Cambridge Üniversitesi bilim insanlarından Dr. Beth Allison, özellikle hamilelikte antioksidan ile desteklenmeyen, obez ve sigara içen annelerin bebeklerinin daha doğmadan yaşlanmaya başladıklarını iddia ediyor.
Kromozomlarda telomer ismini verdiğimiz bölge (heterokromatin yapılar) yaşlandıkça kısalmaktadır.
Bu bilgiden yola çıkarak deney hayvanlarında yapılan araştırmalarda hamileliklerinde sigara dumanı soluyan, obez ve besini belli antioksidanlarla desteklenmeyen annelerin bebeklerinin telomerez yapılarının sağlıklı annelerin bebeklerine göre çok daha farklı olduğu gözlenmiş.
Neredeyse daha doğmadan yaşlanan bu bebeklerin biraz büyüdüklerinde kalp rahatsızlıkları geliştirdikleri de gözlemler arasında.
Detayları FASEB Journal adlı bilimsel dergide yayımlanan bu araştırma, annelere hamilelik öncesi kendilerine, yaşam tarzlarına ve yeme alışkanlıklarına bir göz atmaları gerektiğini hatırlatarak “Aksi takdirde bebeğiniz karnınızda yeterince oksijen alamadığından doğduğunda sağlıklı görünseler bile ileri yaşlarda kalp ve diğer kronik hastalıklarla yüz yüze kalacaklardır” diyor.
ÖMRÜNÜZÜN UZUNLUĞU GÜNLÜK OTURMA SÜRESİNE BAĞLI
Sao Paulo Üniversitesi Tıp Fakültesi hekimleri, 54 değişik ülkeden veriler toplayarak istatistiki bir araştırma gerçekleştirmiş. Günlük uzun oturma süresinin ömrü kısalttığı her ne kadar önceden bilinse de bu araştırmayla tıp dünyasında ilk defa ömrü uzatmak için ne yapılması gerektiği rakamlarla verilmiş.
Elde edilen en çarpıcı sonuç, “Ne kadar spor yapılırsa yapılsın, oturma süresi yine de ömrü kısaltmada etkili oluyor”. Yani “Oturuyorum ama sıkı da spor yapıyorum” yaklaşımı işe yaramıyor.
American Journal of Preventive Medicine adlı bilimsel dergide detayları açıklanan bu araştırmaya göre, günde 3 saatten fazla süreyle oturuyorsanız ömrünüzü % 3.8 kadar kısaltıyorsunuz.
Bu süreyi 3 saatin altına düşürürseniz de 0.2 yıl kadar ömrünüzü uzatıyorsunuz. “İş gereği (modern hayat gereği) oturmak zorundayız” diyorsanız da o zaman sık sık ayağa kalkıp biraz yürüyüp tekrar masanızın başına dönmeniz öneriliyor.
Plastiklerde bulunan BPA maddesi, anksiyete bozukluğu, erken ergenlik, obezite, diyabet, kanser gibi problemlere neden oluyor
Büyüme, gelişme üzerindeki olumsuz etkileri de belki tam olarak bilmiyoruz.
Biberon, mama kabı, emzik… Bir bebeğin olmazsa olmazı ama güvenilir bir maddeden üretimezse aynı zamanda düşmanı da olabilir.
HAMİLEYKEN TEDBİR ALINMALI!
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Başak Namdar Çelikkan, biberonlarda ve plastiklerde bulunan BPA ya da ftalat gibi maddeler bir sıcaklıkta salındığı zaman gıda zehirlenmesine yol açabilir. Nasıl bir gıda zehirlenmesi vücudumuzda harabiyet oluşturuyorsa nasıl ki vücuda yabancı bir madde girdiğinde nasıl bir etki gösteriyorsa bu tür maddeler de hem yakın gelecekte hem de çocuğu ileriki hayatında olumsuz etkileyebilir.
Tehlike bununla sınırlı değil çünkü bebekleri yalnızca plastikten uzak tutmak yetmiyor. Uzmanlara göre anneler bu tehditten uzak durmaya hamileyken başlamalı…
Dr. Başak Namdar Çelikkan, “Annenin kullandığı sıcak bir şey içtiği bardak bile önemli… Normal bir birey bile plastik ile sıcak bir şey içtiği zaman önemli harabiyetler meydana gelebilir. Hamile kişi de karnında canlı bir hayat taşıdığı için bebek, annenin yediği her şeyden etkilenir. Mesela ilk üç ayda bebeğin organ gelişimi meydana gelir, yenilen meyvenin sebzenin bile fazlası zararlı olabilir. Ki plastikte sıcak bir şey içtiğinizde vücudunuza aldığınız toksik bir madde var” dedi.
‘EN ÇOK BİBERONLARDA GÖRÜLÜYOR’
Anksiyete bozukluğu, erken ergenlik, obeziteye; yetişkin çağda ise diyabete ve kansere kadar varıyor. Neden olan kimyasallar en çok plastik biberonlarda görülüyor. Avrupa Birliği’nde o kimyasalı içeren biberonlar yasaklandı.
