Kategori: Cinsellik

  • Orgazmı kolaylaştırma posizyonları

    Orgazmı kolaylaştırma posizyonları

    Bazı kadınlar için orgazma ulaşmak çok kolay olmayabiliyor. Bazen o zirveye tek başına mastürbasyonla çıkabilen bir kadın, sıra, bir erkekle birlikteyken orgazm olmaya gelince kendini az da olsa tedirgin hissedebiliyor.

    Bir sevişme esnasında genelde erkek bu problemi yaşamazken, kadının bu dertten muzdarip olması hiç adil değil. Bunun sebeplerinden biri erkek ve kadının fiziksel farklılıkları.

    Erkeklerde seks boyunca uyarılan penisin yerini kadınlarda klitoris alıyor. Dolayısıyla bir kadın seks boyunca klitorisinin uyarılmasına ihtiyaç duyuyor. Çoğu pozisyon bu uyarıyı sağlamadığı için kadınlar orgazma ulaşmada başarısız olabiliyor.

    Eğer bunu daha önce fark etmediyseniz üzülmeyin, çünkü yalnız değilsiniz. Bu konuda sorun yaşadığını hiç aklınıza getirmeyeceğiniz birçok kadın da kendini yetersiz görerek suçluyor.

    Orgazm olamıyorsanız ne yapmalısınız?

    Artık kendinizi suçlamayı bırakın. Her kadın orgazm olmayı öğrenmeli ve bunun sadece cinsel birleşmeyle olmayacağını da unutmamalı.

    Eğer siz de doruğa çıkmak istiyorsanız, öncelikle ellerinizi kullanmayı öğrenmelisiniz. Mastürbasyoni ayıp değil! Tabulara yenilmeyin! Mastürbasyon yoluyla orgazma nasıl ulaşacağınızı öğrenmelisiniz. Bunu bir kere kendi başınıza başardığınızda, eşinizle birlikteyken her şey daha kolay ve heyecan verici gelecek.

    Mastürbasyonla orgazma ulaşmakta başarılı olsanız da, cinsel birleşme sırasında orgazm olmayı hala zor buluyor olabilirsiniz. Bunun sebebi, daha önce de dediğimiz gibi, klitorisin yeterince uyarılmaması olabilir.

    Klitoryal uyarı pozisyonu

    Bu, kendi klitorisinize dokunmak için çekingenlik hissediyorsanız oldukça iyi bir pozisyon. Sizin olan bir şeye dokunmaktan neden çekineceksiniz ki? Ayrıca eğer istiyorsanız da, kendi kendinizi uyarmak için, duygularınızı ve ellerinizi istediğiniz kadar özgür bırakabilirsiniz.

    Bu pozisyonu uygularken önce kadın yüz üstü uzanır ve erkek kadının üstüne yüz üstü uzanır. Ardından erkek arkadan vajinaya penetrasyonu sağlar. Yatağa yüz üstü uzanmış olan kadın için elini yatakla vücudunun arasına koyarak klitorisini uyarmak çok kolay olur. Bu sayede istenilen sonuç olan orgazm elde edilir.

    Kaşık pozisyonu

    Kaşık pozisyonunda kadın yan yatar. Erkek de aynı yönde yatarak partnerini arkadan sarar ve birleşmeyi sağlar. Bazı kadınlar bu pozisyonda orgazm olmayı zor bulabiliyor. Fakat dediğimiz gibi klitoris uyarılmadıkça orgazm zorlaşacaktır. Bu yüzden bu noktayı atlamamak gerek. Partneriniz birleşme sırasında klitorisi de uyarmak için dokunursa, kendinizi en sonunda dorukta bulabilirsiniz.

    Kedi pozisyonu

    Yüz yüze bir pozisyon olan kedi pozisyonu, misyoner pozisyonundan pek de farklı değil. Yalnızca erkek kadına daha yakın durmalı ki klitorisi uyarması daha kolay olsun. Bu pozisyonda penis vajinaya doğrudan girmeden, erkek kasıklarıyla birlikte klitorise baskı uygulayarak partnerini orgazma ulaştırabilir.

    Bu pozisyonda en doğru duruşu kendiniz bulabilirsiniz. İster erkeğin bacakları sizin bacaklarınızın dışında, isterseniz de içinde olsun. Her iki şekilde de kedi pozisyonu, diğer pozisyonlardan daha farklı bir duygu ve heyecan sağlayacaktır. Bu nedenle de denemeye değer bir pozisyon olduğunu söyleyebiliriz. Bir bakmışsınız, göklerde uçuyorsunuz, denemeden bilemezsiniz!

    Havada kalma pozisyonu

    Bu pozisyonda erkek sırt üstü uzanır. Kadın ise aksi yönde erkeğin kucağına oturur ve penisi içine alır. Bunun ardından yavaş yavaş kendini geriye, erkeğin üstüne doğru bırakır ve uzanır. Bu şekilde kadın kendini hava kadar hafif hisseder. Bu pozisyonu daha önce denemeyen biri için bu hafiflik büyük ihtimalle yeni bir his olacak.

    Bu pozisyonun diğer bir avantajıysa, partnerin klitorise kolayca dokunabilecek olması. Yani bu da eğlenceli ve farklı olmasıyla denemeye değer pozisyonlar arasına girmeye hak kazanıyor.

     

  • Aşk seksin içinde saklıdır

    Aşk seksin içinde saklıdır

    Aşkı ilk kez keşfedecekler kadar aşktan ümidini kesenlerinde cevabını bulmaya çalıştıkları tek bir soru vardır: “Aşkın kimyası var mı?” Bu soruyu sorarlar çünkü herkes kendi kimyasına uyan bir partnerin bir gün mutlaka karşısına çıkacağına inanır. Fakat aşk, sanıldığı gibi uzaklarda aranacak bir şey değildir.

