Kategori: Diyet

  • Kilo verdiren çay tarifleri

    Kilo verdiren çay tarifleri

    Kilo verdiren çay tarifleri … Bilimsel araştırmalar, bitki çaylarının metabolizmayı hızlandırıcı etkisi olduğunu ve kilo vermede destekleyici olarak kullanılabileceğini gösteriyor.

    İHA’da yer alan habere göre insanların yoğun iş temposu nedeniyle egzersiz yapmaya zaman ayıramadığına ve bu nedenle diyet sürecini desteklemek için iksirler peşinde koştuğuna dikkat çeken Uzman Diyetisyen Aslıhan Küçük, bitki çaylarının kilo vermeye sadece destekçi olabileceğinin altını çizdi.

    Uzman Diyetisyen, beslenme şeklini değiştirmeden ve yeteri kadar hareket etmeden yalnızca yağ yakıcı bitkisel çayları tüketerek kilo vermenin mümkün olmadığına işaret etti.

    Sağlıklı ve zinde görünmenizi sağlayan egzersiz, diyet gibi programların yanı sıra bitkisel yöntemlerle uygulayacağınız tedavi ve kürler de istediğiniz sonuca ulaşmanız için yardımcı olacak birkaç örnek tarif:

    Kilo verdiren çay tarifleri

    “METABOLİZMANIZI HIZLANDIRAN BİTKİ ÇAYI KARIŞIMI:

    Kilo verdiren çay tarifleri
    Kilo verdiren çay tarifleri

    Malzemeler:
    1 tatlı kaşığı dağ kekiği
    1 tatlı kaşığı biberiye
    1 tatlı kaşığı yeşil çay
    1 tatlı kaşığı mate çayı
    1 tatlı kaşığı funda yaprağı

    Yapılışı: Yarım litre sıcak suda bütün malzemeleri demliyoruz üzerine yarım litre soğuk su ilave ederek ve elma ve limon dilimleriyle karıştırıp afiyetle içebilirsiniz.

    İŞTAH KAPATAN ÇAY KARIŞIMI:

    Kilo verdiren çay tarifleri
    Kilo verdiren çay tarifleri

    Malzemeler:
    4-5 adet gülhatmi
    3 adet ardıç tohumu
    1 kahve kaşığı mate yaprağı
    3 yemek kaşığı ebegümeci
    2 yemek kaşığı kuşburnu
    1 adet zencefil
    1 adet kabuk tarçın
    1 yemek kaşığı melisa
    2 yemek kaşığı sinameki
    2 yemek kaşığı civanperçemi
    2 çay kaşığı tere tohumu
    3 yemek kaşığı ıhlamur
    3 yemek kaşığı elma kurusu

    Yapılışı: Malzemelerin hepsini karıştırıp mikserden geçirin. Elde etiğiniz tozdan her sabah 2 yemek kaşığı kadarını 2 su bardağı kaynar suyun içine atıp karıştırın. 5 dakika demlenmesini bekleyip aç karnına içebilirsiniz.

    GAZDAN KURTARAN ALTERNATİF ÇAY KARIŞIMI:

    Malzemeler:
    1 yemek kaşığı rezene
    1 yemek kaşığı kekik
    1 tatlı kaşığı tane kimyon
    1 tk anason

    Yapılışı:
    Bütün malzemeleri sıcak suyla demleyin. Yemeklerden sonra birer fincan içebilirsiniz”.

  • Yağ yakmak için besinler

    Yağ yakmak için besinler

    Avokado, kaju, ceviz, badem, somon… Bu besinlerin içerdiği yağlar metabolizmayı hızlandırıp yağ yakıyor…

    Yeni Asır’da yer alan habere göre Beslenme ve Diyet Uzmanı Gamze Gültekin, vücuttaki yağları yakmanın en doğru yollarından birinin “iyi ve doğru” yağları tüketmek olduğunu söyledi. Avokado, kaju, ceviz, badem, somon, zeytinyağının hem yağlı hem sağlık olduğunu belirten Gültekin, “Bu yağlar metabolizmayı hızlandırıp yağ yakımına yardımcı olduğu gibi bağışıklık sistemimizi destekleyen pek çok besin ögesi içeriyor. Dikkat edilecek şey tüketirken; miktar, zaman ve kombinasyon” dedi.

    BİR TAŞLA BİRKAÇ KUŞ

    “Yağlı besin demek sağlıksız besin demek değildir” diyen Kent Alsancak Tıp Merkezi Beslenme ve Diyet Uzmanı Gültekin, kilo vermek isteyenlere “iyi ve doğru yağlarla beslenerek zayıflama” önerisinde bulundu. Gültekin bu önerilerini şöyle sıraladı: “Özellikle eğer, kilo vermek istiyorsanız, yediğiniz yağlar hem tekli (MUFA) hem de çoklu doymamış yağ asitlerinden (PUFA) oluşmalı. Çünkü bu yağlar, yağ yakımına yardımcı, aynı zamanda da immün sistemi destekleyip hücrelerimizin sağlıklı kalmasına destek olurlar. Üstelik pek çok besin ögesi içerirler. Örneğin avokado, içindeki yağın yüzde 70’e yakını ‘kalp dostu’ tekli doymamış yağlardan oluşuyor. Aynı zamanda, posa, K, C ve E vitamini, folik asit ve bakır içeriyor. Badem, kaju, ceviz gibi çiğ yağlı tohumlar ise, magnezyum, bakır, manganez ve B vitaminlerinin önemli kaynaklarından, antioksidanlardan ve E vitamini bakımından zengin. Bu özellikleri nedeniyle, uzun dönemde, cildin kollejen dokusunu koruyarak daha uzun süre genç görünümü korumaya yardımcı olur. Aynı zamanda, metabolizma hızlandırıcı ve yağ yakımına yardımcı olup, kalp, beyin ve kemik sağlığı ve daha iyi uyku kalitesi üzerine de etkileri muazzamdır. Somon ise, omega-3 yağ asitlerinin önemli kaynaklarındandır ve yüksek kalitede protein içerir. A, D, B6, B12 ve E vitamini kaynağıdır. Karın yağlarını yakmaya yardımcı olduğu çalışmalarla kanıtlanmış tekli doymamış yağ asitlerinden zengindir. Kemik, beyin ve göz sağlığında etkin rol oynar. Kanser savaşçısıdır ve genç bir cilt konusunda sizi destekler.”

