Yürek cebimin ucra köşesinde

Derin__Su

derin sular
Kayıtlı Üye
14 Aralık 2008
5.297
122
173
Seçtiklerim, beni bana hatırlatanlar...



Karanlıklara merhaba,

Derin uykulara yatırdım yüreğimi, ruhumda demlendirdim eriyip biten düşlerimi. Kimsesiz yüreğim gecenin ürkek ışıklarıyla tanıştı. Yavaşça araladım susuzluğumun yapraklarını, lale gibi bağrı yanık yüreğimi Eylül’e yazdım. Gecenin sesinde firuze bir matemdi kaçışlarındaki gözyaşım. Ruhuma giydirdiğin unutuşlara alışamadım. Anlayamadım. Seni söküp atamadığım yüreğime anlatır mısın; can alan unutuşlarını sevgili?
 


Adına yazdığım tüm şiirleri fırlatıp attım da denize
o canımı yaktı biraz...yoksa iyiyim ben .
kızma bana gecenin karanlığına takılıp kaldım diye
 
Batan güne karıştı umutlarım. Sana doğru yürüdüğüm sokaklarda; katranlı gecelere yol alan zamansız raysız bir unutuluş treni aldı beni. İki şehrin arasındayım şimdi… Biri hiç bilmiyor beni, öteki artık tanımıyor. Dedim ya bir unutuluş yolculuğu bu. Yokluğun acısında kim hatırlar ki beni ?

Dünyadaki bütün sevdalar beni içlerinden attılar. Diyelim ki sen, eksik parçam. Şimdi odana girmişsin, başka bir kadın girmiş düşlerine… Kıskanmıyorum hayır, asabi de değilim. Senin suçun yok ki, benim alnımın yazısı bu hiçlik. Ağır ağır yol alıyorum onurumla, her saniye dönmek istiyorum ama dönmüyorum sevgili.

Sevdanın has bahçelerinde büyüttüğüm gonca güllerimi derleyip topladım. Savurdum yapraklarımı derin acılara, hicranı yükledim narin dallarıma, şiirleri küstürdüm, bağrımı çizdirdi gazellerin sevgili… Dokunduğun goncalarım; ıssız göl’lerin koyu gölgelerindeki hazin bir nilüferle kucaklaştı… Ne kadar serpsen de üzerime beyazları, kayıp gecelerin karanlığını atamadım üzerimden.

Senin için ağlayan her dizemi astım damla damla çoğalan nehirlere. Bunca çiçek aldandı baharına. Gözlerimden yaşlar akarken boğuk bir ses dudaklarımda adın. Ağır adımlarla uzaklaşıyor koskoca sevda. Dudaklarım acıyor, canım acıyor gitmem gerek senden. İçimdeki sevdalı şarkılarını bastırmasaydı yıkılan duvarların katışıksız acısı, unutulmuş sevdaların sancısı sevinçlerimi gecelere ekmeseydi, yılların öcünü alırdım elbet içimdeki depremlerden…

Parlak bir acı doğdu geceme… İçim kamaştı. Kupkuru katışıksız bir acı aldı beni. Aynada koyu renkli bir leke varlığım. Bir orak gibi kesip attın tatlı yakınlığımı ve dünya hala dönüyor sevgili… Şarkımızı çalan televizyona kızıp kırsan da yok etmiş sayılmazsın beni. Radyo da yankılanırken o melodi, şarkıcı kadın ölse de sevda bozuk bir plak gibi cızırdayıp durur yüreğinde… Yüreğinden aldım bıçağın ağzına sürdüğün yüreğimi. Yalnızlığıma uzattığın ellerine göz yaşlarımı koydum al hadi. Çamurlu hatıralara, karanlık umutsuz sokaklara uğurla beni… Anılara mıhlanıp kalsam da kurtarma.
 
Ayakta durmam gerekiyor hayata karşı!
Kahkahalarımı koruyarak!

Oysa kılıcım yok!
Gölgelerin gücü yok!
Masallar bana yazılmamış.
Benim hayatımda saat asla 12′yi vurmaz.
Kurbağalar da beni sevmez zaten, neden prensim olsunlar
Uyumuyorum ki öpülüp uyandırılayım,
Kırmızı başlık taksam kurt bile takılmaz peşime,
Gidecek anneannem de yok ki artık,
Üvey annem bile yok beni şömine önü eziyetlere bırakacak,
Şeker evlerden korktum hep, dişlerim çürüyecek diye
Büyüdüm de kendim okudum masalları raflardan indirerek,
Ayşegül diye bir arkadaşım, süperman diye bir kurtarıcım olmadı hiç,
Sadece şarkılar vardı.
İçinde aşk, acı, umut olan şarkılar.
Dua etmeyi de bilmem aslında,
Aydede de, Noel baba da masallar gibi yalandı,
Ben çocukken bir tek yıldızlar kayardı!
 
ikimiz birden sevinebiliriz göğe bakalım
şu kaçamak ışıklardan şu şeker kamışlarından
bebe dişlerinden güneşlerden yaban otlarından
durmadan harcadığım şu gözlerimi al kurtar
şu aranıp duran korkak ellerimi tut
bu evleri atla bu evleri de bunları da
göğe bakalım

falanca durağa şimdi geliriz göğe bakalım
inecek var deriz otobüs durur ineriz
bu karanlık böyle iyi afferin tanrıya
herkes uyusun iyi oluyor hoşlanıyorum
hırsızlar polisler açlar toklar uyusun
herkes uyusun bir seni uyutmam bir de ben uyumam
herkes yokken biz oluruz biz uyumayalım
nasıl olsa sarhoşuz nasıl olsa öpüşürüz sokaklarda
beni bırak göğe bakalım


senin bu ellerinde ne var bilmiyorum göğe bakalım
tuttukça güçleniyorum kalabalık oluyorum
bu senin eski zaman gözlerin yalnız gibi ağaçlar gibi
sularım ısınsın diye bakıyorum ısınıyor
seni aldım bu sunturlu yere getirdim
sayısız penceren vardı bir bir kapattım
bana dönesin diye bir bir kapattım
şimdi otobüs gelir biner gideriz
dönmeyeceğimiz bir yer beğen başka türlüsü güç
bir ellerin, bir ellerim yeter belleyelim yetsin
seni aldım bana ayırdım durma kendini hatırlat
durma kendini hatırlat
durma göğe bakalım


Turgut Uyar​
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…