Kategori: Cinsellik

  • Kadınların Cinsel İsteği Dalgalara Benzer

    Kadınların Cinsel İsteği Dalgalara Benzer

    Kadınlarda cinsel istek önce beyinde başlar. Bazı sinir yolları aracılığıyla omurilikten geçerek cinsel organlara ulaşır. Bunun sonucu tahrik olan kadınların vücudunda birtakım değişiklikler meydana gelir. Fark edilen ilk değişim, vajinalarındaki ıslanma ve klitorislerindeki kabarmadır. Bunu, cinsel etkinlik devam ettiğinde vajinanın uzaması ve genişlemesi, cinsel bölgelerindeki sinirlerin uyarılması, vajinal dokularının kalınlaşması, klitorislerinin kanla dolması ve büyümesi izler. Daha sonra meme uçları sertleşir, memeleri büyür, iç dudaklar ve klitorisleri biraz daha şişer ve renk değiştirir, dış dudaklar yanlara çekilerek birleşmeyi kolaylaştırır. Boşalmaya yakın kasılma ve terlemeleri başlar, gözleri parlaklaşır, göğüsleri daha duyarlı olur, cinsel organlarının dış ve iç bölgelerindeki kan yoğunluğu artar, ciltleri kızarır, kalp atışları hızlanır, kan basınçları yükselir ve solunumları sıklığında artış gözlenir. Boşalıncaya kadar kasları gerilir, tenlerinde giderek artan bir duyarlılık olur. Buna rağmen, kadınlar boşalmak için son bir sıçrayışa ihtiyaç duyar ve bunun için istemli olarak kaslarını kasmaları gerekir. Boşalma anında da, başta vajinalarında ve rahimlerinde olmak üzere bedenlerinde sanki bir “SİLKİNME NÖBETİ” gibi bir dizi ritmik kasılmalar olur. Kadınlarda boşalmaya “GELME” adı verilir. Bu “gelme” eylemi erkeklerdeki boşalmayla benzerlik gösterse de, erkeklerdeki gibi gözle görülür bir meni çıkışı yoktur. Zevkli bir boşalma yaşanırken, kadınlar istemsiz sesler çıkararak yüzlerindeki ifadeleri değişebilir. Son safhada tüm bedensel fonksiyonları yavaşça tekrar normale döner ve sakinleşirler. Sonuç olarak, fiziksel ve ruhsal bir doyum yaşandıkları için her türlü gerginlik ve stresten arınırlar.

    Cinsel sorunların çoğu çiftlerin uyumsuzluğundan ve sağlıklı iletişim kuramamalarından kaynaklanır. Kadınlar cinselliğe karşı ilgisizlerse, sevişmekten kaçınabilir ya da ye­terince uyarılmadıkları için cinsel ilişki­nin acı verdiğinden yakınabilirler. Bu durumda erkeler, onları nasıl uyaracaklarını bilemez ve bu nedenle, kendilerini başarısız hisse­debilirler. Erkeklerin “elektrik ampulleri” gibi hemen yandıkları ve seks yapmaya hazır hale geldikleri, kadın­ların ise “ütü” gibi yavaş yavaş ısındıkları ve geç uyarıldıkları söylenir. Bu genelleme çoğu zaman doğrudur. Bir başka genelleme ise kadınların cinsel istekleri için yapılır: “Kadınların cinsel istekleri dalgalara benzer…”

    Kadınlar sevildiklerini ve değerli olduklarını bir erkeğin gözlerinde, sözlerinde ve davranışlarında gördüklerinde veya hissettiklerinde, hem kendilerine verdikleri değer hem de, cinsel istekleri tıpkı dalgalar gibi önce yükselir daha sonra yavaşça alçalır ve azalır… Diğer bir değişle, kendilerini gerçekten iyi hissettiklerinde cinsel açıdan zirveye çıkarlar ama birdenbire ruh halleri değişince dalgalar gibi dibe vurabilir, yani cinsel istekleri azalabilir. Ancak bu düşüş geçicidir. Dibe vurduktan sonra aniden ruh halleri yine değişebilir ve kendilerini yine iyi hissedebilirler. Bu durum da, otomatik olarak dalgalarının yükselmesine işarettir. “Bazen dibe vurmak gerekir yükselmek için…”

    Kadınların dalgaları yükselirken verecekleri bolca sevgileri, erotizmleri ve cinsel istekleri vardır. Ancak düşerken kendiiçlerindeki derin boşluğu hissederler ve bu nedenle, koşulsuz bir sevgiyle doldurulmasını ister, oldukları gibi kabul edilmeyi beklerler. Bu dibe vurma aynı zamanda kadınlar için “DUYGUSAL ARINMA” zamanıdır. Eğer kadınlar olumsuz duygularını bastırmış ya da geçmiş çocukluk yaşantılarında duygusal ve fiziksel travmalara maruz kalmışlarsa, iniş dönemlerinde geçmiş travmalarını tekrar etmeye, olumsuz duygularıyla beraber tatmin olmamış gereksinmelerini yeniden hissetmeye ve hissettirmeye başlar. Geçmiş hep tekrar eder… Mekânlar değişir, zaman değişir, oyuncular değişir ama roller hep aynı kalır! Bu süreçte sorunlarından bahsetme ve seslerinin duyulup anlaşılması gibi ihtiyaçlarının yanı sıra sevilmek, ilgilenilmek, anlaşılmak, konuşmak ve saygı görmek gibi doğalarına özgü gereksinimlerinin de karşılanmasını beklerler. Çünkü kadınlar, kendilerini dinleyen ve anlayan, sahiplenme duygusu olan, dokunarak ve bakarak sevgilerini ifade eden anlayışlı erkekler isterler. Kadınların kendilerinin yenilgiye uğradıklarını düşündükleri ve savaşamayacak kadar aciz kaldıkları tek şey kendilerini değersiz hissetmeleridir. İşte size kilit noktası; kadınlar çoğu kez değerli ve sevilmeye layık olduklarını hissetmek isterler!Bunu hissettirebilmek için erkekler kadınların gururunu okşamalı, her akşam en az yarım saat ellerini tutup, gözlerinin içine bakarak sadece onları dinlemeli ve anladıklarını göstermeli, şefkatli olmalı ve her daim arkalarında olduklarını hissettirmelidirler.

    Kadınların dalgalanıp durulmaları tıpkı “DİPSİZ VE KARANLIK BİR KUYUYA DÜŞME” deneyimi gibidir. Kadınlar kuyularına indiklerinde farkında olmadan kendi bilinçdışlarına, terk edilme ve reddedilme gibi duygular içeren geçmiş travmalarına, karanlık ve karmakarışık duygularının içine çekilmiş olurlar. Dolayısıyla, birdenbire bir sürü belirsiz duygular yaşamaya başlayabilirler. Yapayalnız veya terk edilmiş olduklarını ya da hiç desteklenmediklerini düşünerek umutsuzluğa ve çaresizliğe kapılabilirler. Kadınlar kuyuya düştüklerinde, içlerindeki hassas küçük kız, eski duygularıyla bağlantıya geçer, birdenbire, tıpkı çocukluklarındaki gibi algılarlar hayatı ve erkekleri… Örneğin sanki babası onlara zaman ayıramayacak kadar meşgul olduğunda hissettiklerini yeniden hissetmeye başlarlar. Eski, çözümlenmemiş öfke ve güçsüzlük duygularıyla bağlantıya geçerler. Eğer hissettikleri acıyı paylaşma ve inceleme şansları olursa daha derin duyguları da su yüzüne çıkabilir. Böylece dibe vurup sonra kendilerini çok daha iyi hissederler, yakınlığa ve içtenliğe güvenmeyi öğrenirler. Kadınlar üzüntülü, heyecanlı, kafası karışık, bitkin ya da umutsuz olduklarında yalnız olmadıklarını hissetmek ister, koşulsuz sevgi ve saygı arar, duygularını paylaşmayı, anlayış ve değer görmeyi arzular ama en çok kendilerini dinleyecek birine ihtiyaç duyarlar. Bu nedenle, dibe eriştikten hemen sonra, sevildiklerini, değerli olduklarını ve desteklendiklerini hissederlerse, otomatik olarak ruh halleri zamanla iyileşir. Hatta düşme eylemi kadar hızlı bir şekilde kendiliğinden yükselir, yeniden ilişkilerinde sevgiyle ışımaya ve cinsel istek duymaya başlayabilirler.