    Yağ yakmak için besinler
    Yağ yakmak için besinler


    MİKTAR VE ZAMANLAMA

    Önerdiği yiyeceklerin tüketilmesinde “miktar, zaman ve kombinazyonun” çok önemli olduğuna dikkat çeken Gamze Gültekin ekledi: “Elbetteki beslenme kişiye özel olmalı. Beslenme programı bireyin, hayat tarzı, alışkanlıkları, kan değerleri, kronik hastalık öyküsüne göre değişir. Size göre en doğrusunu bir uzmana başvurarak öğrenebilirsiniz. Ancak, her bakımdan sağlıklı, ağırlığı dengede ve alerjisi olmayan bireylerin, her gün, çiğ kavrulmamış yağlı tohumlardan ceviz, fındık, badem gibi yaklaşık bir avuç kadar ve ara öğünlerde tüketmesini öneriyoruz. Özellikle yanına ekleyeceğimiz kuru meyve/ meyve gibi seçenekler ile daha dengeli ve kan şekerini daha yavaş yükselten kombinasyonlarla, yağ yakımını desteklemiş oluruz. Somon gibi kaliteli yağları içeren balık tüketimini haftalık rutine eklemenin sadece karın yağlarını yakmada değil, aynı zamanda, uzun vadede, kalp, cilt ve beyin sağlığında olumlu katkılarıyla bize geri dönüşü olacaktır. Avokadoyu ara öğün olarak, bal, ceviz ve muzla karıştırıp özellikle spor öncesinde yağ yakımına destek olacak harika bir alternatif elde etmiş olursunuz.”

  • 8 haftada ortalama 8 kilo diyeti

    8 haftada ortalama 8 kilo diyeti

    Yaza doğru yol alırken en büyük korku kilolar oluyor. Ancak bunu da çözebilirsiniz. Üstelik acıktığınızı hissetmeden, mideniz kazınmadan, stres olmadan. Hatta 8 haftada ortalama 8 kilo vermeniz kaçınılmaz.

    Diyet yapmak özellikle bünyesi kilo almaya müsait olan herkesin kabusu. En sevdiğiniz yiyecekleri yiyememenin, birisi ‘Lokum’ uzattığında geri çevirmenin, evde pişen elde açma böreklere sadece bakıp onları koklamanın dayanılmaz ağırlığı çöküverir üstünüze. Üstelik tüm bunun oluşturduğu sinirlilik hali, bayılacakmış gibi olma hissi çileden çıkartabilir çoğu kişiyi. Aslına bakarsanız tüm bunlara hiç gerek yok! Çünkü akupunktur var. Etkileri ve tedavisi Dünya Sağlık Örgütü tarafından kabul edilen bu yöntem ile hem zayıflayabilirsiniz. Üstelik ne mide ekşimesi yaşarsınız ne de stres.

    MUTLULUK HORMONU DEVREDE

    Akupunktur Derneği Başkanı Dr. Murat Topoğlu, bunu şöyle açıklıyor: Özellikle diyet yapan insanların en büyük sıkıntısı diyet sırasında açlıklarını ve iştahlarını engelleyememesidir. İştah nedir? Doğduktan bir müddet sonra ortaya çıkar. Bir şeyi zevkle yeme olayıdır. Acıkma ise doğduğumuz zaman ortaya çıkar. Bir içgüdüdür bebek ağlayınca anne memesindeki sütü verir bebek susar. Aslında ölünceye kadar olan bir içgüdüdür. Akupunktur beyindeki hipotalamus bölgesinde noradrenalin ve adrenalin seviyesini düşürüp serotonin (Mutluluk sağlayan bir maddedir. Özellikle çikolata yedikten sonra da ortaya çıkar) seviyesini artırır. Bu sayede iştahsız ve hep tok hissedilir.

    cikolata_diyeti

    8 haftada ortalama 8 kilo diyeti

    “Özellikle mide yanma ve kazınmaları olan kişilerde diyet yapmak azap verici olabilir. Fakat akupunktur mide ve bağırsaklara giden sinirlerin uçlarını uyardığı için mide asidini azaltır. Dolayısıyla mide diyete bağlı boş olsa bile asit fazlalığı olmaz. Dolayısıyla kişi diyetini çok rahat bir şekilde yapar” diyen Dr. Topoğlu, “Akupunkturun enerji verici özelliği vardır. Dolayısıyla halsiz kalınmaz. Aslında şişmanlık insanları halsiz ve bitkin yapar. Akupunktur iğneleri vücuda ve kulağa uygulanınca beta endorfin adını verdiğimiz bir madde salgılanır. Bu da stresi azaltır kişiyi sakinleştirir. Uykuyu düzene sokar. Akupunkturla beraber kişinin cinsiyetine, yaşına ve hastalığına uygun tarz diyetler verilir. Her hafta bu diyetler değiştirilir. Bu faktörlerin hepsi bir araya gelince kilo vermek daha da kolaylaşır. Kişiyi kilo vermeye hazırlar. Buna göre haftada 1 veya 2 kez yapılan akupunktur tedavisi ile 6–8 hafta sonunda 8–10 kg. verilir. Verilecek kilo daha fazlaysa tedaviye haftalık devam edilir. İdeal kiloya indikten sonra akupunktur 6 ay süreyle ayda 1 kez manyetik bilye (mıknatıslı mercimek büyüklüğünde aktif kömür) ile devam edilir. Bu sırada diyet değil sağlıklı beslenme yapılır dolayısıyla kilolar sabitlenir. Sonra senede 2 veya 3 kez kontrol olmak gerekir” diye konuşuyor.