    Doğal bir kimyasal olan ve aşk molekülü olarak adlandırılan feniletilamin (PEA) yüksek dozda beyinde salgılanır. Kişi aşka düştüğü zaman beyni yüksek miktarda feniletilamin üretmeye başlar. Bu amfetamin benzeri molekül kişiyi iyimser yapar ve kendini iyi hissetmesini sağlar, kan basıncı artar, kalbi hızlanır. İşte kara sevdanın başlangıcındaki uçuk hal, vücut kimyasına, özellikle de feniletilamin’e dayanır. Feniletilamin aşk ilacıdır. Bilinenin aksine, önce seks sırasında ortaya çıkan mutluluk (endorfin) hormonlarını tetikler ve cinsel arzuyu arttırır. Sonrasında beyindeki milyarlarca sinir hücresinin harekete geçmesiyle aşk başlar. Diğer bir değişle, aşk seksin içinden doğar.

    AŞKIN MOLEKÜLLERİ…

    Aşk ve şehvetin yaratıcıları feromonlar mı? İki kişi arasındaki kimyasal büyüyü feromonlar mı yönetir? Peter Karlson ve Martin Lüscher adlı bilim adamları gözle görülemeyen kimyasal iletişim araçlarına feromon adını verdiler. Bilim adamları bu konularda çalıştıkça, insanlar arasındaki ilişkilerde feromonların etkileri yavaş yavaş ortaya çıkmaya başladı. Aşkın molekülleri olarak bilinen feromonlar, diğer duyu organlarının algıları ile birlikte iyi ile kötüyü, istenenle istenmeyeni, hoşlanma ile hoşlanmamayı kişinin ayırt etmesine yardımcı olabiliyor. Çünkü feromonlar mantığı atlayarak beynin duyu merkezini etkileyebiliyor. Kişi toplum içinde yaşadığı için duygu ve davranışlarını kontrol etmeye çalışır. Fakat feromonların etkileri böyle bir kontrolün her zaman mümkün olmadığını gösterir. İlk görüşte aşk ya da yıldırım aşkı diyebileceğimiz durumlarda, feromonların uyuşması yanında diğer duyuların da olumlu görüş bildirmesi gerekir. Yani bir kişinin beğenilmesinde bütün duyu organlarının ve diğer hormonların da etkisi vardır.

    AŞKIN ÖMRÜ ÇİFTİN ELİNDEDİR!

    Çift günün erken saatlerinde, gün içinde ya da yatmadan önce kısacası, zaman bulduğu her vakit, aralarına mesafe koymaktan kaçınıp, aşklarını alevlendirme yoluna gitmelidir. Çünkü seks seksi getirir.Seks, sevgi bağlarını güçlendirmek, güven duygularını artırmak ve arzuları körüklemek için gereklidir. Dolayısıyla, aşk için gerekli olan tüm hormonsal faaliyetleri ve aşkı meydana getiren duyguları ortaya çıkarmak için belki de gerekli olan en önemli fiziksel ve duygusal eylem sekstir. İnsan vücudundaki hormonlar genel hareketliliğe göre şekil almakta ve komutlu bir şekilde faaliyetlerini devam ettirmektedir. Bu da, dünyanın en güzel, en doğal eylemi ve çiftlerin samimiyetinin son raddesi olan seksin devamlılığını sağlamakla mümkündür. Ara verilen seks hayatına alışan çiftler ya da bireyler için nasıl ki sekse başlamak zor geliyorsa ve isteksizlik had safhadaysa, seks yapmaya alışanlar için de durum tam tersidir. Sonuç olarak, aşkın ömrü Frederic Beigbeder’in dediği gibi hiç de 3 yıl değildir. Aşkın ömrü çiftin elindedir!

    SEKSİN GÜCÜNÜ KEŞFEDİN!

    İkili ilişkilerde ve evliliklerde, dönem dönem oluşan tatsız tartışmaların, kıskançlıkların, sevgi yoksunluklarının, anlayışsızlıkların, kıyaslamaların, genellemelerin, eleştirilerin, yalnızlıkların, yalanların, haykırışların, çevre baskılarının, kendine güvensizliklerin, bahanelerin ve pek çok olumsuz davranışın aşkı söndürmesine çift izin vermemelidir. Çift seksin gücünü keşfetmelidir… Düzenli yapılan seks aynı bir terapi özelliği taşımaktadır. Aile bütünlüğünün ve ilişkilerin sağlıklı ve sevgi dolu devam edebilmesi, aşkın küllerin içinden yeniden doğabilmesi için gerekli olan belki de, pek çok şeyin içinde seks ilk sıradadır. Seksi doyasıya yaşayan çiftler motivasyonu güçlü, daha rahat ve pozitif bir hayat geçirirken, aşkı ve tutkuyu da yeniden canlandırma ve devam ettirme gücünü kendilerinde bulabilirler. Mutluluk hormonunun salgılanmasına önayak olan seks ile birlikte kişi önce kendisini sonra bu duyguyu yaşatan partnerini çok daha fazla sevebilir. Çoğunlukla ikili ilişkileri sekteye uğramış ve boşanmaya kadar gelmiş olan çiftler, iş hayatlarında daha başarılı olabilmek için bir an önce eğlenceli cinsel deneyimler yaşamaya yönelmeli ve cinselliğe koydukları duvarı yıkmalıdırlar. Aşkı bulmanın ve yeniden âşık olmanın verdiği heyecanı yaşatan seks; doğal bir uyku ilacı, güzellik reçetesi, ağrı kesici, en iyi spor ve hayatın en güzel meyvesini elde etmenin tek yoludur

    Cem KEÇE

  • Seks ve Sevişmek Aynı Şey mi?

    Seks ve Sevişmek Aynı Şey mi?

    Yanıtı en çok merek edilen sorulardan biri “Seks ve sevişmek aynı şey mi?” olarak karşımıza çıkıyor. Erkeler seksi kadınlar ise sevişmeyi seviyorlar. Seks erotizmi, sevişmek romantizmi besliyor. Bir takım cinsel tekniklerin uygulanmasını ve çoğu zaman penis-vajina birlikteliğini gerektiren seks; insanların cinsel tatmin elde etme, cinsel birleşme ve üreme şekli olarak tarif ediliyor. Seks insanoğlunun soyunun devamını sağlamakla birlikte, sırf cinsel tatmin için de uygulanabiliyor.

