Etiket: ağız

  • Güzel bir gülüş için…

    Güzel bir gülüş için…

    Güzel bir gülümseme her yaşta önemlidir! Ağız ve diş sağlığının temellerini öğrenmek için ise hiçbir zaman geç değil.

    İşte dikkat etmeniz gerekenler:
    * Her gün beş dakikanızı ağız bakımına ayırın. Önce dişlerinizi fırçalayın, ardından diş ipi kullanın ve bakteri plağına karşı etkili bir sıvı ağız bakım ürünü ile ağzınızı çalkalayın.
    * Dişlere faydalı yiyecekler tüketin. Elma, armut, kereviz, havuç, karnabahar, çilek gibi meyve ve sebzelerin içeriğindeki doğal liflerin tükürükle birleşmesi, diş temizliğine yardımcı olur.
    * Asitli ve şekerli gıdalar dişlerin çürüme sürecini başlatır. Bunları yedikten sonra etkin bir ağız temizliği yapın.
    * Sık sıvı alımı ağzınızı nemli tutar. Özellikle sigara içenlerin, sigaranın tükürük akışını azaltması ve ağız kuruluğuna sebep olması nedeniyle bol sıvı alması gerekir.
    * Gece yatmadan önce ağız bakımını ihmal etmeyin. Ağızda kalan bakteriler gece boyunca hızla üremeye devam eder. Bu nedenle yatmadan önce sağlıklı ağız bakımı için önerilen üç adımı (ilk madde) uygulayın.
    * Doğru fırçayı seçin. Dişleri fırçalamayı bilmek kadar fırça seçimi de önemlidir. Diş hekimlerinin çoğu düz küçük başlı ve yumuşak diş fırçalarının, plakları temizlediği için en iyi seçim olduğu konusunda hemfikir. Belli aralıklarla diş fırçanızı değiştirin.
    * Her altı ayda bir diş hekimine kontrole gidin.
    * Diş etleriniz kanıyorsa fırçalamaya ara vermeyin. Diş eti hastalığınızın ilk aşaması olabilir ve doğru ağız bakımı ile diş eti hastalığını önleyebilirsiniz. Ancak iki haftadan uzun süredir kanıyorsa, mutlaka bir diş hekimine görün.
    * Sadece diş fırçalamak ve diş ipi kullanmak ağız bakımını tamamlamaz. Ne kadar iyi fırçalarsanız fırçalayın, ulaşamadığınız yerlerde kalan bakteriler ağzınıza yeniden yayılır. Bakteri plağına karşı etkili bir sıvı ağız bakım ürünü ile ağzınızı çalkalayarak bakterilerin hızla yayılmasını engelleyebilirsiniz.

    Ağız ve diş bakımı nasıl olmalı? tıklayın !

  • Diş estetiğini ihmal etmeyin

    Diş estetiğini ihmal etmeyin

    Düzgün, beyaz ve bakımlı dişler kişinin kendine olan güvenini artırıyor; iş, aile ve arkadaş çevresinde daha sosyal bir insan olmasını sağlıyor. Öte yandan sağlıklı bir ağız, insanların iş hayatındaki performansını da olumlu etkiliyor. Her geçen yıl bu gerçeklerin daha fazla farkında olan Türk insanı da diş hekimlerinin kapısını daha fazla çalıyor, altı ayda bir diş kontrollerini ihmal etmiyor. Hatta diş estetiğinde talepler de hızla artıyor. Diş Hekimi Hakan Hepsev’e diş estetiğindeki son trendleri sorduk.