    Dr. Topoğlu’na göre kilo, hamilelik, kortizon, antidepresan kullanımı, ameliyat, ani gelişen travmatik olaylardan etkilenen bir şey olduğu için akupunktur sürecinde hastaların doktorlarıyla irtibatı kesmemesi gerektiğini dile getiriyor.

    Kaynak: yenisafak.com

  • Kadınlarda yaşa göre beslenme

    Kadınlarda yaşa göre beslenme

    Kadınlarda yaşa göre beslenme … Her yaşın ayrı bir güzelliği var denildiği gibi her yaşın ayrı beslenme özellikleri de olduğunu belirten Olcay Barış, dönemine uygun beslenmenin kadına sağlık ve mutluluk kattığını söylüyor.

    Kadınlarda yaşa göre beslenme

    30’lu yaşlarda, gençliği koruyan besinlere ağırlık verilmeli

    Gençlikten yetişkinliğe geçiş dönemi olan 30’lu yaşlarda sağlığın ve gençliğin korunması açısından antioksidanlar, demir ve C vitamini tüketimine dikkat etmek gerekir. Kadınların, regl dönemlerinde kaybettikleri demirin yerine mutlaka konulması gerektiğini anlatan Uzman Diyetisyen Olcay Barış , “19–50 yaş arası bir erkeğin günlük demir ihtiyacı 8–10 mg iken, kadın bedeninde bu ihtiyaç 18 mg’dır. Demir kaynağı açısından yumurta sofralardan eksik edilmemeli, yanında bol yeşillik ve taze sebze tüketerek hem C vitaminini karşılanmalı hem de demir emilimine katkı sağlanmalıdır. Bol sebze-meyve tüketiminin posa ve antioksidanlar açısından çok önemli olduğu da unutulmamalıdır”dedi.

    40’lı yaşlarda bağışıklık sistemini kuvvetlendiren besinler önem kazanıyor

    “Dengeli Beslen Harekete Geç Kampanyası”na da rehberlik eden Uzman Diyetisyen Olcay Barış, kadınların 40’lı yaşlarda bağışıklık sistemlerini güçlendiren B vitamini ve E vitamini tüketimine dikkat etmeleri gerektiğini belirtiyor. Barış, “Kurubaklagiller ve tahıllar beslenmede yer almalı, her öğünde bir dilim tam buğday, çavdar veya tam tahıllı ekmek B vitamini kaynağı olarak tüketilmelidir. E vitamini açısından ise kavrulmamış fındık, ceviz ve bademi bir avucu geçmeyecek miktarda tüketmek kadınlarımız için önemli”.

    50’li yaşlarda menopoza uygun beslenilmeli

    Olcay Barış, bu dönemde menopozun etkisiyle yıpranmaya başlayan kemikler için kalsiyuma özen göstermenin yanında, haftada en az 3 kez 30-45 dakikalık yürüyüşlerin de çok önemli olduğunu belirtiyor ve ekliyor: “Bol bol hareket etmek yavaşlayan metabolizmaya etki ederek kemiklerin yıpranmasını yavaşlatacaktır. Bu yaşlarda vücuttan kalsiyum atımı hızlanır. Kemik kırılmalarına kadar varabilecek sağlık sorunlarından kaçınmak için kalsiyum tüketimine önem verilmelidir. En iyi kalsiyum kaynağı olan süt, yoğurt, peynir her gün tüketilmeli, ikinci kalsiyum kaynağı olan yeşil yapraklı sebzelere de öğünlerde yer verilmelidir”.

    60’lı yaşlarda doğru beslenmenin yanında D vitaminini güneşten almak gerekiyor

    Sağlıklı bir yaşlılık dönemi için yeterli hayvansal protein alımı, her yaşta bol su tüketimi ve D vitamini alımı çok önemlidir. Protein kaynağı olarak başta tavuk ve balık olmak üzere et, yumurta ve kurubaklagil tüketimini öneren Barış, vücudun D vitamini ihtiyacını karşılamak için kış günlerinde 25 dakika, sıcak yaz günlerinde ise sabah veya akşamüzeri 15 dakika koruyucu krem sürmeden güneşe çıkılması gerektiğini belirtiyor. D vitaminini en iyi içeren gıdaların balık, peynir ve yumurta olduğuna ve kadınların günde en az 10 bardak su tüketmelerinin önemine de dikkat çekiyor.

    kaynak: gazeteyeniyuzyil.com

  • Diyette simit yenir mi?

    Diyette simit yenir mi?

    Diyet yapıyorsun diye simitten vazgeçme… Bu coğrafyanın en güzel tatlarından biridir simit… Fırından yeni çıkmış taze bir simide kim “Hayır diyebilir ki”… Peki diyette simit yenir mi? Elbette yenir ama nasıl? Acaba kaç kaloridir? Ne sıklıkla, neyle ve ne zaman yenmelidir?

    Kadın mı çok kalori harcar erkek mi?

    Kadınlar 1000-1500, erkekler 1500-2500 kalori arası değişen metabolizma hızına sahiptir. Erkekler, kadınlara göre ortalama yüzde 25-50 daha fazla kalori harcar. Kilonun dengede kalmasını istiyorsan, günün toplamında, yediklerin harcadığın enerjiyi geçmemelidir.  Diyelim ki günlük 1500 kalori harcayabiliyorsun. Bu en fazla 1500 kalori almalısın anlamına geliyor. Kalori harcaması kalori alımına eşitse kilo almazsın. Gün içinde aldığınız kalori miktarını 4-6 öğüne paylaştırman gerekir. En istenense sabahtan akşama azalan bir kalori alımıdır. Rutin yaşayan (sedanter) bir bireysen bu azalma önemlidir. Sabah ortalama 07.00 gibi uyanıp gece 23.00 gibi yatıyorsan bil ki akşama doğru metabolizman yavaşlar ve kendini uykuya hazırlar. 16.00’dan itibaren sakinleşmeye başlayan vücuduna, akşam yemeğinde, gün içine göre daha az kalori vermen önemlidir. Akşama doğrukalori alımını yarı yarıya azaltmalısın.

