Kategori: Diyet

  • Akdeniz diyeti beyin için de yararlı

    Akdeniz diyeti beyin için de yararlı

    Genel sağlık açısından hemen hemen her uzmanın önerdiği Akdeniz tipi beslenmenin yaşlıların beyin hacimleri üzerinde de etkili olabileceği ortaya çıktı.

    Araştırmacılar, Akdeniz diyeti uygulayan yaşlıların beyin hacimlerinin, bu diyeti uygulamayanlardan daha büyük olduğunu belirledi.

    Sonuçları, “American Academy of Neurology” tıp dergisinin internet sitesi Neurology’da yayımlanan çalışmada, araştırmacılar, Akdeniz diyeti uygulayan yaşlıları üç yıl boyunca takip ederek beyinlerindeki değişimi inceledi.

    Çalışmanın lideri İskoçya’nın Edinburgh Üniversitesinden Michelle Luciano, “Yaşlandıkça, beyin büzüşür. Bizler öğrenmemizi ve hafızamızı etkileyen beyin hücrelerimizi kaybederiz” diyerek araştırmanın, Akdeniz diyetinin beyin sağlığına olumlu etkisi olduğu kanısını güçlendirdiğini söyledi. Luciano, öte yandan bulgularının doğrulanması için daha fazla çalışma yapılması gerektiğini sözlerine ekledi.

    Araştırma çerçevesinde demans (bunama) hastası olmayan 70’li yaşlarında 967 İskoçyalının yeme alışkanlıkları hakkında bilgi edinildi.

    Akdeniz diyetini yakından takip etmeyen kişilerin beyin hacimlerinde, diyeti daha doğru uygulayanlara göre üç yıl boyunca kayıp olasılığının daha yüksek olduğu görüldü.

    AKDENİZ DİYETİ BEYİN HACMİNİ ETKİLİYOR

    Beslenme alışkanlıklarındaki farklılığın, Akdeniz diyetini uygulayanların toplam beyin hacminde görülen yüzde 0,5’lik küçülmeyi izah ettiği kaydedilirken, bunun normal yaşlanma sürecinde gözlenenin yarısı kadar olduğuna dikkat çekildi.

    Araştırma sırasında beyin hacmini etkileyebilecek, yaş, eğitim, diyabet veya yüksek tansiyon gibi faktörler de göz önünde bulunduruldu.

    Öte yandan araştırma, gri madde hacmi veya kortikal kalınlık ile Akdeniz diyetinin arasında hiçbir ilişki olmadığını gösterdi.

    AKDENİZ TİPİ BESLENMENİN VAZGEÇİLMEZLERİ

    Araştırmacılar, aynı zamanda, geçmişte konuyla ilgili yapılan çalışmaların aksine, daha fazla balık daha az et tüketmenin de beyindeki bu değişimlerle bağlantısı bulunmadığını açıkladı.

    Akdeniz diyeti, büyük miktarda meyve, sebze, zeytin yağı, fasulye, buğday ve pirinç gibi tahıllar, makul miktarlarda balık ve süt ürünleri ile sınırlı miktarda kırmızı et ve kümes hayvanlarını içeriyor.

     

    Kaynak: ntv.com.tr

  • Sumaklı Yoğurt Kürü ile Göbek Eritme

    Sumaklı Yoğurt Kürü ile Göbek Eritme

    Sumaklı yoğurt kürü özellikle göbek ve basen bölgesindeki yağlardan kurtulmak için oldukça etkili bir yöntemdir.

    Sumaklı Yoğurt Kürü ile Göbek Eritme

    Sumaklı Yoğurt Kürü Malzemeleri

    – 1 büyük kâse tam yağlı yoğurt

    – 1 çorba kaşığı sumak

    Sumaklı Yoğurt Kürü ile Göbek Eritme | 1

    Sumaklı Yoğurt Kürü Hazırlama

    Yoğurt ve sumağı uygun büyüklükteki bir kase içerisinde karıştırın ve tüketin. Bir bardak suyu hemen ardından yudumlayarak ve yavaş bir şekilde için.

    Bu kürden etkili bir şekilde faydalanmak istiyorsanız akşamüstü 4 -5 saatleri arasında tüketin.

    Sumaklı Yoğurt Kürü Hakkında

    İstediğiniz kiloya gelinceye kadar tüketebilirsiniz.

    Emziren annelerde sumaklı yoğurt kürünü kullanabilirler.

    Eğer yoğurt kürü ve benzeri kürleri kullanıyorsanız, birer hafta dönüşümlü olarak bu kürleri kullanabilirsiniz.

     

  • Kiloya göre su ihtiyacı

    Kiloya göre su ihtiyacı

    Su, insan yaşamı için oksijenden sonra gelen en önemli öğedir. İnsan yemek yemeden haftalarca canlılığını sürdürebilirken susuz ancak birkaç gün yaşayabilir. Yaklaşık olarak kanın %92’si, kemiklerin %22’si, beynin ve kasların %75’i sudur. Yetişkin insan vücudunun ortalama %60’ı sudur. Suyun, besinlerin sindiriminden vücuttaki metabolik atıkların uzaklaştırılmasına kadar pek çok aşamada önemli görevleri vardır. Hücrelerin yaşamsal faaliyetleri, vücut fonksiyonlarının yerine getirilmesi vücudun su dengesinin korunması ile mümkündür. Vücutta biriken toksinleri atmak, vücudun ısı dengesini sağlamak için idrarla 1.500 ml, deri yoluyla 500 ml, dışkı ve solunum ile 300’er ml (toplamda 2.600 ml) civarında su kaybedilmektedir. İnsan, vücudundaki karbonhidratlarının veya yağlarının tamamını, proteinlerinin yarısını, suyunun %10’unu yitirirse yaşamı tehlikeye girer. Vücuttaki su oranının yeterli düzeyde tutulması yaşamsal önem taşıdığından, her gün kaybedilen miktarlarda su alınması zorunludur.

