Etiket: ağız sağlığı

  • Harita Dil Tedavisi İçin Doğal Yöntemler Nelerdir?

    Harita Dil Tedavisi İçin Doğal Yöntemler Nelerdir?

    Harita dil tedavisi yöntemleri arasında doğal olanlar oldukça etkili sonuçlar vermektedir. Harita dil nedir sorusunun cevabı; dilin yan ve üst kısımlarında görülebilen zararsız fakat olumsuz etki oluşturan bir coğrafik dil hastalığı olarak verilebilmektedir. Dildeki papilla alanın normalden daha beyaz ve belirgin olması durumudur. Bu rahatsızlığa verilen ismin harita dil olmasının sebebi, dil üzerinde oluşturduğu coğrafi ve harita şekillerine benzer şekillerdir.

    Bu rahatsızlık tedavi edilmediğinde dil üzerinde kırmızı, pembe ve beyaz yamalar görülmeye başlar. Harita dil rahatsızlığı; dilin sıcak, asitli ve baharatlı gıdalara karşı aşırı hassas olmasına sebep olabilmektedir. Bu hastalık bu etkilerin yanı sıra yanma, ağrı ve ağız kokusu problemlerini de yaşatabilmektedir.

    Harita Dil Tedavisi İçin Doğal Yöntemler Nelerdir? | 1

     

    Harita Dile Sebep Olan Etkenler

    Harita dil rahatsızlığının neden ortaya çıktığı ile ilgili kesin bir neden bulunamamıştır. Dil hastalıkları arasında nedeni bilinmeyen nadir rahatsızlardan biri olan harita dili tetikleyen etkenler şu şekilde sıralanabilmektedir;

    • Duygusal stres yaşanması
    • Psikolojik faktörler
    • Alerji
    • Besin yetersizliği
    • Oral-para fonksiyonel alışkanlıklar
    • Diyabet
    • Hormonal bozukluklar
    • B12 eksikliği

    Harita Dil İçin Nane İle Doğal Tedavi

    Nane sahip olduğu anti bakteriyel özellikler sayesinde ağızda oluşan bakteri üretiminin çoğalmasını engellemektedir. Dilde oluşan yanma hissini önler ve nefesin ferah olmasını sağlar. Güçlü bir nane çayı harita dil için doğal tedavi yöntemi olarak kullanabilmektedir. Nane çayını nanesi bol şeklide hazırladıktan sonra yarım saat buzdolabında bekletmeniz gerekmektedir. Sonrasında tüketebilirsiniz. Günde bir ya da iki defa tükettiğinizde harita dil rahatsızlığına iyi gelecektir.

    Harita Dil Tedavisi İçin Doğal Yöntemler Nelerdir? | 2

     

    İbrahim Saraçoğlu Harita Dil Tedavisi İçin Doğal Kür

    İbrahim Saraçoğlu harita dil tedavisi için sıvı propolis önermektedir. Harita dil için kesin bir tedavi yöntemi henüz bulunamamış olsa da bu yöntem ile etkilerin azaltılması ve dil yaralarının geçirilmesi sağlanabilmektedir. Yarım çay bardağı su içerisinde 15 damla kadar sıvı propolis damlattıktan sonra ağzı içerisine bir yudum alınarak 7-8 saniye bekletilir. Daha sonra yutulur. Bunun yanı sıra akşamları içeceğiniz 5 ila 6 bardak karabaş çayı da etkili olacaktır.

    Dilinde çatlaklar, yarıklar olan var mı ? Tıklayın !

    Kıllı Dil Hastalığı Nedir? Nasıl Tedavi Edilir? Tıklayın !

    Dil Pası Nedir? Nasıl Geçer? Tıklayın !

    Dilde Sivilce Nasıl Geçer? Dil Ucunda Yara Tedavisi Doğal Tıklayın !

    Dil Renginden Ve Şeklinden Hastalık Teşhisi Tıklayın !

    Dil Uyuşması Nedenleri Tıklayın !

  • Damak Kanseri Nasıl Anlaşılır, Belirtileri, Nasıl Tedavi Edilir?

    Damak Kanseri Nasıl Anlaşılır, Belirtileri, Nasıl Tedavi Edilir?

