Kategori: Cinsellik

  • Cinsel yolla bulaşan hastalıklar

    Cinsel yolla bulaşan hastalıklar

    Cinsel yolla bulaşan hastalıklardan korkmayın, utanmayın, kendinizi ve sevdiklerinizi korumak için önlem alın.

    – Genellikle cinsel ilişki yoluyla insandan insana bulaşan mikroorganizmaların (mikrop) neden olduğu genital yol (üreme organları) enfeksiyonları “Cinsel Yolla Bulaşan Hastalıklar” olarak adlandırılır.

    Nasıl Bulaşır?
    Cinsel yolla bulaşan hastalıklar ancak cinsel hastalığı olan birisiyle girilen cinsel ilişki sırasında ya da fiziksel temas sonucunda bulaşabilir. Doğal olarak birden fazla seks partneri olan kişiler, daha fazla risk altındadırlar.

    Cinsel yolla bulaşan hastalıklar, kan yolu ile de bulaşabilir mi?
    HIV ( AIDS virüsü), hepatit B virüsü ve frengi mikrobu kanda da bulunduğundan cinsel ilişki dışında kan yolu ile de bulaşabilen hastalıklardır. Bulaşmada kontrolsüz kan nakli, steril ( mikroplardan arındırılmış) olmayan şırınga ve iğneler, kesici ve delici aletler de rol oynar. Damar içi uyuşturucu bağımlılarının kullandıkları şırınga ve iğneler ile bu hastalıkların bulaşma riski vardır.

    Cinsel yolla bulaşan hastalıkların hangileri anneden bebeğine bulaşabilir?
    HIV enfeksiyonu, hepatit B, sifiliz (frengi), gonore (bel soğukluğu), herpes ve klamidyoz adı verilen hastalıklar gebelik süresince veya doğum sırasında anneden bebeğine bulaşabilir.

    Bu Hastalıklarda Her Zaman Belirti Olur mu?
    Cinsel temastan sonra hastalık belirtilerinin ortaya çıkması için geçen süre (kuluçka süresi) hastalıktan hastalığa fark gösterir. Her zaman belirti olmayabilir. Bu süre günler ( bel soğukluğu ), haftalar ( klamidyoz,hepatit B ), aylar ( frengi ) ya da yıllar (AIDS) olabilir. Bazen de rahatsız etmeyecek kadar hafif belirtileri olabilir. Özellikle kadınlarda bazen hiç belirti görülmez. Ancak, tedavi edilmediği sürece, belirtisiz enfeksiyonu olanlar, bilmeden hastalığı başkalarına bulaştırırlar.

    Belirtileri Nelerdir?
    – İdrar yaparken yanma, acıma, sık sık idrara gitme
    – Peniste, vajinada, makatta veya ağızda yaralar, siğiller ve içi su dolu kabarcıklar oluşması
    – Penis, vajina veya makattan akıntı olması.( Bu akıntı su gibi, süt gibi, beyaz, sarımtırak veya yeşil olabilir ve kokusu normal vajina akıntısından farklıdır.)
    – Kasık kıllarında, makatta veya vajina etrafında kalıntı
    – Kasıklarda şişkinlikler ve bezeler
    – Yumurtalıkların birinde veya her ikisinde ağrı
    – Karnın alt bölümünde ağrı
    – Cinsel ilişkiden sonra kanama

    Cinsel yolla bulaşan hastalıklarda bu belirtilerden biri ya da birkaçı beraberce görülebilir, ancak bunlar başka hastalılara da bağlı olabilirler. Tanı konması ve tedavi için cinsel yolla bulaşan bir hastalıktan şüphelendiğinizi söyleyerek doktora gitmelisiniz.

    Bu Hastalıkların Tedavisi Var mı?
    Cinsel yolla bulaşan hastalıklar tedavi edilebilirler. Ancak AIDS’in tedavisi yoktur. Ayrıca Hepatit B’den de aşı ile korunabilirsiniz.

    Tedavi Edilmezse Ne Olur?
    Eğer cinsel yolla bulaşan bir hastalığa yakalanıp tedavi edilmezseniz bu ciddi sonuçlar verebilir. Kısırlık ya da kadınlarda dış gebelik gibi… Ayrıca bir cinsel yolla bulaşan hastalığa yakalanmak, AIDS (HIV) virüsünü almayı kolaylaştırır.

    Bu Hastalıklar Cinsel İlişki Dışında da Bulaşabilirler mi?
    Bu hastalıklardan birinin mikrobunu taşıyanlar gebelik veya doğum sırasında taşıdıkları mikrobu bebeklerine geçirebilirler.
    AIDS virüsü ve Hepatit B mikrobu taşıyan kişilerden kan nakli, steril olmayan iğnelerle kan alınıp verilmesi, tedavi yapılması, damardan uyuşturucu kullanımıyla (başkasının iğnesinin kullanılması ile) veya temiz omayan iğnelerle dövme yapılması, kulak delinmesi gibi yollarla bulaşabilir.
    Başkasının bardağını veya çatal kaşığını kullanmakla cinsel yolla bulaşan hastalıklara yakalanmazsınız.
    Ayrıca başkasının nefes ve öksürüğünden, onunla el sıkışmak ve öpüşmekle da bu hastalıklar bulaşmaz. Böcek ve sivrisinek ısırması, tuvaletlerden (klozet kapağından), yüzme havuzları veya hamamlardanda bu tür hastalıklar bulaşmaz.

    Cinsel yolla bulaşan hastalıklardan nasıl korunulur?
    – Cinsel ilişkide kondom kullanın.
    – Cinsel eş sayısının artmasının, hastalık bulaşma riskini de arttırdığını unutmayın.
    – Hastalık belirtisi olmadan da bulaşma olabileceğini unutmayın.
    – Alkol ve uyuşturucunun doğru ve sağlıklı düşünmeyi engelleyerek, cinsel ilişki sırasında olumsuz davranışlara neden olabileceğini aklınızdan çıkarmayın.
    – Size nakledilecek kanda gerekli testlerin yapılıp yapılmadığını sorun.
    – Başkalarının kullandığı şırınga ve iğneyi kullanmayın. Bir defa kullanılıp atılan şırınga ve iğne kullanılmasını isteyin.
    – Hamile iseniz, doğum öncesi dönemde düzenli sağlık kotrollerinizi yaptırın.

    Cinsel Yolla Bulaşan Bir Hastalık Olduğunu Düşününce Ne Yapmalıdır?
    Cinsel yolla bulaşan hastalık belirtilerinden kuşkulandığınızda muhakkak bir uzmana başvurun. Yakınmalarınız kaybolsa da, hastalıklar genellikle kendiliğinden iyileşmezler. Tedavi her zaman gerekir.

    Hangi hastalıklar cinsel ilişki yoluyla bulaşabilir ?
    Bugün için 40’ dan fazla cinsel yolla bulaşan hastalık bilinmektedir. En sık rastlanılanları:
    – HIV enfeksiyonu ( AIDS )
    – Hepatit B
    – Bel soğukluğu ( Gonore )
    – Frengi
    – Klamidyoz
    – Kandidiyazis
    – Trikomoniyazis
    – Yumuşak şankır
    – Granuloma inguinale
    – Genital herpes
    – Lenfogranuloma venerium

    Doktora Gidin!
    Cinsel yolla bulaşan hastalıkların çoğunun tedavisi kolaydır. Laboratuar incelemeleri gerekebilir. Verilen tedaviyi, şikayetleriniz geçse bile tam uygulayın. Tedavi süresince cinsel ilişkide bulunmayın ya da ilişki olduğunda siz veya eşiniz kondom kullanın.