    Cinsel birleşme, ereksiyon olmuş penisin, vajinaya girmesi ile partnerlerden birinin kalçalarını vajina içerisinde sürtünmeyi sağlaması için, genelde penisin tamamını dışarı çıkartmadan ileri-geri hareket ettirmesi ile gerçekleşiyor. Bu yolla çiftler kendilerini ve birbirlerini, çoğunlukla boşalma gerçekleşene kadar uyarabiliyorlar. Seksin içinde vajinal seksin yanında, oral seks, anal seks, karşılıklı ve birbirine mastürbasyon yapma gibi değişik tatmin yolları da bulunabiliyor. Sevişme ise sekside içine alan daha geniş bir kavram olarak görülüyor ve genelde sadece seksten çok daha ileri bir ruhsal ve bedensel bütünleşme ve dokunma sanatı olarak görülüyor.

    SEVİŞMEK KARŞILIKLI SEVMEK ANLAMINA GELİYOR…

    Sevmek kökeninden gelen sevişmek için bedenlerden önce, birbiri için atan iki yürek gerekiyor. Sevişmek karşılıklı sevmek anlamına geliyor. Ayrıca seksten farklı olarak sevişmek için belirli bir organ olmuyor. Sevişmek için vücudun her organı kullanılabiliyor. Sevişmede bakışlar, sözler, kokular, kalbin atışları veya dokunuşlar büyük bir önem kazanıyor. Bu nedenle sevişmek duygusal ve ruhsal bir deneyim, seks yapmak ise, mekanik olarak vücutların birleşmesi gibi tecrübe ediliyor. Seks genelde sadece cinsel zevk için, cinsel organlarla yapılıyor, daha çok hormonlar ve karşı koyulamayan dürtüler tarafından yönetiliyor. Sevişmek ise sevişilen kişiye olan sevgi, ona dokunma isteği veya ona sarılma ihtiyacı, özel ve değerli olma gibi duygular tarafından yönlendiriliyor.

    SEVİŞMEK İÇİN YAKINLIK GEREKİYOR…

    Sevişmek için çok daha ileri derecede bir yakınlık gerekiyor. Bu nedenle birbirini duygusal olarak sevmeyen iki kişi seks yapabilirken, birbirini sevmeyen iki kişinin sevişmesinden bahsetmek çoğu zaman zor oluyor. Bu nedenle sevişmek, çiftin birbirine dokunarak birbirlerine sevgilerini ifade etmeleri olarak tarif ediliyor. Sonu penis vajina birlikteliğiyle bitmese bile çiftler sevişebiliyorlar ve sevişmeleri gerekiyor. Özellikle kadınlar için seksin getirdiği şehveti, şefkate ve sevişmeye dönüştürmek cinsel hayatın sağlıklı bir şekilde ilerlemesi için oldukça önemli görülüyor. Çünkü görsel hafızanın güçlü olduğu yani görsel olarak cinsel uyarımlar alarak cinselliğe hazırlanan erkeklerin aksine kadınlar, dokunsal ve duygusal uyarımlar yaşayarak cinsel isteklerini harekete geçirebiliyorlar. Bu nedenle, cinsel hazzı artırmaya yönelik yapılan “dokunma, okşama, iltifat etme, küçük mesajlarla kadına güzel ve değerli olduğunu ve arzulandığını hissettirme, ona alıcı gözle bakma” erkeğin kadını sekse hazırlaması için gerekiyor. Çünkü erkek ve kadının cinsel uyarılmaları farklılıklar gösteriyor. Erkekler görsel ya da refleks uyarılarıyla çok çabuk cinsel istek duyabiliyorlar ve uyarılabiliyorlar. Dolayısıyla sevişmek için duyguya gereksinimleri genellikle olmuyor. Buna karşılık kadında cinsel istek ve uyarılma önce beyinde başlıyor. Ancak, kadının uyarılması çok daha güç gerçekleşiyor. Ancak son yıllarda kadınların cinsel yaşama olan bakışları ve beklentileri değişmeye başladı gibi görünüyor. Ekonomik özgürlüğünü kazanan kadınlar evlilik yaşantısından ziyade partneriyle belli bir dönem yaşamayı tercih ediyorlar. Duygusal bağlantı olmadan da cinsel yaşantıyı tercih edebiliyorlar.

    SEVİŞMEK HER ZAMAN SEKS ZAMAN ZAMAN…

    Cinsel yaşamda hazırlık süreci, tahrik olma, uyarılma, odaklanma, boşalma ve orgazm özellikle kadınlar için erkeklere nazaran çok daha uzun bir süreç alabiliyor. Sağlıklı ve mutlu bir cinsel yaşam için, seks yapmaya geçilmeden önce kuvvetli bir arzu belirinceye kadar dokunmalara ve sevişmeye daha çok yer verilmesi gerekiyor. Bu nedenle, “sevişmek her zaman seks zaman zaman” felsefesini cinsel yaşama uygulamak gerekiyor. Daha sonrasında ise sevginin, aşkın, şefkatin, fedakârlığın, saygının ve öngörünün içinde barındığı mutlu ilişki tablosunun tamamlanabilmesi için gerekli olan seks geliyor. Çünkü seks, paylaşımın en son raddesi ve ben’i “biz” yapan en önemli duygu yoğunluğu olarak karşımıza çıkıyor. Mutlu bir cinsel yaşamın ön koşulu sevişmekten diğer bir değişle, sağlıklı, sürekli, yakın ve sıcak bir ilişki kurmaktan geçiyor. Böylece insanın kendini ve karşısındakini bedensel ve ruhsal olarak tanıması, kabullenmesi, zevk alıp zevk vermesi tamamlanmış oluyor. Bu nedenle seks ve sevişmeyi birbirinden ayrı düşünmek çok zor…