    Damak kanseri en ciddi sağlık sorunlarından biri olsa da en nadir görülen kanser çeşitlerinden biridir. Damak, konuşma fonksiyonlarından kasların hareketine kadar birçok alanda görevi olan bir yapıdır. Ağız çatısı olarak da ifade edilen damak, iki farklı şekilde ifade edilir. Önde bulunan bölge serttir ve arkadaki damak kısmı yumuşaktır. Damak kanseri boyun, beyin ve yumurtalık gibi kanser çeşitlerinden daha tehlikelidir. Damak kanserinde hücreler kontrolsüz biçimde çoğalmaya başlar. Bu kansere yol açan en önemli sebepler ise:

    • Sigara içmek,
    • Alkol tüketmek,
    • Cinsel yolla bulaşan hastalıklar,
    • Radyasyona maruz kalmak,
    • Genetik sebepler,
    • Vitamin eksiklikleri,
    • Ağız hijyeninin eksikliği

    Damak Kanseri Belirtileri Nelerdir?

    Damak kanseri belirtisi öncelikli olarak ağız ülserleri şeklinde kendini belli eder. Daha sonra bu ülserler daha ağrılı bir hale gelir. Meydana gelen belirtiler ise:

    • Damakta kitle fark edilmesi,
    • Hastanın çiğnerken, konuşurken zorlanması, yutkunamaması,
    • Protez kullanımında güçlük çekmek,
    • Yeme güçlüğü sebebiyle kilo kayıpları,
    • Sürekli ağız kokusu,
    • Yutma güçlüğü,
    • Konuşmada zorlanma,
    • Ağız çevresinde sürekli kanayan ve iyileşmeyen yaralar,
    • Kulak ağrısı,
    • Çeneye açarken zorlanma olarak özetlenebilir.

    Damak Kanseri Nasıl Anlaşılır, Belirtileri, Nasıl Tedavi Edilir? | 3

    Damak Kanseri Tedavisi Nasıldır?

    Damak kanseri tedavisi erken dönemde oldukça kolaydır. Erken dönemde tespit edilen damak kanseri tedavileri için radyasyon terapisi uygulanabilir. Kanser hücrelerini öldürmek için yüksek enerji kullanımı anlamına gelir. Kemoterapi, lazer mikro cerrahi ya da ameliyat yöntemlerine başvurulabilir. Ameliyat, zorlu damak kanserleri için tercih edilen bir tedavi yöntemidir. Genel olarak kanserin lenf bezlerine ya da vücudun farklı alanlarına yayıldığı durumlarda tercih edilebilir. Kanserin yayılması halinde damak tamamen alınabilir. Bu hastalığın erken teşhisi için özellikle sigara kullanan kişilerin tetikte olması gerekmektedir. Ağız ve boyun bölgesinde meydana gelen şişlikler ve çiğneme zorlukları söz konusu ise, tekrarlayan kanamalar meydana geliyorsa ya da ağız içinde renkleşmeler meydana geliyorsa, diş hekimine başvurmak oldukça önem teşkil eder. Bu gibi durumlarda belirti olmadan bile 6 ayda bir kontrollere gitmek oldukça önem teşkil eder.

    Ağız Kanseri Şüphesi İçin Tıklayın !

  • Dash diyeti ağız sağlığına iyi geliyor

    Dash diyeti ağız sağlığına iyi geliyor

    Journal of the American Geriatrics Society tarafından yapılan araştırmada, kalp sağlığına iyi gelen besinleri tüketerek yapılan diyetlerin ağız sağlığına da iyi geldiği belirlendi. Uzmanlar bu noktada DASH (Dietary Approaches to Stop Hypertension) diyetine dikkat çekti. Yüksek tansiyonu dengelemek için yapılan DASH diyetinin vücudumuza daha birçok faydasının olduğunu saptadıklarını belirten araştırmacılar, bu yöntemin ağız sağlığını da koruduğunu kaydetti.
    20 YIL TAKİP EDİLDİLER

    Uzmanlar araştırmaları kapsamında yaşları 47 ile 90 arasında değişen 533 erkeği inceledi. Uzmanlar erkek denekleri 20 yıllık bir dönem içinde her üç yılda bir düzenli olarak takip etti. Üç yılda bir gerçekleştirilen ağız kontrollerinde de deneklerin, dişlerini kaybetmesine neden olan kök çürüklerine bakıldı.

    ÇÜRÜK İHTİMALİ YÜZDE 30 AZALIYOR

    Bu kapsamda tahıllı, az şekerli, bol sebze-meyveli, az yağlı ve diyet lifli gıdaları yani DASH diyetinde de tavsiye edilen gıdaları tüketenlerin ağız sağlıklarının diğerlerine oranla çok daha iyi olduğu görüldü. Uzmanlar, DASH diyetine benzer şekilde beslenen erkeklerin diş köklerinde çürük çıkma ihtimalinin diğerlerine oranla yüzde 30 daha az olduğunu saptadı.

