Kategori: Cinsellik

  • Vajinismus Hakkındaki 10 Yaygın Mit

    Vajinismus Hakkındaki 10 Yaygın Mit

    Aşağıda vajinismus hakkındaki on yaygın mitin bir listesi yer alıyor:

    1. Vajinismusu olan kadınlar frijittir. Frijit sözcüğü, cinsel bakımdan isteksiz anlamına gelen alçaltıcı bir sözcüktür. Vajinismusu olan kadınların çoğu cinsel bakımdan isteklidir ve cinsel birleşmede bulunmayı çok ister. Seks her zaman acıtıp rahatsızlık verdiğinde, yakınlaşmayı istememeye başlamak normaldir.
    2. Vajinismus kendi kendine ortadan kalkan bir durumdur. Vajinismus kendi kendine düzelmez. Tedaviye ne kadar erken bir zamanda başlanırsa acısız cinsel birleşmeye de o kadar çabuk erişilir. Durumu kabullenmeyin. Tedavi aramadan önce onlarca yıl gereksiz yere vajinismus çekmiş olan birçok kadına yardımcı olduk.
    3. Eğer (seks yapmayı) daha çok denersek bir gün yapabileceğiz. Acı varken penisin vajinaya girdiği cinsel birleşmeye çalışmaya devam etmek vajinismusu düzeltmez, DAHA BETER bir hale getirir. Zorlamanın bir faydası olmaz. Eğer cinsel acı oluyorsa cinsel birleşmede bulunmayı bırakın ve tedavi arayın.
    4. Özel vitaminler almak, gevşemek, şarap içmek, porno videoları seyretmek ve/veya telkin teyplerini dinlemek gibi şeyler vajinismusu tedavi etmeye yardımcı olur. Bunlar kendi başlarına tedavi eden şeyler değildir. Gevşemek, meditasyon yapmak, düzenli olarak egzersiz yapmak ve sağlıklı beslenmek gibi şeyler kişinin genel sağlığı için önemli olan şeylerdir ama vajinismusu tedavi etmezler. Yetişkinler için hazırlanmış videolar ve pornografi seyretmek de vajinismusa yardımcı olmaz.
    5. Seksin can acıtıcı olması lazımdır. Seksin can acıtışı OLMAMASI lazımdır. İlk kez gerçekleşen cinsel birleşmede biraz rahatsızlık olabilir ama devam eden cinsel acı normal değildir ve tedavi edilmesi gerekir.
    6. Kocam / eşim benim için “fazla büyük.” Eşinizin penisinin sizin için fazla büyük olması olası bir neden gibi görünebilse de, vajinismusun genelde penis büyüklüğüyle bir alakası yoktur. Vajinismusta vajinal kaslar (sizin bilinçli kontrolünüz dışında) kasılır ve penisin girmesine yetecek yer kalmaz. Yetişkin kadının bedeni ne büyüklükte olursa olsun, vajina tamamen dikleşmiş bir penisin girebileceği şekilde yaratılmıştır.
    7. Vajinismusun tedavisi yoktur. Bu söz tamamen yanlıştır. Vajinismus oldukça tedavi edilebilir bir durumdur.
    8. Vajinismusun üstesinden gelmek için binlerce dolar gerekir. Vajinismus tedavisinin büyük paralar gerektirmesi gerekmez. Biz dünyanın her yerindeki kadınlara etkin ve uygun fiyatlı kaynaklar sağlıyoruz.
    9. Vajinismusu olan bütün kadınlar daha önce cinsel bakımdan suiistimal edilmiş kadınlardır. Vajinismusun birçok duygusal ve fiziksel nedeni vardır ve cinsel suiistimal de bu nedenlerden bir tanesidir. Vajinismus olan kadınların geçmişlerinde çoğu kez suiistimal yoktur.
    10. Ameliyat sorunumu giderecektir. Vajinismusu iyileştirecek bir ameliyat yoktur – tedavi başarısı kolay anlaşılır, basit bir programı izler. Epey ender durumlarda bir kadının kızlık zarı özellikle kalın ya da katı olduğunda ya da başka bir şekil bozukluğunun düzeltilmesi için küçük bir ameliyat gerekebilir ancak bu istisnai bir durumdur.
  • Tantra tekniği

    Tantra tekniği

    Tantra tekniği ile boşalma kontrolü öğrenilebilir

    Tantra tekniği ruhsal ve bedensel bütünlüğü sağlar
    Erken boşalmanın erkeklerin cinsel hayatını kabusa çevirdiğini ve erkeklerin bu sorunu çözebilmek için duydukları herşeyi denediklerini söyleyen CİSED Genel Başkanı Dr. A. Cem Keçe; “Erken boşalma erkeğe kendini kötü hissettirir, cinsel yönden kendine güvenini sarsar ve eşiyle iletişimini zedeler. Erkekler erken boşalma sorunlarını çözebilmek için birçok yöntem denerler ancak en etkili yöntem, kişinin neden bu sorunu yaşadığının farkına varması ve boşalmasını kontrol etmeyi öğrenmesidir. Bunun için de ortalama 12 seanslık cinsel terapi görmesi çoğu zaman yeterlidir. Bu süreçte hem cinsel konularda doğru bilgi edinecek, hem erken boşalmaya yol açan olumsuz duygu ve düşüncelerini farkedip kontrol etmeyi öğrenecek hem de eşiyle iletişimi gelişecektir. Cinsel terapi içersinde erkeğe hem bireysel hem de eşiyle birlikte uygulayacağı ev ödevleri verilir. Tantra egzersizleri de en faydalı ev ödevlerindendir.” dedi. Tantra tekniğinin boşalma kontrolünü hedefleyen basit bazı ipuçları ve öneriler olduğunu söyleyen  Dr. Keçe; “Bu önerileri, tantra tekniği adı altında düşüncenin, nefesin ve meninin kontrol edilmesi formülü içinde özetleyebiliriz. Bu formül içinde anlatılmak istenen şey şudur: Boşalmanın yaklaştığını fark eden erkek kafasından her türlü düşünceyi siler. Böylece, cinsel ve bedensel tüm duyumları algılayabilecek bir hale gelir. Birleşmeyi düzenli ve uyumlu nefes alıp vererek sürdürürken nefesini tutar. Dilini ağzının içinde yuvarlayarak nefes yolunu tıkamaya çalışır. Dilin bu işlevini kolaylaştırmak için bazı Tantra uzmanlarının dilin altındaki deriyi bile kestikleri bilinir. Erkek, meninin akışını durdurmak için, karnını içeri çeker ve penisini de bir miktar dışarı iter. Böylece, uyanıklığın ve mutluluğun en son aşaması diye tanımlayabileceğimiz, ruhsal durum gerçekleştirilmiş olur. İşte tanra tekniği böyle bir ruhsal durumu gerçekleştirmek, ruhsal ve bedensel bütünlüğü sağlamak için yapılan cinsel bir tekniktir, bir uzak doğu tekniğidir. Biz bu tekniği aşk kaslarını daha iyi kontrol edebilmek ve yeterince gevşetebilmek için cinsel terapide diğer tekniklere ilave olarak kullanıyoruz.” dedi.
    Erken boşalan erkek yalancı haz yaşar
    Tantra tekniği ile erkek gerçek hazzı yaşamayı öğrenebilir
    Erken boşalan erkeklerin en sık yaşadıkları sorunun ne zaman boşalacağını düşünmekten cinsel ilişkiye odaklanamamaları ve haz alamamaları olduğuna dikkat çeken CİSED Genel Başkan Yardımcısı Psk. Gülüm Bacanak; “Cinsel terapide erkeğe anın tadını çıkarmaya odaklanması öğretilir ve böylece cinsellikten aldığı hazzın da farkına varır. Tantra tekniğinin de temelinde kişinin bedenindeki duyumlara odaklanması yer alır.  Tanra tekniği, bir hazırlık dönemini zorunlu kılan ayrıntılı bir tekniktir. Erkeğin boşalmasını kontrol edebilmesi için, zihni ve bedeni üzerinde belirli bir egemenlik kurması gerekir. Onun için, erkekten yoga bilmesi veya uzun süre nefes egzersizleri yapmış olması istenir. Hazırlık döneminde erkeğin tantra tekniği için kendisine eş olarak seçilenkadınla içtenlikli bir yakınlık geliştirmesi de, önkoşullar arasındadır.” dedi. Erken boşalan erkeklerin cinsel ilişkide yaşadıkları hazzın gerçek değil yalancı haz olduğunu söyleyen  Psk. Bacanak; “Önce erkeğe gerçek hazla yalancı haz arasındaki fark anlatılmalıdır ve erkek gerçek hazzı öğrenmelidir. Bildiğimiz anlamda erkekte erken boşalmayla sonuçlanan haz saniyelerle sınırlı yüzeysel ve yalancı bir haz duygusudur. Oysa Tantra tekniğini öğrenip uygulayabilen erkek için her türlü sınır aşılmıştır. Artık o kimse doğanın sınırsız, bitmez tükenmez gücünü kullanmaktadır. Cinsel gücünün elverdiği kadar değil canının istediği ya da eşinin istediği kadar sık ve uzun sevişebilir. Artık boşalmanın verdiği haz saniyelerle sınırlı değildir. Çünkü erkek boşalmanın verdiği hazza değil, sevişmenin verdiği hazza odaklanmıştır. Boşalmanın hazzı da yalancı değil gerçek bir hazdır, yoğun bir hazdır. Ancak bu yoğun haz kadar sevişmenin verdiği haz da çok önemlidir. Sevişmenin verdiği haz olmadan gerçek haz hissedilemez. Belki de bunu lezzetli bir yemeğin tadına küçük parmakla bakmaya benzetebiliriz.” dedi.
    Aşk kaslarını kullanmayı öğremek sekste çok önemlidir
    Tantra tekniğinde önemli olanın boşalmayı önlemek için erkeğin aşk kaslarını nasıl kullanabileceğini öğrenmesi olduğunu belirten CİSED Genel Sekreteri Psk. Dnş. Fatma Ayrık; “Makat, yumurtalıklar ve kasıkları çevreleyen kaslara aşk kasları adı verilir. Erken boşalmayı yaratan önemli faktörlerinden birisi aşk kasları adını verdiğimiz PC kaslarının kontrol edilememesidir. Bu kaslar aynı zamanda işerken işemeyi yarıda kesen, idrar akışının kontrol edilmesine yardımcı olan kaslardır. Ayrıca makatı (anüs) kapatırken kullanılan ve mastürbasyon yaparken sert haldeyken penisi yukarı doğru çekmeye yarayan kaslardır. Aşk kasları boşalmadan sorumlu olan iç cinsel organların bulunduğu alanın etrafındadır. Bu kaslar kasıldığında meni kesecikleri ve idrar yollarına baskı uygular ve sıkıştırır. Özellikle, erkek bilinçli olarak aşk kaslarını kontrol ederek ve gevşeterek boşalmanın akışını engelleyebilir. Daha da önemlisi, aşk kaslarını kasıp gevşetmek erkeğe cinsel aktivite esnasında heyecan düzeyinizi etkili bir şekilde kontrol etmesi için fonksiyonel bir mekanizma da sunabilir.” dedi.

