Kategori: Anne – Çocuk

  • Anne adayı için gerekli besinler

    Anne adayı için gerekli besinler

    Uzmanlar, hamilelikte anne sağlığı ve bebeğin gelişimi için gereken besinleri sıraladı: 1-Tahıllı gıdalar 2-Baklagiller 3- Narenciye ürünleri 4- Somon, 5- Yoğurt 6- Yeşil yapraklı sebzeler..

    Sabah’ta yer alan habere göre ABD’li beslenme uzmanları, hamile kalmaya çalışan veya hamile kadınların yemesi gereken besinlerin sağlıklı beslenme öğelerinden farklı olmadığını ancak özellikle bazı ana besinlerin hem anne hem de bebek sağlığı açısından önemli olduğunu vurguluyor. Hamilelik boyunca annenin sağlığını koruması ve bebeğin doğru gelişimi için yenmesi gereken besinlerin ilki, tam tahıllı gıdalar olarak belirtiliyor. Lif açısından zengin E vitamini, selenyum ve demir deposu olan tam tahıllı gıdalar, hamilelik döneminde zorunlu olarak tüketilmesi gereken gıdalar arasında gösteriliyor. Patlamış mısır ise yine bu grupta, bir atıştırmalık olarak öneriliyor.

    YÜKSEK LİF ORANI

    İkinci sırada ise baklagiller var. Demir, folik asit, kalsiyum ve çinko deposu olan baklagiller grubunda kuru fasulye, nohut, bakla, barbunya, kırmızı ve yeşil mercimek ile Meksika fasulyesi yer alıyor. Listenin üçüncü sırasında C vitamininin vazgeçilmez deposu narenciye ürünleri var. Her gün yeterli miktarda C vitamini almak, bebeğin vücuduna demirin daha iyi işlemesi için önemli bir unsur olarak belirtiliyor. Dördüncü sırada Omega-3’ün öncelikle kaynağı somon yer alıyor. Somon, bebeğin beyin gelişimi, gözleri ve merkezi sinir sistemi için önemli olarak kabul ediliyor. Listenin beşinci sırasında kalsiyum deposu yoğurt yer alıyor. Kalsiyum annenin kemiklerini sağlam tutarken, bebeğin de kemik ve dişleri açısından çok önemli. Son sırada ise yeşil yapraklı sebzeler var.

    A, C, K vitaminlerinin yanı sıra kalsiyum, demir ve potasyum gibi önemli mineralleri içeren yeşil yapraklı sebzelerin yüksek lif oranına sahip olması da hamilelikte yaşanan kabızlık sorunu üzerinde olumlu bir etki yapıyor.

  • Hamilelikte beslenme önerileri

    Hamilelikte beslenme önerileri

    Hamilelikte beslenme önerileri… Gebelik, kadını erkekten farklı kılan ve tarifi mümkün olmayan fizyolojik bir süreçtir. Bazen kilo almak da kişiyi mutlu eder. Söz konusu durum, karnınızda büyüyen ve gelişen bir bebek kaynaklı ise…

    Hamilelikte beslenme önerileri

    Gebelikte planlanan ağırlık kazanımı 9 – 14 kg kadardır. Daha fazlası yarar değil, zarar getirir…

    Unutmayın! Bebeğiniz, siz kilo aldığınız için büyümüyor; siz, bebeğiniz büyüdüğü için kilo alıyorsunuz… Gereksiz kilo almak bebeğinize hiçbir şey kazandırmayacağı gibi, gebelikle ilgili bazı sıkıntılara ve doğum sonrası kalıcı yağlanmaya neden olacaktır. 20 kg ve üzerinde ağırlık kazanımının ilerisi için annede şeker hastalığı riskini artırdığını biliyor muydunuz? Dolayısıyla “artık 2 can taşıyorum, aman bebeğim yetersiz beslenmesin, yoksa gelişimini tam olarak tamamlayamaz” gibi yanlış düşüncelere dalmamak gerekir.

    Gebelikte bazı özel durumlar dışında, rutin olarak vitamin desteği almanıza ihtiyaç yoktur.