    KÖTÜ NEFESİN SEBEBİ DİŞ ETİ HASTALIKLARI

    Diş Hekimi Pertev Kökdemir de DASH diyetini öneriyor. DASH diyetinin ağız ve diş sağlığını korumaya yardımcı olduğunu belirtiyor. Kökdemir; “Vücudumuzun diğer kısımlarının sağlığı gibi ağız sağlığımızda iyi beslenmeye bağlıdır. Ağzımız kötü beslenmeye çok duyarlıdır. Erken diş kayıpları ile diş eti hastalıkları, kötü bir nefese neden olur. Birçok beslenme bozukluğu vücudun diğer bölgelerinden önce ağzı etkiler” diyor.

    TAHIL VE PROTEİN AĞIRLIKLI BESLENMELİYİZ

    Diş Hekimi Pertev Kökdemir, “Fermente olabilen karbonhidratlar, bakteriler ile beraber çalışarak çürük oluşumunu başlatır ve dişlere zarar verir. Bu nedenle karbonhidrattan uzak, genel olarak tahıllara dayalı bir beslenmeyi tercih etmeliyiz. Ayrıca beslenmemiz peynir, yoğurt, et, yumurta, baklagiller ve kuruyemişler gibi proteinleri de içermelidir. Yağlar ve şekerleri az tüketmeye özen göstermeliyiz. Çürükten korunmak için bakteriler tarafından üretilen asitlerin minimumda tutulması gerekir” diyerek DASH diyetine benzer bir sağlıklı beslenme stilini öneriyor.

  • Dil Şişmesi Nedenleri, Belirtileri Ve Tedavisi

    Dil Şişmesi Nedenleri, Belirtileri Ve Tedavisi

    Enfeksiyonlar, alerjiler, yaralanmalar, metabolik bozukluklar, genetik sorunlar sonucunda dilde şişme meydana gelebilir. Dil şişmesi nedenleri, belirtileri ve tedavisi bu konu hakkında bilgiler verdik. Dil şişmesinde dilin bir kısmında yahut tamamında şişme görülür. Normalde, şişmiş dil ciddi bir soruna işaret etmez, ancak, istisnai olarak dil şişmesi ciddi bir durumun göstergesi olabilir. Size önerimiz diliniz şiştiğinde ihmal etmeyip, bir doktora görünün.
    Dil şişmesi neden olur?
    En yaygın nedenleri
    Çok sıcak şeyler yemek veya içmek
    Sigara içmek
    Aşırı alkol tüketici
    Baharatlı gıdalar
    Yanlışlıkla dilini ısırmak
    Diş teli kullanımı
    Dile takılan piecing de enfeksiyona neden olup, şişme yapabilir.

    Çeşitli enfeksiyonlar
    Bu enfeksiyonlardan bazıları
    Frengi
    Strep enfeksiyonu
    Herpes(uçuk)
    Pamukçuk gibi mantar enfeksiyonları

    Alerjik reaksiyonlar
    Alerjik reaksiyonlar dil şişmesinin en sık karşılaşılan nedenidir. Dil şişmesine yol açan alerjiler şunlardır:
    Böcek ısırığı veya arı sokması
    Penisilin / kodein gibi herhangi bir ilaca karşı gelişen alerjik reaksiyon
    Belirli besin öğeleri veya besin öğeleri içinde bulunan maddeler
    Anafilaktik reaksiyon (genellikle ciddi ve şiddetli bir alerjik reaksiyon)

    Dil şişmesinin diğer nedenleri
    Akromegali hormonal bir bozukluğun adıdır. Bu hormon bozukluğunda büyüme hormonu aşırı salgılanır ve bedendeki dokularda şişme, genişleme meydana gelir.
    Down sendromu gibi genetik bozukluklar
    Hipotiroidi
    Hipofiz bezi sorunu
    Dil kanseri (ABD’de yıllık 10.000’in üzerinde dil kanseri vakası rapor edilmiştir, erken teşhis durumunda başarıyla tedavi edilebilir
    Pernisiyöz anemi kırmızı kan hücrelerinin seviyesinin düşmesine neden olan ve böylece vücudun B12 emilimini gerçekleştirmekte başarısız olduğu bir hastalıktır.
    Anjioödem, mukoza dokusu ve submukozal dokuda aşırı şişmeye yol açar.
    Durum çok ağır olarak kabul edilir ve genelde kalıtsaldır.
    Anjiyoödem, aynı zamanda hipertansif ilaçlarının bir yan etkisi olarak da ortaya çıkabilir.
    Şişlik ve damak iltihabı lingual papilitisten de kaynaklanabilir. Ayrıca damağınızın kırmızıya dönmesine de neden olur. Durum, özellikle gece süresince, dil şişmesi ile sonlanır.