    Kadınların yakın ilişkilerinde sevgi verme ve alma yetenekleri genelde kendilerini nasıl gördüklerinin bir yansımasıdır. Kendilerini iyi bulmadıkları veya beğenmedikleri zamanlar, partnerlerine karşı cinsel istek duyamaz, hoşgörülü ve olumlu olamazlar. Dalgaları dibe vurduğunda yorgun, bezgin ya da duygusal açıdan çok tepkili olur, kendilerini daha zayıf ve daha fazla sevgiye ihtiyaç duyar bir halde bulurlar. Erkeklerin bu dönemlerde kadınların duygusal gereksinmelerini anlamaları ve seks yapmak için onları zorlamamaları çok önemlidir. Çünkü cinsel isteksizliğin çözümünde kadınların kendi bedenlerini tanımaları ve cinsel fanteziler kurmaları kadar partnerleriyle sağlıklı bir iletişim içinde olmaları ve ilişkilerini flört havasına sokmaları da büyük önem taşır. Kendini sevmeyen bir kadının cinsellikten zevk alması veya cinsel olarak istekli olması mümkün değildir.

    Cinsel isteksizliği olan kadınların öncelikle kendi vücutlarını ve cinsel organlarını tanımalarına yönelik aşk oyunlarıyla cinselliklerini yeniden keşfetmeleri gerekiyor. Çift olarak, erotik masaj ile duygulanımlarını arttırdıktan sonra, nelerden hoşlandıklarını veya hoşlanmadıklarını paylaşarak cinsel yaşamlarında iyileşme sağlayabilirler. Kadınların haftada en az üç kez cinselliği düşünmeleri, erotik kitaplar okuyarak, erotik filmler izleyerek ve erotik fanteziler kurarak cinselliğe olan ilgilerini arttırmaları, partneriyle yaşadıkları kışkırtıcı ve güzel deneyimleri hatırlamaları içlerinde cinselliği yeniden yaşama arzusunu uyandırabiliyor.

    Sonuç olarak, kadınlar cinselliklerini, aşkı ve hayatı ertelememeli, şu an ve şimdiyi hakkıyla yaşamalı, zamanın, hayatın, cinselliğin ve aşkın içinden bir şeyler kurtarmalı, huzuru kendi içlerinde, yüreklerinde bulmalıdır. Bir yerlerde tıkanıp kaldıklarında ve cinsel isteksizlik yaşadıklarında, yüzlerini doğaya dönmeli, severek üretmeli, yüreklerini ferahlatacak yeni yollar seçmeli, yeni cinsel tekniklerle tanışmalı ve yeni keşifler yapmalılardır. Hep hayalini kurup “Zamanı gelince yaparım!” diye erteledikleri ne varsa gerçekleştirmeyi denemelilerdir. Çünkü yeni şeyler yapmak ve severek üretmek ruha şifa verir…

  • Seks Evliliğin Harcıdır

    Seks Evliliğin Harcıdır

    Mutlu bir evlilik seks ile mi olur? Evlilik sorunlarıyla ilgilen evlilik terapistleri olarak mutlu bir evliliğin anahtarının seks ve koşulsuz sevgiden geçtiğinde hemfikiriz…

    Çünkü aktif bir cinsel yaşam mutlu evliliklerin sabır, sadakat, koşulsuz sevmek, samimiyet, vefa, şefkat, tutku ve karşılıklı saygı gibi temel taşlarını birbirine sabitleyen harçtır. Nasıl ki, sağlıklı bir yapı elde edebilmek için temelin sağlam olması kadar tuğlalar arasına yeterli miktarda harç koyulması da önemliyse; ikili ilişkilerin ve evliliklerin sağlıklı bir şekilde yol alabilmesi için de, cinsel ilişkinin karşılıklı doyuma ulaşılarak devam etmesi en önemli şartlardan biridir. Diğer bir değişle, karşılıklı anlaşma, sevgi, saygı ve aşk, çifti bir araya getiren oldukça önemli faktörlerken, birlikteliğin sürmesinde birincil olarak rol oynayan fiziksel birleşmedir, sekstir. Yani seks evliliğin harcıdır. Sanılanın aksine, çiftlerin nedense son sıralara attıkları cinsel hayat aslında mutlu bir evliliğin ve ikili ilişkilerin önemli bir anahtarıdır. Çünkü cinsel içgüdü insanın mutlu olması için sarf ettiği enerjinin temel nedenidir ve cinsel istek duymak insan doğasının normal bir parçasıdır.

    Peki, evliliklerde ve ikili ilişkilerde çifti “biz” yapan ve “aile” kavramını oluşturan anahtarı doğru zamanda ve doğru yerde uygulamanın püf noktaları nelerdir?

    DOYURUCU SEKS, SAĞLAM EVLİLİK DEMEK…
    Bir erkeğin ereksiyon yaşaması ya da bir kadının vajinasının ıslanması uyarılma, arzulama ve istek duyma yani mutlaka karşılıklı olarak doyum noktasına ulaşma için yeterli değildir. Ereksiyon sağlanması ve vajinanın ıslanması genellikle heyecanla birlikte gelişen tepkimelerdir. Bu nedenle, çiftler seks yapmak için seks yapmamalı, gerçekten ne istediklerini sorgulamalıdırlar. Çünkü seks iyi olursa evlilikte sağlam olacaktır. Cinsel hayatta yaşanılan sorunların evlilik hayatını etkilemesini hiç kimse istemez. Bu nedenle çiftlerin seks yapmadan önce uyarılıp uyarılmadıklarını, uyarılmak için nelere ağırlık vermeleri gerektiğini (ön sevişmenin uzun tutulması, erektil bölgelere daha fazla dokunulması, uyarılmayı artırıcı seks oyuncakları ve cinsel temalar kullanılması) paylaşmaları daha doğru olacaktır. Karşılıklı olarak isteklerin ve beklentilerin konuşulması daha iyi ve doyurucu bir seksin kapılarını açacağı gibi evlilik hayatında çıkabilecek sorunların da üstesinden gelinmesini sağlayacaktır. Ayrıca cinselliğin, cinsellik hakkında konuşmanın ve cinsel paylaşımların ikinci plana atılması gündelik yaşamı olumsuz etkileyebilir, evliliklerin ve ikili ilişkilerin sarsılmasına neden olabilir.

    SEKS, “BEN” KAVRAMINI “BİZ” YAPAR!
    “Biz” olabilmek için inanın sevmek, saymak, affetmek, unutmak, görmek ve destek olmaktan çok daha fazlası lazım. İnce hesaplarla uğraşmak ve misillemeler yapmak yerine olabildiğince “biz” olmak gerekiyor. Peki, biz olabilmenin püf noktası nedir? Elbette ki, paylaşmak… Paylaşmak ama bedeni, ruhu ve arzuları paylaşmak… “Biz” olabilmek için utanç duygularının ve korkuların bir tarafa bırakılması gerekiyor. Bu süreçte çiftlerin neden seks yaptıklarını kendilerine sormaları ve verecekleri yanıtları partneriyle paylaşmaları, ikili ilişkilerinde ve evlilik hayatlarında her şeyin düzene girdiğini fark etmelerini sağlayacaktır. Bilindiği gibi seks, paylaşımın en son raddesi ve “ben”i “biz” yapan en önemli duygu yoğunluğudur.

    SEKS, ÇİFTİN BAĞLILIĞINI GÜÇLENDİRİR!
    Aşk, evlilik ve yakın ilişkiler kadim bir kervan yolculuğudur. Bu anlamlı yolculukta tahmin edilemeyecek kadar güzel anların yanında hesaba katılamayan sorunlar da yaşanabilir. Önemli olan kervanı yolda düzmektir. Bu süreçte fazlalıklar atılabilir, eksikler tamamlanabilir. Diğer bir değişle, evlilikte ve ikili ilişkilerde seks, çiftin uyumunu destekleyici bir eylemdir. Sabır, sadakat, koşulsuz sevmek, samimiyet, vefa, şefkat, tutku ve karşılıklı saygının olmasının yanında, çiftin kendi ailelerine olan bağımlılıklarından uzaklaşması ve kendi aile bilinçlerini oluşturabilmeleri gerekir. Bu sağlıklı ve mutlu bir cinsel hayatın keşfedilmesi gereken önemli bir kilit noktasıdır. Bilindiği üzere, cinselliğin aşkı alevlendirdiği ve bağlılığı artırdığı artık kabul edilen gerçekler arasındadır. Bu nedenle, çiftler ellerindeki en güçlü ve şifa veren silahı yani seksi daha çok kullanmalı ve hayatlarında vazgeçilmez bir yere koymalıdır.

  • Cinsel Yaşamı Korumanın Yolları

    Cinsel Yaşamı Korumanın Yolları

    Cinsel Hayatınız Sallantıda mı?

    Çiftlerin farkına varamadığı küçük sebepler ilişkinin gidişatında olumsuz etkiler yaratıyor olabilir.