    Yaşamın her döneminde önerdiğimiz gibi bu özel süreçte de besin çeşitliliğine mümkün olduğunca önem vermeli, tek yönlü beslenmekten uzak durmalısınız. Gebeliğin ilk 3 aylık dönemindeki folik asit ihtiyacı dışında, besin çeşitliliğine önem verdiğiniz sürece tüm vitamin ve mineral ihtiyacınızı besinlerle karşılayabilirsiniz. Bu nedenle ilk 3 ay sadece folik asit içeren ilaçlar almanız yeterli olacaktır. Demir ihtiyacınız ise hem gebelikte üreteceğiniz kan miktarı artacağı için hem de doğumda kan kaybedeceğiniz için artacaktır. Gebeliğin ikinci yarısından itibaren düzenli olarak kullanacağınız demir ilaçları ile demir depolarınızı doğuma hazır hale getirebilirsiniz. Demir haplarını süt ürünleri ile almanız emilimi bozacaktır. Öte yandan C vitamini ise demir emilimini artırıcı özellik gösterir. Bu nedenle ana öğünlerde sebze veya meyve tüketmeye özen göstermelisiniz.

    Hamilelikte beslenme
    Hamilelikte beslenme

    Günlük öğün sayınızı artırınız!

    Sık aralıklarla, azar azar beslenmek kan şekerindeki dalgalanmalardan sizi koruyacaktır. Ayrıca midenizin aşırı dolmasına bağlı gelişebilecek hazımsızlık problemleriniz de azalacaktır. Özellikle bulantıların sık olduğu ilk haftalarda öğün sayısı artırılarak şikayetlerin azaltılması sağlanabilir. Gebeliğin ilerleyen haftalarında da benzer şekilde reflü şikayetlerinde azalma sağlanacaktır.

    Gebelik döneminiz boyunca bol su için… Aşırı tuz tüketiminden de kaçının.

    İdrar renginiz su gibi berrak olacak miktarda su tüketmeye dikkat edin. Su içmek hem böbrekleri çalıştırmak hem de oluşabilecek kabızlığı engellemek için çok önemlidir. Ayrıca bol su tüketimi ile kan dolaşımınız rahatlayacak ve bebeğinizi daha iyi beslenmeniz söz konusu olacaktır. Gebelikte tuzun fazla tüketilmesi damarlardaki sıvı miktarını azaltacak, bacaklarınızda ödeme neden olacak ve tansiyonunuzu yükseltecektir. Bu nedenle yemek ve ekmekten aldığınız tuz ile yetinmeye çalışın, yiyeceklerinize normalden fazla tuz katmayın. Hekiminiz aksi bir bilgi vermediği sürece iyotlu tuzları tercih etmeye; tuzu ışık almayan ve serin bir yerde saklamaya özen gösterin.

    Günlük ekmek tüketiminize dikkat edin.

    Fazla ekmek tüketmek, kalitesiz enerji almanıza yol açacaktır. Esmer ekmek (tam buğday, bol tahıllı, çavdar, kepek ekmeği) tercih etmeniz, hem besin değeri yüksek bir enerji alımı sağlayacak hem de olası kabızlık şikayetinizi azaltacaktır.

    Ağır öğünlerden kaçınmalı, akşam yemeklerinde hafif besinler tüketmeye çalışmalısınız!

    Gebelikte değişen hormonal denge mide hareketlerinizin azalmasına neden olacaktır. Ayrıca haftalar ilerledikçe büyüyen rahim, bağırsak hareketlerinizi zorlaştıracaktır. Bu nedenle hazımsızlık şikayeti oluşmaması için akşam yemeklerinde hazmedilmesi kolay yemekleri tercih etmelisiniz.

    Hamilelikte beslenme
    Hamilelikte beslenme

    Lifli besinlerin tüketilmesi kabızlık ve diğer sindirim sistemi sıkıntılarına iyi gelmektedir.

    Gebelikte yükselen hormonlarınızın etkileri ile sindirim sistemi ve hareketleri azalacaktır. Dolayısıyla lif (posa) içerikli besinlerin tüketilmesi durumunda kabızlık ve bağırsak tembelliği engellenebilir. Başta kurubaklagiller olmak üzere, tüm meyve ve sebzeler yüksek miktarda lif içermektedir. Ancak sebze, meyve ve kurubaklagiller tarla ve bahçelerde ilaçlanmaktadır. Böcek öldürücü bu ilaçlar ana rahmindeki yavruya da zarar verebilir. O nedenle çok iyi yıkanmaları gerektiği unutulmamalıdır. Esmer ekmek, yulaf ezmesi, kepekli tahıl ürünleri ve kuru meyvelerle de bağırsaklarınızı rahatlatabilirsiniz.

    Her gün 2 bardak süt veya eşdeğer oranda süt ürünleri (yoğurt, peynir vb) tüketmelisiniz.

