Gerçek bir tehlikenin veya tehlike düşüncesinin uyandırdığı endişe duygusuna korku denir. İnsanoğlu binlerce yıldır “korku” yaşar ve bu yaşamımızın bir parçasıdır. Doğumdan ölüme kadar hayatın akışı içerisinde her insan korkuyu deneyimler.
Çocukların gelişim süreci içerisinde çeşitli korkulara sıklıkla rastlanır. Bebeklikten ergenliğe kadar olan dönem özellikle çeşitli korkuların görüldüğü bir dönemdir. Korku bir nesneye, kişiye ya da bir duruma bağlı olabilir. Korkunun en önemli özelliği, korku veren uyaranın ani ve beklenmeyen bir durumda ortaya çıkmasıdır. Korkunun oluşumu, kişinin içinde bulunduğu çevrenin koşullarına, uyaranın şiddetine, geçmişteki yaşantılarına, o andaki fizyolojik ve psikolojik durumuna bağlıdır. Yapılan araştırmalarda çocukların yüzde 90’ının gelişimlerinin bir döneminde herhangi bir şeyden korktuklarını göstermiştir.
YAŞ DÖNEMLERİNE GÖRE KORKULAR VE NEDENLERİ
- Çocuk için yeni olan ve bilinmeyen her şey korku verir. 2-3 yaş çocuklar yüksek seslerden, elektrik süpürgesinin çıkardığı sesten, gök gürültüsünden korkarlar. 3-4 yaşlarında bu korkulara annenin desteğini kaybetme, yalnızlık, yangın, kaza vb. olaylardan korkma eklenir. Bu yaş çocuğu için somut olayların yanı sıra hayal edilen şeyler de korku kaynağı olmaya başlar. Bunun nedeni çocuğun gelişmekte olan hayal gücüdür. Bu nedenle zeki ve üstün yetenekli olan çocukların korkuları daha çok ve çeşitlidir. 4 yaş civarında çocuğun korkularında yavaş yavaş azalma görülür.
- 5-6 yaşlarındaki bir çocuk masalların etkisi ile imgeleme dayanan nesnelerden korkar. Bu yaş çocuğunun çevre ile etkileşimi ve deneyimi artmıştır. Böylece tehlikeli olayları, durumları ve toplumun değer yargılarını öğrenmiştir. Hangi davranışlarının başkaları tarafından kabul edilmeyeceğini ya da onaylanmayacağını tahmin edebilir. Bu nedenle çocuk zaman zaman davranışlarının başkaları tarafından beğenilmeyeceği korkusunu taşır. 6 yaşta korkularda tekrar artma görülür. Anaokulu ve ilkokul döneminde hayalet ve canavar gibi unsurlar çocuklar için özellikle korkutucudur. Büyüdükçe korkularında olumlu yönde azalma gerçekleşir.
- Çocuk korkusunu ağlayarak, annesine sarılarak, bir yetişkinle birlikte bulunmak isteyerek, eşyaların arkasına saklanarak ya da sözel olarak açıkça belirtebilir. Çoğu kez iştahsızlık, uykusuzluk, gruba katılmak istememe, inatçılık, içe kapanma vb. davranışların altında yatan temel neden korkudur. Korku anında fizyolojik pek çok belirti olabilir. Yüz kızarması veya sararması, nabız ve kalp atışlarının hızlanması, mide kasılması ve kusma, sık soluk alıp verme, titreme, terleme ve göz bebeklerinin büyümesi olabilir.
- Korkunun psikolojik etkileri de olabilir. Bazı çocuklar konuşurken kekelemeye başlarlar. Kendine ve çevreye yönelik öfke tepkileri ya da huzursuzluk hissi en çok görülen tepkilerdir.
- Çocuk korkuyu anne-babasını örnek alarak öğrenebilir. Annesinin köpekten korktuğunu gören çocuk, annesi gibi köpekten korkmaya başlar. Ayrıca çocuğa anlatılan korkulu masallar, eğitimde korkunun etkin bir araç olarak kullanılması, çocuğun aşırı derecede korunması, çocuğun geçirmiş olduğu kaza, yaralanma, tıbbi müdahale, ailede ve yakın çevrede yaşanan kayıplar da çocukta korku başlatabilir ya da mevcut korkuların gelişmesine neden olabilir.
ÖNERİLER
- Çocukta korkunun devamlılığını ve olumsuz etkilerini önlemek için korkunun nedenleri araştırılmalı ve bu nedenler ortadan kaldırılmalıdır.
- Bu korkuların nedenleri araştırılırken yaş dönemine özgü olup olmadığına dikkat edilmelidir.
- Aileler çocukların korkularını yok saymamalı, asla küçümsememeli ve alay etmemelidirler.
- Korkuları olan çocuğa sabırlı davranılmalı, korkularını yenmesi için zaman tanınmalıdır.
- Aşırı koruyucu bir tutum sergileyerek çocuk her şeyden korkar hale getirilmemelidir.
- Çocuğa “Aman düşersin!”, “Sen tek başına karşıya geçemezsin” “Oraya gitme, karanlık” vb. sözlerle çevrenin tehlikelerle dolu bir yer olduğu duygusu aşılanmamalıdır.
- Fiziksel temasın çocuğun korkusunu kontrol altına almasında yardımcı olacağı unutulmamalıdır.
- Çocuğun arkadaş grubuna girmesine ve özgüven duygusunu geliştirmesine yardımcı olunmalıdır.
- Çocuk, korkuları konusunda konuşmaya hazır olduğu zaman onunla açıkça konuşulmalıdır.
- Çocuk, korktuğu şeye yavaş yavaş alıştırılmalıdır. Örneğin denizden korkan bir çocuğun önce uzaktan denizi ve deniz kenarında oynayan çocukları izlemesine imkân verilmelidir. Daha sonra çocuğun önce deniz kenarında oynaması, sonra ayaklarını ıslatması ve yavaş yavaş denize girmesi sağlanmalıdır.
- Çocuklara hayal güçlerini olumsuz yönde tetikleyebilecek korkulu masallar anlatılmamalı, izledikleri çizgi filmler ve filmler gelişim düzeylerine uygun olmalıdır.
- Korkuyu hafifletmek amacıyla kendilerini yetersiz hissedecekleri “Erkek adam hiç korkar mı?”, “Sen artık kocaman oldun” gibi söylemlerden kaçınılmalıdır.
- Bazı çocuklar korkularını davranışsal sorunlar altında maskeleyebilirler. Çocuklarla açık bir iletişim içinde olunması korkuları ile başa çıkmaları konusunda onları destekler.
- Kabusların, korku fantezilerinin ve ürkütücü varlıkların çocukluk döneminin en önemli unsurları olduğu unutulmamalıdır.
- Çocukların korku duydukları konularla dalga geçer bir tutum sergilenmemeli ya da görmezden gelinmemeli, özellikle konuyla ilgili çalışmasına yardımcı olunmalıdır.
- Korktuğu unsurlarla ilgili olarak mantık çerçevesinde basit açıklamalar yapılmalıdır. Bu açıklamaları yaparken şarkı, hikaye ve görsel materyallerden yararlanılabilir.
- Yeterli ve doğru ilgi göstermek, korku verici durumlarda olumlu model olmak çocukların korkularla baş edebilmelerine yardımcı olur.
Yılmaz ERDAL
Kaynak: egitimpedia.com
Kadınlar Kulübü Son Yorumlar