    İlişkinizi Korumanın Yolları

    Bilindiği üzere uykusuzluk pek çok sağlık problemini de beraberinde getiriyor. Sevişme üzerinde de oldukça kötü etkiye sahip olan uyku düzenimize dikkat etmek çok önemli. Düzenli ve sağlıklı bir cinsel hayat için günde en az 6 saat uyumak gerekiyor.

    Depresyon, pek çok kadının cinsel isteksizliğinde büyük rol oynuyor. Kadın erkek ilişkilerinde oldukça olumsuz etkiye sahip olan depresyonun uzmanlar tarafından tedavi edilmesi şart. Burada koşul sadece cinsel hayatınız değil, eğer tedavi olmazsanız günlük hayatınızda da pek çok sorun ortaya çıkacaktır.

    Stresli bir iş yaşamı genelde erkeklerde libido düzeyini oldukça düşürmektedir. İş hayatınız stresli olabilir ama eve iş getirmeniz hem sizin hem de sevgilinizin gerilmesine sebep olacaktır.

    Kilo almak hem fiziksel hem de ruhsal anlamda özgüveni azaltan bir durumdur. Kadın ya da erkek kilo aldıkça kendine güveni azalacak ve zamanla sevişmekten de soğuyacaktır. Özgüven eksikliği sevişmenin büyük düşmanlarından biri.

    Kullanılan ilaçlara da dikkat etmek gerekiyor. Siz istemesenizde cinsel isteğiniz kullandığınız ilaçlara bağlı olarak azalabilir. Yan etkileri yorgunluk ve halsizlik olan bir ilaç, sizi cinsel ilişkiden tamamen soğutabilir.

  • Vajinismus neden korkutuyor?

    Vajinismus neden korkutuyor?

    Vajinismus bir kadının vajinal duvarlarının sıkı ve vajinanın içinde bulunan kuvvetli kas spazmları nedeniyle yakın olması durumudur.
    Penetrasyon girişimleri hatta dokunma bile öncesinde hiçbir ağrı bulunmayan vajinanın kasılmasına, vajina kaslarının çekilmesine neden olmaktadır. Bu durumun oluşmasının büyük bir kısmı psikolojiktir.

    Vajinismuslu kadınların doğum yapma, jinekolojik muayene olma ve penis-vajina birlikteliğ (penetrasyon) gibi konularda fobik korku durumları mevcuttur. Cinsel Sağlık Enstitü Derneği (CİSED) cinsel terapistleri, vajinismuslu kadınlar üzerine yaptığı araştırmalar sonucunda,kapalı yerlerde kalma korkusu, yalnız kalamama korkusu, karanlıktan ve özellikle fareden korkma gibi hiç bilinmeyen ortak korkularının olduğunu keşfetti.

    VAJİNİSMUSLU KADINLARIN ORTAK KORKULARI

    Kapalı yerde kalma korkusu
    Vajinismuslu kadınların çoğu küçüklükte yaşadıkları olayların ve cinsel mitlerin arasında sıkışıp kalmış kişilerdir. Bu hiç bilinmeyen ortak korkuları da çocuklukta gelişmiştir. Kapalı ortamlarda kalamama durumuna klostrofobi diyoruz. Vajinismusun en bilindik belirtilerinden biri olan, vajinanın istemsiz kasılması sonucu kadının kendini kapatması durumu doğrultusunda gelişen bir fobidir. Kapalılık korkusunda, bulunulan mekân her ne kadar geniş olsa da, aynı vajina gibi, kapıların ve pencerelerin kapalı olması ya da içeride az sayıda insan olması, vajinismuslu kadının kendini kapana sıkışmış gibi hissetmesine yol açarak çarpıntı, nefes darlığı, titreme, bacaklarda karıncalanma ve kitlenme gibi sonuçlar doğurmaktadır.

    Yalnız kalamama korkusu
    Vajinismus kadınlarının cinsel birleşme gerçekleştiremedikleri için kendilerini yalnızlığa itmesi sonucu oluşan ve bilimsel adı otofobi olan yalnızlık korkusu, bu kadınların ortak fobisidir. Vajinismus kadını cinsel birleşme gerçekleştiremediği için kendini anormal olarak gördüğü için yalnız kalmaktan korkmakta çünkü kendinden korkmaktadır. Araştırmalarımız sonucunda edindiğimiz verilere göre uzun süre yalnızlığa gömülmüş bir vajinismus kadınının kendine zarar verdiğini olmuştur.

    Karanlık korkusu
    Vajinismus kadınının çocukken yaşadığı ve etkilerini günlerce taşıdığı belirli ya da belirsiz zihinsel ve duygusal travmalar sonucu oluşan niktofobi, diğer bir değişle karanlık korkusu, onun tüm zihinsel enerjisini karanlığa yoğunlaştırması sonucu ortaya çıkmaktadır. Bu korkunun, vajinismus kadınının ortak özelliği olmasının ana nedeni ise vajinanın konumundan kaynaklanmaktadır. Vajina, penis gibi dışarıdan görünen bir genital organ olmadığı için kadın vajinasını kolay kolay tanımlayamaz. Vajinismus kadını için karanlıkta kalan vajina nasıl korku uyandırıyorsa, karanlıkta kalmakta aynı korkuyu uyandırmaktadır. Bu nedenle karanlıkta kalmak vajinismuslu kadının çok şiddetli panik yaratabileceği bir durumdur.

    Hayvan korkusu
    Zoofobi olarak bilinen hayvan korkusunun çıkış nedeni yine çocukluk dönemine denk gelmektedir. Çocukluk çağında yaşanan travmalar, yetiştirilme tarzı ve ebeveynlerden en az birinin ürkütücü tavrı nedeniyle, çocuğun bastırmaya çalıştığı korkusunun bir hayvanla sembolleştirilmesi durumudur. Vajinismuslu kadınlar üzerinde yaptığımız araştırma sonucu, pek çok kadın gibi vajinismus kadınının da kedi, köpek, yılan, fare gibi hayvanlardan korktuğu; pek çok kadından farklı olarak ise fareden korkmalarının nedeninin vajinaya kaçacağı düşüncesi olduğunu saptadık. “Vajinama fare kaçar!” ve “Vajinaya girişe hayır!” diyen vajinismus kadının en büyük korkularından birinin fare korkusu olması, vajinismus belirtilerinde sıralanan penis ya da herhangi bir cisim girişinin kabul edilmemesi, tampon kullanımı ya da jinekolojik muayene gibi dışarıdan müdahale yapılacak olan eylemlerle aynı nedeni barındırmasıdır.

    Vajinismusun %100 tadavisi vardır!
    Görüldüğü üzere bu belirtiler ve sonuçlar aslında vajinismusun ta kendisidir. Vajinismus tedavisi için uygulanacak adımlar her ne kadar vajinismusun kadın üzerindeki süresine ve yoğunluğuna göre farklılık gösterse de vajinismusun tedavi edilebilir bir geçici rahatsızlık olduğunun bilmesinde fayda var. Vajnismus kadınları, tam bir iyileşme gösterecekleri için şanslılar. Ayrıca, vajinismus cinsel terapisinde genellikle hiçbir cerrahi müdahale ve diğer girişimsel müdahaleleri uygulamak gerekmez. Kadının tedavi süreci boyunca herhangi bir ilaç kullanması da istenmemektedir. Yapılması gereken tek şey kadının iyi bir rehber olacak cinsel terapisti bulması, her şeyi açıkça anlatması ve en önemlisi de iyileşme arzusunun olmasıdır. Kadın bunu yapmayı başardığı takdirde, terapistinin ona önereceği egzersizlerle, kendi kendini tedavi etmesi mümkün olacaktır.

  • Seks bağımlısı bir eşle nasıl baş edilir?

    Seks bağımlısı bir eşle nasıl baş edilir?

    Yakın arkadaşlarınız eşlerinin yatak odasındaki ilgisizliğinden yakınırken, siz tam tersi bir durum yaşıyor olabilirsiniz. Çoğunlukla erkeklerde görülen Hiperseksüel Bozukluk (HB), kişinin cinselliği bir takıntı haline getirmesi şeklinde açıklanıyor. Eşinizde seks bağımlılığı fark ettiyseniz mutlaka bir hekimle görüşün.