    Günlük sıvı gereksinimi ve kafeinin etkisi

    Dünya Sağlık Örgütü gün içerisinde bayanların 2,7 litre, erkeklerin ise 3,7 litre sıvı almasını uygun görmektedir. Alkol hariç her türlü sıvı (su, çay, kahve, bitki ve meyve çayları, ayran, maden suyu, sebze ve meyve suları, asitli içecekler, çorba, hatta besinlerin içerisinde bulunan sıvılar dahil) bu kapsamda değerlendirilir. Son yıllarda yapılan bilimsel çalışmalarda kafeinin, tek seferde 250 – 300 mg ve üzeri alınmadığı sürece idrar çıkışını artırıcı etkiler göstermediği saptanmıştır. Bu da 5 – 8 fincan çay veya 3 – 5 fincan kahveye eşittir. Yani eski bilgilerin aksine çay, kahve, asitli içecekler vb kısa süre içerisinde aşırı miktarda içilmediği takdirde sıvı ihtiyacını karşılamaya yardımcı olmaktadır. Tabi ki en saf, doğal ve katkısız olan sıvı su olduğu için özellikle su tüketimine önem verilmeli, en azından günlük sıvı gereksinmesinin yarısının su olarak karşılanması önerilmektedir.

    Ancak sıvı gereksinmesi konusunda Dünya Sağlık Örgütü’ne katılmadığım bir konu var: Nasıl ki evimizde bulunan kaktüs ile bahçemizde yetişen söğüt ağacına aynı miktarlarda su vermiyorsak; bireyler arasında da sıvı gereksinimlerinin birbirinden farklılıklar göstermesi gayet normaldir. Yaş, cinsiyet, boy uzunluğu, vücut ağırlığı, fiziksel aktivite düzeyi, beslenme alışkanlıkları, meslek, fizyolojik süreçler, bulunulan ortam sıcaklığı, mevsimler vb durumlara bağlı olarak insanların sıvı ihtiyaçlarının değişkenlik göstermesi çok doğaldır. Bu nedenle “normal iklim şartlarında günlük 35 ml/kg su içilmesi önerilmektedir” veya “her gün vücut ağırlığının %4’ü kadar sıvı alınmalıdır” gibi oransal bir ifade kullanılmasında yarar vardır.

    Sıvı kaybına dikkat!

    Yapılan egzersize bağlı olarak su içimi artırılmalıdır. Kas krampları %95 ihtimalle vücut su kaybından (dehidratasyondan) kaynaklıdır. Vücutta egzersiz sırasında kaybedilen suyun yerine konulması ve tekrar vücut su dengesinin sağlanması için yeterli su tüketimi şarttır. Su tüketimi egzersiz sonrasında olabileceği gibi, vücudu su kaybına hazırlamak adına egzersiz öncesinde, hatta egzersiz esnasında 15’er dakikalık aralıklarla yudum yudum su içilmesi şeklinde olabilir. Özellikle yaz mevsiminde, sıcak bir ortamda yaşanıyorsa, sauna ve buhar odasına girilmişse, kusma ve ishal durumlarında vb sıvı alımına daha bir önem vermek gerekir. Formula 1 pilotlarının yarış başına ortalama 2 lt sıvı kaybettiği hesaba alınırsa, döner ustasının veya cam fabrikasında çalışan bir işçinin ne denli sıvı kaybedeceğini siz düşünün. Tüm bunların neticesinde su içmek eziyet olmamalı, aksine keyif vermeli.

    Ne zaman ve nasıl su içmeli?

    Öte yandan doğada yararlı olan her şeyin fazlası da zararlıdır. Az içilen suyun zararı kadar gereğinden çok fazla su içilmesi vücutta toksik etki yaratarak su zehirlenmesine neden olabilmektedir. Ancak bu durum “su içme yarışması” gibi sağlığa ve mantığa aykırı durumlarda ortaya çıkabilecek bir tablodur. Zaten vücut belli bir miktardan sonra bulantı, bulanık görme gibi belirtilerle tepki verir ve daha fazla içilmesine engel olur. Kişi yine de ödül kazanmak gibi çıkarlar uğruna kısa sürede çok aşırı miktarlarda su tüketmeye devam ederse gerçekten ölebilir. Tarihte böylesi örneklerle maalesef karşılaşılmıştır.

    Medyada sürekli olarak “aman yemek öncesinde, esnasında veya sonrasında su içmeyin” ya da “sakın soğuk su içmeyin” gibi açıklamalar yapılmaktadır. İnsanlar neye, kime inanacağını şaşırmakta; fazla içilen suyun böbreği yoracağına inanmakta ve su içmekten uzaklaşmaktadır. Halbuki en son endişe böbreği yormak olmalıdır. Yapılan araştırmalar zaten Türk insanının yeterince su içmediğini göstermektedir. Bir de böylesi kanıta dayalı olmayan söylemler ile insanların kafasını daha da karıştırmamak gerekir. Nedendir bilinmez, insanların soğuk su içmelerine engel olmak maksadıyla “yağlı bir tavayı soğuk suyla mı yıkarsınız?” gibi örneklerle açıklama yapanlara “ben bulaşık yıkarken deterjan da kullanıyorum, onu da içmeli miyim?” demek geliyor içimden. Yemekte içilen suyun sindirimi durduracağı gibi açıklamalar yapanların, medyanın gündemine damga vurmak dışında nasıl bir çıkarları olduğunu kestirmek mümkün değil. Gastrik sıvının büyük bir çoğunluğunun su olması, besinlerin sindirimini kolaylaştırması ve midede hacim oluşturarak tokluk hissi sağlaması gibi nedenlerle, biz diyetisyenler “medyatik olamama kaygısı” yaşamadan yemekte su içilmesini özellikle öneriyoruz. Oda sıcaklığındaki, hatta ılık suyun mideyi terk etme hızı soğuk suya kıyasla daha yavaştır. Bu nedenle bir gömlek daha üstün olduğu söylenebilir. Ancak bu demek değildir ki, soğuk su içen kişi sürekli aç gezer ve obeziteye çok daha yatkındır. Siz yeterli miktarda su için de, saatini ve ısısını boş verin.