     

    CİSED Andı: “Cinsellik; rahatlamış ve gevşemiş bir halde, sevişmenin ve dokunmanın verdiği hazza odaklanarak, haz alıp haz verebilme, ruhu ve bedeni paylaşabilme, ne olursa olsun bir şekilde boşalabilme bilim ve sanatıdır…”
  • Çocuğa cinsellik nasıl anlatılır?

    Çocuğa cinsellik nasıl anlatılır?

    “Nasıl bir üslupla ne anlatılmalı, ne ölçüde açıklanmalı, sorularının hepsi cevaplandırılmalı mı, fazla bilgi tehlikeli olur mu, anlatacağımız bilgiler onu ürkütür mü” gibi düşünceler ailelerin bu konuşmayı geciktirmesine neden olabilir.

    Çocuk, bedenini keşfettiği dönem olan 2 yaşından itibaren cinsellikle ilgili sorular sormaya başlayabilir. Özellikle 3 yaştan itibaren 2 cins arasındaki farklılıklar üzerinde durur, buna yönelik sorular sorar. Bu dönemdeki ilgi tamamen merak ve öğrenmeyle alakalıdır. Ailelerin çocuğa cinsellikle ilgili bazen gereksiz, bazen eksik bilgiler vererek konuyu hızlıca kapatması ve cevapların çocuğu tatmin etmemesi sıkıntılı anların yaşanmasına sebep olabilir. Çocuk aklında soru işareti kaldığı zaman çevreden gördükleriyle kendi kendine yorum yapar ki bu da çoğu zaman doğru olmayan ve ürkütücü olayları tetikler. Verilecek cevabın doğruluğu kadar ebeveynin o anki tavrı da oldukça önemlidir. Kararsız, isteksiz, net olmayan, sinirli cevaplar ya da konuyu komik bulup gülmek çocuğun zihninde değerlendirilir. Çocuk kendi değerlendirmesi sonrasında korkabilir, üzülebilir veya kafası karışabilir; hatta 2. bir defa soru sormaktan vazgeçebilir. Bu durumu ayıp, kötü ya da olumsuz olarak düşünüp merakını ve içgüdülerini bastırma yoluna gidebilir. Sorduğu soru anlamsız bile olsa, seviyesine yakın, dürüst ve doğal bir tavırla yanıtlanmalıdır. Açık ve sade sözcükler kullanmalı, eğer yabancı terimler kullanmak ebeveyn için kolaylaştırıcı olacaksa ‘’vajina’’, ‘’penis’’ gibi kelimeler tercih edilmelidir.

    “Ben annemin karnına nasıl girdim?”

    Çocuk, “Ben nasıl dünyaya geldim?’’ diye sorduğunda aile bu sorunun cevabını verirken daha az zorlanır. 3 yaş sonrasında, “Ben annemin karnına nasıl girdim?” diye sorduğunda ise aile paniğe kapılabilir. Bu sorunun cevabında cinsel ilişkiden bahsetmek gerekmektedir. Aile bundan kaçınabilir. Bu noktada aileye en önemli tavsiyemiz, çocuğunuza güzel bir şekilde aşkı, sevgiyi anlatmaktır. Anne ile babanın âşık olmasından, yaşadıkları güzel, mutlu duygulardan bahsedilmelidir. Bu olaylar hikaye, masal, öykü gibi anlatılırsa çocuk keyif alır ve mutlu olur. Dünyaya gelme kavramını daha iyi anlar. Öncelikle ‘bebekler nasıl olur, ben nereden geldim’ gibi sorular ilk sorulardır. Çocuklar bu soruları meraklarını gidermek için sorarlar. Cinsellikle ilgili değildir. Özellikle yaz aylarında çocukların cinsellikle ilgili sorular sorması daha kolaydır. Bazen sizi cinsel ilişki anında görebilir ya da yakalayabilir. Bu durum sizi korkutmasın. Böyle durumlarda onunla konuşmanız uygun olacaktır. En uygunu böyle bir durumla karşılaşmadan önce onunla bu konuları konuşmaktır. “Bu konu çok tatsız, birkaç cümleyle geçiştirilmeli’’ imajının yaratılmaması gerekir.

    Ayrıca çocuklar arkadaşlarıyla da bu konuda diyalog halindedirler. Bazı çocuklar ailelerinin bu konuları anlattığını ve bildiklerini söyleyerek “ailem bana güveniyor’’ görüntüsü verirler. Anne karnında 9 ay kaldığını, gelişimini tamamladığında dünyaya geldiğini onun anlayacağı şekilde anlatmaya çalışırken hayvanların doğumlarından yararlanabilirsiniz. Bunlar onun ilgisini çekecektir. Eğer sezaryenle doğum yaptıysanız doğum izinizi ona rahatlıkla gösterebilirsiniz.

    Çocuğunuzu mutlaka cinsellik hakkında bilgilendirin

    Günümüzde çocuklar okula başlamadan, okuma-yazma öğrenmeden önce internetle tanışıyor ve kullanmaya başlıyorlar. Bu sayede pek çok şeyi de hızlı bir şekilde öğreniyorlar. Çocukların internet ve bilgisayar kullanımı belirli süre sınırlandırmalarla desteklenmelidir. Fakat bu esnada internette kötü niyetli kişiler çocuklar için cinsel tehlikeler yaratabilir. Siz çocuğunuza bilmesi gerekenleri anlayacağı bir şekilde anlatırsanız, onu internette karşısına çıkacak tehlikelerden de korumuş olursunuz.

    Bilgilendirme yaparken abartıdan kaçının, zayıf ihtimallerle olabilecek şeyleri bile anlatmayın. Bunları anlatmanız onu ürkütecek, cinsiyetinden ve cinsellikten soğumasına neden olacaktır. Böylesi bir durumu düzeltmek için ise çok uğraşmanız gerekir.

    Ailelerin televizyon konusunda dikkatli olmaları gerekir. Çocuğunuzun uyku saatini iyi ayarlamalısınız. 2-6 yaş arası çocuklar 20:00-21:30 saatleri arasında uyumuş olmalıdır. Bu saatlerden önce tv’de gösterilen programlardaki cinsel içerikler daha az ve ölçülüdür. Psikologlar bu gibi durumlarda yaşanan sorunlar konusunda ailelere yardımcı olabilmektedir.

    Sonuç olarak; çocuğunuz cinsellikle ilgili soru sorduğunda onu dinleyin. Anlatırken olumlu konuşabilirsiniz, fakat yüz ifadeniz olumsuz bir elektrik veriyorsa, bunun hiçbir anlamı olmaz. Çocuğun güveni sarsılır ve korkabilir. Onun aklındaki karmaşaları giderin, sıkıntıya düştüğünüzde ise psikologlardan yardım alın.

    Genellikle ilk sorular cinsiyet farklılıklarına yönelik olur;

    Soru:Kızların niye pipisi yoktur?
    Cevap:Kızlarla erkekler ayrı yaratılmışlardır.Kızların pipisi olmaz çünkü büyüyünce kızlar anne olurlar.Pipisi olsaydı anne olamazlardı.

    Soru:Annelerin niye memesi olur?

    Cevap:Anneler bebeklerini beslesinler diye göğüsleri vardır ve orada bebekleri beslemek için süt olur.

    Soru:Ben nasıl oldum?(Ya da bebekler nasıl olur gibi sorular)

    Cevap: Annenin içindeki yumurtayla (ya da tohumla),babanın yumurtası (tohumu)birleşince bebek oluşur.Bebekler de annelerinin karnındaki yuvada büyürler.

    Soru:Annelerin karnı neden şişer,karnında ne var?
    Cevap:Çocuklar annelerinin karnında büyürler.Annenin karnında seni koruyacak bir yuva var,sen büyüyüp geliştiğinde hastaneye gittik ve doktorlar seni oradan çıkardılar.

    Soru:Çocuk anneden nasıl çıkar?(Ya da doğmak ne demek?)
    Cevap:Annelerde çocuğun dışarı çıkması için bir delik vardır.Bebekler çok küçüktür ve annedeki o delikten kolayca dışarı çıkabilir.

    Soru: Bu balonu şişirebilir miyim? Bu ne işe yarar? (Prezervatif için)
    Cevap:O balon değil ve şişmez.Biz şu an başka bir çocuk sahibi olmayı düşünmüyoruz.Bu yüzden babanla beraber yatarken,tohumlarımız birbirine karışmasın ve bebek olmasın diye baban bunu kullanıyor.

    Soru:Eğer bebek yapmayacaksanız neden birlikte yatıyorsunuz?
    Cevap:Anne babalar sadece bebek yapmak için beraber yatmazlar.Biz birbirimize sarılarak uyumayı seviyoruz.

    Soru:Bu kadın ve adam ne yapıyorlar?(Televizyonda bir sevişme sahnesini gören çocuğun sorusu)
    Cevap:Birbirlerine sarılmak ve kucaklamak istemişler.Kucaklaşıp öpüşüyorlar.

    Soru:Fahişe ne demek?
    Cevap: Bazı kadınlar tanımadıkları erkeklerle aynı yatakta yatarlar ve bunu para karşılığı yaparlar.Bu davranış hoş karşılanmaz ama onlar bu işi meslek olarak yaparlar.

    Soru: Aşk yapmak (ya da sevişmek) ne demek?
    Cevap: Kadın ve erkek ya da anne baba birbirine dokunmak, kucaklaşmak ve öpüşmek ister. Birbirlerini bu şekilde sevmek isterlerse buna sevişmek denir.

