Yüzyıllık Yalnızlık - Gabriel Garcia Marouez

pamuksekeripembesi

"be a voice, not an echo"
Kayıtlı Üye
6 Ocak 2014
186
87
05859a82-6d3e-43e4-9a8a-0b1938c934f2.jpg


Kaynak: http://mabellejournal.blogspot.com.tr/2015/01/yuzyllk-yalnzlk-gabriel-garcia-marouez.html

"Yüzyıllık Yalnızlık'ı yazmaya başladığımda, çocukluğumda beni etkilemiş olan her şeyi edebiyat aracılığıyla aktarabileceğim bir yol bulmak istiyordum. Çok kasvetli kocaman bir evde, toprak yiyen bir kız kardeş, geleceği sezen bir büyükanne ve mutlulukla çılgınlık arasında ayrım gözetmeyen, adları bir örnek bir yığın hısım akraba arasında geçen çocukluk günlerimi sanatsal bir dille ardımda bırakmaktı amacım. Yüzyıllık Yalnızlık'ı iki yıldan daha kısa bir sürede yazdım, ama yazı makinemin başına oturmadan önce bu kitap hakkında düşünmek on beş, on altı yılımı aldı.
Büyükannem, en acımasız şeyleri, kılını bile kıpırdatmadan, sanki yalnızca gördüğü olağan şeylermiş gibi anlatırdı bana. Anlattığı öyküleri bu kadar değerli kılan şeyin, onun duygusuz tavrı ve imgelerindeki zenginlik olduğunu kavradım. Yüzyıllık Yalnızlık'ı büyükannemin işte bu yöntemini kullanarak yazdım.
Bu romanı dikkat ve keyifle okuyan, hiç şaşırmayan sıradan insanlar tanıdım. Şaşırmadılar, çünkü ben onlara hayatlarında yeni olan bir şey anlatmamıştım, kitabımda gerçekliğe dayanmayan tek cümle bulamazsınız."
(Tanıtım Bülteninden)
Gabriel Garcia Marquez’in Yüzyıllık Yalnızlık romanı yayınlandığı ilk zamandan beri değerini hiç yitirmeden günümüze kadar geldi ve dünya klasikleri arasına girmeyi başardı diyebiliriz.
Kolombiyalı yazar olan Gabriel Garcia Marquez çocukluğunun geçtiği Aracataca kasabasında yaşadıklarını mükemmel bir sanatsal kurgu ile okurlarına sunuyor. Kitabı bu kadar mükemmel yapanda gerçek hikayenin sanatsal ruh ile buluşması diyebiliriz. Aracataca kasabası kitapta Macondo olarak geçiyor.
Gabriel Garcia Marquez kitabı ilk olarak 1967 yılında yazdı. Kitabı yazmak yazarın yaklaşık iki yılını aldı fakat kitabı kurgulamak için yazar çok uzun bir zaman harcadığını belirtiyor. Nobel Edebiyat Ödülünü de kazanan yazar ne yazık ki 17 Nisan 2014 tarihinde aramızdan ayrıldı.

Yüzyıllık Yalnızlık kitabında yazarı çocukluğunda etkileyen her şeyi edebiyat vasıtası ile okurlarına anlatıyor. Kalabalık bir ailede büyüyen ve onu etkileyen çok fazla şeyi olduğu bir aile ortamında yazarlığa doğru giden bir çocuğun hikayesi oldukça etkileyici.

Albay Aureliano Buendia yıllar sonra idam edilirken babasının onu buzu keşfetmeye götürdüğü günü hatırlar. O zamanlar dünya öylesine çiçeği burnundadır ki, pek çok şeyin adı yoktur. Kurucularının arasında Buendia ailesinin de olduğu 20 hanelik kerpiç bir köydür Macondo. Her yıl mart ayında Çingeneler gelir Macondo’ya. Melquiades isimli bir Çingene Jose Arcadio Buendia’ya çeşitli aletler getirir her sene, simya hakkında bilgiler verir. (Albay Aureliano Buendia’nın babası). Jose Arcadio Buendia bir simya laboratuvar yapar kendine ve zamanının çoğunu orda geçirir. Karısı Ursula bu durumdan çok şikayetçidir ve karşıdır. Sürekli söylenir, çocuklarla ilgilenmesini ister. Köyü ilk kuranlar arasındadır Buendia ailesi. Jose Arcadio Buendia’nın önerisiyle nehre yakın kurarlar köyü. Ursulanın hamaratlı elleriyle güzel evler yaparlar.