    DİŞ BEYAZLATMA

    Diş renginin birkaç ton açılması için uygulanan bu yöntem, diş ve diş etleri ile ilgili önemli sorunları çözümlenmiş hastalarda sadece estetik amaçlı olarak uygulanıyor. Diş Hekimi Hakan Hepsev, yöntemin ev tipi ve muayene tipi olarak iki şekilde uygulandığını belirterek şunları söylüyor: “Ev tipi beyazlatmada diş temizliği yapılan hastalarımızın diş ölçülerini alıp şeffaf kalıplar hazırlıyoruz. Beyazlatma malzemesi bu kalıpların içine konularak uygulanıyor. Hastalarımız evde bir film seyrederken ya da dinlenirken bu kalıpları ağızlarında taşıyor. Üç-dört gün üçer saatlik uygulama ile sonuca ulaşılıyor.” Muayenehane tipinde ise hastalara beyazlatıcı ışık altında 20-30 dakikalık seanslarla malzeme uygulanıyor. Diş Hekimi Hepsev, sonuçların beklentileri karşıladığını belirterek, “Bembeyaz dişler morallerini yükseltiyor. Ancak sigara ve boyayıcı maddeler zamanla geri dönüşüme yol açabiliyor. Bu nedenle iki yılda bir tedaviyi tekrarlamak gerekebiliyor” diyor.

    Geçmişte hastalar birtakım beyazlatma tozları, karbonat ya da çamaşır suyu gibi sakıncalı maddelerle dişlerini beyazlatmaya çalışırken, bugün diş ve diş etinin zarar görmesi engellenerek çok daha beyaz sonuçlar alınabiliyor.

    DİŞ ETİ ESTETİĞİ

    Diş etleri sağlıklı olduğu halde diş boylarının çok kısa olmasından yakınan hastalarda diş eti estetiği uygulanabiliyor. Pembe estetik de denilen bu yöntem, diş eti dokusunun dişlerin üzerini çok fazla örttüğü durumlarda da uygulanabiliyor. Diş Hekimi Hakan Hepsev, lokal anestezi ile uygulanan yöntemi şöyle anlatıyor: “Diş eti kesilerek ya da lazerle yakılarak yapılan uygulama tek seansta tamamlanıyor. Sonrasında ağrı şikayeti olmuyor. İşlemden sonra gerekirse dişler beyazlatılıyor ya da lamina veya zirkonyum porselenlerle daha da estetik hale getiriliyor.”

  • Dolgu Enjeksiyonu

    Dolgu Enjeksiyonu

    Estetiğin yeni gözdesi dolgu enjeksiyonu nedir, ne işe yarar?

    Dolgu maddeleri deri altına enjekte edilerek yapılan dolgu estetiği , derideki ince ve derin kırışıklıkları gidermek, yara izlerini tedavi etmek, ciltteki çukurları yok etmek, ince dudakları kalınlaştırmak, yanaklara dolgunluk vermek amacıyla kullanılan maddelerdir. Dolgu enjeksiyonu tedavisi sonrası kısa sürede daha genç bir görünüm sağlanır. Dolgu estetiği yüzdeki yorgun ifade giderilir

    Yıllar içerisinde ciltte elastik lif, kollajen lif, yağ tabakası ve hyaluronik asitin azalmasına bağlı olarak kırışıklıklar ve sarkmalar meydana gelir. Özellikle göz, ağız, çene, boyun, burun, alın bölgesinde kırışmalar ve sarkmalar ortaya çıkar. Yüzün alt kısımlarında sarkma ve kırışıklıklarda dolgu enjeksiyonu başarıyla kullanılabilir.

    Dolgu enjeksiyonu dudağa daha dolgun ve genç görünüm sağlamak amacı ile uygulanmaktadır. Ciltteki derin yara ve akne izlerini gidermek için de kullanılabilmektedir.

    Dolgu enjeksiyonu kırışıklık veya deri defektinin olduğu bölümün altına derideki çöküklüğü gidermek amacı ile yapılır. Bu bölgedeki kırışıklık ve çukurlar dolgu maddesinin etkisi ile azalır veya kaybolur. Bazen dolgu maddesinin kollajen üretimini arttırıcı etkisi olabilmektedir.

    Dolgu maddesi olarak pek çok farklı molekül ortaya konmuş ancak bir kısmı yüksek allerji riski ya da sert doku gelişebilmesi yan etkileri yüzünden gözden düşmüştür.

    Hyalüronik asit tüm dünyada giderek popülaritesi artan etkin ve şu an için en güvenli dolgu maddesidir. Bu dolgu maddesi dudaklara hacim ve dolgunluk verirken ağız ve burun çevresindeki kırışıklarda çok etkili olabilmektedir.