    HİPERSEKSÜEL BOZUKLUK YAYGIN MI?
    Psikoterapist Dr. Ayça Can, hiperseksüel bozukluğun sıklığı ve yaygınlığı ile ilgili verilerin oldukça sınırlı olduğunu söylüyor: “Bunda HB için uzlaşılmış tanı ölçütlerinin yeni oluşturulmuş olması önemli bir etken. ABD’de genel yetişkin toplumda yaygınlığı yüzde 3-6 arasında tahmin ediliyor. HB ile bilinmesi gereken şey ilişki kurulan kişilerin onay verebilecek erişkinler olmasıdır. Bazen genç erkekler skor yapmak amacıyla çok sayıda kadın ya da erkek partnerle birlikte olmayı bir üstünlük gibi görebiliyor. Bu gibi durumlarda davranışın normal veya bozukluk olarak değerlendirilmesi tartışmalıdır. Cinsel istismara uğramak, ergenliğin erken döneminde cinsel davranışa maruz kalmak, erken yaşta pornografi izlemek, erken yaşta cinsel deneyim yaşamak, normal cinsel ve duygusal yakınlaşmanın olmaması gibi etmenler kişiyi HB’ye yatkın hale getirebiliyor.”

    Cinsel davranışın sıklığına karşın bu kişilerde daha fazla cinsel yaşamları ile ilgili doyumsuzluk, ilişkisel sorunlar, cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlar ve cinsel sorun nedeniyle profesyonel yardım arama görülüyor.

    Hiperseksüel Bozukluk ya da diğer isimlendirmeleriyle Cinsel Bağımlılık, Sorunlu Hiperseksüalite, Nimfomani, Satiriazis, Kompulsif Cinsel Davranış, Aşırı Cinsel İstek Bozukluğu… HB, kişinin cinsel eylemleri üzerinde kontrolünü kaybettiği, olumsuz sonuçlarına rağmen sürdürülen, yineleyici ve şiddetli cinsel fanteziler, cinsel dürtüler ve cinsel davranışlardır. Mental bozuklukların tanımlanması ile ilgili yapılan araştırmalar sonucunda, “Hiperseksüel Bozukluk” Amerikan Psikiyatri Birliği (APA) tarafından Cinsel İşlev Bozuklukları arasına bir tanı olarak yeni girdi ve kriterleri belirlendi. MedAmerikan Polikliniği’nden Psikoterapist Dr. Ayça Can, Hiperseksüel Bozukluğu (HB) olan kişinin yoğun ve aşırı düzeyde cinsel isteği olduğunu ve kişinin takıntılı halde cinsellikle ilgili düşünceleri kafasından atamadığını söylüyor.

    HB olan kişiler çalışamaz hale gelebiliyor
    Dr. Ayça Can, HB olan kişinin cinsel fantezilerinin baskınlığını şu şekilde anlatıyor: “Cinsel fanteziler ve fantezilerine nasıl ulaşacağı ile ilgili düşünceler o kadar baskın bir hale geliyor ki, kişi artık çalışamaz veya sağlıklı ilişkiler kuramaz hale geliyor. Tıpkı diğer bağımlılıklarda olduğu gibi HB olan kişiler genellikle problemleri olduğunu reddediyor ve davranışlarını açıklayacak bahaneler buluyor. Hatta kendilerini temize çıkarabilmek için çevrelerindeki insanların bazen de gerçekten varolan problemlerini bahane edip, onları suçluyorlar.” Sanılanın aksine HB olan kişiler genellikle cinsel aktiviteden beklenilenden daha az haz duyuyor ve cinsel partnerleri ile duygusal bir bağ kurmuyor. Psikoterapist Dr. Ayça Can, başlangıçta sağlıklı ve eğlenceli olan bir cinsel hayatın, zamanla bir takıntıya dönüştüğünü söylüyor. Cinsel fanteziler ve davranışlar birçok insanın kabul edeceği sınırların ötesine geçiyor.

    Eşini aldatma, tek gecelik ilişkiler, uygunsuz yerlerde ve aşırı sıklıkta yapılan mastürbasyon, normalde arzu edilmeyecek yerlerde ve kişilerle cinsel ilişkiye girme, korunmadan cinsellik, paralı ilişkiler kurma, paralı ilişkiyi meslek olarak edinme, siberseks, telefonla seks, porno biriktirmek, teşhircilik, dikizcilik, cinsel taciz hatta tecavüz gibi istenmeyen ve adli sonuçları olabilecek eylemlerde bulunabiliyorlar. Dr. Can, cinsel fantezi ve eylemlerin ardından çoğunlukla suçluluk hissinin geldiğini anlatıyor: “HB olan kişi finans, sağlık, sosyal ve duygusal alanlarda kayıplarına rağmen kendini birçok kişi tarafından ahlaka aykırı görülebilecek cinsel davranışlarda bulunmaktan alıkoyamıyor. Kişi, neredeyse her zaman planladığından daha uzun sürede ve boyutta cinsel eylemde bulunuyor.”
    Birçok çalışmada erkeklerin kadınlara göre cinsel fantezilerinin, mastürbasyon sıklıklarının, görsel uyaranlara cevap olarak cinsel uyarılmayla tepki vermelerinin daha fazla olduğu gösteriliyor. Psikoterapist Dr. Ayça Can, ek olarak, erkeklerin geleneksel olmayan cinsel davranışlara daha açık olduğunu da söylüyor. Kadınların cinsel isteği ise uzun süreli birlikteliklere bağlamsal olarak daha uyumlu. Bu bilgiler ışığında, erkeklerin HB’ye ve cinsel saldırganlığa daha yatkın olduğu söylenebiliyor.

    HIV RİSKİ DE YÜKSEK
    Yapılan çalışmalar cinsel bağımlıların ve kumar bağımlılarının normal kişilere göre daha fazla nörotik, anksiyöz, depresif olduğunu, daha yüksek oranda takıntılı özellik taşıdığını ve kişilerarası duyarlılıklarının daha fazla olduğunu gösteriyor. Hiperseksüel bozukluk ile risk alma davranışı arasında da kuvvetli bir ilişki olduğu düşünülüyor. Dr. Ayça Can, cinsel yoldan bulaşan hastalıklara karşı korunmadan, çok sayıda partner ile cinsellik gibi yüksek riskli cinsel davranışlar gösterdiklerini söylüyor. Dolayısıyla HB olan kişiler HIV enfeksiyonları ve diğer cinsel yolla bulaşan hastalıklar açısından risk altında bulunuyor.