    Yeterli sıvı tüketiyor musunuz?

    Günlük sıvı tüketiminin yeterli olup olmadığını idrar rengini gözlemleyerek saptamak mümkündür. Renk su gibi berrak ise yeterli; sarıya yakınsa yetersiz demektir. Sabah ilk idrarın rengi biraz sarı olabilir. Ancak vitamin takviyesi veya ilaç almaksızın gün içerisinde de benzer şekilde sarı renkle karşılaşıyorsanız, bilin ki yeterince su içmiyorsunuz. Altın sarısı idrar sizi zengin etmez! Hele ki dudaklarınız kuruyorsa vücudunuz SOS yani acil durum sinyali vermiş demektir. “Save Our Souls” (ruhlarımızı kurtarın) şeklinde folklorik anlamlar yüklenen kısaltması ile tehlikeli durumlarda gerekli yerlere ulaşıp yardım çağrısında bulunmayı anlatan bu durum karşısında hemen su içmek gerekir. Ancak önemli olan, dudaklarımız kurumadan su içebilmeyi alışkanlık haline getirebilmektir.

    Kimisi ise su içme alışkanlığı kazanmak adına turşu gibi tuz içeriği yüksek besinler tüketmektedir. Böylesi bir tablo ciddi ödemlere yol açabilir. Çünkü 1 gram tuz vücutta yaklaşık 200 ml su tutulmasına sebebiyet verir. Öte yandan metro istasyonları, alışveriş merkezleri vb yerlerde bulunan su otomatları sayısının meşrubat, çikolata gibi abur cubur ürünlerin satıldığı otomatların sayısını aşmadığı sürece toplum olarak basküller ile barışık olabileceğimizi pek düşünmüyorum.

     

    Uzm. Dyt. M. Turgay KÖSE

  • Kışın Metabolizma Hızlandırma Yolları

    Kışın Metabolizma Hızlandırma Yolları

    Takvim’de yer alan habere göre kış mevsiminde soğuyan havaların etkisiyle vücudumuz, değişen ısıya uyum sağlamak için kendi ısısını korumaya çalışıyor. Harcadığı enerjiyi azaltmak için vücudumuz, metabolizma hızını düşürüyor. Ancak düşen metabolizma hızıyla birlikte vücudumuzda depolanan enerji artıyor. Bu enerjinin çoğu, yine vücut ısımızın havalara uyum sağlaması nedeniyle yağ hücrelerine dönüşüyor. Uzmanlar, kış aylarının gelmesiyle farkında olmadan aldığımız kiloların sebebini, vücudun enerji dengesinin sağlayamaması olarak gösteriyor. Acıbadem International Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Özge Güneş, kış mevsiminde metabolizmanızı hızlandırmamızı sağlayacak püf noktalarını şöyle sıraladı:

    Kışın Metabolizma Hızlandırma Yolları

    1) FİZİKSEL AKTİVİTELERE DEVAM

    Havalar soğusa da spora devam edin. Eğer herhangi bir spor dalıyla ilgilenmiyorsanız günlük 30-40 dakikalık yürüyüşler yaparak harcadığınız enerjiyi arttırmaya özen gösterin. Böylelikle yavaşlayan metabolizma hızınızın da dengesini sağlamış olursunuz.

    2) BADEM YEMEKTEN KORKMAYIN

    Magnezyum, bakır ve yağ asidinden zengin olan bademin sindirilmesi için vücudun daha fazla enerji harcaması gerekiyor. Bunun sonucunda metabolizma hızınız artıyor. Badem ayrıca uzun süre tok hissetmenizi sağlıyor. Tüm bu özelliklerini düşündüğümüzde günlük 8-10 tane kadar çiğ badem metabolizma hızlandırıcı ve tok tutucu bir ara öğün olacaktır.

    3) UYANDIKTAN 1 SAAT SONRA KAHVALTI EDİN

    Uyandıktan sonra 1 saat içinde yapılan kahvaltı, metabolizma hızınızı yüzde 30 oranında arttırıyor. Ancak kahvaltıda yağlı gıdalardan ve şekerli besinlerden uzak durmayı unutmayın! Kahvaltınızın dengeli ve doyurucu olması için protein, mevsim yeşillikleri ve mevsim meyveleri içermesi gerekiyor.

    4) ARA ÖĞÜNLERİ ATLAMAYIN

    Metabolizma hızının azalmasının sebeplerinden biri düzensiz beslenme alışkanlığıdır. Özellikle ana öğünleri düzenli olarak tüketmek, besinlerin vücutta yağ olarak depolanmasının önüne geçiyor. İki ana öğünün arasında 4-5 saat zaman dilimi olmasına da özen gösterin.

    5) GÜNDE 10 BARDAK SU İÇİN

    Havaların soğumasıyla birlikte unutmaya başladığınız su ihtiyacınızı yeniden hatırlayın. Günde 10 bardak içmeniz metabolizma hızınızı arttırarak, aldığınız enerjinin vücutta yağ olarak depolanmasını engelleyecektir.

    6) ZENCEFİL VE TARÇIN

    Zencefil ve tarçın vücut sıcaklığını yükselterek metabolizma hızını arttırıyor. Bunların yanına bir de C vitamininden zengin olan limonu eklediğinizde hem metabolizmanızı hızlandırmış hem de bağışıklık sisteminizi güçlendirmiş olacaksınız. 1 büyük bardak kaynamış suya 1 dilim taze zencefil, 1 tane çubuk tarçın, 2 dilim limon ilave edip, karışımı 10 dakika kadar demlenmeye bırakarak çayınızı hazırlayabilirsiniz.