    Hyalüronik asit kırışıklık hattına ya da dudaklara ince bir iğne yardımıyla küçük miktarlarda enjekte edilir. Dolgu enjeksiyonu etkisi uzun süre kalıcıdır. Alerji ve deri sertleştirme riski çok düşüktür.

    Dolgu enjeksiyonu 20- 30 dakika sürmektedir. Uygulama sonrası kişi rutin aktivitelerine hemen dönebilir. Kalıcılık süresi kişiden kişiye değişmekle birlikte 6- 9 ay kadardır.

    Hyalüronik asit nedir?

    Dolgu maddesi hyalüronik asit ve fizyolojik serum içen pH’ı 7 olan bir jel şeklinde hazırlanmış bir preparattır. Dolgu maddelerindeki hyalüronik asit hayvansal kaynaklı değildir. Bu yüzden hayvansal kaynaklı bazı hastalıkların (deli dana vb.) bulaşması gibi riskler taşımaz. Vücudumuzda zaten bulunan bir madde olduğundan alerji yapma ihtimali oldukça düşüktür.

    Hangi bölgeler dolgu enjeksiyonu ile tedavi edilebilir?

    · Alın çizgileri

    · Kaş arasındaki çizgiler

    · Ağız etrafındaki kırışıklıklar

    · Nasolabial çizgiler (Burun kanatlarından dudak köşelerine inen kırııklık)

    · Ağız kenarından çeneye doğru uzanan kırışıklıklar

    · Kaşa şekil vermek

    · Elmacık kemiklerini belirginleştirmek

    · Dudak şeklinin vurgulanması ve hacminin arttırılması, asimetrik dudakların düzeltilmesi başlıca kullanım alanlarıdır.

  • Seksten önce

    Seksten önce

    Albright College’de gerçekleştirilen bir araştırma, kadınların yatak sohbetini seksten önce yapmayı sevdiklerini ortaya çıkardı.
    Cinsel birleşme öncesi ve sonrasına dair sorular yöneltilen kadınlar, yatakta yapılan samimi sohbetlerin seksten önce büyük önem taşıdığını belirttiler.
    Araştırmanın yazarı Prof. Dr. Susan Hughes’a göre kadınlar sizin ona ne kadar bağlı olduğunuzu ölçmek için seksten önce konuşmak istiyor.

  • Menopozda diş yapısı

    Menopozda diş yapısı

    Menopoz dönemi kadınlar için oldukça zorlu bir dönemdir. Bu dönemde birçok kadın gerek biyolojik gerekse fiziksel olarak değişim yaşar. Özellikle (menopoz, hamilelik ve bebek emzirme gibi) dönemlerde ağız ve diş sağlığı dafa fazla etkilendiği için ömür boyu etkili ve yeterli bakım şart.

    Menopozda yaşanan psikolojik sorunlar nedeniyle uzunca bir süre profesyonel ağız bakımına ara verilmesi, ağız sağlığı sorunlarının büyümesine neden olabiliyor. Menopozun fizyolojik etkileri arasında ağız ve diş sağlığının da önemli bir yeri bulunuyor. Yaşa bağlı ve cerrahi işlem sonrası gelişen menopozla kadın organizmasında pek çok değişiklik (aşırı terleme, ciltte gerginlik, sıkıntı, saç dökülmesi, hastalıkları riskinde artış vs.) meydana geliyor.

    Tat değişikliği

    Ancak bu süreçte çoğu kere atlanan bir sorun da ağız bölgesindeki sorunlar. Kadınların hayatlarının bu döneminde ağız bölgesinde de çeşitli farklılaşmalar meydana gelebilir. Tat değişiklikleri, ağızda yanma hissi, tükürük akışında azalmaya bağlı ağız kuruluğu, sıcak veya soğuk yiyeceklere karşı aşırı hassasiyet ve en önemlisi çene kemiğinde ve dişi çevreleyen kemikte erime en belirgin değişiklikler. Dişlerin g ünde iki kez mutlaka fırçalanması gerekir ve aylık periyodlar halinde rutin diş hekimi kontrollerine gidilmeli. Bu dönemde süt ve süt ürünlerinin tüketilmesi diş sağlığı açısından etkili olurken, şekerli ürünlerin tüketilmemesi gerekir.