Avrupa Cam Üreticileri Birliği Genel Sekreteri Adeline Fornelly ise, “Hiçbir ambalaj malzemesi için ‘tehlikeli’ sözcüğünü kullanmak istemiyorum ama bazı ambalaj malzemelerinde içerik sızdırma riski olabilir. Örneğin bunlardan biri BPA dediğimiz malzeme hatta Avrupa Birliği’nde 2011 itibariyle biberonlarda BPA’nın kullanılması yasaklandı. Önümüzdeki yıllarda Avrupa Birliği’nde tamamen yasaklanacağını öngörüyoruz hatta bazı ülkelerde kullanımının kaldırıldığını biliyoruz” dedi.
‘CAMDAN ŞAŞMAYIN!’
Tehlikenin boyutu bilim insanlarınca hala araştırılıyor. Son yıllarda BPA’dan soyut özel biberonlar üretilse de uzmanlar ‘camdan şaşmayın’ diyor.
“Çocuklardaki ruhsal problemlerle bu maddelerin kullanımı arasında bir ilişki var” diyen İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Funda Orakdöğen, şunları söyledi: “Annelerin besinleri sakladığı malzemelerin, biberonların camdan yapılmış olmasına dikkat etmesi gerekiyor”
Bebeklerin cildi oldukça hassatır. Öpmeden bile mikrop kapabilir, ciltleri bozulabilir. Bu tahrişi önleyebilmek adına yapılması gerekenler… Peki dışardan alınan kimyasal içerikli kremler, sütler, yağlar ne kadar güvenli… Hani derler ya anne eli değmiş gibisi yoktur.
İşte bu nedenle anne eli değmiş minarellerle bebeklerin ciltleri artık gönül rahatlığıyla korunacak.
Bebekler için ev yapımı cilt ürünleri
Pişik kremi
1 Çay kaşığı madeni yağı 1 çay kaşığı mısır nişastası ile macun kıvamına gelene kadar karıştırın. 2 çay kaşığı çinko oksit merhemi ve 2 çay kaşığı antibiyotik merhemi ekleyin.
El Dezenfektanı
1/4 bardak aloe vera jeli 1/4 bardak tahıl alkolü 10 damla güzel kokulu yağ 1 damla gıda boyası Malzemelerin hepsini karıştırın ve sprey şişesinde saklayın.
Çocuk saç kremi
Suya az miktarda zeytin yağı eklenir ve sprey şişesinin içine dökülür.
Diş macunu
1 bardak karbonat 1/3 bardak tuz 3 çay kaşığı gliserin Zevkinize göre nane yağı ( ya da başka bir tat veren şey) Tuz ve karbonatı karıştırın. Gliserini ekleyin ve iyice karıştırın. Birkaç damla nane yağı damlatın.
Bebekler için ev yapımı cilt ürünleri
Zeytin Yağı
Zeytin yağı en doğal, en saf bebek bakım ürünüdür. Doğal ve organik zeytin yağı ile bebeğinize masaj yapabilir
kuruyan cildini nemlendirebilir, konak oluşumunu yok etmek için banyodan birkaç saat önce saçlarına sürebilir ve hatta pişik için kullanabilirsiniz.
Mısır Nişastası
Yüzde 100 saf mısır nişastasını parfümlü bebek pudrası yerine kullanın.
Bebeğinizin ciğerleri ve cildi için daha iyidir ve aynı zamanda daha ucuza mal olur.
Bebek Islak Mendilleri
¼ bardak bebek ya da zeytinyağını 2 bardak su ve ¼ bardak bebek şampuanı ile karıştırın. Kağıt havlu rulosunun yarısından kesin.
Kartonun merkezinden çıkartın. Kullanılmış boş bir ıslak mendil kabına yerleştirin ve hazırladığınız karışımı içine boşaltın. Diğer ıslak mendiller gibi kullanın.
Çocuklar için Yulaf Ezmeli Banyo
Bir bardak sade yulaf ezmesini mutfak robotunda ya da kahve öğütücüsünde toz haline gelinceye kadar öğütün.. İçine içme suyu ekleyin ve yulaf tozunu banyo suyunda çözülene kadar elinizle karıştırın.
Su çiçeği, pişik zehirli meşe ve benzeri durumlardan olan kaşıntıları rahatlatır. Kuru cilde de iyi gelir.
Doğum hazırlığının en önemli aşamalarından birisi, tam donanımlı bir hastane çantası hazırlamaktır. Doğuma giderken anne ve baba adaylarının kendileri ve bebekleri için yanlarına almaları gerekenleri sıraladık. Doğum çantanızı hazırlamayı son ana ertelemeyin ki kafanız rahat olsun. Hem belki bebeğiniz birazcık sabırsızdır ve erkenden dünyaya gelmek ister, kim bilir?
Doğum Çantasında Olması Gerekenler
Anneler İçin
Nüfus cüzdanı, hastane kartı,
1 adet pike takımı ve yatak koruyucu,
İkişer adet gecelik ve pijama, 1 adet sabahlık,
4 adet çorap, 1 adet terlik,
Yelek, hırka, patik,
1 adet emzirme sutyeni, 5 adet külot,
Göğüs ucu pedi ve kremi,
1 paket hijyenik ped,
Tarak, diş fırçası, diş macunu,
Antibakteriyel el temizleme jeli,
Eve dönüş için emzirmeye uygun kıyafet.