    Dil şişmesinin belirtileri
    Dil lezyonları
    Konuşurken , su veya diğer herhangi bir içecek içerken, bir şey çiğnerken, yutarken problem yaşama
    Dilde veya ağız çevresinda ağrı
    Ağız veya dilde yanma hissi
    Dilin renginde farklılaşma(koyu renge dönme)
    Yüksek ateş
    Şiddetli başağrısı
    Dildde kanama

    Dilde alerjik reaksiyonların neden olduğu şişme varsa, semptomlar şunlardır:
    Karın ağrısı
    Öksürük
    ishal
    hapşırma
    kusma

    Şişmiş dilde yaşamı tehdit eden bir hastalık veya bir sorun varsa belirtiler şöyledir:
    Kanlı öksürük
    Bir şey yutmakta sorun yaşama
    Boğazda sıkılma hissi
    Şiddetli döküntüler
    Boğaz ve ağızda tahriş
    Mide bulantısı

    Dil şişmesi nasıl geçer?

    Alerjiden dolayı şiştiyse
    Dil şişmesinin nedeni herhangi bir gıdadan kaynaklı alerji ise, hasta bu gıda maddelerinin tüketmeyi bırakmalıdır.
    Doktor, acil bir durumda uygun bulursa epinefrin enjeksiyonda uygulayabilir.

    İlaç kaynaklı şişme
    Şişmenin nedeni düzenli kullanılan herhangi bir ilaç ise, hasta bu ilaçtan vazgeçmeli ve alternatif ilaç için doktoruna danışmalıdır. Enfeksiyon kaynaklı şişmeler antibiyotikle tedavi edilebilir.

    Evde yapılan ilaçlar
    Ev ilaçları da dil şişmesine deva olabilir.
    Yumuşak uçlu diş fırçasıyla dili fırçalamak dil şişmesi kaynaklı ağrıyı alabilir.
    Şişmiş dil üzerine biraz şeker koymak da ağrı kesici vazifesi görecektir.

    Yinede, yapmanız gereken en iyi şey diliniz şiştiğinizde derhal bir doktora başvurmaktır.

    YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan yorum yazıları veya haberlerin tüm hakları Kadınlar Kulübü’ne aittir. Kaynak gösterilse dahi hiçbiri özel izin alınmadan kullanılamaz. Bu haber veya yazılar sadece Kadınlar Kulübü tarafından sağlanan RSS verileri kullanılarak alıntılanabilir

     

  • Uzmanlardan diş macunu uyarısı

    Uzmanlardan diş macunu uyarısı

    Abant İzzet Baysal Üniversitesi (AİBÜ) Diş Hekimliği Fakültesi Dekanı Prof. Dr. İsmet Duran, aşındırıcı maddeler içeren diş macunları veya toz halindeki parlatıcıların hem dişlerin aşınmasına hem de diş etinin çekilmesine neden olduğunu söyledi.

    Duran, çay, kahve veya kola gibi gıda maddelerini tüketenlerin dişlerinde lekeler oluştuğuna dikkati çekerek, bunların mutlaka temizlenmesi gerektiğini anlattı.

    Sigaranın da lekeye neden olan maddelerin başında geldiğine işaret eden Duran, “Sigara içen bireylerin dişlerinde sarı, daha sonra kahverengiye dönen birtakım lekeler olur. Bu lekeleri uzaklaştırmak, tamamen diş hekimlerinin tedavisiyle olmalıdır ama bu, tek başına çözüm değil çünkü o lekeyi yapan alışkanlıklarınız halen devam ediyorsa çok kısa süre sonra tekrar oluşacaktır” diye konuştu.

    Lekeye neden olan maddeleri tüketen veya kullanan kişilerin 6 ayda bir hekime dişlerini temizletmesi gerektiğini kaydeden Duran, her temizliğin diş minesinde kayba yol açtığının unutulmaması gerektiğini vurguladı.

    “Ağzınızın kapanışı bile değişebilir”

    Temizliğin sıklaştırılması halinde minenin bir süre sonra tamamen kaybolacağına dikkati çeken Duran, şöyle dedi:

    “Bu da ilerleyen dönemde dayanılmaz ağrılarınıza neden olabilir. Piyasada diş macunları anti tartar, anti smoker gibi isimler altında satılmakta. Bu macunları siz çok fazla kullanırsanız ve fırçanın üzerine çok fazla macun koyarsanız, dişlerin mine tabakasının yavaş yavaş aşınmasına sebep olursunuz. Belki dişleriniz beyaz olur ama ilerleyen dönemde inanılmaz ağrılar çekebilirsiniz. Bir müddet sonra dişin madde kaybına bağlı ağzınızın kapanışı bile değişebilir.