    Diş Hekimi Protez Uzmanı Dr. Çağdaş Kışlaoğlu

    Menopoz döneminde diş bakımı nasıl olmalı? tıklayın !

  • Yanlış fırçalama dişleriniz dökülebilir

    Yanlış fırçalama dişleriniz dökülebilir

    Ege Üniversitesi (EÜ) Diş Hekimliği Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nurselen Toygar, yanlış fırçalamanın diş etlerinin çekilmesine, çene ile bağların zayıflamasına ve diş kaybına neden olduğunu belirtti.

    Toygar, dişleri çene kemiğine tutan bir takım bağların olduğunu, bunların zayıflamasının ve diş etlerinin çekilmesinin sallanmaya neden olduğunu anlattı.
    Ağzında hiç çürük olmamasına rağmen dişleri sallanan hastaların çokluğuna işaret eden Toygar, şöyle konuştu:

    “Hastalar dişlerini günde 3 kez fırçaladıklarını söylüyor. Fırçaları, macunları iyi, ağızda çürük yok ancak diş sallanıyor. Bunun en büyük nedeni fırçalama tekniğinin iyi bilinmemesi. Buna uyulmadığı zaman diş kaybı yaşanır. Yanlış fırçalama diş etlerinin çekilmesine, çene ile bağların zayıflamasına ve çürük olmasa bile diş kaybına neden oluyor.

    AYAKKABI FIRÇALAR GİBİ OLMAZ

    Günde 3 kez fırçalamak önemlidir ama ayakkabı fırçalar gibi değil tekniğini bilerek bunu yapmak esas olandır. Ön, kesici, yan dişleri yukarıdan aşağıya ve hafifçe dairesel hareketlerle, alt kesicilerimizi de aşağıdan yukarıya süpürerek, alt azı dişlerimizi yine rotasyonlu süpürme hareketlerle, iç tarafları da bu şekilde fırçalamak gerekir. Eğer fırçalamayı bu şekilde yapmazsak o zaman diş eti sağlığını korumamış oluruz. Dolayısıyla bir süre sonra diş iltihaplanmalarına, bağ zayıflamasına, dişin çene kemiğiyle olan ilişkininin zayıflamasına ve diş kaybına uğranacaktır.”

    “DOĞRU FIRÇALAMA YAPILIP YAPILMADIĞI KONTROL EDİLMELİ”

    Bu tür sorun çeken hastaların ilk evrede diş hekimine görülmesi halinde tedavi görebileceğini dile getiren Prof. Dr. Toygar, belli aralıklarla sağlık kuruluşlarına başvurmanın önemine değindi.

    Nurselen Toygar, şöyle devam etti:
    “Hastanın dişi yeni sallanmaya başlamışsa sabitleme tedavisi yapılır. Çok ileri derecede sallanma olmuşsa yapılacak bir şey yoktur ve o dişin çekilmesi gerekir. Sigara içenlerde diş taşı çok görülür. 6 ayda bir bunların temizlenmesi ve doğru fırçalama yapılıp yapılmadığının kontrol edilmesi lazım. Fırçanın şekline, sertliğine, yumuşaklığına da kişinin kendisi değil hekim karar vermeli. Bunlara dikkat edilirse dişler insanlara uzun yıllar hizmet eder.”

  • Ağzınızda balık kokusu varsa !

    Ağzınızda balık kokusu varsa !

    Diş Doktoru Ahu Alçı Karayılan, günlük karşılaşılan en önemli sorunların başında gelen ağız kokusuna karşı uyarılarda bulundu.Ağız kokusunu bir hastalık olarak tanımlamanın zor olduğunu söyleyen Karayılan, “Ağız kokusunu bir hastalık olarak tanımlamak zordur ancak birçok hastalığın belirtisi olarak bize ipuçları verir” dedi.

    Ağız kokusunun ikiye ayrıldığını söyleyen Karayılan, “Fizyolojik ve patolojik olarak ağız kokusu ikiye ayrılmaktadır. Fizyolojik dediğimiz herkesin sabah uyandığında ağızındaki sindirim boşluğundan gelen gazların kokusu, bakterilerin üretmiş olduğu sülfürün kokusu veya fırçalamadan yatıldığındaki yemek kalıntılarının kokusudur. Bunu geçirmek gayet kolaydır.

