Kategori: Diyet

  • Diyet yemek servisleri

    Diyet yemek servisleri

    Son yıllarda hazır toplu yemek sanayinde farklı bir alan hızla gelişti. Diyet yemek! Bu yazımda diyet yemek nasıl olmalı, sağlıklı beslenmeden farklı mı?, Gerçekten diyet mi? Ve özel beslenme durumlarında etkisi var mı? Gibi sorulara yanıtlar arayacağız.

    Son yıllarda yanlış beslenme sonucu ortaya çıkan obezite, diyabet(şeker hastalığı), yüksek tansiyon, kalp ve damar hastalıkları, bazı kanser türleri gibi hastalıklar toplumsal olarak yüksek bir artış göstermiştir. Peki çözümler nedir?

    Diyet yemek servisleri | 1

    Diyet Nedir?

    Kişinin diyeti, kelime anlamı ile gün içinde tükettiği tüm gıdalardır. Sağlık açısından özel amaçlı diyetisyen eşliğinde uygulanan diyet ise ağırlık kaybına yönelik diyet planında, enerji alımının azaltıldığı ve esansiyel besin komponentlerini içeren dengeli bir beslenmenin sağlanmasını ifade eder. Diyet uzmanı ile planlanmış diyetlerin temeli sağlıklı beslenmenin ilkelerinden oluşur.

    Diyet Yemek Nedir?

    Bir yemeğin diyet özelliği kazanması için pişirme şekli, içeriği, tuz miktarı, yağ miktarı ve türü, besinlerin kalitesi gibi birçok etkili faktör vardır. Sebze yemeği demek diyet yemek anlamına gelmez. Yemeğin içeriğinin kalori hesabının çıkarılması ve yemeğin sağlıklı pişirme yöntemleri ile yapılması gereklidir. Diyet yemeğinin pişirme şekli kızartma, uzun süre tavada yağ ile kavurma, karamelize etmek, eti yakarak mühürleme şeklinde olmamalıdır. Pişirme şekli fırınlama(aşırı yakmadan), tencere haşlama veya buharda, yağsız tavada ızgara şeklinde olabilir. En ideali kısık ısıda vitamin değerleri kaybolmadan pişirmektir. Ayrıca pişme suyu dökülmemeli vitamin kayıpları önlenmelidir.

    Zayıflamaya yönelik diyet yemeklerinde menü kalori içeriği uzman diyetisyen tarafından hesaplanmalı, kişinin günlük alması gereken kaloriye göre bireysel menüler ile hizmet verilmelidir. Zayıflama diyet yemeğinde enerji azaltılırken, kişinin sağlığının da korunması için alması gereken vitamin, mineral, protein, karbonhidrat ve değerli yağları da karşılayacak bir yemek içeriği ve menüsü oluşturulması gerekir.

    Herkes günde 6 g altında tuz tüketilmesi standart sağlık önerisidir. Diyet yemeklerinde tuz içeriği genel standarttın altında olmalı. Özellikle diyet yemek hizmeti alan kişinin sağlık öyküsü alınmalı tuz ve sodyum ile ilişkili yüksek tansiyon hastaları için sınırlı veya sıfır tuz içerikli menü oluşturulmalıdır.

    Değerli yağlar (zeytinyağı, balık yağı, ceviz yağı, keten tohumu yağı, fındık yağı gibi) ve yemek sanayinde kullanılan yağlar ayçicek, mısır ve kanola yağları diyet yemeklerinde hem kalori açısından hem de vücut içinde omega3/omega6 dengesini korumak için ölçülü ve miktar kontrollü olarak yemeklerde yer almalıdır.

    Diyet yemeğinin içeriği, insan beslenmesinde günlük alınması gereken bazı vitaminler, mineraller, protein(deposu yok vücutta), kompleks karbonhidrat(kan şekerini dengeleme), esansiyel yağlar(vücut tarafından yapılamayan gıdalarla mutlaka alınması gereken) içermelidir. Eğer içermiyorsa, sadece düşük kalori dikkate alındı ise diyet yemeği tüketimi kronik olarak tüketildiğinde vitamin, mineral eksikliği, kansızlık, saç dökülmeleri, deri ve cilt bozukluklarına, ani şeker ve tansiyon düşmelerine, halsizlik, yorgunluk, baş ağrısı, öfke kontrol güçlüğüne, stres yönetim güçlüğü gibi bazı durumlara neden olabilir. Sağlıklı zayıflama için diyet yemek hizmeti tercih edecek kişilerin diyet uzmanı ve doktorları ile görüşmeleri yararlı olacaktır. Aynı zamanda diyet yemek hizmeti veren firmaların diyet uzmanları ile menü planlama, kişisel diyet danışmanlığı ve hastalıklarda diyet konusunda uzman desteği almaları doğru bir diyet yemeği hizmeti için gereklilik arz eder.

    Özel Durumlarda Diyet Yemekleri

    Günümüzde gıda alerjileri, duyarlılıkları veya besin kaynaklı hastalıklara artık daha sık rastlanılmakta. Süt ve ürünlerini tolere edemeyen bir vücut şişkinlik veya ishal şeklinde tepkisini gösterebilmekte. Alerjen besini tüketen kişide deri döküntüleri, şişlikler görülebilmektedir.(çilek, fıstık veya deniz mahsulleri alerjisi). Bu durumlarda bu tür kişilerin özellikle dışarıda uygun gıdaya ulaşmaları güçleşmektedir. Enzim eksikleri olan kişilerde ise ilgili besini parçalayacak enzim vücutta olmadığı veya etkisi yetersiz olduğunda ilgili gıda tüketildiğinde yine sindirim sistemi şikayetleri görülmektedir. (meyve içindeki früktoz enzim eksikliği)

    Gluten duyarlılığı olan veya çölyak hastaları, glutensiz gıdalarla beslenmeli hatta gluten tabak ve başka gıdaya bulaşık şekilde bile tüketimine dikkat edilmelidir. (diyet yemeğinde buğday, arpa ve çavdar tüketilemez).

    Özel hastalık durumlarında diyet yemek servisi tercih edilmesinde, bireysel menüler oluşturulmalıdır. Geniş bir hastalık ve kişiyi tanıma öyküsü çok yararlı olmaktadır.