    Gebelik döneminde ihtiyacınız olan kalsiyum miktarı yaklaşık 1,5 katına çıkmaktadır. Süt ve türevleri hem kalsiyum hem de hayvansal proteinler açısından önemli bir besin grubudur. Ancak sütçüden almaktan ziyade mutlaka pastörize, hatta steril edilmiş süt tüketmelisiniz. Yarım yağlı veya yağsız (light) olarak sunulan süt ürünlerini tercih etmeniz çok daha faydalı olacaktır. Kışın öğlen vakti, yazın ise kuşluk ve ikindi vakti günde 20 dakika kadar direkt olarak güneş ışığından yararlanılmalıdır.

    Gün aşırı 1 adet yumurta tüketmelisiniz.

    Yumurta beyazı yüksek besin değerine sahiptir. Yumurta beyazını dilerseniz her gün güvenle tüketebilirsiniz. Yumurta sarısı ise içerdiği yaklaşık 300 mg kolesterol ile günlük alınması gereken tüm kolesterol miktarını içeriyor gibi görünse de gün aşırı bir tam yumurta tüketilmesi sayısız yarar sağlayacaktır. Yapılan bilimsel araştırmalara göre besinlerdeki kolesterol miktarından ziyade, o besinin içermiş olduğu yağ miktarı ve bu yağın türü daha büyük önem taşımaktadır. Burada dikkat edilmesi gereken nokta pişirme şeklidir. Haşlama, omlet veya menemen gibi pişirme yöntemleri; sucuklu, pastırmalı, tereyağlı alternatiflerden çok daha sağlıklı olacaktır.

    Haftada 2 gün balık tüketmelisiniz.

    Özellikle bebeğin beyin gelişimini olumlu yönde etkileyen omega 3 içeriğinden dolayı balık tüketimi çok önemlidir. Ancak okyanuslarda yaşayan uzun ömürlü balıklar yüksek oranda civa içerdiği için sakıncalı olmaktadır. Neyse ki ülkemizde tüketilen balıkların çoğu kısa ömürlüdür. Yağı süzülmüş veya yağsız (light) ton balıkları yüksek omega 3 ve düşük doymuş yağ asitleri içerdiği için haftada 336 grama kadar tüketilebilir. Eğer yeterince balık tüketmiyorsanız uzmanınızı bilgilendirin ki size omega 3 içeren destek ürünlere başlasın. Öte yandan midye ve istiridye gibi kabuklu deniz ürünlerinin gebelik döneminde tüketimi sakıncalı olabilmektedir.

    Haftada 1 gün orta boy kase kuruyemiş karışımı tüketebilirsiniz.

    Kuruyemişler yüksek oranda yağ içerdikleri için fazla yenilmemelidir. Ancak haftada 1 tüketilmeleri (özellikle badem ve yerfıstığı) gebelikteki çinko ihtiyacınızı karşılamanıza yardımcı olacaktır. Ayrıca ceviz iyi bir omega 3 deposudur. Kuru kayısı ve kuru incir her gün az miktarda tüketilebilecek, kabızlık oluşmasını engellemeye yardımcı olacak besinlerdendir.

    Çay ve kahve tüketiminizi gözden geçiriniz.

    Çay ve kahve içerdikleri kafein nedeniyle uyku problemlerine yol açabilirler. Yapılan çalışmalar fazla miktarda tüketilmeleri durumunda (günde 10 fincan üzeri) erken doğum riskini artırabileceğini bildirmektedir. Aynı zamanda çay içinde bulunan teofilin maddesi bağırsaklardan demir emilimini bozarak kansızlığa neden olmaktadır. Bu nedenle çay ve kahve tüketimi için uygun olan sınır günde 2 fincan olarak belirlenmiştir ve öğünlerden yarım saat önce veya sonra tercih edilmelidir. Doğal hiçbir katkı maddesi içermeyen nane, limon, ıhlamur, kuşburnu ve papatya gibi bitki çaylarını aşırıya kaçmadan tüketebilirsiniz.

    Hamur işleri, şerbetli tatlı, kızartma ve gazlı içecek tüketiminden kaçınmalısınız.

    Bu besinler size hiçbir katkı sağlamayacağı gibi bebeğinize de zarar verecektir. Tatlı ihtiyacınızı sütlü tatlılarla veya meyve salatası ile karşılamaya özen gösteriniz.

    Alkol ve sigarayı asla kullanmamalısınız. Yapay tatlandırıcılara ve konservelere dikkat!

    Aslında yaşam boyu alkol ve sigaradan kaçınmak, özellikle hamilelik sürecinde sigara içilen ortamlarda dahi bulunmamak gerekmektedir. Ayrıca yapay katkı maddeli tüm yiyecekler siz ve bebeğiniz için risk taşırlar. Yapay tatlandırıcılar için yapılan çalışmalarda sakarin dışındaki tatlandırıcılar güvenli bulunmuştur. Ancak yine de aşırıya kaçılmadan kullanılmalı veya bu süreçte uzak durulmalıdır.