    Cem KEÇE

  • Erken boşalma

    Erken boşalma

    Çiftlerin en fazla yakındıkları sorunların başında erken boşalma geliyor. Cinsel hayatı aktif olan her on erkekten yedisi hayatının bir döneminde erken boşalma sorunu yaşıyor. Erkeklerde en sık görülen cinsel işlev bozukluğu olan erken boşalma, erkeğin cinsel kontrolünü sağlayamaması durumu olarak tarif ediliyor. Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği (CİSED) cinsel terapistleri, erken boşalmanın çok az bilinen nedenlerini ve çözüm yollarını açıkladı. İşte çarpıcı başlıklar:

    ADRENALİN HORMONU ERKEN BOŞALMAYA YOL AÇIYOR…

    Erken boşalmanın nedenleri arasında stres ve gerginlik durumlarında salgılanan adrenalin hormonunun etkilerine dikkat çeken CİSED Onursal Başkanı Cinsel Terapist Cem Keçe; “Erken boşalan erkekler genellikle sevişmeyi boşalmak için katlanılması gereken bir ANGARYA olarak görüyorlar. Çoğunlukla cinsel yaşamlarında partnerini mutlu etmeyi bir GÖREV olarak algılıyorlar. Bu nedenle cinsellik yaşarken yoğun bir BASKI ve STRES yaşıyorlar. Cinsel yaşamın düşmanı olan baskı ve stres, erkekte ADRENALİN adı verilen stres hormonunun salgılanmasına yol açıyor. Adrenalin salgılandığında, boşalma refleksinde önemli bir yer tutan aşk kasları, istemsiz olarak kasılarak erken boşalmaya neden oluyor. Bu durumda kadın boşalamıyor veya orgazm olamıyor. Erkek kadını boşaltma görevini yerine getiremediği için, üzerinde TATMİN ETME BASKISINI daha yoğun hissediyor ve daha çok strese giriyor. Bu kısır döngü erken boşalmanın zamanla bir ÇİFTİN CİNSEL UYUMSUZLUĞU halini almasına yol açıyor. Oysaki erkek cinsellik yaşarken, kadını tatmin etme zorlantısından vazgeçtiğinde, boşalmayı hedef olmaktan çıkartıp sevişmenin verdiği hazza odaklanabildiğinde, cinsel birliktelik sırasında aşk kaslarını gevşek tutmaya çalıştığında, mutlu cinselliğin tadına varabiliyor ve istediği zaman isteyerek boşalabiliyor.” dedi.

    ERKEN BOŞALMA CİNSEL TERAPİ İLE %100 ÇÖZÜMLENEBİLİYOR…

    Erken boşalmanın %100 tedavi edilebilen bir cinsel uyum sorunu olduğuna dikkat çeken CİSED Genel Başkanı Cinsel Terapist Cebrail Kısa; ” Erken boşalma kader değildir, CİNSEL TERAPİ ile %100 çözümlenebilen çiftin cinsel uyum sorunudur. Cinsel terapi programları ile boşalma kontrolü sağlanabiliyor. Trafik kurallarında fasılalı yanıp sönen kırmızı ışık, mutlak duruş yapılmasını ve gidilecek yolun açık ve müsait olduğu görüldükten sonra yeniden hareket edilmesini bildirir. Bu ışığı gören sürücüler durmak için frene basarlar. Cinsellik yaşanırken erkek bir an ‘Devam edersem boşalacağım!’ gibi bir hisse kapılır. Bu hissin gelmesi trafikteki FASILALI YANIP SÖNEN KIRMIZI IŞIK gibidir. Erken boşalmanın üstesinden gelmek isteyen erkeğin, bu hissi hissettiğinde cinsellik yaşarken penis-vajina birlikteliğini durdurması ve bir süre penisini hareketsiz tutması, partnerini eliyle uyarmaya devam ederken aşk kaslarını gevşetmesi ve nefesini kontrol etmeyi öğrenmesi gerekiyor.” dedi.

    SORUMLULUK ALMA MODELİ ÇİFTİ ÖZGÜRLEŞTİRİYOR…

    Sorumluluk alma modelinin önemine dikkat çeken CİSED Genel Başkan Yardımcısı Uz. Dr. Yasemin Yıldız; “Erkek, kadınla sevişirken ruhunu ve bedenini koşulsuz bir armağan olarak ona sunar. Kadın, bu armağanı kabul eder, bundan sonrası kadının işidir. Kadın için boşalma öğrenilebilir istemli bir reflekstir. Bu nedenle kadının, erkeğin kendini tatmin etmesini beklemek yerine, boşalmasının sorumluluğunu alması gerekiyor. Boşalmayı cinselliğin en önemli amacı olarak görmekten vazgeçen bir kadın, dokunmanın verdiği hazza odaklandığında ve vakti geldiğinde istemli kasılmalarla sıçrayışı gerçekleştirdiğinde boşalabiliyor. Kadın reddedilmeyi ve başarısız olmayı göze alarak erkekten kendini cinsel olarak uyaracak şeyleri ister, talep eder. Bu süreçte kadının, ön sevişmeye ağırlık vermesi, yaygın, ritmik, kesintisiz ve yeterli süre klitoris uyarısı yapması için eşini teşvik etmesi, başta meme uçları, kulak arkaları, bacaklarının iç yüzleri olmak üzere tüm erojen bölgelerinin erkek tarafından uzun süre uyarılması için ondan talepte bulunması gerekiyor. Çünkü kadın boşalmak için bir sıçrayışa ihtiyaç duyar ve bunun için istemli olarak başta aşk kasları olmak üzere vücudundaki tüm kaslarını kasması gerekiyor . Sonuç olarak, kadının erkeğin bedenini kullanarak, klitorisini sürterek, fantezi kurarak, boşalmasını kolaylaştırmak için zamanı geldiğinde kendini kasarak kendi boşalmasının, orgazmının ve cinsel tatmininin sorumluluğunu alması, cinsellikte büyük önem taşıyor. Kadının boşalması için sadece penise ihtiyacı yoktur, bu değişik şekillerde başarabiliyor. ‘Sorumluluk alma modeli’ adını verdiğimiz bu model kadına sorumluluk yüklerken çifti özgürleştiriyor ve böylece tatminkâr bir cinsellik yaşanabiliyor.” dedi.