    Eşinizi ya da ilişkide bulunduğunuz kişiyi uyarınız: Hastalığın size bulaştığı andan sonra ve tedavi süresince hastalığı cinsel ilişkide bulunduğunuz herkese bulaştırabilirsiniz. Bu nedenle kontrol ve tedavi için geçmişte cinsel ilişkide bulunduğunuz insanları uyarmalısınız.
    Güvenli cinsel ilişki kurunuz: Cinsel yolla bulaşan hastalığı olmayan, başka biriyle ilişkisi olmayanlarla ve tek bir eşle cinsel ilişki kurmaya özen gösterin. Sizin tek eşiniz olabilir. Ama eşinizin başka eşi olmadığından da emin olunuz.
    Şüpheli her ilişkide: Başkasıyla cinsel ilişkiye girdiğini bildiğiniz ya da düşündüğünüz herkesle kurulan ilişki şüphelidir. Kondom(kılıf) kullanın. Güvenli cinsel ilişki için kondom kullanımıyla ilgili ayrıntılı bilgi edinin.

  • Öpüşmenin tam 25 çeşidi var !

    Öpüşmenin tam 25 çeşidi var !

    Sizin favoriniz hangisi ?

    Çoğu kişiye göre iki tür öpücük vardır, yanaktan ve dudak dudağa… Profesör Willam Cane’e göre ise öpüşmenin tam 25 çeşidi var.

    Öpüşme çeşitleri üzerine yıllar süren bir araştırma yapan ve araştırma sonuçlarını ”The Art of Kissing-Öpüşme Sanatı” isimli kitabında toplayan Prof. Cane’in öpüşme çeşitlerine ilgisi ergenlik çağlarında başlamış. Sevgilisi, öpüşürken gözlerini açık tutmasından şikayet edince, Cane hemen kütüphanenin yolunu tutmuş ve öpüşmenin nasıl yapılması gerektiğini anlatan bir kitap aramaya başlamış. Böyle bir kitap bulamayınca da kafayı bu konuya takmış ve yıllar boyunca öpüşme hakkında her türlü bilgiyi bulup derlemeye başlamış.

    Bugün 44 yaşında ve halen bekâr olan (öpüşme stilini eleştiren ilk aşkını asla af etmemiş) Prof. Cane, ulusal öpüşme uzmanı olarak o üniversite senin, bu üniversite benim dolaşıp duruyor ve bu üniversitelerde öpüşme konulu konferanslar veriyor.

    ”Öpüşme konusunda öğrendiğim ilk şey, insanların üçte ikisinin öpüşme sırasında gözlerin açık tutulmasını doğru bulmadıkları oldu”, diyor Cane, ”İlk aşkım çok da haksız değilmiş”…

    Cane’in araştırması cinsiyetler arasında da çeşitli farklılıklar olduğunu ortaya çıkartmış. Örneğin kadınlar, boyun ve kulaktan öpülmekten erkeklere göre on kat fazla haz alıyorlarmış. Erkeklerin en fazla hoşlandıkları öpüşme şekli ise ”Fransız usulü” imiş. ”Erkekler daha ilk buluşmada bile dillerini kullanmaktan çekinmiyorlar”, diyor Cane, ”Kadınların yarısı ise bu tür öpüşmeyi itici buluyorlar”.

    Cane’e göre kadınlar, kocaları ya da sevgilileri tarafından daha uzun sürelerce öpülmekten hoşlanıyorlar. Profesör William Cane’in kitabında ayrıntılarıyla anlatılan 25 çeşit öpüşme stili arasında tatlı öpücük, kelebek öpüşü gibi ilginç isimler geçiyor.

    Cane’in favori öpüş stili ise bir öğrencisi tarafından kendisine anlatılan ”lip-o-suction” metodu.

    İşte size bir kaç örnek. Sizin favori öpücüğünüz hangisi?

    lip-o-suction öpüşme: Özellikle ABD’li gençler arasında moda olan bu stilde çiftlerden biri diğerinin alt dudağını emerken, diğeri onun üst dudağını emiyor.

    Vakum öpüşmesi: Partnerin akciğerlerindeki ve ağzındaki havaya emmeye çalışarak gerçekleştiriliyor. Saçma bulduğunuzu söylüyorsanız, insanların yüzde ellisinin bu öpüş stilini en az bir kere denemiş olduğunu da bilin.

    Elektrikli öpüşme: 1930 ve 1940′lı yıllarda popüler olan bu öpüşme şeklinde, öpüşecek çift ayaklarını uzun süre halıya sürterek vücutlarına statik elektrik yüklüyorlar. Dudaklar birleşirken de vücutlardaki elektrik birbirlerine boşalıyor. Arkadaşlarınıza hava basmak için karanlıkta deneyin.

    Baştan çıkartma öpücüğü: Hiçbir şey yapmadan oturan eşinizi üç dakika boyunca istediğiniz gibi öpüyorsunuz. Sonra sıra onda…

    Tepetaklak öpüşme: Kadın yatıyor ya da oturuyor, erkek ayakta duruyor. Öpmek için üzerine doğru eğildiğinde her zamankinden farklı görünüyor (belki de daha yakışıklı)… Prof. Cane’e göre farklı bir stilmiş.

    Göz öpüşü: Tam softilere göre… Partnerinizin gözlerini hafif bir dokunuşla kapatın, dudaklarından başlayıp gözlerine doğru öpmeye başlayın.

    Şeker öpücük: Ağzınızdaki şeker ya da çikolatayı sevgilinizin ağzına geçirin. Çeşitli içkiler de kullanabilirsiniz ama üstünüzü başınızı berbat etmemeye dikkat.

    Şapırtılı öpüşme: En gürültülü öpüş şekli. Öpüşmenin ardından dudakların şapırdayarak ayrılması prensibine dayanıyor. Öpüşenler için tutkulu, seyirciler için iğrenç olabilir.

    Kayan öpüş: Küçük öpücüklerle yüzünde ve vücudunda dolaşın. Gizli zevk noktalarının keşfi için ideal.

    Sualtı öpüşmesi: Duşta, yüzme havuzunda veya denizde deneyin. Gözlerinizi kapatmayı unutmayın.

    Konuşan öpücükler: Bir yandan konuşurken bir yandan öpüşün. En iyi sonuç tatlı fısıltılarla alınıyor.

    İlgili konular ;
    Öpüşme Yolu ile Bulaşan Hastalıklar

  • Öpüşme Yolu ile Bulaşan Hastalıklar

    Öpüşme Yolu ile Bulaşan Hastalıklar

    Öpüşme solunum (boğaz-burun) sekresyonları ( salgıları) ile direk fiziksel temasın olduğu bir durumdur.

    Her iki taraf için de salgıların fiziksel transferi söz konusudur. Öpüşme ile enfekte salgılar yoğun bir şekilde karşı tarafa aktarılabilir. Temas sonucu bulaşan bu sekresyonlarda yoğun üreyebilen veya bulunabilen mikroorganizmalar risk oluşturmaktadırlar. Bu hastalıklar bazen basit bir soğuk algınlığından, daha ciddi veya kronik (müzmin) hastalıklara kadar değişebilmektedir.

    Öpüşme ile sık bulaşan hastalıklardan örnekler;

    – Soğuk algınlığı
    – Grip
    – Grup A beta hemolitik streptokoklar
    – Çocukluk çağı döküntülü hastalıklar ı(kızamık, kabakulak, suçiçeği, enteroviruslar gibi)
    – İnfeksiyöz mononükleoz (Öpüşme hastalığı)
    – Tüberküloz
    – Herpes (uçuk)

    Bilinenin aksine Hepatit B, Hepatit C, AIDS gibi hastalık etkenleri tükrükte bulunabilmekle birlikte tükrükte çok düşük miktarlarda bulunduklarından bu yolla bulaş yok ya da diğer bulaş yollarına göre daha az kabul edilmektedir. Travmatik olmayan yani kanla temasın söz konusu olmadığı öpüşmeler bu hastalıklar için bulaştırıcı değildir.