    Hiperseksüel Bozukluk belirtileri:
    ● Cinsel isteğin fazla olması: Cinsel istek; cinsel fantezilerin, cinsel eylemi başlatan öznel bilinçli dürtülerin, iç-dış uyaranlara verilen tepkilerin ve davranışların oluşturduğu bir bütündür. 15 yaşından büyük bir bireyde altı ay süreyle cinsel birliktelik veya mastürbasyon yolu ile yaşanan orgazm, haftada yediden fazla ise cinsel isteğin fazla olmasından söz edilebiliyor. Sıklıkla eşler arasında cinsel istek uygunsuzluğu görülüyor. Burada kastedilen isteksiz eşle haftada iki-üç kez cinsel ilişki isteyenler değil, hemen her gün veya günde birden fazla kez cinsel ilişki isteyip, sıklıkla partnerlerini cinsel birleşme için uyandıranlar, hatta cinsel ilişkiye zorlayan veya eşlerine tecavüz edenlerden bahsediliyor. Eşler kendilerini aşağılanmış, küçümsenmiş ve öfkeli hissediyor.
    ● Gereğinden fazla zaman ayırmak: Kişinin fantezilerini kurmak, bunları nasıl hayata geçireceğini hayal etmek ve planlamakla ilgili yoğun zihinsel meşguliyeti oluyor. Cinsel davranışları yapmak ve sonrasında mevcut suçluluk duygularından kurtulmak veya durumunu saklamak için o kadar vakit harcıyor ki, sosyal, mesleki ve kişisel ilgi alanlarındaki aktivitelere daha az vakit ayırmaya başlıyor; hatta bazılarını tamamen bırakıyor. Dr. Ayça Can, cinsel eylemin hazırlığı, uygulanması ve etkilerinin örtülmesi için bir günde iki-dört saatten fazla zaman geçirilmesi halinde problem olduğu düşünülmeli şeklinde uyarıyor.
    ● Hataları tekrar etmek: HB olan kişiler cinsel davranışlarının ardından çoğunlukla suçluluk ve utanç hissediyor. Kendilerine ve çevrelerine, bir daha yapmayacakları ile ilgili pek çok söz veriyorlar. Yeni hayatlarına başlayacakları, hiç gelmeyen milat tarihleri belirliyorlar. Bazen yeni hayatları için kendilerini güdülemek amacıyla kirli geçmişlerini hatırlatan eski kıyafet ve çamaşırlarını atıp alışveriş yapabilirler. Ancak bir süre için (bazen birkaç gün ya da birkaç ay) cinsel eylemleri erteleyebilseler de kendilerini kontrol edemeyip aynı davranışları tekrarlıyorlar. Arzu edilen hazzın alınabilmesi için cinsel davranışların sıklığı, yoğunluğu, sayısı, alınan riskler artıyor ya da aynı davranışlarla haz alınamaz duruma geliniyor. Bu da kontrolü güçleştiren bir etmen. Başarısız kontrol çabaları nedeniyle cinsel fantezi, cinsel dürtü ve cinsel davranışlar sürekli olabiliyor.
    ● Zarar görmeye ve zarar vermeye başlamak: Cinsel fantezilerin, düşlemlerin ve davranışların sıklığı veya şiddeti ile ilişkili olarak toplumsal, mesleki ya da diğer önemli işlevsellik alanlarında önemli kişisel sıkıntı, bozulma yaşanıyor. İçsel veya dışsal bir tetikleyicinin ardından gelen cinsel dürtüye engel olamayarak, arkadaşları veya ailesi ile yaptığı planları iptal edebiliyor. Dr. Ayça Can, HB olan kişilerin tüm hafta sonunu internet başında porno izleyerek geçirebileceğini belirtiyor. Geceleri uyumadan porno izleyerek mastürbasyon yapıp, ertesi gün işe bahaneler bulup gitmeyebiliyorlar. Dr. Ayça Can, “Bazen de eşine uyarıcı herhangi bir davranışta bulunmayıp (güzel bir söz, takdir, bir hediye ya da sadece gününün nasıl geçtiği ile bir konuşma) tüm gece porno izleyip, gecenin bir yarısı yatağa gelip eşi ile birlikte olmayı talep edebiliyor” şeklinde açıklıyor. Duygusal olarak tatmin olmayan eş, kullanıldığını düşünerek içerliyor ve öfkeleniyor; eşini tersleyerek çoğunlukla reddediyor. Dr. Can, cinsel eylemlere karşı engellenme eşiği düşük olan HB hastasının, red durumunda agresif tavırlar sergileyebildiğini söylüyor: “Bu da eşlerin daha çok arasının açılmasına neden oluyor. Çoğu zaman bu kişilerin partnerlerine cinsel ilgileri kayboluyor. Bazen de aşırı porno izleme davranışına biriktirme de eşlik ediyor. Bilgisayarlarında hiç izlemedikleri sadece plan aşaması için kullanılan binlerce pornografik yayın olabiliyor. Hatta biriktirme o kadar ileri gidebiliyor ki, içeriğini sorgulamadan, adli olarak da yasak pornografik içerikleri kaydetmiş olabiliyorlar.” Bu nedenle adli süreçlere maruz kalınabiliyor. Eşler aldatılabiliyor. Konumlarına uygun olmayan kişilerle olduklarından, aileleri tarafından çevreye rezil edildikleri konusunda dışlanıp, yalnız kalabiliyorlar. Korunmadan yapılan cinsel birliktelikler neticesinde ise cinsel yolla bulaşan hepatit ve AIDS gibi hastalıkları kapabiliyor hatta eşlere bulaştırabiliyorlar. Planlanmamış, istenmeyen gebelikler olabiliyor. Bazen aşırı mastürbasyon nedeniyle cinsel organda şişlik ve zedelenme gibi fiziksel zararlar da yaşanabiliyor. Dr. Ayça Can, sonuçlara ek olarak şunları söylüyor: “Cinsel takıntılar ve eylemler yüzünden kişiler şiddete maruz kalabiliyor. Cinsel eylem için paralı birliktelikler kuran kişiler ciddi finansal kayıplara uğrayabiliyor. Madde ve alkol gibi diğer bağımlılıkları edinebiliyorlar. Kayıpları nedeniyle intihar girişimleri olabiliyor. Yüzeysel birliktelikler kurduklarından destekleyici, güven ve sevgi altyapısı olan ilişkiler kuramıyorlar.”
    ● Stres ve kaygı artması: Cinsel davranışlar yalnızlık, can sıkıntısı ve stresten kaçış yöntemi olarak kullanılıyor. Dr. Ayça Can, “Ancak HB’nin kendisi zaten ilişki kurmayı zorlaştıran ve varolan ilişkileri bozan bir hastalık olduğundan, bu yanlış baş etme metodu hiçbir şeyi düzeltmez” diye uyarıyor. HB olan kişi fantezi, dürtü ve davranışlarıyla savaşmaya çalışırken başarısız olabiliyor ve tökezleme hissi kişide kaygı, huzursuzluk, stres yaratabiliyor. HB, kendi kendini doğuran bir döngüde yine cinsel davranışların ve fantezilerin artması ile sonuçlanıyor. Bu cinsel fanteziler, düşlemler ve davranışlar bir maddenin (örneğin tedavi amaçlı verilmiş bir ilacın kötüye kullanılması) doğrudan fizyolojik etkilerine bağlı değil. Ya da başka bir ruhsal hastalık sonucunda ortaya çıkmıyorlar.

    SEKS BAĞIMLISI BİR EŞLE NASIL BAŞ EDEBİLİRSİNİZ?
    Hiperseksüel Bozukluğu olan kişilerin eşlerinin, partnerlerinin yalnız olmadıkları ve dışarıda kendileri gibi aynı sorunları yaşayan, bununla baş etmeye çalışan birçok çift olduğu konusunda bilgilendirmesi tavsiye ediliyor. Partnerlerinin öncellikle hasta olduklarını kabul etmelerini sağlamalı ve tedavi için yardım almaları konusunda onları cesaretlendirmeliler. Dr. Ayça Can, kadınlara partnerlerinin cinsel davranışlarını tetikleyen duygularının farkına varmaları konusunda onlara yardımcı olmalarını öneriyor ve ekliyor: “Böylece HB olan kişiler bu duyguları hissettiğinde cinsel dürtüleri uyarılmadan önce önlem alarak dikkatlerini başka bir eyleme kaydırabilir veya kendi baş edemiyorsa daha önceden belirlediği acil durumda aranacak kişiden yardım isteyebilir. Cinsellikle ilgili düşünceleri tetikleyebilecek internet, dergi gibi materyalleri eşlerinin çevresinden mümkün olduğunca uzak tutmaya çalışmalılar. Örneğin işe giderken kullandıkları yol üzerinde bu tür materyalleri satan erotik shop varsa güzergahını değiştirmeli, ev ya da iş yerinde yetişkinlere yönelik içeriğe erişimini engelleyecek filtreler kullanılmalı. HB olan kişilerin eşleri, partnerleriyle duygusal bağlarını güçlendirmeli, cinselliklerinde haz odaklı değil duygusal tatmin odaklı olmaya çalışmalı.”

    Formsanté Dergisi

  • Kadınlar bu sorulardan çok utanıyor

    Kadınlar bu sorulardan çok utanıyor

    Kadınların, belki küçük yaşlardan itibaren ‘ayıp’ olduğu söylendiği için, belki de gerçeklerle yüzleşmeye cesaretleri olmadığı için sormaya korktukları soruların cevaplarını almak aslında zor değil. Biraz güvenle vücudunuzu tanıyabilirsiniz.

    Orgazm olduğumu nasıl anlayacağım?

    Bu soru, kadınların sormaya korktuğu soruların başında geliyor. Etraflarındaki diğer kadınlardan sürekli orgazm hikayeleri duyan kadınlar, kendilerinden şüphe etmeye ve bir sorunları olduğunu düşünmeye başlıyor. Oysa ilk olarak şunu kabul etmek gerekiyor; orgazm hemen olan bir şey değil. Uzmanlara göre orgazmı öğrenmek için belirli bir zaman gerekiyor, çünkü orgazm öğrenilen bir refleks olarak kabul ediliyor. Özellikle kadınlarda klitoris sinir yapısı bakımından çok zengin. Fakat her kadın her cinsel birleşmede orgazma ulaşamayabiliyor. Kadınlarda orgazm, klitorisin ya da diğer duyarlı bölgelerdeki basıncın, vücut gerilimini artırıp vajina, uteris ve rektumda kasılmalar yaratması, bu kasılmalar sırasında kalp ve kan basıncını artırmasıyla oluşuyor. Orgazmın süresi gibi şiddeti de kişiden kişiye değişiyor. Aslında kadınların orgazm olup olmadığını anlamaması gibi bir durum çok da söz konusu değil, çünkü bir kadın vücudundaki bu değişimleri kolayca anlayabiliyor.