Babalar İçin
2 adet rahat yedek kıyafet,
Terlik,
Cep telefonu ve şarj aleti,
Atıştırmalık yiyecek ve içecekler,
Telefon edilecekler listesi,
Defter ve kalem,
Müzik çalar, kitap, dergi,
Diş fırçası, diş macunu.
Bebeğiniz İçin
2 takım hastane çıkış seti (eldiven ve şapka dâhil),
Mutlu, özgüveni yüksek, kendine ve başkalarına karşı saygılı olmayı başarabilen bireylerin, mutlu bir çocukluk geçirmiş oldukları söylenebilir.
Yeni Asır’da yer alan habere göre yaşamımız boyunca birçok acı-tatlı, iyikötü, güzel-çirkin, sevgi dolu-sevgisiz anlar yaşarız. Önemli olan bu anlarda dahi öz huzurumuzu elimizde tutabilmektir. Dünyaya gelen her çocuk, annesi-babası tarafından yetiştirilemiyor maalesef. Çocuk yetiştiren tüm bireyler için yol gösterici olması amacıyla kaleme alınan bu yazıda bazı püf noktaları ele alındı…
Mutlu çocuk yetiştirme
TUTARLI OLUN
Tutarlılık; herkesin kendisi için istediği ama çoğu zaman karşısındakine uygulayamadığı bir kavramdır. Çocukların yetiştirildiği ortamda olması gereken en önemli davranış biçimi tutarlılıktır. Doğru rol model olabilmek; sözlerimizle davranışlarımızın birbirine örtüşmesi ile mümkün olur.
Sürekli paylaşmanın olmazsa olmaz olduğunu konuşan bir babanın acil bir durumda ihtiyacı olan arkadaşına arabasını vermemesi tutarsızlığın en basit örneğidir.
YAPABİLECEĞİ İŞLERİ ELİNDEN ALMAYIN
Çocuklar hangi yaş grubunda olursa olsun işe yaradığını hissetmek ister ve bu duygu var olma güdülerini güçlendirir; yeterlilik hissini pekiştirir. Merdivenden çıkmak, masa hazırlamak, kapıyı açmak ve bunun gibi her yaş grubuna uygun birtakım fiziksel eylemleri gerçekleştirmesine izin vermek, çocuğunuzun özgüvenini pekiştirir ve başarma duygusunu tatmasını sağlar. Bu duyguyu çocuğunuzun elinden almayın.
REKABETİ DEĞİL İŞBİRLİĞİNİ ÖĞRETİN
Rekabetçi yaklaşım her birey için uygun değildir. Herkeste aynı etkiyi göstermez.Ama işbirliği duygusu, bütünleştirici, öğretici ve içinde saygı barındıran bir duygudur. Takım sporları, grup çalışmaları, birlikte oynadığınız oyunlar, okul projeleri gibi faaliyetlerde birleştirici ve tamamlayıcı yaklaşımda bulunmayı tercih edin.
SAYGIYI OĞRETİN
Bireyin sahip olması gereken temel duygulardan biri de; kendisine ve başkalarına saygı duymasıdır. Çocuklarımıza bu durumu ancak davranışlarımızla gösterebiliriz. Onlar bizim aynamızdır. Ne konuştuğumuza değil nasıl davrandığımıza bakarlar ve bu şekilde kendilerini yönlendirirler. Eşimize, arkadaşlarımıza gösterdiğimiz saygı onlar için yol gösterici olur.
MÜKEMMEL DİYE BİR ŞEY YOKTUR
Mükemmel olmasını istemek çocuğa zarar verir. Kimse mükemmel değildir. Sizler de değilsiniz. Eksiklerimizi ve yapamadıklarımızı çocukların tamamlamasını istemek ve zorlamak mutsuz birey yetiştirmek için yapılan bilinçsiz davranışlardır.
GEÇMİŞTE YAŞAMAK VE YAŞATMAK
Sürekli yaşanmışlıklardan bahsetmek, yaşanan olumsuzlukları durmadan dillendirmek, yaptığı hataları affetmemek ve sürekli hatırlatmak çocuklarınızın sizden uzaklaşmasına ve onları anlayacak başka birilerini aramaya iter. Bunun yerine, affedin, dinleyin ve geçmişte yaşamayı bırakın.
ÖNEMLİ HİSSETTİRİN
Hepimiz sevdiğimiz kişiler tarafından değerli olduğumuzu hissetmek ve bilmek isteriz. Çocuklarımıza değerli olduklarını maddi temellerle gösteremeyiz. Bu, sadece onların değerli olma algısını tamamen yanlış şekillendirmiş olmakla kalmaz; aynı zamanda mutluluğun temelini paraya dayandırmış oluruz. Önemli hissetmek için sizin güzel sözleriniz ve davranışlarınız yeterlidir.