    İçinde aşındırıcı bulunan diş macunları veya piyasada toz halinde satılan parlatıcıları aldığınız zaman unutmayın ki bunlar hem dişinizin aşınmasına hem de diş etinin çekilmesine neden olacaktır.”

    Bireylere diş fırçalama konusunda çeşitli uyarılarda bulunan Duran, “Hangi macunu kullanırsanız kullanın, miktarını fazla tutmamanızı tavsiye ediyoruz. Nohut tanesi kadar macunun yeterli olduğuna inanıyoruz. Günde 3 defa yapılan fırçalamayı düşünürseniz, macunun miktarının çok olması ve fazla bastırmanız belli süre sonra diş eti çekilmesine ve minenin uzaklaştırılmasına yol açar” ifadesini kullandı.

    Duran, diş sağlığında önemli konunun mekanik temizlik olduğunu, uygun şekilde yapmak koşuluyla misvak da kullanılabileceğini sözlerine ekledi.

  • Sahte implant

    Sahte implant

    Kalitesiz ve patentsiz üretilmiş implantlar diş ve çevresindeki kemikte dönüşü olmayan hasarlara sebebiyet veriyor. Konu ile ilgili açıklama yapan İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Tancan Uysal, özellikle Uzakdoğu’dan ülkemize giriş yapan implantların enfeksiyona ve implant kaybına kadar giden ciddi sorunlara neden olduğunu belirtti.

    Gelişen diş hekimliği sektörünün, hekimin tedavisini kolaylaştırıcı, diş hekimliği alanında oldukça önemli teknolojileri hayata geçirdiğine dikkat çeken Dekan Prof. Dr. Uysal, “Firmalar daha yeni ve dişe uyumlu implantlar geliştirdi. Çok başarılı uygulamalarla belki de bir diş çekiminden daha basit operasyonlarla hastalara bunları uygulayabiliyoruz.” dedi. Bu güzel gelişmelerin yanında ortaya çıkan sıkıntılara da dikkat çeken Dekan Prof.Dr. Uysal, özellikle Uzakdoğu’dan ülkemize giriş yapan ve sayıları gün geçtikçe artan sahte implantlar konusunda hastaları uyardı. İçindeki titanyum maddesinin olması gereken değerde olmayan, artık metallerin kullanıldığı bu implantların, maliyeti azaltmak adına bazı diş hekimleri tarafından tercih edildiğini söyleyen Prof.Dr. Uysal, “Bu implantlar ağıza yerleştirildiği zaman kemiklerle birleşmesinde sıkıntılar doğuyor. Titanyum uyum gösterir, ama paslanmaz çelik uyum göstermez. Dolayısıyla bir süre sonra dişle uyum sağlamamasının yanında diş etinde çanak görünümünde kemik defektleri oluşturmaktadır. Bu implantı yerleştirdikten sonra oluşan enfeksiyonla kemik seviyesi 10 milimetreye kadar düşmektedir. Sonuç olarak da implant yerleştirecek yer kalmamaktadır.” diye konuştu.

    Hastalara önerilerde de bulunan Prof. Dr. Uysal, piyasada bilinen patentli, Ulusal Bilgi Bankasında kayıtlı implantların tercih edilmesi gerekliliğine dikkat çekti. “Muayenehanelerde yalnızca fiyat bazında değerlendirme yapmayıp kaliteyi ön planda tutulmalıdır. Uluslararası standartlarda uygunluğunu gösteren belgelere sahip, garanti veren implantlar tercih edilmelidir. Her implantın ömür boyu garanti belgesi vardır. Marka öğrenilip mutlaka bir piyasa araştırması yapılması gerekir. İmplantın üzerine yerleştirilecek ara parçaların her çeşidinin bulunması gerekiyor. Uygulama yerleri ise sterilizasyon bakımdan tam teşekküllü merkezler olmalıdır. Hastalar konu ile ilgili uzman hekimlerden, üniversitelerden bilgi alabilirler.” dedi.

  • Ağız ve diş bakımı nasıl olmalı?

    Ağız ve diş bakımı nasıl olmalı?

    Diş çürüğünün nasıl oluştuğunu biliyor muyuz?

    Ağızda bulunan bakterilerin oluşturduğu bakteri plağı, şekerli ve unlu gıdalardan ağızda kalan artıklar sebebiyle asit oluşturuyor. Bu asitler, dişlerin mineral dokusunu çözüyor, diş minesinin bozulmasına ve çürük başlangıcına sebep oluyor.

