Yorgunluk nedir ve sebepleri?

E

EU1

Ziyaretçi
Bilim adamları, kronik yorgunluk ile tüm bu etkenler arasında şaşılacak bağlantılar olduğunu tespit ettiler. Seninle dergisi bu konuyu yeni sayısında sayfalara taşıdı.

1- Derin uykuda bizi rahatsız edenler
Gürültü stres yaratır ve stres tansiyonu yükseltir. Sonuçta sürekli halsiz ve uykulu oluruz. Bunun için size önerimiz, yatak odanızdan saat gibi ses çıkarabilecek tüm eşyaları kaldırmanız olacaktır.

2- Kahve ve çay: 6 fincandan sonrası zarar!
Kafein uyarıcı etki yapar, yani beyne daha fazla enerji emri verir. Günde 3 fincan kadar çay veya kahve içersek, bu canlandırıcı özellikten iyi şekilde faydalanırız. Fakat miktar ikiye katlanırsa, kafein ve tein, vücudumuzdaki demiri emer. Bu durumda beyin ve kalbe yeterli oranda oksijen gitmez. Sonuçta kendimizi çok yorgun hissederiz.

3- Karbonhidrat uyku hapı etkisi yapar
Tüm karbonhidratlar, aç karnına yenildiği zaman ağırlık yapar. Siz siz olun, aç karnına bu besinleri tüketmemeye özen gösterin.

4- Su eksilirse dikkatiniz de dağılır
Her gün yaklaşık 8 bardak su içmemiz gerekiyor, yoksa hissedilir bir biçimde enerji boşluğuna düşeriz. En iyisi, her saat başı içine biraz limon suyu sıkılmış bir bardak su içmektir.

5- Cep telefonu hipnozdan beter
20 dakikadan uzun telefon görüşmelerinin uyku hipnozu gibi bir etki yaptığı ortaya çıktı. Dolayısıyla, uzun süreli ve sık olarak telefonla konuşmak bizi yorar.

6- Duş alacağımıza yatağa geri dönelim daha iyi
Suyun sıcaklığı vücut sıcaklığının çok üzerindeyse bünyemiz uyku getiren hormonları fazlasıyla salgılamaya başlar. Akşamları iyi uyumak için sıcakla, sabahları enerji depolamak için ılık suyla yıkanın!

7- Bazı besinlere karşı dayanıksız olabilirsiniz
Her şeyi doğru yaptığınız halde zinde değilseniz, "çölyak" hastası olabilirsiniz. Bu bünyenizin tahıl nişastalarını işleyememesi anlamına gelir. Baş ağrısı ve yorgunluktan şikayet eden bu kişilerin buğday, arpa gibi tahıllardan uzak durması gerrekir.

8- Kola bünyeyi aside boğar
Az harekete bir de aşırı kola, çay ve et tüketimi eklenirse, bünyede aşırı asit meydana gelir. Sonuçta da dolaşım bozuklukları, migren, bağışıklık sisteminin zayıflaması gibi rahatsızlıklar yaşanır.

9- Gürültü de yorar
Uzun süreli gürültüye maruz kalan insanların enerjisi tükeniyor. Bağıra çağıra konuşan insanların arasında olmak bile insanı yormaya yetiyor.

10- Floresan ışığı kronik esnemeye neden olur
Floresan ışık, öğrenme ve konsantrasyon yetimizi yüzde 60 oranında düşürür. Gün içinde saatlerce bu ışığa maruz kalan birinin bağışıklık sisteminin zayıfladığı ispatlandı. Bu da kronik yorgunluğa neden olabilir.

11- Küften uzak durmalı
Bulunduğunuz ortam yeterince havalanmıyorsa küf oluşabilir. Bünye, küfe tıpkı mikroplarda olduğu gibi karşılık verir, bununla mücadele eder. Bu da açıklanamayan sürekli yorgunluğa neden olabilir.

BİR ÖNERİ
Zencefil ve karanfilli bir kek vücudunuzdaki mutluluk hormonlarının üretimini artırır, sizi canlandırır. Muskat da "myristicin" adı verilen bir madde içerir ki, bu madde doping ile çok büyük benzerlik taş
 
Yorgunluk nedir ?

