererek vurgulamak yanlış olmaz. Sağlıklı bir kalp için önce kalbi sevgi ve aşkla dolduracak bir eş bulmak önemli.

    İşte nedenler

    Yalnız yaşayan insanın yemek alışkanlıkları ve hayat düzeni sağlıklı olmaz. Ayrıca günün getirdiği zorlukları da paylaşacağı bir eşi olmaması nedeniyle hayatın yükünü tek başına omuzlar.

    Birlikte yaşayan çiftler birbirlerine özen gösteriyorlarsa, hem yemek alışkanlıkları daha sağlıklı olur, hem de bir hastalık ile karşı karşıya kaldıklarında daha titiz bir bakım sağlanır.

    Çiftler el ele yürüyüşlere de çıkıyor, günlük egzersizlerini yapabiliyorlarsa sonuçlar kalp sağlığı yönünden daha da başarılı olur. Sağlıklı bir kalp için mutlu ve sevgi dolu bir evlilik artık reçetelerimize yazılabilir.

    Bekar insanların sosyo-ekonomik düzeyi daha düşük olabilir.

    Evli insanların ekonomik düzeyi daha iyi, daha sağlıklı yaşıyorlar, sosyal çevreleri var ve destek alma ihtimalleri daha yüksek.

    Evli çiftlerin ambulans çağırmaları daha kolay oluyor. Evli insanların hem hastane hem de eve çıktıktan sonraki süreçlerinde bakım ve tedavileri daha başarılı oluyor. Bekar veya yalnız yaşayanların sağlıkları ile takipleri yetersiz kalabiliyor. Günlük ilaç takibi, kolesterol düşürücü veya tansiyon ilaçların düzenli alımı aksayabiliyor.

  • Topuklu ayakkabı baş ağrısı sebebi olabilir !

    Topuklu ayakkabı baş ağrısı sebebi olabilir !

    Ayak Sağlığı Uzmanı (podiatrist) İsmail Tuncel, ”Bir kadının 1 saat yüksek topuklu ayakkabı ile yürümesi, 12 saat dar bir ayakkabı ile yürümesine eşdeğerdir” dedi.

    Bursa’da sahibi olduğu Ayak Sağlığı Merkezi’nde hizmet veren Tuncel, yaptığı açıklamada, ayaklarda açığa çıkabilecek sorunlara karşı vatandaşın yeterince bilgi sahibi olmadığını söyledi. Tuncel, her şeyin başının sağlık, sağlığın da başının ”ayak” olduğunu dile getirdi.

    Türkiye’de sınırlı sayıda podiatrist olduğunu öne süren Tuncel, ”Bu konuda eğitim almamış kişilerce yapılan bakımlarda yöntem farklılıklarından dolayı hastaların çoğu, gereksiz yere acı çekiyor. Tırnak batığı ve nasır alma gibi operasyonlar, steril ortamlarda yapılmadığı takdirde bulaşıcı hastalıklara yol açmaktadır” dedi.
    TOPUKLU GİYEN KADINLAR DİKKAT
    Tuncel, topuklu ayakkabı giyen kadınların çok dikkatli olması gerektiğini vurgulayarak, şunları kaydetti:
    ”Bir kadının, 1 saat yüksek topuklu ayakkabı ile yürümesi, 12 saat dar bir ayakkabı ile yürümesine eşdeğerdir. Bir bayanı ele alalım, özel günlerde 10-15 santimetre yüksekliğinde topuklu ayakkabı giyiyor. Bu bayanının 12 saat dar bir ayakkabı giymesi, 1 saat topuklu giymesi ile aynıdır. Bu süre zarfında vücudunun görebileceği zarar, 12 kat daha fazladır. Bu kişide tırnak batığı, mantar, parmakta deforme, ayakta duramama ve yürüyüş bozukluğu sorunları başlar. Bir kadının baldır yapısı 2 duble bardak görünümündedir, ama topuklu giyen kadınların baldırının yapısı tek duble görünümüne dönüşür. Baldır kasları küçüldüğü için kasları süzülmeye başlar. Ayakta şekil bozuklukları çıkar, vücutta kamburluk oluşabilir, bel ve varis sorunu arkasından gelir.”