  • Erkekleri Yataktan Uzaklaştıran Nedenler

    Erkekleri Yataktan Uzaklaştıran Nedenler

    Seks deyince erkekler her zaman bunu ister, kadınlar nazlanır olarak düşünürüz. Ancak erkeklerin de duyguları olduğunu ve bazı sebeplerden seks yapmak istemeyişini anlamamız gerekir.

    1.Yatakta her şeyi erkekten beklemek hata olur. Onların da dokunulmaya güzel sözlere ihtiyacı vardır. Bu istekler yerine getirilmediğinde erkekte isteksizlik oluşabilir.

    2.Biraz yaş ilerlediğinde eskisi gibi çekici olmadığını düşünür ve performans düşmesinden dolayı seksten kaçabilirler.

    3.Depresyon sadece kadınlara has bir şey değildir. Erkekler de depresyona girer ve cinsel isteksizlik oluşabilir.

    4.Baba olmaya kendini hazır hissetmeyen erkeklerde ender de olsa isteksizlik olabilir.

    5.İş hayatında yaşadığı problemler veya maddi sıkıntılar da cinsel isteksizlik sebepleri arasındadır.

    6.ilişkiye girecekleri sırada kadın başka şeylerle ilgilenirse cinsel isteğinde azalma olabilir.

  • Cinsel Sorunları Tetikleyen Duygular

    Cinsel Sorunları Tetikleyen Duygular

    Bilinçaltınızda bastırmaya çalıştığınız ve sizi kemiren 5 tip duygu, seks hayatınızın da bu yüzden önüne geçiyor. Uzman Psikolojik Danışman Dr. Cem Keçe, kişilerin yaşadıkları bu sıkıntıları ve nedenlerini anlatıyor.

    Endişe, korku ve kaygı cinselliği nasıl etkiler?

    Bu duygular türlü biçimlerde kendini gösterir. Karşı cinsten korkmak, cezalandırılmaktan korkmak, gebelikten korkmak, canının acımasından korkmak, başkasına bağımlı kalacak olmaktan korkmak, cinsel hastalık kapacak olmaktan, korkacak olmaktan korkmak…

    Bütün bunlar, kişide adrenalin adı verilen stres hormonunun salgılanmasına yol açar, adrenalin aşk kaslarında kasılma yapar ve cinsel doyumu azaltır, cinsel tepkilerde bozulmalara neden olur, bu da cinsel sorunlara yol açar.

    Saldırganlık ve öfke, cinsel hayata nasıl yansır?

    Saldırganlık ve öfke seks ile boşaltılamaz. Erkekler türlü suçlara yönelebilir, yarışmalı ve tehlikeli sporlara heves edebilir. Kadınlar ise erkek düşmanı olabilir veya kendilerini erkeklerin kollarına bırakmak istemeyebilirler.

    Ayrıca kadınlarda cinsel soğukluğun en açık seçik nedenlerinden biri erkek düşmanlığıdır.

    Suçluluk ve günahkarlık duygusu cinsel hayatı bitirir mi?

    Suçluluk ve günahkarlık duyguları, nedenleri en kolay bulunabilecek olan duygulardır yani cinsel terapist, hastanın çocukluk özgeçmişinde bunun izlerini bulmakta güçlük çekmez. Ebeveynler kendi iç yasak ve koşullanmalarından ötürü, çocuklarını yeteri kadar sevip okşamaktan kaçınırlar, onlarla cinselliği konuşmazlar, bu da çocukta fiziksel temasa karşı bir ürkeklik yaratabilir.

    Hatta çoğu zaman, çocuğun cinsel organıyla oynamasına da izin vermezler ve onu mastürbasyon yaparken yakaladıklarında hakaret ederler, cezalandırırlar ve çocukta cinsellikle günah düşüncesinin birleşmesine yol açarlar. Kendisini suçlu hisseden bir çocuk yetişkinliğinde haz veren bir cinselliği hak etmediğini düşünebilir veya cinsel sorun yaşayarak kendi kendini bilinçdışı olarak cezalandırabilir.

    Cinsel işlevsizlik yaratan duygular nelerdir?

    Cinsel işlevleri zayıflatan veya cinsel isteği azaltan duygusal engellerden biri de aşağılık ve değersizlik duygularıdır. Bu duygulara sahip kişiler, çeşitli nedenlerden ötürü, başka insanlara oranla kendilerini eksik veya yetersiz hissederler. “Ben beceriksizim, ben yetersizim, ben değersizim” düşüncesi zamanla kişiyi gerçekten beceriksizleştirebilir, cinsel gücünü azaltabilir, cinsellikten kaçan bir hale getirebilir.

    Her insanın başkasıyla mukayese edilemeyecek veya kıyaslanamayacak kendine özgü birtakım özellikleri, cinsel doyumları ve başarı düzeyleri vardır.

    Utangaçlık duygusu seksin önüne geçebilir mi?

    Başarılı ve doyurucu bir cinsel yaşamın önüne dikilen en büyük engellerden biri aşırı utangaçlıktır. Cinsel konularda rahat olmayan, cinselliği rahat konuşamayan ve aşırı sıkılgan olan kişiler cinsel heyecanlarını kontrol altında tutmaya çalıştıkları için gerçek doyuma ulaşamazlar.

    Utangaçlık duygusunun güven duygusuyla sıkı bir ilişkisi vardır. Kendine ve performansına güven duymayan kişiler utanç duygusuyla cinsellikten kaçabilirler. Partnerler kişilerin utangaçlık davranışını etkileyebilir, bunu baskı yaparak, suçlayarak, alay ederek, utandırarak ve motive etmeyerek yaparlar.