Eğer yorgunluk olmasaydı her birimiz hangi sporda olursa olsun dünya şampiyonu olabilirdik öyle değil mi? Ya da hiç durmadan sürekli çalışabilir makineler haline gelirdik? Fakat ne yazık ki durum hiç de öyle değil.

Hangi çabuklukta ve hangi yoğunlukta yorgunluk hissettiğimiz form ve zindeliğimizin en önemli göstergesidir. Yorgunluğu hissetmeye başladığımız eşiği yükseltmek ise antreman yapmamızın başlıca nedeni. En formda sporcular, yorgunluğun kendilerini yavaşlatmasını en iyi önleyebilenlerdir.

Yorgunluğun pek çok nedeni olabilir ancak biz dağ bisikletçilerini ilgilendiren en önemli etkenler şunlardır: Laktat birikimi Glikojen depolarının azalması Kas dayanıklılığı



Nitelikli ve sistematik olarak uygulanacak bir antreman programı vücudun bu etkenlere karşı direncini artırırken bu sınırlayıcıların olumsuz etkilerini de en düşük seviyeye indirgeyecektir.

Laktat Birikmesi

Pedal çevirebilmek için gereksinim duyduğumuz enerji iki ana kaynaktan sağlanır. Yağlar ve karbonhidratlar. Vücut karbonhidrat depolarını glikojen adı altında oluşturur. Oluşan glikojen'in bir kısmı karaciğerde birikirken çok büyük bir kısmı kaslarda depolanır. Glikojen enerji oluşturmak amacıyla parçalandığında, kas hücrelerinde laktik asit oluşmaya başlar. Oluşan laktik asit kas hücrelerinin etrafında bulunan vücut salgılarına yavaş yavaş bulaşmaya başlar ve böylece kana karışır. Kas hücrelerini terkederken hidrojen iyonları ortaya çıkar ve bu iyonlar sayesinde oluşan tuza "Laktat" adı verilir.

Oluşan laktat belirli bir seviyeye ulaştığında asidik olan içeriği kas hücrelerinin hareket özelliğini azaltır ve bu durum bisikletçinin (sporcunun) yavaşlamasına neden olur.

Her seviyedeki hareket yoğunluklarında, hatta siz şu satırları okurken dahi, vücut karbonhidrat ve yağları enerji üretmek için kullanır ve bu süreçte laktat kanda varolmaya devam eder.

Ancak egzersiz esnasında glikojen tüketimi süreklilik kazandığından kandaki laktat seviyesindeki artış hızlanır. Düşük seviyedeki egzersizlerde vücut laktat'ın oluşturduğu asidik içeriği kandan temizlemekte zorlanmaz. Ancak egzersizin dozu aerobik (hafif yoğunlukta nefes alıp vermeli) seviyeden anaerobik (hızlı nefes alıp vermeli - oksijensiz ortam) seviyeye yükseldiğinde, laktat üretimi öyle yüksek bir hıza ulaşır ki, vücudun laktat üretim hızı laktat temizleme hızının üzerine çıkar.

Oluşan laktat birikimi "kısa süreli" yorgunluk hissi yaratır. Bu noktada sporcunun yapacağı tek şey yavaşlamak, laktat üretim hızını azaltmak ve vücudun kendini toparlamasına - temizlemesine izin vermektir.

Bu tür yorgunluklar örneğin koşarak bir tepeyi tırmanmak ya da sprint atmak gibi kısa süreli fakat yüksek tempolu egzersizler sonucu oluşur. Vücuda laktat'ı daha hızlı temizlemesini öğretmek ve vücudun bu tür yorgunluklardan en az seviyede etkilenmesini sağlamak için kısa süreli, yarış temposu benzeri yoğunluklarda "interval" çalışmaları yapmak gerekir.