    Diş çürüğü ağrıya neden olduğu zaman, diş hekimine başvuruluyor. Ağrının en çok, soğuk, sıcak, ekşi veya tatlı gıdaların tüketimiyle hissedildiği belirtiliyor.

    Uzmanlar, önlenebilir bir durum olmasına rağmen, dünyada dişi çürümeyen kişi sayısının çok az olduğunu ifade ediyorlar.

    Dişlerimizi çürüklerden nasıl koruyabiliriz?

    Dişleri fırçalamak ve dişlerin aralarını temizlemek, yiyecek parçalarını ve bakterileri temizlemenin en iyi yolu olarak gösteriliyor.

    Diş bakımının, dişleri günde en az iki kez( sabah ve gece yatmadan önce) fırçalama, diş aralarını da günde en az bir kez temizleme şeklinde olması gerektiği belirtiliyor.

    Diş bakımında daha da iyi olan, her öğünden sonra dişleri fırçalamak.

    Florlu diş macunu, diş fırçası ve diş ipiyle gerçekleştirilen bir temizliğin en az üç dakika sürmesi gerekiyor.

    Bu kurallara dikkat ederek diş bakımımızı yürütürsek, ağız ve diş sağlığımızı korumada üzerimize düşeni yapmış oluruz.

    Ağız – Diş Sağlığı ve Bakımı ile detaylı bilgi almak için tıklayın…

  • Hamilelik Öncesi Mutlaka Diş Hekimine Uğrayın

    Hamilelik Öncesi Mutlaka Diş Hekimine Uğrayın

    Sağlık problemlerinin ne zaman ortaya çıkacağının belli olmadığını belirten uzmanlar, bu nedenle anne olmaya karar veren kadınların hamilelik öncesi mutlaka diş hekimine başvurması gerektiğini söyledi.

    Hamilelik öncesinde diş hekimine başvurulduğunda ileride ortaya çıkabilecek sorunların hekim tarafından değerlendirilerek, gerekli tedavinin uygulanacağını belirten Trabzon Diş Hekimleri Odası Başkanı Mustafa Yıldız, “Örneğin, küçük çürükler hiç belirti vermeden hamilelik sırasında ilerleyerek ağrı oluşumuna yol açabilir. Henüz başlangıç halinde tespit edilip gerekli tedavi uygulanırsa sorun ilerlemeden çözülmüş olacaktır” dedi.

    Yıldız, gerekli görüldüğünde yapılacak olan diş taşı temizliğinin hamilelikhamilelik sürecinde yaşayabileceği streslerden uzaklaşmış olur. Yanlış kanı olarak bazı anne adayları ‘bebeğe zarar gelebilir’ düşüncesiyle bu süre içinde diş hekimine gitmekten çekinirler. Fakat hamileliğin her aşamasında bebeğe ve anneye zarar vermeden yapılabilecek tedavi yöntemleri vardır” diye konuştu. sırasında, hormonların etkisiyle ilerleyebilecek olan diş eti hastalıklarını da önleyeceğini ifade ederek, “Böylece anne adayı

    Anne adaylarına acil tedavi yöntemleri dışında müdahale yapılmayacağını anlatan Yıldız, şöyle devam etti:

    “Ancak gerekli durumlarda diş hekimi, anneye ve bebeğe zarar vermeyen ilaçlarla tedavinin ertelenmesini sağlayacaktır. Hamileliğin 3 ile 6 aylık döneminde dolgu, kanal tedavisi, diş taşı temizliği gibi işlemler güvenle uygulanabilir. Hamilelik öncesi diş hekimine gidilememiş ise bu dönem anne adayları tarafından iyi değerlendirilmelidir. Emzirme döneminde de diş hekimliği açısından anneye yapılacak müdahalelerin herhangi bir sakıncası yoktur.”

    Mustafa Yıldız, hamilelik sırasında diş eti kanamalarının çok sık karşılaşılan bir sorun olduğuna dikkati çekerek, şunları kaydetti:

    “Diş etinde görülen kanamaların sebebi diş eti iltihabıdır. İleri derecede diş eti iltihabı erken doğum ve zayıf bebek doğurma riski oluşturduğunu unutmamalıyız. Hamileliğin ikinci üç aylık döneminde hekime başvurularak, diş eti iltihabı mutlaka tedavi edilmelidir. Ağız sağlığı yaşamın her döneminde ihmal edilmemesi gereken önemli bir konudur. Ancak kadınların ergenlik, hamilelik, bebek emzirme ve menopoz döneminde buna daha çok dikkat etmeleri gerekmektedir.”