  • Cinsel ilişki sırasında ve sonrasında kanama / lekelenme

    Cinsel ilişki sırasında ve sonrasında kanama / lekelenme

    Sebepleri:
    – Vajinal enfeksiyon (vajinit) (Vajinal Akıntı sebepleri ? Vajinit nedir ?)
    – Vajina içerisinde bir lezyon
    – Cinsel yolla bulaşan hastalıklar (Cinsel yolla bulaşan hastalıklar ? CYBH nedir ? Genital Siğil, Genital Herpes, Gonore)
    – Cinsel ilişki sırasında vajinada yırtılma oluşması
    – Erkeğin penisinden olan bir kanamanın vajinaya bulaşmış olması nadiren yanıltabilir ve kanamanın vajinadan olduğunu düşündürebilir
    – Semende (menide) kan olması da aynı yanılgıya düşürebilir
    – Servisit (rahim ağzı iltihabı) (Servisit, Rahim Ağzı Enfeksiyonu/İltihabı)
    – Servikal polip (Servikal Polip nedir ? Rahim Ağzında Polip)
    – Servikal erozyon (rahim ağzında yara) (Servikal erozyon nedir ? rahim ağzında yara !)
    – Kanama bozuklukları ve bazı kan hastalıkları
    – Rahim veya özellikle rahim ağzı kanseri (Rahim ağzı kanseri nedir ? Serviks Kanseri nedir ? Belirtileri, teşhis ve tedavi ?) de bu duruma sebep olabilecek en ciddi durumlardan birisidir. Rahim ağzı kanserinin bazen ilk belirtisi ilişki sonrası kanama olabilir.
    – Nadiren idrar yollarından gelen kanama da vajinadan geliyor sanılarak yanılgı yaratabilir
    – Gebelik varken ilişki sırasında kanama olması düşük tehtidi olabilir ve ileri gebelik aylarında bebeğin eşinin önde olması gibi durumlarda da ilişki ile kanama olabilir.

    Hangi sebeple olursa olsun ilişki sonrasında kanama olması hemen doktora başvurmayı gerektiren şikayetlerden birisidir. Detaylı bir jinekolojik muayene ve bazı tahliller sonrasında sebep aydınlatılacaktır.

    Tedavi:
    Tedavi kanamaya yukarıdaki durumlardan hangisi sebep olmuşsa ona göre planlanır.

  • Genital herpes uçuk

    Genital herpes uçuk

    Yaygın adı ile uçuk olarak bilinen lezyon, Herpes Simpleks Virus (HSV) adı verilen virüsün yol açtığı bir enfeksiyondur.

    Sadece 45 milyon kişi A.B.D.’de bu hastalğa yakalanmıştır ve her yıl 500.000 yeni vaka ortaya çıkmaktadır. Bu tablonun dramatik olan yanı hastaların %80′i ya herhangi bir yakınma ortaya çıkmadığı ya da belirtileri yanlış yorumladığı için hasta olduğunun farkında değildir.

    HSV’nin 2 tipi vardır: HSV1 ve HSV2. HSV1 genelde dudak etrafındaki uçuk şeklinde lezyonlara neden olurken, HSV2 genelde genital organlarda enfeksiyon yaratmaktadır.

    Virus ilk defa enfeksiyon yarattıktan sonra sinir düğümlerinde sessiz olarak yıllarca bekleyebilmekte ve uygun ortam ve zamanda yeniden enfeksiyona neden olabilmektedir. Bu nedenle HSV enfeksiyonları sinsi enfeksiyonlardır.

    Tanı
    Gözle görülebilen lezyonların varlığında tanıyı koymak kolaydır. Ancak bunun HSV olduğunu göstermek için bazı laboratuvar tetkikleri gerekebilir. Bunun en iyi yolu aktif enfeksiyon sırasında lezyonlardan alınacak materyalde viral kültür yapmaktır. Ancak bu oldukça masraflı bir tekniktir. Materyalde virus üretilememesi hastalık olmadığı anlamına da gelmez. Kesin tanının çok zor olması nedeni ile pekçok vaka hatalı olarak teşhis ve tedavi edilmektedir. Kanda yapılan immünolojik testler ile de HSV varlığı saptanabilir. Ancak bu testler aktif enfeksiyonu göstermez. Sadece kişinin hayatının herhangi bir döneminde enfeksiyon geçirip geçirmediğini ve bağışıklık sisteminin virüse karşı antikor geliştirip geliştirmediğini belirler. Antikorlar bulunsa bile bunlar kişiyi yeni enfeksiyonlardan korumaz. Kan testi ayrıca oral ve genital enfeksiyonların ayrımını da sağlayamaz. Son zamanlarda HSV1 ve HSV2’yi ayrıdedebilen kan testleri geliştirilmiş olmakla beraber bunların yaygın kullanımı henüz daha mevcut değildir.

    Belirtiler
    Herpes bulguları kişiden kişiye değişir. İlk atakta genelde virüs ile tamastan sonra 2 gün 3 hafta arası bir sürelik kuluçka devresini takiben yanma, kaşıntı, bacaklarda ağrı, kalça ve genital bölgede ağrı, vajinal akıntı, karın boşluğunda dolgunluk hissi görülebilir. Bu ilk bulgulardan birkaç gün sonra enfeksiyon alanında uçuk tarzı yaralar ortaya çıkar. Bu yaralar vajinada ve rahim ağzında olabilir. 3-4 gün içinde bu yaralar iz bırakmadan kaybolurlar. Bu aşamadan sonra virus omurilik düzeyinde sinir köklerine giderek yerleşir ve burada inaktive halde beklemeye başlar. Pekçok kişide de periyodik olarak re-enfeksiyona neden olur. Bu reenfeksiyonlar esnasında virusler sinirler boyunca ilerleyerek genelde ilk enfeksiyonu yarattığı alanların yakınında yeni lezyonları yapar.Her enfeksiyon atağı esnasında gözle görülebilen lezyonların bulunması şart değildir. Çoğu zaman fark edilmeyen ataklar olur. Bu dönemlerde vajinal salgılar ile virüs yayılımı olduğundan kadın cinsel partnerine hastalığı bulaştırabilir.