    7) HAMUR İŞLERİNE AMBARGO

    Yaşadığınız açlık krizlerinde aklınıza ilk gelen şekerli gıdalar ve hamur işleri oluyor. Unutmayın ki karbonhidrat içerikleri yüksek olan bu besinlerin bir çoğu, vücudunuzda yağ olarak depolanıyor. Aralarda yaşadığınız açlıklarda bu besinler yerine mevsim meyvelerinden 1 porsiyon seçmeniz kilo kontrolünü sağlamayı kolaylaştıracaktır.

    8) YEŞİL YAPRAKLI SEBZELER

    Değişen hava koşullarına uyum sağlamak için vücut direncinizi arttırın. Bu konuda C vitamini güçlü bir bağışıklık sistemiyle vücut ısınızın korunmasında en önemli vitaminlerden biri. Bunun için de C vitamininden zengin olan, ıspanak, pazı, brokoli ve karnabahar gibi yeşil yapraklı sebze yemeklerini hafta da en az 3-4 kere tüketmeniz gerekiyor. Öte yandan turunçgillerin tüketimi de bağışıklık sistemini destekliyor.

    9) TADINA BAKMADAN TUZ İLAVE ETMEYİN

    Tuzda bulunan sodyumun fazla alımı vücudunuzun su tutmasına, bunun sonucunda da ödem yapmasına neden oluyor. Daha sonra kendinizi, özellikle sabahları uyandığınızda şişkin ve kilolu hissediyorsunuz. Bunun için günlük tuz tüketiminizi 5 gram (1 çay kaşığı) ile sınırlandırmaya özen gösterin.

    10) YEŞİL ÇAYI UNUTMAYIN

    Yeşil çayın içerisinde bulunan kafein ve ‘epiogallocatechin- 3-gallat’ adındaki bileşen sinir sistemi ile kalp atış hızını ve metabolizmayı hızlandırıyor. İştahın baskılanmasına yardımcı oluyor.

  • Bitter çikolata faydaları

    Bitter çikolata faydaları

    Bitter çikolata faydaları

    1) Felç Olma Riskini Azaltır.

    İsveç’te 2000’den fazla kadın üzerinde yapılan araştırmalarda, bir hafta boyunca en az kırk beş gram bitter çikolata tüketen kadınların daha az felç olma riski taşıdığı belirlendi. Bu riskin, en az %20 oranında düştüğü görüldü.

    2) Kalbinii güçlendirmeye yardımcıdır.

    Düzenli olarak bitter çikolata yemek, kandaki ‘’kötü’’ kolesterolün ve kan basıncının düşürülmesine yardımcı olur ve böylece kalp hastalıklarına yakalanma riskini büyük ölçüde azaltır.

    3) Tokluk hissi verir.

    Çikolata bol miktarda lif içerir, yani doygunluk hissi verir ve böylece kilo almanıza sebep olabilecek diğer yiyecekleri tüketme isteğinizi bastırır.

    4) Diyabete karşı savaşabilir.

    Henüz tam olarak kanıtlanmış olmasa da (çalışmalar halen sürmektedir), sık sık çikolata tüketmenin, diyabete karşı savaşabileceği düşünülmektedir. Bunun sebebi, çikolatanın insülin duyarlılığını arttırmasıdır.

    5) Cilt dostudur.

    Çikolata, flavonoid bakımından zengin bir yiyecektir. Flavonoidler, cildi UV ışınlarından koruyabilme özelliğine sahip antioksidanlardır. Ancak unutmayın; çikolata yemeniz, güneş kremi kullanmanız gerekmediği anlamına gelmiyor.

    6) Öksürüğü hafifletmeye yardımcı olur.

    Çikolatanın içerisinde, teobromin adlı bir madde bulunur. Bu madde, beynin öksürüğe sebep olan onuncu kafa siniri üzerinde etkilidir.

    7) Ruh halinizi düzeltmeye yardımcı olur.

    Moraliniz bozuk olduğunda, kendinizi kötü hissettiğinizde veya stresli olduğunuzda, büyük bir çikolata yemenizi tavsiye ediyoruz. Böylece kendinizi çok daha iyi hissedeceksiniz. Bu yüzden, her zaman yanınızda biraz çikolata bulundurmak iyi bir fikirdir.

    8) Kan dolaşımını hızlandırır.

    Çikolata, kanın pıhtılaşmasını önler. Kan dolaşımını arttırmak için birebirdir ve aspirinle hemen hemen aynı etkiye sahiptir.

    9) Görme duyunuzu iyileştirir.

    Özellikle de beyne giden kan dolaşımını hızlandıran çikolatanın; retinaya giden kan akışını arttırdığı için, görme duyusunu iyileştirmeye yardımcı olabileceği düşünülmektedir.

    10) Zekayı geliştirir.

    Yapılan bazı araştırmalara göre; beyne giden kan miktarının artması, daha dikkatli ve uyanık olunmasını sağlıyor, böylece öğrenme kolaylaşıyor.

    Unutmayın, bahsedilen özelliklere sahip olan çikolata çeşidi, bol miktarda flavonoid içeren bitter çikolatadır. En çok flavonoid içeren çikolata ise, en az %70 kakao oranına sahip çikolatalardır.

    Dyt. Eliza GÖZÜYILMAZ

  • Obezite konusunda 9 kusurlu hareket

    Obezite konusunda 9 kusurlu hareket

    Dünya Sağlık Örgütü’nün sağlık raporunda, vücutta fazla miktarda yağ birikmesi sonucu ortaya çıkan ve mutlaka tedavi edilmesi gereken bir sağlık sorunu olarak tanımlanmaktadır. Aşırı besin alımı, yetersiz fiziksel aktivite, kalıtım, hormonal nedenler, psikolojik sorunlar, sigarayı bırakma, alkol kullanımı gibi faktörlere bağlı olarak gelişen şişmanlık tek başına olduğu gibi komplikasyonları ile de yaşam süresini kısaltan ve yaşam kalitesini düşüren ciddi bir hastalıktır.