KIYASLAMAYIN
Kıyaslanmaktan hoşlanan birey yoktur. Hoşunuza gitmeyen, rencide edici ve özgüven kırıcı bu davranışı çocuklarınıza uygulamayın. Herkes dünyaya farklı parmak iziyle gelirken okulda aldığı notlar, sosyal ve fiziksel becerileri yüzünden kıyaslanmayı hak etmez. Herkes özeldir. Hepimizin becerileri farklı farklıdır. Mutsuz çocuk sürekli etrafındaki yaşıtlarıyla kıyaslanan çocuktur; unutmayın!
SORGULAMAYI ÖĞRETİN
Çocuklarımıza isteklerini, davranışlarını, söylemlerini sorgulamayı öğretin. Bunun için sorular sorun ve cevaplar bekleyin. Asla yargılamayın.
”Ben öyle istiyorum, öyle olacak!” kalıbından uzak durarak yaklaşımda bulunun. Çocuğunuza evet veya hayır cevabını verirken mutlaka gerekçesini de sunun. Bu sayede o da sorgulamayı, her söyleneni doğru kabul etmemeyi öğrenecektir.
SEVGİNİZİ DOĞRU GÖSTERİN
Kuşkusuz her anne-baba çocuğunu çok sever. Önemli olan bunu doğru biçimde göstermek ve sevginin koşulsuz olduğunu öğretmektir. Koşullar ve istekler üzerine kurulmuş sevgi ilişkileri, hem karşılıklı güven sorgulamasına açıktır hem de temel olarak değersizlik hissi yaşatır. Her birey koşulsuz sevildiği zaman mutludur ve koşulsuz sevmeyi öğrendiği zaman huzurludur.
Hamilelikte birçok değişimi yaşayan kadına bu dönemde sosyal destek büyük moral sağlıyor.
CİHAN’da yer alan habere göre Psikolog Naciye Tokaç, hamilelik sadece kadının yaşadığı bir süreç gibi algılansa da erkeğin de bu süreçte desteğinin çok önemli olduğunu söyledi.
Psikoterapist aile çift ve evlilik terapisti uzman Psikolog Naciye Tokaç, hamilelik psikolojisini etkileyen faktörlerle ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Psikolog Tokaç, “Hamilelik hayatınızda ender yaşayacağınız; bazı kişilerin hiç yaşayamadığı, hem fizyolojinizi hem de psikolojinizi etkileyen bir süreçtir.” dedi.
Hamileliğin kadın hayatındaki en önemli ve değerli dönem olarak nitelendiren psikolog Tokaç, şunları söyledi: “İnsanın varlığına ve hayatının devamına etki eden dünyaya geliş serüvenini kadın yapmaktadır. Kadın kendisinin bu denli önemli olduğunu unutmamalıdır. Hamilelik de bu sürecin ilk basamağıdır. Hamilelik; kadının özel ve değerli bir varlığı dünyaya ulaştırma aşamasıdır.
Hamileliğin bu denli önemli olduğundan bahsettikten sonra bu sürecin nasıl işlediğini anlatalım. Hamilelik sadece kadının yaşadığı bir süreç gibi algılansa da aslında erkeğin de bu süreçte çok önemli olduğunu söylemeliyim. Hamilelikte birçok değişimi yaşayan kadın yanına bir destek ister. Bu dönemde çevresinde sosyal desteklerinin olması çok önemlidir.”
HAMİLELİKTE SOSYAL DESTEĞİN OLMASI ÖNEMLİ
Hamileliğin kadının vücudunda birçok değişim oluşturduğuna işaret eden Tokaç, açıklaması devamında şunları dile getirdi:“İlk aylarda mide bulantısı, baş dönmesi, kan basıncındaki değişimlere bağlı tansiyon sorunları, bayılmalar, vitamin-mineral değerlerinin değişmesine bağlı sorunlar, halsizlik ve aşerme gibi fizyolojik sorunlara ilerleyen aylarla birlikte vücutta ödem oluşmasına bağlı kilo artışı ve şişkinlik oluşması da eşlik eder. Ayrıca hamileliğin en önemli değişikliklerinden birisi olan hormonal değişimlere bağlı duygusal dalgalanmalarda görülmektedir. İşte böyle değişikliklerin olduğu bu süreçte kadının en çok onu anlayan ve destek isteyebileceği sosyal çevresinden kişilere ihtiyacı olacaktır. Eş veya partneri en önemli kişidir.
Erkeğin kadındaki değişimleri normal karşılayabilmesi zor olsa da onu anlaması önemlidir. Fizyolojik sorunlarında kadının yanında olarak destek olması, duygusal değişimlerinde ise anlayış göstermesi önemlidir. Tabi ki aile bireyleri ve yakın çevresinin de destekleyici olması arzu edilmektedir.
HAMİLELİĞİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER
Hamilelik sürecinin nasıl geçeceğini etkileyen başka diğer faktörler de vardır. Bunlar kadının fizyolojik sürecini etkilemektedir. Strese bağlı kramplar, düşükler, erken doğumlar görülmektedir. Hamileliğe öncelikle çiftlerin hazır olmaları gereklidir. Çiftlerin mutlu olması ve birlikteliğin devam ettirilmek istendiği durumlarda çocuk sahibi olunmalıdır. Evliliğin sorunlu olması kadına destek olunmasını engelleyeceğinden çiftlerin mutluluğu önemlidir. Hamileliğin planlanması, erken veya geç olmaması, çevre istediği için çocuk yapılmıyor olması gereklidir.