Glikojen Tükenmesi

Yağlar bisiklete binişimiz sırasında vücudun temel enerji kaynağıdır; Ancak egzersizin temposu ve yoğunluğunda iniş çıkışlar yaşandıkça, vücudun enerji kaynağı olarak karbonhidratlara başvurma oranı da azalıp çoğalır. Aşağıdaki grafik bu ilişkiyi göstermektedir. Uluslararası kalitede bir atlette bu rakam 70-80 ml/kg/min aralığında görülürken, normal lise çağındaki gençler için bu aralık 40-50 ml/kg/min arasıdır. Bayanların VO2max seviyeleri erkeklere nazaran genelde %10 daha düşüktür.

Aerobik kapasite genetik özelliklerin yanısıra fizyolojik olarak kalp büyüklüğü, kalp atış sıklığı, bir batımda kan pompalama kapasitesi, kan hemoglobin kapasitesi, vücudun ürettiği aerobik enzim konsantrasyonları , mitokondrial yoğunluk ve kas dokusu özellikleri gibi pek çok değişkene bağlıdır. VO2max'ın en üst seviyeye ulaşması için 7-8 haftalık yoğun bir çalışma dönemi gerekir.

Yaşlandıkça aerobik kapasite düşer. 25 yaşından itibaren bu oran yılda yaklaşık %1 seviyesindedir. Ciddi olarak antreman alışkanlığı elde etmiş kişilerde, 30'lu yaşların sonlarına kadar bu kayıp ya çok az olur ya da hiç görülmez.

Karbonhidrat böbrek ve kaslarda "glikojen", kanda ise "glükoz" şeklinde depolanır. İyi beslenen bir sporcu 1500-2000 kcal arasında glikojen ve glükoz'u form seviyesine ve vücut büyüklüğüne bağlı olarak depolayabilir. Bu fazla bir enerji değildir ve bu enerjinin %75'inden fazlası kaslarda depolanır.

Karşılaşılan en önemli problem, glikojen ve glükoz depoları tükenmeye yüz tuttuğunda yapılan egzersizin önemli derecede yavaşlaması gerekmesidir zira vücudun enerji kaynağı olarak güvenebileceği yegane kaynak olarak yağlar kalmıştır. Bu durum duvara çarpma (bonking) olarak da adlandırılır.

2.5 saat sürecek bir "cross country" yarışı vücuda 3000 kcal'ye yakın bir enerjiye malolacaktır. Bu enerji ihtiyacının yarıya yakını karbonhidrat depolarından karşılanır. Eğer sporcu yarışa eksik glikojen deposuyla başlarsa ve harcanan enerji yarış boyunca yerine konmazsa sporcunun yarışı tamamlama şansı oldukça azalacaktır. Aynı olumsuz sonuç, sporcu bisikletini ekonomik kullanamıyorsa ya da yeterli form düzeyinde değilse de şüphesiz oluşacaktır.

Araştırmalar iyi antrenmanlı bir sporcunun, normal insanlara göre çok daha yüksek seviyede enerji depolayabilme özelliğine sahip olurken, enerjiyi çok daha verimli kullanabildiğ ini göstermektedir. Kullanılan yiyecekler de alınacak enerjinin hangi seviyede ve hangi hızda kullanılabilir hale geleceğini etkilemektedir.

Kas Dayanıklılığı

Yarış ya da antrenmanın sonlarında tam olarak hangi etkenin, kasların doğru kasılıp gevşemesini (çalışmasını) bozduğunu ya da durdurduğu ne yazık ki günümüzde hala bilinmiyor. Bunun nedeni büyük bir ihtimalle, sinir sistemi ile kasların ortak çalışmasını sağlayan kimyasallardaki bir hata - aksama ya da merkezi sinir sisteminin kasların kendilerine zarar vermelerini önlemek için bir iç kontrolü nedeniyle oluşmakta.