    BAŞ AĞRISININ EN BÜYÜK NEDENİ BATIK TIRNAK
    Türkiye’de çalıştığı işe göre 6, 12, 24 saat ayakkabısını hiç çıkarmayan kişiler olduğuna dikkat çeken Tuncel, şöyle devam etti:

    ”Bazıları da ‘Ayakları ayakkabının içinde görünmüyor’ diye bu konuyu hiç ciddiye almaz. Hastanelerdeki operasyonların ardından hasta 3 gün uyuyamıyor, 20 gün ayakkabı giyemiyor. Bunu bilen kişiler de bu sıkıntıları çekmemek uğruna tedavi olmuyor. Bize geliyorlar ve bunların büyük çoğunluğu başının ağrıdığı söylüyor. Ayak filmini çekiyoruz ve kesinlikle görüyoruz ki; bu baş ağrılarının en büyük sebeplerinden biri batık tırnaklar. 6 çeşit batık tırnak şekli vardır. Biz bu incelemeleri yaptıktan sonra tedavi yöntemine geçiyoruz. Batık tırnak yanlış ayakkabı ve çorap kullanımı, ağızdan alınan tablet ve hatalı tırnak kesimi gibi işlemlerin ardından yavaş yavaş oluşur. Devamında çok şiddetli baş ağrıları başlar. Hastalarımızın tamamı batık tırnak tedavisinin ardından bağ ağrısı şikayeti geçtiği için binlerce teşekkür ediyor.”

    Podiatrist Tuncel, Türkiye’de ayakkabı giyme kültürünün gelişmediğini belirterek, ”Bazı kişiler arkadaşlarından gördüğü ayakkabıyı hemen satın alıp giyiyor. Bu çok yanlış. Herkes hayatında bir kere de olsa podiatriste gitmeli ve kendisine uygun ayakkabı seçimini yapmalıdır. Kişilerin ayaklarına biz, Mısırlı, Romalı, Yunanlı, Türk ayağı gibi isimler koyarız. Hastalarımızın ayaklarının taraklı, taraksız olmasına göre ayakkabı seçiminde yardımcı oluruz. Ayak filmini çekeriz ve ayağından aldığımız ip uçları ile o kişiyi belki de çok iddialı olacak ama kendisinden daha iyi tanırız” diye konuştu.

    AA

  • Halluks Valgus

    Halluks Valgus

    Halluks Valgus nedir?
    Halluks valgusta başparmağın 1. tarak kemiği üzerinde 2. parmak tarafına açılanması görülür. Tarak kemiği – parmak ekleminde yumuşak dokularda kontraktür ve kapsüler yapılarda uzama görülür. Başparmakta kemik çıkıntı gelişimi ve eklemdeki şekil bozukluğu ile başparmağın yük taşıma fonksiyonu azalır.

    Halluks Valgus (Ayak baş parmak çıkıntısı) yorumları için tıklayın…

    Gerçekten de yüksek ökçeli ayakkabıların hastalığın gelişiminde rolü var mıdır?Halluks Valgusa ne yol açmaktadır?
    Halluks valgus deformitesinde;
    • Aile hikayesi vardır. Halluks valguslu hastalarımızın büyük kısmında aile büyüklerinde de bu hastalık görülür.
    • Dar yüksek ökçeli ayakkabılar bir kısım hastada gelişimde rol oynarken bir grup hastada ise devamlı spor ayakkabısı gibi rahat ayakkabı giyimine rağmen hastalık görülebilmektedir.
    • Aşil tendonu kısalığı olan kişilerde de Halluks Valgus daha sık görülmektedir.
    • Ayağın ileri düzeyde içe basması, düz tabanlıkta Halluks Valgus ve diğer parmak şekil bozukluklarına neden olabilmektedir.
    • Eklemlerde gevşeklik normalin üstü hareket olduğu durumlarda da Halluks Valgusu görmekteyiz.

    Tanı da fizik muayene yeterli midir? Radyografi, MR, Ultrasonografi gibi ek tetkikler yapılmalı mıdır?
    Fizik Muayene son derece önemli olmakla beraber hastalarda ayak yere basarak ön – arka ve yan ayak grafileri çektirilerek radyolojik muayenede yapılır ki tüm bu verilerle halluks valgusun derecesi saptanıp hastaya uygulanacak operasyonun tipine karar verilir. Burada doğru karar vermek sonradan deformitenin tekrarlamasını engellemek için çok önemlidir.