    Tüm bu önerilere ilave olarak anne adayının kilo fazlalığı olsun olmasın düzenli olarak egzersiz yapması, gebeliğin 2. yarısında (yaklaşık 20. haftada) şeker yükleme testi yaptırılması ve tansiyon takibi önerilmektedir. Fazla kilolu veya obez olarak hamile kalan bayanlarda şeker yükleme testi daha erken süreçte bile gerçekleştirilebilir. Merak ettiğiniz her konuda kadın hastalıkları ve doğum uzmanı, hatta diyetisyeninizle iletişime geçiniz.

    Dyt. M. Turgay KÖSE tarafından yazılmıştır.

  • Akıllı telefonlar çocukları kambur yapıyor…!

    Akıllı telefonlar çocukları kambur yapıyor…!

    Tabletler ve akıllı telefonlar, gelişme çağındaki çocukların omurgalarında ciddi hasara yol açıyor. Uzmanlar uyarıyor: En önemli tehlikelerin başında, boyun fıtığı ve kamburluk geliyor.

    AİLELERİN çocuklarını oyalamak için sıkça başvurduğu yöntem, tablet bilgisayar ya da akıllı telefonlar, çocuklarda ciddi sağlık sorunlarına yol açıyor.

    Uzmanlar, bu aletleri yoğun kullanan çocukların boyun ve bel rahatsızlıklarının artacağını söyleyerek, kullanımı sınırlandırın dedi.

    Her gün hayatın bir alanında, telefon ya da tabletteki oyuna odaklanmış, çevresindeki olup bitenle ilişkisini tamamen kesmiş çocuklar görmek mümkün. Ailelerin de çocuklarını oyalamanın bir yolu olarak gördüğü bu yönteme karşı uzmanlar uyardı.

    Uzmanlara göre, dünya çapında genç kuşakları bekleyen en önemli tehlikelerin başında, boyun fıtığı ve kamburluk geliyor.

    Boyun, sırt, bilek ve göz ağrısı gibi hastalıklar, en fazla 5 – 9 yaş arası çocuklarda görülüyor. Bu tehlikeye karşı en iyi tedavi ise, çocukların tablet ve akıllı telefon kullanımını sınırlamak.

    ‘Engel olmak, tedaviden daha kolay’

    Belçika Gent Üniversitesi’nden Profesör Barbara Cagnie, aşırı kullanıma engel olmanın tedavi etmekten daha kolay olduğunu belirterek, “Çocuklarınızı uzun süre tablet ya da telefonla oynatmayın. Oynarken de sık sık oturuş şeklini değiştirmeye teşvik edin» dedi.
    YENİ YÜZYIL GAZETESİ

  • Emziklilik döneminin ilk 3 ayı

    Emziklilik döneminin ilk 3 ayı

    Emziklilik döneminin ilk 3 ayı ‘nda dikkat edilmesi gerekenler; Taze meyveler yüksek miktarda posa içerirler. Posa sindirim sistemi sağlığı için son derece gerekli olmasına rağmen barsağa sindirilmeden geldikleri için barsak bakterilerinin fazla çalışmasına neden olurlar. Bu da gaz problemleri yaratabilir.Bu dönemde muz hariç diğer tüm meyveler tüketilmemelidirler. Muzun sindirimi diğer meyvelere göre daha kolaydır.

    Doğum kadar sonrası da önemli!

    Kuru meyvelerin içerdikleri posa çeşidinden dolayı sindirimleri taze meyvelere göre daha kolaydır. Bu yüzden kuru meyveler rahatlıkla tüketilebilir.Hurmanın içindeki bir madde oksitosin salgılanmasını sağlar. Oksitosin emzirme döneminde sütün salınımını sağlayarak emzirmeye yardımcı olur. Bu dönemde hurma tercih edilebilir.

    Haşlanan meyvelerin taze meyvelere göre sindirimi daha kolay olduğu için kuru ya da yaş meyveler iyice haşlanıp taneleriyle birlikte şekersiz bir şekilde komposto olarak tüketilebilir.

    Sebzelerin yüksek posa içeriğinden dolayı mide ve barsakta kalma süreleri ve sindirimleri uzundur. Sebzelerden sadece kabak, patlıcan, bamya tüketilebilir. Bu sebzeler ince kabuklu oldukları için diğer sebzelere göre sindirimleri daha kolaydır ve gaz problemi yaratmazlar. Çiğ haldeki sebzeler salata vb. tüketilmemelidir.