Çocuk yapılacak ailenin sosyo-ekonomik durumunun da dikkat edilmesi gereklidir. Tüm bu faktörler hamileliğin sorunlu geçmemesi ve doğum sonrasında mutluluk hissinin yoğunluğu açısından önemlidir.
Hamileliğin özellikle son dönemlerine doğru kadının depresif duygulanım yoğunluğu artmaktadır. Hatta doğum sonrası depresyonu oldukça sık görülmektedir. Daha önce de bahsettiğimiz sosyal desteklerin olması önemlidir ancak eğer depresyon bozukluğu gözleniyorsa profesyonel destek alınması; annenin doğum ve doğum sonrası bebekle kuracağı bağ açısından önemlidir.”
Anne adaylarını gebeliğin mevcut olduğunu öğrenir öğrenmez, bebeklerinin cinsiyetini merak etmeye başlarlar. Genetik açıdan bebeğin cinsiyeti, zaten gebeliğin oluştuğu anda bellidir. Fakat bunun kesin olarak bilinebilmesi için en az 13 hafta beklemek gerekmektedir. Bu aşamada unutulmaması gereken, her gebelikte bebeğin cinsiyetinin aynı haftalarda anlaşılmayacağıdır. Çeşitli durumlarda gebeliğin pozisyonu ve diğer faktörler sebebiyle doğum anına kadar cinsiyet net bir şekilde öğrenilmeyebilir.
Bebeğin cinsiyeti en erken ne zaman belli olur? Gebeliğin 12. Haftasının bitmesinden sonra vajinal ultrason ile tahmini bir cinsiyet tayini yapılabilir. Ancak bu aşamada gebeliğin pozisyonu da oldukça önemlidir. Gebeliğin 16. Haftasında ise karından yapılan ultrason ile bebeğin cinsiyeti belli olabilmektedir. Burada söz konusu olan gebelik haftaları cinsiyeti belirlemek için en erken olarak kabul edilen haftalardır. Bu haftalarda yapılan teşhislerin ileriki haftalardaki bulgular ışığında değişmesi her zaman için mümkündür. Bu sebeple de doktorlar genellikle bebeğin cinsiyet tayinini ilerleyen haftalarda söylemeyi tercih eder.
Bebeğin Cinsiyeti Ne Zaman Belli Olur?
Bebeğin cinsiyeti kesin olarak ne zaman belli olur? Bebeğin cinsiyeti gebeliğin 16. Haftasından sonra belli olmaktadır. Özellikle de 20. Gebelik haftasından sonra bebeğin cinsiyetinin kesin olarak tayin edilmesi mümkündür.
Ultrason dışında bebekte cinsiyet belirleme yöntemi var mı? Bebeğin cinsiyet tayini için en yaygın kullanılan yöntemler; vajinal ya da karın üstünden yapılan ultrasondur. Fakat 20. haftadan sonra yapılan ultrasonda bile az da olsa yanılma payı mevcuttur. Cinsiyet belirlemede en kesin, net sonuçlar anne karnından alınan amnion sıvısı ve kromozom incelemesi ile alınabilmektedir.
Kromozom değerlendirmesi, bebeğin cinsiyetini belirlemede en az yanılma payının olduğu yöntemdir. Uzmanlar XX dişi ve XY erkek kromozom yapısını değerlendirerek bebeğin cinsiyetini kesin olarak belirlerler.
Bebeğin cinsiyetini belirlemek mümkün müdür? Bebeğin cinsiyeti tüp bebek yöntemiyle belirlenebilmektedir. Ancak bu durum ülkemizde yasal değildir. Yalnızca cinsiyet geçişli hastalıklar söz konusu olduğunda bu durum gerçekleşebilir. Bunun dışında çiftin beslenme ya da hayat alışkanlıkları ile bebeğin cinsiyetini belirlemesi mümkün değildir.
Çocuk 2-3 yaşlardan itibaren ağlayarak her istediğini elde etmeyi öğrenir. Bunun için ağlar, tepinir, istediğinin olması için sonuna kadar direnir. Çocuğun her istediğini anında yerine getiren çocuklar ebeveynlerini adeta parmağında oynatır. Bu durumda ebeveynlerin çocuğun isteklerini erteleyebilmelerinde onlara yardımcı olmaları gerekmektedir.
Çocuk ile empati kurun!
Çocuk bir konuda talepkar olduğunda gerçekten ihtiyacı mı var yoksa istediği olması için tutturuyor ve ısrar mı ediyor bu farkı ayırt etmeniz gerekmektedir. Bunun için çocuğunuzu iyi tanımanız , istekleri ve ihtiyaçları arasında ayırım yapmanız gerekmektedir.
Şımarık çocuk yetiştirmek istemeyen ebeveynler
Çocuk ağlayabilir!
Bazı ebeveynler çocukları ağlatmamak için aşırı bir çaba göstermekteler. Çocuk ağladığında dünya başlarına yıkılır ve anında çocuğun talepleri yerine gelir. Bu durum çocuğun da en büyük kozu haline gelir. Her birey üzülebilir ve ağlayabilir, bu konunun üzerine düşerseniz çocuk her talebinde ağlayarak yerine getirmeyi öğrenmektedir.