    Özetle diyet yemek servisleri, bilinçli uzman bir ekip tarafından sunuluyorsa diyet programlarını uyum sağlamada ve özel beslenme hastalıkları olan kişiler için yemek alternatifi oluşturma için çok pratik bir hizmettir.

    Çalışma yaşamında yemek hazırlamaya yeterli zaman ayıramayanlar, gün içinde tam ve dengeli beslenmek isteyenlerde diyet yemek servislerini tercih edebilirler.

    Dyt. Nursel EROĞLU

  • Karbonhidratsız diyet 6 ay yararlı

    Karbonhidratsız diyet 6 ay yararlı

    Son yılların moda diyetlerinden biri olan karbonhidratsız beslenmeyle ilgili çarpıcı bir sonuca ulaşıldı: Sadece altı ay güvenli, daha uzun yapıldığında kanser ve erken ölüm gibi hastalıklara yol açıyor.

    Yapılan bir araştırmaya göre kilo vermek için en etkili yol olduğunu belirtilen ‘karbonhidratsız beslenme’nin bir o kadar da tehlikeli olduğu ortaya çıktı. Bilim insanları bu diyetin 6 aydan fazla uygulanmaması gerektiğini belirterek, aksi takdirde ileride kanser ve erken ölüme neden olduğunu söyledi.

    Arizona’daki Mayo Clinic’ten doktorlar Ocak 2005-Nisan 2016 yılları arasındaki dataları inceledi. Diyetlerinde karbonhidrat yemeyenlerin düşük yağ diyeti yapanlara oranla yılda 4 kilo daha fazla kilo verdiği tespit edildi. Altı ayın sonunda ise bu diyetin de etkisini kaybettiği, diğerlerinden bir farkının kalmadığı belirlendi. Mayo Clinic’teki bir tıp doktoru Heather Fields “Kısa vadede kilo vermek için düşük karbonhidratlı diyet etkili ancak uzun süre uygulanmamalı” dedi.

    Dr. Fields, veri analizleri boyunca karbonhidratları aşırı derecede kısıtlayan diyetlerin sıklıkla et tüketimine yol açtığını tespit ettiklerini belirterek, “Et bazlı proteindeki bu artış tansiyon, kan şekeri ve kolesterolü artırarak ölüm ve kanser riskini artırıyor” dedi.

    Fields kilo vermek isteyenlerin dengeli beslenmesi gerektiğini belirterek “Hastaya gerçek bir gıdayı yemeyi ve belirli bir diyet sonrasında pastırma, sosis, şarküteri etleri, sosisli sandviç ve jambon gibi işlenmiş etlerden özellikle kaçınılmasını öneriyoruz” diye konuştu.

    Konuyla ilgili konuşan Dr. Tiffany Lowe-Payne ise sadece kilo kaybı için değil, aynı zamanda kan şekeri seviyelerini düşürmek için de bu diyetin fayda sağladığını söyledi. Lowe-Payne, karbonhidratsız diyetle altı ay sonra kilo vermenin düşük yağlı bir diyetle aynı olduğunu da kaydetti.

    Kaynak: Karar.com

  • Kan grubu diyeti yorumlanması

    Kan grubu diyeti yorumlanması

    Kan grubu diyeti ilişkin birçok yayın incelendiğinde ve diyetin yorumunu yapacak olursak, çıkış noktasının mantıklı
    olmasına rağmen birçok noktada yetersiz ve dayanaksız kaldığını söyleyebiliriz. Kişiye özgü beslenme modellerini ele almamız gerektiğini bilen ve vurgulayan biz diyetisyenler için farklı bir yaklaşıma da neden olabilir.Ayrıca kitaplarda yazılan birçok besin ülkemizdeki insanların pek içli dışlı olmadığı besinler olarak göze çarpmaktadır. Diğer bir olumsuzluk ise kitaplardaki diyetlerin çok yoğun oluşudur. Bu nedenle uygulamaya geçirmek isteyen insanlar için karmaşık olabilecektir. Uygulama açısından düşünüldüğünde ve çevremdeki bazı insanların beslenme düzenini sorguladığımda benzer durumları gördüğüm gibi, bunun aksi yönde durumlarla da karşılaştımıızı ifade etmek isterim..

    KAN GRUBU DİYETİ YORUMLANMASI

    Kan grubu diyetinin son zamanlarda hastalıklarla ve beslenmeyle ilişkisi araştırılsa da somut bulguların elde edilemediğini tekrar vurgulamak isterim.
    Konu ile ilgili bilgiler araştırldığında, başlangıçta bütün insanlar sıfırdır. Sıfır grubu en eski kandır. M.Ö. 100.000-300.000 yıllık bir tarihi vardır.

    Sonra et obur insan ziraata geçiyor. Uzun süre sıcak bölgelerde ziraatla uğraşmaya başlayınca bilhassa Mezopotamya’da bu kan grubu mutasyona uğruyor ve A grubu kan ortaya çıkıyor. A grubunun var oluşu M.Ö. 25.000-15.000 yıla kadar inmektedir.

    B grubu ise, M.Ö. 15.000-10.000’li yıllarda Doğu Afrika’dan kuzeye giden ve soğukta yaşayan, et yemeye devam eden insanlarda oluşmuştur. İlk olarak Himalayalarda görülmüş daha sonra muhtemelen Moğollar vasıtasıyla da Kafkaslara getirilmiştir.

    A ve B kan gruplarının kaynaşmasıyla da AB kan grubu ortaya çıkar ki bu grubun ortaya çıkışı M.S. 900 yıllarından itibaren başlar. En yeni kan grubu olan AB grubuna dünyadaki insanların ancak yüzde beşi dahildir. Dolayısıyla bunlar mutasyonlar neticesinde ortaya çıkmış kan gruplarıdır. Kendisine has kimliği vardır.”

    Bugünkü modern anlamda hangi gıdanın hangi kan grubuna faydalı veya zararlı olduğuyla ilgili ilk çalışmaları 1950’li yılarda James D’adamo’nun Amerika’da yaptığı belirtilmektedir.