    Dilimizi fırçalayarak, ağız gargaraları kullanarak ve çinko içeren sakız ve gargara kullanarak ağız kokusu geçirilir. Bir de patolojik denilen ağız kokusu vardır. Bu da enfeksiyon sonucu oluşur. Sinüs ve akciğer enfeksiyonlarının sonucudur. Böbrek rahatsızlıklarında ağızda balık kokusu oluşur.

    Karaciğer, yetmezliğinde, açlıkta, diyette ağız kokusu her zaman karşımıza çıkar. Oruçluyken de ağız kokusu meydana gelir bu daha çok nefesin kokusu diye adlandırılır ama aslında vücut aç kaldığında proteinlerin, enzimlerin sindiriminde açığa çıkan gazların sonucu oluşan kokudur. Şeker hastalığında özelde aseton kokusu oluşur. Patolojik ağız kokusunun kaynağını bulup sorunu kökünden çözebiliriz” şeklinde konuştu.

    Ağız kokusunun başka bir sebebinin de ağız boşluğundan kaynaklandığını söyleyen Karayılan, “En önemli nedeni dilin üzerindeki bakterilerdir. Yüzde 51 oranında dilden, yüzde 17 oranında diş eti hastalıklarından, diğeri de ağızdaki kötü protezlerden, bakteri tutunabilen alanlardan kaynaklanır. Bunun içinde bize en çok yardımcı olacak kişiler diş hekimleridir. Diş eti iltihapları tedavi edildiğinde, kötü protezler değiştirildiğinde, krom köprülerini değiştirip yerine yenilerini taktırdığımız takdirde ağız kokusu azalır” ifadelerini kullandı.

    Ağız – Diş Sağlığı ve Bakımı için tıklayın !

    Karayılan, “Ağız kokusunun en önemli nedeni dilden kaynaklanır. Bu yüzden dili fırçalamak çok önemlidir. Dili fırçalamak, dişin ara yüzlerini diş ipiyle temizlemek gerekir. Bunlar yapılmadığında bakteriler ağız yüzeyinde tutunur bu da ağız kokusuna sebep olur. Soğan, sarımsak gibi ürünlerinde vücuda bıraktığı bir aroma vardır. Bunun da getirdiği bir ağız kokusu vardır. Bunun içinde çinko içeren diş macunları, sakızlar ve gargaralar öneriyorum” diye konuştu.

    “Bir de ağız kuruluğundan dolayı ağız kokusu oluşmaktadır” diyen Karayılan, “Tükürük çok önemlidir. Tükürüğü az olanlarda özellikle şeker hastalarında ağız kokusu oluşmaktadır. Ayrıca sigara kullanımında ağız kokusu fazla miktarda artmaktadır. Sigara kullanan insanlar fark etmese de gelen hastalara içmemeleri konusunda uyarılarda bulunuyoruz” ifadelerini kullandı.

    İHA

  • Ağız ve diş bakımı nasıl olmalı?

    Ağız ve diş bakımı nasıl olmalı?

    Diş çürüğünün nasıl oluştuğunu biliyor muyuz?

    Ağızda bulunan bakterilerin oluşturduğu bakteri plağı, şekerli ve unlu gıdalardan ağızda kalan artıklar sebebiyle asit oluşturuyor. Bu asitler, dişlerin mineral dokusunu çözüyor, diş minesinin bozulmasına ve çürük başlangıcına sebep oluyor.

    Diş çürüğü ağrıya neden olduğu zaman, diş hekimine başvuruluyor. Ağrının en çok, soğuk, sıcak, ekşi veya tatlı gıdaların tüketimiyle hissedildiği belirtiliyor.

    Uzmanlar, önlenebilir bir durum olmasına rağmen, dünyada dişi çürümeyen kişi sayısının çok az olduğunu ifade ediyorlar.

    Dişlerimizi çürüklerden nasıl koruyabiliriz?

    Dişleri fırçalamak ve dişlerin aralarını temizlemek, yiyecek parçalarını ve bakterileri temizlemenin en iyi yolu olarak gösteriliyor.