Çocuğa ilgi göstermek ile şımartmayı birbirine karıştırmayın!
Bazı ebeveynler ‘Çocuğumu öpersem , fazla seversem şımarır mı ?’ sorularını sıklıkla sormaktalar. Elbette ki sevgi göstermek sınırsızdır; çocuk siz onu sevip öpünce şımarmaz. Aksine sizin ilgi, sevgi ve şefkatinize çok ihtiyacı var. Şımartmak daha çok kural ve sınırlarla ilgilidir. Çocuğa kural koyun ve her istediğinin anında olamayabileceğini ona öğretin! Ancak ‘şunu yapmazsan seni sevmem’ vb. cümleler kullanmayın…
Boşanma, çalışma hayatı ve ebeveynlerin suçluluk duyguları!
Çalışan anne ve babalar çocuktan ayrı kaldıkları endişesiyle eve geldiklerinde çocuğun aşırı üzerine düşmekteler. Çocuk ile geçirdiğiniz zamanın niceliği değil, niteliği önemlidir. Kaliteli zaman on dakika bile olsa çocuk ile oyun, sohbet , sıcaklığınızı iletme ile olur. Bunun için kaliteli zamana odaklanmalısınız. Bir diğer konu boşanmada ayrılan çiftler yine suçluluk duygusu ve çocuk üzülüyor endişeleri ile çocuğu oyuncağa boğup, her ne arzu ederse yerine getirmeye çabalamaktalar. Bu durum çocuğu duygusal olarak doyumsuz, sıkıntılı bir duruma sokar ve her bir davranışı yerine getirirken ‘ bunu alırsan böyle davranırım’ vb. istenmeyen davranış biçimlerine yol açar ve sonuçta çocuk mutsuz olur.
Şımarık çocuk yetiştirmek istemeyen ebeveynler
Çocuğa beklemeyi öğretin ve aşırı övgüden kaçın!
Çocuk isteklerini erteleyebilmeyi öğrendiğinde ev dışında arkadaş ortamında da isteklerini erteleyebilecek ve ‘uyum’ sağlayacaktır. Uyum çok önemlidir çünkü şımartılan çocuk her istediğinin evdeki gibi anında gerçekleşmesini isteyerek uyum sağlamakta zorlanır ve ortaya ağlama krizleriyle , anne ve babaya sığınan bir çocuk çıkar. Yine yerli yersiz her davranışında aşırı övülen, alkışlanan çocuk her yerde bunun olmasını ister; ancak dış dünya acımasızdır ve çocuklar bu olmadığında küser, sosyal ortamlardan kaçınma davranışı gösterebilir.
Ona saygı duymayı öğretin! Duyguları anlatın!
Çocuğa sınırları ve başkalarının haklarına saygı duymayı öğretin. Her hareketi mazur görülen çocuk başkasına saygı göstermeyi bilmez! Ona ne hissetiğinizi , diğer çocukların ne hissedebileceğini, kendisinin ne hissedebileceğini izah edin ve anlatın !
Bebeğiniz için güvenli ve konforlu, sizin için kullanımı kolay bebek arabasını seçmek karmaşık bir iş olabilir. Çünkü birçok markanın farklı modelde ve özellikte bebek arabası bulunuyor. Bu kadar çok seçenek arasında hangisinde karar vereceğinizden emin olamıyorsanız sizin için derlediğimiz bazı özellikleri göz önünde bulundurabilirsiniz.
Bebek Arabası Seçimi
Güvenlik
Bebek arabası seçerken ilk dikkat etmeniz gereken şey, arabanın güvenli olup olmadığıdır. Bunun için de yapmanız gereken bebek arabasının TS EN 1888 belgesine sahip olup olmadığını kontrol etmek olabilir. Bu belge, arabanın Avrupa güvenlik normlarına uygun olduğunun kanıtıdır.
Bebek Arabası Seçimi
Fren Sistemi
Güvenliği ölçebilmenizin ikinci adımı bebek arabasının frenlerinin iyi çalışıp çalışmadığını kontrol etmektir. Freni devreye soktuğunuzda tüm tekerleklerin kilitlendiğinden emin olun. Tam güvenlik için sadece arka tekerleklerde değil, sürüş kolunda da fren bulunan modelleri tercih etmeniz işinizi kolaylaştıracaktır.
Emniyet Kemerleri
5 farklı noktadan kilitlenen emniyet kemerine sahip bebek arabaları daha güvenlidir. Kemer, bebeğinizin omuzlarını ve bacaklarını sarmalı, onun açamayacağı kadar güvenli, siz açarken zorlanmayacağınız kadar pratik olmalıdır.
Katlanma Özelliği
Tek elle ve kolayca katlanabilen bebek arabalarını işiniz bittiğinde rahat bir şekilde arabanızın bagajına yerleştirebilirsiniz. Katlanma mekanizmasının karmaşık ve zor olmaması sizin için iyi olur, çünkü aynı anda bebeğinizi ve bebek çantasını da taşıyor olabilirsiniz.