    Soru: Benim vücudum niye büyüklerinki gibi değil?
    Cevap: Çünkü henüz küçüksün. Büyüdüğünde vücudunda büyüyecek ve büyüklerin vücudu gibi olacak.(Bu tip sorularda çok ayrıntıya girmeye gerek yok.)

    Soru: Büyüklerin vücudunda niye tüyler var,niye benim tüylerim yok?
    Cevap: Sen büyüdüğünde vücudun da büyüyecek ve bazı değişiklikler olacak.Vücudun bazı hormonlar üretecek ve o hormonlar senin vücudunda tüyler oluşturacak.

    Soru:Ben de büyükler gibi öpüşebilir miyim(ya da sevişebilir miyim)?
    Cevap:Çocuklar büyükler gibi böyle şeyler yapamazlar.Bunun için büyümeniz gerekir.Büyüdüğün zaman bir erkeği (ya da kadını) sevebilirsin ve onunla öpüşebilirsin.

    Soru:Doğum yapmak ne demek?Nasıl doğum yapılır?
    Cevap:Annenin karnında büyüyen bebeğin dışarı çıkmasına doğum yapmak denir. Annenin bacaklarının arasındaki bir delikten bebek dışarı çıkar.Bebekleri doktorlar dışarı çıkartabilir. Bazen annenin ameliyat edilmesi gerekir.Bunun için doktorlar annenin karnında küçük bir delik açarak bebeği dışarı çıkartırlar.

    Soru:Doğum yaparken annenin canı yanar mı?
    Cevap:Doğum yaparken anneler biraz ağrı duyabilirler,canları yanabilir.Ama bu kısa sürer ve anne bebeğini kucağına alınca bütün ağrıları biter.Doğum yapmak güzel bir olaydır,herkes çok mutlu olur.

    Soru:Seks ne demektir?Seks yapmak ne demektir?
    Bu çok önemli ve anne babayı çok zorlayan bir sorudur.Çocuklar genellikle 6-7 yaş civarındayken bu tip sorular sorarlar.3-4 yaşındaki bir çocuk sorsa da ayrıntılı olarak açıklamak yaşını ve anlama düzeyini aşacağı için gereksizdir. Yaşı daha büyük olan çocuklar artık cinselliğin ne olduğu konusunda bazı düşüncelere sahiptir.Bu düşüncelerinin doğru ya da yanlış olduğunu test etmek amacıyla bu tür soruları sormaya başlayan çocuklar konuyu gerçekten öğrenmek isterler.O nedenle cinsel ilişki doğru olarak anlatılmalıdır.Böyle değerlendirildiğinde yaş düzeyleri göz önüne alınarak iki ayrı cevap verilebilir.

    Cevap 1 (Küçük yaş grubu için):Kadın ve erkek ya da anne ve baba birlikte oldukları zaman birbirlerine dokunmak ve kucaklaşmak isteyebilirler. Birbirlerini öpebilirler. Birbirlerine sarılarak ve dokunarak yatabilirler.Seks yapmak böyle bir şeydir.
    Cevap 2 (Büyük yaş grubu için): Anne ve baba ya da kadın ve erkek birbirlerini çok sevdikleri zaman birbirlerine dokunmak ve sarılmak isterler. Beraber oldukları zaman babanın penisi annenin vajinasına girer.Bu seks yapmaktır.Sadece anne babalar yapabilirler.

    Bu sorular aslında tehlikeli sorulardır.Çocuktan böyle bir soru geldiğinde konu uzatılmadan ve kaçak cevaplar verilmeden net olarak açıklanmalı ama ayrıntılı konuşmalara girilmemelidir.

    Soru:Kızlar neden ayakta tuvaletini yapamaz?Neden erkekler ayakta çiş yapabilirler?
    Cevap:Çünkü kızların pipisi(penisi) yoktur.Erkeklerin pipisi olduğu için onların tuvalete oturmasına gerek yok.Ayakta da yapabilirler.

    Çocuğun cinsel sorularını cevaplarken ayıp ya da yasak kavramının ardına sığınılmaması gerektiği unutulmamalıdır.Ayıp ,bizim konuya yüklediğimiz bir anlamdan başka bir şey değildir.Çocuklar için ayıp yoktur ve onlar gerçekten de öğrenmek için sorarlar.Yanıtından emin olmadığınız ya da cevaplarken sıkılacağınız sorular için bazı kaynaklardan araştırma yapmak yararlı olur.Bu konuda çocukların sorularına nasıl yanıtlar verilebileceğine dair hazırlanmış çok güzel kitaplar var ve anne babalar sıkıntılarını aşmakta bu kitaplardan yararlanabilirler.

  • Evlilik yıldönümünde kızlık zarını hediye eden kadın var

    Evlilik yıldönümünde kızlık zarını hediye eden kadın var

    Türkiye’de cinsellik adeta onlarca yıldır süren bir kriz. Genelde erkek perspektifinden bakılan ve sömürülen bu alanda yok olansa daima kadınlar. Jinekolog, terapist ve Operatör Dr. Gökçen Erdoğan, kadın cinselliğine yoğunlaşmış bir hekim. Uzun bir süredir bu alanda çalışan Dr. Erdoğan’la, kadın cephesindeki cinselliği ve son dönemcinsel estetikteki yeni trendleri konuştuk.

    Türkiye’nin cinsel profiline baktığınızda kadın açısından nasıl bir tablo ortaya çıkar?
    Uçların yaşandığı bir ülke Türkiye. Bir tarafta orgazmın ne demek olduğunu bilmeyen Ayşe Hanım, diğer tarafta, “Eşimbana yetmiyor onu nasıl ateşlendirebilirim?” diyen Fatma Hanım. Bize ulaşamayan çoğunlukta olduğunu düşündüğüm gizli bir grup damonoton bir cinsel hayat süren orta grup. Prensipleriyse ne acı ki, “Görevimi yaparım, adamım keyfine bakar” şeklinde.
    Bu tablo, bölgesel farklılıklar gösteriyor mu? Şikâyet tahterevallisinde İç Anadolu ve Doğu Anadolu ağır basıyor. İlişkiye girememe ya da ilişkiye girmede zorlanma olarak bilinen vajinismus, aile baskısı ve çevre baskısı daha yoğun olarak yaşanan bu bölgeleri mesken tutmuş adeta. İçinizde cinselliği çözmüş olsanız bile, gizli bir güç sizi bilmiyor gibi yaşamaya ve zamanla bedenin bile bunu inkârına zorluyor bu bölgelerde.

    Ne gibi?
    Etrafınızda yükselen sesler, “Kızımbacaklarını ört, eteğini kapat ve erkeklere dikkat et” olduğunda fark etmeden ilerideki cinsel hayat etkileniyor. Beyin bunu yapmaya zorluyor bedeni. Günler geçiyor, ilişki zamanı geldiğinde sonuç vücudun başkaldırısı yani vajinismus oluyor.

    Ya cinsel isteksizlik ve orgazm olamama sorunları?
    Bu sorunlar biraz daha kentvari oldu. Nedeni de şu: “İlişkiye giriyor musun?” Evet. Öncesi, sonrası önemlimi? Bir sonraki aşamayı dert eden kişiler biraz daha sosyoekonomik yönden güçlü olan, kendini dinleyen grup. Erken boşalma ve sertleşme sorunuysa erkeğin hayatı boyunca yüzde 60-70 oranında karşılaşacağı bir durumolduğu için bölgesel farklılık göstermiyor.

    ‘İLİŞKİYE GİREMEDİĞİNİ ARTIK SÖYLEYEBİLİYOR’
    Son 10 yılda, kadın cinselliği nasıl değişti? Kendini ve eşini önemseme derecesi arttıkça bize olan başvuru sayısı artıyor. 5 yıl öncesinde “Gebe kalamıyorum” şikâyetiyle gelen vakaları sorguladığımızda, “Cinsel ilişki yaşayamıyoruz ki” cevabını güç bela duyabiliyorken, şimdi biz sormadan, “Biz ilişkiye giremiyoruz” diyebiliyorlar. O yüzden belki de son 5 yıldır daha aktif olarak çalışıyoruz cinsel sorunlarda. Son yıllarda özellikle cinsel isteksizlik ve orgazm sorunlarına yoğunlaştık.

    ÖĞLE ARASI ESTETİK YAPTIRIYORLAR
    Sezaryen ve kürtajın kısıtlanması bu alanda oranları aşağı çekmiş gözüküyor mu?
    Sezaryen konusunda belki ama kürtaj konusunda oranların azalacağını düşünmüyorum. Hayatta en zor kararlardan biridir gebeliğin sonlandırılması ya da dramatize ederek söyleyeyim: Bebeğin alınması. Bu aşamaya gelene kadar karar çok defa süzgeçten geçirilmiştir ve hekime gelinmiştir. Eğer bu karar verilmişse kanımca hiçbir güç kadını ya da erkeği bu fikirden caydıramaz.

    Cinsel estetikte hastalardan hangi talepler geliyor?
    Öğlen arası estetikleri dediğimiz bu operasyonlarda vücudunun bir bölümünden rahatsızlık duyan kadın, yarımsaat sonra bunu aşmış olarak klinikten ayrılıyor. “Dudaklarımdaha küçük olmalı” ya da “Biraz daha dolgun istiyorum” diyor. “Eşimilişki sırasında rahatsız oluyor, vajinamı daraltabilirmiyiz?” isteği oluyor. “Orgazmsorunu yaşıyorum, G noktası dolgusuyla bu sorunu çözebilirmiyiz?” talebi geliyor. Bunlara, “Evet” demek son derece keyifli.

    Cinsel estetikte yeni trendler neler?
    Cinsellik farklı bir âlem. Kimsenin sınırı yok. Sadece var olduğuna inanmayı ve başkalarını da buna inandırmayı seçebiliyor insan. Ama yok. Arap ülkelerinden gelen bir talep var. Adamın yıllardır birlikte olduğu kadının bekaretini yeniden bozma isteği. Eşi bunu kadına söylüyor, kadın da kabul ediyor. Bize gelip “kız olma”yı istiyor. Evlilik yıldönümünde, kızlık zarı diktirip eşine sürpriz hazırlayanlar var. Bu artık ülkemizde de yaygınlaşmaya başladı. Belki de bir başlangıç. Cinsel hayata ivme ya da farklılık ne dersek diyelimbir renk katıyor. Partnerlerin onayı biz doktorlar için yeterli oluyor.

