Etiket: adet düzensizlikleri

  • Doğurganlığı etkileyen faktörler

    Doğurganlığı etkileyen faktörler

    Kadınların doğurganlık yetileri çeşitli faktörler tarafından etkilenmektedir. Doğurganlık yetilerini etkileyen en önemli faktörlerden biri ise yumurtalık rezervleridir. Bunu da yumurta bozukluğu ve çikolata kisti takip etmektedir.

    • Yumurtalık Rezervi:

    Kadınlar dünyaya belirli bir yumurtalık rezervi ile gelir. Yumurta üretimi yalnızca anne karnındayken gerçekleşir. Bebek dünyaya geldiğinde, sahip olduğu yumurtaların yarısını kaybetmektedir. Ortalama olarak, bir kız çocuğu dünyaya 1 milyon yumurta ile doğmaktadır. Adet görmeye başladığı zamanda ise bu sayı 400 bine inebilmektedir.Adet döneminden itibaren de yumurtalar sayıca azalmaya devam eder. Yaşın ilerlemesi ve menopoz dönemine yaklaşılması ile çocuk sahibi olma şansının azalmasının sebebi de budur. Kadının yaşı ilerlerken, yumurtaları hem sayıca hem de kalite bakımından düşmektedir.

    Bir kadının en doğurgan olduğu dönem 20-35 arası olarak kabul edilir. 35 yaşından itibaren üreme yetisi hızla azalır. Bu noktada unutulmaması gereken, 25 yaşında bir kadının hamile kalması durumunda sağlıklı bir gebelik geçirmesi ve bebeğin sağlıklı olarak dünyaya gelmesi bir ihmalken, 45 yaşında bir kadının gebe kalması dahi zor olabilirken, gebe kalsa dahi hamileliğin düşükle neticelenme riski söz konusudur. Bunun yanında bebeğin anomali riski de artmıştır. Anne adayı  45 yaş gibi ileri bir yaşta hamile kalırsa, vücudundaki yumurtalar sayıca daha az ve kalite bakımından daha düşük olduğu için bebeğin genetik sorunlara sahip olma riski yüksek olacaktır.

    Genetik problemlerin söz konusu gebeliklerin ise ortalama olarak yüzde 80’i düşükle neticelenmektedir. Geriye kalan ve doğumla sonuçlanan yüzde 20’lik bölümde ise;

    • down sendromu,
    • organ bozuklukları,
    • zeka geriliği gibi sorunlar meydana gelebilmektedir.

    FSH hormonu sayesinde kadının yumurtalık rezervlerinin tahmin edilmesi mümkündür. Bu sebeple de bir kadının ilk olarak yumurtalık rezervlerinin durumuna baktırması gerekir. Bunun dışında çocuk sahibi olmak yaşını çok fazla ertelememesi ve bir biyolojik saatin gerçekten olduğunu bilmesi gerekmektedir.

    Tüp Bebek Tedavisi sorularınız için tıklayınız!

    • Yumurtlama Bozukluğu:

    Yumurtlama; üreme döneminde olan kadınların her ay yumurtalarından bir ya da kimi zaman iki adet yumurta hücresinin olgunlaşması, yumurtalık dışına atılması ve yumurtaların tüplerden geçerek rahme ulaşması anlamına gelir. Kadının gebe kalma yetisi, işte bu yumurtlama sayesinde mevcuttur.

    Yumurtlama olabilmesi için kadının hormon dengesinin normal olması gereklidir.

    Kadınlar arasında en yaygın olarak rastlanan kısırlık sorunlardan biri yumurtlama bozukluğudur. Yumurtlama bozukluğunun en büyük işaretçisi adet bozukluklarıdır.  Bu sebeple adet düzensizlikleri oldukça ciddiye alınmalıdır. Yumurtlama bozukluklarının görüldüğü hastalar ise çoğunlukla polikistik over sendroma sahip olan kişilerdir.

    Bu sendromda hormon dengesi bozulduğu için hastada erkek tipi tüylenme sorunu söz konusudur. Şakaklar ve göbek altında sert kıllar çıkmaktadır. Yüzde sivilce sorunu hakim olabilir.

    • Çikolata Kisti:

    Çikolata kisti sancılı adet dönemleri ile cinsel ilişki sırasında ağrı ile kronik pelvik ağrıları ile ortaya çıkabilir.

    Kısırlık sorununa sahip olan kadınların %40’ında çikolata kisti olduğu bildirilmiştir.Bu sebeple çikolata kistinin doğurganlığı olumsuz etkilediği söylenebilir.