    “D’adamo, belli hastaları üzerinde yapmış olduğu çalışmalarında aynı ilaç ve aynı perhizi verdiği hastalarının bir kısmının çok süratli iyileştiklerini, bir kısmının kötüleştiklerini görüyor. Bunların ilaçlara tepki vermediğini gözlemliyor. Veya aynı yemekler veriliyor ancak o yemeğe bir takım hastalar farklı tepki veriyorlar. Bunun üzerine yemekleri, yedikleri gıdaları incelemeye başlıyor. Bakıyor ki yenildiğinde kan gruplarında ağdalaşmalara sebebiyet veren gıdalar var. Bu gıdalarda bilhassa proteinlerde bulunan ve lektin denilen bir yağ çeşidi var ki bu yağ çeşidi kan grubumuza göre sağlığımızı olumlu veya olumsuz yönde etkiliyor.”

    Sağlıklı bir beslenme için her şeyden önce bilinçli olmak gerektiğini akıldan çıkarmadan birey, kendisine faydalı olan besinleri tüketmesi gerekmektedir.

    Kan gruplarının her birinin kendine özel bir yapısı vardır. Bu özel yapıya uygun lektinler kanın akışkanlığını artırır, uygun olmayan lektinler ise kanın akışkanlığını yavaşlatır. Zararlı lektinler kan yoluyla taşınarak damar ve diğer organlara zarar verir bu da hastalıklara davetiye çıkarır.

    0 KAN GRUBU DİYET ÖZELLİKLERİ

    Avcı kan grubu olarak adlandırılır. Nedeni sindirim sistemlerinin en eski insanlara göre çalışmasıdır. Bu nedenle bu grubun başarısı yağsız, kimyasaldan arınmış et ve kümes hayvanlarıyla
    balık tüketmesine bağlıdır. Süt ürünleri ve tahıllar bu gruba önerilmez. Buğday glüteni, mısır, kurufasulye, mercimek gibi besinler kilo almaya yardımcı besinler olurken, deniz yosunu, deniz ürünleri ve
    iyotlu tuz (genelde tiroit hormonu bozuklukları yaşadıkları için), karaciğer kilo vermeye yardımcıdır.
    Pastırma/jambon dışında her türlü eti yağsız tüketebilirler. Deniz ürünleri ideal besinlerdir. Sütürünleri bu kan grubu için uzak durulması gereken besinlerdendir. Çok az miktarlarda tüketimi
    esas olmalıdır. Simit ve her türlü ekmek uzak durulması gereken yiyeceklerdir. Zeytinyağı ve ketentohumu yağı az miktarda tüketimi idealdir. Kepekli çavdarlı ekmekler daha uygundur. Mantar,patates, mısır, karnabahar, siyah zeytin gibi besinler uzak durulması gereken besinlerdendir.Yüksek asitliği olan armut, portakal, mandalina, kivi ve böğürtlen ve kavun yenmemesi gereken
    meyvelerdendir. Muz, mango, kiraz, erik ve incir faydalı meyveler grubuna girer. Her türlü sostanuzak durulmalıdır. İçecek olarak en uygunu maden suyu ve yeşil çaylardır. Bu kan grubunda B-Kvitamini, kalsiyum, iyot, manganez alımına dikkat edilmelidir. Bunların eksikliği belirgin rahatsızlıklarayol açar. Bu kan grubuna sahip insanların kişisel özelliklerine bakılırsa güç, direnç, özgüven, cesaret,sezgi, doğuştan iyimserlik gibi özellikler gösterir. Liderlik vasıfları ön plandadır.

    A GRUBU DİYET ÖZELLİKLERİ

    Çiftçi kan grubu olarak adlandırılırlar. Hassas bir sindirim sistemine sahiptirler. Bu nedenlevejetaryen beslenme düzeni faydalıdır. Oldukça hassas bir bünyeye sahip oldukları için tamamen saf
    ve doğal gıdalar tüketmeye çalışmalıdırlar. Et ve süt ürünleri hızla kilo aldırırken; soyalı yiyecekler,sebzeler kilo vermede yardımcı olacaktır. Eti tamamen menülerinden çıkarmalıdırlar. Çok azmiktarlarda deniz ürünleri tüketilebilir. Yine süt ürünleri de hayvansal olduğu için çok az miktarlarda fermente edilmiş olarak tüketilmelidir. Mukus üretimi az olan bu grupta buğdaylı besin tüketimioldukça az olmalıdır. Protein alımı, et ürünleri tüketiminin az olmasıyla çok aza indirgenen bu grup
    makarna ve tahıllarla protein alımını arttırmalıdır. Sebzeler A grubunun tüketimi için çok önemlidir.Lahana, biber, domates, patlıcan gibi her türlü sebze ve mantar dışındakiler tüketilebilir. Muz ,
    mandalina, kavun dışındaki meyveler tüketilmelidir. Kahve ve yeşil çay ideal içeceklerdendir. B-C-E vitaminleri kalsiyum, demir, çinko, selenyum, krom alımlarına özellikle dikkat edilmelidir. Bunların
    eksikliğinde görülen bozukluklar daha belirgindir. Kişisel özelliklerine bakılırsa dürüst, mazbut,yasalara saygılı, kontrollü insanlardır. Endişelerini çoğu zaman gizlerken hemen parlama özelliğine
    sahiptirler. Hitler’in bu kan grubundan olduğu bilinmektedir.

    B GRUBU DİYET ÖZELLİKLERİ

    Göçebe kan grubu olarak adlandırılırlar. Bağışıklık ve sindirim sistemleri güçlüdür, esnek birbeslenme düzenine sahiptirler. En çok kalp hastalıkları ve kansere yakalanan gruptur. Ancak birçok
    hastalığın etkisinden kurtulabilen ve kan grupları içerisinde en fazla ömür ortalamasına sahip olankan grubudur. Mısır, mercimek, buğday kilo almasına direkt etki ederken, yeşil sebze, et, karaciğer,
    süt ürünleri kan gruplarına inat kilo vermelerinde yardımcıdır. Kırmızı et tüketimi çok faydalıdır.Buna karşın beyaz et tüketiminden uzak durmalıdırlar. Süt ürünlerinin tadını çıkarabilen tek gruptur.
    Nedeni bu grubun şekerinin süt ürünlerinin şekeriyle benzer olmasıdır. Pirinç, yulaf ve kepekliürünler in tüketimi idealdir. Buğday, mısır ve çavdar ekmeği dışındaki ekmeklerin tüketimi önerilir.
    Enginar, domates, mısır dışındaki sebzeler tüketilmelidir. Avokado, hurma, nar, kavun dışındakimeyveler tüketilmelidir. Yeşil çay bu grup için en ideal içecektir. Magnezyum, B vit. Eksikliği en çok
    görülen eksiklikler olduğundan bu eksikliklere dikkat edilmelidir. Kişisel özelliklerine bakılırsa esnek,yaratıcı, hastalıklara dayanıklı, uyumlu ve çalışkandırlar. Bir diğer isim olarak denge kan grubu olarak adlandırılır.