    Bu kişiler hangi yaş aralığından? Cinsel hayatı monotonlaşmış, renklendirmek için bir hareket ya da ortamisteyen ailelerde daha çok oluyor. Özellikle 40-45 yaş arası kadınlar bu istekle diğer yaş gruplarından daha çok geliyor. Bu hembir değişiklik hemde eşlerine farklı bir heyecan oluyor. Kendini taze bir genç kız gibi hissettiğini söyleyen de var. Eşinin kendisine verdiği değeri en başa saracağını düşünen de… Hatta hiçbir şey düşünmeden sadece değişiklik olsun diye yapanlar da var.

    KADINLARIN YARISINDAN ÇOĞU CİNSEL ORGANINI BİLMİYOR
    Bir cinsel terapist olarak en çok hangi vakalarla karşılaşıyorsunuz?
    Yüzde 100 başarımızı net olarak gördüğümüz vajinismus en fazla ilgilendiğim sorun. Erkeklerde sertleşme sorunu ve erken boşalma konusunda ekip olarak çalışıyoruz.

    Terapilerde sizi en çok şaşırtan hangisi olmuştu?
    Yakın bir süre önce çok sevdiğim ve çoğu kişi tarafından da bilinen bir kadın doğumcu arkadaşımın vajinismus sorunuyla bana gelmesiydi. Şaşırtıcı olan bu işi bilen ve onlarca vakanın içinde yaşayan bir hekimin bunu kendisinin de yaşaması ve seneler geçmesine rağmen bu bataklıktan tek başına çıkamamasıydı. Sonuç: Başarı. Fakat bu vaka bana bir kez daha şunu dedirtti: Bu lanet sorun herkesi her yaşta bulup kurutabiliyor. Önemli olan bu konuda sizi başarıya sürükleyecek bir otorite.

    Ya erkeklerde?
    İki partnerini de alıp gelen bir adam, sorunum şu demişti: “Bu kadınla ilişkimi çok başarılı yaşarken bu kadınla erken boşalıyorum. O zaman sorun kadında. O yüzden kadını tedavi edin.” Ben de sizler gibi her vakamda yeniden şaşırabiliyorum. Herkesin başka bir hikâyesi var. Her gün öğreniyorum ve mesleğimin önemini daha iyi kavrıyorum. İmdada yetişme duygusu, yatak odası söz konusu olunca da çok önemli. İnanın buna.

    Tabii terapiye girerken, insanların cinsel donanımını da görüyorsunuz?
    Nerede cinsel donanım… Donanım için bilgi olması gerekir. Bilgi eğitimle alınır ki; hangi okulda hangi seviyede cinsel eğitim! Türkiye, ilişkiyi sadece penis-vajen birlikteliği olarak gören çiftlerle dolu. Görev yapılır ve biter. İşin duygusal boyutu yok. 100 kadına, “Cinsel organınızı tanıyor musunuz?” diye sorsam yarısından çoğu bunu bilmez. İnanabiliyor musunuz? Hatta hiç bakmamıştır. Orada kaç tane delik olduğunu bilmez.

    Bu kadar vahim mi durum?
    Bir kadın memur, annesi öyle öğrettiği için bebeğin makatta yerleştiğini, idrar yapılan delikten ilişkiye girildiğini, doğum kontrol hapının daha iyi korusun diye vajinaya yerleştirildiğini, bebek olmadığı için vajinal bölgeye ceviz yerleştirilebileceğini sanıyordu.

    ‘Kadının hayal âlemi, özel ve güzeldir ama anlatamaz’
    Cinsellikte, hep erkeklerin fantezi dünyasında dolaştığı gibi bir algı var. Olur mu?
    Kadınların hayal dünyası renkli ama bunu dile getirebilmek konusunda sorunları var. Ahh! Bir anlatabilseler ve yaşayabilseler ne kadar özel ve güzel bir dünya yaratacaklar hayal âlemlerinde. Fakat çocuğunun annesi fantezilerle dolu olamaz. Eşi yatakta isteyici olamaz. “Basit kadın” olarak nitelendirilen bu özellikler temiz aile kadınlarına yani anne sabahlığı giyen bir kadına yakışmaz. İşte çevremizde çok yaygın olan bu düşünceler ne kadar basit ve çürük ama buna rağmen ne kadar kabul görmüş…

    Bizde kadınların düşleri renkli mi peki?
    Hayal dünyasının anahtarı kadınlarda bunu bilmiyor musunuz? Biz bu kapının deli dumruluyuz. Geçenden kamçı, geçmeyenden kelepçe alıyoruz. Gecenin bir yarısında seksshop’u açtırıp erkek arkadaşına giden kadından tutun, bir gecede yatak odasının tepesini ayna kaplattıran kadınlar var. Yaş gününde havuz kapatan ve havuzda ilk cinselliği yaşayan var. Dükkândan tüm siyah tül çorapları alıp, erkeğe kaçırtmadan giydirdiği takdirde ödül vereceğini söyleyen var… Daha ne detaylar, ne çok renk var; bir bilseniz… Dünyada ne kadar kadın varsa o kadar renk var.

    Türkiye’de kadınların pornoya ilgisi nasıl ve genelde tercih ettikleri porno türleri neler oluyor?
    Kadınlar daha erotik filmlerden hoşlanıyor. Yumuşak geçişler, romantizm, duygusal sahneler… Sonrasında cinsellik. Her sahnede penis, vajen, zenci, grup; itici geliyor kadınlara. Fakat filmle tahrik ülkemizde kadınları harekete geçirme yöntemlerinin başında. Hele de 40-45 yaş monotonluğuna geçmiş orta yaş kadınları için önemli bir uyarıcı. ‘Kadının şikâyeti: Aldatılma, erken boşalma ve duygusuzluk’

    Kadınların, eşleriyle ilgili olarak en çok şikâyet ettiği konu erken boşalma mı?
    Hayır! Başkasına boşalma. (Gülüyor) En çok bundan şikâyetçiler. Aldatılan kadın sayısı o kadar fazla ki, erkeği erken boşalsa ona bile razı olacak kadın. Eklemek isterim ki; erken boşalma ve bir de duygusuzluk en çok duyduğum şikâyetler.

  • Cinsel Olarak Başarısız Olma Endişesi Evlilikten Soğutuyor

    Cinsel Olarak Başarısız Olma Endişesi Evlilikten Soğutuyor

    CİSED ONURSAL BAŞKANI DR. CEM KEÇE: “MUTSUZ BİR AİLEDE BÜYÜYENLER EVLENMEKTEN KORKUYOR!”

    Evlilik korkusu , kişinin geçmiş çocukluk yaşantılarında maruz kaldığı çatışmalar ve çevresinde veya ailesinde yaşadığı olumsuz evlilik örneklerinden edindiği bilgiler doğrultusunda geliştirdiği psikolojik bir bağlanma korkusudur. Farklı geçmiş, farklı kültür ve farklı ailelerde yetişen kişiler karşı tarafa bağlanarak kendilerini çok zorlu ve çatışmalı olabilecek evlilik kurumun içine sürüklemek istemezler. Yani bir nevi kendilerini korumak isterler.Cinsel Sağlık Enstitü Derneği (CİSED) cinsel terapistleriTürkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, evlilik korkusu yaşayan kişilerin sayısının her geçen gün arttığına dikkat çekti ve evlilik korkusunu tartışmaya açtı. İşte çok çarpıcı başlılar…

    MUTSUZ BİR AİLEDE BÜYÜYENLER EVLENMEKTEN KORKUYOR!

    Boşanamama fikrinin kişileri evlilikten soğuttuğuna dikkat çeken CİSED Onursal Başkanı Dr. Cem Keçe; “Ülkemizde dini, ahlaki, ailevi, kültürel ve çevresel baskılar boşanmayı zorlaştırıyor. Evlenen çiftlerin ne olursa olsun boşanmamaları gerektiğinin düşünülmesi, daha iyi eş bulma beklentisi, adayları, ekonomik, kültürel ve eğitim alanında sürekli başkalarıyla kıyaslamak ve düğün, nişan gibi geleneksel uygulamaların getirdiği stresin yoğun olması kişileri evlilikten uzaklaştırıyor ve korkutuyor. Hele kişinin ailesinde anne ve babasının mutsuz ve sürekli tartışıyor olması veya kişinin çevresinde yaşayan evli çiftlerin kavgalarına ya da tartışmalarına şahit olması bu korkuyu ağırlaştırıyor. Mutsuz bir aile ortamı evlilikten soğutuyor. Böylece uzun süre yalnız yaşayan ve başka biriyle birlikte yaşamayı kabul etmekte zorlanan kişi, kendisinin de mutsuz bir evliliği olacağına inanmaya başlıyor, evlenmekten vazgeçiyor ve evlilik kurumuna olan ilgisini azaltıyor. Kişinin evlilik sorumluluğundan korkması ve sorumlulukları yerine getiremeyeceğine inanması, ortak yaşamın avantajları yerine dezavantajlarına odaklanması, uzayan eğitim hayatı, özgürlüğe düşkün olma, evlenmeyi ve eş bulmayı kolaylaştıran geleneksel arabuluculuk sistemlerinin giderek azalması ve modern yöntemlere güvenilmemesi, yanlış eş seçme korkusu, cinsel olarak evlilikte başarısız olma endişesi, cinsel mitler ve cinsel travmalar, farklı cinsel tercih ve yaşam tarzı, daha önce evlenip boşanmış olmak, iyileşmemiş aşk acısı, platonik aşk yaşıyor olma, ebeveynlere çok bağlı olma ve evliliğin olumsuzluklarını gündemde tutan medyanın varlığı da diğer evlenme korkusu nedenleri arasında sayılabilir.” dedi.

    CİNSEL OLARAK BAŞARISIZ OLMA ENDİŞESİ EVLİLİKTEN SOĞUTUYOR!