    Tedavi cerrahi midir? Ameliyatsız tedavi mümkün müdür?
    İlk tedavi seçeneği ameliyat değildir. Tedavide;
    • Önü geniş rahat ve yumuşak ayakkabılar
    • Parmak arası makara
    • Halluks valgus gece ateli
    • Ayak arkı düşük olan hastalarda ortopedik tabanlık kullanımı önerilir.

    Ne zaman cerrahi yapılmalıdır?
    Tüm ameliyatsız tedavi yöntemlerine rağmen ağrısı devam eden ve ayak ağrısının günlük hayatlarını etkilediği hastalarda cerrahi tedaviye başvurulur.

    Nasıl bir cerrahi tedavi uygulanır?
    Cerrahi tedavi, hastalığın derecesi ve kemik deformitesinin görüldüğü bölgeye göre farklılık göstermektedir. Sıklıkla uyguladığımız operasyonlar tarak kemiğinin başparmağa yakın olan bölgesinde yapılanlardır.
    Bazı hastalarda tarak kemiğinin başlangıç yerinde operasyonlar yapılmaktadır ki bu hastalarda ameliyat sonrası erken basma için alçı uygulamaktayız.
    Hastaların bir kısmında Halluks Valgus ileri düzeyde eklem dejenerasyonu ile birlikte olmaktadır. Bu tip ileri dereceli hastalarımızda da tarak kemiği – başparmak ekleminde eklemi dondurma işlemi uygulamaktayız.

    Ameliyat sonrası ağrı çok oluyor mu?
    Ameliyattan hemen önce hastalarımıza uyguladığımız ayak bileği blok anestezisi sayesinde hastalarımız ameliyat sonrası normalde en fazla ağrı duyulan ilk 1 – 2 günlük süreyi ağrısız ve konforlu şekilde geçirmektedirler.
    Ne kadar süre hastanede kalıyorum?
    Ameliyat sonrasında hasta hastanede en fazla 1 gün kalır.
    Ne kadar süre yürüyemem?
    Ameliyat sonrası 2. – 3. saatte hastalar topuklarına basarak ya da özel ayakkabı kullanarak yürüyebilmektedirler.

    Deformite tekrarlar mı?
    Uygun operasyon seçimi ve gelişmiş cerrahi teknikler sayesinde halluks valgus deformitesinde tekrarlama neredeyse hiç görülmemektedir.

    Genel anestezi şart mı?
    Hayır şart değildir. Ayak bileği bloğu ya da spinal anestezi kullanılmaktadır. Ancak anestezi doktorlarımızın önerdiği durumlarda genel anestezi de uygulanmaktadır.

    Kaynak : posta

  • huzursuz bacak sendromu tedavisi…

    huzursuz bacak sendromu tedavisi…

    HBS Tedavisi, Huzursuz Bacak Sendromu Bitkisel Tedavisi… HBS tedavisinde yaklaşım nasıl olmalıdır? HBS’nin tipine göre karar vermek uygun olur…

    1. Ara sıra çıkan (intermitan) tipte, devamlı tedavi ge­rekmez. Belirtilerin çıktığı gün ve günlerde ilaçsız (non-farmakolojik) yaklaşımlar yeterli olabilir.

    Bunlar;
    a) içiyorsa, sigara, kahve ve alkolü kesme,
    b) başka nedenlerle kullandığı ilaçları gözden geçirmey­le başlar.

    Şöyle ki; depresyona karşı (antidepresif), nöroleptik ilaçlar, methoclopamid tipi bulantı-kusmaya karşı kullanı­lanlar sedatif veya kalsiyum kanal blokeri gibi kalp-tansi-yon ilaçları, sara tedavisinde kullanılan Fenitoin, kan yağ­larını düşüren ilaç varsa hekimine sorularak azaltılmalı ve­ya gerektiğinde kesilmelidir.
    c) Kendini uyanık tutma -mental aktiviteyi artırma- vi­deo oyunları, bilmece çözme vb.
    d) Kan serumu ferritin düzeyi düşükse demir ve gereki­yorsa B12 vitamini tedavisine başlama,
    e) Uyku hijyeni kurallarına uymak.

    Yukarıdaki önlemler yetersiz kalırsa, belirtilerin her gün geldiği hastalardaki gibi ilaç tedavileri de denenebilir.