    AB GRUBU DİYET ÖZELLİKLERİ

    Gizemli kan grubu olarak adlandırılır. Nitekim diğer kan gruplarının bileşkesi olarak ortayaçıkmasıyla birçok özelliği üzerinde taşır, belirgin sınıflandırması yoktur. Dünyada RH faktörükatılmadan en az bulunan kan grubudur. Kırmızı et, barbunya, mısır kilo almasına neden olurken,;
    tofu, deniz ürünleri, süt ürünleri, yeşil sebzeler kilo vermeye yardımcı yiyeceklerdir. Hindi eti dışındaet tüketimi istenmemektedir. Çok çeşitli deniz ürünleri tüketebilirler. Levrek, mezgit, alabalık gibibalıklardan uzak durmalıdır. Süt ürünleri tüketiminde B grubuyla benzer özellikler taşır. Yulaf, çavdar,esmer pirinç ekmeği tüketilmesi ideal; mısır unu, mısır gevreği, karabuğday ürünleri tüketimi uygun olmayan tahıl ve ekmek grubuna girmektedir. Biber, mısır, turşular, enginar dışındaki sebzelerin tüketimi idealdir. Muz, avokado, mango, ayva, nar dışındaki meyveler idealdir. Yeşil çay bu grupiçinde en uygun içecektir. C vitamini, çinko, selenyum eksikliği hastalıkları ön plandadır. Bunedenle bu vitamin minerallerin alımlarına dikkat edilmelidir. Kişisel özelliklerine bakıldığında maneviyatına düşkün, kin tutmayan, tüm durumlara adapte olabilen, titiz, uyumlu insanlardır olduğu bildirilmiştir.

    Uzm. Dyt. Zühal AYNACI BAYEL

  • Bu öneriler kışın kilo almayı önlüyor!

    Bu öneriler kışın kilo almayı önlüyor!

    Kış aylarında belki de farkında olmadan aldığımız kiloların sebebi, enerji dengesini sağlayamamak. Bu noktada hemen hepimizin aklına şu soru takılıyor: Peki metabolizma hızımızı nasıl artırabiliriz?

    Acıbadem International Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Özge Güneş, metabolizmanızı hızlandırmanın püf noktalarını anlattı:

    1.Uyandıktan 1 saat sonra kahvaltı edin

    Hızlı bir metabolizma için düzenli beslenmek ilk kurallardan birini oluşturuyor. Uyandıktan sonra 1 saat içinde kahvaltı ederek metabolizma hızınızı yüzde 30 oranında artırabilirsiniz. Kahvaltıda yağlı gıdalardan ve şekerli besinlerden uzak durmanız gerektiğini unutmayın. Kahvaltınızın dengeli ve doyurucu olması için protein (yumurta, peynir, süt), kaliteli karbonhidrat (tam tahıllı ürünleri, yulaf) mevsim yeşillikleri ve mevsim meyveleri içermesi gerekiyor.

    2.Ara öğünleri asla atlamayın

    Metabolizma hızının azalmasının en büyük sebeplerinden biri de, düzensiz beslenme alışkanlığı. Özellikle ana öğünleri (kahvaltı, öğle yemeği, akşam yemeği) düzenli olarak tüketmek, besinlerin vücutta yağ olarak depolanmasının önüne geçiyor. İki ana öğünün arasında 4-5 saat gibi zaman dilimi olmasına da özen gösterin.

    3.Günde 10 bardak su için 

    Havaların soğumasıyla birlikte unutmaya başladığınız su ihtiyacınızı yeniden hatırlayın. Vücudunuzun yüzde 70’ni oluşturan suyu günde 10 bardak içmeniz metabolizma hızınızı arttırarak, aldığınız enerjinin vücutta yağ olarak depolanmasını engelleyecektir.

    4.1 fincan tarçınlı, limonlu zencefil çayı

    Zencefil ve tarçın vücut sıcaklığını yükselterek metabolizma hızını arttırıyor. Bunların yanına bir de C vitamininden zengin olan limonu eklediğinizde hem metabolizmanızı hızlandırmış hem de bağışıklık sisteminizi güçlendirmiş olacaksınız. 1 büyük bardak kaynamış suya 1 dilim taze zencefil, 1 tane çubuk tarçın, 2 dilim limon ilave edip,karışımı10 dakika kadar demlenmeye bırakarak çayınızı hazırlayabilirsiniz. Çayınızı tatlandırmak isterseniz 1 çay kaşığı kadar üzüm pekmezi ilave edebilirsiniz.

    5.Şekerli gıdalar ve hamur işlerine ambargo koyun 

    Yaşadığınız açlık krizlerinde belki de ilk aklınıza gelen şekerli gıdalar ve hamur işleri oluyor. Ancak unutmayın ki karbonhidrat içerikleri ve kalori yükleri yüksek olan bu besinlerin tamamına yakını vücudunuzda yağ olarak depolanıyor. Aralarda yaşadığınız açlıklarda bu besinler yerine mevsim meyvelerinden 1 porsiyon (1 orta boy elma veya portakal veya 1 tane kivi vb.) seçmeniz  kilo kontrolünü sağlamanızı daha çok kolaylaştırır.

    6.Yeşil yapraklı sebzeler sofraya

    Değişen hava koşullarına uyum sağlamak için vücut direncinizi arttırmanız gerekiyor. C vitamini vücut direncinizin artmasında ve güçlü bir bağışıklık sistemiyle vücut ısınızın korunmasında en önemli vitaminlerden biri. Bunun için de C vitamininden zengin olan, ıspanak,pazı, brokoli ve karnabahar gibi yeşil yapraklı sebze yemeklerini hafta da en az 3-4 kere tüketmelisiniz. Yeşil yapraklı sebzelerin yanında C vitamininden zengin olan turunçgillerin tüketimi de bağışıklık sistemini destekliyor. Her gün 1 adet portakal veya greyfurt yemek de vücut direncinizi arttırmanın bir diğer yolunu oluşturuyor.