    Cinsel olarak başarısız olmaktan endişe duyan kişilerin evlenmekten korktuğunu ifade eden CİSED Genel Başkanı Doç. Dr. Cebrail Kısa; “Ülkemizde cinsel hayatı aktif olan her on kadından sekizi, her on erkekten yedisi hayatının bir döneminde cinsel sorunlar yaşıyor. Başta sertleşme sorunu ve vajinismus olmak üzere, cinsel sorunlar çığ gibi büyüyor ve toplumsal yapımızda telafisi çok zor olan yaralar açıyor ve başarısız olma korkusuyla kişileri evlilikten soğutuyor.” dedi.

    EVLİLİK ÖNCESİ EĞİTİM ŞART!

    Evlenme korkusunu yenmek için kişinin hem kendine hem de başkalarına güvenmesi ve doğru bilgilere sahip olması gerektiğini vurgulayan CİSED Yönetim Kurulu Üyesi Psikolog Kemal Özcan; “Tüm canlılarda olduğu gibi insanlarda soylarını devam ettirmek isterler. Bu durumun, toplumca onaylanan dini, ahlaki, sosyal ve kanuni yolu evliliktir. Evlenebilmek için kişinin birey olacak olgunluğa erişmesi ve ailesine olan bağımlılığından kurtulması gereklidir. Bunu başaramayan biri için evlilik ve anne-baba olma sorumluluğu ağır gelebilir. Bu durumdaki bir kişi, kendine karşı dürüst olmalı, sonradan pişman olacağı bir hayatı sürdürmekte ısrar etmemeli, evlenme aşamasına gelmeden önce tüm belirsizlikleri konuşmalı, sağlıklı ve doğru kaynaklardan bilgi edinmeli, düzenli hayatın ve sağlıklı cinselliğin insanın doğasına uygun olduğu veya evliliğin yakınlık ve güven ihtiyaçlarını karşıladığını bilmelidir. Bunun tek yolu Evlilik Öncesi Cinsel Danışmanlık ve Rehberlik Hizmetleri ve Evlilik Öncesi Anne, Baba ve Eş Eğitimleri almaktır. Ülkemizde bu eğitimleri verecek kişi, kurum ve kuruluşlar mevcuttur.” dedi.

  • Kadın ve erkeklerin kabusu

    Kadın ve erkeklerin kabusu

    Günümüzde pek çok çift cinsel birlikteliklerinde problemler yaşıyor. Bu problemlerin temelinde kimi zaman fizyolojik kimi zamanda psikolojik nedenler var. Ancak asıl sorun çiftlerin cinsel birliktelik yaşayamadıkları durumlarda bile uzmanlara başvurmamaları. Bu yüzden Hattat Klinik Kadın Cinsel Fonksiyonu Araştırma Bölümü Başkanı Ece Hattat’a ilişkiye giremeyen çiftleri ve sık yaşanan cinsel problemleri sordum.

    1. Vajinismus neden oluyor?

    Vajinusmus ülkemizde en çok cinselliğin başından itibaren oluşuyor. Cinsel bilgi yanlışları, ilk gece korkusu gibi nedenlerle ile ilk beraberlik denemesiyle kasılma, kendini geri çekme, eşi itekleme yaşanıyor. Bu durumda ne kadar denenirse denensin birliktelik yaşanamıyor. Vajinismus cinselliğin başında oluşabileceği gibi bazı enfeksiyonlar, ameliyatlar veya kimyasal maddeler gibi nedenlerle sonradan da gelişebilir. Aşırı heyecan, cinsel uyarılmada problemler, cinsel isteksizlik ve cinsel bilgi eksiklikleri de vajinismus sebebi olabilir.

    2. İlk gece korkusunun etkileri nelerdir?

    Cinsellik hala bir tabu olarak kabul ediliyor. Bu nedenle cinsellikle ilgili şehir efsaneleri kulaktan kulağa yayılıyor. Aile Sağlığı Araştırma Derneği olarak yaptığımız çalışmalarda her 10 kadından 7’sinde bu yanlış inanışlar nedeniyle vajinismus geliştiğini bulduk. İlk gecenin kadın için çok büyük bir ızdırap olacağı, çok yoğun kanamaların yaşanacağı, kadınların cinsellikten zevk almadığı gibi yanlış bilgiler cinselliğe karşı bir korku geliştirebiliyor. İlk beraberliğine bu korku ile adım atan kadınlarda da kasılma görülüyor.

    3. İlk gece korkusunun kadınlarda baskı yarattığı biliniyor. Peki ya erkekler?

    İlk gece, erkeğin de üzerinde büyük bir baskı yaratıyor. Özellikle ilk deneyimini yaşayacak erkeklerde hem cinsel performans bakımından başarılı olma kaygısı, hem eşi memnun etme endişesi büyük bir stres yaratır. Üstelik eş de endişeli ve gergindir. İlk gecede bu kaygılar nedeniyle sertleşme problemi veya erken boşalma gelişebilir. Kendini veya eşi suçlama, öfke, endişe, üzüntü gibi pek çok duygu yaşanabilir. Bu durumda cinsellik bir yarışa, beraberliği yaşamak da bir bitiş çizgisine dönüşür. Çift, cinselliği zevk ve mutluluk verecek ya da beraberliklerini bütünleyecek keyifli bir olay olarak değil, bir görev gibi görmeye başlar. Bu görev hissi, çiftin üzerindeki baskıyı iyice arttırır ve çift cinsel anlamda işlev bozukluğu geliştirir. Cinsellikten soğuma, ilişki problemleri yaşanabilir. Ailelerin beklentisi veya sosyal olarak kendini yeterli hissetme endişesi de sorunları büyütür.

    4. İlk gece korkusu yaşayan çiftlere nasıl çözüm bulunabilir?

    Öncelikle cinselliğe, evlilik öncesi doğru cinsel bilgilerle adım atılması gerekiyor. İlk geceye kadar çoğu zaman sadece arkadaş, akraba tavsiyeleri ve kulaktan dolma bilgilerle cinsellik öğreniliyor. Genel bilgiler doğru kaynaklardan temin edilmeli. İlk gecede karşılaşılabilecek sorunlara karşı hazırlıklı olmak gerek. Böylece kadında korku, kasılma veya erkekte cinsel performans sorunları geliştiğinde çift olaya daha geniş bir çerçeveden bakabilir. Türkiye’de yaptığımız çalışmalarda, evlendikten sonra cinsel beraberlikte sorun yaşayan çiftlerin ortalama 2.5 yıl beklediklerini gördük. Bu çok uzun bir süre. Birçok çift sorunlarını deneyerek çözebileceklerine inanarak yıllarca bekleyebiliyor. Oysa ortalama 1 hafta bekleyip sorun çözülmez ise doktora başvurmak gerek. Burada amaç, sadece cinsel anlamda birliktelik yaşamak değil, bu birlikteliği keyif ve mutlulukla yaşamaktır.

    5. Erkeklerin bu durumda erken boşalma veya sertleşme sorunu geliştirdiğinde, nasıl çözüm bulunabilir?

    İlk geceden itibaren erken boşalma veya sertleşme sorunu yaşanıyorsa, bu durum bir performans endişesi veya eşin cinsel korkusu nedeniyle gelişmiş olabilir. Bu durumda verilecek çalışmalar ile bu kaygı azaltılabilir. Ancak sorun devam ediyorsa, organik anlamda inceleme yapmak gerekebilir. Altta yatan bir sorunu atlamamak ve herşeyi psikolojiye bağlamamak çok önemli.

    6. “Cinsel birliktelikte başarısız erkek erkek değildir” inancı doğru mudur?

    Bu çok yaygın bir şehir efsanesidir. Cinselliği bir başarı kriteri olarak değerlendirmek hem erkeğe hem de eşine büyük bir stres getirir. İlişkilerde sertleşme sağlayamayan, sürdüremeyen veya erken boşalma yaşayan erkek özgüvenini yitirir. Bir erkeğin bir kere cinsel sorun yaşaması hayat boyu cinsel sorun yaşayacağı veya bu sorunun tekrarlayacağı anlamına gelmez. Her erkek dönem dönem, geçici olarak cinsel performans ile ilgili sorunlar yaşayabilir. Ancak bu sorunlar ısrarcı bir şekilde devam ederse mutlaka bir hekime başvurmak gerekir.

    7. Vajinismus hakkında doğru bilinen yanlışlar

    YANLIŞ 1: İLK GECE KADIN İÇİN ÇOK IZDIRAP VERİCİDİR

    YANLIŞ 2: VAJİNİSMUS EŞİNİ BEĞENMEYEN KADINLARDA OLUŞUR

    YANLIŞ 3: VAJİNİSMUS SADECE KADININ SORUNUDUR

    YANLIŞ 4: VAJİNİSMUS YETERİNCE DENEME İLE KENDİLİĞİNDEN ÇÖZÜMLENİR

    YANLIŞ 5: VAJİNİSMUS TEDAVİSİ ÇOK UZUNDUR VE TEDAVİSİ TAM YAPILAMAZ

     HT

    Vajinismus Nedir? Tecrübe ve deneyimlerimizle Vajinismusu yenelim

    Vajinismus Tedavisi – Parmak Egzersizleri

  • Kadınlar Neden Cinsellik İstiyor?

    Kadınlar Neden Cinsellik İstiyor?

    Yapılan bir araştırmaya göre kadınların cinselliği neden istedikleri belirlendi. İşte 237 farklı yanıttan bazıları…

    “Zevk alıp almayacağımı anlamak için birlikte oluyorum erkeklerle.” diyor 24 yaşında genç bir kadın. “Tekrar çıkmamın değip değmeyeceğini anlamak için.” diyor diğer biri. 19 yaşında bir genç kızsa “Ne zaman bir erkek beni üzse, başka bir erkekle birlikte oluyorum. Acıyla başetmeme yardımcı oluyor” diyor. 25 yaşında başka bir kadın şöyle söylüyor: “Bazen erkeğini senin için birşey yapsın diye mutlu edersin. Örneğin evi temizlemende yardım etsin diye.”

    Doğru erkeği bulma, hayal kırıklığıyla başa çıkma ya da ev işlerini yapması için rüşvet olarak cinsellik. Bunlar kadınların cinsellik istemelerinde öne sürdükleri sayısız nedenden sadece üçü.

    Sevgi mi üreme mi?

