Yılmaz Güney Siirleri

M

masal

Ziyaretçi
:içelim: :içelim:
Hayat bize mutlu olma şansı vermedi sevgili.
biz kendimizden başka herkesin üzüntüsünü üzüntümüz ,acısını acımız yaptık çünkü.
dünyanın öbür ucunda, hiç tanımadığımız bir insanın gözyaşı bile içimizi parçaladı.
Kedilere ağladık,kuşların yasını tuttuk...
Yüreğimizin yufkalığı kimi zaman hayat karşısında bizi zayıf yaptı.
Aslında ne güzel şeydir insanın insana yanması sevgili.......
Ne güzeldir bilmediğin birinin derdine üzülebilmek ve çare aramak....
ben ,bütün hayatımda hep üzüldüm hep yandım..
YAŞAMAK NE GÜZELDİR BE SEVGİLİ.............
Sevinerek ,severek, sevilerek, düşünerek..........
VE vaz geçilmez sancılarını duyarak hayatın........


BÖYLE BİŞEY VAR MI YA....HEPİNİZE SELA OLSUN ARKADAŞLARIM........


Hoşcakal
 
ON YIL SUSTUM ARTIK BAGIRMAK İSTİYORUM
ülkemden ayrılışım,
özgür olmak,
yaşamak istedigimden ötürü degil,
özgürlük ve demokrasi
kavgasına daha etkin ve
aktif bi biçimde katılabilmek içindir..
YILMAZ GÜNEY.
o süper bi insandı bence.bizleri erken terk etmesi ne acı.
 
Canım, Sevdiğim, Yüreğim...

Bu duvarlar yetmiyor bizi ayırmaya bilesin...
Bu parmaklıklar, bu demir kapılar, bu hava, inan...
Bazen bir yumrukta yıkacak kadar güçlü,
Bazen bir serçe kadar güçsüzsem, bir nedeni vardır...
Hangi zorluğu yenmemiş insanoğlu.
Hele taşıyorsa içinde bu insanca sevgiyi.
Güzel günler zorlu duraklardan geçer sevdiğim.
Damla damla birikiyor insan. Damla damla sevgili...
Bir gün akıp gideceğiz hayata...
Duvarlar yıkılacak, açılacak bütün kapılar bilesin.
Benim yüreğim sensin şimdi, seni vurur durur...
Ve yine damla damla çoğalıyorsun içimde.


Yılmaz Güney
 
Eskiden Bilmezdim Yalnızlığı

Eskiden bilmezdim yalnızlığı
Bir ağaç nasıl yalnız değilse ormanında
Bir çiçek kendi dalında
Eskiden bilmezdim yalnızlığı

Yalnızlığın içinde
Şimdi yalnız, yalnız mıyım
Kopuk muyum dalımdan
Uzağında mı kaldım ormanın


Yılmaz Güney
 
Bir gün

Hangi zorluğu
yenmemiş insanoğlu.
Hele taşıyorsa içinde
bu insanca sevgiyi.
Güzel günler
zorlu duraklardan
geçer sevdiğim.
Damla damla
birikiyor insan.
Damla damla sevgili...
Bir gün
akıp gideceğiz hayata.
Duvarlar yıkılacak,
açılacak bütün kapılar
bilesin.
Benim yüreğim
sensin şimdi,
seni vurur durur...
Ve yine damla damla
çoğalıyorsun içimde.


