Bu yazıyı beş yıl önce yazıyor olsaydım, “Yaşın gibi giyin” gibi bir başlık atardım. Fakat bu klişe söylemin artık hiçbir geçerliliği kalmadı. Yaşlanınca bile genç görünmek mümkün. Ve hayır botokstan çok daha etkili bir yöntemden bahsediyorum; stil sahibi olmaktan..

Genç görünmek istemiyorum, sadece en mükemmel halimde görünmek istiyorum”, “Kendimi aynı 18 yaşımda gibi hissediyorum, tek fark artık daha az korkum var”, “Hiçbir şeyi sınırlandırmanın anlamı yok. Eğer iyi görünecekseniz, sınırlara ne gerek var?” Bu cümleler, Ari Seth Cohen’in Advanced Style filminden, ünlü olmayan fakat stilleriyle bir fenomene dönüşen kadınlara ait. Stil sahibi olmalarının yanı sıra ortak bir noktaları daha var; yaşlı olmaları.  Yaşlı derken, gerçekten yaş almış insanlardan bahsediyorum. Çoğu 80’lerinde olan “çıtır” kadınlar. Muhtemelen biz “gençlere” pabucu ters giydirirler. Hayatımıza “Advanced Style” kavramını sokan Ari Seth Cohen sağ olsun. Çocukluktan gençliğe geçtiği yıllarda en yakın iki arkadaşı olarak tanımladığı büyük anneleri, Cohen’in ilham perileri olmuş ve moda dünyasında bir zamanlar pek yer almayan yaşlı insanları bir şekilde bu arenaya dahil etmek gibi bir fikrin tohumlarını ekmişler. Dolce&Gabbana, Celine, Saint Laurent kampanyalarından çok önce, 2008 yılında Ari, “olgun” kadınların stillerini fotoğraflamaya başlayarak ilk blog post’unu yapmıştı. Bugün kendisi Business of Fashion gibi bir moda otoritesi tarafından en ilham veren insanlar arasında gösteriliyor. Gelelim gerçek kahramanlara… Ari Seth Cohen’in yıllar önce başlattığı bu fenomenin başrol oyuncularına.

“ROMANTİZM ADINA DÜNYADA KALAN TEK ŞEY ŞAPKALAR”
Amerikalı aktris ve stil ikonu Mimi Weddell, 2009 yılında hayatını kaybetmeden önce verdiği bir röportajda şöyle demişti: “Şapkam olmadan dışarı çıktığımı düşünemiyorum. Romantizm adına dünyada kalan tek şey şapkalar.” Bunu dediğinde kafasında kocaman siyah bir şapka ve şapkanın üzerinde de beyaz incili iğnesi vardı. 94 yaşındaydı. Weddell’in bu sözlerini okuduktan sonra şunu fark ettim: son zamanlarda sokakta yürürken kafamı çevirip tekrar bakma ihtiyacı duyduğum tek şey iyi giyinen yaşlı kadınlar oluyor. Hatta hemen ve çaktırmadan kendilerini fotoğraflayıp Instagram hesabımdan paylaşmak istiyorum. Altına yazacağım cümleyse çok belli: “emeklilik planım”.

ROLLER DEĞİŞTİ
Bugün alım gücü yüksek olan insanların artık 50’lerini devirdikleri gibi istatiksel bir veri var elimizde. Bu yüzden ki büyük modaevleri, koleksiyonlarından
reklam kampanyalarına kadar bu insanlara, yani olgun kadınlara yönelik çalışıyorlar. Fakat ironik şekilde gerçek müşterilerine önerdikleri stille yaş sınırını tamamen ortadan kaldırıyorlar. Saint Laurent’ı düşünün. Markayı satın alma gücü olan kitle genellikle 50’lerinin üstünde kadınlar. Bunu ben söylemiyorum, markanın ebeveyni sayılan Kering Group’un CEO’su François-Henri Pinault’nun verdiği röportajların bir özetini yazıyorum size. Dolayısıyla gerçekten satın alma potansiyeli olan müşterilerini göz önünde bulunduran marka, 70’lerindeki müzisyen Joni Mitchell’i kampanya yüzü yaptı. Aynı zamanda 2015 ilkbahar-
yaz koleksiyonunda tütü eteklere, diz üstü çizmeleri yer verdi. Yani daha çok 20’li ve 30’lu yaşlarda olanların giydiği parçalara. Belli ki Hedi Slimane’a göre yaş almanın bir önemi yok. Hele ki “yaşın gibi giyin” sözünün hiç manası yok. Önemli olan insanın ruhu yaşlanmasın.

CİLDİM KIRIŞABİLİR , RUHUM ASLA
Böyle bir yazı yazıp da Iris Apfel, Diana Vreeland, Carmen Dell’Orefice, Anna Piaggi gibi isimlerden bahsetmemek olur mu? Tüm bu muhteşem kadınlardan birinin yaşı, neredeyse Cara, Kendall, Gigi ve Karlie’nin yaş toplamına eşit. Yine de o genç kadınlardan daha ışıltılılar. Bize anlatmaya çalıştıkları şey şu olabilir mi: Yaş almak, hayattan keyif almanın bir engeli değil. Bunu da en basit yolla yapabilirsiniz; iyi giyinerek! Mesela Linda Rodin’i Google’ladığımda karşıma çıkan her fotoğrafına hayranlıkla baktığımı itiraf edeyim. Altmışlarının sonlarına yaklaşan bir kadın nasıl oluyor da jean bir gömleği, deri pantolonu, Celine güneş gözlüklerini ya da sıradan çizgili bir bluzu üzerinde bu kadar iyi taşıyabiliyor? Genç ya da orta yaşlı insanlarla özdeşleşen bu parçalar, Linda Rodin’in üzerinde neden hiç tuhaf durmuyor? Doğru ya, “yaşına göre giyinmek” ne demek ki? Belli ki sıkı bir cilt, pürüzsüz bir göz çevresi gibi yaşla birlikte
kaybolan birtakım elementler yerini başka şeylere bırakıyor: kendine güven, farkındalık ve vücudunu iyi tanımak. Dolayısıyla döpiyeslerinin ve 12 punto Louboutin’lerinin içinde görmeyi beklediğimiz kadınları, puantiyeli Stan Smith’ler içinde görünce heyecanlanıyoruz, dahası, fazlasıyla etkileniyoruz. Yani iyi
giyinmek botokstan daha etkili değil de ne?

MANTRABELLİ
Giydiğiniz şeyleri severseniz, hayat daha güzel bir hal alır. Bu kadar basit mi? Bence, evet! “Bir stiliniz olması sabah uyanmanızı, merdivenlerden inmenizi kolaylaştıracak. Size bir yaşam biçimi sunacak. Stiliniz olmadan siz hiç kimsesiniz. Ve bu arada asla çok fazla kıyafete sahip olmaktan bahsetmiyorum”
derken izlemiştim Diana Vreeland’i, The Eye Has To Travel belgeselinde. O andan itibaren nasıl yaşlanmak istediğime de karar verdim. Ben büyüyünce Linda Rodin olacağım. Ya sizin emeklilik planınız nedir?

Kaynak: elle.com.tr