    Diyette simit yenir mi?
    Diyette simit yenir mi?

    Bir simit kaç kalori?

    Peki, bu dengede simidi nasıl bir yere koyalım? Bir simit büyüklüğüne göre 250-350 kalori arasında değişir ama ortalama 300 kaloridir. 4 dilim ekmek+2 tatlı kaşığı katı yağa eşittir. Bir oturuşta kolay kolay 4 dilim ekmek yenmez ama tadı çok güzel olan bir simidi bir çırpıda yiyebilirsin. 300 kalorinin genç bir kadının günlük harcayabileceği enerjinin dörtte birine(çeyreğine) eşit olduğunu düşünürsek, hareketsiz bir ev hanımının hiçbir zaman bir tam simit yemesi önerilmez. Peki diyette kim ne kadar simit yesin? Önerilen miktar kadınlar içinyarım, erkekler için bir simittir. Burada önemli olan simidin kalorisinin aldığın günlük kalorinin altıda birini geçmemesidir. Mesela günlük kalori ihtiyacın 1500 kaloriyse, yediğin simit250 kalori olmalıdır.  Kısacası yarım simit yeter. Yani simidini arkadaşınla paylaşman en iyisi…

    Peki, neyle yiyelim?

    Bir insanın günlük beslenmesinde alması gereken çok çeşit besin öğesi vardır. Kalori içeren besin öğelerine makro besin öğeleri denir. Bunlar karbonhidratlar, proteinler ve yağlardır. Dengeli bir beslenme için tüm ana öğünlerde üçünden de alınmalıdır. Simit bizim için karbonhidrat+yağ anlamına gelir. Öğün dengesini sağlamak için yanına protein ve lif eklemek gerekir. Eğer fiziksel olarak aktif, sporunu düzenli olarak yapan biriysen, haftada 2 kez farklı öğünlerde (biri sabah, biri ikindi gibi) simit yiyebilirsiniz.

    Diyette simit nasıl yenir?

    Yarım simit + Peynir (1 dilim) veya Ayran (1 kutu) + Domates-Salatalık
    Basitçe;
    ** Simit = (Karbonhidrat + yağ)
    ** Peynir veya ayran = Protein
    ** Domates-Salatalık = LifBu kadar dengeli bir öğünü, dilersen sabah kahvaltısında, dilersen ikindi ara öğününde yiyebilirsin.

    (SEREN AKSÜS / AKŞAM)

  • Diyet yapıyorum ama kilo veremiyorum

    Diyet yapıyorum ama kilo veremiyorum

    Beslenme ve Diyet Uzmanı Hilal Mutlu, diyet yaparken her gün tartılıp değişme olmadığında ‘diyet yapıyorum ama kilo veremiyorum’ denmemesi ve diyet motivasyonunun bozulmaması gerektiğini belirterek, en idealinin haftada 1 gün ve aynı gün tartılmak olduğunu söyledi.

    Diyet yapmaya başlamak tartılma takıntısını da beraberinde getirdiğini Diyetisyen Hilal Mutlu, “Açken, tokken, tuvaletten önce ve sonra, gece yatmadan, gün içerisinde sürekli tartım yapılır. Oysa gün içerisinde ağırlık, bütün gün sıvı ve yemek tüketimine, vücuttaki ödem, gaita ve idrar durumuna göre değişkenlik göstermektedir. Yemekten sonra tartıdaki ağırlık artışı vücudumuzda depolanacak yağ kütlesi olarak algılanmamalıdır ya da tartıda sonuç aynıdır ancak yağ kütlesi azalmış, kas kütlesi artmıştır. Zaten sağlıklı kilo vermek demek yağ kütlesinin azalması demektir. Örneğin; saunaya giren bir kişi terle su kaybetmiştir, çıktıktan sonra tartıda kilo kaybı görülebilir ama bu kilo kaybı yağdan olmadığı için kilo vermiş sayılmaz. Tam tersi çok tuzlu yemek yenilen bir günde vücut su tuttuğu için tartıda kilo artmıştır ama yağ dokusunda değişme yoktur. Bu yüzden diyet yaparken her gün tartılıp değişme olmadığında ‘diyet yapıyorum ama kilo veremiyorum’ denmemeli ve diyet motivasyonu bozulmamalıdır. Vücudun özel durumları göz önünde bulundurulmalıdır. Seyahat durumlarında vücut ödem tutabilir veya bazı ilaçların yan etkileri olabilir” dedi.

    “PEKİ, NE ZAMAN TARTILMALIYIZ?”

    Sürekli tartılma takıntısının psikolojik sorunları da beraberinde getireceğinden kişinin ne zaman tartılması gerektiği konusunda bilgi veren Mutlu, “Sabah aç karnına ve tuvalete gittikten sonra ve aynı saatlerde tartım yapılmalıdır. Hafif kıyafetlerle ve her zaman aynı tartıda ölçüm yapılmalıdır. Tartının bulunduğu zeminin de sert ve düzgün olmasına özen gösterilmelidir. Tartılar belli aralıklarla kalibrasyona gönderilmelidir. Seyahat, kabızlık, ishal, menstürasyon veya egzersiz sonrası tartımlar doğru sonuçlar göstermeyebilir. Unutulmamalıdır ki önemli olan tartıda kilo kaybı değil, yağ kaybıdır. Bu yüzden yeterli ve dengeli beslenilmeli, düzenli egzersiz yapılmalı ve bol su içilmelidir. En ideali haftada 1 gün ve aynı gün tartılmaktır” diye konuştu.

  • Sağlıklı kilo nasıl verebiliriz?

    Sağlıklı kilo nasıl verebiliriz?

    Sağlıklı kilo nasıl verebiliriz? Yine yaz mevsimi geliyor yine kilolarla başımız dertte. Kışın yedik içtik şimdi de kısa yoldan hızlıca kilo vermenin peşine düşüyoruz. Deniyoruz, başaramayınca da bir suçlu arıyoruz. Şimdi yeni moda, suçu glütende aramak oldu. Peki, glüten nedir, hayatımızdan çıkaralım mı?