    Üreme çağında olan kadınların yaklaşık olarak %10’unda çikolata kisti vardır. Kadın kaynaklı kısırlıkların ise %40’ında çikolata kisti söz konusudur.

    Çikolata kistinin 4 evresi vardır ve tedavi edilmez ise ilerleyebilen ve üretkenlik yetisini oldukça azaltabilen bir sorundur. Çikolata kistinin erken teşhisi ile gerekli önlemleri almak mümkündür. Bu sebeple şayet adet dönemleri sancılı geçiyorsa, pelvik ağrı söz konusu ile bu ağrılar ciddiye alınmalı ve bir uzmana danışılmalıdır.

    • Adet düzensizlikleri:

    Adet düzensizlikleri oldukça önemli işaretlerdir. Adet sancıları iltihabi durumlara işaret edebilmektedir. Mutlaka altında yatan sebebin araştırılması ve tedavi edilmesi gerekmektedir. Şayet adet düzensizliklerinin altında yatan sebep vajinal bir iltihap ise, bu iltihap zamanla ilerledikçe doğurganlık yetilerini azaltabilir.

    Adet düzeni 21-35 gün arasında değişmektedir. Bundan kısa sürede görülen adet döngüsü ya da 35 günden uzun süren adet döngüsü sağlıklı değildir.  Bunun dışında düzensiz olarak görülen adetler de normal değildir. Mutlaka bir doktora başvurulmalı ve sorunun tespiti sağlanmalıdır.

    Adet kanamasının düzeni de önemlidir. Şayet adet kanaması yalnızca bir gün sürüyorsa, bu durumda hormon bozuklukları ve yumurtalık rezervlerinde bir söz konusudur. Mutlaka bir doktora başvurmak gerekir.  Bunun dışında şayet adet kanamaları 10 günden uzun ve yoğun sürüyorsa rahim kanseri riski dahi söz konusu olabileceğinden mutlaka bir doktor tarafından kontrol edilmek gerekmektedir.

    • Sigara Kullanımı:

    Kadınlarda doğurganlık yetisini olumsuz etkileyen en önemli faktör sigara kullanımıdır. Sigara kullanan kadınlar, menopoza girmeleri gereken yaştan 2-3 yıl önce menopoza girerler. Yani doğurganlık daha erken kaybedilir.  Bunun dışında sigara kullanımı yumurtalıkların kalitesini düşürdüğü için gebe kalma şansı düşerken, gebelik söz konusu olduğunda düşük, anomali gibi riskleri de peşinden getirmektedir. Bu sebeple anne adaylarının özellikle hamile iken sigara dumanının olduğu ortamda dahi durmaması gerekir. Hamile kalmak isteyen bir kadın ise ilk iş olarak sigarayı bırakmalıdır.

    Kaynak: http://jinekoloji.com/dogurganligi-etkileyen-18-faktor

  • Cinsel Yönden Sağlıklımıyız?

    Cinsel Yönden Sağlıklımıyız?

    Cinsellik hayatın ayrılmaz bir parçası. Üstelik tüm yaşamınızı ve çevrenizle ilişkilerinizi derinden etkiliyor. Cinselliğinizi mutlu ve sağlıklı yaşamanın yolu ise yine sağlıktan geçiyor.

    Kadınların hayatları boyunca cinsel yaşamlarını en çok etkileyen sorunların başında adet düzensizlikleri, enfeksiyonlara bağlı vajinal akıntılar, kasık ve bel ağrıları geliyor.

    Ancak, ne yazık ki çoğu kadın bu tip sağlık problemleriyle karşılaştığında yalnızca şikayet etmekle yetiniyor ve önlem alma konusunda ihmalkar davranıyor. Oysa, bu tip sorunların büyük bölümünün tedavisinin mümkün olduğunu belirten uzmanlar, sağlıklı bir cinsel yaşam için bu belirtilere bağlı hastalıkların asla ihmal edilmemesi gerektiğini vurguluyorlar.

    Adet düzensizlikleri

    Adetle ilgili sorunlar sık adet görme, seyrek adet görme, hiç adet görmeme, adet ortası kanamalar, adet sırasında aşırı kanama ya da az kanama, adet süresinin uzun ya da kısa olması şeklinde kendini gösteriyor. Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Hakan Seyisoğlu, kanama düzensizliklerinin ortaya çıkması halinde mutlaka doktora başvurulması gerektiğini belirtiyor ve ekliyor: “Normal şartlarda ilk kanamayı takiben yaklaşık iki yıl içinde adet kanamaları düzene girer.