    Cinsel ilişkiden sonra genital bölgenin temizlenmesi hamileliği önler mi?
    Cinsel ilişkiden sonra genital bölgeyi temizlemek hamileliği önlemiyor, çünkü spermler hızlı bir şekilde içeri giriyor ve gebeliği başlatabiliyor. Genital bölgenin dış kısmına boşalma olursa spermler temizlenerek gebelik ihtimali azaltılmış oluyor. Fakat buna da fazla güvenmemek gerekiyor, çünkü spermler uzun süre etkisini kaybetmeden yaşayabiliyor.

    Bazen cinsel ilişki sonrasında canım çok yanıyor, neden?

    Vajinal sıvının yeterli olmadığı durumlarda cinsel ilişki sonrasında acı duyulabiliyor. Bu ağrılar genelde bir şey ifade etmiyor ama ağrı sürekli hale geldiyse ve her birleşme sırasında tekrarlanıyorsa, mutlaka doktora görünmek gerekiyor. Çünkü bu tip ağrılar vajinal kistlerin ve yaraların habercisi olabiliyor.

    Üst üste orgazm olabilir miyim?
    Kadınlar erkeklere göre daha yavaş ve zor uyarılıyor. Fakat kadınların en büyük şansı üst üste orgazm yaşayabilmeleri oluyor. Kadının boşalması daha uzun sürüyor ve ard arda cinsel ilişkiye girebiliyor. Bu nedenle orgazmın da üst üste yaşanması mümkün olabiliyor.

    Regl döneminde cinsel ilişkiye girmenin zararları var mı?

    Bazı uzmanlar zararlı olduğunu savunurken bazıları da regl döneminde cinsel ilişkiye girilebileceğini belirtiyor. Vajina regl döneminde enfeksiyonlara daha açık oluyor, bu nedenle de temizliğe ve korunmaya daha da dikkat etmek gerekiyor. Fakat bazı kadınlar bu dönemde istekli olabiliyor ve eşleri de bundan rahatsız olmuyorsa birlikte olmalarında çok da büyük bir sakınca bulunmuyor.

    Vajina temizliğinde özel ürünler kullanmak şart mı?

    Kadınlar vajina temizliği hakkında özellikle son yıllarda çıkan temizleme jelleri, kremleri, mendilleri hatta spreyleri konusunda kararsız kalıyor. Aslında uzmanların bir kısmı bu ürünlerin kullanılması gerektiğini söylerken bir kısmı da kullanılmamasını savunuyor. Kısacası uzmanlar da bu konuda bir fikir birliğine varmış değil. Fakat bilinen bir gerçek var ki, o da vajina bölgesinin kendine ait bir florası var ve bu floranın dışarıdan uygulanan maddelerle bozulması bakterilere karşı zayıf kalmasına neden oluyor. Vajinanın içinde asidik bir ortam bulunuyor ve sabun, jel gibi ürünlerin asidik ortamı bozma ihtimali bulunuyor. Vajinayı sabunla yıkamak, yanma hissine neden olabileceği gibi bu bölgedeki iyi huylu bakterilerin ve vücut savunma elemanlarının yok olmasına neden olabiliyor. Bu da ciddi enfeksiyonlara yol açıyor. Vajina için üretilen temizleme sıvılarını vajinanın içine doğru değil sadece dış genital bölge üzerinde kullanılmasına dikkat etmek gerekiyor.

    Formsante Dergisi

  • Bel fıtığı cinsel yaşamı nasıl etkiler?

    Bel fıtığı cinsel yaşamı nasıl etkiler?

    Uzmanlar bel fıtığının cinsel yaşamı olumsuz yönde etkilediğini söyledi. Ayrıntılar haberimizde…
    Bel fıtığı cinsel yaşamı olumsuz yönde etkiliyor. Fizyorem Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Merkezi, Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Prof.Dr.Gülçin Gülşen, tedavi edilmeyen ve ilerleyen bel fıtığının bir çok etkisi olduğunu söyledi. Bunlardan bir tanesi de cinsel yaşam… İdrar ve büyük abdest kaçırmalarına yol açan bel fıtığı hakkında her şeyi Gülşen’e sorduk.

    Bel Fıtığı ve Cinsel Yaşam!
    Fizyorem Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Merkezi, Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Prof.Dr.Gülçin Gülşen, “bel ve boyun fıtığı tarifini, boynumuzdaki ve belimizdeki omurların arasında iki omurun birbirine sürtünerek aşınmaması için varolan yüzde seksen sıvıdan oluşan disklerin aşınarak omurlar arasında sıkışması ve taşması anlamına geldiğini söyledi. Bu olağandışı durum sonrası bel ve boyunda ağrı oluşacağını belirten Gülşen, “söz konusu boyun fıtığı ise boyundan kollara giden sinirlere bası varsa, kollarda uyuşukluk, karıncalanma, yanma şeklinde şikayetler olur. Bel fıtığı durumunda ise, bel hareketlerinde kısıtlılık, bel de güçsüzlük, bacaklarda güçsüzlük, uyuşmalar, karıncalanmalar ve kuvvetsizlikler başlar. Bel fıtığının tedavi edilmeyen ilerleyen dönemlerinde ise aşağıdaki sinirlere bası sonucu, idrar ve gaita problemleri ve hatta kişinin cinsel hayatını olumsuz etkileyen sonuçlar doğabilir.

    Günümüz çocuklarında erken yaşlarda bel ve boyun fıtıkları görülüyor. Eskiden çocuklar sokaklarda oynar, koşar, ağaca tırmanır, bisiklete binerdi. Dolayısıyla kas gelişimi vardı. Şimdi 3 yaşından itibaren bakıyoruz bilgisayar başında saatlerce oturan hareketsiz çocuklarımız var. Kasları gelişmiyor dolayısıyla. Ayrıca gerçek hayattan kopan bu çocuklarımız aynı zamanda mutsuz ve hareketsiz bir hayatın parçaları durumundalar.

    Stresin kas güçsüzlüğüne yol açtığını belirterek stres sonucu tıbbi olarak “kas spazmı” tabir edilen rahatsızlığı önlemek için mutlaka spor yapılmalı, kaslar güçlendirilmelidir. Bunun için de günlük yaşantıdan sporu eksik etmemek gerekir. İşimiz bir ofiste hareketsiz geçmekteyse, bel ağrılarımız varsa yaşam şeklimizde mutlaka spora, özellikle de yüzmeye yer vermeliyiz” dedi.

  • Ağrılı Cinselliğin Sebepleri

    Ağrılı Cinselliğin Sebepleri

    Cinsel ilişki sırasında ağrı ve veya acı duyulmasına veya rahatsızlık duymaya tıbbi olarak disparoni adı verilir.
    Bu ağrı veya acıma vajene giriş sırasında veya girdikten sonra veya penisin hareketi ile vajen girişinde, vajina içinde veya karın içinde hissedilebilir.

    Şikayet acıma, yanma, ağrı, karın içinde ağrı, basınç hissi, yırtılma gibi bir his veya rahatsızlık duyma şeklinde olabilir.

    Bu şikayetin nedeni iki tanedir.

    1-Bedensel bir nedenden (organik) dolayı olabileceği gibi

    2-Psikolojik nedenlerden dolayıda olabilir.

    Şikayetler ilk cinsel ilişki ile başlıyabileceği gibi,daha önce rahat ve zevkli ilişki yaşamış bayanlarda bile daha sonradan ortaya da çıkabilir veya ara ara da tekrarlayıp kaybolabilir, koşullara göre değişebilir.

    Hangi nedenden dolayı oluştuğu çok çok önemlidir, çünkü tedavi bunun tespitinden sonra nedene yönelik yapılacaktır ve tedavide nasıl bir yol izleneceği ancak muayene ile anlaşılır.

    Bedensel nedenler nelerdir?

    -kızlık zarıyla ilgili sorunlar (zarın kalın olması gibi )

    -vajinada ki darlıkların, kitlelerin yarattığı sorunlar

    -vajinadaki kuruluğa-ilişki öncesi ıslanamamaya bağlı şikayet olabilir. Bu bazı enfeksiyonlar sonucu orada ıslanmayı sağlayan bezlerin yapısının bozulmasından, veya yaşlılığa bağlı olarak veya kullanılan bazı ilaçlardan veya bazı tedavilerden veya bazen çok nadir doğuştan olabilir.

    -vajinal enfeksiyonların bazıları normalde bile yanma ve kaşıntı yaparlar ki bunlar ilişkide daha fazla sıkıntı yaratabilirler

    -herpes virusleride aktif olduklarında ilişkide ağrı,yanma, acıma yaparlar

    -bazen normal doğum sırasında vajende veya rahmi tutan bazı bağlarda meydana gelen harabiyetde daha sonra ilişkide şikayete sebep olabilir

    -yaşlılığa bağlı vajende esnekliğin azalmasıda acı sebebi olabilir, özellikle menopozdan sonra bu tip şikayetler olabilmektedir, dokular esnekliklerini yitirdiklerinden cinsel ilişki tahrişe ve ağrıya neden olabilir.