    Diş bakımının, dişleri günde en az iki kez( sabah ve gece yatmadan önce) fırçalama, diş aralarını da günde en az bir kez temizleme şeklinde olması gerektiği belirtiliyor.

    Diş bakımında daha da iyi olan, her öğünden sonra dişleri fırçalamak.

    Florlu diş macunu, diş fırçası ve diş ipiyle gerçekleştirilen bir temizliğin en az üç dakika sürmesi gerekiyor.

    Bu kurallara dikkat ederek diş bakımımızı yürütürsek, ağız ve diş sağlığımızı korumada üzerimize düşeni yapmış oluruz.

    Ağız – Diş Sağlığı ve Bakımı ile detaylı bilgi almak için tıklayın…

  • Dişleri telsiz düzeltme

    Dişleri telsiz düzeltme

    Ortodontik problemler, yani diş eğrilikleri,ağız ve diş sağlığı açısından çok önemlidir.Hastalar genelde dişlerindeki çarpıklıkları,estetik amaçla düzeltirmek isterler.Halbuki bu tedaviyi ,öncelikle sağlıkları açısından yaptırmaları gerekmektedir.

    Birbirinin üzerine binmiş dişlere sahip olan insanlar,hiçbir sekilde doğru bir ağız temizliği yapamazlar.Çünkü fırçanın erişemediği,diş ipinin giremediği çok yerler vardır ağızlarında.Zamanla bu bölgelerde diş yapısı bozulup,çürükler oluşur ve sağlıklarını yitirirler.

    Günümüzde, ebeveynler eskisiye oranla daha bilinçlendiklerinden,erken yaşta ortodontik tedavi gören çocukların sayısı artmıştır.Fakat erişkin yaşlarına gelip çapraşık dişlerle yaşayan insanların sayısını da azımsamamak gerekir.
    Sağlık için mutlaka uygulanması gereken bu tedavide kullanılan teller ve braketler ,hastaların kabusu olmuştur.Yaşları ilerlemiş ve kariyer sahibi olmuş insanlar için braket ve tellerle gezmek tabi ki çok kolay değil. Bunun yanında kendi oğlumdan yakinen bildiğim ve halen yaşamaya devam ettiğimiz bir ergenlik sendromu var.Genellikle her çocuk bu tedaviye,estetik kaygılarla itiraz eder ,nihayetinde de uygulanmaya başlandığında mutsuz olur ve mutsuz eder.
    Şimdi, Amerikada 10 yıldır kullanılan 2011 in başından itibaren Türkiyede de uygulanan telsiz braketsiz ortodontik tedavi yöntemi,bu tür hastalar için kurtarıcı olmuştur.

    Bu yeni tedavi yönteminde takıp çıkarılan şeffaf plaklar kullanılmaktadır.Bu plaklar dışarıdan çok fark edilmediği için hastalar korkusuzca bu yöntemi tercih ediyorlar.En önemli özelliklerinden biri de,yemek yerken çıkartılıyor oluşu.Yemek yedikten sonra dişler fırçalananıp,plaklar tekrar yerine takılıyor.

    Telsiz braketsiz uygulanan bu yeni ortodontik tedavinin her vakaya uygulanma imkanı yok maalesef.Hastalar bu yöntem için uygun olup olmadıklarını mutlaka hekimlerine müraacat ederek öğrenmek durumundalar.Bu tedavinin yetersiz kalacağı durumlarda yine telli braketli sistem önerilmektedir.

    Hekimlerin ve hastaların,doğru tanı ile uygulandığında çok sevdiği bu tedavi yönteminin dezavantajı da var maalesef.Diğer yönteme göre maliyetinin yüksekliği, bazen tercih nedeni olmasını engelliyor.Kullanım kolaylığı ve elde edilen mükemmel sonuçlara rağmen, pahalı olması bu yöntemin diğer tedavinin önüne geçmesini mümkün kılamıyor bence.
    Hep iyi haberler alacağımız haftalar dileğiyle…

    Dişleri telsiz düzeltme ortodontik
    Dişleri telsiz düzeltme
  • Diş sağlığını korumak için neler yapılmalıdır?

    Diş sağlığını korumak için neler yapılmalıdır?