    Sağlıklı kilo nasıl verebiliriz?

    Kilo verememenin yeni günah keçisi ‘glüten’

    Şimdilerde verilemeyen kiloların faturası glütenli yiyeceklere çıkarılıyor. Oysa glüten, buğdayın içinde bulunan bir protein çeşididir. Asıl işlevi protein kaynağı olmasının yanı sıra gliadinle birlikte hamurun elastik ve plastik yapısındaki özü meydana getirmektir. Böylelikle ekmeğin kabarmasını ve gözenekli bir yapıya sahip olmasını sağlar. Ancak çölyak hastalığı söz konusu olduğu zaman glüteni önemsemek gerekir. Çünkü çölyak, glütenin ince bağırsak duvarına temasıyla oluşan ve ömür boyu süren tek gıda alerjisidir.

    Sağlıklı kilo nasıl verebiliriz?
    Sağlıklı kilo nasıl verebiliriz?

    Alternatif tahıl grubu

    Kişiler çölyak tanısı konduktan sonra glüten içeren gıdalar yerine glüten içermeyen tahıl grubu alternatif gıdaları koymalıdır. Glüten içermeyen alternatif tahıl grubu yiyecekler; pirinç, mısır, patates, kinoa ve leblebidir. Çölyak hastaları, geleneksel gıdaları glütensiz olarak pişirme tekniklerini iyi öğrenmeli ve her çeşit market ürününün etiketlerini iyi okumalıdırlar.

    Bir de glüten intoleransı (duyarlılığı) var. Glüten intoleransı da ince bağırsaklarda glütenin sindirilememesinden kaynaklanır. Ancak her glüten intoleransı olan çölyak hastası değildir.

    Çölyaklılarda glüten, ince bağırsak duvarını tahrip ederek çeşitli sorunlara yol açar. Glüten intoleransında ise ödem, şişkinlik, gaz, yorgunluk, bitkinlik gibi belirtiler gösterir. Glüten içeren gıdalar beslenme düzeninden çıkarıldığında bu belirtilerde de düzelme görülebilir. Glütenle ilişkisi bulunan hastalıklar: Bağışıklık sistemi hastalıkları, romatoid artrit, irratable bağırsak hastalıkları, migren, psikiyatrik problemler, depresyon, anemi, D vitamini eksikliği ve kalp hastalıklarıdır. Çölyak hastası değilsek ve glüten intoleransımız da yoksa glüteni hayatımızda çıkarmamıza gerek yok.

    Sağlıklı kilo nasıl verebiliriz?
    Sağlıklı kilo nasıl verebiliriz?

    Sağlıklı kilo vermek için

    Bilimsel ve sağlıklı kilo verme diyetlerinde, temel nokta fazla kalori alımını kontrol altına almayla birlikte yeterli besin alımını sağlamak olmalıdır. Glüten içeren gıdaları beslenmesinden çıkarıp kilo verdiğini söyleyenlere de inanın çünkü günlük yaşantımızda çoğu besinin içinde glüten vardır. Glüteni hayatından çıkaran bir insan, ekmeği, makarnayı, keki, böreği, bisküviyi, çikolatayı, gofreti, şehriyeyi, erişteyi, tarhanayı, kısacası buğday ve un içeren bütün besinleri hayatından çıkarmış olur. Böylece vücuduna aldığı enerji çeşit az olduğu için ister istemez kısıtlanır.

    (NİL ŞAHİN GÜRHAN / AKŞAM)

  • Detoks nedir? Detoksa ihtiyacımız var mıdır?

    Detoks nedir? Detoksa ihtiyacımız var mıdır?

    Detoks yaygın kullanılan anlamda toksinlerden arınma demektir. Bir toksin, vücuda zararlı etkileri olan hastalıklara, alerjilere veya genel bir hastalık hissine sebep olan herhangi bir madde olabilir. Bu toksinleri; sudan, yemekten veya havadan alabiliriz. Vücudumuzun doğal detoks mekanizmaları tüm hızıyla çalışır, terlemek, idrar yapmak ve dışkılamak gibi… Sağlıklı bir bireyin savunma sistemi bu toksinlerle baş edebilecek kapasitededir. Sağlıklı olmanın da birinci şartı yeterli ve dengeli beslenmek ve yaşam boyu düzenli fiziksel aktivite yapmaktır. Detoks programı vücudumuzun yenilenmesini sağlarken kendinizi daha zinde , huzurlu ve enerjik hisssetmenize yardımcı olacaktır.

    Vücudumuza giren toksinler en çok hangi yolla alınır?

    · Fazla miktarda fast food tüketmek

    · Kızartma tüketmek

    · Füme tarzı yiyecekler

    · Fazla miktarda tatlandırıcı kullanmak

    · Sigara içmek,alkol kullanmak

    · Mangalda, kömür ateşinde direkt pişmiş yiyecekler

    · Güneş ışınlarına korunmasız çok fazla maruz kalmak

    · Kirli hava koşulları, egzoz dumanı,

    · Çeşitli iş ortamları (narkoza maruz kalan sağlık personeli, kömür ocakları, boya ve çeşitli kimyasal maddelerle çalışılan iş kolları)

    · Çok uzun süren saatler boyunca çalışmak

    · Sürekli ilaç kullanmak

    · Elektromanyetik dalgalar

    · Endüstriyel bölgede yaşamak. Hatta sadece nefes almak bile zararlı toksinlerin alınması için yeterlidir.

    detoks
    detoks

    Serbest Radikal, antioksidan gibi kavramlar ne anlama gelir?

    Serbest Radikal

    Zararlı toksinler kana geçtikten sonra serbest radikal dediğimiz maddelere dönüşürler. Serbest radikaller , sağlam moleküllerden elektron çalarak, onların yapısını bozarak, normal moleküllere zarar veren maddelerdir.