    2. Her gün gelen tip: İlaçsız tedavilere ek olarak, L-do-pa + Benserazide veya Carbidopa-Levodopa 125 mg. ile başlanır. Gerekirse bunların uzun etkili olanları kullanıla­bileceği gibi dopamin agonistleri (Pramipexole, Ropinero-le vb.) veya gerekirse opioidler (morfin cinsi ilaçlar) da de­nenebilir.

    İlaçlar gece yatmadan bir saat önce tek başına alınma­lı, en düşük dozla başlamalı, o doz yetersiz kalırsa miktar yavaş yavaş artırılmalıdır. Dozdaki değişmeler üç-yedi gün aralarla denenebilir. Sakinleştirici etkisi varsa, o ilacın do­zu azaltılmalıdır.

    3. Tedaviye yanıt vermeyen dirençli tipler: Bunlar, kul­lanılan dopaminerjik ilacın dozu yeterli olduğu halde ve doz artırılırsa, ilaca bağlı yan etki çıkan olgulardır. Yapıla­cak şey, kullanılan dopaminerjik ilacın dozunu azaltıp ya­nına yeni bir dopamin agonisti ilaç ekleme denemesidir.

    Huzursuz Bacak Sendromu Tedavisi İçin Tavsiyeler için tıklayınız!

    Değişik ilaç kombinasyonları L-dopa + Gabapentin ve­ya ikincisi yerine Opioid veya Benzodiyazepin birlikte ve­rilebilir.

    HBS’de ilaçsız tedavilerden neyi anlıyoruz? HBS’li hastaların çoğu yaşlı olduğundan ilaçların yan etkileri göz önüne alındığında arasıra gelen veya hafif şid­detteki hastalarda ilaçsız (non-farmakolojik) yaklaşımları denemek uygun olur. Şiddetli HBS olgularında ilaçsız te­daviler yarar sağlamaz.

    1. Yatmadan önce kol ve bacakları germe ve fizik akti-vite faydalı olabilir. Hafif veya orta derecede egzersiz belir­tileri hafifletir. Ağır egzersizler ise semptomları artırır.

    2. Bacaklara masaj yapmak denenebilir.

    3. Yatmadan önce ılık veya sıcak banyo yararlı olabilir.

    4. Mental aktiviteyi artırma, video oyunları oynamak, kompütür programlama, resim, örgü-nakış yapma ve aktif tartışmalara katılma faydalı olabilir. Bunların etkisi kişiyi uyanık tutma yoluyladır.

    5. Dondurma ve unlu gıdaları mümkünse yememe (ilaçların etkisini azaltabilir).

    6. Sedanter hayattan (uzun süreli oturma, hareketsiz kalmaya dayalı yaşam) sakınmak. Seyahatleri sabah saat­lerine denk getirmek uygundur. Menstürasyon dönemle­rinde hareketsiz kalmaktan sakınmalıdır.

    7. Cinsel ilişki ve orgazmın uyku sağlama açısından iyi geldiğine dair bireysel hikayeler mevcuttur.

    8. EEG alfa aktivitesi eğitimi (alpha training), hasta eğitimle (telkin) kendi alfa aktivitesini, semptomlarını dü­zeltecek, şiddetlenmesini önleyecek frekans, amplitüd ve miktar yönünden ayarlamayı öğrenebilir. Kendine uygun alfa aktivitesine ulaşmayı içten isterse varabilir. Bu eğiti­min amacı, kişinin iç inhibisyonunu kendi gayretiyle geliş­tirmeyi öğrenmesidir. Yoga, meditasyon ve hipnozda da amaç aynıdır. İç inhibisyonu (kendi kontrol mekanizması­nı geliştirmek) o kişi için bir yetenektir. Zihinsel aktiviteyi artırarak uyanık halde kalmanın altında yatan ana fikir bu olup, uygun EEG alfa ritmini yakalamaktır. Kişi bu eğitimde işe yarayacak uyaranlara kendini bırakıp, yara­mayacak olanlara kapılarını kapatmasını öğrenir. Kronik ve şiddetli HBS olgularda bu yöntem etkili olmayabilir.