    7.Badem yemekten korkmayın

    Riboflavin, magnezyum, bakır ve yağ asidinden zengin olan bademin sindirilmesi için vücudun daha fazla enerji harcaması gerekiyor. Bunun sonucunda metabolizma hızınız artıyor. Badem ayrıca midede kalış süresi de uzun olması nedeniyle kendinizi daha uzun süre tok hissetmenizi sağlıyor. Tüm bu özelliklerini düşündüğümüzde günlük 8-10 tane kadar çiğ badem metabolizma hızlandırıcı ve tok tutucu bir ara öğün olacaktır.

    8.Günde 1 fincan yeşilçay

    Yeşil çayın içerisinde bulunan kafein ve ‘epiogallocatechin-3-gallat’ adındaki bileşen sinir sistemi ile beyni etkileyerek kalp atış hızını ve metabolizmayı hızlandırıyor. İçerisindeki polinefol bileşenleri de iştahın baskılanmasına yardımcı oluyor. Bir kupa kaynamış suyu ocaktan aldıktan sonra içine 1 çay kaşığı kadar yeşil çay ilave edip 3-4 dakika kadar demleyin, ardından süzün. Sonrasında çayınızı isterseniz soğuk isterseniz sıcak olarak içebilirsiniz.

    9.Tadına bakmadan tuz ilave etmeyin

    Tuzda bulunan sodyumun fazla alımı vücudunuzun su tutmasına, bunun sonucunda da ödem yapmasına neden oluyor. Sonuç; kendinizi, özellikle sabahları uyandığınızda şişkin ve kilolu hissetmek. Günlük tuz tüketiminizi 5 gram ( 1 çay kaşığı) ile sınırlandırmaya özen gösterin.

    10.Fiziksel aktivitelerinize devam 

    Havaların soğuması spora ara vermeniz için bir neden olmasın. Eğer herhangi bir spor dalıyla ilgilenmiyorsanız günlük 30-40 dakikalık yürüyüşler yaparak harcadığınız enerjiyi arttırabilirsiniz. Böylelikle yavaşlayan metabolizma hızınızın da dengesini sağlamış olursunuz.

  • Mandalina zayıflatıyor

    Mandalina zayıflatıyor

    Kış mevsiminin sevilen meyvelerinden mandalinada yok yok! .

    Takvim’de yer alan habere göre uzman diyetisyen Pınar Kural Enç, vitamin ve mineral deposu mandalinanın yararlarını şöyle anlattı: “1 su bardağı mandalina diliminde günlük önerilen C vitamini tüketiminin yarısından daha fazlası vardır. C vitamini ile akciğer, meme, kolon, yemek borusu ve mide kanseri gibi bazı kanser türlerinin oluşumunu önler. İçerdiği A vitamini göz sağlığı, sağlıklı kemikler ve hücre büyümesi için gereklidir. Mandalinada bulunan A vitamini üreme sağlığı ve hücreler arası iletişimde önemlidir. B vitamini zengini mandalina vücutta DNA ve RNA inşa ederek yeni hücrelerin oluşumu ve sağlıklı devamlılığını destekler. Çözünür lif pektin içeriği ile daha uzun süre tokluk sağlar. Metabolizmayı hızlandırarak kilo vermeyi kolaylaştırır…”

  • Diyette doğru sanılan yanlışlar

    Diyette doğru sanılan yanlışlar

    Çevremizdeki herkesin diyet yaptığı ve herkesin diyetisyen olduğu bu günlerde doğru yaptığınızı düşündüğünüz ama aslında çok yanlış olan buna rağmen çok yaygın yapılan uygulamalar vardır. Bunlara karşı bilinç sağlayıp doğru olanın peşinden gittiğinizde ise sağlıklı bir hayatın kapıları size ardına kadar açılır. Peki nedir bu hatalar?

    Ekmek Fobisi:

    Herkesin suçlu ilan ettiği ekmek diyette ilk vazgeçilen şey oluyor. Çünkü gerek medyada gerek çevremizde çok zararlı olduğu empoze ediliyor.Halbuki Dünya Sağlık Örgütü (WHO) diyor ki; günlük beslenmemizin %50- 55’i karbonhidrattan oluşmalıdır. Çünkü karbonhidrat birinci enerji kaynağımızdır. Tek yapmanız gereken ekmek tercihinizi sağlıklı olanla değiştirmek ve ideal kilonuza uygun porsiyonunuz kadar tüketmektir.

    Ekmek;

    -İçeriğindeki bol posa ile bağırsaklarınıza dosttur

    -B12 hariç bütün B vitaminlerini içerir bu da metabolizmamızda büyük rol oynar

    -Sindirim sistemimizi korur ,

    -Vücudumuzun ihtiyacı olan enerjiyi en sağlıklı yoldan karşılar.

    Öğün Azaltma:

    Günde 1-2 öğün tükettiği halde neden hala kilo problemi olduğunu sorgulayan binlerce insan bulabiliriz.Bunu iki şekilde açıklayabiliriz:

    1- Vücudun metabolik aktivitelerini devam ettirebilmek için günlük belirli bir enerji, karbonhidrat, protein, vitamin, mineral, su ihtiyacı vardır. Eğer siz kendinizi aç bırakır ve bunu karşılamazsanız metabolizma size uyum sağlamak için kendini yavaşlatacaktır. Metabolizma yavaşlaması sonucu da kişi “su içsem yarıyor” vücuduna sahip olacaktır. Bunun yanı sıra uzun süre aç kalan vücut ilk tüketilen besini bu gibi kıtlık durumlarında kullanabilmek için yağ olarak depolayacaktır.

    2- Yine uzun süreli açlıklarda beynimiz bize ilk olarak tatlı tüketmemiz için sinyaller gönderecektir çünkü kanda şeker giderek düşüyordur. Eğer buna yenilmezsek bu sefer de daha yağlı, tuzlu besinler tüketmemiz için sinyaller gönderecektir. Ve yemek yemeye karar verdiğinizde porsiyon kontrolü imkansız bir hal alacaktır.

    Hareketsiz Yaşam:

    Gün içerisinde kendinizi çok yoruluyor hissediyor olabilirsiniz. Fakat bunu spordan saymak hatadır. Bir süre sonra günlük rutinimiz olarak kabul edilen bu koşturmacalarınızın yanı sıra düzenli spor yapmanız gerekmektedir. Evet sağlıklı yaşamın ilk adımı birkaç durak önce inip yürümek, asansör yerine merdiven kullanmaktır ama daha iyisi için bir sonraki aşamaya geçmeniz gerekir.