Yüksek yoğunluklu antrenmanlar sinir sistemine, aktivite için daha fazla kasa görev vermesini öğretirken, vücudun kas dayanıklılığını artırmada önemli rol oynarlar. İnterval çalışması yoğunluklu antremanlar hızlı reaksiyon gösteren kasların gelişmesini sağlarken uzun mesafe-zamanlı ve düşük tempolu antremanlar ise düşük reaksiyonlu kasları artırır. Böylece değişik yoğunluklara alışan vücut, hareket çok yüksek seviyelere ulaşmadığı ve düşük reaksiyonlu kaslar elverdiği sürece, hızlı reaksiyon gösteren kasları kullanmaz. Eğer hızlı reaksiyon kaslarına görev verilmeye başlanmışsa ve aktivitenin yoğunluğuna bu kaslar yetişemiyorsa bu durumda düşük reaksiyonlu kaslar da sinir sistemi tarafından devreye sokulabilir. Bu tür antremanlara alışan vücuttaki kaslar için benzer görev değişimlerini öğrenmek çok önemlidir.

Kaynak: "Mountainbike Training Bible - Joe Friel"
 
NEDEN BU KADAR YORGUNUM DOKTOR?


Yazan: Dr. Hasan İnsel


Neden bu kadar yorgunum?

Yeterli uyuduğunuz ve sağlıklı yaşadığınız halde, kendinizi yorgun hissediyorsanız ve bunun sebebi yoğun çalışma temponuz değilse doktorunuzla konuşmanızda fayda var


Bundan önceki yazılarımda yorgunluğa genel anlamda değinmiştim. Bugün özellikle kadınların yorgunluk şikayetlerinde, ilk aklımıza gelen yorgunluk sebeplerinden bahsetmek istiyorum. Tabii bunlar sadece ilk akla gelenler, bunların dışında değişik sebepler ve çeşitli hastalıklar da yorgunluk nedeni olabilirler. Bir aydan fazla devam eden bir yorgunluk hali, muhakkak doktorunuz tarafından değerlendirilmelidir.

Kansızlık : Üretkenlik çağınızda iseniz ve özellikle adet dönemleriniz uzun sürüyorsa, miyomlarınız varsa ya da yakın zaman önce doğum yaptıysanız, bunlara bağlı kan kaybı nedeniyle kadınlarda yorgunluğun birinci nedeni olan anemi gelişmiş olabilir.

Kanamalar sonucunda kanda oksijeni taşıyan alyuvarlardaki demirden zengin bir protein olan hemoglobin miktarı azalır. Dokular ve organlar yeterince oksijen almayınca bunun sonucu yorgunluktur.

Kansızlığın diğer nedenleri iç kanama veya demir, folik asit ya da vitamin B12 eksikliği olabilir. Böbrek hastalığı gibi kronik hastalıklar da kansızlığa neden olabilir. Baş dönmesi, solukluk, üşüme hissi, kalp atımında hızlanma kansızlığın diğer belirtileridir.

Kansızlığın tanısı için doktorunuz bir kan testi isteyecektir. Eğer sebep demir eksikliği ise demir takviyesi gibi kansızlığın nedenine yönelik tedavi uygulanır. Etkili tedaviyle yorgunluk, en geç 30 günde geçecektir.

Hipotiroid: Genel olarak enerji düzeyiniz hep düşükse, kendinizi tükenmiş ve hattâ biraz depresyonda gibi hissediyorsanız bunların sebebi yavaş çalışan tiroid bezi olabilir. Tiroid bezi vücudun enerji metabolizmasını kontrol eder.
Kadınlarda sanıldığından çok daha yaygın olan tiroid bozukluğu T3 ve T4 gibi tiroid hormonlarının düzeyinin saptanmasıyla teşhis edilebilir. Bu hormonlar düşükse dışarıdan hormon takviyesi yapıldığında yorgunluk şikâyetiniz kısa zamanda geçecektir.

İdrar yolu enfeksiyonu: Kadınların çoğunda idrar yolu enfeksiyonu yanma veya sık idrara gitme ihtiyacı gibi belirtilerle birlikte ise de bazı hastalarda hiçbir belirti olmayabilir ya da belirtiler hafif olduğundan fark edilmeyebilir. Sürekli yorgunluk da bu gibi idrar yolu enfeksiyonlarının tek belirtisi olabilir. Cinsel birleşme bakterileri idrar yolunun ağzından vajinaya doğru ittiğinden bu riski artırabilir.