    1. Bir çok diş çürüğünün oluşumu aylar sürer. Diş hekimine gitmek için dişlerin ağrıması beklenmemelidir. Yılda iki kez diş hekimine gidilmelidir.

    2. Çocukluk dönemindeki beslenme diş sağlığı yönünden çok önemlidir. Kalsiyum, fosfor ve flor mineralleri yeterince alınmalıdır. Dişeti, diş sağlığı ve sağlamlığı için gerekli C, A ve D vitamini eksikliği olmamalıdır. Süt, süt ürünleri ve taze meyveler özellikle yararlıdır.

    3. Sürekli yumuşak besinlerle beslenmekten kaçınmalıdır. Havuç, elma gibi yiyecekleri ısırarak yemek diş sağlığı için gereklidir.

    4. Öğün aralarında rasgele yemekten ve şekerlemelerden kaçınmalı, her tatlı yiyecekten sonra ağız suyla çalkalanmalıdır. Asit, kola, gazoz gibi içecekler çok fazla tüketilmemelidir.

    5. Her akşam yatmadan önce ve yemeklerden sonra dişler tekniğine uygun olarak fırçalanmalıdır.

    6. Dişler kürdan dahil hiç bir şeyle karıştırılmamalıdır. Diş araları temizliğinde diş ipliği kullanılabilir.

    7. Sigara ve alkol diş sağlığı için çok zararlıdır.

    8. Fındık, ceviz gibi şeyler dişlerle kırılmamalıdır.

    9. Sakız çiğneme, ağıza kalem ve parmak sokma, tırnak yeme, dudak, parmak, yanak ısırma, özellikle ilk okul sıralarında çene ye el dayama gibi alışkanlıkların dişler ve çene için zararlı olduğu unutulmamalı, bunlardan kaçınmalıdır.

    10. Çok soğuk ve çok sıcak yiyecek ve içeceklerden kaçınılmalıdır.

    11. Diş hekimi gerekli görmedikçe diş çektirmemeli, özellikle bilgisiz kişilere diş çektirmekten kaçınılmalıdır.

    12. Çocuklara 2 yaşından sonra yalancı meme, biberon kullandırtmamalıdır.

    13. Ağzı açık uyuma dişlere zararlı olduğundan burunda böyle uyumaya sebep olan tıkanıklık nedenleri araştırılıp ortadan kaldırılmalıdır.

    Flor ve dişler:

    Diş minesinin direncini artıran en önemli maddelerden birisi flordur. İçilen suda yeterli flor varsa sorun yoktur. Eğer flor azsa dişler çürür. Flor fazlalığı dişlerin sararmasına yol açar. Sularında flor eksikliği olan yerlerde sağlık kuruluşları gerekli önlemleri alır. İçilen suların ve yemek tuzunun florla zenginleştirilmesi sağlanır. Bunlar sağlanana kadar flor çözeltisiyle kişisel florlama yapılır.

    Dişetlerinizi de fırçalıyor musunuz?

    Yemeklerden sonra dişetleri üzerinde kalan gıda artıkları, mikroorganizmaların üremesine ve kümelenmesine yol açarak, diş çürümesini hızlandırıyor.
    Selçuk Üniversites Diş Hekimliği Fakültesi Dekan Yardımcısı Yrd. Doç. Dr. Serdar Üşümez, dünyada en sık rastlanan rahatsızlıkların başında gelen diş hastalıklarının, vücut sağlığı açısından büyük önem taşıdığını kaydetti.

    Bakımsız ve sağlıksız dişlerin çok sayıda hastalığa davetiye çıkardığına dikkati çeken Üşümez, “Yemeklerden sonra dişetleri üzerinde kalan gıda artıkları, mikroorganizmaların üremesine ve kümelenmesine yol açıyor.

    Ağız sağlığını tehdit eden mikroorganizmaların en önemli besin kaynağı, yemeklerden sonra diş ve dişetleri üzerinde kalan gıda artıklarıdır” dedi. Üşümez, “Yemeklerden sonra kalan gıda artıklarından kurtulmak için dişetleri de hafif bir şekilde fırçalanmalıdır. Yumuşak yapılacak fırçalama işlemi kan dolaşımını da hızlandırarak, dişetlerinin daha sağlıklı kalmasını sağlar” diye konuştu.