Hoşgörülü ve sağlıklı psikolojiye sahip çocuklar büyütmede anne-babanın öğretileri kadar, davranışları da son derece önemli. Çünkü “kriz” anlarında verecekleri tepki ve sergileyecekleri davranışlar, çocuğun hem algılarını hem de kişiliğini belirleyen önemli etkenler arasında.
Tepkilerini ve davranışlarını pekiştirme çağındaki çocuklara verilecek eğitim kadar, onlara örnek olacak davranış kalıpları da önem taşıyor. Çocuğun kişiliğinin ve algılarının gelişmesinde etkili olan bu konuda en büyük rol ise aile bireylerine, özellikle de anne ve babalara düşüyor.
Aile Koçu Saadet Demir Algan da bu noktaya dikkat çekiyor ve stres oranının arttığı durumlarda çocuğa yaklaşımın ipuçlarını şöyle aktarıyor:
“Bu zamanda çocuklarımızı sağlıklı psikolojik yapıya sahip olarak büyütmeye çalışmak bazen tabiri-i caizse ‘iğne ile kuyu kazmak’ gibi geliyor bana.
Bir sürü şeyden ve hatta kendi insani duygularımızdan (öfkemizi, üzüntümüzü onlara yansıtmamak için) bile vazgeçerek, ‘aman etkilenmesinler, aman sinirlenmeyeyim, yorulsam da belli etmeyeyim’ diyoruz ama annelik bu kadar zor olmamalı aslında.
“MUTLU VE HOŞGÖRÜLÜ ANNEYE SAHİP OLMAK ÇOCUK İÇİN ÇOK ÖNEMLİ”
Biz mi bu kadar zorlaştırıyoruz fazlaca araştırıp, irdeleyerek yoksa aslında doğruyu yaparken bu karmaşık hayat mı bizi yoran bilemiyorum.
Kendi adıma söylüyorum; uzun süre çocuklarımın yanından hiç ayrılmamayı, onları hep yanımda tutmayı, iyi anne olmak sanıyordum ama anladım ki; aslında çocuklarım için doğru olan şey; mutlu ve hoşgörüsü yüksek bir anneye sahip olduklarını anlamaları, bunun farkına varmaları.
Aslında bunun farkında olan, annelerin hepsi çocuğuna sesini yükseltmiş bile sayılamayacak desibelde kalmış olsa bile yine de annelik vicdan azabı ile birleşince bizleri fena halde üzüyor, kalp ağrısına dönüyor…
Bu yazdıklarım, şu an çocukları 3 yaşın altındakiler için pek bir şey ifade etmese de 3 yaşından sonra fazlaca ‘erken ergen’ olan çağımız çocuklarına, bazen bazı şeyleri hele ki bu yorgun beden ve beyinlerle anlatmak oldukça zorlaşıyor.
SİZ BAĞIRIRSANIZ, ÇOCUK DA BAĞIRIR
Peki, çocuklarımıza zamansızlıktan, yorgunluktan, tahammülsüzlükten veya artık sabırsızlıktan sesimizi az da olsa yükselttiğimizde ne yapmalıyız?
Her anne dönem dönem kendini yorgun, tahammülsüz ve sabırsız süreçlerin içinde bulabilir. Eğer yaşamımızda gelişen rutinimizin dışında bir değişim yoksa, bu başa çıkma becerilerimizin zayıfladığı ya da yetersiz kaldığı anlamına gelebilir. Tam da bu noktada becerilerimizi tekrar güçlendirmek ve süreci yeniden yapılandırmak gerekir.
Çocuğa agresif şekilde yaklaştığınızda size tepkisi, aynı agresif davranış tarzıyla cevap vermek olacaktır. Ve bu bir kısır döngü içerisinde sürüp gidebilir, ta ki taraflardan biri değişim gösterene kadar.
Bu değişimi de kendini ve davranışlarını kontrol edebilme becerisi daha gelişkin olan biz yetişkinler başlatmalıyız. Sınırlarını net koyan, seçenekleri ve sorumlulukları hatırlatan, kişiliğe değil davranışa odaklanan ve her şeyden önce çocuğunu anlamaya çalışan anne babalar olmaya çalışmak, çocuklarımızla olan ilişkilerimizi yapılandırırken önemsememiz gereken konulardır.
Bağırmak yerine davranışsal tepkiler her zaman daha etkilidir. Sadece bu dönemlerde değil çocuğunuzu yetiştirdiğiniz her dönem ona seçenekler sunun ve seçiminin sonucu her ne olursa olsun ona katlanmasını sağlayın. Ancak bu sayede duygu ve davranışlarının sorumluluğunu alan bireyler yetiştirebiliriz.
TAHAMMÜLÜNÜZ AZALDIĞINDA NE YAPMALISINIZ?
Peki tahammülümüz azaldığında ve başa çıkma becerilerimiz zayıfladığında kendimize yönelik ne yapmamız gerekir?
En önemlisi birey olarak kendi sınırlarımız dahilinde özel alanlar yaratmalıyız. Bu alanlar kişinin kendini mutlu hissettiği ve kendine ait olarak tanımladığı aktiviteler olmalıdır. Hayat, aile ve iş arasında gidip geldiğinde sıkışmışlık hissi yoğunlaşır ve kronikleşir. Bu yüzden kişinin kendine ait alanlar yaratması çok önemlidir. Çocuğunuzu yetiştirirken kendinizi asla ihmal etmeyin…”
Kaynak: ntv.com.tr
Kadınlar Kulübü Son Yorumlar