    Bakliyatlar son derece besleyici olmasına rağmen içinde gaz yapan ‘rafinoz’ adlı doğal şekerden bol miktarda bulunur. Aynı zamanda bakliyatların posa içeriği yüksek olduğu için sindirimleri uzundur ve gaz problemleri yaratırlar. Bundan dolayı bakliyatlar (nohut,barbunya,fasülye,mercimek vb.) tüketilmemelidir.

    Kuruyemişler herhangi bir gaz problemi yaratmadığı için rahatlıkla (ceviz, badem, fındık vb. ) tüketilebilir.

    Sütün sindirimi zordur. Barsaklarda gaz problemleri yaratır. Bu yüzden emziren bir anne süt yerine sütlü tatlıları haftada 1-2 kez tüketilebilir ve biraz daha günlük yemesi gereken peynir miktarını arttırabilir.

    Yoğurt ve ayranın sindirilirken barsaklarda gaz oluşumuna sebep olduğu için bunların yerine yoğurt çorbası, yayla çorbası gibi çorbalar tercih edilebilir. Süt ürünlerinden kefir kullanılabilir. Ayrıca günlük gereken kalsiyum miktarını karşılamak için tüketilen peynir miktarı arttırabilir.

    Etler herhangi bir gaz problemi yaratmadığı için rahatlıkla kullanılabilir.

    Bulgurun İçeriğindeki yüksek posa içeriğinden dolayı sindirimleri zordur, barsakta kalma süreleri uzundur ve barsaktaki bakterilerin daha çok çalışmasına ve daha çok gaz üretilmesine sebep olurlar. Pirincin ise sindirimi bulgura göre daha kolaydır. Bu yüzden bulgur pilavı yerine pirinç pilavı tercih edilebilir.

    Kepek, barsaktaki bakterilerin daha çok çalışmasına ve gaz problemlerine sebep olur. Bu yüzden kepek ekmeği tüketilmemelidir. Ayrıca kepek demir emilimini azalttığı için emziren annelerin sağlığı açısında uygun olmayacaktır. İlk 1-2 haftadan sonra tam buğday ekmeği tüketilebilir.

    Dyt. Gizem TAŞKIN tarafından yazılmıştır.

  • Anneler yanlış bebek bezi kullanıyor!

    Anneler yanlış bebek bezi kullanıyor!

    Anneler yanlış bebek bezi kullanıyor! Vip Uluslararası Araştırmalar ve Test Merkezi’nin anne ve bebekler üzerinde yaptığı araştırma sonucuna göre anneler çoğunlukla yanlış beden bebek bezi kullanıyor.

    GELİR DÜZEYİ DÜŞÜK OLANLARIN % 60’I BU HATAYI YAPIYOR

    Araştırma kapsamında her gelir düzeyinden ailedeki anneler ile görüşülmüş ve sonucunda gelir düzeyi düşük anneler’in (C2-D Sosyal sınıfı) % 60’ının bebekleri için yanlış beden bebek bezi kullandığı ortaya çıkmış.

    TASARRUF ETMEK İÇİN DAHA BÜYÜK BEDEN BEZ TERCİH EDİLİYOR

    Düşük gelirli ailelerin daha büyük bez kulanmalarının temel nedeni bezden tasarruf etmek. Aslında olması gerekenden daha büyük bebek bezi kullandıkları için bu durum sızıntıya neden olarak daha fazla bez kullanmalarına yol açıyor. Sonuç olarak tasarruf etmek için daha büyük beden bez kullanılmasının daha fazla tüketime neden olduğu gözlenmiştir. Ayrıca araştırmaya göre yine bazı düşük gelirli ailelerde annelerin bebek bezlerini bakkallardan tek tek, tane ile aldığı da gözlenmiştir.

  • Küçük çocuğun kreşe alışması

    Küçük çocuğun kreşe alışması

    Küçük çocuğun kreşe alışması demek çoğunlukla üzgün, gözü yaşlı çocuklar olarak algılanır. Bu nedenle size bir uzman gözünden bu süreci sorunsuz ve gözyaşı dökülmeden atlatmanın, çocuğunuzu bu yeni düzene alıştırmanın denenmiş yöntemlerini sunmak istiyoruz.

    Küçük çocuğun kreşe alışması

    Kreş; yeni bir yaşam tarzı

    Çocuklarınız kreşe geldiklerinde yeni durumlar ile karşı karşıya kalırlar. Yeni mekanlar, tanımadıkları çocuklar ve yeni ilişki kuracakları bireyler vardır artık. Bu fiili oluşuma uyum gösterme sürecinin ufaklıklar için kolay olmayacağı da aşikardır. Kreş bebekleri 2 aydan-3 yaşa kadar bir yaş aralığında olduğu için bu uyum sürecinde muazzam farklılıklar da söz konusudur.