    Cinsellik üzerine sayısız araştırma yapılmış olmasına rağmen, kadınların birlikte olma motivasyonlarını araştıran çok az sayıda araştırma bulunmaktadır. Çünkü bunun zaten bilindiği düşünülür, özellikle de erkekler tarafından: Sevgilerini ifade etmek ya da çocuk sahibi olmak için.

    Gerçek hakikaten bu kadar basit mi? Kadınlar kendilerini gerçekten sadece bu yüce duyguların etkisi altında mı erkeğin kollarına bırakır?

    237 farklı neden!

    Teksas üniversitesinde yapılan bir çalışmada bunun hiç de böyle olmadığı gösterilmiş. Bu üniversiteden Buss ve Meston adlarında iki psikolog, kadınların cinsellik serüveninin bir envanterini çıkarmaya karar vermişler ve çalışmaya katılanlara bu yönde bir çok soru yöneltmişler. İlk yaptıkları çalışmada katılımcılara doğrudan “bunu” neden yaptıklarını sormuşlar ve cinsel ilişki motiflerinin inanılmaz bir farklılık gösterdiğini tespit etmişler. 237 farklı neden belirlenmiş. Yanıtlar “Sıkılıyordum” gibi banal nedenlerden, “Tanrıya yakın olmaya çalışıyordum” gibi spirituel yanıtlara ve “Onu mutlu etmeye çalışıyordum” gibi naif, sevecen nedenlere kadar uzanıyor. Bazıları “Beni aldattığı için onu cezalandırmak istedim” derken, bazıları “Onu kontrol edebiliyor olmak hoşuma gidiyor” gibi iktidar hırsı kokan nedenler ileri sürüyor. Kimi kadın mazoşistçe “Kullanılıyor olmak istedim” derken, bazıları da romantik bir şekilde “Onunla o anda bir olmak istiyordum” diyor. Bazı kadınlar ise rakip gördükleri kadına üstünlük sağlamaya çalışıyor: “Hoşlandığı adamla yattım, böylece benim daha çekici olduğumu görsün istedim.” Kilo vermek için cinsellik yaşayan kadınlar da var. Duruma göre bir cinsel ilişki sırasında 100 – 250 kalori harcanıyor çünkü. Bazılarıysa migren ya da menstruasyon sancılarını azalttığı için seviştiklerini belirtiyorlar. Kimisi antidepresan niyetine sevişirken, kimisi de uyku ilacı olarak kullanıyor cinselliği.

    Merak da başka bir neden: Başka bir erkekle birlikte olmak nasıl birşey acaba? Bir siyahla, bir İtalyanla, bir Fransızla? ya da bakir bir erkekle? Acıma bile bir neden olabiliyor. “Çok üzgün görünüyordu” diyor örneğin bir kadın.

    “Kavgaları bitirmek için”

    Genç kadınlar içinse “artık bilinmezliğe bir son verme” isteği de bir neden olabiliyor. Genç bir kadın evlendiği adamı cinsel olarak hayal kırıklığına uğratmamak için mümkün olduğu kadar çok deneyim kazanmaya çalıştığını söylüyor. En çok söylenen neden ise cinselliğin eşler arasındaki çatışmaların ve kavganın bitirilmesi için devreye sokulması. Sanki kadınların cinselliğe neden olarak kullanamayacakları hiç bir gerekçe yok gibi.

    Haz ve zevkin çok ötesinde…

    Çalışmanın bu aşamasından sonra araştırmacılar bütün dünyadan binin üzerinde kadına benzer sorular yöneltmişler ve bulgularını da bir kitapta toplamışlar. Sonunda da cinselliğin kadınlar için haz ve sevginin çok ötesinde birşey olduğu sonucuna varmışlar. Dişi cinselliği değerli ve yararlı bir “kapital” ve hayatın herhangi bir anında amaca yönelik olarak kullanılabilecek önemli bir silah. Bu can sıkıntısıyla başa çıkmak da olabilir bir başka kadını altetme isteği de.

    Haz isteği, duyguları geçti!

    Duyguların kadın cinselliğinde sanıldığı ve erkeklerce umulduğu kadar önemli bir rol oynamadığı gerçeği uzun süre gözardı edildi. Bu aslında bir erkek klişesiydi, özellikle erkeklerin umutsuzca inanmak istedikleri: Kadın için aşk ve cinsellik birbirinden ayrılmaz iki şeydi. Oysa son yıllarda özellikle kadınlar tarafından hazzın önemi ön plana çıkarılmaya başlandı. Buss ve Meston’un yaptığı çalışma ne aşkın ne de hazzın önemini tartışmak niyetinde değil aslında. Yalnızca diğer motifleri de ortaya çıkarmaya çalışıyor.

    Her zaman en çok dile getirilen beş neden şunlar:

    1. Bana çok çekici geliyor

    2. Bedensel olarak haz almak istiyorum

    3. İyi hissettiriyor

    4. İlgi göstermek istiyorum

    5. Sevgimi göstermek istiyorum

    Bu nedenler hemen hemen her ilişkinin başlangıcında geçerli olan nedenler. Oysa ilişkinin devamında giderek önemlerini yitiriyorlar. “Bekarken kendim için sevişirdim. Evlendikten sonra kocamı mutlu etmek için sevişiyorum.” diyor 26 yaşındaki bir katılımcı.

    Yürütülen bilimsel çalışmanın yaptığı ilk iş, bu erkek klişesine son vermek oluyor. Kadınların erkeklerle birlikte olabilmesi için aşık filan olmaları gerekmiyor. çalışmaya katılan kadınların verdiği yanıtlar bu inancın kendilerine güveni eksik erkekler tarafından ortaya atıldığını çok açık gösteriyor. “Yalnızca cinsellik üzerine kurulu bir kaç ilişkim oldu” diyor örneğin 27 yaşında bir kadın. “Duygular hiç rol oynamıyordu – belki yalnızca biraz korku, ya bu herif daha çok isterse!”

    Kadınlar artık erkekleri hazdan sarhoş olabilmek için, bir macera yaşayabilmek ya da cinsel performanslarını arttırmak için de yatağa atıyorlar. ya da tıpkı erkekler gibi sayı merakından. 26 yaşında bir kadın “üniversite yıllarında fetihlerimin sayısından gurur duyuyordum” diyor örneğin.

    Bırakın aşkı, haz olmadan bile sevişmesi mümkün kadınların. 48 yaşında yıllardır evli bir kadın bakın ne anlatıyor: “Belli bir süredir evliyseniz, itiraf etmek gerekir ki cinsellik hiç de o kadar haz verici değildir artık. Neden mi sevişiyorum o halde? Bunu kocama borçlu olduğumu düşündüğüm için. öylece yatıyorum yatakta, o gün yapmam gerekenlerin listesini çıkarıyorum. Arada kıpırdıyorum ki uyuyakaldığım düşünülmesin ve bitince de, harikaydı hayatım, diyorum.”

    Cinsellik uzun süre, aslında gerçekte olduğu şeyin çok dışında, evliliğin gereklerinden biri olarak algılandı. Gerçekte ne mi? Karşılıklı alıp vermenin, yani alışverişin bir parçası. Gerçekten de cinsellik, erkeğini mutlu etmenin bir aracı olmaktan çok, birçok kadın için kendini vermeden, belli bir amaca ulaşmak için kullanılan bir şey de. “Kocamla, yapmak istemediği birşeyi yapsın diye seviştiğim çok olmuştur.” diyor 31 yaşında bir kadın. Bu, hafta sonu anne-baba ziyareti ya da bir sonraki tatilin planlanması olabileceği gibi, çimlerin biçilmesi ya da çöpün dışarı bırakılması gibi çok basit birşey de olabilmekte.

    Altın değerinde bir kapital

    Yapılan çalışmada kadınların verdiği yanıtlardan, bu “alışveriş stratejisi”nin yalnızca evlilik ilişkisiyle sınırlı olmadığı, kadınların cinselliği kendi kariyer planlamalarında da başarıyla kullandıkları ortaya çıkmaktadır. Dişi cinselliğinin belli toplumlara ve belli zaman dilimlerine özgü birşey olmadığını sosyal antropologlar yaptıkları araştırmalarla göstermişlerdir. Yani dünyanın her yerinde ve binlerce yıldır durum aynı. Kadın cinselliği altın değerinde bir kapital.

    Erkekler ise bu pahalı kapitale ulaşabilmek için ne gerekliyse yapmaya hazırlar. Ama yalnızca erkekler değil böyle bir yarış içinde olanlar. Kadınlar da erkekleri için savaşıyorlar. Üstelik bu savaş oldukça vahşi ve acımasız. Buradaki mücadelenin çok daha sert olduğunu anlamak için şunu göz önünde bulundurmak yeter. Erkek için mesele cinsel eylemle sınırlı kaldığı halde, bütün güvenli doğum kontrol yöntemlerine rağmen 9 ay süren bir hamileliğin yükünü gözardı etmemek gerek.

    Üstelik seçim sırasında kadın yalnızca iyi genlere sahip güçlü bir erkeği değil, aynı zamanda iyi bir baba ve sadık bir eş olabilecek erkeği de ayırdedebilmek zorunda.

    Farklı dönemlerde farklı seçimler

    Kadınlara bir çalışmada farklı özellikte erkek fotoğrafları gösterilmiş. Aynı kadınlar hamile kalma olasılıklarının fazla olduğu dönemlerle, böyle bir olasılığın olmadığı dönemlerde farklı erkekleri beğenmişler. Yumurtanın döllenme döneminde güçlü, kaslı, çekici erkekleri seçerlerken, diğer dönemlerde daha sakin, iyi ve sadık bir eş, iyi bir baba olabileceklerini düşündükleri, o kadar da erkeksi olmayan erkekleri yeğlemişler.

    Evlilik için hangi erkek?

    Kadınlara eşinizden beklentileriniz nelerdir diye sorulduğunda ve bu beklentiler alt alta yazıldığında şu liste çıkıyor ortaya: “Zeki, esprili, kendine güvenen, duyarlı, iyi görünen, duygusal dalgalanmaları olmayan, çekici bir erkek. Bunun dışında iyi para kazanmalı ve çok zamanı olmalı.” Böyle birini tanıyan var mı ?

     

    womenist

  • Evlilik İlişkisinde Tecavüze Uğrayan Kadınlar Var

    Evlilik İlişkisinde Tecavüze Uğrayan Kadınlar Var

    CİSED ONURSAL BAŞKANI DR. CEM KEÇE: “EVLİLİK İÇİ TECAVÜZÜN ÜÇ ŞEKLİ VAR!”