    Tedavi
    Günümüzde Herpes tedavisi için değişik ilaçlar mevcuttur ancak bu ilaçlar kesin tedavi sağlayamamaktadırlar. Viral bir enfeksiyon olduğu için antibiyotikler etkisiz olmaktadır. İlaçlar sedece ilk atağın şiddetini azaltmakta ve süresini kısaltmakta , daha sonraki atakların ise sıklığını düşürmektedir. HSV enfeksiyonu geçiren kişiler bazı birkaç basit kurala uyarak enfeksiyonun süresini ve bulaşıcılığı azaltabilirler. Bu önlemlerden en basit fakat en önemli olanı enfekte alanı temiz ve kuru tutmaktır.

    Uçuk olan bölgeye dokunmamak ya da dokunduktan sonra hemen elleri yıkamak son derece önemlidir.

    Lezyonlar tamamen iyileşene kadar cinsel ilişkiden kaçınmak da önemli bir konudur.

    Tekrarlayan enfeksiyonlar travma, soğuk algınlığı, adet görme ya da stress gibi vücut direncini düşüren durumlarda ortaya çıkmaktadır.

    Riskler
    Genital Herpes enfeksiyonu bazı riskleri de beraberinde getirir.Ancak uzun dönem hayat kalitesini etkileyebilecek etkileri yoktur. Gebelik gibi genel vücut direncinin azaldığı durumda olan kişiler aktif enfeksiyon açısından dikkatli takip edilmelidirler. Eğer Herpesin ilk atağı gebelik esnasında ortaya çıkarsa bu durumda virüs bebeğe geçebilir ve bu tür gebeliklerde erken doğum riski her zaman bulunur. Neonatal herpes ile doğan (anne karnında iken virüs ile temas eden ve enfekte olan) bebeklerin %50’sinde nörolojik hasarlar ve ölüm meydana gelir. Bebeklerde beyin iltihabı, göz problemleri, ciddi boyutta döküntüler ortaya çıkar ancak bu bebeklerin büyük bir kısmı antiviral ilaç tedavilerinden yarar görürler. Bebeklerdeki risk büyük ölçüde annenin geçirdiği atağın ilk ya da tekrarlayan atak olmasına bağlıdır. Aktif enfeksiyon varlığını araştırmak için yapılan viral kültürlerin sonucu uzun bir süre aldığı için genital herpesden şüphelenilen vakalarda doğum şekli olarak sezaryen tercih edilir. Eğer aktif enfeksiyon yok ise sezaryen şart değildir.

  • Kegel Egzersizleri : Vajinismus ve Tedavisi

    Kegel Egzersizleri : Vajinismus ve Tedavisi

    Vajinismus ve Tedavisi

    1.Vajinismus nedir ?

    2.Vajinismus nasıl tedavi edilir ?

    3.Vajinismus rahatsızlığında eşler neler yapabilir ?

    4.Vajinismus hastaları hamile kalabilir mi ?

    Kegel Egzersizleri nedir ?

    Kegel egzersizleri idrar kaçırmayı kontrol etmede ve önlemede en etkili doğal yoldur. Öğrenilmesi uygulanması çok kolay yararı ise çok fazladır. Arnold Kegel tarafından bulunmuş olup her yaşta uygulanabilir ve pelvik taban kasları dediğimiz ve mesane ve vagina kaslarını güçlendirerek hem idrar kaçırmayı önlerler hemde pelvik tabanı güçlendirirler. Özellikle doğum yapanlarda ve aşırı kilolularda çok yararlıdırlar.

    Kegel egzersizleri kimler için yararlıdır:

    Her yaşta herkeste idrar kaçırma varsa yada olmadan önce önlenmesinde yararlıdır. Pelvik taban kasları zayıflarsa özellikle Stres üriner inkontinans dediğimiz gülme, öksürük, hapşırma, fiziksel aktivite yada cinsel ilişki esnasında idrar kaçırma görülür.

    Kegel egzersizleri özellikle stress üriner inkontinans da yararlı ise de diğer tip idrar kaçırmalar olan urge (acil)(idrar gelir tuvalete yetişemeden idrar kaçırma) da da yararlıdır. Ayrıca mikst tip inkontinans hem stress hemde acil idrar kaçırmanın olduğu durumlar ve aşırı aktif mesanede idrar torbasının aşırı aktif olması nedeni ile sık idrara çıkma) deyararlıdır. Sadece kadınlar da değil idrar kaçırma şikayeti olan erkeklerde de yararlıdır.

    Kegel egzersizleri nasıl yapılır ?

    İdrar yaparken birden idrarınızı tutunuz.Bu şekilde Pelvik taban kaslarını kasarak 10 sn idrar akışını durdurmuş olursuz. Sonra 10 sn idrarınızı yapınız bu şekilde yaparak hangi kaslarınızı kullandığınızı bir hafta – on günlük deneme ile öğrenirsiniz, öğrendikten sonra günde 3- 4 kez 10 setlik şekilde yani 10 sn tutup 10sn bırakır gibi 10 defa yapınız. Bu işlemi günün her saatinde ve her yerde kimse farkına varmadan rahatlıkla yapabilirsiniz. Televizyon izlerken, yemek yaparken, yemek yerken, yatakta, ayakta her yerde rahatlıkla yapabilirsiniz.

    Kegel egzersizleri nasıl yardımcı olur ?

    Egzersizle zayıflayan pelvik taban kaslarını güçlendirir. Zayıflayan kaslar idrar kaçırmaya neden olduğundan kaslar güçlenince idrar kaçırmada önlenir.

    Ne kadar yapmalıyım Yararını ne zaman görürüm ?

    Pelvik tabanda bulunan kaslarda vücudumuzun diğer bölgelerinde olan kaslar gibidir. Nasıl sporcular ve vücut geliştirmecilerin kasları bir günde büyümüyor uzun süreli çalışmaları gerkekiyorsa sizin de egzersizden yarar görmeniz için 6 -12 haftalık bir süre alır. Bundan sonra da hergün bu egzersizleri yaparak kaslarınızı güçlü tutarsınız. Çok fazla yapmak çok yarar sağlamaz. Kasları yorabilirsiniz.

    Ne zaman ve nerede yapabilirim ?