Bir idrar tahliliyle teşhis konulabilir. Genellikle ağızdan alınan bir antibiyotikle tedavi hızlı ve kolay sonuç verir. Yorgunluk da birkaç gün içinde kaybolur.

Bir süre sonra yorgunluk veya başka belirtiler tekrarlarsa tekrar idrar testi yaptırın çünkü bazı kadınlarda idrar yolu enfeksiyonları kroniktir.
Fazla kafein alımı: Hızlı bir enerji desteği için çoğumuz kahve ya da kola içeriz ama bazı kadınlarda kafeinin fazlası ters bir etki yapabilir. Bir uyarıcı olan kafein, fazla miktarda alındığında yorgunluğa neden oluyor. Bu nedenle kafein alımının daha da artırılması sorunun kötüleşmesinden başka işe yaramıyor.

Çözüm; yaşantınızdan kafeini mümkün olduğu kadar çıkarın. Bu, sadece kahvenin değil çikolata, çay, kola ve kafein içeren bazı ilaçların da kesilmesi anlamına geliyor.

Besin intoleransı : Besinlerin bize enerji verdiği kabul edilir ama bazı doktorlar gizli besin intoleranslarının bunun tersine yol açtığına inanıyor. Hafif bir besin intoleransı bile uykunuzun gelmesine yol açabilir. Tolere edemediğiniz yani yendiğinde size, sizin bu besine bağlamadığınız ve ondan olduğunu düşünmediğiniz rahatsızlıklar verebilen bazı besinler olabilir. Bu besinlerin farkında olmadan sürekli yenilmesi kendinizi,sürekli yorgun ve tükenmiş hissetmenize neden olabilir.

Eğer belirli besinleri yedikten sonra 10-30 dakika içinde uykunuz geliyor, kendinizi kötü hissediyorsanız şüphelendiğiniz besinleri beslenmenizden çıkarın. Böyle bir şüpheniz varsa doktorunuzla konuşun.

Uyku apnesi : Yeterli uyku uyumuyorsanız bu bir yorgunluk sebebi olabilir. Ama ya yeterli uyku uyuyup ta aslında uykunuzu almadığınızı bilmiyorsanız? Uyku apnesi olarak bilinen durumda siz uykuda iken genellikle her gece birçok kez nefes almanız durmaktadır. Sonuç, gece kaç saat uyursanız uyuyun bütün gün yorgun olmanızdır.

Uyku apnesi konusunda uzmanlaşmın bir doktorun yardımıyla uyku laboratuvarında bu hastalığa tanı konulması mümkündür. Uyku apneniz varsa doktorunuz kilo verme ve sigarayı bırakma gibi yaşam tarzı değişimleri önerecektir. Siz uyurken hava yollarını açık tutan cihazlar veya nefesle tetiklenen basınçlı hava cihazları kullanılabilir. Aşırı olgularda, yeterli hava akımının sağlanması için ameliyat gerekebilir.


Tanı konmamış kalp hastalığı:
Elektrikli süpürgeyle evi temizlemek, bahçe işleri veya olağan günlük işlerinizi yapmak gibi sıradan işler sizi yoruyorsa, kalbiniz SOS sinyali gönderiyor olabilir. Eğer bu basit hareketlerle gelen yorgunluk hissi hele birdenbire ve sebepsiz yere ortaya çıktıysa, ciddi durumların habercisi olabilir, beklemeden doktorunuza danışmalısıniz
 
aslinda evetbir an önce doktora basvurulmalidir cunku bende birisinden duymustum kizin karni asiri derece agriyormus gelip gecer demis gelip gecer demis bir iki sene gecmis yine devam etmis bu arada tabi en sonunda doktora gitmis kiz kanser butun karnini kaplamis o iki sene icinde burda almanyada yasanmis gercek bir olaydir bu
 
Bende kendimi gün içinde aşırı yorgun hissediyorum hatta yapabilsen dr. gidicem ama yapamıyorummm
 