    Kadınlar hukuksal alandan ekonomik alana, ev hayatından gündelik hayata kadar pek çok sıkıntı yaşıyor. Ülkemizde kâğıt üzerinde yapılan değişikliklere rağmen, pratikte kadınlarımız gündelik hayatlarında ayrımcılığa uğramaya devam ediyorlar, şiddete maruz kalıyorlar, erken yaşta evlendiriliyorlar ve evliliklerinde tecavüze uğruyorlar. Bu nedenle kadını yok sayan, ona şiddet uygulayan veya onu bir meta olarak algılayan tüm zihniyet ve yapılara karşı yılmadan mücadelenin sürdürülmesi gerekiyor. Evlilik içi tecavüz, ayrımcılık ve kadına yönelik şiddetti meşru gören tutum ve davranışların asla kabul edilemeyeceğini vurgulayan Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği (CİSED) cinsel terapistleri, merak edilen konulara açıklık getirdi… İşte çarpıcı başlıklar:

    EVLİLİK İÇİ TECAVÜZÜN ÜÇ ŞEKLİ…

    Evliliklerinde tecavüze uğrayan kadınların sayısının her geçen gün arttığına dikkat çeken CİSED Onursal Başkanı Dr. Cem Keçe; “Kişiler arasında, tecavüz kelimesinin anlamı her ne kadar zorla cinse ilişki kurmaya çalışma, cinsel ilişkiye zorlanma ve saldırı olarak bilinse de, tecavüz etmek ya da tecavüze uğramak eylemlerinin tanımı doğru olmamakla birlikte eksiktir de. Pek çok ülke de olduğu gibi Türkiye’de de, aynı yatakta uyumalarına rağmen eşi ya da erkek arkadaşı tarafından tecavüze uğrayan çok fazla kadın var. Karşılıklı uzlaşmayı içermeyen, vücuda zarar verme tehdidi ve güç kullanılarak yapılan oral, anal ya da vajinal ilişki olarak tanımlayabileceğimiz evlilik içi tecavüzler genellikle 3 şekilde gerçekleşir.

    1-Tamamen yıkıcı tecavüz : Koca, örneğin tecavüz etmeden birkaç dakika önce eşini dövmüştür ve bunun hemen arkasından onunla cinsel ilişkiye girer. Daha doğrusu tecavüz eder, tecavüz esnasında da fiziksel şiddet uygulamaya devam eder. Burada erkeğin temel amacı cinsel ilişki ve doyum değil karısını her açıdan yıkmak, sarsmak ve öfkesini kusmaktır. Cinselliği bir cezalandırma aracı olarak kullanır. Kadının uğradığı fiziksel ve duygusal şiddetin devamı olan bir saldırı amaçlı tecavüzdür.

    2-Güç amaçlı tecavüz: Bu durumda fiziksel bir şiddet yoktur. Amaç, erkeğin eşi üzerindeki güçlülüğünü ona cinsel olarak gösterme çabasıdır. Bu tecavüz türü, karısının cinsel ilişkiyi istememesi ya da reddetmesi durumunda, erkeğin zorla cinsel ilişkiye girmek istemesidir.

    3-Patolojik tecavüz: Cinsel ilişki şiddet içerikli ve olağandışıdır. Bu erkekler çoğunlukla hayat kadınları ile olan ilişkilerinde bunu daha rahat ve sınırsızca yapma eğilimindedir. Örneğin; izleyebilmek için karısının başka bir erkekle ilişkiye girmesini istemesi, eşini grup seks yapmaya zorlaması, cinsel ilişkiyi çocuklarının önünde gerçekleştirmesi, sado-mazoşist içerikli cinsel ilişkiler yaşamak istemesi patolojik tecavüz grubunun içinde yer almaktadır.” dedi.

    MUTLAKA BİR UZMANA BAŞVURULMASI GEREKİYOR!

    Evliliğinde tecavüze uğrayan kadınların yaşadıklarının bir terapist tarafından ele alınmasının ve çözümlenmesinin önemine değinen CİSED Genel Başkanı Doç. Dr. Cebrail Kısa; “Tecavüze uğrayan kadının mutlaka bir uzmana başvurması gerekiyor. Çünkü birlikteliğinde karşılaştığı tecavüz kadının yaşantısını çok olumsuz etkiliyor. Evlilik ya da birliktelik sürecinde maruz kalınan tecavüzler de, tıpkı diğer tecavüzlerde olduğu gibi kurbanda;

    – Cinsel isteksizlik,

    – Kendisine ve partnerine olan saygısını kaybetme,

    – Cinsel işlev bozuklukları,

    – Yoğun korku, kaygı ve endişe,

    – Beslenme ve uyku bozuklukları,

    – Depresyon,

    – İntihar eğilimi,

    – Cinsel yönden eksik olduğu düşüncesi gibi olumsuz duygu ve sonuçlara yol açabilir.” dedi.

    SORUMLULUK ÖNCE KADINA AİT!

    Evlilikteki ya da birliktelikteki tecavüzün önlemesi için toplumun her kesimine, sivil toplum kuruluşlarına, devlet kurumlarına ve medyaya görevler düştüğüne değinen CİSED Genel Başkan Yardımcısı Uz. Dr. Yasemin Yıldız; “Birliktelikteki ya da evlilikteki cinsel şiddet, tecavüz ve saldırganlığı durdurma öncülüğü ve sorumluluğu kadına aittir. Öncelikle kadının:

    – Zihnindeki tecavüz tanımını değiştirmesi,

    – Cinselliği bir görev olarak görmemesi,

    – Cinselliğin zorlamayla olamayacağını anlaması ve anlatması,

    – Sevgi, arzu, haz, şefkat ve bütünlüğün cinselliğin birer parçası olduğunu bilmesi ve öğretmesi,

    – Korku, kaygı ve suçluluk duygularının ortaya çıkmasına neden olan cinselliğin sağlıksız bir cinsellik olduğunu özümsemesi ve özümsetmesi gerekmektedir .” dedi.

     

    Cinsel Saldırı

    TCK MADDE 102 – (1) Cinsel davranışlarla bir kimsenin vücut dokunulmazlığını ihlal eden kişi, mağdurun şikayeti üzerine, iki yıldan yedi yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

    (2) Fiilin vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle işlenmesi durumunda, yedi yıldan oniki yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Bu fiilin eşe karşı işlenmesi halinde, soruşturma ve kovuşturmanın yapılması mağdurun şikayetine bağlıdır

    (5)Suçun sonucunda mağdurun beden veya ruh sağlığının bozulması halinde, on yıldan az olmamak üzere hapis cezasına hükmolunur

    Maddede açıklandığı üzere eşiniz aleyhine savcılığa suç duyurusunda bulunabilirsiniz. Şiddet gördüğünüz anda vakit kaybetmeden sağlık raporu alınız. Ayrıca savcılığa bulunduğunuz suç duyurusunda da adli tıbba sevkinizi talep edebilirsiniz.

    Ayrıca, 4320 sayılı Ailenin Korunmasına Dair Kanun gereği Aile Mahkemesine dilekçe vererek korunma talep edebilirsiniz.Savcılık korunma kararı verilmesi için Aile Mahkemesine başvuracaktır.

    4320 sayılı yasada belirtildiği üzere;

    Türk Medenî Kanununda öngörülen tedbirlerden ayrı olarak, eşlerden birinin veya çocukların veya aynı çatı altında yaşayan diğer aile bireylerinden birinin veya mahkemece ayrılık kararı verilen veya yasal olarak ayrı yaşama hakkı olan veya evli olmalarına rağmen fiilen ayrı yaşayan aile bireylerinden birinin aile içi şiddete maruz kaldığını kendilerinin veya Cumhuriyet Başsavcılığının bildirmesi üzerine Aile Mahkemesi Hâkimi meselenin mahiyetini göz önünde bulundurarak re’sen aşağıda sayılan tedbirlerden bir ya da birkaçına birlikte veya uygun göreceği benzeri başka tedbirlere de hükmedebilir:

    Kusurlu eşin veya diğer aile bireyinin;

    a) Aile bireylerine karşı şiddete veya korkuya yönelik söz ve davranışlarda bulunmaması,
    b) Müşterek evden uzaklaştırılarak bu evin diğer aile bireylerine tahsisi ile bu bireylerin birlikte ya da ayrı oturmakta olduğu eve veya işyerlerine yaklaşmaması,
    c) Aile bireylerinin eşyalarına zarar vermemesi,
    ç) Aile bireylerini iletişim araçları ile rahatsız etmemesi,
    d) Varsa silah veya benzeri araçlarını genel kolluk kuvvetlerine teslim etmesi,
    e) Alkollü veya uyuşturucu herhangi bir madde kullanılmış olarak şiddet mağdurunun yaşamakta olduğu konuta veya işyerine gelmemesi veya bu yerlerde bu maddeleri kullanmaması,
    f) Bir sağlık kuruluşuna muayene veya tedavi için başvurması.
    bunlar korunma kararında istenebilecek hususlardır.Yalnız verilen karar süresi 6 aydır. Gerektiğinde tekrar başvuru yapılarak yeniden korunma kararı alınabilir.

    Evlilik birliğinin temelden sarsılması nedeniyle boşanma davası açabilirsiniz. Aldığınız doktor raporlarını , savcılık şikayetlerini, tanıkları ve varsa başka delilleri sunarak eşinizin kusurlu eylemleriyle evlilik birliğinin sona erdiğini ispatlamanız gerekecektir. Yargılama devam ederken tedbir nafakası(bitiminde yoksulluk nafakası) isteyebilir ayrıca maddi manevi tazminatta talep edebilirsiniz.

    Her aşamada hak kaybına uğramamanız için bir avukattan hukuki destek almanızı tavsiye ediyoruz. Eğer maddi durumunuz yetersizse bulunduğuz il Adli Yardım bürosundan tarafınıza avukat atanmasını talep edebilirsiniz.