    Soğuk algınlığı: Soğuk algınlığı çeşitli viruslar tarafından oluşan ve üst solunum yolu infeksiyonu bulgu ve belirtileri ile seyreden bir hastalık tablosudur. Hafif seyirlidir. 200’e yakın virus çeşidi tarafından oluşabilir. Soğuk algınlığı dünyadaki en yaygın hastalıklardan birisidir. Özellikle okulların açılması ile eş zamanlı olarak başlar. Daha çok sonbahar ve ilkbahar aylarında görülürken, soğuk hava, virusların burun mukazasında üremesini kolaylaştırır ve infekte olmasına katkıda bulunur. Viruslar yakın temas ile rahatlıkla bulaşabilmektedir. Öpüşme ile de bu risk oldukça artmakta ve yoğun bir şekilde virus alımı olmaktadır.

    Virus, kontamine yüzeylerde saatlerce kalabilmektedir. Bu yüzeylere temastan sonra da viruslar rahatlıkla buruna ve gözlere transfer olabilir. Bunu engellemek için el hijyenine dikkat edilmeli ve yakın temastan, buna öpüşme de dahil, kaçınılmalıdır.

    Grip (influenza): Ateş, öksürük, baş ağrısı, halsizlik ve kas ağrısı ile seyreden akut viral bir infeksiyondur. Epidemi (ülke/şehir/kurum çapında) veya pandemi (dünyada) gibi geniş çapta salgınlar yapabilmesi ve akciğerle ilgili komplikasyonlarının özellikle bazı hasta gruplarında öldürücü olması nedeniyle, diğer akut solunum sistemi infeksiyonlarından ayrılır.

    Kuluçka süresi etkenin konağa yerleşen dozuna bağlı olarak 18-72 saattir. Virüs solunum sekresyonları olan burun, boğaz çalkantı suyu, balgamdan izole edilebilir. Bulaşma virüs içeren küçük partiküllerin solunması ve solunum sekresyonlarının fiziksel transferi ile bulaşır. Öpüşme ile de rahatlıkla geçebilir.

    Korunmada aşı ve infekte kişilerle yakın temastan kaçınmak önemlidir.

    A grubu B- hemolitik streptokoklar: Bu grup bakteriler toplumda %5-25 oranında bulunabilmektedir. Sıklıkla hava yolu ve öpüşme dahil yakın temas ile bulaşır. Ayrıca deri lezyonları ile de bulaşabilmektedir. Aile içinde, kışla, kreş gibi toplu yaşam yerlerinde bulaşabilir. Genellikle kış aylarında daha fazla görülmektedir. Bu hastalıkta farinks ve tonsillerdeki infeksiyonlar dışında kalp ve eklem komplikasyonları açısından da önemlidir. Öpüşme ile infekte olan kişilerden bu bakteriler rahatlıkla direk transfer olabilir

    Çocukluk çağı döküntülü hastalıklar: Bu hastalıkların hemen hemen hepsi oral sekresyonlarda bulunduğu için rahatlıkla öpüşme dahil yakın temasla ve damlacık yoluyla bulaşır.

    Kızamık: İnfekte kişiler prodrom dönemde döküntü ortaya çıkmadan önce hastalığı bulaştırmaya başlarlar ve bulaşıcılık döküntü başladıktan sonrada devam eder. Hastada virus ağız içinde bulunduğu için boğaz çalkantı suyundan izole edilebilir.

    Kızamıkçık: Hastaların solunum salgıları ile bulaşır. Döküntüden itibaren iki hafta daha bulaşıcılığı devam eder. Döküntü öncesinde 5-7 günlük ateş, halsizlik, baş ağrısı şeklinde prodrom dönemi olabilir. Bu virüste ağız içinde bulunduğu için boğaz çalkantı suyundan izole edilebilir.

    Kabakulak: Damlacık infeksiyon ile bulaşır. Tükürük bezlerini enfekte eden bir viral hastalıktır. Virüs tükürük bezlerinden tükürük kanalları yoluyla ağızdan direk temas ile de bulaşır.

    Enteroviruslar: Yaz aylarında ateş döküntü ile seyreden bir hastalıktır. Ağız içinde bulunan virüs, boğaz çalkantı suyunda izole edilebilir.

    Su çiçeği: Ateş ve deri döküntüsü ile seyreden çok bulaşıcı bir çocukluk hastalığıdır. Erişkinlerde oldukça ağır seyreder. Kuluçka dönemi 2-3 haftadır. Daha çok ilkbahar, sonbahar aylarında görülür. Virüs trakea ve bronş epitel hücrelerine yerleşir. Solunum yolu ve yakın temas ile bulaşır. Yüzde, gövdede döküntü ve ağız içinde ve saçlı. deride veziküller vardır. Bağışıklık sistemi bozuk olanlarda hastalık ağır seyreder.

    Herpes virüsler (HSV-I): HSV-1 ile birincil infeksiyon genellikle farinks ve ağız mukozasında oluşur. Bulaşma vezikül tarzındaki cilt lezyonu ile direk temas sonucudur. Kuluçka süresi 2-12 gündür. Hastalık birincil infeksiyondan sonra latent (sessiz) kalıp daha sonra bağışıklık sistemi baskılandığında yeniden reaktive olur ve yineleyen infeksiyonlara neden olur. Bunların başında “uçuk” adı verilen tablo gelmektedir.

    Çocukluk çağında birincil infeksiyon geçirilmezse daha ileri yaşlarda gelişmediği görülür. Çünkü erişkinlerin ağız epitel hücreleri kalın ve dayanıklıdır. Bununla birlikte bu tür bireylerin herhangi bir nedenle bağışıklıklarının bozulduğu veya sağlık personeli gibi HSV ile yoğun karşılaşmaya bağlı olarak erişkin dönemde de birincil infeksiyon geçirdikleri görülür. Erişkinlerin %70- 90’ında HSV- 1 antikorları yani infeksiyonun geçirildiğine dair kanıt bulunmaktadır. Genellikle çocukluk yaş grubunda yakın temas ile duyarlı kişilerin deri ve mukozalarındaki çatlak veya sıyrıklardan etkenin girmesi ile bulaşır. HSV -1 infeksiyonu genellikle orofarenks ile sınırlıdır ve bu tür olgularda virüs çevreye infekte aerosoller veya tükürük ile bulaşır. Orofarengeal hastalık daha çok 1-5 yaş arası çocuklarda görülür. Ağız mukozası, dil, dudak, damak ve farinkste küçük veziküller ve ülserasyonlara neden olur. Bu tablonun veya uçuk adı verilen tekrarlamaya bağlı lezyonların bulaşında öpüşme önemli rol oynamaktadır.

    İnfeksiyöz mononükleoz(öpüşme hastalığı, ukte humması): Her iki cinste, yılın her mevsiminde eşit sıklıkta görülür. Hafif bulaşıcı infeksiyon kabul edilir. Virüs insandan insana sıklıkla orofarinks salgıları ile yakın temas sonucu bulaşır. Nadiren damlacık infeksiyonu şeklinde bulaşır. Duyarlı konağın orofarinks epiteline girerek buradaki hücreleri infekte eder. Genç erişkinde akut infeksiyon; yüksek ateş boğaz ağrısı, lenf bezi büyümesi ile karakterize bir tabloya neden olur. Hastalar en sık boğaz ağrısı yakınması ile başvurur.