    Kalp sağlığınız için her gün en az yarım saat yürüyebilirsiniz veya çok seveceğiniz bir spor dalına ciddi anlamda vakit ayırabilirsiniz. Dans edebilir, yüzebilir ip atlayabilirsiniz. Siz yeter ki isteyin seçenekler önünüzde sağlıklı olmak elinizde…

    Meyve Tüketme Korkusu Ve Protein Ağırlıklı Diyetler:

    Meyvenin içerisinde bulunan fruktozdan dolayı kilo aldırdığı sıkça konuşuluyor. Ama unutmayın ki günlük 5 porsiyon sebze ve meyve tüketmemiz gerekmektedir. (WHO) Çünkü vitamin, mineral ihtiyaçlarımızı karşılamazsak çeşitli hastalıklarla karşı yarşıya kalabiliriz. Önemli olan meyve ve sebzeyi nasıl tükettiğiniz. Gün içerisinde ara öğünlerde meyve tüketir, sebze yemeklerini az yağlı ve mevsiminde tüketirsek en doğru beslenme şeklini benimsemiş oluruz.

    Su Tüketmek Yerine Çay Tüketmek:

    Kişinin yaşı, cinsiyeti, metabolik durumu, sağlık durumuna göre değişmekle birlikte günlük 2- 2,5 lt su tüketmeniz gerekmektedir. Suyun yerini ne çay ne de meyve suyu doldurur. Aksine siyah çay idrar söktürücü özelliğinden dolayı vücudumuzdan fazlaca su atılmasına sebep olur. Bu sebeple lütfen günlük su ihtiyacınızı SADECE SU ile karşılayınız. Siyah çay yerine ise bitki çaylarını tercih ediniz.

    Unutmayın sağlıklı beslenmek ile ilgili uzman olmayan herkes konuşabilir ama doğru bilgiyi beslenme uzmanlarından alırsınız. Zayıflamak için mucize bir formül yoktur diyet+spor ve diyetin içerisinde bulunan zayıflamaya yardıcı besinler vardır.

    Sağlıkla Kalın…

    Dyt. Simge Sevinçer

  • Çörek Otlu Zayıflama Çayı

    Çörek Otlu Zayıflama Çayı

    Çörek otunun bu faydasını öğrendiğinizde eminiz sık sık kullanmaya başlayacaksınız.

    Kilo vermek isteyenlere doğal destek olan çörek otu ile zayıflama çayını denemeye ne dersiniz? Evde kolayca bulacağınız bu malzemelerle hayalinizdeki ideal kiloya ulaşabilirsiniz.

    Çörek otlu zayıflama çayı tarifini yazmadan önce birkaç önemli öneriyi bilmenizde fayda var. Hangi diyeti uyguluyorsanız uygulayın mutlaka diyetinizi sporla destekleyin. Bunun dışında beslenmeniz de kaliteli olsun. Beslenme ve spor yaptığınız diyeti daha sağlıklı ve daha kısa sürede ulaşmanıza yardımcı olur. Önerimizi de yazdığımıza göre şimdi gelelim çörek otlu ile zayıflama çayına..
    Çörek Otlu Zayıflama Çayı | 2

    Çörek otlu zayıflama çayı için,

    Malzemeler:

    -1 tatlı kaşığı çörek otu

    -1 litre sıcak su

    -1 adet elma

    -1 tatlı kaşığı ıhlamur

    -1 adet limon

    -1 tatlı kaşığı toz zerdeçal

    İşte malzemelerimiz bu kadar gelelim yapılışına!

    Yapılışı:

    -Öncelikle elma limonu güzelce yıkayıp küçük küçük doğrayın.

    -Cam bir demlik ya da kavanozun içine tüm malzemeleri koyun ve karıştırın.

    -Ağzını güzelce kapatın ve 5 saat kadar karışımı bekletin. Böylelikle malzemelerin öz

    İyice suya geçmiş olacak.

    -Demlenmiş olan çörek otlu zayıflama çayını öğünlerden ve ara öğünlerden 10 dakika önce 1 bardak için.

    -Çörek otu ile zayıflama çayını ister sıcak için ister soğuk. Tamamen damak zevkinize kalmış.

    Çörek otlu zayıflama çayı hakkında bilgiler

    -Çörek otlu zayıflama çayını istediğiniz kiloya inene kadar içebilirsiniz.

    -Bebeği olan ve emziren anneler için de uygundur. Ancak baş dönmesi ya da kabızlık gibi belirtiler olduğunda kullanmayı bırakmanız tavsiye edilir.

    -Zerdeçal kilo vermenizin dışından kanserden korur ve ödem söktürür.

    -Çörek otlu zayıflama çayı iştahınızı kapatır ve daha çabuk doyma hissi vererek zayıflamanıza yardımcı olur.

    -Karaciğerinizi temizleyerek sindiriminizi hızlandırır. Hatta bu konuda çörek otunun müshil özelliği gösterdiği bilimsel ve laboratuvar çalışmaları ile belirlenmiş.

    -Çörek otu doğal antioksidan özelliği taşır.

    -Peygamber Efendimiz (s.a.v) çörek otu için : “Çörek otu yemeye devam ediniz. Zira onda, ölümden başka her çeşit deva mevcuttur.”

    -Çörek otunun zayıflamaya etkisi bilimsel olarak kanıtlanmış olup aç karnına yenmesi gerekiyor.

    -Çörek otunun ayrıca cinsel gücü artırıcı etkisi de bulunur.

  • Diyetteyken hamburger yemek isteyenler dikkat!

    Diyetteyken hamburger yemek isteyenler dikkat!

    Her diyet veya yemek programına bir burger düşer. Peki, bir burgeri sizin için nasıl çekici kılarsınız?

    Diyetteyken hamburger yemek isteyenler için Holywood’un ünlü beslenme uzmanlarının tavsiyesini paylaşıyoruz.

    Burger etine erik kurusu!

    Şu anda yüzünüzü buruşturmuş olabilirsiniz, “Bu muydu ya yemem ben bunu” da diyebilirsiniz. Ama kesin bir yargıya varmadan önce haberin devamını bir okuyun. Gerisine siz karar verin.