  • Dişler yemekten sonra fırçalanmaz mı?

    Dişler yemekten sonra fırçalanmaz mı?

    Diş sağlığında tüm bildiğimiz ezberler bozuluyor mu? “Her yemekten sonra diş fırçalanmalı” diye ezberletilen bilgi, aslında dişleri kötü mü etkiliyor? Uzmanlar; dişlerin ne zaman fırçalanması gerektiğiyle ilgili görüşlerini paylaştı

    Amerikan Diş Hekimliği Akademisi Başkanı Howard R. Gamble; yemeklerin hemen ardından diş fırçalamanın tehlikelerine karşı uyardı. Araştırmalara göre; asitli yiyecek ve içecekleri tükettikten sonra dişleri fırçalamak, yarardan çok zarar getiriyor. Gamble “Asit, diş minelerine zarar verir. Hemen dişleri fırçalamak, asidi diş minesine doğru, daha da derine itmek anlamına gelir” dedi. Asitli gıdalardan sonra; ağzın suyla çalkalanmasını ve dişlerin 30 dakika sonra fırçalanmasını önerdi. Türk diş hekimleri de dişlerin doğru fırçalanmasıyla ilgili görüşlerini paylaştı.

    Limon suyu ve portakal suyu gibi asit düzeyi yüksek gıda ve içeceklerin tüketimi, asit düzeyini artırır. Bu da diş minesinin yüzeyinde yumuşamaya neden olabilir. Bu yüzden, özellikle bu tür içecek ve yiyeceklerin tüketiminden 30-40 dakika sonra dişlerin fırçalanması gerekir.

    Dişlerimizi günde iki kere fırçalamalıyız. (Tercihen sabah ve yatmadan.) Fırçalama esnasında her iki çene ayrı ayrı fırçalanmalıdır. Çenenin bir ucundan, diğer ucuna; tüm diş yüzeyleri içeriden ve dışarıdan temizlenmelidir.

    İdeal fırçalama süresi yaklaşık iki-üç dakika olmalıdır. Öte yandan dişlerin ara yüzlerinin temizlenebilmesi için, günde bir kez diş ipi kullanılması da şarttır.

  • Ağız İçi Yaralarının Nedenleri ve Tedavisi

    Ağız İçi Yaralarının Nedenleri ve Tedavisi

    Tıpta AFT denilen ağız içi yaraları; ağız içerisinde sıklıkla yanak ve dudak mukozasında, yumuşak damakta, dil üzerinde, diş eti üzerinde ve farenkste görülen solgun sarı-kırmızı hale ile çevrili ve oldukça ağrılı ülserleşmiş lezyonlardır…

    Toplumun %18-20 az ya da çok aft sorunu ile karşı karşıyadır. Bayanlarda daha sıklıkla rastlanır. AFT genellikle tek olarak seyretse de aynı anda birkaç bölgede birden görülebilmektedir.

    AFT’nin oluş nedenini belirlemek için çeşitli araştırma yapılmıştır. Ancak aftın oluşumunu hızlandırıcı ve seyrini kötüleştirici birçok faktör saptanmasına karşın oluş nedeni tam olarak belirlenememiştir.

    Bu nedenle aft oluşumunu hızlandıran ve iyileşmesini geciktiren faktörlerden bahsetmek mümkündür.

    AFT oluşumunda hangi faktörler önemlidir?

    – Stres

    Günümüzde migren, yüksek tansiyon ve gastrit gibi birçok hastalığın nedenleri arasında kabul edilen stres aft oluşmasının en önemli nedenlerinden birisidir.

    Hanımlarda premenstural gerginlik(adet öncesi dönem) de aft oluşumunu hızlandıran faktörlerdendir.

    – Yiyecekler

    Turunçgiller, sirke, turşu, patates cipsi, tuzlu ve baharatlı çerezler gibi ağız mukozasını tahriş edebilen yiyecekler AFT oluşumunu hızlandıran önemli faktörler arasında sayılmaktadır. Bunların yanı sıra bazı bünyeler için alerjik olabilen karabuğday, çavdar, arpa, çikolata, fındık, kabuklu deniz hayvanları, soya, domates, bazı patlıcan, elma, incir, peynir gibi yiyecekle de AFT oluşumunu hızlandırırlar.

    – Travma

    Yanak dil dudak ısırma, sert yiyeceklerin tahrişi ve yumuşak olmayan diş fırçalama işlemleri ve iyi adapte olmayan protezlerin neden olduğu vuruklar AFT için uygun zeminin oluşmasına yardımcı olurlar.