    Serbest radikallerle vücudun başa çıkması ancak antioksidan vitaminlerin ve suyun yeterli tüketilmesi ile mümkündür.

    Oksitlenme (oksidasyon) paslanmak demektir.

    Demirin havadaki oksijenle, nemli ortamda birleşmesi sonucu ortaya paslı demir çıkmıyor mu? Nasıl paslı bir demir özelliğini yitiriyorsa hücrelerde zararlı maddeler aracılığı ile oksitlendiğinde aynı paslı demir gibi özelliğini yitirir, ömrünü sürdüremez ve kendini yenileyemez. Oksitlenmeye yani paslanmaya karşı doğanın silahları antioksidanlardır. Balığın sudan çıktıktan sonra ölmesi, oksijenin zararlı etkilerine örnek gösterilebilecek diğer olaylardandır.

    Antioksidan

    Vücut hücreleri tarafından üretildiği gibi, gıdalarla da alınan bir grup kimyasal maddedir. Soluduğumuz havadaki oksijen, vücut içinde serbest radikaller adı verilen ve toksik (zehirli) etki gösteren bazı maddelerin oluşmasına neden olur. Vücudumuzda bulunan antioksidanlar, serbest radikallere karşı etki göstererek bunların zarar vermesini önler. Ayrıca vücuda alınan besinler, kana karışana dek bir çok reaksiyona uğrarlar ve sindirim esnasında “serbest radikaller” adı verilen ve hücrelerin oksitlenmesini sağlayan oksidanlar açığa çıkmaktadır. Vücudun ürettiği veya dışarıdan alınan bu zararlı maddelere karşı bağışıklık sistemi bazı mekanizmaları ve enzim faaliyetlerini devreye sokar. Bu enzimlerin etkinliğini artıran ve doğru çalışmasında görev alan maddelere “antioksidan” denir ve antioksidanlar vücuda doğal yollarla, besinlerle alınırlar.

    Toksin ve Stres

    Vücudumuzki kirlilik bize başka açılardan da zarar verebilir, konsantrasyon eksikliği,huzursuzluk,unutkanlık,hafız zayıflığı,öfke,depresyon,gerginlik,enerji düşüklüğü,yorgunluk v.b

    Toksinlerden Nasıl Arınabiliriz?

    Toksinlerin zararlı etkilerinden korunmak için

    Antioksidan vitaminler içeren besinlerin alımına daha çok özen gösterilmeli

    besinleri pişirme ve hazırlama yöntemi olarak kızartma ve kavurma, direkt ısıda pişirme yöntemleri uygulanmamalıdır.

    Detoksa İhtiyacımız Var mı?

    Ciltte kızarıklık ,baş dönmesi baygınlık ,kramp ,uykususzluk ,uyuşukluk, baş ağrısı ,hazımsızlık ,mide yanması ,mide bulantısı ,yiyecek alerjileri, gaz ve şişkinlik ,eklemlerde şişlik ,ishal , kabızlık ,ağız kokması ,akne-sivilce, boğaz ağrısı ,kuru cilt ,selülit ,kilo ,cinsel isteksizlik vb. şikayetlerimiz varsa kısa süreli detoks programlarını uygulayabiliriz.

    Detoks Diyetleri sizce işe yarıyor mu? Ne kadar süre bu tür diyetler uygulanmalıdır?

    1 Günlük, 3 Günlük, 7 Günlük, 1 Aylık Detoks Programları Çeşitli merkezlerde uygulanıyor. Bu uygulamalar sırasında kişilere sadece sebze-meyve suları, bol bitki çayları, çok fazla su verilerek katı besinlerden uzaklaşmaları isteniyor. Bu tür programlar insan sağlığını olumsuz yönde etkileyebiliyor. Çünkü vücudun vitamin-mineraller kadar karbonhidratlara, proteinlere ve hatta yağlara da gereksinimi var. Bu gereksinimleri göz ardı ederek neredeyse açlık rejimi diye tabir ettiğimizi bu şekildeki detoks diyetlerini kesinlikle önermiyoruz.Bu tür uygulamalar kişide çok hızlı kilo kaybına ve daha sonra hızlı kilo alımına neden oluyor.

    Bu nedenle sadece kişileri sıvı besinlerle beslemek onların sağlıklarını olumsuz yönde etkiliyor.

    Ancak bireyin özelliklerine göre yeteri kadar besin ve besin ögelerini içeren dengeli diyetlerle, sebze ve meyve tüketimi biraz daha artırılarak detoks uygulamaları yapılabilir. Bu tür sağlıklı detoks diyetleri diyetisyen gözetiminde uzun süre uygulanabilir.Detoks diyetlerinde yoğun egzersiz önermiyoruz.

    Detoks diyetleri kişilere göre ve mevsime göre değişebilirmi?

    Evet çünkü her bireyin farklı ihtiyaçları bulunur. Örneğin barsaklarında kolit şikayeti olan bir birey için lifli gıdalar daha kontrollü kullanılmalı, bunun tam aksine kabızlık şikayeti olan bireyler için de daha fazla lif içeren bir detoks programı yapılmalıdır.

    Kişilerin yaşı, cinsiyeti, nasıl bir ortamda ve kaç saat çalıştığı, ne kadar toksin maddelere maruz kaldığı, vücut ağırlığı, beslenme alışkanlıkları, ekonomik durumu, sağlık durumları birbirinden farklı olduğu için besinsel ihtiyaçları da farklıdır. Bu yüzden diyet kişiye özeldir. Aynı diyet bir kişiye faydalı olabilirken, başka bir kişiye zarar verebilir.ilkbahar ve sonbahar detoks için en uygun zamandır.

    Detoks diyetleri hayvansal gıdaları içerebilir mi?

    Evet, detoks diyetinde hayvansal gıdalar yer alabilir.