    Küçük çocuğun kreşe alışması
    Küçük çocuğun kreşe alışması

    Kreşe uyum nasıl gelişir?

    Bebeğin bu sancılı olabilecek sürece adım adım uyum göstermesini sağlayıcı bir yöntem benimsemek her zaman akılcıdır. Öncelikle evdeki annenin veya bakım-veren’in yerine koyabileceği, birebir ilişkide olacağı kişiye alışmasına çalışılmalıdır. Bu yöntemle her yeni gelen bebeğin yaklaşık 2 haftalık bir arayla kreşe kabul edilmesi esas alınmalıdır. Bu arada kreş ile ebeveynlerin arasındaki ilk bağlantı ilk gün yapılan alıştırma konuşması ile olmaktadır. Burada kreşe başlayacak çocuk tüm ihtiyaçları ile ön planda tutulmalıdır. Bu görüşmede kreşe uzmanlarının mümkün olduğunca detaylı biçimde çocuğun huyları ve alışkanlıkları, sevdikleri ile sevmedikleri, ilgi alanları hakkında bilgi edinmeleri esastır, çünkü uyum sürecinde kreşe uzmanlar çocuk hakkında ne kadar detaylı bilgi sahibi olurlarsa o kadar daha sorunsuz bir uyum yaşanacaktır. Uyku problemleri var mı? Kardeşleri var mı? Hamilelik nasıl geçmişti? Bu soruların hepsinin cevapları uyum sürecinde önemli olacaktır. Uyum sürecinde problemler ortaya çıkacak olursa bunları çözmenin en etkin yolu, işin başında mümkün olduğunca çocuk hakkında detaylı bilgi sahibi olmakla mümkün olur.

  • Süt dişi ile karıştırılan 6 yaş dişleri

    Süt dişi ile karıştırılan 6 yaş dişleri

    Süt dişi ile karıştırılan 6 yaş dişleri önemsenmeyen çürüğün tedavi ettirilmemesi ciddi enfeksiyonlara neden olabiliyor. 6 yaş dişleri sürer sürmez yapılacak basit ve maliyet bakımından diğer tedavilere göre daha ucuz olan fissur örtücü uygulamaları ile dişleri korumak artık daha kolay.

    Süt dişi ile karıştırılan 6 yaş dişleri

    “Süt dişi değil mi çekelim gitsin hocam nasıl olsa düşmeyecek mi?” cümlesi meslek yaşantımda en sık duyduğum cümlelerden biri. Ağrı ya da yüzdeki şişlik nedeniyle son çare olarak muayeneye getirilen bir çocuk ve ailesine bu dişin ne kadar değerli olduğuna inandırmaya çalışan bir doktor senaryosu hemen hemen tüm pedodonti uzmanlarının günlük rutinlerinde karşılaştıkları bir durum.

    Süt Dişinin Çekim Kararı Klinik ve Radyolojik Muayenenin Sonunda Verilmeli

    Süt dişinin çekim kararı detaylı klinik ve radyolojik muayenenin sonunda başka çarenin olmadığı durumda verilmeli, çekim gerçekleştikten sonra ise alttaki dişe gerekli olan mesafenin korunması için yer tutucuların yapılması gerekiyor. Çekim sayısı ve bulunduğu bölge göz önüne alındığında hastalara sabit ya da hareketli yer tutucular yapılabilir. Her süt dişi altındaki daimi diş için yol göstericidir, daimi dişlere rehberliğinin yanı sıra, yeterli özen gösterilmeyen süt dişleri, beslenme, konuşma ve estetik için de gereklidir bu sebeple ilk seçenek çekim olmamalıdır.

    Süt dişi ile karıştırılan 6 yaş dişleri
    Süt dişi ile karıştırılan 6 yaş dişleri

    Süt Dişinin Erken Çekimi, Altındaki Daimi Dişin Gömülü Kalmasına Neden Olabilir

    Aileleri tarafından süt dişi ile karıştırılan 6 yaş dişlerindeki önemsenmeyen çürüğün tedavi ettirilmemesi sonucunda ciddi enfeksiyonlarla karşılaşıp bazı durumlarda bu dişlerin çekimine karar vermek zorunda kalıyoruz. O zaman tüm çiğneme sisteminin dengesini bozuluyor ve devreye birden fazla uzmanlık alanı ilgilendiren yüksek maliyetli tedavi prosedürleri ile uyumu sağlamaya çalışıyoruz.