Manevra Kabiliyeti
Sürüşün daha rahat olabilmesi için bebek arabasının manevra kabiliyetinin yüksek ve kolay kontrol edilebilir olması gerekir. Kalabalık veya dar alanlarda tek elle kolayca manevra yapabileceğiniz bebek arabasını tercih edebilirsiniz. Ayrıca çift yönlü bebek arabalarının manevra kabiliyeti daha yüksektir.
Hijyenik ve Yıkanabilir Olması
Bebek arabasının kumaşı silinebilir, bebeği terletmeyen, hava alan ve çıkarılıp yıkanabilen özellikte olursa temizleme konusunda daha rahat edebilirsiniz.
Ayarlanabilir Koltuk
Özellikle yenidoğan bebekler baş kontrollerini sağlayamadıklarından ve oturamadıklarından, yatay pozisyonda tutulmaları tavsiye edilir. 6 aydan sonra ise oturur pozisyonda arabalarının içinde rahatlıkla yolculuk edebilirler. Hem yenidoğan bebeklerin hem de daha büyük bebeklerin istedikleri zaman uyuyabilmeleri için de yatay ve dikey şekilde ayarlanabilir koltuklu modellere yönelebilirsiniz.
Güneşlik, Yağmurluk ve Depolama Alanı
Bebeğinizi güneş ışıklarından ve yağmurdan korumak için güneşliği ve yağmurluğu bulunan bebek arabalarına öncelik verebilirsiniz. Tenteli modeller bu bakımdan bir adım önde. Bebeğinizin eşyalarını ve sizin eşyalarınızı koyabilmeniz için ise koltuğun altında yeterli depolama alanı bulunması da işinizi kolaylaştırır.
Emzirme dönemi ve beslenme… Emzirme döneminde beslenmeniz bebeğinizin gelecekteki sağlığı ve anne sütü verimliliği için çok önemli.Hamileliğinizdeki beslenme alışkanlığınıza emzirirken de devam edin. Değişik besin gruplarından beslenmeye ve öğün aralarında sağlıklı atıştırmalar yapmaya özen göstermelisiniz. Bebeğini emziren anne ne iki kişilik yemeli, ne de hızla kilo vermeye çalışıp diyet yapmalıdır. Emzirme sırasında normal kalori ihtiyacınıza ek olarak 300-500 kalori daha fazla beslenmeniz yeterlidir. Bu ihtiyacı karşılamak üzere ek olarak, 1 su bardağı süt, bir yumurta veya 1 köfte kadar et, 1 ince dilim ekmek ve bir adet meyve eklemeniz yeterlidir.
Emzirme dönemi ve beslenme
Emzirme sırasında normal olarak kilo vereceksiniz.
İlk 4 ayda her ay yaklaşık 500 gram ile 1 kg arası kilo vereceksiniz, Ancak tartı kaybı açısından emziren anneler arasında büyük farklar görülür. Ayda 2 kilodan daha fazla tartı kaybetmek asla doğru değildir.
Emzirme sırasında fazla sıvı ihtiyacınız olacaktır.
Her emzirme seansında bir bardak, yani 200-250 ml.su için. Sütün sık aralıklarla sağılmasının süt üretimini daha olumlu etkilediği bilinmektedir. Emzirme döneminde kendinizi susamış hissettiğiniz zamanlar daha fazla olacaktır. Günde 2.5-3 litreye yakın sıvı almaya dikkat edin. İhtiyaç hissettikçe, yeterince su, bitki çayları, meyve suyu, ayran, komposto gibi sıvılar tüketin. Kompostoyu şekerli yapmanıza gerek yok. Meyvenin kendi şekeri yeterli olacaktır.
Emzirme dönemi ve beslenme
Hamilelikte aldığınız multivitamin tabletine bir süre devam edin.
Ancak bundan alacağınız vitamine güvenerek günlük taze sebze ve meyve tüketiminizi kısmamalısınız. Süt verme süresi ve hacmine göre, hekim veya beslenme uzmanı ile görüşüp, daha sonra aldığınız vitaminleri kesebilirsiniz.
Sigara içmemelisiniz.
Araştırma sonuçlarında, nikotinin sütü azalttığı gösterilmiştir. Tamamen bırakamıyorsanız, içtiğiniz miktarı en aza indirgeyin ve zaman olarak bebeği emzirdikten hemen sonrayı seçin. Bebeğin sigara dumanına veya annenin üstüne sinmiş kokuya maruz kalması bir yana, anne sütündeki kalıntılar da huzursuzluk, kusma ve ishale, bebeğin yeterli kilo alamamasına yol açabilir. Bu nedenle, hamilelik dönemini fırsat bilerek sigarayı bırakmanız ve emzirme döneminde de içmemeniz hem sizin hem de bebeğinizin yararınadır.
İlaç almanız gereken bir durum olursa, mutlaka doktorunuza danışın.
Tıpkı gebelik döneminde olduğu gibi, emzirme döneminde de ilaç alımı konusunda dikkatli olmanız büyük önem taşır. Besinler gibi, ilaçlar da anne sütü aracılığıyla bebeğe ulaşabildiğinden, bu konunun üzerinde titizlikle durulması gerekir.