    Tüberküloz: Kişiden kişiye geçiş başlıca solunum yolu ile olur. Tüberküloz hava yolu ile geçen infeksiyonlara klasik bir örnektir. Kaynak vakaların birçok solunumsal manevrası (öksürme, hapşırma vb..) ile bulaşır. Bu manevralar sırasında üst solunum yollarından yüksek hava akım hızları oluşur. Hava yolu mukozasını kaplayan sıvıdan ve akciğerlerdeki infeksiyon odaklarından çok sayıda sekresyon damlacıkları ile tüberkülozlu hastalardan sağlam kişilere geçişi olmaktadır.

    Ancak buluşta aktif özellikle öksürük ve balgam çıkarımının eşlik ettiği akciğer tüberkulozu geçiren kişilerle öpüşme dahil yakın temas, tedavi başlanana kadar bulaş açısından risklidir. Akciğer dışı yerleşim gösteren tüberküloz, tedavi başlanmış ve tedavinin üzerinden 2 hafta geçmiş olgular bulaştırıcı kabul edilmemektedir.

    Yukarıda öpüşme ile sık bulaşan belli başlı hastalıklardan söz edilmiştir. Ancak infeksiyom etkenlerinin pek çoğunun giriş bölgesinin boğaz- burun olduğu, etkenin ve hastalığın özelliğine göre burada kısa yada uzun bir çoğalma süreci geçirdikleri düşünüldüğünde öpüşmenin çok sayıda etkenin bulaşında önemli rol oynadığı öngörülebilir.

    Bu nedenle özellikle kış aylarında ve özellikle infeksiyon bulguları olan kişilerle öpüşmekten kaçınılması ve kalp hastaları, küçük bebekler, bağışıklık sistemi baskılanmış kanser hastaları ve önemli ameliyatlar geçirmiş kişilerin nekahet döneminde tümüyle öpüşmekten kaçınmaları kuvvetle önerilmektedir.

  • Seks yaşamını tatlandırma yolları!

    Seks yaşamını tatlandırma yolları!

    Hayat ne sıkıcı değil mi? Onu renklendirmeye en güzel yerinden, seks hayatınızdan başlamaya ne dersiniz?
    Düzenli ve renkli bir cinsel yaşamın faydaları tartışılmaz. Peki, cinsel yaşamınız rutine girdiyse neler yapabilirsiniz? İşte, yaşamınıza renk katacak öneriler …

    Saklanma oyunu
    İşe, sevgilinize bir not yazmakla ya da telefonuna, telesekreterine sesli mesaj bırakmakla başlayın. Yazılı bir notsa bu, belki buzdolabının üzerine, yastığının üzerine koyun notunuzu… Mesela, yakındaki çiçekçiye uğramasını söyleyin. Onun için ayırttığınız çiçeğin içinde diğer yönlendirme notunuzu görecektir. Yönlendireceğiniz yer, farklı bir gece geçireceğiniz ilginç bir otel, mumlarla aydınlatılmış yatak odanız ya da köpükle doldurulmuş küvetiniz olabilir.

    Jartiyer seksi
    İşten eve dönerken akşam yemeği için yoldan pizza, hamburger ya da sandviç gibi kolay yenebilir yiyecekler alın. Çünkü, evde yemek faslıyla uğraşmamanız, akşam yemeğini masada uzatmamanız gerekiyor. Varsa çocuklarınızı uyuttuktan sonra onu yatak odasına davet edin ve yatağa uzanmasını söyleyin. Işıkları azaltıp, yeni aldığınız jartiyerinizi ortaya çıkarana kadar yavaşça soyunun.

    Bağla ve tahrik et
    Önce kimin kimi yatağa bağlayacağını seçin. Sevgilinizi el ve ayak bileklerinden bağlayın. Sonra da “dur”, “yapma” gibi kelimeleri birbirinize yasaklayın. Sizin istediğiniz sadece küçük bir oyun… Bağlı olan partnerinizse, yavaşça ve karşı konulmaz bir şekilde onu baştan çıkarın. Sonuna kadar zevk almaya çalışmanız gereken bu sevişmede, hayallerinizi ve fantezilerini coşturacak senaryolar yaratın. Belki işin içine seks oyuncakları, yeni sevişme pozisyonları da girebilir.

    Banyoda seks
    Bugüne kadar hiç yapmadıysanız, partneriniz duş alırken sessizce içeri girip çıplak bir halde karşısına çıkarak onu şaşırtın. Birbirinizin vücudunu köpürtmek ve yavaş hareketlerle okşamak gibi erotik oyunların yaratıcılığı hayal gücünüze kalmış!

    Ofiste seks
    Partneriniz ya da siz, kendinize ait odanızın olduğu bir iş yerinde çalışıyorsanız, riskli ama bir o kadar heyecan verici ofis fantezisi için harekete geçmelisiniz. Tabii önceden ne yapacağınıza dair haber vermeden, bir bahane ile ya siz onu ofisinize davet etmeli ya da çat kapı ofisine gitmelisiniz. Kapıyı kilitlemeyi unutmayın!

    Öğle arası kaçamağı
    Öğle yemeği arasında birlikte yemek yemeyi teklif edeceğiniz partnerinizi, önceden oda rezervasyonu yaptırdığınız otele götürün. O, muhtemelen otelin restoranında yemek yiyeceğinizi sanacak. Ama siz onu odaya çıkarıp yemeğinizi de odaya getirterek ilginç bir fanteziyi hayata geçirebilirsiniz. Elinizi çabuk tutun, işe geç kalmayın…

  • Hangisi normal hangisi anormal?

    Haftada üç defa mı yoksa ayda bir defa mı? 15 dakika mı yoksa 1 saat mi? Bu soruların cevapları uzun zamandır sadece zihninizi değil yatağınızın içini de meşgul ediyorsa cevapları yorganın altından çıkarma vakti geldi demektir.

    ■ Haftada kaç gün seks yapmak normaldir?
    A) Haftada iki
    B) Haftada bir
    C) İki haftada bir

    Cevap: B
    20’li ve 30’lu yaşlardaki birçok kişinin cevabı haftada iki defa olacaktır. Bu sayı iki yıldan fazla süren ilişkilerde genelde ayda altı defa olarak belirtiliyor. Cinsel ilişkiye girme sayısı çoğunlukla ilişkilerin süresiyle ilgili olabiliyor. Evlilik Terapisti ve Cinsel Terapist Sezen Salihoğlu bu sorunun cevabını şöyle açıklıyor; “Cinsel ilişkiye girmek için standart bir sayı yok. Tamamıyla kişilerin isteklerine, ihtiyaçlarına göre ayarlanabiliyor. Ama yapılan araştırmalar haftada iki defa seksin normal olduğunu ortaya koyuyor. Biz de bu nedenle haftada iki idealdir diyoruz ama isteniyorsa tabii ki daha fazla birlikte olunabilir. Cinsellik sadece cinsel organların ilişkisi değil. Daha çok dokunarak, sevişerek, haz vererek ve alarak, ruhun paylaşılması demek. Kişilerin yoğunlukları, stresleri, ruh durumları, ilişki problemleri cinsel birlikteliği de azaltabiliyor. Cinsel birlikteliğin azalması ise ilişkiyi zedeleyebiliyor” diyor.

    Ne yapılmalı?
    Cinsel hayatı renklendirmek için aşk oyunları uzmanların ilk tavsiye ettikleri şeyler arasında geliyor. Çiftler ilk birlikte olmaya başladıklarında, evlenmeden önce birbirlerine nasıl davranıyorlardı, neler paylaşıyorlardı bunları hatırlamalı, daha sonra bunu bir liste haline getirmeli ve bunları evliliklerinde de uygulayıp, hayatlarına renk katmalılar. Cinsel Terapist Sezen Salihoğlu, “Birbirleriyle tekrar randevulaşabilirler, evde birlikte olmak yerine otelde bir gece geçirebilirler. Bu tür paylaşımlar arttığında cinsel hayatları renklenebilir. Cinsel fanteziler kurabilir, yeni teknikler öğrenebilirler” diyor.