     

  • Aseksüel Sorunların Nedenleri

    Aseksüel Sorunların Nedenleri

    Pek çok evlilikte cinselliğin büyüsü 2-3 yıl içinde azalmaya başlıyor. Bu azalma 5-10 yıl içinde pek çok evlilikte aseksüelliğe kadar gidiyor.Cinsel ilişkinin yılda 4-5 kereye düşmesi bazen de tamamen bitmesiyle kendini gösteren aseksüel evlilikler, her zaman boşanmayla sonuçlanmasa da beraberliği yaralayabiliyor. Cinsel Eğitim Tedavi Araştırma Derneği Üyesi ve Acıbadem Üniversitesi Psikiyatri Anabilim Dalı’ndan Doç. Dr. Cem İncesu, sorularımızı yanıtladı…

    Evlilikte Aseksüelliğin Nedenleri Neler?

    Öyle çiftler var ki aralarında kavga yok, sorun yok, “Dünyaya ortak bakıyoruz, gezmekten keyif alıyoruz” diyorlar ama ikisinde de büyük bir boşluk var. Cinsellik yok ya da formalite icabı gidiyor. Türkiye‘de böyle çok çift var.

    Aseksüellik İçin Bir Kriter Var mı?

    Yılda 4-5 kerenin altında kalan cinsel ilişkiyi biz aseksüellik olarak kabul ediyoruz. Tabii hiç yaşanmayan cinselliğin oranı da az değil.

    Peki Evlilik İçinde Aseksüel Olan Çiftlerden Biri Seksi Dışarıda Yaşıyor mu?

    Bir kısmında olabiliyor. Genel olarak cinsel isteksizlik görülüyor bu çiftlerde. Bazen de adama soruyoruz, cinsel isteği olduğunu söylüyor. Nasıl var? Mastürbasyon yapıyor. İnternette porno izliyor ama eşiyle birlikte olmak istemiyor. Kadın için de aynı şey geçerli.

    Evlilikte Aseksüelliğin Görülme Sıklığı Biliniyor mu?

    İlişkilerde yüzde 15-20 gibi oranlar veriliyor evlilik ve uzun süreli ilişkilerdeki aseksüelliğin sıklığıyla ilgili. Burada da yılda birkaç kere ya da hiç olmayan cinsel ilişki kastediliyor. Türkiye’de bu oran daha yüksek olabilir.

    Neden?

    Türkiye’de aseksüel evlilik oranı kesinlikle az değil. Çünkü muhafazakar yapı, cinselliği ciddi şekilde etkiliyor. Büyük aile kavramı içinde sürekli bir arada, yakın olmanın da etkisi var. Sürekli başkalarının olduğu bir ortam içinde özgürce, duygusal olarak kendilerini ifade edemiyor çiftler.

    Bu, duygusal ve cinsel yaşamı sinsi sinsi örseliyor. Ayrıca Türkiye’de cinsel işlev bozukluklarının sayısı az değil. Cahillik, utanma, yardım isteyememe gibi etkenlerle cinsel isteksizlik kadınlarda çok yaygın.

    Boşanmalarda Ne Kadar Rolü Var?

    Aseksüel evlilikler illa ki boşanmaya gidecektir diye bir kaide yok. Türkiye’de yüz binlerce çift, aseksüel olarak yaşıyor ama boşanmayı akıllarına getirmiyor.

    Yani İlişkileri İyi Ama Cinsellik Yok, Nasıl Oluyor?

    Toplumda ‘cinsellik kötüyse mutlaka ilişki de kötüdür’ inanışı var. Hayır, bu yanlış. İlişki çok iyi olabilir. Çiftleri bir yıl izliyoruz, hiçbir sorun yok ilişkilerinde, her şey ideal ama cinsellik yok. Bazılarında da başlangıçta çok iyi giden cinsellik çiftler arasındaki çatışmalar, rollerin oturmaması gibi nedenlerle bozulmuş.

    Aslında hala cinsel istekleri olduğunu söylüyorlar. Duygusal ve düşünsel olarak çatışma yaşamasalar iyi bir cinsel hayatları olacağını belirtiyorlar. Ama öyle olamıyor çünkü o çatışma sürekli var.

    Aseksüel Çiftlerin Terapi Şansı Var mı?

    Aseksüel evliliklerdeki tedavi başarı oranıyla ilgili elimizde çok fazla rakam yok. Ama bu, terapi açısından baktığımızda uğraştığımız bir konudur. 4-6 ay süren bir terapiyle geri dönüşüm yaşanabilr. Bu süre bazen bir yıl sürebilir.

    Hangi Çiftler Daha Şanslı?

    Etkenlere bakıyoruz. Etkenleri ortadan kaldırarak sorun çözülüyor mu? Diyelim ki aseksüel evlilik bir cinsel işlev bozukluğuyla oluşmuş. Tedavi ederseniz sorun ortadan kalkıyor. Çatışma nedeniyle oluşmuşsa ilişki düzeldikçe aseksüel evlilik de ortadan kalkar.

    İnternet Haz Aracı Oldu!

    ”Günde beş saat kendini internetten ayıramayanlar var, internet haz ve doyum aracı oldu” diyen Doç. Dr. Cem İncesu, “Bu kişilere bağımlılık tedavisi yapıyorum. Çiftlerden biri internetin karşısına geçiyor ve eşi bundan şikayetçi. “Konuşmaya, birlikte uyumaya, seks yapmaya tercih ediyor interneti” diyor.

    Cinselliğin öğrenilen ve düşünülmesi gereken bir şey olduğunu vurgulayan Doç. Dr. İncesu, şunları söylüyor: “Özellikle Türkiye’de kadınların cinselliği keşfetmesi önlendi. Cinselliği keşfeden, yaşayan, haz alan kişinin cinselliği neden biter? Modern hayatın çalışma temposunun getirdiği bir şey, kendimize ve partnerimize ayıracak zaman ve enerjimiz yok.

    ABD’de yapılan bir araştırmaya göre, çiftler aslında günde birbirlerine sadece beş dakika ayırabiliyorlar. Seksi düşünmek için zaman bile kalmıyor.

  • Seks hayatınızı hareketlendirin

    Seks hayatınızı hareketlendirin

    İlişkinizde heyecan mı istiyorsunuz? Cinsel hayatınızı hareketlendirmek mi istiyorsunuz? İşte size birkaç öneri:

    1.İhtiyaçlarınızın farkına varın!

    Biz kadınlar daha azıyla yetinmeye çok meraklıyızdır. Hep memnun etmek isteriz ve hatta reddetmekten korkarız. Konu sekse gelince de aynısını yapar, ihtiyaç duyduklarımızdan vazgeçiveririz. Tamam, her ilişkide uzlaşma yoluna gitmek gerekir elbette ama ihtiyaçlarımızı göz ardı etmek aslında her şeyi mahveder. Sonuç ya mutsuz bir ilişki olur ya da partnerimize karşı içimizde hınç besleriz. Kısacası; cinsellik anlamında neleri istediğimizi, nelere ihtiyaç duyduğumuzu bilmemiz gerekir.

    2.İhtiyaçlarınızı ve duygularınızı partnerinizle paylaşın!

    Partnerinize yatakta ne istediğini soramıyorsanız ya da siz beklentilerinizi söyleyemiyorsanız aynı yatağı da paylaşmayın o zaman. Kendiniz rahat hissetmediğiniz ortamda keyifli bir seks de yaşayamazsınız. Ne istediğinizi, ne istemediğinizi açıkça söyleyin. Partnerinizin sizin aklınızdan geçenleri tahmin etmesini bekleyemezsiniz. İyi bir seks hayatı için iyi iletişim kurmak şarttır.

    3.Vücudunuzla barışık olun!

    Vücudunuza dokunmaktan çekinmeyin. Neyin size iyi geldiğini, neyin kötü geldiğini sizden iyi kimse bilemez. Ayrıca sürekli kilolarınızı ve fiziğinizi dillendirip kendinizi üzüp durmayın. Kendinizle ilgili sürekli olumsuz konuşmaktan da vazgeçin. Kilolarınızı, selülitlerinizi, kırışıklıklarınızı bırakın bir kenara, yoksa hayatınızı mahvedersiniz. Hayatın tadını çıkarmaya bakın, yoksa seksin de keyfine varamazsınız.

    4.Seksi asla bir ödül olarak kullanmayın!

    Sakın ola bir erkeği seks yapmamakla cezalandırmayın ya da bunu bir ödül olarak sunmayın. Erkekler seksle kontrol edilmekten hiç hoşlanmazlar. Onları küçük çocuk gibi görmekten vazgeçin. Ona kızdığınızda, sinirlendiğinizde olgunca konuşmayı tercih edin. Aksi takdirde, seks bir keyiften çok “çıkar ilişkisine” dönüşür ve bu da mutluluğunuza ket vurur.

    5.Odanızda evcil hayvan barındırmayın!

    Evcil hayvanları çok seviyor olabilirsiniz ama onların yeri kesinlikle yatak odanız değil. Minik dostlarımız kıskançlık da yapabilirler ya da sürekli oyun oynamak isterler. Köpekler havlayabilir, kediler yatağınıza çıkabilir ve çevrenizde gezinebilir. Minik dostlarınızı yatak odanızın dışında bırakın ve seks hayatınızı partnerinizle baş başa yaşayın.

    6.Mizahı hayatınızın bir parçası yapın!

    Seks elbette iki kişi arasındaki mahrem bir iletişimdir ama aynı zamanda keyif aracıdır. Sekste bazen her şey istediğiniz gibi gitmeyebilir, bazı engeller çıkabilir karşınıza. İşte böyle zamanlarda seksle ilgili de espri yapabilmek, bu konuyla ilgili dertleri mizahi yolla ele almak sizin işinizi kolaylaştıracaktır. Kendinizle dalga geçmekten korkmayın. Seksin de bazı komik anları vardır, bunu da unutmayın. Partnerine deli gibi aşık olman, sekste tamamen ciddi olmanı gerektirmez.

    7. Partnerinizle ilgilenin!

    Çiftlerin birbirini mutlu ve memnun etmeye çalıştığı seksler en iyileridir. Seksteki hazzın en önemli noktası ortak paylaşımdan geçer. Fiziksel olarak yanında olan birinin aklının başka bir yerde olduğunu hissetmek her şeyi mahvedebilir. Sizi şahane bir partner yapacak özellikler seksteki pozisyonlarınız değildir. Sekse ne kadar kendinizi verdiğiniz ve partnerinizi ne kadar düşündüğünüzdür önemli olan.