Emziren annenin kaçınması gereken gıdalar nelerdir?
Eğer, bebeğiniz sizin aldığınız bazı gıdalara hassasiyet gösteriyor, emzirme sonrasında huzursuz oluyorsa, bir süre o gıdadan uzak kalmayı deneyebilirsiniz. Bebeğinizin rahatladığını fark ederseniz, emzirme süreci boyunca o gıdayı beslenmenizden çıkarmanızda yarar vardır. Ailede belli bazı gıda alerjileri varsa, bu gıdaları tüketirken de dikkatli olmanızda yarar vardır. Kesin kanıtlanmış olmasa da, lahana, karnabahar, kuru baklagiller, soğan, sarmısak gibi keskin kokulu gıdalar sıkça suçlanmakta, bebekte gaz sancısını artırdığı ileri sürülmektedir. Böyle bir durum gözlemlerseniz, bir süre bu gıdalardan uzak kalmayı deneyebilirsiniz.
Emzirme dönemi ve beslenme
Emzirme döneminde aklınızda bulunsun!
• Vücudunuz 1 ml süt salınımı için yaklaşık 7 kalori harcar.
• Protein yeterli miktarda alınmalıdır. Özellikle balık haftada en az 2 kez tüketilmelidir.
• B12 vitamini süt verimliliği için önemlidir. En iyi kaynağı ise, yağsız kırmızı et ve yumurtadır.
• Kalsiyumun yeterli alınması, annenin kemik sağlığı için önemlidir. Kadınlardaki osteoporoz riski unutulmamalıdır.
• Folik asit gebelik döneminde olduğu kadar, emzirme döneminde de önemlidir. Yeşil yapraklı sebzeleri bol yemek gerekir.
• B vitamini tüketimi de yeterli olmalıdır. Bunun için tam buğday, bulgur ve kuru baklagiller tercih edilebilir.
• Magnezyum ve çinko her kadın için yaşamın her döneminde önemlidir. En iyi kaynaklarından biri ise fındık‘tır
• D vitamini anne sütünde yeterli değildir. Bebeğe yapılan takviyeye rağmen, güneşli havalarda her gün 15-20 dakika açık havaya çıkarmak, bu vitaminin sentezi için faydalı olur.
• Kompostolar şekersiz hazırlanabilir. Bunun için meyvelerin doğal şekeri yeterlidir.
• Demir eksikliğiniz varsa, meyve sularına pekmez veya kuru üzüm ekleyebilirsiniz. Basit şeker tüketmeniz gerekli değildir.
• Tatlı yemek isterseniz, gaz yapmayacak şekilde sütlü tatlıları tercih edebilirsiniz.
• Süt protein, karbonhidrat ve kalsiyum açısından ideal dengeye sahiptir ve emzirme döneminde süt tüketmeye özen göstermeniz gerekir. Gaz yaparsa, laktozsuz sütleri tercih edilebilirsiniz. Probiyotik ve prebiyotikler de kullanılabilir.
• Bilimselliği kanıtlanmasa da soğan, ısırgan otu çayı ve malt, süt salınımına genelde pozitif etki yapmaktadır.
Kilo verirken nelere dikkat edilmeli?
Anne sütü doğadaki en değerli besindir. İlk 6 ay süresince bebeği her ağladığında emzirmek ve ona anne sütünden başka besin vermemek, etkin süt verme şeklidir. Anne sütünün verimi bebek için çok önemlidir. Sadece anne sütü ile beslenen çocukların bağışıklık sistemi daha güçlü olur ve bu sayede birçok hastalığa karşı korunurlar. Anne sırf bu sebep için bile olsa, kilo vermek uğruna sütünü tehlikeye atmamalıdır. Emzirme döneminde, her gün yaklaşık 6 -7 çay bardağı, yani 600- 700 ml süt salgılanır. Bunun için harcanan kalori ise, her gün için 500 -700 kalori civarındadır. Bu kalori kaybı, 1 saat orta seviyede egzersize eşdeğerdir. Bu sebeple emzirirken dengeli beslenen ve yeterli sıvı alan anne, eğer doğumu normal kabul edilen sınırlardaki kilo kazanımı ile bitirdiyse, 6 ay sonunda doğumda aldığı ve süt üretmek üzere depoladığı fazla kilolardan kurtulur. Benin önerim, annenin bir beslenme ve diyet uzmanı ile görüşmesi, randevuya gitmeden önce ise bir hafta boyunca yediklerini ve süt verdiği zamanları kaydetmesidir. Çünkü süt verimi ve beslenme ilişkisi çok önemlidir.
Emzirme döneminde ayda kaç kilo vermek sağlıklı kabul edilebilir?
İlk 4 ayda aylık yarım-bir kg zayıflama normaldir. Anne çok şişmansa, ayda 2 kg kayıp da gözlenebilir. Ancak ayda 2 kg’ın üzerinde zayıflamak emziren anne için sakıncalıdır. Hekim izni olduktan sonra hafif yürüyüşler yapmak ve düzenli egzersizler kilo vermeyi çabuklaştıracaktır.