    ■ Çiftler ne sıklıkla cinsel fantezi kuruyor?
    A) Günde 1-2 defa
    B) Haftada 1-2 defa
    C) Ayda 1-2 defa
    Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği Cised’in 2300 kişi arasında yaptığı anket sonuçlarına göre, ankete katılanların yüzde 10’u günde 3-4, yüzde 30’u günde 1-2, yüzde 45’i haftada 1-2, yüzde 10’u ayda 1-2 ve yüzde 5’i de yılda 1-2 defa cinsel fantezi kuruyor.

    Ne yapılmalı?
    Cinsel fanteziler çiftlerin seks hayatını renklendirici güce sahip. Fakat her fantezinin gerçekleştirilmesi gibi bir zorunluluk yok. Eğer iki taraf da istiyorsa cinsel fanteziler gerçekleştirilebilir. Ama bu bir taraf için zorlayıcı, aşağılayıcı oluyorsa cinsel fantezilerin seks hayatına yarardan çok zararı olabiliyor.

    Kadınlar arka arkaya boşalırken erkeklerin 45 dakika – 1 saat gibi bir toparlanma süresi oluyor. Kadınlar boşaldıktan 10-15 dakika sonra tekrar boşalma yaşayabiliyor.

    ■ İyi bir seks ne kadar sürmeli?
    A) 45 dakika
    B) 25 dakika
    C) 10 dakika
    Buradaki doğru cevap 45 dakika olmalı. Fakat Amerika’da yapılan ve International Sex Medicine Dergisi’nde yayınlanan bir araştırmada en ideal cinsel birleşme 7-13 dakika arasında olandır deniliyor. En iyi seksin kısa ama zevk veren olduğu söyleniyor. Fakat uzmanlar 30 dakika da sürse 10 dakika da sürse en iyi seksin her iki taraf için de kaliteli ve tatmin edici olan olduğunu belirtiyorlar.

    Ne yapılmalı?
    Terapist Sezen Salihoğlu ise “Ön sevişme çok önemli. Kesinlikle aceleye getirilen bir şey olmamalı. Çiftlerin birbirlerine dokunmaları gerekiyor. İki taraf da haz almalı. Ön sevişme çiftleri iyi bir cinsel ilişkiye hazırlıyor. Çiftler ön sevişme sayesinde gevşiyor ve uyarılma düzeyleri artıyor. Bu nedenle ön sevişme 20-30 dakika arasında sürmeli ve ön sevişmeden sonraki cinsel birleşme ise 5 dakikanın üzerinde olmalı. Bu da 15 dakika kadar olursa ideal olan toplam 45 dakikadır” diyor.

    “Kadınlar erkeklere anne gibi davranabiliyor. Bu da çiftlerin cinsel yaşamını etkiliyor. Bize gelen hastalarımıza eğer bir erkek kanepede uykuya daldıysa üstünü örtmeyin, bırakın öyle uyusun çünkü siz annesi değilsiniz diyoruz.”

    ■ Seks oyuncaklarını kullanmak yanlış mı?
    A) Evet
    B) Hayır
    C) Hiç düşünmedim
    Cevap ‘hayır’ şıkkı olmalı. Terapist Sezen Salihoğlu, “Seks oyuncakları kişilerin görüşleriyle, inanışlarıyla ilgili oluyor. Ama çiftler eğer seks oyuncaklarını seviyorlarsa tabii ki kullanabilirler” diyor. Fakat bu oyuncakları kullanırken tarafların istekleri dikkate alınmalı. Taraflardan biri istemediğinde kullanmaya zorlanmamalı.

    Ne yapılmalı?
    Eğer kişi sadece bu oyuncaklardan zevk alıyorsa bu durumda kişinin bireysel olarak incelenmesi gerektiğini söyleyen Salihoğlu, “Eğer eşiyle birlikte olmak yerine sadece bu tür oyuncakları kullanmak istiyorsa bunun altında yatan sebeplere bakmak gerekiyor. Çocukluğa dönülerek kişinin ailesiyle olan yaşantısı, annesi ve babasıyla olan ilişkileri, geçmişteki travmalara bakılabilir; geçmişte yaşanmış tecavüz, taciz olabilir. 3-6 yaş arasında kız çocukların babaya, erkek çocukların da anneye aşık olduğu dönemde eğer taciz, tecavüz gibi travmalar, boşanma ya da babanın evi terk etmesi gibi olaylar yaşanırsa ileride Oedipus Kompleksi denilen durum ortaya çıkabiliyor. Bu durumu yaşayan kişi sevişme esnasında bir şeyden rahatsız olabiliyor ve partneriyle birlikte olamıyor. Oedipus Kompleksi yaşayan erkekler kadını annesi yerine koyduğu için sertleşme, erken boşalma sorunu yaşayabiliyor. Kadınlarda ise vajinismus görülebiliyor. Bu tür durumlar rahatsızlık veriyorsa cinsel birliktelik yerine seks oyuncakları tercih edilebiliyor” diyor.

  • Afrodizyak Diyeti

    Afrodizyak Diyeti

    Cinsel Gücü Artıran Diyeti

    Romantizm deyince aklınıza yemekler değil, şarap gelir değil mi
    Tipik bir romantik yemek deyince genellikle aklımıza, seksin değil de tam olarak iyi bir uykunun reçetesinde olması gereken, şarabı ve kalın sulu bifteği içeren bir yemek ve devamında bol çikolatalı tatlı gelmektedir.
    Düşük yağ, düşük kolesterollü Cinsel Gücü Arttıran Diyeti uygulayarak ve biraz egzersiz yaparak(sağlığınızı iyileştirmek ve aynı zamanda cinsel organlara kan akışını arttırmak için ) siz ve partneriniz sağlıklı cinsel hayatınızın keyfini uzun seneler çıkartabilirsininiz.

    Bu diyet aşağıdakiler sayesinde yardım eder:

    • Eğer herhangi bir şey genel sağlığınız için iyi ise aynı zamanda cinsel hayatınız içinde iyidir. Bu yüzden bu diyet daha dinç hissetmeniz için az yağlı ve iyi dengelenmiş besin seçenekleri içermektedir.
    • Afrodit’in suda doğduğu söylenir dolayısıyla da birçok deniz besini afrodizyak olarak isimlendirilmiştir. Bu beslenme planı, hisleri harekete geçirecek lezzetli deniz besinleri içermektedir.
    • Biber, cumin, arnavutbiberi gibi baharatlar vücudu ısıtırlar. Bu diyet ısıyı arttıracak baharatlar içermektedir.