    Bazen de 6 yaş dişinin destek aldığı süt ikinci azıların vaktinden önce çekilmesi durumunda daimi diş kayarak sürüyor ve bunun sonucunda çekilen süt dişinin altındaki daimi diş ya gömülü kalıyor ya da farklı konumda sürebiliyor. Bu da ileride ciddi ortodontik sorunlara sebep olabiliyor. Oysaki süt dişleri sürdükten sonra yapılacak düzenli diş kontrolleri ve koruyucu uygulamalar ile bu sorunların önüne geçebiliriz.

    Sonuç olarak diş çekimi hiç bir zaman ilk tercih değildir. Yapılacak basit koruyucu uygulamalar ve dolgular ile çocuğun ağız bütünlüğünü korumak ve aileleri bilinçlendirip doğru yönlendirmek tüm diş hekimlerinin öncelikli görevleri arasında olmalıdır.

  • Bebek bakım ve beslenme ürünleri Joker’de Hopi ile Paracık kazandırıyor

    Bebek bakım ve beslenme ürünleri Joker’de Hopi ile Paracık kazandırıyor

     Bebek bezi, şampuan, ıslak mendil ve mama gibi bebeğinin sürekli ihtiyaç duyduğu ürünler hiç bu kadar kazandırmamıştı.

     Şimdi Hopi’n ile Joker’de tüm bebek ve tekstil ürünlerinde her 100 TL alışverişinde 20, her 300 TL alışverişinde 100 Paracık kazan!  

     Hop’inle Joker’de hemen kazanmaya başlamak için Tıklayın!

    Bebek bakım ve beslenme ürünleri Joker’de Hopi ile Paracık kazandırıyor
    Bebek bakım ve beslenme ürünleri Joker’de Hopi ile Paracık kazandırıyor

     

  • Bebek ve yeni anneler için 2016 hediye önerileri

    Bebek ve yeni anneler için 2016 hediye önerileri

    Bebek ve yeni anneler için 2016 hediye önerileri… Yeni bir bebeğin doğumu ve annelik duygusunu tadan yakınlarınızın mutluluğu özel bir kutlamayı hak eder. İşte bu nedenle doğum öncesi ve sonrasında hayatınızın belki de unutulmayacak bu anlarını ölümsüzleştirmek gerek… Bebekler ve yeni anneler için en güzel hediyeler…

    Bebek ve yeni anneler için 2016 hediye önerileri

    Sallanan koltuk olmadan olmaz

    Bebek odasının en özel eşyalarından biri olan sallanan koltuk, doğumdan sonra annenin bebekle olan tüm ilişkisine tanıklık ediyor. Gece-gündüz uyuma ve emzirme ritüellerinde hem anne hem de bebek rahat ediyor.

     Her tarza uygun emzirme önlükleri

    Gittiğiniz her yerde bebeğinizi rahatlıkla emzirebileceğiniz bu önlükler tarzınıza uygun renk ve desenlerde hem kullanışlı hem de şık.

    Bezden Pasta

    Bebek bezi almanın ve bunu hediye olarak sunmanın en yaratıcı yollarından biri genelde doğum öncesi “Hoş geldin Bebek” partilerinde hediye edilen bezden pastalar. Bunun için yapmanız gereken bebek bezlerini oyuncak, mesaj kartları ve kurdelelerle çok katlı pastalara dönüştürmek.

    Bebek ve yeni anneler için 2016 hediye önerileri
    Bebek ve yeni anneler için 2016 hediye önerileri

    Anları ölümsüzleştirin: Hatıra Defteri

    Bebeğin doğumundan sonraki her özel anını yazarak ölümsüzleştirebileceğiniz bebek hatıra defterleri hediye edebilirsiniz. Yıllar geçtikçe değeri daha da artacak bu hediye ile anneler hem kendileri hem de bebekleri için en güzel anlarını geleceğe taşıyabilecek.

    Haşla ve püre yap

    Bebeğinize sağlıklı menüler yaratmak için tek ihtiyacınız olan buharda haşlama ve sonrasında haşlanmış sebzeleri püre haline getiren elektrikli aletler. Bu hızlı ve pratik çözümler arayan anneler için kesinlikle ideal hediyelerden biri olacak.

    Mışıl mışıl uyuyan bebekler mutlu anneler

    Bebeğinizin uyku düzeni her şeyden önemli. Huzurlu bir uyku ritüeli yaratmak için uykuya hazırlık aşamalarını belirlemelisiniz. Oda dekorasyonunda kullanacağınız parlayan yıldızlar, müzikli ışıklı uyku oyuncakları, gece lambaları ile uykuya geçiş sürecini kolaylaştırabilirsiniz.