    Menopoza yaklaşıncaya kadar da bu düzen devam eder. Buluğ çağında ya da menopoza yakın dönemlerde adet düzensizlikleri çok sık görülür. Bu dönemlerdeki düzensizliklerde belirgin bir anormallik görmezsek tedavi gereği de duymayız.

    Bizim için en önemli kanamalar beklenmedik zamanda ortaya çıkan, düzensiz ve uzun süreli kanamalardır ki, mutlaka araştırma ve tedaviyi gerektirir.” Kanama düzensizliklerine rahimde bulunan myom adı verilen urlar, rahim veya rahim ağzı iltihapları, doğum kontrol hapları ve rahim içi spiral kullanımı gibi sebeplerin yanı sıra hormonal etkiler de yol açabiliyor.

    Özellikle;
    – Yoğun stres altında olanlarda,
    – Bilinçsiz diyetlerle çok kilo kaybedenlerde,
    – Ağır fiziksel egzersiz yapan kadınlarda,
    – Yeme bozukluğu olanlarda,
    – Tiroid bezi fazla veya az çalışanlarda,
    – Dengesiz beslenenlerde kanama düzensizliklerine rastlanıyor.

    Enfeksiyonlara bağlı akıntılar

    Renksiz, kokusuz ve saydam normal akıntılar dışında kaşıntı ve yanmayla birlikte gelen akıntılar bir sorun habercisidir. Bakteri, mantar ya da parazitlerin neden olduğu vajinal enfeksiyon (vaginit) veya rahim ağzı enfeksiyonları (servisit) bu akıntıların başlıca sebepleri arasında yer alır.

    Genellikle cinsel yolla bulaşan mikroorganizmalar, antibiyotik kullanımı, gebelik, şeker hastalığı, şişmanlık gibi nedenler enfeksiyon oluşturur ve akıntılara zemin hazırlar. Akıntıyla birlikte cinsel ilişkide yanma ve ağrı da hissedilebilir. Özellikle cinsel yaşamı olumsuz etkileyen bu tür akıntılar için mutlaka bir uzmana danışılmalıdır.

    Enfeksiyonları önlemek için:

    – İç çamaşırınızı her gün değiştirin ve pamuklu olanları tercih edin.

    – Yüzme sonrası ıslak mayo ile uzun süre kalmayın.

    -Aşırı kilo ve şeker hastalığı mantar enfeksiyonuna zemin hazırlayacağından, bu konuda önlem alın.

    – Genel tuvalet temizliğinize dikkat edin.

    – Genital sprey, parfüm katkılı ped ve tampon kullanmayın.

    – Dar pantolon veya dar iç çamaşırı giymekten kaçının.

    – Banyodan sonra dış genital bölgenizi havlu ile kurulayın.

    – Cinsel ilişki esnasında prezervatif kullanmaya özen gösterin ve sık partner değiştirmeyin, sık partner değiştiren kişilerle birlikte olmayın.

    Kasık ve bel ağrıları

    Kadınların belki de en çok şikayet ettikleri sorun olan jinekolojik ağrılar günlük yaşamı cehenneme çevirebilir. Özellikle kasık ve bel çevresindeki ağrıların farklı sebepleri olabiliyor. Üreme organlarının yanı sıra idrar yolları ve bağırsaklardaki problemler de ağrılara yol açabiliyor.

    Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Hakan Seyisoğlu ağrıları şöyle anlatıyor: “Ağrılar, ani başlayan (akut) ve uzun süredir devam eden (kronik) ağrılar olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Ani başlayan ağrılar şiddetli olmalarıyla kendini gösterir. Karın içinde ortaya çıkan bir kanama, yumurtalıklara ait bir kist ya da tümörün açılması, tüplerde oluşan bir dış gebeliğin kanamaya başlaması bu tip ağrıların en sık görülen ve en önemli nedenleri arasında kabul edilir.

    Kronik ağrılar ise rahim pozisyon bozukluğu, endometriozis denilen rahim içindeki zarın karın boşluğunda odaklar şeklinde bulunmasıyla ortaya çıkan hastalık ve bağırsak problemleri gibi sebeplerle oluşur. Ağrıların sebebi olan hastalığın saptanmasında ağrının tipi çok önemlidir. Ani başlayan ağrıların acilen değerlendirilmesi ve tedavi edilmesi gerekir. Zaman kaybetmeden doktora gidilmelidir.”