    – zor doğumlardan sonra yırtılma olduğunda veya doktor tarafında epizyotomi dediğimiz yöntemle doğuma yardım edildiğinde fazla dikiş veya iyileşmesi esnasında enfeksiyon olduğunda dikiş yerleri genelde sertleşerek vede yükselerek iyileşirler( nedbe oluşumu) ve bu nedbeler ilişkide ağrı duyulmasına neden olur.

    -allerjik nedenler; prezervatife, eşinin spermine, kullanılan jele veya diğer alerjik nedenlerden dolayı oluşur

    -karın içindeki kitleler,enfeksiyonlar

    -rahimdeki kitleler

    -endometriyozis denilen birhastalık sonucu oluşan yapışıklıklar

    -geçirilmiş bazı karın içi ameliaytların sonucu oluşan yapışıklıkların yarattığı şikayetler

    -leğen kemiği ( pelvis) kırıkları

    -idrar yollarındaki enfeksiyon ve diğer problemler

    -çok nadir bazı barsak hastalıkları (Crohn hastalığı-Divertikülit)

    -bazen kabızlık

    -erkeğin organının normalden büyük olması ve diğer bazı nedenler

    Psikolojik Nedenler Nelerdir ?

    Psikolojik nedenlerde genelde kadın duyduğu huzursuzluğu acı olarak tanımlamaktadır

    -gebe kalma kaygısı

    -nedensiz suçluluk duygusu ve ilişkiden kaçmak için kendine haklı sebep yaratma

    -ilişkide normalde kişiye zevk veren basınç hissini yanlış tanımlayıp acı olarak nitelendirmek

    -çeşitli korkular

    -fobik reaksiyonlar

    -partneri sevmemek, başka birini sevmek

    -partnerle uyumsuzluk

    -taciz, tecavüz gibi olayların yaşanmış olması

    -ilk ilişkide çok can acıması ve bunun korkusunun yerleşmesi

    -ilişkiye girememe nedeni korku olan yani vajinismuslu kadınlarda bu korkunun acı olarak ifade edilmesi

    Tedavi;

    Tedavi muayene ve gerekiyorsa yapılan test sonuçlarında bulunan nedenin giderilmesi olarak yapılacaktır.Tedavi bazen sadece bedensel,bazen sadece psikolojik bazende hem psikolojik hemde bedensel olarak yapılır.Psikolojik olaylarda ise altta yatan sebep olan olayın çözülmesine bağlıdır. Tedavide başarı oranı yüksektir.

    Tedavi için ;kadın doğum uzmanlarına baş vurabilirsiniz.

    Böyle bir probleminiz varsa;

    Şunu bilmelisiniz ki ilişkide acı hissi kadını cinsellikten soğutur,psikolojik problemler yaratır, kendine saygısını kaybetmesine neden olabilir,kendini yetersiz veya anormal görebilir.Partneri ile arasında soğukluk olur,genelde erkek canı yanan bir kadınla sevişmek istemez, zamanla çiftler arasında saygı kaybı yaşanır, suçlama ve aldatmalar yaşanabilir. Bunları kendinize ve karşınızdakine yaşatmamak ,hayatımızın merkezlerinden, kadınla erkeğin en önemli kontağı olan, vazgeçilmez olan cinsellikte ,daha güzel,mutlu, uyumlu bir cinsel ilişkiye kavuşmak , parnerinizle daha yakın olmak, kendinize saygı duymak istiyorsanız çekinmeden tedaviye gitmelisiniz.

    Dr.Cenk Kiper

  • Neden cinsel içerikli rüyalar görülür?

    Neden cinsel içerikli rüyalar görülür?

    Rüyalar bilinçdışına açılan kapılardır

    Yorumlanmamış ve analizi yapılmamış bir rüya okunmamış bir mektuba benzer. Rüyalar; çocukluğumuza kadar uzanan ve bilinçdışımıza ittiğimiz, bastırdığımız ve kökeninde cinsel ve saldırganlık dürtüleri barındıran, bilinçdışımızda saklı, düşünce, his, korku, kaygı ve arzuların, kısa bir süre için de olsa bilinç düzeyine çık­masıdır. Yani bilinçdışımıza açılan kapılardır. Bilinçdışı ayıp, günah, yasak tanımaz. Bu nedenle rüyalar kişinin kendi kendine bile itiraf etmediği arzuları barındırır. Ayrıca rüyalar; uyanıkken aklımızı kurcalayan kaygı ve düşünceleri içeren zihinsel işleyişlerin bir sonucu da olabilir. Hatta eski Mısırlılar zamanında rüyaların gerçeküstü bir dünyanın ha­bercileri olduğu düşünülüyordu.

    Rüyalar sembolik anlamlar taşır

    Rüyaları gizil anlamlı rüyalar ve görünür içerikli rüyalar olmak üzere ikiye ayırmak gerekiyor. Gizil anlamlı rüyalar; bilinçdışı ve altbeyin rüyalarıdır ve sembolik anlamlar taşırlar. Takıntılar sembollerle ifade edilirler ve takıntıların daha az oluşması için; iki yaşından sonra çocukların, kardeşleri, anne ve babaları ile aynı yatakta yatmamalarını öneriyoruz. Vajinismustan erken boşalmaya kadar cinsel terapide yaptığımız psikolojik yorumları bu rüyalar üzerinden yaparız. Örneğin penis rüyalarda bir yılan, uzun bir ağaç yada sivri uçlu kalem şeklinde sembolize edilebilir. Görünür içerikli rüyalar ise; günlük hayatımızda duyduğumuz, yaşadığımız olaylarla bağlantılı olarak gördüğümüz üstbeyin rüyalarıdır. Patronuna kızan bir işçinin rüyasında patronunu döverken görmesi buna örnek olarak verilebilir.

    Cinsel içerikli rüyalar

    Cinsel içerikli rüyalar toplumda pek iyiye yorumlanmaz, çok yanlış bir şekilde tatsızlıklara, sıkıntılara ve dedikodulara işaret eder. Rüyaların görüldüğü REM uykusuna etkili moleküller arasında; asetilkolin, dopamin, dimetiltriptamin veya seks hormonları olarak bilinen östrojen ve testosteron vardır. Seks hormonlarının düzeyleri, FSH ve LH adlı moleküller tarafından kontrol edilir. LH hormonu, erkeklerde testosteron sentezini artırır. Rüyaların cinsel içeriği ve erkeklerde görülen cinsel organ sertleşmesi bu mekanizma ile meydana gelir. Cinsel içerikli rüya­lar, genellikle cinsel isteklerin uzun süreli karşılanamamasına bağlı görülebilir.

    Düş azması nedir?

    Genç erkeklerde yani ergenlerde irade dışı düş azması adı verilen ve erkeğin elinde olmadan uykuda boşalması durumlarına sık rastlanır. Çünkü ergenlik döneminde hormonların etkisiyle ve cinsel fantezilerin yoğun kurulmasıyla fazla meni birikir ve meni kanalında bir gerilim doğurur. Bu da penisin sertleşmesini sağlar ve meninin boşaltılmasını gerektirir. Bu tür boşalmalarda zaman zaman rüya da görülür ve genç erkek uyandığı zaman rüyayı anımsamayabilir. Hamamcı olduk, kayadan düştük veya rüyacı olduk deyimleri buradaki boşalmaya bağlı yıkanma gerekliliğinden isim almıştır. Bu gençlerde kendi kendinden nefret etme, uykusuzluk, sinir krizleri, suçluluk duygusu veya huzursuzluk görülebilir.

  • Kadında Cinsel İsteksizlik

    Kadında Cinsel İsteksizlik

    * Anksiyete ve depresyon gibi psikiyatrik sorunlar cinsel isteksizlik yaratıyor ve bu rahatsızlıklar en çok kadınları pençesine alıyor.

    * Türkiye’de cinsel isteksizlik yaşayan kadınların yaş ortalaması 30-40 civarında seyrediyor.

    * Duygusal sorunların dışında, diyabet , MS, tansiyon, kalp ve damar hastalıkları da cinsel performansı etkiliyor.

    * Hormonal dengesizlikler ise cinsel isteksizlikte başrolü oynuyor.

    * Sevişmek istemeyen kadınların çoğunun eşlerinde, ya erken boşalma ya da ereksiyon sorunu olduğu ortaya çıkıyor.