    Komplikasyonları arasında ilk akla gelenler: Kalp – damar hastalıkları, hipertansiyon, şeker hastalığı, bazı kanser türleri, solunum rahatsızlıkları, karaciğer yağlanması, safra kesesi hastalıkları, eklem hastalıkları, adet düzensizlikleri, kısırlık… şeklinde sıralanabilir. Zayıflama konusunda esas tedavinin yaşam tarzı değişikliği olduğunu düşünen Uzman Diyetisyen M. Turgay Köse’ye göre en sık karşılaşılan diyet hataları aşağıda yer almaktadır:

    1. Tam karar vermeden ve uzman kontrolünden geçmeden diyete başlamak

    “İnanmak, başarmanın yarısıdır” denilir. Kişi, zayıflayanlardan hiçbir eksiğinin bulunmadığını hatta fazlasının olduğunu düşünmeli; bu fazlalıklardan da kurtulmak adına kesin karar vererek zayıflama sürecini başlatmalıdır. Tam anlamı ile karar vermeden zayıflasam iyi olur düşüncesi ile yola çıkmak baştan yenilgiyi kabullenmektir.

    Endokrinolog veya dahiliye uzmanı kontrolünden geçen birey, tahlillerini yaptırıp diyetisyen tarafından kişiye özel olarak hazırlanan beslenme modeli ile diyet tedavisine geçmelidir. Herhangi bir uzman kontrolüne girmeden başarılı olma oranı oldukça düşük seyreder. Kişi, nasıl aracı bozulunca yetkili servis elemanından destek alınıyorsa zayıflama konusuna da aynı titizlikle yaklaşmalıdır.

    2. Ağırlık kaybı konusunda yanlış hedef belirlemek

    Dünya Sağlık Örgütü’ne göre ayda 2 – 4 kg ağırlık kaybı hedeflenmelidir. 6 kg üzerindeki ağırlık kayıplarının faydadan çok zarar getireceği asla unutulmamalıdır. Büyük hedeflere küçük adımlarla ulaşılır. 20 senede alınan kilolardan 20 günde kurtulmaya çalışmak hiç gerçekçi değildir. Bu nedenle ulaşılabilir ve sağlıklı bir hedef belirlenmelidir.

    3. Uyku süresinin düzensizliği

    Yapılan bilimsel araştırmalar ışığında günlük uyku süresinin 7 – 8 saat arasında tutulması önerilmektedir. Daha az veya çok uyumak kilo alımını artırıcı etkiler göstermektedir. 7 saatten az uyuyanlarda bazı hormonların yapımında sıkıntılar oluşurken, 8 saatten fazla uyunması durumunda da metabolizma hızı yavaşlamakta, kilo alımına davetiye çıkarılmış olmaktadır.

    4. Kahvaltı başta olmak üzere öğün atlamak

    Kahvaltı yapmayan kilo almaya mahkumdur. İç organların, beynin, kasların… fonksiyon gösterebilmesi için gereken enerji, uyandıktan sonra en kısa zaman dilimi içerisinde besinler yolu ile karşılanmalıdır.

    Kanıta dayalı bilim ışığında yapılan çalışmalar, aynı miktarda enerji alsalar da 3 öğüne göre 6 öğün beslenenlerin daha kolay kilo verdiğini göstermektedir. Öğün sayısının artırılması, mideyi dolu tutarak bir sonraki öğünde fazla ve hızlı yemeyi engellemektedir. Ayrıca metabolizmayı da hızlandırıcı etkiler göstermektedir.

    Öğün atlamak, kendinize yapabileceğiniz en büyük kötülüktür. Gündüz diyet yaptığınızı düşündüren, gece ziyafet yapmanıza neden olan bu hataya sakın düşmeyin. Aç tavuk düşünde darı ambarı görür sözünden de anlaşılacağı üzere kişide mahrumiyet duygusunun oluşması bireyin yanlış alışkanlıklara, enerji içeriği yüksek olan besinlere yönelmesine sebebiyet verebilir.

    5. Hızlı yemek

    Yemek süresini uzatın. Unutmayın, tokluk hissi 20. dakikada oluşur. Her lokmadan sonra elinizden çatal – kaşığı bırakın. Yediklerinizden keyif ve tat alabilmek adına besinleri iyice çiğneyerek küçük lokmalar halinde yutmaya çalışın. Tat alma duyusunun dil olduğunu unutmayın.

    Yemek yerken kitap okumak, TV izlemek gibi herhangi bir şeyle meşgul olmayın. Yemeklerinizi sakin bir ortamda, iyice çiğneyerek tüketmeye özen gösterin. Acele etmeyin. Beslenmeyi karın doyurmak şeklinde değerlendirmeyin. Besinlerin içerisindeki gerçek tadı algılamaya çalışın.

    6. Tuz ve rafine şekerden vazgeçmemek

    Tuz ve aşırı tuzlu besinler vücutta su tutar. Dolayısıyla tartıldığınızda moralinizi bozabilir. Yemek ve ekmeklerden alınan tuz ile yetinmeye çalışın. En iyisi, masaya tuzluk getirmeyin. Gerekirse çeşitli baharatlarla yiyeceklerinizi lezzetlendirmeye çalışın.

    İnsülin seviyesinde ani değişikliğe yol açarak tekrar tatlı yeme isteği uyandıracağı için rafine şekerden de olabildiğince uzak durun. Fazla alınan enerjinin vücutta yağa dönüştüğünü unutmayın. Şeker tadından vazgeçemeyenler, kan şekeri üzerinde olumsuz etkilerinin olmaması ve enerji içermemeleri nedeniyle, rafine şeker yerine yapay tatlandırıcıları güvenle kullanabilirler.