Ursula ve Jose Arcadio Buendia amca çocuklarıdır. Ursulanın annesi evlendiklerinde domuz kuyruklu çocukların olur diye korkutur kızını ve bekaret kemeri taktırır. Jose Arcadio Buendia bu duruma önceleri ancak köyde dedikodular çıkmaya başlar Ursula kız oğlan kız diye. Jose Arcadio Buendia sinirle bir adamı vurur ve karısına kemeri çıkarmasını onun yüzünden köyde başka kimsenin ölmeyeceğini söyler. İlk çocukları Jose Arcadio göç ederlerken yolda doğar ve kuyruğu yoktur. Ursula her doğan çocukta kuyruk var mı diye bakar. Sonra Aureliano doğar. Jose Arcadio aynı babası gibidir, Aureliano sessiz içine kapanık. Jose Arcadio, Pilar Ternera isimli bir kadınla birlikte olmaya başlar. Bu sıralar Ursula kızı Amaranta’yı doğurur. Amaranta doğduktan kısa bir süre sonra Pilar Ternera bir oğlan doğurur, 2 hafta sonra dedesinin evine getirilir ve Arcadio ismiyle vaftiz edilir annesinin Pilar Ternera olduğunu bilmez. Bir Pazar günü 11 yaşlarında bir kız çocuğu getirip Jose Arcadio Buendia’ya emanet ederler Usulanın bir akrabasının çocuğudur annesi babası ölmüştür.
Kıza annesinin adını veriler, Rebecca. Köye bir Sulh Yargıcı atanır, Jose Arcadio Buendia ile araları ev boyama meselesi yüzünden açılır ve birbirlerine düşman olurlar. Sulh yargıcının kızlarından Remedios a Aureliano aşık olur ancak aradaki yaş farkından çekinir açılamaz. Amaranta ve Rebecca büyümüşlerdir, Rebecca çok güzel bir kız olur. Evlerine latrna alınır bunu onarmaya gelen Pietro Crispi isimli gence ikisi de aşık olurlar. Ev köşe bucak aşk doludur. Aşk acısı çeken Aureliano’nun da Pilar Ternera ilişkisi olur ve Aureliano Jose isimli bir oğlan doğurur Pilar Ternera. Melquiades ölür. Remediosla Aureliano evlenirler ancak kısa süre sonra Remedios ölür. Rebeccayla Pietro Crispi nişanlanır, Amaranta çok öfkelidir. Sürekli düğünleri ertelenir. O sıralar uzaklarda olan Jose Arcadio eve döner ve Rebeccayla ilişkileri olur, evlenirler.
Ursula bu duruma çok kızar ve onların eve ayak basmasını yasaklar. Pietro Crispi, Amaranta ya evlenme teklif eder Amaranta kabul etmez ve Pietro Crispi intihar eder. Aureliano Jose nin bakımını Amaranta ya verirler. Savaş başlamıştır. Aureliano artık Albay Aureliano Buendia olduğunu açıklar ve savaşa gider. Macondo yu Arcadio bırakır. Arcadio Pilar Ternera nın annesi olduğunu bilmeden onunla birlikte olmak ister. Pilar Ternera çare olarak gece karanlıkta onun koynuna Santa Sofia de la Piedad isimli kız oğlan kız sokar. Arcadio Macondo yönetimini kaybeder ve idam edilir. Santa Sofia de la Piedad bir kız doğurmuştur, daha sonra ikizleri olur. Kıza Remedios, oğlanlara Jose Segundo ve Aureliano Segundo isimleri konulur. Albay Aureliano Buendia yakalanmıştır idam edilecektir. Gittiği yerlerden beraber olduğu kadınlardan oğulları gelir ve hepsine Aureliano ismi ve annelerinin soy ismi verilir.
Bu arada Amaranta ve Aureliano Jose arasında ilişki başlar. Jose Arcadio Buendia da bağlandığı kestane ağacının dibinde ölür. Yıllar geçtikçe evde yaşayan sayısın artmasıyla eve yeni odalar eklenir. Aureliano Segundo nun oğluna Jose Arcadio adı verilir. Ailenin uzun geçmişi boyunca adların yinelenmesi Ursulaya hemen hemen kesin sonuçlar vermiştir. Bütün Aurelianolar içe kapanık ve aklı başında, Jose Arcadiolar atak ve girişken ancak mutlaka belaya çatıyorlar. Ursula yüz yaşına gelmesine, gözlerine perdeler inmesine rağmen akli dengesinden en ufak bir şey yitirmez ancak kısa zaman sonra ölür.
Onun ölümünden yıllar sonra Amaranta Ursula ve Aureliano arasında ilişki başlamıştır, bir çocukları olur ve çocuğun domuz kuyruğu vardır. Ursulanın hep korktuğu olmuştur. Evde yaşayan sayısı azaldığı için kullanılmayan odalar kapatılır ancak karıncalara çözüm bulamaz hiçimse. Aureliano Melquides’in yazmalarını çözmeye uğraşır ve çözer. Son cümlesi “ soyun atası ağaca bağlanır, sonuncusunu da karıncalar yer.” yazmaktadır. Aureliano Melquidesin yazmalarını okurken olayları alışılmış zaman düzeninde sıralamamış, yüzyıl boyunca olan günlük olayları öylesine bir araya toparlamış ki, olayların tümü aynı anda olmuş gibi görünmektedir.
Yazıların ortasına gelince kendi kimliğini öğrenir ve Amaranta Ursula’nın teyzesi olduğunu anlar. O bütün bunları okurken dışarıda kasırga kopmakta ve Macondo dağılmaktadır. Şifreleri çözdüğü anda kentin rüzgarla savrulup yok olacağı ve yazılanların yinelenmeyeceği yazmaktadır. Çünkü yüzyıllık yalnızlığa mahkum edilen soyların yeryüzünde ikinci bir şansı olmazdı.
 
X