    KAHVALTI

    Birinci seçenek:
    – Pudra şekerine batırılmış çilek
    – Taze sıkılmış portakal suyu
    – Omlet

    İkinci seçenek:
    – Greyfurt üzerine maraşino kirazı
    – Kızarmış ekmekler üzerinde kırmızı soğanlı, yağsız krem peynirli ve marullu, tütsülenmis somon
    – Taze çekilmiş kahve

    Üçüncü seçenek:
    – Pankek
    – Taze kiraz
    – Greyfurt suyu
    – Cappuccino

    ÖĞLE

    Birinci seçenek:
    – Çilek tutkusu çorbası
    – Tam tahıllı peynirli kraker
    – Zeytinyağlı kuşkonmaz salatası
    – Taze armut

    İkinci seçenek:
    – Nicoise salatası
    – Tuscan ızgarada sarımsaklı ekmek
    – Yağsız çikolatalı brovni

    Üçüncü seçenek
    – Fransız ekmeğinden pizza
    – Zeytin
    – Fındıklı ve kuruyemişli taze elma dilimleri

    AKŞAM

    Birinci seçenek:
    – İstiridye bienvielle
    – Karışık yeşil salata
    – Haşlanmış armut

    İkinci seçenek:
    – Enginarlı sotelenmiş tavuk
    – Parmesanlı sıcak ekmek dilimleri
    – Yeşil salata
    – Çikolataya batırılmış taze kiraz, çilek

    Üçüncü seçenek:
    – Tatlı ıstakoz kuyruğu
    – Ispanak salatası
    – Sıcak sandviç ekmeği
    – Düşük kalorili çikolatalı pasta

    Yapılması Gerekenler

    • Lezzetli, değişik ve belki nadir bulunan yiyecekleri tercih edin.
    • Tabaktaki yiyeceklerin afrodizyak sayılan ,enginar, istiridye, çilek ve çikolata olmasına özen gösterin.
    Uzak Durulması Gerekenler
    • Özellikle geceleri yediğiniz yağlı yiyecekler. Kan akışını sindirim sistemine yönlendikleri ve üreme sisteminden uzaklaştırdıkları için yağın sindirimi uzun zaman alır.
    • Çok fazla alkol kulanılması. Az miktarda alındığında alkol rahatlatıcı bir etki yaratırken fazlası uyutucu etki yaratır.

  • Seksin Mucizesi

    Seksin Mucizesi

    Yaşamın vazgeçilmez bir parçası olan seks, düzenli yapılması halinde pek çok olumlu sonuç yaratıyor.

    Bilim adamları, düzenli bir cinsel yaşamın uzun ve mutlu bir hayatın kapısını aralayacağını söylüyor. Araştırmalara göre seks, sağlık için birçok ilaçtan bile daha ‘olmazsa olmaz…’ İşte, düzenli seksle gelen mucizeler:

    Kansere karşı korur: Haftada beşten çok seks yapan erkeklerde prostat kanseri riski üçte bir azalıyor. Bilim adamları, bunu kansere neden olan maddelerin meniyle birlikte atılmasına bağlıyor. Kadınların da düzenli seks sayesinde meme kanseri riskini azaltabileceği belirtiliyor.

    REGL DÖNEMİNDE

    Doğal ağrı kesicidir: Araştırmalar, seks yapmanın migren ağrılarını yok etmeye yardımcı olduğunu gösteriyor. Cinsel ilişki sırasında, beyindeki ağrıları kesen bölgede aktivite artışı yaşanıyor. Kadınların cinsel ilişki sırasında salgıladıkları ekstra östrojen regl dönemi ağrılarını hafifletiyor.

    Genç gösterir: 3 bin 500 kişi üzerinde 10 yıl boyunca yapılan bir araştırma, haftada en az üç kez seks yapanların daha az yapanlara oranla 10 yaş genç göründüğünü gösterdi.

    Depresyona iyi gelir: Güvendikleri partnerle prezervatif kullanmaksızın cinsel ilişkiye girmek, kadınların depresyona girme ihtimalini azaltıyor. Bilim adamları, spermde bulunan prostoglandin hormonunun depresyona yol açan hormonların dengelenmesine yardımcı olduğunu belirtiyor.

    ÖMRÜ UZATIYOR

    Kalbe yararlı: Haftada iki veya daha fazla seks yapan erkeklerde kalp krizi riski yarı yarıya azalıyor. Orgazm sayısı arttıkça ömür de uzuyor.

    İyi bir egzersiz: Her cinsel ilişkide ortalama 200 kalori yakılıyor. Tahrik durumunda nabız dakikada 70’den 150’ye çıkar. Kaslar çalışır; karın, bacak, kol ve kalça sıkılaşır.

    Yaraların kapanmasına yardımcı olur: İsveç’te yapılan bir araştırmada, seks sırasında salgılanan oksitosin hormonu enjekte edilen deney hayvanlarının yaralarının diğerlerine göre iki kat hızlı iyileştiği görüldü.

    Direnci artırır: Haftada bir-iki kez seks yapmak, virüslere karşı savaşan ve bağışıklık sistemini güçlendiren immunoglobin A antikoru seviyesini yüzde 30 artırıyor.

  • Ateşleyici 20 Seksi Hareket!

    Ateşleyici 20 Seksi Hareket!

    Seksi olmak kontrol edilebilecek bir özellik değil. Bunun için çabalamalı ve vücudunuzla bağlantıya geçmelisiniz. Bu duyarlılığınızı geliştirdikten sonra harika bir seks hayatına ve seksi bir bakış açısına sahip olacaksınız!

    Bir zamanlar sevişmek için çıldırırdınız. Erkek arkadaşınızın kıyafetlerini parçalamamak için kendinizi tutmak zorunda olduğunuz günler sanki çok eskilerde kaldı. Peki, tanıdığınız o flörtöz kıza ne oldu dersiniz? Panik yapmayın; çünkü o hâlâ içinizde bir yerde. Maalesef kendimizi seksi hissetmek öyle bir anda yaratabileceğimiz bir özellik değil. Bunun için de epey zamana ihtiyaç var…

    O ateşli günlerinize geri dönmek için başlangıç olarak beyninizi eğitmelisiniz. Böylelikle daha çekici hissetmeye açık olacak, partnerinizle eski günlerdeki kadar sık yakınlaşmak isteyeceksiniz. Hayata bakış açınızda olumlu değişiklikler yaşarsınız. Bu pozitif bir döngü; arkadaşlıklarınıza, işinize ve kendinize olan güveniniz gibi, hayatinizin her aşamasına olumlu etki edecektir. Siz de bunun bir parçası olmak ve duyusal benliğinize ulaşmak istiyorsanız, yazının geri kalanında bulunan tavsiyelere mutlaka bir göz atın.

    1) Seksi bir film seyredin.

    Brad Pitt sizi heyecanlandırıyor mu? Ya da sevgilinizle gittiğiniz ve çok etkilendiğiniz bir fil? Kadınlar da erkekler gibi görselliğe çok önem verirler. Kendinize göz ziyafeti çektiğinizde arzu kıvılcımlarınızın alevlendiğini göreceksiniz.

    2) Sonuncuya odaklanın.

    Yoğun iş gününde yalnızca beş dakikanızı ayırarak son sevişmenizi hatırlamaya çalışın. Aldığınız zevki düşünün; nasıl hissettiğinizi ve tekrar o duyguları tatmak istediğinizi…

    3) Kendinize dokunun.

    Ilık bir duştan sonra vücudunuza kremle masaj yapmak için mutlaka zaman ayırın. Kendinize boyun masajı da yapabilirsiniz. Sonrasında vücudunuzda yumuşak bir fırça gezdirebilir ve cildinizin uyarılmaya açık olmasını sağlayabilirsiniz.

    4) Eşofmanlarınızdan vazgeçin.

    ‘Muhteşem Sekse Ulaşma Rehberi’ (The Complete Idiot’s Guide to Amazing Sex) kitabının yazarı Sari Locker, eşofmanlar iş çıkışı resmi kıyafetiniz olduysa kendinizi seksi hissetmenizin pek mümkün olamayacağını belirtiyor. Mutlaka file çorap giymek zorunda değilsiniz ancak evde rahatlarken bile, mini bir elbise gibi kendinizi iyi hissettirecek seksi kıyafetler satın alabilirsiniz.

    5) Evinizdeki iç çamaşırı kataloglarını atın.