    9. Bacaklara dışarıdan karşı pulsasyon uygulamak. En-henced External Counter Pulsation (EECP) tedavisi: Bu tedavi, koroner şikâyetleri olup, ameliyat edilemeyen kalp hastalarında, bacaklara kalçaları da içine alan bir manşon (tansiyon aleti manşona benzer) aracılığıyla kalp ritmiyle uyumlu pulsasyonların (basınç) uygulanmasıdır. Yaşlı ko­roner hastaları içinde tesadüfen HBS’si de olanlar bu tedaviden ortalama otuz bir gün sonra belirtilerinde düzelme göstermişlerdir. HBS’nin “damarsal tedavisi” adı da veri­len bu yöntemde iyi etki geç çıkmaktadır. Muhtemel etki mekanizmasının bacaklar yoluyla gönderilen pulsasyonların, bacak damarlarının kaslarına otonom sempatik sinir sistemi akışında HBS’deki muhtemel artmayı frenleme yo­luyla olması düşünülebilir.

    Huzursuz Bacak Sendromu İçin Bitkisel Çözüm-Sarı Hardal Tohumu İbrahim Saraçoğlu

    https://www.youtube.com/watch?v=DF2z7fT2PSg

    Huzursuz bacak sendromu yorumları için tıklayın !

  • Menapoz döneminde karpal tünel hastalığına dikkat !

    Menapoz döneminde karpal tünel hastalığına dikkat !

    Bir geceyarısı başparmak, işaret parmağı, orta parmak ile yüzük parmağının yarısında uyuşma, ağrı ve duyu kaybıyla ortaya çıkar. Şiddetini artıran ağrı, el bileği ve önkoldan dirseğe doğru yayılarak dayanılmaz bir hal alır.

    İlk kez 1854 yılında Sir James Paget tarafından tanımlanan karpal tünel sendromu; erkeklerde yaş ile birlikte artarken kadınlarda menopoz döneminde zirveye ulaşır. Karpal tünel sendromunun sebeplerinin tam olarak bilinmediğini belirten Dr. Fzt. Şenbursa, kadınlarda erkeklere göre 3 kat daha fazla görüldüğünü söyledi.

    Yaygın kanının aksine, Mayo Klinik tarafından yapılan çalışmada, günlük ağır (7 saate kadar) bilgisayar kullanımının karpal tünel riskini arttırmadığını belirten Dr. Fzt. Şenbursa, tekrarlayıcı stres, travma, kırıklar, ödem, çıkık, diyabet, büyüme hormonunun aşırı salgılanması sonucu çıkan akromegali hastalığı, tiroid, obezite, romataid artrit, osteoartrit, gut, paget gibi bağ doku hastalıkları, tümörlerin, doğumdan kaynaklanan hastalıkların, kanamaların, gebelik gibi hormonel değişikliklerin ve ele yük bindiren ağır işlerin hastalığın oluşumunu tetiklediğini belirtti.

    Dr. Şenbursa, önkol ağrısı, uyuşma, karıncalanma, dirsek, omuz ve boyun ağrısı şeklinde ortaya çıkan hastalığın tedavi yöntemleri hakkında şu bilgileri verdi:

    3-5 seansta manual tedavi

    “Öncelikle karpal tünelin oluşma sebebine yönelik tedaviler yapılır. Hastalığın ağırlığına göre medikal ve cerrahi tedavi uygulanır. Hafif ağrısı olan hastalarda geceleri bileğe takılan bir bileklik ile birkaç haftada iyileşme sağlanabilir. Bileklik uygulaması, kişinin bileğini fazla kullanmasını kısıtlar ve özellikle gece oluşan ağrıyı engeller.

    Manuel tedavi en etkili sonuçları vermektedir. Manuel tedavi kas, eklem, bağ dokusuna direk olarak el ile uygulanan bir tekniktir. Elin iç kısmında ve göğüs bölgesindeki kaslar ve deri, derialtı dokusu gevşetilir. Hastalarda bu bölgelerde kısalma meydana gelmektedir. Median
    sinire yönelik manuel uygulamalar tedavinin önemli bir kısmını oluşturmaktadır. Hastalar ilk seanstan itibaren ağrı ve uyuşmalarının azaldığını hissederler. Ortalama 3-5 seansta tedavi sonlandırılır.

    İyileşmeyen şikayetlerde cerrahi tedaviyi gerektirir. Ancak ameliyattan sonra çamaşır sıkma, kavanoz kapağı çevirme, el bileğini zorlama gibi durumlarda ameliyat başarısını önemli ölçüde azaltır.”

