“Biyometrik Kimlik Doğrulama” sistemi olarak adlandırılan “avuç içi okutma sistemi” özel hastanelerde uygulanmaya başladı. Bu uygulamayla hastaların kişisel bilgilerin korunamayacağı konusunda büyük endişeleri bulunduğunu belirten Türk Tabipleri Birliği’nden (TTB) “Kimse bu bilgileri vermek zorunda değil. Hastaneler de bilgileri vermeyeni muayene etmem, SGK da parasını ödemem kesinlikle diyemez” açıklaması geldi.
Sosyal Güvenlik Kurumu’nun (SGK), özel hastanelerden hizmet alımında yaşandığı tahmin edilen yaklaşık 700 milyon TL’lik suiistimali önlemek amacıyla uygulamaya koyduğu ve bugünden itibaren başlayan “Biyometrik Kimlik Doğrulama” sistemine göre gidilen SGK anlaşmalı her özel hastanede ve klinikte hastaların kimlik bilgilerinin yükleneceği “damar izi” özel bir cihazla tarama yaptırılarak kaydettirilecek. Hastane avuç içi ve bunun yanında parmak izini de okutturabilecek. Sağlık Bakanlığı’nın getirdiği bu uygulama ile kimlik tespiti vatandaşların elinden yapılacak ve artık kimlik numaraları dahi kullanmadan muayene olunacak.
Ancak bu uygulamanın avantajları kadar dezavantajları olduğuna dikkat çekilirken, konu ile ilgili olarak OGÜNhaber’e konuşan TTB Başkanı Prof. Dr. Özdemir Aktan, bu uygulamayla hastaların kişisel bilgilerin korunamayacağı konusunda büyük endişeleri bulunduğunu belirtirken, “Kimse bu bilgileri vermek zorunda değil. Hastaneler de bilgileri vermeyeni muayene etmem, SGK da parasını ödemem kesinlikle diyemez” diye konuştu.
Prof. Dr. Özdemir Aktan’ın yaptığı değerlendirmeler şöyle:
“UYGULAMADAN ENDİŞELİYİZ”
“Bu tür biometrik veriler doğrudan hasta verilerinin gizliliğine girer. Bilindiği gibi daha önce Sağlık Bakanlığı’nın hasta bilgilerinin hepsinin kendisine gönderilmesine dair kararı Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmişti. Şimdi aynı isteğin evirip çevirip tekrar geri getirildiği görülüyor. Ayrıca daha önce insan hakları kurullarının verdiği kararlar vardı. Daha önce İstanbul İl İnsan Hakları Kurulu bu hastanelerde parmak izi ile kimlik kontrolünün uygun olmadığını, yasaklanması gerektiğini açıklamıştı. Burada zaten esas problem, alınan bilgilerin gizli tutulamayacağı, daha sonra gerektiği zaman kötü amaçlar için kullanılabileceği endişesi. Burada da aynı şey geçerli. Önemli olan verilmesi istenmeyen kişisel bilgilerin gizliliği. Alınan bu sağlık verilerinin ileride hangi amaçla, nasıl kullanılabileceğinin bir garantisi yok.
“KİMSE BİLGİLERİNİ VERMEK ZORUNDA DEĞİL”
Bu yüzden şunu çok net ifade etmek gerekiyor; kişisel bilgiler gizlidir. Hastalar bu bilgileri kesinlikle vermek zorunda değiller. Yani eğer ‘Ben örnek vermiyorum’ derse kimse bunu zorla alamaz. Vermezsen muayene olamazsın gibi tehdit de asla geçerli değildir. Yani hastaneler avuç içi izi vermediği için muayene etmiyorum, SGK’da parasını ben ödemiyorum diyemez.
Amaç olarak söylenen suiistimali önlemek meselesi ise, örneğin başkasının ismiyle tedavi olanları ya da ilaç alanları kontrol etmek aslında çok kolaydır. Hiç böyle yöntemlere ve kişisel sağlık bilgilerin alınmasına gerek kalmadan basit bir kimlik kontrolü işlemi ile kolayca halledilebilir.”
Kadınlar Kulübü Son Yorumlar