Paylaşımın için teşekkür ederim arkadaşım. Uzun süreli yorgunluk ve halsizlik şikayeti olan arkadaşlarım ihmal etmeyin bir an önce uzman bir doktora görünün derim. Aynı dertten önceki senelerde bende de vardı. İnanın saçımı taramaya bile üşenir olmuştum. En sonunda bir çaresi vardır düşüncesi ile doktora gittim çokta iyi yapmışım. Kan hapları ve demir takviyesi ile kendime geldim sırnaşık şey Keşke daha önce gitseydim diye de kendime kızdım Kötü Kazen Kısacası ihmalkar olmayalım arkadaşlar hepimize sağlıklı günler diliyorum.
 
Yorgunluğun muhtemel sebepleri

Sevgili dostlar, eğer çabuk yorulmaktan şikayetçiyseniz aşağıdaki maddeleri gözden geçirmenizde yarar var.

1– Kan basıncı değişiklikleri. Yüksek ya da düşük tansiyon. Ama özellikle düşük tansiyon.
2– Kalp hastalıkları: Aort, kapak disfonksiyonları ve özellikle kalp yetmezliği.
3– Hormonal dengesizlik.
4– Diyabet ama özellikle düşük kan şekeri...
5– Böbrek ve karaciğer yetmezliği.
6– Yetersiz, beslenme.
7– Gürültü, aşırı sıcak–soğuk, stresli çalışma ortamı, kirli, tozlu, dumanlı, sigaralı yerler, aşırı ya da az aydınlanmış ortamlar...
8– Psikolojik etkenler; başta anksiyolitik rahatsızlıklar ve depresyon...
9– Romatizmal hastalıklar.
10– Kansızlık.
11– Hareketsizlik.
12– Yetersiz ve kalitesiz uyku. Yastığınızdan çarşafınıza her şey özenle seçilmeli, yatağınız orta sert ve ortopedik olmalı. Odanızın kendisi ve havası temiz olmalı ve yatış öncesi hafif bir yatak egzersizi yapmalısınız. Mümkünse, check–up yaptırın. Fiziksel bir sorun varsa onu ekarte edin; yoksa stresle vedalaşıp güzel bir uyku çekin.

Selamlar...
 
teşekkürler arkadaşım ben de bu durumdan muzdaribim son zamanlarda sürekli yorgunum uyuyorum uyanıyorum dinleniyorum yok hala yorgunum hala yorgunum enerjim tamamen tükenmiş gibi Allah'tan hayırlısı...
 
Bende ayni durumdayim..Surekli bir yorgunluk hali...Ev islerini yapmak için kendimde yeterli gucu ancak 3-4 saatlerinde bulabiliyorum....Aynen benimde enerjim tukenmis gibi zerrecik'in yazdigi gibi...(Bu arada bende 33 yasindayim yasla alakalimi diye dusunmeden edemedim :))))
 
Bende ayni durumdayim..Surekli bir yorgunluk hali...Ev islerini yapmak için kendimde yeterli gucu ancak 3-4 saatlerinde bulabiliyorum....Aynen benimde enerjim tukenmis gibi zerrecik'in yazdigi gibi...(Bu arada bende 33 yasindayim yasla alakalimi diye dusunmeden edemedim :))))

ne dersin alsebe yoksa ortayaş yorgunluğumu bizimkisi fisfisfis
 
ben de maalesef eli kolu kalkmayanlardanım (dım). Bir ay önceye kadar afedersiniz wc ye gitmek bile koca işti benim için :KK43:((.. sabah benim sıpayı okula yollayıp, koltuğa çöküp kalıyordum. Bir arkadaşımdan (eczacı) vitamin, hap ne olursa olsun bana bişi öner, yoksa durumum felaket ötesi oldu dedim. O sağolsun bir vitamin önerdi, yanında bir de multivitamin aldım, eczanede satılmayanlardan. Yaklaşık bir aydır iki vitamin, artı sabahları keten tohumu, biraz toparlandım.Şimdi de öyle yerinde duramayan, sürekli hareket halinde biri değilim ama bir ay önceyi düşününce ciddi bir fark var. En azından artık gündüz uyuklamalarım bitti, böylece gece uyku düzenim oluştu. Eh o da zaten epey etki ediyor enerji düzeyine. Umarım bir daha o kadar sürünür duruma düşmem, fena bir duygu çünkü :KK43:
 