  • Bilgisayar başında çalışanların hastalığı

    Bilgisayar başında çalışanların hastalığı

    Bilgisayar başında geçirilen uzun saatler, klavye ve mouse kullanımı nedeniyle el ve bileği olumsuz etkilenenlerde görülen Karpal Tünel Sendromu hastalığı çalışanları tehdit ediyor

    Hastalık kendini başparmak ile 2. ve 3. parmaklarda ağrı ve uyuşma şeklinde gösterebildiği gibi ileri durumlarda kuvvet kaybı ve kas erimesine de yol açabiliyor.

    Memorial Antalya Hastanesi Beyin ve Sinir Cerrahisi Bölümü’nden Op. Dr. Bülent Fahri Kılınçoğlu, “Karpal Tünel Sendromu” adı verilen bu hastalık hakkında bilgi verdi ve korunma yollarını anlattı.

    Şikayetler gece ortaya çıkıyor
    Karpal Tünel Sendromunda şikayetlerin oluşumuna, başparmak ile 2. ve 3. parmakları hareket ettiren ve duyusunu sağlayan sinirin bilekten geçtiği tünel içinde sıkışması ve buna bağlı olarak normal görevini görememesi neden olmaktadır. Şikayetler özelikle yoğun geçen bir günde, saatler boyunca klavye ve mouse kullanımının ardından daha çok geceleri ortaya çıkar. Belirtiler; başparmak ile 2. ve 3. parmaklarda ağrı, sızlama ve uyuşma, ilerleyen durumlarda kuvvet kaybı ve el kaslarında erime ve incelme olarak kendini gösterir.

    Gelip geçici şikayetler devamlı hale gelir
    Başlangıçta şikayetler gelip geçici iken sonraları devamlı hale gelir ve kuvvet kaybı ortaya çıkar. Bu aşamada eşyaları taşıma ve tutmada zorlanma, tabak bardak düşürüp kırma gibi sakarlıklar olarak kendini gösteren durumlar ortaya çıkabilir. İleri vakalarda eldeki kuvvet kaybı ve his kaybı ile beraber başparmak tarafındaki kaslarda erimeler başlar.

    Şeker ve tiroid hastalarında görülme oranı daha fazla
    Şikayetlerin sorgulanması, muayene bulguları, EMG adı verilen bir tür sinir elektrosu çekilmesiyle % 95 oranında tanı konur. EMG’nin negatif olmasına rağmen hastalığın var olduğu durumlarda muayene bulguları ve şikayetlere bakılarak karar verilmesi gerekir. Bazı durumlarda boyun fıtığı ile karışabileceği için bu tetkiklere boyun MR’ı da eklenebilir. Diğer yandan Karpal Tünel hastalığının, diyabetik, romatoid artiritli ve tiroid hastalarında görülme olasılığı sağlıklı kişilere göre 4-5 kat fazladır. Gebelik sırasında da bilek çevresindeki dokularda kalınlaşma ve yumuşak dokularda ödem olduğu için % 20-30 gibi oldukça yüksek oranda geçici olarak hastalık ortaya çıkabilir. Sıklıkla tedavi gerektirmeden gebeliğin bitimi ile sonlansa da %15-20 oranında kalıcılık söz konusu olarak tedavi gerektirebilir.

    İleri vakalarda operasyon gerekebilir
    Tedavide bölgesel ağrı kesici ve ödem çözücü jellerin kullanılması faydalıdır. Bununla beraber sadece gece kullanılacak olan el-bilek atelleri ile sinir çevresine kortikosteroid enjeksiyonları son derece güvenli ve etkin tedavi sağlar. İlaç ve diğer tedavilere rağmen ağrı ve kuvvetsizlik yakınmaları devam eden ya da ilerlemiş hastalarda basit ve lokal anestezi altında yapılan yaklaşık 15 dakika süren ufak bir operasyon ile tam iyileşme elde etmek mümkündür. İki haftalık el istirahatı sonrası hastalar normal günlük yaşantılarına dönerler.

    Korunmak için…
    • Yoğun olarak eller ile iş yapılıyor ve çalışılıyorsa, gün içinde el-dirsek eklemleri dinlendirilmelidir.
    • Masa başı görevi yapanlar, gün içinde dairesel egzersizler ile eklemlerini rahatlatmalıdır.
    Bilgisayarda çalışırken bilek ve dirseğin altına yumuşak padler koyulmalıdır.