    Yenilebilen bitki ve hayvan dokularına besin diyoruz. Bitkisel besinlerin ve hayvansal besinlerin besin değeri yönünden çok farklı özellikleri vardır. Örneğin balıkta bulunan omega 3 yağ asitleri kalp ve damar sağlığı açısından vücut için elzemdir. Süt ve yoğurtta bulunan kalsiyum ise kemik sağlığımız ve vücuttaki kasların kasılıp gevşemesi işlevleri için çok önemlidir. Bitkisel kaynaklı demir, kalsiyum gibi bazı mineraller insan metabolizmasının tam olarak kullanabildiği yapıda değildir. Bu nedenle hayvansal besinler yoluyla alınmalıdır.

    Detoks diyetlerinde dikkat edilmesi gereken en önemli konu hayvansal besinlerin doğru şekilde pişirilip tüketilmesidir. Yumurta, et, tavuk, balık gibi besinler fırında veya haşlama yöntemi ile pişirilmelidir. Öğünlerde bol sebze ve salatanın yanında bir miktar tüketilmelidir. Miktarlar kişiye göre ayarlanmalıdır.

    Hayvansal gıdaların yer almadığı detoks diyetlerinde protein ihtiyacı nasıl karşılanabilir?

    Bazı kişiler özellikle hayvansal gıdaları tüketmiyor veya detoks süresince tüketmek istemiyor olabilir. Böyle bir zorunluluk olmamasına karşın bireylerin tercihlerine yönelik öneriler vermemiz de gerekebiliyor. Biz bu tür beslenme biçimini vejetaryen beslenme biçimi olarak tanımlıyoruz.

    Eğer detoks amaçlı olarak hayvansal besinlerden uzaklaşılıyor ise 1 haftayı geçmemelerini öneriyoruz.

    Bu süre içinde besin ögeleri yönünden özellikle protein ihtiyaçlarını tam taneli tahıllardan, kuru baklagillerden, soya eti gibi bitkisel kaynaklı etlerden karşılanması gerekiyor. Eğer kişi uzun süredir hayvansal besin tüketmiyorsa mutlaka B12 vitamini ve Demir yönünden yetersizlik söz konusudur. Kişi kansızlık gibi sorunlarla karşı karşıya olabilir. Bu gibi durumlarda mutlaka doktora danışıp besin takviyesi olarak vitamin ve mineral tabletlerini kullanmaları gerekir.

    Detoks diyeti uygularken vitamin-mineral takviyesi yapılmalı mı?

    İyi planlanmış sağlıklı beslenmeye uygun, kişiye özel olarak hangi besinlerin verileceği hesaplanmış detoks diyetlerinde ayrıca vitamin-mineral takviyesine gerek yoktur. Ancak hayvansal gıdalar tüketilmiyorsa, süt yoğurt gibi besinler yenilmiyorsa o zaman takviyelere gereksinim vardır. Bu konuda mutlaka bir uzmana danışılmalı gelişigüzel tablet kullanılmamalıdır. Bu bireye yarardan çok zarar verebilir.

    Detoks diyetlerini kimler uygulamamalıdır?

    Sağlıklı ve kişiye özgü olarak diyetisyenler tarafından hazırlanan, her besin grubundan besini yeterli ve dengeli olarak içeren detoks diyetleri herkes tarafından uygulanabilir.

    Ancak, sadece meyve sebze sularından oluşan, hayvansal besinleri içermeyen, sağlığı olumsuz yönde etkileyen detoks diyetlerini aslında kimse uygulamamalıdır. Özellikle de hamile ve emziren bayanlar, yaşlılar, gelişme dönemindeki çocuklar, ergenlik dönemindeki gençler, bünyesi zayıf kişiler, şeker , tansiyon ve kanser hastaları ,böbrek hastaları detoks tarzı diyetleri çok uygulayamaz.

    Günümüzde özellikle de büyük şehirlerdeki yaşam standartları bireyleri olumsuz koşullar yaşamaya itiyor. Özellikle koşuşturmalarla dolu bir yaşam biçiminde, fast food besinlere fazla yönelme oluyor. Ayrıca güvenli besinlere her zaman ulaşılamıyor. Bu nedenle sağlıklı detoks diyetleri bir bakıma zorunlu hale geliyor.

    Tekrar vurgulamak gerekirse sağlıklı bir detoks programı, kişinin daha sağlıklı beslenmesi anlamına geliyor.

    Bir detoks diyeti nasıl olmalıdır?

    Öncelikle detoksun arınma olduğunu hatırlayalım. Bu nedenle zararlı toksinlerin alınmasını engellemek detoks diyetinin birinci kuralı. Yani sigara ve alkolden uzak durmalı, mangalda pişirilmiş besinleri yememeli, içeriğini bilmediğiniz, çok fazla katkı maddesi içeren gıdaları almamalısınız. Bunun yanında dört temel besin grubundan ( et-tavuk- balık-kuru baklagiller, süt-kefir-yoğurt, tahıllar, taze sebze ve meyveler) bireyin ihtiyaçları doğrultusunda yeterli ve dengeli olarak tüketilmelidir. Ayrıca bol su içilmeli, yeterli miktarda diyet lifi alınmalıdır.

    Sebze ve meyveler detoks diyetlerinin vazgeçilmez besinleridir.

    Detoks diyetlerinde özellikle taze sebze ve meyve tüketimi arttırılmalıdır. Sebze ve meyvelerin içinde bulunan başta C vitamini, diğer vitamin-mineraller, aktif bileşenler ve lifler sayesinde bedenin dinç, sağlıklı ve güzel görünmesini sağlarlar. Vücudumuza sayısız kaynaktan giren yabancı maddelerle savaşmasında görev alırlar. Rengini veren maddeler sayesinde güçlü antioksidan kaynağıdır.

    Kanser başta olmak üzere; kalp hastalıkları, hipertansiyon, kabızlık, barsak ve mide rahatsızlıkları, cilt kuruluğu gibi hemen her türlü hastalığın önlenmesi sırasında ve tedavisinde en az ilaçlar kadar değerlidir.

    Sebze ve meyvelerde bulunan renk verici ögeler aynı zamanda antioksidan özelliktedir. Bu nedenle günde 5 değişik renkte sebze ve meyve tüketimi gereklidir.