    7. Egzersiz yapmamak

    Sadece diyet yaparak sonuç almaya çalışmak daha düşük enerjili diyet uygulanmasına, tedavi süresinin uzamasına, metabolizma hızını azalmasına, sabrın tükenmesine, kaçamakların artmasına, verilen kiloların geri alınmasına sebebiyet verir. O nedenle diyetin mutlaka egzersiz ile desteklenmesi gerekmektedir.

    8. Yeterince su içmemek

    Posalı besinlerin bahsedilen etkilerini gerçekleştirebilmesi için, gün içerisinde bayanların 2,7 lt, erkeklerin 3,7 lt su ve sıvı besinler tüketmesi gerekir. Besinlerin sindiriminden metabolik atıkların vücuttan uzaklaştırılmasına kadar pek çok aşamada önemli görevler üstlenen suyun %20’lik kaybı ölümle bile sonuçlanabilir.

    9. Umutsuzluğa kapılmak

    Aksilikler karşısında asla cesaretinizi kırmayın. Fazla yerseniz hemen karamsarlığa kapılmayın. 40 yıllık ses sanatçısı bile sahnede şarkı sözünü unutabiliyorsa, taksi şoförü bile aracını stop ettiriyorsa, sizin de diyette ufacık kaçamakları görmezden gelmeniz gerekir. Pire için yorgan yakmayın. Burada önemli olan, aynı hataları tekrarlamaktır.

    Aylar, yıllar içerisinde yerleşen fazla kilolar çok da kolay gitmeyecektir. Uzun bir maratonda, ilk başta depar atmak ne kadar yanlışsa; kısa sürede hızlı kilo kaybederek belli bir kiloda sabit kalmak ve diyeti bırakmak da o denli can sıkıcıdır. Düzenli olarak aynı çizgide ilerlemek her zaman için daha sağlıklıdır. Geç verilen kiloların kalıcı olduğu unutulmamalıdır.

    Kilo verme sürecinde felsefeniz şu olsun: Üşenmeyin, ertelemeyin, vazgeçmeyin. Sağlıklı yaşama adım atmak adına daha kaç pazartesi bekleyeceksiniz. Gün bugündür. Kendiniz için artık bir şeyler yapın ve yaşam tarzınızı mutlaka değiştirin. Kendinize iyi bakın.

    Kaynak: Uzm. Dyt. M. Turgay KÖSE

  • Zayıflamanın ilk kuralı bu..!

    Zayıflamanın ilk kuralı bu..!

    Yoga, spinning ve kardiyo derslerinde sürekli olarak kaslarımıza oksijen gitmesinin ve akciğerlerimizin kapasitesini genişletmemizin ne kadar önemli olduğunu duyuyorduk. İşte bu yüzden bir kez daha nefes alıp vermeye özen göstermenin ruhunuza ve bedeninize nasıl etki edebileceğini daha iyi öğrenmek için okumaya devam edin.

    SOLUĞUNUZ KESİLMESİN

    İyi haber: Egzersiz yaptığınız sırada nefesinize dikkat etmek zorunda değilsiniz. Vücudumuz, oksijeni ve diğer gazları olmaları gereken seviyede tutma konusunda zaten çok başarılı. Spor yaparken beynimiz vücudumuza daha hızlı nefes alıp vermemizi ya da nefes alıp verme işlemini ağzımızdan yapmasını emrediyor ve bu da biz hakkında bir saniye bile düşünmeden kendiliğinden olmaya başlıyor.

    AĞIRLIK KALDIRMAK

    Uzmanlar ağırlık kaldırırken nefes vermenizi, indirirken de nefes almanızı öneriyor. Böylece nefesinizi tutma durumunu önlemiş olursunuz. Ağırlığı indirirken kan basıncınız hızlıca düşer ve nefes alma konusunda hatalıysanız o an başınız dönebilir veya bayılabilirsiniz.

    KOŞU

    Koşucuların çoğu, yavaş ve derin nefes alıp vermenin koşuyu daha keyifli bir hale getirdiğini söylüyor. Bu yöntem, beyinde rahatlama tepkisi yaratıyor ve beyin ile bedenin rahat kalmasını sağlıyor. Fakat gerçekten zorlanmaya başladığınız bir ana geldiğinizde, bir tepe ya da hızlanma noktası gibi, nefes düzeniniz vücudunuzun o anki ihtiyacına göre daha yüzeysel ve hızlı olmaya başlayacaktır.

    YÜZME

    Yüzme esnasında en etkili şekilde nefes alıp vermenin yöntemi, nefes almayı bitirdiğiniz anda burundan ya da ağızdan o nefesi hemen vermenizdir. Bunun yerine yüzmeye yeni başlayanlar genellikle kafaları suyun içindeyken nefeslerini tutar, suyun dışına çıktıklarında da hızlı hızlı nefeslerini verir, yenisi alır ve başlarını çevirirler. Bu şekilde davranmak da yeteri kadar nefesin alınamamasına ve oksijen yetersizliğine sebebiyet verir. Sonuç olarak da durmanıza ya da sırt üstü dönüp birkaç derin nefes almanıza neden olur. Ritmi biraz zorlamanız gerekiyor.

    YOGA

    Yoga eğitmeni “Ujayi nefesi” derken neyi kastettiğini anlamıyor ve merak mı ediyorsunuz? “Ujayi nefesi”, temel yavaş yavaş nefes alıp vermenin biraz daha farklı bir halidir. Nefes alıp verirken, her defasında boğazınızın arkasını “brr” layan bir ses çıkartmak için daraltmak anlamına gelir. Bu yöntem rahatlamanız gereken anlarda mantra gibi olduğundan size bir odaklanma becerisi kazandırır ve sizi endişelerinizden uzaklaştırır. Bu nefes tekniğini uygulayanların çoğu gerçekten işe yaradığını onaylıyor. Nefes alıp vermenin etkileri psikolojik de olsa, placebo etkisi gibi de olsa yogada doğru nefes alıp verebilen öğrenciler esnekliklerinde ve genel başarılarında artış gösteriyor.