    Erik, burger eti içindeki yağı yüzde 40 oranında azaltıyor ve kendinizi doymuş hissediyorsunuz.

    Öğütücüde beş küçük erik kurusu ve yarım kilo eti karıştırın. Tatlarını fark etmeyeceksiniz bile.

    Şimdi sırada hindi buger sorunu avr.

    Daha sağlıklı bir tercih gibi görünüyor olabilir ama değil. Etin aksine kümes hayvanlarının etlerinde çok daha az nem vardır. Bunun anlamı hindi veya tavuğu ızgaraya attığınızda çok daha çabuk kurur ve etin kimyasal yapısında deiğişime neden olur. Bunlar yorgunluğa, eklem ağrılarına ve hatta kansere neden olur. Eğer burgerde kümes hayvanlarını tercih ederseniz lahana salatası ile beraber yiyin.

    Lahana içinde karaciğerdeki toksin giderici enzimleri artıran ve kimyasal değişimi yarıya indriren doğal içerikler vardır.

    BONUS BİLGİ:

    Bu arada burger ekmeğinizi kısa bir süre için ateşin üzerine atın. Isı ekmekteki şekeri yakar.

  • 4 günde göbek eriten karışım

    4 günde göbek eriten karışım

    İşte sadece 4 günde etkisini görebileceğiniz, göbeğinizden hızlıca kurtulabileceğiniz harika tarif. İhtiyacınız olan sadece şu malzemeler…

    4 günde göbek eriten karışım malzemeleri

    Taze zencefil

    8-12 taze nane yaprağı

    1 salatalık

    1 limon

    8.5 bardak su

    4 günde göbek eriten karışım

    4 günde göbek eriten karışım Tarifi

    Limonu yıkayın. Soymadan ikiye kesip çekirdeklerini çıkarın. İki yarısını da doğradıktan sonra su ile doldurduğunuz kaba koyun.

    Salatalığı soyup doğradıktan sonra onu da suya atın. Nane yapraklarını ekleyin.

    Soyduğunuz zencefili dilimleyip diğer malzemelerin içine ekleyin. Bütün malzemeleri karıştırıp üzerine bir kapak kapattıktan sonra karışımı 1 gece buzdolabında bekletin.

    En az 4 gün boyunca bu karışımı gün boyunca için. Farkı göreceksiniz.

     

    Kaynak: haberler.com

  • Kış mevsiminde nasıl beslenelim?

    Kış mevsiminde nasıl beslenelim?

    Kış mevsimini yaşadığımız şu günlerde, havaların soğumasıyla birlikte beslenme şeklimizde değişiklikler olmakla birlikte kapalı ortamlarda daha fazla vakit geçirmekten kaynaklı fiziksel aktivitelerimiz kısıtlanabilmektedir.

    Kış mevsiminde nasıl beslenelim?

    Bahar mevsiminin yaklaşmasında artan kilo verme isteği, kış aylarında yerini ihmalkarlığa bırakmaktadır. Tabii bu duruma gecelerin uzaması nedeni ile televizyon başında fazla zaman geçirilmesi, atıştırmalık amacıyla fazlaca tüketilen besinler, yüksek enerjili besinlerin tüketimi kilo alımını tetiklemektedir. Birçok insan, kalın giysiler içerisinde kilolarını daha rahat saklayabileceklerini düşünerek, sağlıklı beslenme alışkanlıklarından uzaklaşmaktadır.Nasıl olsa veririm düşüncesi de kişileri oyalamkatadır.

    Oysa sağlığın korunması ve bağışıklık sisteminin desteklenmesi açısından yeterli ve dengeli beslenmeye kış aylarında daha fazla özen gösterilmelidir.

    BESİN GRUPLARI

    Bebek ana rahmine düştüğü andan başlayan bir süreç olsa da yaşamın her döneminde yeterli ve dengeli beslenme sağlığın korunması için esastır. Bu nedenle, beş besin grubu olan;

    1. Süt ve ürünleri grubu

    2. Et ve ürünleri, yumurta ve kuru baklagiller ile sert kabuklu yemişler/yağlı tohumlar grubu

    3. Meyve grubu

    4. Sebze grubu

    5. Ekmek ve tahıl grubu’ dan çeşitli besinler yeterli ve dengeli miktarlarda alınmalıdır.Konuya ilişkin miktarlar yaklaşık olarak aşağıdaki gibidir.

    Kış mevsiminde nasıl beslenelim? | 3

    Süt ve ürünlerinin günlük tüketim miktarları:

    Her gün yetişkin bireylerin 2.5-3 porsiyon, çocukların, adolesan ( ergenlik ) dönemi gençlerin, gebe ve emzikli kadınlarla menopoz sonrası kadınların 2-4 porsiyon süt ve ürünlerini tüketmeleri gerekir. Bir orta boy kupa süt 240 ml veya yoğurt 200-240 ml ya da iki kibrit kutusu büyüklüğünde (ortalama 40-60 g) peynir bir porsiyondur.

    Et ve ürünleri, yumurta ve kuru baklagiller ile sert kabuklu yemişler/yağlı tohumlar:

    Et – yumurta-kuru baklagiller-sert kabuklu yemiş/yağlı tohum grubundan yetişkin bireyler ve gençler günde 2-2.5 porsiyon tüketmelidir. Pişmiş kırmızı et ve tavuğun 80 gramı (4 ızgara köfte veya 1 el ayası kadar), balığın 150 gramı, kurubaklagillerin 80 gramı, fındık, ceviz ve bademin 30 gramı bir porsiyondur.

    Taze sebze ve meyveler:

    Günde en az 5 porsiyon (en az 400 g /gün) sebze ve meyve tüketilmeli, bunlardan en az 2.5-3 porsiyonu sebze, 2-3 porsiyonu meyve olmalıdır. Alınan bu sebze ve meyveler kendi içlerinde de en az iki porsiyon yeşil yapraklı sebze (ıspanak, brokoli gibi) veya domates gibi diğer sebzeler, meyve ise portakal, limon gibi turunçgiller veya antioksidanlardan zengin diğer meyveler olarak önerilir.

    Ekmek ve tahılların günlük tüketim miktarları

    Tahıllar günde ortalama 3-6 porsiyon tüketilmelidir Tüketilecek miktar bireyin vücut ağırlığına, yaş, cinsiyet ve fiziksel aktivitesine göre değişir. Önerilen toplam tahıl tüketiminin en az yarısı tam tahıl olmalıdır.