    Mesela;

    Domatese kırmızı rengini veren likopen bir çok kanser türüne karşı koruyucudur.

    Nar, mürdüm eriği, çilek, böğürtlen gibi mor-kırmızı renkli meyveler çok güçlü antioksidan özelliği taşıyan flavanoidlerden zenginidir. Dolaşım ve sinir sistemine olumlu etkileri vardır.

    Yeşil renkli sebze ve meyvelerde bulunan klorofil ise hücre yenilenmesinde önemli rol almaktadır. Ayrıca içerdiği dieğr mineraller sayesinde de vücudun elektrolit dengesi sağlanmış olur.

    Sarı-turuncu meyve ve sebzelerde Beta-karoten dediğimiz A vitaminin öncü maddeleri vardır. A vitamini gibi çok güçlü antioksidan etkileri vardır.

    Elma, armut, karnabahar, kereviz, pırasa gibi beyaz sebze meyveler içerdikleri çözünebilen lifler ve antioksidan özellikteki ögeler sayesinde detoks diyetlerinin vazgeçilmez besinleridir.

    Dyt. Perihan ÇİÇEK

  • Bilinçsiz yapılan diyet saçları döküyor

    Bilinçsiz yapılan diyet saçları döküyor

    Uzman kontrolü dışında yapılan diyetlerin saça zarar verebileceğini dile getiren Saç Sorunları ve Kozmetik Birimi Koordinatörü Yasemin Gülgör, sağlıklı bir saç için sağlıklı beslenmek gerektiğini söyledi.

    Sağlıklı saçlar için sağlıklı beslenmeye önem vermek gerektiğini dile getiren İzmir Özel Gazi Hastanesi Saç Sorunları ve Kozmetik Birimi Koordinatörü Yasemin Gülgör, uzman kontrolünde diyet yapılmasının önemine değindi. Kulaktan dolma bilgilerle, uzmana danışmadan yapılacak diyetlerin saç sağlığını olumsuz etkileyebileceğini anlatan Gülgör, önemli uyarılarda bulundu. Gülgör, “Beslenme bozuklukları, saç yapısında değişikliklere neden olabilir. Yanlış diyet yapıldığında saçlarınızda dökülme meydana gelebilir. Bunun nedeni eksik alınan vitamin ve minerallerdir” diye konuştu.

    SPOR SAÇA ZARAR VERİR Mİ?

    Yaz aylarının yaklaşmasıyla kişilerin diyet ve spora ağırlık verdiğini ifade eden Gülgör, spor yapmanın saçlara zararı olmadığını söyledi Egzersiz yapmanın ya da ağırlık kaldırmanın saç dökülmesine sebebiyet vermediğinin altını çizen Gülgör, “Çoğu kişi, diyetle beraber spor da yapıyor. Yapılan hiç bir spor, saça zarar vermez,dökülmesine neden olmaz. Saç sağlığına önem veren kişinin yalnızca diyet yaparken aldığı besinlere dikkat etmesi gerekir. Çünkü açlık ve beslenme bozuklukları saç yapısında değişikliklere sebep olabiliyor. Vücudun ihtiyacı olan besinler düzenli alınmadığı takdirde saçta sorun başladığını görüyoruz” dedi.

  • Metabolizmayı Hızlandıran 10 Bilimsel Öneri

    Metabolizmayı Hızlandıran 10 Bilimsel Öneri

    Metabolizma ve İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Ayça Kaya, metabolizmayı hızlandıran 10 bilimsel öneriyi anlatıyor!

    Metabolizmayı Hızlandıran 10 Bilimsel Öneri

    1- Düzenli uyuyun. Gece en geç 24.00’de uyuyun, sabah en geç 07.00’de uyanın. Çünkü vücut kendini uykuda onarır.

    2- Düzenli olarak aerobik egzersiz yapmayı alışkanlık haline getirin. Haftada en az 3 gün 45 dakikalık bir tempolu yürüyüş yapın.

    3- Ağırlık çalışmayı ihmal etmeyin. Metabolizma hızının en belirleyici faktörü kas dokusu olduğu için kaslarınızı da düzenli çalıştırın.
     4- Kola, gazoz gibi asitli ürünler yerine su için. Su insan vücudunun en önemli bileşenidir. İyi bir metabolizma, iyi bir dolaşımdan bu da iyi bir boşaltımdan geçer. O nedenle günde 2-2,5 litre su içmeye özen gösterin.
    5- Acıktığınızda mutlaka vücudunuza cevap verin. Açlığı ertelemek metabolizma hızını yavaşlatır. Küçük bir meyve bile yeseniz yeterli olur.
    6- Metabolizmayı en çok çalıştıran yiyecekler proteinlerdir. Beslenmenizde dengeli bir şekilde protein tüketin. Ancak hiç karbonhidrat almadan sırf protein yenilerek yapılan diyetler son derece yanlış. Bu tür diyetlerle hızlı kilo verilse bile, damar hastalığına yakalanma riskini artırdığı biliniyor.
    7- Az az sık sık yemek metabolizmayı canlı tutuyor.
    8- Yemeklerinizin yanına eklediğiniz iki-üç kaşık yoğurt yüksek kalsiyum içeriği nedeni ile metabolizma üzerine olumlu etkileri var.
    9- Lif oranı yüksek olan yiyecekler, özellikle taze sebze ve meyveler, kurubaklagiller ve tam tahıllı ürünleri de düzenli tüketmek şart.
    10- Yeşil çay için. Kahve ve çay içerdiği kafein içeriği nedeni ile metabolizmayı çalıştırır. Ancak çok fazla tüketilirse çarpıntı ve uykusuzluğa neden olabilir. Yeşil çayın antioksidan kapasitesi çay ve kahveye göre daha fazladır. Günde 1-2 fincan yeşil çay tüketmek hem metabolizmayı hızlandırır hem de yaşlanmaya gidiş sürecini yavaşlatır.
    Kaynak: Habertürk