    SAĞ BURUN DELİĞİ NEFESİ

    Yorgun hissettiğiniz zaman kahveyi es geçin, yerine bu hızla enerji veren nefes tekniğini uygulayın. Rahat bir şekilde oturuyorken sol burun deliğinizi sol başparmağınızla kapatın. Üç veya beş dakika boyunca sağ burun deliğinizle nefes alıp, verin. Yapılan araştırmalar gösteriyor ki bu nefes tekniği kan basıncının yükselmesini, sonuç olarak da bizim canlanmamızı sağlıyor (Tersinde, sol burun deliği nefes tekniğiyse kan basıncını azaltıyor ve sakinleştirici bir etki sağlıyor.)

    posta.com.tr

  • Maden suyu zayıflatıyor

    Maden suyu zayıflatıyor

    Soda, maden suyu tüketmek, sizi daha fazla su içmeye teşvik edecektir. Bu iyi bir özelliktir çünkü araştırmalar suyun kilo kaybında etkili bir içecek olduğunu gösteriyor.

    Soda ve maden suyu zayıflatır mı?

    Uzman Diyetisyen M. Turgay Köse, maden suyunun zayıflamaya etkileri hakkında şu bilgileri veriyor:

    (Maden suyu, içeriğindeki mineraller ve özellikle bikarbonat sayesinde sindirimi kolaylaştırıcı olarak görev yapar. Alkali yapısıyla mide asidini nötralize eder. Böylelikle sindirim sistemine faydalı olup, mideyi rahatlatır. Dolayısıyla zayıflama diyeti uygulayanlar için rahatlıkla önerilebilir.)

    Soda ve maden suyu zayıflatıyor

    240. Amerikan Kimya Derneği Ulusal Toplantısında sunulan 2010 klinik sonuçlarına göre, su içmenin orta yaşlı yetişkinlerde kilo vermeye yardımcı olduğu tespit edilmiştir. 12 hafta boyunca katılımcılar her yemekten önce 2 bardak su içmişlerdir ve bu durum iştahı bastırarak öğün başına aldıkları kaloriyi 90 kaloriden 75’e düşürmüştür. Araştırma sonunda bu şekilde su içenlerin içmeyenlere göre 2,25 kilo daha fazla verdikleri saptanmıştır. Soda ve maden suyu içmek ise, suya nazaran midenizi daha çabuk dolduracak, böylece kalori alımını sınırlandırıp, sizi zayıflatacaktır.

    Sade soda için

    Soda, kalorisiz olmasıyla diğer içeceklerden daha avantajlıdır. Örneğin 340 ml yani 1 kutu kola tüketmek, 149 kalori almanız demektir. Soda seçerken yapay tatlandırılmış sodalardan uzak durun. Piyasada limonlu, sade, meyveli pek çok soda çeşidi bulunmaktadır. Amerikan Journal Halk Sağlığı’nın 2014’de yayınladığı çalışmaya göre, meyveli sodalar daha fazla yemenize neden olur. Birçok marka sodada portakal, limon ve ahududu gibi doğal lezzetler kullanılıyor. En az kalori için, meyveli soda yerine sade sodayı portakal ya da limon dilimi ile ya da ezilmiş çilekle birlikte tüketebilirsiniz. Sodaya katabileceğiniz, nane ve fesleğen gibi otlar da ferahlatıcı etki sağlayacaktır.

     

    Kaynak: cosmopolitanturkiye.com

  • Stres neden kilo aldırır?

    Stres neden kilo aldırır?

    Birçok sorunda olduğu gibi stresin reçetesinin de doğada saklı olduğunu ifade eden Diyetisyen Gülay Kızıl, gün içerisinde insanların evde, okulda ve iş yerlerinde stres altında kalabildiğini ve bunun da duygusal açlığı neden olabileceğini söyledi.

    Duygusal açlığı bastırırken kilo kontrolünün de önemli olduğuna dikkat çeken Kızıl, “Mutlu olmaya çalışırken aynı zamanda da kilo kontrolümüzü de sağlamalıyız, kilo almamaya dikkat etmeliyiz” dedi.

    Stres kontrolüne yardımcı olan besinlere dikkat çeken Kızıl, muzda triptofan denilen ve alındığı zaman serotonine dönüşen aminoasitler olduğunu söyleyerek şöyle konuştu:

    Somon balığı dünyanın en iyi antidepresanlarından biri olarak kanıtlanmış omega3 bakımından çok zengin bir besindir. Günlük düzenli olarak omega 3 yağ asidi tüketen bireylerin stres seviyesi çok düşük bulunmuşken zihinsel aktiviteleri ise tam tersine çok yüksektir.

    “Potasyum minerali bakımından çok zengin olan muz, böbrek hastalarının çok da tercih etmemesi gereken bir besindir. Bunun dışında muz uyku kalitenizi arttırarak dolaylı yoldan da mutluluğunuza katkı sağlayabilir. Gece uyumadan önceki son ara öğününüzü bir porsiyon muzla yaptığınız zaman uyku kalitenizi arttırarak daha mutlu olmanız mümkün.

    Süt ürünleri de muzda olduğu gibi triptofan aminoasiti bakımından çok zengin bir besin grubudur. Bunun dışında stresle ve açlıkla da savaşmanızı kolaylaştıracak bir besin grubudur. Günde mutlaka 2 porsiyon kadar süt ve süt ürünleri alınması gerekir. Aynı zamanda kalsiyum, D vitamini, B12 vitamini yönünden de çok zengin olduğu için kemik sağlığımızı korumamıza yardımcı olacaktır.