    Öneriler:

    • Tam tahıl ürünlerini her gün hatta her öğün tüketiniz.

    • Tahıl ürünleri günde 3-6 porsiyon tüketilmelidir. Tüketilecek miktar bireyin vücut ağırlığı, yaş, cinsiyet ve fiziksel aktivitesine göre değişir. Ağır işte çalışan ve enerji gereksinimi fazla olanlar daha fazla tüketebilirler.

    • Tahılların bir porsiyon eş değeri: 50 g (2 ince dilim ekmek), 30 g pişmemiş makarna, bulgur veya pirinç, yaklaşık 30 g kahvaltılık tahıl gevreğidir.

    • Protein ve vitamin içeriğini arttırmak için diğer yiyeceklerle (kurubaklagiller, süt ve ürünleri) birlikte tüketiniz

    ÖZELLİKLE KIŞ AYLARINDA BESLENMEDE DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN NOKTALAR

    1. Bağışıklık sistemini güçlendirici özelliği olan A ve C vitamini gibi antioksidan vitaminlerden zengin, havuç, brokoli, kabak, lahana, karnabahar, maydanoz gibi sebzelerin yanı sıra kış aylarında bolca bulunan portakal, mandalina, elma gibi meyvelerin tüketimi önemlidir.

    2. E vitamini de bağışıklık sisteminin güçlendirilmesinde etkilidir. Soğuk algınlığı ve diğer enfeksiyonlara karşı vücut direncini arttırmaktadır. E vitaminin iyi kaynakları olan; yeşil yapraklı sebzeler , kuru baklagiller ve fındık ceviz gibi yağlı tohumlardır.

    3. Kemik ve diş sağlığı açısından önemli olan D vitamini, güneş ışınlarıyla deri tarafından üretilen bir vitamindir ve besinlerde pek fazla bulunmaz. Kış aylarında mahrum kalınan güneş ışınları, vücudun D vitamini gereksiniminin karşılanamamasına neden olmaktadır. Özellikle kış mevsimde havanın güneşli olduğu zamanlarda mümkün olduğunca güneşten faydalanılmalıdır. Balık; D vitamini,beyin fonksiyonlarının gelişimi için gerekli çoklu doymamış yağ asitleri (omega 3), kalsiyum, fosfor, selenyum, iyot mineralleri ve E vitamini içerir. Bu nedenle kış aylarında imkanlar dahilinde balık tüketilmelidir.

    4. Kış aylarında fiziksel aktivitelerimizin kısıtlanmasından kaynaklı kilo alımının engellenmesi için yağ tüketimine özellikle dikkat edilmeli aşırı yağlı yiyeceklerden kaçınılmalıdır.

    5. Kış aylarında vücut ağırlığı kontrolünün sağlamasında; basit karbonhidrat olan saf şeker ve şekerli besinler yerine kepekli ekmek, makarna, bulgur gibi tam tahıl ürünlerinin tüketilmesine özen gösterilmesi, enerjisi yüksek hamur tatlıları yerine sütlü tatlılar, meyve tatlılarının tercih edilmesi, hareketsizlik nedeniyle artan sindirim problemlerinin önlenmesinde posa içeriği yüksek kuru baklagillerin tüketilmesi ve düzenli fiziksel aktivite yapılması önemlidir.

    6.Vücut ısısını dengede tutabilmek için bol sıvı alımı gerekmektedir. Yeterli sıvı alımı vücutta oluşan toksinlerin (zararlı öğeler) atılmasında, vücut fonksiyonlarının düzenli çalışmasında, metabolizma dengesinin sağlanmasında ve vücutta pek çok biyokimyasal reaksiyonun gerçekleşmesinde son derece önemli rol oynamaktadır Su temel enerji kaynağıdır.
    Su vücudun her hücresinde elektriksel ve manyetik enerji üretir, bize yaşam gücü verir.
    Hücre yapısındaki maddeleri birbirine bağlayan bir yapıştırıcıdır.
    DNA hasarını önler ve onarım mekanizmalarının daha iyi çalışmasına yardımcı olur, böylece üretilen Anormal DNAsayısıazalır.
    Bağışıklık sisteminin merkezi olan kemik iliğinde, bu sistemi Kanser de dahil olmak üzere, çeşitli hastalıklara karşı güçlendirir.
    Bütün besinlerin, vitaminlerin ve minerallerin temel çözücüsüdür. Vücutta besinleri küçük parçalara ayırır, sindirimlerinde ve son metabolik aşamalarında görev yapar.
    Besinlere enerji verir ve parçalanan besinler sindirim sırasında bu enerjiyi vücuda aktarır. Susuz yenen yemeğin vücut için hiçbir enerji değeri yoktur.
    Su, besinlerdeki gerekli öğelerin emilimini artırır.
    Bütün öğelerin vücuda taşınmasına yardımcı olur.. Bu nedenle, her gün en az 2-2.5 litre (12-14 su bardağı) su içilmelidir.

    7. Kış mevsimi sebzelerinin pırasa, kereviz, ıspanak gibi çocuklar tarafından tüketimini arttırmak için annelerin ısrar etmek yerine bu sebzeleri değişik şekillerde sunmaları daha faydalı olacaktır. Örneğin; kereviz yemeğini sevmeyen çocuğunuza, bu sebzeyi rendeleyerek, yoğurda karıştırmak, içine bir miktarda ceviz ekleyerek çocuğa sunmak, aynı şekilde ıspanak yemeğini sevmeyen çocuklara, ıspanağı bir iç olarak kullanarak; börek, poğaça ya da krep yapılması ve çocukların bu besinleri tüketmeleri sağlanmalıdır.

    8. Özellikle çocukların meyveleri, posalı almaları sağlanmalı tüketim zorluğu yaşanması durumunda gerek C vitamini ihtiyacının karşılanmasında gerekse de sıvı alımına katkı sağlaması açısından taze sıkılmış meyve suları tükettirilmelidir. Meyve suları sıkıldıktan hemen sonra tüketilmelidir. Sıkıldıktan sonra bekletilen meyve sularında vitamin kayıpları oluşmaktadır.Zorunlu olmadıkça meyve suyu tüketilmemeli, mümkünse meyvenin kendisi taze olarak tüketilmelidir.

     

    Uzm. Dyt. Zühal AYNACI BAYEL