    Yumurtalık kistleri

    Pek çok kadın hayatının bir döneminde yumurtalıklarında kist problemi ile karşılaşabiliyor. Yumurtalıklardaki kistler genellikle herhangi bir belirti göstermiyor, çoğu zaman rutin jinekolojik kontroller sırasında fark ediliyor.

    Kistlerin en sık görülen belirtileri adet düzensizlikleri, karında şişlik, karın veya kasık ağrısı, sindirim sitemi bozuklukları, idrar yolu şikayetleridir. İyi huylu kist belirgin bir rahatsızlık vermediği gibi, tedavi de gerektirmez. Kötü huylu kistler muayenede büyüklük ve dokulara verdiği zararla değerlendirilir. Menopoz sonrası ortaya çıkan kistlerin kötü huylu olma olasılığı yüksektir.

    Rahim ağzı yaraları (servisitler)

    Kadınların büyük çoğunluğu hayatının bir döneminde bu hastalığa yakalanıyor. Yaşı ne olursa olsun, cinsel yönden aktif her kadın servisit için uygun bir aday. Kasık ağrısı ve vajinal akıntısı olan kadınların çoğunda başka bir hastalıkla bir arada ya da tek başına bulunabiliyor.

    İlk belirtisi, adet kanamasının bitişini takip eden dönemde ortaya çıkan vajinal akıntıdır. Diğer belirtiler anormal vajinal kanama, , vajinada yanma, ilişki sırasında ağrı, ilişki sonrasında kanama, idrar yaparken yanma ve bel ağrısıdır. Belirtileri diğer pek çok hastalığa benzediği için, genelde başka bir nedenden dolayı yapılan jinekolojik muayene ile fark edilir. Smear testi ile erken teşhisi mümkündür.

    Jinekologdan korkmayın!

    Günümüzde kadınların cinselliklerini keşfetmelerinde eskiye göre gelişmeler gözlense de cinselliği hâlâ tabu olarak görenler var. Kadınlar bu konuda soru sormaktan, gördüğü birtakım belirtilere rağmen jinekoloğa gitmekten çekiniyor.

    Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Cem Murat Baykal konuyla ilgili şunları söylüyor: “Tüm dünyada kabul gören ve gelişmiş ülkelerde uygulanan kural gereği, genç kızlığa ilk adım olarak nitelenen adet görme başlangıcında kişinin ilk jinekolojik değerlendirmesinin yapılması ve gerekli eğitimin verilmesi ideal olanıdır.

    Ancak bu yapılamadıysa, en geç cinsel aktiflik kazanıldığında (ilk cinsel ilişki) yapılacak bir jinekolojik değerlendirme, gerek sağlık sorunlarının erken saptanması gerekse hastanın sonraki yaşamında ihtiyacı olacak koruyucu bilgi ve önerilerin verilebilmesi açısından şarttır.” Özellikle kanserlerde, erken teşhisle hastalıktan tamamen kurtulmanın mümkün olduğunu belirten Baykal şöyle devam ediyor:

    “Bu fırsat kaçtığında, hastalarımız ölümle sonuçlanabilecek risklere maruz kalmaktadır. Gereksiz gibi görünse de jinekolojik kontrolün yumurtalık ve rahim ağzı kanserlerinin erken tanısından, belirtileri henüz ortaya çıkmamış hastalıkların bulunmasına kadar sayısız yararları vardır.

    Ayrıca smear testi de şikayeti olmasa bile cinsel hayatı başlamış her kadının yılda bir kez yaptırması gereken bir testtir. Normal çıkan testler sonrası bu sıklık doktorunuz tarafından azaltılacak ve iki yılda bir uygulanacaktır.”

    CİNSEL SAĞLIĞINIZI ÖNEMSEYİN!

    – Hiçbir şikayetiniz olmasa bile yılda en az bir kez jinekoloğa gidin.

    – Sizi rahatsız eden bir belirti hissettiğinizde doktorunuza danışmaktan çekinmeyin.

    – Akıntı, ağrı, kaşıntı gibi cinsel yolla bulaşan hastalıkların belirtilerinden kuşkulandığınızda zaman kaybetmeden bir uzmana görünün.

    – Doktora gitmek konusunda yeterince cesaretiniz yoksa, mutlu ve sağlıklı bir cinsel yaşamın cinsel sağlığınıza bağlıdır.