    Arkadaslarınızla sohbet ederken, televizyon izlerken, arabada, yolda yani her zaman her yerde yapabilirsiniz ve eğer siz söylemezseniz kimse sizin egzersiz yaptığınızı farketmez bile.

    Herhangi bir alet satın alıp kullanmam gerekli mi ?

    Normal de Kegel egzersizlerini yaparken herhangi bir alet kullanımına ihtiyaç yoktur ve bir şey satın almanız gerekmez. Ancak Kegel egzersizleri için geliştirilmiş çeşitli ağırlıkta koniler vardır
    yada elektrikli stimülasyonla beraber kullanılabilir ama bunları almasanız da sadece egzersizleri yapmak bile çok faydalıdır.

    Kegel egzersizlerinin Başka yararları var mıdır ?

    Kesinlikle vardır pelvik taban kaslarınızın güçlenmesi idrar kaçırmanızı önlemekle kalmaz ayrıca seksüel performansınızı da artırır. Daha güçlü bir orgazm ve daha kaliteli bir seksüel ilişki sağlar.

    Kegel Egsersizleri PDF indir Kegel Egsersizleri PDF

    Nasıl Uygulanırlar?

    Bu testleri uygulamaya geçmeden önce hangi kas gruplarınızı çalıştırmanız gerektiğini bilmelisiniz. Pelvis tabanı kaslarınızı algılamak için aşağıdaki iki testten birini uygulayın:

    * İdrarınızı yaparken idrarı yarıda kesmek için hangi kaslarınızı kullandığınıza dikkat edin. Bu kaslarınızı kasarken karın ve kalça kaslarınızın gevşek olmasına dikkat edin.

    * Yukarıdaki teknik size zor geliyorsa bacaklarınızın arasına bir pet şişesi alın ve onu sıkıştırmaya çalışın.(cinsel bölgenize doğru şişeyi koyun) Bu iki test esnasında çalışan kaslarınız Kegel egzersizleri esnasında çalıştıracağınız kaslardır.

    Ne Sıklıkla Uygulanırlar ?

    Kegel egzersizleri evde, iş yerinde, yolda, kısacası her yerde uygulanabilir ve dışarıdan bu egzersizleri uyguladığınız anlaşılmaz. Bu egzersizleri hergün düzenli olarak uygulamayı alışkanlık haline getirin.

    Her birim egzersiz esnasında pelvis tabanı kaslarınızı 3-10 saniye süreyle kasın ve bu kadar bir süre ara verin. Bunu arka arkaya 5-10 kez uygulayın. Bu birim egzersizi günde beş kez yapmanız sizin egzersizlerden maksimum fayda görmenizi sağlayacaktır. Egzersizlerde aşırıya kaçmamalı ve idrar yaparken bu egzersizleri uygulamamalısınız. Egzersizler esnasında normal nefes alıp vermeye ve yalnızca pelvis tabanı kaslarınızın çalışıyor olmasına dikkat etmelisiniz.

    Kegel Egzersizleri

  • Orgazm için bilmeniz gerekenler

    Orgazm için bilmeniz gerekenler

    Seks sırasında bazı insanların çok kolay orgazm olduğu ve bazılarının hiç olamadığı masalını duymuş muydunuz?

    Eğer masalın kötü yönündeki gibiyseniz üzülmeyin. Herkes seks sırasında orgazm olabilir, yalnız sadece biraz bilgi ve biraz da uygulamaya ihtiyacınız var!

    Aşağıdaki 4 tekniği uygulayarak, sürekli hayalini kurduğunuz tepe noktaya ulaşmanız imkânsız değil!

    Işıklar kapansın, müzik başlasın!
    Seksten önce ışıkların kapatılması pek çok insan için rahatlatıcı bir etki yaratır. Ama tamamen de karartmayın. Bizim tavsiyemiz, eğer vücudunuza güvenmiyorsanız ve takıntılıysanız, rahatlatıcı kokular yayan mumlarla aydınlanmanız. Böylece ikinizin bedeni de inanılmaz çekici görünecektir.

    Tamamen karanlık olması size ve partnerinize yanlış bir şey yapacakmışsınız hissi yaşadığınızdan tedirginlik hissi verir.

    Loş ışık eşliğinde, sizi etkileyen ve kanınızı kaynatan müzikte açmayı unutmayın.

    Sizi baştan çıkaran şeyi bulun!
    Rahatlama, müzik ve loş ışıklar sizi moda sokuyor olabilir fakat sizi aslında baştan çıkaran nedir?

    Orgazmda başarılı olmanız için bunu bir ödev gibi düşünün. Kendi başınıza yatakta kaldığınız bir gece sizi orgazma götüren ve soğutan etkenlerin ne olduğunu düşünün. Bunu bir vibratör eşliğinde yaptığınızda cinsel hayatınız düzene girecek ve partnerinizle daha mutlu bir seks hayatınız olacak.

    Rahatlayın!
    Eğer eğlenceli ve yoğun bir orgazm yaşamak istiyorsanız, öncelikle rahatlamayı öğrenmelisiniz. İnsanlar genellikle rahatlamadıkları için ilk denemede başarısız olurlar bir daha denerler fakat yine başarısızlıkla sonuçlanınca bir daha denemek istemezler.

    Ne kadar ses çıkardığınız ya da ne kadar süreceğini yani kısacası hiçbir şeyi kafanıza takmayın. Başarılı bir orgazma ulaşmak ve kendinizi rahatlatmak için önce kendinizi şımartın. Banyo yapın, rahat bir şeyler giyin ve stresi yok edin.

    Uzun ön sevişme…
    Erkekler ve kadınlar için başarılı bir ön sevişme genellikle başarılı orgazmı getirir. Önemli olan partnerinizin ve sizin bu konuda bildikleri…

    Ön sevişmeniz ne kadar sürüyor? İdeali, en az 20 dakikadır ama daha uzun da sürebilir. En az iki saat yapılan bir ön sevişme sonrası çiftler birbirlerine daha çok alışır, rahatlar ve böylece daha başarılı bir orgazm yaşarlar.