    Gözünüz hep üzerinde olsun

    Anneler bebekler uykudayken görüntülü ve sesli telsizler aracılığıyla onların hareketlerini yakından takip edebilirler. Böylece bebeklerin uykuda olduğu zamanlar annelere kalır.

  • Çocuklarda Deri Lekeleri

    Çocuklarda Deri Lekeleri

    Çocuklarda Deri Lekeleri : Çocuklarda doğumdan sonra deride açık ya da koyu renkli lekeler görülmesinin, bunların sayıca artmasının, nörolojik veya bir başka rahatsızlığın belirtisi olabileceği belirtildi.

    Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Çocuk Nörolojisi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Banu Anlar, çocuklarda doğumdan sonra deride açık ya da koyu renkli lekeler görülmesinin, bunların sayıca artmasının, nörolojik veya bir başka  rahatsızlığın belirtisi olabileceğine işaret etti.

    Çocuklarda Deri Lekeleri

    Prof. Dr. Anlar, yaptığı açıklamada, vücutta iki önemli yapı olan deri ve beynin bazı ortak genler taşıdıklarını belirtti.

    Söz konusu ortak genlerde bir bozukluk olduğunda deride ve beyinde bulgular ortaya çıktığını anlatan Anlar, şöyle devam etti:”Deri ve beyin, yaşamın başlangıcında, cenin henüz bir hücre yumağı halindeyken aynı hücre grubundan köken alıp gelişirler. Bu nedenle de bazı ortak genler taşırlar. Hem deride hem de beyinde görevli bulunan bu genlerde bozukluk olduğunda da deride ve beyinde bulgular ortaya çıkar. Bu hastalıklarda gendeki bozukluk aile gelebilir ya da ailede hiç bulunmayıp sadece bir tek bireyde ortaya çıkmış olabilir ancak bu durumda da bir sonraki nesle, yani bu bireyin çocuklarına geçebilir.”

    Deri ve beyinde ortak genlerdeki bozukluğun epilepsi gibi nörolojik hastalıklar, görme sorunları, kemik hastalıkları, böbrek kistleri, akciğerde ve beyinde istenmeyen hücre topluluklarına yol açabildiğine işaret eden Prof. Dr. Anlar, “Bu hastalıklarda bazen kişi, hastalığının farkına bile varamayacak derecede hafif etkilenmiş olur. Diğer bazı hastalarda ise çocukken okul başarısızlığı, görme sorunları, dikkat eksikliği, kemik eğrilikleri görülebilir. İleride, hayatın herhangi bir döneminde epilepsi, böbrek kistleri, akciğerde ve beyinde istenmeyen hücre toplulukları nedeniyle ciddi boyutlara ulaşabilen sağlık sorunları ortaya çıkabilir. Ancak bu derece etkilenmiş hastaların sayısı fazla değildir” diye konuştu.

    Çocuklarda Deri Lekeleri
    Çocuklarda Deri Lekeleri

     “Her deri lekesi bir hastalığa işaret etmez”

    Bu hastalıklarda epilepsi, zihinsel gerilik, tümörler gibi ciddi ve yaşam kalitesini çok etkileyen sorunlar olabileceği için erken tanı ve yakın izlemin önemli olduğunu vurgulayan Anlar, şunları kaydetti:

    “Her deri lekesi bir hastalığa işaret etmez. Hatta çoğunlukla deri lekelerinin sağlık için bir önemi yoktur. Ancak çocuklarda doğumdan sonra açık ya da koyu renkli lekeler görülmesi, bunların sayıca artması, ailede benzer lekelerin bulunması halinde hekime danışılmalıdır. Bu hastalıklardan biri teşhis edilmiş olan bir kişi hiçbir sorun yaşamadan günlük yaşantısını, normal okul ve meslek etkinliklerini sürdürebilir. Çocuklukta iyi bir okul öncesi eğitimi, gerekiyorsa özel eğitim, görme-işitme ve genel sağlık açısından kontrol, erişkin döneminde de bu hastalık konusunda deneyimli hekimler tarafından 6-12 ayda bir kontrol muayenelerinin yapılması gerekir.”

    Genetik yönü olan bu hastalıkların özellikle dirençli epilepsi ya da tümöre yol açabilen tipleri konusunda toplumun bilgilendirilmesi, gerektiğinde genetik danışmanlığın sağlanması gerektiğini ifade eden Anlar, bu hastalıklar konusunda deneyimli uzmanlar yetiştirmenin, ayrıca aile hekimlerinin bu konularda bilgilerinin zaman zaman yenilenmesinin önemini vurguladı.