İdealizm
İdeali olan insanlar; kazanır veya kazanamaz, başarır veya başaramaz, ulaşır veya ulaşamaz... Fakat ideali olan insanlar; yola çıkanlardır, adım atanlardır.
Cesareti olanlardır...
İdeali olmayan, ülküsü olmayan, hedefi olmayanlar bunu bilmez...
Ve onlar hiç bir yere varamaz!
*
İdealist olanlar, hedeflerine dokunamasalar bile mutlaka bir yere varırlar. Çünkü yola çıkmışlardır, adım atmışlardır, nefes tüketmişler, ter dökmüşlerdir...
Vurmak için atmak, varmak için gitmek gerekir...
Önce karar vermek, sonra yola çıkmak, ardından bilet almak, vasıta beklemek, hedeflenen istikametlere doğru yürümek gerekir...
Bu yolda atılan her adım; yürüyen ile duran arasındaki mesafeyi açar; oturanı yürüyenden geride bırakır!
*
İdeal; hiç ele geçmeyecek bir kızıl elma bile olsa, insana büyük mesafeler aldırır, ordulara kıtalar, bereketli ovalar kazandırır...
*
İdeal sahibi; üreten kişidir...
Üreten kimse; vasıfsız kalabalıklar arasında parmakla gösterilen insandır...
İnsan... Niye gelmiştir ki dünyaya;
Bir çivi çakmak, bir fidan dikmek, bir suya yol açmak, bir kulağa nasihat fısıldamak değilse derdi?..
.....
Derdi olanların elindedir şifalar...
Derdi olanlardır güzel insanlar...
Çünkü derdi olanlardır basamağı, istikbalin...
Kitap:
YİNE DE İDEALİZM
“Sırf ağızlardan çıkan ve pratiğe dönüşmeyen söylemler hiç bir zaman idealizm olamaz...
İdealizm; sevdâlı bir yürek, coşkulu bir romantizm ve samimiyet ister.
Söylediğim vasıfları üzerinde barındıranlar, büyük Türkiye rüyâsını yarınlarımıza kazandıracak olanlar; idealizme bürünenler olacaktır.
Öyleyse; inadına idealizm...”