Yılmaz Güney
 
Köprü

Sevgili,
yetmiyor 'sevgili' sözü
tek başına.Karşılamıyor
içimi dolduran duyguyu.
Oysa ben 'sevgili'
derken neler
düşünüyorum bilsen.
Sonsuz,bir güneş,
bir yudum rakı,
çiçeğe durmuş ince bir
bahar dalı,
oğlumun sıcak yanağı,
anamın acılı gözleri,
babamın tütün kokan eli,
evimizde ki kuş,
yarının güzel günleri,
anlatılması güç binlerce
duygu ve SEN...
işte sen
beni hayata baglayan
en güzel köprüsün;
köprülerin en güzelisin.
sevgilim...güzelim...
insanı yaşatan
içimizdeki hayat böceğidir.
o ölürse
hayatımızında tadı biter.
o sakın ölmesin,
yaşat onu.
selimiye cezaevi

3.8.1972


Yılmaz Güney
 
Mutlu Olma Şansı

Hayat bize mutlu olma şansı vermedi sevgili,
biz kendimizden başka herkesin
üzüntüsünü üzüntümüz acısını acımız yaptık çünkü.
Dünyanın öbür ucunda hiç
tanımadığımız bir insanın göz yaşı bile içimizi parçaladı.
Kedilere ağladık, kuşların yasını tuttuk...
Yüreğimizin zayıflığı kimi zaman hayat
karşısında bizi zayıf yaptı.
Aslında ne güzel şeydir insanın insana yanması sevgili...

Ne güzeldir bilmediğin birinin derdine üzülebilmek ve
çare aramak. Ben bütün hayatımda hep üzüldüm, hep yandım.
Yaşamak ne güzeldir be sevgili...
Sevinerek, severek, sevilerek, düşünerek...
Ve o vaz geçilmez sancılarını duyarak hayatın...



Yılmaz Güney
 
Sevgi ve Dostluk

Kavgayi..
bir yapragin üzerine yazmak isterdim,
sonbahar gelsin yaprak dökülsün diye
Öfkeyi..
bir bulutun üzerine yazmak isterdim,
yagmur yagsin bulut yok olsun diye
Nefreti..
karlarin üzerine yazmak isterdim,
günes açsin karlar erisin diye
Dostlugu ve sevgiyi..
yeni dogmus tüm bebeklerin yüregine yazmak isterdim,
onlarla birlikte büyüsün bütün dünyayi sarsin diye



Yılmaz Güney
 
ARKADAŞ

Olmasın o ta içten
Gülen gözlerde yaş
Bir gün gelip ayrılsak da
Seninle arkadaş

Bir kıvılcım düşer önce
Büyür yavaş yavaş
Bir bakarsın volkan olmuş
Yanmışsın arkadaş

Dolduramaz boşluğunu
Ne ana ne kardaş
Bu en güzel bu en sıcak
Duygudur arkadaş

Ortak olmak her sevince
Her derde kedere
Ve yürümek ömür boyu
Beraberce el ele

Olmayacak o ta içten
Gülen gözlerde yaş
Bir gun gelir ayrılsak da
Seninle arkadaş

Yılmaz Güney
 
KENDİM İÇİN YAŞAMIYORUM

hayatı kendim için yaşamıyorum. ve korkmuyorum
hiç birşeyden. başıma gelecekleri de biliyorum.
herşeye rağmen düşmana inat yaşayacağız.
Yarın bizim çünkü...

Yılmaz Güney
 
Bir sanatcı olarak ''Yılmaz Güney'' olarak bilinir.Ama asıl adı Yılmaz Putun'dur. 1937 Yılında, Adana'nın Yenice Koyünde doğdu.Topraksız bir köylu ailenin iki cocuğundan biridir. Dokuz yaşından sonra hayatını çalışarak kazandı.İlk işi dana gütmekti.Liseyi Adana'da bitirdi.1955'te süren tatbikat sonucu birbuçuk yıl ağır hapis ve 6 ay sürgün cezası aldı.Oğrenimi yarıda kalmıştı. İlk olarak 1961'de cezaeviyle tanışmıştı.1962 Aralığında cezasının bitimiyle, muhafazakarlığı ile ünlü, Konya şehrine sürgüne gönderilmişti.1968'de askere gitti.1970 Nisanında döndu.1972'de, martın 16'sında devrimcilere yardım ettiği gerekcesiyle tutuklandı.Mahkeme sonucu 10 yıl ağır ceza hapis ve sürgün cezasına çarptırıldı.1974 Eylülünde,bir cinayet olayına adı karıştı ve on dokuz yıl mahkum edildi.Cezaevindeyken ''GÜNEY'' adlı bir sanat-kultur dergisi çıkardı.Onüç sayı sonra sıkıyonetimin yeniden gelmesi üzerine dergisi kapatıldı ve hakkında yazdıklarından ötürü on ayrı dava acıldı.İstenen ceza toplamı yuzyil idi.1981 Ekiminde izinli cıktığı İsparta cezaevine bi daha dönmedi.Sonra da yurt dışına çıktı.1981 Ekimine kadar, yaklaşık oniki yılını çeşitli cezaevlerinde geçirdi.Bu oniki yıl içinde ikisi yarı-açık olmak uzere onbeş cezaevi tanıdı.İltica etiği Fransa'nın Paris şehrinde 1984'te vefat etti
 