Ya Bende öyleyimm Hiç Dinç Uyandiğimi Hatirlamiyorum.sanki O Yataktan Hiç Uyumamiş Gibi Kalkiyorum Nedeni Herneyse Canimi çok Sikiyor.birde çalişinca Zor Oluyor Belkide Yoruluyorum Ondandir.ama Hep Düşük Tansiyon Taşiyorum Zaten 9 A 5 Tir.kansizlik çok Fazla Et Yemediğimden Dolayii Bilmiyorum Ne Olcakk Bu Durum Eşimde Kiziyor Sen Kendine Dikkat Etmiyorsu N Diyee Ama Napabilirim Kii:çok üzgünüm:
 
bende gecen senelerde her zaman hep cok yorgun oluyordum nedenini bir turlu bilmiyordum ama yorgunlugum hat safhadaydi hatta bazen uyurdum surekli sabah kalkardim saati kurardim 1 saat sonraya sonra kalkar 1 saat sonraya yine kurardim yani saatlerce uyumak isterim.sonunda doktoruma gidip kan tahlili verdim anlasildi ki benim troid bezi az calisiyormus simdi tedavi goruyorum hapa basladik troid bezinin yapamadigi hormonu hapla disaridan aliyorum o da bende sismanlik yapti. Eger sizde de asiri yorgunluk ve uyuma istegi ayrica bazen geceleri titreme oluyorsa mutlaka troid hormonlarinizi baktiriniz. SEVGILERLEEE.. yerimseniben
 
C214FD470EFA68499BD2E53Ar.jpg

Bugünlerde her zaman yaptığınız işler sizi her zamankinden daha fazla mı yoruyor? 'Hangi vitamini alsam da eski canlılığıma kavuşsam' diye mi düşünüyorsunuz? Alacağınız küçük önlemlerle yorgunluk sorunundan kurtulmanızı sağlayacak yolları işin uzmanları gösteriyor. Banyonuzun ısısından günde içeceğiniz su miktarına, menünüzden seçeceğiniz spora kadar küçük ama etkili önlemler alarak yorgunluktan kurtulmanız mümkün


Sabahları yataktan yorgun argın kalkanlar dikkat: Hareket miktarınız arttıkça yorgunluğunuz azalacak. Prof. Dr. Ayşen Yücel'e göre hareketsiz yaşamlar yorgunluğu davet ediyor.

Anadolu Sağlık Merkezi'nden Prof. Dr. Ayşen Yücel, yorgunlukla ilgili sorduğumuz soruları yanıtladı.



EN ÇOK YORULAN ASLINDA EN AZ ÇALIŞANDIR


* Neden bazı dönemlerde daha çok yoruluruz?

Bazı dönemlerde yeterli besin alınmaması, vücutta vitamin ve minerallerin eksik kalması, tiroit bezinin çalışma düzensizlikleri, tansiyon, kalp, enfeksiyon hastalıkları hatta sigaranın fazla içilmesine bağlı olarak da yorgunluk artabilir.


* Yorgunluk ve ağrı neden artık daha fazla görülüyor?

İnsanlar maalesef giderek daha az hareketli bir yaşamı benimsiyorlar. Kapısının önünden arabasına gidip işine giden, gün boyu işte bilgisayar karşısında çalışan, son derece aktivite yapan ve akşam yine evine arabayla gidip yemek yedikten sonra yatan insanlar haline geldik. Bu kadar hareketsizlik aslında insanın vücut yapısına aykırı bir durum. Çünkü hem kaslarımız hem de eklemlerimiz fizyolojik olarak belirli hareketleri gerçekleştirmek üzere düzenlenmiştir. Yani biz eklem ve kaslarımızın sağlıklı olmasını istiyorsak onları hareket ettirmek, çalıştırmak zorundayız. Hareketsiz yaşamın iki kötü sonucu var: Biri şişmanlık, diğeri ise, ağrı ve yorgunluk hissi. Ama maalesef günümüzde kişiler daha çok şişmanlığa konsantre olmuş durumdalar; diyet yapıyorlar, bitkisel ürünler kullanıyorlar ancak hareketsiz yaşamın diğer kötü sonucu olan yorgunluğu göz ardı ediyorlar.



