Annem öldükten ve erkek kardeşim Yeni Zelanda’ya okumaya gittikten sonra bana en garip gelen şey yemek masası oldu. Babam ve ben ayrı yemek yemeye başlamıştık. Arkadaşlarımızla yemeğe çıkıyorduk, bilgisayarlarımızın başında sandviç yiyorduk, film izlerken pizza ısmarlıyorduk. Bazı günler birbirimizi neredeyse hiç görmüyorduk. Ben de üniversite için evden ayrılmadan birkaç hafta önce babam odama geldi. “Sanırım artık beraber yemek yemeye başlamalıyız. Sadece sen ve ben olsak bile” dedi. “Annen de böyle olsun isterdi.” Olağanüstü değildi elbette, çünkü ailece yediğimiz yemekler çok daha güzel olurdu ve annemle kardeşimin eksikliğini hissediyorduk. Ama yine de babamla yemek yemek için bir araya gelmemizle ilgili çok özel bir şey vardı. İyileştiriciydi çünkü. Konuşmak için bir bahane, geçirdiğimiz gün üzerine ve güncel olaylar hakkında konuşma…Sıradan konuşmalarımız – futbol ya da televizyon – genellikle daha ciddi sohbetlere – politika, ölüm, hatıralar – dönüşürdü. Birlikte yemek yemek küçük bir eylemdi ve bizden çok az şey talep ediyordu: Sıradan, gündelik dikkat dağıtıcılardan 45 dakikalığına uzaklaşmak. Ama yine de her durumda günümün en güzel bölümlerinden biri oldu.
Maalesef pek çok kültürde, özellikle Amerika’da, insanlar çok daha az ailece birlikte yemek yiyor. Örneğin bir Amerikalı her beş öğünden birisini arabasında yiyor; her dört Amerikalıdan biri her gün en az bir öğünü fast food olarak yiyor; Amerikalı ailelerin büyük bir çoğunluğu ise haftada beş günden daha az birlikte tek bir öğün yiyorlar. Oysa birlikte yemek yemeyen insanlar, sevdikleriyle birlikte anlamlı zaman geçirme fırsatını kaçırıyorlar. Ancak kaçırdıkları tek şey bu değil ne yazık ki! Ailece birlikte yemek yememenin, fiziksel ve psikolojik negatif etkileri de var.
Dünya ülkelerinin yaklaşık dörtte üçüne ait verileri kullanan OECD (Ekonomik İşbirliği Ve Kalkınma Örgütü), ebeveynleriyle birlikte düzenli olarak yemek yemeyen öğrencilerin belirgin bir şekilde okulu kırmaya daha meyilli olduklarını buldu. OECD’nin verilerine göre dünya genelinde okul kırma oranı ortalaması yüzde 15. Bu öğrencilerin yüze 30′u aileleriyle pek sık bir arada yemek yemediğini söylüyor.
Ayrıca 2014 Avrupa Obezite Kongresi verilerine göre aileleriyle haftada en az iki kez akşam yemeği yemeyen çocuklar, yiyen çocuklara göre fazla kilolu olmaya yüzde 40 daha meyilli oluyor. Buna karşılık, Kolombiya Üniversitesi’ndeki Bağımlılık ve Madde Kullanımı Merkesi’nin yaptığı bir araltırmaya göre aileleriyle haftada beş ya da daha fazla gün bir arada akşam yemeği yiyen çocuklar, aileleriyle çok daha az akşam yemeği yiyen çocuklara göre uyuşturucu ve alkolle daha az problem yaşıyor, daha sağlıklı yiyor, daha iyi bir okul performansı gösteriyor ve aileleriyle daha yakın olduklarını söylüyor.
Birlikte yemek yememe ile ilişkilendirilen bu negatif etkilerin iki büyük sebebi var: Birincisi dışarıda yemek yediğimizde – özellikle çocukların aileleri olmadan gittikleri ucuz yerlerde – çok sağlıklı yemekler yemiyoruz. Genel olarak ev dışında yenen yemeklerin, ev yapımı yemeklere göre yüksek yağ ve tuz oranı ve kalorili içeriği nedeniyle daha sağlıksız olduğu söylenebilir.
Bir başka sebep ise yalnız yemek yemenin insanı yabancılaşmaya itebilmesi. Yemek sofrası bir birleştirici, bir topluluk yeri olabilir. Birlikte yemek yemek, birbirinden haberdar olmak ve konuşmak için bir bahanedir. İnsanların yapmaları gerekenleri bir kenara bırakıp gün içinde birbirlerine ayırdıkları bir zamandır.
Birlikte Yemek kitabının yazarı Alice Julier bunu çok güzel özetliyor: “Fiziksel ve psikolojik sağlığın anahtarı, basit yemek ve birlikte yemektir.”
Belki de en güzeli birlikte yemek yemeyi stres atmak için bir fırsat ve sevdiklerimizi yakından dinlemek şansı olarak görmek çocuklarımızın okulda daha iyi olmalarını, aşırı kilolu olmamalarını ve uyuşturucu ya da alkol tüketmeye daha az meyilli olmalarını sağlayabilir.
Üniversite için evden ayrılmadan önceki son gecemde babamla birlikte en sevdiğimiz Çin restoranına gittik. 60 yıllık ömrüne ve bu restoranda yediğimiz sayısız yemeğe rağmen babam hala çubukları doğru kullanamıyordu. “Dur yardım edeyim” dedim. Biraz direndikten sonra mecburen kabul etti. “Bak, bunu tamamen sabit tutman gerekiyor” dedim elimdeki çubuklardan birini göstererek. “Bu arada diğerini yemeği almak için hareket ettirmelisin.” Başını salladı. “Anladım sanırım” dedi elindeki çubukları özenle tuttarak. “Her çubuğun ayrı bir görevi var ama yemeğini düşürmemen için birlikte çalışmaları gerekiyor. Öyle değil mi?” Gülümsedim. “Evet, kesinlikle.”
Kadınlar Kulübü Son Yorumlar