BU ALEMDE KRAL TANIMAM


Sen hiç ölümün gölgesinde özgürlüğü yaşadın mı
Bir garibanın elinden tutup da hiç kadere rest çektin mi
Alçağın adisine ispiyoncusuna kurşun yağdırdın mı
Dedim ya gülüm ben bu alemde kral tanımam

Sen zevkini sefanı sürerken ben hayat okulunu okuyordum
Sen elin cilalı mermer taşlarında kibar beylerle dans ederken
Ben hergün azraille dans ediyordum
Dedim ya gülüm ben bu alemde kral tanımam

Sen sıcak yatağında rahat uyurken
Ben ise parçalanmış vücudumun acısıyla mahkeme duvarlarına
Yaslanmış, gelmeyi bilmeyen karanlığı bekliyordum
Dedim ya gülüm ben bu alemde kral tanımam

İdam sehpasında bir mahkum yaşamayı ne kadar çok istiyorsa
Ben de seni o kadar çok seviyorum...
Aşıma katmadım haram, güzel çirkin aramam
Yanlış yapanı tanımam... Bu senin için de geçerlidir gülüm
Dedim ya gülüm ben bu alemde kral tanımam...

YILMAZ GÜNEY
 
senin inceliğin kimsede yok şu alemde .
 
Arkadaş



Bir kıvılcım düşer önce,
Büyür yavaş yavaş,
Bir bakarsın volkan olmuş,yanmışsın arkadaş...
Dolduramaz boşluğunu ne ana, ne kardaş,
Bu en güzel, bu en sıcak duygudur arkadaş...
Ortak olmak her sevince, her derde kedere,
Ve yürümek ömürboyu,
Beraberce elele...
Olmasın hiç,
O ta içten gülen gözlerde yaş,
bir gün yollarımız ayrılsa bile arkadaş...

Yılmaz Güney
 
..::Yılmaz Güney::..



KENDİ AĞZINDAN YAŞAM ÖYKÜSÜ

Bir sanatçı olarak "Yılmaz Güney" diye bilinirim. Asıl adım Yılmaz Pütün'dür.
Adım, zorluklar karşısında eğilmez, umutsuzluğa kapılmaz, yılgınlığa düşmez ve başeğmez anlamına gelir; soyadım Pütün ise bir dağ meyvesinin kırılmaz çekirdeği demektir.
1937 yılında, Türkiye'de, bir güney şehri olan Adana'nın Yenice köyünde doğdum. Kürt asıllı, topraksız bir köylü ailenin iki çocuğundan biriyim. Annem dindardı ve okuma yazma bilmezdi. Hâlâ sağ... Babam ise okuma yazmayı askerde öğrenmişti. Annem gibi o da hiç okula gitmemişti. 1976'da ben Kayseri Cezaevi'ndeyken öldü. Mezarını göremedim...
Dokuz yaşımdan bu yana hayatımı çalışarak kazandım. İlk işim dana gütmekti.
Liseyi Adana'da bitirdim. O yıllar Doruk adında bir sanat dergisi çıkardım. Sanata meraklıydım ve hikayeler yazıyordum.
1955'te bir hikayemden ötürü takibata uğradım. Hakkımda dava açıldı.