    Türk insanının cinsellikle ilgili sorunları, beklentileri, konuya genel olarak yaklaşımı son yıllarda artan bir şekilde araştırmalara konu oluyor. Yapılan araştırmaların sonuçları gösteriyor ki, Türk insanının cinselliğe yaklaşımı Avrupa ülkelerinden çok ama çok geride. Türkiye’de cinsel mitler hala insanların yaşamlarını karartıyor.

    Özellikle Avrupalı kadınlarla Türk kadınlarının cinselliğe bakışlarının çok farklı olduğu bu araştırmaların sonuçlarından çıkan en önemli göstergelerden biri.

    Acıbadem Hastanesi Cinsel İşlev Bozuklukları Merkezi Psikiyatrı Cem İncesu’nun yaptığı açıklamaya göre; Türk kadını tüm yaşamı ve genç kızlığı boyunca öylesine baskı altında tutuluyor ve cinsel ilişkiden öylesine uzaklaştırılıyor ki, evlilik yaşamı içinde de cinselliği sadece eşinin beklentileri doğrultusunda yaşayıp bir süre sonra da hiç önemsemiyor. Çünkü cinsellik onun kendisi için yaşamadığı bir eylem olarak hayatından çıkıyor ve dolayısıyla cinsel isteksizlik problemleri ile sıkça karşılaşıyor.

    Bakırköy Prof. Dr. Mahzar Osman Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Eğitimi ve Araştırma Hastanesi Psikiyatrlarından Dr. Armağan Samancı ise uzun zamandır evlilik terapisi yapıyor ve bu terapilerden çıkan sonuçların yorumunu yaparken şunları söylüyor. “Evlilik yaşamı ev hayatında sorunları olan kadınların cinsel istek azlığı yaşadıkları bir gerçek. Ve en önemlisi eşlerinden yeteri kadar ilgi göremeyen kadınlar da sıklıkla bu sorunu yaşıyor.

    Benim kadın hastalarımdan gözlemlediğim kadarıyla, Türk kadını, sevgiliyken cinselliği yaşayabiliyor ve isteksiz değil ancak elendikten sonra hızla anne, arkadaş, iş kadını, ev kadını gibi rolleri üstleniyor. Evlilik bunları beraberinde getiriyor ve bu roller Türkiye’de daha çok kadını eziyor. Evlenen kadının toplumsal rollerinin ağırlığı arttığı için sevgili rolü daha gerilere kayıyor. Aslında herhangi bir insan bunun testini kolaylıkla kendine uygulayabilir.

    Mesela, eve ayrılan zaman, işe ayrılan zaman, akrabalara ayrılan zaman, bir de ilişkisine ayrılan zaman değerlendirilirse ve ilişkisine diğerlerine göre çok küçük zaman ayırıyorsa sorunlar çıkıyor. Yani sevgililik rolüne verilen zaman azalıyor ve cinsellik sürekli geriye düşüyor. Türk kadınının cinselliğinden ve cinsel sorunlarından bahsedilince en çok rastlanan problem bu ve oranı yüzde 40’larda seyrediyor”

    Gelenekler ve cinsellik

    Cinsellik araştırmaları yapan, psikiyatrlar, ürologlar, sosyologlar Türkiye’de diğer toplumlara göre farklı bir tabloyla karşılaşmalarını toplumun gelenek ve göreneklere bağlı oluşuyla açıklıyorlar.

    Daha çok kırsal kesimde karşılaşılan geleneklerin baskısı aslında kimi zaman da kentlerde yaşayan kadınları baskısı altına alabiliyor. Ancak en vahim durum kırsal kesimde yaşanıyor çünkü bu baskılar nedeniyle, bastırılmış bir cinsellik ve cinselliğe hiç yaklaşımı olmayan insanlar görülüyor sıklıkla.

    Bunların yanı sıra yine araştırmalar ve sorunlarıyla doktorlara gidenlerin anlatımları gösteriyor ki, Türk erkeği kadının duygusallığını iyi tanımıyor ve kadının cinselliği ise duygusallığından geçiyor.

    İyi bir duygusal ortam yaratıldığında cinsel olarak uyarılabilir olan kadın bu durumda uyarılamıyor ve Türk erkeği bunu bilmediği için artı üzerine baskılar da eklenince ciddi problemler yaşanıyor. Kadın, karşısında monoton, heyecan vermeyen erkek modeli görünce bu cinselliği yaşamak için çok tetikleyici olmuyor. Kadının cinsel isteksizliğinde bu çok önemli bir unsur olarak kabul ediliyor.

    Psikiyatrlara göre, cinsel isteksizlik probleminin çözümü gerçekten zor çünkü sorun ilişkinin temelinden kaynaklanabiliyor. İlişkideki problemler çözülmeden onun çözülmesi de pek mümkün olmuyor. Ve kadınlar genel olarak etraflarındaki problemlerden etkileniyorlar. Eğer sorun hormonlardan kaynaklanıyorsa, ilaç tedavisi problemi çözebiliyor. Yani hormonal tedaviler ve bazı anti depresanlar önemli derecede sorunu gideriyor. Ancak bununla birlikte özellikle antidepresanların bilinçsizce alınmaması gerekli çünkü bunlar yardımcı tedaviler ve bazıları cinsel isteksizlik yaratıyor.

    Sadece sevişmek için yakınlaşmak istemiyorlar

    Hattat Hastanesi Psikoloğu Meliha Karayay ise cinsel isteksizlik problemi yaşayan kadınların belirli bir yaş ve eğitim skalası içinde değerlendirilemeyeceğini ve her yaştan kadının bu problemlerle karşılaştığına dikkat çekiyor.

    Karayay, “İş kadını, ev kadını olmaları fark etmiyor. Ancak cinsel isteksizlik sorunuyla gelen kadınların ortak özellikleri; evlilikleri ve özel yaşamlarıyla ilgili sorunlarının olması. Bu bayanlar, yoğun cinsel isteksizlik problemi ile bize geliyorlar ama partnerlerini de seviyorlar. Yani eşinden soğuma gibi bir problemleri yok.

    Sadece sevişmeyi istemiyorlar. Eşini seven ama onunla sevişmek istemeyen kadınların çoğunun eşlerinde ya erken boşalma ya da ereksiyon sorunu olduğu ortaya çıkıyor. İşte bu gerçek sorunlar kadınlarda ciddi oranda cinsel isteksizlik yaratıyor.

    Bir de eşinin sadece sevişmek isteği zaman kendisine yaklaştığını düşünen kadınlarda da cinsel istek problemi meydana geliyor. Bu konuda bir örnek vermek gerekirse, cinsel isteksizlik sorunu yaşana bir kadın bana şunları anlattı. “Sadece cinsel ilişki kurmak istediği zaman bana yaklaşıyor.

    Ben de bu nedenle uzak duruyorum, çünkü bu bir oyun gibi, hep belirli şeyleri yapıp sonra benimle sevişmek istiyor. Benden ne istediğini biliyorum ve bunu istemiyorum.” Ancak bu ve bu tür sorunları anlatarak bize gelen bayanlar cinsel anlamda daha canlı, uyanık olmak, cinsel istek duymak istiyorlar ve kendilerinde bu yönde bir eksiklik varsa bunun tedavisini isteyerek geliyorlar.

    Dolayısıyla erkekte oluşan şikayetin, kadında isteksizlik yaratması durumu da var. Kadının olayı nasıl ele aldığı da önemli. Kişisel faktörler, kişinin olayı ele alış biçimi sonucu değiştiriyor tabii ki” diyor.

    Depresyon da cinsel isteksizlik yaratır

    Karayay’a göre, cinsel isteksizlik tedavilerine bakınca; kadının ailevi sorunları, kişilik problemleri yoksa, ona cinsel tedavi yapmanın uygundur. Mesela kişi bir depresyon yaşıyorsa, ona cinsel tedavi yapmak zordur ki, cinsel isteksizlikle gelenlerin büyük bölümünde depresyon oluyor. Bu arada kadın ya da erkek iki cinste de testesteron hormonu, cinsel isteği etkileyen bir hormon.

    Bu nedenle testler yapılıyor ve cinsel yaşam kalitesi ölçülüyor. Kadında, süt oluşturan hormon, prolaktin de cinsel istek üzerinde etkili oluyor. Yani yüksekse isteksizlik yaratıyor. Testeron seviyesi düşükse kadın cinsel istek azlığı yaşayabiliyor.

    Bunun için hormon tedavisi yapılıyor. Eksik olan androjenin takviyesini mutlaka yapmak gerekiyor fakat yapılan çalışmalar androjen takviyesinin geriye dönüşümü olmayan negatif şeylere yol açtığını gösteriyor. Kıllanma gibi. Bunlar görülmesin diye testeronun düzenlenmesine yardımcı olarak hormon düzenleyici ilaç veriliyor.