    – Diş macunu

    Diş macunlarının temizleme özelliğini artırmak için köpük yapıcı olarak yapılarına katılan “Sodyum Lauryl Sulhate” ( SLS ) mukoza hücrelerinin yıkımını artıran tahriş edici bir kimyasaldır. SLS bu özelliği ile AFT oluşumu üzerine direkt etkili olan bir maddedir.

    Özellikle AFT sorunu olan kişilerin kullanabilmesi için günümüzde daha az oranda (%1.25) SLS içeren diş macunları üretilmektedir. (Tom’s of Maine Natural Toothpaste , Oral-B Sensitive Fluoride Toothpaste.)

    – Sistemik hastalıklar

    Behçet hastalığı, genital ülser, konjuktivit, retinit, lokositoz gibi birçok sistemik belirtiler yanında ağız içerisinde oluşan tekrarlayıcı AFT’lerle kendini gösteren bir hastalıktır.

    Birçok malign ve otoümmin hastalıklarla birlikte de tekrarlayıcı AFT’ler görülebilmektedir.

    – Diğer nedenler

    B12 vitamini ve demir noksanlığı, sigara içme, tütün çiğnemenin gibi alışkanlıkların de AFT oluşumuna katkıda bulunan önemli faktörler olduğu bilinmektedir.

    Ağız içi yaralarının (AFT) tedavisi

    AFT’ler herhangi bir tedavi uygulanmasa da genellikle 7-10 gün sonra kendiliğinden iyileşmektedir. AFT sorunu ile karşı karşıya olanların aşağıda sıralanan işlemlerden birini yada birkaçını uyguladıklarında daha rahat bir periyot geçirmeleri mümkündür:

    Ağrıyı azaltmak ve iyileşme periyodunu kısaltmak için yapılabilecekler şunlardır.

    – Sıcak, asidik ve tahriş edici gıdalardan kaçınılmalıdır.

    – “2% Hydrogen Peroxide” solüsyonuna batırılan pamuk yada gazlı bez ile AFT bölgesi temizlenebilir.

    – Su ile karbonat karışımından hazırlanan ince yapılı bir krem AFT üzerine sürülebilir.

    – Yarım bardak suya yarım kaşık tuz ilavesi ile elde edilen solüsyonla günde üç kez gargara yapılabilir,

    – Yemeklerden önce AFT bölgesine “Xylocaine” solüsyonu ya da ağız için hazırlanmış anestezik kremler uygulanabilir.

    – AFT üzerine uygulanacak “Orabase”, “Gly-oxide”, “Cankaid”,”Ambesol” gibi ağız içi kremler uygulanabilir.

    – “Sucralfate” tableti ılık suda eritip gargara yapılabilir.

    – Özellikle başlangıç aşamasında “Tetrasiklin” tableti suda eriterek elde edilen solüsyon ile gargara yapmak AFT’nin fazla büyümesini engeller ve ağrıyı azaltır.

    – Gene aftın başlangıç safhasında bölgeye bir Topikal Steroid “% 0,1’lik Triamcinalone” uygulanması ya da steroidli bir gargara “Betamethasone Syrup” ile gargara yapmak aftın fazla büyümesini engeller ve ağrıyı azaltır.

    – “Chlorhexadine” gargaralar iyileşme periyodunu kısaltır.

    – “Tetrasiklin” şurup la hazırlanan 12,500 ünite “Nystatin”, 1.25 mg “Diphenhydramine”, ve 0.25 mg/m “Hydrocortisone” karışımı ‘Shotgun’ solüsyonu olarak kullanılabilir.

    AFT (canker sores = mouth ulcers) ile UÇUK (fever blisters = cold sores) arasındaki farklılıklar

    AFT ile uçuk genellikle aynı belirtileri gösterdikleri için birbirleri ile karıştırılabilmektedir. Ancak aralarında birçok temel farklılık vardır:

    AFT

    1. Kesinlikle ağız içersinde oluşur.
    2. Bulaşıcı değildir.
    3. AFT’nin oluşmasına virüsler neden olmaz.

    Uçuk

    1. İçi su toplamış küçük kabarcıklar (Blisters) şeklinde başlar.
    2. Nadiren ağız içerisinde olsalar da genellikle ağız dışında meydana gelirler. AFT ağız içerisinde tüm bölgelerde olabilmesine karşın uçuk genellikle ağız içerisinde damak tavanı gibi hareketsiz bölgeleri tutar.
    3. Bulaşıcıdır.
    4. Virüsler tarafından meydana getirilir.