1957 yılında İstanbul'a, İktisat Fakültesi'nde öğrenim görme hayalleriyle geldim. Fakat devam edemedim. 1955'ten beri süren takibat ve mahkeme sonuçlanmıştı ve ben başlangıçta yedi buçuk yıl ağır hapis ve iki buçuk yıl sürgün cezasına çarptırıldım. Daha sonra temyiz mahkemesi kararı bozdu, yeniden görülen mahkeme sonucu cezam bir buçuk yıl ağır hapis ve altı ay sürgün cezasına çevrildi. Öğrenimim yarım kalmıştı. Önümdeki tek yol, kendimi hayatın okulunda, hayatın kabul ettiği ve dayattığı öğretmenler aracılığı ile eğitmekti. Öyle yaptım...
Kitaplar, sinema, iş, cezaevi, acımasızlık, hayatın katı kuralları, toplumsal baskılar, kahpelikler, yiğitler... Karşılaştığım zorlukları yenmek için direnmek ve kararlılık...
Öğretmenlerimden biri zor'dur...

1961 Mayısı'nda cezaeviyle tanıştım. 1962 Aralığı'nda cezam bitti. Muhafazakarlığıyla ünlü Konya şehrine sürgüne gönderildim. Konya sınırlarından çıkamazdım. Her akşam polise imza vermeliydim. En çok imzayı polis defterine attım. 180 defa...
1968'de askere gittim. 1970 Nisan'ında döndüm.
Hayatımdan çalınan iki yıl...
1971 Mayıs'ında on binlerce aydın, sanatçı, yazar gibi ben de gözaltına alındım. Hakkımda hiçbir delil yoktu. Sadece kuşku.
Bir hafta gözaltında tutulduktan sonra serbest bırakıldım; resmi olmayan bir emirle, sözlü bir emirle ve tehditle Nevşehir'e üç aylığına yine sürgün edildim. Bu kez polise imzaya gitmiyordum, polis beni dıştan kolluyordu.
1972'de, Mart'ın 16'sında, devrimcilere yardım gerekçesiyle tutuklandım. Mahkeme sonucu 10 yıl ağır hapis ve sürgün cezasına çarptırıldım. Ecevit hükümetinin 1974 genel affıyla serbest bırakıldım. Bugün ise Ecevit cezaevindedir.
1974 Eylül'ünde, bir cinayet olayına adım karıştı ve 19 yıla mahkum edildim.
Cezaevindeyken Güney adlı bir kültür-sanat dergisi çıkardım. Onüç sayı sonra sıkıyönetimin yeniden gelmesi üzerine, dergimiz kapatıldı ve hakkımda yazılarımdan ötürü on ayrı dava açıldı. Suçum, komünizm propagandası yapmak, milli duyguları zayıflatmak, halkı suç işlemeye teşvik etmek, suç sayılan fiileri övmek ve devletin içte ve dışta itibarını sarsmak...
İstenen ceza toplamı yaklaşık 100 yıl...
1981 Ekim'inde, izinli çıktığım Isparta yarı-açık cezaevine dönmedim. Sonra da yurt dışına çıktım.
1981 Ekim'ine kadar, yaklaşık oniki yılımı çeşitli cezaevlerinde geçirdim. Bu oniki yıl içinde, ikisi yarı-açık olmak üzere onbeş cezaevi tanıdım
Ülkemden ayrıldıktan sonra ilk aylarda üç davanın sonuçlandığını, sonuçta, toplam 20 yıl ağır hapis, 7 yıla yakın da sürgün cezası aldığımı öğrendim... Öbür davalarım devam etmekte; ancak henüz hangileri sonuçlandı, ne kadar daha ceza aldım, bilmiyorum...

YILMAZ GÜNEY
 
X