    Kendinizi mükemmel vücut imajlarıyla karşılaştırmak seksi hissetmemenize neden olur. Kendinize onların gerçekdışı olduğunu ve vücudunuzun güzelliğini hatırlatmayı da sakın ihmal etmeyin.

    6) Uzaklaşın.

    Yürüyüşe çıkabilir veya kız arkadaşlarınızla geçirebileceğiniz bir akşam yemeği planı yapabilirsiniz. Kendiniz için bir program yaptığınızda, evdeki konumunuzdan sıyrılarak önceki hayatınızda kim olduğunuzun bilincine varmanız kolaylaşır.

    7) Egzersiz yapın.

    Spor salonuna gitmek için pek çok sebebiniz var; kilo kaybetmek ya da stres seviyenizi düşürmek gibi. Ancak bu sebeplerden en önemlisi kendinizi seksi hissetmek. Terlemek endorfin hormonu salgılamanızı sağlar ve doğal olarak kendinizi iyi hissettirir. Koşu bandında yarım saat yürüdükten veya ağırlık kaldırdıktan sonra kendinizi daha ateşli hissedeceğinize garanti veriyoruz.

    8) Nostaljik olun.

    Size, sevgilinize ilk aşık olmaya başladığınız günleri hatırlatan tutku dolu bir şarkı listesi hazırlayabilirsiniz. Bu parçaları dinlemek bile kalp atışlarınızın hızlanmasını sağlayacaktır. İlk çıkmaya başladığınız zamanki fotoğraflarınızı ortaya çıkararak bu düşünceleri perçinleyebilirsiniz. Bize güvenin, o enerji hâlâ içinizde bir yerde.

    9) Banyo ritüeliniz olsun.

    Haftada en az bir gün küveti hoş kokulu bir banyo köpüğü ile doldurun ve içine girin. Ilık köpükler duyularınızı harekete geçirip kendinizle bağ kurmanın ne kadar önemli olduğunu hatırlatır. Hâlâ ne bekliyorsunuz?

    10) Endişelenmeyi bırakın.

    ‘Kadın ve Erkek Beyni’ (The Female Brain and The Male Brain) adlı kitabın yazarı Louann Brizendine, endişeniz üzerine yoğunlaştığınızda aklınızdaki en son şeyin kendinizi seksi hissetmek olacağını belirtiyor. Sizi rahatsız eden konunun ne olduğunu saptayıp onu bir kenara koymaya çalışın. Canınızı sıkan bir problemden uzaklaşmak ve kafanızı dağıtmak için bir bulmaca çözebilirsiniz. Ayrıca lütfen kalçalarınızı veya göbeğinizi düşünerek strese girmeyin. Erkek arkadaşınız gerçekten onlara takılmıyor.

    11) Nefes alın.

    Doğru nefes teknikleri akıl ile vücut arasındaki bağı güçlendirir. Her sabah uyandıktan sonra birkaç dakika boyunca gözlerinizi kapatıp derin derin nefes alıp verin. Düşüncelerinizden arının ve yalnızca sakin olmak üzerine yoğunlaşın. Rahatladıktan sonra içinizdeki seksi kadınla daha rahat bağ kurabileceksiniz.

    12) En güzel özelliğinizi ortaya çıkarın.

    Gözlerinize yeni bir rimel uygulayın veya dudaklarınızda farklı bir parlatıcı deneyin. Kendinizi güzel hissettiğinizde duyularınız hassaslaşır. Gün içinde kendinizi şımartmak için üç-dört dakikanızı ayırarak daha da güzelleştiğinizi göreceksiniz.

    13) Yeni çamaşırlar alın.

    Kenarı yırtık veya rengi solmuş iç çamaşırlarınızı yenileriyle değiştirmenin zamanı geldi. Yenileri ne kadar seksi olursa o kadar iyi. Ancak mutlaka tanga giymeniz gerekmiyor. Bikini modeli, erkek şortu biçiminde olan veya klasik külotlar da kendinizi özel hissetmenizi sağlayabilir.

    14) Telefonunuzu, bilgisayar ve televizyonu kapatın.

    Sizi sürekli meşgul eden şeyler, odaklanmanızı engeller. Her gün birkaç dakikalığına bile olsa, dikkatinizi dağıtan nesnelerin fişini çekin ve kendinize yoğunlaşın. Bunu yapmanız kendinizi ne kadar çok sevdiğinizi hatırlatacaktır.

    15) Kalçalarınıza hareket katın.

    Pek iyi dans edemez misiniz? O zaman numara yapın. En sevdiğiniz müzikleri koyun ve hareket edin. Belirli bir tempo doğrultusunda hareket etmenin size hissettirdiklerine bayılacak ve vücudunuzun yaptığı her hareketi benimseyeceksiniz, içinizdeki ritmi uyandırarak duyularınızı da harekete geçirebilirsiniz.

    16) Güzelleşin.

    Manikür, pedikür veya ağda yaptırın. Bu ufak bakımları uzun süre yaptırmazsanız içinizdeki seksapelin yavaşça öldüğünü hissedebilirsiniz. Ayrıca birinin sizi böylesine şımartması ve kendinizi güzel hissettirmesi bunlara layık olduğunuzu bir kez daha hatırlatacaktır.

    17) Kendinizi değiştirin.

    Bir resim kursuna katılın. Veya son anda kendinize bir hafta sonu kaçamağı için rezervasyon yaptırın. Yenilik, hayatınıza katabileceğiniz en güçlü afrodizyaktır. Rutininizin dışına çıkarak içinizden geldiği gibi yaşamaya çalışın. Doğal olanın dışında bir aktiviteye katıldığınızda, kendinizi otopilot konumundan çıkararak hayatınıza heyecan katmış olacaksınız. Unutmayın heyecan her zaman seksidir.

    18) Gecelerinizi aydınlatın.

    Evinizin girişinde kokulu bir mum yakabilir veya yemek masasını uzun ince mumlarla süsleyebilirsiniz. Mum ışığı ampul ışıklarının aksine, her nesnenin ve herkesin üzerinde daha samimi ve sıcak bir parlaklık yaratır. Kendinizi her anlamda yeni bir ışık altında görmeye başlayabilirsiniz.

    19) Yoga yapın.

    Son yıllarda yapılan bir araştırmaya göre yoga yapan kadınlar kendilerini daha çekici hissediyorlar. Araştırmacılara göre yoga meditasyon yoluyla akıl ve vücut arasında daha kuvvetli bir bağ kurduğundan kişi kendini çok daha çekici hissedebiliyor.

    20) Aynaya bakın.

    Küçüklükten itibaren, bize vücudumuzdaki tüm kusurlu noktalan iyice incelememiz öğretilmiş. Onun yerine, vücudunuza onay vermeyi deneyin. Çıplak olarak bir boy aynasının karşısına geçin ve vücudunuzda sevdiğiniz özelliklerinize odaklanın; yuvarlak kalçalarınız, parlak saçlarınız veya dolgun göğüsleriniz gibi.

  • Radyasyon Kısırlık Yapar mı?

    Radyasyon Kısırlık Yapar mı?

    Hayatımız, teknolojinin olumlu ve olumsuz etkileriyle kuşatılmış durumda. İnsanların maruz kaldığı elektromanyetik alanlar ve yaşam tarzı kanser dahil birçok hastalığa neden olmaktadır. Evdeki mikrodalga fırın vb. cihazlar, cep telefonu ve bilgisayar gibi günümüzün en popüler teknolojik aletleri hayatın vazgeçilmezleri haline gelirken bir yandan da insan sağlığını ciddi anlamda tehdit ediyor. Örnek olan erkeklerin uzun süre laptop kullanması onlar için bir kısırlık nedeni olabilir.

    Nasıl mı?