    Bununla beraber sadece somon balığı değil omega 3 içeriği çok yüksek olan ve bize mutluluk verebilecek diğer iki besinde uskumru ve ton balığıdır. Triptofan aminoasidi içeriğiyle öne çıkan bir diğer meyvemiz incirdir. İncir size mutluluk verirken aynı zamanda cilt sağlığımızı korur ve bağırsak hareketlerimizi arttırır. Burada dikkat etmemiz gereken nokta glisemik indeksi çok yüksek bir meyve olan inciri diyabet hastalarnın porsiyon kontrolünü göz önüne alarak tüketmesi gerekir.

    Kuşkonmaz folik asit ve triptofan içeriği çok yüksek bir sebzedir. Folik asidin depresyonu önleyici etkisi kanıtlanmıştır ve folik asit birçok antidepresanın içeriğinde kullanılır. Kuşkonmazın bunun dışında vücudumuzda önemli iki etkisi daha vardır. İdrar söktürücü ve ödem atmanıza da yardımcıdır. Bir yandan kendinizi mutlu ederken öbür taraftan vücudunuzdaki ödemi kuşkonmaz yiyerek uzaklaştırabilirsiniz.

    Yoğurt içerisinde bulunan koenzim dediğimiz yapılar yağ yakımını sağlarken bir yandan da sindirim sisteminizdeki aktiviteleri hızlandıracaktır. Bağırsak sağlığımızın mutlulukla direkt ilişkili olduğunu hiçbir zaman unutmayıp günde mutlaka 2 su bardağı kadar yoğurdu diyetinize eklemeniz gerekir.

    Soya fasulyesindeki çözünür lif, folik asit ve omega3’ü mutluluğun anahtarı olarak nitelendirebiliriz. Folik asit aynı zamanda lif içeriğinden ötürü prostat ve meme kanserine karşı koruyucudur.”

    Güne, güzel başlamak ve duygusal açlığı bastırmak için mutlu bir kahvaltı sofrası öneren Kızıl, “Bize daha çok mutluluk hissi verecek bir kahvaltı örneklendirmek gerekirse, güne bir su bardağı süt, bir porsiyon muz, bir yemek kaşığı yulaf ezmesi ve iki adet tam ceviz içiyle hazırlanmış bir karışımla serotonin seviyenize pik yaptırarak duygusal açlığınızı yatıştırabilir ve güne çok daha mutlu başlayabilirsiniz. Bunların dışında brokoli, kabak çekirdeği, ısırgan otu, ceviz, ıspanak, midye de serotonin seviyenizi yükseltecek ve duygusal açlığınızı yatıştıracak besinlere örnektir” ifadelerini kullandı.

  • Göbek Eritme Diyeti

    Göbek Eritme Diyeti

    Göbeğinizin kötü görüntüsünden bıktınız mı? Evet dediğinizi duyar gibiyim. O halde göbek eritme diyetini uygulayın ve fit bir göbeğe sahip olun.

    Göbek çıkıntıları her kadın için sorun olur. Ne istediğiniz kıyafeti giyebilirsiniz ne de kendinizi iyi hissedersiniz. Kısacası istediğiniz görüntüde olmamak her zaman kötü hissettirir.

    Göbek çevrenizdeki kötü görüntü yaratan yağları doğru besin seçimi ve uygun göbek eritme diyetleriyle eritmeniz mümkün.

    Göbek çevrenizde oluşan yağlanma birtakım hastalıklardan dolayı olabileceği gibi uzun süre hareketsizlikten dolayı da oluşabilir. Dediğimiz gibi göbek yağlanma sorununa etkili çözümlerle son verebilirsiniz. Bunun için nasıl bit yol izlenmeli diyorsanız buyurun yazımıza..

    Göbek eritmek için:

    -Göbek eritme işlemi için bol posalı gıdalar tüketin. Zamanla göbek çevrenizdeki yağların kaybolduğunu göreceksiniz.

    -Sindirim sisteminizi sağlıklı çalıştıracak besinler tüketin.

    -Bölgesel ödem ve şişkinliği ortadan kaldıracak gıdalara yönelin.

    Göbek Eritme Diyeti | 2

    Göbek yağlanmasını azaltan besin listesi:

    -Elma

    -Yulaf

    -Tarçın

    -Mercimek

    -Elma sirkesi

    -Ispanak

    -Yeşil çay

    -Lahana

    -Yoğurt

    Göbek eriten diyet listesi

    Kahvaltı

    -2 su bardağı limonlu su tüketin.

    -1 adet haşlanmış yumurta beyazı tüketin.

    -2 yemek kaşığı lor peynir yiyin.

    -1-2 çay kaşığı pul biber tüketin.

    -2 adet etimek ve

    -1 kase maydanoz salatası yiyin.

    Ara öğün

    -Yine 2 su bardağı limonlu su için.

    -2 dilim ananas tüketin.

    -1 fincan Yeşilçay için.

    Öğlen

    -2 su bardağı limonlu için.

    -1 kase semizotu salatası tüketin.

    -5 yemek kaşığı zeytinyağlı kabak yemeği yiyin.

    Göbek Eritme Diyeti | 3

    Ara öğün

    -2 su bardağı limonlu su için

    -1 adet dilimlenmiş tarçınlı elma tüketin.

    -1 su bardağı az yağlı yoğurt yiyin.

    -1 fincan mate çayı için.

    Akşam yemeği

    -2 su bardağı limonlu su için.

    -100 gram kekikli ızgara hindi göğüs eti yiyin.

    -1 kase enginarlı lahana salatası tüketin.

    Ara öğün

    -2 su bardağı limonlu su için.

    -7-8 adet badem tüketin.

    -1 fincan yaseminli ıhlamur çayı için.

    Burada yazan tarife uyduysanız artık göbek yağlarınızdan eser kalmayacak :)