TEMBELLİKTEN KURTULUN


* Hareketsizlik nasıl yorgunluk ve ağrıya yol açıyor?

Hareketsiz bir kişide giderek kas tembelliği oluşup, kasların doğal kasılı olma hali ortadan kalkıyor ve eklemler yıpranıyor. Bu durum zamanla kişinin kendisini yorgun hissetmesi gibi sonuçlara neden oluyor. Bununla birlikte eğer kişi farklı zamanlarda, beklenmedik bir şekilde ani hareket ederse ya da yorucu bir aktivitede bulunursa (örneğin, çok hareketsiz bir kişi arkadaşlarına söz verdiği için maç yaparsa ya da yine günlük yürüyüşü hiç adet edinmemiş bir kişi trekkinge giderse) bu insanlarda çok şiddetli kas ve eklem ağrıları görülüyor. Eğer kişi hareketsiz bir hayatı yaşam tarzı olarak benimserse genel ya da bölgesel olarak kas ağrıları ve yorgunluk hissi ortaya çıkar.


* Hangi ağrılar bunlar?

Genel olarak bazı kişiler daha çok boyun kasları, sırt kasları, üst kol kaslarıyla seyreden baş boyun bölgesi ağrıları ve o bölgede güçsüzlük, yorgunluk hissediyor. Diğer bir grup ise, daha çok sırt, bel, bacak kasları bölgesinde yorgunluk ve ağrı hissediyor. Biz bunlara genel olarak 'miyofasyal ağrılı hastalar' diyoruz. Çünkü miyofasyal ağrıda kasların bazı noktaları zaman içinde hassasiyet kazanıyorlar ve bu hassas nokta ya da tetik noktalar dediğimiz bölgeler çeşitli faktörlerle kasta ağrılı kasılmalar oluşturuyorlar. Örneğin soğuk veya sıcak havada ya da yorgunluk ve stresin birlikte olduğu durumlarda kas kasılmasına bağlı ağrılar yaşanır. Baş-boyun ağrısı olan hastalarla, ya da kas kasılmasına bağlı bel-bacak ağrısı olan hastalarda buna dikkat etmek gerekir.



SOĞUK AĞRI YAPAR


* Çok soğukta kalmak ağrıya mı yol açıyor?

Evet, çünkü çok soğukta kalınca kişilerde kas kasılması oluyor. Normalde soğukta kaslarımızı kasarız. Sıcak bir yere girdiğimizde insanın kasları gevşer. Ama bu zemini olan bir insanda kas kasılı kalır ve çok şiddetli ağrısı olur. O yüzden hastalar "Soğuğa çıktığım zaman çok şiddetli ağrılarım oluyor" derler. Bu hastalar, hareketsiz hayat tarzını devam ettikçe bu ağrılara bir de yorgunluk eklenir. Bir süre sonra, "Ben uzun süre bilgisayarda çalışıyorum sonra kollarım o kadar yoruluyor ve kendimi o kadar halsiz hissediyorum ki işime devam edemiyorum" demeye başlarlar. Ama bu grup hastayı, yani miyofasyal ağrı sendromları dediğimiz hastaları fibromiyaljiden ayırmak lazım.




(alıntıdır)
 
ben de son 1 haftadır bu dertle uğraşıyorum ama bendeki sorun uyuyup da yorgun uyanmak değil. uyku arasında çok sık uyanmaktan kaynaklı. hem üşengeçlik, hem de unutkanlık da arttı bu yorgunluğun yanında. 3-4 sene öncesine kadar demir eksikliğinden kaynaklı anemim vardı, sanırım yine aynı sorunla karşı karşıyayım. en kısa zamanda bir doktor ziyareti şart oldu.
 
X