    Diz üstü bilgisayarlar testislerin ısınmasını sağlar. Bu ısı artışı spermlerin sayısını ve kalitesini düşürür. Laptop kullanırken diz üstünde kullanmak yerine masa, sehpa ya da benzeri ara profillerin kullanılması gerekiyor.

    Radyasyon Kısırlık Yaparmı?

    Cep telefonlarıyla ilgili olarak beyinde tümör oluşturduğuna dair kanıtlar ve açıklamalar yapıldı ancak cep telefonunun kısırlığa neden olabileceği hakkında henüz kesin bir sonuç yok. Buna rağmen uzmanlar cep telefonlarının cepte, kasik bolgesine yakın yerlerde tutulmaması gerektiğini söylüyorlar. Mümkün olduğunca elektromanyetik alanları azaltmak ve zararlı ışınlar yayan cihazları az ve dikkatli kullanmak gerekiyor.

    Radyoterapi ve kemoterapinin kısırlık üzerine etkilerine gelince, maalesef, tam anlamı ile kısırlık nedeni olabilirler. Böyle bir sürece girmek zorunda olan kişiler, iyileştikten sonra çocuk sahibi olmayı isterlerse, radyoterapi ve kemoterapiye girmeden önce yumurta ya da spermlerini dondurabilirler. Son zamanlarda oldukça sık kullanılan bu yöntem ile çocuk sahibi olan birçok çift var.

    Cep telefonu, bilgisayar gibi elektronik aletlerin ne tür etkisi bulunuyor?

    Modern yaşamın getirdiği diğer şeyler ise etraftaki radyasyondur. Etraftaki radyasyon ne yapar ve etrafta gerçekten çok ciddi bir radyasyon var mı buna bakmak lazım. Çok ciddi bir anlamda radyasyon yok. Radyasyon olarak tanımladığımız şey röntgen çekilirken alınan radyasyondur. X ışını vücudun dengesini kalıcı olarak bozabiliyor. Elektromanyetik dalga dediğimiz şey ise vücudun dengesini kalıcı olarak bozmuyor fakat dengeyi sarsabiliyor. Cep telefonu, uzaktan kumada, internet bağlantıları gibi yüzlerce elektronik kaynakla karşı karşıyayız. Bunların arasında en tehlikeli olanı ise cep telefonudur. Cep telefonu giderek yaygınlaşıyor. Cep telefonu kullanımında kısıtlama getirmek gerekiyor. Elektromanyetik kaynaklar arttıkça yumurtlamayı ve yumurtanın kalitesini bozabilir. Şu an için kanıtlanmış bir bilgi yok. Erkekte ise sperm şekil bozukluğu, hareket azlığı ve miktar azlığı yapabilir. Mümkün olduğu kadar klasik şeylere yönelmek lazım. Örneğin evde cep telefonu yerine normal telefonla konuşmak gerekir.

    İlgili Konular ;
    Bel soğukluğu nedir ?

  • Kondom kullanımının püf noktaları!

    Kondom kullanımının püf noktaları!

    Kondomun (prezervatif) koruyuculuk oranı ön planda uygulama şekline, ikinci planda kondomun kalitesine bağlıdır. Bu nedenle kondom kullanımı her ne kadar basit gibi görünse de her çiftin dikkate alması gereken noktalar var…

    ♦ Her ilişki esnasında yeni bir kondom kullanılmalı ve orgazm sonrası çıkarıldıktan sonra penis başında az miktarda da olsa sperm bulunabileceğinden penis kadının genital sisteminden uzak tutulmalıdır.
    ♦ Kondomun seçimi çok önemlidir. Üzerinde üretim tarihi ve son kullanma tarihi bulunan ve spermisit içeren kondomlar tercih edilmelidir.
    ♦ Kondom yalnızca “tehlikeli” günlerde uygulandığında koruyuculuk oranı düşer. Bu yüzden kadın siklusun hangi döneminde bulunursa bulunsun mutlaka her ilişkide kullanılmalıdır.
    ♦ En sık yapılan hatalı uygulamalardan biri de cinsel ilişkiye kondomsuz başlanması ve hemen orgazm öncesi dönemde takılmasıdır. Bu durum istenmeyen gebeliklerin oluşmasına neden olabilir. Zira ejakulasyon olmasa bile erkekte uyarılma döneminde salgılanan sıvılarda az miktarda da olsa sperm hücreleri bulunmaktadır.
    ♦ Cinsel ilişkiye geçmeden hemen önce erkek cinsel organına uygun bir şekilde takılmalıdır. Her kondom tek kullanımlıktır.
    ♦ Kadında ya da erkekte lateks ve/veya kondomun içerdiği spermisit ajanlara karşı aşırı duyarlılık olması durumunda kullanılmamalıdır.

    Kondomun ne gibi avantajları vardır?

    ♦ Kondom kullanımının en büyük avantajı düzensiz cinsel yaşamı olan çiftler için en uygun korunma yöntemi olmasıdır. Ulaşılması kolaydır ve ucuzdur.
    ♦ Gebelikten koruması dışında AIDS, Hepatit B ve C virüsü ve HPV (genital siğil) dâhil tüm mikrobiyolojik etkenlerin cinsel ilişkide çiftin birinden diğerine bulaşmasını engeller. Bu özellik diğer korunma yöntemlerinin hiç birinde bulunmayan bir özelliktir. Ancak yukarıda sayılan enfeksiyon hastalıkların yanlızca genital temasla bulaşmadığı unutulmamalıdır. (Hepatit B’nin öpüşmeyle bulaşması, HPV’nin prezervatifin kapamadığı bölgenin enfekte bölgeye temasla bulaşması gibi).
    ♦ Kondom, kadında antisperm (sperme karşı) antikorlarının oluşmasını önleyebilir. Bu özellik kadında eşinin spermlerine karşı antikor oluşumuna bağlı infertilite tedavisinde yararlı olabilir.
    Kondom kullanımının riskleri var mıdır?
    ♦ Uzun süreli kondom kullanımının çiftlerde psikolojik kökenli cinsel işlev bozuklukları yaratabileceği söylenmesine karşın bu duruma ender rastlanır.
    ♦ Ender görülmesine karşın lateks alerjisi ciddi bölgesel belirtilere neden olabilmektedir.
    “Kondom kazaları…”

    Kondomun yırtılması:

    Uygun kullanımda çok ender görülür. Kondom yırtıldığında, özellikle nonoksinol-9 içermeyen kondom kullanımında gebelik riski ve cinsel yolla bulaşan hastalık etkenlerine maruz kalma riski kondom kullanmamış olanlardaki kadar yüksektir. Acil kontrasepsiyon uygulanması ve gerekirse enfeksiyondan korunmak için tedavi görülmesi amacıyla doktora başvurulması önerilir.

    Kondomun çıkartırken vajinada kalması:

    Bu durumda kadın ya da erkek dikkatli bir şekilde işaret ve orta parmaklarını vajinaya yavaşça sokup kondomu bulunduğu yerden çıkarmalıdır. Kondomun yırtılması esnasında ortaya çıkan riskler burada da geçerlidir.

    Gebelik oluşumu:

    Kondomun gebelikten korumada çok etkili bir yöntem olduğu söylenemez. Bu nedenle kondom kullanımıyla korunan çift, bir haftalık bir adet gecikmesinden itibaren ve/veya gebeliğe bağlı belirtiler oluştuğunda tanı amacıyla mutlaka en kısa zamanda gebelik testi yaptırmalı, ya da en ideali doktoruna başvurmalıdır.

    İlgili Konular ;
    Prezervatif
    Prezervatif alerjisine dikkat!
    Prezervatif Mi, Spiral Mi?
    Genital Enfeksiyonlardan Korunmanın 10 Altın Kuralı